Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

İNTERLOCK

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

İNTERLOCK tarafından postalanan herşey

  1. ve her halde şu: Büyük mürşid Muhiddin-i Arabî, Füsus'unda kalb azametini haber verirken; Bayezid Hz.nin beyanına da değinmiş, şöyle demiştir: "Onun açıkladığı mânâ, ârifin, cisimlere nisbetle büyüklüğüdür." Burada ben de şöyle derim: Şu sonu olmadığı anlatılan varlık için; kendisini yaratana bakarak bir son bulunur. İşbu hâli ile anlatılan varlık, İnsan-ı Kâmilin kalbine konmuş olsaydı, onun ağırlığını duymazdı. Hazretin anlattığı azamet, sayı ve hesaba gelmeyeceği gibi; vehim ve kıyasa sığar cinsten de değildir. O, zevke dayanır. Allah-ü Teâlâ o zevkleri cümlemize nasip eyleye..Hû! ..
  2. İNSAN-I KÂMİL: Burada İNSAN-I KÂMİL anlatılacaktır. Anlatılan hazarat ve âlemlerin hepsini bu insan kapsar ve benliğinde toplar. İNSAN-I KÂMİL, birleştirici mertebeye sahiptir; İsm-i Azam makamındadır. İsm-i Azam nasıl bütün isimleri özünde toplar ise, İNSAN-I KÂMİL de onun gibi, mülk, melekût, ceberut ve lâhût âlemlerini toplar. Zahirde olsun, batında olsun, İNSAN-I KÂMİL'irı kuşatmadığı hiçbir makam yoktur. Zatî olan bir sirayetle, hepsinde hükmünü geçirir ve hangi şey olursa olsun; onda ayniyle zuhur eder. Nitekim, Hazret-i Ali şöyle söyledi: Sen kendini sandın bir parça, küçük; Halbuki sende âlem var, en büyük. Yani, sen kendini ufak bir şey sanırsın; halbuki sende en büyük âlem saklı ve gizli.. Bir mürşide gider özüne karşı anlayış alırsan her şeyi sende ve seni her şeyde var görür; yakinen bilirsin. İNSAN-I KÂMİL'in büyüklüğünü, üstünlüğünü şöyle tasavvur edebilirsin: On sekiz bin âlem; bir havan içinde dövülse, hamur haline gelse, terkibi İNSAN-I KÂMİL olur. Bu insan; on sekiz bin âlemi, on sekiz bin gözle seyreder. Her âleme, o âleme has olan gözle bakar. Duygular âlemini, duygu gözüyle; akılla sezilenleri akıl gözüyle, manaları da kalb gözüyle seyreder. Öbürlerini de buna kıyas et. Duygu (madde) gözüyle, manaları seyredeceklerini sanan gaafiller, sadece bir ümit içinde erir; bu, ehline malûmdur. Bir şiir: Yürü, bir göz bul çare eyle; bu kez, ondan ona nazar eyle. Gayb âlemini, seyredebilmek için, Hakkanî bir göz gerek. Âlemleri; on sekiz bin olarak hesap edenler için temel şudur: Küllî akıl, küllî nefis -bunlara levh ve kalem de denir- arş, kürsî yedi kat semâ, dört tabiat unsuru ve üç mevâlid; bunlar bütün olarak on sekiz eder. Teferruat itibariyle de, on sekiz bin olur; birçok büyükler böyle der. Gerçek durumda esas olan ise; âlemlerin, sayıya gelmeyeceğidir. Konumuza dair birkaç faydalı bilgi verelim. Şöyle ki : Yer yüzünde bulunan cümle yaratılmışlar. Sular da yaşayanlar olanların ancak onda biri sayılır. Yerde ve sularda yaşayanlar bir arada sayılsa, havadakilerin ancak onda biri olabilir. Yerde, sularda, havada bulunan varlıklar bir arada sayılsa, birinci kat gökte yaşayan meleklerin ancak onda birini teşkil eder. Yerde, sularda, havada ve birinci kat gökte yaratılmışlar toplansa; ikinci kat gökte olanların onda birini tutabilir. Bu kıyas yedinci kat göğe kadar aynı şekilde devam eder. Ve yedi kat yer derinliğinde, yedi kat gökte yaşayan melekler ve mahlukât ancak Kürsî’de olan meleklerin onda bir sayısını tutar. Bir âyet-i kerimede şöyle buyurulur: "Onun Kürsî’si yeri gökleri içine aldı." (2/255) Kürsî’de, yedi kat yerde, yedi kat gökte ve denizlerde bulunanlar, Arş’ın bir köşesine sığınan meleklerin onda biridir. Ve bu sayılanların cümlesi, Müheymin Melâikenin onda biri olabilir. Müheymin melâike; yaratıldığı günden bu yana, Hakk cemâlinin hoşluğunu seyirden bir an bile ayrılmamış, o cemâlin seyrinde hayran olmuşlardır. Ne kendilerini bilirler, ne de başkalarını. Henüz âlemlerin yaratıldığından ve Âdem peygamberin yaratıldığından haberleri yoktur. İblisin varlığını da bilmezler; bunlardan asla haberdâr değillerdir. RUH ADLI MELEK: Sonra Yüce Hakk’ın ulu bir meleği vardır; başında hesapsız saç bulunur. Ona nisbetle anlatılan melekler, arş, ferş; bir insanın eline veya saçının teline takılan inci gibidir. Eğer Hakk Teâlâ, ona bir emir verseydi, cümle varlığı bir lokmada yutar ve boğazından zerre kadar bir şey geçtiğini bilmezdi. Bunun adı şudur: Ruh.. İNSAN-I KÂMİL: İşte bahsi geçen cümle şeyler, melek ve felek İnsan-ı Kâmil’in kalbine konsa orada zerre kadar dahi tartı değmez. Hazret-i Beyazid, bu makama varınca şöyle anlatmıştır: "Arş ve ondakiler, milyon kere büyüse ve ârifin kalbinde bir köşeye konsa; orada bir şeyin varlığını duymaz." O gönül ki, yerlere ve göklere, arşa ve kürsîye sığmayan, Yüce Hakk’ın azamet ve celâlinin, cümle zât ve sıfatının tecellî yeri olmuştur; ona bu kadar büyüklük çok mudur? Bunu, şu Kudsî Hadis de teyid eder: "Göklerime, yerlerime sığamam, lâkin mümin kulumun kalbine sığarım." Burada müminden murad, İnsan-ı Kâmil’dir. Kalbe sığmaktan murad ise, o kalbin Hakk Teâlâ cemâline ayna olmasıdır. İşte şu Hadis-i Şerif bunu anlatır: "Mümin, müminin aynasıdır." Birinci müminden, İnsan-ı Kâmil; ikincisinden de, Yüce Hakk’ın Zâtı kasd edilir. Açık mânâsı: "İnsan-ı Kâmil Hakk’ın aynasıdır." cümlesi olur. Büyük mürşid Muhiddin-i Arabî, Füsus'unda kalb azametini haber verirken; Bayezid Hz.nin beyanına da değinmiş, şöyle demiştir: "Onun açıkladığı mânâ, ârifin, cisimlere nisbetle büyüklüğüdür." Burada ben de şöyle derim: Şu sonu olmadığı anlatılan varlık için; kendisini yaratana bakarak bir son bulunur. İşbu hâli ile anlatılan varlık, İnsan-ı Kâmilin kalbine konmuş olsaydı, onun ağırlığını duymazdı. Hazretin anlattığı azamet, sayı ve hesaba gelmeyeceği gibi; vehim ve kıyasa sığar cinsten de değildir. O, zevke dayanır. Allah-ü Teâlâ o zevkleri cümlemize nasip eyleye..Hû! Hazret-i Bayezid, bu makamda şu şiiri söylemiştir: Sevgiyi, kadeh, kadeh aldım; Ne şarap bitti; ne ben kandım.. Bu makamda anlatılan sevgi, aynen sevilendir. Bu şiiriyle Hazret, kalb mertebesinden haber vermiş ve onun genişliğini anlatmıştır; ki bu, ehline malumdur. Tefsir gerekirse, şöyle denir: "Kalb aynam, ezelî ve ebedî sevgilinin tecellî ve feyizlerine mazhar oldu, İlâhî feyizler, birbirini takip ederek inip gelmekte ve kalbim onu kabul etmektedir. Ne sevgi bitti, ne de kalbimin kabulü tükendi; tükenecek gibi de değil.." Bunları anlatmaktan gaye, İnsan-ı Kâmil’in azametini ve mertebesini açıklamaktır, dolayısiyle Yüce Hakk’ın yüceliğini.. Bir şiir: İnsan, keyfiyetini, bilemedikten sonra; Nasıl ezel sahibi Cebbar Allah’ a vara! Cümle ağaçlar kalem, denizler, mürekkep, insanlar, bu gözle göremediğimiz melekler, cinler de kâtip olsa, İnsan-ı Kâmil'in hâllerini anlatıp bitiremezler. Zamanları, dünya kuruluşundan, kıyamete kadar uzasa; bu faslın yüzündeki ince zarı dahi atamazlar. Bu fasla işaret olarak; şu âyet-i kerimeyi zikredelim: "Söyle; denizler mürekkep, ağaçlar kalem olsa, Rabbımın kelâmı bitmeden tükenir; bir misli daha gelse, yine tükenir." (18/109) İnsan-ı Kâmil’in bir adı (Elif-Lam-Mim) dir. Nitekim, Kur’ân-ı Kerim'in başında: "Elif-Lam-Mim şu kitap var ya, onda şüphe yoktur." (2/1) buyurulur. Bir hadisi şerifte: "İnsan ve Kur an ikizdir." buyurulur. Burada insandan murad, İnsan-ı Kâmil’dir. Burada ikizden kasd, aynı batında doğan ikiz kardeş mânâsına gelir. Hâsılı.. Yukarıdan beri ne anlatıldıysa, hepsi birbirinin aynasıdır. Lahût'un aynası ceberut; Ceberûtun aynası melekût; Melekûtun aynası mülktür. Bunların hepsine ayna, însan-ı Kâmil’dir. İnsan-ı Kâmil, Allah-ü Teâlâ'nın halifesidir. Ve kendini gösteren bir aynadır. İlâhî varlığı, kâinatı gösteren bir aynadır. İnsan-ı Kâmil’in özünde olmayan hiçbir mertebe yoktur. Elde olmayan sebeplerle söz uzadı; sadede gelelim. Esas mevzu, Muhiddin-i Arabi'nin şu cümlesi üzerineydi: "İrfan sahibi, eğer kendi özündeki gerçeği anlasaydı; belli bir itikada bağlanıp kalmazdı." İnsanın anlatılan hâle gelmesi, İnsan-ı Kâmil olması sayılır. Buraya kadar saydığımız şeyler İnsan-ı Kâmil’in binde bir vasfını teşkil eder. İnsan bu mertebeyi bulduktan sonra, mutlak surette Hakk’ın tecellîgâhı olur; ki, o hangi yönden kendisine tecellî ederse, kabullenir. Bu mertebeyi bulana: "İnsan-ı Kâmil" denir. Hakk Teâlâ, bu mertebeye ermeyi cümlemize ihsan eylesin! Amin! Hû! Ey kardeş, insafla düşün! Hakk Teâlâ bize büyük istidat vermiş. Biz ise, bunu boşa gideriyoruz; lâyık mı?. "Onlar, hayvan sürüleri gibidir; belki daha şaşkın." (7/179) Âyet-i kerimesi ile anlatılan zümrenin derecesine kendimizi indiriyoruz. Bize hayıf oluyor; bize yazık oluyor. İnsan-ı Kâmil olmak kolay değil; ancak kâmil bir zâtı bulup elini tutmakla, ona hizmet etmekle kabil olur. Yüce Hakk o istidadı herkese vermiştir; ama, insan kendini alt dereceye düşürür; istidadını yitirir. Kendini bir kâmil mürşide teslim et! Sen dahi bir insan ol! Asıl kemâl, insanlığı, belli bir itikada bağlı bilmemektir. Ama sanılmaya ki: İnsan-ı Kâmil mezhebsiz ve İtikadsız bir kişidir. Zira, onun mezhebi ve itikadı İlâhî dilekte ve İlâhî emrin varlığındandır. Onların inanışı, mecazî mezheb ve itikad değildir. Hak erenlerinden bazısına: "Hangi mezhebtensin?" denince: "Huda mezhebindenim!" derlerdi. Bir şiir: Bütün mezhepler kaydından beri ol! Tüm yolcuların başta gideni ol!.. Bazı büyüklere şöyle sordular: "Anlatıldığına göre, irfan sahibi özel bir inanışa bağlı kalmaz; lâkin halka uyar bir şekilde açığa çıkar. Çünkü: 'İnsanlara, akıl erdirecekleri kadar konuşunuz.' buyurulmuştur. Eğer kalbindekini açığa vurursa, onu hemen öldürürler. Durum böyle olunca, o irfan sahibi, münafık olmaz mı?" Cevap şu oldu: "Olmaz! Zira münafık ona denir ki, gizli bir itikada sahip olur; bu itikadının aksine amel izhar eder. Yaptığının yersiz olduğunu kendisi de bilir. Ârif odur ki, hem izhar ettiği itikad Hak olur; hem de içinde olan itikada dışı zıt görünür; ama değildir. İrfan sahibinin çerçevesi geniştir. Onda iki zıt dahi birleşir. Bu zıtlar zâhirdekilere göre olsa dahi, ona göre zıt olmaz. En İyi bilen Allah'tır." Lübb’ül Lübb ve Sırrü’s-Sırr Özün Özü ve Sırrın Sırrı Muhyiddin İbn-i Arabi Tasavvuf Kitaplığı Şerheden : İsmail Hakkı Bursevî Sadeleştiren : Abdülkadir Akçiçek ..
  3. .. "Kuran saf vahiy ve Alemlerin rabbinden bir goz kirpmadir : )) " ..
  4. .. ESTİ ÇAYIRDAN O HİCRAN-I MELUL.. kiremitte gün pişirmekteyim seni derya bestelemekteyim gel ki haşiş tarlalarından taşla ispiyoncu böcekleri birazdan akşam göçecek gel iç-çekip göreyim seni sekilerden sekmekte bir başınalığım rastî-ışımalarda sızlanır deniz feneri çocukluğuma yükümlendim umarsız baş eğdi kuzu gibi evrildi döndü geri şeffaf-billurî çakıllardan çapulcu kulübem ne yansır-yankılanır bekliyorum bilemem ..
  5. İNTERLOCK şurada cevap verdi: TaTLiB3L4-- başlık Forum Oyunları
    çok hoş ve sevi kokan bi çağrı aldım.. (..ama sadece küçük bi tek.. )
  6. .. İNSANIN KENDİ KENDİSİNE YARDIM ETMESİ Tu-su, Me-ti'ye karşılaştığı ruhsal bunalımlardan söz ediyor ve büyük bir gezi yapmak istediğini söylüyordu. Me-ti, ona şu öyküyü anlattı: Mİ-ir, kendini iyi hissetmiyordu. Peşpeşe kadın arkadaşını, uğraşını ve dinini değiştirdi. Bütün bunları yaptıktan sonra kendini daha hasta hissedince, bir dünya turu yaptı. Bu geziden döndüğünde eskiden olduğundan çok daha hastaydı. Yatağa yatıp sonunu beklemeye başladı.. Ama tam bu sırada-ki iç savaş vardı- askerlerin evin arkasında gizlenen birkaç işçiyi öldürmek için attıkları bir bomba, evini tutuşturdu. Büyük bir öfkeyle yerinden fırlayan Mi-ir, işçilerle birlikte yangını söndürdü ve askerlerin peşine düştü. İlerki yıllarda da kötü durumlara son veren iç savaşa katıldı. O günlerde Mi-ir'in kendini ruhen iyi hissettiğini söylediğini hiç duyan olmadı; bunun nedeni kuşkusuz kimsenin ona; NASIL OLDUĞUNU SORMAMASIYDI.. me-ti'nin özdeyişler kitabı Bertold Brecht ..
  7. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    florence..
  8. İNTERLOCK şurada cevap verdi: TaTLiB3L4-- başlık Forum Oyunları
    "dennise'den yemeğe davet aldım.." diyecektim de.. iyi dedi geçti adam.. dolayısı ile.. ağzımın payını aldım..
  9. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    çile
  10. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    imtihan
  11. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    mora
  12. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    fondan
  13. İNTERLOCK şurada cevap verdi: TaTLiB3L4-- başlık Forum Oyunları
    oralardan.. güzel bi koku aldım..
  14. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    bal arısı..
  15. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    güney ukrayna
  16. oof.. ooof.. eğilip-bükülmekten.. siyatik felân olucam.. uzarsa nevroz olucam.. manik-depresif pisikoz olucam.. peki.. peki..
  17. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    réaumur
  18. günler günler aah o günler aah
  19. İNTERLOCK şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    bebecik..
  20. devam edelim.. arapça bükünlü bi dildir.. yani nay kelimesini; ayn olarak okuyabilirsiniz.. o takdirde.. ve gene osmanlıca sözlüğe bakalım: C.: A'yan-A'yun-Uyûn) Göz. Pınar, kaynak. Çeşme. Tıpkısı, tâ kendisi. Zât. Eşyanın hakikatı. Kavmin şereflisi. Diz. Altın. Nazar değme. Casus. Her şeyin en iyisi. Muayene etmek. anlamlarını da içerir. ve efendim.. insan-ı kâmil olan bi zatı tanımanız için.. elinizde yeterli kriterler var mı? diye sormuştum zaten.. ..
  21. size yardımcı olayım efendim.. mevlânâ, mesnevi' sinin ilk onsekiz beyitinde.. "dinle ney'den!" der iken.. insan-ı kâmil'den söz etmiştir.. açıklayıcı bilgi: Farsçada : Yokluk. Bak: Nay Kamış kalem Mc: Kâmil insan Kamıştan yapılan damaksız düdük Klasik Türk Müziğinde kamıştan yapılmış, üflemeli bir çalgı Klasik Türk müziğinde ve özellikle tekke müziğinde yer alan, kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan bir üfleme çalgısı
  22. büyüktür derken?
  23. efendim.. korku duymazsanız; ızdırap.. ızdırap çekmezseniz; ümidiniz olmaz.. ümidi olmayan kişinin ise; sonu ucb dur vesselâm.. yazan: her bişiyi bilen maydanoz kişilik.. ..

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.