Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

hiba

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    25
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Blog Başlıkları gönderen: hiba

  1. hiba
    Arkadaşım ve çocuğuyla birlikte yarı kalabalık bir sokakta yürüyoruz hızlı hızlı..Arkamızdan cılız bir ses duyuldu:
    ''Birşey söyleyebilir miyim..?''
    Ses öyle cılızdı ki,bir kaç saniye boyunca algılayamadık ikimiz de ve sonrasında aynı anda sese doğru döndük.
    Ses tekrar:
    ''Karnım aç...''
    Tepemden aşağı kaynar sular dökülür gibi oldu ve içime de..İkinci defa bunu hissettirense arkadaşımın yerli yerinde hazırcevaplığı oldu:
    ''Benim de aç!!''Ve sinirli bir şekilde hızla dönüp yoluna devam etti.
     
    Esmerce,düzgün görünüşlü bir çocuktu belki 10-12 yaşlarındaydı,boynunda boya sandığı,bir elinde boya fırçası vardı.Dilim tutulmuş gibi kararsız bir şekilde,gayri ihtiyari arkadaşımın arkasından yürürken aynı ses sürekli beynimde çınlıyordu arka arkaya; öyle bir tonlaması vardı ki,öyle masumca,öyle çocukça bir tını vardı ki sesinde:
    ''Karnım aç...''
    Tamamen çocukçaydı..
    Bu ilk vuruluşum değildi,ona arkamı dönüp giderken(umursamadan) içime bir yangının düşmesi ilk değildi,ama bir başkaydı.Sanki evladımı yahut kardeşimi bırakmıştım,yüz üstü,gururunu inciterek,aç bilaç..en fenası reddederek,iterek..
     
    Bu ikilemde hep kaldım,arkadaşım haklıydı,istismarcılar,duygu sömürücüler çok ama çok fazla..ama o sadece bir çocuktu..Üstelik boya sandığıyla çalışmaya çalışan,belki de sabahtan beri parasıyla karnını doyurabileceği tek bir müşterisi bile olmayıp,doğal olarak ikindinin dördünde kebapçının önünde midesinin baskısına dayanamayarak böyle bir yola başvuran bir çocukcağızdı,kim bilebilir..
    Velev ki istismarcı olsun..yine de sadece bir çocuktu..
    Arkadaşım sinirle hala söylenirken saniyeler içinde kesin kararımı verip arkama döndüm,ama malesef çocuk anında kaybolmuştu..
  2. hiba
    Hani bazen boynu bükük,acı ile kıvranıyor hissi veririz.Kelimelerimizden bezginlik,umutsuzluk,çökkünlük akar..Üzgün,depresif,ruhuna gömülmüş dururuz..İsyankar,acılarımızı haykıran,yaralarımızı ince ince kanatan,hatta arabesk şarkılar dinleriz.Ne kapıya çıkasımız, ne telefona bakasımız gelir.Evet bazımız çok sık yaparız bunu..Bazımız ise her daim böyleyizdir.
     
    En yaralı ''benim''dir,''kimse beni anlayamaz''dır,gitmek istiyoruzdur,ama fedakar olmak zorundayızdır,kendimizden vazgeçmeliyizdir,ah hep vazgeçen,hep katlanan bizizdir.İnsanlar ne kadar kıymetbilmez,sahtekar,duyarsızdr ve dünya ne kadar yalan,ne kadar boş,ne kadar da haindir.
     
    Bir şarkıda duyuverdim de anladım birdenbire:''Kendini eğlenmeye verir kırık kalpler..''
     
    Tersi düşünülse de her zaman,en çok eğlenenlerin kalpleri daha derinden incinmiştir teorisine aklım yattı benim de..Öyle ki daha fazla tahammül edememektedir bu hisse..Sabrı kalmamış ve dağıtmaya çalışıyordur bulutları üzerinden,yaşayabilmek için..
    Daha da gelecek olan darbelere dayanabilmek,göğüs gerebilmek için güç toplama çabasıdır bu..Hatta daha hafif acılara gülmektir belki de..Göstermemektir kimseye,çünkü diğerleri boğulacaktır o dipte..
     
    Herkesin başına gelenlerin tahammül gücüne göre olduğuna inanırım.Ama herkes acıyı duymaya,şikayet etmeye programlı olduğu için, ''gamsız'' veya ''tuzukuru''tabir edilenlerin sinelerinde mevcut kurşun yaralarını göstermemelerinin ne denli büyük maharet olduğunu anladım kendimce..
    Ve dayanma güçlerini idareli kullananlar var demek ki,yani bizler,ya da arabesk yaşayanlar..
  3. hiba
    Yürüdüğüm yollar..
    Koştuğum yollar..
    Üstünde uçtuğum..kimisinde süründüğüm..kiminin ortasında enlemesine uzanmışken,araçlar altında ezildiğim..
     
    Kimi uçurumun kenarında,kimi güzel manzaralı,kimi taşlı,topraklı,kimiyse hepten patika.
     
    Yine de,her acıya beni onlar götürse de vazgeçemedim bu yol düşkünlüğünden..hep bir aracın içinde,bir yolda olmalıyım,hep yolculuk etmeliyim.Bir yere ait değilim ben,hiç de olmadım,konmadan göçmeliyim..çoğunlukla yalnız olmalıyım; bazen kalabalık olabilir..onları da en fazla üçüncü istasyonda bırakmalıyım..
     
    Bir yerde yarım saatten fazla kalmamalıyım,kimseyle de ahbap olmamalı.
     
    Bazen şoförle ya da makinistle gözgöze gelmeliyim,''burdada mı inmeyeceksin'' der gibi bakmalı..ben yerime biraz daha yerleşmeliyim.
     
    Başımı dayadığım camda yaşamalıyım hayallerimi,geriyi hiç olmamış gibi bırakmalıyım arkamda,sanki ''ben'' diye biri hiç varolmamış gibi...birdenbire boyut değiştirmişim gibi.
     
    Ruhum her gidenin ardından tırmalıyor beni çocuk gibi,gitmek için,yollara düşmek,devr-i daim yapmak..mobil ,seyyar,gezgin ne denirse artık,her an her şartta durmadan gitmek için.
     
    Aslında gitmedim değil,gidemedim de değil,çok gittim..
    Ama ne var ki,Keloğlan gibi,az gittim,uz gittim,dere tepe düz gittim..bir döndüm baktım arkama ki,bir arpa boyu yol gitmişim..
  4. hiba
    Hiç dertlerinizi anlatmakla karşıdakileri öldürmek arasında bocaladığınız oldu mu?
     
    Hani içinizi dökersiniz de sonra kendi kelimeleriniz sizi sırtınızdan vurur.Yıkılır,kahrolur, yaralanır,yine de doğrulmaya çalışır ve onları bağrınıza basmaya, affetmeye dönersiniz,evet,kelimelerden bahsediyorum
     
    Psikiyatristler biraz delidir derler.Bu tezden yola çıkarak deliler de biraz psikiyatristtir dersek eğer,kendi kendimi tedavi edebileceğimi düşünüyor olmam çok da abes bir düşünce olmamakla birlikte defalarca buna teşebbüs edip de halen belki herkese normal gelebilecek(ya da gelmese dahi bana öyle söyleyerek beni bu noktaya getirecekleri) bir hususta ölmek,öldürmek,kaçmak,kaçırmak gibi aykırılıklara kafa yorduğumu hesaba katarsak ve ayrıca bu cümlenin gidişatına da bakacak olursak deliler deli olarak kalmalı, psikiyatristler de psikiyatrist olarak kalıp onlara yardım etmeli,ama gerçekten yardım etmeli sonucu çıkarılabilirmiş gibi geldi.
     
    Acaba ben de insanlara onların bana geldiği gibi böylesine tuhaf,anlaşılmaz ve zor geliyor muyum? Birilerini çıldırtıyor muyum diye düşünüyorum,ama hemen geri alıyorum bu düşüncemi empati yapmaktan yoruldum artık,ben de delirmektense delirtmeye karar verdim,şimdiye kadarki kayıplarımdan daha fazlası olmaz zannediyorum
     
    Sözlerimi şu güzelim şarkıyla noktalayabilirim,çünkü iş işten geçti,nasıl olduğumu açık ettim artık
     
    Düşündüm banka soymayı
    Uluorta soyunmayı
    Hayatımdaki herkesi vurmayı
    Affedin; depresyondayım..
  5. hiba
    Ruhların da canı alınır..mı..ş..
     
    Düşünesin yoktur artık,anlayasın yoktur,hele de anlatasın hiç yok..
     
    Engelli koşuda birinci engelde takılıp düşüyor,zoraki kalkıyor ikincide de düşüyorsun,üçüncüye varacak gücün kalmıyor..Öfkelerin o engeller..
     
    Her yerde bangır bangır:''Sevgiyle ulaşılabilir herşeye ancak''..''Başka birşey yapamıyorsanız sevin'' .. '' Anın tadını çıkar,elindeki ile mutlu ol'' Hep mi söylenirdi bunlar farkında değildin..? Hani aslında sen de savunurdun,salık verirdin bunları bir zaman,bütün kalbinle inanarak..
     
    ''Elindeki ile mutlu ol...''
    Hep ardında durduğun,her daim uyguladığın ya da öyle sandığın Pollyanna yanılgısı kalbini apayrı incitir.Çocukluğun ve gençliğin hayatın gerçeklerinden uzakta olgunlaştırılmaya çalışılmıştır çünkü,bu yüzden aldığın en küçük darbeler bile dozer geçmiş etkisi yapar.
     
    Artık bilirsin,sevdikçe kullanılır insan..Bildikçe sevilmez,sevildikçe kullanır..Ama inanmak istemezsin,tutunmak ihtiyacındasındır mutluluk uçurtmasının kuyruğunun bir ucuna,ama yakalayamazsın.Minik ümitlere bel bağlar durur,sonrasında kahırlarınla uykusuz geceler geçirir,bin türlü yeminler edersin..sabaha unuttuğun.
     
    Akıllanmazsın bir türlü..
     
    Böyle böyle,döngü sona gelir bir gün.
     
    ''Hayat bu işte..
    Kanatlanıp gitmek dururken,
    Dört duvar içinde hapsolursun..
    Yaşamak için bir neden ararken,
    Ölmek için bulursun...''
    alıntı
  6. hiba
    Beyin ne kadar harika bir yaratıktır ki,dosyalayıp kaldırdığı şeyleri en uygun zamanda en uygun ruh halinde,aklınıza dahi gelmezken çıkarıverir.
    En çok şarkı seçiminde farkederim bunu,bazıları duyduğumuzda dilimize dolanır,ama bazen ki bana her zaman olur; tam da o anı,o an düşündüklerimi,hissettiklerimi en iyi ifade eden şarkıyı-ki belki kendim bulmaya kalksam günlerce analiz etmem gerekir-mırıldanmakta olduğumu hayretle farkederim..
    Şu anki gibi...
     
    Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir
    Gönlümün kıyısına vurur
    Aşınan kayalar gibi ruhum
    Suskun, yorgun, öylece durur
     
    Islak kumlara yazılmış hikayeler ummana karışır
    Silinir yavaş yavaş
    Her dalga ömrümden bir şeyler koparır
     
    Ağır ağır sönen gönlüm sakin koyları özler
    Son kum tanesi olana kadar
    Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir
    Gönlümün kıyısına vurur
     
    Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir
    Son kum tanesi olana kadar
  7. hiba
    İçimdeki ağacın dalları yeşermedi,henüz bahar gelmedi,hangi kıştan kalmayım zaten onu da bilmiyorum.
     
    Gidemeyişim yine..Gidemeyişlerim..kalakalışlarım öylece..ve de kalamayışlarım tezat oluşturuyor hala,beni düşürüyor.
     
    Bir aldatmacayım baştan başa..Öyle ki; aynada kendime de gülüyor yüzüm ve gözlerimin içine bakamıyorum.Oradaki ufaklığa bakacak yüzüm,verebilecek hesabım yok..
     
    Gündüzler resim sanki karşımda,renkli cazibeli,bazen hüzünlü..ama hareketsiz,sabit..Gecelerse zifir.
     
    Sahibi olmadığı bir hayat eline tutuşturulmuş çocuk gibiyim,etrafıma sessizce bakınıp,ne sahibi gelen,ne de sahiplenebildiğim hayatla ortada dikiliyorum şaşkın şaşkın..Ve tiktakları atıyor,sonunda ne bana, ne varsa sahibine yar olmayacak bu hayat..
     
    Hangisi ''ben''im,hangisi benim döngüm,hangisi benim karmaşam,hangisine aidim ben..ya da ait miyim..?
     
    Bu yıl çok yağmurlu geçti.Ektiğim umutlardan bir tanesi bile yeşerip yazı göremedi..Dışardaki güneş ruhumu ısıtmıyor hiç..benim güneşim o değil zaten,olsa ne olur zaten tohumum da yok
  8. hiba
    Sadece sahip olduğu duygular kadar sevebiliyormuş insan..Hazneleri ne ile,hangileriyle doluysa onlarla,onlar kadar..
     
    Kelimelerin ötesine geçilemiyormuş..O, sözcüklere gerek kalmadan,insanın gözlerini bırakın cildinin gözeneklerinden fışkıran aşk,sevgi masallara aitmiş.Adı üstünde masal..
     
    İstese de sürükleyemiyormuş hiçbirşeyi,sözcüklerle şuradan şuraya hakikatte..Bunu yaparken asıl önemli olan karşıdakinin halet-i ruhiyesi imiş.
     
    Birbirine baka baka,konuşa konuşa,ama bir kelimesini bile anlamadan birbirinin,geçen ömürler varmış..Konuşmakla olmuyormuş,anlatmakla,yazmakla da olmuyormuş..herkes ancak kendi söylediklerini anlayabiliyormuş hakkıyla..
     
    Nasıl milyarlarca insanın kaşı,gözü,burnu farklıysa,düşünce mekanizması da,yorum kabiliyeti de farklı olsa gerektir..
     
    O halde milyarlarca insan,birbirini aslında bir kıdım bile anlamadan,farklı frekanslardaki hissiyatı ile nasıl yaşayabilir binlerce yıldır bir arada..?
     
    Buna tatmin edici bir cevap bulursam,''inzivaya çekilip konuşmaktan vazgeçmekten'' vazgeçeceğim
  9. hiba
    Herşeyi yaptım..Hiç şüphe çekmedim,ama çok sancı çektim..
     
    İçimde doğdum doğalı saklanan aykırılığı açık etmememek için..Durmayan dünyada herkesle aynı anda dönebilmek,daha doğrusu döndüğümü gösterebilmek için..
     
    İnanarak isteyerek yapmadım hiçbirşeyi..Ama uysal bir koyun oldum,hiç bir kuralı çiğnemedim.. içimden kendim bile duymadan bağırıp çağırarak,beynimle değil belki ama geriye kalan bütün hücrelerimle: ''bu ben değilim!'' diye haykırarak yerine getirdim,kendileriyle değerlendirilip,derecelendirileceğim,hatta kaderimi ve yerimi belirleyecek olan üstün vazifelerimi..
     
    Birilerinin icad ettiği,birilerinin işgüzarca uymayı ve uygulamayı marifet saydığı,hatta her kalbi,beyni aynı kefeye koyarak hararetle savunduğu düzene hep ama hep karşı koydum..içimden..
     
    Neyin ters olduğu merakıyla kıvrandım hep,düzen mi,insanlar mı,ben mi..?Sorgularım hiç bitmedi,sadece sesleri kısıldı,kısıldı..artık onlar da içimde kaldılar.Cevaplar içinse kendimden başka umudum kalmadı,uzun süredir.
     
    O zaman anladım ki,herkes benim gibi değildi,düzenin savunucuları gerçekten içtendiler..İnanmadıklarını,kabul etmediklerini yaşayabilse de insan,inandıklarını savunabiliyordu ancak; yani onlar benim gibi değildi,hakikatlilerdi..Benim gibi değillerdi,riyakar değillerdi..KORKAK değillerdi.
     
    Değişim zamanı şimdi,fakat aslında değişen bir şey yok,sadece içimi dışına çevirme zamanı..aldığım korku ifade eden tepkilerden geç kaldığımı farkediyorum ama olgunlaşma süreci bende biraz geç işliyor olsa gerek
     
    Bu benim için yürümeyi yeni öğrenmek,hatta yeni doğmuş olmak gibi birşey,yani bir nevi kahramanlık.. Kahramanlıksa cesaret ister
  10. hiba
    Ne çok söyleyeceklerim vardı..
     
    Gözlerinin ne kadar güzel olduğunu söyleyecektim,ne sevimli baktığını..Sevdiğim yerleri,en çok nereyi görmek istediğimi seninle..çocukluk anılarımın en komiklerini..
    Önem sırası karmaşasında herşey gibi hepsi kaybolup gitti..
     
    Gökyüzüne günlerce bakmayı unuttum,yıldızlar var mıydı,kutup yıldızı hangisiydi..Bir çiçeğe su vermek,büyümesini izlemek nasıl birşeydi..Sürükleyici bir kitabı her cümlesini bir kere okuyarak soluk soluğa bir akşamda bitirmek nasıldı..balkonda melteme karşı derin derin nefes alıp,çay yudumlamak..ayışığında tefekküre,hayallere dalmak..
     
    yaşamak nasıl bir şeydi...
     
    Sen,gözleri sevimli bakan..baktığımı göremememe,gördüğümü yaşayamamama sebep olan..önceki değerlerimi yıkıp,yerine bana göre değersiz değerleri koyan..ve beni buna inandıran..
     
    Bana sunduğun hayatı kurulmuş bebek gibi yaşıyorum..Önceliklerimin önüne seni koyuyorum..Sükunetle yapıyorum bunu,teslimiyetle..Sancılarımı bastırıyorum,özlemlerimi azarlıyor,yaralarımı göstermeden sarıyorum.İçime içime kanıyorum,o doğru..fakat asla sızdırmıyorum..
     
    Biliyorum..
    farkındayım..
    yavaş yavaş ölüyorum..
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.