Φ Dayı Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Bu gün Anneler günü.. rose..kutlu olsun..iyide.. Anayol var..baba hala yolsuzmu.. Anamal var..baba hala çulsuzmu.. Anapara var..baba parasızmı.. Anavatan var..baba vatansızmı.. Ana konu var..babanın kafası boşmu.. Ana gibi yar var..baba vefasız düşmanmı.. Anadolu var..baba bomboşmu.. Toprak ana var..babalar taşmı.. Ana kucağı var..baba kucağına almazmı.. yani..uzarda gider dimi.. Bütün anaların ellerinden öper bu fakir..sadece bir gün değil her zaman hatırlamamız gerekir.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ haveran Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Saymışsınız iyi güzel de birde sürekli anaya edilen küfürler olmasa Tüm annelerin anneler günü kutlu olsun .Senede bir gün dahi hatırlanmak güzel olsa gerek. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ bursercan Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 bencede haklısın yaff cok guzeldı tesekkurler.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ siosteran Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Anneler gününüz kutlu olsun. Sık sık "ana" sözcüğünün kullanılması,maalesef Türkçemizin 5000 adet kelime içermesinden kaynaklanıyor. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Radya Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 . . . Bütün anaların ellerinden öper bu fakir..sadece bir gün değil her zaman hatırlamamız gerekir.. Ana(dan)doğma değilde, Baba(dan)doğma denilebilseydi belki de bu liste bu kadar uzayıp gitmezdi Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Dayı Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Yazar Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Evet.. Ana sütü değilde baba sütü ile beslenseydi..Babadandoğma olunca.. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Radya Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Evet.. Ana sütü değilde baba sütü ile beslenseydi..Babadandoğma olunca.. Babalar emzirme sütyeni takardı heralde Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Artropod Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 11 Mayıs , 2008 Herkes olduğu gibi o kadar saftır ki aslında,saf olduğunun farkına bile varmaz.Ana olmayan analığı,baba olmayan babalığı anlar mı?İnsan doğuran ve doğurtan organlarından dahi utanmış.Saftır aslında,kolay inanır,kolay utanır. Doğanın güzelliği topluca görüldüğünde kimse kimin doğurduğuna değil kimin doğduğuna bakar.Yoksa doğuran doğurana.Keşke her doğurandan anne,her sakallıdan da baba olabilse. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir birce Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2008 Tarih 13 Mart 1980 Mustafa o sabah geç kaldığı için kahvaltı etmeden aceleyle giyinip evden çıkmak üzereyken Emine Ana oğlunu kapıda yakaladı: -Kahvaltı hazır, kurban olayım gel bi lokma ye öyle git! -Yok anne geç kaldım, gitmem lazım. Emine Ana anladı ki oğlunu kahvaltı sofrasına oturtamayacak, "bari şunu al da yolda giderken yersin" diye bir haşlanmış yumurta ve çeyrek ekmeği eline tutuşturdu. Mustafa, koşar adım DİSK"e bağlı Maden-İş Sendikası"nın Ümraniye Temsilciliği"ne geldi. Görevi yakalamıştı! Koç Holding"in Otosan fabrikasında örgütlenme çalışması yapan Netaş işçileri ve sendika görevlilerinin bildiri ekibi hareket etmek üzereydi. Mustafa hem geç kaldığı için hem de görünümü yüzünden Netaş Baştemsilcisinden sabah fırçasını yedi: -Mustafa sakal tıraşlı adam istemiyorum demedi mi? Çık sendikaya otur, bugün bildiriye gelmiyorsun! -Abi aceleyle çıktım, n"olur geleyim! Mustafa"nın masum ısrarına dayanmak kolay değildi: -Peki geç minibüse… -Ben hep Aykut Abi"nin arabasıyla gidiyorum, yine öyle yapsam… Baştemsilci otomobilin ön koltuğundan inip, yerini Mustafa"ya verdi kendisi de arkada bekleyen küçük minibüse geçti. Minibüsteki Maden-İş ekibi E-5"in üzerinde, otomobildekiler ise E-5"in altından gelen Otosan servis araçlarına bildiri dağıtıyorlardı. Görev bitmek üzereyken bir haber geldi: -Sizden birisi vuruldu! Minibüstekiler hemen Haydarpaşa Numune Hastanesi"nin Acil Servisi"ne gittiler. Mustafa"nın bindiği aracın sahibi Netaş işçisi Aykut Koç kapıdan kireç gibi yüzle çıktı: -Benlioğlu öldü! Tarih 13 Mart 1980"di. O yıllarda vurularak ölme haberleri "sıradan" olaylar arısındaydı. Ama Netaş işçilerinin başına ilk kez geliyordu! Haberi alanlar, sanki kötü bir rüyanın içindeymiş gibi başlarını iki yana sallayıp uyunmak istediler, hayır bu rüya değildi. Şimdi önlerinde çok daha zor bir görev vardı. Benlioğlu ailesine gidilecekti: -Oğlunuz bildiri dağıtırken vuruldu, öldü! denilecekti. Önce küçük ağabey İbrahim Benlioğlu bulundu. Acı haber "hastanede yaralı" şeklinde bildirildi. Mustafa"nın ölümü çok hızlı biçimde yayıldı. En sonunda da sabah onu kahvaltı sofrasına oturtamayan Emine Ana"ya… Emine Ana"nın beline kadar inen sarı saçları, 14 Mart sabahı bir gecede bembeyaz oldu! Aile ölümü vakur biçimde kabul etti. Büyük ağabey Erdoğan, cenaze günü fabrikanın önünde şöyle dedi: -Bir buradan bir cenaze almıyoruz, bir anıt dikiyoruz! Güzel sözdü ama Emine Ana"nın yüreğindeki acıyı dindirmeye yetmiyordu. Aradan bunca zaman geçti Emine Ana 13 Mart 1980"de yürek yarasını hâlâ aynı yakıcılığıyla yaşıyor. O gün beyazlayan ak saçlarını hiçbir zaman boyatmadı. Her 13 Mart"ta Mustafa"nın sevdiği yemekleri yapıp Netaş işçilerini bekler. Bir de Anneler Gününü… Emine Ana oğlunu kaybettiği gün sadece Netaş işçilerinin değil, bütün işçi sınıfının annesi haline geldi. Nerede bir grev, direniş, işçi eylemi varsa hepsine ziyaretçi olarak gitti. Gidemeyecek kadar uzaktakilere başarmaları için dua etti. Grevi başarıyla bitirip toplu sözleşme imzalayan işçilerin haberlerini izlerken, dualarının kabul olduğuna inandı. Emine Ana duvarındaki pos bıyıklı kara yağız oğlu Mustafa"nın 1980"de çekilmiş fotoğrafına bakıp, ziyaretine gelen eski Netaş işçileriyle 12 Eylül öncesinin sendikal mücadelelerini konuşur. Bugün Anneler Günü"ydü. Emine Ana sabah erkeden yumurtaları haşlayıp Mustafalarıyla buluşma anını bekliyor. Allah kimseye evlat acisi göstermesin... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2008 Allah kimseye evlat acisi göstermesin...[/size][/font] Allah yüksek bir sabır nasip etsin demek daha dogru bir dua olur. yoksa olmayacak dualara amin deriz... sadece bu çarpık dua anlayışına deginmek istedim. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ politika Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 12 Mayıs , 2008 Duanin carpigi olmaz.Kaliplasmis dualar ancak dayatici zihniyetin ürünüdür,birakin insanlar Allahlariyla istedikleri gibi beraber olsunlar onuda kaliba sokmayin saygilarla. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 17 Mayıs , 2008 Paylaş Gönderi tarihi: 17 Mayıs , 2008 SANA DEMOKRASİ ARMAĞAN EDEMEDİM! Senin ninnilerin ağıttı. Gülüşlerin yarım. Öykülerin küçücük… Doğduğun coğrafyanın kültürüyle yürüdün. O acılı coğrafyanın acılarına tanık oldun. Ve o törelerin çizdiği kadere isyanla yürüdün. Göçebe gibi… Senin çağında dillerde gezgin sözcüğü yoktu. Bir göçebe gibi köylere, kentlere göçtün. Her yerde bir göçebe öyküsü bıraktın. Her yerde yaşayarak, gözleyerek, çoğalarak ayrıldın. Torunlarına ninnilerin yine ağıttı. Gülüşlerin yarım… Yine öykülerin küçük... Sende büyük olan tek şey sevgi dolu yürekti. O hep bir çağlayan gibi çağıldayarak aktı. Kendi çocuğuna olan sevginin sınırlılığını aşarak, gün geldi taşarak, gün oldu çoğalarak tüm çocuklara akan coşkun bir suydun… Sende hiç ‘ Size saçımı süpürge ettim’ sözünü duymadım. O nedenle o sözü söyleyen, o söze sığınan anneleri hiç sevmedim. O anlamsız sözü hiç söylemedim. ‘Size saçımı süpürge ettim.’ Sözü yerine; çocuğumla büyüdüm, öğrendim, çoğaldım ve yaşadım diyebildim… Göçebe bir kadının kızı olarak gezgin oldum. Dünya anneleriyle buluştum. Konuştum… ‘Dert bir değil elvan elvan’ türküsündeki gibi dertler dinledim. Sorunların dili farklı olsa da annelik dili ortaktı. Anneleri acılardan kurtaran, soluklandıran, yüzlerini güldüren; yaşadıkları ülkedeki çağdaş demokrasi, hukuk anlayışı, birey hak ve özgürlüklerinin varlığıydı… Sen, çağdaş demokrasiyi tanımadın ki… O nedenle ninnilerin ağıt, gülüşlerin yarım, öykülerin küçük ve göçebe yaşadın. Sen, çocukları darağacında anneler tanıdın… Onlara yandın… Senden sonra acılarımız büyüdü… Öykülerimiz de… Darağaçlarının ardından sessiz ağlayan annelere; çocuklarının acılarından doğan anneler katıldı… Emine Ocak ve Fadime Göktepe, çocuklarının acılarından doğan anneler oldu… Onları yüzlerce anne izledi… Demokrasi mücadelesi içinde yer alsalar da hala demokrasi ile tanışamadılar… Onların demokrasi umudu acılı yüreklerinde saklı… Oysa sen bir darbenin karanlık günleri içinde göçüp gittin. Ben, sana demokrasi armağan edemedim… Bize öğrettiğin sevgiyle sorunlara duyarlı, toplumsal mücadele içinde demokrat, sözünü yutkunmadan söyleyen, bilgisayarın tuşlarında kalem parmaklarını korkak alıştırmayan biri olarak yazıyorum… Ve annelere verilecek en büyük armağan sevgidir! Onların karşılıksız sevgisine; sevgimizi göstermeliyiz. Bir de demokrasi armağan edebilsek… Ninnileri ninni, Gülüşleri gülüş… Öyküleri büyük, Yaşamları renkli olur… YAŞAR SEYMAN Geçte olsa tüm annelerin,anne adaylarının ANNELER GÜNÜNÜ rötaylı kutluyorum........... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.