Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK


DİPNOT

Önerilen İletiler

Ben düşüneceğim,biz düşüneceğiz.Bu yazdıklarınızı okuyunca aslında bazı değerlerin ne kadar da basit olarak algılandığını da düşündüm.Türban kamuda yasak olmalı ha?Olsun bakalım.Galiba biz önce insanlarımızı değiştirmeliyiz sonra yönetmenlikleri...

Gökyüzü, sürekli basitlik üzerine yığma yapıyorsunuz. Fakat ortaya argüman koymanız gerekli, ya da en azından ortaya konan argümanlara basit deyip geçmek yerine yanıt vermelisiniz. Örneğin kippalı avukatın savunduğu sanığı sarıklı savcının suçladığı mahkemede boynunda haç asılı yargıcın vereceği kararın yaratacağı tartışma ve karmaşaya yanıt vermeyi deneyebilirsiniz.

 

"Basit" gibi tanım sıfatları yanıt değildir ki? Kestirme kaçışlardır. Ortaya koyduğum argümanlara sıfat yakıştırılması yerine bir yanıt beklemeye hakkım var sanırım.

 

Bakın ben size açıkça söylüyorum: Siz gerekliliklerden bahsederken akıl ve mantığın gereklerinin değil, dogmaların gerektirdiklerinin esareti altındasınız. Çünkü bu tavırla sık karşılaşıyorum. Zihin koşullanmış: "Bu tanrının emri ve ne pahasına olursa olsun, bilerek, bilmeyerek savunulacak. Nasılsa doğrusunu tanrı bilir! Bunu savunmak bir cihat ve sevap!" Bu tavrı iyi tanıyorum.

 

Evet bu bir eleştiri, sizi kişisel eleştirmeye hiç hakkım yok belki ama bana kızmayacağınıza güvenerek ve siz de bana basitlik eleştirisi getirdiğiniz için biraz da misilleme olarak bu eleştiriye kendimde hak görüyorum.

 

Umarım güvenimde yanılmamışımdır...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ülkede olup olmaması değil konumuz...

Ben o söylediklerinizi savunuyormuşum gibi bir şekilde yazmışsınız iletinizi...

Nereden biliyorsunuz o olanlara ses çıkarmadığımı?

 

Ülkemizde olup olmaması değil, bangladeşde olup olmaması evet konuyu belirledik

Söylediklerimi savunuyorsunuz demedim

benim irdelediğim konu kadınlık onuru diye ortalığı yangına verenlerin İLKESELLİĞİ konuya ilkesel mi yaklaşıyorsunuz, yoksa popülizm mi yapıyorsunuz ?

ayrıca sizin ses çıkarmanıza gerek yok ülkemizde kadın dernekleri var sesi çıkması gerekenler onlar erkek halimle feminizm tembihleyecek halim yok, madem çok değer veriyorlar kadın onuruna önce şu rezilliği ortadan kaldırsınlar

ve korkmasınlar dinci damgası yemezler

ayrıca

şu adrese bir göz atın

-http://www.tkdf.org.tr/- bahsettiğim konuyla alakalı tek bir deklerasyon dahi yok

(en azından ben bulamadım)

birde şu aramaya bakın kaç tane deklerasyon var

tek kelime ile özetliyorum YAZIK!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ha şimdi anladım,siz diyorsunuz ki türban farz mı?Evet farz.Yalnız farz olması demek bunu yapmayanların,yapamayanların dinsiz olması demek değildir.Nitekim dinsizliğin ölçütü bellidir.İnanmıyorum dersiniz olur biter.Kimse de kalkıp inanmayan birini yargılama hakkını kendinde bulamaz.Türban İslamda olması gerekendir.Namaz gibi,zekat gibi.Ben mükemmel bir varlık değilsem hepsini tabiki eksiksiz yapamam.Bunu beni yaratan da bilir ve ona göre açar rahmet kapılarını.Bir çorba düşünün,yağı ve suyu olduktan sonra katacağınız pirincin,tuzun oranı tadını güzelleştirir,eksiği onu çorba olmaktan çıkaramayacağı gibi fazlası da onu mükemmeleştirmez.Tabi ben bu başlıkta yine de yasağı konuşurum,inanan takarsa kimse buna karışamaz.Bu kadar basit!

 

Arkadaşlar, yoğun bir iş döneminden geçiyorum, bu nedenle akıp giden bu konuyu tekrar başa sardığım için özür dilerim ama cevap vermeden geçemeyeceğim bir durum var burada...

 

* * *

 

Örtünmek dinen farzmı? İslamın gereği örtünmekmi? Benim bildiğim kadarıyla (ki müslüman ve inanan biri olarak yazıyorum) İslam in şartı 5 dir. Savum, Selat, Hac, Zekat ve Kelime-i şaadet (La ilahe ille Allah, Muhammed Resul Allah). Şimdi siz İslam ın şartı dediğiniz şeyin ne kadar şartı olduğunu söylermisiniz.

 

Kuran-ı Kerim de geçen "örtünmek" bahsi, sadece kadınlar için değil, erkekler içinde geçerliydi. "di" diyorum zira ayetin indiği dönemi incelerseniz, İslam ın daha yaygın olmadığını, gizli gizli yayıldığını ve bu nedenlede "örtünme" bahsinin "gizlenme" olduğunu anlayabiliyoruz...

 

En en en başta basit bir soru sormuştum. Geri gidip bakabilirsiniz. "Kadınlar namaza durduğunda neden ellerini göğüsleri üzerine birleştirirler?" demiştim. İşte bu durum bile avret mahalli kavramını direk işaret etmektedir. Ve bu türban bahsinin dinimizce değilde birilerinin ortaya attığı uydurma bir inanç şekli olduğununda altını çiziyorum.

 

Osmanlı da bile taa 1850 lere kadar türban yada çarşaf yoktu. Ne olduda böyle birşey ortaya atıldı?

 

Tarih tekerrürden ibarettir. İşte o dönem bu örtünmeyi ortaya atanlar, bugünde aynı amaç ile gündemde tutmaktadırlar. Nedir amaç? İnanç kisvesi altında hurafe dayatmalarla kendilerini alim olarak gösterip halkın inancını kullanıp tamamen "para" peşinde rant sağlamaktır...

 

Arkadaşlar;

 

Bir zat bana şunu demişti; "Gerçek müslüman çıplaklar kampında gezerde gözü haram görmez".

 

Eğer, hayvani nefsten, İslami nefse duhul edilirse, çevrenize baktığınızda size günah görünecek hiçbirşey göremezsiniz. Bizler "gerçek islam"ı mı yaşıyoruz, yoksa birilerinin bize kakalamaya çalıştığı islamımı yaşıyoruz? Bunun cevabını "akıl" sahibi insanların derinlemesine araştırıp bulması FARZdır.

 

Ve, tefsirleri okurken, kaynağını mutlaka inceleyin derim. Ben Elmalılı Hamdi Hocamın tefisirini okudum. Tavsiye ederim. Hiç hür ve sosyal hayat içinde olanla; hapiste, halktan uzak birinin ortaya koyacağı tefsir aynı olurmu? Biri içindeki mapusu, kini ve karanlığı yazarken, diğer hür vicdan ve aklıyla yazacaktır....

 

Saygılarımla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn mavi ''hem de koministken''derken önceden kominist düşünceye sahiptim,ve şu an bu bu ideolijinin yanlış olduğunu anladım ve bu kararı aldımmı demek istiyorsunuz yoksa şu andaki ideolojiniz kominizm fakat hem koministim hemde başımı örtmeye karar verdimmi demek istediniz.

 

Hangi ideolojide olursanız olun muhakkak saygı duymamız gerekiyor ,fakat kominizm ile din bir birine tamamen zıt olgulardır çünkü kominizm din olgusunu red eder.

karl marx fakirlerin din olgusunu yaratttığını ve dinin bir uydurma olduğunu söyler. marx milliyet ve ırk kavramını kültürün sonucu olarak görür ve devletin kalkmasıyla milliyetlerinde kalkacağını söyler .

halk öyle bir bilinçlenecekki devlet ve güvenlik birimleri kalktığında suç işleyecek kimse olmayacak..

 

 

saygılar.

 

Olayı kişiselleştirme taraftarı değilim,size ÖM yolu ile cevap vereceğim.Kendimle ilgili olan kısmını.Gelelim din ve ideoloji kısmına.Ben hiçbir şekilde din ve ideolojileri karşılaştırma taraftarı değilim.Din dindir,ideoloji ise ideoloji.Tabi ki ideolojiler dine karşı olabilir ama hiçbir şekilde din yerine geçemez.Karl Marx ''din bir afyondur'' derken acaba hangi dinden bahsetmiş ve neden onu afyon olarak görmüştür.Karl Marx'ı anlamak gerçektende bir dönemi veya bugün gelinen süreci anlama açısından oldukça önemlidir.Nitekim Sartre "başka bir üretim çağına geçene kadar içinde bulunduğumuz çağı anlamak ve yorumlamak marx la hesaplaşmadan mümkün değildir."der.Evet komünizmi savunanlar inanç konusunda kendisini inançsız olarak niteleyenlerdir.Peki bu komünizmi nasıl bir arenaya taşır?Komünizm sosyal örgütlenmedir ve üretim/tüketim aşamalarında toplumu ve toplumun dayanışmasını ölçüt alır.Sınıf çatışmasını red eder;brujuvayı yok sayar.Komün toplumsal olandır ve bu yönüyle ele alınmalıdır.Ortak mülkiyet,sonraki aşamalarda sosyalizm ve ortadan kaldıralacak bir devlet.Peki bir insan hem komünist hem de dindar olabilir mi?Genel itibariyle hayır.Bu ideolojinin dine yaklaşımından kaynaklanacak bir durum değil;din eğer evrensel bir olgu ise onun toplumsal yaşama da üretime de söz sahipliği yapmasındandır.Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gökyüzü, sürekli basitlik üzerine yığma yapıyorsunuz. Fakat ortaya argüman koymanız gerekli, ya da en azından ortaya konan argümanlara basit deyip geçmek yerine yanıt vermelisiniz. Örneğin kippalı avukatın savunduğu sanığı sarıklı savcının suçladığı mahkemede boynunda haç asılı yargıcın vereceği kararın yaratacağı tartışma ve karmaşaya yanıt vermeyi deneyebilirsiniz.

 

"Basit" gibi tanım sıfatları yanıt değildir ki? Kestirme kaçışlardır. Ortaya koyduğum argümanlara sıfat yakıştırılması yerine bir yanıt beklemeye hakkım var sanırım.

 

Bakın ben size açıkça söylüyorum: Siz gerekliliklerden bahsederken akıl ve mantığın gereklerinin değil, dogmaların gerektirdiklerinin esareti altındasınız. Çünkü bu tavırla sık karşılaşıyorum. Zihin koşullanmış: "Bu tanrının emri ve ne pahasına olursa olsun, bilerek, bilmeyerek savunulacak. Nasılsa doğrusunu tanrı bilir! Bunu savunmak bir cihat ve sevap!" Bu tavrı iyi tanıyorum.

 

Evet bu bir eleştiri, sizi kişisel eleştirmeye hiç hakkım yok belki ama bana kızmayacağınıza güvenerek ve siz de bana basitlik eleştirisi getirdiğiniz için biraz da misilleme olarak bu eleştiriye kendimde hak görüyorum.

 

Umarım güvenimde yanılmamışımdır...

 

 

Değerli arkadaşım öncelikle yanlış anlamalara izin vermemek için şunu belirtmeliyim;ben düşündüklerinize basit demedm,düşüncelerinizi okuduktan sonra size de hak vererek bazen özel değerler bu kadar basitleşir dedim.kippalı avukatın savunduğu sanığı sarıklı savcının suçladığı mahkemede boynunda haç asılı yargıcın vereceği kararın yaratacağı tartışma ve karmaşaya yanıt vermeyi deneyebilirsiniz. oldukça hoş bir cümle.Cevaplamaya çalışayım.Yalnız baştan belirteyim ben bunu dini bilgilerle değil sadece kendi cümlelerimle yanıtlayabilirim.Türban dinin emridir diyorum,ve bu gereği olan ise yapılması gerekendir.Doğmatik değil bu dediklerim;bence olması gereken.Siz de eminim yaşamanın gereği oksijen tenessüf etmek gerekmekse o oksijen tenessif edilmeli gerçeğini yadsımazsınız.Din vicdandır,inanan bu emri karşısında bulur ve uygulamaya çalışır.Tam bu noktada karşısına insan eliyle yapılan yasalar çıkar.Bir taraftan inandığı varlığın emri diğer taraftan devletin emri.Ne yapmalı o zaman sizce?Hangisini ölçüt almalı?Siz daha önceki iletinizde bir hemşire giyinmesi gerektiği gibi giyinmelidir demiştiniz galiba.Kamusal alanda tabi ki de kimse kafasından geçtiği gibi giyinemez.Ama arkadaşım ben yine de inançın gerçekten özel olduğunu düşünüyorum ve kamusal alanın da bu özele biraz iltimas göstermesi taraftarıyım.Hele bu yasalar ve yönetmenlikler,devlet ve diğer tüm kamusal düzenlemeler insan için varsa.Basit demiştim,basitleştirme demiştim.Çünkü çok haklıydınız insanların ne kadar da birbirine tahammülsüz olduğu noktasından.Biri yobaz olur diğeri günahkar.Diğerinin gözünden bu kadar basitir beriki.Bu kadar basitleşir işte insan bu *******.Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşlar, yoğun bir iş döneminden geçiyorum, bu nedenle akıp giden bu konuyu tekrar başa sardığım için özür dilerim ama cevap vermeden geçemeyeceğim bir durum var burada...

 

* * *

 

Örtünmek dinen farzmı? İslamın gereği örtünmekmi? Benim bildiğim kadarıyla (ki müslüman ve inanan biri olarak yazıyorum) İslam in şartı 5 dir. Savum, Selat, Hac, Zekat ve Kelime-i şaadet (La ilahe ille Allah, Muhammed Resul Allah). Şimdi siz İslam ın şartı dediğiniz şeyin ne kadar şartı olduğunu söylermisiniz.

 

Kuran-ı Kerim de geçen "örtünmek" bahsi, sadece kadınlar için değil, erkekler içinde geçerliydi. "di" diyorum zira ayetin indiği dönemi incelerseniz, İslam ın daha yaygın olmadığını, gizli gizli yayıldığını ve bu nedenlede "örtünme" bahsinin "gizlenme" olduğunu anlayabiliyoruz...

 

En en en başta basit bir soru sormuştum. Geri gidip bakabilirsiniz. "Kadınlar namaza durduğunda neden ellerini göğüsleri üzerine birleştirirler?" demiştim. İşte bu durum bile avret mahalli kavramını direk işaret etmektedir. Ve bu türban bahsinin dinimizce değilde birilerinin ortaya attığı uydurma bir inanç şekli olduğununda altını çiziyorum.

 

Osmanlı da bile taa 1850 lere kadar türban yada çarşaf yoktu. Ne olduda böyle birşey ortaya atıldı?

 

Tarih tekerrürden ibarettir. İşte o dönem bu örtünmeyi ortaya atanlar, bugünde aynı amaç ile gündemde tutmaktadırlar. Nedir amaç? İnanç kisvesi altında hurafe dayatmalarla kendilerini alim olarak gösterip halkın inancını kullanıp tamamen "para" peşinde rant sağlamaktır...

 

Arkadaşlar;

 

Bir zat bana şunu demişti; "Gerçek müslüman çıplaklar kampında gezerde gözü haram görmez".

 

Eğer, hayvani nefsten, İslami nefse duhul edilirse, çevrenize baktığınızda size günah görünecek hiçbirşey göremezsiniz. Bizler "gerçek islam"ı mı yaşıyoruz, yoksa birilerinin bize kakalamaya çalıştığı islamımı yaşıyoruz? Bunun cevabını "akıl" sahibi insanların derinlemesine araştırıp bulması FARZdır.

 

Ve, tefsirleri okurken, kaynağını mutlaka inceleyin derim. Ben Elmalılı Hamdi Hocamın tefisirini okudum. Tavsiye ederim. Hiç hür ve sosyal hayat içinde olanla; hapiste, halktan uzak birinin ortaya koyacağı tefsir aynı olurmu? Biri içindeki mapusu, kini ve karanlığı yazarken, diğer hür vicdan ve aklıyla yazacaktır....

 

Saygılarımla

 

''İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek:bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, topluca ALLAH'a yöneliniz ki başarılı olasınız.''(nur süresi,31)bu ayet bence örtünmeyi açık bir şekilde emrediyor.Ben buna inanıyorum,sizi de sonuna kadar dinlerim.ve bu vicdana uzanan yasaklara da “ Başörtüsü yasağı, en temel insan hakkının gaspıdır.”derim.Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn bilimselci biz farklı birşeymi söyledik?

benim söylediğimde ''özgür düşünceyle başörtüsünü seçmişse'' bu kişinin kendi kararıdır diyorum.

Hem kendi kararını uygulayıp hemde özgür olamaz ne demek?zaten kendi kararını vererek özgürlüğünü kullanmış oluyor.

 

bahettiklerinizde eğer kendi istği ile özgür iradesi ile o dini kabullenmişse o kişinin özgürlüğüdür,Onu yaşamak onun özgürlük anlayışındadır.

Dini olan özgür olamaz denilemez.

 

..................

Eş, arkadaş, aile, akraba, töre, din'i dayatmalar, öneri, tavsiye ve kurallar zaten birer dayatmadır.

 

Seçim için özgür olmak demek, tüm seçeneklere eşit uzaklıktaki bir ortamın olması demektir.

Aksi ise, özgürce verilmiş bir karar değildir.

 

Benim farklı şeyler söylediğimin farkındamısın kaplan? Verdiğim cevapta bayanlarımızın özgür olmadığı gözükmüyormu? Dayatmalar içindeki bir insan özgürce kararını verebilirmi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yani dostum, burada baş örtüsünü savunan ve hatta baş örtülü bayan arkadaşlarımız kendi istekleri baş örtüsü taktığını ve bunda kimsenin zorlama yapmadığını söylüyor...

siz hala o insanlara inatla zorla örtünüyorlar,baskı altındalar vs diyorsunuz ...size neden yalan söylesinler sizinle bir sorunlarımı var?

bende kendi çevremden, ailemden örnek vereyim, benim annemin başı kapalı bir çok akrabamındaaynı şekilde bunları zorlayanda yok...hatta bir tanıdığım eşinin başını açasını istedi,eşi ayrılmayı dahi düşündü sizce nasıl bir baskıdır bu.

siz kendi çevrenize değil, birazda diğer çevrelere bakın biraz.

saygılar.

tabi ki kendi özgür iradesiyle türban takan kadınlarımız var. ancak bu zorlamayla kapananların olmadığı anlamına gelmez.

bunu orana vurduğumuzda büyük çoğunluğun baskıyla başlarını kapattıklarını söyleyebiliriz.

şeriatla yönetilen ve yurttaşlarına çocukluktan itibaren "dini bilinç" aşılanan iran'da bile artık kadınlar başlarını yarıya kadar açmaya başladılar. özgür biçimde yapamadıklarını geceleri gizli yerlerde, gizli mekanlarda parti vererek yapmaya başladılar. böyle bir iran'da bile bu kadar büyük bir tepki ve isyan varsa buradaki kadınlarımızın (kapalı olanlarının) çoğunun baskı gördüklerini söyleyebiliriz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn mavi ''hem de koministken''derken önceden kominist düşünceye sahiptim,ve şu an bu bu ideolijinin yanlış olduğunu anladım ve bu kararı aldımmı demek istiyorsunuz yoksa şu andaki ideolojiniz kominizm fakat hem koministim hemde başımı örtmeye karar verdimmi demek istediniz.

 

Hangi ideolojide olursanız olun muhakkak saygı duymamız gerekiyor ,fakat kominizm ile din bir birine tamamen zıt olgulardır çünkü kominizm din olgusunu red eder.

karl marx fakirlerin din olgusunu yaratttığını ve dinin bir uydurma olduğunu söyler. marx milliyet ve ırk kavramını kültürün sonucu olarak görür ve devletin kalkmasıyla milliyetlerinde kalkacağını söyler .

halk öyle bir bilinçlenecekki devlet ve güvenlik birimleri kalktığında suç işleyecek kimse olmayacak..

 

 

saygılar.

ne kadar da rahatsızsınız başı kapalı bir bayanın komunist düşünceye sahip olmasından.

işte siz de diğerleri gibi komunizmi sadece "dinsizlik, kafirlik " olarak nitelendirenlerdensiniz.

evet karl marx "din bir afyondur" demiştir ancak maviolmayangökyüzü'nün de aktardığı gibi marx bunu hangi din için söylemiştir. kastım hristiyanlık, müslümanlık, musevilik ayrımı değildir. dinin eskilerden beri insanlara zorla dayatılan ve gerçekdışı olan yerlerinin aktarılmasıdır. insanların din uğruna savaşması, birbirlerinin kanlarını akıtmaları ve bunu da Allah yolunda yapmalarıdır. ne büyük çelişki ki, Allah yolunda kanını akıttığı dinin mensubu da taptığı Allah'ın gönderdiği bir din.

marx bu nedenle " din afyondur" demiştir.

insanların cennetten yer satın alınacağı palavrasıyla uyutulması,

saçma sapan uygulamalar ve kurallarla, din kitabında olduğu iddia edilerek insanların cezalandırılmaları.

marx bunlara "afyon" demiştir.

peki gerçekten hümanist, gerçekten barışçıl, gerçekten eşit bir din vardı da onu mu "afyon" olarak nitelendirdi.

maalesef böyle bir din yok...

hepsi kan dökmeye, öldürmeye, yok etmeye dayalı..

belki de böyle bir din var da bize gerçeği anlatılmıyor !!!

diğerleri gibi yanlış aktarılıyor....

marx dinin insanlara acı çektirmesine karşı çıkmıştır...

yoksa kimsenin mum yakanla, vaftiz olanla, ağlama duvarına gidenle, namaz kılanla bir alıp veremediği yok...

evet komunistlerin inancı diğerlerine göre daha zayıftır..

ancak bunun suçlusu komunistler değildir...

bunun suçlusu dinlerdir...

veya dinleri yalan yanlış anlatan din adamlarıdır....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn mavi ''hem de koministken''derken önceden kominist düşünceye sahiptim,ve şu an bu bu ideolijinin yanlış olduğunu anladım ve bu kararı aldımmı demek istiyorsunuz yoksa şu andaki ideolojiniz kominizm fakat hem koministim hemde başımı örtmeye karar verdimmi demek istediniz.

 

Hangi ideolojide olursanız olun muhakkak saygı duymamız gerekiyor ,fakat kominizm ile din bir birine tamamen zıt olgulardır çünkü kominizm din olgusunu red eder.

karl marx fakirlerin din olgusunu yaratttığını ve dinin bir uydurma olduğunu söyler. marx milliyet ve ırk kavramını kültürün sonucu olarak görür ve devletin kalkmasıyla milliyetlerinde kalkacağını söyler .

halk öyle bir bilinçlenecekki devlet ve güvenlik birimleri kalktığında suç işleyecek kimse olmayacak..

 

 

saygılar.

Din üzerine Lenin

Fransa'da İç Savaş'a önsözünde Engels şuna dikkat çekmişti: "devlete ilişkin olarak, din bütünüyle kişisel bir sorundur." Bunu yorumlayan Lenin 1905'de şöyle yazıyordu: "Devlet dinle ilgilenmemelidir; dinsel kurumlar devlete bağlı olmamalıdır. Herkes istediği dini savunmakta ya da dinsiz, yani genelde her sosyalist gibi ateist olduğunu açıklamakta özgür olmalıdır." (Lenin, Din Üzerine, "Sosyalizm ve Din")

 

Bununla birlikte Lenin de, partiye ilişkin olarak, Engels'in devrimci partinin dine karşı mücadele yürütmesi gerektiği yönündeki öğüdüne dikkat çekiyordu: "Proletaryanın partisi, devletin dinin kişisel bir sorun olduğunu ilan etmesini ister, ama halkın afyonuna karşı mücadeleyi, dinsel hurafelere vb. karşı mücadeleyi kişisel bir sorun olarak görmez. Oportünistler sorunu, Sosyal Demokrat Parti dini kişisel bir sorun olarak görüyormuş gibi çarpıtıyorlar." (age, "İşçi Partisinin Din Karşısında Tutumu")

 

Ve şunu ekliyordu: "Modern dinin köklerinin gömülü olduğu yer, çalışan kitlelere uygulanan toplumsal baskı ve onların kapitalizmin kör güçleri karşısındaki aşikâr çaresizliğidir. [...] kitleler dinin kaynak bulduğu toplumsal olgulara karşı birleşik, disiplinli, planlı ve bilinçli bir tarzda mücadele etmeyi öğrenene kadar, kapitalist egemenliğin tüm biçimlerine karşı mücadele etmeyi öğrenene kadar, hiçbir eğitsel kitap yığınların bilincinden dini söküp atamaz." (age, "İşçi Partisinin Din Karşısında Tutumu")

 

Fakat Marksistler, dindar olanlar da dahil tüm işçileri kapitalizme karşı mücadeleye katmak için her şeyi yapmalılar. Bizler bu işçilerle aramıza engeller dikmemeli, aksine sınıf mücadelesine etkin bir şekilde katılmaları için onları teşvik etmeliyiz.

 

BİLMEDEN, ANLAMADAN, OKUMADAN, YALNIZCA SİZE EZBERLETİLEN YALANLARLA YORUM YAPMAYIN

saygılar !!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

....kamusal alanın da bu özele biraz iltimas göstermesi taraftarıyım.

Evet, bütün istenen bu, birazcık iltimas... Daha doğru deyimle birazcık taviz... Sonra birazcık daha isteneceği kesindir. Daha sonra birazcık daha... Turgut Özal da anayasa bir kerecik delinse bir şeycikler olmaz demişti. Allah kanunu değil ya canım, deliniversin, ne olur?

 

Şu olur: Devlet dini bir gereklilik üzerine işlem yapmış olur ve laiklik havaya uçar. Hemen diğer dini gereklilikler sıraya girer. Zaten hepsi saklandıkları yerden çıkmak için öyle sabırsızlar ki, gerekliliği tanıdığınız anda hepsinin ortaya döküleceklerinden şüpheniz olmasın. Dini gerekliliklerin haddi hesabı yok.

 

Yani şimdi siz başınızı açınca oksijen alamıyor, boğuluyor gibi oluyorsunuz öyle mi? Sizi bu kadar boğan bir inanca kendinizi niye mahkum ediyorsunuz? Üzüldüm doğrusu.

 

Daha geçen çok muhterem tanınan bir hocaefendinin bir şey söylediği televizyonda kulağıma çalındı. Muhammed peygamber eşlerinden biri ile yürürken karşısına çıkan sahabelerine eşinin yüzünü açarak göstermiş ve "başkası sanmayın, bu benim eşim!" demiş. Bu hadisi yorumlayan meşhur bir muhaddisin ise "çünkü o insanlar (bu .... (*) kimdir acaba?) deseler, o an kafir olurlardı." dediğini nakletti. Bu kişi en modernist, en aydın olarak tanıtılan bir hoca. Bu komik olay gerçekten yaşandıysa bir fecaat, yaşanmadı da naklediliyorsa ayrı fecaat, muhaddisin yorumu ayrı fecaat, hocanın tüm bunları bir kerametmiş, bir ibretmiş gibi anlatması ayrı fecaat. Böyle anlatımlarla örülü bir yapıyı ben reddediyorum, hiç işim olmaz. Yok şimdi, dini açıdan da baksak; farz deseniz, Kurân'da başın nasıl örtüleceğinin tanımı yok. Böyle hadislere baksanız, burka giyeceksiniz. Bu karmaşaya kendinizi mahkum etmenize cidden üzülüyorum. Kutsal kitapsa, tanrı buyruğuysa, bu kadar da oksijen kadar vazgeçilmezse, kesin biçimde tanımlar, "saçınız görülmeyecek şekilde başınızı örtün, yüzünüz açık kalsın" diye apaçık söyler. Ne bir açıklık var, ne bir kesinlik, olan bir sürü rivayet! İnsanları çelişkiden çelişkiye yuvarlasın, bölsün, kamplaştırsın, cennete, cehenneme doldursun!

 

(*)Kadınlara yönelik saygısızca galiz bir kelime kullanıyordu, buraya yazamadım.

 

Bu arada sayın Gökyüzü, mesaj kutunuzda temizlik zamanı gelmiş, hatırlatır, saygılar sunarım...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu yasak olayına "her farklı kültüre devlet alet edilemez veya her farklı kültürü devlet temsil edemez" gözüyle hiç baktınmı, bakabilecekmisin?

 

"her farklı kültüre devlet alet edilemez veya her farklı kültürü devlet temsil edemez"

 

evet her farklı kültüre devlet alet edilemez,her farklı kültürü devlet temsil edemez.Katılıyorum size!Peki sizin için devlet nedir?Devleti bu anlayış içerisinde nerde oturtuyorsunuz?

 

Sayın Bilimselci;biz burada çoğunluğun müslüman olduğu bir ülkeden bahsediyoruz.Devlet içinde bir ülkenin bireylerini barındırıyorsa ve bunu çeşitli yasalarla,yine o ülke için o bireyler aracılığıyla destekliyorsa neden biz bu yasağı o ülkenin değerleri bazında değerlendirmeyelim.Devlet İNSAN için vardır,insan için olmak zorundadır.Türban size ve değerlerinize ters gelebilir ama bunu tümden yasakçı bir ***** haklı ürünü olarak sunamazsınız.Halka sorun;bakın onlar ne diyecek?

 

Ayrıca bu yazdıklarıma bakıp da kimse ya A yada B kişisi ve onun hakları ne olacak demesin.İnsani tüm değerler benimdir.Alevi kardeşimi yok sayan,onu ve ibadatini kendince görmeyen,inanmayan kardeşime ve onun tercihlerine saygı duymayan ******** lanetliyorum.

 

Ve yine soruyorum;DEVLET NEDİR?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet, bütün istenen bu, birazcık iltimas... Daha doğru deyimle birazcık taviz... Sonra birazcık daha isteneceği kesindir. Daha sonra birazcık daha... Turgut Özal da anayasa bir kerecik delinse bir şeycikler olmaz demişti. Allah kanunu değil ya canım, deliniversin, ne olur?

 

Şu olur: Devlet dini bir gereklilik üzerine işlem yapmış olur ve laiklik havaya uçar. Hemen diğer dini gereklilikler sıraya girer. Zaten hepsi saklandıkları yerden çıkmak için öyle sabırsızlar ki, gerekliliği tanıdığınız anda hepsinin ortaya döküleceklerinden şüpheniz olmasın. Dini gerekliliklerin haddi hesabı yok.

 

Yani şimdi siz başınızı açınca oksijen alamıyor, boğuluyor gibi oluyorsunuz öyle mi? Sizi bu kadar boğan bir inanca kendinizi niye mahkum ediyorsunuz? Üzüldüm doğrusu.

 

Daha geçen çok muhterem tanınan bir hocaefendinin bir şey söylediği televizyonda kulağıma çalındı. Muhammed peygamber eşlerinden biri ile yürürken karşısına çıkan sahabelerine eşinin yüzünü açarak göstermiş ve "başkası sanmayın, bu benim eşim!" demiş. Bu hadisi yorumlayan meşhur bir muhaddisin ise "çünkü o insanlar (bu .... (*) kimdir acaba?) deseler, o an kafir olurlardı." dediğini nakletti. Bu kişi en modernist, en aydın olarak tanıtılan bir hoca. Bu komik olay gerçekten yaşandıysa bir fecaat, yaşanmadı da naklediliyorsa ayrı fecaat, muhaddisin yorumu ayrı fecaat, hocanın tüm bunları bir kerametmiş, bir ibretmiş gibi anlatması ayrı fecaat. Böyle anlatımlarla örülü bir yapıyı ben reddediyorum, hiç işim olmaz. Yok şimdi, dini açıdan da baksak; farz deseniz, Kurân'da başın nasıl örtüleceğinin tanımı yok. Böyle hadislere baksanız, burka giyeceksiniz. Bu karmaşaya kendinizi mahkum etmenize cidden üzülüyorum. Kutsal kitapsa, tanrı buyruğuysa, bu kadar da oksijen kadar vazgeçilmezse, kesin biçimde tanımlar, "saçınız görülmeyecek şekilde başınızı örtün, yüzünüz açık kalsın" diye apaçık söyler. Ne bir açıklık var, ne bir kesinlik, olan bir sürü rivayet! İnsanları çelişkiden çelişkiye yuvarlasın, bölsün, kamplaştırsın, cennete, cehenneme doldursun!

 

(*)Kadınlara yönelik saygısızca galiz bir kelime kullanıyordu, buraya yazamadım.

 

Bu arada sayın Gökyüzü, mesaj kutunuzda temizlik zamanı gelmiş, hatırlatır, saygılar sunarım...

 

 

Öncelikle değerli forum arkadaşım,uyarınız için teşekkür ederim.Mesaj temizliği yaptım.Sağolun.İltimaz demişsiniz,yani taviz.Aslında yabancı gelmedi bu cümleleriniz.Kürt Sorunu başlığında ki arkadaşlarımız da bu tavizden dem vuruyorlardı.Taviz tavizi doğurur mantığı.Ve her konuda getirdiği sonuçlar.Taviz yerine yasak,sonra yasağa bir yasak daha ve tepki ve yasak.Tam bir kısır döngü.İnsani haklar taviz değidir;olması gerekendir.Dini ibadet vicdan özgürlüğüdür ve bu da Laikliğin gereğidir.Ben olaya biraz daha dini ve dinin emirleri dışında yaklaşılsa iyi olur diye düşünüyorum.Bakın bugün bir arkadaşım bana özgürlüğün kendisi için ne olduğunu o kadar güzel kelimelerle anlattı ki.Özgürlük bireyin kendisidir ve onu anlamlı kılan sınırlıklarıdır.Peki bu özgürlükte türban nereye koyulur.Bence en özel yere.Neden mi?Ben zorla kapatırılanı,siyasi kapananları vs bu özgürlük çemberi dışında tutuyor ve diyorum ki;ne mutlu kadına kıyafetini kendi iradesiyle seçti ve ne mutlu ki ona,bu özgürlüğü hakketti.

 

Peygamber örneğinizi ben de duydum.İşin aslı mantığı ben de çözemedim.Ama örnekle değil,yaşananlarla ve bugünle değerlendirelim bu özgürlüğü;türbanı değil.Ayrıca kadın bu dediğiniz boğulmayı yaşıyorsa neden son sözü yine ona bırakmıyoruz.Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Benim farklı şeyler söylediğimin farkındamısın kaplan? Verdiğim cevapta bayanlarımızın özgür olmadığı gözükmüyormu? Dayatmalar içindeki bir insan özgürce kararını verebilirmi?

Bende din bir dayatma değildir diyorum,Eğer bir insan özgür iradesiyle bu dini seçmişse dayatma değildir.kendisinin iradesidir kendi iradesinin dayatması olamaz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Din üzerine Lenin

Fransa'da İç Savaş'a önsözünde Engels şuna dikkat çekmişti: "devlete ilişkin olarak, din bütünüyle kişisel bir sorundur." Bunu yorumlayan Lenin 1905'de şöyle yazıyordu: "Devlet dinle ilgilenmemelidir; dinsel kurumlar devlete bağlı olmamalıdır. Herkes istediği dini savunmakta ya da dinsiz, yani genelde her sosyalist gibi ateist olduğunu açıklamakta özgür olmalıdır." (Lenin, Din Üzerine, "Sosyalizm ve Din")

 

Bununla birlikte Lenin de, partiye ilişkin olarak, Engels'in devrimci partinin dine karşı mücadele yürütmesi gerektiği yönündeki öğüdüne dikkat çekiyordu: "Proletaryanın partisi, devletin dinin kişisel bir sorun olduğunu ilan etmesini ister, ama halkın afyonuna karşı mücadeleyi, dinsel hurafelere vb. karşı mücadeleyi kişisel bir sorun olarak görmez. Oportünistler sorunu, Sosyal Demokrat Parti dini kişisel bir sorun olarak görüyormuş gibi çarpıtıyorlar." (age, "İşçi Partisinin Din Karşısında Tutumu")

 

Ve şunu ekliyordu: "Modern dinin köklerinin gömülü olduğu yer, çalışan kitlelere uygulanan toplumsal baskı ve onların kapitalizmin kör güçleri karşısındaki aşikâr çaresizliğidir. [...] kitleler dinin kaynak bulduğu toplumsal olgulara karşı birleşik, disiplinli, planlı ve bilinçli bir tarzda mücadele etmeyi öğrenene kadar, kapitalist egemenliğin tüm biçimlerine karşı mücadele etmeyi öğrenene kadar, hiçbir eğitsel kitap yığınların bilincinden dini söküp atamaz." (age, "İşçi Partisinin Din Karşısında Tutumu")

 

Fakat Marksistler, dindar olanlar da dahil tüm işçileri kapitalizme karşı mücadeleye katmak için her şeyi yapmalılar. Bizler bu işçilerle aramıza engeller dikmemeli, aksine sınıf mücadelesine etkin bir şekilde katılmaları için onları teşvik etmeliyiz.

 

BİLMEDEN, ANLAMADAN, OKUMADAN, YALNIZCA SİZE EZBERLETİLEN YALANLARLA YORUM YAPMAYIN

saygılar !!!!

 

carl marx ın ortaya attığı komunizm devletin ortadan kalkması ve bütün haklarını kominlere(yani işçi gruplarına) devretmesidir.

 

koministler devleti sözde kötülüğün merkezi ve ezenlerin yanında göstermeye çalışır sözde işçiler sürekli eziliyor devlet ise sermaye sahiplerini sürekli kolluyor gibi gösterilerek sürekli işçi sınıfı devlete ve güvenlik birimlerine karşı kışkırtılıyor ve bunu halka yayarak büyük isyan yaratıp toplumu tamamen bir kaos ortamına sürüklemek isteniyor.marx ın burda varmak istediği asıl amaç toplumları,milliyetleri,dinleri,devletleri,ırkları ,medeniyet ve bilime ait her türlü gelişmeyi ortadan kaldırmak istediği ve sonuç olarak anarşizme ulaşmak istediği açıktır.

 

marksizm olarakta adlandırılan kominizm 1800 lü yıllarda Fransız Devriminin yaydığı milliyetçilik duygularına bir tepki olarak Avrupanın bazı ülkelerine kominizmi getirmeye çalıştılarsada başarılı olamadılar.marx ın komünizmi asıl yaymak istediği ülkeler olan abd ve almanya gibi sanayileşmiş ülkelerde kominizm ilgi görmemiş, geri kalmış, sanayileşmeden oldukça uzak çin ve rusyada köylülerden destek görmüştür tabiki çinde destek görmesinde çinin ateist inancıda etkili olmuştur.

 

komünizmin milliyet ve ırk kavramını reddetmesi, marx milliyet ve ırk kavramını kültürün sonucu olarak görür ve devletin kalkmasıyla milliyetlerinde kalkacağını söyler oysaki kominist ve sosyalist ülkelere bakılınca, koministlerin çok büyük ırkçı katliamlar yaptıkları yakın tarihte görülmüş ve görülmektedir özellikle kominist zulmüyle karşılaşan Türk soydaşlarımız geniş kitleler halinde yok edilmiştir Türklerin yaşadığı bölgelerin demografik yapısına bakıldığında bazı yıllar hızla artan Türk nüfusun takipeden yıllarda milyonlarca azalması bunun kanıtıdır.

kominist düşüncedeki insanlar Milliyetçileri sürekli faşist olmakla suçlarlar oysaki bütün kominist ve sosyalist ülkelerde demokrasiye hiçbir zaman geçilememiş katı otoriter ve totoliter oligarşik yapılar egemen olmuştur.devlet herşeyi kontrol altına almış,işçi sınıfın egemen olduğu bunun dışında hiçbir zümrenin gözetilemediği bir yapı getirilmiştir.Oysaki Ulus-devletlerde demokrasi süreci kusursuz (bazende Milliyetçiler aleyhine olumsuz sonuçlar doğuracak şekilde) işlemektedir.

 

Zamanında ortadan kaldırmayı düşündükleri güvenlik birimleri ise onların kendi düşüncesinden olmayanları öldürecekleri bir silah haline gelmiştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kürt Sorunu başlığında ki arkadaşlarımız da bu tavizden dem vuruyorlardı... Ben olaya biraz daha dini ve dinin emirleri dışında yaklaşılsa iyi olur diye düşünüyorum.

Sayın Gökyüzü, başka sorunları katıp konuyu dağıtmazsak daha iyi olur. Ayrıca taviz dediğim, insanlara haklarını kullanma konusunda verilen tavizler değildir. Ama konuya dini açıdan yaklaşmayalım, özgürlükler açısından yaklaşalım öneriniz çok makul. Buna tamam.

 

Zaten konu bu şekilde tartışılsa, çoktan biterdi. Sonuçta kadının saçı dökülebilir ve peruk tercih etmeyebilir, başını bu yüzden örtmek isteyebilir. Bu da çok insani bir şey. Ama "7,4 yetmedi mi" pankartları, "başörtüsü allahın emridir" sloganları, sürekli bunun bir dini gereklilik olduğunun pompalanması, konuyu gergin tutuyor. Amaç da zaten özgürlük filan değil, "dini gerekliliği" laik devlete kabul ettirmek ve böylece laiklik ilkesinin altını oymak, çökmeye sürüklemek. Niyet kesinkes budur. Bundan bir toz zerresi kadar bile şüphe duymuyorum. Çünkü bir yandan da bireysel laikliğin dinsizlik olduğu propagandası pompalanıyor, bir yandan "laiklik allahın emri mi ki, olmasa ne olur?" diye bıyık altından soruluyor. Başörtüsü konusunu özgürlükler bağlamında alan ya hiç yoktur, ya bir kaç realiteden kopuk, bohem hümanisttir.

 

Başörtüsü konusu dini açıdan öyle kolay halledilir bir sorundur ki, bir aklıbaşında hocanın çıkıp bunu anlatmaması veya anlatamaması ülkemizin en büyük ayıplarındandır. Dini konular başlığında bu konuda açıkça davet yaptım, hiç bir hararetli başörtü savunucusu tartışmaya yanaşmadı. Konu şu:

 

Kurân'da deniliyor ki "...dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur." 33/59 Bitti. Sokakta zaten kimsenin örtüsüne karışılmıyor. Rahatsız edilmeyecekleri yerlerde başlarını açabilirler demektir. Yani baş örtmeyi bir gerekçeye bağlıyor, mutlak anlamda erkek nazarı değen kadın saçı günah sayacını çalıştırır gibi bir anlayış yok.

 

Buna rağmen dini konuların bu derece ayrımcı ve tartışma yaratır tarzda ele alınması, bir bu sorunu halletmekten aciz oluşumuz, laikliğe, dini dışarda tutmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. Zaten amaç bu, gerginlik ve tartışma yaratmak. Laiklerin aşırı özgüveni ve dini sürekli küçümsemeleri, bir de çoğu tarikatçı olan ve liderleri de tarikatçı olan bir partinin başlattığı yolsuzluk furyasına laiklerin de "niye biz de nasiplenmeyelim?" diye katılmaları, halkı sonunda kızdırdı. Türkiye'nin iç çekişmelerinden medet uman dış mihraklar da hemen oyunu sahneye koydular. Yahu Barosso'ya neymiş Türkiye'nin laiklik sorunu da abuk sabuk Türk tarzı espri yapıp sonra pişkin pişkin sırıtıp "bundan laiklik zarar görmez değil mi?" diye buzdolaplık espriler yapıyor? Bu adamlar bu işin üstüne niye bu kadar hevesle atladılar? Bu kadar mı özgürlükçüler?

 

Çok beylik bir ezgi çalıyorlarlar ve kapı gıcırtısına bile oynayan halkımız da hemen bu ezgiye oynamaktan geri kalmadı tabii...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın Gökyüzü, başka sorunları katıp konuyu dağıtmazsak daha iyi olur. Ayrıca taviz dediğim, insanlara haklarını kullanma konusunda verilen tavizler değildir. Ama konuya dini açıdan yaklaşmayalım, özgürlükler açısından yaklaşalım öneriniz çok makul. Buna tamam.

diyorsunuz değerli arkadaşım,o zaman konumuza dönelim.Yalnız tavizi ben insani olarak algıladım.Yani insan hakkını ölçüt alarak yazdım.Dini yaklaşmazsak sevinirim.Ben dini konuda yeterli değilim.Özgürlükler açısından bakalım o zaman :)

 

Zaten konu bu şekilde tartışılsa, çoktan biterdi. Sonuçta kadının saçı dökülebilir ve peruk tercih etmeyebilir, başını bu yüzden örtmek isteyebilir. Bu da çok insani bir şey.

 

evet,her halikarda kadın takıp takmama daha doğrusu kıyafetini seçmekte özgürdür.Bunu söyledikten sonra ekliyorsunuz;

 

Ama "7,4 yetmedi mi" pankartları, "başörtüsü allahın emridir" sloganları, sürekli bunun bir dini gereklilik olduğunun pompalanması, konuyu gergin tutuyor. Amaç da zaten özgürlük filan değil, "dini gerekliliği" laik devlete kabul ettirmek ve böylece laiklik ilkesinin altını oymak, çökmeye sürüklemek. Niyet kesinkes budur. Bundan bir toz zerresi kadar bile şüphe duymuyorum. Çünkü bir yandan da bireysel laikliğin dinsizlik olduğu propagandası pompalanıyor, bir yandan "laiklik allahın emri mi ki, olmasa ne olur?" diye bıyık altından soruluyor. Başörtüsü konusunu özgürlükler bağlamında alan ya hiç yoktur, ya bir kaç realiteden kopuk, bohem hümanisttir.

 

ama ile başlayan cümleniz,ve dini olan türbana karşı düşündükleriniz.Başörtüsü onlar için dinin emri.Ve alanlarda bu pankartlarla yürüyorlar.Değerli arkadaşım;bu gayet doğal değil mi?Onlar bu örtüyü inandıkları için takıyorlarsa,yasaklara karşı yine bu inançları ile çıkamazlar mı?Bundan önce ki iletinizde taviz tavizi doğurur manasında cümleler vardı.Şimdi belki bu yazdıklarımdan sonra da ''ya sonrası'' gibi bir soruyla burada olursunuz.Tabi ki sonrasını düşüneceğiz,düşünmeliyiz.Yalnız bu sonralar neden bugünü ve yaşananlara anlamada birer çelik kapı olsun,neden bizi buluşacağımız alanlardan uzak tutsun.Kamuda iltimas dedim,çünkü devletin Laik,halkın müslüman olduğu bir ülkede uzlaşma çok zor değil.Laiklik devletin kurallarında,yapısında dini değil,yasaları,geçerli normları vs ölçüt almasıdır ve devlet dini zaten ölçüt alıyorsa Laiktir.Bunu yaşam tarzı olarak dayatma Laikliğin neresinde vardır.Bence özgürlük bağlamında verilecek tek bir mücadale bile onu haklı kılar ve realistlikten uzak bohem bir hümanistlik değil,beraber yaşamanın gereğidir onların yanında bulunmak.

 

Başörtüsü konusu dini açıdan öyle kolay halledilir bir sorundur ki, bir aklıbaşında hocanın çıkıp bunu anlatmaması veya anlatamaması ülkemizin en büyük ayıplarındandır. Dini konular başlığında bu konuda açıkça davet yaptım, hiç bir hararetli başörtü savunucusu tartışmaya yanaşmadı. Konu şu:

 

Kurân'da deniliyor ki "...dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur." 33/59 Bitti. Sokakta zaten kimsenin örtüsüne karışılmıyor. Rahatsız edilmeyecekleri yerlerde başlarını açabilirler demektir. Yani baş örtmeyi bir gerekçeye bağlıyor, mutlak anlamda erkek nazarı değen kadın saçı günah sayacını çalıştırır gibi bir anlayış yok.

 

bakın bu konuda denilecek pek şey yok benim açımdan.Dinin emri olarak ben Nur süresinde gördüm,ama bu soruları tartışmaktan kaçınmak pek doğru olmasa gerek.Yalnız bir noktayı da görmemezlikten gelmeyelim.Zaten burada sorun bayanın başörtüsüne dışarda olan bir müdahale değil,çalışırken ve okurken.Aslında düşündüğümde de vicdanım bu olmamalı diyor;dışarda kapa ama içerde aç!Bu hangi anlayışla meşrulaşır?

 

ve Laiklik,anlaşılmayanlarla,oyunlarla bitiriyorsunuz iletinizi.Aslında size hak veriyorum.Biz daha tartışmayı,kavramları algılayamadık,sınırsız ve amaçsız,kalıpçı olduk.Biz bu olunca başkaları da kendini mizahçı sandı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, cinsel iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların cinsel yönlerini henüz anlamayan çocuklar hariç. Gizledikleri alımlı bölgelerini sergilemek:bildirmek için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey inananlar, topluca ALLAH'a yöneliniz ki başarılı olasınız.''(nur süresi,31)bu ayet bence örtünmeyi açık bir şekilde emrediyor.Ben buna inanıyorum,sizi de sonuna kadar dinlerim.ve bu vicdana uzanan yasaklara da “ Başörtüsü yasağı, en temel insan hakkının gaspıdır.”derim.Saygılar.

 

Bu ayet "kaınlarda avret mahalli"ni işaret ediyor ve açıkça da yazıyor ne nedir nasıl olmalıdır diye... Ben bu ayette türbanı göremedim! Yada daha açıkça "saçının bir tek teli dahi görünmeyecek şekilde örtünmeyide göremedim! Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar derken, kadınlarda avret mahallinin göğüs üstünden başladığnı göstermektedir. Ama hala türban bahsi yoktur!

 

Ayettede gördüğün gibi, "neden kadınlar namaza durduklarında ellerini göğüs üstünde birleştirirler?" diye sormuştum. Tıpkı erkeklerin avret mahallinin göbek deliği üstünden başlaması gibi kadınlarda da göğüs üstünden başlamaktadır!

 

Ancak, şuan bize "din" diye sunulanında "rahibe kıyafeti" olduğu açık değilmdir?

 

 

Baş örtüsüne özgürlük istiyorsak, lütfen mayo ile üniversiteye girmek isteyenede özgürlük tanıyıp izin verelim! Ne dersiniz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

evet her farklı kültüre devlet alet edilemez,her farklı kültürü devlet temsil edemez.Katılıyorum size!Peki sizin için devlet nedir?Devleti bu anlayış içerisinde nerde oturtuyorsunuz?

 

Sayın Bilimselci;biz burada çoğunluğun müslüman olduğu bir ülkeden bahsediyoruz....................

 

Ve yine soruyorum;DEVLET NEDİR?

 

Devletin tarifi ve kavramı ideolojik ise, zaten devlet tarifi bilimsel olmaktan çıkıp ideolojik olacak. Bilimsel, genel geçer devlet tanımındaki "demokratik hukuk devleti olmak" deyimlerinden anlaşılan, her türlü kültüre eşit uzaklıkta olan idari otoritedir.

 

Devletin içerisinde çeşitli kültürlere ait etnik guruplar olabilir. Devlet bu çeşitli kültürlerden her hangi birisini korumak yüceltmek pahasına yanlı davranamaz. Bu onun demokratik devlet olma niteliğini bozar.

 

Demokratik hukuk devleti, bu yapısını koruması için aynı zamanda dini inançlara karşı "laik" yapısının da olması gerekir. Demokratik, laik, hukuk devletinde, çoğunluğun inançlarının baskın ve dayatılabilirliği söz konusu olmamalıdır. Aksi olması din devleti olmasına yol açar.

 

Hemen burda Kaplan'a verilecek cevapta çıkıyor:

 

Bende din bir dayatma değildir diyorum,Eğer bir insan özgür iradesiyle bu dini seçmişse dayatma değildir.kendisinin iradesidir kendi iradesinin dayatması olamaz...

 

Çoğunluğun inanç, kültür, töre anlayışına sahip çıkıp, onları eğitim müesseselerinde bile dayatan bir devlet ne derece laik demokratik yapısını koruyordur?

 

Sıfır yaşından başlayıp kulağına hemen doğumdan sonra ezan okunan, beynine sürekli bir inanç enjekte olunan bir aile bireyi ne derece özgürce karar verebilir?

 

Galiba, özgür bir beyin hangi ortamda oluşur gerçeğini bilemiyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

carl marx ın ortaya attığı komunizm devletin ortadan kalkması ve bütün haklarını kominlere(yani işçi gruplarına) devretmesidir.

 

koministler devleti sözde kötülüğün merkezi ve ezenlerin yanında göstermeye çalışır sözde işçiler sürekli eziliyor devlet ise sermaye sahiplerini sürekli kolluyor gibi gösterilerek sürekli işçi sınıfı devlete ve güvenlik birimlerine karşı kışkırtılıyor

marksizm olarakta adlandırılan kominizm 1800 lü yıllarda Fransız Devriminin yaydığı milliyetçilik duygularına bir tepki olarak Avrupanın bazı ülkelerine kominizmi getirmeye çalıştılarsada başarılı olamadılar.marx ın komünizmi asıl yaymak istediği ülkeler olan abd ve almanya gibi sanayileşmiş ülkelerde kominizm ilgi görmemiş, geri kalmış, sanayileşmeden oldukça uzak çin ve rusyada köylülerden destek görmüştür tabiki çinde destek görmesinde çinin ateist inancıda etkili olmuştur.

 

komünizmin milliyet ve ırk kavramını reddetmesi, marx milliyet ve ırk kavramını kültürün sonucu olarak görür ve devletin kalkmasıyla milliyetlerinde kalkacağını söyler oysaki kominist ve sosyalist ülkelere bakılınca, koministlerin çok büyük ırkçı katliamlar yaptıkları yakın tarihte görülmüş ve görülmektedir özellikle kominist zulmüyle karşılaşan Türk soydaşlarımız geniş kitleler halinde yok edilmiştir Türklerin yaşadığı bölgelerin demografik yapısına bakıldığında bazı yıllar hızla artan Türk nüfusun takipeden yıllarda milyonlarca azalması bunun kanıtıdır.

kominist düşüncedeki insanlar Milliyetçileri sürekli faşist olmakla suçlarlar oysaki bütün kominist ve sosyalist ülkelerde demokrasiye hiçbir zaman geçilememiş katı otoriter ve totoliter oligarşik yapılar egemen olmuştur.devlet herşeyi kontrol altına almış,işçi sınıfın egemen olduğu bunun dışında hiçbir zümrenin gözetilemediği bir yapı getirilmiştir.Oysaki Ulus-devletlerde demokrasi süreci kusursuz (bazende Milliyetçiler aleyhine olumsuz sonuçlar doğuracak şekilde) işlemektedir.

 

Zamanında ortadan kaldırmayı düşündükleri güvenlik birimleri ise onların kendi düşüncesinden olmayanları öldürecekleri bir silah haline gelmiştir.

işçiler "sözde" mi eziliyordu ??

bu konuda hiçbir şey okumadan fikir yürüttüğünüz nasıl da belli.

o zaman siz sosyalist devrimlerden önceki işçi sınıfının çalışma koşullarını okumamışsınız bunları okuyun.

daha şu an elimde olan kitapta bir ülkedeki işçi sınıfının ne kadar ağır şartlarda çalıştıklarını okuyorum.

bunlar hiç olmadı, hatta Tuzladaki tersanelerde ölen işçiler de "takdiri ilahi". onlara yeterince güvenlik önlemi alınıyor değil mi ? isçilere herhangi bir zulüm yok değil mi ??

şu an yanımda değil ama size bir kaynaktan bir ülkedeki işçilerin bir fabrikada nasıl çalıştıklarını yazan bir yazıyı aktaracağım..

ancak sanmayın ki bu sadece bir ülkede veya bir fabrikada böyle.sizin "sözde" ezildiğini düşündüğünüz bu sınıfı hemen hemen her ülkede bunları yaşamaktadır...

yapılan türlü katliamlar diyorsunuz.

peki siz sosyalist düşünceye sahip kişilerin sadece fikirlerinden dolayı nasıl katledildiklerini,işkence gördüklerini hiç duymadınız mı ? yoksa duymazdan mı geldiniz ?

yine şu an okuduğum , üstelik sosyalist düşünceye tümüyle zıt ve düşman olan bir ülkenin yazarının kaleme alıdğı bu kitapta, sosyalist devrimden önce, işçi ve köylülerin ayaklanmasına destek olanların sokak ortasında katledikleri, işkence zulüm, tecavüzle karşılaştıkları yazılı.

komunizm ırkçılığa karşıysa ve komunizmin bir ileri aşaması olan devletin ortadan kaldırılması fikri dolayısıyla milletlerin kardeş olması söz konusuysa nasıl olur da ırçkı katliamlar yapılır ??

komunizmin otoriter olmasından şikayet ediyorsunuz peki nasıl otoriter olmasın ?

işçiyi en ağır koşullarda çalıştırarak ezmeye çalışan gözünü yalnıca para bürümüş insanlar nasıl engellenebilirdi ??

otoriter bir yönetim şekliyle.

peki size soruyorumi,

devleti ortadan kaldırmaya çalışan bir sistemin temsilcileri otoriter bir devlet yönetimine taraf olurlar mı ?

bu maalesef zorunlu olmuştur...

marxın teorisinin sanayisi gelişimiş daha doğrusu, kapitalizmin büyük bayraklarının dalgalandığı, gücüne güç katmak tek amacı olan para babalarının millete egemen olduğu ülkelerde nasıl benimsenebileceğini düşünebiliyosunuz ki ?

hem yeterince benimsenmese de siz Amerikan Komunist Partisini ve onun büyük eylemlerini (faaliyetlerini) hiç duymadınız mı ??

ayrıca çin in komunizmi ateist inancından dolayı benimsediğini düşünüyorsunuz ancak işçi sınıfının, köylülerin en çok çinde ezildiğini, çinde katledildiklerini bilmiyorsunuz.

ayrıca çin ateizme inanan bir ülke değildir.

devletin dini olamayacağı, bireylerin dini olacağından

aynı şekilde devletin dinsizliği değil, bireylerin dinsizliği olur.

ayrıca çin ateist bir toplum değildir.

onlar inandıkları dinler de vardır, inandıkları Tanrı da.

ancak siz herhalde semavi dinleri kastediyorsunuz.

fakat semavi dinleri baz alarak bu dinlere inanmayanları ateizmle suçlayamazsınız.

ateizm bir Tanrının var olmadığına ve Tanrının bu dünyayı yaratmadığına inanmaktır.

onlar birçok Tanrıya inanıyorlarsa demek ki ateizme sizden çok daha fazla uzaklar...!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

işçiler "sözde" mi eziliyordu ??

bu konuda hiçbir şey okumadan fikir yürüttüğünüz nasıl da belli.

o zaman siz sosyalist devrimlerden önceki işçi sınıfının çalışma koşullarını okumamışsınız bunları okuyun.

daha şu an elimde olan kitapta bir ülkedeki işçi sınıfının ne kadar ağır şartlarda çalıştıklarını okuyorum.

bunlar hiç olmadı, hatta Tuzladaki tersanelerde ölen işçiler de "takdiri ilahi". onlara yeterince güvenlik önlemi alınıyor değil mi ? isçilere herhangi bir zulüm yok değil mi ??

.

.

...!!!

Olaya politik anlam katmayın,sözde işçiler derken, hangi anlamda ''sözde işçiler'' diyerek kullandığımı cümleyi tam anlamıyla okuyun cımbızlamayın ,birdaha okuyun.

koministler devleti sözde kötülüğün merkezi ve ezenlerin yanında göstermeye çalışır ,sözde işçiler sürekli eziliyor devlet ise sermaye sahiplerini sürekli kolluyor gibi gösterilerek sürekli işçi sınıfı devlete ve güvenlik birimlerine karşı kışkırtılıyor.diyorum.

 

yani ''sözde'' işçiler eziler eziliyor derken koministlerin ezilmeyen içiler diyeyim,o sınıfıda eziliyormuş gibi gösteriyor.

hani'' ezilen işçiler ve köylüler'' varya.

Bu konuda bilmeden fikürtmek ha!işinize gelmeyince bilmeden fikir yürütmek oluyor.

okuduğun kitapların amacı niyeti belli okuduğun kitaplara bakıpta dünyayı o kitaplardan ibarettir sanmayın,elbette fikir sahibi olmak için okuyacasınız fakat önemli olan birazda gerçeği görmektir...

kitapta işiçilerin ezildiğini yazıyormuş,ezilmeyen,yorulup ter dökmeyen hak sahibi olabilirmi.

 

tutturmuşsunuz ezilen işçi-köylü, tuzla tersanesini örnek veriyorsunuz ,yahu kardeşim her mesleğin riski vardır elbette kimse istemez bu tür ölümleri...

şimdi bu tür ölümleri devlet-patron ,işçiden intikam almak için öldürüyor tedbir alınmıyor demek ne kadar mantıklı...yada bunu öyle lense etmek.

 

Bu güne kadar onca askerimiz (askerliği meslek seçenler için söylüyorum , uzman-astsubay-subay)binlerce ölümler yaşadılar ,şehit oldular bunlara ne demeli?

işçi sınıfının, köylülerin en çok çinde ezildiğini, çinde katledildiklerini bilmiyorsunuz.diyorsunuz işte kominizmin gerçek yüzü...

 

ayrıca çin ateizme inanan bir ülke demedim.''çinin ateist inancı etkili olmuştur'' dedim.

 

şu an vaktim olmadığından kısa kesmek zorundayım.

saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaplan nasıl ısrarla din ve komünizmi kıyaslama yoluna gidiyorsun.Komünizm toplumsal olandır.Ekonmidir,üretimdir.Bu kadar basit.Din kulluktur.İnanıp inanmama da özgürsün.Ben inanmam.Ama türbanı yasaklayan bir sistemide kabullenmem.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaplan nasıl ısrarla din ve komünizmi kıyaslama yoluna gidiyorsun.Komünizm toplumsal olandır.Ekonmidir,üretimdir.Bu kadar basit.Din kulluktur.İnanıp inanmama da özgürsün.Ben inanmam.Ama türbanı yasaklayan bir sistemide kabullenmem.

komunizm konusunda çeşitli iddialarda bulunduktan sonra benim sorularıma neden yanıt vermedi merak ediyorum ?

görmedi mi soru maiyetindeki cevaplarımı yoksa gördü de cevaplamak mı istemedi ? ben beklemeyee devam edeceğim...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kaplan nasıl ısrarla din ve komünizmi kıyaslama yoluna gidiyorsun.Komünizm toplumsal olandır.Ekonmidir,üretimdir.Bu kadar basit.Din kulluktur.İnanıp inanmama da özgürsün.Ben inanmam.Ama türbanı yasaklayan bir sistemide kabullenmem.

Arkadaşım hala anlayamadınmı kominizmle dini kıyaslıyorum zaten ,kominizm ile din birbirinden tamamen farklı olgulardır diyorum...yani anladığınız şey doğru,başka birşey anlamaya çalışmayın.

istemeyerekte olsa, söylemek istediğimi anladınız.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.