Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Baskın Oran DTP'lileri şok etti...(Baskın Oran kimdir?)


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

"Baskın Oran Kimdir?" Sorusuna Tokat gibi Cevap !

 

 

 

Tanımayanlar için Türk siyasetinin yeni santraforu Prof. Baskın Oran:

 

 

1945 İzmir doğumlu. Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni 1968'de bitirdi.

 

1969'da aynı fakültede asistan oldu.

 

12 Mart 1971 darbesi sırasında okuldan uzaklaştırıldı ve Danıştay kararıyla 1972'de geri döndü.

 

1974'te doktorasını bitirdi.

 

12 Eylül 1980 darbesi sırasında Kasım 1982'de yardımçı doçentken YÖK kararıyla görevine son verildi.

 

Temmuz 1983'te İdare Mahkemesi tarafından görevine iade edildi.

 

Göreve döndüğü gün 1402'yle sıkıyönetim tarafından görevinden tekrar alındı.

 

Ankara'da sıkıyönetim sona erdikten sonra önce İdare Mahkemesi'nin, sonra Danıştay'ın kararıyla Ekim 1990'da SBF'deki görevine iade edildi.

 

1991'de doçent, 1997'de Uluslararası İlişkiler profesörü oldu.

 

Ağustos 2006'da emekli oldu.

 

Milliyetçilik, Azınlıklar, Türk Dış Politikası, Din-Devlet İlişkileri üzerine çalışıyor.

 

Agos ve Radikal İki'de haftalık yazılar yazıyor.

 

70 kadar bilimsel makalesi yanı sıra 13 kitabı var. Bunların arasında sayabileceğimiz birkaçı, 'Azgelişmiş Ülke Milliyetçiliği-Kara Afrika Modeli', 'Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu', 'Atatürk Milliyetçiliği-Resmi İdeoloji Dışı Bir İnceleme', 'Devlet Devlete Karşı', 'Küreselleşme ve Azınlıklar', 'Türk Dış Politikası'.

İngilizce ve Fransızca olarak da "Başka bir Türkiye ve Dünya Mümkün!" diyebiliyor!

 

 

................................................................................

..................................................

 

 

Baskın Oran 1945'te İzmir'de doğdu. Saint Joseph ve İzmir Atatürk Lisesinden sonra Siyasal Bilgiler Fakültesini bitirdi.SBF'de Uluslararası İlişkiler asistanı olarak 1974'te doktorasını tamamladı. 1982'de YÖK kararıyla, 1983'te de 1402 uygulamasıyla görevine son verildi. 1990'da Danıştay kararıyla tekrar SBF'ye döndü. Aydınlık gazetesinde haftalık yazıları neşredildi.

 

 

İlgi Alanı:

Milliyetçilik, küreselleşme, azınlıklar, Türk dış politikasının teorisi

 

 

Diğer Görevler:

- Avrupa Konseyi ECRI nezdinde Ulusal İrtibat Görevlisi

- Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyesi

 

 

Kitapları

1) Azgelişmiş Ülke Milliyetçiliği, Kara Afrika Modeli, güncelleştirilmiş 3.basım, Ankara, Bilgi Yayınevi., 1997 (396s.)

2) Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, güncelleştirilmiş 2.basım, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1991 (349s.)

3) Atatürk Milliyetçiliği, Resmî İdeoloji Dışı Bir İnceleme, genişletilmiş 5.basım, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1999 (312s.)

4) Kenan Evren’in Yazılmamış Anıları, 9.basım, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1990 (287s.)

5) Kenan Evren’in Yazılmamış Anıları - Son Defter, 4.basım, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1990 (206s.)

6) Nerde O Eski Mapusaneler, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1991 (232s.)

7) Devlet Devlete Karşı, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1994 (239s.)

8) Kalkık Horoz - Çekiç Güç ve Kürt Devleti, genişletilmiş 2.basım, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1998 (389s.)

9) Yunanistan’ın Lozan İhlalleri, Ankara,

  • Cevaplar 68
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Prof. Baskın Oran için "Ders veremez" kararı

 

 

 

 

Mülkiye, Rektörlük müdahalesine direndi

Prof. Baskın Oran için "Ders veremez" kararı

 

Mülkiye'nin 150 yıllık tarihi nice müdahale girişimiyle doludur. Fakülte kiminde gerilemiş, kiminde mücadele etmiştir. Bugünlerde Rektörlük, emekliliğe zorlanan Prof. Dr. Baskın Oran'ın ders vermesini engellemeye çalışıyor. Ve Mülkiye, tarihine yaraşır şekilde direniyor

 

 

Prof. Dr. Baskın Oran benim hocam... 70'lerin sonlarında bizim "Uluslararası Politika" derslerine asistan olarak girerdi. Derslerini kaçırmamak için ne mümkünse yapardık.

Aradan neredeyse 30 sene geçti.

Baskın Hoca sadece Mülkiye'nin değil, Türkiye'nin de en itibarlı isimlerinden biri haline geldi.

Hâlâ onun dersine girmek için yarışır Mülkiyeliler...

Son dönem dersinin müptelaları arasında, Emniyet tarafından kendisine tahsis edilen yakın koruması da var.

Bu sayede pek yakında Emniyet teşkilatı "küreselleşme ve azınlıklar" konusunda uzman bir koruma elemanı kazanacak.

 

"Uygunsuzdur"

Geçenlerde bir tatsızlık oldu.

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Prof. Dr. Baskın Oran'ın Mülkiye'de gelecek dönem "Milliyetçilik, Küreselleşme, Azınlıklar" dersini vermesini "uygun görmedi".

Böyle bir şey, Oran'ın 37 yıllık akademisyenlik kariyerinde ilk kez başına geliyordu.

Peki Oran, bu konuda uluslararası düzeyde bir uzman sayılırken, eserleri ders kitabı olarak okutulup sınıfı öğrencilerce dolup taşarken niye Rektörlük ona kırmızı kart gösteriyordu?

Bir dönem Türkiye'sinde akademisyenliğin durumunu belgelemek açısından bu ilginç vakayı ayrıntılarıyla yazmak istiyorum.

 

Resmi rapordan sanık

Mesele geçen sene başladı.

Baskın Hoca için zor bir seneydi. "Demokratikleşme reformu" çerçevesinde kurulan Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu'nda görev almış, devletin isteği üzerine Prof. İbrahim Kaboğlu'yla birlikte bir "İnsan Hakları Raporu" kaleme almıştı.

Ancak rapor beğenilmemiş, hakkında "devletin yargı organlarını aşağılamak" suçlamasıyla dava açılmıştı.

Bir yandan o davanın savunmasını hazırlıyor, bir yandan gelen tehditlerle baş etmeye çalışıyordu.

İnsan hakları savunucularının destek için mahkemeye koştuğu günlerde Oran'ın bağlı olduğu üniversiteden pek az yönetici vardı ortalıkta...

Kendilerinden bir akademisyenin görüşlerinden dolayı yargılanmasını görmezden gelmeyi tercih etmişlerdi.

Baskın Oran o davadan beraat etti.

İşe bakın ki, o dönemde Amerika'da Utah University Press, Prof. Oran'ın, kendi alanındaki en kapsamlı araştırma sayılan 1600 sayfalık "Türk Dış Politikası" kitabını basmak istemişti.

Oran yargılandığı günlerde ülkesinin dış politikasını dünyaya tanıtacak kitabın güncelleştirilmesi ve tercümesiyle uğraşıyordu.

Üstüne, Oxford Üniversitesi'nden üç aylık bir davet geldi. Orada da dört konferans verecekti.

 

Erken emekli oldu

O günlerde biz, "Mülkiye belgeseli"ni hazırlıyorduk. Baskın Hoca da danışmanımızdı ve Oxford için bavul topluyordu.

Odasına gittiğimde yerde büyük kutular gördüm. "Bunlar ne?" diye sorduğumda "Doçentlik jüri paketleri" dedi. Dördü asil üyelik olmak üzere çok sayıda doçentlik tezinin jürisine atanmıştı. Gitmeden önce bütün bu tezleri okuması gerekiyordu.

Üniversiteye bir yazı yazarak 1969'dan beri Mülkiye'de hoca olduğunu, 1974'ten beri yurtdışına araştırmaya gitmediğini, şimdi Oxford daveti nedeniyle meslek yaşamında ilk defa olmak üzere jüri görevinden affını istediğini belirtti.

Ankara Üniversitesi Rektörlüğü bu mazereti reddetti.

Prof. Oran yeni bir dilekçeyle Rektörlük'e bir kez daha müracaat etti. Yine reddedildi.

O da bunun üzerine bir erken emeklilik dilekçesi yazdı: "Böyle bir üniversitede daha fazla kalmak istemiyorum. Artık zamanımı, kitaplarım ve eşim arasında bölüştürerek daha verimli kılmak istiyorum" dedi.

"Hoca arkadaşlarım ve öğrencilerimin zarar görmemeleri için bölüm talep ederse, yerim doldurulana dek, makul bir süre kimi derslerimi vermeye devam edebileceğimi düşünüyorum" diye ekledi.

Ve emekli oldu. Mülkiye de, yok yere çok değerli bir hocasından oldu.

 

Ders veremez

Oxford'da ziyaretine gittiğimde buruk bir rahatlık içindeydi.

37 yıllık üniversitesinden sessiz sedasız ayrılmış, uzakta zamanını sevgili eşi Feyhan ve kitapları arasında bölüştürmüştü.

Öğrencilerinden fazla uzak kalamayacağını söyledim. Dönüşte bazı derslere devam edebileceğini belirtti.

Nitekim bu yıl başında Mülkiye, Hoca'nın "Milliyetçilik, Küreselleşme, Azınlıklar" dersini programa aldı. Prosedür gereği, her yıl olduğu gibi bu öğretim yılında okutulacak dersleri ve öğretim üyelerini Rektörlük'e bildirdi.

Ancak 23 Şubat 2007 tarihinde Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras imzasıyla SBF'ye bir yazı geldi ve "Prof. Oran'ın fakültenizde ders vermesi uygun görülmemiştir" denildi.

Mülkiye, tarihi boyunca daha çok baskı dönemlerinde ve ara rejimlerde gördüğü müdahalelerden biriyle daha karşı karşıyaydı.

 

Fakülte direniyor

Rektörlük, "Böyle bir üniversitede daha fazla kalmak istemiyorum" diyen birinin üniversitede ders vermeye devam etmesinin tutarsızlık olduğu görüşündeydi.

Prof. Oran ise "Üniversiteye kızıp asistanını ve öğrencisini 'dövmek' bendenizin üniversite anlayışıma yabancıdır" diyordu.

Lakin bu kez fakültenin başında, hocaların ve öğrencilerin saygısını, sevgisini kazanmış Prof. Dr. Celal Göle vardı.

Göle, Rektörlük'ün kararına uymadı.

Geçen hafta Prof. Oran'dan Fakülte Kurulu kararı gereğince derslere devam etmesini istedi.

 

Karar yere düştü

 

Halen Baskın Hoca derslerini vermeye devam ediyor.

Ve polemiğin nasıl biteceği merakla bekleniyor.

Neresinden bakılsa hicap verici bir durum...

150 yıllık geleneği olan bir fakültede hangi hocanın ders verip hangisinin veremeyeceğine Rektörlük'ün burnunu sokmasına mı acırsınız...

Okulun en sevilen hocalarından birinin erken emekliliğe zorlanmasına mı?

İstediği an özel vakıf üniversitelerinde ciddi maaşlarla ders verebilecek olan Baskın Hoca'nın, Mülkiye'de kalması ödüllendirilecek yerde cezalandırılıyor.

Ama neyse ki Mülkiye bu müdahaleyi ciddiye almayıp bildiği yolda devam ediyor.

Darısı diğer üniversitelerin başına...

Gönderi tarihi:

Baskın Oran DTP'lileri şok etti

 

 

 

 

22 Temmuzda yapılan seçimde İstanbul 2. bölgeden bağımsız milletvekili adayı olan ancak seçilemeyen Prof. Dr. Baskın Oran, Diyarbakır"daki patlamanın terör örgütü tarafından üstlenilmesiyle ilgili olarak "Çocukların ölmesine neden olan bomba atılıyor, (Biz bunu askeri otobüs geçecek) diye atmıştık" diyorlar" dedi.

 

Bazı "Sivil Toplum Örgütleri", grup toplantısına katılarak DTP"ye desteklerini dile getirdiler.

 

DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, bu çerçevede ilk sözü Baskın Oran"a verdi. Demirtaş, Prof. Dr. Oran için, "Bir milletvekili olarak aramızda olması gerekirken, kaderin cilvesi nedeniyle aramızda bulunmayan Baskın Oran"ı kürsüye davet ediyorum" ifadesini kullandı. Kürsüye gelen Oran, bu sözlere atıfta bulunarak, "iki ailenin kızıyla ilgili aklına bir fıkra geldiğini, ancak bu kürsüden bu fıkranın anlatılamayacağını" söyledi.

 

"Meclise gelememesini "kaderin cilvesine" bağlayan Demirtaş"a teşekkür eden Oran, buraya çay kahve içmeye gelmediklerini belirtti.

 

Milliyetçiliğin, her yerde başını alıp gittiğini savunan Oran, "Biz sizi Türk milliyetçiliğine karşı desteklemeye geldik. Yalnız bir milliyetçiliğin bir günden bir güne, bir başka milliyetçilikten hiçbir farkı yoktur. Biz sizi aynı zamanda Kürt milliyetçiliğine karşı desteklemeye geldik" dedi.

 

Oran, Kürt dernekleri ile yapılan toplantı sonrası kendisine yöneltilen ilk sorunun "Kürtçe biliyor musun?" olduğunu ifade ederek, "Bu konuda çok şey söylemek istemiyorum. Çocukların ölmesine neden olan bomba atılıyor, biz bunu askeri otobüs geçecek diye atmıştık" diyorlar. Uzun laf, anlamayana söylenirmiş. Özet olarak şunu söylüyorum; biz sizi her türlü milliyetçiliğin saldırısından, sabotajından ve sizi bir Türkiye partisi olmaktan alıkoymaya çalışanlara karşı desteklemeye geldik" dedi.

 

Türkiye Yeşilleri Eş Başkanı Bilge Contepe de Meclise gelirken, 5-6 yerde arandıklarını ileri sürerek, kendilerine potansiyel suçlu muamelesi yapıldığını, ellerindeki bildirilerin alındığını savundu.

 

Bu durumu kınadıklarını ifade eden Contepe, "Toplumsal talepleri Meclise taşımalıyız. Meclis kapısı bu derece kapalı olduğu sürece demokrasi bu toplumda artmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

 

"Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur de! Girişimi" adına konuşan Ayşe Demirbilek, DTP"li vekillerle dayanışmayı önemsediklerini, çünkü demokrasiye ve demokratik çözümlere taraf olduklarını söyledi.

 

 

...........................................................................

 

 

Prof. Dr.Baskın Oran, Diyarbakır'daki patlamanın terör örgütü tarafından üstlenilmesiyle ilgili olarak "Çocukların ölmesine neden olan bomba atılıyor, (Biz bunu askeri otobüs geçecek) diye atmıştık' diyorlar" dedi.

 

Bazı "Sivil Toplum Örgütleri", grup toplantısına katılarak DTP'ye desteklerini dile getirdiler.

 

DTP Grup Başkanvekili Selahattin Demirtaş, bu çerçevede ilk sözü Baskın Oran'a verdi. Demirtaş, Prof. Dr. Oran için, "Bir milletvekili olarak aramızda olması gerekirken, kaderin cilvesi nedeniyle aramızda bulunmayan Baskın Oran'ı kürsüye davet ediyorum" ifadesini kullandı.

 

Kürsüye gelen Oran, bu sözlere atıfta bulunarak, "iki ailenin kızıyla ilgili aklına bir fıkra geldiğini, ancak bu kürsüden bu fıkranın anlatılamayacağını" söyledi. "Meclise gelememesini "kaderin cilvesine" bağlayan Demirtaş'a teşekkür eden Oran, buraya çay kahve içmeye gelmediklerini belirtti.

 

Milliyetçiliğin, her yerde başını alıp gittiğini savunan Oran, "Biz sizi Türk milliyetçiliğine karşı desteklemeye geldik. Yalnız bir milliyetçiliğin bir günden bir güne, bir başka milliyetçilikten hiçbir farkı yoktur. Biz sizi aynı zamanda Kürt milliyetçiliğine karşı desteklemeye geldik" dedi.

 

Oran, Kürt dernekleri ile yapılan toplantı sonrası kendisine yöneltilen ilk sorunun "Kürtçe biliyor musun?" olduğunu ifade ederek, "Bu konuda çok şey söylemek istemiyorum. Çocukların ölmesine neden olan bomba atılıyor, biz bunu askeri otobüs geçecek diye atmıştık' diyorlar. Uzun laf, anlamayana söylenirmiş. Özet olarak şunu söylüyorum; biz sizi her türlü milliyetçiliğin saldırısından, sabotajından ve sizi bir Türkiye partisi olmaktan alıkoymaya çalışanlara karşı desteklemeye geldik" dedi.

Gönderi tarihi:

Türk ulusunu Ermeni soykirimla suclayan bir prof.un Türk üniversitesinde degil Ermeni üniversitelerinde görev yapmasi bence daha yerinde olur kanaatindeyim.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Doğru söze ne hacet de işte doğru söyleyeni dokuz köyden kovuyorlar...

 

Prof. Dr. Baskın Oran, "Solda bağımsız ortak aday” olarak İstanbul 2. bölgeden seçimlere katıldığında DTP kendisini destekleyeceğini açıklamıştı hatırlarsanız ama daha sonra ne oldu kader, cilveli çıktı. Eee kader cilveli olunca da DTP, Baskın Oran ile aynı bölgeden il başkanı Doğan Erbaş’ı Baskın Oran'a karşı aday olarak gösterdi... Sonuç ne oldu? Ne baskın Oran ne de Doğan Erbaş kazanabildi.. Kaderin cilvesi işteee...

 

DTP'YE BASKIN!!!!! dedikleri de bu olsa gerek...

 

"Yalnız bir milliyetçiliğin bir günden bir güne, bir başka milliyetçilikten hiçbir farkı yoktur. Biz sizi aynı zamanda Kürt milliyetçiliğine karşı desteklemeye geldik"

 

Türk ulusunu Ermeni soykirimla suclayan bir prof.un Türk üniversitesinde degil Ermeni üniversitelerinde görev yapmasi bence daha yerinde olur kanaatindeyim.

 

saygilarla

 

 

Sizi değil sadece bu zihniyete hakim olan herkesi kınıyorum... Bu düşünce yapısı ırkçılığın ta kendisidir... Ne Atatürk, ne de Atatürk'ün bahsetiği Milliyetçilik böyle bir düşünce yapısını asla ve kata kabul etmez... "Atatürkçüyüm" diye geçinmiyorsundur umarım...

 

Atatürk Miliyetçiliği, kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından bir ulus yaratma amacını ortaya koymaktadır. Atatürk’ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar dahilinde, bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktır. Atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımından uzak, ortak yurttaşlık temelindedir. Kemalistlerin anlayışına göre milliyetçilik temelde Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü korumayı ve ülkenin birliğini tehdit edebilecek ayrılıkçı akımları engellemeyi amaçlar." Recep Peker 1931 yılında bu sorunu şöyle anlatıyordu:

 

"Bizim aramızda yaşayan, politik ve sosyal bağlarla Türk milletine ait olan tüm vatandaşlarımızı biz kendi insanlarımız olarak düşünürüz: aralarında 'Kürtçülük', 'Çerkezlik' ve hatta 'Lazlık' gibi fikirler ve duygular yerleşmiş olsa bile, onlar bize aittir. Mevcut yanlış anlayışlar ancak mutlakiyet yönetimlerinin ve uzun süren tarihsel baskıların ürünüdür ve biz en içten çabalarımızla bunları ortadan kaldırmayı görev sayıyoruz." [2]

 

VE AYRICA;

 

" b]Fransa Parlementosu'nun tartıştığı"Ermeni Soykırımını İnkar Etmeyi Cezalandırma" yasa tasarısını, b]Liberation Gazetesinde[/b] yayımladıkları bir bildiriyle kınayabilecek kadar düşünce özgürlüğüne inandıklarından, düşüncelere saygı duyduklarından ve olaylara tek yönlü bakmadıklarından dolayı Baskın Oran'ı, Elif Şafak'ı, Halil Berktay'ı, Etyen Mahçupyan'ı, Murat Belge'yi, Müge Göçek'i ve Ragıp Zarakolu'nu da kutluyorum... Farkındaysanız bu kişilerin hepsi aynı zamanda "Ermeni Soykırımı olmuştur" diyen kişiler...

 

 

 

 

 

 

_____________

1. Paul Dumont (1999). Kemalist İdeolojinin Kökenleri. Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999). Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 49-72) içinde. s.55.

 

2. Paul Dumont (1999). Kemalist İdeolojinin Kökenleri. Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999). Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 49-72) içinde. s.55.

Gönderi tarihi:
Türk ulusunu Ermeni soykirimla suclayan bir prof.un Türk üniversitesinde degil Ermeni üniversitelerinde görev yapmasi bence daha yerinde olur kanaatindeyim.

 

saygilarla

 

katılıyorum

 

"soykırım" "ağır" bir suçlamadır.

 

marketten bisküvi çalmak gibi birşey değildir.

Gönderi tarihi:

Sizi değil sadece bu zihniyete hakim olan herkesi kınıyorum... Bu düşünce yapısı ırkçılığın ta kendisidir... Ne Atatürk, ne de Atatürk'ün bahsetiği Milliyetçilik böyle bir düşünce yapısını asla ve kata kabul etmez... "Atatürkçüyüm" diye geçinmiyorsundur umarım...

 

Atatürk Miliyetçiliği, kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından bir ulus yaratma amacını ortaya koymaktadır.

 

bu insanlar Türk ulusunu soykırımla suçlayarak hangi amaca hizmet ediyorlar peki?

Gönderi tarihi:

Ayrıca sözde soykırımı destekleyen kişiler neden ifade özgürlüğünden yana olsunlar ki?

Amaçları ne olabilir?

Gönderi tarihi:
Ayrıca sözde soykırımı destekleyen kişiler neden ifade özgürlüğünden yana olsunlar ki?

Amaçları ne olabilir?

 

Bu cevap verilmesi gerektiğini düşündüğüm bir soru degil... Çünkü bu soru anlamlı bir soru degil... iyi okumadığını düşünerek yazıyı tekrar kopyalayacağım hatta açıklayacağım da... Öncelikle soykırım mevzusunu tartışma çabası içinde değilim, yazdıklarımdan çıkacak olan bu olmamalıdır...

 

 

"Fransa Parlementosu'nun tartıştığı"Ermeni Soykırımını İnkar Etmeyi Cezalandırma" yasa tasarısını, Liberation Gazetesinde yayımladıkları bir bildiriyle kınayabilecek kadar düşünce özgürlüğüne inandıklarından, düşüncelere saygı duyduklarından ve olaylara tek yönlü bakmadıklarından dolayı Baskın Oran'ı, Elif Şafak'ı, Halil Berktay'ı, Etyen Mahçupyan'ı, Murat Belge'yi, Müge Göçek'i ve Ragıp Zarakolu'nu da kutluyorum... Farkındaysanız bu kişilerin hepsi aynı zamanda "Ermeni Soykırımı olmuştur" diyen kişiler...

 

 

Neden düşünce özgürlüğü;

 

İnsanlar bireysel olarak istediklerini düşünmekte özgürdürler... Hiçkimse, hiçkimse için "sen şunu düşünemezsin" diyemez veya bunu yasaya, kanuna bağlayamaz... İşte bu aşamada Fransa'nın "Ermeni Soykırımı Olmamıştır" demeyi suç sayması ne kadar yanlışsa, "Ermeni Soykırımı Olmuştur" diyen bir kişiyi veya kişileri de suçlamak, bir takım haklarından (çalışma, yaşama vb. gibi) men etmek veya "Ermeni Soykırımı Olmuştur" demeyi yasaklamaya çalışmak da o kadar yanlıştır.

 

Bu kişiler, tam da buna istinaden Fransa'yı almış oldukları bu kadardan dolayı kınamışlardır... Peki Fransa'yı siz kınamıyor musunuz? Bu sizin düşünce özgürlüğünüz oluyorsa o halde bu insanların da bunu Fransa'da kınamış olmalarının düşünce özgürlüğüyle çelişen yönü nerede?????

 

Üstelik yazımda adı geçen insanlar, "soykırım olmuştur" düşüncesini kabul eden insanlar ama bu onların "soykırım olmamıştır" diyen insanların düşüncelerine saygı duymalarına engel olmamıştır ki bu yasayı kınamaktan geri durmamışlardır. Bu düşünce özgürlüğüdür işte... Aynı zamanda Düşüncelere saygı duymaktır.. Sizin düşünceniz ne kadar özgür? Siz ne kadar saygı duyuyorsunuz düşüncelere?

 

Ee söz buraya dayanmışken bir de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne göz atmakta faydar vardır sanırım...

 

MADDE 2: Herkes; ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka inançlarına bakılmaksızın eşit haklara sahiptir. İnsanlar ulusal ve toplumsal kökenleri, zenginlikleri, doğuş farklılıkları ya da herhangi başka bir ayrım gozetılmeksizin bu bildirgede belirtilen tüm haklardan ve özgürlüklerden yararlanabilirler.

 

Madde 19- Herkesin görüş ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, karışmasız görüş edinme ve hangi yoldan ve hangi ülkede olursa olsun bilgi ve düşünceleri arama, alma ve yayma özgürlüğünü içerir.

 

anlaşılmıştır sanırım -_-

 

Ayrıca sözde soykırımı destekleyen kişiler neden ifade özgürlüğünden yana olsunlar ki?

Amaçları ne olabilir?

 

hala aynı soruyu sorma konusunda ısrarlı mısın?

Gönderi tarihi:
Bu cevap verilmesi gerektiğini düşündüğüm bir soru degil... Çünkü bu soru anlamlı bir soru degil... iyi okumadığını düşünerek yazıyı tekrar kopyalayacağım hatta açıklayacağım da... Öncelikle soykırım mevzusunu tartışma çabası içinde değilim, yazdıklarımdan çıkacak olan bu olmamalıdır...

 

sözde soykırımı savunanların, ifade özgürlüğünü savunması ne kadar anlamlı?

Gönderi tarihi:
sözde soykırımı savunanların, ifade özgürlüğünü savunması ne kadar anlamlı?

 

 

SAVUNMAYANLARIN, ifade özgürlüğünü savunması ne kadar anlamlı? diye bir soru da ben size sorabilirim ama sormuyorum. Çünkü sorunun mantığı hatalı.. Zihniyet bu şekilde devam ettikçe, soruyu istediğin gibi evir çevir yine de olmayacak... O yüzden bence boşuna uğraşmayalım.. Ben anlatmak istediklerimi yukarıda anlattım, eger senin de anlatmak istediğin birşeyler varsa, buyur anlat... Dinliyorum...

Gönderi tarihi:

soykırım dediğin şey, öyle bakkaldan sakız aşırmak gibi değil, çok ağır bir suçlama

 

insan atalarının böyle birşey yaptığını kabul edebilir mi?

 

kaldı ki bu Ermeniler, çeteler kurup, Osmanlı'nın dağılmasından istifade, Türkler'i öldürüyorlarmış

 

sen de hem kurtuluşun için mücadele et hem de birisi seni içten vursun

 

senin evinde olsa bu olay, sen dışarı atmaz mısın olay çıkaranları?

Gönderi tarihi:

Burası enteresan olmadı mı yine... Sen o halde soykırımı kabul ediyorsun yaniiii ;) "Soykırım olmuştur" diyorsun bu durumda yanlış mı anladım..

Gönderi tarihi:
Burası enteresan olmadı mı yine... Sen o halde soykırımı kabul ediyorsun yaniiii ;) "Soykırım olmuştur" diyorsun bu durumda yanlış mı anladım..

soykırım, insaları durup duruken yerinde öldürmektir,

 

bu insanlar bizi öldürüyorlarmış

 

buna kendini savunmak denir

 

ey insanlar!

 

düşünün...

Gönderi tarihi:
soykırım, insaları durup duruken yerinde öldürmektir,

 

bu insanlar bizi öldürüyorlarmış

 

buna kendini savunmak denir

 

ey insanlar!

 

düşünün...

 

Soykırım böyle tanımlanamaz, bu soykırım tanımı değildir... istersen sen de bir bak, belki senin dediklerini daha iyi anlatacak uygun bir tanım da sen bulabilirsin... Biraz daha düşünerek, heyecanlanmadan, sakinliğini koruyarak yazarsan sanki daha iyi olacak gibime geliyor... Çünkü ne dersen de, cümlelerinden çıkan anlam şu;

 

Bunlar bize hainlik etti, bizi öldürmeye kalkıştı, biz de kendimi savunmak için onları kırdık".. Hani meşrulaştırılmış bir soykırım durumu çıkardın ortaya yazdıklarınla... Eee öyle diyorsan öyle olsun, düşüncene saygım var, ne diyimmmm :D

 

Bu arada ben de araştırdım, bi bak istersen... Zahmet olmazsaaaa...

 

genel kabul görmüş soykırım tanımı, 31 Temmuz 1950 yılında resmen yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde yerini bulmuştur. Bu tanıma göre; “Ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen;

 

a. Gruba mensup olanların öldürülmesi,

 

b. Grubun mensuplarına ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilmesi,

 

c. Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam

şartlarını kasten değiştirmek,

 

d. Grup içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak,

 

e. Gruba mensup çocukları zorla başka bir gruba nakletmek,

 

fiillerden herhangi biri soykırım suçunu oluşturmaktadır.”

Gönderi tarihi:
Bu tanıma göre; “Ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen;

 

kendi cevabını kendin veriyorsun

 

ortadan kaldırılmak istenen Türkler'di

 

biz kendimizi savunduk

 

durup duruken neden Ermenileri ortadan kaldırmak istiyelim ki?

 

bana ne naparsa yapsın derdim herhalde

Gönderi tarihi:

Eger sizde zorla Baskin Oral gibi Türk ulusuna nasil olursa olsun illede soykirim damgasi vurulsun diye cabaliyorsaniz Baskin Oran'i savunmanizi dogal karsiliyorum.Neyin kavgasini vermeye calisiyorsunuz.Tarihte soykirim olmamistir kim bunu iddia ediyorsa yalan söylüyor ve Türk ulusu ile sorunu vardir.

Kelimeleri kendinize göre sekillendirip bundan bu anlam cikartirim sundan bunu cikartirim demenizin altinda yatan sey balgibi soykirimdir.Diasporanin kitaplarini Ethem Mahcupyan'i veya Elif Shafaki okudugunuz kadar birtazda karsi kesimleri okuyun hatta Ermeni tarihcilerinide okuyun ve tarihin nasil oldugunu ögrenin.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Tamam işte sorun burada... Sürekli bir kısırdöngü içerisindesin... Diyorsun ki;

ortadan kaldırılmak istenen Türkler'di

biz kendimizi savunduk

 

yani bu durumda sen de açık olarak ifade ediyorsun ki kendimizi korumak için, biz bunu yaptık... Ama Türkiye'nin bu konudaki tezi bu değildir...Şöyle ki;

 

"Osmanlı bir çok cephede savaşırken, Ermenilerin doğuda Ruslar’la birlikte Türklere saldırarak katliamlarda bulunuyorlardı. Ayrıca Osmanlı’nın bir çok şehrinde isyanlar sürüyordu. Osmanlı İmparatorluğu bu katliamların ve ayaklanmaların önüne geçebilmek için ve daha fazla kan dökülmemesi düşüncesiyle önce çeşitli şehirlerdeki Ermenileri tutuklama kararı aldı. (24 Nisan 1915) 27 Mayıs 1915’te de Sevk ve İskan Kanunu’na göre özellikle doğudaki Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu’nun yine toprakları olan Irak, Suriye ve Lübnan gibi şehirlere göç ettirilmesi kararlaştırıldı. "

 

Yani bize göre soykırım olmamıştır, zorunlu göç yani tehcir gerçekleştirilmiştir. Fakat senin "soykırım, insanları durup duruken yerinde öldürmektir," şeklindeki tanımın, savaş ortamı için çok geçerli bir söz değildir. Çünkü ortada bir savaş varken birilerini durduk yere öldürme durumu söz konusu olamaz...

 

Ayrıca soykırımın haklı veya haksız tarafı yoktur... Yani kendimizi savunduk derken sen onları öldürdük çünkü kendimizi savunmamız gerekiyordu, aksi takdirde onlar bizi öldürecekti gibi bir anlam arama çabası içerisindesin...Bu bir savaş getirisidir. Savaş varsa ölümler de olur... Yani bir savaşın içerisindeyiz, herkes kendince bir çıkar bulmaya çalışmakta... Ermeniler de buna dahil... Bu durumda ben de senin dediklerinden cıkardığım bu sonucu yukarıda verdiğim soykırım tanımından yola çıkarak şu maddeyle istersem çürütebilirim;

 

“Ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen;

Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak, yaşam şartlarını kasten değiştirmek, soykırım suçunu oluşturmaktadır.”

 

Burada yaptığım aslında başından beri soykırımın var oldugunu savunmak degildi... Bunu savunmuyor olmanın ne kadar arkasında oldugunu kavrayabilmekti ki sen bile farkına varmadan bunun var olduğunu söyleyebildin... Bence kendini biraz daha tart, bu konuyu biraz daha araştır... Bu konuda tartışmak için yeterli bilgiye sahip olduğunu zannetmiyorum.. Daha sonra istersen yine tartışırız... Demem o ki; ben ne soykırımı kabul edenleri ne de etmeyenleri kınıyorum... Düşünce ne olursa olsun saygılıyımdır. saygılı olamayacağım tek şey kötü veya zararlı, canlı varlığını tehdit eden, herhangi bir düşüncenin eyleme geçirilmesidir. Bu benim genel tavrımdır... Umarım anlayabilirsin... Bir örnekle anlatmam gerekirse;

 

İnsan sevdiğini kıskanır, ama kıskandığı için öldüremez...

Ya da

Nefret ettiğin birisinin ölmesini istersin bunda kınanacak birşey yoktur, bu senin düşüncendir ve senin duygularınla senin yaşantınla oluşmuştur, bunu senden başka kimse anlayamaz ama eger nefret ettiğin kişiyi öldürürsen o zaman bu kınanmalıdır... Cezalandırılmalısın...

 

İşte bu yüzden düşünce suç olamaz... Düşüncelerinden dolayı insanlar yok edilemez, hayattan ve bir takım yaşam haklarından alıkonulamaz.

 

Başından beri tartışmak istediğim konu soykırım değil diyorum ama sen beni ne yaptın ne ettin bu noktaya kadar getirdin… Fakat ben bir yolunu bulur yine anlatmak istediğimi anlatırım… Nihayetinde başa dönmenin zamanı gelmiştir.. En başından beri gelmek istediğim nokta şudur. Asıl tartışılması gereken de budur… Soykırım sen veya ben tarafından tartışılarak çözülecek bir konu degildir… Bu konu tarihçilerin kapsamı içindedir… ben daha mütevazi takılmayı ve şu konuyu tartışmayı öneriyorum..

 

Türk ulusunu Ermeni soykirimla suclayan bir prof.un Türk üniversitesinde degil Ermeni üniversitelerinde görev yapmasi bence daha yerinde olur kanaatindeyim.

 

saygilarla

 

katılıyorum

 

"soykırım" "ağır" bir suçlamadır.

 

marketten bisküvi çalmak gibi birşey değildir.

 

Böyle düşündüğünüz için sizi suçlayamam, ama size katılmak zorunda da değilim… Sizi eleştirmeyeceğim, siz kendinizi eleştirin, bu söylediklerinizin düşünce özgürlüğüyle ilgisini siz bulun… Ha düşünce özgürlüğü diye bir şey yoktur diyorsanız o halde tartışmaya da gerek yok… Ee biz böyle düşünüyoruz bize ne diye saygı duymuyorsun madem bu durumda, diyorsanız zaten sizi böyle düşündüğünüz için suçlamıyor olmam size size saygı duyduğumdandır, kendinizi eleştirin demem ise kendinize saygı duyup duymadığınızı anlamanız içindir. Benden bu kadar..

Gönderi tarihi:

yok düşünce özgürlüğü var da, soykırım yalanını uyduranların ha bir de karşı görüşleri engellemeyin demesi ne kadar mantıklı dedim

 

ayrıca yazdıklarımdan soykırım destekler sözler çıkarmanız sizin düşünce gücünüzü belli eder

 

ben de diyorum ki hal böyleyse

 

siz dahil

 

herkes ne yaptığına baksın

 

insan yaptığı işlerden belli olur

 

....velhasılı kelam

Gönderi tarihi:
yok düşünce özgürlüğü var da, soykırım yalanını uyduranların ha bir de karşı görüşleri engellemeyin demesi ne kadar mantıklı dedim

 

ayrıca yazdıklarımdan soykırım destekler sözler çıkarmanız sizin düşünce gücünüzü belli eder

 

ben de diyorum ki hal böyleyse

 

siz dahil

 

herkes ne yaptığına baksın

 

insan yaptığı işlerden belli olur

 

....velhasılı kelam

 

 

aynen katılıyorum

 

saygılarımla

Gönderi tarihi:

Bu düşünce özgürlüğünün işine geldiği gibi kullanılmasıda beni rahatsız etmekte..ermeni soykırımı vardır diyen bir vatandaşımız..fransayı kınamış..çok ulvi…alkışlayalım bizde..

 

Bu düşünce özgürlüğü değildir arkadaşım..bu düşünce özgürlüğü adı altında insanların beynine bomba koymaktır..

 

Kurtuluş savaşında yaşananlar..tarihin önünde cevabını bulacaktır tabi ki ama kaçan taraf belli..yanlı düşünceler belli..ben buna işbirlikçiler belli diyicem..

 

Savunduğun gerçeklerin arkası önü dolumu değil mi?..öyle bir durumdayız ki öyle bir karanlık üzerimize doğru gelmekteki..bu fikirleri savunan AYDIN dediğimiz kişiler halkı bilinçlendireceğine.. ne idüğü belli sivil toplum örgütleriyle.. dtp'ye yani terör işbirlikçilerine.. yanınızdayız mesajı veriyor..

 

Gözlerim yaşardı..

 

şu tanım yada bu tanım hangi ülkeyi engellemiş ki..bir bakarsak dünyaya.. kendi ettikleri zulüm ortadayken utanmadan bu yasaları çıkarıp birde ahkam kesenler kime haklı gelir bilemem ama..

 

asıl bu ülkeler ne yaptığına baksın..kanlı ellerini medeniyet diye uzatmasın sağa sola...

 

her şey göründüğü gibi olsaydı...

Gönderi tarihi:
Bu düşünce özgürlüğünün işine geldiği gibi kullanılmasıda beni rahatsız etmekte..ermeni soykırımı vardır diyen bir vatandaşımız..fransayı kınamış..çok ulvi…alkışlayalım bizde..

 

Bu düşünce özgürlüğü değildir arkadaşım..bu düşünce özgürlüğü adı altında insanların beynine bomba koymaktır..

 

Kurtuluş savaşında yaşananlar..tarihin önünde cevabını bulacaktır tabi ki ama kaçan taraf belli..yanlı düşünceler belli..ben buna işbirlikçiler belli diyicem..

 

Savunduğun gerçeklerin arkası önü dolumu değil mi?..öyle bir durumdayız ki öyle bir karanlık üzerimize doğru gelmekteki..bu fikirleri savunan AYDIN dediğimiz kişiler halkı bilinçlendireceğine.. ne idüğü belli sivil toplum örgütleriyle.. dtp'ye yani terör işbirlikçilerine.. yanınızdayız mesajı veriyor..

 

Gözlerim yaşardı..

 

şu tanım yada bu tanım hangi ülkeyi engellemiş ki..bir bakarsak dünyaya.. kendi ettikleri zulüm ortadayken utanmadan bu yasaları çıkarıp birde ahkam kesenler kime haklı gelir bilemem ama..

 

asıl bu ülkeler ne yaptığına baksın..kanlı ellerini medeniyet diye uzatmasın sağa sola...

 

her şey göründüğü gibi olsaydı...

:clover:

Gönderi tarihi:
Sizi değil sadece bu zihniyete hakim olan herkesi kınıyorum... Bu düşünce yapısı ırkçılığın ta kendisidir... Ne Atatürk, ne de Atatürk'ün bahsetiği Milliyetçilik böyle bir düşünce yapısını asla ve kata kabul etmez... "Atatürkçüyüm" diye geçinmiyorsundur umarım...

 

Atatürk Miliyetçiliği, kökeni ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından bir ulus yaratma amacını ortaya koymaktadır. Atatürk’ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar dahilinde, bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktır. Atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımından uzak, ortak yurttaşlık temelindedir. Kemalistlerin anlayışına göre milliyetçilik temelde Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlüğünü korumayı ve ülkenin birliğini tehdit edebilecek ayrılıkçı akımları engellemeyi amaçlar." Recep Peker 1931 yılında bu sorunu şöyle anlatıyordu:

 

"Bizim aramızda yaşayan, politik ve sosyal bağlarla Türk milletine ait olan tüm vatandaşlarımızı biz kendi insanlarımız olarak düşünürüz: aralarında 'Kürtçülük', 'Çerkezlik' ve hatta 'Lazlık' gibi fikirler ve duygular yerleşmiş olsa bile, onlar bize aittir. Mevcut yanlış anlayışlar ancak mutlakiyet yönetimlerinin ve uzun süren tarihsel baskıların ürünüdür ve biz en içten çabalarımızla bunları ortadan kaldırmayı görev sayıyoruz." [2]

 

VE AYRICA;

 

" b]Fransa Parlementosu'nun tartıştığı"Ermeni Soykırımını İnkar Etmeyi Cezalandırma" yasa tasarısını, b]Liberation Gazetesinde[/b] yayımladıkları bir bildiriyle kınayabilecek kadar düşünce özgürlüğüne inandıklarından, düşüncelere saygı duyduklarından ve olaylara tek yönlü bakmadıklarından dolayı Baskın Oran'ı, Elif Şafak'ı, Halil Berktay'ı, Etyen Mahçupyan'ı, Murat Belge'yi, Müge Göçek'i ve Ragıp Zarakolu'nu da kutluyorum... Farkındaysanız bu kişilerin hepsi aynı zamanda "Ermeni Soykırımı olmuştur" diyen kişiler...

 

 

 

 

 

 

_____________

1. Paul Dumont (1999). Kemalist İdeolojinin Kökenleri. Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999). Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 49-72) içinde. s.55.

 

2. Paul Dumont (1999). Kemalist İdeolojinin Kökenleri. Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999). Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 49-72) içinde. s.55.

umarım sizde Atatürk milliyetçisiyim demesiniz!

Baskın oran yaptıkları ve yapacakları bellidir her zaman kutuplaşma yaratan biridir..şimdi siz baskın oranıda Atatürçü yapmayın sakın!

Gönderi tarihi:
Bu düşünce özgürlüğünün işine geldiği gibi kullanılmasıda beni rahatsız etmekte..ermeni soykırımı vardır diyen bir vatandaşımız..fransayı kınamış..çok ulvi…alkışlayalım bizde..

 

Bu düşünce özgürlüğü değildir arkadaşım..bu düşünce özgürlüğü adı altında insanların beynine bomba koymaktır..

 

Kimin beynine konuyor bu bomba... Benim mi, senin mi, hangimizin? Kim seni düşündüklerinden çevirebilir ki... Bomba mı? Bombayı koyanlar mı? Kim? Herkes düşündüğüyle vardır... Düşünce özgürlüğü denilen şey bomba değildir... Bomba olan, düşüncenin özgür olamayışıdır...Düşünceye silah işlemez, çünkü düşünce etten kemikten yapılmamıştır... Düşünce bu yüzden işte özgürdür... Düşünce özgürlüğünün bombayla da hiçbir ilgisi yoktur...

 

Kurtuluş savaşında yaşananlar..tarihin önünde cevabını bulacaktır tabi ki ama kaçan taraf belli..yanlı düşünceler belli..ben buna işbirlikçiler belli diyicem..

 

Savunduğun gerçeklerin arkası önü dolumu değil mi?..öyle bir durumdayız ki öyle bir karanlık üzerimize doğru gelmekteki..bu fikirleri savunan AYDIN dediğimiz kişiler halkı bilinçlendireceğine.. ne idüğü belli sivil toplum örgütleriyle.. dtp'ye yani terör işbirlikçilerine.. yanınızdayız mesajı veriyor..

 

oyle bir mesaj vermiyor... aksine diyor ki eger kürt milliyetçiliği yapacak olursanız sizin de karşınızdayız diyor.. Tekrar okumanı tavsiye edeceğim Frozen

 

“Milliyetçiliğin, her yerde başını alıp gittiğini savunan Oran, "Biz sizi Türk milliyetçiliğine karşı desteklemeye geldik. Yalnız bir milliyetçiliğin bir günden bir güne, bir başka milliyetçilikten hiçbir farkı yoktur. Biz sizi aynı zamanda Kürt milliyetçiliğine karşı desteklemeye geldik" dedi.”

 

Buradaki yergiyi anlamamış olma şansın yok…

 

Gözlerim yaşardı..

 

şu tanım yada bu tanım hangi ülkeyi engellemiş ki..bir bakarsak dünyaya.. kendi ettikleri zulüm ortadayken utanmadan bu yasaları çıkarıp birde ahkam kesenler kime haklı gelir bilemem ama..

 

asıl bu ülkeler ne yaptığına baksın..kanlı ellerini medeniyet diye uzatmasın sağa sola...

 

kimseye gelmez... Gelmemiş de zaten... Benim de anlatmaya çalıştığım buydu ama işte demek ki anlatamamışım ya da anlaşılmamış...

 

her şey göründüğü gibi olsaydı...

 

sorun da burada hiçbir şey görüldüğü gibi degil... hatta yazıldığı ya da okunduğu gibi de değil, öyle de görülmüyor... nasıl istenirse öyle görünüyor, nasıl istenirse öyle yorumlanıyor... Önemli olan ne istediğin ve nasıl istediğin... Ne gördüğün, ne görmediğin, ne göremediğin, ne görebildiğin ya da ne görmeye çalıştığın değil...

Gönderi tarihi:
umarım sizde Atatürk milliyetçisiyim demesiniz!

Baskın oran yaptıkları ve yapacakları bellidir her zaman kutuplaşma yaratan biridir..şimdi siz baskın oranıda Atatürçü yapmayın sakın!

 

Ben o yazdıklarımla düşündüklerimi, düşüncelerimi paylaşmadım.. yani yazdıklarımdan ne benim Atatürk milliyetçisi, ne miliyetçi, ne komunist, ne sağcı, ne solcu, ne soykırım idiasında bulunan ne de bulunmayan birisi oldugumu cıkarabilirsiniz. Ben sadece tartıştım, iddia edenlerle iddia ettikleri konuyu tartıştım... Bu öncelikle böyle biline...

 

Eğer ne olduğuma dair bir iddianız oluşmuşsa bu sizin kendi iddianızdır üstüme alınmam..Siz beni kendi belirlediginiz kalıpların içine sokabilirsiniz belki ama ben sizin belirlediginiz kalıpların içinde değilim sayın kaplan-200...

 

Ve ayrıca Baskın Oran için Atatürk milliyetçisi, Atatürkçü falan demiyorum, bunu diyecek kadar mantıksız olamam... Her zaman kutuplaşma yaratan biri dediğinize göre çok iyi tanıyor olmanız lazım, o halde bana böyle bir soru sormanız mantıksızlığın dik alası olur...

 

Ne

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.