Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Beni merak edenlere ben benim ya siz kimsiniz? Ben Kimim? Az mıyım çok muyum? Var mıyım yok muyum? Ben neyim? Masal mıyım gerçek miyim? Kaç mıyım göç müyüm? Hiç miyim suç muyum? Ben kimim? İbret miyim cinnet miyim? Hiçlikler içinde kanayan yürek Yokluklar içinde savaşan beden Boşluklar içinde karışan zihin Güçlükler içinde değil m...iyim? Yoksa? Yoksa? Her ihanete akıl erdiren Her cehalete kılıf uyduran, Her esarete fiyat biçtiren Sen değil de ben miyim? Geçimsizim bugünlerde Kimsesizim bu yerlerde Değersizim bu ellerde Çaresizim doğduğum yerde Gölgesizim her gün her yerde Ses miyim sus muyum Sis miyim pus muyum Ben neyim Deha mıyım Heba mıyım Ak mıyım pak mıyım Al mıyım Sat mıyım Ben kimim Yarar mıyım ziyan mıyım Yalanlar içinde doğruyu bulan Cayanlar içinde sözünde duran Satanlar içinde ayak direyen Yananlar içinde değilmiyim Her adalete duvar ördüren Her cesarete kilit vurduran Her asalete boyun eğdiren Sen değil de ben miyim Geçimsizim bugünlerde Kimsesizim bu yerlerde Değersizim bu ellerde Çaresizim doğduğum yerde Gölgesizim her gün her yerde ALINTI Alıntı
Φ yasark Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 UYUMAK İSTİYORUM İki yıldız arası göğe asılı hamak... Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak .Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı; Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı. İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik; Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden; Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden! Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık; Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık. Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri; Raflarda toza batmış Peygamberlerden bildiri. Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım; Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım! Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla! Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla... N.FAZIL Alıntı
Φ yasark Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 MASALLARDAN GELDİM AZ ÖNCE Ninnileride bi güzel uyuttum.. Dudaklarımdan kelimeler, yanaklarımdan gözyaşları damladı. Kafamdaki yankıların sesini duyabiliyormusun? Yeni yetme bir düşten uyanmış gibiyim.. Biraz bitkin birazda bıkkınım kendimden Yüreğimdeki çiçekler nefessiz kaldı . İçimde yaşattığım çocuğun dizlerini kanattı ha...yat.. Ne anlatacak bir hikayem nede masalım kaldı geriye Aşk bize bir beden büyük geldi sevgili.. alıntı Alıntı
Φ Kisiliksizsin Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 cok güzel paylasim tesekkür ederim Alıntı
Φ yasark Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2010 Sakın sen büyüme ÇOCUK Çocuktum Hep kardan adamlar süslerdi düşlerimi Büyüdüm Hep kandan adamlar oydular yüreğimi Çocuktum Hep ölümsüz aşkları okurdum masallarda Büyüdüm Ne aşklar satıldı o körkütük masalarda Çocuktum Şerefti itibardı bütün kapıları açan anahtar Büyüdüm Hiçbir güç tanımadım para kadar Çocuktum Saçlarından yakala...rdım ümitleri Büyüdüm Ezberledim bütün ihanetleri Çocuktum Yaşam bir yağmur gibi düşerdi avuçlarıma Büyüdüm Şimdi hep çocukluğum geliyor aklıma Sakın Sen büyüme çocuk! Ahmet Selçuk İlkan Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 12 Ocak , 2010 Bazen şair olur insan, mısra kuramaz. Bazen mısra kurar insan, şair değildir. Bazen hiçbiridir, ne diyeceğini bilemeyen sıradan biridir işte... saygılar. Alıntı
Φ yasark Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2010 BİR ÇİÇEK Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, Bir yanlışı düzeltircesine açmış; Gelmiş ta ağzımın kenarında Konuşur durur. Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, Güverteleri uçtan uca orman; Aldım çiçeğimi şurama bastım, Bastım ki yalnızlığımmış. Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni Keşke yalnız bunun için sevseydim seni. CEMAL SÜREYYA Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 KENDİNDEN UZAĞA... toplanmışsın hayallerin, anıların, kırgınlıkların … toplanmışsın, umutların, dünlerin, yaraların … ve hüzünlerin ve kesiklerin çocukluğun yalnızlıkların … her şey kalbinin bembeyaz bavulunda her şey her şey ne varsa tümünü de yanına almışsın ama eğer sahiden uzağa kaçacaksan gerçekten uzağa kendinden bu kadar yükle uzaklaşamazsın ve bu kadar ağırlığı taşıyamazsın bırak birazını ! bırak … bir şansın olsun … ____ ^^ 09.02.2010,ŞAFAK Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 SESSİZ KARANLIK Karanlık ve sessiz bir odanın içindeyim. Her şey öylesine hareketli, Öylesine büyük ki… Aklımı yitirememem olanaksız. Tek başınayım biliyorum. Ama yinede tek kalmamaya çalışıyorum. Sürekli oyalanacak bir şeyler arıyorum. Yinede korkumu yenemiyorum. Sonra…yavaş,yavaş alışmaya çalışıyorum. O sessiz ve ürkütücü karanlığa. Sürekli büyüyen o karalığın, En iyi arkadaşım olduğunu da yeni anlıyorum. Sırlarımı onunla paylaşıyor, Dert ortağı oluyorum. Her zaman daha iyi anlıyorum . Karanlığın içinde gizlenen ışığın arkadaşım olduğunu. ÖZLEM ŞAHİN Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 KÜÇÜK KIZ... Onu ilk gördüğümde Bu kız mı simdi anne demiştim Daha 20 li yaşlarda gencecik bir anne idi Ve tekrar anne olacaktı Ailesi olmadan geçmişti bu yollardan Hatalarıyla düşe kalka Ve görünürde anneliğe yakıştırılamayacak Deli dolu,yanlışlıklar içinde geçiyordu yaşamı Birde dünya tatlısı ve bir o kadarda akıllı Çok güzel gözleri vardı İçin için gülen Kucagına ikinci bebeğinide aldı zamanı geldiğinde Düzensiz bir yaşam içinde Bir o kadar ilgisini hissetiren bir anne Resmen ikileme düşülecek derecede Madde bağimlısı idi Ve sımsıkı sarıyordu yinede kızlarını Ve ikinci bebeğininde babasız büyüyordu Yanlış ilişkilere birini daha kattı sonunda Çocuklarını eskisi gibi sarmadığını farkediyordum Birgün artık kardeşleri kendi isteği ile geçici bir kuruma bıraktığı bildirildi Maddi durumunu düzeltene dek Sadece bir aylığına Bebek anlamıyor ama ya gözlerinin içi gülen dünya tatlısı Tatil evine yerlesecegini ve bir evde tatil yapacağı anlatıldı her gün çocuklarını görüyordu kadın Ve o kısa süre tatil evi minik için hiç bitmez sonu gelmez oldu Ki sıcak yemeklerin ve çok iyi bakan eğitmenlerin olduğu Ya anne sıcaklığı,kokusu Yoksundu işte bundan Son zamanlarda o gülen gözler artık gülümsemeyi unutmuştu İçine kapanmıştı Annesi yeni bir ev tutacak Onun bir odası olacaktı Şimdi mi? ne halde Gelisen kötü durumlardan dolayı Devlet iki kardeşe el koydu Artık anne devlet izin verene dek Çocukları sadece ve sadece gözetim altında görecek.... Minik ise farkında olduklarını bile söyleyemeyecek kadar küçük Ve artık yaşadığı yerın tatil evi olmadığını bilen gözlerle bakıyor. 02.02.2010,ELİFCE Alıntı
Φ Aries Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 11 Şubat , 2010 Söyle Bana Her takvime üç beş ömür bahtımızın bilmecesini bölüştürdük çabuk düşen yapraklara her sey niye bu kadar çok zaman alıyor? niye? ne çabuk geldik bu soruyu derin bir iç sızısıyla soracak yaşa ölüm karşısında kazanılabakış derinliği niye yitirildi yaşamda? Eski bir fotoğrafa bakıyordum Bu sorular beni yokladığında Fotoğrafta sen de varsın Bak ve söyle bana Murathan Mungan Alıntı
Φ yasark Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2010 Mavi düş kayığı… çözmeli kayığın iplerini.. yol almalı mavi düşlere... her şeyi bırakıp geride el ele kalp kalbe... yüreklerimizle yürütmeli kayığı..bizi bekleyen mavi düşlere.. kapatıp gözleri kalbimizle çizmeli yolumuzun rotasını... sonbaharın renklerini taşıyan ağaçları çevirmeli düşlerimizin rengine.. durgun yansımaları harekete geçirmeli yüreğimizden bıraktığımız dalgalarla... ve yol almalı maviliklere.. ve yol almalı buluttan denizlere...tebessümle.. Bir dilek tutasım geliyor rüzgara karşı dağılırken saçlarım pervasızca kapatıp gözlerimi göresim geliyor marmaranın hüzünlü, gökpınarın çocuksu mavisini bir martının kanadındaki tüy olasım geliyor bazen düşüversem maviye doğru usul usul ...ve kucakalasa mavi dalgalar bütün bedenimi rüyalara dalıversem rüyalarımda.... Uyandırmasa bir feribotun çığlığı rüyalarımı maviyle başbaşa, maviyle gözgöze maviyle beraber, maviyle yapayalnız olsam... Neden mavi diyorsun ya bilmediğinden soruyorsundur her düştüğümde tutunduğum elin mavi olduğunu içimdeki karartıları maviye döktüğümde bir akşam üstü onların da maviye durdukalarını... Bilmiyor musun , dalıp gitmelerin bile mavide güzel olduklarını hasrete düşümüşlerin bekleneni maviye sorduklarını kendinde kaybolmuşaların kendini mavide bulduklarını Hani neden mavi diyorsun ya söyleyeyim: "aşkın rengidir mavi"...... ALINTI Alıntı
Φ yasark Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana ATAOL BEHRAMOĞLU Alıntı
Φ ibn-i meymun Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2010 Karanlık saçlarından Tutarak aydınlığı Karanlıkta karanlık Bir kuyuya hapsetti Karanlık aydınlığın Çıkarıp yüreğini Karanlık kişilere Karanlıkta yedirdi. Karanlık karanlığın Diz çökerek yanına Karanlık düşler kurup Yayıldılar dört yana Karanlık yol üstünde Kuruldu her köşeye Karanlık evler oldu Karanlık kentler oldu Yüreklere karanlık Kara kara oturdu Karanlık kişilere Karanlık amaç oldu. Sonra her kara kişi Bir “kara köpek” olup Karanlıkta karanlık Kişilere satıldı. Büyüdükçe büyüdü Karanlık karanlıkta Karanlık karanlıktan Kara günler getirdi İnsanın insanlığı Böylece elden gitti. Suna Aras Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 21 Mart , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 21 Mart , 2010 ÖMÜR ... doğarsın … bu ilk yenilgindir hayata karşı tutamaz kendini, ağlarsın … işte böyle başlar yaşamak sen de herkes gibi, başlarsın … sonra ? sonra hırçındır zaman sen, sakin … sonra bencildir o sen, savruk … o bağırır, sen, susarsın … o koşturur, sen, kalırsın … o içinden, gününden gövdenden … o umutlarından, düşünden, kalbinden … ve aynalardan, takatinden, ömründen geçer, gider … sen, yaşlanırsın … sonra onca hayat tanıklığı ve bir dolu yılın yaşanmışlığı alır karşına, bakarsın bakarsın ki görebildiğin tek şey öğrenebildiğin tek şey, yalnızca yalnızca yaralarını saklamakmış, anlarsın … * doğarsın bu ilk yenilgindir hayata karşı, sonra ? sonra bir ağlar bir, saklarsın … ____^^ 18.03.2010,SAFAK Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 HANGİSİYİM BEN Şu insanlardan hangisi ben'im? Hele sen şu kavgayı, gürültüyü dinle, ağzıma, sözüme kulak asma. Hem sen beni elden çıktı bil. Yoluma kadeh madeh koyayım da deme. Önüme ne çıkarsa tuzla buz ederim. Hem ben tıpatıp sana benzerim. Ağlarsan ağlarım, gülersen gülerim. Asıl sen vardın ortada, ben senin elinde bir ayna. Sen yeşillikte bir ağaç, ben senin gölgen. Ben senin gôlgen olduktan sonra hemen gider kendime bir dost ararım kurmak için yanında çadırımı, ararım bir taze gül fidanı. Sonra sâkinin kapısına varır, vurur testimi kırarım. Sonra oturur bardak bardak içerim ciğerimden akan kanı Mevlana Celaleddin Rumi Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 ÖĞRENDİM Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi. .. Ağladım. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla... Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim... İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu... Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi... Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim. İnsan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. . Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim. Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek Gerektiğini öğrendim. Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim. Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra... Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana... Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi... Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi... Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta... Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım. Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım. Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim. Namusun önemini öğrendim evde... Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim. Gerçeği öğrendim bir gün... Ve gerçeğin acı olduğunu... Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da “lezzet” kattığını öğrendim. Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim. Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim. Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ... Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur ... MEVLANA Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 ATEŞE, SUYA VE RÜZGARA ... uçurumu güz, tahta bir masanın kıyısında aylarca bekletilmiş bir mektubum ben yazılırken gövdemde yıpranmışlık yırtıkları, imlamda bir yığın hata anlamım bilmem ki kaç okumalık belki de yazım, şekilsiz kalıyordur hayata … /görünmez acıya gönülsüz atılmış bir düğümün her çözülüşünde ilmeğinde kalan izleridir sözlerimde rastladığın sızı …/ * hiçbir yol ayrımında susmamış bir mektubum ben adresim kısacık, hemen gözlerinin ucu ve uzun cümlelerimin ırmaklığındandır, kağıdımın bütün nemi bu yüzden dayanıksızım, incinirim hemen ne olur, ne olur beni usul oku olur mu … /aldırma nefesimde sendeleyen kedere aslında bir boşluğun en içten sesidir sesim ki aldanma çığlıksızlığına harflerimin bir aşkı bir de uçurumu ikisini de ikisini de varlığını terk edip karışınca ancak işitirsin …/ * tarihi atılmamış bir mektubum ben ilk cümlem nisan yağmurlarıydı, hani salkım saçak son satırımsa, akasyalar kuruduğundaydı, hazan ve sıkılır mısın bilmem ama bir katlayışınla bile susarım, öyle uzun uzadıya yormam yine de gönül ister ki sen hiç bıkma hiç … hiç … hiç … hatta olmasın ama olur ya hani kapılıp da bir rüzgara, savrulursam ben savrulursam bir gün ve düşersem bir ateşin içine biçare, sürgün o ateşin içindeyken de ben o ateşin içindeyken de sen, bir an bile tek bir an bile ayırma gözlerini benden bil ki, yanarken ateşe ve saçıldığım rüzgarla serpildiğim suya yine seni yine seni mırıldanırım ben külümü bile sana sevdasız sanma … ____ ^^ 27 Mart 2010 Cumartesi, SAFAK Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2010 ADAM,HAYAT VE ÖLÜM... En yakın sabaha doğru yol alıyorum İçi sevinç dolu bir mabet bulunduğum yer Sen benim çocuğumsun hayat Gözümden bile sakındığım Ölüm yaşamadığın yerlerde Hani rengârenk boyalı bir akşam alacasında Seninle ufka bakarak seni konuşmuştuk Biraz endişeli Biraz da gergin Konumuz geleceğin üzerine hayaller kurmaktı “Ölüm de benim bir parçam” demiştin “Ölümü de benden say Ben sende değil Sen bende büyüyeceksin” dedin “Ne muhteşem bir sembiyoz bu Ne inanılmaz alış veriş Derin bak Yüzeyde ışık yansır derinde kırılır Renklerine ayrışır Ve renkler Bilir misin? Aynı hızla yarışır Ben maviyim” En yakın sabahlar Seni benden çalan gecelerde Derinlerdeyim Mavinin uzanamadığı zamanlardayım Gökyüzünde asılı duruyorsun Bulutlar oyun ediyor Yaşadığım kadar zamanım olsa O zaman ölümü senden sayacağım Oğuzkan Bölükbaşı Alıntı
Φ yasark Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2010 Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2010 MAVİLERE UYANMAK yedi iklim geçer, ağarıp solan güz ışıklarından yalan pencerelere doğru... uykularda olur ne olursa yangınlar, takvim ziyanları, gömülü sevdalar... iksir gibi yayılır hücrelerimin rehavetine ıslaklığın düş tüccarları ağır mesaidedir... uykularda olur ne olursa, talanlar ve beton serinliği inşaat halindeki aşkların... uykularda ölür ne ölürse, kıpırdayan su gülümseyen yel... yedi iklimin oralarda kavalını kırmış bir çobandır gökyüzü, aklında new orleans heybesinde caz! yedi iklimin bar olduğu yerdedir uykunun alkol imparatorluğu kalabalık avındadır bakışlar... uykularda olur ne olursa, bitmez efkar kırları bazı saçlarda ve ölüm gibi suskunluklar açar derin kuyularda... ve şaka gibi ve sarsak sarsak ve kımıl kımıl bir yaşamaktır MAVİLERE UYANMAK en kesif karanlıklara kafa tutan gözlerinin mavisine kuşanmak... senin kanatların var, benim köylü yüreğim... operada tezek kokusu bu şehirdeki varlığım! .. beni taşıyacak vesaitim yok bu caddeüstü sevdada ellerinden gayrı.. 'gayrı dayanamam ben bu hasrete' ya beni de yitir ya sen de git beni götürdüğün yere... türküleri sev yalan kahkahalardan uzak dur canımın suyuyla yıka ellerini.. aklımın maharetiyle giydir en mavi yerlerini... senin adın buzul mavisi! çünkü mavilerde uyur, benden sana geçen sende beni kalkındıran ne varsa! sevdiğim, açlığımın uzak ufku, her sabah; güneşten ne zaman işaret alırsan ne zaman dar gelirse soluğun böyle uzun sarılmaklara, fikrini kurcalarsa eğer açık korkular, işte o zaman mavilere, mavilere uyandır beni... Yılmaz Erdoğan Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2010 su ... birazcık toprak kaldı avuçlarımda vurulan son güvercinimi gömdüğüm o günden göğümün mavisi birazcık kaldı sonra muhtemeldir ki içimin güvercinsizliğinden kalbim rüzgarı çalınmış salıncak, böyle ne vakittir kıpırtısız gülüşümde sevinç biraz, hüzünle suç ortaklığımız artarken azıcık kalmış ciğerlerimde hep ayrı düşmeye meyilli nefes yarın azalmış takvimlerde, içim dünlerime küsmüşken umut birazcıkmış takat, birazcık yol, biraz eskimiş ömrümün yırtığı büyürken can, biraz kalmış içimde ki ruhum, o biraz da üşürken yine de yine de yine de ben hiçbir çiçeği ardımda bırakıp gitmedim hiçbir çiçeği bırakıp gitmedim, o bana “su” demişken … ____ ^^ 17 Nisan 2010 Cumartesi, ŞAFAK Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 25 Nisan , 2010 üç noktadan önce ... - gemiyi ilk kimler terk eder, ben bilmem son kalanı mıdır vefalı olan, bana sormayın ama en dürüstümüz en dürüstümüz hep masaldır, masal hani bir varmış, bir yokmuş diyerek ilk sözüne başlayan - yarısı sökük, yarısı yamalı bir geçmişte ve yaz güzeli incecik bir kiraz ağacının gölgesinde yan yana durmuş denize dalgın dalgın bakan esmer çocuklardık biz denize bakan esmer çocuklar hiç unutmadım … * düşleri renkli, gerçekleri siyah beyaz bir ömürde fukara avuntusuydu umut yine o vakitler hayal desen aynı, bezirgan yüküyle ve eski zaman fotoromanlarıyla aynı kağıdın renginde kare kare, sayfa sayfaydı sarılmalar ayrılıklarsa hep ağır çekim iki yürek bir sağanak iki hıçkırık bir kucaklaşmak sonra ? sonra yeniden şarkılarda sen kaldırımlarda yağmur bulutlarda ben yaşar giderdik yaşar giderdik be çiçek çalmasaydı ayrılığın zilleri erkenden … hiç unutmadım … yine böyle yarısı duvar yarısı yalnız iki ayrı şehirde pay edilmiştik biz pay edilmiştik, yarım yarım her ikisine ve uzadıkça talihimiz gibi kıvrılan yolların kavuşma tedirginliğinde tek bir bakış tek bir bakış bile kafiydi bize ve tek bir nefes, ikimize de yeterdi nasıl da tebessümle giderdik el ele her yenilgiye hiç unutmadım …. ne zaman aralansa yüzüne dökülen saçların görürdüm, yaralı akan bir ırmaktı gözlerin sevmek işte o zamanlar, gözlerine vurgun bir tesadüf bağlanmak bir göz kırpımı kadar kısa benimse, kökleri kalbimde bir kiraz ağacı bir senin sularına bir benim dallarıma, uçar dönerdi kumrular ben aşk derdim sen elbet bir gün uyanılacak bir rüya ama yine de yine de mutsuzluk, tek kelime dahi alamazdı ağzımdan tek kelime dahi alamazdı ve dökülmekle bitmezdi kirazın çiçekleri dallarımdan adım başı bir rüzgar çıkmasaydı bahtımıza … hiç unutmadım … çok, çok önceydi bu ömürden belki bir ömür, belki de iki intihar kadar evveldi ve üst üste yazlara kinaye peş peşe kışlar çoktan yürek takvimlerimize serilmişti şimdi hangimizin kibrit çöpü hayaliydi avucunda sönen şimdi hangimizin sokakta kalmış gecesiydi aşk ve ilk kuruyan yaprak, hangimizin bitmeyeceği sanılan sevgisiydi hala dilime sızı söylesem hala canıma diken sustuğum oysa gizli gizli kökleri kalbimde o kirazın dallarını kırıp yakarak içimi sıcak tutmaya çalışsam da ben hayattı ve aslında buralarda da oldukça soğuktu ama yine de yine de donmazdı donmazdı ateşperest dudaklarımda sana büyüttüğüm şarkılar ve yakmakla bitmezdi kirazın dalları yalnızca yalnızca, ikimize yetecek kadar kalsaydı yalanlar kalmadı ve uykusu kayıp gecelerin birinde ben tutup yastığı kaldırdım hafifçe sen altına yazdığın notu bıraktın usul sabah uyanınca buldu aşk üç noktadan önce yirmi dört harf ; “hatırlama beni uyandığında …” hiç unutmadım … ve hiç uyumadım oysa çoktan bitmişti masal … ____ ^^ 25 Nisan 2010 Pazar,ŞAFAK Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2010 Merhaba Elif, eğer okuyorsan bunları ismini forum sayfasında görünce uzun zamandır uğramadığım şiir formunu düşürdünüz yadıma, dedim bir şiir ekleyeyim gecenin bu derin saatinde, aydınlatmasa da geceyi küçük bir ışık olur belki!!! ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla Bazan sessiz sedasız ipekten kanatlarla Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla. Ne olur bir gün beni kapında olsun dinle Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle Kaç defa çıkıp gittim buralardan yeminle Ama her defasında geri döndüm seninle Hangi düğüm çözülür, nazla, sitemle, kinle Ne olur bir gün beni, kapında olsun dinle. Şaşırdım kaldım işte, bilmem ki nemsin? Bazan kızkardeşimsin, bazan öpöz annemsin Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin Eksilmeyen çilemsin Orada ufuk çizgim, burda yanım yöremsin Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin Çaresizim çaremsin. Şaşırdım kaldım işte bilmem ki nemsin? Yavuz Bülent BAKİLER Muhabbetle... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2010 Bağlanmayacaksın Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. "O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın. Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden. Çok sevmezsen, çok acımazsın. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin. İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları... Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. "O benim." diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, yada pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak... CAN YÜCEL Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.