Zıplanacak içerik

taypa

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

taypa tarafından postalanan herşey

  1. sayın Diyarbakırlı anayasa bizleri yok sayıyor dediniz size anayasayı okudum fakat siz yorum yapmak yerine arkadaşın yazmışl olduğu bu ülkede sadece siz yoksunuz sayı rakam vermeden belirtilen çerkez,laz,arap işte muacir arnavut herneyse bu insanlarla beni bir tutamassınız dediniz.Afedersiniz ama bu yaklaşım bir sonuca çıkarmaz.Çünkü bu seferde benimle onları bir tutamassınız derseniz en başından beri sürekli tartışılan çoğunlukçu bir mantalite ile yaklaşmış diğer etniklerden daha üstünüm ifadesi ortaya çıkar ve öncelikle benim belirtmiş olduğum anasyanın koruyyucu maddesinde de belirttiği gibi yasada kimsenin ırkından bahsedilmez (Türktü kürttü lazdı ...) siz bunun varlığını iddia ettiniz buyrun yazdım yukarıya yok öle bir ifade.Hala var diyorsanız okuyun ve yakalayın satırları buraya yazın bizde öğrenelim var mı yok mu ....Sonrada durduk yere farklı bir temaya konuyu atlattınız kürtlerin çoğunluğu Türkiye devletinin anayasasından şikayetçidir söylemine geçtiniz.Ben aksine uyupta çok rahat eden bir çok kürt tanıyorum bu sözün temisili olarak kendinizide göstermeniz biraz yanlış oluyor Kürt toplumu sadece sizden ibaret değil sonuçta.Ha anayasada uygulama yönünden yanlışlar hatalar var olabilir bu tartışılır tartışmak için ayrı bir platform ama sağlam bir bilgi gerekir.Bizler sadece yorum yapabiliriz.E yorum dahi yapsak var olmayan bir ifadeyi iddia etmek tartışma mevsunun değerni biraz küçültüyor. Biz yukarıda anayasada kürtlerin ezilmesini iddianızla ilgili yorum yaptık ayrıca asimile olmak ile ilgili değil.Alakası var yada yok her konuda sürekli asimile olmaktan bahsediyorsunuz.Asimile olman demek senin kültürel açıdan tamamen değişmen demektir.Değişitiğin tarafa kayman demektir.Onlarda böyle bir değişme yok.Hatta ve hatta ister çerkez ister laz ister zaza kültürlerine tamamen bağlı Türk vatandaşı olarak bu ülkede yaşamaktadır.olayı görmek yada göstermek istediğiniz pencere sadece size açılıyor....Genele değil
  2. TRT 6 ile ermeni soykırımı yada Türk Tarih kurumu ile bağlantıyı nerden kurdunuz anlamadım..... Tüm dünya diyerek öyle bir kesin ifade kullanıyorsunuz ki tek tek saydınız sanırım ....Ermeni soykırımı yada ermenilerin hayatı ile ilgili, kaç kitap okunuduz bilmiyorum ama Ermeni olaylarını anlatısına yalan dediğini bana bir gerçek bir beyanla ispatlarsanız yalnız TÜm dünyanın beyanı olsun bu sitenin ortasında konu açar sizden özür dilerim tabi ben de bilgimle sizin çıkarttığınız iddiayı çürütemessem
  3. "Nerede verilmis polise böyle bir hak?" yazınıza cevap : hani diyorsunuz ya anayasa okuyunca ne oluyor elinize bir kere alıpta okumadığınzdan belli.... Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 1.fıkra: kişinin doknulmazlığı ve maddi manevi varlığı -madde17: herkes yaşama,maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı hükümler dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz. Kimseye işkence yapılamaz ve eziyet yapılamaz. Meşru müdafa hali,yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği (izin vermek demektir) zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri birinci fıkra hükmü dışındadır. yani bu kalınlaştırdığım madde yazısı verilen bir özel durumdur.BU maddenin dışındadır.BU maddeye uymassanız eğer olabilecek kalın harflerle yazdığım durum meydana geldiğinde olacak olan sonuçlarda kanun sizi bağlamaz, kanun sizden sorumlu değildir. "Umarim hatirlarsiniz, 11 eylül olaylarindan sonra Londra'da bir gencin dur ihtarina uymadigi icin polisin onu muhtemel suclu ve El-kaide mensubu zannederek vurup öldürülmesini. Sonunda ölen sahisin El-Kaide ile uzaktan yakindan iliskisi olmadigi ortaya cikmisti. " şeklinde yazınıza cevap: Anayasa 3.fıkra: kişi hürriyeti ve güvenliği madde 19:herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.Kİmse tutuklanması,ıslah edilmesi,madde bağımlılığı ......v.s.haller dışında hürriyetindan mahrum bırakılamaz. herhangi bir şekilde suçluluğu ispatlanan yada ispatlanmadan soruşturma kapsamında göz altında tedbir amaçlı tutulan kişilerin herhangi bir yazılı yapılabilecek muamele verilen yetkiler dışında bir muamelesi halinde kişilerin uğradıkları zarar tazminat hukukunun genel prensiplerine göre Devletçe ödenir. lütfen objektif açıdan okuyunuz bu yasaları ben yazmadım sonuçta nerde yazıyormuş dediğiniz olayları okuyunuz ve aynı zamanda haksız fiil işlendiği takdirde oluşacak durumun hasıl sonucunu okuyunuz.Bu yazılar tanesi 5 TL ye satılan Anayasa kitaplarında var uzaklarda aramanıza gerek yok yani
  4. taypa şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    *** Forum ahalisi bunu yemez lafınızda da biraz haddinizi aşıyorsunuz hayırdır ortada sahetekarlık yapan mı var ve ayrıca benden bir şey almak istiyorsan bunun alma uslubunu bileceksiniz yönetim ile aramdaki sıkıntıya gelince mesleğim ve ideolojim den dolayı biraz sivri dilliyim ama bunu bu konuya bağladınız demekki siz kişiselleştiriyorsunuz tanımadığınız biri belki de sizden yaşça büyük birine karşı sınırları geçiyorsunuz
  5. taypa şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Türk Tarihi
    arkadaşlar Osmanlıya kadar inmeden önce kendinizde başlayın bakalım kaçta kaçınız nüfus kütüğünüzü merak etti aşiretmsiniz göçebemi göçebe ise nerden göçebe .... geçmişte kimler ailede gözüktü kimler nerden evlendi .... kim kaç doğumlu miladi ve hicri dönüştürün bakalım..... bence önce kendinizden başlayın zorlu bir mücadele ye girin bakalım.Osmanlının geçmişi yani menşeinin çekirdeği öyle 2-3 kitap okumak bir iki yazı okumakla altından kalkılacak bir iş değildir.... Ben mesela tam olarak 4,5 senemi aldı.Sırf ceddimin geldiği topraklar diyerek Muş lara kadar araştırdım....Yani yakın tarih sayılacak olan şahsi bir soya ağacı çıkarmak yada köken bulmak 4,5 sene alıyorsa ve daha bulamadığım ve merak ettiğim o kadar çok şey var ki...osmanlının Türk mü değil mi,Türkleri severmi sevmez mi tartışmaları o kadar basit ele alınacak bir olay değil...
  6. taypa şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    sayın mavi bir kere bir konuya açıklık getireyim.Halk ve terörün ne olduğunu bilecek kadar zekam var bununda farkındasınızdır kanaatimce yalnız daha önceki yorumlarda sürekli kavram benim işimdir yazını hatırlar gibiyim bakarmısınız bir ben ne yazmışım gelin beraber bakalım "ben ermenileri sevmem ama sadece yazılanlardan yola çıkarak yorum yapacam.Öncelikle subjektifim o tarihteki ermenilerde hiç masum değil benim gözümde bir PKK lıdan farkı yok; objektifim dönem koşullarını bilmeden yazılan ve anlatılandan ileri gidemeyiz gerisi sadece kendi beynimizde " bakın harfleri kalınlaştırdım.Subjektifim dedim olaya şahsi yabi tamamen Taypa olarak duygusal olarak ferdi olarak yaklaştım objektifim dedim ve bir görüş bildirdim. Er kişi subjektif olduğunda bile objektif olarak fikrini söyleyebilendir.... öncelikle zulüm nedir zulüm olması için birincisi kast olması ve direk zarar vermeye yönelme karşı tarafın demenfati yani ingilizcede den dilimize geçen despot zorbalık yani zihnyeti ile yapılmış olması lazım.Ermenilere karşı kendi elleri ile devlete ve bazı kırsal kesimdeki özellikle güney kesimlerde yarattıkları kaosları saymassak devlet yönetiminde yetkiler verilmiş hatta kaymakamlık yapanlar nazır olanlar olmuştur.Devlet kendisine bu kadar yaklaştırdığı bir milleti neden katlettmek istesin.O zaman burda zulüm yoktur.Ha olayda ki herkezin kabul ettiği lider eksikliğinden kaynaklanan bir basiretsizliğin getirdiği tatsız bir sonuç vardır.1915 olaylarında ordu başındaki komutan Enver Paşadır mesela Atatürk değildir.Tehcirin gerekliliği zaten belli yukardada yazdığım gibi savaşta zor duruma düşmemek maksadı ile yapılan kontrollü göç.Enver paşanın yanlış ve hesapsız liderliği sonucu tatsız durum oluşmuştur.Zulüm diyorsunuz bir yerde eğer kaybeden varsa mutlaka bir yerde de kazanan olmalıdır.Yani elastikiyet ya birden büyüktür yada birden küçüktür.Ama her iki tarftada kayıp varsa ve ağar bir kayıpsa o zaman elastikiyet 1 dir yani birim eşitlik vardır.Yani ne kazanan ne kaybeden...Eğer zulüm olsa idi ortada rakamsal ve sonuç açısından daha farklı bir sahne olması gerekirdi. Öncelikle ermeni soykırımı için bir şeyi herkez kaçırıyor.Ermeni soykırımı eğer geçerse ermeniler ile Osmanlı savaş içindeyidi olarak gösterilecek ve bu da savaş tazminatı olayını çıkaracak ortaya ama ortada savaş yok.Savaş var ama ermenilerle yok ve kuvvetle ihitmal ermenilerin iç cephede biranda silahlanarak karşı kuvvetle bir olup müttefik olarak savaşmak ve ne koparırsam karımdır ayağına yatmak vardır.Ancak unutmamak lazımdır ki bu mantıkta askeri mantıktan yola çıkarak saldırı kuvvetlerinin iç ayağı olmaktır.Yani içerden ermeni girişimi dış cepheden biz mantığıdır.Fakat bu tahmin edilmiş ve buna sebebiyet vermemek için tehcir olayı çıkartılmıştır.Eğer kasıtlı bir dediğiniz gibi zulüm olsa aynı sözde katliam suriye ve mezopotamya taraflarına tehcir edilen ermenilerde de olması gerekirdir fakat olmadı.... Neden sorularını soralım birazda neden arşivlerin açılması engelleniyor ???Şu söz tv de çok tartışıldı sonra AB yetkililer medyayada el atınca gündeminizi değiştirin şeklinde buyruk gelince gündem bir anda farklı bir konuya çevrilmiş uzun bir süre boyunca sözü edilmedi.Neydi bu gündem bir çok yabancı tarihçi bunda Fransızda var olmak üzere eğer ermenilerin ve Ruslarında arşivleri açılırsa ermenilerin aleyhinde bir soykırımın ispatlanacağı gün ışığına çıktı ama gündem örtüldü ve bizim basiretsiz siyasetçilerimiz olayın üzerine gidemedi.... Sürekli Orhan Pamuğun nobel odülü ortaya atılıyor.Ermeni soykırımını en çok steyen Fransadır.Hatta heyke bile diktiler.Çünkü çok fazla Türk Karşıtı ve Ermeni yanlısı insan var.Daha doğrusu Fransanın kültür ve halk yapısınıda çok fazla illegal olay vardır.biraz iş kültürünü araştırıırsanız Uluslar arası Yönetim ve Organizasyon bilimi açısından tamamı ile serbesti bir ülkedir.Yasalar çok hafif.teamülü yasaları da yok.O yüzden çok fazla ülkeye hem mülteci hmede sığınmacı giriyor.Bir çoğuda ermeni..... Bir yazar için nobel odülü almak demek şehrin anahtarını almak gibi bir şeydir.Söyleyeceğiniz bir söz size bu ödülü getirebiliyorsa bunu koz olarak karşı tarafa sunmak bana pek gurur verici gelmiyor ve samimi gelmiyor..... Bİr olayı paylaşmak isterim.Bu gerçektir.Kurtuluş Savaşında sanırım ikmal binbaşı olması lazım yani askerin tedarikçisi demektir ikmal Mustafa Kemale italyadan karşılıksız olarak gizli bir şekilde silah teminatı aldıklarını bir heyecanla Mustafa Kemale yetiştiriyorlar.malum o zamanlar askerimizn silahı yok süngüsü yok yok ta yok yani...Mustafa Kemal evet derse ordu resmen donatılacak ....Ama ben Mustafa Kemal kabul etmiyor ve şu sözü söylüyor "Ruslardan satın aldığımız silahlar için bile minnet altında kalmamak için 600 ton tahıl verdik" yani tarihe karşı ilerde doğabilecek ve Türk milletini zor durumda bırakacak "Türkler İtalyanlara silah işbirliği yaptı" şeklinde bir tarih rezaleti çıkmaması için silah teklifini kabul etmiyor. umarım anlatabildim
  7. Sen diyorsun ki yaşadıklarım sana hikaye geliyor.Arkadaşım biz o işin bir karış kalınlığında kitabını okuduk gecemiz gündüzümüz emniyetçilerle tavla atmakla geçti, ayrıca bende karakola alındım üstelik Çanakkalenin Kurtuluş yıldönümünde Atatürk heykeli önünde CÜmhuriyet yürüyüşü sonunda İstiklal Marşı okunurken bizlere arkamızdan taş atan PKKlı öğrencilerle kavga ettim diye...Üstelik ben reşittim...Orda ne yaşadım bende sana onu anlatayım.Nezaret kenarında iki ayrı taraflara oturtulduk onlar bölücü biz milliyetçi yakayız kan çıkmasın diye. Benim gözümün önünde adamlar sırtlarını pencere duvarına parmaklığına sürtüyorlardı.Sebep ne olabilir??? Eğer karakola düştü isen bu tarz teknikleri sana anlatmışlardır.Neden karakola girdiğinde üstünde ki bütün demir parçalarını çıkarırsın firar etmesin diye değil işkence yapılmadığı halde işkence süsü vermek amacı ile kendine zarar vermesin diye.Ayak kabı ların bağı çözdürülür bileklerini o bağ ile ipi dişleri yardımı ile kullnarak sıkıp kan oturtup bana işkence yaptılar demesinler diye....bende dayak yedim dicem bu sefer de benim kadar yememişsindir diceksin fikrinde kendini haklı çıkarma hırsı var çünkü. ben sen bunları yapıyorsun demiyorum ayrıca.Üniversiteye girmeden önce bir sene bir avukat yanında katiplik yaptım ve sana şunu söyleyim hiç bir hakim senin dediğin şekilde hareket etmez bir kere edemez Türkiyede her mesleğin bir yönetmeliği vardır ve denetlemesi vardır.bu sözün o makama saygısızlıktır çamur at lekesi kalsın hesabı...Kaç tane hakşm tanıdın kaç kere hakim karşısına çıktın bilmiyorum ama bende hakim adayıyım ordaki sözünü direk üstüme alıyorum ki zaten benim de o kulvarda olduğumu bildiğin için yazdın onu ve biraz fazla ileri gittiğini bildiirmek isterim .... Ayrı olarak bir kişi göz altına alındığında sağlık raporu alır.İşkence görüp görmedği takdiri için.Eğer gördüğün ispatlanırsa o işkence görenler ayvayı yer kaba tabirle ben adama tokat attı diye rütbesi sökülen polis tanıdım ... sayın mavi Ceza hukuku direk suça ceza verir.Polis bu ceza hukukunda muhatap alınacak suçluyu yakalamakla yükümlüdür.Ona da güvenlik personeli olduğu için sivil insan dan farklı bazı üstün yetkiler tanınmıştır.Silah taşıma serbestliği gibi.Bunu da belli kurallara dahilinde vermiştir.Baran dur ihtarına uymadı öldürüldü öldürülmek zorunda mıydı bu çok alakasız bir sözdür.Polisin görevi kişiyi etkisiz hale getirirken kendini de savunmaktır aynı zamanda.Arabası ile polisi ezen terörist o polis eğer ölse idi aynı şeyleri söylicekmiydiniz.Ne dur ihtarına uyma var nede başka bir şey vazifesi başında bir Polis memuru şehit olacaktı.Hadi diyelim ki polis ateş etti bacağından vurdu.Adam yerde yatıyor adam kan kaybından orda ölürse bunda da mı Polisi sorumlu tutacaksın.Ha sanırım bu seferde şey diceksin Polis ateş etmese kan kaybından ölmezdi iyide o zamanda Polise o adam sıkacaktı.Ayrıca Polis 3 ateş kuralına uyar ama zanlı hiç bir zaman uymaz ,polis zanlının ayağına sıkar ama zanlı direk öldürmeye sıkar.O zaman ne olacak....hadi bir başka olasılık daha polis uyarı ateşini açtıktan sonra havaya yere ve ayağa sıktıktan sonra zanlı hala durmuyor kaçmaya devam ediyor ve hatta polisede ateş ediyorsa iç hizmet kanunu direk burda şunu der kendini ve insanları koru....ve bu sefer de Polisin yetkilerine geçtiniz bunada bir anlam veremedim zor bir şey değil bir tane iç hizmet kanunu bulun okuyun sizin resmi kaynağınız olan netten bu bilgilere ulaşabilirsiniz çok rahatlıkla ...ha unutmadan bir de terörle mücadele yasasını okuyun derim.... "Yalnız,dediğimiz silah dağlarda patlar,askerin kullandığı silah sorgulanmaz. Ama siz de takdir edersiniz ki,sokaklarda alanen teröristin sıkacağı silah bulunmaz. Taksimde,alanın hemen ortasında işçilerimize unutulan silahlarda herhalde güvenliği sağlamak amacıyla. Aslında sadece zihniyet" ben bu cümleniz den hiç bir anlam çıkaramadım .Bİr kere askerin silahını sorgulama muhabbeti nerden çıktı , ikincisi belli başlı silahlar piyasada satılır zaten kalkıpta keleşin yada G3ün sokakta dükkanda satılmasını yada Dragunovun sokakta dükanlarda satılmaısnı bekleyemeyiz....
  8. arkadaşım sana kimse şeriat filan demiyor olayı çarpıtma sadece vermiş oldun hikaye bana mesela pek inandırıcı gelmedi.Şayet bana deseydşn ki işte üniversitede gösteri yaptık polis gözaltına aldı beni dövdü yada buna benzer ifadeler biraz daha ciddiye alarak yaklaşırdım konuya ama kalkıpta 16 yaşında bir insan emniyet şubesine götürülüpte kızıl kominist muhabbetinde sorguya alınmaz.Çünkü sen reşit değilsin ve yaşama hakkına karşın kesinleşmiş bir suçtan dolayı sorguya alınmıyorsun.Seni çocuk şube göz altına alır aldığındada seni ailene teslim eder öyle elini kolunu sallayarak ifademi verdim çıkarım diyemessin ayrıca diyelim ki seni göz altına aldılar sorguya çekildin ve direk suçlu muamelesi görüyorsun , arakdaşım seni bir gün tutarlar yada aynı gün nöbetçi mahkemeye çıkarılır hakim tarafından beraat alırsın suçlu isen de ceza evine gönderilmessin ıslah evine gidersin.18 yaşından küçük birine kalkıpta emniyette senin bahsettiğin suçlamalarla polisin gelmesi bana pek inandırıcı gelmedi.....
  9. arkasından sayın mavi dikkatimi çeken bir durum var sizinle ilgili ; neden sürekli sizin göstermiş olduğunuz iddialara bir antitez çıktığı zaman hemen beni anlamamışsınız diyorsunuz anlaşıldığı çok açık bir şekilde ortada olmasına rağmen ve bir şey daha sizinle ilgili sadece olumsuz tarafları görmek istiyorsunuz ve sanki özellikle onları devlet yapmış gibi bahsediyorsunuz devletin size bir kastı var gibisinden söylemleriniz var yapmayın lütfen dönüp dolaşıp dil olayına getirecekseniz olayı bu tartışma boşuna çünkü hep aynı cevapları alacaksnız ... bu durum aynı biz üniverstede iken yökü protesto eden arkadaşlarıma benziyor. Her yıl dönümde kantine gelir bildiri dağıtırlardı sonra ne olurdu hiç birşey ...peki ne değişirdi....hiç bir şey....bir ütopya yaratmak güzel bir şeydir ama mantıklı olanından olsun lütfen ...
  10. taypa şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    ******* karşılaştırma yaptığınız nokta bir kere çok farklı.Hukuk dallarına 80 kolada ayrılsa teması birdir.O hukuku adı ne olursa olsun Hukuk fakültesinde okuyanda aynı şekilde yanı bilgiyi aynı temayı görür iktisat bitirende maliye bitirende .... ************ Anayasa mahkemesinin hukukçu olmadı bir yerde kadın doğumun pediatri filan demişsiniz ya .çok güldüm.Unutmayın ki tıpı bitirem önce pratisyendir.Sağlık ocağında karşısına gelen her türlü hastalığa bakar ancak uzmanlığını alırsa yani kendine bir branş seçerse ben pediatriyim benim alanım değil sen kadın doğumsun kalp ameliyatı neyine gibisinden laflar edersinniz. Ama hukuk öyle değildir.İktisatçı birinin anayasa mahkemesi başkanı olmasını tartışmam bile çünkü bu şekilde kabul görmüş bir şeydir.Tartışmak için dolu olmak lazımdır.Kamu hukuku ve özel hukuk kavramları bütünleyici bu bahsettiğimiz bölümlere eblek öblek sizin o saygısız tabirlerinizle verilememektedir.
  11. Anayasada koruyucu hak kavramı vardır.BU haklar kişiyi devlete ve topluma karşı koruyan haklardır.Bu haklar içinde devlete düşen görev bu hak ve özgürlükleri tanımak ve karışmamaktır.Anayasının 17. maddesi ve diğer 40.maddesi arası yer alan haklar koruyucu haklardır. Nelerdir peki bu koruyucu haklar özetle yazayım Dİn vicdan özgürlüğü Özel yaşamın korunması Düşünce özgürlüğü Haberleşme özgürlüğü v.s. Devletin pozitif sunduğu haklar ise isteme haklarıdır.Devlet bu hakları tanımakla yetinmez gerçekleşmesi için çabalar.Bu haklar özetle Çalışma hakkı Öğrenim hakkı KOnut Hakkı Sosyal güvenlik hakkıdır. Ayrıca Anayasının 13.maddesi gereğince temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması yada yasaklanması engel olunması kişinin hak ve özgürlüklerinin gerçekleşmemesi için sıkıştırılma yapılması v.s. gibi durumlar yasanın ilgili maddesi gereğince açık açık yazıldığı gibi sadece bir kanun la mümkündür.Kürtler için "Kürt halkına şöyle şöyle yapın ........" diye yazan bir kanun ben bilmiyorum okumadım var ise buraya yaz...!!! Temel hak ve hurriyetlerin kısıtlanması durumuna istinaden her türlü kısıtlanması yada yasaklanması olmayan durumlar ilgili yasanın belirttiği konu kümesinde 15.madde de belirtmiştir aynen aktarıyorum -kişinin yaşama hakkının durdurulması -Dİni görüşlerini açıklanmaya zorlanması -Suç ve cezaların geçmişe götürülmesi -Suçluluğu kesinleşmedikçe kimsenin suçlu sayılmaması Bu yazdıklarımla ilgili olarak bütün bu uygulanamaz hükmü sadece Türkler içindir ama Kürtlere uygulanır diyerek bir ibare var ise Anayasada yaz bunu.Eğer var ise Devlet cinayet işlemiştir eğer yok ise sen devlete karşı haksız fiile geçmişsindir.Onun da cezasını TCK veriyor zaten. Devlet anayasa belirken bir şeye dikkat eder.Bir çok şeye ederde ben birini yazacağım.Anayasa da devletin tüzel kişiliği olarak "sadece belli bir dönem ve kişileri kapsamamaktadır" mantığı vardır.Yani Kürtler hakkında gene ibare yok.Sırf Kürt değil arabı ,çerkezi,lazı hatta ve hatta Türke ayrıcalığım vardır da demiyor. Ha sen dersen ki ben Kürdüm dilimi konuşurum.Zaten teamülü anayasa sana bu hakkı tanıyor.Çünkü yasalar önce toplum içindir sonra bağdaştırıcı ve bütünleştiricidir.Anayasanın devletin ilk kurulduğu zamandan beri ve ayrıca katı anayasa olmasının sebeplerinden biride olan ilk 4 maddesinden birini hatırlayalım -3.madde:Türkiye Devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür.Dili Türkçedir.Bayrağı şekli kanunda belirtilen beyaz ay-yıldız ve al bayraktır.(bayrak kanunu) Milli marşı istiklal marşı ve başkenti Ankaradır. Ha sen şimdi diceksin.İşte bak orda Kürtçe yazmıyor Türkçe yazıyor.Hatta duyar gibiyim.... Beynelmilel kabul olan birşey vardır.Üniter bir devletin resmi dili tektir.Türkiye nasıl bir devlet ; Üniter o halde kaç tane dili olacak.Bu ülkenin resmi dili Türkçe,kürtçe,arapça,lazca.... varsa dahaları şeklinde mi yazılacak.O zaman sen devlet değilsindir.Tek devlet mantığına uymassın.Senin dilini yazılı yasada yasaklamıyor ayrıca bu ülkenin resmi dili Türkçedir diyor.Kürtçe konuşulamaz denmiyor ki zaten desede siz konuşacaksınız ve zaten konuşuyordunuz ve size konuştuğunuz zaman kimse bir şey yapmıyordu tarihte daha bugüne kadar yasanın kabul etmediği sınırlar dahilinde yani Türkçe dili dışında bir dil kullanılamaz yada alternatif göstermediği evrensel olmayan bir dille konuşursan o zaman ceza alırsın çünkü yasayı çiğnemiş olursun.Bu sadece kürtçe için değil lazca,çerkezce,arapça,zazaca v.s içinde geçerli olan bir kuraldır.Kendinize burdan pay biçmeniz sadece iş güzarlıktır. Eğer halada Anayasa bizi yok sayıyor diyiyorsan gözünün üzerinde kaş var diyecek yer arıyorsun derim
  12. sen araştırdın mı ??? kaç çeviri yaptın ?? ayrıca benim okuduğum kitapların Türk Tarih Kurumundan ibaret olduğunu nerden biliyorsun... bir öylesiniz bir böylesiniz "- topraklari bolmek istemiyoruz diyoruz sizler hala Turk karsiti ya da bolucu diyorsunuz. - dilimizi konusup kulturumuzle yasamak istiyoruz diyoruz hala bolucu diyorsunuz..." bu yazılar sizin birer çelişki yumağı olduğunuzun kanıtıdır çünkü hem diyorsun biz bölmek istemiyoruz hemde DTP propagandası yapıyorsunuz.... biz 90 yılın gururunu yaşarken kimileriniz hala 90 yıllık bir olaya bağımlısınız diyerek dalga geçiyor sonra saygı bekliyorsunuz üstüne üstlükte bize haklarımızı verin diyorsunuz sanki sizi hor gören var .... ve birde hiç yorulmadan üretkensizlik ışığı altında yok sizin tarihiniz TÜrk tarih kurumu yazdı yok bilmem şu yazdı şeklinde ifadeler ... arkadaşım Beynelmilel kabul görmüş evrenselleşmiş bir kategoride faaliyet gösteren ve beynelmilel masada bir devlet bayrağı dalgalandıran kurum olan TÜrk Tarih Kurumu hakkında ne kadar bilgiye sahipsin ki kalkıpta aşağılıyorsun önce bir millletin organlarına saygılı olman lazım ki o organlar sana değer versin. ******
  13. arkadaşım klişelere takılmayalım lütfen yazmış olduğun yoruma cevap bekliyorum
  14. taypa şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    ne demek istediğinizi anlamadım pek olarak biraz daha benden ne talep ettiğinizi beyan ederseniz sevinirim belirttiğim gibi ben olayla ilgili bir görüş bildirmedim bildirmekte istemem aslında farklı bir konu çünkü ;bir bilgi paylaştım sadece
  15. taypa şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    siz araştırdınız mı ???
  16. Bİr kere konu çok derin.Öyle yüzeysel açılımlarla yada çok derin olduğu zannedilen bilgilerle tartışmak bence tuzu eksik olan yemek gibidir.Çünkü birincisi konuya duygusal yaklaşmamanız lazım.Yani obkejektif olmalısınız ikincisi ise mantıklı olmalı söylemler.(burda bunlar yok diyerek yazmadım) Ben sonradan böyle bir inanca nail olan biriyim.Evet bence Tanrı var yada Allah yada Rab...gider.TAbi varlığını kabul etmek benim kendi fikrimdir.Çünkü felsefik açıdan baktığın zaman görmediğin duymadığın bir şeye nasıl inanırsın.Hani derler ya ben görmediğim şeye inanmam.Öncelikle Tanrı inancından ne bekliyoruz yada Tanrıdan ne bekliyoruz.Kimisi der ki Tanrı inancı Allah inancı karşılıksızdır kimisi der e ben niye o zaman dua edip ibadet ediyorum.İbadet ediyorum ki dualarım kabul olsun.O zaman karşılıklı oluyor.Tabi duanın nasıl bir içtenlikle söylendiği önemli.... Varlığını kabul etmek için bir şeyi illa görmek gerekmez.Descartesi bir sözünden aklın yani saf düşüncenin sadece insanda biteceğini doğruluğa da acıya da hatayada insan sadece kendi elleri ile katlanacağını ve olayı yaratandan sürdüren de sonuçlandıranda insandır süreci devam ettiren ise akıldır bilimdir demiştir.Birnevi Immanuel Kantın pratik usun eleştrisi kitabıında yazdığı olay gibi ne yaparsan yap insan olgusunu değiştiremessin. İnsanı yaratan da bir akıldır. Yani insanı oluşturan ona kimlik veren aslında o insanın aklıdır.Peki akıl nerden geliyor.Tabiyatta inkar edilecek bir çok şey vardır.Aksini görebildiğiniz yada antitezini yaratabildiğiniz herşeyi yani alternatifi yarattığınız herşeyi inkar edebilirsiniz.ANcak yaratamadığınız durumlarda ya kabul edersiniz yada gidersiniz ama buda bir kabullenmektir. Bİze liselerde ortaokullarda fizikte bir teori öğretmişlerdi işte enerji yoktan var edilemez ...bilmem ne tekerleme gibi bir söz ezberletip durdular.Bİr enerji yoktan var edilemez mi yoksa yok olan bir enerji var olan enerji var olmak için kendi kendini mi meydana getirir veya oluşum yaratır.Enerji ne yoktan var edilir nede var olan bir enerji inkar edilebilir.O zaten vardır.Önemli doğru noktadan manzaraya bakmanızdır. Tanrı varmıdır yokmudur,var ise eğer dünya düzenindeki çarpıklıklar niye yok ise biz nasıl olduk....sürer gider bu.Din insaları düzene sokan bir kurallar bütünü.Yani anayasa içerisnde emir ve buyruklar var.İlginçtir ki işte Tanrı inancı nasıl bir dünyadır ki insanlar Toplumsal yaşamda sorumlu olduğu yasalar dan bir haberken binlerce yıl önce gökten meydana getirilmiş ve günümüze kadar gelmiş olanı kitabı (kuran-ı kerim) ezbere biliyorlar hemde her maddesini.İngilizceyi derste zor öğrenirken çocuklarımız hatta 50 sinden 60 sından 70 sinden sonra teyzelerimiz ninelerimiz arapçayı öğrenip kuran okuyorlar...işte nasıl bir bağlayıcı unsurdur ki bu bu kadar kudretli bir etkiye sahip olabiliyor. Bİr kere ne ölümsüzlük var, nede öldükten sonra dirilme ...Öldünmü ölürsün biter yani...Eğer öyle bir şey olsa idi Peygam berler ölmezdi.Nitekim hristiyanların inancına göre incilde Hz. İsanın tekrar başka yeryüzüne indiğini bir insan kılığında geldiğini yazdığını söylerler.Hz.Muhammed (SAV) peygamberimiz için neden bir iddia yoktur o zaman çünkü Tanrı'nın yani Allah'ın böyle bir lütfu yoktıur.Yaşama hakkı bir kere verilir ya iyi kullanırsın yada batarsın .... Akıl bir kere vücudun bütünüdür.Aklın geliştikçe ilme sarıldıkça insan kendine döner.ANcak unutmamak lazımdır ki Tanrı aklı verir fakat onu kullanmak geliştirmek insana kalmıştır. Toplumu bağlayıcı bir unsur ile bir arada tutamassanız dağılmalar çatlamalar olur.Yani bir düzen getirmek istiyorsanız eğer bir yol gösteren şarttır.Çünkü mantığınıza ya herkez uyar ya biri ikisi yada hiç kimse ..... Ben doğruyu mantıkta buldum biraz geç buldum ama buldum...Benim için Tanrı ,Allah, Rab... vardır ve kudreti yüksektir.İnkar edene karışmam bilakis dışlamam çünkü benim inanmakla aldığım huzurun ve rahatlığını o inanmamakla görsün isterim....Kuran benim içinde bir yol göstericidir ancak mantık dahilinde çünkü dünü dün ile bugünü ise dakikaları ile yarını ise planlarınızla takip edersiniz...İnanç bütünleyiciniz , mantık ise doğruyalıcınız dır nitekim benim için öyle...
  17. "Polisin görevi silahı sıkmak değil,güvenliği sağlamak.Karşısında kim olursa olsun. Sorun insan olmak sorunuysa,bu ülkemizin en büyük sorunu, Sorun,devlet olmak sorunu ise,bu gerekçelendirilmeye çalışılan hak ihlallere uydurulan kılıfların gülünçlüğü. Saygılar sevgili forumdaşım." sayın mavi öncelikle bir konuda mutabık olalım.İki tür güvenlik vardır.Silahlı güvenlik ve silahsız güvenlik.Silahsız güvenlik sadece düzen sağlar ve sahada değildir ve genelde özel güvenlik şirketleri tarafından tedarik edilir ama dilendiği takdirde bazı yerlere silahsız güvenlik verilir.Sİlahlı güvenlik ise özel durumlarda direk emniyet mensubu olmuş ve toplum güvenliğini sağlamak amacı ile belgelendirilimş kişilere verilir. Altını çizmeden geçemeyeceğim elinizde internet var sürekli de zaten kaynaklarınızı ordan alıyorsunuz terörle mücadele yasasını bir okuyun içersinde ki bazı maddeler çok önemli özellikle ben buraya tek tek yazmayım ama eğer isterseniz size bir kopyasını yollarım. Gelelim diğer mevzuya polisin silah kullanmaya hakkı varmıdır?? Evet vardır.Askeri bölgede askerin Polis bölgesinde polisin.Hele de bu polis çevik kuvvet yada özel harekat ise ayrıcalıklıdır neden çünkü bu kişilerin vazifeleri kalbur üstü durumlarda söz konusudur yani fevkalade durumlar içindir.Fevkalade durumlarda fevkalade tedbirler gerektirir.İnsan haklarından bahsediyorsunuz altını çizeyim mesela İtalyada polisin 3 ateş kuralı yoktur ve Polisin işkence yapması serbesttir.3 ateş kuralı nedir.Polis direk karşıya zarar vermez önce saldırganı fiil halinde etkisiz hale getirmeye programlı bir robot gibidir ve kanun ateş etmek durumunda kalma halinde polise önce havaya bir el ; karşında ki durmuyorsa sonra takribi rakam en ön ayak ucundan geriye doğru yakın mesafe yere ve çapraz noktaya ;Ü sonra ise karşıdaki hala devam ediyor direk bel altı ayak kısmına ateş ederek suçluyu etkisiz hale getirirme kuralı vardır.Ha söyliyim polisle çatışmaya girecek kadar ileri gden bir suçlu bunun suçunun rengi farketmez ister terör,ister hırsız,ister katil, ister tecavüzcü olsun polisin ne durunu dinler nede havaya,yere,ayağa sırasını takip etmesini bekler direk polise sıkar!!!!Arabayı direk polisin üzerine süren zanlı gibi.Ha burda polis erken davranır adama sıkarsa ne olur hiç bir şey olmaz adalet yerini bulur çünkü polis kanunen görevini yapmıştır "dur " ihtarını vermiştir önce mevsi müdafa sonra karşı ateştir.Polisin beline su tabancası verilmiyor heralde yada al bunu süs olsun aksesuar yap diye verilmiyor heralde. Sİlahı sevmem diyorsun ama Türkiyenin en çol silahlanan bölgeside doğudur bunu da unutmamak lazım dipnot.Hatta bir evden ordunun envanterinde bile olmayan bixi çıkmıştı...... Sayın Dünya.... arkadaşım 16 yaşında emniyete alındım diyorsun.Bİrinin karakola alınması için 18 yaşında olması gerekir.Senin çocuk şubeye götürmüş olmasınlar.Oraya bile götürülsen tutuklanan biri aynı gün salınmaz çünkü tutanak vardır.Mahkeme serbest bırakır seni.Çocuk şubeye alınan birine de mahkeme ile yüz göz olmamak için yani başlarını ağrıtmamak pata küte dövmeleri ilgnç geldi;( hadi uhucu tinerci neyse derimde) için direk senin vasini yanini ebeveynin yani anne yada baba yada abi yada abla işte herneyse birini çağarır durum hakkında bilgilendirirler.Sanmıyorum kimsesiz de değilsindir...
  18. çelişki ortasında bir konu var ama 18 sayfa boyunca geriye doğru gittim hep aynı şeyler yazılmış hatta bir yerden sonra konu alakasız yerlere sıçramış dallanmış budaklanmış... arkadaşlar farkındamısınız ergenekon olayı yavaşladı neden dersiniz acaba ???? hiç alakası olmayan kişiler göz altına alınıyor ....???? hazırlanmış olan iddianame hala ortada yok bir kaç arkadaş iddianame filan demiş ...Yapmayın gözünü seveyim elektrik telefon faturası değil bu savcı hazırladığı iddianameyi öyle haldır huldur gün ışığına vermez verse onunda savcı olmaz o makamın ağarlıda bundan gelir.. medyada yer alan habere inanmamak lazım arkadaşlar lütfen sadece tahmin yürütün ..... Erhan Gökselin bir lafı var hiç unutmam adamı ergenekondan dolayı göz altına alıyorlar kendisi soruyor "beni niye göz altına aldınız" "içerde öğrenceksiniz" sonra bomba soru geliyor "isminiz nedir acaba" ve erhan göksel cevabı veriyor "sen tutukladığın adamın adını bilmiyormusun".....düşünün fatih üreğin bile listeye alındığı bir dava için öyle kesin söylemlerde bulunmak yanlış bence arkadaşlar
  19. eğer bu laflar ezber ve kalıplaşmış laflar ise sizinde hak tı eşitlikti demokrasiydi gibisinden ettiğiniz laflar ezbere ve kalıplaşmış haklardır.Sen kendini fikrini Anayasanın üstünde sayamassın kendi fikrini dayatamassında toplumda bir düzen vardır uymak zorundasındır uymassan eğer kirişler kırılır bunda da tedbiri alan değil olayı yaratan sorumludur ve sonuç değişmicektir. Ben yaşım yeterse bir 90 yıl daha söylerim eyvallah hatta kısmetse torunlarımada söylerim siz merak etmeyin....
  20. sayın mavi ve sayın diyarbakırlı en son yazdığım yoruma cevap bekliyorum....
  21. benim o açıklamayı yapmak taki kastım sana veridğim örnekteki kişiler devlet görevlsi biri asker.Senin verdiğin isim ne iş yapıyor dağa çıkan bir terörist ise onu kalkıp ta bu insanlara bir tutamassın yok halktan biri ise orda ölen insanlardan bahsetmiyoruz çünkü masumca öldürülen binlerce Türk,Kürt,arap... diğerleri var
  22. bence bu cevap sadece Fanatizmin bir sonucudur......
  23. Sizin yazmış olduğunuz cevaba uzun bir yorum yazdım kale alarak, hakkaniyetle ama sizden ise cevap vermemek yerine hadi seninle uğraşacak zamanım yok dercesine kaçma mahiyetinde cevap geldi.Osmanlıya direk sömürgeci dedniz ispatlyaın dedim verdiğiniz açıklamanın bulunduğu sayfada bir tane bile osmanlı sömürgedir yazan yazı olmadığını ispatladım ve size karşı osmanlı fütühandır tezimide ispatladım. Beni zaten bağlama şansın yok ne gördün ne tanıyorsun ben yorumuna göre sana yaklaşıyorum çünkü .... resmi tarih senin için fiyasko ise üzgünüm benim senin gönül rızan için bir tarih yaratamam ayrıca resmi tarihe fiyasko diyorsan eğer kendi tarihinle ilgili olan herşeye fiyasko dersin çünkü onlarda resmidir ayrıca resmiyetten bahsederken bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçeği kabul etmemen benim için sana karşı bağlayıcı bir unsur değildir çünkü bu tarz bir izahat sahibi adına sadece cevapsız bir muammadır. Tarihi egemenler değil tarihçiler yazar muhalif olmak amacı ile muhalif olunmaz biraz daha mantıklı düşünelim istersen
  24. taypa şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Politika Bilimi
    biraz tarihi kurcalayalım isterseniz.... ben ermenileri sevmem ama sadece yazılanlardan yola çıkarak yorum yapacam.Öncelikle subjektifim ermeniler hiç masum değil benim gözümde bir PKK lıdan farkı yok; objektifim dönem koşullarını bilmeden yazılan ve anlatılandan ileri gidemeyiz gerisi sadece kendi beynimizde "ben şu sonuca varmak istioyrum " diyerek şartladığımız gerçektir.Yani Türkleri suçlu çıkarmak istiyorsanız açık ararsınız olayı değerlendirmek istiyorsanız somut ararsınız... Tarih dedik biraz geçmişe kaynak kitaplardan bakalım.Ermenilerin öldüğü o 1915 olayında Osmanlı Ordusunun telef olduğunu unutmamak lazımdır.Peki neden telef oldu.Bİr kere Ermeni halk Rusya tarafında da çok vardı.Doğu cephesinde Osmanlının kars dolaylarından geriye doğru çekilirken yarattığı boşluklara o zamanlarda Rus orduları yerleşiyor ve bu orduları Ermeni asıllı olan Rus komutanlar yönetiyor.BU durumu Rus GEnel kurmaylarıda soykırım bilmecesinde açıklamdılar zaten. Bİr kere ordu mecburen halkı yürüyerek göç ettirmiştir.Yani hadi defolun gidin burdan değil bizzat yanlarında ordu ile göç ettirilmiştir.Doğu bölgesinde ulaşım ya Atladır ya yada yaya olarak.Çünkü Tren yolu ANkaradan ileriye gitmemektedir ve Karşınızda çetin bir soğuk var... Osmanlı döneminde Ermeni hristiyanlara kesinlikle hor davranılmamış aksine nazırlık,barutçuluk, gibi beynelmilel bir konuma getirerek görevlendirmeler yapılmıştır.ANcak tabiki o dönemler kritik dönemler ve yönetim bir çok konuda basiretsiz kalınca Ermeni halkı arasında da çatırdama , farklı mezhepteki insanlar arasında oluşan gerilim çekişme devam etmişit,ir. Ermenilerin ilk talebi o dönemlerde gelmiştir.Etraflarında Türklerden,Kürtleriden, SÜryanilerden oluşan bir azınlık bölgede devlet kurmak istemiş o bölgede bazı çatışmalara sebep olmuştur.Özelliklede güney bölgelerde.Adana,Maraş,Hatay,MErsin sanırım Urfa dolaylarında, ve MArdin dolaylarındada süryaniler olması lazım.Mesela Hamidiye olayları gibi Birinci dünya savaşında yenilen Almanya tarafından da gelen bir baskı ile bölgede istilacı ordulara gösterilen ve azınlıkken devlet kurmak isteyen ermenilerin desteği zorunlu bir tehciri mecbur etti.Tehcirde asıl amaç ordunun hareket alanını daraltmamak ve müslüman halk ile ermenilerin çarpışmasını önlemek vardı.Tehcir işlemini bir çok idare kansız yapıldı.Bölgeye yakın yerlerde mesela.MEsela güney bölgelerdeki tehcirin hedefi suriye ve mezopotamya idi. Diğer yandan ise bir kaç yer de meydana gelen bir kısım idarecenin basiretsizliğinden kaynaklanan istenmeyen olaylar yaşandı.Hani halk dilinde bir laf vardır bir kelle senden bir kelle benden.Tehcirin orta bölgesinde bir iç savaş hakimdi. Herkes daha doğrusu genel manada siyasi anlamda sıkışmak ve tarihe dalalet içinde kalınmaası için tehciri bir ermeni isyanına karşı bir şey olarak düşünmektedir.Aslında düşmana karşı bir tedbir amaçlı alınan ancak uygulamasında tedbirsizlik ve basiretsizlikle iki tarafın da canı ile sonuçlanan tatsız bir olaydır.Osmanlı devleti büyük devletlerle Yeniköy anlaşması yapmıştır.Ancak savaş çıkınca bu anlaşma yürürlüğe girmedi.Anlaşma gereğince ermeni nüfusu yerel temsil organlarına bağlanacaktı ve bölgeyi tarafız biri yönetecekti.Tarafsız olmasından kast zaten açıktır ki ortdaki tuz buz olan duruma farklı bir yaklaşımla çözüm getirmektir. İşin siyasi kısmına bakalım birde.Soykırım kelimesi aslında NAzilerin yahudilere yapmış oldukları için söylenirdi.Belkide Dünyada şuanda bir yahudi rüzgarının esmesi Almanyanın zamanında yaptığı bu soykırıma bir cevap olarak Tanırının bir tokatıdır. Ermeniler olay başından beri bir çok yabancı tarihçininde söylediği gibi olaya Alman-yahudi dengesi getirterek davayı kazanmaya çalışıyorlar.bu durumun yanlış olduğunu söyleyen tarihteki bir çok bilim adamı öldürülmüştür.Hatta birisi Bernard Lewis tır. Bİr kere soykırım siyasi bir kavram değildir tarihi bir kavramdır.Ha siyasete alet ediyorsan önce kavramları iyi tanımak lazımdır.SOykırımda sadece yapan değil onun mensup olduğu milleti de kapsar.1915 olayları tamamı ile yanlış politaklar sonucu dış kışkırtmalar sonucu ortaya çıkan bir durumdur.Kasıttan ziyade sonuca bakmak lazımdır ki eğer ortada kasıt beyemal olsa idi OSmanlı ordusunun ya sıfır kayıp yada az kayıp vermesi gerekirdi.Böyşe bir sonuçta yoktur. Bİr kere soykırım yapmak öncelikle ayrımcılıktan geçer.Osmanlıda ermenilere karşı kendi taraflarından çıkışmaların başladığı döneme kadar bir ayrım yoktur.Sonarda olmamıştır.Aksine bir çok ermeni devlet kanadında görev almıştır.Htta o dönemlerde ittihat ve terakki ce tehciri kabul etmeyenlerde vardı. Ermenilerin çoğunluk olmadığı bir yerde direnişe geçmeleri ve haksız kanlı direniş göstermeleri bir takım tepkiler ve tedbrler ve güvensizlik doğurmuştur.Zamanla bostonda meydana gelen Amerikan mesyonerliğinin de etkisi ile oluşan fikri bir akım doğu bölgesinde ki bir kısım ermeniler arasında çatışmalar olmuştur. Ermenilerin kendi içinde meydana gelen çatışma mesela Ramgavar gibi Anayasaya bağlı bir örgütlenme varken bunun yanında daşnaklar ve Hınçaklar gibi birnbirne zıt fikir ötgütlerinin getirdiği çatışmanın olumsuz ortam tarihi çizgide çok etkili olmuştur. Savaşın tam ağız döneminde bu millet ile meydana gelecek çatışmalar %100 lük riske tekabuş ettiği için tehcir yasası çıkarılmış ve bazı güven altında olmayan noktalar üzerinde değişim süreci başaltışmıştır.Ha bu süreç tatsız sonuçlanmıştır fakat sadece ermeni açısından değil bizim açımızdanda.Politika yanlıştır doğrudur yada akılcıdır saçmadır fakat amaç ermenilere karşı bir linç değildir koşullar bu hale getirmiştir.Ama ermenilerin tehcir öncesi özellikle güneyde yarattıkları kaoslar kabullenecek ve azımsanacak gibi değildir.... yazımda bir kısım yerlerde makale,bir ksıım yerlerde kendi bilgim ve yorumum , bir kısım yerlerde ise kesitler vardır.Merak edenler İlber Ortaylı -Tarihin ışığında,Osmanlı ve 700 yıl; Cezmi Yurtsever -Tokat Mustafa Onar -Saim beylinin Kurtuluşu millet ve Mİlliyetçilik-mehmed niyazi Türk Edebiyat dergisi Mİlliyet gazetesi yayınları Afet İnan araştırmaları Yeni Şafak gazetesi yayınları daha bir çok elimde bulunan tarihçi makalesi
  25. Önce bizim sayemizde diyorsun sonra biz olmasak hiçtiniz diyorsun sonrada beraber savaştık çelişki .... Yani sayenizde Kürtlere karşıtlık beslemeyeceksem dahi az kaldı yani... Arkadaşım bana söylermisin Kurtuluş Savaşında Mutki Aşiretinin Lideri neden önce evet dedi sonrada bir daha Mutki dağından çıkıpta savaşa girmedi üstelik doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir paşanın sıkışkın dönemlerinde, Bİtlis Milletvekili Yusuf Ziya neden Kurtuluş mücadelesine girmesi gerekirken Nasturi isyanına katıldı, Neden Yusuf Zİyanın kendisi gibi olan ve sadece Kürtlerden oluşan askeri bir komuta ile sanırm fırka ile karşı tarafa geçer bu isyanda Peki neden daha Kurtuluş savaşının tazelikleri devam ederken Hakkaride gene bu Nasturi isyanını çıkarıyor 1920 de Mustafa Kemal Paşaya idam emrini veren Kürt Mustafa Paşadır, Aynı Kürt Mustafa Paşa’nın eniştesi ise Kürt İzzet Bay’dir ve İstanbul Hükümeti’nin İçişleri Bakanıdır. Kürt İzzet Bey de İngiliz ajanıdır. Kürt İzet Bey’in bir de yeğeni vardır Şerif Paşa, o da Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Paris temsilcisidir. İstanbul Hükümeti’nin ve İngilizler’in Mustafa Kemal hareketini engellemek için kullanmayı düşündükleri kütle ise Kürtlerdir. Damat Ferit, Kürdistan Teali Cemiyeti ile görüşerek onlara özerklik karşılığında Mustafa Kemal’e karşı savaşmayı teklif eder. Damat Ferit Yüksek Komiser De Robeck ile görüşerek Sevr koşulları gereğince 15 bin kişilik bir Kürt ordusu kurulmasını ve Kürtleri Mustafa Kemal’e saldırtmayı teklif eder. Bu yönde en önemli girişim Ali Galip olayıdır. İngiliz ajanı Binbaşı Noel, Ali Galip ve Kürdistan Teali Cemiyeti liderleri Malatya’ya geçerler. Burada bir Kürt birliği kurarak Sivas yolunda Mustafa Kemal’i öldürecekler ve Kongre’nin toplanmasına engel olacaklardır. Ancak Mustafa Kemal girişimi haber alır ve tedbir alır. Malatya’da Türk birlikler İngiliz ajanı, Ali Galip ve Kürdistan Teali Cemiyeti liderlerini kıstırırlar. Tutuklama emri vardır. Noel, İngilizlerden yardım ister. Saraya baskı yapılır fakat sonuç varmez. En sonunda kaçmak zorunda kalırlar. Tunceli (Dersim) girişinde kongre toplanmasını engellemek için dersim aşiretleri tarafından toplanan bir grup eşkıya neden Atatürk için silahlı saldırıda bulunmakta bunlar nedir arkadaşım o zaman.... Sen kalkıyorsun bana Antepe Gazi, Urfaya Şanlı , Maraşa Kahraman ünvanı verildi diyorsun.Bir kere Maraşın merkezi ağırlıklı olarak milliyetçi bir halktan oluşur.Geneli Türkmendir.Burda da Kürtlerden bahsedebileceğimiz Antep ve Urfadır.Zaten o halkın kendisi düzenli ordu ile değil bir kısım yerlerde kuvay-ı milliye şeklinde kendi içlerinde kurduğu çetelerle göstermiş olduğu mücadeleden dolayı o unvanlar verilmiştir.Kurtuluş savaşı tarihini kaç kere okudun bilmyorum ama savaş ve kan Batı cephesinde dökülmüştür.Askeri mantıkta ki her ne kadar herkes mantık yoktur desede şöle bir şey vardır savaşı en kayıpla bitiren galiptir denir.İtilaf devletleri Akdenizi dolaşarak açık sahadan güney cephesinden yani Anadolu içerisinden girmek yerine batıdan içeriye doğru direk Yunan hatlarını kullanarak Ankaraya ilerlemeyi tercih etmişlerdir.GÜneyde ise sadece sınır sahil şeritler ve iç yakalar tutulmuştur.Ama ele geçirilmemiştir.Savaşın en fazla kanı batı cephesinde dökülmüştür.Güneyde ise ağarlıklı olarak dağlık bölgelerde çete,sığ yerlerde ise düzenli ordu vardır.Zaten güney cephesi komutanı Fevzi Paşadır ve savaşın iki yakadan silkindiği ve eskişehirin düşman eline geçmesinin ardından gözler güneye çevrilmiş sıkışkanlığın az olmasından dolayı bir kısım tümenler ordan batıya aktartılmıştır. Umarım Nutuğu bir kere olsun okumuşsundur ....

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.