Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

yam_yam

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.202
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    9

İletiler gönderen: yam_yam

  1. Sayın YAM YAM ,

     

    GELSE DİLBER-İ AHU, OLSA YEVM-İ RAMAZAN

    DİLBER-İ AHU MU EFDAL YOKSA YEVM-İ RAMAZAN

     

    YE İÇ EĞLEN SÜR SEFASIN DİLBERİN

    ZİRA KAZASI VAR RAMAZAN'IN KAZASI YOK DİLBERİN

     

    Bu denli bir ORANTI nın yani;

    Bir dilber le sefa ve müslümanların kutsal saydığı Ramazan ayı nın kıyası ,

    ve sonuçta seçimin ALLAH ın Ramazan ından değil de,

    sizin dilberinizden yana olması gerektiği şeklindeki, Fikir düşünce ve notlarınız,

    Umarım sizin dilberiniz ile beraber , ALLAH ın KURAN da öyle bir günden çekininiz ki diye buyurduğu,

    zamanda bir hüsran ve pişmanlığa dönüşmez.

    ALLAH ı unutup Dilber sevdasına düşmek, umarım ardından bir feleket i de beraberin de sürüklemez..

     

    Saygılarımla

     

    Konuyu benim imzama getirdiğinize göre, kuantum fiziği konusunu kavramış görünüyorsunuz.. Bu da bir gelişmedir...

  2. Dünya da ki en büyük enerji kaynakları ile çalışan bir füze rampası düşünün, Bu rampanın fırlatacağı yine onun kadar gelişmiş bir füze düşünün şimdi de.

    Bu füze dünyanın etrafında dönebilecek bir fizik ve güç ile fırlatılsa, Ne kadar büyük bir güç ve enerji olduğunu kabul etsekte,

    bir müddet sonra, bir şekilde yavaşlayacak, ve nihayet düşecektir. Değilmi?

     

    peki nasıl olurda atom çekirdeğinin etrafında dönen elektronlar,

    ilk anda ki hızını, ve

    ilk andaki yörüngesini kaybetmeden hiç duraksız, dönüyor, ve dönmektedir.

     

    Kuantum fiziği ile klasik Newton fiziğini aynı potaya koyup örneklem yaparsanız, yukarıdaki gibi eciş bücüş bir örnek çıkar ortaya. Mikro sistemdeki parçacıkların maruz kaldıkları kuvvetlerle makro sistemdekilerin maruz kaldıkları kuvvetler farklıdır. Bir füze için havanın uyguladığı sürtünme kuvveti ve Dünya'nın yerçekimi kuvveti hayati önem taşır. Oysa ki elektron için yer çekimi kuvveti görmezden gelebilecek bir önem taşır. Hareket halindeki bir elektron için üzerine uygulanan bir sürtünme kuvvetinden de bahsedemeyiz. Neymiş ; elmalarla armutlar toplanamazmış...

     

    Aslında bunun olması, inanan bir insan için o kadar basittir ki;

     

    Tahmin edebilmek güç değil... Kuantum fiziği hakkında zerre fikri olmayanlara, içerisinde "Allah" geçen ne verirseniz makbuldür...

     

    1. Atom var olmadan da varlığı mutlak bir Güç olan,

    2. Atom un varlığı için var olması gereken elektronlara, en başta çok büyük bir ivme kazandırmış olan.

    2. Atom var olduğu müddetçe var olması şart olan ve de varolan, ve onları sürekli aynı hız ve yörünge de muhaza eden, ve sabit tutan.

    3. Atom un varlığı ile varlığını sürdürmek zorunda olmayan, yani Atom dan bağımsız varlığı mümkün olan.

    4. Atom un da sonu olabileceği düşünüldüğünde bile, son u olabileceği düşünülemeyen ve de sonu olmayan.

     

    Evet tam olarak böyle bir ''GÜÇ'' e ihtiyaç vardır, ve

     

    BÖYLE BİR GÜÇ Ü KABUL ETMEK SİZİN ATOM UN VARLIĞINI KABUL ETMEK İMKANSIZDIR.

     

    Bunca yıldır ateistim; bana bunun için geçerli tek bir neden gösterin, derhal kelime-i şahadet getirip müslüman olacağım...

     

    Bunu akıl yolu ile red edebilcek, inkar edebilecek birine;

    Tüm kainat şahit olsun ki, ben de kendimi teslim edecek ve onun inandığı ve de inanmadığı ne varsa ben de inanacağım.

     

    Akıl yolu ile reddedilebilecek bir hipotezin, yine akıl yolu ile ortaya konmuş olması gerekir;******..

  3. Ben ingilterede yasiyorum ve Cambridge universitesini bitirdim....

     

    Cambridge Üniversitesi'ni bitirdiniz ve bilimsel yayınları H.Y'nin sitesinden takip ediyorsunuz... :wacko: Eğer siz Cambridge Üniversitesinden mezunsanız (ki zerre ihtimal vermiyorum) , o üniversite sizi mezun ederek ününü haketmiyor demektir...

  4. Bende Sünnet ,, alıntıladığınız gibi hem davranışı hem sözü ifade etmiyor,sünnet bende davranışı ifade ediyor,şekli ifade ediyor,sözün adına ise hadis diyorum,yani peygamberin sözleri gibi aktarılan olgulara hadis diyorum.Ve ben davranıştaki sünnete Kuran doğrultusunda güveniyorum ama sadece ibadetler bazında, ya da Kuran a aykırılık teşkil etmeyecekler bazında.Gelgelelim yine Kuran doğrultusunda hadisleri reddediyorum ve değişmeyen tek şey Allah sözüdür diyorum..Hadislerde Kuranla uyumlu güzel şeyler de varsa bunları bir dedenin nasihatı gibi okuyorum..ve zaten illa hadis diye tutturan ve reddeettiğim için dindar olamayacağımı düşünen kişilerlede bu konularda elimden geldiğince yazışıyorum.

    Şimdi inandığım Kitap açısından bakınca çocuk istismarı gibi bir kelimeyi müminlere yakıştırmam sözkonusu olamaz..Sürekli daha kutsalına yakın davranmaya yönlendiren inandığım Kitabım açısından yine örnek alınması gereken ufak yaşta evlilik değil yaşıt eşler kavramıdır.Pek çok kişinin baştacı olan benim de baştacımdır diye bir kaide yok,şahsım adıma dinimi yaşayıp,şahsım adına konuşuyorum.Yani benim din için ihtiyaç duyacağım kişi ,olsa olsa hat safhada arapça bilen ve türkçeyi de çok iyi bilen biri olabilir ki ,ondan da vazgeçtim bir lisan dil olarak kendim öğrenmeye karar verdim..Öğrenmeden ölür müyüm yaşar mıyım işime yarar mı yaramaz mı bilmem,tek bildiğim öğrenmenin sonunun olmadığı..

     

    Hadisler yalnızca Muhammed'in sözlerinden ibaret değildir. Hadisler hem sözleri, hem de davranışları konu edinirler.

     

    "Ve ben davranıştaki sünnete Kuran doğrultusunda güveniyorum ama sadece ibadetler bazında, ya da Kuran a aykırılık teşkil etmeyecekler bazında."

     

    ve

     

    "Kitabım açısından yine örnek alınması gereken ufak yaşta evlilik değil yaşıt eşler kavramıdır"

     

    demişsiniz. Peki Kur'an'a göre yaşıt bir kızın tarifi nasıl :

     

    "Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var." (Nebe'/ 33)

  5. Bu onayladığım anlamına gelmiyor..Bu yaşanan kürtürel gerçeklerimiz anlamına geliyor..bu kısa bir süre öncesine kadar devam eden bir tarihi ortaya koyuyor.Bunlar gerçekler..hayal alemi değil.. yaşayan nefes alan insanlar hayatlar.. Şu an bu yanlış algılanıyorsa,yanlıştır arkadaşım,ama bir dönem yanlış değildi..işte bu ayrımı neden kimse farkedemiyor.toplam belki de (hadi Kuran öncesini katmayalım)1300 sene boyunca devam etmiş ve ancak son 100-150 yılda ortadan kalkmaya ve suç olarak algılanmaya başlamış bir kavram belki.İşte bu yüzden kimilerinin bişeyleri değerlendirirken yaptığı yalnız ve yalnız kendi şu anki çevresel düşünce sisteminden çıkamadan taaa eski insanlara kadar dil uzatmasını pardonda asıl ben anlayamayacağım ve pes diyeceğim.Onlar çobandı,köylüydü,prince tavuk veren esnaftı belki,tutup bu insanlar kendi döneminde kendi ortamında kendi kültüründe ufak yaşta evlendi diye kimse onlara hakaret edemez ya da uygunsuz küfürler kullanamaz..Bu yüzden evirip çevirip bu konunun gündeme taşınması bana yanlış geliyor..Kuran da hüküm olarak gidin ve regl olmamış kadın seçin,onunla evlenin diye hüküm mü okudunuz,anlamıyorum...

     

    "Sünnet" nedir sayın ftoyd? Bu kelime size ne ifade ediyor?

     

    TDK'na göre "Hz. Muhammed'in Müslümanlarca uyulması gerekli sayılan davranışları ve herhangi bir konuda söylemiş olduğu söz." olarak ifade ediliyor. Yani Muhammed'in yaptıkları müslümanlar için İslam'a en uygun davranıştır; müslümanların da o davranışları örnek alması beklenir. Kaldı ki hiç bir dönemin ahlaki normlarının İslam ve Sünnet ile çelişmemesi gerekir. Bu ülkede sübyancılık üzerine bir anket yapılsa, büyük farkla en aşağılık suç olarak gösterilecektir. Ancak nasıl bir ironiyse, başta Doğu Anadolu olmak üzere hemen her bölgemizde kız çocuğunun 15 yaşın altında olduğu evliliklere sıkça rastlanmaktadır. Üstelik, büyük çoğunluğu müslüman olduğu söylenen bir ülkede internet üzerinden çocuk istismarına en çok rağbet gösteren ülkelerden biri olduğumuz gerçeği de cabası..

     

    Evet bu bir kültür sorunudur. Ancak genelde kültürler, dini ritüeller ve motifler üzerine kuruludur. Eğer dini gelenekler bir uygulamayı olağan, hatta örnek alınacak bir davranış olarak sunuyorsa, bu uygulamayı ortadan kaldırmak çok zor olacaktır. Şimdi pek çok arkadaşımız İslam'da böyle bir geleneğin olmadığını, bunun tamamen bir çarpıtma, uydurma ve islamdan soğutma çabası olduğunu iddia edeceklerdir. Ancak bakın pek çok kişinin baştacı olan Fethullah Gülen bile inkar etmiyor:

     

    "O, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ahirete irtihal buyurduklarında daha yirmi küsur yaşlarındaydı: 8-9 yaşlarında iken kadınlık âlemine bir mürşide ve bir muallime olarak İnsanlığın İftihar Tablosu'nun saadet hanesine girmiş...."

     

    -http://tr.fgulen.com/content/view/13309/3/-

  6. Nolmuş şimdi,anneannem ve dedem de ,anneannem regl olmadan önce evlenmiş ve hatta ve hatta anneannem ilk kez regl olduğunda,ikisininde bu konuda en ufak bir bilgisi olmadığı için korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlar.Ve bu çift,bana göre şimdiye kadar tanıdığım en sevimli çifti..

     

    Bu durum da çocuk yaşta evliliklerin onaylanabileceği anlamına mı geliyor öyle mi? Pes...

  7. Elbette şüphe yok.

    Peki sayın Yam_Yam,bir cam neden vardır?Haklısınız ortada olandan faydalanmak başka,olan şeyin biz için olduğu başka.Ama dünya nasıl bir yerse mübarek,herşey biz için var.Yani nice şey sadece bizim işimize yarıyor da,başka hiç bir canlının işine yaramıyor.Koskoca dünyada bir biz böyle düşünen yaratıklarız...Niye bizden daha akıllı bir yaratık yaratamıyor ki şu doğa,pes yani,şaşılası..

    Neyse dünyada yoksa uzayda vardır.Ufolar bile Allah tan daha yakın kavram sizlere...

     

    Acaba gerçekten öyle mi; yani Dünya'da ne varsa her şey insanın işine yarıyor da, başka canlıların işine yaramıyor mu?

     

    Böyle bir genellemenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Bir "cam" ın varolma sebebi, insanın alet kullanabilme yeteneğine sahip olmasıdır. Bunu yalnızca zeka ve bilinç ile ilintilemek de doğru değildir. Bunun yanında, insan elinin alet yapabilme ve kullanabilme yetisine yetecek kadar gelişmiş olması da vardır. Birazcık antropoloji ile ilgilenirseniz, insan zekasının, alet kullanımı ile birlikte paralel olarak geliştiğini görebilirsiniz. İnsan zekası alet kullandıkça gelişmiş, zeka geliştikçe kullanılan alet sayısı da çeşitlenmiştir. Konuşmaya uygun gırtlak ve ağız yapısı sayesinde geliştirilen dil yeteneği de zekanın ve bilincin gelişiminde önemli rol oynamıştır.

     

    Doğa bizden daha akıllı bir yaratık neden yaratamıyor?

     

    Bir canlının belli bir bilinç ve zeka düzeyine erişebilmesi için (en azından Dünya yaşamı için) belirli kriterler var (Örn:beynin fiziki yapısı ve büyüklüğü, dil ve alet kullanabilme yetisi vs) . Bu kriterler de şu an için yalnızca insanda var. Ancak çok düşük seviyede de olsa diğer bazı canlılarda da bilinçten bahsetmek mümkün. Örneğin bilincin ilk adımını "kendinin farkında olmak" olarak düşünürseniz, yapılan bazı deneylerde şempanzelerin aynada akislerinin kendileri olduğunu farkettiklerini söyleyebiliriz. Ya da bazı hayvanların alet kullanabildiklerinden, hatta yapabildiklerinden (Türünü hatırlamadığım bir kuş [papağan olabilir] bir tel parçasını gagası ile çengel haline getirip onu kullanabiliyor) bile bahsedebiliriz.

     

    Son olarak, Dünyamızı ziyaret eden yabancı cisimler ve uzaylılar varlığı konusuna din olgusu kadar uzağım. Eski çağlarda insanlar, şeytan, hayalet, kutsal kişiler ve varlıklar gördüklerini iddia ederlerdi. Artık zaman değişti... Şimdi yeni trend ufolar.. Açıkçası bir tanrıya ne kadar inanıyorsam, ufolara da ancak o kadar inanıyorum...

  8. [.... bir de şunu ekleyelim, çeteci olmak için belli bir yaş sınırı yoktur[/b], suç işlemek için de. Aynı zamanda bir insanın geçmişi ne kadar parlak olursa olsun her insan hataya meyyaldir, yanlış yapabilir bunun da yaşı olmaz.

     

    Ne inanılmaz bir tespit.. Kutlarım !

     

    Zaten genel olarak İlhan Selçuk'un gözaltına alınmasına gelen tepkiler, 83 yaşında birinin çete üyesi olamayacağı yönündeydi değil mi? Siz gündemi nereden takip ediyorsunuz *****?

  9. ....halkin yuzde 50'sinin oyunu almis bir siyasi partiyi yasaklamak isteyen kapatmak isteyen zihniyet demokratik ve halkin ira4esine saygi gosteren bir zihniyet olamaz!

     

    Değil %50 oy almış olmak, %100 de oy alsanız, bu durum sizi yasaların üzerinde bir yere taşımaz. Bu partiye verilen oyların tamamı, antidemokratik/antilaik bir anlayışın ürünü olduğunu göstermediği gibi, öyle olsa dahi çoğunluk kendini uçuruma sürüklemek ya da sürükletmek istiyorsa buna engel olmak da insanlık gereğidir.

  10. Hükümet, Sosyal Güvenlik Sistemi'ni rahatlatmak adına kayıtdışı istihdamın önüne geçebilirdi; "velev ki" son seçimlerde işveren kesiminin büyük desteğini almasaydı..

     

    Yalnızca 10.000 asgari ücretliyi kayıt altına almak, işsizlik fonu hariç aylık 2.000.000 YTL prim demek.. 775.000 YTL Gelir vergisi de cabası..

     

    Ancak hükümet, işvereni rahatsız edecek bu tür adımlar atmaktansa, emekçi kesimin geleceğini karartan, emekçiyi işi bittikten sonra buruşturup çöpe atılacak köleler haline getiren bir yasa hazırlamıştır. Bu yasanın bu haliyle kabul edilmesi mümkün değildir. Gerekli tepkiyi yalnızca işçi sendikalarından beklemek hata olur; bu yasanın önüne geçmek için herkesin örgütlü bir tepki göstermesi şarttır.

  11. .........

    Kainatı sorguladığında ortaya ne çıkıyor?

     

    Kainatı sorguladığımda ortaya ne çıkıyor? Hımmm.. Bir bakalım ne çıkıyor:

     

    Üzerinde yaşadığım Dünya yaklaşık 4,5 milyar yıl yaşında... İnsan (sı) ise bu sürenin neredeyse binde birlik bir zaman diliminde görülüyor. Belli ki Dünya, insan için varolmamış... "Dünya nasıl oluşmuş acaba" diye bakıyorum, karşıma Güneş'in etrafındaki gaz ve toz bulutlarının sıkışmasıyla başlayan uzun bir süreç çıkıyor.

     

    Başımı çevirip gökyüzüne bakıyorum, kimi parlak, kimi sönük milyarlarca yıldız... "Yıldızlar nasıl oluşmuşlar acaba" diye bakıyorum, hidrojen ve helyum atomlarından oluşan yoğun gaz bulutlarının, kütleçekimi etkisiyle sıkışmasıyla başlayan yine uzun bir süreç çıkıyor..

     

    "Ama..." diyorum, "bana böyle söylememişlerdi." Bana;

     

    "Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)" (Kamer 50)

     

    diyen bir tanrıdan bahsetmişlerdi. Evreni biraz sorgulayınca, anında gerçekleşen hiçbir şeyin olmadığını görüyorum. Üstelik bu tanrının, oluşumu milyonlarca yıl süren ve çoğunu göremediğimiz yıldızları bakın ne için yarattığını söylemişlerdi:

     

    "Kara ve denizin karanlıklarında yolunuzu bulasınız diye yıldızları sizin için yaratan O'dur." (En'am 97)

     

    Kainatı sorguladığımda, bana anlatılan tanrının bir masal olduğu çıktı ortaya.. Hem de öyle yalnızca çocuklara anlatılan değil, büyük küçük herkese anlatılan bir masal..

  12. Dokuzuncu gezegeni nasa açıkladı saçma, konunun başlığı dokuzuncu gezegeni japon bilimi aşıklıyor saçma,

     

    Açıklama yok.. Keşif yok.. Japon bilim adamları bilgisayar simulasyonlarına dayanarak 9. bir gezegen olabileceğini düşünüyorlarmış. Olabilir.. Saçma olan 9. bir gezegenin bulunması değildir; saçma olan, Dünya'dan daha küçük kütleli bir gök cisminin, iddia edilen mesafeden Güneş'te gözlenebilir etkilerinin olduğunun söylenmesidir. Saçma olan Marduk'tur..

     

    40 sene evvel aya gittiler hağşa saçma, 2009 da bir depo ile bir sene araba kullanıcaz 120 bin ytl. olmaz saçma,

     

    Elmalarla armutları karıştırıp safsata üretmeyin..

     

    uçan adamın gölgesi bile apartımanın duvarına aksediyor saçma, bu kadar denemeler hepsi saçma,

     

    Hala uçan adamın gerçek olduğunu düşünüyorsanız yapacak bir şey yok. Bir de David Copperfield'in gösterilerini izleyin derim.. Adam çok daha fazlasını yapıyor; uçuyor, insanı ortadan ikiye bölüyor, koca koca cisimleri yok ediyor falan filan.. Tüm bunlara bakıp bakıp bilimin ne kadar yetersiz olduğunu düşünebilir, cevapları uydurma mitolojilerde arayabilirsiniz.. Keyif sizin..

     

    bütün gezegenler güneşin çekimine neden karşı koyarak güneşe yapışmıyor acaba aaaaaaa bu Allahın işi karışılmaz,

     

    Bknz: -http://www.biltek.tubitak.gov.tr/merak_ettikleriniz/index.php?kategori_id=4&soru_id=5171-

     

    hep siz akıllısınız alaylı cevaplar verirsiniz bu denemeye ne diyeceksiniz.

     

    Akıllılık göreceli bir kavramdır.. Bilimsel yöntemden şaştığınız sürece başkalarının çıkarlarına alet olmanız kaçınılmazdır.

    Ayrıca verdiğiniz linktede herhangi bir şey yok..

  13. Siz kozmik ve manyatik enerji dalında zayıfsınız, karadelikde güneşden küçük ama çatır çatır yutuyor, siz gezegenlerin kütlesine göre yorum yapıyorsunuz gezegenin madde yapısına çekim gücüne göre deyil unutmayın kıristal gezegende var görmüşünüzdür.

     

    "Kütle" ile "Hacim" i karıştırmayın.. Elbette kütleye göre yorum yapacağım; adı üzerinde "Kütleçekimi".. Bir maddenin kütlesi ne kadar büyük ise, çekim gücü de o denli büyüktür. Bir karadelik hacmen Güneş'ten küçük olsa da, kütle açısından çok çok daha büyüktür. O yüzden de çekim gücü Güneş'ten çok daha fazladır.

  14. Ya şimdi 2004 de başlıyan 9 deprem güneşin etkilenmesi aşırı kozmik ışın su sıkıntısı fırtınalar küresel ısınmamı hepsi bunların, yoksa kütlesindeki tanımadığımız enerjisi olan bir gezegenmi.

     

    El insaf...

     

    Hem gezegenin şu an için amatör gözlemciler tarafından görülemeyecek kadar uzakta olduğunu söyleyeceksiniz, hem de bırakın Dünya'yı, Güneş'in kendi kütlesinden yaklaşık 300.000 kez küçük olan bu gezegenden, bu uzaklıktan etkilendiğini iddia edeceksiniz.

     

    Sanırım sizin de garajınızda bir ejderha var...

  15. Desenize uçan adam gibi dalga geçiyorlar insanlarla, bizde ****** gibi inanıyoruz her şeye.

    Hesabınız doğru olduğunu kabul etsekde pulutonun yörüngesi gibi mardukda da yörünge deyişiklikleri olabilir bu da tam 2012 ye isabet etmez, ikincisi siz eminmisiniz her olayın kamuya açıklandığından, hele büyük bir kadastorofo olayını hiç sanmıyorum. bir çok göktaşlarını bile açıklamıyorlar haberiniz varmı, geçip gittikden sonra açıklama yapıyorlar, nasaya gir bulursun düzgün istikametleri olan taşlar açıklanıyor o da dünyaya çarpmıycak olanı.

    Yam yam bir şey sorucam ciddi cevap ver ama, bir kıtayı yok edicek göktaşı tespit edilse o kıtaya haber verilirmi, yoksa büyük başlar tatile çıkıyormuş gibi o kıtayı terkmi ederler gerisi koyun gibi a aaa a deyip olanlara katlanırlarmı.

     

    Ufolar ve uzaylılar konusunda da dayanağınız buydu değil mi? Yani yetkililer insanlardan gizliyorlar...

     

    Peki gökyüzü gözlemi yapmak yalnızca "yetkililer" in tekelinde mi sayın lena? Önceki iletilerinizden teleskop sahibi olduğunuzu ve gözlem yaptığınızı söylediğinizi hatırlıyorum. Öyleyse gökyüzündeki pek çok keşfin, amatör gözlemciler tarafından yapıldığını da biliyor olmanız gerekir. Gökyüzüne çevrilmiş irili ufaklı binlerce teleskop ve gökyüzünü tarayan binlerce amatör gözlemci varken, kim kimden neyi saklayacak? Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Hele ki Dünya büyüklüğünce bir gezegenden bahsediyorsanız...

     

    Kendinizi komplo teorilerine fazlaca kaptırmışsınız..

  16. Marduk olmasın hani 2012 de gelicek deniyor ya.

     

    Umarım 2012 yılının sonlarına doğru her ikimizde buralarda oluruz sevgili lena... Açıkçası Marduk'un gelmediğini görünce ne tepki vereceğini çok merak ediyorum.

     

    Şöyle bir hesap yapalım istersen:

     

    PlUton'un yörünge uzaklığı 29 ile 49 AB (1 AB=150 milyon km) arasında değişiyor. Pluton'un yörüngesindeki Güneş'e en uzak konumu 7,35 milyar km. Bu Marduk denen gezegenin yörünge hızını, Dünya'nın yörünge hızı ile aynı olduğunu kabul edersek, saatte 100.000 km hızla Güneş Sistemi'nin içine doğru yol aldığını söyleyebiliriz.

     

    Marduk şu an Pluton'un Güneş'e en uzak konumu olan 7,35 milyar km. ötede olsa dahi, bu hızla 8 yıldan önce buraya gelemez. Eğer Marduk daha yakın bir konumda olsaydı, şimdiye kadar çoktan gözlenmiş olacaktı. Kaldı ki ilk defa 2003 yılında gözlenen Sedna, hem çok daha küçük, hem de yörünge uzaklığı Pluton'un yaklaşık 3 katı kadar..

     

    Sözün özü; Marduk'u bekleyenler daha çok bekleyecekler....

  17. yahu nıye plutonu gezegen olarak saymıyorlar.

     

    ya arkadaslar ona bakarsanız.bır cok gezegen adlandırılması gereken cısımler var evrende.gezegen olarak adlandırılmayan cısımlerın bır kucugunede sev denılıyor. e o zaman plutona.sevk mı dıyecez.onu da adlandırsalardı barı.

     

    Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) 2006 yılında yapılan kongrede "gezegen"in yeni tanımını yaptı. Buna göre bir gökcisminin gezegen olabilmesi için ;

     

    1- Kendisi de bir yıldız ya da bir gezegenin uydusu olmamak koşuluyla bir yıldızın çevresinde dolanıyor olacak,

    2- Kütlesi, onun yuvarlak bir biçim alması için yeterli olacak,

    3- Yörüngesi civarını "temizlemiş" olacak (Başka gökcisimleri arasında dolanmıyor olacak).

     

    Pluton bu kriterlerin ilk ikisine uyuyor; ancak Pluton gibi pek çok gök cismi daha uyuyor. O yüzden üçüncü kriter konuldu. Pluton, Charon ve Eris gibi gökcisimlerinin yörüngeleri sayısız gökcisminin arasından geçiyor. Pluton ve benzer gökcisimleri "cüce gezegen" diye adlandırılıyor.

  18. Bu haberi (!) dün Hürriyet'in internet sayfasında gördüm. Maalesef son zamanlarda medya bu tür safsatalara çok sık yer vermeye başladı. Daha önce de yapıyorlardı; ancak asıl rahatsız edici olan, artık bu safsatalara bilim insanlarını da alet etmeye başladılar. "Bilim insanları şokta... Mars'ta yaratık tespit edildi" gibi bilim insanlarını bile hayrete düşürecek kadar ipe sapa gelmez başlıklar atabilecek noktaya getirdiler işi.

     

    Şimdi de bakıyoruz, bir illüzyon gösterisini fizik kurallarının alt üst edilmesi gibi gösterip, yanında da bilim insanlarının bunu açıklamada aciz kaldıklarından falan bahsediliyor.

     

    Bu tiraj kaygısı falan değil, resmen ve alenen okuyucu ile alay etmektir. "Bizim insanımız saftır, ne verirsen yer" gibi bir anlayış içerisindeler. Ne yazık ki, eleştiri olarak yazdığımız yorumları da kasıtlı olarak yayınlamamaktalar.

     

    Şimdi asıl kimi eleştirmemiz gerekiyor ; okurunu **** yerine koyan medyayı mı, yoksa bunun gerçek olabileceğini düşünüp buna prim veren insanları mı?

     

    Kimi?

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.