Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK


DİPNOT

Önerilen İletiler

Sayın mavi olmayan gökyüzü;

 

Dilekleriniz çok hoş gerçekten. Belli ki aydın bir insansınız.

 

Kanunları protesto ederken ''7.4'lük depremden ders almadınız mı?'' diye slogan atanlar pankart açanlar, ''Keşke ingiliz işgalinde olsaydık'' diyenleri ve Sivas'ta diri diri insan yakmaya çekinmeyip bunu din ile bağdaştıran insanları, düşünceleri gereği insanları kurşunlayanları düzeltmeye uğraşsaydınız şimdi inanın sorun diye birşey kalmayacaktı.

 

 

Saygılar.

siz REW e bastınız ben de

PLAY e basayım

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın mavi olmayan gökyüzü;

 

Dilekleriniz çok hoş gerçekten. Belli ki aydın bir insansınız.

 

Kanunları protesto ederken ''7.4'lük depremden ders almadınız mı?'' diye slogan atanlar pankart açanlar, ''Keşke ingiliz işgalinde olsaydık'' diyenleri ve Sivas'ta diri diri insan yakmaya çekinmeyip bunu din ile bağdaştıran insanları, düşünceleri gereği insanları kurşunlayanları düzeltmeye uğraşsaydınız şimdi inanın sorun diye birşey kalmayacaktı.

 

 

Saygılar.

 

Bakın ben size şunu yazayım arkadaşım,

 

ben de bir ara inanmayanlardandım,şimdi inanıyorum.Bu inanç ile ilgili olandı ve ben inandığıma en büyük bedeli sevdiklerimi kaybetmekle ödedim.

 

zulüm zulümdür,ne açıklaması verdır ne de desteklenilecek yanı.7,4 lük depremi bu kadar ******* ,Sivasta diri diri yakanlara ben hiçbir zaman doğru olan olarak bakmadım,bakmamda.

 

ve insanları düzeltmeye gelince,insanları düzeltmek benim haddime düşmez,kendimi düzeltmedikten sonra!Ama insanlar için çok şey yapıyorum;bugün iş sonrası saatlerce yoksul çocuklarımızın aileleri ile çözüm üretmek için çırpındık,yapmaya da devam edeceğim.Bu aydınlık mıdır,hayır bu insana düşendir.

 

Ve gelin beraber bu insanlık için uğraşalım.İnsanlık diyorum bakın,insani olan!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Efendim;

 

 

Demek istediğim, keşke her inançlı insan sizin gibi olabilseydi ama maalesef değil. Yani körü körüne laik devletin kanunlarını eleştirmeye gerek yok. Sizinde dediğiniz gibi burası şeriat ülkesi değil. Türban sorununun neden doğduğuna ve biraz da türbana özgürlük diyenlerin yaptıklarına baksanız demek istedim. Ki pek hoş şeylerde değil.

 

Bence çözümü kendi içinizde halletmelisiniz.

 

Ayrıca ''sevdiklerimi kaybetmekle ödedim inancımın bedelini'' sözünüzü tam anlayamasamda belli ki üzücü bir durum yaşamışsınız. Bir daha yaşanmaması dileğimle umarım güzel günler sizin olur hep.

 

 

Sygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sorunu kendi içimizde halletmek mi;siz farklı bir ülkede mi yaşıyorsunuz yoksa bana dokunmayan yılan mantığı...

 

ha siz diyorsunuz ki,baş örtü takanlar şunu bunu yapıyor,onun için ben karışmam onlar baksın kendisine...ben derim ki %99 hatalı olsada %1 ü yok sayılamaz.

 

benim kimseyle sorunum yok,kimsenin insanla sorunu olmadıkça!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Malesef bizi cemaatlerine almıyorlar sayın mavi :)

 

Cemaat mı?beni de almadılar dermişim;)Cemaat ne yazar,insan sorunuyla içimizde var olan değil midir?Yoksa burada Irak işgali derken de Irakta saf olmalıydık,değil mi ama?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın mavi;

 

 

Belli ki hala deist düşüncelerinizden kurtulamamışsınız. Mensubu olduğunuz dinin diğer mensupları ile aranızda uçurumlar var. Sizi anlıyorum, ki kabaca demek istediğiniz meşhur ''Allah ile kul arasına kimse girmemeli'' felsefesi, fakat giriyorlar işte. Daha doğrusu tarih boyu din, bir iktidar aracı olarak kullanıldı. Şuan ki durumu pek farklı göremiyorum. Bkz : Türban

 

Yani ben buna kesinlikle karşıyım. Siz de öylesiniz. Fakat çoğunluk böyle değil. Dini afyonlaştıranlar kazanıyor.

 

Yani laiklik önemli ve başka alternatifi yok. Laik okulda türban olmamalı. Birgün belki olur tabi o güne kadar cumhuriyetin kurulduğu yıllardan kalma haklı korkularımızı aşabilirsek. Ki neden aşamadığımız ise malum. Cemaatlere bir düzenleme şart :) Bunu biz yapacak değiliz sanırım içinizde bir reforma ihtiyacınız var. Daha doğrusu genel olarak islam'ın.

 

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

siz şehit asker ve polislerin cenazelerine neden katılım gösterilmediğinden yakınıyorsunuz.

oysa ki halkımız şehitlerine o kadar iyi sahip çıkıyor bağırlarına basıyor ki bunu televizyonlardan görüyoruz.

ancak 1 mayıslara katılanların şehit cenazelerine katılmadığını söylüyorsunuz.

evet katılmıyorlar, ben de katılmıyorum.. neden ??

.

.

!!!

Sevgili hakan aytaç sizinde söylediğiniz dibi bunlar şehit(ŞEHİT) cenazeleridir elbette terör lanetlenecektir.

lanetlenen Aşağılanan terördür KÜRTELR değil TERÖRDÜR bunu bu şekilde yazmanızdaki makksat kasıtlıdır çünkü o şehit cenazelerinde kürt kökenli şehitlerimizde var o törene gidenlerin içinde ne kadar kürt vatandaşımızın olduğunun farkındamısın?

yoksa farkında olmak istemiyormusun...Şehidin kürdü-lazı çerkezi olmaz hangi şehit törenine şahit oldunuz ''ya bu kürt şehidi''yada ya bu laz şehidi biz bu törene katılmıyalım diye.

 

Şehit olduğundandırki ''yallah bismillah allahu ekber ''sloganları atılıyor.

Çünkü o insanlarımız O şehidin Allah-Vatan-millet -NAmus uğruna şehit olduğunu düşünüyor..o nednle ''Allah en büyüktür" manasına gelen ''allahu ekber ''demektedirler Allahınm yoluna gittiğine inandığındandır zaten şehit olması.

MAdem sizinde şehidiniz 1 mayısta olduğu gibi birgün toplanıpta neden taksimde terörü lanetleyip şehitler için yürüyüş yapmadınız bunca zamandır.

Bizde yedik ''faşistlerin propagada yapıyorlar'' diye gitmediğinize.

Size göre sağ düşünceli kim varsa faşist oluyor...

 

12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar ülkücü, devrimci ayırımı yapmadı..Hepsini ezdi geçti!..

 

Size göre faşist ülkücülere göre şehit olan

 

MUSTAFA PEHLİVANOĞLU 22 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş ve idam cezasına mahkum edilmiştir.

 

SELÇUK DURACIK 22 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 3 Haziran günü işkence ile öldürülmüştür.

 

HALİL ESENDAĞ 21 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 3 Haziran günü işkence ile öldürülmüştür.

 

FİKRİ ARIKAN 31 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 27 Mart günü, sabahın ilk saatlerinde Mamak Cezaevi'nde kaldığı ölüm hücresinden çıkarılarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde asıldı.

 

CEVDET KARAKAŞ 21 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 2 Haziran günü, sabahın erken saatlerinde Elazığ Kapalı Cezaevi'nde asılarak şehit edildi.

 

DAHA NİCELERİ

 

yanlız kendi idelojinizi anlatan kitpları okursanız yada gerçekleri görmeseniz bunlardan haberiniz olmaz elbet.buna ne kılıf uyduracaksınız görelim. :D

 

Sizin gösterceğiniz tek propaganda aracınız ise Deniz gezmiş ve 2 arkadaşı....

yahu kardeşim bırakın bu propagandaları elbette öldürülen bizim insanımız bu haksız ölümleri bile kendi çıkarlarınıza alet ediyorsunuz.

 

söylediğim gibi 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar ülkücü, devrimci ayırımı yapmadı..

 

memurlar arsında en çok maaş alan polismiş sanırım sizin polis-Asker ve diğer memur maaşınlarundan haberiniz yok ayrıca polisin ve askerin yaptığı iş ile sıradan bir memurun yaptığı işi aynı görüyorsun.bu hükümet döneminde polisin maaşının yükseldiğinden haberin varmı?

 

En önemlisi( tek)tedaş ve telekom (ptt)ta özelleşmeden önce bir işçinin ne kadar maaş aldığından haberin varmı?

 

 

 

 

''bana komunizmle yönetilen ülkelerdeki dikdatörlüklerin, ırkçılıkların, insanlık kıyımlarının tarihinden bahseder misiniz 'diyorsunuz elbette fazla uzatmadan bir örnek veryim tabi sizi tatmin ederse..

 

1949 yılında Mao önderliğindeki komünistlerin Çin'in yönetimini ele geçirmelerinin ardından, Doğu Türkistan üzerindeki baskılar eskisine oranla daha da arttı.

 

Mao'nun 1966-1976 yılları arasında Camiler yıkıldı, toplu ibadet yasaklandı, Kuran kursları kapatıldı ve bölgeye yerleştirilen Çinliler özellikle Müslümanları taciz etmek için domuz beslemeye başladılar.

Okullarda dinsizlik propagandası yapıldı. Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sahip öncü kişilerin halkı eğitmeleri tamamen yasaklandı.

Türk halkına uygulanan bir başka sindirme ve baskı yöntemi ise eğitim alanında kendini göstermektedir. Bölgedeki üniversitelerde eğitim Çince olarak yapılmaktadır.

Öğrencilerin ise ancak %20'si Müslümandır. Okullarda din dersi programlarının esası ateizm üzerine bina edilmiştir.

 

30 yıl içinde 4 defa alfabelerinin değiştirilmiş olması da yine bölgedeki Müslüman Türkler'e yapılan zalim uygulamanın bir parçasıdır. Mao, kültür devrimine rağmen Çin alfabesine dokunmazken Uygur alfabesini İslam Harfleri'nden 'Krilce'ye çevirmiştir.

 

Çin hükümeti , Doğu Türkistan'da Müslüman Türk nüfusunun artmasına engel omak için , "doğum kontrolu kanunu"nu acımasızca uygulamaktadır. Bu kanuna göre sehirlerde oturanların 2 köylerde oturanların 3 ten fazla cocuk sahibi olmaları yasaktır. Bu yasağa uymuyanlar çok ağır cezalara çarptırılmaktadır. Geniş kırsal kesimlerde yasağa uymuyan kadınlara; hiçbir tedbir alınmadan toplu kürtaj operasyonları yapılmaktadır.

Hamile kadınların çocukları karınlarında çocukları zorla çıkarılarak öldürülmektedir. Kural dışı doğan çocuklara isim verilmemekte , vatandaşlık hakkı tanınmamaktadır.

 

1991 yılına Hoten vilayetinin Karakaş ilçesinde zorunlu kürtaja tabi tutulan annelerin sayısı 18.765'tir. Bu rakam ilçede anne adaylarının %49'unu teşkil eder. Doğum yasağını tam kontrol edebilmek için 1992'de bu bölgeye 432 Çinli memur tayin edilmiştir

 

 

Çin’in “Nükleer Araştırma Merkezi” ve “atom deneme alanı” Doğu Türkistan’ın Lob-Nor bölgsindedir. Ayrıca Çin’in “Nükleer Füze Üssü”nün de bu bölgede olduğunu Quick Dergisi 1988 yılında açıklamıştır.

 

1984’de yapılan nükleer denemede, gücü 150 klotonun altında olduğu sanılan bombanın richter ölçeğine göre 6.8 şiddetinde bir yer sarsıntısına yol açtığı Isveçli uzmanlarca ifade edilmiştir. Stockholm’daki yetkililer patlatılan bombanın, Hiroşima’ya atılan bombadan 6 veya 8 kat güçlü olduğu açıklamışlardır.

 

1984’deki patlamadan sonra, ülkenin güneyindeki tarihi kent Kaşgar’da yapılan bir araştırma da 5 bin kadar gencin hemen hemen aynı zamanlarda kör veya felç oldukları tesbit edilmiştir.

 

Urümçi Radyosu’nun 1988 yılı içindeki bir yayınında, nükleer denemelerin etkisiyle sarılık vebasına, deri kanserine yakalanan 122 bin kişinin % 54’nün öldüğü resmen açıklanmıştır.

 

Hiçbir koruyucu önlem almaksızın patlatılan atom ve termo-nükleer bombaların sonucunda resmi kayıtlara göre 210 bin kişi, gözlemlerimize göre 250 bin insan hayatını kaybetmiştir.

 

5 Kasım 1985 tarihli Arap News Gazetesi’nde yayınlanan Mary-Louis O Callaghan imzalı bir makalede; Çin Teknoloji ve Bilim Komitesi Başkanı Wu Shing’in; “-Çin’in nükleer güvenlik konusunda geri olduğunu ve kendi sistemini ve planlarını hazırlamadan önce, yabancıların güvenlik sistemlerini incelemesi gerektiğini söylediği” belirtilmiştir. Çünkü Çin’deki enerji kuruluşları hala ilk kurulduğu gibidir. Deneylerin etkinliği ve radyoaktif tortudan korunma hususunda bölgeden ve dışarıdan gelen birçok soru cevapsız kalmıştır. Makalede; “Çin’in resmi basınının, bir nükleer kaza ihtimalinin ve bunun doğuracağı sorunların farkında olduğu” belirtilmiştir.

 

“Arabia” dergisinin Kasım 1981 tarihli 3 no.lu sayısında; “nükleer deneme sonucu bölgede, karaciğer, akciğer ve deri kanseri vakalarında artış görüldüğü ve tarım ürünlerin de ciddi sorunların yaşandığı” açıklanmıştır. Nitekim Pekin, Nankin ve Shanghay’daki hastahanelerde bölgeden her yıl getirilen yüzlerce insanın “kobay” olarak tedavi gördükleri bilinmektedir.

 

son son nükleer deneme ise 1996 yılının Ağustos ayı içinde gerçekleştirilmiş gözüksede 2002-yada 2003 yıllarında yine bu tür olayla karşılşmıtım. bu olayın kaynağını bulamadığımdan yazamıyorum.

 

Ayrıca stalinin ahıska türklerine ve kafkasyadaki türkler yaptıkları anlatmakla bitmez ..

fazla uzatmadan

buradan -http://www.divxvar.com/detail.php?l=1&pid=1171&cid=0- -http://www.divxvar.com/detail.php?l=1&pid=1172&cid=0- 2 nci part Online izle veya indir 2 seçenekte mevcut.kominizmin gerçek yüzünü yaşayanlardan izleyin o zaman gerçeği görürsünüz.masum kominizmi!!

 

Hem koministim hen Atatürkçüyüm diyenlerde şunu hatırlatmak isterim.

 

Komünizm içtimai bir meseledir. Memleketimizin hali, memleketimizin içtimai şeraiti, dini ve milli ananelerinin kuvvetli, Rusya'daki komünizmin bizce tatbikine müsait olmadığı kanaatini teyit eder bir mahiyettedir." (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C. III, 2. Baskı, s .20)

 

2 Kasım 1922'de,

 

"Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare, bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşevizim ne de komünist; ne biri ne diğeri olamayız. Çünkü, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkarız. Hülasa, bizim şekl-i hükümetimiz tam bir demokrat hükümetidir ve lisanımızda bu hükümet halk hükümeti diye yad edilir." (Ag.e, c .3, 2. Baskı, s. 20)

 

''kominist görüldüğü yere başı *******''demştir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ek: Sınıf(cinsiyet) farkına evet ama....

 

Türbanın inançla alakası vardır. Zira kadını inandırarak sömürmek söz konusudur. Zaten inandırılmasa özgürce düşünecek sömürüye karşı çıkacaktır. İnsan dayatmasına karşı çıkabilir ama Allahın emrine nasıl karşı çıkabilir, bu mümkünmü?

 

Sömürü düşünce, Türkiyede sözüm ona laik düşünce varken, kara çarşaf ve burkayı sokamayınca, türbanı inanca sokmaya çalışır. Biraz daha modernize ederek. Amacını bu şekilde gerçekleştirir. Yapıyorda nitekim. Sömürü zihniyette taktikmi yok?

 

İnançlarda diğer sömürü argümanlar da vardır. Kadın, namus konusudur, mahremdir, şeytana muadildir, erkeği günaha sokabilir, kapanmalıdır, ev hanımı olmalıdır, erkek kadar özgür olamaz, sözüne erkeğinki kadar güvenilmez, yarım miras hakkı vardır, cinsel serbestide erkek gibi sadece kınanmaz, ölüm odasına kapatılır, mutlaka bir erkeğe tabi olmalıdır vs.

 

Bütün bu argümanlar gibi, türban da aynı şekilde kadını sömürebilmek için inançlara sokulmuş, sindirerek sömürme amaçlıdır.

 

Bu yazınızın altına imzamı atarım! İşte asıl konu budur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önerdiğiniz kitabın yazarının(yazar mı dedim,neyse) dediklerini pek inandırıcı bulmasamda,sizin için okuyacağım.

 

Kurunun yanında yaş da yanıyor bence yada daha ileriye gideyim;tüm yaşlar kurulara bakılarak yok sayılıyor.

 

İnançla alakası yok diyorsunuzda,inançları ve ona inananları bir kere anlama yoluna gidilerse,hak ve özgürlüklere çok daha net bakılır.

 

Sınıf farkı mı?İşte bunu anlamadım,nasıl bir sınıf farkı?açıklarsanız...

 

Bu arada demokrasi ve devlet kavramlarını galiba hala anlamamış bir toplumuz.Din ve vicdan hürriyeti,bunun AİHM de ki yankıları ve ülkemizde farklılık kaydeden özel durumlar...

 

Devlet olmadan birey olabilir,ama birey olmadan devlet bir hiçtir.

 

Yaşar Nuri Öztürk, sevilen yada sevilmeyen biri olabailir. Ancak çıkardığı kitaptan sonra danışmanı ile ilişkilendirilmesi (ki her iki tarafta yalanldığı halde) sizcede manidar değilmidir? Kimin kuyruğuna bastı ki böyle bir duruma maruzm kaldı? Kaldıki sürekli D.Perinçek inde pekakalılarla yaptığı röportaj resimleri hala ve hala bangır bangır nette gezmekte. Kendilerini ilişkili gösterilmektedir. Oysa en aklı selim insan bile anlar ki, bu fotoğraflardan başka; üzerine basa basa söylüyorum, pekakalılarla görüşmeye giden 100 e yakın önemli isim vardır ve asla onlardan bahsedilmez, neyse, bu fotoğraflardan başkada birşey varmıdır ellerinde? Yoktur, çünkü ilişkileri yoktur... Konu sapmasın. Y.N.Öztürk te aynen bu şekilde lanse edilmektedir. İLMİN gerçek boyutunu bilmek ile, onu çarpıtmak başka şeydir.

 

Bakınız, Elmalılı Hamdi Efendinin tefsirini hiç kimse tavsiye etmez. Neden? Çokmu yumuşaktır? Yoksa birilerinin yalanlarınımı ortaya çıkarmıştır?

 

Yine söylüyorum değerli arkadaşım, namazdaki duruşun AVRET MAHALLİni gösterir... Tekrar düşün bu konuyu istersen!

 

Ancak, birşeyleri de ilave etmek istiyorum!

 

Diğer yazılarında kendinle çelişmişsin. Hem inanç noktasında hürriyeten bahsediyorsun, hemde şeriatı kimse istemez diyorsun. Yani bune perhiz bune lahana turşusu demeden edemiyorum. Din yarın yada eksik işlenmez, yaşanmaz! Ya tam yapılır, yada hiç yapılmaz... Anlatabildimmi?

 

* * *

 

Size türban konusunda bir örnek vereceğim. Tıpkı türban gibi sakal da gündemdedir. TSK yada Emniyet (siviller hariç) hatta kurumlardaki memurlar "ben sakal bırakacağım" diyene imkan veriyormu? Hayır! Neden? Tıpkı bunun gibi okulların yada kamu alanlarınında bir kıyafet zorunluluğu vardır. Tıpkı mayo ile derse girmeye kalkışan öğretmene mani olmak gibi (sadece bir örnekti). İşte burada inançlar falan değildir asıl olan. Bireysel özgürlüklerin başka insanların özgürlüklerini aşağılama yada kısıtlama noktasında olmamasıdır! Öyle ya, türbanla yasak olan ünivesite, dekolte elbiseye açıkmıdır?

 

Hoş, hala türban konunda dahası peçe konusunda tüm gelişmeler 1870 den sonradır. Eğer buna hayır derseniz, anadolu kadınlarındaki kıyafet geçmişini incelemenizi tavsiye ederim. Sakın ha ******* falan suçlamayın, en önemli alimler ve felsefeciler bu insanlar içinden çıkmıştır ona göre...

 

Saygılarımla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sayın mavi;

 

 

Belli ki hala deist düşüncelerinizden kurtulamamışsınız. Mensubu olduğunuz dinin diğer mensupları ile aranızda uçurumlar var. Sizi anlıyorum, ki kabaca demek istediğiniz meşhur ''Allah ile kul arasına kimse girmemeli'' felsefesi, fakat giriyorlar işte. Daha doğrusu tarih boyu din, bir iktidar aracı olarak kullanıldı. Şuan ki durumu pek farklı göremiyorum. Bkz : Türban

 

Yani ben buna kesinlikle karşıyım. Siz de öylesiniz. Fakat çoğunluk böyle değil. Dini afyonlaştıranlar kazanıyor.

 

Yani laiklik önemli ve başka alternatifi yok. Laik okulda türban olmamalı. Birgün belki olur tabi o güne kadar cumhuriyetin kurulduğu yıllardan kalma haklı korkularımızı aşabilirsek. Ki neden aşamadığımız ise malum. Cemaatlere bir düzenleme şart :) Bunu biz yapacak değiliz sanırım içinizde bir reforma ihtiyacınız var. Daha doğrusu genel olarak islam'ın.

 

 

Saygılar.

 

Dediğiniz şeylere katılmakla beraber reformun dinin kendisinde değil,o dine mensub olup dini kendilerince yorumlamanan anlayışlarından gerekli buluyorum.

 

Din bir afyon değildir,afyonlaştıranlar dediğiniz gibi yine din ve inançlardan bile rant sağlamak isteyenlerdir.

 

O dine mensub olanlar değil,o dinin kendisi beni bağlayandır.

 

Laiklik yaşadığımız ülke için tabi ki önemlidir ve tabiki en azından bu dönem için vazgeçilmezdir.Ben ülke gerçeğimiin ve yerleşmeyen bir anlayışın toplumumda ki sancıların farkındayım;ama yine de türban yasağını Laiklik bağlamında kabullenmiyorum.Laiklik bu yasağı taşıyan kavram olmamalı.

 

Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yaşar Nuri Öztürk, sevilen yada sevilmeyen biri olabailir. Ancak çıkardığı kitaptan sonra danışmanı ile ilişkilendirilmesi (ki her iki tarafta yalanldığı halde) sizcede manidar değilmidir? Kimin kuyruğuna bastı ki böyle bir duruma maruzm kaldı? Kaldıki sürekli D.Perinçek inde pekakalılarla yaptığı röportaj resimleri hala ve hala bangır bangır nette gezmekte. Kendilerini ilişkili gösterilmektedir. Oysa en aklı selim insan bile anlar ki, bu fotoğraflardan başka; üzerine basa basa söylüyorum, pekakalılarla görüşmeye giden 100 e yakın önemli isim vardır ve asla onlardan bahsedilmez, neyse, bu fotoğraflardan başkada birşey varmıdır ellerinde? Yoktur, çünkü ilişkileri yoktur... Konu sapmasın. Y.N.Öztürk te aynen bu şekilde lanse edilmektedir. İLMİN gerçek boyutunu bilmek ile, onu çarpıtmak başka şeydir.

 

Bakınız, Elmalılı Hamdi Efendinin tefsirini hiç kimse tavsiye etmez. Neden? Çokmu yumuşaktır? Yoksa birilerinin yalanlarınımı ortaya çıkarmıştır?

 

Yine söylüyorum değerli arkadaşım, namazdaki duruşun AVRET MAHALLİni gösterir... Tekrar düşün bu konuyu istersen!

 

Ancak, birşeyleri de ilave etmek istiyorum!

 

Diğer yazılarında kendinle çelişmişsin. Hem inanç noktasında hürriyeten bahsediyorsun, hemde şeriatı kimse istemez diyorsun. Yani bune perhiz bune lahana turşusu demeden edemiyorum. Din yarın yada eksik işlenmez, yaşanmaz! Ya tam yapılır, yada hiç yapılmaz... Anlatabildimmi?

 

* * *

 

Size türban konusunda bir örnek vereceğim. Tıpkı türban gibi sakal da gündemdedir. TSK yada Emniyet (siviller hariç) hatta kurumlardaki memurlar "ben sakal bırakacağım" diyene imkan veriyormu? Hayır! Neden? Tıpkı bunun gibi okulların yada kamu alanlarınında bir kıyafet zorunluluğu vardır. Tıpkı mayo ile derse girmeye kalkışan öğretmene mani olmak gibi (sadece bir örnekti). İşte burada inançlar falan değildir asıl olan. Bireysel özgürlüklerin başka insanların özgürlüklerini aşağılama yada kısıtlama noktasında olmamasıdır! Öyle ya, türbanla yasak olan ünivesite, dekolte elbiseye açıkmıdır?

 

Hoş, hala türban konunda dahası peçe konusunda tüm gelişmeler 1870 den sonradır. Eğer buna hayır derseniz, anadolu kadınlarındaki kıyafet geçmişini incelemenizi tavsiye ederim. Sakın ha ******* falan suçlamayın, en önemli alimler ve felsefeciler bu insanlar içinden çıkmıştır ona göre...

 

Saygılarımla

 

Değerli arkadaşım,

 

dediğim gibi önerdiğiniz kitabı okuyacağım.AVRET MAHALLİ konusunu da yarın,vakit geçirmeden bir daha gözden geçireceğim.

 

şimdi gelelim şeriat ve inanç özgürlüğüne,tartoşmanın seyrine bakarsanız çelişmediğimi göreceksiniz.Neden mi?

 

arkadaşımız neden sadece baş örtüsü sorun da diğer İslami emirler değil dedi;ben namaz ve oruç yasaklanamaz dedim ve bir örnek istedim.Kendisi şeriatı örnek gösterdi.Bende zaten örtü ve şeriatı aynı kefeye koyamayız dedim.

 

Din de şeriat vardır,bu dediğiniz gibi o dini kabullenecek birinin yine kabul etmesi gerekenlerdendir.Yalnız dikkat edelim,şeriat aynı zamanda bir yönetim ve düzendir.Şeriatın olduğu yerde zaten örtü sorun değildir takan için.İşte tam bu noktada,Şeriatın olmadığı bir yerde,sadece İslam değil,tüm dinlerden de yola çıkabilirsiniz,Laiklik devreye girer.Laik olan devlet bireyin vicdan hürriyetini sağlamakla yükümlüdür.

 

Ve hiçkimse kalkıp,türban yasağını şeriatı göstererek,o olmadan bu olmaz diyerek meşrulaştıramaz.Şunun farkında olmalıyız;insanlar inanır yada inanmaz.Bu vicdani olandır ve diğer insanları ilgilendirmez.Devlet eğer Laik ise inanı da inanmayını da olması gereken yerde,yasa ve hukukları ile korur ve kollar.

 

İnanç özgürlüğü çok farklıdır.Gerçekten özel bir kavramdır benim için.Ben inanan bir insanım,ama inanmadığım zamanda aynı şeyi düşünürdüm.Şeriat o zaman istenemiydi,hayır.Onun için derim ki kavramları yerinde ve koşullarında ele alalım.Saygılar!(Gecenin bir yarısı cümleler oldukça dağınık oldu,tartışmanın seyrine bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

.

12 Eylül 1980 askeri darbesini yapanlar ülkücü, devrimci ayırımı yapmadı..Hepsini ezdi geçti!..

 

Size göre faşist ülkücülere göre şehit olan

 

MUSTAFA PEHLİVANOĞLU 22 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş ve idam cezasına mahkum edilmiştir.

 

SELÇUK DURACIK 22 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 3 Haziran günü işkence ile öldürülmüştür.

 

HALİL ESENDAĞ 21 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 3 Haziran günü işkence ile öldürülmüştür.

 

FİKRİ ARIKAN 31 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 27 Mart günü, sabahın ilk saatlerinde Mamak Cezaevi'nde kaldığı ölüm hücresinden çıkarılarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde asıldı.

 

CEVDET KARAKAŞ 21 yaşında ülkücülük suçundan cezaevine girmiş 2 Haziran günü, sabahın erken saatlerinde Elazığ Kapalı Cezaevi'nde asılarak şehit edildi.

 

.

.

.''kominist görüldüğü yere başı *******''demştir.

 

Atatürkçülük ve kominizm!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn bilimselci biz farklı birşeymi söyledik?

benim söylediğimde ''özgür düşünceyle başörtüsünü seçmişse'' bu kişinin kendi kararıdır diyorum.

Hem kendi kararını uygulayıp hemde özgür olamaz ne demek?zaten kendi kararını vererek özgürlüğünü kullanmış oluyor.

 

bahettiklerinizde eğer kendi istği ile özgür iradesi ile o dini kabullenmişse o kişinin özgürlüğüdür,Onu yaşamak onun özgürlük anlayışındadır.

Dini olan özgür olamaz denilemez.

Evet kiz cocuklarimizin konusmaya baslamasindan itibaren beyinleri yikansin, kacak kuran kurslarinda gene ayni durumlar olsun, buna birde mahalle ve akraba es dost baskisini ekleyelim ve bizler sonunda kadinlarimiz kendi iradesiyle örtünüyor diyelim. Birakalim bu hikayeleri atrtik. Örtünmek demek yillardan beri annelerimizin teyzelerimizin ve ninelerimizin örtündügü esarptir ve buda zaten geleneksel ve dinsel bir davranis. Kimsenin bu tür örtünme ile bir sorunuda yok. Söz konusu olan türben siyasi bir simge ve hayat tarzi oldugu icin ve bazi kesimlerin emellei belli oldugu icin bu tür seriat iceren örtünmeleri bile bizlere masum bir davranis gibi göstermeleri. Konuyu iyi anlamk gerek ve kendimizi de onlarin kötü emellerine alet etmemek gerek. Yoksa kimsenin esarbina diyecek bir tek laf bile yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet kiz cocuklarimizin konusmaya baslamasindan itibaren beyinleri yikansin, kacak kuran kurslarinda gene ayni durumlar olsun, buna birde mahalle ve akraba es dost baskisini ekleyelim ve bizler sonunda kadinlarimiz kendi iradesiyle örtünüyor diyelim. Birakalim bu hikayeleri atrtik. Örtünmek demek yillardan beri annelerimizin teyzelerimizin ve ninelerimizin örtündügü esarptir ve buda zaten geleneksel ve dinsel bir davranis. Kimsenin bu tür örtünme ile bir sorunuda yok. Söz konusu olan türben siyasi bir simge ve hayat tarzi oldugu icin ve bazi kesimlerin emellei belli oldugu icin bu tür seriat iceren örtünmeleri bile bizlere masum bir davranis gibi göstermeleri. Konuyu iyi anlamk gerek ve kendimizi de onlarin kötü emellerine alet etmemek gerek. Yoksa kimsenin esarbina diyecek bir tek laf bile yok.

 

Peki dünyahepimizin ben bunu çok kez sordum,yine soruyorum.Kendi irade alanınıza ne giriyor ve özgürlük burda ne rol üstleniyor?

 

Ayrıca ben anlamadım hala benim annemin örtüsü meselesini.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peki dünyahepimizin ben bunu çok kez sordum,yine soruyorum.Kendi irade alanınıza ne giriyor ve özgürlük burda ne rol üstleniyor?

 

Ayrıca ben anlamadım hala benim annemin örtüsü meselesini.

Bende anlamadim dogrususayin mavi olmayan gökyüzü dogrusu. Islamin siysetin bir parcasi oldugunu gizleyerek politik amaclarina erismek istemelerinden kaynaklaniyor herhalde bu davranislar. Türban meselesi cok acik bir sekilde seriat sisteminin bir parcsi ve seriatcilar inanclar üzerinden amellerine erismek istiyorlar. Eger tprba inancta oldugu gibi özel hayat icin gecerli ise, neden bu inat illada yasmanin her alaninda uygulanmasini istemeleri.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Çevirme yada kıvırma kimde imiş?

 

Burada sadece demokrasiden ve temel insan haklarından bahsediliyor. Sen ise "demokrasiler özel yer ve zamanlarda, toplumlarda değişikliğe uğrar" kılıfını getiriyorsun.

 

Sana bunu kimse sormuyorki.

Bu açıkça demokrasinin tanımını çarpıtmaktır.

Bu açıkça konuyu özünden saptırmak demektir.

Bu bir ilave değildir.

Zira demokrasinin ilkeleri sadece kendine hastır.

Hiç bir özel durumla, rejimle, toplumla tanımlanamaz.

Tanımlanmaya kalkışınca da adı demokrasi olmaz.

 

Bu kılıftaki amacın, sırf kafandaki totaliter uygulamaları legalize amaçlı. Kaldıki 13. maddeyi bile saptırmaya çalışıyorsun bak nasıl başlıyor: Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın......

Ve devam ediyor;

Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

 

Yani öz değiştirilmiyor. Aksine, demokratikliğin aksaması için değil, korunması için önlem alınıyor.

Yasa böyle.

 

Neyse, amaç çarpıtma olunca zaten tartışmanın bir önemi de kalmıyor.

 

Kafa içi okuyuculuğu totaliterlik belirtisidir...

 

Ben size söyledim zaten bu sınırlama ve sınırlamaların sınırlarını; şimdi kalkmış bunlarla beni suçluyorsunuz...

 

Anayasa mahkemesi bile zamanında demokrasiyi milli demokrasimiz olarak algılamış; son zamanlarda evrensel demokrasiye daha çok değiniyor yanlış hatırlamıyorsam; bu ne demek??? Bu işin "milli"si de oluyor demek...

 

Temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesi yapılmış ama denmiş ki: bunları kötüye kullanamazsın ve bunları şu şekilde ve ancak şunlara bağlı kalarak sınırlayabilirim de...

 

Ben bunu yadırgamıyorum ki...

 

Ben bilgi veriyorum; karşımdaki bilgiyi anlamıyor ve bana kızıyor; sonra bilgiyi anlatınca bu sefer o bilgiyle bana saldırıyor...

 

Güleyim mi ağlayayım mı???

 

Sizinle tartışmak için ölmüyorum burada; ne yaparsanız yapın, bana ne...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet kiz cocuklarimizin konusmaya baslamasindan itibaren beyinleri yikansin, kacak kuran kurslarinda gene ayni durumlar olsun, buna birde mahalle ve akraba es dost baskisini ekleyelim ve bizler sonunda kadinlarimiz kendi iradesiyle örtünüyor diyelim. Birakalim bu hikayeleri atrtik. Örtünmek demek yillardan beri annelerimizin teyzelerimizin ve ninelerimizin örtündügü esarptir ve buda zaten geleneksel ve dinsel bir davranis. Kimsenin bu tür örtünme ile bir sorunuda yok. Söz konusu olan türben siyasi bir simge ve hayat tarzi oldugu icin ve bazi kesimlerin emellei belli oldugu icin bu tür seriat iceren örtünmeleri bile bizlere masum bir davranis gibi göstermeleri. Konuyu iyi anlamk gerek ve kendimizi de onlarin kötü emellerine alet etmemek gerek. Yoksa kimsenin esarbina diyecek bir tek laf bile yok.

Hem beyinleri çocuken yıkanıyor diyorsun hemde teyzen,baba annen vs gibi başı eşarplı olmasına karşı olmuyorsun nasıl çelişki bu?sizin teyzelerinizin,ninelerinizin çocukluktan beyinleri yıkanmamışmı oluyor?Eşarpla örtünün arasındaki farkı söylermisin?birde farklı gördüğünüz türbanı?

 

Sizde Bahçeli gibi formülmü uyguluyorsunuz yoksa, çene altından bağlanırsa örtü olur,Yandan bağlanırsa türban olur.

Formül:çene altı formülü...

 

BAhçelinin bu formülüne çok gülmüştüm inanın bu güne kadar izlediğim en komik komedi filimlerinde bu kadar gülmemüştim....ya yine güldürdü beni bahçeli...Allahda onu güldürsün. :D:D

 

ayrıca

 

 

Siz öyle sanın! Sorun bakalım sizin annenızin ,teyzelerinizin örtündüğü eşarbı kabul ediyorlarmı diye ?

 

 

İnsan olmanın gereği insanlar kendi fikirlerini çocuklarına empoze ederler,etmeye çalışırlar yani bu insanlığın gereğidir böyle olmalıdır.

 

Bugün biz dini çocuğumuza empoze etmeye çalışırken, bir diğeri ise ateizmi empoze eder,bir diğeri başka birşeyi. bunun sebebi insan olmaktır,diğer canlılardan farkımız bu zaten !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Evet kiz cocuklarimizin konusmaya baslamasindan itibaren beyinleri yikansin, kacak kuran kurslarinda gene ayni durumlar olsun, buna birde mahalle ve akraba es dost baskisini ekleyelim ve bizler sonunda kadinlarimiz kendi iradesiyle örtünüyor diyelim. Birakalim bu hikayeleri atrtik. Örtünmek demek yillardan beri annelerimizin teyzelerimizin ve ninelerimizin örtündügü esarptir ve buda zaten geleneksel ve dinsel bir davranis. Kimsenin bu tür örtünme ile bir sorunuda yok. Söz konusu olan türben siyasi bir simge ve hayat tarzi oldugu icin ve bazi kesimlerin emellei belli oldugu icin bu tür seriat iceren örtünmeleri bile bizlere masum bir davranis gibi göstermeleri. Konuyu iyi anlamk gerek ve kendimizi de onlarin kötü emellerine alet etmemek gerek. Yoksa kimsenin esarbina diyecek bir tek laf bile yok.

 

Ameldir önemli olan, eğer yapılmak istenen sadece saçı örtmekse bunun neyle yapıldığının hiç bir önemi yoktur, isterse eşarp bağlar kadın başına, isterse keşan, isterse yemeni, isterse sofra örtüsü...Türban olarak adlandırılan şeyin fransız kadınlarının bone tarzında kullandıkları ve sadece saçı kapatan ense ve boynu açıkta bırakan bir model olduğunu bir çok kişi biliyordur, ülkemizde kullanılan türban olarak nitelendirilen şeyin gerçek türbanla uzaktan yakından alakası yoktur. Dini bir emri yerine getirmek için kullanılan bir şeyin de siyasi simge haline nasıl dönüştürüldüğünü anlamış değilim. 1980 den beri türban olayına bir çözüm getirilemedi, sağolsun İhsan Doğramacı başörtüsü yerine daha modern olduğu düşünülen türban kullanılsın maddesini YÖK kuralları içine alınca iş zıvanadan çıkıp bu zamana kadar aşılmaz bir sorun halini aldı. Özgür bir ülkeyiz hesapta, ama ben hiç sanmıyorum gerçek özgürlüğün yaşandığını, özgürlük belirli bir kesime tanınıyorsa bir ülkede bunu oturup düşünmek gerekir bir kere daha,şekilciyiz şemalciyiz insanın beyninin içindekinden çok dışındakiyle uğraşıyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Soyut ve tartışılabilir olmayan dediğiniz an buna tepki gösterecek insanların da isyanları sırasında sizi tartışılabilir görmemelerini kabullenmeniz gerekir...

 

"Ya ben bunu dedim de ucu nereye gider" demek lazım; internet köşelerinde birilerini tartışmasız dışlamakla çözülecek sorunlar değil öncelikle bunlar...

Buna açıklık getirmek isterim. Tartışılabilir görmemek, kişisel değil. Ben buna çok yerde vurgu yaptım. Soyutluk üzerine tartışma yapılamaz. Çünkü hakkında somut veri yok. Şıracının bozacıya şahitlik yapması gibi, "peygamber hak, çünkü tanrı gönderdi. Tanrı var, çünkü peygamber gönderdi!" Belki tanrı var, ama peygamber filan göndermedi, ne malum? Bunun kanıtı olabilir mi? Bu yüzden tartışılamıyor. Tartışmanın sonu gelmeyeceği ve bir sonuca ulaşılamayacağı için laiklik ilkesi var. Laikliği kaldırır, dini davet ederseniz, sonu gelmez bir kaosun fünyesini çalıştırırsınız.

 

Demokrasi hakkında yazdıklarınızda büyük eksiklikler mevcut...

Hayır yok, tüm evrensel ölçütleri koydum. Siz laikliğin dinsizlik olduğu yoğun propagandasına kapılmışsınız, "ateist olmadan da demokrat olunur" demeye getiriyorsunuz. Ben laiklik olmadan demokrasi olmaz dedim, bu, ateist olmadan demokrat olunmaz anlamına gelmiyor, eğer öyle anladıysanız... Yok ben yanlış anladıysam başka...

 

Bu forumda sayın Sardunyam var, örnek gösterebileceğim, hem dindar, hem laiktir kendisi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bende anlamadim dogrususayin mavi olmayan gökyüzü dogrusu. Islamin siysetin bir parcasi oldugunu gizleyerek politik amaclarina erismek istemelerinden kaynaklaniyor herhalde bu davranislar. Türban meselesi cok acik bir sekilde seriat sisteminin bir parcsi ve seriatcilar inanclar üzerinden amellerine erismek istiyorlar. Eger tprba inancta oldugu gibi özel hayat icin gecerli ise, neden bu inat illada yasmanin her alaninda uygulanmasini istemeleri.

 

Değerli arkadaşım,

 

bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir.

 

düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum.

 

ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ.

 

Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır.

 

Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak.

 

Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız.

 

burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı.

 

özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınır%F

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bende anlamadim dogrususayin mavi olmayan gökyüzü dogrusu. Islamin siysetin bir parcasi oldugunu gizleyerek politik amaclarina erismek istemelerinden kaynaklaniyor herhalde bu davranislar. Türban meselesi cok acik bir sekilde seriat sisteminin bir parcsi ve seriatcilar inanclar üzerinden amellerine erismek istiyorlar. Eger tprba inancta oldugu gibi özel hayat icin gecerli ise, neden bu inat illada yasmanin her alaninda uygulanmasini istemeleri.

 

Değerli arkadaşım,

 

bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir.

 

düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum.

 

ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ.

 

Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır.

 

Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak.

 

Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız.

 

burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı.

 

özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınır%F

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bende anlamadim dogrususayin mavi olmayan gökyüzü dogrusu. Islamin siysetin bir parcasi oldugunu gizleyerek politik amaclarina erismek istemelerinden kaynaklaniyor herhalde bu davranislar. Türban meselesi cok acik bir sekilde seriat sisteminin bir parcsi ve seriatcilar inanclar üzerinden amellerine erismek istiyorlar. Eger tprba inancta oldugu gibi özel hayat icin gecerli ise, neden bu inat illada yasmanin her alaninda uygulanmasini istemeleri.

 

Değerli arkadaşım,

 

bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir.

 

düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum.

 

ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ.

 

Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır.

 

Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak.

 

Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız.

 

burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı.

 

özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınır%F

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bende anlamadim dogrususayin mavi olmayan gökyüzü dogrusu. Islamin siysetin bir parcasi oldugunu gizleyerek politik amaclarina erismek istemelerinden kaynaklaniyor herhalde bu davranislar. Türban meselesi cok acik bir sekilde seriat sisteminin bir parcsi ve seriatcilar inanclar üzerinden amellerine erismek istiyorlar. Eger tprba inancta oldugu gibi özel hayat icin gecerli ise, neden bu inat illada yasmanin her alaninda uygulanmasini istemeleri.

 

Değerli arkadaşım,

 

bence birey olarak hepimize düşen ilk iş;öncelikle din,ideoloji..... kavramlarını kaynağından anlamak,araştırmak ve onu yine kaynağından değerlendirmektir.

 

düşünün ki ben bir milliyetçiyim;siz bana ve davranışlarıma bakarak milliyetçilik bu diyebilir misiniz?Hayır;çünkü ben milliyetçi olmanın ötesinde bir insanım.O milliyetçilik anlayışı benimle eksilen yada tamamlanandan öte benimle bana dönüşendir.Yani alıyorum ben o milliyetçiliği;yaşantılarımla ölçüyor ve onunla ifade ediyorum.

 

ÖYLEYKEN BİZ BİR DİNİ NASIL DA KALKIP İNSANLAR İLE DEĞERLENDİREBİLİR,ONU İNSAN DAVRANIŞLARIYLA NASIL YARGILAYABİLİRİZ.

 

Mutlaka İslam aynı zamanda siyasi olandır(ki bana göre İslam bunun için doğru olan dindir;Tanrı yarattıklarını her yönü ile tamamlamalı ve onu başıboş bırakmamalıdır) bunun yanında aynı zamanda ekonomi,aynı zamanda sosyal olandır ve bunların toplamı Şeriattır.

 

Şeriat'ı, dini, kendi adınıza yaratmayı da sorgulayabilir,onu eleştirebilirsiniz.İnsana yaraşan budur.Ama bunu yaparken neye dikkat etmeliyiz;tabi ki kaynağı baz alarak.

 

Neden mi yazdım tüm bunları...?Çünkü biz burada tartışırken galiba bazı kavramları insan davranışlarıyla yerden yere vuruyoruz.Bilmeliyiz ki din insan ölümünü kutsamaz,Sivasta diri diri insanı yakanları mücahid ilan etmez.Onlar güdülenmiş beyinlerden ibaret olan insancıklardır.(Tabi burada bunu engellemeyen devleti de unutmamalı)Ve yine bilmeliyiz ki insan daima diğerinden farklı olandır;onu tecihlerinden dolayı yok sayamayız.

 

burada tartışılan Şeriat değil,inanç gereği takılan örtüdür.Bakın siyasi veya başka amaçlarla takanlara yer vermeyeceğim bile;onlar benim için,bizim için ölçüt olmamalı.

 

özgürlük kavramı...benim için oldukça özel bir kavramdır;özgürlüğün sınırı nedir veya özgürlük nedir sorularına eğer;toplumsal ve ailevi özellikleri katarak ''bu özgür irade seçimi değil'' dersek,o zaman özgürlük kavramını tümden yok edelim.Çünkü biz annemizi seçmeyerek o iradeyi yitirmişizdir.

 

ve ben yine diyorum;bir kadının örtüsüne el uzatmak kimsenin haddine düşmez...zorla açtıranda zorla kapatan da ******* olandır.Saygılar!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.