Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Canraşit

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Canraşit tarafından postalanan herşey

  1. " Hicretten sonra Müslümanlar, geride bıraktıkları mallarının yağma edilmesine misillemede bulunmak için Kureyş kervanlarına saldırılar düzenlediler. Bu saldırıların birinde Müslümanlar, içinde bin deve ve yarım milyon dirhem değerinde ticari mal bulunan bir kervanı hedef almak istediler. Muhammed, bu sefer için orduyu topladı. Toplanan 305 kişi Muhammed komutasında Bedir yakınlarına gelerek kervanı beklemeye başladı. Ancak kervanın lideri Ebu Süfyan, Müslümanların kervanı beklediğini öğrendi ve Mekke'ye haber yolladı. Ayrıca kervanın yolunu da değiştirdi. Müslümanların kervana saldırmaya hazırlandığı haberini duyan Mekkeliler, Ebu Süfyan'ın tehlikenin atlatıldığını haber veren ikinci mesajına rağmen Müslümanların üzerine yürümeye karar verdiler.[3] Mekkeliler, oluşturdukları 950 kişilik kuvvetle Bedir'e doğru yola çıktılar. " ( tr.wikipedia.org )
  2. Aç olan asla hayır demez, çünkü şekeri düşmüştür. Ama tok olan hayır diyebilir, hele bal için karşısındakinin kafasına odun vurmayı, hiç düşünmez. Evet, ihtiyacı kadarını yer, ihtiyaç fazlasını yemez. Bilakis, canlılığın en temelinde eşik değerler söz konusudur. Eşiğin altı-üstü 0-1 mantığıdır. Tüm hücrelerde mV mertebesinde aksiyon potansiyeli eşiği vardır. Beyin de 1-0 mantığı ile çalışır. Burada sanırım karıştırdığınız mevzu potansiyel değerlerin zamana bağlı değişkenliği / dinamikliğidir.
  3. " Toksikoloji denilince akla ilk olarak Paracelsus gelir. 16. yüzyılda Paracelsus'un (1493-1541) zehiri tanımlarken kullandığı "Her madde zehirdir. Zehir olmayan madde yoktur; zehir ile ilacı ayıran dozdur" şeklindeki ifade, bugünkü modern toksikolojinin de çıkış noktasıdır. " " Siyanür ve bileşikleri kimyasal yollarla üretilebildiği gibi bazı bitkiler ve hayvanlarca da üretilmektedir. Siyanürü doğal olarak üreten birçok bitki, bakteri ve böcek vardır. Kiraz, badem, kayısı, şeftali, erik, fasulye, patates, turp, lahana, şalgam, brokoli ve mısır siyanürlü bileşikleri doğal olarak üretmektedir. " ( tr.wikipedia )
  4. Din direk olarak sömürü için kullanılmak üzere yaratılmamıştır. İlkel dinlerde zaten o dönem sömürü icat edilmediği için ve dolayısıyla sömürü bilinci olmadığından böyle bir şey söz konusu değildir. Tek Tanrılı dinlere de baktığımızda çıkış noktalarının ezilen sınıflara sığınacak bir liman işlevi olduğu da çok net görülüyor.
  5. Bilim felsefeden sadece öneri almaz dikte de alır. Tıp Etiği, Mühendislik Etiği... Örneğin; insanları kobay olarak kullanamazsınız, sahip olduğunuz mühendislik bilgisini insanların zararına kulanamazsınız. Felsefe ise bilimden veri alır, yani Bilimi kullanır. Zaten siz de bunu ifade etmişsiniz :
  6. Bunların her şeyi yalan dolan. RTE bir yandan Suud Kralı ile ele ele tutuşup, öte yandan Suud Kralının da arkasında olduğu bir darbeyi nasıl eleştirebilir ? İç politika malzemesi olsun da çamurdan olsun. Darbe Laikler tarafından yapılmış değil, ordu laik değil, o da şeriatçı ama olsun. Nasıl olsa kimse araştırmaz bunu da, kendisine biat edip bunu da yerler. Aynen Suriye'de Alevi-Sünni savaşı var yalanı gibi. " Her yerde Sünni Müslümanlar mağdur, diğerleri Zalim " nasıl olsa. Maden verimli işletmek gerek.
  7. Evet, Kapitalizmin getirdiği doymak bilmez kar hırsının sonucu bu. Kapitalizmin doğaya, insan ruhuna, hayvanlara, dünyaya yaptığı tahribatın yalnızca bir örneği karşımızda. Bunları bilsek de, hep sahip olmak, tüketmek istiyoruz ama nereye kadar ? Bilinç olmadıktan sonra, hep Kapitalist sistemi bir şekilde besledikten sonra bunlara üzülmek neye yarar ki ?
  8. Hemen okuyalım : 2:216 " Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz. " Bu ayet Bedir savaşı öncesine ait. Hani, Hicretten bir süre sonra Mekkelilerin saldırmaya hazırlandıkları sırada. Ve " iyiliği sizin gibi inananlara yapın " demiyor, " ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar " a yapın diyor.
  9. O halde bu cümlenizi revize etmeniz gerekecek " Bir yerde din palazlandırılır, korunur, teşvik edilir, şımartılırsa, orada kin, nefret, düşmanlık, ölüm olmaması olanaksızdır. "
  10. Kapitalist Mantıktan sıyrılamadıkça ihtiyaçların sınırı da olmaz tabii. Siz tok bir kediye isterse en sevdiği mama veya ciğer olsun zorla yediremezsiniz. Ve evet doygunluk hissi 1- 0 mantığıdır. Belli bir eşik değerden sonra ilk 20 dk. ne yerseniz yersiniz ondan sonra beyinin ilgili bölümü ( HİPOTALAMUS ) sinyali verir ( İnsülin ve Leptin hormonları salgılanır ve iştah kapanır. ) Doğal durum budur. Ama biriktireyim, gelecek kaygısıyla yağ depolayayım zihniyeti ilkel toplumlarda da doğada da yoktur. ihtiyaç her neyse o kadar kapasite vardır. İhtiyaç dışı için bir mücadele söz konusu değildir. Yani; her günün akşamında toplanan ve avlanan ürünlerin paylaşıldığı, paylaşmamanın ayıp sayıldığı bir toplumda sömürü bilinci de, sömürünün kendisi de bulunamadığı gibi, Kabile Şefi veya Büyücüsünün hiyerarşik üstünlüğünün olması da, sömürü bilincine sahip olmasını gerektirmez. Bunun anlaşılamamasının nedeni iliklerimize işlemiş Kapitalist düzendeki Hiyerarşi mantığı üzerinden düşünülmesidir. Gaspın konumuz ile alakası, bilinçlenince yapılamayacağı iddiasıdır.
  11. Efendim, işte ben de aynısını söylüyorum. Muhatabı sizin zihniyetiniz olmayan bir iddiaya cevap yetiştirmek aşırı alınganlık ve savunma çabası olmuştu. Zaten, burada sorgulanan genel kabul olarak Kuran'da Mucize var diyen Dindarların, neden, Evrimi de bu Mucizelere katmadıklarıydı. Bu başlıkta da Kuran'da evrim var diyen çıkmadığına göre ve konu da zaten neden çıkmadığı iken, sizin " konu açıklığa kavuştu " demeniz anlamsızdı. Zira, bizim tartıştığımız başka bir şeyken, siz kendi kendinize başka bir şey tartışıyormuşsunuz demek.
  12. Bilim kullanılarak ulaşılan Pozitivizm, Nihilizm, bireycilik, benmerkezcilik Felsefeleri Kapitalizmle birlikte ortaya çıkmış ve dünya tarihinde görülmemiş yıkım ve katliamlara yol açan iki dünya savaşına yol açmıştır. Buradan çıkarılacak sonuç, her şeyin, her felsefenin, her dinin, bilimin de istismar edilebileceğidir. Dinde reform aslında dinin temel ahlaki ilke ve insanoğlu bilinçaltı ile ilgili sembolik anlatımlarının çözümlenerek bilinç seviyesine çıkartılarak içselleştirilmesidir.
  13. Hiç sanmıyorum. zira, başlığı açan musttafa Bey'in ortaya attığı soru : " Din insanlarda nasıl bir kontrol mekanizması geliştirerek vahşi doğa insanını, uysal hale getirdi, dönüştürdü. " idi. Ve hemen bir ileti sonra eklemiş : " Çabuk karar vermeyin, ben Din dedim, sadece Müslümanlığı kastetmedim. İnsanlığı evcilleştirme süreci devam ediyor " Buna göre; İlkel dinlerin başlamasından itibaren insanın tedricen evcilleştiğini ve bu evcilleşmenin günümüze kadar uzanan bir süreç olduğunu, bu evcilleşmede her ne tür olursa olsun din faktörünün oynadığı rolün olumlu olduğunu vurgulamış. İddia ve başlığın amacı bu ! Konu dinlerin Tanrı tarafından gönderilmiş olması iddiası değil. Konu Tanrı tarafından veya İnsan ürünü olarak dinlerin insanın uysallaşmasındaki etkisi. Meseleye, Psikoanalitik yaklaşırsak, dinlerin değerleri İnsanoğlunun bilinçaltının bir yansıması olduğundan ( Süper Ego'nun oluşumu : Oedipus Kompleksinin Baba ile özdeşleşerek; Baba'nın temsil ettiği değerlerin benimsenmesi ile aşılarak, kompleksin bilinçaltına çekilmesi ), dinlerin getirdiği Ahlaki değerlerin yanısıra, sembollerin de bilinçaltında bir karşılığı bulunması dolayısıyla insanın kültürel evriminin aşamalarının izlerinin yansıması ) bu değerleri üretenler ister Peygamber olsun isterse Bilge Filozof neticede aynı kapıya çıkıyoruz: Dinler insan türünün devamı ve gelişimi için yararlı olan toplumsallaşmasını önceleyen uysallaşmasında / evcilleşmesinde etkili olmuştur. Toplumsallaşma türü değiştikçe evrilen dinler, bir yandan yeni toplumsallaşma türünü de sürdürülebilir hale getirirken, temel ahlaki ilkeleri hep aynı kalmıştır.
  14. " 2:215 - Ey Muhammed! Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır olarak verdiğiniz nafaka, ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde Allah onu bilir. "
  15. Her olayı tek bir nedene indirgemek bilimsel bir yaklaşım değildir. Her ideoloji, her ilke karşıtı ile anılır ve karşıtı ile anlam kazanır. Konu Demokrasi yanlılığı / karşıtlığı meselesidir. İki ülke için eleştirilen " kendine demokratlık " tır. Chavez Venezuella'sında din yok muydu da, insanlar barışa, eşitliğe, refaha kavuştu ? Pol-Pot Kamboçya'sında din mi egemendi de, milyonlarca insan öldürüldü ? Emperyalizmin müdahaleleri olmazsa, din savaşları da, etnik savaşlar da, iç savaşlar da, katliamlar da, parçalanmalar da olmaz. Neden ABD'de din savaşları, etnik savaşlar, iç savaşlar, katliamlar, parçalanmalar, darbeler olmuyor ? ABD'de Din yok mu ?
  16. Burada tartışılan, insanın kendi varlığının bilincine vararak ve değerler üreterek vahşi doğadan kopuş süreci değil, ondan sonrasıdır. Yani, ilkel dini değerlerin ilk ortaya çıkışından itibaren / sonra insanın aşama aşama evcilleştiği / uysallaştığı bilimsel bir gerçektir / olgudur. İnsanlık tarihi boyunca ve başından beri Din hep bir şekilde var olduğu ve üretilen değerler aşama aşama daha üst değerlere evrildiği için, Nihilizme kadar din hep insanları daha fazla uysallığa zorlamıştır. Nihilizm ise vahşi doğaya geri dönüşü ve değerler konusunda iki yüzlülüğü getirmiştir. Nietzsche " Tanrı öldü " derken bu konudaki kaygısını dile getirmişti.
  17. İncil'de böyle bir iddia yoktur ki, Hristiyanlar İncil'in Tanrı sözü olduğuna inansınlar. Onlar tarafından bilinir ki, İncil, Azizler ve İsa'nın öğrencileri tarafından yazılan, İsa'nın hayatını anlatan bir kitaptır.
  18. " EVANGELİSTLER ABD ve İngiltere’de 19’uncu yüzyılda ortaya çıkan Evangelist hareket, 70’li yıllarda yeniden dirilerek dünya egemenliğine giden yoluna koyuldu. Evangelizm’i önemli hale getiren en büyük neden Bush’un, Fransız Observateur dergisinin yazdığı gibi açık bir biçimde bu tarikatın en önemli lideri olması. Evangelist, genel olarak liberal Protestan’ların ve Baptist’lerin dışında kalan tüm Protestan’lara verilen ad. Sayıları ABD’de 70 milyonu, dünya üzerinde de 500 milyonu bulan Evangelistler’e göre, 2000’li yıllarda Ortadoğu’da iyi ve kötü arasında kaçınılmaz olarak bir savaş gerçekleşecek (Armageddon), bununla birlikte İsa yeryüzüne inecek ve kıyamet kopacak. Amaçları, kıyametin kopmasına giden süreci hızlandırmak. Bunun için çalışıyorlar. İnandıkları Eski Ahit kitabında, Armageddon Savaşı ve İsa’nın yeryüzüne tekrar gelişi, kıyamet alâmetleri olarak yer aldığı için, bütün faaliyetlerini kıyameti gerçekleştirecek koşulları yaratmak için yürütüyorlar. Bu yüzden de Evangelistler’le, Yahudi’ler arasında bir amaç birliği var. Çünkü Evangelistler’e göre bu kıyamet koşullarından birisi de, Mescid-i Aksa’nın yerine Süleyman Tapınağı’nın inşası ve İsrail’in vaat edilmiş topraklara kavuşması. Bunlara göre, Armageddon Savaşı’ndan önce Yahudi’ler İsrail’de olmalıdır. Dolayısıyla seçilmiş insanlar olduklarına inandıkları Yahudi’lerin, bir kıyamet koşulu olarak desteklenmesi gerektiğini düşünüyor ve İsrail’in Ortadoğu’da güvende olmasına büyük önem veriyorlar. Bu, İsrail’in ABD tarafından bu kadar desteklenmesinin en önemli nedeni. BUSH VE EVANGELİZM Gençliğinde bir alkolik olan Bush, bir İncil okuma grubuna girip kendini dine vererek bu bağımlılıktan kurtulur. “Küresel Vaftiz” kitabının yazarı araştırmacı-gazeteci Ali Rıza Bayzan’ın iddiasına göre de, onu alkolik olmaktan kurtaran ve düşünce yapısının şekillenmesinde önemli bir rol oynayan kişi, Time dergisinin “ABD’deki En Etkili 25 Evangelist” listesinde yer alan Evangelist tarikatının önde gelen ismi Billy Graham’dır. Evangelist düşünceyle böylelikle tanışan Bush, ilerleyen yıllarda bu düşüncenin şampiyonluğunu yapacaktır. 1995’te ABD’de Reagan yönetiminin etkili ismi Michael Harowitz, yazdığı yazılarda dini dış politika yürütülmesini savunuyordu. Harowitz aynı zamanda, yine Time’ın listesinde yer alan Chuck Colson’la (Prison Fellowship’s) muhafazakâr Yahudi’ler arasında denge unsuruydu. Harowitz, Chuck Colson ve diğerleri Bush’un yakın çevresiyle irtibata geçerek dini dış politika için lobi oluşturmaya başlar. Yine aynı tarihlerde, Evangelistler Ulusal Derneği’nin Siyasi İşler Sorumlu Başkan Yardımcısı Richard Cizik, Bush’un konuşmalarını doğrudan etkilemeye başlar. Böylece Bush’un çevresinde Evangelist, muhafazakâr bir ağ oluşmaya başlar. Seçim kampanyasında radikal dinci Hristiyan mezhepleriyle bağlantılarını güçlendiren Bush, konuşma metinlerinde sürekli İncil’den ve diğer dini metinlerden alıntılar yapar; zaman zaman bir siyasetçi gibi değil, din adamı gibi konuşur. Canlı yayın konuşmaları öncesinde yalnız kalarak dualar eden, politikalarını, özellikle de dış politikasını din eksenli hale getiren Bush, kendisinin ilahi bir görevle işbaşında olduğunu, ABD’nin bu ilahi görevlerin bir parçası olduğunu düşünür. Yakın çevresine, “Tanrı’nın benim başkanlık için yarışmamı istediğini hissediyorum. Tanrı, benim bunu yapmamı istiyor” diyen Bush’un kendisidir. Cumhuriyetçi Parti’ye yakınlığıyla bilinen Evangelistler’in en önemli ruhani liderlerinden olan Jerry Falwell, Bush için desteklerini açıkça ilân eder. Seçimlerde, Evangelist mezhebi mensuplarının yüzde 76’sı oylarını Bush’a verdi. "
  19. İlkel beyin aç iken elinde lezzetli bir yiyecek bulunan bir insanın kafasına bir taş veya odun vurup o lezzetli yiyeceği onun değil, kendisinin yemesinin daha iyi olacağını emreder. Fakat, tok iken böyle bir şey emretmez. Dolayısıyla, sömürü tanımımız " ihtiyaç fazlası " nı elde etmek üzerine olduğundan, bu ancak bilinçle yapılır, yani; " SÖMÜRÜ BİLİNCİ " Bu anlattığınıza günümüzde ise " GASP " deniyor. Bu da bilinçsizlikle değil, bilinçlilikle yapılan bir eylemdir. Dolayısıyla, cezai müeyyideden muaf değildir.
  20. Penrose'nin Matematiksel hesabının linkini ve yukarıdaki hesabının orjinal ingilizcesini verebilir misiniz ? Ayrıca; " Penrose does not hold to any religious doctrine,[24] and refers to himself as an atheist.[25] " ( eng.wikipedia ) Burada " Penrose herhangi bir dini doktrine bağlı değildir ve kendisini bir Ateist olarak takdim eder. “ yazıyor.
  21. Yazarın Matematiksel Hataları Yukarıdaki anlatımda ciddi matematik hataları bulunmaktadır, çünkü hesap çok basit ve gerçekçi olmayan bir olasılık hesabına dayanmaktadır. Proteinlerin oluşmalarıyla ilgili hesaplar, yukarıdaki gibi yapılamaz. Hesabı dikkatli inceleyecek olursanız, sürekli çarpım yöntemi kullanılmış ve seyreltme yapılmamıştır. Seyreltmeden kastımız, bir basamağın, kendisinden sonraki basamağı biyolojik olarak etkilemesidir. Yapılan hesaplar, bir proteinin son aşamaya bir seferde gelecek şekilde oluşması üzerine kurulmaktadır (bunun bilimin değil, bilim karşıtlarının kendi argümanları olduğunu hatırlayınız). Dolayısıyla evdeki hesabın çarşıya uymaması zaten öngörülebilir bir durumdur. Evrim, "kademeli değişim" anlamına gelmektedir. Ve bu değişim, hiçbir şekilde bir seferde, tek bir sıçrayışla meydana gelmemektedir. Dolayısıyla hesapları da yazarın bahsettiği gibi yapılamaz. Devamı: http://evrimagaci.org/makale/349/
  22. 1911'de Thomas Morgan mutasyona uğramış bir beyaz gözlü Drosophila (meyve sineği) sayesinde mutasyonların varlığını ortaya koydu. “Genetik bağlantı”ların%5B26%5D ve "genetik rekombinasyon"un%5B27%5D keşfi sayesinde genlerin taşıyıcılarının kromozomlar olduğunu ortaya koydu. Alfred Sturtevant, Hermann Muller ve Calvin Bridges%5B28%5D ile birlikte çalıştı. 1933’deNobel tıp ödülü aldı. Deneyleri kalıtım hakkındaki kromozom kuramını iyice sağlamlaştırdı. Drosophila’da (meyve sineği) beyaz gözlere neden olan bir mutasyonun“cinsel bağlantı”sını gözlemlemesi, Morgan’ın genlerin kromozomlarda konumlandığı kuramını ortaya atmasını sağladı.
  23. Haklısınız, alıntıladığım yazının başlığı ile içeriği çok uyumlu değildi, bu beni de rahatsız etmişti. O nedenle, Mevlana'nın Evrim konusunda düşüncesi olarak yorumlanan bir alıntıyı da buraya ekleyeyim: " Hz. Mevlânâ’dan Evrim’e destek İnsanoğlu önce cansız varlıklarda gözüktü, Sonra cansız varlıklardan bitkilere geçti. Yıllarca o fidanlardan bir fidan gibi yaşadı, Çok farklı olan cansız halinden habersiz; Bitki halden hayvanî hale geçince, Bitki halinden hiçbirşey hatırlamadı, Bitkiler âlemine duyduğu meyilden başka… Bilhassa ilkbahar ve çiçeklerin açtığı zamanda, Yavruların annelerine olan meyilleri gibi, Ve anne göğsüne olan meyillerin sebebini anlamadan… Yine biliyorsunuz ki ulu Yaratıcı, İnsanoğlunu hayvan vaziyetinden insan vaziyetine çıkardı. Böylece insan iklimden iklime geçti, Şimdiki gibi akıl, irfan ve kudret sahibi oluncaya kadar. Evvelki akıllarından hiçbir hatırası yoktur, Şu andaki akıl durumu da değişecektir…* Hz. Mevlânâ’nın o büyük, aşkın hissiyatına bir bakın. Varlığın yaratılışından bu yana olan tekamülün insanda sonlandığını anlatan bu bakış açısı aslında önceleri İbni Miskeveyh gibi islam alimlerinin ilahi sünnet olan “evrim”in idrakine ne kadar vakıf olduklarını göstermektedir. * M. İkbal, Dînî Tefekkürün Yeniden Teşekkülü, s. 140 "

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.