Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Canraşit

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Canraşit tarafından postalanan herşey

  1. Ahfeş aynı zamanda bir göz hastalığıdır. Yani; Ahfeşin adı Ahfeş oluşundan gelir. Ahfeş hastalığı olan gözlerini kısık bakar, onun için göremez, at gözlüğü ile dolaşır bir anlamda. Anlayamayanlar için de kullanılır. Bilimle uğraşan insanları Bilim İnsanı diye niteleyenler Bilimden anlayanlardır. Felsefe ile uğraşanları Filozof diye niteleyenler de Filozofiden anlayanlardır. Anlamayanlar bunlara büyücü, deli, kafayı kırmış falan diyenlerdir. O nedenle, Mevlanayı Mevlana, Hz. vs. yapan Felsefesidir. Onun felsefesini bilenler tarafından ona Mevlana, Hz. vs. denilmiştir. Rumi'nin argümanı ise felsefesidir. O nedenle, ona felsefesini çürütmeden yalnızca Moğol ajanı olduğu için Hz., Mevlana falan kesinlikle denilemez demek Ad Hominem yapmaktır.
  2. Nerede yazıyor ? Şimdi baktım biraz ama bulamadım. Ayeti verebilir misiniz ?
  3. Tabii ki. Teoriler kanıtlanınca gerçek olmaz, yasa hiç olmaz. Hipotezler kanıtlanınca gerçek olur. Teoriler desteklendiği müddetçe geçerli olur. Teoriler için kullanılan terim " Geçerlilik " tir. Kanıtlanma değil. Zaten o nedenle Evangelist tercümeleri olan şu yapıştırılan safsatalarda hep Evrim teorisi kanıtlanmamıştır, gerçek değildir, yasa değildir diye kafalar karıştırılıyor.
  4. Şimdi, Darwin'in Evrim Teorisini ortaya attığından bu yana yaklaşık olarak 140 sene geçmiştir. Darwin bir bilim adamı açık yürekliliğiyle o dönemin bilgisine dayanarak objektif değerlendirmelerini yazmaktan çekinmemiş ki bugün Evangelistler buna dört elle sarılıyor, bundan medet umuyorlar. Oysa, bu 140 yıllık dönemde Evrim bir olgu oldu artık. Evrim Teorisi ise Genetik Bilimindeki gelişmelerle daha sağlam temellere oturdu ve bir çok bulgu ve deneylerle desteklenmeye, geçerliliğini sürdürmeye devam ediyor ve bilimsel alternatifi henüz yok. Geçiş Fosillerinin olmadığı Evangelistlerin uydurmasıdır. Söylediğim gerçekleri ve bu fosilleri de aşağıdaki linkte inceleyebilirsiniz : -http://evrimagaci.org/sayfa/makale-arsivi/- Evrimsel Süreç - 1: Evrim Tarihi'nin Büyük Zaman Çizelgesi (1. Kısım) Evrimsel Süreç - 2: Evrim Tarihi'nin Büyük Zaman Çizelgesi (2. Kısım) Evrimsel Süreç - 3: "Ara Tür" Nedir? Evrimleşen Bireyler Midir, Popülasyonlar Mı? Bir Türün "İlk Bireyi" Var Mıdır? Evrimsel Süreç - 4: Taksonomi (Sınıflandırma Bilimi) İle İlgili Temel Kavramlar, Konular ve Terimler Evrimsel Süreç - 5: Büyük Ara Türler Atlası (Cilt 1) Evrimsel Süreç - 6: Büyük Ara Türler Atlası (Cilt 2) Evrimsel Süreç - 7: Büyük Ara Türler Atlası (Cilt 3) Evrimsel Süreç - 8: Koaservatlardan Bakterilerin Evrimi (3.8 - 2.7 Milyar Yıl Önce) Evrimsel Süreç - 9: Bakterilerde Fotosentezin Evrimi ve Sonuçları (3 - 2.5 Milyar Yıl Önce) Evrimsel Süreç - 10: Prokaryotlardan Ökaryotların Evrimi ve Endosimbiyotik Kuram (2.7 Milyar - 900 Milyon Yıl Önce) Evrimsel Süreç - 11: Tek Hücrelilikten Çok Hücreliliğin Evrimi ve Kambriyen Patlaması Başlangıcı (900 - 635 Milyon Yıl Önce) Evrimsel Süreç - 12: Evrim Ağacı'ndaki Kritik Dallanmanın Başlangıcı ve Protistaların Evrimi (750 Milyon Yıl Önce - Günümüz) Evrimsel Süreç - 13: Mantarlar, Yüksek Mantarlar, Gelişimleri, Evrimleri ve Çeşitlenmeleri (570 Milyon Yıl Önce - Günümüz) Evrimsel Süreç - 14: Algler, Bitkiler ve Evrimsel Tarihleri (500 Milyon Yıl Önce - Günümüz) Evrimsel Süreç - 15: Basit Yapılı Hayvanların İlkin Evrimi ve Yükselişleri (580 - 542 Milyon Yıl Önce) Evrimsel Süreç - 16: Ana Hayvan Şubelerinin Evrimi ve Modern Temsilcilerden Örnekler (542 Milyon Yıl Önce - Günümüz) Ara Geçiş Türleri - 3: Sürüngenlerden Kuşlara Geçiş Ara Geçiş Türleri - 4: Archaeopteryx Üzerine... Ara Geçiş Türleri - 5: Amfibilerden Sürüngenlere Geçiş Ara Geçiş Türleri - 6: Sürüngenlerden Memelilere Geçiş Ara Geçiş Türleri - 7: Tiktaalik roseae 6 – EVRİM’İ DESTEKLEYEN/KULLANAN BİLİMLER: HANGİ BİLİMLER EVRİM’E BİLGİ SAĞLAR VE EVRİM’İ KENDİ ALANINDA KULLANIR? Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 1: Embriyoloji Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 2: Hematoloji ve Kan Grupları Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 3: Jeoloji Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 4: Psikoloji ve Psikiyatri Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 5: Tıp Evrim'i Destekleyen/Kullanan Bilimler - 6: Antropoloji 7 – EVRİM KURAMI’NIN EVRİMİ: BİR DOĞA YASASINA ULAŞMANIN 3000 YILLIK TARİHİ... Evrim Kuramı'nın Evrimi - 1: Darwin'den Öncesi Evrim Kuramı’nın Evrimi - 2: Charles Robert Darwin'in Hayatı ve Düşüncelerinin Gelişimi Üzerine... Evrim Kuramı'nın Evrimi - 3: Kuram'a Gelen Tepkiler Evrim Kuramı'nın Evrimi - 4: Darwin'den Sonra Kuram'ın Gelişimi ve Bilimin Her Alanına Yayılışı - Modern Sentez
  5. Şimdi efendim, Bilimsel Metodoloji’ye uymayan ifadelerle konuyu ele almak, fikir yürütme sistematiğini de bozar, her şey çorba olur. Bilimsel Metodolojiye göre, Teoriler kanıtlanınca gerçek ( olgu ) olur diye bir şey olmaz. Olgular deneyler ve gözlemlerle elde edilir. Deneyler ise Varsayımlarların ( Hipotez ) test edilmesidir. Hipotezler test edilip onaylanınca olgu ( gerçek ) olur. Teori ise Hipotez ile aynı şey değildir. Teori onaylı hipotezlerle olgu olduğu ( gerçekliği ) kanıtlanmış süreç ve durumların bilimsel yollarla açıklanmasına, mekanizmalarının ortaya konulmasına denir. Teorinin ortaya koyduğu bu açıklamalar bütünü yeni deney, gözlem, bulgularla desteklendiği müddetçe “ geçerli “ olur. Onun için, teoriler için söz konusu olan “ GEÇERLİLİK “ tir. Kanıtlanma değil. Kanıtlanma Hipotezler ( Varsayım ) için söz konusudur. Buna göre, Evrim Hipotezi, bulgu, fosil, deneylerle kanıtlanarak bir olgu olmuştur. Bu Evrim olgusunun, sürecinin açıklanması, evrim süreçlerinin mekanizmasının bilimsel yasa ve ilkeler vasıtasıyla ortaya konulması da, Evrim Teorisi, bugünkü adıyla Modern Evrimsel Sentezdir. Olgu-Gerçek ikilemi ise, tamamen Felsefi bir konudur. Şöyle ki; Metafizik Materyalizme göre, Olgular Fenomene ilişkin tüm bilgiyi içerdiğinden, varlığa ait gerçekliği gösterir. Oysa, Bilimde Metodolojik Materyalizm vardır. Yani; Bilimin yöntemi felsefi olarak Varlığa ilişkin değil, Yönteme ilişkindir. Buna göre, Bilimsel Olgular varlığa ilişkin gerçekliğin değil, yalnızca fenomenin gözleminden elde edilen bilginin ifadesidir.
  6. Efendim, dinler ne sınıfsal egemenlik ne de sömürü için üretilmiştir. Bu görüş tarihsel gerçeklerle örtüşmez. Tam tersine, dinlerin çıkış noktasındaki işlevi, egemen sınıflar tarafından ezilen sınıfların sığınma limanı olmasıdır. Karl Marks'ın bu konuda söyle söylemiştir : '' Dinsel ıstırap, bir ölçüde gerçek ıstırabın dışa vurumu ve bir başka ölçüde de gerçek ıstıraba karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, manevi olanın dışlandığı toplumsal koşulların maneviyatını oluşturuyor. Din, kitlelerin ( acılarını azaltan )afyonunu oluşturuyor. ''
  7. Avrupa tarihinde 30 yıl savaşları olarak bilinen savaşlar Protestanlar ile Katolikler arasında yaşanmıştır ama 400 sene evvel. Ya günümüzde var mı böyle bir çekişme Hristiyan dünyasında ? Demek ki, sorun din veya mezhep de değil, anlayışta. Hristiyan dünyasında o günlerden günümüze evrilerek gelen din ve mezhep anlayışları öyle çağdaş bir çizgiye oturmuştur ki artık bu tür çekişmelere izin vermedikleri görülüyor. O halde bir 400 sene beklemek değil, mevcut geri anlayışları ıslah etmek gerekir. Bu da insanların kimlik saydığı değerlere saldırmak suretiyle onları daha da radikalleşmeye iterek değil Aydınlanmanın getirileri olan Demokrasi, Laiklik, İnsan Hakları gibi değerleri anlatmaya çalışmak, benimsetebilmekle olur. Aksi ne şekilde olursa olsun emperyalizmin ekmeğine yağ sürmek demektir.
  8. Her ideoloji kendi çağına göre, kendi bulunduğu anlayışa göre, getirdiği devrime göre değerlendirilir. Çünkü, devrim dediğimiz şey ileri doğru olur. Mesela, milliyetçilik ideolojisinin burjuvazinin çıkarları gereği şekillenmiş olması, aristokrasi tarafından ezilen serflerin özgürlüklerine kavuşmalarını görmememize engel değildir. Yoksa, bu mantıkla bakarsak, Türk Devriminin de, burjuvazinin sömürüsü amaçlı yapıldığını iddia edebiliriz. Onun için eleştirirken geriye dönük bakışla değerlendirmek gerekir. Elbette, topluma yönelik kurallar açısından, tek Tanrılı dinler, aynı zamanda feodal çağın ideolojileridir. Onların peygamber denilen bilge düşünürler tarafından üretildiğini de düşünebilirsiniz. Fakat, dinlerin özü için insanlığa getirdikleri temel ahlaki değerlerin bugün eriştiğimiz çağdaş anlayışlarla uyuşum içinde olduğu da söylenebilir. Yani, evrensel olan, topluma yönelik kurallar değil, iyi bir insan olmak, dürüst olmak, sevgi, adalet gibi insan vicdanına getirdiği temel doğrular olabilir. Kendisi de dini tercih olarak ateist olan, ideoloji olarak sosyalist ve ahlaki açıdan hümanist olan psikanalist ve sosyolog Erich Fromm'un bahsettiği konu da budur. Ateist olan Freud'u dindar olarak tanımlaması da bu nedenledir. Bir başkası ise, bunların peygamberler tarafından, Tanrı'dan alınan ilhamla söylendiğini düşünebilir. İşte, olayın inanç boyutu da budur. Belki de, bu tip dinlerin ortaya çıkışından sonraki çağlarda, Pozitif Bilim geliştiğinden, insanlar sonraki düşünürleri peygamber olarak algılamamış ve zaten onlar da doğal olarak kendilerini peygamber olarak sunma gereği duymamışlardır. Fakat, bilimin bugünkü geldiği noktada, Pozitivizmin aşıldığını da biliyoruz. Dolayısıyla, olayın inanç boyutunun gerekliliği de bugün hepten ortadan kalkmış değildir.
  9. Bu da; " Çöp Adam Safsatası " " Çöp adam / straw man: Tepkisel indirgemecilik. Örnek: - Kürt sorununun bu hâle gelmesinin sosyal, ekonomik, politik bir sürü sebebi var. - Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..." ( tr.wikipedia.org ) Ayrıca, " Tarihsel gerçekleri ortaya koymayı onaylama olarak algılamanız çok korkunç bir fecaat ! Bu düşünce ile nasıl devam ediyorsunuz ? Bu korkunç yanlıştan bir an önce dönmenizi şiddetle öneririm. Bu sizin kişiliğiniz açısından korkunç vahim bir durum. " ( Alıntı - Sizden ve kendimden )
  10. O halde siz neden varsayarak fikir geliştirdiniz ? Teizmin Tanrı'sından bahsetmiyor musunuz ? " Tanrı olamayacağı için yoktur. Çünkü gelişmiş bir düzenli yapı eğer tasarlanmış olmak zorundaysa, bu tasarımcı tanrı, yanru, kenri, her neyse, o eserinden daha gelişmiş ve düzenli olmak zorunda. O zaman ona da bir tasarımcı daha da fazla gerekli, daha gelişmiş ve daha düzenli olmalı. Bu böyle daha gelişkin ve daha düzenliye doğru gidemez, çıkmaza girer. Gelişmişlik arttıkça, tasarım daha fazla gerekli olur. " Buradaki Tasarımcı Tanrı tasarlarken neye göre tasarlar ? Neye göre tasarladıysa, o göreye göre kendisi de tasarlanmak zorunda mıdır ? Ya tasarlarken kullandığı yöntemleri kendi geliştirdiyse ve tasarlama eylemi illaki o yöntemlerle olmak zorunda değilse ? Kendisinin de o yöntemlerle tasarlanmış olması gerektiğini bize düşündürten nedir ? Yani; yaratma yöntemi olarak Nedenselliği kullanan bir Tanrı varsa ve Nedenselliği zaten kendisi yaratmışsa, kendi yarattığı yöntem onu bağlar mı ? Bu yönteme dayanarak, Tanrının yokluğu ispatlanabilir mi ?
  11. Efendim, bu mantığa göre Nazi Almanyası'ndaki Fizikten, Bilimden anlamayan bir Hans, ABD'ye kaçıp, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının yapım ekibinde yer alan ünlü Fizikçi Oppenheimer'ı, yalnızca karşı tarafa yardım etti diye Bilim Adamı saymaz. Oysa, onu Bilim Adamı yapan fizikteki çalışmalarıdır. Onu Bilim adamı saymamak için fizikteki çalışmalarının değersiz olduğunu gösterebilmek gerekir. Yoksa, yalnızca karşı tarafa yardım etti diye onu Bilim Adamı saymamanın adı " Ad Hominem " safsatasıdır. Şimdi, şu cümleyi tekrar bir yazalım : " Celaleddin Rumi, Moğol ajanı olduğu konusunda iddialar ortaya atılmış ve bu iddiaya sağlam kanıtlar gösterilmiş birisidir. Hazret, efendi filan kesinlikle değildir. " Ve Oppenheimer'e Hans'ın bakış açısıyla uyarlayalım. " Oppenheimer, düşmana ( ABD ) yardım etmiş birisidir. Bilim Adamı filan kesinlikle değildir. " İşte AD HOMİNEM ! Bilakis bunu görememek ancak Ahfeş'le açıklanabilir.
  12. İşte Sömürü sistemi insanı o hale getirir ki, kendisini sömürenlerin sömürücü mantığını bile savundurtur. Sürekli ihtiyaç yaratma üzerine kurulmuş Kapitalist sistemin ruhu, insanı kendine yabancılaşmış ruhsuz bir robot haline getirir. Öyle ki, İhtiyacı için çalışmayı bile sömürü saydığı için ve bu " sömürüsünü " normal gördüğü için gerçek sömürüyü de göremez Mesela kredi kartına taksitle çoğu fonksiyonunu bilmediği ve ihtiyacı olmadığı halde bir Akıllı cep telefonuna sahip olarak hayal aleminde yaşaması onun için gerçek hayat olur. Diğer taraftan, her şeyin her aile bireyinin ihtiyacı oranında paylaşıldığı bir aile yaşamında bile, sırf Babanın otoritesinin olmasına bakıp bunu Babanın sömürüsü olarak da görür. Çünkü, çalıştığı şirketteki müdürü, artı değerden aldığı -astlarına göre- fazla payla patrondan daha patron olup astlarını maaşlarının artmaması için türlü bahaneler bularak ezdiği ve " bu normal bir sömürü " olduğu için, Babanın hiyerarşik konumunu kafasında bununla aynılaştırır ve kendisi de müdür gibi olmaya çalışır.
  13. Evet, bilim ve teknoloji öncüsü Japonya'da da bir " sözde-bilim " olan Astroloji'nin ciddiye alınması gerçekten ilginçmiş.
  14. Sizin sömürü tanımınız ihtiyacı karşılamak. Oysa, sömürü ihtiyaç fazlası elde etmektir. Başkasının emeği üzerinden ihtiyaç fazlası çıkar temin etmektir, rant sağlamaktır. İhtiyacı karşılamak için verilen emek sömürü tanımına uymaz. Doğanın dinamikliği ihtiyaç fazlasını elde etmek üzere kurulu değildir. Zamana bağlı dinamik / değişken olan ihtiyaçtır. Her zaman diliminde ihtiyaç giderilir, fazlası için mücadele yoktur.
  15. Tühh...kaçırmışım kahveleri, baklavaları...Neyse bunu alayım bari. Hüüüüüüp...ohhhh...bu güzel geldi elinize sağlık, teşekkür ederim.
  16. Hala anlaşılmadıysa bir de şöyle anlatmayı deneyeyim : 1- Rumi'ye Mevlana, Hazret denilmesini sağlayan Felsefesidir. 2- Bu felsefeye katılmayanların katılmayışlarının nedeni olarak öne sürdükleri argüman onun Moğol Ajanı olması ve dolayısıyla Moğol çıkarları için bir felsefe üretmiş olduğudur. Bu bir Ad Hominemdir. 3- Yine dolayısıyla, " Zaten Mogol ajanıdır, ona Mevlana Hazret denilemez " demek de Ad Hominem yapmaktır.
  17. @@musttafa Bey, sorumun muhatabı siz değildiniz.
  18. Der der..ihtiyacı kadarını yedikten sonra yağlı da olsa, ayı da olsa der. Bir süre sonra tekrar acıkır bu kez ihtiyacı olan başka ayının elindeyse gücü yetiyorsa onu alır ve yer. Doğanın dinamikliği ihtiyaç fazlasını elde etmek üzere kurulu değildir. Zamana bağlı dinamik / değişken olan ihtiyaçtır. Her zaman diliminde ihtiyaç giderilir, fazlası için mücadele yoktur. Av ve cinsellik için bölge egemenliği de böyledir. İhtiyacı olan yani daha iri daha fazla hormon salgılayan vs. daha büyük alana sahip olur.
  19. Kimin demagoji yaptığına konuyu takip edenler karar versin efendim. Ben de teşekkür ediyorum.
  20. Tanrının fizik yasalarını yarattığı varsayımına dayanarak bu yarattığı yasalarla kendi elini kolunu bağlamak zorunda olduğu, bu kurallara kendisinin de uymak zorunda olduğu kuralına nereden ulaşıyorsunuz ?
  21. Kullanışlılık açısından oradaki din başka, buradaki din başka mı diyorsunuz yani ? Ya da oradaki halk başka, buradaki halk başka mı diyorsunuz ? Bunu deseniz kabul edeceğim çelişki olmadığını.
  22. Onun da cevabı burada : http://www.turkish-media.com/forum/topic/311448-ateist-aile-musluman-olmaya-karar-verdi/page-4
  23. '' “suçluların” kurşun harcanarak öldürülmesi yerine Loire nehrinde boğularak öldürülmesine karar verilmiştir. Hatta öldürülenlerin ekserisinin din adamlarından oluştuğu bir süreçte bu uygulamaya “Mariage républicain” (cumhuriyet evliliği) adı verilir: Rahip ve rahibeler halkın önünde çırılçıplak soyundurulduktan sonra sırt sırta birbirlerine bağlanırlar ve Loire nehrine batırılırlar. Din adamlarının evlenmeme yeminine atıfla da dönemin bölge yöneticisi Jean-Baptiste Carrier sıra dışı yöntemine bu ismi uygun görmüştür. Zaman zaman “la déportation verticale” (dikey sürgün) dediği de olmuştur. Resmi rakamlar yaklaşık 5000 kişinin Loire nehrinin derinliklerinde son bulan bu “sürgünde” can verdiğini bildirir. Nantes’lılara göre bu rakam elbette gerçeğin sadece bir kısmıdır.'' -http://emrahce.com/2009/11/19/fransiz-ihtilali-ya-da-devrim-devirenindir/- İşte, Fransız devrimi nasıl bir devrimse, insanlık tarihinde nasıl ileri bir adımsa, İslam'ın ortaya çıkışı da böyle bir devrimdir, ileri bir adımdır. Ve devrim sürecinde böyle şeyler " olur ". Mekke'nin ele geçirilmesi sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlerin anlatıldığı, çeşitli tehditlerin bulunduğu bu ayetin, Arabistan'da köleci toplumdan feodalizme geçiş devrimi sürecinin bir parçası olduğunu görebilmek gerekir. Nasıl ki, Fransız Devrimi artık din bağlılığının ( ümmet ) değil, kader ortaklığı bağlılığının ( ulus ) geçerli olacağı bir sosyal yapıya geçişi sağlamış ise, İslam Devrimi de, ırk ve kan bağlılığının ( kabile ) değil, din bağlılığı anlayışının ( ümmet ) geçerli olacağı bir sosyal yapıya geçişi sağlamıştır. Aristokrasi tekelleşmiş, Doğu Tipi Feodal sisteme geçiş başlamıştır. Yani, İslam'ın çıkışı toplumsal evrilme açısından ileri doğru bir adımdır.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.