Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bütün Osmanogullarinin agzindan ve yörelerini kusatan tüm devsirme devlet erkaninin dilinden düsmeyen(CELALI)isyanlari gercekte,haktan adaletten ekmek ve özgürlükten yoksun birakilmis ve yalnizca zulüm ve iskenceler icinde yasamaya mahkum edilmis Anadolu Türk'lerinin yarali yüreklerinden kopup gelen feryadlariydi.

Türk soyunun düsmani Osmanogullari ve cevresindeki yabanci soylu devsirmeler,bütün bu feryadlara daha cok öldürüp,daha cok asip keserek karsilik vermislerdi simdiye dek,yine öyle yapacaklardi.

Bu baskaldirmalardan bir bölümünün basina gecen Ankara'li Kalender Mehmet,halka yaydigi bir bildiride söyle söylüyordu;

*Sergüzestim,aleme malumdur.Zalim Osmanogullarinin Anadolu Türk'lerine reva gördügü eza ve cefa,kahir ve sefalet cana tak etti.Sabir tasti.Can tende kaldikca bundan böyle anlara boyun egmeyecegiz.Eger,firsat yine onlarin olursa nidelim?Bas koydugumuz serencamin dillere destan ve ibret olup kalmasi bize yeter.*

Bu bildirilerden biri,Sirp soylu Hirvat Sadrazam Murat pasanin da eline gecmis,kara yüregi dahada kararmis,Cehennem Zebanisi olup öyle girmisti ardindakilerle birlikte Anadolu topraklarina.

Her bir adimda kan döküp ölüm sacarak geciyordu,her yöreden.Kazma ,kürek ve pasli yataganlarla kirik dökük kilic eskileriyle orak ve tirpanlarla bas kaldiri savasina girismis Türk kuvvetleri kesilip dogranarak hizla yok edildikten sonra sira kadin ve yasli erkeklerle coluk cocuga gelmisti.

Türk halki yol boylarina yanyana dizdiriliyor en bastan baslatarak az sonra gömülecekleri cukurlari kazdirtiyordu onlara.

......Sirp soylu hirvat Murat Pasaya kesimden sag kurtulabilen zavalli Türkler bir yeni lakap taktilar.(KUYUCU MURAT PASA)

Osmanli padisahi birinci Ahmet bu haberi aldigi zaman havuzda circiplak yikanan kizlari seyrediyordu....

 

Türk'lerin aci destanlari bununla bitmiyor,gecmisini bilmeyen gelecegine umutla bakamaz.Hakikatler üzeri ne kadar balcikla sivanirsa sivansin,hakikatlerin üzerine balcik sivayanlar kendilerini ne kadar güclü görürse görsün hakikatler günes isigi gibidir.Bütün Türk ulusunun *Beyaz Müslümanlar kitablarini okumalarini isterdim,o kitablarda iftira veya uydurma denilen ama aslinda gercek olan cok büyük bilgiler vardir.Türk milletini kimlerin nasil sömürdügünü,dini kullanarak insanlarin inanclari üzerinden nasil faydalanildigi ve bu ülkenin kaymagini kimlerin yedigi o kitaplarda yazilidir,o kitaplarda yazilanlara uydurma diyenler gerceklerden kacanlardir.Ayrica,Osmanlinin kim oldugunu ögrenmek isteyenlerede;

 

ALI KEMAL MERAM'in

PADISAH ANALARI kitabini tavsiye ediyorum

TOPLUMSAL DÖNÜSÜM YAYINLARI

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Bütün Osmanogullarinin agzindan ve yörelerini kusatan tüm devsirme devlet erkaninin dilinden düsmeyen(CELALI)isyanlari gercekte,haktan adaletten ekmek ve özgürlükten yoksun birakilmis ve yalnizca zulüm ve iskenceler icinde yasamaya mahkum edilmis Anadolu Türk'lerinin yarali yüreklerinden kopup gelen feryadlariydi..

.

.

.

saygilarla

Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu?nun hazırlayıp sunduğu Ceviz Kabuğu programında Türkiye?nin bugünkü çalkantılı yıllarının sırrı, Osmanlı?nın 19. Yüzyıldaki çalkantılı yıllarında mı gizli? sorusu tartışıldı. Yaklaşık 4 saat süren programın stüdyo konuğu Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi ve Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Prof. İlber Ortaylı idi. Ortaylı, Türk modernleşme tarihinin nihai hedefi olarak gösterilen AB sürecinin toplumda yanlış anlaşıldığını söyledi. ?Biz Türkler, AB ülkelerini ve üniversitelerini hep farklı değerlendiririz. Hep efsanelerle anarız. Ancak oradaki ülkelere gidildiğinde ciddi bir hayal kırıklığı yaşanıyor? diyen Prof. Ortaylı şunları söyledi:

 

Cevizoğlu: ?Günümüz Türkiye?sinin yaşadığı sıkıntıların kökeni Osmanlı imparatorluğuna mı dayanıyor??

 

Ortaylı: Başta gümrük birliği anlaşması olmak üzere Türkiye?nin imza koyduğu birçok anlaşma, Osmanlı döneminde yapılan anlaşmaların şartlarından bile daha ağır. Evet savaşan bir milletiz. İstenilmediğimiz bir kıtaya yerleşiyoruz. Adamlar bizi değiştirmeye karar verdi. Değişime zorladı. Bugünkü Türkiye?ye benzeyen bir tablo vardı. Ki açıkçası Tanzimat kadroları bugünkü kadrolardan çok daha yetenekli kişilerdi.

 

Tüm padişah anaları

 

yabancı değildi

 

Programda ?Padişah Anaları? adlı kitapta yazılanların sorulması üzerine ise, Ortaylı bu konuyla ilgili olarak ortaya atılan tezlerin bilimsellikten uzak olduğunu da ifade etti. Ortaylı, şunları söyledi: ?Bu kitap garip bir milliyetçilik yapıyor, Osmanlı-Türk ayırımı yapıyor. Osmanlıya geçen devşirmeler, Türkleşme sürecinden geçmişlerdir. Ali Kemal Meram?ın kim olduğunu tespit edemedim.

Dış kaynaklı olduğu şüphesi var. Yazdıkları palavradır. Arşivlere dayanmaz.

Tüm padişah anaları yabancı değildi. Kanuni?ye kadar Türklük vardır.

Yazdıkları hiçbir şey ifade etmez. Kültürel asimilasyon önemlidir. Osmanlılar, çok erkenden dış evlilikleri bırakmıştır.

 

Ali Kemal Meram?ın yazdıkları, okunması kolay kağıt yığınıdır. Kendisi meçhul birisidir. Başka eseri yoktur. Kimdir bu?..

Eserin yabancı menşeli olduğu söyleniyor. Tetkikten uzaktır. Tam palavraya açıktır.? Prof. Ortaylı, ? Ortaylı, ?Bu kesinlikle doğru değildir.

Fatih, kesinlikle Müslüman?dı. İstanbul?un fethinde de Ulubatlı Hasan figürü vardır? dedi.

 

Yeni Çağ

Gönderi tarihi:

Bütün padisah analari yabanciydi,Osmanli tarihcileri bunu bilincli olarak saptirip,bazi padisah hanimlarini Türk beglerinin kizlari gibi göstermislersede belgeler ortadadir,kimin kim oldugu gizli degildir,nasilki Horafira Nilüfer olduysa baskalarinin olmamis olmasi mümkün degildir.Ali Kemal Meram arastirmaci bir yazardir.

Isimize geldigine büyük yazar gelmediginde kimdir gibi yaklasimlar ciddi degildir.Ali Kemal Meram kendi kafasindan böyle bir eser yazmadi,onun bu eseri meydana getirmesinde yüzlerce kaynaktan faydalandi,bütün bunlari reddedip Ilter Okaylinin söylediklerini dogru kabul etmek bence tarihe capraz bakmaya benzer.Bu kaynaklarin bulundugu yerler1-Topkapi sarayi arsivi,Fati,Süleymaniye,Bayezid,Köprülü ve Belediye kütüphaneleri,Istanbul üniversitesi kütüphanesi,Basbakanlik arsivi.

Biz tarihi hep kendi istedigimiz tarzda görmeyi severiz,bu tarzin disina cikan birisi oldugunda ise yazdiklari kagit yigini olur bizce.Yanlisimiz buradadir.Kilictan gecirilen yüzbinlerce Anadolu Türk'ünün tarihini inkar etmekle biryerlere varamayiz.Ögüneceksek gururlu birsey icin ögünelim.Fatih'in kim oldugunu önceki iletimde yazmistim tekrarlamaya gerewk görmüyorum.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Bütün padisah analari yabanciydi,Osmanli tarihcileri bunu bilincli olarak saptirip,bazi padisah hanimlarini Türk beglerinin kizlari gibi göstermislersede belgeler ortadadir,kimin kim oldugu gizli degildir,nasilki Horafira Nilüfer olduysa baskalarinin olmamis olmasi mümkün degildir.Ali Kemal Meram arastirmaci bir yazardir.

Isimize geldigine büyük yazar gelmediginde kimdir gibi yaklasimlar ciddi degildir.Ali Kemal Meram kendi kafasindan böyle bir eser yazmadi,onun bu eseri meydana getirmesinde yüzlerce kaynaktan faydalandi,bütün bunlari reddedip Ilter Okaylinin söylediklerini dogru kabul etmek bence tarihe capraz bakmaya benzer.Bu kaynaklarin bulundugu yerler1-Topkapi sarayi arsivi,Fati,Süleymaniye,Bayezid,Köprülü ve Belediye kütüphaneleri,Istanbul üniversitesi kütüphanesi,Basbakanlik arsivi.

Biz tarihi hep kendi istedigimiz tarzda görmeyi severiz,bu tarzin disina cikan birisi oldugunda ise yazdiklari kagit yigini olur bizce.Yanlisimiz buradadir.Kilictan gecirilen yüzbinlerce Anadolu Türk'ünün tarihini inkar etmekle biryerlere varamayiz.Ögüneceksek gururlu birsey icin ögünelim.Fatih'in kim oldugunu önceki iletimde yazmistim tekrarlamaya gerewk görmüyorum.

 

 

saygilarla

 

Dogru dürüst bir kaynaga dayanmayan sözde tarihi eserler yazan ama gerçekte romancı olan, Kim olduğu bile belli olmayan ,Osmanlı TArihi üzerinde bir ekol olan ilber ortaylı ve murat bardakçı yaptıkları araştırmalarda kitabın yayınlandığı yayın evi ile irtibata geçtiklerini ve böyle bir yazara ulaşmadıklarını belirterek, kitabın yalan ve yanlış olduğunu açıklamışlardır.

Türkçülüğü bölmek isteyen yani Orhan pamuğun diyer versiyonu diye biliriz.

 

Gök türkler bile bir çok komşu soylarla bir dereceye kadar karışmışlardır. Moğollarla ve Çinlilerle bir çok evlilikleri olmuştur.

O zaman türklük diye bir şey kalmadı demektir...

 

Ali kemal meram neye dayanarak söylüyor bunları ,kaynak ne, bu kaynağı bir ali kemal biliyor.

 

İddasını tarihçiler bile kabul etmezken, var sayalımki Yazmış olduğunuz 7 padişah eşleri yabancı'idi ya diğer

diğer 30 padişaha ne demeli,,,Osmanlı dönemi sadece bu 7 padişahlardanmı ibaretti.

Gönderi tarihi:
Dogru dürüst bir kaynaga dayanmayan sözde tarihi eserler yazan ama gerçekte romancı olan, Kim olduğu bile belli olmayan ,Osmanlı TArihi üzerinde bir ekol olan ilber ortaylı ve murat bardakçı yaptıkları araştırmalarda kitabın yayınlandığı yayın evi ile irtibata geçtiklerini ve böyle bir yazara ulaşmadıklarını belirterek, kitabın yalan ve yanlış olduğunu açıklamışlardır.

Türkçülüğü bölmek isteyen yani Orhan pamuğun diyer versiyonu diye biliriz.

 

Gök türkler bile bir çok komşu soylarla bir dereceye kadar karışmışlardır. Moğollarla ve Çinlilerle bir çok evlilikleri olmuştur.

O zaman türklük diye bir şey kalmadı demektir...

 

Ali kemal meram neye dayanarak söylüyor bunları ,kaynak ne, bu kaynağı bir ali kemal biliyor.

 

İddasını tarihçiler bile kabul etmezken, var sayalımki Yazmış olduğunuz 7 padişah eşleri yabancı'idi ya diğer

diğer 30 padişaha ne demeli,,,Osmanlı dönemi sadece bu 7 padişahlardanmı ibaretti.

Konu basligina bakin ve su an tartismalarda gelinen noktaya bakin. Aynen kulaktan kulaga yapilan konusma oyununa benzemis. Benim izlenimim burada bu konuda olsun veya baska konularda olsun, cogumuz kendi sabit düsüncelerimizi baskalarina yegane dogru olarak göstermeye calisiyoruz ve bu sayede konun disina cikarak, baska meselelerden bahsediyoruz, yanen bu konu hakkinda oldugu gibi. Bizim tartisma kültürümüzün ne kadar zengin oldugunu gösteriyor herhalde. Demekki bundan dolayi 1 cm bile bir ilerleme yapamiyoruz cogu konularda.

Saygilar

Gönderi tarihi:
Dogru dürüst bir kaynaga dayanmayan sözde tarihi eserler yazan ama gerçekte romancı olan, Kim olduğu bile belli olmayan ,Osmanlı TArihi üzerinde bir ekol olan ilber ortaylı ve murat bardakçı yaptıkları araştırmalarda kitabın yayınlandığı yayın evi ile irtibata geçtiklerini ve böyle bir yazara ulaşmadıklarını belirterek, kitabın yalan ve yanlış olduğunu açıklamışlardır.

Türkçülüğü bölmek isteyen yani Orhan pamuğun diyer versiyonu diye biliriz.

 

Gök türkler bile bir çok komşu soylarla bir dereceye kadar karışmışlardır. Moğollarla ve Çinlilerle bir çok evlilikleri olmuştur.

O zaman türklük diye bir şey kalmadı demektir...

 

Ali kemal meram neye dayanarak söylüyor bunları ,kaynak ne, bu kaynağı bir ali kemal biliyor.

 

İddasını tarihçiler bile kabul etmezken, var sayalımki Yazmış olduğunuz 7 padişah eşleri yabancı'idi ya diğer

diğer 30 padişaha ne demeli,,,Osmanlı dönemi sadece bu 7 padişahlardanmı ibaretti.

Sayin Kaplan sizi kabul edin diye zorlayan yok.Türk begliklerini baskalari yikmadi Anadoluda ya tarihi bilerek konusun yada kalkip tarih yazanlari gercekleri yazanlari karalamayin..Birilerinin Osmanli tarihini parlak gösterip o tarihten cikarlari olabilir,tarih ezbere yazilmaz tarih belgelerle yazilir ve o belgelerde o kitabin icinde mevcuttur.Isteyen merak eden arayip bulur.Bana Türk beyliklerini kimlerin ortadan kaldirdigini söylerseniz cokta menmun olurum.Ben tarihe objektif bakanlardan biriyim,tek yanli tarih olmaz.Siz zaten bir önceki iletinizde soyu yürüten erkektir diyerek padisahlarin kimlerden oldugunuda kabul etmis oldunuz.Yedi tane padisahin annesi degil tümünün annesi yabancidir.Osmanlinin en son vezirilerinden olan Damat Feritte sonucta bir Arnavuttu Türk degil.Sizi anlamakta zorlaniyorum gercekten,bu kadarmi Türklerin soykirima ugratilmis olmasi sizin icin önemsizdir.Su ana kadar bir ilgi göstermediniz yaptiginiz sadece kitabin yazarini karalamaktan ibaret.Ama haklisiniz,Türkler asirlar boyu ihanete ugramis,katliamdan gecirilmis ve hep sindirilmeye calisilmistir,sizin yere göge sigdiramadiginiz Osmanli Türkleri katledendir.bir Köroglu destaninin asli nedir bilirmisiniz acaba.o destanin asli Türklerin Osmanlinin zulmüne baskaldirmasindan baska birsey degildir.Osmanliyi sevebilirsiniz ama Türklerinde sevgiye ihtiyaci vardir.

Bu konu üzerinde fazla yazma geregini duymuyorum.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Dogru dürüst bir kaynaga dayanmayan sözde tarihi eserler yazan ama gerçekte romancı olan, Kim olduğu bile belli olmayan ,Osmanlı TArihi üzerinde bir ekol olan ilber ortaylı ve murat bardakçı yaptıkları araştırmalarda kitabın yayınlandığı yayın evi ile irtibata geçtiklerini ve böyle bir yazara ulaşmadıklarını belirterek, kitabın yalan ve yanlış olduğunu açıklamışlardır.

Türkçülüğü bölmek isteyen yani Orhan pamuğun diyer versiyonu diye biliriz.

 

Gök türkler bile bir çok komşu soylarla bir dereceye kadar karışmışlardır. Moğollarla ve Çinlilerle bir çok evlilikleri olmuştur.

O zaman türklük diye bir şey kalmadı demektir...

 

Ali kemal meram neye dayanarak söylüyor bunları ,kaynak ne, bu kaynağı bir ali kemal biliyor.

 

İddasını tarihçiler bile kabul etmezken, var sayalımki Yazmış olduğunuz 7 padişah eşleri yabancı'idi ya diğer

diğer 30 padişaha ne demeli,,,Osmanlı dönemi sadece bu 7 padişahlardanmı ibaretti.

Bakin ben size iletilerimde bütün kaynaklari verdim yazarin kitabini yazarken basvurdugu bütün kaynaklar benim iletilerimde mevcuttur,siz okumadan Osmanli sevdasiyla bana yanit veriyorsunuz.Ben onca kaynaktan faydalanip yazan Ali Kemal Meramin degilde sizin adini verdiginiz yazarlarin tarih bilgisinden ve ciddiyetlerinden kuskuluyum.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Konu basligina bakin ve su an tartismalarda gelinen noktaya bakin. Aynen kulaktan kulaga yapilan konusma oyununa benzemis. Benim izlenimim burada bu konuda olsun veya baska konularda olsun, cogumuz kendi sabit düsüncelerimizi baskalarina yegane dogru olarak göstermeye calisiyoruz ve bu sayede konun disina cikarak, baska meselelerden bahsediyoruz, yanen bu konu hakkinda oldugu gibi. Bizim tartisma kültürümüzün ne kadar zengin oldugunu gösteriyor herhalde. Demekki bundan dolayi 1 cm bile bir ilerleme yapamiyoruz cogu konularda.

Saygilar

 

SAYENİZDE ÇOK ŞEY ÖĞRENİYORUZ SAYIN İSYACI, TEŞEKKÜRLER...

Birde bu konulara -biz- demesek ,çünkü tartışmayı bilmeyen bizleriz sizler değil...Bakın siz biliyorsunuz ve bizi uyarıyorsunuz ...öyle değilmi

Saygılar..

Gönderi tarihi:
SAYENİZDE ÇOK ŞEY ÖĞRENİYORUZ SAYIN İSYACI, TEŞEKKÜRLER...

Birde bu konulara -biz- demesek ,çünkü tartışmayı bilmeyen bizleriz sizler değil...Bakın siz biliyorsunuz ve bizi uyarıyorsunuz ...öyle değilmi

Saygılar..

Rica ederim, sayin kaplan-200, yardimci olduysak seviniriz. Ben sadece gözlenimimi yapiyorum. Ekleyecek baska bir sey yok. Lütfen alinmanizada hic gerek yok. Siz gene bildiginiz gibi tartisin, kendi taktiriniz.

Saygilar

Gönderi tarihi:

Eski Adalet Bakanı ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, anayasa taslağında üniversitede türbanın serbest bırakılmasına karşı çıktı. Türk, AKP?nin öğretim üyelerine hazırlattığı taslağı değerlendirirken, şunları söyledi:

 

BASKI YARATIR

"Kılık kıyafetinden dolayı hiç kimse yüksek öğrenim hakkından mahrum bırakılamaz" ve "Kılık kıyafet üniversitede serbesttir"(45. md) deniyor. Eğer bunu yaparsanız, bir süre sonra türban kullanmayan kız öğrenciler üzerinde, çok büyük bir baskıya dönüşecektir. Kızlarla da sınırlı kalmaz. ?Kılık-kıyafet serbest? dediğinizde erkek öğrencilerin de dışarıda yasak sarıkla cüppeyle üniversiteye gelmesini önleyecek hüküm kalmaz. Fatih?teki gibi birtakım adamların sarıkla cüppeyle üniversiteye girmesine nasıl engel olacaksınız?

 

ÜNİVERSİTE BİTER

Bu kılık kıyafetle de sınırlı kalmayacak din kaynaklı öyle bir baskıya dönüşecek ki, bir süre sonra üniversitelerde bilim özgürlüğü ve özerkliği kalmayacaktır. Üniversiteyi kılık kıyafet serbestliği ile dinsel baskıya açık hale getirip, devletin sağladığı güvenliği de (100. md) kaldırıyorsunuz. Yüksek öğretimi bitirir bu. Avrupa İnsan Haklarına Sözleşmesi?ne göre konulduğu belirtiliyor. Oysa AİHM, Türkiye?nin, laikliği korumak için üniversitede ve kamu kurumlarında türbanı yasaklayabileceğini kabul etmiştir. Demek ki, AİHS?ye aykırı tarafı yok. O bahane altında bunu getiriyorlar.

 

3 MADDEYE DOKUNULAMAZ

İlk üç maddenin değiştirilemeyeceği söylenen bir anayasayı, bu maddeler de dahil değiştiriyorlar. Gerçi bu maddelerdeki ilkelere bağlı kaldıklarını ifade ediyorlar. Ama 2. maddeye baktığımızda, "Toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı" ve başlangıçtaki temel ilkelere yollama yapan ifade çıkarılıyor. Bu hükümlerin virgülüne dokunulamaz. Başlangıçta anayasanın parçası olmaktan çıkarılıyor.

 

FEDERASYONA HAZIRLIK MI

Anayasalar birleştiricidir. Farklılıkları bu kadar ön plana çıkartınca, birleştiren mi yoksa ayrıştıran bir anayasa mı olacak? Federasyona geçiş hazırlığı niteliğinde mi olacak? Amerikan, Alman, Fransız anayasalarına bakın hep birliği sağlamak vardır. Bu anayasada sosyal devlet zayıflatılıyor, ilgili hükümler budanıyor.

Gönderi tarihi:

Fatih Çarşamba'da kıyafet devrimi !!!!!

Çarşamba'nın gençleri artık altı pilili şalvar yerine, dört pilili yarı şalvar giyiyor.

 

'Nefs' bir zamanlar 'İstanbul'un Mekkesi' diye anılan Çarşamba'da da şalvarın, cüppenin tahtını sarsmış. Bir dönem kapışılan 'Yavuz Sultan Selim' tarzı bol şalvarlar, yerini artık daha dar ve telefon cepli yarım şalvarlara bırakmış

 

"Maalesef nefse yeniliyoruz" diyor A.İ., "Şalvar giyen de az, cüppe giyen de..." A.İ., Tayyip Erkek Giyim Mağazası'nda terzilik yapıyor. Diktiği onlarca şalvar, cüppe ve hâkim yaka gömleğin içinde belli ki 'gençliğine' kıyamıyor: V yaka tişört ve dar keten pantolon giyiyor.

Çarşamba, şöyle bir görüntüydü aslında: Cüppeli, şalvarlı, sakallı, dudakları bir duayı terennüm eder gibi titrek bir adam. Yanında ya da daha çok arkasında peçesine sığdırdığı gözleriyle eşini çıplak topuklarından tanıyan kara çarşaflı bir kadın. Bu, İstanbul'un Mekkesi'ydi. Ta ki, uygulayıcılarının 'post-modern' diye tabir ettiği 28 Şubat 1997 tarihindeki darbeye değin. Peki ya sonrası?

Tayyip Giyim, Çarşamba'ya 'yönünü' veren İsmailağa Camii'nin altında. 20'ye yakın benzerinden farklı olarak, daracık bir mahzene benziyor. A.İ.'nin dikiş makinesi, cüppeler, takkeler arasında modernizmi temsil

ediyor. A.İ, her ne kadar on yılını verse de bu dükkâna, daha genç ve henüz 25'inde. Seyrelttiği çember sakalı, ona bir mütedeyyin gençten çok, bu mahallenin 'temiz yüzlü, eli yüzü düzgün delikanlısı' havası veriyor.

 

Çarşamba stili budur

A.İ., şalvarları gösteriyor önce. Bu, Çarşambalı terzilerin geliştirdiği 'dört pilili' pantolonlara yarım şalvar deniyor. Yarım şalvar, pantolondan hallice, şalvardan dar bir giysi. A.İ., "Aslında 10 yıl önce sadece şalvar giyilirdi. Çünkü. Peygamberimiz ve sahabesi bu şalvarları giyermiş." A.İ.'nin 'sünnet' diye işaret ettiği altı pilili şalvara 'Yavuz Sultan Selim' adı verilmiş. Bu şalvar, tahtını yitirince yarım şalvar üretilmiş: "Artık giyilmiyor. Çünkü Çarşamba'dan çıkınca yadırganıyor. Medreseler kapatıldıktan sonra öğrenci de kalmadığı için artık giyeni yok. Şimdiki gençler ya yarım şalvar giyiyor ya hiç giymiyor."

'Yavuz Sultan Selim'i tahttan eden yarım şalvar, gençlerin ısrarı üzerine, orijinalinde hiç bulunmayan bir cep telefonu cebine kavuşmuş. M.Y, "Gençler nefsine hâkim olamıyor. Buna ben de dahilim. Namaz kılıyorum ama cüppe giymeye cesaretim yok. Yaşlılar yine şalvarını giyiyor.

Ama eskiden, siparişlere yetişemezdik. Haftada 60-70 Yavuz Sultan Selim istenirdi. Şimdi haftada ya bir ya hiç..."

Şalvarı gömlek tamamlıyor. İki tür gömlek var: Safari ve kanedyen. Cüppeninse üç türü var: Hâkim yaka, buhara yaka ve ceket yakası. Sünnete tümüyle uyanlar, geniş bir U'yu andıran buhara yaka cüppeleri giyiyor. En yaygını ceket yaka. Takke ve sarıksa artık sokakta pek giyilmiyor. Daha çok namaz sırasında kullanılıyor.

Tayyip, Bursevi ve Nur gibi erkek giyim mağazalarının sayısı 20'yi buluyor. Bu mağazalar yalnızca Çarşamba'ya değil, Anadolu'ya, hatta Almanya, Hollanda ve Avusturya'dan gelen cemaat mensuplarına mal veriyor. A.İ., buna rağmen hem nefsin galibiyetine hem de bu galiyetin, güç kaybettirdiği mesleğine üzülüyor.

 

Bir gençlik işareti: Ferace

Beş metrekarelik dükkânda, sağda düğün kıyafetleri var: İşlemeli, incecik, uzun ve rengârenkler. M.Y., Burak Giyim Mağazası'nda tezgâhtar. Daha 18'inde. Semtteki 40 kadar 'İslami' kadın giyim mağazasında olduğu gibi, ne çarşaf takıyor, ne de erkeklerle konuşmaktan sakınıyor.

Düğün kıyafetlerinin yanında çarşafın altına, ev içinde giyilen elbiseler var. Fiyatları 20-80 YTL arasında. M.Y., "Beş yıldır bunlar yeğleniyor. Yaşlıların giydiği kalın kumaştan elbiseler artık tezgâhın arkasında. Eskiden tam tersiydi" diyor.

Yan rafta siyah ya da diğer renklerdeki çarşaflar asılı. Peçeli ve iğneli diye ikiye ayrılıyor çarşaflar. M.Y., peçeli çarşafların, çekici görünmek isteyen kimi kadınlarca tercih edildiğini söylüyor: "Bir bakıyorsun, kalem çekmiş, kirpiklerine rimelini sürmüş, ayaklarında topuklu ayakkabılar. Böylesi de var. Genç kızlarsa kara çarşaftan çok, kolu-yakası işlemeli feraceyi tercih ediyor. Gençler yaşlılara benzememek için kara çarşaf değil, ferace alıyor. Gençliklerini belli etmek istiyorlar."

Türban satışlarıysa düşüşte. Fatihlileri buluşturan Çarşamba Pazarı'nın esnafından Ferhat Koçak'sa satışlardaki düşüşten dolayı şaşkın: "Eskiden 1000'i geçirdi satışımız. Şimdi ancak 350'de kalıyor. Eski satışı arıyoruz. Elden ne gelir."

 

Kenzo, Armani 'iman ehli' olmuş

Çarşamba, hacıyağı ve gülsuyu çağını geride bıraktı. Parfümeri raflarında, o küçücük, genellikle çiçek işlemeli şişelerde Suudi Arabistan'dan getirilmiş parfümler dizili: Beyaz Misk ve Zehrat'ül Haliç, Nesimi Harem erkekler arasında klasik Isparta Gülü'nün iktidarını alaşağı ederken, kadınlar Kerime, Harare ve Kurtuba'ya müptela olmuş. Dunnlob, Armani, Kenzo ve Davidoff gibi o bildik kokularsa bu 'Müslüman' mahallesinde alkolden arıtılarak 'iman ehli' olmuş. Ağırlıklı olarak hacıların sürdüğü Reyhan, Isparta Gülü, Gülnar ve Cuma Rüzgârı, gençlerce tercih edilmiyor.

Çarşamba her ne kadar değişse de 'direndiği' kalelerini de vermeye niyetli değil. "Biz erkeklere değil, kadınlara satış yaparız" diye vurguluyor, Ma'ruf Kuyumculuk'un sahibi Kenan Turna. Erkekler bazen nişan ya da nikâhta altın yüzük alırmış. "Takmak için değil elbette, hatıra olsun diye." Kadınlar da İslami kurallar gereği 'ziynetlerini' eşlerinden başkasına gösteremeyeceği için ancak 'birikim' için altın alınıyor.

 

İşte bu.....Türbanın bir adım sonrası..........

Gönderi tarihi:

AKP ve Sıkmabaş...

 

 

GÜNDÜZ AKGÜL Emekli Cumhuriyet Savcısı

 

AKP iktidara geldiği günden beri temel iki konu hiç gündemlerinden düşmedi. Birincisi imam okulları, ikincisi ise sıkmabaş (türban).

 

Emperyalistleri arkasına alan AKP, ileride Türkiye'de gerçekleştirmek istediği "Ilımlı İslam" projesi için oluşturacağı kadrolarda kullanmak üzere imam okullarına gereken önemi vermekte ve mevcutları ile şimdiden kadrolaşmasını pekiştirmektedir.

 

Sıkmabaş ise sürekli simge olarak kullanılmaya ve istismara uygun olduğundan, konuyu kökünden halletmek yerine askıda tutmayı ve ağzında sakız yapmayı yeğlemektedir.

 

Sıkmabaşı savunurlarken, bunun dini inanç gereği ve Kuranıkerim'in emri doğrultusunda kullanıldığını söylemektedirler.

 

Atatürk aydınlanması ile Kuranıkerim'in dünyevi hayat ile ilgili ilahi emirleri değil, devletin yasama erki tarafından çıkarılan beşeri yasalar uygulanmaya başlanmıştır.

 

***

 

Dincilerin iddia ettiği gibi Kuranıkerim'in o bölümleri yok farz edilmemiş, sadece uygulaması durdurulmuş ve yerine bugün yürürlükte olan yasalar uygulanmaya başlanmıştır. Zamanında uygulanan o ilahi emirler hâlâ Kuranıkerim'de yerlerini korumakta ve şeriatla idare edilen Müslüman ülkelerde uygulanmaktadır.

 

Bugün dini inanç gereği kullanıldığı iddia edilen sıkmabaş, Nur suresinin 31. ayetinde "Başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar" şeklinde geçer. (Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk - Kuranı Kerim ve Türkçe Meali) Görüldüğü gibi burada örtülmesi emredilen göğüs yırtmacıdır ve örtülen de sıkmabaş değil başörtüsüdür. Sıkmabaşın örtüldüğü biçimdeki gibi saçının hiçbir teli görünmeyecek diye bir ifade de bulunmamaktadır.

 

Kutsal kitapta buna benzer var olan ve 56 Müslüman ülke içinde tek laik ülke olan Türkiye Cumhuriyeti'nde uygulanmayan birçok ilahi emir vardır.

 

Örneğin;

 

1- Bakara suresinin 275. ayetindeki ilahi emre göre, faiz haram olmasına karşın, tüm bankalar Müslüman yurttaşların vadeli paralarına faiz uygulaması yapmaktadır. Faiz uygulamayan finans kurumları ise kâr payı adı altında bir nevi faiz dağıtmaktadır.

 

2- Nisa süresi 3. ayetindeki ilahi emre göre, (adaletli davranmak koşulu ile) 4 kadınla evlenilebileceği belirtildiği halde, medeni yasaya göre ikinci bir kadına resmi nikâh yapma yasağı getirilmiş, nikâhlı eşin şikâyeti halinde de ikinci eşle evlilik boşanma nedeni sayılmıştır.

 

3- Bakara suresinin 282. ayetinde "Erkeklerinizden iki kişiyi tanık tutun. Eğer iki erkek yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir." (Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk- Kuranı Kerim ve Türkçe Meali) Bu ilahi emirde, bir erkeğin tanıklığının iki kadının tanıklığına denk olduğu açıklanmıştır. Bugün ise anayasa ve yasalara göre her konuda erkek ve kadın eşitliği söz konusudur.

 

4- Nisa suresinin 34. ayetindeki ilahi emre göre, serkeşlik eden kadınlara önce nasihat edilmesi, sonra yataklarının ayrılması, yine dinlemezlerse dövülmesi emrediliyor. Bugün Ceza Yasamıza göre erkeğin karısını dövmesi suçtur ve yaptırım gerektirir.

 

5- Bakara suresi 178. ayetinde "Ey iman edenler, öldürülenler hakkında üzerinize kısas yazılmıştır" ilahi emri bulunmasına karşın, yürürlükteki yasalarımıza göre kısas yasaklanmış ve öldürenin cezasının bağımsız yargı tarafından verileceği kabul edilmiştir.

 

6- Nahl suresi 75. ayetinde köle ile hür insanların eşit olmadığı ilahi emri bulunmasına karşın, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarına göre herkes eşit kabul edilmekte ve kölelik müessesesi kaldırılmış bulunmaktadır.

 

7- Nisa suresi 11. ve 176. ayetlerinde mirasta kızlara bir, erkeklere iki pay verileceğine dair ilahi emirler bulunmasına karşın, bugün ülkemizde uygulanan miras hukukuna göre erkek ve kız kardeşler mirastan eşit şekilde pay almaktadırlar.

 

8- Nur suresi 2. ayetinde zina yapan erkek ve kadına 100 değnek vurulması ilahi emri bulunmasına karşın, bugün yürürlükte olan Ceza Yasamıza göre zina yapanların dövülmesi suç olduğu gibi, eski ceza yasasında zina edenlere verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar da kaldırılmış ve yeni Ceza Yasası'nda (AKP'nin 1. iktidarı döneminde çıkarılan) zina sadece boşanma nedeni olarak kabul edilmiştir.

 

Özelde kimsenin dokunmadığı sıkmabaşın, tüm kamu alanlarında uygulanmasında ısrar edilmesinin nedeni nedir?

 

Çünkü sıkmabaş, laik Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri karşıtlarının bir simgesidir. Bununla var olduklarını, günü geldiğinde laik Cumhuriyetten, Kemalizmden rövanş alacaklarını göstermek ve insanları buna alıştırmak istemektedirler.

 

Bu durumda, Mustafa Kemal 'in neferleri, laik Cumhuriyetin bekçileri, çocuklarının aydınlık geleceğini düşünen aydınlar, demokratlar uyanık olmak ve "ilelebet" laik Cumhuriyeti ve Kemalizmi korumak ve yaşatmak zorundadırlar.

 

Aksi halde aydınlık dünyamız kararmak üzeredir.

Gönderi tarihi:
AKP ve Sıkmabaş...

 

 

GÜNDÜZ AKGÜL Emekli Cumhuriyet Savcısı

 

AKP iktidara geldiği günden beri temel iki konu hiç gündemlerinden düşmedi. Birincisi imam okulları, ikincisi ise sıkmabaş (türban).

 

Emperyalistleri arkasına alan AKP, ileride Türkiye'de gerçekleştirmek istediği "Ilımlı İslam" projesi için oluşturacağı kadrolarda kullanmak üzere imam okullarına gereken önemi vermekte ve mevcutları ile şimdiden kadrolaşmasını pekiştirmektedir.

.

.

.

 

8- Nur suresi 2. ayetinde zina yapan erkek ve kadına 100 değnek vurulması ilahi emri bulunmasına karşın, bugün yürürlükte olan Ceza Yasamıza göre zina yapanların dövülmesi suç olduğu gibi, eski ceza yasasında zina edenlere verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar da kaldırılmış ve yeni Ceza Yasası'nda (AKP'nin 1. iktidarı döneminde çıkarılan) zina sadece boşanma nedeni olarak kabul edilmiştir.

 

Özelde kimsenin dokunmadığı sıkmabaşın, tüm kamu alanlarında uygulanmasında ısrar edilmesinin nedeni nedir?

 

Çünkü sıkmabaş, laik Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri karşıtlarının bir simgesidir. Bununla var olduklarını, günü geldiğinde laik Cumhuriyetten, Kemalizmden rövanş alacaklarını göstermek ve insanları buna alıştırmak istemektedirler.

 

Bu durumda, Mustafa Kemal 'in neferleri, laik Cumhuriyetin bekçileri, çocuklarının aydınlık geleceğini düşünen aydınlar, demokratlar uyanık olmak ve "ilelebet" laik Cumhuriyeti ve Kemalizmi korumak ve yaşatmak zorundadırlar.

 

Aksi halde aydınlık dünyamız kararmak üzeredir.

Sayin Yasakli birsey unuttunuz saniyorum,AKP birde meclisin karsisina Kocaman bir cami yaptirdi aynen Osmanli pAdisahlari gibi,bilmem ne kadarada maloldu,isterdimki yanibasindada bir okul yaptiriversin,yaptiramazlar cünkü onlarin tarikat seyhi*Sakin mektep demeyin günaha girer dinden olursunuz,dinimizde mektep yoktur.( Seyh Kibrisi)*diyebiliyorsa okul tabiiki yaptiramazlar.aYNEN istanbul büyük sehir belediyesinin ATATÜRK kültür merkezini eskidi diye yiktirip yerine hem cami hem kültür merkezi yaptirmak istemesi gibi.Sadece cami yapilacakti ama protestolar yükselince bu sefer AKM eskidi yenisi yapilacaga cevirdiler.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
AKP ve Sıkmabaş...

 

 

GÜNDÜZ AKGÜL Emekli Cumhuriyet Savcısı

 

AKP iktidara geldiği günden beri temel iki konu hiç gündemlerinden düşmedi. Birincisi imam okulları, ikincisi ise sıkmabaş (türban).

 

Emperyalistleri arkasına alan AKP, ileride Türkiye'de gerçekleştirmek istediği "Ilımlı İslam" projesi için oluşturacağı kadrolarda kullanmak üzere imam okullarına gereken önemi vermekte ve mevcutları ile şimdiden kadrolaşmasını pekiştirmektedir.

.

.

.

 

Özelde kimsenin dokunmadığı sıkmabaşın, tüm kamu alanlarında uygulanmasında ısrar edilmesinin nedeni nedir?

 

Çünkü sıkmabaş, laik Cumhuriyet ve Atatürk devrimleri karşıtlarının bir simgesidir. Bununla var olduklarını, günü geldiğinde laik Cumhuriyetten, Kemalizmden rövanş alacaklarını göstermek ve insanları buna alıştırmak istemektedirler.

 

Bu durumda, Mustafa Kemal 'in neferleri, laik Cumhuriyetin bekçileri, çocuklarının aydınlık geleceğini düşünen aydınlar, demokratlar uyanık olmak ve "ilelebet" laik Cumhuriyeti ve Kemalizmi korumak ve yaşatmak zorundadırlar.

 

Aksi halde aydınlık dünyamız kararmak üzeredir.

 

Ben adim adim o karanliga yaklastigimizi düsünenlerdenim,cünkü görüyorum ve düsünüyorum.Demokrasi nasil kirletiliyor ve Atatürk ilke ve inkilablarina karsi kullaniliyor adına kisinin özgür secimi denerek Laik Cumhuriyet icten yikiliyor.Bugün Türkiyenin bütün kaleleri zaptedilmistir.Ve bu kaleleri geri alacak güc kalmamistir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

[Kız lisesinde namaz baskısı' haberi de katmerli yalan çıktı

 

Okullarda yapılan saskı, yurtlarda zorla namaz kıldırılıyor, sınıf içinde türban takıyor vb. çarpıtma haberlerle halkın türbana karşı bir ön yargısının oluşması sağlanmak isteniyor...(muhabir çalıştığı gazetenin gözünden bakmaya başlıyor ben bu haberi yaparsam gazetede çıkar adım duyulur düşüncesiyle yalan haberler yapıyor.) Türbana karşı çephe alanlar bu tür yalan haberlere karşı neden bir tepki göstermiyorlar o da ilginçtir....

 

Amasya'da türban takmaya ve namaz kılmaya zorlanan 4 kız öğrencinin okulu bıraktığı yönündeki haberlerin asılsız olduğu ortaya çıktı. Dün bazı gazetelerin manşetinde yer alan iddia, valilik ve il milli eğitim müdürü tarafından yalanlandı.

 

 

Anadolu kız meslek lisesine bağlı pansiyonda baskıya maruz kaldıkları ileri sürülen çocuklardan 3'ünün pansiyonda hiç kalmadığı belirlendi. Diğer öğrenci de, dinî faaliyetle suçlanan müdür yardımcısı göreve başlamadan önce pansiyondan ayrılmış. "Dinci baskıya karşı çıkan öğretmenlere nöbet tutturulmuyor." dediği ileri sürülen Türk Eğitim-Sen şube başkanı, böyle bir ifade kullanmadığını açıkladı.

 

İl Milli Eğitim Müdürü Necati Akkurt'un dün yaptığı yazılı açıklama da çarpıtma olayının vahametini gözler önüne serdi. Öğrenciler H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D.'ye, din kültürü dersi öğretmeni Ahmet A. ile kaldıkları pansiyonun müdür vekili Özlem Y. tarafından baskı yapıldığı iddiası üzerine inceleme başlattıklarını anlatan Akkurt, elde ettikleri sonucu şöyle özetledi: "4 öğrenciden H.D., G.D. ve Ş.Ç., okulun pansiyonunda hiç kalmadı. Bu öğrencilerin aileleri Tokat'ın Turhal ilçesinde iş bulduğu için çocuklarının naklini o bölgeye yakın olan Aydınca Lisesi'ne aldılar. Diğer öğrenci Ş.D., 20-27 Eylül tarihleri arasında okulumuz pansiyonunda bir hafta kaldı. Haberde ismi zikredilen okulumuzun pansiyonundan sorumlu müdür yardımcısı Özlem Y. ise 1 Ekim'de göreve başlamıştır. Bu nedenle kız öğrencilere herhangi bir dinî baskı yapmış olması mümkün değildir. Zorlama veya baskı iddiasıyla ilgili olarak bize herhangi bir şikâyet gelmedi. Öğrenciler, veliler veya sendika temsilcisi dilekçe vermedi."

 

Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi 9 ve 10. sınıf öğrencileri olan ve yaşları 16 ile 17 arasında değişen H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D.'nin, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri Ahmet A. ve kaldıkları pansiyonun müdür vekili Özlem Y. tarafından namaz kılmaları ve kapanmaları yönünde baskı gördükleri iddiası asılsız çıktı.

 

Konu hakkında yayınlanan haberler üzerine inceleme başlatan İl Milli Eğitim Müdürlüğü, 'dinî baskı' ifadelerinin gerçek dışı olduğunu ortaya çıkardı. Amasya Milli Eğitim Müdürü Necati Akkurt, yaptığı yazılı açıklamada, 4 öğrenciden H.D., G.D. ve Ş.Ç.'nin kız meslek lisesi pansiyonunda hiç kalmadığını belirtti. Dinî baskı iddiasıyla kendilerine şikayet gelmediğinin altını çizen Akkurt, ayrıca pansiyonda erkek öğretmen görevlendirilmediğini hatırlattı. Akkurt, "Okulun kadrosunda bulunan 14 bayan öğretmene belletici olarak görev verilmektedir. Ayrıca yaptığımız denetimlerde pansiyonda başı kapalı çalıştığı öne sürülen müdür yardımcısı Özlem Y.'nin kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olarak çalıştığı gözlemlenmektedir." şeklinde konuştu. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Ahmet A., okulda her şeyin şeffaf olduğuna vurgu yaparak, baskı ve zorlamanın söz konusu olmadığını belirtti. Geçen yıl hakkında ortaya atılan iddianın asılsız olduğunun günyüzüne çıkmasına rağmen böyle bir haber yapıldığına dikkat çeken Ahmet A., hakkındaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Yurt müdür yardımcısı Özlem Y. ise habere konu olan öğrencilerden sadece bir tanesinin yurtta kaldığını ve onun da 27 Eylül'de yurttan ayrıldığını söyledi. Toplu namaz ve dini baskı gibi bir durumun söz konusu olmadığını vurgulayan Özlem Y., veliler ile yurtta kalan öğrencilerin bu konuda hiç şikayetçi olmadığını sözlerine ekledi.

 

'Muhabir, açıklamalarımı çarpıtmış'

 

Türk Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi, haberde yer alan açıklamanın kesinlikle kendisine ve sendikaya ait olmadığını bildirdi. Kendisine sorulan pansiyonla ilgili bir soru üzerine nöbetler konusunda açıklamada bulunduğunu belirten Terzi, "Açıklamalarım çarpıtılmış." diye konuştu. Öğrenciler ise okullarında kesinlikle bir baskının söz konusu olmadığını söyledi. Daha önce de okulları hakkında benzer haberler yapıldığını ifade eden öğrenciler, bu tür haberlerle okullarının gündeme gelmesinin kendilerini rahatsız ettiğini kaydetti. Lisede öğrenim gören ve pansiyonda kalan 9. sınıf öğrencisi Ö.H., "Okuldan ayrılan arkadaşlarımız okulu beğenmedikleri veya uzak buldukları için bahane uydurmuşlardır. Okulumuzda hiçbir zaman baskı görmedik." dedi.

 

ZAMAN GAZETESİ

Gönderi tarihi:

Farzedelim ki bu haber yanlış.Bu ülke de;

 

-Hiç kimse oruç tutmuyor diye öldürülmüyor

 

-Resmi kurumlarda , ramazan ayında yemekhaneler tadilata girmiyor

 

-Okulların zemin katı mescid yapılmıyor

 

-Bazı dershanelerde kızlar ve erkekler ayrı sınıflarda eğitime tabi tutulmuyor

 

-Yukarda belirttiğim dershanelerin kendi oluşturduğu yurtlarda -sözde abiler ablalar vasıtasıyla - zorla sabah namazına kaldırılmıyor ve bunu yapmayanlar bir biçimde o yurtlarda ve evlerde barındırılmaya devam ediliyor??!!!!( hemen defediliyor)

-Yine bu yurtlarda ve evlerde her sabah " allah beni kötülerden ve kadınlardan korusun" diye dua ettirilmiyor.

 

-Başını örtenler, iffet ve namus abidesi ,örtmeyenler iffetsiz ve kötü gözüyle bakılmıyor.

 

Evet ya, ne kadar kötü ve önyargılı düşünüyoruz ayıp bize.

Gönderi tarihi:

Aslinda bunlarin hicbirisi yalan degil sadece ZAMAN gazetesinin okurunu yaniltmak amaciyla uydurdugu haberlerdir.ZAMAN gazetesi bir numarali Fetulahcidir yani tarikatcidir.Fetulahin Türkiye aleyhindeki bütün calismalari bilinmektedir.Bakmayin onun okullarina,okullarini dile getirenler kaynagini nedense hic aciklamazlar,herneyse.

Türkiye üzerinde büyük oyunlar oynanmaktadir.Bu oyunlar hem icerde hem Türkiye disinda degisik adlarla kurulmus dernek ve federasyonlarin calismalari ile yürütülmektedir.Yurt disinda Alevi dernekleri ve PKK elele calismaktadirlar.Alevi dernekleri kendini disa karsi kardeslik Atatürkcülük maskesi altinda kamufle ederek bulunduklari ülkelerin siyasi kuruluslari ile Türkiye aleyhinde calismalarini yürütmektedirler.Bu calismalarla kendilerine siyasi bir cevre edinerek bu cevre üzerinden Türkiyenin Atatürkcü Laik yapisini degistirmeye ve demokrasi halklarin özgürlügü adi altinda Türkiyenin bölünmesi icin caba sarfetmektedirler.Bu calismalar o kadar yogundurki Avrupa medyasinda Türkiyeden verilen haberlerin hemen hepsi bunlarin yaptiklari calismalar dogrultusunda hazirlanmis gercege uymayan haberlerdir.Türkiyede Kürtlere yönelik hicbir baskici veya askeri siyaset olmadigi halde tüm mücadele PKK terör örgütü ile olmasina ragmen bu kuruluslarin yabanci medya ile yaptiklari calismalar sonucu verilen haberlerde Türk devleti Kürtlere ve alevilere baski yapiyormus gibi gösterilir.

Zaman gazetesinin yalan diye verdigi haberler tümüyle yalandir maksatlidir.Yalan dedikleri hersey dogrudur.Gerek yurt icinde gerekse yurt disinda yapilan bu zarali faaliyetlerin tek amaci vardir,buda Türkiyenin bölünmesidir.Islamci ve terörcülerin elbirligi ile calismalarinin nedeni budur.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

İnsanların hayat karşısındaki duruşu dünüyle, bugünüyle ve yarına tavrıyla bir bütündür.Bu duruşu görmemek bireyi hiçe saymktır ve ona karşı yapılan en büyük haksızlıkların başında yer alır.Her insan başlı başına bir eşsizliğin göstergesidir.Kimse kimseye benzemez ve bu da insanı en özel varlık haline getirir.Asılsız haberler, olmadık öfkeler kimi zaman mazlumu zalime dönüştürür.Din zorlama değildir ama bu dini yansıttığını iddia dedn insanlara geldiğinde hiçbir anlam taşımaz.Çünkü insanoğlu nedense ÖTEKİ kavramına o kadar yabancıdır ki...

Evet Sayın Siyaset'in dedikleri doğru.Ama bunun yanında bunu zorbalıkla aşılayan kesimlerin olduğu da maalesef büyük bir gerçek!Din benim için oldukça özeldir.Ve maalesef insana ait tüm özeller herzaman olduğu gibi kendini bilmezler anlamını yetirmiş durumda.

Gönderi tarihi:

Herkes evinin önünü temizlemeli..

 

Burda iki karsı fikirde birbirlerinin acıklarını, yanlıslarını yüzlerce sayfalar halinde yazabilir...

 

Benim dikkat ettigim Turkiyede hani piskolojide vardır ya ''savunma piskolojisi'':sucunu kabul etmedigi bi yana karsıdakini suclar...

Gönderi tarihi:

Bence de herkes evinin önünü temizlemeli.Bu ülkede senelerdir ,annelerimiz,babalarımız vs. insanlara sen neden namaz kılıyorsun ,neden oruç tutuyorsun,neden başını örtüyorsun denmediği halde.Bangır bangır "ben dinimi yaşayamıyorum "deyip ,neden birden bire suni gündemler yaratılarak antipatik olunmaya başlandı acaba ?Bir de bunu düşünmek gerekiyor.Tabi ki sayfalarca yazı yazılabilir, insanların ,birbirlerine yaptıkları hakkında .Ama gören gözler de kılavuz istemiyor ne yazık ki.Öyle ki çevremde ki bir sürü inançlı bile , inançlıyım diyen kişilerin yaptıkları ikiyüzlülüklere iğrenerek bakıyorlar.

Gönderi tarihi:
Bence de herkes evinin önünü temizlemeli.Bu ülkede senelerdir ,annelerimiz,babalarımız vs. insanlara sen neden namaz kılıyorsun ,neden oruç tutuyorsun,neden başını örtüyorsun denmediği halde.Bangır bangır "ben dinimi yaşayamıyorum "deyip ,neden birden bire suni gündemler yaratılarak antipatik olunmaya başlandı acaba ?Bir de bunu düşünmek gerekiyor.Tabi ki sayfalarca yazı yazılabilir, insanların ,birbirlerine yaptıkları hakkında .Ama gören gözler de kılavuz istemiyor ne yazık ki.Öyle ki çevremde ki bir sürü inançlı bile , inançlıyım diyen kişilerin yaptıkları ikiyüzlülüklere iğrenerek bakıyorlar.

 

 

Bencede herkes haklı diyorsun ama yine elestiriyosun :) ya zorla basını ac diyen anneler babalar ya illla namaz kılmayacaksın diyen anneler neden ortuc tutuyorsun diyen babalar ya bangır bangır bagıran bu ülkede dinini yasayanlar yobazdır diyenler ya diyorum iste dusun kendini(herhangi bir kimse) elestir...

 

inanclı diilim diyen iki yüzlüler İlhan Selçuk mesela...

Gönderi tarihi:
Tabi ki sayfalarca yazı yazılabilir, insanların ,birbirlerine yaptıkları hakkında

 

Bu cümleyi yazarken ne düşündüğümü zannediyorsunuz.

 

Benim dikkat ettigim Turkiyede hani piskolojide vardır ya ''savunma piskolojisi'':sucunu kabul etmedigi bi yana karsıdakini suclar...

Ve bu cümle sonrasında ,verdiğiniz cevaplar konusunda acaba ne düşünüyorsunuz.Sanırım kendinizi anlatmışsınız.

 

Not:piskoloji değil psikoloji , bi değil bir Türkçemizi doğru kullanalım lütfen

Gönderi tarihi:
Bu cümleyi yazarken ne düşündüğümü zannediyorsunuz.

 

 

Ve bu cümle sonrasında ,verdiğiniz cevaplar konusunda acaba ne düşünüyorsunuz.Sanırım kendinizi anlatmışsınız.

 

Not:piskoloji değil psikoloji , bi değil bir Türkçemizi doğru kullanalım lütfen

 

sizi anlattım aslında beni turkiyedeki herkesi

 

not: zorla ancak bukadar Turkce ögretildi bana idare edin :)

bi tane daha Not:psikoloji tukce bi kelime oldugunu sizden duydum beni aydınlattın lütfen dogrumudur..!

Gönderi tarihi:

Sanırım savunduğumuz şeylere, bir yabancı gözüyle bakabilmeyi becerirsek , daha sağlıklı eleştiriler getirebilir ve objektif olabiliriz.Bizde ki savunma anlayışı nedense ; yapılan bizim savunduğumuz fikirse, tümüyle doğrudur karşı fikirse tümüyle yanlıştır.

 

Ama burada beni anlattığınız savınıza katılmıyorum. Olabildiğince objektif eleştiri, getirmeye gayret ederim her zaman. Kendi savunduğum fikir de olsa yanlışları söylemeyip, hasır altı etmek hiç tarzım değildir. :)

 

 

psikoloji Türkçe değil ancak doğru yazımı bu

Gönderi tarihi:

Yasaklar hiçbir zaan çözüm olmadı.Bakın hak ve özgürlükleri savunmak veya ters giden bazı şeyleri ifade etmek ile söylenmesi gereken gerçekleri ifade etmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Bana sorarsanız eğer bir insanın taktığı örtü bu kadar tehlike olarak görülüyorsa çok büyük birt sorun vardır ortada.Bizim konumuz yalan yanlış haberlerle kitlelere yön vermeye çalışan,kimin uşağı olduğu kestirimeyen medya.Evet dedik medya yanlış yönlendiriyor ama bu zorbalığı yapanlarda var.Ben benim olmayanları yok sayan herkesi karşıma alırım.Dini yıllarca kendi malı olarak kullanan, toplumu cehalete savuran ve ötekine yaşama alanı bırakmayan sözde din adamları veya dindarlar olmuş olabilir.Ama bu hiçbir zaman kalkıp dine veya onu yaşamak isteyenlere mal edilemez.

Kendi eşiğinde başlamak her zaman en doğru olanıdır.Gelin hepimiz kendimizden başlayalım.Sadece bizim olan, o muhteşem dillerle!rengi olmayan bir dil! kendimizi ve başkalarını anlamaya çalışalım.Saygılar...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.