Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Mavi olmayan gökyüzü'ne...................


Yayamaz Kayımca

Önerilen İletiler

mavim zaten benim icimdeki sesler koromun benzeri hangimizde yok ki :wub:

 

mesela ben şu entel olan vardı ya,onu kendime yakın bulurum -_- yemek yapmasını beceremem,ama anaç mıydı ismi,o bana çok sıcak gelir;çok da dağınığım :D o kitabı okurken,içimde ki sesler korosu;işte biz dedirtmişti :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevginle kal...................................

 

 

 

 

 

ÖĞRENEN KİŞİ

 

Önce kumun üzerine kurdum, sonra kayanın.

Hiçbir şeyin üzerine kurmadım artık

çökünce kaya.

Sonra yeniden kurdum sık sık

kum ve kayanın üzerine.

Öğrenmiştim ama.

 

Kendilerine güvenip de mektubu verdiklerim

çöpe attılar onu.

Ama hiç önemsemediklerim

bulup geri getirdiler bana.

Öğrendim böylece.

 

Yapılmadı buyurduklarım.

Gelince gördüm ki

yanlışmış.

Yapılmıştı doğru olan.

Bir şey öğrendim bundan da.

 

Eski yaralar acır

soğuklarda.

Ben sık sık şöyle derim ama:

Yalnız mezarın hiçbir şeyi olmayacak

bana öğretecek.

 

BERTOLT BRECHT

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bertoal Brecht severim ben. Tiyartyoda Die Hochzeit diye oynu vardi gitmis ve cok eglenmistim...

 

Mavicim nasilsin bugun ? Umarim iyisindir odam halen seni bekliyor ama bugun agric :stuart: Ilk defa baska bir Turk kisi gelcek musafir olarak bugun ozlemisim Turk Insanlarini :)

Aksama bakayim partide neler var en guzellerinden birseyler bulup sana yollarim ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bertoal Brecht severim ben. Tiyartyoda Die Hochzeit diye oynu vardi gitmis ve cok eglenmistim...

 

Mavicim nasilsin bugun ? Umarim iyisindir odam halen seni bekliyor ama bugun agric :stuart: Ilk defa baska bir Turk kisi gelcek musafir olarak bugun ozlemisim Turk Insanlarini :)

Aksama bakayim partide neler var en guzellerinden birseyler bulup sana yollarim ;)

 

Ya Angel,en son sana anlattıklarımla uğraşıyorum daha :( ama az önce babamın o gülen sesini duydum ya :) şimdi çoooooook iyiyim ;) Bu akşam parti vardı demi -_- du Sercan da gelsin,onunla basalım :D en güzel şeyler baya :wub:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DOSTLUK

 

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,

yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

 

Gözümüzün dilinden anlar,

elimizin sırrını bilirsin.

 

Namuslu bir kitap gibi güler,

alnımızın terini silersin.

 

O gider, bu gider, şu gider,

dostluk, sen yanı başımızda kalırsın

 

NAZIM HİKMET

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DOSTLUK

 

Biz haber etmeden haberimizi alırsın,

yedi yıllık yoldan kuş kanadıyla gelirsin.

 

Gözümüzün dilinden anlar,

elimizin sırrını bilirsin.

 

Namuslu bir kitap gibi güler,

alnımızın terini silersin.

 

O gider, bu gider, şu gider,

dostluk, sen yanı başımızda kalırsın

 

NAZIM HİKMET

 

 

oooo Senyour,Nazım'ın dost yüreği ile geldin,çok teşekkür ederim ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kıss bazen geremıyorum hafta ıcı genellıkle yorgun oluyorum :) sen baharım deee senın ılkbaharın olayımm ;) ama aslında ben sonbaharım :lol:

 

baya ne baya ne,her zaman burada ol -_- hafta içi bende yorgun oluyorum,ama geliyom -_- hoş hergün işe veya okula geç kalıyom :D baharım ol o zaman ;) sadece baharrrrr

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevginle kal...................................

 

 

 

 

 

ÖĞRENEN KİŞİ

 

Önce kumun üzerine kurdum, sonra kayanın.

Hiçbir şeyin üzerine kurmadım artık

çökünce kaya.

Sonra yeniden kurdum sık sık

kum ve kayanın üzerine.

Öğrenmiştim ama.

 

Kendilerine güvenip de mektubu verdiklerim

çöpe attılar onu.

Ama hiç önemsemediklerim

bulup geri getirdiler bana.

Öğrendim böylece.

 

Yapılmadı buyurduklarım.

Gelince gördüm ki

yanlışmış.

Yapılmıştı doğru olan.

Bir şey öğrendim bundan da.

 

Eski yaralar acır

soğuklarda.

Ben sık sık şöyle derim ama:

Yalnız mezarın hiçbir şeyi olmayacak

bana öğretecek.

 

BERTOLT BRECHT

 

 

Sen Brecht'i çok seviyorsun Yayamazım,bende sana o güzel kalemden sunuyorum o sevgiyi...

 

GELEN SAVAŞ

Bu gelen savaş ilk değil.

Çok savaş oldu bundan önce.

Bittiği gün en son savaş

bir yanda yenilenler vardı gene,

bir yanda yenenler vardı.

Yenilenlerin yanında

kırılıyordu halk açlıktan.

 

kocaman öptü seppik asin seni ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen Brecht'i çok seviyorsun Yayamazım,bende sana o güzel kalemden sunuyorum o sevgiyi...

 

GELEN SAVAŞ

Bu gelen savaş ilk değil.

Çok savaş oldu bundan önce.

Bittiği gün en son savaş

bir yanda yenilenler vardı gene,

bir yanda yenenler vardı.

Yenilenlerin yanında

kırılıyordu halk açlıktan.

 

kocaman öptü seppik asin seni ;)

 

 

 

Çok güsel sağolasın Asim.......ben o kalemi tutan ruhları,yazıya dökülen düşünceleri yani özgürlügü sevgiyi seviyorum.......Bana bakan gözlerdeki içtenligi,bana söylenen sözlerdeki dürüstlügü ,yalansızlıgı seviyorum ...aman herşeyi seviyorum işte :):clover: Bizde seni öptük...........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

DÜNYACA...

Burda, Hindistan'da, Afrika'da,

Her şey birbirine benzemektedir.

Burda, Hindistan'da, Afrika'da,

Buğdaya karşı sevgi aynı,

Ölüm önünde düşünce bir.

 

Nece konuşursa konuşsun,

Anlaşılır gözlerinden dediği.

Nece konuşursa konuşsun,

Benim duyduğum rüzgarlardır,

Dinlediği.

 

Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,

Bölmüş saadetimizi çizgisi yurtların;

Biz insanlar ayrı ayrı kalmışız,

Gökte kuşların kardeşliği,

Yerde kurtların...

____________________________ Fazıl Hüsnü DAĞLARCA... :clover:

emn3byomurdevf8.jpg

Mavi'ye ve Dağlarca'ya saygı ve sevgilerimle...

 

Bugün uluçınarı yolculadık,Yaşar Kemal'in değişi ile o hiçbir zaman ölmeyecek;Yunus gibi,Nazım gibi....Dağlarca olan bu yüreğe benden de Atilla İlhan'ın güzel mısraları...biraz geç oldu ama :)

 

tut ki gecedir

karanlık sıvaşır ellerine camlardan

birden kırmızıya döner

trafik ışıkları

kükürtlü dumanlar yükselir

korkuya batmış

camkırığı adamlardan

tehlikeye büyür sakalları

 

tut ki gecedir

ihbarlar birer sansar

bir telefondan bir telefona atlar

yeraltı örgütleri tetik üstünde

adres değiştirmiş silah kaçakçıları

fahişeler birbirinden kuşkulanıyor

 

tut ki gecedir

katiller huzursuz

hırsızlar sinirli

hainler ürkekçedir

elleri telefona kendiliğinden uzanıyor

ihanete gece müthiş bir gerekçedir

ihbarlar birer sansar

bir telefondan bir telefona atlar

 

ihanet bir bilmecedir

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çok güsel sağolasın Asim.......ben o kalemi tutan ruhları,yazıya dökülen düşünceleri yani özgürlügü sevgiyi seviyorum.......Bana bakan gözlerdeki içtenligi,bana söylenen sözlerdeki dürüstlügü ,yalansızlıgı seviyorum ...aman herşeyi seviyorum işte :):clover: Bizde seni öptük...........

 

Şimdi ben bu Yayamazın neyini sevdim diye sorsam kendime;cevabı kendisinde saklı...

 

LEYLİM LEYLİM

 

 

Leylim - leylim dünyamızın yarısı

Al - yeşil bahar,

Yarısı kar olanda

Gene kavim - kardaş, can - cana düşman,

Gene yediboğum akrep,

Sarı engerek,

Alnımızın aklığında puşt işi zulüm

Ve canım yarı geceler

Çift kanat kapılarına karşı darağaçları,

Mahpusanede çeşme

Yandan akar olanda,

Gelmiş yoklamış ecel

Kaburgam arasından.

Yoklasın hele...

 

Çağıdır, can dayanmaz,

Çağıdır, en çatal, en ası,

Cehennem koncası memelerinin.

Çağıdır, kırk gün - kırk gece

Kolların boynuma kement,

Ha canım kötüye inat...

Vah ki ne desem,

Kurşunları namlulara sürülü,

İki elleri kan,

Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda,

Alır yüreğim:

 

Yankın yasak, aynalara.

İnemem bahçende talan,

Tam, boş yanı bu, derim namussuzun,

Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken,

Aklıma düşüyorsun

Ellerim arık...

 

Bilmiş

Bütün zulalar

Eğri hançer, kara mavzer, kan pusu.

Ve insan düşüncesinin o en orospu,

O en ayıp, frengili yemişi,

Çıldırtılmış uranyum

Bilmiş,

Bilsinler!

Sana nasıl yandığımı

Uuuuy gelin...

 

İşte kan tutmuş korsanlar,

Haramla beslenmiş azgın,

Düzmece peygamberler

Ve cüceleri

Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı,

İşte bir kez daha

Bu can bendeyken,

Delin, divanenim işte

Uuuuy gelin...

 

Bu yasaklar,

Firavun kalıntısı.

Yoksun,

Akdan - karadan.

Gizline, canevine kurulu faklar.

Gün ola, umut kesip korkunç yetinden,

Murdar tutkusuna dünyasızlığın,

Gün ola, düşesin bekler.

Düşme!

Ölürüm...

Gözlerinden, gözlerinden olurum.

 

Leylim - leylim

Ayvalar nar olanda

Sen bana yar olanda.

Belalı başımıza

Dünyalar dar olanda.

 

Ahmed Arif'ten dünyalar tatlısı canıma...bende öptüm sizi(kedileri de)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dostum

Dostluk...

Yaşanmamış aşkların bilinç altındaki dürtüsünü yenebilmek ve yaşanabilmesini sağlamak için takılan bir maske değil...

Karşıdan maddi veya cinsel faydalanmanın bir aracı hiç değildir.

Dostum...

İçimi kapkara bulutlar kapladığında, başımı omsuzuna yaslayabileceğim...

Onun içindeki kara bulutlar yüreğini kararttığında, başını omzuma yaslayabilecek insandır.

Dostum...

Sıkıntıdan ellerim buz gibi olduğunda, ellerimi tutarak, sevgisi ile taaa yüreğime kadar ısıtabilecek...

Sıkıntıdan onun elleri buz gibi olduğunda, ellerini tutarak, sevgim ile taaa yüreğine kadar ısıtabileceğim insandır.

Dostum...

İşyerinde; bir bardak çayın...

Veya bir fincan kahvenin içimi süresince,

"gönül ne kahve ister, ne kahvehane"

"gönül bir dost ister, kahve bahane..." diyen satırları hatırlayıp,

hayatın minicik bir parçasını paylaşabildiğim insandır.

Dostum...

Bazen aynı "walkman"da bir şarkıyı, bir türküyü; bazen internetin sanal evreninde,

bir kaç satır fıkrayı, şiiri,kokusunu alamasak bile, sanal bir gülü,paylaştığımız insandır.

Dostum...

Onun sosyal veya bürokratik tabakasından...

cüzdanının kalınlığından, cinsiyetinden,

inancından, mezhebinden, siyasi düşüncesinden önce...

İNSAN OLDUĞU İÇİN SEVDİĞİM...

ve

BENİ İNSAN OLDUĞUM İÇİN SEVEN İNSANDIR.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle

Mavi Olmayan Gökyüzü'ne

 

Çocukken geceleri yıldızlara bakardım. Başımı gökyüzüne kaldırır heyecanla yıldızları sayardım; kaçında aşk vardı, kaçından böyle görünürdü gökyüzü, kaçında denizler bu kadar güzel ve kaçında aşk mavi değil ki öyle...

 

Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları. Gözlerinde o çocukluk heyecanımı yaşadım yeniden. Mavi olmayan denizleri, mavi olmayan gökyüzünü, mavi olmayan aşkı gördüm. Belki de onun için sen gözlerini kapattığında sönüyor yıldızlarım.

 

Gözlerinden bir yol çizdim kendime, yıldızlara tutunarak ulaştım aşka. Aşk mavi değidi; gözlerinde aşka bulandım. Şimdi belki de bu yüzden; gözlerini kapadığında yolumu kaybedişim.

 

Şiirler okurdum gökyüzüne bakarak; nefesimden cam buğulanırdı. Adımı yazardım

o şiirli buğuya, yanında bir boşluk bırakarak. Sonra yanına eklenecek mavi olmayan aşkımı hayal ederdim saatlerce. Şöyle olmalı, böyle bakmalı, böyle konuşmalı.

 

Şimdilerde gözlerine bakarak şiirler okuyorum içimden, sen duymuyorsun.

Gözlerinin buğusuna adımı yazıyorum, yanına da mavi olmayan aşkımı; yani seni. Kapasan gözlerini, buğusu silinecek, adım silinecek gözlerinden, aşk silinecek.

 

Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp;

 

"Yokluğun cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum kapama gözlerini" diye biten.

 

Şimdi gözlerini kaparsan; gözlerindeki yıldızlar sönecek.

Şimdi gözlerini kaparsan; olmayan maviler çok üşüyecek.

Değil mi öyle?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mavi Olmayan Gökyüzü'ne

 

Çocukken geceleri yıldızlara bakardım. Başımı gökyüzüne kaldırır heyecanla yıldızları sayardım; kaçında aşk vardı, kaçından böyle görünürdü gökyüzü, kaçında denizler bu kadar güzel ve kaçında aşk mavi değil ki öyle...

 

Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları. Gözlerinde o çocukluk heyecanımı yaşadım yeniden. Mavi olmayan denizleri, mavi olmayan gökyüzünü, mavi olmayan aşkı gördüm. Belki de onun için sen gözlerini kapattığında sönüyor yıldızlarım.

 

Gözlerinden bir yol çizdim kendime, yıldızlara tutunarak ulaştım aşka. Aşk mavi değidi; gözlerinde aşka bulandım. Şimdi belki de bu yüzden; gözlerini kapadığında yolumu kaybedişim.

 

Şiirler okurdum gökyüzüne bakarak; nefesimden cam buğulanırdı. Adımı yazardım

o şiirli buğuya, yanında bir boşluk bırakarak. Sonra yanına eklenecek mavi olmayan aşkımı hayal ederdim saatlerce. Şöyle olmalı, böyle bakmalı, böyle konuşmalı.

 

Şimdilerde gözlerine bakarak şiirler okuyorum içimden, sen duymuyorsun.

Gözlerinin buğusuna adımı yazıyorum, yanına da mavi olmayan aşkımı; yani seni. Kapasan gözlerini, buğusu silinecek, adım silinecek gözlerinden, aşk silinecek.

 

Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp;

 

"Yokluğun cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum kapama gözlerini" diye biten.

 

Şimdi gözlerini kaparsan; gözlerindeki yıldızlar sönecek.

Şimdi gözlerini kaparsan; olmayan maviler çok üşüyecek.

Değil mi öyle?

:clover: değil mi öyle... ne kadar güzel bir yazı...

aşk ancak bu kadar güzel anlatabilirdi. :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dostum

Dostluk...

Yaşanmamış aşkların bilinç altındaki dürtüsünü yenebilmek ve yaşanabilmesini sağlamak için takılan bir maske değil...

Karşıdan maddi veya cinsel faydalanmanın bir aracı hiç değildir.

Dostum...

İçimi kapkara bulutlar kapladığında, başımı omsuzuna yaslayabileceğim...

Onun içindeki kara bulutlar yüreğini kararttığında, başını omzuma yaslayabilecek insandır.

Dostum...

Sıkıntıdan ellerim buz gibi olduğunda, ellerimi tutarak, sevgisi ile taaa yüreğime kadar ısıtabilecek...

Sıkıntıdan onun elleri buz gibi olduğunda, ellerini tutarak, sevgim ile taaa yüreğine kadar ısıtabileceğim insandır.

Dostum...

İşyerinde; bir bardak çayın...

Veya bir fincan kahvenin içimi süresince,

"gönül ne kahve ister, ne kahvehane"

"gönül bir dost ister, kahve bahane..." diyen satırları hatırlayıp,

hayatın minicik bir parçasını paylaşabildiğim insandır.

Dostum...

Bazen aynı "walkman"da bir şarkıyı, bir türküyü; bazen internetin sanal evreninde,

bir kaç satır fıkrayı, şiiri,kokusunu alamasak bile, sanal bir gülü,paylaştığımız insandır.

Dostum...

Onun sosyal veya bürokratik tabakasından...

cüzdanının kalınlığından, cinsiyetinden,

inancından, mezhebinden, siyasi düşüncesinden önce...

İNSAN OLDUĞU İÇİN SEVDİĞİM...

ve

BENİ İNSAN OLDUĞUM İÇİN SEVEN İNSANDIR.

 

Çok teşekkür ederim canım;şu şiirin her mısrasını sana armağan ediyorum...Ahmet Telli;gerçekten süper!sevgiler...

 

......

 

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir

her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü

Bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa

bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse

ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de

yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka

hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler

 

Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent

ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü

 

Gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini

bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki

onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan

kadınları güzelleştiren herhalde onlardı

"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisi

tükürsek cinayet sayılıyor artık

ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların

 

Uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara

tek yaprak bile kımıldamıyor nedense

ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar

alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor

kanımın pıhtılarında güllerin serinliği

ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki

Dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

 

Yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum

okuduğum bütün kitaplar paramparça

çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma

bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent

bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum

sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler

bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma

 

Sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor

ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere

kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak

Hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık

biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri

ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu

ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

 

İçimde zaptedilmez bir kırma isteği

dizginlerini koparan bir at sanki bu

soluksoluğa kalıyorum her sonbahar

ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa

bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum

bütün gençliğim böylece geçip gitti işte

ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim

 

Hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa

birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez

şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı

geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye

Devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür

sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak

ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük

 

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir

bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa

bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem

oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü

ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne

sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz

Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Mavi Olmayan Gökyüzü'ne

 

Çocukken geceleri yıldızlara bakardım. Başımı gökyüzüne kaldırır heyecanla yıldızları sayardım; kaçında aşk vardı, kaçından böyle görünürdü gökyüzü, kaçında denizler bu kadar güzel ve kaçında aşk mavi değil ki öyle...

 

Yıllar sonra senin gözlerinde gördüm yıldızları. Gözlerinde o çocukluk heyecanımı yaşadım yeniden. Mavi olmayan denizleri, mavi olmayan gökyüzünü, mavi olmayan aşkı gördüm. Belki de onun için sen gözlerini kapattığında sönüyor yıldızlarım.

 

Gözlerinden bir yol çizdim kendime, yıldızlara tutunarak ulaştım aşka. Aşk mavi değidi; gözlerinde aşka bulandım. Şimdi belki de bu yüzden; gözlerini kapadığında yolumu kaybedişim.

 

Şiirler okurdum gökyüzüne bakarak; nefesimden cam buğulanırdı. Adımı yazardım

o şiirli buğuya, yanında bir boşluk bırakarak. Sonra yanına eklenecek mavi olmayan aşkımı hayal ederdim saatlerce. Şöyle olmalı, böyle bakmalı, böyle konuşmalı.

 

Şimdilerde gözlerine bakarak şiirler okuyorum içimden, sen duymuyorsun.

Gözlerinin buğusuna adımı yazıyorum, yanına da mavi olmayan aşkımı; yani seni. Kapasan gözlerini, buğusu silinecek, adım silinecek gözlerinden, aşk silinecek.

 

Bir şiir okuyorum soğuk cama yaslanıp;

 

"Yokluğun cehennemin öbür adıdır

Üşüyorum kapama gözlerini" diye biten.

 

Şimdi gözlerini kaparsan; gözlerindeki yıldızlar sönecek.

Şimdi gözlerini kaparsan; olmayan maviler çok üşüyecek.

Değil mi öyle?

 

''Yokluğun cehennemin öbür adıdır,

Üşüyorum kapama gözlerini''

 

diye bitirdiğiniz mısralarla,tekrar başa dönsem ve desem ki;

 

''Seni anlatabilmek,seni

.....

 

Arda arda kaç zemheri,

Kurt uyur,düşman uyur,zindan uyurdu.

.....

 

Saçlarına kan gülleri takayım,

....

 

.....................................................''diye devam etsem...İlk ezberlediğim,denizin o muhteşem kokusu gibi içime çeke çeke sıcaklığını yaşadığım bu mısralar!

 

Aşk;beklenen iken bekletene dönüşmüş;vaylar!!!

 

Değil mi Öyle?

 

O mısralar kadar sıcak mısralar;güzel sevginize ve o muhteşem tümcelerinize...duygular bu kadar anlatılmayacak iken sizde bu kadar özel bir anlatıma dönüşmüşse;bana düşen yüreğinize,elinize sağlık!

 

O mısralar kadar sıcak olan bu mısralar....sadece size!Nazım Ustadan...

 

GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ

Bu bir türkü:-

toprak çanaklarda

güneşi içenlerin türküsü!

Bu bir örgü:-

alev bir saç örgüsü!

kıvranıyor;

kanlı; kızıl bir meş'ale gibi yanıyor

esmer alınlarında

bakır ayakları çıplak kahramanların!

Ben de gördüm o kahramanları,

ben de sardım o örgüyü,

ben de onlarla

güneşe giden

köprüden

geçtim!

Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi.

Ben de söyledim o türküyü!

 

Yüreğimiz topraktan aldı hızını;

altın yeleli aslanların ağzını

yırtarak

gerindik!

Sıçradık;

şimşekli rüzgâra bindik!.

Kayalardan

kayalarla kopan kartallar

çırpıyor ışıkta yaldızlanan kanatlarını.

Alev bilekli süvariler kamçılıyor

şaha kalkan atlarını!

 

 

Akın var

güneşe akın!

Güneşi zaptedeceğiz

güneşin zaptı yakın!

 

 

Düşmesin bizimle yola:

evinde ağlayanların

göz yaşlarını

boynunda ağır bir

zincir

gibi taşıyanlar!

Bıraksın peşimizi

kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!

 

İşte:

şu güneşten

düşen

ateşte

milyonlarla kırmızı yürek yanıyor!

 

Sen de çıkar

göğsünün kafesinden yüreğini;

şu güneşten

düşen

ateşe fırlat;

yüreğini yüreklerimizin yanına at!

 

 

Akın var

güneşe akın!

Güneşi zaaptedeceğiz

güneşin zaptı yakın!

 

 

Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk!

Güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,

toprak kokuyor bakır sakallarımız!

Neş'emiz sıcak!

kan kadar sıcak,

delikanlıların rüyalarında yanan

o «an»

kadar sıcak!

Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak,

ölülerimizin başlarına basarak

yükseliyoruz

güneşe doğru!

 

Ölenler

döğüşerek öldüler;

güneşe gömüldüler.

Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!

 

 

Akın var

güneşe akın!

Güneşi zaaaptedeceğiz

güneşin zaptı yakın!

 

 

Üzümleri kan damlalı kırmızı bağlar tütüyor!

Kalın tuğla bacalar

kıvranarak

ötüyor!

Haykırdı en önde giden,

emreden!

Bu ses!

Bu sesin kuvveti,

bu kuvvet

yaralı aç kurtların gözlerine perde

vuran,

onları oldukları yerde

durduran

kuvvet!

Emret ki ölelim

emret!

Güneşi içiyoruz sesinde!

Coşuyoruz,

coşuyor!..

Yangınlı ufukların dumanlı perdesinde

mızrakları göğü yırtan atlılar koşuyor!

 

 

Akın var

güneşe akın!

Güneşi zaaaaptedeceğiz

güneşin zaptı yakın!

 

Toprak bakır

gök bakır.

Haykır güneşi içenlerin türküsünü,

Hay-kır

Haykıralım!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.