Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

'Baskı' çeşitleri...

 

"BASKI" var da adını koyamadılar:

 

Sokakta; mahalle baskısı...

 

Meclis'te; sandalye baskısı...

 

Patronlara; ihale baskısı...

 

Yoksullara; iaşe baskısı...

 

Ramazan çadırı ile; iftariye baskısı...

 

Esnafa; irsaliye baskısı...

 

Emekçiye; yevmiye baskısı...

 

YÖK'e; ilmiye baskısı...

 

Mayolu afişlere; entariye baskısı...

 

Akşamcılara; nevale baskısı...

 

*

 

Başbakan, sinirlenip de (asabiye baskısı), başka memlekete gitmemi istediğinden bu yana (nakliye baskısı), malum dinci gazeteler hakaret sütunlarını bize ayırıyorlar.

 

O gazetelerin hedef gösterdiklerinin başına iki şey gelir:

 

- Ya kovulurlar...

 

(Tahliye baskısı)

 

- Ya vurulurlar...

 

(Kabriye baskısı)

 

Son olarak sinirlerini bozan yazım; tarikatların denetimindeki kimi mahallelerde cuma günü işyerlerinin kapatılmaya zorlanması (yale baskısı) meselesi...

 

Yok mu böyle bir şey?

 

Hadi diyelim ki ben uydurdum.

 

Pekiiii... Bülent Arınç, tüm Türkiye'nin gözü önünde "Cuma günleri Meclis'in tatil edilmesini" istedi mi, istemedi mi?..

 

Arınç'ın bu işe ağırlığını koyması (kantariye baskısı) herhangi bir anlama gelmiyor mu?

 

Bu dahi bir niyetin-amacın ifadesi değil midir?

 

*

 

Kim ne derse desin, Türkiye artık paramparça...

 

Mahalleler, sokaklar ayrı...

 

Okullar ayrı, veliler ayrı, öğrenciler-öğretmenler ayrı...

 

Mağazalar ayrı, marketler ayrı, fabrikalar ayrı, esnaf ayrı, sermaye ayrı...

 

Tezgáhlarda; yumurtalar, sucuklar, yoğurtlar, tavuklar dahi "helal gıda" diye ayrı ayrı...

 

Biz ayrı...

 

Ve "karşı devrim"e arkadaşlar "baskı" diyorlar, sadece adını seçemediler.

Bekir COŞKUN

 

Tek basina kale gibi duran bir Türkiye´yi ne oldu? yarisi agliyor yarisi küfrediyor!

Türkiye nereye gidiyor?akp nereleri vurdu?vurmaya devam ediyor Türkiyeyi vurmaya devam eden akp herseyden önce nereye kosuyor.. ve kimin,kimlerin dostu? Avrupa degerleri deyince neden ingiltere Abd akla geliyor... neden son zamanlarda Almanya Fransa Türkiyemize tavir almak zorunda kaldi hangi oyunun icindeyiz. bize bicilen degerleri!degerde diyebilirmiyiz sifirlanan degerimiz bes yildizli sifirlara neden dönüstü dünyada yalnizlara kosturulan yalnizlara oynattirilan bir ülke haline getirildik son durak.. herhalde yikim...

 

Akilli insanlar sermayeyi ülkesini onarmak icin ceker bizimkilerse yikim icin!!

 

:shuriken:

Gönderi tarihi:

AKP Demokrasi diye diye diktatörlüge oynamaya basladi.Normaldir,cünkü bu millet ya darbelerden anlar yada diktadan,demokrasi anlayanlar icindir,anlamayanlar demokrasiyi kullananlarin yemi olur yem olmayanlarada sebep olur.Atatürkcü Türkiye AKP nin demokrasisi ile dinci Türkiyeye dönüstü.Artik dincilerin demokrasisi var Türkiyede,Erdoganci kapsamina kimler giriyorsa hepsine hayirli olsun yeni Türkiye.Alin tepe tepe kullanin,gün sizin gününüzdür artik.Ister sarikla girin meclise,ister salvarla dolasin Cankayanin bahcelerinde,artik hersey siz oldugunuza göre kullanin Türkiyeyi keyfinize göre.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

AKP nin Britanya vatandasi olan bakani Mehmet Celik, AKP ye girmeden önce Dünyanin en büyük yatirim bankalarindan olan MERRIL LYNCH'in Ortadogu ve Afrika baskanligini yürütüyordu ve AKP nin ekonomisi ile ilgili cok güzel raporlar veriyordu,sonunda geldi AKP den aday oldu ve milletvekili secildi simdide bakanlik yapiyor,Merril Lynch'deki görevide hala devam ediyor.

 

Mehmet Celik'in verdigi raporlar söyle;

EKIM 2006;Siyasi riskler abartiliyor,

KASIM 2006;Hava bulanik ama firtina gelmeyecek,

SUBAT 2007;Secimler pürüzsüz gececek,AK parti bir dönem daha iktidar olacak

NISAN 2007; CANKAYA ICIN ABDULLAH GÜL IYI BIR ADAY,

MAYIS 2007;AKP oylarini arttiriyor,meclise 3 parti girecek.

MEHMET CELIK'in verdigi raporlar arasinda Türkiye'deki asgari ücretin cok yüksek olduguda vurgulanmistir.

 

Yukardaki raporlar gercek oldu ve aynen MERRIL LYNCH bankasinin Ortadogu ve Afrika baskani bugünkü AKP li bakan Mehmet Celik'in raporlari isabet kaydetti.Ve AKP nin ücret politikasi asgari ücretle calisan kesimi dahada fakirlestirip insanca yasama haklarinida elinden almis oldu.

 

Süsünebiliyormusunuz,AKP nin iktidar olmasinda kimlerin ve hangi kuruluslarin rol oyanadigini,MERRIL LYNCH rapor veriyor ve bizim TÜSIAD AKP nin ekonomik politikasini savunuyor hemde Türkiyenin televizyon ekranlarinda gazetelerde ve AKP iktidar oluyor.Sonra birileri cikip diyorki AKP yi HALK SECTI!!

 

 

saygilarla

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

AK partinin,Yerel yönetimlerden sorumlu Genel Baskan yardimcisi ve Manisa Milletvekili Hüseyin Tanriverdi ve yanindakiler,Hamburg'a gelerek siyasetcilerle EYALET SISTEMI hakkinda bilgi alisverisinde bulundular,Manisa milletvekili Hüseyin Tanriverdi Hamburg CDU Fraksiyon baskani BERNT REINERT'e 2.Selim'in tugrasini hediye etti.

1-akp hakkinda ileri sürülen Türkiye'nin temeline dinamit koyma iddiasi Almanya'da eyalet sistemi hakkinda bilgi toplamalariyla gerceklesmis oldu,

2-AK partinin Atatürk'cüyüz yalanlari CDU milletvekiline 2.Selim'in tugrasini vermekle ortaya cikti.Atatürkcü bir devletin milletvekili olarak 2.Selim'in tugrasi degil Atatürk'ün imzasi verilmeliydi.

AKP artik gercek yüzünü saklalamya blie gerek görmeden yoluna devam etmektedir.Durdurana askolsun.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Ben buraya SUUD KRALINA TC DEVLET ŞEREF MADALYASI başlığında yazdığım "maddeleri" eklemek istedim ama ileti tekrarından uyarı almak istemediğim için bu şekilde söyleyeyim. Merak edenler için kısa başlıklar halindedir, yetersiz bulan olursa yine burada belirtebilir. Onu "madde" manyağı yapabilirim. O kadar söyleyeyim.

Gönderi tarihi:

'Açılım'ın finansörü kim?

 

 

 

 

Temmuz seçimlerinin ardından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanları arasında bulunan Alevi kökenli milletvekili Reha Çamuroğlu'nun organize ettiği "Alevilerin iftar yemeği"ne Başbakan Erdoğan ve bakanların katılacak olmasına yönelik tepkiler artıyor. Yeni yılın ilk günlerinde Bilkent Otel'de düzenlenecek yemeğe bazı Alevi örgütlerin katılacak olmasına rağmen, eleştiriler "AKP siyasi şov yapıyor" görüşünde birleşiyor.

 

İftar yemeğine Erdoğan ve bakanların yanı sıra bin kadar davetlinin katılması bekleniyor. Yemeğe Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de katılması bekleniyordu ancak Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada Gül'ün Alevilerin iftar yemeğine katılmayacağı açıklandı. Muharrem İftarının organizasyonunda Cemevleri Birliği Federasyonu da yer alıyor.

 

Bilkent Otel'de düzenlenecek yemeğe karşı çıkan Alevi Araştırmaları Merkezi Başkanı Ali Yıldırım, iftar yemeğinin "Alevileri kırmızı çizgilerinden vazgeçirmeyi" hedeflediğini belirterek "Tümüyle Alevileri cumhuriyetçi, laiklik demokrasi çizgilerinden geri döndürmeye yönelik bir komplo" olarak değerlendirdi ve yemeğe katılmayacaklarını bildirdi.

 

'KATILACAK KURULUŞLAR AÇIKLANSIN'

 

11 Ocak'ta yapılacak yemeğe ilişkin tartışmalar devam ederken, Alevi örgütleri arasında da "yemeği kim finanse ediyor?" tartışması yaşanmaya başlandı. Kulislerde yemeğin toplam 25 bin avro-ya mal olacağı ve bunun da Alevilere yönelik yayın yapan bir televizyon kanalını destekleyen Alevi kökenli bir işadamı tarafından karşılanacağı iddiaları konuşuluyor.

 

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ise Muharrem iftarını 200 Alevi kuruluşunun desteklendiğinin belirtildiğini hatırlatarak bu kuruluşların henüz açıklanamadığına dikkat çekti. Konfederasyon, hem yemeğin finansörünün hem de katılacak kuruluşların açıklanmasını istedi.

Gönderi tarihi:

EVE DÖNÜŞ YASASI İSTİYORUM

 

Al kanın toprağa düşmüş,Memedim

 

Al bayrağı tabutuna sarmışlar

 

Binlerce insan gelmiş seni uğurlamaya

 

Hep birlikte lanetlemişler terörü,teröristi

 

Bağırmışlar,ağlamışlar Memedim

 

Sonra evlerine çekilmişler...

 

Şimdi seni vuranı affedeceklermiş...

 

Yasa çıkaracaklarmış Memedim

 

Demokrasi varmış,insan haklarıda

 

Ahh Memedim,bir yasa da ben istiyorum

 

Seni eve döndürecek bir yasa

 

Gözyaşımı dindirecek

 

Çocuğunun yüzünü güldürecek

 

Çökmüş babanı ,ayağa kaldıracak

 

Genç gelinini,hayata döndürecek...

 

Yasayı önce ben istiyorum Memedim

 

Önce benim hakkım

 

Duyun sesimi duyun...

 

MEMEDİMİ EVE DÖNDÜRECEK YASA İSTİYORUM

 

HEMEN İSTİYORUM

 

ŞİMDİ İSTİYORUM

 

MEMEDİM EVE DÖNSÜN...

Gönderi tarihi:

ÜveyAna"yasa 24/12/07

Günahı söyleyenlerin boynuna ama liberallerin AKP savunuculuğunu para pul sevdasıyla, ikbal kaygısıyla yaptıklarına inanmıyorum. Onlarınki tamamen duygusal ve ideolojik bir tercihtir: AKP liberallerin afyonu oldu; liberaller de toplumsal muhalefetin afyonu kesildi. Hükümeti konu edinen hemen her eleştiride, itirazda AKP'lilerden önce liberaller "Taraf" oluyor; bariyer oluşturuyor: "Nankörlük etmeyin! Bakın AKP sayesinde demokratikleşi-yoruz" diyorlar. Gardırop Atatürkçülüğünün karşısında Gardırop İslamcılığını, türbancılığın kayıtsız şartsız egemenliğini savunuyorlar. Sonra dönüp "Ey Kürtler!" diyorlar; "Siz de mızırdanıp durmayın, tepenize inen bombalarla üç vakte kadar reform yolu açılıyor!"

 

AKP'nin haddinden fazla kostaklanmasının sebebini sadece yüzde 46'nın nicel gücünde değil, bu liberallerin methi senasının şişirdiği özgüvenlerinde aramalı. "Ben neymişim be abi!" tripleriyle; TÜSİAD'çılardan daha hızlı kapitalist olmadılar mı? Ilımlı İslam kulvarında aldılar başlarını BOP'a gidiyorlar. Siyasetin "aşırı" uçları da "merkezi" de AKP'den soruluyor. Diyarbakır'a gidince poşulu Kürt kesiliyorlar; İstanbul'da "kurban olayım ayına yıldızına" afişini asıp milliyetçilerin ekmeğini ellerinden alıyorlar. Son olarak Başbakan "Asıl sosyal demokrat biziz. Sosyalist Enternasyonal'e girmemize ramak kaldı. Ama önce CHP'nin oradan çıkarılması lazım" derken, "Bu memlekete komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz" diyen Kemalistlerin söylemine de el koymuş olmadı mı?

 

AKP, uzun süredir liberallerle kol kola toplumsal düzeni zaten tebdil (değiştirme), tağyir (bozma) ve ilga etmeye (kaldırma) tam teşebbüs halindedir. Şimdi sıra bunu kağıt üzerinde halletmeye de gelmiş gibi görünüyor. AKP iktidarı önümüzdeki günlerde "sivil" anayasa taslağını bir kez daha piyasaya sürüp bu tartışmayı yine başlatacak. Ortalıkta gezen taslağın her harfinin, her kelimesinin AKP ürünü olduğunu bir bir öğreniyoruz: Eşitlik, özgürlük, kardeşlik cümlelerinde toparlanabilecek ve çalışanlara, yoksullara ezilenlere ait bütün kelimelerin yok sayıldığı bir Üvey Anayasa hazırlığı içindeler. Kamu çalışanlarının mevcut güvencelerinin bile ortadan kaldırıldığı bir taslakta, evrensel ölçekte geçerli toplu sözleşme hakkı, kişi özgürlükleri ve siyasal haklar tırpanlanmış. Kadın, tam da AKP zihniyetine uygun şekilde, korunması gereken güçsüz bir varlık olarak ele alınıyor, "kadın erkek eşitliği" hak getire... Sosyal haklar da "özelleştiriliyor". Çevre hakkı ekonomik bir soruna indirgenmiş ... Ve bundan, bu taslaktan hâlâ liberalizm mucizesi bekleniyor!

 

Biline ki; bu Üvey Anayasa dayatmasının üstesinden ancak harf harf, kelime kelime, cümle cümle ve cümleten bir mücadeleyle; ve her harfini, her kelimesini, her cümlesini kendimizin dile getireceği taleplerimizle gelinebilir. Başka çare yok! Yumruklarını sıkacaksın, meydanlarda öfke olacaksın. Haykıracaksın, hakkını arayacaksın. Başka çare yok! Seni, çalışanları, ezilenleri, yoksulları hor gören, üvey evlat muamelesi yapan bu Üvey Anayasa girişimi karşısında harf harf, kelime kelime taleplerini dizeceksin.

 

Harf ki bir işarettir, ancak yan yana dizilince ve hecelenince anlamlı kelimeler üretebilir. Harf olmaktan kurtulup hece olacaksın, hecelerden kendi kelimelerini kurup itirazlarını ortak cümlelerinle ifade edeceksin. Ama yeri gelecek, tek bir harfle, yani tek bir işaretle, yani tek bir sesle de anlatabileceksin meramını. Şaşırdığında "A!" diyeceksin. Merak ettiğinde "E!" diyeceksin. Devre dışı kalmayacaksın. Kesinlikle susmayacaksın. Ses vereceksin. Çünkü bakın sadece sesli harfler anlamlıdır. Sessiz harfle sadece "Şşşş" denilebilir; yani: "sessiz ol!", yani "SUS!" İlla ki sesli harflerle konuşacaksın. Canın yanınca "Ah!" diyeceksin; sıkılınca "Of!" Ama sakın ha "Üf!" deyip bezginleşmeyeceksin. "Mö!" deyip kendini inek yerine koydurmayacaksın; "Me!" deyip koyun olmayacaksın. Ancak o zaman toplumun afyonunu patlatabilirsin ve ancak o zaman "seni" de fark ederler.

 

MELİH PEKDEMİR-BİRGÜN

Gönderi tarihi:

Memed'ler eve dönemez artik.onlar kendilerine verilen görevi yerine getirdiler,*Askerlik yan gelip yatma yeri degildir,*diyenlerin namusunu serefini!inaniyorsa ay yildizli bayragini korumak ugruna onlar kendilerini feda ettiler.*Biz hayatimizi feda edelim siz teröristleri affedersiniz*diye hayatlarini verdiler.

Ülkesine bicilen role,ülkesi üzerindeki pazarliklara ragmen,biz ölsekde AB den vazgecmeyiz diyenlerin,AB ye ne icin bu kadar kul köle olduklarinin hesabi sorulmalidir.Neye karsilik bizi AB kapilarinda süründürdüklerinin nedenlerini bize anlatmalari gerekir.Neye karsilik PKK ya af cikarttiklarini bu millete söylemelidirler.PKK hangi sartlarla dagdan indirilecektir,Türkiye'nin federasyon sistemine gecmesi Türkiye'nin bölünmesi demektir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

AKEPE'nin nereye koştuğunu daha iyi anlayabilmek için partiye yön veren isimleri ve fikirlerini çözümlemek gerekir, daha kesin ve kolay netice verir. Bu hükümetin Nakşibendi tarikatı ile ne kadar içli-dışlı olduğunu artık ispat gerekmeksizin söyleyebiliyoruz. Onlar da alıştılar zaten, eskisi gibi hoplamıyorlar.

 

Bu cemaatin başındaki isim Fethullah Gülen'in TV'de izlediğimiz vaazından bir bölüm aktarayım, o zaman AKEPE nereye gidiyor anlarız.

"Adliyede, mülkiyede, askeriyede arkadaşlarımız devletin can damarları içinde dolaşıp çok ileri gidecekler... Kaymakam iseler vali olacaklar... Yargıç iseler yükselecekler... Erken vuruş yaparlarsa Müslümanların başı ezilir... Türkiye’deki devlet yapısında dengeyi kendi cephemize çekeceğimiz ana kadar her adım erken sayılır..."

 

Durum budur sevgili arkadaşlar.

Gönderi tarihi:

akp nereye koşuyor dan çok chp nereye koşuyor ona bakmak lazım.sahiden chp nereye koşuyor,zannederim barajın altına doğru uygun adımlarla ilerliyor.önce tartışılması gereken bu.akp ye gelince iyi koşmuyorsa vatandaş seçimlerde defterini dürer.şayet iyiyse devam der.BÜYÜK ÖNDERİN CHP Sİ BU MU?acilen tartışılması gerek.akp yi kötülemek başka partilere bişey kazandırmaz.vatandaş akp nin ne olduğunu bilerek oyunu verdi.chp yi görelim........

Gönderi tarihi:

Evet durum budur,aynen katiliyorum.

Bu gercegi görmeyenler ya ayni siyaseti savunup ama takiyye yapanlardir,yada Fetullah Gülenci yani Türkiye Cumhuriyeti düsmanidirlar.

Dünya üzerinde hicbir yönetim bu kadar acik acik nereye gittigini belli etmez,hersey ortada,zaten adamlarda saklamiyorlar bunu.Devletin birtek ellerine geciremedikleri ordusu kaldi ve sanirimki onuda halledeceklerdir.Ben simdiden Ataürk karsitlarini,Ordu düsmanlarini,Türkiye Cumhuriyetinin siyasi sistemine karsi olanlari daha dogrusu AKP li olanlari kutluyorum 50 yildir basaramadiklarinizi sonunda AKP sayesinde basardiniz,yeni devletiniz hayirli olsun simdiden.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Zaten arıza burada, bu zihniyette.

 

Vatandaşın oyunu kapmak için dağıtılan kömürden, erzaktan, paradan kimsenin haberi yoktur zaten. Vatandaş dediğin AKEPE'nin ve AKEPE'lilerin pis işlerini bile bile oy vermiştir diye ******** cümle kurabilenlerde bu arıza. Yoksa yine vatandaşa lafımız yok, vatandaş aç, vatandaş muhtaç. Kimseyi ihtiyacından dolayı yaptıkları için değerlendirmiyorum.

 

Misal, RTE'nin son bombası valiler çıksın kamyona kömür dağıtsın dedi. Demedi mi? Duymadınız mı?

 

Kömür kimin kömürü? Devletin. Yani senin. Birazı da benim.

 

Vali kimin valisi? AKEPE'nin. Şimdi "hamam suyu ile dost gönüllenmez" diye bir laf vardır.

Devletin malıyla, senin benim paramla yapılacak şovu yasallaştırma çabasında olan bir başbakana ne diyelim biz?

Gönderi tarihi:

'İstiklal Marşı okunmasın'

Öğretmen sendikası Eğitim-Bir-Sen'in hükümete sunduğu öneriler tartışma yaratacak.

 

Altı bin olan üye sayısını AKP iktidarları döneminde 100 binin üzerine çıkaran Eğitim-Bir-Sen'in talepleri arasında yükseköğrenimde türban yasağının kaldırılması, ilkokullarda okutulan öğrenci andının etnik farklılıklar dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi, sadece kız öğrencilerin devam edeceği okulların açılması ve öğrencilerin törenlere katılma zorunluluğuna son verilmesi de bulunuyor.

 

AKP'ye yakınlığıyla bilinen Memur-Sen Konfederasyonu'na bağlı Eğitim-Bir-Sen, okullarda İstiklal Marşı'nın da okunduğu törenlere son verilmesini, ilkokullarda okutulan öğrenci andının etnik farklılıklara göre yeniden düzenlenmesini istedi. Türban yasağının kaldırılmasını da talep eden sendika, okullarda kılık kıyafet serbestliği sağlanması için gerekli adımların atılmasını beklediklerini açıkladı.

 

Daha önce 6 bin olan üye sayısını AKP iktidarları döneminde 100 binin üzerine çıkaran sendikanın bu girişimi, "Türkiye'nin laik, demokratik, üniter yapısını doğrudan hedef alan bir girişim" olarak değerlendirildi.

 

Eğitim-Bir-Sen'in, 1-2 Aralık 2007 tarihlerinde Şanlıurfa'da yaptığı istişare toplantısı sonuç bildirgesi açıklandı. Doğu ve Güneydoğu bölgesinde eğitim sorunlarının irdelendiği ileri sürülen toplantıya sendikanın Adıyaman, Bingöl, Hakkâri, Diyarbakır, Muş, Mardin, Elazığ, Van, Batman, Bitlis ve Şanlıurfa şubeleri katıldı. Toplantının ardından açıklanan sonuç bildirgesinde şaşırtıcı önerilere yer verildi.

 

Bildirgede özetle şunlara yer verildi:

 

* Yerel dil ve lehçelerin seçmeli ders olarak okutulması sağlanmalıdır. Eğitimin tüm kademelerinde herhangi bir ideolojinin dayatılmasından vazgeçilmeli, ideolojik eğitimden demokratik eğitime geçilmelidir.

 

* İlköğretim okullarında okutulan öğrenci andı yeniden gözden geçirilmeli, etnik farklılıklar ve evrensel değerler dikkate alınarak yeniden dizayn edilmelidir. Öğrencilerin törenlere katılma zorunluluğuna son verilmelidir.

 

* Karma eğitim ilkesi gereğince, bölgede sadece kız öğrencilerin devam edeceği pansiyonlu kız meslek liseleri açılmalı, kırsal kesimde ikamet eden kız öğrencilerin bu okulara devamı sağlanmalıdır.

 

* Özellikle yükseköğretimde kılık-kıyafet serbestliği getirilip, başörtüsü (türban) yasağı kaldırılmalıdır

 

Eğitim-İş Genel Örgütlenme Sekreteri Hasan Kütük , "AKP, kendi gibi düşünen sendika ve kitle örgütleri yaratıyor, amacını bu sendikalar aracılığıyla yaymaya çalışıyor" dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin laik, demokratik, çağdaş üniter yapısının değiştirilmek istendiğini belirten Kütük "Asli görevleri sendikacılık olanlar, AKP'nin atama bürosu gibi çalışıp onun fikirlerini yaymak için uğraşıyor. Açıklanan bildiri Atatürk' ün kurduğu Cumhuriyetin temel kazanımlarını hedefliyor. Eğitim-İş olarak, Atatürk devrimlerine, ulusal bütünlüğümüze, laik, demokratik Cumhuriyetimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz" diye konuştu.

Gönderi tarihi:

Ah Godiva, sen nelere kadirsin

 

SON günlerde... Nerede fikrimizi söylesek, hep aynı cevapla karşılaşıyoruz.

 

- Limanlar satıldı.

 

- Ama Ülker de Godiva’yı aldı!

 

- Bankalar yabancıların oldu.

 

- İyi de, Godiva da Ülker’in oldu!

 

- Az daha Erdemir bile gidiyordu.

 

- Godiva geldi ya!

 

- Ne telefon kaldı, ne Petkim.

 

- Godiva’yı duymadın galiba!

 

- Bari nehirleri satmasalar...

 

- Bırak bu kafayı artık, yabancıya mal satmak kötü bir şey olsa, yabancılar Godiva’yı Ülker’e satar mı?

 

Gık diyoruz...

 

Lafı ağzımıza tıkıyorlar.

 

E şakır şakır "yabancıya satıldığımız" yolundaki "asılsız" iddiamız, böylesine güçlü bir argümanla çürütüldüğüne göre, "ulusalcı" olmanın bir manası yok artık...

 

Kafayı değiştiriyorum!

 

Teklifim şu...

 

Fransız Telekom’u versinler...

 

Biskrem’i verelim.

 

İngiliz limanlarını alalım.

 

Çokonat’ı satalım.

 

İspanya, bankalarını bize satsın.

 

Alsın Cola Turka’yı.

 

Alman, Erdemir’inden vazgeçsin...

 

Kekstra helali hoş olsun.

 

Amerikalıların kolesterolü yüksektir.

 

Versinler doğalgaz santrallarını...

 

Alsınlar Kalbim Benecol’ü.

 

Ben razıyım.

 

Y.Özdil

Gönderi tarihi:

Bir tablo hayal edin...

Sanat eseri.

Miras... Size ait.

Tuvali, Türkiye coğrafyası.

Boyası, şehit kanı, alın teri.

Her sabah uyanıyorsunuz...

Gururla seyrediyorsunuz...

Ama birileri, her sabah sizden önce uyanıp, o tablonun başına geçiyor ve orasına burasına, minik minik fırça darbeleri atıyor.

Her sabah, bir minik fırça darbesi.

Usta işi.

Küçük küçük değişiyor tablo.

Aniden değil.

Milim milim.

Alıştıra alıştıra.

Yedire yedire.

Aradan yıllar geçiyor...

Tablo, o tablo olmaktan çıkmış!

Komple değişmiş.

Ama dedim ya... Kanıksamışsınız.

Bakıyorsunuz bakıyorsunuz, o tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz.

 

Peki, fark, nasıl farkedilebilir?

"Orijinal"in aslında ne kadar değiştiği, ne hale getirildiği, ilk bakışta "şak diye" nasıl anlaşılabilir?

Tek çare var: Kıyas.

Tablonun ilk haliyle...

Son halini yan yana koymalı.

 

E hadi, koyalım yan yana...

 

Türk Telekom, Arap'ın.

Telsim İngiliz'in.

Kuşadası Limanı İsrailli'nin.

İzmir Limanı Hong Konglu'nun...

Araç muayene işi Alman'ın.

Başak Sigorta Fransız'ın.

Adabank Kuveytli'nin.

İETT Garajı Dubaili'nin.

Avea Lübnanlı'nın.

Petkim?

Ermeni'nin.

(Kazak'a sattık, dediler. ( Kazağı bi çıkardık... Ermeni... )

N'olacak bu memleketin hali?

Rakı, Amerikalı'nın.

Finansbank Yunanlı'nın...

Oyakbank Hollandalı'nın.

Denizbank Belçikalı'nın.

Türkiye Finans Kuveytli'nin.

TEB Fransız'ın.

Cbank İsrailli'nin.

MNG Bank Lübnanlı'nın.

Alternatif Bank Yunanlı'nın.

Dışbank Hollandalı'nın.

Şekerbank Kazak'ın.

Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın.

Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un.

Beymen'in yarısı Amerikalı'nın.

Enerjisa'nın yarısı Avusturyalı'nın.

Garanti'nin yarısı Amerikalı'nın.

Eczacıbaşı İlaç, Çek'in.

İzocam, Fransız'ın.

TGRT Amerikalı'nın.

Demirdöküm Alman'ın.

Döktaş Fransız'ın.

Süper FM Kanadalı'nın.

 

Hepsi Türk'tü.

Sadece 4.5 yıl önce.

 

Ya, sattılar.

Ya, satışa teşvik ettiler.

Ya da, kasıtlı IMF politikalarıyla söke söke satışa mecbur ettiler.

 

Taş üstüne taş koyanı, iyi kötü görmüştük de... Taş üstünde taş bırakmayanı, ben ilk defa görüyorum.

 

Y.Özdil 07.07.2007

Gönderi tarihi:
Bir tablo hayal edin...

Sanat eseri.

Miras... Size ait.

.

.

.

Demirdöküm Alman'ın.

Döktaş Fransız'ın.

Süper FM Kanadalı'nın.

 

Hepsi Türk'tü.

Sadece 4.5 yıl önce.

 

Ya, sattılar.

Ya, satışa teşvik ettiler.

Ya da, kasıtlı IMF politikalarıyla söke söke satışa mecbur ettiler.

 

Taş üstüne taş koyanı, iyi kötü görmüştük de... Taş üstünde taş bırakmayanı, ben ilk defa görüyorum.

 

Y.Özdil 07.07.2007

Sizce bu gidisle Türkiye kime satilir dersiniz?

Bu arada bugün okudugum bir habere göre,KKTC Avrupa ülkelerinde SIRKET olarak ,KKTC elcileride SIRKETIN DIREKTÖRÜ olarak görülmekteymis.

Italyanin Lefkose Büyükelcisinin yaptigi aciklamaya göre,ROMA'daki KKTC temsilciligi *TRNC ROMA OFFICE*adi altinda Roma ticaret odasina kayitli olarak calismakta ve KKTC yi temsil etme hakkinin olmadigini ,Italya'nin aynen diger AB ülkeleri gibi *KIBRIS CUMHURIYETINI *tanidigini belirtmis.

Ayni sekilde Ingilterenin Lefkose Büyükelciside KKTC temsilcisinin Lonrada *TRNC LONDON OFFICE*adi altinda ticaret odasina kayitli olarak calistigini belirtmistir.KKTC elcisinin DIREKTÖR diplomatlarin ise isci statüsünde olduklari ve temsilcinin altindaki resmi aracin Türk elciligine kayitli oldugu da bu aciklamalarda yer almistir.

Baska türlü olmasi zaten beklenemezdi.AB nin hem Kibris Cumhuriyetini tanimasi hemde KKTC ye resmi statü vermesi olanaksizdir.Ama aci olan sey ise Annan planina evet diyerek Rumlarin ekmegine yag süren AKP yönetimi ile Mehmet Ali Talat denilen Rum yanlisi kisinin Rauf DENKTAS'I neredeyse vatan haini ilan etmeleriydi.Kibrisi sattini diyenlere hayir satmadik diyenlere yukardaki yaziyi ithaf ediyorum.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Sizce bu gidisle Türkiye kime satilir dersiniz?

 

Bu soruyu "Pijamalarımı giyer, KİT'leri geceleyin satarım" diyebilen bir maliye bakanı olan ve 'Ülkemi pazarlamakla mükellefim. Bunu her ülke başbakanı yapıyor' diyebilen bir başbakanı olan hükümete sormak lazım.

Ya da bu konuda fikri olan AKEPE sempatikleri bize yardımcı olur burada.

Gönderi tarihi:

HABIL TECIMEN,Kayserili,yani idolu ABDULLAH GÜL'ün hemsehrisi ve onun yilmaz savunucusu,Cumhuriyet ve Atatürk sendromuna kapilmis bir dinci yazar.

*AKP nin Cankaya'si*isimli kitabinda Cumhuriyetcileri,Atatürk'ü,Laikligi elinden geldigince saga sola vurmaktan zevk aldigini kitabi okurken sanki onu agzi kulaklarina varacak sekilde görür gibi oluyor insan.Abdullah Gül'e bir tapmadigi kalmis,AKP yi neredeyse dünyayi yerinden oynatan bir parti durumuna sokarken ne Abdullah Gül'ün ne Tayyip Erdogan'in nede o partideki bir takim saibeli ismin gecmisinden bahsetmis,onlari Türkiye' ye demokrasiyi getirmekle ögerken onlarin demokrasiden ne anladiklarini iktidara gelmeden önce nasil ifade ettiklerini dile getirme cesaretini gösterememis ve bence degersiz bir yazar durumuna düsmüstür.

Bütün bunlara ragmen Habil Tecimen,kitabinda *ISTENEN VE ISTENMEYEN AB* diye bahsettigi bölümde ya biler ya bilmeyerek idol olarak gördügü insanlarin gercek yüzünüde aciklamis oluyor.Bakin o bölümde ne yaziyor Habil Tecimen:*TÜRKIYE AB'YE GIRMELIDIR SESININ SAHIPLERI KIMLERDIR?

AB DESTEKCILERI,

LIBERAL AYDINLAR,

BIR KISIM SOL,

SAG,

ISLAMCI AYDIN!!!!!!!!

KÜRTCÜLER!!!!!

TÜRKIYE'DEKI ERMENI VE RUM AZINLIGI!!!!!!

BIR KISIM ÖZEL MÜTESEBBIS.

Nedenleri:AB zemininin Kürtcülüge daha tutarli destek saglayacagi umudundaki Kürtcüler,AB zeminini bagimsiz devletleri veya federal bir Kürdistan icin önemli görüyor.

-Fener Patrikhanesi tarihsel varliginin dini ve siyasal niyetlerinin arkasinda AB nin ciddi bir asama oldugunu düsünüyor.

-Türk özel tesebbüsü dünya sermayesiyle bütünlesmis bir Türkiye arzi istiyor.

-Liberaller askerlerin darbelerle müdahil oldugu,bagimsiz düsünce alanlarinin devleti temsil eden aygitlar tarafindan yok edildigi bir Türkiye'den cikisi AB ile mümkün görüyorlar.

-----burada bir belirtme yapmak istiyorum:Bagimsiz düsünce alanlarindan maksat Türkiye'ye daha cok hakaret etme özgürlügüdür-politika.

-Islamcilar yillarca savunduklari Hristiyan Avrupa düsüncesinde büyük bir degisim yasayarak AB ye üyeligi savunuyorlar.

 

TECIMEN bu aciklama ile Recep Tayyip Erdogan ve Abdullah Gül'ün neden AB diye dayattiklarini,herseye ragmen illede AB dediklerini ve demokrasi diye cikarttiklari yasalarin aslinda AB ugruna oldugunuda kendiliginden itiraf etmis olmaktadir.Bu ikilinin Kürtcülerin Ermeni ve Rumlarin AB askini bilmediklerini kimse iddia edemez,bunlari bile bile AB diye dayatmanin kimler icin olduguda anlasilmis olmaktadir.

TECIMEN bunlari iftiharla yazdiktan sonra AB ye kimlerin karsi oldugunuda yazmis:

-MILLIYETCILER

-ASKERLER

-BIR KISIM YERLI SERMAYE!!!

-ULUSALCILAR

-ÜCÜNCÜ DÜNYACI ISLAMCILAR!!!

SOSYALIST BAGIMSIZ PROLETARYA

-SILAHLI MARKSIST LENINIST ÖRGÜTLER

NEDENLERI:Milliyetciler batinin bizi yutacagini iddia ediyorlar,en büyük argüman pkk ya yapilam yardimlar,

Askerler ise en köklü itirazi yükselten etkin Türkler olarak nedenleri tamamen kendileriyle alakali.

Yerli sermayenin cikar derdi,

Asiri sol beklenen devrimin AB ile son bulacagi korkusu,

Islamcilarda AB yerine Islam birilgi istiyorlar.

Iste ciddi bir iddia ile yazilmis oldugu ileri sürülen bu kitabin ortaya attigi gerceklerle ipe sapa gelmez uydurmalar hepsi bir arada.

Yerli sermayeyi AB ye karsi gösteren TECIMEN brtakim özel tesebbüsü ise AB CI GÖSTERIYOR.Halbuki yerli sermayede özel tesebbüste AB cidir.Askerleri AB ye karsi göstermekle TECIMEN kendince askeri dislamaya calismis halbuki asker AB ye karsi olmadigini defalarca vurgulamistir.

Silahli Marksist Leninist örgütlerden kasit PKK dir ki PKK Türkiyenin AB ye girmesinden yana olan Kürtcülerin silahli bir koludur.Yani TECIMEN kendi kendiyle celiskiye düstügünü bile farketmeden,hem idollerini Kürtcülerle,Ermeni ve Rumlarla ayni kefeye koymakta hemde onlari göklere cikartabilmektedir.

TECIMEN ayni zamanda büyük bir Saidi Nursicidir,kitabinin bazi yerlerinde onun adindan bahsetmekten bile gurur duyabilen bir insanin Cumhuriyetcileri ögmesi zaten olanaksizdir.Hatirlanacagi üzere,TEALI ISLAM CEMIYETI ki Saidi Nurside bu cemiyete aitti,26 Eylül 1919da IKDAM gazetesinde Kuvayi milliye ve Atatürk hakkindaki fetvayi yayinlayip "ISGALCILERI DOST Kuvayi milliye hareketini ve Atatürk'ü eskiya olarak "göstermislerdi.

Bunlardan hersey beklenir ama **** ***** asla!

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Madenlerimizin ve topaklarimizin talan edilsi ve AKP isbirligi:

 

1-Yabancilarin yurt icinden sagladiklari dogal kaynaklarin aranmasi ve cikarilmasina iliskin haklar dogrudan yatirim kapsamina aliniyor.

2-Bu yatirimlar,kamulastirilamiyor veya devletlestirilemiyor.yabancilarin elindekiler disinda,halkimizin elindekiler kamulastirilip yabancilara devrediliyor.

3-Bu yatirimlardan dogan net kar,temettü,satis,tasviye ve tazminat bedeli yurt disina serbestce transfer edilebiliyor.

4-Anlasmazlik halinde bu sirketlere tahkime gitme hakki veriliyor.

5-Yabanci yatirimcilarin tüzel kisilige sahip sirketleri mülkiyet satin alma hakkina sahip oluyor.

Yani topraklarimiz üzerinde egemen KOLONILER kurma devri basladi.Ülkemizin 100 bin Kilometrekaresi isgal altinda.

Milli madenlerimizin cogu kapatilarak onlarin yerine yabancilara ruhsat verildi.

"Civa ticareti bitti iddiasiyla,Konya civa isletmesi,Haliköy civa isletmesi,"

"Kükürt kaynaklari bitti diye kECIBORLU kükürt isletmesi,"

"Boksit ve Zimpara tasi bitti iddiasiyla,MILAS boksit isletmesi"

"Pahali diye BALIKESIR barit isletmesi,"

"Verimsiz diye ULUDAG volfram isletmesi"

"Ayni gerekcelerle,ORHANELI Krom isletmesi ,ÜRGÜP diatomit isletmesi,KEBAN SIMLI kursun isletmesi,MURGUL bakir isletmesi,MAZIDAGI Fosfat isletmesi,ERGANI bakir isletmesi,GAZIPASA barit,cinkur,SIVAS demir celik kapatildi."

AKP hükümeti MILLI MADENleri kapatirken akil almaz bir is daha yapti;LOZAN antlasmasindan sonra 1924 yilinda "köy kanununa" bir madde daha ilave edilerek YABANCI GERCEK VE TÜZEL kisilerin köylerden arazi almalari engellenmisti.03.07.2003 tarihinde AKP 80 yillik bu yasagi kaldirdi.Köy kanununun 87. tapu kanununun 36.maddesi yürürlükten kaldirilarak yabanci sahis ve sirketlerin toprak satin almalarinin önündeki tüm engeller kaldirildi.

Bu yasagi kaldirilmasi ile amaclanan sey;

-Tarima tahditlerin konulmasi,

-Üretilen tarim ürünlerinin maliyetinin altinda alip ciftcinin zarar etmesi saglanmasi,

-Ithal ürünlerinin daha ucuz ve gümrük birligi kapsaminda ülkemize girmesinin saglanmasi,

-Ve köylüyü ucuz fiyatla topragini yabanciya satma disinda baska bir alternatif kalmamasi.

Bu yasagin kadirilmasindan ve milli madenlerimizin kapatilmaya baslanmasindan sonra,bunun aksine,"Rio Tinto,Anatolia Minerals riotur,Anglo Amerikan(Newwort,corinco,oddyses resourses,EL DORADO GOLD,Knavfi Dardanel,Omga,Geomer" gibi maden arama sirketleri Türkiye'yi parsellemeye basladilar.

 

1-ODDYS RESOURSES LIMITED

ORDU ili ile Fatsa ilcesi Zaviköy mevkiinde cinko gümüs kursun,altin ariyor.

 

2-ANATOLIA MINERALS DEVOLOPMARTY

Güneydogu,Dogu anadolu,Dogu Karadeniz bölgelerine yerlesip birbucuk Kibris büyüklügünde bir toprak parcasini parsellemistir.Bu sirketin belgelerinde Türkiye'den FEDERE Cumhuriyet olarak bahsedilmeke,Dogu Karadenizden "INCIL'deki altin ülke" diye bahsedilmektedir.

 

3-RIO TINTO

Bu sirket Istiklal savasinda "BURAX CONSALITADET"adi ile faaliyet gösteriyordu.Ermeni,Rum cetelere Yunan Ordusuna yardim ve yataklik yaptigi icin kogulmustur.

 

Altin arama sirketine topragini vermek istemeyen köylünün arazileri,kamulastirma yasasisin"MILLI MÜDAFAA VE YURT SAVUNMASI"maddesine dayanilarak sirkete verilmek üzere kamulastirildi.Kanadali "EL DORADO ALTIN ARAMA SIRKETI"bu topraklarda altin aramak icin ruhsat aldi.Karar resmi gazetede yayinlandi.

 

Sevr'i yirtip cöpe attik ama AKP'nin cikardigi yasalarla,savasarak kazandigimiz topraklari bir kalemde yabancilara teslim ettik.Bu topraklar artik halkinin degil,Uluslararasi hukuk gecerlidir,yani egemenlik alanlarimiza dahil degildir.

Gönderi tarihi:

AKP LOZAN'I delmeye calsiyor!

Ahmet Necdet Sezer'in Lozan'i deler diye veto ederek meclise geri göndersdigi vakiflar ve azinliklar yasasi 15 Ocak'ta yeniden meclis gündemine getirilmeye calisiliyor.

AB'nin yogun baskilari zaten Lozan karsiti olan AKP icin bir icazet anlamini tasidigi icin,Azinlik vakiflari yasasini yeniden meclisten gecirerek Cankaya Noterine imzalatarak Lozan'i delmeyi göze almistir.Azinliklarla ilgili maddeler Lozan ile uygulamaya konulmus ve bugüne kadar hicbir Cumhuriyet hükümeti tarafindan ne degistirilmis nede degidtirilmesi teklif edilmemisken AKP nin bu yasayida Köy topraklarinin yabancilara satilmasi yasasini degistirmesi gibi degistirmek istemesi Lozan kazanimlarinin saf disi edilmesi dolayisiyle Atatürk ilke ve inkilablarinin saf disi edilmesi cabalarina bir yenisinin eklenmesi dolayisiyla yabancilarin ülkede aynen isgal dönemlerindeki gibi söz sahibi olmalari saglanacaktir.Yabancilarin söz sahibi olmalari bence isgalle esanlamlidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Ak partinin bu ülkenin başına getirilmesi tesadüf değil yaptıkları bütün değişimler sevr getirmek için yapılıyor. Akp kuruluşundan bugüne kadar hem sermaye olarak hem siyasal destek olarak bütün gücünü Amerikadan aldı. Başbakanın 2002 seçimlerinden önce Amerika'ya gitmesi rastlantı değildi. Ülkenin satılan bütün değerleri ve dışa bağımlı ekonomisi Amerika'nın elinde. İstedikleri anda maddi anlamda ülkeyi çökertebilirler ve bunu yapacaklar.

 

Bütün bu olup bitenler son darbeyi vurmadan önce ülkenin tamamen kontrol altına alınması çabasıdır.

 

Özetle Akp, ülkemizi çözülmeye götürüyor.

Gönderi tarihi:

ister istemez bu hizli gidisin yani alt yapisi olmadan yerli yerine oturmamis vede yeterli olmayan kurumlarin bir ülkede bu hizli gidisin vede yayilisin fikirlerin bu derece önü acilmasi vede bir yöne akitilmaya calisilmasi cok düsündürücü!!

 

bu acilim bizi nerelere götürür kurumlarin temeline cimontomu olur dinamitmi bunu kestirmesi hayli zor.. yani Akp´y le gidiyoruz sonunda meshur vede lügatimizda cok güzel yeni sözcük var ..yani bu gidisin Arkasından çok daha derin bir dip dalga geliyor?

 

Ama Tarih ne yazacak kestirmesi zor ... görünen bir gercek cok büyük acilimla karsi karsiyayiz.. Özal dönemi sifir kalir ,, gercek ürünler ortaya cikmaya baslasin görecegiz..

 

Sayin KesKiNkAleMin dedigi gibi Özetle Akp, ülkemizi çözülmeyemi götürüyor... yoksa benim düsünceme göre cözüldükde bölünmeyemi?

 

issallah tarih bizi yaniltirda ülkemiz bir büyük acilimla büyüklügünü ispatlar....cogulcu demokrasilerde tek basina bir iktidarin ülkeyi kendi kaderini kendisinin yazdiramiyacagini görürüz

 

:shuriken:

Gönderi tarihi:

Yıl 2004 tarih mart ayının 24'ünü gösterdiği günlerde...

ABD Ankara Büyükelçisi Edelman da bu sorunun yanıtını merak etmiş olacak ki,

araştırma şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve siyasetbilimcilerden oluşan 7 kişiyi çağırarak

'AKP nereye gidiyor' sorusuna yanıt aramış...

 

ABD elçisi sordu; AKP nereye gidiyor? <<<Haber linki...

 

Bir-iki gün önceydi, kısa bir haber yer aldı medyada (Habertürk'te),

ABD Ankara Büyükelçisi Edelman'ın seçimler öncesinde, araştırma şirketlerinin üst düzey yöneticileri ve siyasetbilimcilerden oluşan 7 kişiyi çağırarak

'AKP nereye gidiyor' sorusuna yanıt aradığı, Erdoğan'ın yükselişinin nereye kadar süreceği ve bunun ne tür gelişmelere yol açabileceğinin konuşulduğu duyuruldu.

Bence Alıntıda verilen linke tıklayıp okuyalım ve o tarihte sorulan soruların yanıtını günümüzde yaşadıklarımızı ele alarak yanıtlayalım....

 

Ama günümüzde elinde erki bulunduranların hala "Fettullahın" ön gördüğü test sürüşünü mü sürdürüyor?...

 

Yoksa uluslar arası sularda seyreden geminin kaptan köşkü ele geçirildi mi?....

 

Bence biraz daha gerilere dönüp gelişmeleri hatırlamak ta yarar var...

 

Belki aşağıdaki görüntüler geçmişi hatırlayıp günümüze anlam vermekte bizlere yardımcı olur...

 

*tna

 

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.