Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Türkiye'nin din devleti olup olamayacağı ile ilgili bir yazı sizlerle paylaşmak istedim

 

"Türkiye dinî bir hegemonya altına giriyor", "Laik Cumhuriyet elden gidiyor", "Şeriat geliyor" ve "Din devleti kuruluyor" sözleri, sadece az yenince lezzetli olan kabak yemeğine benziyor.

Bu yüzden Deniz Baykal'ın son günlerde "Yeni Anayasa" hazırlıklarını "din devletine gidişi kolaylaştıracak bir düzenleme" olarak nitelemesini ve bu iddiasını her vesile ile tekrarlamasını farklı şekilde anlıyoruz. "Laiklik elden gidiyor" söylemi, politika üretemeyen, kendisine oyun alanı açamayanların en son savunma hattı. Kabak, çok yense de nihayetinde bir yemek. Zaten bu yemeği önümüze koyanlar tadına bile bakmıyorlar; sadece yememizi istiyorlar. Silah zoruyla bile zor yenen bu tatsız nevaleyi, Baykal istedi diye yiyecek miyiz?

 

Türkiye'de politikanın şifreleri oldukça sade. Şayet işler yolundaysa, hükümet vaziyete hakimse, muhalefete söyleyecek bir şey kalmadıysa; işte tam o esnada laiklik hızla elden gitmeye, din devleti kurulmaya başlanıyor. 27 Nisan günü aniden bu konuda ciddî bir tehlike belirdiğini tek tek örnek olaylarla öğrenmedik mi? Ertesi günü de bu tehlikelerden hiçbirinin mevcut olmadığını, hükümetin dik duruşuyla anlamadık mı?

 

Politikanın bu basit şifresini şu şekilde deşifre edelim. AK Parti hükümetinin, onun bir kısmı kandırılmış olan yandaşlarının gerçekten, tam da Baykal'ın dediği gibi bir din devleti kurma niyetleri olduğunu varsayalım. Şeytanca bir planla, takiyye yaparak ve demokratik yöntemleri kullanarak aşama aşama din devletini kurmaya çalışan bir gizli teşkilatlanma var. Evet bu komploya da bütünüyle inanalım. Ama yine de geride ciddi bir sorun kalıyor. Bu "din devleti"nin ne olduğunu bilen var mı? İktidar kimin hakkı olacak, hangi kurallar egemen olacak, devlet teşkilatı nasıl işleyecek? Kendisini peygamber zannedip kural koyan birkaç marjinal İslâmcı dışında, "din devleti" hakkında mantıklı üç cümleyi arka arkaya kurabilecek birilerini bulabilir miyiz? Daha ötesi, bütün bir İslâm tarihi boyunca bu "din devleti"nin bir örneği var mı? Tarih boyunca sadece zalim olmayan yöneticilere itaati tavsiye eden büyük imamlar başta olmak üzere İslâm ulemasını yan yana getirip, bu "din devleti"nin ne olduğunu sorsak, içlerinden bir bilen çıkar mı? Bütün İslâm tarihi boyunca örneği olmayan ve kimsenin de bilmediği din devletini AK Parti nasıl kuracak? Bu bir sır ise, toplumun yarısı bilmediği şeyin peşinden niye gitsin? Kimsenin ne olduğunu bilmediği ve örneği de bulunmayan bir devlet biçimi nasıl bir tehlike oluşturacak?

 

Her zaman söylediğim gibi Türkiye seçkinlerini değiştiriyor. İktidarı ele geçiren yeni seçkinler enerjik bir şekilde sorunları çözmeye girişince eskiler paranoyaların arkasına saklanarak direnmeye çalışıyor. Somut politikalara karşı çıkıp, demokratik alternatifler üzerinden muhalefet yapamayınca ideolojik duvarların arkasına saklanıyorlar. Yeni YÖK Başkanı göreve başlarken "yasakları kaldıracağım" deyince herkesin açıktan "yasakçı" kesilmesi gibi. Yeni YÖK Başkanı'na en çok muhalefet eden rektörlerin yeni dönemde soruşturulmalarına artık izin verilecek olanlar olması, bu yasakların neyi koruduğunu göstermiyor mu?

 

Teorik olarak Türkiye'de "din devleti" kurulması ihtimali mevcut. Böyle bir devlet şeklinin mevcudiyetini bilen sadece CHP olduğuna göre, kâğıt üzerinde bu ihtimal çok az görünüyor. Eski gücünü ve nüfuzunu kaybedenler, çıkarları tehlikeye girenler tıpkı geçmişte "şeriat isteriz" diyenler gibi ayağa kalkıyor. Geçmişte şeriat isteyenler de, statükonun değişmesine, çıkarlarının zedelenmesine karşı çıkanlardı. Demek ki bugün "şeriat tehlikesi" görenler ile geçmişte "şeriat isteriz" diyenler aynı familyadan geliyorlar.

 

Artık "Kaç kişiyiz?" sorusuyla marjinalliklerini fark edip mevcutlarını saymaya kalkanları, Che ve Atatürk resimlerini yan yana koyarak Türkiye'ye renk katan bir paranoya topluluğu olarak kabul edebiliriz. Yalçın Küçük'ü seyrederken hep gençliğimden kalma bir dalga konusu aklıma geliyor: "Ayol faşist, kahrol e mi?" Yalçın Küçük, efemine ses tonuyla teatral erkeksi sertliğini, akıldışı komploları dile getirmek için yerli yersiz kullanırken nasıl seyirlik ve eğlencelik bir adama dönüyorsa: hayatımızı da bu "kaç kişi" olduklarını merak edenlerle renklendirebiliriz. Ama CHP'yi hâlâ ciddî bir demokratik aktör olarak görmek isteriz ve "din devleti" kurma işini Baykal'a yakıştıramayız.

 

Mümtazer Türköne

Gönderi tarihi:

Türkiye DIN devleti oldu bile.o yaziyi yazan ve bu foruma tasiyan heralde neler oldugunun farkinda degiller veya aman sende taktigini uyguluyorlar.

Din devleti nasil olunurmus acaba,anlatsanizda bizde ögrenmis olsak.Türkiyenin din devleti olup olamiyacagini soran ve kaleme alan kisi önce sunu cevaplasaydi daha iyi olurdu;

TÜRKIYE ACABA LAIK BIR ÜLKEMI HALA.?

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Bencede Türkiye din devleti oldu bile...

Türkiye'de kriterler dine göre değerlendiriliyor, insanlar arası yardımlaşma bile dinine göre değerlendiriliyor...

Türkiye'de halk kıvamına getirildi bundan sonra islam cumhuriyeti kuruluyor, yasalar şeriate göre belirlenecek deseler vatandaşın kılı kıpırdamaz... söz konusu olan din çünkü yani vicdanlara ve akıllara egemen oldular...

Gönderi tarihi:

Kaymakamdan camiye davet!

 

Karamürsel Kaymakamı, ilçe protokolü ve kamu personeli ile bayramlaşma randevusunu camiye verdi.

 

Karamürsel Kaymakamı Ramazan Mangaloğlu, Kurban Bayramı’nda bayramlaşmak için ilçesindeki kamu kurumları ile siyasi parti ilçe teşkilatları ve sivil toplum örgütlerine resmi yazı gönderdi. 11 Aralık 2007 tarih ve B054VLK4414001/870/406 sayılı yazı ile ilçedeki protokolü ve kamu görevlilerini bayramlaşmak için Merkez Camii’nde olmalarını istedi. Kaymakam Mangaloğlu, resmi yazısında, “Mübarek Kurban Bayramı münasebetiyle tüm kamu personeli ve Karamürsel halkının Kurban Bayramını kutlar saygılar sunarım. Karamürsel halkı ve Kamu görevlileri ile Bayramlaşma 20 Aralık 2007 Perşembe günü Bayram Namazından sonra İlçemiz Merkez Camii’nde olacaktır” dedi.

 

 

haber linki;

Gönderi tarihi:
YÖK Başkanı türban formülünü açıkladı:

"Anayasa Mahkemesi kararı olabilir, siz de görmeyip bir sürü insanı rahatlatabilirsiniz"

 

YÖK Başkanı Özcan, başörtüsü sorunuyla ilgili Anayasa Mahkemesikararlarının hatırlatılması üzerine de

sorunun çözümü için bunlara gerek olmadığını savundu.

Özcan, ''Onların savlarını biliyorum. Bunlar, üniversitenin dışında konmuş yasaklardır.

Mahkemelerle ilgilidir. Bu bakış meselesidir. Öyle bir kural olabilir.

Ama siz onu önemli görmeyebilirsiniz, bir sürü insanı rahat ettirirsiniz.

Biz öyle bir sonucun çıkacağını ümit ediyoruz'' diye konuştu.

 

Haber linki;

 

Güncel gelişmeleri izlemek yeterli, Ne devleti olunmaya çalışıldığını kavramak için...

Gönderi tarihi:

Ama ne yazık ki; bazıları ya işlerine geldiğinden görmek istemiyor bunları yada deve kuşu gibi kafalarını kuma gömmüşler.Ne derseniz deyin, anlamayacaklardır zaten ne devletine dönüştürüldüğümüzü.

Gönderi tarihi:

Vardı zaten... taaa Cumuhriyetin kuruluşunda Kemalizim ideolojisinin getirdigi İlimli İslam modeli var.. Var olan birsey neden ''Olacak'' ya da ''Oldu'' ya da da ''Oluyo deniliyoki...

 

belkide Kemalistilerin özerlerinden atmak icin bahane buldukları bi parti var İktidarda...

Gönderi tarihi:

Aklima birsey geldi ,onu anlatmak uzun sürecek fakat ülkemizde hergün bu olaylari genellikle karsilasiyoruz bunu yazili basini takip ettigimizdede bütün ciplakligiyla görebiliriz..ama en kötüsü halkin herkesiminde bu kelimenin hakim olmasi saglaniyor!! INANCINI KAYBETME? kabaca anlatalim evine hirsiz giriyor seni soyuyor vede giderken inancini kaybetme diyor iste o anda soyulan inanca siginiyor ve arkasindan hirsizi ugurlamayada unutmuyor.. iyi aksamlar.

 

 

Efendi Türkler

Gönderi tarihi:
Vardı zaten... taaa Cumuhriyetin kuruluşunda Kemalizim ideolojisinin getirdigi İlimli İslam modeli var.. Var olan birsey neden ''Olacak'' ya da ''Oldu'' ya da da ''Oluyo deniliyoki...

 

belkide Kemalistilerin özerlerinden atmak icin bahane buldukları bi parti var İktidarda...

 

Tarikatleri, tekke ve zaviyeleri kapatan Mustafa Kemal'in Kemalist devrimleri ılımlı islam ideolojisi getirdi öyle mi? Gerçekçi bir düşünce olmadığı gibi sanırım laf ola diye söylenmiş...

 

Hilafeti kaldırmasaydı ne olacaktık? Devrim yapmasaydı, ne olacaktık?

 

Söylediğin şey içinde tek doğru Kemalist devrimin yapıldığı anda buna karşılık karşı devrim atağını başlatan ve dini duyguları suistimal ederek çıkar elde edenler 84 yılda bu hale geldiler... artık din vicdanlarda yaşanır olarak kalmadı din bir kimlik oldu ve artık bir devlet yapısı haline geldi... dindar adamlar devlet adamı olarak seçilirken aslında ne olduğunu anlamayanlar ya da anlayıpta anlamamazlıktan gelenler bütün kinlerini Mustafa Kemal'e ve onun kurduğu Cumhuriyeti yıkmaya yönelttiler...

 

dinciler ile kürtçüler dün olduğu gibi bugünde işbirliği halindeler... millet olmaktan ümmet olmaya hatta vatandaş olmaktan kul olmaya doğru gidiyorlar... çünkü dini bu şekilde anlayan ile etnik kökenini dayatanların ortak kültürü özgürlük ve demokrasi anlayışından gelmiyor onlar sömürü düzeninde yaşamayı hak olarak görüyorlar...

Gönderi tarihi:

Kemalizmi bilen biliyor bilmeyende Kemalizmi kendi kafasina göre nasil anlamissa öyle yorumluyor.Kemalizmde Ilimli Islam diye birsey yoktur,Kemalizmde herkesin dinini tam ögrenme önerisi vardir.Eger dini ögrenmek Ilimli Islam oluyorsa acaba radikali nasil oluyor.Kemalizmi birileri dinsizlik diye yorumluyor birileride Ilimli Islam Kemalizmde vardi diyor.Iki görüste yanlis ve Kemalizme atilmis camurdur.AKP yi savunabilmek icin(Cünkü akp birilerine umut oldu,yapistilar eteklerine aman akp canim akp ver bana bir elma sekeri demeye basladilar.)AKP nin yapmaya calistiklarini iyi ve olumlu gösterebilmek icin mümkün olan her yola basvuruyor bu basvurmalarda Atatürküde kendi ideolojilerine alet ediyorlar.

Atatürk bu ulusa bagimsiz olma onurunu verdi,Türk devletinin bagimsiz ve üniter yapisi Atatürke olan hincin hersahada artmasinida beraberinde getirdi.Iste saldiriliarin asil nedenide budur.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

kemalizm-ulus devlet-laiklik-çağdaşlaşma-kadın hakları-güzel sanatlar-milli duruş ve dış politika----- hepsinin ruhuna el fatiha.sıcak para,borçlanmaya dayalı tüketim ekonomisi,kazandığındığından hakettiğinden iyi yaşama hırsıyla tüm cumhuriyet değerlerini elleriyle tersiyle itti necip halkımız.hayırlı uğurlu olsun.rahmetli babam,normal dışı ve sürdürülemez durumlar için sonuna bak derdi.yaşayıp göreceğiz.

Gönderi tarihi:

Türkiye bir hukuk devletidir. (hayır kanun devletidir ) diyenler olsada o ayrı bir tartışma konusu... Fakat ciddi anlamda kimse Türkiye'nin din devleti olduğunu söyleyemez söyleyenlerde bize göstersinler nasıl din devletiymiş Türkiye... Ben göremiyorum görmediğim bir şeyi sizlere anmatmamı beklemeyin benden... Burdan görenlere söylüyorum Türkiye din devletiyse bana gösterin din devleti olduğunu...(eskiden laik bir devlet iken şimdi din devleti olduysa şu şu şu yapılıyordu şimdi bu bu bu yapılıyor) diye yazın....

 

Öyle 'Türkiye zaten din devleti, bu konuyu buraya taşıyanlar bi şeyleri örtbas etmeye çalışıyorlar, yapılanları görmüyor musnuz.... vb sözler bırakın bunları her zaman dediğim gibi ya kanıt yada akla mantığa uygun sözler B)

Gönderi tarihi:

elde etmek istenilen şey yeni bir düzen ama sınırları küçüçük bir kabile ya da toprak parçası değil üzerinde değişim oyununu oynadığın topraklar 780 000 km sulak yerleri çıkarırsan 769 600 km :wub: burası 600 yıllık bir imparatorluğunun külleri üzerine kurulmuş zamanında sağlam olduğu için hala direnen Türkiye'nin gelişmesinin yegane çizgisi olan Cumhuriyetçilik,Milliyetçilik,Halkçılık,Laiklik,Devletçilik,İnkılapçılık hamurları ile kurulmuş olan ülke Türkiye Cumhuriyeti olduğu için yıkıp yeniden yapma iş çok zor :D bu nedenle işe küçük oluşumlardan başlayacaksın yavaş yavaş büyüyeceksin :( ...ilk önce mahalleler kuracaksın sonra baskılar yapacaksın yeni gelenleri arana almak için bir takım oyunlar oynayacaksın :unsure: kalabalıklaşacaksın ve bakacaksın 1 kaç hane ile olmuyor..gettolar kuracaksın küçük şehirler oluşturacaksın böyle yavaş yavaş büyüyeceksin. :excl: ..şöyle bakarsak cevremize en büyük ilimiz İstanbul içinde dahi bu tür küçük kasabalar oluşmaya başlamadı mı peki bu neden oluşuyor nasıl oluşuyor kimler buna yardımcı oluyor neden oluyor kimin dur demesi lazım kimler dur demiyor .. :angry:

 

sayın Funda Özkan'ın yazısı çok hoşuma gitti ...Türkiye bence din devleti olurmu değil konu Türkiye nasıl din devleti olur açısından olaya bakmak lazım...

"Heyecanla bekledim, bir hukuk adamı çıksın da "Ey Bahreyn merkezli Şamil Bank, siz ne diyorsunuz? Burası Türkiye. Şeriat kurallarına göre yapılacak inşaat projelerini destekleyeceğinizi hangi cüretle söylersiniz?" deyiversin.

Ya da bir CHP'li çıksın, konuyu Meclis'e taşısın. "Atatürk Türkiyesi'nde yabancı sermaye uğruna bir de şeriat sitesine mi kapıyı açacaksınız?" diye soru önergesi versin, İstanbul'un ortasına şeriat sitesinin kurulmasının Atatürk devrimlerinin neresine yakıştırılacağının hesabını sorsun.

Maalesef yok.

Kaç gün geçti ne bir savcıdan, ne bir CHP'liden tepki geldi.

10 Aralık günü Sabah gazetesinin ekonomi sayfasında şu haber çıktı:

'İstanbul'a şeriata uygun siteler yapılacak'

Bahreyn Merkezli Şamil Bank, Türkiye'de yapacağı yatırımlar için 90 milyon dolarlık yatırım bankası kurdu. Banka şeriat kurallarına göre yapılacak inşaat projelerini finanse edecek.

Bankanın yatırımlarına ilk adım olarak İstanbul Beylikdüzü'nde alacağı 40 bin metrekarelik araziyle başlayacağı duyuruldu. Şamil Bank, bu arazi üzerinde konut ve alışveriş merkezlerini kapsayacak geniş bir inşaat projesi hayata geçirmeyi planlıyor. Yapılan açıklamada hem Beylikdüzü projesi hem de henüz duyurusu yapılmamış olan benzer yatırımlarla ilgili gelişmelerin haziran ayına kadar yapılacak duyurularla ayrıntılı olarak tanıtımının yapılacağı vurgulandı. Duyurusu yapılacak diğer yatırımların İstanbul Boğazı bölgesinde gerçekleştirilecek lüks villalardan, orta gelir düzeyine yönelik konut projelerine kadar geniş bir yelpaze içerisinde bulunacağı belirtildi. Bankanın yatırım bölümü başkanı Ahmad Tayara ise bu bilgileri verdi: "Türkiye 2001 krizinin ardından büyük gelişme kaydetti. Pazarı yaklaşık bir yıldır takip ediyoruz. Müşterilerimize en iyi hizmeti verebilmek için ülkedeki en iyi gayrimenkul kuruluşları, hukuk şirketleri ve vergi danışmanlarıyla birlikte çalışmaya başladık. Yaptığımız yatırımların yüzde 60 kâr ile bize geri dönmesini planlıyoruz" dedi."

Bir araya geldiğim iş dünyası temsilcilerine bu haberi gösteriyorum. Ne mi tepki gösteriyorlar?

"Felaket, felaket. Ama biz bir şey yapamayız ki. Atatürkçü Düşünce Derneği falan bir şeyler desin, biz de destekleyelim. Biz ne de olsa işadamı örgütüyüz."

Sırf son iki gündür gazete sayfalarına şu iki haber yansıdı:

Kocaeli'nin Karamürsel İlçesi Kaymakamı Ramazan Mangaloğlu, ilçe protokülü ve kamu personeliyle bayramlaşma randevusunu camiye vermiş.

İstanbul Gaziosmanpaşa'da Kazım Karabekir İmam-Hatip Lisesi'ne sadece türbanlı kız öğrencileri taşımak için İETT otobüsü tahsis edilmiş.

Tepkiler üzerine kaymakan çark etti, 'harembüs' için de İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, "Yanlış anlaşılmış" diye açıklama yaptı.

Kendini bilmez kişiler elbette çıkmaya devam edecektir. Bahreynli bankanın yaptığı kurumsal bir icraat. Hadi diyoruz, hukuk adamları harekete geçin. "

Gönderi tarihi:
Türkiye bir hukuk devletidir. (hayır kanun devletidir ) diyenler olsada o ayrı bir tartışma konusu... Fakat ciddi anlamda kimse Türkiye'nin din devleti olduğunu söyleyemez söyleyenlerde bize göstersinler nasıl din devletiymiş Türkiye... Ben göremiyorum görmediğim bir şeyi sizlere anmatmamı beklemeyin benden... Burdan görenlere söylüyorum Türkiye din devletiyse bana gösterin din devleti olduğunu...(eskiden laik bir devlet iken şimdi din devleti olduysa şu şu şu yapılıyordu şimdi bu bu bu yapılıyor) diye yazın....

 

Öyle 'Türkiye zaten din devleti, bu konuyu buraya taşıyanlar bi şeyleri örtbas etmeye çalışıyorlar, yapılanları görmüyor musnuz.... vb sözler bırakın bunları her zaman dediğim gibi ya kanıt yada akla mantığa uygun sözler B)

 

Belki henüz değil ama çok yakında, bekleyin, göreceksiniz...

Gönderi tarihi:

Türkiye bir hukuk devletidir demek şu noktada yanlış olur. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti hukuk değil, kanun devletidir. Bu ülkede davalar 4-5-6-7-8-9 hatta 10 yıl sonra bile bitebiliyorsa hukuk işlemiyor demektir. Kanuna göre hareket ediliyor demektir. Kanun herşeyin üstünde olduğuna göre (günümüzde hukuktan bile) burası bir kanun devletidir.

 

Ayrıca Türkiye'de yargı zaten bağımsız değildir. Şimdi felaket senaryosu yapmanın anlamı yok. Yargı Adalet Bakanlığı'nın altındadır. Adalet Bakanı da halkın demokrasiyle getirdiği AKP'li bir bakandır. Yargı bağımsızdır evet bağımsız... :D

 

Gelelim asıl konuya. Türkiye din devleti olmaz olamaz buna da kimsenin gücü zaten yetmez. Halk istemedikten sonra hiç birşey olmaz. Bu halk %46'yı şeriatı getirsinler diye değil ekonomiyi düzeltsinler ve AB'ye giriş sürecini tamamlasınlar diye vermiştir. Onları oraya çıkaran indirmesini de bilir zaten. Bu halktır. Bağımsız bir halk...

 

Ve Ordumuz yaşasın... Yaşadıkça huzurlu olalım...

Gönderi tarihi:
Tarikatleri, tekke ve zaviyeleri kapatan Mustafa Kemal'in Kemalist devrimleri ılımlı islam ideolojisi getirdi öyle mi? Gerçekçi bir düşünce olmadığı gibi sanırım laf ola diye söylenmiş...

 

Hilafeti kaldırmasaydı ne olacaktık? Devrim yapmasaydı, ne olacaktık?

 

Söylediğin şey içinde tek doğru Kemalist devrimin yapıldığı anda buna karşılık karşı devrim atağını başlatan ve dini duyguları suistimal ederek çıkar elde edenler 84 yılda bu hale geldiler... artık din vicdanlarda yaşanır olarak kalmadı din bir kimlik oldu ve artık bir devlet yapısı haline geldi... dindar adamlar devlet adamı olarak seçilirken aslında ne olduğunu anlamayanlar ya da anlayıpta anlamamazlıktan gelenler bütün kinlerini Mustafa Kemal'e ve onun kurduğu Cumhuriyeti yıkmaya yönelttiler...

 

dinciler ile kürtçüler dün olduğu gibi bugünde işbirliği halindeler... millet olmaktan ümmet olmaya hatta vatandaş olmaktan kul olmaya doğru gidiyorlar... çünkü dini bu şekilde anlayan ile etnik kökenini dayatanların ortak kültürü özgürlük ve demokrasi anlayışından gelmiyor onlar sömürü düzeninde yaşamayı hak olarak görüyorlar...

 

80 sene iktidarlar değişse de degişmeyen iktidar olan kemalist partizanlikla bu ulkeyi yünetmedimi. ne yapt? ****** ****** ve sovenist, kerameti kendinden menkul hareketler disinda nedir urettigi? bununla da kalmadi, bu ulkenin asli kurucu ruhunu daima tezyif ve tahkir etti. bari bu 80 sene zarfinda yeni caliskan uretken kendince bir ahkami olan, bir ciddiyeti, bir durusu, bir agirligi, insani vakar ve heybeti olan bir topluluk getirebilseydi ama hayir ancak dunyaya gobeginizden bagli, dunya umurunun ****** olmus kimseleri, yasam formlarini uretti.

 

bide pkk(kürtçü deniliyorya simdi) irtica el ele vermis.deniliyor bu sekilde ancak 1930 model histerilerini kasir baska herhangi bir gerceklige temas edemez. pkk sorununu o ovunc kaynagi resmi gorusu kasimamis, cikarmamis gibi, asil yobazlik olan, hem de en kaba haliyle, pozitivizmi dayatmamis gibi ahkam keser durur ve ancak kendini tatmin etmis olur.

 

Esat bozkurt'un su sozleri belki piskin ifadelere yüksek perdeden cevap olur:"...türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. SAF TURK soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları, vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler..."

 

cumhuriyet 19 eylul 1930

Gönderi tarihi:
80 sene iktidarlar değişse de degişmeyen iktidar olan kemalist partizanlikla bu ulkeyi yünetmedimi. ne yapt? ****** ****** ve sovenist, kerameti kendinden menkul hareketler disinda nedir urettigi? bununla da kalmadi, bu ulkenin asli kurucu ruhunu daima tezyif ve tahkir etti. bari bu 80 sene zarfinda yeni caliskan uretken kendince bir ahkami olan, bir ciddiyeti, bir durusu, bir agirligi, insani vakar ve heybeti olan bir topluluk getirebilseydi ama hayir ancak dunyaya gobeginizden bagli, dunya umurunun ****** olmus kimseleri, yasam formlarini uretti.

 

bide pkk(kürtçü deniliyorya simdi) irtica el ele vermis.deniliyor bu sekilde ancak 1930 model histerilerini kasir baska herhangi bir gerceklige temas edemez. pkk sorununu o ovunc kaynagi resmi gorusu kasimamis, cikarmamis gibi, asil yobazlik olan, hem de en kaba haliyle, pozitivizmi dayatmamis gibi ahkam keser durur ve ancak kendini tatmin etmis olur.

 

Esat bozkurt'un su sozleri belki piskin ifadelere yüksek perdeden cevap olur:"...türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. SAF TURK soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları, vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler..."

 

cumhuriyet 19 eylul 1930

 

Sapla samanı birbirine karıştırmayın lütfen...

Gönderi tarihi:
80 sene iktidarlar değişse de degişmeyen iktidar olan kemalist partizanlikla bu ulkeyi yünetmedimi. ne yapt? ****** ****** ve sovenist, kerameti kendinden menkul hareketler disinda nedir urettigi? bununla da kalmadi, bu ulkenin asli kurucu ruhunu daima tezyif ve tahkir etti. bari bu 80 sene zarfinda yeni caliskan uretken kendince bir ahkami olan, bir ciddiyeti, bir durusu, bir agirligi, insani vakar ve heybeti olan bir topluluk getirebilseydi ama hayir ancak dunyaya gobeginizden bagli, dunya umurunun ****** olmus kimseleri, yasam formlarini uretti.

 

bide pkk(kürtçü deniliyorya simdi) irtica el ele vermis.deniliyor bu sekilde ancak 1930 model histerilerini kasir baska herhangi bir gerceklige temas edemez. pkk sorununu o ovunc kaynagi resmi gorusu kasimamis, cikarmamis gibi, asil yobazlik olan, hem de en kaba haliyle, pozitivizmi dayatmamis gibi ahkam keser durur ve ancak kendini tatmin etmis olur.

 

 

Önce bir kemalistlerin yaptıklarını irdelemek gerekiyor ,sonra da kendilerine "kemalist" diyenlerin yaptıklarını.

 

3 Mart 1924 -----Saltanat ve hilafetin kaldırılması ile birlikte teokratik devlet düzenine bir son verilmiştir.Tevhidi tedrisat kanununun kabulü ile laik eğitim sistemine geçilmiştir.Medresler kapatılarak 29 tane İHO açılmış.Bu sayı bir yıl sonra 26,iki yıl sonra 20,üç yıl sonra 2 ve 1929-30 öğretim yılında kapatılmıştır.

 

1923-1938 yılları arasında yapılanlara bakalım.Yıllarca süren savaşlarala kazanılan toprakların hali bellidir.Yanmış yıkılmış,halkı sefalet içinde,hiç bir ulusal sanayii olmayan,gençleri savaşta kırılmış bir ülke.

 

-15yıl boyunca tek kuruş karşılıksız para basılmamış,dolayısıyla enflasyonda yok denecek kadar az

 

-15 yıl boyunca 1 kağıt TL dolara eşit hatta bazı yabancı paralardan bile değerli örn.ingiliz sterlini

 

-Kişi başına gelir 50-67 TL yada dolara eşit olduğundan dolar

 

-15yıl sonra Türkiye sanayi ve tarım da en hızlı gelişen ülkeler arasında ilk 3 ülke arasındadır

 

--osmanldan kalan düyun-u umumiye borçları 1953 e kadar sürdürülmüştür.

 

---osmanlını sıkıştığında sattığı limanlar,tersaneler,demiryolları,tekel,tuz ve tütün yönetimleri,posta idareleri hatta Kadıköy su şebekesi bile sovyetlerden alınan az miktarda dış desteğin yardımıyla yabancılardan geri alınarak kamulaştırılmıştır.

 

 

Devletçilik fikri, 1933-1937 yıllarını kapsayan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ile tam bir uygulamaya konmuştur.ın temel ilkesi, ulusal kaynaklarımızı ve yerli hammaddeleri kullanacak sanayileri kurmaktı. Böylece, ülke dışa bağımlı olmadan veya bağımlılığı asgariye indirerek sanayileşebilecekti. Kurulacak sanayi tesisleri bir yandan kendi kaynaklarımızı kullanacağı için hammadde ithali ihtiyacını azaltırken, bir yandan da ürettikleri mallarla mamul mal ithali ihtiyacını azaltacaktı. Bunlar arasında dokuma, kağıt, toprak ve demir-çelik sanayileri önde gelmekte idi.

 

 

Bu amaçlara ulaşabilmek için, 1933’te Sümerbank ve 1935’te Etibank kurulmuştur. (Bunlar, 1932’de kurulmuş bulunan Sanayi Ofisi ve Sanayi Kredi Bankası’nın yerini almışlardı.)

 

 

1936 yılında Ankara’da “Endüstri Kongresi” toplanmıştır. Bu kongrede özel sektöre verilen teşvikler ve sanayileşme ilkeleri gözden geçirilmiştir.

 

 

Aynı dönemde kurulan diğer kurumlar, T. Emlak Kredi Bankası (1936), Denizbank (1937), Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu (1938)’dur.

 

 

Devlet, başta dokuma sanayii olmak üzere pek çok alanda yatırım yapmıştır. Bunların başlıcaları, Kayseri Bez, Nazilli Basma, Bursa Merinos Yünlü, Gemlik Suni İpek Fabrikaları dır. Cam sanayinin kurulması görevi İş Bankası’na verilmiştir.

 

 

Etibank’ın himayesinde kurulan Bakır ve Kükürt İşletmeleri madencilik alanındaki öncü yatırımlardır. Ayrıca Ergani Bakır Madeni, Murgul Bakır İşletmesi, Divriği Demir Madeni ve Ereğli Kömür İşletmeleri Etibank’a devredilmiştir.

 

Alıntıdır.

 

[/size]Gelelim kemalist diye bize yutturulan hükümetlerin yaptıklarına

 

1946-Çok partili döneme geçişle birlikte oy kaygısı ve islami kesime yaranma

 

1948----CHP meclise teklif veriyor 10 ay süreli İ.H kursları açılıyor

 

1949---İktidarda CHP Ankara ve İstanbul da iki tane İ.H kursu açıldı din seçmeli ders oldu,ilk ilahiyat fakültesi açıldı.

 

1950---Demokrat parti iktidardaİ.H.O açılmasına karar verildi.

 

1958-- yılında sayı 26

 

1969----Sayı 71

 

1997--sayı 600

 

1951-59 --Adnan Menderes 19 İ.H .O açtı.

 

1962-63 --İsmet İnönü 7 adet

 

1965-71 --Demirel 46 adet

 

1971--Askeri darbenin ardından ,Erbakan-Ecevit koalisyonu.İ.H.O nın orta kısmı kapandı ve 4 yıllık meslek lisesi haline geldi

 

1973-74---CHP-MSP koalisyonu İHO nın orta kısmı yeniden açıldı ,tüm üniversiteler giriş kolaylaştı.

 

1974---33 adet daha

 

1974-75 --Ecevit 29 adet

 

1975-78 --Demirel 233

 

1976- Kızlarda imamhatip okullarına alınmaya başladı.

 

1978-79 --Ecevit 4 adet daha

 

Sadece bu görüntü bile bu ülkeyi, Kemalistlerin yönetmediğinin açık göstergesidir.

 

Tabi bunlara,ülkenin madenlerinin,limanlarının,iletişiminin yabancı sermeyelere peşkeş çekilmesini,Nakşibendi tarikatının yetiştirdiği adamların, ülke yönetimine taşındığını,bunların fettullah gülen said nursi gibi şarlatanları büyük din alimleri bediiüzzaman diye adlandırdıklarını ve bunlarla olan girift ilişkilerini,alınan dış borçlarla birlikte ,ülke ekonomisinin IMF ye teslim edildiğini eklersek bu ülkeyi kimlerin yönettiği sanırım daha iyi anlaşılır.Tabi anlamak isteyenler için.

 

Ve son olarak arkadaşım PKK bir terör örgütüdür.Ve evet bu ülkenin iktidarındakilerle işbirliği içindedirler.Bunu anlamak için malum partinin kadrolarında, önemli mevkilerdeki adamların, geçmişine bakmak sanırım yeterli olacaktır.

Gönderi tarihi:
Önce bir kemalistlerin yaptıklarını irdelemek gerekiyor ,sonra da kendilerine "kemalist" diyenlerin yaptıklarını.

 

3 Mart 1924 -----Saltanat ve hilafetin kaldırılması ile birlikte teokratik devlet düzenine bir son verilmiştir.Tevhidi tedrisat kanununun kabulü ile laik eğitim sistemine geçilmiştir.Medresler kapatılarak 29 tane İHO açılmış.Bu sayı bir yıl sonra 26,iki yıl sonra 20,üç yıl sonra 2 ve 1929-30 öğretim yılında kapatılmıştır.

.

.

.

 

1978-79 --Ecevit 4 adet daha

 

Sadece bu görüntü bile bu ülkeyi, Kemalistlerin yönetmediğinin açık göstergesidir.

 

Tabi bunlara,ülkenin madenlerinin,limanlarının,iletişiminin yabancı sermeyelere peşkeş çekilmesini,Nakşibendi tarikatının yetiştirdiği adamların, ülke yönetimine taşındığını,bunların fettullah gülen said nursi gibi şarlatanları büyük din alimleri bediiüzzaman diye adlandırdıklarını ve bunlarla olan girift ilişkilerini,alınan dış borçlarla birlikte ,ülke ekonomisinin IMF ye teslim edildiğini eklersek bu ülkeyi kimlerin yönettiği sanırım daha iyi anlaşılır.Tabi anlamak isteyenler için.

 

Ve son olarak arkadaşım PKK bir terör örgütüdür.Ve evet bu ülkenin iktidarındakilerle işbirliği içindedirler.Bunu anlamak için malum partinin kadrolarında, önemli mevkilerdeki adamların, geçmişine bakmak sanırım yeterli olacaktır.

yazınıza %70 katılıyorum 2 defa okudum ekleyecek birşey bulamadım ..%30 katılmamamın sebebi ise olayları salt İHO açısı ile değerlendirmişiniz halbuki ölçü bu olmamamalı ancak altını çizdiğim 2 cümle var ki ben buna şapka çıkartırım ;)

neşe ile kalın kaleminize sağlık

Gönderi tarihi:
Önce bir kemalistlerin yaptıklarını irdelemek gerekiyor ,sonra da kendilerine "kemalist" diyenlerin yaptıklarını.

 

3 Mart 1924 -----Saltanat ve hilafetin kaldırılması ile birlikte teokratik devlet düzenine bir son verilmiştir.Tevhidi tedrisat kanununun kabulü ile laik eğitim sistemine geçilmiştir.Medresler kapatılarak 29 tane İHO açılmış.Bu sayı bir yıl sonra 26,iki yıl sonra 20,üç yıl sonra 2 ve 1929-30 öğretim yılında kapatılmıştır.

.

.

.

 

1978-79 --Ecevit 4 adet daha

 

Sadece bu görüntü bile bu ülkeyi, Kemalistlerin yönetmediğinin açık göstergesidir.

 

Tabi bunlara,ülkenin madenlerinin,limanlarının,iletişiminin yabancı sermeyelere peşkeş çekilmesini,Nakşibendi tarikatının yetiştirdiği adamların, ülke yönetimine taşındığını,bunların fettullah gülen said nursi gibi şarlatanları büyük din alimleri bediiüzzaman diye adlandırdıklarını ve bunlarla olan girift ilişkilerini,alınan dış borçlarla birlikte ,ülke ekonomisinin IMF ye teslim edildiğini eklersek bu ülkeyi kimlerin yönettiği sanırım daha iyi anlaşılır.Tabi anlamak isteyenler için.

 

Ve son olarak arkadaşım PKK bir terör örgütüdür.Ve evet bu ülkenin iktidarındakilerle işbirliği içindedirler.Bunu anlamak için malum partinin kadrolarında, önemli mevkilerdeki adamların, geçmişine bakmak sanırım yeterli olacaktır.

cok düsündürücü! söyle uzunlamasina düsünürsek yinede kabaca söyleyeyim bu ortami hazirlayanlar?kendilerini LAIK MÜSLÜMAN ,,olarak yetistireceklerine ne yazikki topu baskalarina atmaya calismislar!! evet buda ayri bir ihanet oldugu bugün tam manasiyla gözlemliyebiliyoruz!

 

 

Efendi Türkler

Gönderi tarihi:

Ben önceki iletimde yazmistim yine yaziyorum,Kemalizmi bilen zaten biliyor ona anlatmanin geregi yoktur,bilmeyenler ise kafalarinin aldiklari sekilde Kemalizmi yorumlarlar ve Kemalizmi yorumlarken bu bahaneylede Atatürke olan kinci duygularini tatmin ederler.Atatürk bu ülkenin bölünmesini önledigi icin dikkat edilirse ona saldiran kesim bugün Türkiyeden toprak talep eden Ermeniler ve,Kürdistan hayaliyle yasayanlardir.Bunlar o günlerde birisinin veya bir bakanin söyledigi sözü alip Kemalizmi ona göre degerlendirirler.Halbuki günümüzde böyle kisisel görüsler o kadar varki.

Diger önemli nokta ise,kendilerini hep Atatürkcü gösterip aslinda Atatürkcülügü paravan olarak kullanan ve 50 yildir bu ülkeyi dincilikle, dincilere yaranarak yöneten iktidarlardir.Atatürk'ü taniyanlara lafimiz olamaz,onlar onu cok iyi degerlendirmektedirler,ama tanimiyanlar onun karsitlarinin ögrettigi Atatürk'ü tanirlar.Atatürk'ü taniyanlar onun dinle ilgili görüslerini,din adamlari ile ilgili görüslerini,bagimsizlikla üniter yapiyla ilgili görüslerini,Türkiyede yasayan herkesin Türkiyenin bagimsizlik savasinda savasmis herkesin Türk oldugunun altini kalin kalin cizdigini,onun milliyetciligin kriterlerini cok iyi bilirler.

Atatürk'e Ilimli Islam yanlisiydi diyenlerin aslinda onu hic tanimayanlar olmasi düsündürücüdür.Neden düsündürücüdür,cünkü Atatürk din devleti isteseydi,Laiklik sistemini getirmezdi.Bu gercek ortada dururken onu Ilimli Islamla özlestirmek biraz art niyet gibidir.

Birseyleri iddia etmeden önce iddia edeceginiz konunun ne kadar gercek oldugunuda hesap etmeniz gerekir,bu hesabi yapmadan ileri sürülen hersey yaniltmadan öteye gecemez.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
yazınıza %70 katılıyorum 2 defa okudum ekleyecek birşey bulamadım ..%30 katılmamamın sebebi ise olayları salt İHO açısı ile değerlendirmişiniz halbuki ölçü bu olmamamalı ancak altını çizdiğim 2 cümle var ki ben buna şapka çıkartırım ;)

neşe ile kalın kaleminize sağlık

 

Katılmadığınız nokta üzerinde bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim.Tabiki tek ölçü bu değil.Ancak bir ülkeyi dönüştürmek istiyorsanız eğer ; önce milli eğitimi sonra da maliyeyi ele geçireceksiniz.Çünkü eğitimle çocukların beyinleri ele geçiriliyor.İ.H.O'ı örneğini öne çıkarmam bu yüzdendir.Atatürk teokratik bir devlet yapısından uzaklaşmak için hilafetin kaldırılması ile birlikte laik bir eğitim düzenine geçmeyi uygun buldu.Çünkü bu tipin şeylerin aşılması ancak eğitim ile mümkündür.Oysa onun zamanında ve öldükten sonraki gelişmeler bunun tam tersini gösterir.Çok partili döneme geçildiğinde en yakın arkadaşları olan Rauf bey,Kazım Karabekir gibi insanlar Terakki perver partisini kurmuşlar.Bu partinin programında liberal bir sistem kabul edilmekle birlikte , hilafet ve saltanata dönüş sürekli istenmektedir.Hatta ;

 

Rauf Bey Temmuz 1922'de yaptığı bir konuşmasında şöyle diyordu:

"... Bizde vaziyet-i umumiyeyi tutmak güçtür. Bunu ancak herkesin

erişemeyeceği kadar yüksek görülmeye alışılmış bir makam temin edebilir.

O da makam-ı saltanat ve hilafettir..."

 

 

Bir sürü ölçü olmakla birlikte, asıl hatalar bilerek ya da bilmeyerek eğitimde yapılmış olan, geri dönüş hamlelerinde yatar.Zaten senelerdir risale-i nur masalları ile ve ardından fettullahın dergahlarında ve okulllarında yetiştirilen daha doğrusu ,Atatürk düşmanlığı ile beslenen ve din safsataları ile uyutulananların geldikleri önemli mevkiler ortadadır.Dediğim gibi sadece gören gözler için.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.