Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DOĞUŞTAN SUÇLU, DOĞUŞTAN KÖLEYİZ


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
MÜRSELAT/46 (Ey inkarcılar!) Yeyiniz, (dünyadan) faydalanınız biraz! Gerçek şu ki, sizler suçlusunuz!

 

ZUHRUF/32 Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.

 

İnançlı arkadaşlarıma soru:

 

Yine en iyisini Allah- Muhammed'mi bilecek, yoksa bizlerin de birşeyler bilmesi gerekmezmi?

Gönderi tarihi:
MÜRSELAT/46 (Ey inkarcılar!) Yeyiniz, (dünyadan) faydalanınız biraz! Gerçek şu ki, sizler suçlusunuz!

 

Bu âyetten yola çıkarak doğuştan suçlu olmayı nerden çıkardınız ?

 

Allah'ı inkar edenlere "(dünyadan) faydalanınız biraz" derken ömrün kısa olması ve

 

"Allah asıl sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah?adır.. (Al-i İmran Sûresi, 28. âyet)"

 

"Çünkü dönüş Allah?adır" tarzındaki âyetleri destekliyor olması ve "faydalanınız biraz" derken Allah'ın rahmetinin tüm yaratılanlara uygulandığını gösterir. *

 

* Allah'ın kendisini inkar edenlere dahi faydalanınız biraz" diyerek onları yarattığı nimetlerden mahrum etmemesi rahmetiyle açıklanabilir.

 

Suçlu konumunda olmak suç işlemek gerekir, çizilen sınırların aşılması gerekir. Bilirsiniz ki kırmızı ışıkta durması gerekirken süratle geçen otomobil sahibinin kazaya davetiye çıkararak trafik kazasına sebep olması nasıl ki suç ise ve kaza yapmasa dahi trafik polisinin görmemesini fırsat bilerek kırmızı ışıkta geçmesi yine suçtur.

 

 

Ayrıca doğuştan hangi dine mensup olarak doğacağımızı Hz. Muhammed(a.s.m) şöyle ifade eder :

 

"Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anası-babası onu yahudî, hristiyan veya mecusi yapar" (Buhâri, Cenâîz, 80; Müslim, Kader, 22).

 

"Annesinden doğan her insan fıtrat üzerine tertemiz doğar" (Müslim, Kader, 25).

Gönderi tarihi:
Bu âyetten yola çıkarak doğuştan suçlu olmayı nerden çıkardınız ?

 

Başka dinlere ait anneden babadan olan, o kültürle yetişen, Muhammedin dininden haberi olmayan, öğrenme imkanı bulamayan ancak insan gibi yaşayan birisi, sadece Muhammedin dininden olmadığı için doğuştan suçlu olmuyormu bu ayete göre ? Zira her hangi bir din içerisinde doğan insanların tamamına yakını o dinde kalıyor. Üstelik örnek ayette görüldüğü gibi tüm dinler "suçlu olursunuz" diye seçme şansı da bırakmıyor. Dolayısı ile başka dinlerden olanlar, doğanlar otomatikman suçlu oluyor Muhammede göre.

 

"Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anası-babası onu yahudî, hristiyan veya mecusi yapar" (Buhâri, Cenâîz, 80; Müslim, Kader, 22).

 

Demekki, diğer dinlere göre de doğuştan suçlu olan kişi sonradan düzeltiliyor.

Gönderi tarihi:
... Muhammedin dininden haberi olmayan, öğrenme imkanı bulamayan ancak insan gibi yaşayan birisi,

 

Kardeşim aynı soruları farklı yollarla sorarak aynı şeyleri neden sürekli yazmamızı istiyorsunuz?

 

Şüphesiz biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın. (Fâtır Sûresi, 24. Ayet)

 

(O gün Allah şöyle diyecektir:) “Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu gününüzün gelip çatacağı hakkında sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” (En'âm Sûresi, 130. âyet)

 

Allah'ın insana verdiği en büyük nimet nedir ? Akıl.

En güzel örneklerden birisi , Hz. Musa kendisine Allah tarafından peygamberlik verilmeden evvel Allah'ı nasıl buldu ? - Aklını kullanarak. Mukaddes kitapları eleştirmek yerine açıp bakın. He orda yazılanlara inanmıyorsan öyle bir şey size göre yoktur fakat size göre yok olması o bilgilerin varlığına zarar vermez.

 

Demek ki insan aklını kullanarak Allah'ı bulabilir.

 

Tüm bunlara rağmen hâlâ Allah'ın seçmemizi istediği dinden(islamdan) haberi olmayan (mesela benim aklıma buzullarda yaşayan insanlar geliyor vs. vs.) elbette sorumlu tutulmaz. İnsan isterse öğrenir, öğrenmeye değil de karalamaya niyeti varsa zaten amacı öğrenmek değildir.

 

İstediği hâlde öğrenme imkanı bulamayan, (başkaları tarafından yanlış yönlendiriliyorsa araştırması gerekir, öğrenme imkanı vardır o kişinin) ve bununla birlikte insan gibi yaşayan sorumlu değildir, bunu artık kabullenin. Defalarca aynı soru sorulmaz değil mi farklı farklı konular üzerinden ?

 

...sadece Muhammedin dininden olmadığı için doğuştan suçlu olmuyormu bu ayete göre ? Zira her hangi bir din içerisinde doğan insanların tamamına yakını o dinde kalıyor. Üstelik örnek ayette görüldüğü gibi tüm dinler "suçlu olursunuz" diye seçme şansı da bırakmıyor. Dolayısı ile başka dinlerden olanlar, doğanlar otomatikman suçlu oluyor Muhammede göre.

 

"Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anası-babası onu yahudî, hristiyan veya mecusi yapar" (Buhâri, Cenâîz, 80; Müslim, Kader, 22).

 

Demekki, diğer dinlere göre de doğuştan suçlu olan kişi sonradan düzeltiliyor.

 

 

"Doğan her çocuk İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra anası-babası onu yahudî, hristiyan veya mecusi yapar" (Buhâri, Cenâîz, 80; Müslim, Kader, 22).

 

Bunu galiba yanlış algılıyorsunuz. Bu islamı yaşayan kişilerden doğan çocuk için söylenmiyor. Doğan her çocuk ; ailesi ister hristiyan olsun, ister yahudi olsun,ister ateist olsun, ister hiç birine uymasın...hepsi için geçerlidir.

 

Bunu anladıysanız olay bitmiştir. Doğan her kulun suçsuz olarak doğacağı belirtiliyor. Neden ? Çünkü her kul islam üzere doğuyor yani Allah'ın seçmemizi istediği din üzere doğuyor. Zorlama olsa idi siz şu an islam dinini zorla yaşıyor olmalıydınız ama seçim yapıyorsunuz mantık dahilinde seçim yaptığınıza göre zorla seçme diye bir şey yok. Nasıl istiyorsan öyle yaşarsın inancını istediğin gibi seçersin. Allah neyi seçmemizi istiyorsa onu seçmek kurallara uymaktır, seçmemek de kuralları çiğnemektir. Seçme hakkına müdahele ederek seçmene mani olmak değildir öyle olsa seçim yapamazdın.

 

Kişi seçme hakkını ilerde yapıyor . Yani düşünce yapısı geliştiği vakit kişi seçim yapıyor. Siz doğar doğmaz şimdiki inancınızı mı seçtiniz? Seçemezsiniz dimi çünkü bebek iken ne kadar sağlıklı düşünebilirsiniz ? ;)

 

Bu da ilah-i adaletin neticesi olarak seçme hakkına imkan verdiğini gösterir. Her kes kendisi seçer ama Allah'ın istediği gibi ama istemediği gibi bu seçme hakkıdır.

Gönderi tarihi:
Başka dinlere ait anneden babadan olan, o kültürle yetişen, Muhammedin dininden haberi olmayan, öğrenme imkanı bulamayan ancak insan gibi yaşayan birisi, sadece Muhammedin dininden olmadığı için doğuştan suçlu olmuyormu bu ayete göre ? ...

 

Doğuştan suçlu olmak ayrıdır, dışarıdan müdahele(verdiğiniz örnekteki kültürle yetişen gibi nedenler) ile suçlu olmak ayrıdır ve gerçeği sorgulayıp öğrenmemek ise asıl suçtur ki akıl nimetini kullanmamak demektir.

 

Kur'ân'ı gerçek anlamda anlamak için bütününe bakmak gerekir. Tek bir ayeti eleştirmek onu destekleyen ayetleri görmemek Kur'an'ı bütün olarak ele alıp incelemek değildir.

 

Ayrıca şu âyete bakınız :

 

Doğru yolda giden, kendi lehine bir yol bulmuştur. Doğru yoldan sapan da kendi aleyhinde sapmıştır. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Peygamber göndermedikçe de Biz kimseye azap edici değiliz. (İsra Suresi, 15. ayet)

Gönderi tarihi:
İnançlı arkadaşlarıma soru:

 

Yine en iyisini Allah- Muhammed'mi bilecek, yoksa bizlerin de birşeyler bilmesi gerekmezmi?

sorunuzu biraz daha açarsanız sevinirim..

kiminin kimine üstün olmasının , şu anki sistemin süreğenliği açısından ne kadar ince ve mükemmel olduğunu siz fark etmiyorsanız,gerisini de fark etmenizi ,zaten ne desekte sağlayamayız.. bizler öyle ya da böyle ölümlüyüz.. doğuyoruz,yaşıyoruz,ölüyoruz.. bu sistemde köle olmadığınızı ve kimsenin kimseye hizmet etmediğini düşünün,böyle bir sistem için doğumunuzu bilmem ama ölmemeniz,ürememeniz,yememeniz,tüketmemeniz gerekir.. sadece robot gibi ortada dolanan varlıklar olmanız gerekir.. etrafınızda size hizmet edenleri bir düşünün, anneniz size hizmet ediyor,bir çöpçü size hizmet ediyor,bir kapıcı,bir taksici,bir dolmuşçu,onlar patronlarına hizmet ediyor,o patronlar müşterilere,dünyayı satın alan adam ya da kadın olsa ya çocuğuna ya eşine hizmet edecek..

kusura bakmayın ama evet,işinize gelsin gelmesin, bizler doğuştan köleleriz.. bunu Allah ayetinde tutmuş söylemiş,niye doğru söyleyeni dokuz köyden kovmaya kalkıyorsunuz ki.. var mı alternatif öneriniz..

doğuştan suça gelince,Muallim-i Ali kardeşimizden biraz daha farklı düşüncelere sahibim,onları da siz artık biliyorsunuzdur.. bana göre ve diğer dinlere göre de anladığım kadarıyla,hepimiz suçluyuz.. isteyelim ya da istemeyelim,ilk insanın emre karşı gelmesi yüzünden çıkan tek bir sözdür bugün onca insanın yaşadıkları.. ve ayettir aramızda Allah a karşı günah işlemeyen ya da suçu olmayan olmadığı.. öyle ki yine ayettir,eğer rabbimizin hemen hüküm vermesi olsaydı,yani mühlet vermeseydi yeryüzünde tek birimizin dahi kalmayacağı.. Ancak ve ancak,işte tamda bu noktada Allah a inananlar ve inancı itibariyle, Allah ın emrine uymayı bütün dünya menfaatine tercih edenlerdir kurtulacak ve aklanacak olanlar.. ne kadar Kitabınıza(ister Kur'an olsun ,ister İncil,ister Tevrat)uygun yaşamaya çalışırsanız o derece temizlenenlerden olacağınız vardır dinlerde..ayrı dinlerden insanların arasında,ayrılığa düştüğümüz ve farklı dediğimiz noktalarda, Allah doğrusunu bildirip,hükmünü verecek ,ve dinini inandığı Yaratıcıya yani ilah ına has kılanı elbet affedecek ve kurtaracaktır.. bu anlamda hiç bir Kitaba inanmadığı halde,tek bir Yaratana,tek bir ilaha inanan ve onu hissederek yalnız ondan yardım isteyende kurtulacaktır belki.. Tıpkı kavmindeki tek inanan olan İbrahim gibi.. ama Onu hissetmeyen ya da Onu sevmeyen,Onu kendine dost ve yardımcı bilmeyen nasıl yaşar sonra da başına neler gelir bilemem.. siz diyeceksiniz ki yine,meydanlarda müslümanım deyip kumar oynayan,ibadet etmeyen,içkiyi sarhoşluğuyla seven,dedikodu yapan,fesatlık çıkaran,orda burda kavga ortamı yaratan ,karısını döven söven ...vs...vs.. onca insan var.. bende diyeceğim ki size,işte inanç öyle bişeydir ki Allah korkusuna ,onun her an sizi izlediğini bilerek,iki kişi konuşurken üçünsünün Allah olduğunu bilerek,onun şahdamarımızdan daha yakın oluşunun anlam olarak ne ifade ettiğini çok iyi bilerek, hatta bişeyler hakkında kötü düşünmeye başladığımızda o kötü düşüncelerimizi bile O an Allah ın biliyor oluşunu idrak ederek sakınanlar, biraz önce sayılan onca kötülüğü yapamayacak olanlardır.. yapanın da yaptığı anda elinde kalacak tek şey,adeta onu çıldırtacak kadar duyduğu ilk ve son pişmanlık olmalıdır.. İnanç kolay değildir,inancın getirdikleri de.. duyup inandıktan ve kabul ettikten sonra yapılacak bilerek bir günah ile,onu henüz kabul etmemiş ya da inanmamış kişilerin işlediği günah ta bana göre eş değildir.. inanan işlediği günahın bedelini zor öder belki,ama inanmayana her zaman bir tövbe kapısı açıktır.. çünkü önemli olan inandığı andan itibaren nasıl yaşayacağıdır.. hep diyorum,ne cennete gitmek ne de cehenneme gitmek kolay değildir özünde.. oralara gitmeden önce, ya iyilikte çok ileri gitmeniz ya da kötülükte çok ileri gitmeniz gerekir..durduk yere ha deyince hiç biri olmaz gibi.. yaşıyoruz,her gün yaşıyoruz, bir gün geçti,bir hafta geçti,bir yıl derken bakın burda bulunanlar neredeyse en az 17-18 yıl yaşadı.. kimileri 30 kimileri 40-50 yaşadı.. peki o yıllar nasıl yaşandı.. hiç bir şey basit değil.. bu yüzden basite indirgeyip düşünmek hayatı ,kandırmacadan ve zandan öteye gitmez..

boşa gelmedik boşa gitmeyeceğiz.. hepimiz birer köleyiz ve köleliğimizi bilip , yeteneğimiz doğrultusunda hizmetimize devam etmeliyiz.. ben temizlik yapmada senden iyiysem arkadaşım kafamın basmayacağı matematik alnında matematik öğretmeni olacağım diye tutturmadığım ve temizliğimi yapıp onu geliştirdiğim oranda mutlu yaşarım.. kısacası kölelik olarak hangi

alanlarda iyiysek,onları geliştirelim ve olduğumuz kadarından fazlasına göz dikmeyelim.. ve kimse kimsenin üstün olduğu alanı,kendi alanından üstün değil sanmasın,kınamasın.. çünkü her alan her alana hizmet için var.. mağaza olmazsa alışveriş yapamazsınız, alışveriş yapmazsanız mağaza olmaz gibi..

Gönderi tarihi:
Ayrıca şu âyete bakınız :

 

Doğru yolda giden, kendi lehine bir yol bulmuştur. Doğru yoldan sapan da kendi aleyhinde sapmıştır. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Peygamber göndermedikçe de Biz kimseye azap edici değiliz. (İsra Suresi, 15. ayet)

Ha illa azap edilcek yani kaçarı yok. O zaman düşünsenize hiç peygamber gelmeseydi ne olurdu? Herkes direkt cennetlikti. Ben iyi bi Tanrı olsam hiç peygamber göndermezdim.

 

İnandığınız şey İslam'la bile uyuşmuyor belki bilemiyorum.

Gönderi tarihi:

Düşünceniz ne kadar mantık hatası yaptığınızı gayet iyi derecede ortaya koyuyor.

Ayeti tersten anlamayın. Konuya paralel tartışın mümkünse. Ayetteki bir kısmı mıncıklama ile eleştiri yapılmaz.

 

Hem akılla her şey bulunaz mı diye savunursunuz hem düşünsenize hiç peygamber gelmeseydi diye yazıyorsunuz

böyle mantık hatası ve çarpıtıcı yorumları yaparak mı eleştirebiliyorsunuz?

Gönderi tarihi:
İnançlı arkadaşlarıma soru:

 

Yine en iyisini Allah- Muhammed'mi bilecek, yoksa bizlerin de birşeyler bilmesi gerekmezmi?

 

sayın maraba alıntıladığınız ayetlerde hristiyanlığın bazı mezheplerinde olduğu gibi doğuştan edinilmiş bir günahkarlık söz konusu değildir...hz adem ile hz havvanın cennette yasak ağaçtan yemeleri kişisel bir yasak çiğnemedir ve dünyaya gönderilişle ilgili bir durum değildir....yanlış algılamalar meseleyi ademden gelen bir günah paylaşımı olarak günümüze kadar taşımıştır ne yazık ki....

hristiyanlıkta belki ama islamda doğuştan günahkarlık diye bir düşünceden bahsetmek bile islamın kendisiyle çelişmektir...suçun sahsiliği esastır ancak suça sebebiyet vermeyi de buna dahil etmemiz gerekir...verdiğiniz ayette inkarcıların suçlu olduğundan başka söylenen bir genelleme yoktur....

 

insanların birbirlerinin işini görmeleri konusunda bir adaletsizlik yoktur...kimse sizin kadar zeki ya da birdiğeri kadar herhangi başka bir alanda yetenekli olamaz...allahın rahmetinin paylaşımı bu noktada farklılık arzeder...küçüklüğümde sesim neden ablamınki kadar güzel değil diye çok ağlamışımdır...o ud çalmayı öğrenip sanat musikisi icra ederken ve bunu bir gelir olarak kullanabilirken ben kendi çapımda kanun çalma çalışmalarıyla yetindim...bu adaletsizlik değildir...rabbimin bana verdiği başka kabiliyetleri görebilmem ve keşfetmem için bir itici güçtür...her eşitlik adalet olmuyor bilindiği üzere...

herşeyi allah bilir elbette ona inanıyor ve ona ALLAH diyorsak bunu kabul ettiğimiz içindir....ama bunu anlayabilmek için yine aklımızı devreye koyup bilme kabiliyetimizi kullanmamız gerek...islamın getirdiği kavramlar içinde tekasür suresinde ilmel yakin olarak bilmekten ve aynel yakin olarak görmekten bahsedilir.....göremiyoruz diye inkar ettiklerinizi ötelerin bilgisini biz bilgi olarak biliriz ..allah bildirir...ama o gün geldiğinde biz aynel yakin olarak yani gözlerimizle de göreceğiz....farkımız siz biraz acele ediyorsunuz....hayır herşeyi aynelyakin olarak göreceğiz diye...

şimdilik elektiriği görme değil yapıp ettikleriyle bilme zamanı....elektiriği de yalın halde görebileceğimiz bir zaman olacaktır elbette...

selamlar...

Gönderi tarihi:
sayın maraba alıntıladığınız ayetlerde hristiyanlığın bazı mezheplerinde olduğu gibi doğuştan edinilmiş bir günahkarlık söz konusu değildir...

.........................

selamlar...

 

Araf/179.

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar şapşal olanlardır.

 

Allah doğuştan kimilerini ağa, kimilerini ırgat yarattığı gibi, kimilerini de daha doğuştan günahkar (cehennemlik) yaratmıştır. Allah'ın bu torpil geçme alışkanlığı Kuranda bir çok ayette ifade edilmektedir.

Gönderi tarihi:
Araf/179.

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar şapşal olanlardır.

 

Allah doğuştan kimilerini ağa, kimilerini ırgat yarattığı gibi, kimilerini de daha doğuştan günahkar (cehennemlik) yaratmıştır. Allah'ın bu torpil geçme alışkanlığı Kuranda bir çok ayette ifade edilmektedir.

sayın maraba

isminizden de anlaşılıyor siz feodalite ve burjuvaziye göndermeler yapan kavramları seviyorsunuz...bu benim de hoşuma gidiyor aslına bakarsanız...çünkü bu kavramlar bir dönemin zulüm haksızlık ve sömürü düzenine onurlu karşı duruşların özetini yapıyor..ancak bu tarz gelişen kavramlar ait olduğu dönemlerde yoğun anlam yüklü olan kelimeler...ne yazık ki bugün bu kelimeler feodal yapının ve burjuvazinin yerini alan modern hayatın modern kavramları ile yerdeğiştirmiş durumda...bu nedenle birçokları için belli bir siyasi görüş ve başarısız bir devlet modeli olmanın dışında çok bir çağrışım taşımıyor...

ama dediğim gibi ben yine de severim...çünkü her dönemde sömürü vardır ve olacaktır...isimlerinin değişmiş olması zulme karşı durmayacağımız anlamına gelmiyor çünkü...

 

cehennem için yaratılmış olmak ayetin devamında gerekçeleriyle birlikte anılmış zaten....insanlığın dışına taştığımızda başka bir varlık gibi davranmış oluruz....insan olarak kendimize neyi yakıştırıyorsak dışında kalan için başka şeyler düşünürüz...koyun gibi güdülmek..maymun gibi taklitçi olmak...tilki gibi kurnaz ya da sansar gibi aldatıcı vs vs...

allahın cehennem için bazı insanlar yarattığını söylemesi....hani biz yarın yağmur yağacak deriz ya ...yağmur yağdığında biz yağacak dediğimiz için yağmaz ya....zaten yağacağı için biz onu söylemiş oluruz ya....gerisini siz getirin artık....

selamlar...

Gönderi tarihi:
Araf/179.

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar şapşal olanlardır.

 

Allah doğuştan kimilerini ağa, kimilerini ırgat yarattığı gibi, kimilerini de daha doğuştan günahkar (cehennemlik) yaratmıştır. Allah'ın bu torpil geçme alışkanlığı Kuranda bir çok ayette ifade edilmektedir.

 

İşte güzel kardeşim Allah peygamberlerden sonra müfessirleri ne için göndermiş umarım biraz olsun faydasını anlamış olursun :

 

Elmalılı Tefsirinden Araf Suresi, 179. âyet :

 

179- Gerçekten de yemin olsun ki cinlerden ve insanlardan bir çoğunu da cehennem için yarattık, ki bunlar hüsranlarına haklarında ezeli hüküm verilmiş mahluklardır. Lâkin sırf cebir tarikiyle ve kendilerinin yaptıkları ve sebep oldukları şeyler hesaba katılmadan ve dikkate alınmadan cehennemlik olmuş değillerdir. Aslında başlangıçta "ahseni takvim", yani en güzel b içimde yaratılmış, şuur fıtratını taahhüt etmiş iken sonra "esfeli safiline" düşmüş ve cebren kurtarılmalarına ilâhî meşiyetin ilgisiz kalmış olması bakımındandır. Allah Teâlâ ezeli ilmiyle biliyordu ki, bunlar ileride irade ve hürriyet sahibi oldukları z a man taahhütlerini yerine getirmeyecekler ve görevlerini yapmayacaklar, fıtratlarındaki emaneti, şühudu ve marifeti ve diğer güçlerini hak yolunda kullanmayacaklardır, "Alçaklığa saplanıp kalacaklar ve heveslerine uyacaklardır." İşte o zaman Allah, o n ların kalplerini ve ruhsal melekelerini mühürleyecek, hakkı duymak kabiliyetleri kapanacak, bundan böyle onlara öyle bir yaratılış ve huy verecek ki, artık sırf cehennemlik olacaklar. Allah bunun böyle olacağını, son durumlarının cehenneme varacağını bile bile onları yarattığı için ta başlangıçta, sonu cehennemlik birçok halk yaratmış oluyordu. Bu ise Allah Teâlâ'nın onları doğrudan doğruya cehenneme zorlaması değil, cennete zorlaması, sonu bir taraftan cennete, bir taraftan cehenneme giden, kârlı olabile c eği gibi, zararı da olan bir hayata, kâr yolunu taahhüt ettirerek atması fakat taahhütlerinin yerine getirilmesini kendilerine bırakması ve onların üstlerine yüklemesidir. Şüphe yok ki, bu taahhüdün yerine getirilmeyeceğini bile bile o yüklemeyi yapmak, sonuç olarak onların lehine değil, aleyhlerine olan bir durumdur. Allah dileseydi onları taahhütlerini yapmaya zorlayabilirdi ya da hiç yaratmazdı. O zaman da yokluk ve zorunluluk kendileri hakkında hayat ve hür seçimden daha hayırlı olurdu. Bu onlar açısı n dan belki hoşlanılmayan bir şeydir, ama sonuç bakımından daha hayırlı olduğu kesindir. Bunu Allah neden dilemedi? Bu nokta sırf O'nun iradesine bağlıdır ve hiçbir şekilde münakaşa edilebilir bir şey değildir. O'nun iradesine müdahele olunamaz. O ne mecbur d ur, ne de sorumludur. "Yaptığından sorumlu değildir." (Enbiya 21/23), başına buyruk ve ortaksızdır. O'na bir şeyi vacip kılabilecek veya iradesine sınır koyabilecek hiçbir şey yoktur. (En'âm Sûresi'nde 25. âyetin tefsirine ve yine aynı sûrenin 112. âyet i nin Cin ve İns hakkındaki açıklamasına bakınız.)

 

Burada mutlak zorunluluk (cebr-i mahz) olmadığına dikkat çekilerek buyuruluyor ki, onların kalbleri vardır. Kendilerine duyacak bir kalb verilmemiş ve fıtrattaki misaka bağlanmamış değillerdir. Lâkin bu kalblerle fıkıh etmezler, yani işi derinden derine anlamazlar. Kendi vicdanında duyulması ve farkına varılması gereken şeye dikkat etmezler, gereği gibi duyup anlamazlar, gözleri de vardır. Lâkin bunlarla görülecek şeyi görmezler, kula k ları da vardır. Lâkin bunlarla işitmezler, işitilecek şeyi dinleyip duymazlar. Hasılı Allah'ın akıl ve duygu kuvvetlerini insan gibi ve gerektiği şekilde kullanmazlar. İşte bunlar en'âm (hayvan) gibidirler. Gönüllerinde, gözlerinde ve kulaklarında i n sanlığa mahsus olan mânâ ve şuur bulunmaz. Hayvan gibi sadece bir gövde ve ses ile insan olunur sanırlar ve yalnızca görünüş ile ilgilenirler. Veya bütün duyguları ve idrakleri münhasıran bu dünya hayatındaki geçim sebeplerine yöneliktir. Belki bunlar hayvandan da daha aşağı, daha şaşkındırlar. Çünkü en'âm denilen aşağı canlılar, yaratılıştan ve doğuştan gelen amaçlarından sapmazlar, seçebilecekleri kadar menfaat ve mazarratlarını seçerler, onları elde etmeye gücü yettiği kadar çaba gösterir, tehlikel e rden korunmaya çalışır. Hiçbir uzvunu yaratılış gayesinin dışında kullanmaz, ileri gitmese de geri de kalmaz, yaratılışını değiştirmez. Onlar ise aksine gelişmeye ve ebedi mutluluğa aday olan yaratılışlarından gereği gibi yararlanmazlar, yararlanmak şöyle dursun onun bozulmasına sebep olurlar da ebedi azaba götüren bir yola girerler.

 

Ve işte onlar o gafillerin ta kendileridir. Tam anlamıyla gafil_ diye işte bunlara denilir. Zira beyinleri ve kalbleri var, fakat şuurları yoktur. Nefislerine karşı şahit olmuşlardır da kendi özlerinden haberleri olmaz, fıtratlarındaki misak ve taahhüdü duymazlar, aldırmazlar. Kendi iç gözlemleriyle, fıkh-ı nefsî denilen kendi iç dikkatleriyle duymadıkları gibi, dışarıdan gözlerine sokulan âyetlerin, kitabın ve kulaklarına ok u nan hak kelâmının verdiği haberlerin şahitliğiyle de duymazlar. Vücud var, vicdan namına bir şeyleri yoktur. Dini, bir vehim; kitabı, bir eğlence; ilâhî kelâmı, bir musıki diye karşılarlar. ilâhî işlerle dünya işleri arasındaki inceliğin farkına varmaz, k i min kulu olduklarını, neye veya kime tapacaklarını bilmezler. Gönülleri boş heva, gözleri şekil ve resim, kulakları anlamsız sesler, müsemmasız isimler peşinde dolaşır durur. Kendilerine kalb, göz, kulak verip yaratan, yaratılıştan kendilerini rablık mîsa k ına taahhüt ettiren, Semî (işiten), Basîr (gören) ve eşi-benzeri olmayan Allah Teâlâ'ya türlü türlü şirkler koşarlar, gafletlerinden dolayı Allah'ı anmazlar, anarlarsa bile O'nun münezzeh şanına layık olmayan isim, sıfat ve özelliklerle anarlar.

Gönderi tarihi:

Doğuştan suçlu yada günahkar olmak Hıristiyanlıkta daha doğrusu Hıristiyanlığın İznik konsülünden sonra yeniden yapılanmasında kabul edilen bi görüştür. Müslümanlıkta her yenidoğam masumdur, iyidir ve günahsızdır ebeveynleri onları kendi inançlarınca eğitir.

 

Verilen ayette benim Kuranın mantığına göre çıkarttığım anlama bakacak olursak İnkar Edenler ibaresi kullanılmış ve bu bence İslamın ne demek istediğini anlayanları yani İslam tasvvufundaki gibi hakikati bilenleri ama o hakikatten yüz çevirenleri kastediyor. İslamdan haberi olmayanları değil.

 

Doğuştan köle olmak konusuna ise şu an yaklaşmıyorum ama Kuranda belli bi kast sistemi yoktur diye biliyorum.

 

Şunada değinmek isterim Musa ve İsa dönemlerinin sosyalist düşünürleri, Muhammed ise Liberalist düşünürleridir diyebiliriz.

Gönderi tarihi:
Doğuştan suçlu yada günahkar olmak Hıristiyanlıkta daha doğrusu Hıristiyanlığın İznik konsülünden sonra yeniden yapılanmasında kabul edilen bi görüştür. Müslümanlıkta her yenidoğam masumdur, iyidir ve günahsızdır ebeveynleri onları kendi inançlarınca eğitir.

 

Verilen ayette benim Kuranın mantığına göre çıkarttığım anlama bakacak olursak İnkar Edenler ibaresi kullanılmış ve bu bence İslamın ne demek istediğini anlayanları yani İslam tasvvufundaki gibi hakikati bilenleri ama o hakikatten yüz çevirenleri kastediyor. İslamdan haberi olmayanları değil.

 

Doğuştan köle olmak konusuna ise şu an yaklaşmıyorum ama Kuranda belli bi kast sistemi yoktur diye biliyorum.

 

i]

sayın beldegah...işte budur...

selamlar...

Gönderi tarihi:
Doğuştan suçlu yada günahkar olmak Hıristiyanlıkta daha doğrusu Hıristiyanlığın İznik konsülünden sonra yeniden yapılanmasında kabul edilen bi görüştür. Müslümanlıkta her yenidoğam masumdur, iyidir ve günahsızdır ebeveynleri onları kendi inançlarınca eğitir.

 

Verilen ayette benim Kuranın mantığına göre çıkarttığım anlama bakacak olursak İnkar Edenler ibaresi kullanılmış ve bu bence İslamın ne demek istediğini anlayanları yani İslam tasvvufundaki gibi hakikati bilenleri ama o hakikatten yüz çevirenleri kastediyor. İslamdan haberi olmayanları değil.

 

Doğuştan köle olmak konusuna ise şu an yaklaşmıyorum ama Kuranda belli bi kast sistemi yoktur diye biliyorum.

 

Şunada değinmek isterim Musa ve İsa dönemlerinin sosyalist düşünürleri, Muhammed ise Liberalist düşünürleridir diyebiliriz.

 

Güzel yaklaşım tebrikler. :clover:

Gönderi tarihi:
Şüphesiz biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın. (Fâtır Sûresi, 24. Ayet)

 

...

 

Bu da ilah-i adaletin neticesi olarak seçme hakkına imkan verdiğini gösterir. Her kes kendisi seçer ama Allah'ın istediği gibi ama istemediği gibi bu seçme hakkıdır.

 

Sayin Muallim, Dunyada yaklasik 2000 sayida lisan konusuluyor. Buyrun bakin http://www.language-museum.com/

 

Bu Dunya da ki insanlara hitap edecek ve Islam dinini tanistiracak, bir kitap gönderecek olsanız, sadece Arapça dilini mi kullanırdınız? Yoksa, ne kadar dil varsa o kadar dilde hazırlamış olduğunuz kitapları mı gönderirdiniz? Dünyadaki tüm insanlara en son dini tanitmak isterseniz, sadece yalniz bir elçi yi (Muhammed) Arabistana mi gönderirdiniz, yoksa dünyanın herbir yerine aynı anda aynı şeyleri anlatmak için diger dilleri konusan elçileride mi gönderirdiniz?

Gönderi tarihi:
Sayin Muallim, Dunyada yaklasik 2000 sayida lisan konusuluyor. Buyrun bakin http://www.language-museum.com/

 

Bu Dunya da ki insanlara hitap edecek ve Islam dinini tanistiracak, bir kitap gönderecek olsanız, sadece Arapça dilini mi kullanırdınız? Yoksa, ne kadar dil varsa o kadar dilde hazırlamış olduğunuz kitapları mı gönderirdiniz? Dünyadaki tüm insanlara en son dini tanitmak isterseniz, sadece yalniz bir elçi yi (Muhammed) Arabistana mi gönderirdiniz, yoksa dünyanın herbir yerine aynı anda aynı şeyleri anlatmak için diger dilleri konusan elçileride mi gönderirdiniz?

 

İslam Tarihini hic bilmiyorsunuz :)

Gönderi tarihi:
Sayin Muallim, Dunyada yaklasik 2000 sayida lisan konusuluyor. Buyrun bakin http://www.language-museum.com/

 

Bu Dunya da ki insanlara hitap edecek ve Islam dinini tanistiracak, bir kitap gönderecek olsanız, sadece Arapça dilini mi kullanırdınız? Yoksa, ne kadar dil varsa o kadar dilde hazırlamış olduğunuz kitapları mı gönderirdiniz? Dünyadaki tüm insanlara en son dini tanitmak isterseniz, sadece yalniz bir elçi yi (Muhammed) Arabistana mi gönderirdiniz, yoksa dünyanın herbir yerine aynı anda aynı şeyleri anlatmak için diger dilleri konusan elçileride mi gönderirdiniz?

 

Ama şimdi ben haksızlık yapılınca dayanamam ki! Kitap dediklerinde sen ne anlıyosun Muhammed ne anlıyor ona bakmak lazım. Madem Kuran bugün anladığınız gibi ciltli bi kitap Muhammed'in onu ciltlettirmesi falan gerekirdi. Aman efendim o zaman kağıt teknoloji falan yoktu demeyin, parşömen gibi yazılabilecek şeylerin ciltlenip kullanıldığı çok eskiden beri biliniyor. Kuran Muhammedden sonra bizim bildiğimiz manada ciltlenmiş toplanmış o da ihtiyaç olduğu, kaybolmaması için. Ciltleme meselesi neysede kısaca söyleyeyim Muhammed'in anladığı haliyle kitap Allah'tan geldiğine inandığı deyişlerinin tümüdür. Cilt olarak bi basımı kastetmiyor. Biz biliriz ki düşüncelerin dili değil imgesi olur yanlışsam düzeltin. O yüzden evrenseldir düşünceler diye biliyorum. O yüzden Muhammed düşündüklerinin tümünü kitap olarak anlıyor, o kemiğe yaprağa yazılanlar değil yani sırf.

 

Bide Kuran'da diyor zaten Arapça indirilmiş olduğunu, araplar anlasın diye. Ama tabi tercüme bürosu falan o zaman Allah'ı tarafından tahsis edilmemiş o ayrı.

Gönderi tarihi:

kuranda her ümmete bir uyarıcı geldiğinden bahsedilince herdilde geldiği de anlaşılmaz mı...

aynı anda herdilde tercümesi yapılmış kitaplar gönderilseydi....ofset de olsa mıydı...

 

mesele tek tek harf harf de ele alınsa neticede inanmayan biri için tarihin bir zamanında yaşamış bir beşerin söz ve düşünceleri imgeleri...inananlar için vahyin kendisi...eee ..neyi çözmüş olduk...evrensel dediğimiz kabuller ne işe yaradı...insan oluşumuzu ne kadar hissedebiliyoruz evrende...

 

kimileri tanrının karşısında kendisini küçük önemsiz ve cehennem için yaratılmış olarak görürken ..bu ve benzeri gerekçelerle tanrı düşüncesini yok sayıp kendini güçlü ve özgür hissederken...diğer yandan bilimin ve teknolojinin dayattığı hayatın geri dönülebilemez olduğunu savunup evreni yok ederken beraberinde insanlığımızı da gömme yolunda olduğumuzu...küçülerek ve köleleşerek kendi ürettiğimiz roboratörlerin tahakkümüne gireceğimizi öngörüyor...özgürlük isterken bunu kastetmemiştik....inmek isteyemiyoruz bile hasılı en son insanlık durağında....

Gönderi tarihi:
Diğer inanmayanların niçin inanmadıklarını bilmem ama temelde inanmayan insanların inanmamalarının nedeni sizin bu gibi saplantılarınızın çürütülüp çürütülmemesi değil. Mesela sizin inancınızın hiç bi çelişkisi olmaması benim zerre kadar umrumda değil. Hatta kendi içinde tutarlı olduğunu bile düşünüyorum. Benim ve aslında tüm diğer inanmayanların inanmama sebebi sizin inancınızın maddi gerçeklerle çelişiyor olmasıdır. Önce bu ayrımı kavramalısınız. Kavrayamadığınız sürece benim inancım tutarlı, oh kimse çürütemiyo inanmaya devam diye giderseniz hiç bi fayda sağlamazsınız. Burada inanmayanlarda bi özeleştiri yapmalı aslında. Dinlere yaklaşımları bence biraz hatalı. Dinlerin maddi ve bilimsel gerçeklerle çelişen yanları tartışılmalı daha çok. Kendi tutarsızlıklarını inananlara kabul ettiremezsiniz ve ispatlayamazsınız.

Mesela Yersoy'un ve Demirefe'nin yazıları bu açıdan hoşuma gidiyor. Tartışma öyle olmalı işte.

[/i][/size][/font]

 

Doğuştan suçlu yada günahkar olmak Hıristiyanlıkta daha doğrusu Hıristiyanlığın İznik konsülünden sonra yeniden yapılanmasında kabul edilen bi görüştür. Müslümanlıkta her yenidoğam masumdur, iyidir ve günahsızdır ebeveynleri onları kendi inançlarınca eğitir.

 

Verilen ayette benim Kuranın mantığına göre çıkarttığım anlama bakacak olursak İnkar Edenler ibaresi kullanılmış ve bu bence İslamın ne demek istediğini anlayanları yani İslam tasvvufundaki gibi hakikati bilenleri ama o hakikatten yüz çevirenleri kastediyor. İslamdan haberi olmayanları değil.

 

Doğuştan köle olmak konusuna ise şu an yaklaşmıyorum ama Kuranda belli bi kast sistemi yoktur diye biliyorum.

 

Şunada değinmek isterim Musa ve İsa dönemlerinin sosyalist düşünürleri, Muhammed ise Liberalist düşünürleridir diyebiliriz.

 

 

 

Sayın beldegah,islam tasavvvufunun bilimsel ve maddi gerçeklerle nasıl bağdaştığını izah edebilrimisiniz? Ayrıca tasavvuf kelimesinin kuran veya hadislerden kaynağını gösterirseniz memnun olurum.

Gönderi tarihi:
Her yiğiidin ayrı bir yoğurt yiyişi vardır efendim.Demokraside zaten bunun için güzeldir.

 

Saygılar.

 

Kimi boşa kürek sallar, kimi tam onikiden vurur bu yüzden. Ve hep havaya yumruk atanlar değil onikiden vuranlar kazanır. Neyi nereden nasıl vuracağını bilmek gerek bence.

 

Zahmet olmazsa tam onikiden vurulan cinsten bir cevap olsun lütfen.

Gönderi tarihi:
Doğuştan köle olmak konusuna ise şu an yaklaşmıyorum ama Kuranda belli bi kast sistemi yoktur diye biliyorum.

 

İslam'da kast sistemi yok mu?

 

Cariyeler ne peki?

Köleler ne peki?

Satışa çıkarılan esirler ne peki?

 

Kast sistemi yokmuş-muş-muş..

Bir de birsürü insan alkışlamış.. Hayranım bu irdeleme mantığına...

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sayın beldegah,islam tasavvvufunun bilimsel ve maddi gerçeklerle nasıl bağdaştığını izah edebilrimisiniz? Ayrıca tasavvuf kelimesinin kuran veya hadislerden kaynağını gösterirseniz memnun olurum.

İslam Tasavvufunun bilimsel gerçeklerle bağdaştığını mı söyledim ki ispat edeyim? İslam Tasavvufunun kendi içindeki mantığını söyledim sadece. İnkar eden derken kastettiği nedir diye. Tasavvuf kelimesinin Kuranda geçtiğini de söylemedim. Ya nerden çıkardınız bunları anlamadım ne alaka?

İslam'da kast sistemi yok mu?

 

Cariyeler ne peki?

Köleler ne peki?

Satışa çıkarılan esirler ne peki?

 

Kast sistemi yokmuş-muş-muş..

Bir de birsürü insan alkışlamış.. Hayranım bu irdeleme mantığına...

Sizde mi yoksa yeni ergenlerin dinsizliğine soyundunuz? Hani hakkını veremezler ya bazı şeylerin. Sırf karşı olmuş olmak için karşı olurlar. Kast sistemini biliyoruz, bi sınıf diğerine geçemez, yükselemez ve diğer sınıfla evlilik bağı kuramaz. En basit tanım bu ama İslamın hakkını da verelim be! Sınıflaşma var İslamda bunu kabul ederim ama kast sistemi yok. Bende sizin irdeleme mantığınıza hayran kaldım pes doğrusu. Kimsenin alkış tutması umrumda değil ama bu kadar umursadığınıza göre ben sizi alkışlarım yani sorun değil.

Gönderi tarihi:

İslam Tasavvufunun bilimsel gerçeklerle bağdaştığını mı söyledim ki ispat edeyim? İslam Tasavvufunun kendi içindeki mantığını söyledim sadece. İnkar eden derken kastettiği nedir diye. Tasavvuf kelimesinin Kuranda geçtiğini de söylemedim. Ya nerden çıkardınız bunları anlamadım ne alaka?

 

 

Sizde mi yoksa yeni ergenlerin dinsizliğine soyundunuz? Hani hakkını veremezler ya bazı şeylerin. Sırf karşı olmuş olmak için karşı olurlar. Kast sistemini biliyoruz, bi sınıf diğerine geçemez, yükselemez ve diğer sınıfla evlilik bağı kuramaz. En basit tanım bu ama İslamın hakkını da verelim be! Sınıflaşma var İslamda bunu kabul ederim ama kast sistemi yok. Bende sizin irdeleme mantığınıza hayran kaldım pes doğrusu. Kimsenin alkış tutması umrumda değil ama bu kadar umursadığınıza göre ben sizi alkışlarım yani sorun değil.

 

 

Bakara 221 İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir cariye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini insanlara açıklar.

 

 

Nûr 3 Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez; zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir. Bu, müminlere haram kılınmıştır.

 

 

??????

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.