Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DİN OLMASA YANLIŞ İLE DOĞRUYU AYIRT EDEMEZDİK


Misafir demirefe

Önerilen İletiler

Dindarların dinlerini savunurken çok sık kullandıkları bir argümandır bu. "Tanrı kitap ve resul göndermemiş olsa, biz neyi yapıp, neyi yapmamamız gerektiğini bilemez, yanlışlara sapardık."

 

Hatta bir tartışmacı bir konuda, bilimin bir hayvanın etinin yenip yenmeyeceğine bile karar veremeyeceğini öne sürmüş. Düşüncesine göre, tüm hayvanların etleri birdir ve hepsi proteindir. Dolayısıyla bilim proteinlerin hepsini aynı kategoriye sokmak zorundadır ve ayırt edici bir hüküm veremez.

 

Tanrı ise ne yarattığını, nasıl yarattığını çok iyi bildiği için, bilmeyen insanlara hangi etin yenip, hangi etin yenmeyeceğini bildirir, biz de sorgulamadan dediğini aynen yaparız.

 

İddia bu!

 

Yanıtı ise ancak "Yok ya? Sahi mi?" olabilir, en kibarından. Çünkü ben iddia ederim, kutsal kitabınıza bakacak olursak fareleri, böcekleri, kurbağa ve kertenkeleleri, köpek ve hepsini saymaya gerek olmayan hayvanların hiç birini yemeyeceğimiz konusunda bir hüküm yoktur. İşte ayet, apaçık:

 

"De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum." (6/145)

 

Burada yasaklanan tek tür, domuzdur. Ondan başka hiç bir tür haram değildir. Sakın bana "mönü listesi mi yapsaydı" demeyin. Topu topu yenilen kaç tür var, sayfalarca enbiya masalları anlatacağına, pekala liste verebilirdi.

 

Hadi diyelim vermedi. Önemlilerini saydı, gerisini peygamberine bıraktı, o hadisleriyle açıklasın diye. Maalesef, ayetin ifadesi hiç bu anlama müsit değil, hiç kusura bakmayın. Bir kere ayette büyük bir kesinlik var. "Bunlardan başka haram yoktur" diye kesin bir şekilde belirtiyor. Eğer öyle bir anlam varsa, tanrının ifade etme bakımından eksik olduğu, iki lafı bir araya getirip bir meramını anlatamadığı durumu ortaya çıkar. Tanrı iki lafı bir araya getirip bir şunu diyememiş:

 

"De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti, ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan ve, bana Allah tarafından bildirilenlerden başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum." (6/145)

 

Ayet böyle olur da, ha dersiniz o zaman ayrıntısını peygamber açıklayacak, şunu yeyin, şunu yemeyin diye listeleyecek. Fakat yok, ayet böyle bir kapı bırakmıyor!

 

Bu durumda iki tercih var:

 

1. Domuzdan başka her türün eti helaldir. (Hoş, tanrı kendi yarattığı bir türe niye hakaret eder, onu da anlamak olası değil ya! Haramsa haram, hakarete ne gerek var? Sanki domuzu ayrı tanrı yarattı! Sırf bu bile insan kelamı olduğunun kanıtıdır aslında. Aynı farelerden tiksindiği için farelerin şeytanın askeri olduğunu ve katledilmelerinin, Miki'nin de yasaklanmasının vacip olduğunu öne süren Suudi şeyh efendinin sözleri gibi. Hiç fark yok!)

 

2. Allah meramını anlatamayacak kadar aciz veya unutkandır. Mönü listesini sonra ayriyeten göndereceğini unutmuş!

 

Buna benzer başka argümanları da kullanırlar. Örneğin, tanrı bildirmeseymiş, kiminle evlenip kiminle evlenemeyeceğimizi de bilemezmişiz! Fıstık gibi kuzenler dururken onları kardeş gibi görüp elimizden kaçırır, Allah muhafaza gidip süt kardeşimizle filan evlenmeye kalkarmışız! Evlatlıklarımızın eşleri güzelse, iştahlandığımız halde boş yere "yok yahu olur mu hiç?" diye vehim, kuruntu yapıp elimizden kaçırırmışız. Halbuki tanrı ne güzel helal kılmış!

 

Yahu insan bir düşünür. Muhammed evlatlıkların eşlerinin helal olduğunu vahiy gelmeden biliyor muydu? Yoo, nerden bilecek? Vahiyler gökten geliyor, kendi yazmıyor ki? Pekiii, bunu bilmediği halde nasıl Zeyd'in karısından hoşlanıyor da bunu içinde gizliyor? Sonra Allah vahiyle açığa vuruyor? Bu nasıl ahlak, bu nasıl iffet? Sen daha Allah bildirmediği için helal olacağını bilmiyorsun, bilmediğin halde evlatlığının eşine göz koyuyorsun! Burda da iki olasılık var:

 

1. Muhammed kadın düşkünü. Neredeyse Allah bile onu zor durduruyor.

 

2. Ayetler gökten filan gelmiyor, kendi tasarlayıp yazıyor.

 

Anlaşılan süt kardeşleri arasında güzel ve çekici olan yokmuş. Olsa, şöyle bir ayet gelmesi işten değildi:

 

"Süt kardeşleriniz sizin gerçek kardeşleriniz değillerdir. Bu sizin ağızlarınızla söylediğiniz boş bir sözdür. Allah size bilmediklerinizi böylece bildirir. Muhakkak Allah Hakimdir, Alimdir."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dindarların dinlerini savunurken çok sık kullandıkları bir argümandır bu. "Tanrı kitap ve resul göndermemiş olsa, biz neyi yapıp, neyi yapmamamız gerektiğini bilemez, yanlışlara sapardık."

 

Hatta bir tartışmacı bir konuda, bilimin bir hayvanın etinin yenip yenmeyeceğine bile karar veremeyeceğini öne sürmüş. Düşüncesine göre, tüm hayvanların etleri birdir ve hepsi proteindir. Dolayısıyla bilim proteinlerin hepsini aynı kategoriye sokmak zorundadır ve ayırt edici bir hüküm veremez.

 

Tanrı ise ne yarattığını, nasıl yarattığını çok iyi bildiği için, bilmeyen insanlara hangi etin yenip, hangi etin yenmeyeceğini bildirir, biz de sorgulamadan dediğini aynen yaparız.

 

İddia bu!

 

Yanıtı ise ancak "Yok ya? Sahi mi?" olabilir, en kibarından. Çünkü ben iddia ederim, kutsal kitabınıza bakacak olursak fareleri, böcekleri, kurbağa ve kertenkeleleri, köpek ve hepsini saymaya gerek olmayan hayvanların hiç birini yemeyeceğimiz konusunda bir hüküm yoktur. İşte ayet, apaçık:

 

"De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum." (6/145)

 

Burada yasaklanan tek tür, domuzdur. Ondan başka hiç bir tür haram değildir. Sakın bana "mönü listesi mi yapsaydı" demeyin. Topu topu yenilen kaç tür var, sayfalarca enbiya masalları anlatacağına, pekala liste verebilirdi.

 

Hadi diyelim vermedi. Önemlilerini saydı, gerisini peygamberine bıraktı, o hadisleriyle açıklasın diye. Maalesef, ayetin ifadesi hiç bu anlama müsit değil, hiç kusura bakmayın. Bir kere ayette büyük bir kesinlik var. "Bunlardan başka haram yoktur" diye kesin bir şekilde belirtiyor. Eğer öyle bir anlam varsa, tanrının ifade etme bakımından eksik olduğu, iki lafı bir araya getirip bir meramını anlatamadığı durumu ortaya çıkar. Tanrı iki lafı bir araya getirip bir şunu diyememiş:

 

"De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti, ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan ve, bana Allah tarafından bildirilenlerden başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum." (6/145)

 

Ayet böyle olur da, ha dersiniz o zaman ayrıntısını peygamber açıklayacak, şunu yeyin, şunu yemeyin diye listeleyecek. Fakat yok, ayet böyle bir kapı bırakmıyor!

 

Bu durumda iki tercih var:

 

1. Domuzdan başka her türün eti helaldir. (Hoş, tanrı kendi yarattığı bir türe niye hakaret eder, onu da anlamak olası değil ya! Haramsa haram, hakarete ne gerek var? Sanki domuzu ayrı tanrı yarattı! Sırf bu bile insan kelamı olduğunun kanıtıdır aslında. Aynı farelerden tiksindiği için farelerin şeytanın askeri olduğunu ve katledilmelerinin, Miki'nin de yasaklanmasının vacip olduğunu öne süren Suudi şeyh efendinin sözleri gibi. Hiç fark yok!)

 

 

Tüm canlılar içinde, sindirim yoluyla içindeki virüslerin temizlenmediği tek canlı sadece domuz değildir. Domuzun yasak olmasının tek sebebi, gerçekten son derece yoğun bakteriler taşımasındadır.. Buna benzer diğer canlılar da vardır. Mesela Komodo Ejderi de yenilmez. Zira daha ilk ısırıkta yoğun bakteri zehirlenmesi geçirilir. Domuzdaki bakteriler zehirli değildir ama zararlıdır.

 

Birşeylerin yenilip yenilmeyeceği konusu, yenilen şeyin sağlık analmında temizliği ile alakalıdır...

 

 

2. Allah meramını anlatamayacak kadar aciz veya unutkandır. Mönü listesini sonra ayriyeten göndereceğini unutmuş!

 

Buna benzer başka argümanları da kullanırlar. Örneğin, tanrı bildirmeseymiş, kiminle evlenip kiminle evlenemeyeceğimizi de bilemezmişiz! Fıstık gibi kuzenler dururken onları kardeş gibi görüp elimizden kaçırır, Allah muhafaza gidip süt kardeşimizle filan evlenmeye kalkarmışız! Evlatlıklarımızın eşleri güzelse, iştahlandığımız halde boş yere "yok yahu olur mu hiç?" diye vehim, kuruntu yapıp elimizden kaçırırmışız. Halbuki tanrı ne güzel helal kılmış!

 

Yahu insan bir düşünür. Muhammed evlatlıkların eşlerinin helal olduğunu vahiy gelmeden biliyor muydu? Yoo, nerden bilecek? Vahiyler gökten geliyor, kendi yazmıyor ki? Pekiii, bunu bilmediği halde nasıl Zeyd'in karısından hoşlanıyor da bunu içinde gizliyor? Sonra Allah vahiyle açığa vuruyor? Bu nasıl ahlak, bu nasıl iffet? Sen daha Allah bildirmediği için helal olacağını bilmiyorsun, bilmediğin halde evlatlığının eşine göz koyuyorsun! Burda da iki olasılık var:

 

1. Muhammed kadın düşkünü. Neredeyse Allah bile onu zor durduruyor.

 

2. Ayetler gökten filan gelmiyor, kendi tasarlayıp yazıyor...

 

Sayın Demirefe,

 

Kitab ve sünnet tek pencereden incelinecek birşey değildir. Cenab-ı Peygamber Efendimizin hayatında yukarıda örnek gösterdiğiniz şeklindeki olaylar sadece ders niteliğindedir...

 

Dinci geçinen bazı insanların şuan savundukları 4 eş yada 12 eş hikayesi de aslında çok farklıdır! İnsanlar Peygamber Efendimizi bile gerçek manada idrak etmemiş ve işlerine geldiği şekilde yorumlamışlardır...

 

Daha Peygamber olmadan "El-Emin" sıfatıyla anılan, her türlü anlaşmazlıkta güvenle bilirkişi ilan edilen Efendimizden bahsediyoruz.. Sizce, emir gelmeden önce neyin yanlış neyin doğru olduğunu bilemiyecek kapasitedemiydi?

 

 

Cenab-ı Peygamber Efendimizi anlamak için, o dönem yaşadığı bölgenin hayat koşullarını bir yana koyup, devr-i cahiliye dönemindeki insanlara ders vermek için yaptıklarını geçip, ilmin özünü yani Efendimizin özünü anlamamız gerekir...

 

 

Eğer, bahsedilen zaaflar içinde olsaydı, bu alemi değiştirirken; bir hırka ve bir seccadesinden daha fazla şeylere sahip oluyor olmazmıydı?

 

 

Söylemeye çalıştığım, sadece yazılı matbualar arasına, dini, Allah ı, Peygamberleri sıkıştırmak çok çok eksik kalır... İşin içine akıl ve mantık ta koymak gerekli ki asıl olan gerçekliğe ulaşalım.

 

Ayet-i kerime de derki; "..........kendimden kendime muhabbet ettim, Cenab-ı Peygamber in ruhu zuhur etti, O nu öyle sevdim öyle sevdim ki 18 bin alemi halk ettim........." diye devam eder!! Daha fazla yazmak istemiyorum zira devamındakiler şuan ki İslam idrakinin batıl olduğunu gösterir... Buna göre, 18 bin alemin sultanı, HABİBİM diye anılan, bu alemler(!) O nun yüzü suyu hürmetine yaratılmış ve bakıyorsunuz karı kızla uğraşıyor... Bu mümkünmü? Yemek içmek konsunda menüden bahsediyorsunuz, haklısınız! Ancak, dönemin şartlarında, o bölgede yenilebilir olan şeylerin bir listesini yapmak zaten sorunu çözecektir değilmi?

 

 

Bir canlının yenilip yenilmeyeceğini, akıl ve mantık süzgecinden geçirmek için, o canlının beslendiği materyalleri incelemek yeterlidir. Mesela köpek yenirmi?

 

Saygılarımla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha Peygamber olmadan "El-Emin" sıfatıyla anılan, her türlü anlaşmazlıkta güvenle bilirkişi ilan edilen Efendimizden bahsediyoruz.. Sizce, emir gelmeden önce neyin yanlış neyin doğru olduğunu bilemiyecek kapasitedemiydi?

 

El-Emin sıfatı güvenilir olduğu için değil, "Çoban" manasına da geldiği için verilmiştir.

 

Cenab-ı Peygamber Efendimizi anlamak için, o dönem yaşadığı bölgenin hayat koşullarını bir yana koyup, devr-i cahiliye dönemindeki insanlara ders vermek için yaptıklarını geçip, ilmin özünü yani Efendimizin özünü anlamamız gerekir...

 

Peygamberin ne dersi vermiş "cahiliyye" diye nitelendirdiğin dönemin insanlarına?

Evlatlık müessesini kaldırarak mı? Evlatlığının karısını gaspederek mi? Kocasını-babasını kestiği kadınlarla aynı gece cinsel ilişkiye girerek mi? Yağmacılığı ve köleliği meşrulaştırarak mı? Kardeşi kardeşe düşman ederk mi? 300 küsür değişik dini ve ilahı barındıracak kadar özgürlükçü ve hoşgörülü bir kültüre sahip olan Mekke'ye hoşgörüsüzlüğü ve tahammülsüzlüğü getirerek mi? Nasıl ders vermiş?

 

Ayet-i kerime de derki; "..........kendimden kendime muhabbet ettim, Cenab-ı Peygamber in ruhu zuhur etti, O nu öyle sevdim öyle sevdim ki 18 bin alemi halk ettim........." diye devam eder!! Daha fazla yazmak istemiyorum zira devamındakiler şuan ki İslam idrakinin batıl olduğunu gösterir... Buna göre, 18 bin alemin sultanı, HABİBİM diye anılan, bu alemler(!) O nun yüzü suyu hürmetine yaratılmış ve bakıyorsunuz karı kızla uğraşıyor... [quo

 

Muhterem, bu ayeti kerime hangi ayetti, hatırlayamadım. Hatırlatırmısın?

 

Bir canlının yenilip yenilmeyeceğini, akıl ve mantık süzgecinden geçirmek için, o canlının beslendiği materyalleri incelemek yeterlidir. Mesela köpek yenirmi?

 

Ne demek istiyorsun?

Pis şeyler yiyen pis, diğerleri temiz mi demek istiyorsun?

Bu mantıkla, kendi lafını yutma sonra?

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

El-Emin sıfatı güvenilir olduğu için değil, "Çoban" manasına da geldiği için verilmiştir.

 

Hayır! Asla çobanlık yapmamıştır!... Bu konuyu tekrar araştırın!

 

 

Peygamberin ne dersi vermiş "cahiliyye" diye nitelendirdiğin dönemin insanlarına?

Evlatlık müessesini kaldırarak mı? Evlatlığının karısını gaspederek mi? Kocasını-babasını kestiği kadınlarla aynı gece cinsel ilişkiye girerek mi? Yağmacılığı ve köleliği meşrulaştırarak mı? Kardeşi kardeşe düşman ederk mi? 300 küsür değişik dini ve ilahı barındıracak kadar özgürlükçü ve hoşgörülü bir kültüre sahip olan Mekke'ye hoşgörüsüzlüğü ve tahammülsüzlüğü getirerek mi? Nasıl ders vermiş?

 

??? Nasıl bir mantık çerçevesinden baktığınızı anlayamıyorum! Yukarıda yazdıklarınız ile "Güzel ahlak" tanımlaması hiç uyuşuyormu? Bu anlatmış olduğunuz ***** destekleyecek bir dayanağınız mutlaka vardır... Rica edebilirmiyim?

 

 

Muhterem, bu ayeti kerime hangi ayetti, hatırlayamadım. Hatırlatırmısın?

 

Bu ayeti size aktaracağım ama isim olarak hatırımda değil; fakat en kısa zamanda sunacağım, merak etmeyiniz!

 

 

Ne demek istiyorsun?

Pis şeyler yiyen pis, diğerleri temiz mi demek istiyorsun?

Bu mantıkla, kendi lafını yutma sonra?

 

Saygılar.

 

Diyorum ki, canlıların yenebilmesi için o canlıların beslendiği nokta önemlidir! Köpek türü hayvanlar leş yer... Fare, çoğunlukla lağımlarda yaşar, pis şeylerle beslenir... Domuz, malumunuz kaka ile beslenir!... Koyun otla beslenir! Ama akbaba leşle... Anlatabildimmi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hayır! Asla çobanlık yapmamıştır!... Bu konuyu tekrar araştırın!

 

 

Dayanamayıp, giriyorum araya :)

 

Hz. Muhammed, geçim sıkıntısı çeken amcasi Ebû Tâlib'e (dedesi Abdulmuttalip için yaptığı da söylenir.)yardımcı olmak için gençlik yillarinda Mekkelilere ücretle çobanlık yapmış olarak bilinir. El-emin sıfatı da gerçekten bu durumdan dolayı kendisine verilmiştir cunku diger çobanların koyunları çalınırken ya da ölürken Hz. Muhammed'in otlattığı koyunlar asla çalınmaz ve hiçbirine birşey olmazmış

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dayanamayıp, giriyorum araya :)

 

Hz. Muhammed, geçim sıkıntısı çeken amcasi Ebû Tâlib'e (dedesi Abdulmuttalip için yaptığı da söylenir.)yardımcı olmak için gençlik yillarinda Mekkelilere ücretle çobanlık yapmış olarak bilinir. El-emin sıfatı da gerçekten bu durumdan dolayı kendisine verilmiştir cunku diger çobanların koyunları çalınırken ya da ölürken Hz. Muhammed'in otlattığı koyunlar asla çalınmaz ve hiçbirine birşey olmazmış

 

Ben amcasına yardım etti diye biliyorum... Çobanlık yaptı diye bilmiyorum. El-Emin lakabı da, daima adil görüşler beyan ettiği için verilmiştir. Hatırlayın! Kabenin inşaasında kabileler arası anlaşmazlığı bile O yatıştırmıştır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tüm canlılar içinde, sindirim yoluyla içindeki virüslerin temizlenmediği tek canlı sadece domuz değildir. Domuzun yasak olmasının tek sebebi, gerçekten son derece yoğun bakteriler taşımasındadır.. Buna benzer diğer canlılar da vardır. Mesela Komodo Ejderi de yenilmez. Zira daha ilk ısırıkta yoğun bakteri zehirlenmesi geçirilir. Domuzdaki bakteriler zehirli değildir ama zararlıdır.

 

 

O devirde domuz etinde tenya hastaligi vardi. Gecici olarak domuz etinin yenilmemesi icin halki uyarmasi gerekirken; Muhammed bunu kitabina koyarak, sonsuza kadar yenilmesini engellemistir. Durum bundan ibarettir.

 

 

Diyorum ki, canlıların yenebilmesi için o canlıların beslendiği nokta önemlidir! Köpek türü hayvanlar leş yer... Fare, çoğunlukla lağımlarda yaşar, pis şeylerle beslenir... Domuz, malumunuz kaka ile beslenir!... Koyun otla beslenir! Ama akbaba leşle... Anlatabildimmi?

 

 

Diyelimki ben kedi ve köpegimi evde besliyor ve hic disari cikarmiyorum, akbabayida kafeste ellerimle besliyorum. Beslenme sekilleri iyilestiginden, yenilebilirmi bu hayvanlar?

 

Pekii...!!! Tavuk yenilebilirmi???

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O devirde domuz etinde tenya hastaligi vardi. Gecici olarak domuz etinin yenilmemesi icin halki uyarmasi gerekirken; Muhammed bunu kitabina koyarak, sonsuza kadar yenilmesini engellemistir. Durum bundan ibarettir.

 

 

 

 

 

Diyelimki ben kedi ve köpegimi evde besliyor ve hic disari cikarmiyorum, akbabayida kafeste ellerimle besliyorum. Beslenme sekilleri iyilestiginden, yenilebilirmi bu hayvanlar?

 

Pekii...!!! Tavuk yenilebilirmi???

 

Bence denemek gerekli! Yani evde beslediğiniz köpek ve akbabayı kesip yemek gerekli ki oluyormu, olmuyormu görelim? Bu mantıkla, insan etide yenebilir olur! Ancak, doğanın yaşam türlerine vermiş olduğu bazı etkenler var. Köpek, Akbaba, Domuz gibi hayvanların sindirim sistemleri çalışabilmesi için illede bakterilere ihtiyacı vardır! Bu durum bizim içinde geçerlidir. Ancak bu bakterilerin bazıları insan sindirim sisteminde yok olmayıp hastalık bulaştırabilmektedir... Ki domuz ve köpek etinde beyini etkileyen mikroplar olduğu biliniyor...

 

* * *

 

Din; 1-toplumsal ve bireysel yaşam kuralları, 2-Dünyanın imarı için olması gereken düzenler, 3-Gerçek anlamda uhrevi hayat hakkında bilgiler verir!

 

Bu mantıkla da Kuran-ı Kerimi ve Efendimizi anlamak gereklidir!

 

Bir yanda sosyal yaşam ve "güdülmesi gereken" canlılar; diğer yanda uhrevi hayat hakkında bilgiler...

 

Bu tıpkı bir çocuğun anaokulu, ilkokul, orta öğrenim, üniversite ve doktora yapmasına benzer!

 

Üniversite öğrencisinin derslerine ilkokul konuları verilmez... Aynı mantıkla ortaokulda okuyan öğrenciye lise son konuları da verilmez...

 

Uhrevi hayat hakkında bilgi almakmı istiyoruz, sosyal hayat hakkında bilgi almakmı istiyoruz? Zira Kuran-ı kerim, kişi ne isterse onu bulacağı bir mucizedir! Hatta eğer isteniyorsa dinsizlik bile bulunur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ki domuz ve köpek etinde beyini etkileyen mikroplar olduğu biliniyor...

..........

 

Efendimizi anlamak gereklidir!

 

Evet onun için domuz yiyenler o beyinleriyle aya, bizler ise yaya gidiyoruz. Ahkam kesmeyi bırakıp o işi uzmanlara, yani biyologlara bırakmak en doğrusu değilmi? Biyologların laboratuvarlarındaki tahlil sonuçlarıyla hareket etmek en doğrusu değilmi?

 

Bugünün teknolojisi, dürüst ticaret anlayışıyla, hemen her yiyecekte bulunan zararlı maddeler arındırılıp temizlenmektedir. On dört asır önceki teknik bilgilerle bu günü kıyaslamak oldukça yanlış bir düşüncedir.

 

Gerçi bugünün kafası ile on dört asır önceki "bütün cariyeleri cinsel ihtiyaçlarınız için kullanabilirsiniz" diyen bir insanı "efendi", kendisinini "köle" olarak gören bir düşünceden ne beklenilebilirki.

 

Doğuda halen, "ağam senin kulun, köleniz" diyen bir düşünceyle tamamen örtüşüyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O kadar çok çelişki var ki, hangi birini ortaya koyayım. Komodo kertenkelesinden başlayayım. Komodo kertenkelesinin salyası bakterilerle kaynayan son derece enfekte bir salyadır. Bu salyanın bulaştığı küçük bir ısırık bile cerahatlenir ve zehir gibi etki göstererek avın ateşli bir hastalığa yakalanıp bitkin düşmesine yol açar. Yeryüzünde bilinen en kötü ve ızdırap verici avlanma yöntemine sahip bu dev kertenkele, insanlarda çok karmaşık duygu çelişkilerine yol açar. En vahşi avlanma yöntemini kullanan tür olduğu sanılan ve bu yüzden soyu tüketilmek üzereyken bunun bir yanlış olacağı düşünülerek vaz geçilen Afrika yaban köpeğinden çok daha vahşi bir avlanma yöntemine sahip olan bu dev kertenkelelerin de, sonunda doğadaki çeşitlilik adına soylarının korunmasına karar verilmiştir. (Not: Afrika vahşi köpekleri boylarına bakmadan büyük hayvanlara saldırırlar ve onlarcası saatler boyu hayvanı çekiştirerek acılar içinde zorlukla öldürmeyi başarabilirler. Bu yüzden nefret edilmişler ve soyları tükenmek üzere duruma gelinceye kadar avlanmışlar.)

 

Gelgelelim akrebin ve yılanın zehirlerinin etlerine etki etmediği gibi, komodo kertenkelesinin de kanında her hayvan gibi bağışıklık sistemi vardır ve bu bakteriler etine geçemez. Geçse kendisi de ölürdü. Leş ve dışkı yiyen bir hayvanın kanına yediği bakteriler geçmez. Ancak kokuşma sırasında bakterilerin salgıladığı toksinler sindirim sistemine alınır. Leş yiyen türler bu toksinlere karşı bağışıklık geliştirmiştir. Bunları parçalayıp etkisiz hale getiren enzimler kullanır. İnsanlar bile hijyenik gıdalara uyum sağlamış iken, leş yemeye alışmak zorunda kalsalar, zorlu bir süreçte çoğu zehirlenip ölürken, hayatta kalmayı başaran çok az kişi bu enzimleri geliştirip hayatta kalmayı başarır.

 

Ayrıca Sayın Süzgeç'in belirttiği gibi "her şeyi yemek" konusunda tavuğun üstüne yoktur. Bu bir ölçü olamaz.

 

Asıl önemli olan, eğer ölçü olarak ayeti alıyorsanız, domuzdan başka hiç bir türü haram kabul edemeyeceğinizdir. Söylemek istediğimi ya anlamamışsınız Sayın Simalyıldızı, ya anlamazlıktan gelmişsiniz. Konuyu açtığımda, ilgili ayete göre ya:

 

1. Domuzdan başka her türün eti helaldir. Ya da:

 

2. Allah meramını anlatamayacak kadar aciz veya unutkandır. diye iki şık koymuştum.

 

Eğer köpek, akbaba da aynı domuz gibi haramdır diyorsanız, ikinci şıkkı işaretlemiş olursunuz.

 

Bu konu, "sadece Kurân yeterli, hadisler dikkate alınmamalı" diyenlere de dokunuyor. O halde köpek, akbaba, yılan ve kertenkele etini helal kabul edeceksiniz. Haram kabul edeceğiniz tek tür var: Domuz.

 

Bilimsel bulgulara güvenmek gerek. 1400 sene önce birinin hayvanlara bir göz atıp aklına gelenlere değil. Bunu kabul etmediğinizde, domuzdan başka hiç bir türü, koyundan ayırt etmenizi sağlayacak bir veriye sahip değilsiniz. Ben söylemiyorum, başta verdiğim ayet söylüyor bunu...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O devirde domuz etinde tenya hastaligi vardi.

Yok be Süzgeç! Bunu bilmesine imkan yok. Ona kalırsa koyunda son derece tehlikeli bir hastalık olan akciğer ödemi, sığırda öldürücü şarbon hastalığı, insanlara geçmemesi için İngiltere'de bir salgında yüzlerce sığırın itlaf edilmek zorunda kalındığı deli dana hastalığı, tavukta kuş gribi var...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

El-Emin sıfatı güvenilir olduğu için değil, "Çoban" manasına da geldiği için verilmiştir.

Hayır! Asla çobanlık yapmamıştır!... Bu konuyu tekrar araştırın!

 

Sayın SimalyildiziNet,

 

Sana, benden önce müslümanlar itiraz eder. Sen önce biraz google falan karıştır sayın forumdaşım.

 

??? Nasıl bir mantık çerçevesinden baktığınızı anlayamıyorum! Yukarıda yazdıklarınız ile "Güzel ahlak" tanımlaması hiç uyuşuyormu? Bu anlatmış olduğunuz ***** destekleyecek bir dayanağınız mutlaka vardır... Rica edebilirmiyim?

 

Yazdıklarım güzel ahlak tanımına elbette uymuyor, ama Muhammed ahlakına uyuyor.

Müslümanlara, bunlar güzel ahlak örneği diye yutturuyorlar, onlar da o yazdığım şeylere güzel ahlak diyorlar.

 

Kaynaklar:

-Evlatlık ve evlatlığın eşi konusu: Ahzab Suresi.

-Katlettiği insanların eşleriyle aynı gün cinsel ilişkiye girme hadiseleri: Cümeyriye ve Safiye nasıl Muhammed'in karısı haline gelmiştir. Okuyunuz.

-Yağmacılık: Ganimet nedir ve islamdaki yeri nedir. Okuyunuz.

-Kölelik: Kölelik ve cariyelikle ilgili ayetleri okuyunuz. Mariya nasıl Muhammed'in karısı haline gelmiştir. Okuyunuz.

-Bedir Savaşında savanlar kimlerdi öğreniniz. Kuran'daki kardeşi kardeşe, evladı ataya düşman eden ayetleri bulunuz.

-İslamiyet öncesi Mekke'deki dini kültür hakkında bilghi edininiz.

 

Bu ayeti size aktaracağım ama isim olarak hatırımda değil; fakat en kısa zamanda sunacağım, merak etmeyiniz!

 

Sen yenisin galiba.

Dinini biraz öğren sen, sonra gel konuşuruz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne demek istiyorsun?

Pis şeyler yiyen pis, diğerleri temiz mi demek istiyorsun?

Bu mantıkla, kendi lafını yutma sonra?

 

Diyorum ki, canlıların yenebilmesi için o canlıların beslendiği nokta önemlidir! Köpek türü hayvanlar leş yer... Fare, çoğunlukla lağımlarda yaşar, pis şeylerle beslenir... Domuz, malumunuz kaka ile beslenir!... Koyun otla beslenir! Ama akbaba leşle... Anlatabildimmi?

 

Sana arkadaşlarımız gerekli yanıtı vermişler.

 

Diyelimki ben kedi ve köpegimi evde besliyor ve hic disari cikarmiyorum, akbabayida kafeste ellerimle besliyorum. Beslenme sekilleri iyilestiginden, yenilebilirmi bu hayvanlar?

 

Pekii...!!! Tavuk yenilebilirmi???

Ayrıca Sayın Süzgeç'in belirttiği gibi "her şeyi yemek" konusunda tavuğun üstüne yoktur. Bu bir ölçü olamaz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dindarların dinlerini savunurken çok sık kullandıkları bir argümandır bu. "Tanrı kitap ve resul göndermemiş olsa, biz neyi yapıp, neyi yapmamamız gerektiğini bilemez, yanlışlara sapardık."

 

kullanılan bır arguman degılde ınanılan oldugunu anlamanızı umar, ınanmanızı ısterım.

 

Hatta bir tartışmacı bir konuda, bilimin bir hayvanın etinin yenip yenmeyeceğine bile karar veremeyeceğini öne sürmüş. Düşüncesine göre, tüm hayvanların etleri birdir ve hepsi proteindir. Dolayısıyla bilim proteinlerin hepsini aynı kategoriye sokmak zorundadır ve ayırt edici bir hüküm veremez.

 

 

Tanrı ise ne yarattığını, nasıl yarattığını çok iyi bildiği için, bilmeyen insanlara hangi etin yenip, hangi etin yenmeyeceğini bildirir, biz de sorgulamadan dediğini aynen yaparız.

 

İddia bu!

 

Cenab-ı Hak, cennete layık bir duruma getirmek için, insanları imtihana tabi tutuyor. Bu sebeple, bazı emir ve yasaklar koymuştur. Esas olan da bu emir ve yasaklara uymaktır.

 

Bu prensiplerin gerek insanın şahsi hayatına, gerekse cemiyet hayatına pek çok faydaları vardır. Dolayısıyla bunlar, o emir ve yasağa daha şuurlu olarak riayet etmemizi sağlıyor.

 

Dinimizin yasakladığı hususlardan birisi de, domuz etidir. Bu yasaklamanın, pek çok hikmeti vardır. Biz, burada sadece birkaçına işaret etmeğe çalışacağız.

 

- Domuz eti çok yağlıdır. Yenildiği takdirde, bu yağ kana geçer. Böylece kan, yağ tanecikleriyle dolmuş olur. Kandaki bu fazla miktardaki yağ atar damarların sertleşmesine, tansiyon yükselmesine ve kalb infaktüsüne sebep olur.

 

- Ayrıca, domuz yağı içerisinde "sutoksin" denilen zehirli maddeler mevcuttur. Vücuda giren bu zehirli maddelerin dışarı atılması için, lenf bezlerinin fazla çalışmaları icap eder. Bu durum, bilhassa çocuklarda lenf düğümlerinin iltihaplanması ve şişmesi şeklinde kendini gösterir. Hasta çocuğun boğaz bölgesi anormal bir şekilde şişerek, adeta domuza benzer. Bu sebeple, bu hastalığa "domuz hastalığı" (skrofuloz) adı verilir. Hastalığın ilerlemesi halinde, bütün lenf bezleri cerahatlenerek şişer. Ateş yükselir, ağrı başlar ve tehlikeli bir durum ortaya çıkar.

 

- Domuz etinde bol miktarda bulunan sümüksü bağ dokusu, kükürt yönünden çok zengindir. Bu sayede, vücuda fazla miktarda kükürt alınmış olur. Bu fazlalıksa; kıkırdak, kas ve sinirlere oturarak eklemlerde iltihaplanma, kireçlenme ve bel fıtığı gibi çeşitli hastalıklara yol açar. Domuz eti devamlı yenirse, vücuttaki sert kıkırdak maddesinin yerini, domuzdan geçen sümüksü bağ dokusu alır. Bunun sonucu olarak, kıkırdak yumuşar; vücut ağırlığına tahammül edemeyerek altında ezilir. Böylece, eklemlerde bozulmalar meydana gelir. Domuz eti yiyenlerin elleri pelteleşir, yağ tabakaları teşekkül eder. Mesela yiyen kimse sporcuysa; yorgun, tembel ve az hareketli olur.

 

- Domuzda, büyüme hormonu da çok fazladır. Doğduğu zaman birkaç yüz gram olan domuz yavrusu, altı ayda yüz kiloya erişir. Bu kadar süratli gelişme, büyüme hormonunun fazlalığı sebebiyledir. Domuz etiyle fazla miktarda alınan büyüme hormonu, vücutta doku şişliklerine ve iltihaplanmalara yol açar. Burun, çene, el ve ayak kemiklerinin anormal bir şekilde büyümesine ve vücudun yağlanmasına sebep olur. Büyüme hormonunun en etkili yönü, kanserin gelişmesine zemin hazırlamasıdır. Nitekim domuz kesim işiyle uğraşanlar, erkek domuzların belli bir yaştan sonra mutlaka kansere yakalandıklarını ifade ederler.

 

- Domuz etinin ihtiva ettiği histamin ve imtidazol denilen maddeler, deride kaşıntı hissi uyandırır. Ekzama, dermatit, nörodermatit gibi iltihabi deri hastalıklarına zemin hazırlar. Bu maddeler ayrıca; kan çıbanı, apandisit, safra yolları hastalıkları, toplar damar iltihapları gibi hastalıklara yakalanma ihtimalini artırır. Bu sebeple doktorlar, kalp hastalarına kesinlikle domuz eti yememelerini tavsiye ederler.

 

Alman hekimi Prof. Reckeweg, "Domuz Eti ve İnsan Sağlığı" adlı eserinde bir hatırasını şöyle anlatır:

 

"Tedavi maksadıyla, bir çiftçi ailesinin biraz sapa yörede bulunan çiftliğine gitmiştim. Babada, müzmin antroz (dejeneratif eklem hastalığı) ve kalça eklemi iltihabı vardı. Ayrıca, karaciğerinden de rahatsız idi. Annenin, bacaklarında varis ve eziyet verici kaşıntısı olan ekzama vardı. Ailenin kızları ise, kalp yetmezliği ve romatizmadan şikayetçi idi. En sağlıklıları görünmesine rağmen oğulları da, anjin sonrası kalp yetmezliğinden ve kan çıbanından müşteki idi. Evin öbür kızı ise, müzmin bronşitten muzdarip idi. Oğullarından bir diğeri de, domuz kıllanması ve müzmin plörite yakalanmış olup, devamlı tekrar eden fistül ifrazatından şikayet etmekte idi.

 

Yukarıda sakinlerin hastalıklarından uzun uzadıya bahsettiğim çiftlik içinde, muayene sırasında garip bir olaya şahit oldum. Ailenin arasında, iri cüsseli bir domuz hiç istifini bozmadan, aşağı doğru sarkan kalın bir ağaç dalına abanarak sırtını kaşıyordu.

 

Hastalara, "Oradaki domuzu görüyor musunuz? Onun kaşınmasına ve iltihaplara yol açan maddeleri, etiyle beraber siz de yiyorsunuz. İşte bu maddeler, sizdeki hastalıkların yegane sebebidir" dedim. Yukarıda kendilerinden bahsettiğim, Kara Ormanlar havalisinde oturan benzeri çiftlik sahiplerinden verdiğim nasihati dinleyenler, domuz eti yemekten vazgeçerek hastalıklarının çoğundan kurtuldular. Şimdi o çiftliklerin etrafındaki otlaklarda, İslam ülkelerinde olduğu gibi küçük koyun sürüler yayılıyor."

 

- Domuz eti ile insana bulaşan tehlikeli hastalıklardan birisi de, trişin hastalığıdır. Domuzlar bu hastalığı, trişinli fare yemek veya trişinli domuz

eti ile beslenmekle alırlar. Fakat trişin, domuzlarda ağır bir hastalık yapmaz. Halbuki insanlarda, çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık meydana getirir.

 

Domuz etiyle alınan trişin kurtçuklar, mide-barsak yoluyla kana geçer. Böylece de, bütün vücuda yayılırlar. Trişin kurtçukları özellikle çene, dil, boyun, yutak ve göğüs bölgelerindeki kas dokularına yerleşirler. Çiğneme, konuşma ve yutma adalelerinde felçler meydana getirirler. Yine kan damarlarında tıkanıklığa, menenjit ve beyin iltihabına sebep olurlar. Bazı ağır vakalar, ölümle sonuçlanır. Bu hastalığın en kötü tarafıysa, kesin bir tedavi şeklinin olmamasıdır.

 

Trişin hastalığı, bilhassa Avrupa ülkelerinde yaygındır. Sıkı veteriner kontrolleri yapılmasına rağmen, İsveç, İngiltere ve Plonya'da trişin salgınları görülmektedir.

 

Yurdumuzdaysa, yerli Hıristiyanların dışında hiç bir müslümanda trişin hastalığı görülmemiştir. Çünkü, ülkemizde Hıristiyanlar dışında kimse domuz eti yememektedir. İnsan ve hayvanlar, yedikleri gıdaların az-çok tesirinde kalırlar. Mesela kedi, köpek, aslan gibi et yiyen hayvanların yırtıcı; koyun, keçi, deve gibi ot ile beslenen hayvanlarınsa daha uysal ve yumuşak huylu oldukları malumdur.

 

Bu durum, insanlar için de geçerlidir. Nebati gıdalarla beslenenlerin, genellikle halim-selim; et ve et ürünleriyle beslenen insanların ise daha sert mizaçlı oldukları tespit edilmiştir.

 

- Domuz, dişisini kıskanmayan bir hayvandır. Domuz eti ile beslenen insanlarda, kıskançlık hissinin zayıfladığı veya dumura uğradığı gözlenmiştir.

 

Fransız filozoflarından Savorin de beslenmenin mizaç üzerindeki bu tesirine çok önem vererek, "Bana ne yediğini söyle, senin ne olduğunu haber vereyim" demiştir.

 

ılmı acıdan bu delıller ortaya cıkmıs olsa yaut olmasada bızım acımızdan bı sorun yok. cunku bılıme degıl Allah'a ıman edılır. ıspatlanamamıs olana neden ıman edeyım demek ıman etmek olamayacagı ıcın ıstenenın karsılıgı sayılamaz. sız yınede ıman etmeyebılırsınız. bu sızın kararınız olacak.

 

"De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum." (6/145)

 

De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.33

 

necıstır=pıslıktır dıyebılrısınız. ve bunda haksızda sayılmazsınız. fakat ıfadenın ıcınde farklı anlamlar kazanabılıyor. ıfade edılıs sekıllerının degısık oldugunu sızde goruyorsunuzdur emınım. sızın alıntıladıgınıza gore Allah domuza hakaret edıyor, benım alıntıladıgımda ıse pıs oldugunu belırtıyor.

 

cok basıte ındırgeyerek ornekler verdıgım ıcın kusura bakmayın ama evde yapılan bır yıyecege temıs olmayan bısey karıssa ve o yıyecek ıcın '' yemeyın onu o pıs dense'' bu bı hakaret sayılabılırmı.

 

sevgılı demırefe baktıgımız yerden ne gormek ıstedıgımıze ıyı karar vermemız lazım. aksı durumlarda gozunun ustunde kasın var der gene anlamaz gene begenmez gene sevmeyız.

 

guzel bır yazı ıle karsılastım bıraz arastırma yaparken. paylasmak ıstedım.

 

 

BUNDAN BİR hafta kadar önceydi. Bir firmanın teras katında oturuyordum. Parçalı bulutlu ve hafif rüzgarlı havada çay içmenin rehaveti içerisindeydim. Biraz ilerideki masalardan birinde oturan bir kaç kişinin konuşmalarını işitinceye kadar da aklım ve fikrim bulutlardaydı. Başka bir firmanın temsilcileri oldukları, iş görüşmesi için geldikleri hallerinden anlaşılan o üç kişiden biri, diğerlerine yediği bir yemeğin tarifini yapıyordu. Bir sürü şey sıralıyordu tarifinde. Ama iki malzeme vardı ki tarifin içerisinde, diğerlerinin hepsini bastırmıştı ve ben bu iki kelimenin özellikle ikincisine takılıp bulutlardan yere inmiş, rehavetten ayılmış bir halde buldum kendimi.Yemek tarifinde geçen malzemelerden biri şarap diğeri ise domuz pastırmasıydı..

 

Konuşanlar belki gayr-ı müslîmlerdi, günahlarını almayayım.

 

Ama, onlar gayr-ı müslîm olsalar da, bu ülkede, müslüman kimliği ile dolaşan birilerinin domuz eti yemekten haz aldığı, hatta bir modernlik ölçüsü olarak mutlaka yenmesi gerektiği gibi bir saplantının yaşandığını da biliyoruz.

 

Sahi domuz eti neden yenir?

 

Bu sorunun izlerini sürmek için islâmın emir ve yasaklarını karşılaştıralım:

 

Diğerlerine oranla emirlerin insan nefsine en zor geleni elbette ki her gün yapılması gerekenlerdir. Emrin uygulanma sıklığı düştükçe zorluk oranı azalacaktır.

 

Bu bağlamda namaz, her gün en az beşer defa tekrar edilmesi nedeniyle en ince elek vazifesini görüyordu.

 

Haydi bu elekte tutunamadınız, nefsiniz ağır bastı, düştünüz; doğrudan yere çakılmıyordunuz. İkinci bir elek sizi mutlak sukuttan, yani yere çakılmaktan kurtarıyordu: Yılda bir ay ramazan orucu ile sınanıyordunuz. Diyelim ki, nefsiniz buna da razı olmadı, açlığa ve susuzluğa sabır gösteremedi, bu sefer ömürde bir defa eleğine takılıyordunuz: Hac emri sizi tutuyor, çakılmaktan kurtarıyordu.

 

Haydi diyelim ki, emirlerde nefsinizin sefilliği yüzünden gerekenleri yapamadınız, bu sefer haramlar sizi karşılıyordu. Şu ahirzaman şartlarında zina yapmadan yaşayabilmek dahi bir çaba ve Yaratıcıya dair bir çekince gerektiriyordu çünkü. Diyelim ki, bunda da sabredip tutunamadınız, nefsiniz, arzularınız galip geldi, düştünüz.. ve sizin olmayan bir meta nefsinize cazip geldi, ellerinizi hırsızca uzattınız.. ve hayatın şartlarını, yaşadığınız sıkıntıları bahane ettiniz, haydi diyelim ki unutmak için ellerinizi şaraba uzattınız…

 

Peki, tüm bunlardan sonra elinizi domuz etine uzatır mıydınız?!

 

Diğerlerinin tümünde, nefsin, sefilce de olsa bir faydalanması söz konusuydu gördüğüm kadarıyla. Bir mazeret üretme mekanizması çalışabiliyordu. Ama, domuz etinin diğer etlere bir üstünlüğü olmadığı gibi, domuz etini haram olarak görmeyen milletler nezdinde de ucuz ve sakil bir etti.

 

Sahi, domuz eti niye yenirdi?

 

Galiba domuz eti yalnızca domuzluğuna, yani inadına yenirdi.

 

Ve Cenab-ı Hak, nefse cazip gelen onca şeyi haram ettikten sonra, nefis açısından hiçbir cazibesi ve muadillerine protein, vitamin vs. açısından hiçbir üstünlüğü olmayan, bağımlılık yapmayan, hatta sakil addedilen birşeyi dahi haramlar sınıfına sokmakla; nefsine takılıp elekten düşenlerle, inadına çakılanları ayırt etmeyi mi murat etmişti?

 

Bu açıdan bakınca, domuz eti noktasında hassasiyetini muhafaza edenleri, etmeyenlerle bir sınıfta göremiyor insan. İnadına domuz eti yiyenlerin dibe çakıldığı gün, hayatı boyunca sürçerek, düşerek yaşasa bile, bu noktada hassasiyetini muhafaza edenlere bir lutfun erişebileceğini hissetmekle de derinden mutlu oluyor...

 

Elbette, istiğfar ile temizlenmenin hayat devam ettiği sürece mümkün olduğunu, O'na dönüş yollarının hayat devam ettiği sürece açık olduğunu unutmadan...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dayanamayıp, giriyorum araya :)

 

Hz. Muhammed, geçim sıkıntısı çeken amcasi Ebû Tâlib'e (dedesi Abdulmuttalip için yaptığı da söylenir.)yardımcı olmak için gençlik yillarinda Mekkelilere ücretle çobanlık yapmış olarak bilinir. El-emin sıfatı da gerçekten bu durumdan dolayı kendisine verilmiştir cunku diger çobanların koyunları çalınırken ya da ölürken Hz. Muhammed'in otlattığı koyunlar asla çalınmaz ve hiçbirine birşey olmazmış

 

mekkenın ılerı gelen aıle-kabılelerı arasında, hacerul esved tasının kabeye yerlestırılmesı konusu, savasa sebep olacak sevıyeye ulasmıs olmasına ragmen, boyle onemlı bır olayda dahı peygamberımız efendımızın as hakemlıgıne rıza gostermıs olmalarına bakıyorumda, emın olma durumu sadece cobanlık yaptıgı surulerle sınırlı degıl.

 

O ıctımaı hayatın her alanında bu sıfata tam anlamıyla layıktır.

 

rısaletı oncesı mekkede zuhur eden haksızlıkların onune gecmek ıcın kurulmus olan adalet cemıyetıne dahıl olup aktıf hızmetlerde bulunması bunun acık bır gostergesıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Levililer 11önceki bölüm sonraki bölüm

 

1 RAB Musa'yla Harun'a şöyle dedi:

 

2 "İsrail halkına deyin ki, 'Karada yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz:

 

3 Çatal ve yarık tırnaklı, geviş getiren hayvanların tümü.

 

4 Ancak geviş getiren ve çatal tırnaklı olan hayvanlardan etini yememeniz gerekenler şunlardır: Deve geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılır.

 

5 Kaya tavşanı geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılır.

 

6 Tavşan geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılır.

 

7 Domuz çatal ve yarık tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır.

8 Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız, sizin için kirlidir.

 

9 "'Suda yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz: Denizde, akarsularda yaşayan pullu ve yüzgeçli canlıların etini yiyebilirsiniz.

 

10 Denizdeki ve akarsulardaki bütün pulsuz ve yüzgeçsiz canlılar -suda toplu halde yaşayanlar ve ötekiler- sizin için ********* sayılır.

 

11 Bunlar sizin için ********* sayılacak. Etlerini yemeyecek, leşlerinden tiksineceksiniz.

 

12 Suda yaşayan bütün pulsuz ve yüzgeçsiz canlılar sizin için ********* sayılacak.

 

13 "'Tiksindirici kuşların etini yemeyecek, şunları ********* sayacaksınız: Kartal, kuzu kartalı, kara akbaba,

 

14 çaylak, doğan türleri,

 

15 bütün karga türleri,

 

16 baykuş, puhu, martı, atmaca türleri,

 

17 kukumav, karabatak, büyük baykuş,

 

18 peçeli baykuş, ishakkuşu, akbaba,

 

19 leylek, balıkçıl türleri, ibibik, yarasa.

 

20 "'Dört ayaklı ve kanatlı böceklerin hepsi sizin için *********tir.

 

21 Ama dört ayaklı ve kanatlı olup ayaklarını sıçramak için kullanan bazılarının etini yiyebilirsiniz.

 

22 Şunları yiyeceksiniz: Bütün çekirge türleri, küçük çekirge, cırcırböceği, ağustosböceği

 

..

..

..

..

Yasa'nın Tekrarı 14önceki bölüm sonraki bölüm

 

1 "Siz Tanrınız RAB'bin çocuklarısınız. Ölülere ağıt yakmak için bedenlerinizi yaralamayacaksınız. İki kaş arasındaki tüyleri almayacaksınız.

 

2 Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. RAB öz halkı olmanız için yeryüzündeki bütün halkların arasından sizi seçti.

 

3 "****** sayılan hiçbir şey yemeyeceksiniz.

 

4 Şu hayvanların etini yiyebilirsiniz: Sığır, koyun, keçi,

 

5 geyik, ceylan, karaca, yaban keçisi, gazal, ahu, dağ koyunu.

 

6 Çatal ve yarık tırnaklı, geviş getiren her hayvanın etini yiyebilirsiniz.

 

7 Ancak geviş getiren, çatal ve yarık tırnaklı hayvanlardan etini yememeniz gerekenler şunlardır: Deve, tavşan, kaya tavşanı. Bunlar geviş getirir, ama çatal tırnaklı değildir. Sizin için kirli sayılırlar.

 

8 Domuz çatal tırnaklıdır, ama geviş getirmez. Sizin için kirli sayılır. Bu hayvanların etini yemeyecek, leşine dokunmayacaksınız.

 

9 "Suda yaşayan hayvanlardan şunların etini yiyebilirsiniz: Pullu ve yüzgeçli canlıların etini yiyebilirsiniz.

 

10 Ama pulsuz ve yüzgeçsiz canlıların hiçbirini yemeyeceksiniz. Bunlar sizin için kirli sayılır.

 

11 "Temiz sayılan bütün kuşları yiyebilirsiniz.

 

12 Etini yemeyeceğiniz kuşlar şunlardır: Kartal, kuzu kartalı, kara akbaba,

 

13 çaylak, doğan türleri,

 

14 bütün karga türleri,

 

15 baykuş, puhu, martı, atmaca türleri,

 

16 kukumav, büyük baykuş, peçeli baykuş,

 

17 ishakkuşu, akbaba, karabatak,

 

18 leylek, balıkçıl türleri, ibibik, yarasa.

 

19 Bütün kanatlı böcekler sizin için kirli sayılır. Hiçbirini yemeyeceksiniz.

 

20 Ama temiz sayılan kanatlı yaratıkların tümünü yiyebilirsiniz.

 

21 "Kendiliğinden ölen hiçbir hayvanın etini yemeyeceksiniz. Ölü hayvanı yemesi için kentlerinizde yaşayan bir yabancıya verebilir ya da öteki yabancılara satabilirsiniz. Siz Tanrınız RAB için kutsal bir halksınız. "Oğlağı anasının sütünde haşlamayın."

 

..

..

..

..

..

Yeşaya 65:4

 

4 Mezarlıkta oturur, Gizli yerlerde geceler, Domuz eti yerler; Kaplarında haram et var.

 

Yeşaya 66:17

 

17 "Bahçelere girmek için kendilerini arıtıp kutsayanlar, domuz, fare ve öteki ********* hayvanların etini yiyenlerin ortasında duranı izleyenler hep birlikte yok olacaklar" diyor RAB

 

Yaratılış 9:4

 

4 "Yalnız kanlı et yemeyeceksiniz, çünkü kan canı içerir.

Levililer 7:21tam bölüm

 

21 Ayrıca kirli sayılan herhangi bir şeye, insandan kaynaklanan bir kirliliğe, kirli bir hayvana ya da kirli ve ********* bir şeye dokunup da RAB'be sunulan esenlik kurbanının etinden yiyen biri halkın arasından atılacak." Yağ ve Kan Yenmemeli

 

Levililer 7:26tam bölüm

 

26 Nerede yaşarsanız yaşayın, hiçbir kuşun ya da hayvanın kanını yemeyeceksiniz.

 

Levililer 7:27tam bölüm

 

27 Kan yiyen herkes halkımın arasından atılacak." Kâhinlerin Payı

 

Levililer 19:26tam bölüm

 

26 "'Kanlı et yemeyeceksiniz. Kehanette bulunmayacak, falcılık yapmayacaksınız.

 

 

 

Domuzki, birçok ağacın tomurcuğunu yiyip pisliğiyle yeniden bir ağaç oluşumunu sağlayan hayvanların en güçlülerinden..

Domuzki,inadına eti en lezzetli olanlardan...

Domuzki,illa ve illa yaratılışınca nice faydası olan..

Haşhaş gibi, alkol gibi,nice zararlı sanılan gibi belki de...

iyi kötü karşıtlık dengesinde..

 

Neyi yemeliyiz,neyi yememeliyiz,bunları bütün Kitaplarımızla düşünür değerlendiririz.. Rabbimizin birinde değinip diğerinde değinmediği her kavramı da inceleriz... Ama sadece Kuran diyen nice din kardeşime istinaden,Kısacası Allahımız,ye derse yeriz,yeme derse yemeyiz.. Kuran ayetinden köpek etinin helalliğini anlıyorsanız,helal der yeriz..Domuz yine haram kalır ,yine haram kalır.. Allah adına kesilmeyen her et kadar haram kalır,kan kadar haram,leş kadar haram kalır.. Tevratta da haram kalır, İncil de de haram kalır,ne yapsanız haramdır işte... Bizim ülkede dana eti diye yedirilen nice farklı eti düşünürseniz,farklı et göz çıkarmıyor demekki lezzette.. Pekiiii,falanca et zehirliymiş,şuymuş buymuş...Ben tırnağına bakarım,bakmayanlar düşünsün ... Bir deneyim yeter öğrenmelerine.. Dinsizse,öğrenir yemez zararını,dinliyse öğrenir yemez haramlığını... açıkca yazılanlar dışında hiçbir ete, adı yazmıyorsa eğer,helal ya da haram demeyiz biz.. Anlatıldığı kadarından bulur varırız anlama.. Elbet güveniriz bir de Allaha.. Ya yerken yememiz gerektiğini algılarız ya da yerken yemememiz gerektiğini algılarız.. İlla ki yön verilir hayatlarımıza..

Hiç inananla inanmayan bir olur mu yaşamda?

Din olmasa da,doğru ile yanlışı ayırt ederdik,çünkü özümüz kutsaldan.. Ruh kutsala hizmet eder,her insan bilir bi şekilde evrensel dediğimiz nice kavramı.. ha domuzun haramlığını hiç okumamış,bilmemiş,zaten sorumlu değil.. ha okumuş uygulamış,neticede Allahın dediği nice şeyden birini yapmış ne mutlu ona, ha öğrenmiş ha öğrenmemiş ha falanca.. En azından okumuş,öğrenmiş,üstüne bilimle zararını keşfetmiş, lezzet aşkına inadından nefsinden yemeye devam etmiş,hele dine zıtlıktan iyice hoşnut yemeye devam etmiş...bırakında bir olmayı versin bunlar öteki zamanda.. duydunuz,öğrendiniz,mesulsünüz istemesenizde.. işte bunun bile yazılı olduğunu bi keşfedemediniz o kadar...

 

A’râf Sûresinin 163 . Ayetinde

Ey Muhammed ! Onlara, deniz kıyısında bulunan kent halkının durumunu sor. Hani onlar Cumartesi (yasağı) konusunda haddi aşıyorlardı. Zira tatil yaptıkları Cumartesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, tatil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı. İşte onları yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imtihan ediyorduk.

 

 

kısacası kimine balıklar akın akın geliyor anlaşılan ...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayet-i kerime de derki; "..........kendimden kendime muhabbet ettim, Cenab-ı Peygamber in ruhu zuhur etti, O nu öyle sevdim öyle sevdim ki 18 bin alemi halk ettim........." diye devam eder!! Daha fazla yazmak istemiyorum zira devamındakiler şuan ki İslam idrakinin batıl olduğunu gösterir... Buna göre, 18 bin alemin sultanı, HABİBİM diye anılan, bu alemler(!) O nun yüzü suyu hürmetine yaratılmış ve bakıyorsunuz karı kızla uğraşıyor... Bu mümkünmü? Yemek içmek konsunda menüden bahsediyorsunuz, haklısınız! Ancak, dönemin şartlarında, o bölgede yenilebilir olan şeylerin bir listesini yapmak zaten sorunu çözecektir değilmi?

Ayet olmayana ayet demeye başlamışsın.. Dikkatli ol kardeşim.. Normal insanların görmediği bişeyleri görmeye başlarsan bu öğrendiklerin yüzünden,beni hatırla.. ve hemen Kuran okumaya başla.. Kuran oku en sade mealden, cilt cilt falanca yorumları okuma.. Sonra meali bitirince, bir de bak bakalım habib nerde denmiş peygamberimize... Diyanet kaldırdığını söyledi şu hadisi,her yerde çıktığı yetmez gibi bir de adına ayet denmeye başlamış.. kirlettikleri beyinlerin hesabını bilseler keşke.. Kurandan evvel hadis (!),illa inanacaksanız önce Kuran sonra hadis okuyun bari...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kısacası Allahımız,ye derse yeriz,yeme derse yemeyiz..

 

Demiş ve özetlemiş ftoyd arkadaşımız takıntısını.

 

Şu günlerde bir moğol kişi ile tanıştım ve konuşuyorum. Tanışanlar bilirler onlar da hayvan kanını kaynatır içerler. At etini yerler. Bu gelenekleri onlara şaman dininden gelmiştir. Bu da onların kutsalları.

 

Bunu nasıl yapabiliyorsunuz, kanı nasıl içebiliyorsunuz dediğimde; aynı ftoyd arkadaşımız gibi dinlerinin, dolayısı ile tanrılarının serbest kıldığını söylüyor.

 

Fakat o arkadaşımız ftoyd gibi takıntılı değil. Kültürdür denildiğinde "olabilir, mümkündür" görüşü de var.

 

Hep söyleriz ya kültürler dayatmacı kurallarını kutsala atarlar ve sürerler insanların önüne ister yap, ister yapma. Yapmaz isen kavga gürültü.

 

Bir çatal tırnak ve geviş getirme fikri çıkarmış bir akıllı, bin akıllı da izah edemiyor sonrasında. Efendim tavuk en çok pislikle beslenendir, deve yarık tırnaklı değildir neden yenir? Domuz yarık tırnaklıdır. Neden yenmez?

 

Domuz etinin yenmemesine sebep olan "trişinozis" kurdu çağımızın teknolojisi ile temizleniyor. Tıpkı etin sütün zararlılarının pastörizesi gibi.

 

Daha önce de söylemiştim. Halen ortaçağa takılıp kalanlar. o çağın teknolojisi ile şimdikini yarıştırıyorlar. Takıntı dayatmalarını devam ettiriyorlar. Yeni gerçekleri inkar ettikleri için Allahları da yakacak, çarpacak kendilerini, bilmiyorlar.

 

Uyarıldıkları halde inat ediyorlar. Çok yazık!...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba

 

Ayet-i kerime de derki; "..........kendimden kendime muhabbet ettim, Cenab-ı Peygamber in ruhu zuhur etti, O nu öyle sevdim öyle sevdim ki 18 bin alemi halk ettim........." diye devam eder!!

 

bu ayet değil kuds-i hadistir

 

öncelikle arkadaşımız dinini iyi bilsin kulaktan dolma kelimelerle islamı yorumlamasın

 

kudsi hadis!?

 

manası al-ilaha aid olmakla beraber lafzı elçisine aiddir

 

yani diğer adı ile muhammed kafasına göre istediği kadar uydurma kelimeleri al-ilaha isnad edebilir

 

kimse itiraz edemz çünkü elçi olduğuna her insanı inandırmıştır

 

ayet=kudsi hadis

 

biri (ayet)uydurma kitapta kuranda yazar artmaz eksilmez

 

diğeri kudsi hadis sonu yoktur hala bile uydurulur artar eksilir

 

önce islamı öğrenin sonra gelin konuşalım[

 

 

"hadi olayı yazayımda arkadaş anlasın

 

al-ilah sonsuz ortamda tek başına idi

 

azametini şerefine kattı ondan bir parça çıkardı

 

o parça nuru muhammedi idi

 

ol dedi oldu

 

ilk yaratılan kalemdir

 

sonra arş kürsü melekut

 

işte islam inancında ve tasavvufta bu nurun arşı tam 500 ahiret yılı tavaf ettiğine inanılır

 

hadiste elçi muhammed derki

 

adem toprakla çamur arasında iken ben peygamberdim arşı tavaf ediyordum

 

adem yaratıldığında nurum ademin sırtına yerleştirildi

 

bütün melekut onu seyre daldı

 

adem rabbe sordu

 

ya rabb bu melekut neyi seyreyler

 

rabb cevab verdi

 

sırtında sevgilim muhammedin nuru var onu seyreylerler

 

adem ya rabb onu göremiyorum bende izleyeyim dedi

 

rabb o nuru ademin şedadet parmağının ucuna koydu"

 

işte bu sıralarda sen olmasaydın sen olmasaydın gizli kacaktım der rabb

 

"levlakel evlak" meselesi anlatılır

 

aslında muhammed kıskançtır

 

sahabe bir gün oturur sohbet ederken

 

adem ne büyük eşçi seyfullah derler topraktan derler

 

musa ne bütyük elçi kelimullah allahla konuşan elçi derler

 

ibrahim ne büyük elçi halilullah dost derler

 

isa ne büyük elçi ruhullag kdretten babsız derler(aslında babası cebrail isimli insandır kuran yazar)

 

kapı arkasından bunkları duyan muhammed hemen ortaya atılır ve bu HADİS-İ KUDSİ manası al-ilaha olam k üzere anlatılır

 

oku müslüman oku dinini öğren

 

kaynak imam buhari yaratılış bölümü hadis kudsi açımlaması

 

 

 

 

 

 

/b]

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gelen yanıtları ana hatlarıyla gruplandıralım:

 

1.) Domuzda bir çok hastalık bulunduğu

 

Buna yanıt verdik. Her hayvanda bir çok tehlikeli hastalık vardır. Akciğer ödemi, şarbon, deli dana, kuş gribi... Domuzların kaşınması bile konu edilmiş, sığırlar da çok kaşınırlar ve birisi besihanelere asılan döner kaşınma aletleri icat etmiş, hayvan kaşınmak isteyince bu makineye sırtını dokunduruyor alet hemen çalışıyor.

 

Ayrıca domuz hiç bir hastalık taşımayan, tertemiz bir hayvandır, haram edilmesi yersizdir diye bir iddia dile getirilmedi. Yani ona kalsa alkol de zararlı bir maddedir, dine inat ayyaş olunacak diye bir kural yok. Konu anlamazlıktan gelinmiş ve başka yöne çekilmiş.

 

2. "Kurân'da domuzdan başka tür anılmıyor, ama Tevrat'ta mönü listesi verilmiş, oraya müracaat. O da Allahın kitabı" söylemi

 

Ayet zaten Yahudilerin "şu haram, bu haram" söylemleri üzerine verilen bir yanıttır. Ona kalsa Tevratta iç yağı da haram. Müslümanlar yemesin mi? Ayet "şu şu şundan başka haram göremiyorum de" emrini veriyor. Yani "sizin haramlarınız bizi bağlamaz. Bende haram olanlar belli, onlar da şunlar" diyor. "BAŞKA HARAM GÖREMİYORUM" DİYOR. YANİ TEVRAT HARAMLARINI REDDEDİYOR. Bu ayete karşı Tevrat haramlarını öne sürmek, ayete karşı gelmektir.

 

Madem o zaman şöyle demeliydi:

 

"....... ve domuz, bir de Tevrat'ta daha önce bildirdiklerimiz hariç." Bu da başta verdiğim iki seçenekten, "birincisini işaretleyince olmadı, o halde ikinci şık" anlamına gelir. Yani tanrının iki lafı bir araya getirip düzgün ve anlamlı bir cümle kurma yeteneğinden yoksun olduğu. Kestirip atıyor, "BAŞKA HARAM GÖREMİYORUM" diyor. Tevrat'a müracaat filan demiyor!

 

3. Ve son sığınak: "Gerekçe gereksiz, bunlar imtihan. Balıklar gelecek, tutmayacak, imtihanı kaybetmeyeceksin."

 

Ben bu argümanı mirasta matematik hata konusunda ortaya koydum, Kurân'daki hatalar giderilemeyince bu argümana sığınılıyor dedim de kabul etmemişlerdi.

 

Bakın işte bu argümana sığınmaya yine zorunlu kaldınız. Ftoyd yine farkını ortaya koymuş, bu argümanı açıkça ortaya koyuyor. Evirip çevirip durumu kurtarmaya çalışmıyor. Ne diyor?

 

kısacası kimine balıklar akın akın geliyor anlaşılan ...

Evet, argüman, son sığınak budur.

 

Peki o başlıkta ben ne demiştim bu argümana karşı? Aynen alıyorum:

 

Allah Yahudilere cumartesi balık tutmalarını yasaklayarak onları dener. Cumartesi balık tutulursa kıyamet mi kopar? Yoo, ama imtihan işte! Yasak olana meyil olur ya! Sonra Allah balıkları körfeze yollar. Garipler bakarlar körfez balık kaynıyor, yasağı delerler. E tabi sen misin delen! Azap gelir.

 

Şimdi anlatılan hikaye bu. Hatta daha meşhurunu bilmeyen yoktur: "Şu meyveden yemeyeceksin." "E, yesem kıyamet mi kopar?" "Yoo, imtihan işte!"

 

Brain bir ara bir tasvir yapmıştı. Allah çadır kurmuş, çadırı kandillerle süslemiş ve tabanını düzleyip balçıktan oyuncular yaratmış. Onları savaştırıyor, barıştırıyor ve onlara kızıyor, seviyor. Hepsi iman ederse "olmadı bu iş, tadı kaçtı" deyip inkar eden bir kavim yaratıyor ki savaş olsun. Eğer "böyle bir şey yazmıyor, uyduruyorsun" derseniz ayetleri getirir dayarım, haberiniz olsun!.

 

Muhammed'in zihninde yarattığı ve Kurân'da anlattığı evren ve yaratıcı tasviri budur. Yani şimdi öğretmen çocuğu cezalandırmak istiyor, eli kaşınmış, sopa atası var. Anlamsız bir yasak koyuyor. Ne bileyim, elini çenene değdirmek yasak! Sonra da gözetleyip duruyor. Elini çenesine bir götürse diye. Götürünce de sopaya sarılıyor.

 

Burada da Allah bile bile yanlış oranlar vermiş ki, kafirler "bu yanlış" desinler ve cehennemi boylasınlar!

 

Bu mu yani? Böyle bir tanrıya mı inanıyorsunuz?

 

Denk geldi... Ben bir şey ayarlamadım. Konu aynı ve tam çakışıyor...

 

4. Domuza hakaret yok

 

Bu göreceli olabilir. Bence var. Kurân'da aynı hakaret müşriklere de vardır. Şimdi numarasına filan bakmayayım, "müşrikune necesun" der. Anlaşılan bu hakareti alışkanlık haline getirmiş. Yani hadi hakaret değil desek bile, sadece pis demekle kalmıyor, "pisliğin ta kendisidir" demek, herhalde hakarettir. Hem ben domuza hakaret var, hayvan hakları ihlali var demiyorum ki? Yaratanın, kendi yarattığı yaratığına hakaret etmesi tuhaf değil mi? Onu söylüyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu göreceli olabilir. Bence var. Kurân'da aynı hakaret müşriklere de vardır. Şimdi numarasına filan bakmayayım, "müşrikune necesun" der. Anlaşılan bu hakareti alışkanlık haline getirmiş. Yani hadi hakaret değil desek bile, sadece pis demekle kalmıyor, "pisliğin ta kendisidir" demek, herhalde hakarettir. Hem ben domuza hakaret var, hayvan hakları ihlali var demiyorum ki? Yaratanın, kendi yarattığı yaratığına hakaret etmesi tuhaf değil mi? Onu söylüyorum.

 

necasete bulasmıs olanın necıs oldugunu, hırsızlıga bulasmıs olanın hırsızlıgını, katlıama bulasmıs olanın katıllıgını belırtmek hakaret olmaz. daha oncekı ıletımde de soylemıstım.

 

ıcıne pıs bısey dusmus olan suyu ıcmek uzere olan bı arkadasınıza o pıstır ıcme demek

 

tanıdıgınızı arkadasınız bıle demıyorum tanıdıgınız bırının malını emanet edecegı kısının hırsız oldugunu bılsenız o kısıyı uyarmak ıcın hırsızdır desenız,

 

katlıam yapan bırı ıcın bu katıldır dıye sahıtlık yapmanız hakaret degıl uyarı olur.

 

De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.33 ıafedeye dıkkat etmek gerek derım ben.

 

yaratan yarattıgına hakaret etmedıgı ıcın ortada bır tuhaflık yoktur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

necasete bulasmıs olanın necıs oldugunu,

Diğer konulara yanıt yok da, sadece:

Bu göreceli olabilir. Bence var.

dediğim, dolayısıyla çok da iddialı konuşmadığım konuya mı yanıt verebildiniz?

 

Yalnız dikkat edin, "pistir" demekle de yetinmiyor, "pisliğin ta kendisidir" diyor. Kibarlığa (*) yakışan "temiz değildir" demektir en azından. Biz burada hayvan olmayı kendi seçmemiş bir mahluktan bahsediyoruz. Hırsız hırsızlığı iradesiyle seçer. Ama domuz, domuz olmayı iradesiyle seçmez!

 

Bu sözün insan sözü olduğuna en büyük delil, bu insan gözüyle bakma ve tiksinti duyma ifadesidir.

 

"Domuzdan yemeyiniz, biz onu muhakkak ki temiz yaratmamışızdır." filan deseydi, ola ki tanrı sözüne yakışır bir nezaket ve ağırlığı vardır derdik.

 

Ayette domuz için kullanılan kelime "rics" dir ki, bu necis'den daha ağır bir kelimedir. Mealde o yüzden abartılı olarak "pisliğin ta kendisi" olarak çevrilmiş. Necis dese, sadece pis anlamına gelirdi. Bu kelime (Ricsun min ameli şeytan) olarak da kullanılır ki, şeytana atfedilen ağır bir kelime olduğu bellidir. Domuz, şeytan ile bir tutulmuş diyebiliriz. İradeli olarak anlatılan bir varlığa yapılan atıfın, iradesiz bir hayvana yapılması, haksızlıktır.

 

O yüzden hakarete ne gerek vardı dedim. İnananlar koskoca tanrı "temiz değil" dedi mi, yemekten yine kesin vazgeçerlerdi...

 

(*) Kibarlık: Nezaket anlamı taşımakla birlikte, asıl anlamı büyüklüktür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim için din oldukça özeldir;ama insan olma noktasında ölçüt din değildir daha doğrusu sadece din değildir?Din insana yanlışı ve doğrusunu gösterir;yani kendisi için bir ölçüt ile ben varım der...Ama kalkıp da doğru ve yanlış arasındaki ayrımı din ile temellendirmöeye çalışırsak,affedersiniz ama yalnızca kendimizi kandırmış oluruz...Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.