Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

solcuları ve devrimcileri şehit cenazelerine katılmamakla syuçluyorlar. akılları sıra bir yerden yakalamış vuruyorlar da vuruyorlar. mitinglerde türk bayrağı değil de orak çekiçle süslü bayrakları taşımakla eleştiriyorlar. akılları sıra vatansever, yurtsever olmadıklarını ima etmeye çalışıyorlar devrimcilerin.

ben kişisel olarak 1 mayıslara, cumhuriyet mitinglerine, akpyi protesto eylemlerine katılıyorum ama şehit cenazelerine katılmıyorum. nedenbiliyor musunuz ? ülkemi, milletimi ve askerimi sevmediğimden değil. katılmıyorum çünkü şehit cenazeleri mhpnin kendi mitingine dönüşüyor. evet o cenazelerde pkk lanetlenecek ama bu tamamen kürt kökenli yurttaşlarımızı düşman gösterecek bir biçime dönüşüyor. o cenazelerde " yallah, bismillah allahu ekber " sloganları atılıyor. sanki cihada gider gibi. sanki diğer kürt kökenli yurttaşlarımız islam düşmanı gibi.

benim gibi düşünerek şehit cenazelerine gitmeyen çok insan, çok solcu, çok devrimci var. ancak bu vatanımızı sevmediğimizdeb dolayı değil. şimdi de deniz gezsmişleri kürt ve pkk semaptizanı göstermeye çalışıyorlar. kendileri de onların bu terör örgütüyle uzaktan yakından ilgilerinin olmadığını bile bile sadece bugün akpyi protesto edenleri haksız çıkarmak için bu oyunu oynuyorlar.

eğer deniz geszmiler yurtsever olmasalardı ortaya "tam bağımsız türkiye" sloganlarıyla ve bu amaçla çıkmazlardı. tam tersi protesto ettikleri abdden yardım alarak (sağcıların yaptıkları gibi)devlete karşı ayaklanırlardı. zaten kuracakları örgüt de pkkdan farklı olmazdo.

deniz gezmiş ve dava arkadaşları (yoldaşları) da biliyordu ki, dünya üzerindeki hiçbir gerilla mücadelesi o ülkenin halkına zarar vermez. pkk ise direk olarak halkın yaşadığı bölgelerde, dershane önlerinde bombalar patlatıyor ve halkta bir korku, panik havası yaratmaya çalışıyorsa o zaman bunun gerilla mücadelesiyle uzaktasn yakından ilgisi yoktur. bu tamamen terördür ve terörün amacı da zaten budur.

ayrıca yine deniz gezmişler asla ellerini kana bulamamışlar. masum insanları öldürmemişlerdir. onlar devleti yöneten o günkü bağımsızlığından sürekli ödün veren hükümetle ve onun temsilcileriyle mücadele etmiştir. şimdi deniz gezmişlere böyle yakıştırmalar hiç de doğru hareketler değildir. tamamen kasıtlıdır ve bu nedenle bu arkadaşları kasıtlı davranışlarından ötürü kutluyorum !!!

  • Cevaplar 148
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

türkiyedeki sol gruplar, özelliklede marjinal gruplar hep bir manipülasyonun dayanaklarıydı.

kandırılmış bir gençlik vardı, işin ucunu tutanlar hep sosyalist dönüşümden zarar görecek tiplerdi.

İslami dönüşümü baltalayan sözde islamcılar gibi...

hep kandırılmış bir yıgınlar kümesi olduk bu ülkede.

devlet denen, ama bir türlü ne oldugu anlaşılmayan, neyin güdümünde oldugu belli olmayan yapının kurbanları, bu devletin vatandaşları...

türkiyede geçerli olan en iyi siyaset anlayışı mevki, makam, mal kazanma siyasetidir

....

Gönderi tarihi:
solcuları ve devrimcileri şehit cenazelerine katılmamakla syuçluyorlar. akılları sıra bir yerden yakalamış vuruyorlar da vuruyorlar. mitinglerde türk bayrağı değil de orak çekiçle süslü bayrakları taşımakla eleştiriyorlar. akılları sıra vatansever, yurtsever olmadıklarını ima etmeye çalışıyorlar devrimcilerin.

ben kişisel olarak 1 mayıslara, cumhuriyet mitinglerine, akpyi protesto eylemlerine katılıyorum ama şehit cenazelerine katılmıyorum. nedenbiliyor musunuz ? ülkemi, milletimi ve askerimi sevmediğimden değil. katılmıyorum çünkü şehit cenazeleri mhpnin kendi mitingine dönüşüyor. evet o cenazelerde pkk lanetlenecek ama bu tamamen kürt kökenli yurttaşlarımızı düşman gösterecek bir biçime dönüşüyor. o cenazelerde " yallah, bismillah allahu ekber " sloganları atılıyor. sanki cihada gider gibi. sanki diğer kürt kökenli yurttaşlarımız islam düşmanı gibi.

benim gibi düşünerek şehit cenazelerine gitmeyen çok insan, çok solcu, çok devrimci var. ancak bu vatanımızı sevmediğimizdeb dolayı değil. şimdi de deniz gezsmişleri kürt ve pkk semaptizanı göstermeye çalışıyorlar. kendileri de onların bu terör örgütüyle uzaktan yakından ilgilerinin olmadığını bile bile sadece bugün akpyi protesto edenleri haksız çıkarmak için bu oyunu oynuyorlar.

eğer deniz geszmiler yurtsever olmasalardı ortaya "tam bağımsız türkiye" sloganlarıyla ve bu amaçla çıkmazlardı. tam tersi protesto ettikleri abdden yardım alarak (sağcıların yaptıkları gibi)devlete karşı ayaklanırlardı. zaten kuracakları örgüt de pkkdan farklı olmazdo.

deniz gezmiş ve dava arkadaşları (yoldaşları) da biliyordu ki, dünya üzerindeki hiçbir gerilla mücadelesi o ülkenin halkına zarar vermez. pkk ise direk olarak halkın yaşadığı bölgelerde, dershane önlerinde bombalar patlatıyor ve halkta bir korku, panik havası yaratmaya çalışıyorsa o zaman bunun gerilla mücadelesiyle uzaktasn yakından ilgisi yoktur. bu tamamen terördür ve terörün amacı da zaten budur.

ayrıca yine deniz gezmişler asla ellerini kana bulamamışlar. masum insanları öldürmemişlerdir. onlar devleti yöneten o günkü bağımsızlığından sürekli ödün veren hükümetle ve onun temsilcileriyle mücadele etmiştir. şimdi deniz gezmişlere böyle yakıştırmalar hiç de doğru hareketler değildir. tamamen kasıtlıdır ve bu nedenle bu arkadaşları kasıtlı davranışlarından ötürü kutluyorum !!!

Kalemine saglik derim. Bu güzel aciklamanizi bile anlamayacaklar cünki, anlamak istemeyince istedigin kadar anlat olmuyor dostum. bazilari malesef yargilamislar ve karar belli. ne yaparsan yap sen onlar icin bir vatanhaini oluyorsun ve Türkiye düsmanlariyla ortak calisiyorsun. kendileri Türkiye'yi cok seviyorlarya. Onun icin mafya ve cete mensuplarini vatansever ilan ediyorlar. Yeterki adam kurt isareti yapsin ve her sey Türkiye icin bagirsin ve onun yapmis oldugu cetecilik ve mafyacilik görünmez hale geliyor.

Gönderi tarihi:
solcuları ve devrimcileri şehit cenazelerine katılmamakla syuçluyorlar. akılları sıra bir yerden yakalamış vuruyorlar da vuruyorlar. mitinglerde türk bayrağı değil de orak çekiçle süslü bayrakları taşımakla eleştiriyorlar. akılları sıra vatansever, yurtsever olmadıklarını ima etmeye çalışıyorlar devrimcilerin.

ben kişisel olarak 1 mayıslara, cumhuriyet mitinglerine, akpyi protesto eylemlerine katılıyorum ama şehit cenazelerine katılmıyorum. nedenbiliyor musunuz ? ülkemi, milletimi ve askerimi sevmediğimden değil. katılmıyorum çünkü şehit cenazeleri mhpnin kendi mitingine dönüşüyor. evet o cenazelerde pkk lanetlenecek ama bu tamamen kürt kökenli yurttaşlarımızı düşman gösterecek bir biçime dönüşüyor. o cenazelerde " yallah, bismillah allahu ekber " sloganları atılıyor. sanki cihada gider gibi. sanki diğer kürt kökenli yurttaşlarımız islam düşmanı gibi.

benim gibi düşünerek şehit cenazelerine gitmeyen çok insan, çok solcu, çok devrimci var. ancak bu vatanımızı sevmediğimizdeb dolayı değil. şimdi de deniz gezsmişleri kürt ve pkk semaptizanı göstermeye çalışıyorlar. kendileri de onların bu terör örgütüyle uzaktan yakından ilgilerinin olmadığını bile bile sadece bugün akpyi protesto edenleri haksız çıkarmak için bu oyunu oynuyorlar.

eğer deniz geszmiler yurtsever olmasalardı ortaya "tam bağımsız türkiye" sloganlarıyla ve bu amaçla çıkmazlardı. tam tersi protesto ettikleri abdden yardım alarak (sağcıların yaptıkları gibi)devlete karşı ayaklanırlardı. zaten kuracakları örgüt de pkkdan farklı olmazdo.

deniz gezmiş ve dava arkadaşları (yoldaşları) da biliyordu ki, dünya üzerindeki hiçbir gerilla mücadelesi o ülkenin halkına zarar vermez. pkk ise direk olarak halkın yaşadığı bölgelerde, dershane önlerinde bombalar patlatıyor ve halkta bir korku, panik havası yaratmaya çalışıyorsa o zaman bunun gerilla mücadelesiyle uzaktasn yakından ilgisi yoktur. bu tamamen terördür ve terörün amacı da zaten budur.

ayrıca yine deniz gezmişler asla ellerini kana bulamamışlar. masum insanları öldürmemişlerdir. onlar devleti yöneten o günkü bağımsızlığından sürekli ödün veren hükümetle ve onun temsilcileriyle mücadele etmiştir. şimdi deniz gezmişlere böyle yakıştırmalar hiç de doğru hareketler değildir. tamamen kasıtlıdır ve bu nedenle bu arkadaşları kasıtlı davranışlarından ötürü kutluyorum !!!

******* bakın Şehit cenazelerinde mhp olduğundan Katılmıyorum.

Ne samimi bir yaklaşım!bizde çok inandık yani mhp olmsa bu arkadaşlar şehit cenazelerine katılackalar!

Yanliz siz değilsiniz hakanaytac' bir çok mitingleri düzenleyen arkadaşlarımızda başka bahanelerle destek vermediklerini söylüyorlar,Hani vatan milletti!bu şehitlerimiz sizin vatanınız için şehit olmadılarmı?sizde başka bir şekilde sahip çıkın şehitlerinize,madem mhp mitingine dönüşüyor sizin gibi devrimcilerde gelsinler onlarda sahip çıksınlar,mademki sizinde şehitleriniz.

Pkk protestoları hiç bir zaman kürt karşıtına dönüşmemiştir.

bütün protestolar pkk terüne karşı yapılmıştır çünkü sizingibiler sözde devrimciler gibi o cenaze mitinglerine katılmasınız ama kürt kökenli binlerce vatandaşımız o cenazelerde bulunuyor.

Cenazelerde elbette ''Ya Allah Bismillah Allhüekber''diye haykıracklardır, elbette karşılarında bir müslüman yoktur, vatanını namusunu korucusu askerimizi şehit edenden müslümanmı olur,elbette cihada gidecek gibi kendilerini göstereceklerdir.

o sloganlar kürt kökenli vatandaşlarımız için atılmıyor Araya nifak sokmayın sayın hakan aytaç o sloganlar pkk teröristleri için atılıyor.

tabi sizin işinize nasıl gelirse öyle anlarsınız.

 

Şimdide deniz gezmişlerinizi göstermeye çalışan biz değiliz bakın sizin yoldaşlarınız.THKO, DTP,EMEP,ADANA Emek Gençliği ÖRGÜTÜ,Halkevleri, DİSK, Genel-İş Ankara Bölge ve Şubeleri, PSAKD, Tez Koop-İş, ÖDP, ESP, İP, Odak İŞTE BU Örgütler sizin yoldaşlarınız değilmi?bunların kendi söyledikleri cümleleri yine tekrarlayım, sanırım anlamdaınız kısa ve öz olarak Ankarada anma törenlerinde -http://www.emep.org/eg/6mayis2006.html-

 

 

''Deniz'in ?Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi? derken, günümüzün en acil, en yakıcı meselesini dile getirdiğini kaydeden Çubukçu, ?Bu sözler yalnızca emperyalizmin kötülüğüne, vahşiliğine değildir, bizim de kardeşliğimiz ve devrimci mücadelemizin zorunluluğu üzerinedir? diye konuştu.

 

yani bunu sizin yoldaşlarınız söylüyor, kimse kafasından uydurmuyor buyrun bakın yoldaşlarınızın sitelerine

 

-http://www.emep.org/eg/6mayis2006.html-

 

-http://www.ozgurluk.org/news.php?h_newsid=3948-

 

-http://www.siverek.net/KuRT-SORUNU/Deniz-gezmis-ve-Yusuf-Aslan-anisina-369.htm-

 

*http://www.emep.org/eg/6mayis2006.html-

Gönderi tarihi:
******* bakın Şehit cenazelerinde mhp olduğundan Katılmıyorum.

Ne samimi bir yaklaşım!bizde çok inandık yani mhp olmsa bu arkadaşlar şehit cenazelerine katılackalar!

.

.

.

*http://www.emep.org/eg/6mayis2006.html-

 

tabi ki yallah bismilah allabu ekber diye bağıracaklar diyorsun. tabi ki cihada gider gibi bağıracaklar diyorsun. bu bir dini dayatmak ve insanları o dinin hegamonyası altına almaktır ve ben bu amaçla atılan sloganların altında değil şehit cenazesine, kardeşimin cenazesine gitmem. şu ana kadar rastlamadık ama eğer şehit olan bir yurttaşımız süryani olsaydı ne olacaktı. o zaman o cenazeye katılımın çok az olduğu söylenebilirdi.

ayrıca deniz gezmişler de kürt-türk-ermeni-rum-laz yurttaşlarla omuz omuza faşizme ve emperyalizme karşı savaşmışlardır. aksini söylemek onların hareketini ve amaçlarını anlayamamış olmaktır.

Gönderi tarihi:
tabi ki yallah bismilah allabu ekber diye bağıracaklar diyorsun. tabi ki cihada gider gibi bağıracaklar diyorsun. bu bir dini dayatmak ve insanları o dinin hegamonyası altına almaktır ve ben bu amaçla atılan sloganların altında değil şehit cenazesine, kardeşimin cenazesine gitmem. şu ana kadar rastlamadık ama eğer şehit olan bir yurttaşımız süryani olsaydı ne olacaktı. o zaman o cenazeye katılımın çok az olduğu söylenebilirdi.

ayrıca deniz gezmişler de kürt-türk-ermeni-rum-laz yurttaşlarla omuz omuza faşizme ve emperyalizme karşı savaşmışlardır. aksini söylemek onların hareketini ve amaçlarını anlayamamış olmaktır.

 

Emperyalizm tamamda Deniz Gezmiş zamanında ne faşizmi vardıki? slogan atmakla olmuyor bu işler..deniz gezmişin alternatif olarak savunduğu leninist fikirin babası yüz binları kaletmedimi ''devrim namluların ucundadır'' demedimi. mao çinde katliamlar yapmadımı.komunüst,marksist , leninist vsist.vbist. bu ithal fikir savunucuları neysede ''kardeşlikten-barışta'' söz ediyorya güldürmeyinnnnnnnn *********...sovyetleri-orta asyayı kan gölüne cevirdiniz.... ******* deniz :)

Gönderi tarihi:

Deniz Gezmiş ve arkadaşları Anti Sovyetik'ti. Sovyetler hiçbir fikrin babası değildir. Bir fikrin diktatörlük için nasıl kullanılacağının kanıtıdır sovyetler. Lenin, yüzyıllardır çarlık rusyanın zulmü altında yaşıyan kafkasyalılar için bir umut ışığı yakmıştı. Lenin ve sevgili Galiyev'in kafkasya ile ilgili "ulusların kendi kaderini tayin hakkı" ilkesi kafkasya için bir kurtuluş umuduydu. Lenin'in ölümü, Galiyev'in Stalin tarafından idamı bu umutları ortadan kaldırdı.

 

Deniz Gezmiş ve arkadaşları gibi bağımsızlıkçı gençleri Hitler'le eş tutup. Ardından Dudayev'in resmini kendine nasıl profil yapıyorsun? O'nun içinde ruslar ve ***** bunları söylüyordu.

 

Nasıl ki Dudayev ve mihmandarları Emperyalist Rusya ve onun iişbirlikçilerine karşı mücadele ettilerse, Deniz'ler ve arkadaşları da emperyalist Amerika ve onların işbirlikçilerine karşı mücadele ediyordu. Onlar bu ülkede mit ajanlarının direk CIA şeflerinden maaş aldığı, Amerikan ajanlarının kendilerini gizleme gereği bile duymadığı, CIA ve Mossad ajanlarının Türkiye'de işkence yapıp, adam sorgulayabildiği, ülkenin NATO'nun planladığı cuntaya doğru adım adım gittiği günlerde mücadele ediyorlardı. Ne oldu? haksız mı çıktılar ?

 

Nohçi olduğunu iddia eden bir insanın, bağımsızlıkçılık fikrine karşı saygılı olması gerekir. Bağımsızlıkçı insanları karalamaması gerekir. Çünkü bağımsızlıkçı oldukları için, el kaidecilikten, vahhabiliğe, bin ladincilikten, Amerikancılığa kadar 20 yıldır karalanan insanlardır nohçi'ler.

Gönderi tarihi:

Biraz mantık yürütelim. O yıllarda Türk halkının bir sosyalist devrim gerçekleştirmesi olasılığının sıfırdan kaç fazla olduğu düşünülebilir? Böyle bir olasılık yoktu. Bunu Gezmiş ve arkadaşları da bal gibi biliyorlardı.

 

O yüzden yaratmak istedikleri ortam, Sovyetlerin müdahalesine zemin hazırlayacak bir kargaşa ortamıydı. Kızıl Ordu'dan başka hiç bir güç Türkiye'ye komünizm getiremezdi. Bunu bilmemeleri için hiç zekaları olmaması gerekiyor.

 

Dolayısıyla amaçları, bu müdahale zeminini hazırlayacak silahlı kargaşayı yaratmaktı. Silah kullanmışlar ama kimseyi öldürmemişler lafları geçersizdir. Ne yani şimdi banka soyarlarken karşı koyan olsa su mu sıkacaklardı tabancayla?

 

Durdurulmasalardı insan öldüreceklerinden hiç şüphem yok. Durdurulmaları gerekiyordu ve öyle yapıldı. Güvenlik güçleri de, hukuk da haklarında gereğini yapmıştır. Ama tabii o gün için. Bu gün idam onaylanacak bir olay değil...

Gönderi tarihi:

Tarihimizin en karanlık ,en ********* ,en basit ve nice kötü enlerle dolu vaktidir 6 Mayıs 1972...Suç çeteleri ellerini kollarını sallayarak insan vurup işgencelere katılırken halkının bağımsızlığından başka hiçbirşey düşünmeyen bu babayiğitler darağacında gövde sergilediler...Onları öldüremediler onları ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİLER...Bizde varız Her gün Yeni yeni DENİZ olup direniyoruz...Herkez direnmeli

Gönderi tarihi:
Biraz mantık yürütelim. O yıllarda Türk halkının bir sosyalist devrim gerçekleştirmesi olasılığının sıfırdan kaç fazla olduğu düşünülebilir? Böyle bir olasılık yoktu. Bunu Gezmiş ve arkadaşları da bal gibi biliyorlardı.

 

O yüzden yaratmak istedikleri ortam, Sovyetlerin müdahalesine zemin hazırlayacak bir kargaşa ortamıydı. Kızıl Ordu'dan başka hiç bir güç Türkiye'ye komünizm getiremezdi. Bunu bilmemeleri için hiç zekaları olmaması gerekiyor.

 

Dolayısıyla amaçları, bu müdahale zeminini hazırlayacak silahlı kargaşayı yaratmaktı. Silah kullanmışlar ama kimseyi öldürmemişler lafları geçersizdir. Ne yani şimdi banka soyarlarken karşı koyan olsa su mu sıkacaklardı tabancayla?

 

Durdurulmasalardı insan öldüreceklerinden hiç şüphem yok. Durdurulmaları gerekiyordu ve öyle yapıldı. Güvenlik güçleri de, hukuk da haklarında gereğini yapmıştır. Ama tabii o gün için. Bu gün idam onaylanacak bir olay değil...

 

bir konu üzerinde mantık yürütmek için o konu üzerinde biraz bilgi sahibi olmak gerekiyor.

 

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hareketi zaman içinde evrilen, 15-16 haziran ayaklanmasından sonra sosyalist kimlik kazanan bir harekettir.

 

Türkiye tarihinde, siyasi hareketlerin başlangıç noktaları, ülkede esen rüzgarlar, 15-16 haziran, 27 mayıs gibi faktörleri yok sayıp. Şöyle şöyle olduğunu biliyorlardı o halde şöyle şöyle amaçları vardı şeklinde sözümona "tespit" yapmak anlamsızdır.

 

68 lerde kemalist devrimleri tamamlamak, Nato üyeliğiyle yarı bağımlı hale geldiğini düşündükleri Türkiye'de tam bağımsızlık devrimi yapmak fikirleriyle harekete geçen gençler. 15-16 Haziran ayaklanmasında işçilerin sokağın fiili idaresini ellerine almaları, Sosyalist Devrimlerin gerçekleştiği bir çok ülkede bile görülmemiş büyüklükte bir işçi sınıfı hareketinin başlaması değil Deniz Gezmiş ve arkadaşları ülkede milyonlarca insanda bir sosyalist devrim beklentisi yaratmıştır.

 

Artı Türkiye sol tarihinin en anti sovyetik, sovyet birliğini "sosyal faşist " olarak gören, sovyet tarzı devrim modelini savunan örgütlerle silahlı çatışmaya girecek kadar radikal anti-sovyetik olan bir siyasi gelenek ile ilgili bu arkadaşımızın yaptığı "tespit" ler. Sadece elli yıllık kafa şey yapan sağcı ****** bir tezahürüdür.

 

Memleket tarihi hakkında iki satır şey okumuş her insan. THKO geleneğinden gelen sol fraksiyonların fanatik anti sovyetik olduğunu, ve sovyetik olarak gördükleri TKP geleneğinden gelen sol fraksiyonlarla silahlı çatışmaya girdiğini bilir.

 

2008 yılında "Türk halkının sosyalist devrim gerçekleştirmesi olasılığının kaç fazla olduğu düşünülebilir" "onlar bunu bilmiyor muydu" şeklinde çıkarımlar yapmak anlamsızdır. O gençler 2008 yılında yaşamadılar. O gençler 15-16 Haziran'da işçilerin Tüm yurtta ayaklandığı, 2 gün boyunca devletin sokaklarda hiçbir hakimiyetinin kalmadığı günlerde yaşadılar. O gençler sosyalist fikirlerin işçiler arasında büyük rağbet gördüğü, sosyalist sendikaların büyük güce ulaştığı günlerde yaşadılar. Bu gençlerin sovyetlerden ya da başka herhangi bir ülkeden maddi, ya da lojistik destek aldığına dair bugüne kadar herhangi bir bilgi, veri var mı? Onları asanlar dahi böyle bir şey koyabildiler mi ortaya?

 

Amaçları sovyet müdahelesine zemin hazırlamakmış. Çünkü Türkiye'de sosyalist devrim olması ihtimali olmadığını biliyorlarmış. Gerçekten 15-16 Haziran'ı yaşıyan. İki fabrikadan birinde sosyalist sendikaların grev düzenlediği, en küçük sol örgütlerin bile yüzbinlerce insanı kontrol edebildiği yıllarda kimse "sosyalist devrim" olasılığına ihtimal vermiyormuş.

 

Artı kim kargaşa yaratmış? Kim bu gençleri şiddete itmiş ? 68'de başlıyan gençlik hareketine karşı nasıl cevap verilmiş? Memleket'te ABD'nin emriyle askeri cunta düzenleyenler değilde. Cuntaya karşı direnenler mi kargaşa yaratmış?

Gönderi tarihi:

Her düşüncenin olduğu gibi komünistlerin de fraksiyonlara ayrıldığı elbette bilinen bir şey. Hatta bu fraksiyonların birbirlerine son derece acımasız davrandıkları da. Dünyaya zamanından önce gelmiş bir dahi olan George Orwell’i umutsuzluğa sürükleyen de Troçkistlerle Stalinistler arasındaki amansız düşmanlıktı.

 

İspanya iç savaşında da benzer şeyler olmuştu. Fraksiyonlar birbirlerini son derece acımasızca katlediyorlardı. Ancak İspanya Sovyetlere çok uzaktı. Kimse Kızıl Ordu’nun İspanya’ya bir hava indirmesi veya çıkartma yapacağını düşünmezdi. Türkiye’de ise komünistler ne düşünüyordu? Devlet yıkıldıktan sonra aralarında bir şekilde bir uzlaşı ve paylaşım olacağını düşünüyorlardı. Bence bu akıl dışı bir varsayımdı. Yani mevcut durum kabul edilemez, yıkılsın da ne olursa olsun. Küllerin üzerinden bir Anka kuşu nasılsa doğar tarzı bir düşünce. Şimdiki dinciler de put düzeni olarak düşündükleri devlet hakkında böyle düşünüyorlar. Atatürk heykelleri ve Anıtkabir yıkılsın da ne olursa olsun! Tutkulu idealistler genellikle paranoyaktır. Hayal görürler.

 

Sağcılarla olduğu kadar, fraksiyon çatışmalarının da silahlı anarşiye hizmet ettiğinin ve yanıbaşlarındaki Kızıl Ordu’nun iştihasını kabarttığını biliyorlardı. Hele bir Kızıl Ordu girsin, devleti yıksın, sonra onunla da savaşırlardı. Yeni devletin hangi fraksiyon çerçevesinde yapılanacağına o zaman karar verirlerdi. Türkiye'de baraj yapılmasın, köprü yapılmasın, fabrika kurulmasın, yol yapılmasın, santral yapılmasın, toplum ilerlemesin, geri kalsın ve bütün bunları gelip Sovyetler yapsın istiyorlardı. Yapılmış olanları yakıp tahrip ediyorlardı. Tariş'in grev bahanesiyle kullanılamaz hale getirilen makinelerini herkes bilir. Yani ülkeye ihanet içerisindelerdi. Greve karşı çıkan işçilerin yakalanıp fırınlara atıldıklarını da. Duvarlara "Kan gölü üzerinden kızıl güneş doğacak" yazdıklarını da...

 

Üzgünüm, düşünceleri buydu. hak ettikleri sona da ulaştılar. Toplumu böylesi acılı bir maceraya sürüklemek isteyen herkesin böyle bir sona ulaştırılması gerekir. Afganistan örneği ortada. Eminim orda da komünistler Çin ve Rus yanlısı fraksiyonlara bölünmüşlerdi. Eminim hepsi de Kızıl Ordu gelsin demiyorlardı. Ama sonuç da ortada.

 

Türkiye’nin ya Nato, ya Varşova arasında bir tercih yapmak zorunda kaldığı çok belirgin bir gerçektir. Türkiye Nato’yu seçmiş ve isabet etmiştir. Demirperde gerisine düşmek Türkiye için bir kabus olurdu. Özgür dünyadan soyutlanmış, utanç duvarları ardında yaşamaya mahkum kalırdık. Cunta da olsa, faşist idare de olsa, gereğini yapmış ve bu maceracıları durdurup yok etmiştir. Çok da iyi etmiştir…

Gönderi tarihi:

Greve katılmayna işçiler yakalanıp fırınlara atılıyormuş. Eminim böyle yalanlar 1950'lerin Türkiye'sinde taşradaki Demokrat Parti propaganda büroları tarafından dahi üretilmemiştir. Nerede, ne zaman kimi greve katılmıyor diye yakalayıp fırına atmışlar. Böyle bir yalan ben en gerici ağızlardan bile duymadım ya.

 

Tariş grev bahanesiyle kullanılamaz hale getirilmiş. Anayasanın tüm işçilere tanıdığı bir hak olan Grev hakkını kullanan işçilerin üstüne silahla saldırıldığı için olmasın o. Tariş işçileri Anayasanın kendilerine sağladıkları hak olan grev haklarını kullanıyorlar. Hükümet buna işçilerin üstüne polisi silahla göndererek cevap veriyor. Onlarca işçi öldürülüyor. Ve bu tek suçları anayasal hakları olan grevi kullanmak olan işçilerin suçu oluyor.

 

Al bu aynı mantığı 1 Mayıs 2008 olaylarına. 1 Mayıs'ı kutlamak isteyenler memleketi karıştırmıştır, zarar vermiştir, onlar yüzünden vatandaş mağdur olmuştur şeklinde uyarla. Bir farkı yoktur.

 

Nasıl bir mantık ülke yakın tarihi hakkında bu kadar az bilgiye sahip olup. Ülke tarihindeki insanları böylesine karalayabilmek. Bu ülkede onlarca aydın, yazar, gazeteci hayatlarını bu konudaki gerçekleri ortaya çıkarmaya adadı. İnsan oturur iki satır memleket tarihini okur.

 

Amaçları Kızıl Ordu'nun Türkiye'ye müdahele etmesini sağlamakmış. Dünyanın en kolay işidir birilerini birşeylerle suçlamak. Ama iş bunun dayanağına gelince sadece beyin okuma yeteneğine sahip olmak dışında birşey sunulmalı ortaya.

 

Birde gerçekten şaşırıyor insan. Gericilerin karalamalarını alıp. Yine tıpkı gericiler gibi hiçbir dayanak olmadan sadece karalama yapıp. Ondan sonra gericilere karşı olabilmek nasıl başarılabiliyor enteresan.

 

Yol yapılmasın, fabrika kurulmasın, santral yapılmasın istiyorlarmış. Var olanlarıda yıkıyorlarmış. Greve katılmayan işçileri yakalakıp fırınlara atıyorlarmış. Diyorum ya gericiliği sadece dinci olmak, ilericiliğide sadece dine karşı olmak sanmak ne fena birşey ya.

 

Bir başka şahane çıkarım. Türkiye Varşova Paktı ile Nato arasında seçim yapmak zorundaymış. Kim söylüyor bunu? Ne olurmuş Türkiye ikisinden birisine dahil olmazsa. Ne Nato'ya ne de Varşova paktına üye olmayan avrupa ve balkan ülkelerinin haliyle Türkiye'nin halini bir kıyaslayalım.

 

ben demirefe arkadaşımızın yazdıkları içinde karalama dışında başka birşey göremedim. Karalamanında roman yazma tarzı dışında biraz dayanağı olur.

Gönderi tarihi:

Ben söylediklerimi birinci ağızdan, tanıklarından dinledim. Mantık bu mu: Bana saldırıyorlar, öyleyse fabrikanın makinelerini kırayım, fabrikayı yakayım! Vatanını seven, cop da yese, gaz da yese, devletinin fabrikasını yakmaz, makinalarını kırmaz.

 

Ben bunu inanılır canlı tanıklardan defalarca dinledim. Bu adamlar Kızıl Ordunun gelmesi için ellerinden geleni yaptılar. Tüm amaçları Türkiye'nin Varşova Paktına bağlanmasıydı. Kızıl Ordu girerken naralar atma, sokaklara dökülüp sevinç gösterileri yapma paranoyaları ile yaşıyorlardı. Bu !2 Martta da böyleydi, 12 Eylülde de böyleydi. Ben bu adamların teorisyenleri profları okudum. Adam elektrik teknik kitabı yazmış, tamamen Sovyet enterkonnekte sistemini anlatmış. Sanki dünyada elektrik kullanan başka ülke yok gibi. Bilmem Sovyetlerin neresinde ne santral varmış, neresinden ne hat geçiyormuş. Sovyet budalası idiler. ODTÜ yerleşkesi komünist ideolojik ve silahlı eğitimin verildiği militan kampına dönmüştü. Ben hikaye anlatmam, kimse de bana anti Sovyetik yalanları sıkmasın.

 

Kendileri de, Sovyetler de layık oldukları sonu buldular...

 

Türkiye Nato'ya girmese ne olurdu sorusunun yanıtı ise çok basit. Varşova Paktı ülkesi olurdu ve demirperde gerisinde uzun bir işgal dönemi yaşardı. Kars sınırına Sovyet birlikleri yığınak yapmıştı bile. ABD izin vermedi. ABD başkanı "ABD sınırları Ardahan'dan başlar" dedi, o iş bitti. Türkiye'nin jeopolitik stratejik konumu, başka hiç bir ülke ile kıyaslanamaz öneme sahiptir.

 

Gericilik tabii ki sadece din ile olmaz. İnsanlar herhangi bir ideolojiye saplananıp kalabilirler...

Gönderi tarihi:

kısaca "bir arkadaş söyledi" den ibaret karalamalar. "bizim bir arkadaş var o söyledi". Tariş ne zaman yakılmış? Ne zaman makineleri kırılmış? Bunuda bir arkadaşın mı söyledi ? Anayasal hakları olan grevi hakkını kullanan işçilerin üstüne makineli tüfeklerle, panzerlerle gidildi. Onlarcası öldürüldü. İnsanların anayasal haklarını kullanmak için direnmeleri mi onları vatan haini yapıyor. Ne rahat söylemler bunlar. Böyle bir olaydan "işçiler makineleri kırdı" çıkarımı yapmak kişinin anlayışını gösterir zaten. Herhalde sivas katliamı yorumuda şöyle bir şey olur "saldırıya uğrayan aydınlar otelin camlarını kırmış, milli servete zarar"

 

"Tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye" sloganıyla yola çıkan gençlerin amacı Kızıl Ordu'nun Türkiye'ye girmesiymiş. Böyle bir propagandaları var mı ? Yok. Maddi bir veri var mı ortada ? Yok. Şundan duydum, bundan duydum.

 

Askeri Cunta tarafından tamamen hukuksuz bir yargılamayla idam edilen gençler layıklarına bulmuşlar bu arkadaşımıza göre. Düşünen, sesini yükselten gençlerin üstüne silahlarla, bombalarla saldıranlar değil. Okur yazar ne kadar adam varsa memlekette köşklerde işkencelerden geçiren, onyıllarca hapislerde çürütenler, asker cuntayla memleketi 30 yıl geriye götürenler değil de. O pırıl pırıl gençler memleketi sürüklemiş öyle mi ?

 

Ben henüz demirefe arkadaşımızın iddia ettikleri arasında ne bir gerçek gördüm. Ne de kendisinin iddia ettiklerine dayanak olarak ortaya koyduğu herhangi bir şey.

 

 

Türkiye NATO üyesi olmasaymış Varşova Paktına katılmak zorundaymış. Kim söylüyor bunu? Kim dedi sana Türkiye'nin böyle bir zorunluluğu vardı diye.

 

Sonra hangi tarihte kars sınırlarına sovyet birlikleri yığınak yapmış? Arkadaşım sen dünyada sen hariç kimsenin bilmediği hayali olaylardan mı bahsediyorsun? Hangi ABD başkanı, hangi tarihte "ABD'nin sınırları Ardahan'dan başlar " demiş. Bunlarıda canlı tanıklardan mı dinledin? Başka bir dünyada yaşıyor herhalde o "canlı tanıklar".

 

Neydi Türkiye üçüncü sınıf muz cumhuriyeti mi? 38 milyon askerini kaybetmiş. Ekonomisi yerlebir olmuş Sovyetler kalkıp Türkiye'yi mi işgal edecekti? Bu kış komünizm geliyor masalıyla anası ağlatıldı bu memleketin. netice ortada. 1950'lerde aman komünizm geliyor diye ABD'nin yarı sömürgesi haline getirdiler ülkeyi. 50 yıllık DP masallarını sunma bana. Sovyetler gelip Türkiye'yi işgal edecekmiş. Amerika kurtarmış bizi. Bu masala artık sokaktaki çocuklar bile inanmıyor.

 

İnsan biraz iddia ettiklerini destekli iddia eder. Şundan bundan duydum diyerek değil.

 

Belki senin mantığına göre imkansız gelebilir ama, inandıkları ve düşündükleri için ölümü dahi göze alan insanlar var. Herkes korkak, sinmiş olmak zorunda değil. Ülkelerinin bugünün filipinleri, haitisi gibi yarı sömürge haline getirilmesine tahammül edemeyen, ellerinden geleni yapan gençler yaşadı bu ülkede.

 

Ama memleketimizde bazı insanların artık sanırım genetik alışkanlıkları, birşeyler yapmaya çalışan insanları karalamak. Ha dersin ne bu iddiaların dayanağı. Hiçbir şey çıkmaz.

Gönderi tarihi:

Berlin'e kadar girmiş ve Doğu Avrupa'yı tamamen işgal etmiş, Macaristan ve Çekoslavakya gibi ülkelerin özgürlük ve bağımsızlık taleplerini tank paletleri ile ezmiş, milyonlarca vatandaşını sürgün kamplarında öldürmüş, Berlin'i utanç duvarı ile ikiye bölmüş bir Sovyetler işgal edecekti Türkiye'yi de...

 

Yangından kurtulmak için camları kırarsın ama polis müdahale edince makineleri kırmazsın... :)

Gönderi tarihi:

Anlattıklarım tarihi gerçekler. Sovyetler İnönü zamanında 1945-46 yıllarında sınıra yığınak yaptı ve Kars ile Ardahan'ın Ermenistan ve Gürcistan'a terkini, ayrıca boğazlarda denetim hakkı verilmesini "boğazların savunmasının ortak üstlenilmesi" adı altında talep etti. O sıralar Rosevelt'in yerine Truman daha yeni başkan olmuş ve Türkiye'nin Washington büyükelçisi ölmüştü. ABD jest olarak ve Sovyetlere karşı mesaj olarak büyükelçinin cenazesini Missouri savaş gemisiyle İstanbul'a şov tarzı getirdi. Başkan da söz konusu açıklamayı taziye mesajı içinde yaptı. Truman doktrini anti Sovyetikti ve bu amaçla Marshall planını hayata geçirmişti. Bu girişimlerle ABD, çaplı bir Sovyet karşıtı politika başlattı. Sovyetler toprak ve denetim hakkı taleplerinden Stalin'in ölümünün ardından, 30 Mayıs 1953 te resmi açıklama ile vazgeçtiklerini belirtmişlerdi.

 

Bu politika en son Reagan'ın Sovyetleri "Şeytan İmparatorluğu" diye tanımlamasıyla sürmüştür ve Gorbaçov'un perestroykası ile, Berlin utanç duvarının yıkılışı simgesi ile sona ermiştir. Berlin halkının saldırıp çekiçlerle, kazmalarla parçaladığı duvar parçalarını halen anı olarak saklayanlar var.

 

Eğri otursak da doğru konuşmak gerekirse: Dünyada ikinci dünya savaşı sonrası iki ana kalkınma modeli oluştu: Biri Doğu tipi Sovyet, Çin modeli ve diğeri Batı tipi Avrupa, ABD tipi…

 

Tüm gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde de bu iki modeli benimseyen karşıt gruplar oluştu. Uzay yarışı oldu, bilim yarışı oldu, bir sürü rekabet oldu. Başlangıçta Sovyetlerin önde götürür göründüğü tüm yarışları sonuçta Batı kazandı. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan beri yüzü Batıya dönük bir cumhuriyetti ve bu tercihinde yanılmamıştı, bu tercihinden geri dönmesini sağlamaya yönelik hiçbir zorlamaya prim vermemekle doğrusunu yaptığı Sovyetlerin çöküşüyle ortaya çıktı. 68 kuşağı ile başlayan, 12 Mart ve 12 Eylül önceleri doruğa tırmanan komünist hareketlerin hepsi bertaraf edildi, sonunda zaten komünizm toptan bertaraf oldu ve tarihte yerini aldı…

 

Esasen Bolşevik devriminden beri bu modeli esas alan, padişahlığı yıkınca Çarlığı yıkmış olan Bolşevik modeli devlet kurarak Sovyetler ile müttefik olma yanlısı subaylar Kurtuluş savaşından beri vardı. Atatürk izin vermedi. Şeriat devleti özlemlerine de, Bolşevik devlet özlemlerine de noktayı koydu, yüzümüzü Batıya çevirdi. Sovyetlerin yıkılacağını da öngörmüştür.

 

Biz ne Afganistan’ın ne İran’ın deneyimlerini yaşamadık, Atatürk ideolojisi sayesinde. Afganistan’da dinci devrimcilerle komünist devrimciler birbirine girdi, Sovyet müdahalesi geldi. İran’da şahı yıkmak için dincilerle komünistler ittifak yaptı, bu sefer dinciler komünistlere kazık attı. İran’ı işgali ise ne ABD göze alabilirdi, ne Sovyetler alabilirdi. Bu gün de İran işgali olanaksızdır. İran ne Afganistan’a benzer, ne Irak’a. Fakat bir ülkenin soluğu yalnızca işgalle kesilmez. Gelişmeleri ilerki yıllarda izleyip göreceğiz. Yakın gelecek, globalleşmenin başarısı ya da başarısızlığı üzerine şekillenecek...

 

Eklemem gerekirse Demokrat Parti'yi ve icraatlarını onaylamıyorum. Çok daha basiretli davranabilirler ve kötü gelişmeleri önleyebilirlerdi. Fakat Menderes ve iki bakanının idamını Cumhuriyet tarihinin en vahim hatası kabul ediyorum. 1960 öncesi iktidar ve karşıtlarının yaptıkları karşılıklı hatalar, bugünkü sorunlarımızın belkemiğini oluşturmaktadır, saygılar...

Gönderi tarihi:
Anlattıklarım tarihi gerçekler. Sovyetler İnönü zamanında 1945-46 yıllarında sınıra yığınak yaptı ve Kars ile Ardahan'ın Ermenistan ve Gürcistan'a terkini, ayrıca boğazlarda denetim hakkı verilmesini "boğazların savunmasının ortak üstlenilmesi" adı altında talep etti. O sıralar Rosevelt'in yerine Truman daha yeni başkan olmuş ve Türkiye'nin Washington büyükelçisi ölmüştü. ABD jest olarak ve Sovyetlere karşı mesaj olarak büyükelçinin cenazesini Missouri savaş gemisiyle İstanbul'a şov tarzı getirdi. Başkan da söz konusu açıklamayı taziye mesajı içinde yaptı. Truman doktrini anti Sovyetikti ve bu amaçla Marshall planını hayata geçirmişti. Bu girişimlerle ABD, çaplı bir Sovyet karşıtı politika başlattı. Sovyetler toprak ve denetim hakkı taleplerinden Stalin'in ölümünün ardından, 30 Mayıs 1953 te resmi açıklama ile vazgeçtiklerini belirtmişlerdi.

 

öncelikle bu "tarihi gerçekler" in nasıl gerek bu dünyanın gerekse Türkiye'nin tarihinde olmadığını anlatayım. Zira başına tarihi gerçekler yazınca gerçek olmuyor.

 

Hayali ve magazinel tarih tespitleri yapmaya çalışmak da anlamsızdır.

 

ne 1946 da, ne 1947 de, ne 1948 de ne de bugüne kadar Sovyetler'in Türkiye sınırına askeri yığınak yapması gibi bir olay gerçekleşmemiştir. Gerçekleştiğini iddia edende bunu nereden çıkardığını ve nereden duyduğunu belirtmelidir. "canlı tanıklarından dinledim" gibi fasulye dayanakları boşvererek.

 

Türkiye Cumhuriyeti ikinci dünya savaşına katılmamış, savaşın askeri yıkımını yaşamamış ve bu özelliğiyle bölgede güçlü ve avantajlı bir ülkeydi. Öyle sınırına askeri yığınak yapılacak, askeri tehdit yönlendirilecek bir ülke değildi. Artı 1945-46 ABD ile Sovyetler arasında soğuk savaşın başladığı yıllarda değildir. İkisi öncülüğünde Birleşmiş Milletler'in kurulduğu yıllardır. 50'lerde ülkeyi yarı Amerikan sömürgesi haline getirmek için üretilen "Sovyet Tehdidi" masalları bugün basın ve akademi dünyasında alay konusudur.

 

Boğazlar ve kars talepleri;1945 yılında Türkiye ile Sovyetler birliği arasındaki saldırmazlık antlaşmasının süresi dolmuş Sovyet Dışişleri Molotof'un anlaşmanın güncellenmesi için Türkiye'ye Nota vermiştir. Çarlık Rusya viyana konferansında itilaf devletleri ile Osmanlı Topraklarını paylaşım planı çerçevesinde kars-ardahan'în idaresi ve boğazların İngiltere ile ortak idaresi konularında anlaşmaya varmıştır. Çarlık Yıkıldıktan sonra Bolşevik Rusya 1925'te Türkiye Cumhuriyeti ile imzaladığı saldırmazlık antlaşması hükümleri uyarınca Çarlık Rusya'nın Viyana konferansındaki taleplerinden vazgeçmiştir. 1945'te süresi dolan saldırmazlık ve dostluk antlaşmasının yenilenmemesi üzerine Sovyetler antlaşma ortadan kalktığı için Çarlık Rusya'sına karşı itilaf devletlerinin taahüt ettikleri kars, ardahan ve boğazların ortak idaresi gibi konularda diplomatik salvolar yapmıştır.

 

Talepler ne gerçekten karsı veya ardahanı almak, ne de Boğazların idaresinde söz sahibi olmak gibi mümkün olmayan kazanımları elde etmek için yapılmamıştır. Türkiye'yi tekrar Sovyetler Birliği ile saldırmazlık antlaşmasının süresini uzatması için zorlamaya yönelik diplomatik taleplerdir. Ne kars ve ardahanın alınması ne de boğazların ortak idaresi, Soveyler Birliği'nin Türkiye ile savaşa girmesine değecek taleplerdir.

 

1947 herkesin herkesten birşeyler talep ettiği yıllardır. Türkiye İngiltere'den Kıbrıs'ı, Bulgaristan ve Yunanistan'dan batı trakyanın özerkliğini, İngiltere'den Musul ve Kerkük'ü, Sovyetler'den Azerbaycan'ın özerkliğini istemekte. Yunanistan İngiltere'den Kıbrıs's, Yugoslavya'dan Makedonya'yı, Fransa İspanya'dan bask bölgesini istemektedir. Fakat kimse kimsenin sınırlarını askeri yığınak yapmadığı gibi. Hiçkimsenin yeni bir savaşı kaldıracak durumuda yoktur. Herkes savaş sonrası güçsüz görünmemek için birbirinden birşeyler istemektedir.

 

Sovyetler savaşı kazanmış bunun karşılığında ekonomisini tamamen ,. Ordusunun da %70'ini kaybetmiştir. 1970'lere kadar ekonomisini düze çıkaramayacağı kriz dönemine girmiştir. 1989'da Sovyetleri parçalayacak olan dinamikler ikinci dünya savaşının sonu ile 1970 arasındaki kriz döneminde doğmuştur.

 

Dediğim gibi basın ve akademi dünyasında alay konusu olan "Sovyet Tehdidi" masalını yineleyerek memleket analizi yapmaya çalışmak, yakın tarih bilgisinin azlığına delil olabilir ancak. "Sovyet Tehdidi" masalıyla bu ülke ABD'nin yarı sömürgesi haline getirilmiş. Hiçbir askeri probleminde ne Nato'dan ne ABD'den destek görmüş. 1950-1960 arasında ekonomi ve dış politika alanında tamamen ABD'ya bağlı bir hale gelmiştir. Bunun neticesi ortadadır. Kendisine ait en basit elektronik aletleri dahi üretemeyen, Ulusal güvenliği ile ilgili adımları atarken dahi başbakanlarının ABD'ye gidip icazet aldığı, ABD'nin topraklarında siyasi suikastler, askeri darbeler düzenleyebildiği bir ülkeye dönüşmüştür.

 

Türkiye'nin Varşova Paktı ya da NATO arasında tercih yapmak zorunda olduğu iddiasıda yine ünlü alay konularından birisidir.

 

"Sovyetler işgal edecek" "bu kış komünizm" gelecek masallarıyla memleketin getirildiği nokta ortadadır.

 

Türkiye 1970 - 80 arasında iç savaş günlerini yaşamıştır. Ve bu dönemde NATO'nun kurduğu Gladio adlı örgüt Türkiye'nin iç savaş günlerini yaşamasının en büyük mimarlarından birisidir. Türkiye içte PKK dışta Asala terörüyle uğraşmıştır. İki örgütte neredeyse bütün NATO üyeleri tarafından destek görmüştür. Kıbrıs müdahelesinde bütün NATO üyeleri Türkiye'nin karşısında yer almış, tehdit etmişler, müdaheleden sonra ise yıllarca Türkiye'ye ambargo uygulamışlardır.

Türkiye kendisine hiç ilgilendirmeyen soğuk savaş ta taraf olarak, geri kalmışlığının, ABD hakimiyetinin acısını hala hissetmektedir. Cumhuriyet'in Abdulhamid'den devraldığı batı ile doğu arasındaki çatışmada "tarafsızlık ve dengecilik" dış politikası, İsmet İnönü'nün uluslararası ilişkiler alanında dünyada ders olarak okutulduğu ünlü tarafsızlık politikası DP iktidarıyla yerini koyu ABD yanlılığına bırakmış. Memleketin anası ağlamıştır.

 

Artık alay konusu olmuş elli yıllık gerici sloganlarla memleket analizi yapmak boştur.

Gönderi tarihi:

şimdi şu hayali yakın tarih vakalarını düzeltelim.

 

Eğri otursak da doğru konuşmak gerekirse: Dünyada ikinci dünya savaşı sonrası iki ana kalkınma modeli oluştu: Biri Doğu tipi Sovyet, Çin modeli ve diğeri Batı tipi Avrupa, ABD tipi?

 

Çin modeli diye bir kalkınma modeli yoktur. Avrupa tipi diye kalkınma modeli yoktur. Sosyalist ve Kapitalist kalkınma modelleri vardır. ABD kapitalist kalkınma modelinin Sovyetler sosyalist kalkınma modelinin örneğidir. ABD'nin ekonomi ve sanayideki atılımı ile dünya devi olmasını sağlayan ülke olarak kullandığı ekonomi ve kalkınma sisteminin çok çok iyi olması değil. İkinci Dünya savaşında muazzam derecede zenginleşmesidir. ABD ekonomisi sürekli savaşa ihtiyaç duyan, savaş zamanlarında canlanan bir ekonomidir. Bu yüzden ABD sürekli savaşır. ABD ordusunun dünyanın herhangi bir yerinde savaşmadığı, çatışmadığı tek yılı bile olmamıştır. İkinci dünya savaşından önce ABD ekonomik olarak tam bir facianın eşiğinde olan. Birinci dünya savaşı sonrası toplam ekonomisinin yarısını kaybeden her üç yılda bir ünlü ekonomik buhranlar yaşıyan bir ülke iken. İkinci Dünya savaşının diğer taraf ülkelerinden farklı olarak kendi topraklarında savaşı yaşamaması ve savaşın ekonomisini yirmi kat büyütmesi ve canlandırması sonucu savaş sonunda bir dünya devi olmuştur.

 

ABD ve Sovyetler hariç dünyanın diğer ülkelerinde bu iki modelin sentezi olmuştur. Hiçbir ülkenin ekonomisi tam olarak ABD kalkınma modeli veya ekonomik sistemi gibi olmadığı gibi hiçbir ülkenin sistemide Sovyetler'in ki gibi olmamıştır. İster varşova paktı üyesi olsun ister Nato üyesi.

 

Çin ekonomisinde sovyet modeli ağır bassada. Bu model ABD modeli ile dengelenmiş. Batı Avrupa ülkelerinde ise ABD modeli ağır bassada bu model "sosyal devlet" "devlet kapitalizmi" gibi araçlarla Sovyet modeliyle dengelenmiştir.

 

 

Esasen Bolşevik devriminden beri bu modeli esas alan, padişahlığı yıkınca Çarlığı yıkmış olan Bolşevik modeli devlet kurarak Sovyetler ile müttefik olma yanlısı subaylar Kurtuluş savaşından beri vardı.

 

Ankara Hükümeti ile Bolşevik Rusya kurtuluş savaşında müttefikti. Biz mantık yürütmek için bilgi gerekir derken boşuna konuşmuyoruz.

 

Bir ülke bir ülke ya müttefik olmak ya da düşman olmak zorunda değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Menderes iktidarına kadar Abdulhamid'in başlattığı doğu ve batı arasındaki çatışmada tarafsız olmak politikasını sürdürmüştür. Atatürk'ün Cumhuriyet'in ilk diplomatlarına yaptığı tavsiyeler okunmalıdır.

 

ABD hegomonyasına girmenin alternatifi Rus hegomonyasına girmek değildir. Bağlantısızlıktır, tarafsızlıktır, dengeciliktir. ABD hegomonyasının ülkeye getirdikleri ortadadır. İki tane kanlı darbe, iç savaş, katliamlar.

Gönderi tarihi:
Berlin'e kadar girmiş ve Doğu Avrupa'yı tamamen işgal etmiş, Macaristan ve Çekoslavakya gibi ülkelerin özgürlük ve bağımsızlık taleplerini tank paletleri ile ezmiş, milyonlarca vatandaşını sürgün kamplarında öldürmüş, Berlin'i utanç duvarı ile ikiye bölmüş bir Sovyetler işgal edecekti Türkiye'yi de...

 

Yine böyle bir tarif ve kıyaslama benim mantık ve bilgi üzerine söylediklerimin kanıtı gibi.

 

Rusların siyasal hakimiyet yada askeri işgal yoluyla kendine bağladığı doğu Avrupa ülkelerinin ortak özelliği Nazi İşgalinden Kızıl Ordu eliyle kurtulmuş olmalarıdır. Bir devlet işgalden başka bir devletin ordusu eliyle kurtarılırsa, o kurtarıcı devletin hegomonyasına girer. Eğer çok güçlü bir emperyalist devlet değilse

 

ABD, filipinleri Japonlar'dan, Güney Koreli'leri Çin'lilerden kurtarmış. Bunun karşılığındada iki devleti de hegomonyası altına almıştır. Bu iki devlet halen ABD'nin kontrolu haricinde ağzını dahi açamamaktadır.

 

Buna karşın Nazi İşgal'inden sadece kendi direnişleri ve askeri güçleriyle kurtulan Yugoslavya ve Arnavutluk sosyalist devletler olsalar dahi Sovyetler'in hegomonyasına girmemiş demir perde içinde yer almamışlar, Sovyetler Birliği tarafından ne askeri ne de siyasal olarak baskı altına alınamamışlardır.

 

Olaylar arasında bağ kurarken olaylarda temel belirleyici olan faktörleri bilmemek kötüdür. "Efendim Sovyetler doğu avrupa ülkelerini işgal etmişti. Türkiye'yi de edecekti" Türkiye hiçbir askeri gücü olmayan, işgalden sovyet orudusu eliyle kurtulan, ülke içinde halihazırda yüzbinlerce rus askerinin bulunduğu bir ülke miydi de doğu avrupa ülkeleri gibi, o da işgal edilsin.

 

Eğer sovyetler Kars sınırına yığınak yapsaydı herhalde bunu bilirdik değil mi? Duyardık. Bizde bir iki "canlı tanık" a rastlardık en azından. Bu ülkede seferberlik ilan edilmiş, orduya genel teyakkuz emri verilmiş, Kars'ta karşı askeri yığınak yapılmış, Sovyetler'e "casus belli" notası verilmiş olurdu.

 

Bir de sanki küçük zavallı bir ülke de Türkiye gelip işgal edecekler.

 

Türkiye iki süper güç arasındaki çatışmayı Abdulhamid, Atatürk ve İnönü'nün dış politika yöntemlerini kullanarak mükemmel bir şekilde değerlendirir ve çok büyük kazanımlar elde edebilirdi. Bunun yerine Menderes iktidarıyla ABD'ye tek yanlı bağlanmak gibi bir hata yaptı.

Ortadoğu'da koyu ABD yanlısı bir devlet olmasına rağmen. Soğuk Savaş'ta taraf olmamak için İsrail bile NATO'ya üye olmazken, soğuk savaşta gönüllü taraf olmanın bu ülkeye neler getirdiği ortadadır.

Gönderi tarihi:

Bir de sanki Nato üyeliğinde Türkiye kendi çıkarları ve hakimiyeti yönünde Sovyet ve Rusya karşılığı yapmış. Tümü ABD çıkarları doğrultusunda. Kafkasya'da Stalin döneminde yapılan katliamlarla ilgili Türkiye Nato üyesi olma sıfatıyla herhangi bir girişimde bulunmuş mudur? ABD casus uçaklarının Türkiye'den kalkmasına izin vermek, ABD nükleer silahlarının ülkeye yerleştirilmesine göz yummak, Türkiye'yi CIA'nın ortadoğu istihbarat faaliyetleri için üs haline getirmesine seyirci kalmak mı Türkiye'nin çıkarınaydı.

 

Halen bugün bile milyonlarca Türk Vatandaşının Anavatanı olan Abhazya'nın bağımsızlığını tanıyamıyan. Bunu da geçtim Milyonlarca Türk vatandaşının bizzat akrabası olan Abhazya Devlet Başkanı sevgili Sergey Bagapş'ın Türkiye'ye girmesine izin vermeyen. Çeçenistan tek yanlı olarak bağımsızlığına ilan ettiğinde bırak tanımayı destek bile olmayan. Bağımsız Çeçenya'nın lideri rahmetli Dudayev'in katledilmesine bizzat yardımcı olan (bkz. Cohar Dudayev suikasti) Ama şimdi Kosova'da Türk'lerin Türkçe konuşmasına dahi tahammül edemeyen milliyetçi Arnavutlar'ın bağımsızlık ilanını ABD'den önce tanıyan bir ülkeyiz.

Gönderi tarihi:

artık bu konuda yorum yapmayacağım. çünkü bu konuda da her konuda olduğu gibi önyargıyla yaklaşanlar var. mhp veya akp sempatizanları tabi ki devrime ve devrimcilere söveceklerdir. çünkü onların içinde böyle bir duygu olmadığı için bu tutkuyu anlayamazlar. onlar daha bebekliklerinden itibaren sosyalizme, solculuğa, devrime, devrimcilere kinle bakarlar. bunun nedeni daha kundaktan bu şekilde yetiştirilmişlerdir.

devrimin ve devrimciliğin ana amacı dünya üzerindeki her türlü emperyalizme, faşizme, baskıya, silaha ve kana susamışlara karşı savaşmaktır. yapılan birçok devrim de aslında silahla olmuştur. çünkü silaha silahla karşılık vermezseniz kaybedersiniz. bu nedenle silahsız devrim olmamıştır, olamaz da zaten. ancak devrimcilerin devrim yapabilmek adına kullandıkları silahlar ve öldürülen insanların sayısı asla sırf devrimci oldukları için katledilenlerden fazla olamaz.

silahla, dağlarda savaşarak yapılan devrimleri kanıt olarak göstererek devrimcileri vahşi göstermek, silaha ve savaşa hayran göstermek son derece komiktir. devrimciler tam tersine savaş karşıtlarıdır çünkü. filistinde, ırakta olan savaşları protesto ederler. diyeceksiniz ki mhpliler de protesto ediyorlar bunu. evet onlar da protesto ediyorlar, ama onlar yalnızca "din kardeşleri " ölüyor diye protesto ederler. müslüman bir ülkenin musevi ve/veya hristiyan bir devlete yaptığı veya yapacağı bir zulme tepki göstermezler, tam tersine bunu desteklerler ve yapılan katliamlardan onur duyarlar. aramızdaki fark budur.

şimdi diyecek olanlar vardır ; " müslüman zulmetmeez " diye. bu söylemlere alıştık. komik olmayın. gerçekten dine bağlı olan biri, bu hristiyanlık ve musevilik de olabilir, asla savaşmaz ve zulmetmez zaten !!!

Gönderi tarihi:
Biraz mantık yürütelim. O yıllarda Türk halkının bir sosyalist devrim gerçekleştirmesi olasılığının sıfırdan kaç fazla olduğu düşünülebilir? Böyle bir olasılık yoktu. Bunu Gezmiş ve arkadaşları da bal gibi biliyorlardı.

 

O yüzden yaratmak istedikleri ortam, Sovyetlerin müdahalesine zemin hazırlayacak bir kargaşa ortamıydı. Kızıl Ordu'dan başka hiç bir güç Türkiye'ye komünizm getiremezdi. Bunu bilmemeleri için hiç zekaları olmaması gerekiyor.

 

Dolayısıyla amaçları, bu müdahale zeminini hazırlayacak silahlı kargaşayı yaratmaktı. Silah kullanmışlar ama kimseyi öldürmemişler lafları geçersizdir. Ne yani şimdi banka soyarlarken karşı koyan olsa su mu sıkacaklardı tabancayla?

 

Durdurulmasalardı insan öldüreceklerinden hiç şüphem yok. Durdurulmaları gerekiyordu ve öyle yapıldı. Güvenlik güçleri de, hukuk da haklarında gereğini yapmıştır. Ama tabii o gün için. Bu gün idam onaylanacak bir olay değil...

 

Serengeti Yaylasında sürüler halinde gezen vahşi hayvanların tehlike anında ne yaptıklarını biliyorsunuzdur... Özellikle içlerinde gözcülük yapan ve tehlikeyi daha gelirken görenler vardır onlar çeşitli yöntemlerle olası tehlikeye karşı sürüyü uyarırlar... İnsanlarda yapı itibarıyla bu sürülere benzer... Birileri tehlikeyi önceden görür ve uyarı ateşi yakar ancak insanların içgüdüleri o kadar gelişkin değildir ve birçoğu için başka öncelikler daima vardır... O yüzden geliştirdiği aklını istediği gibi işletme yeteneğine de sahiptir insanoğlu...

 

Deniz Gezmiş'lerin Türkiye'si ile bugünün Türkiye'si arasında çok benzerlik var meşru yolları kullanarak demokrasiyi faşizme giden patika gibi kullananlar dünde vardı bugünde var... İşte böyle durumlarda faşizme giden demokrasiyi görüp gayrimeşru tutumlar sergilemekte ihtimaldir ve normal karşılanmalıdır...

 

İşte aksi olduğunda (bugün olduğu gibi) meşuriyet ve sahtecilik kişilerin niyetlerine göre değişir... Gayet tabi silahla çare aranması yanlıştır, gayet tabi banka soymak yanlıştır ancak demokrasiyi kullanarak faşizme götürenlerin uyguladıkları kanunsuzlukla mücadele etmek anayasal haktır...

 

Deniz Gezmiş'ler bunu yapmıştır... Irak'ta Amerikan demokrasi vardır diyebilirmiyiz? Diyemeyiz ama Amerika'nın oraya hangi vaatlerle gittiğini hiç unutmamak gerekir...

 

Türkiye'de halk daima komunizm gelicek ve ahlaksızlık getirecek diye kandırılmıştır ve o halka asla kominizmin gerçekte ne olduğu anlatılmamıştır... Bunun örnekleri ile doludur Cumhuriyet tarihi... Komunizm tehlikesi yalanı atıldığı için köy enstitüleri kapatılmıştır, (sonuç ortada) aynı yalanla halk yozluğa, yolsuzluğa sürüklenmiştir... Amerikancı ve kapitalist sermayeden beslenenler daima dini ve vicdani değerleri suistimal etmişler... Rusya kötüde Amerika iyimidir, Holivut (Türkçesi) filmlerinde hep Ruslar kötü Amerikalılar iyidir peki gerçekten öylemidir yoksa bu bize empoze edilmiş bir yalanmıdır?

 

Aslında iyi olan kendi ülkesinin çıkarlarını savunanlardır Amerikanın çıkarlarını savunan Amerikalı kendi ülkesinde iyidir, Rusya'nın çıkarlarını savunan Rusya'da iyidir, Türkiye'nin çıkarlarını savunan Türkiye'de iyi midir? Amerika'ya bel bağlayan ve oradan yönetilen ve Amerika olmasa biz hiçiz diyecek kadar köleleşmiş anlayışlarla mücadelede Türkiye'nin çıkarlarını savunacak devlet kurumu kalmamışsa halk kendi imkanlarını kendisi yaratacaktır. Bu durumda demokrasi ve hukuk kullanılarak ****** yalan konuşmaya ve gerçekleri çarpıtmaya var güçleriyle devam edeceklerdir...

 

Türkiye'de komunist tehlike yoktur olmamıştır halkçılık, devletçilik, milliyetçilik gibi kemalist ilkeler vardır ve bunlar savunulmalıdır, halkı soyarken halkçı olunmaz, devleti soyarken devletçi olunmaz, milleti kullanarak milliyetçi olunmaz...

Gönderi tarihi:
artık bu konuda yorum yapmayacağım. çünkü bu konuda da her konuda olduğu gibi önyargıyla yaklaşanlar var. mhp veya akp sempatizanları tabi ki devrime ve devrimcilere söveceklerdir. çünkü onların içinde böyle bir duygu olmadığı için bu tutkuyu anlayamazlar. onlar daha bebekliklerinden itibaren sosyalizme, solculuğa, devrime, devrimcilere kinle bakarlar. bunun nedeni daha kundaktan bu şekilde yetiştirilmişlerdir.

devrimin ve devrimciliğin ana amacı dünya üzerindeki her türlü emperyalizme, faşizme, baskıya, silaha ve kana susamışlara karşı savaşmaktır. yapılan birçok devrim de aslında silahla olmuştur. çünkü silaha silahla karşılık vermezseniz kaybedersiniz. bu nedenle silahsız devrim olmamıştır, olamaz da zaten. ancak devrimcilerin devrim yapabilmek adına kullandıkları silahlar ve öldürülen insanların sayısı asla sırf devrimci oldukları için katledilenlerden fazla olamaz.

silahla, dağlarda savaşarak yapılan devrimleri kanıt olarak göstererek devrimcileri vahşi göstermek, silaha ve savaşa hayran göstermek son derece komiktir. devrimciler tam tersine savaş karşıtlarıdır çünkü. filistinde, ırakta olan savaşları protesto ederler. diyeceksiniz ki mhpliler de protesto ediyorlar bunu. evet onlar da protesto ediyorlar, ama onlar yalnızca "din kardeşleri " ölüyor diye protesto ederler. müslüman bir ülkenin musevi ve/veya hristiyan bir devlete yaptığı veya yapacağı bir zulme tepki göstermezler, tam tersine bunu desteklerler ve yapılan katliamlardan onur duyarlar. aramızdaki fark budur.

şimdi diyecek olanlar vardır ; " müslüman zulmetmeez " diye. bu söylemlere alıştık. komik olmayın. gerçekten dine bağlı olan biri, bu hristiyanlık ve musevilik de olabilir, asla savaşmaz ve zulmetmez zaten !!!

Cok dogru yazmissiniz. Anlamak isteyen zaten o kadar aciklamalar varki anlardi. Söylediginiz gibi devrim ve devrimci düsmanlarindan 1972 leri anlamalarini bekleyemeyiz ve onlar zatan anlamakta istemezler. Onlar icin dogal olarak Susurlukculer ve ülkü ocaklarinda faaliyet gösteren onlarca mafyacilar daha degerlidir. Buna birde seriatcilari eklersek cok dogru olacak. Ülkey soyup sogana cevirdiler, kendi siyasi cikarlari ugruna terörü yok etmeyip yillardan beri binlerce asker sehit öluyor ve birde onlarin cenazelerini kendi siyasi cikarlari ugruna kullaniyorlar. neymis solcular sehit cenazesine gitmiyorlarmis. Solcular askerlerin kirli savasta sehit olmalarini istemiyorlarki. Istiyenler belli ve onlar zaten askerleri düsünmüyorlar. Sadece kendi kirli siyasi emellerine alet yapmak icin gidiyorlar.

Gönderi tarihi:
Tarihimizin en karanlık ,en ********* ,en basit ve nice kötü enlerle dolu vaktidir 6 Mayıs 1972...Suç çeteleri ellerini kollarını sallayarak insan vurup işgencelere katılırken halkının bağımsızlığından başka hiçbirşey düşünmeyen bu babayiğitler darağacında gövde sergilediler...Onları öldüremediler onları ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİLER...Bizde varız Her gün Yeni yeni DENİZ olup direniyoruz...Herkez direnmeli

 

çok güzel söyledin ancak ne yazıkki onlar bunu anlamazlar, anlayamazlar daha doğrusu anlamak istemezler. tam bağımsızlığı yaşatmak uğruna giriştikleri bu mücadele ne kadar onurlu, ne kadar doğru ve ne kadar atatürkçü bir harekettir bilemzler. atatürk ün bursa nutkunu görmezden gelerek ellerini taşın altına koymaktan çekinirleer, korkarlar. savunmaları da "ülkede savaş ortamı olmasındır" evet ülkede savaş ortamı olmasın, kardeş kardeşi vurmasın ama, amerikaya bağımsızlıklarını çıkarları uğruna teslim edenler ve buna tepki gösterenlere silah sıkan ******* benim kardeşim değildir ********

Gönderi tarihi:

Temiz kalan tek yerdir devrim

bütün bir yıl

kirlenen duvarda

ama görebilmek icin

asıldığı çividen indirilmelidir

yapraklari biten takvim

 

Zorbalara direnmektir devrim

bir çocuğun

annesinin çantasından aldığı paraları

altına gizlediğini

söylememiştir dövülen

hiçbir hali

 

İçinde yaşamaktır devrim

dikiş kutusunun

ve toplu iğneler gibi

bir arada olmayı gerektirir

karşı koyabilmek icin zulmüne

makas denilen patronun

 

Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim

ateş böceklerini

yakalamak isteyen çocukların

peşine takılır gün gelir

yanıp sönen mavi ışıkları

polis arabalarının

 

Kağıt bir gemidir devrim

bütün gemiler

hurdaya çıksa da sonunda

taşıdığı özgürlük şiiriyle

batmadan yüzer nicedir

dünya sularında

 

Kim bilir kaç yunus görmüş

kaç DENİZ GEZMİŞ...

 

 

Sunay AKIN .....................................................İrdelenmesi,unutulmaması,un

uturulmaması geyeken bu konuya geç katıldım ama güzel bir şirle katılmak istedim öncelikle............

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.