YARASA

Eee? ne bekliyordunuz? Bunun ispatı işte

Bu diziyi izlemeyip uzak duranlardandım. Sonra çok konuşulduğu için "pusu" serisinin hepsini kısa biz zamanda izledim Dizi sürükleyici ve merak uyandırıcı olduğu için izlemeye başladığınızda ertesi bölümü merakla bekliyor ve heyecanla izliyorsunuz. Benim son zamanlardaki en büyük keyiflerimden birisi, bir iki bira eşliğinde diziyi izlemek olmuştu. Şimdi bu dizinin gerçekleri falan anlattığı yok. Cyrano güzel tespitlerde bulunmuş. Çerez dalında başarılı bir yapım. Bana tek gerçekçi gelen kısmı, ülke olaylarında arka perdede dönen bir çok oyunun varlığı üzerine kurgulanması. Peki bu oyunlar dizide gerçekçi mi? Hayır değil. Sadece gündemden etkilenerek senaryolar türetilmiş ve gerçek süsü verilmiş. Bilmeyen, anlamayan, dünyadan bihaber insanlar için "bilgi kaynağı" olabilecek nitelikte. Bence dizide Polat karakterini bir başkası canlandırmalıydı. Nitekim bizim Cüneyt abimizi sollayan bu karaktere uygun bir kalıp değil. Öyle bir sollamış ki, "tek kişilik ordu" ne kelime Ne yani o kadar uzman polis beceriksiz mi demek istiyorlar Ayrıca oyunculuk açısından da çok başarılı değil. Karakterlerden sadece Memati rolüne uygun düşmüş. Bence en başarılısı da o. Dizinin bir diğer eleştirilecek kısmı da tutarsız senaryosu. Diziyi arka arkaya izlediğinizde yapılan hataları görebiliyorsunuz. Olmadık karakterler olmadık kişiler haline geliyor bir anda. Bu sanırım biraz da, haftadan haftaya yazıldığından olsa gerek. Birkaç örneği çok barizdi ama şimdi aklıma gelmiyor. Hah! Bir tanesi: Bizim kötü karakter İskender'in gizli ve yasa dışı ofisi bir anda müsteşarlık haline geliyor. Halbuki 3 bölüm önce deşifre edilmemeye çalışılan, deniz kıyısında kayalıkların içine oyulmuş süper gizli ve bir o kadar da teknolojik bir üs idi. Dizinin diğer başarılı bir yanı da müzikleri. Müzikleri güzel bence. Dizinin iki kötü yanı var. Yavan bir milliyetçilik aşılayan bu dizi ilk olarak şiddeti meşrulaştırıyor. Şiddeti allayıp pullayıp izleyicisini ona hayran bırakıyor. Kimisi aşık oluyor karakterlere kimisi de özeniyor. Bunun sakıncaları da zamanlar ortaya çıkıyor toplumda. İkincisi, bilinçsiz izleyici için "bilgi kaynağı" haline geldiğinden izleyiciyi toplumsal olaylar konusunda çok sakıncalı biçimde yönlendirmekte. Bu dizi yerine Hatırla Sevgili'yi tercih ederim... Ha bu arada, şimdi bir de Gladyo çıkacakmış. Bakalım neler öğretecekler bize Umarım izleyenler gerçek ile masalı birbirinden ayırt edebilir...

Teşekkürler Cyrano, Olayın özü de budur...

Sevgili Suheda, herhalde ki yobazları müslümanlar ile aynı kefede değerlendirmediğimi, tüm müslümanları yobaz olarak görmediğimi sen de biliyorsundur Kastettiklerim Atatürk Cumhuriyet ile hesaplaşma içine girenlerdir. Bu çok ayrı bir konu Suheda... Gözü dönmüş katilleri, tecavüzcüleri ve benzeri insanları ben de insan olarak görmüyorum. Ancak bu duygusal bir tepkidir. Bir önceki iletimde de zaten bu konuda görüş bildirmiştim. Bu tür suçluların nasıl cezalandırılması gerektiği konusunda, onları insan yerine koymasam bile, ben bir şey diyemem. İşi uzmanına bırakırım.

Evet bazı suçlar konusunda ben de çok sert düşünürüm. Ancak tepkiselliğim neticesinde böyle düşünüyor olmam suçun cezasının böyle olması gerektiğini göstermez. Bunun da farkındayım. Çünkü ben ne bir hukukçu ne de bir psikoloğum. Cezanın yaptırım gücünü, ceza niteliğini belirleyecek bir otorite değilim. O yüzden de bu işi hukuka bırakırım. Evet aynen öyle. Çünkü konu bu. Çünkü çevremizde hortlayan yobaz bir hareket var. Çünkü toplumumuzun dini İslam. Çünkü çevremizde bunun örnekleri mevcut. Çünkü bu karanlıktan hali hazırda asır öncesinde kurtulmuşken geri dönmek istemiyoruz. Çünkü insana inançları için değil insan olduğu için değer veren bir hukuk, bir yönetim, bir anlayış istiyoruz.

Bir insan samimi düşüncesini yansıtmayan bir ileti yazıp tepki alıyorsa "arkadaşlar kusura bakmayın yanlış ifade etmişim" der olur biter. Utanmaya sıkılmaya gerek yok. Hele hele üstüne insanları anlamamakla suçlamaya hiç gerek yok!

Yazınızın tamamını da yapıştırsanız, üstünde oynayıp değiştirseniz bile ana fikir aynı... Burada ne okuduğumuzu bilen, okuduğumuzu da anlayan insanlarız! Üstüne üstlük bir de bunun aksi ile suçlamaya kalkmayın. Bu da senin yazının içeriğini ve sonucunu kurtarmaz! Hele bu cümlen yazını kurtarmadığı gibi ne anladığımızı 4/4 lük doğrulayan bir cümle olmuş! Tuzu biberi yani! Ben burada senin neyi sevip sevmediğin ile, zevklerinle ilgilenmiyorum arkadaşım. Kurduğun cümlenin özünü gösterip eleştiriyorum. Bu sevginde de senin o yazını kurtarmıyor malesef! Falan filan feşmekan kesin gitsin! Bence sen de biraz yazarken dikkat et ne yazdığına... Hatta dikkat et ki, insanları böyle komik şeylerle suçlamaya kalkma! Naçisane tavsiyemdir, eleştirilerimi dikkate alınız...

Yok artık! Zaten şeriata muhalif olanlar da ya hırsızlar ya da mağdurlar değil mi? Son zamanlarda okuduğum en tuhaf iletilerden birisi! Arkadaşııım! Biz o sisteme mağdur yada hırsız olduğumuz için değil insana yakışmayan çağ dışı, tıpkı ortaçağ gibi tarihin karanlık sayfalarına gömülmesi gereken bir sistem olduğu için muhalifiz!!!! Bu durumda siz kendinizi çağın neresine koyuyorsunuz?

Ne hikmetse kaynak sadece Kanal D. Kanal D dışında ben de böyle bir kaynağa rastlamadım. Okuduklarım ise "Kanal D nin haberine göre..." şeklinde referans veriyor.

Ben güneydoğu halkına hikaye anlatmayacağım Oradaki gözlemleri sizlere anlatıp sizlerin hikayelerinizin ne kadar hikaye olduğunu burada anlatacağım. Yazılanı iyi okuyun önce.

Bilimin her bulduğunu inançlarına yamamaya çalışanlardan bir yazı daha Yahu bugün 40 sn yi gören insan ileride 40 günü daha ileride 40 yıl sonrasını göremez mi yani? Bu durumda bir taraftan özgür iradenin anlamı kalmazken bir taraftan da Tanrının sırrı çözülmüş olur... Öyleyse insanlık Tanrı olma yolunda ilerliyor ha? demek ki neymiş? Bilimin her bulduğunu inançlarına yamamaya çalışmadan önce oturup düşünmek lazımmış Ama yok... Düşünmek, sorgulamak nerede? Bunu yapsa insanımız bilimde öncü olur, seyirci ve yamayıcı değil!

Tanrı olmaya büyük bir adım diyorsun yani

1 haftadır doğu ve güneydoğu illerimizde dolaşıyorum. Anlatırım yakında sizin sözde haksızlık hikayelerinizi! Konuyu buraya yamamayalım şimdi ve değiştirmeyelim lütfen. Her başlıkta aynı hikaye!

Sevgili efendiTürkler, Elbette ki yolların durumu kazalarda belirleyici olan önemli bir faktör. Ben tartışmanın bu kısmını okumamıştım. Bu konuda haklısın. Benim baktığım açı ise biraz daha farklıydı. Düzgün yollarda bile anlamsız hatalar ve anlamsız ölümleri görebiliyoruz. Belki Avrupa'nın da bir çok yerinde böyledir. Buna da bir itirazım yok. Ben, gidip gördüğüm bir toplumu örnek verdim. Öyleyse örneğini verdiğim kültür hem diğer Avrupa ülkelerine hem de Türkiye ye örnek olmalı. Yolu olana da olmayana da... Bakın yaşadığım ve unutamadığım bir kaç örnek: Kırmızı ışıkta öndeki aracın motoru duruyor, yeşil yandığında araba çalışmıyor. Ancak arkadaki araçlarda tek bir korna yok sakince bekliyor. Bizde olsa korna sesinden küfürden bağırış çağırıştan geçilmez Işık kırmızıdan yeşile yandığında arabalar sakince hareket ediyor, Türkiye'de olsa sarı ışıkta harekete geçer Gece 12 den sonra yolda kaldığım otele yürüyorum. Ana yola yokuş aşağı bir şekilde bağlanan bir ara yoldan bir taksi inmekte. Ben durup geçmesini beklerken araba 50 m yukarıda benim geçmem için durup bekliyor. Türkiye de olsa canından olursun, yağmurda karda bile geçiş hakkı arabanındır Mis gibi otobanda arabalar birbirini sollamak için yarışmıyor, son sürat gitmiyor. Ne kadar acelen de olsa zaman kavramı oturmuş, süreler belirli. Türkiye'de yolların iyi olmasına bile gerek yoktur, radar olmadığından eminsen basar gaza gidersin Ayrıca Türkiye'deki YARDIMLAŞMA KÜLTÜRÜ (!), yollardaki radarları birbirine haber veriyor Amaç ceza yemeden hız yap... Şimdi bunların kazalar ile ne ilgisi var demeyin. Böyle bir trafik kültürü ancak insana saygının olduğu bir kültürde gelişir. İnsana saygı olan bir kültürde yollar can pazarına dönmez. Yollar kötü olsa bile kaza oranı sadece yol hatalarından kaynaklı kazalara düşer. Hele bir de yollar gelişmiş standartlara göre yapılırsa (ki zaten bu da kültürle orantılı gelişecektir) kaza oranı belki de 0'a düşecektir...

Bu tartışmalar artık ilkokul hikayeleri ile mi yapılıyor?

Çok üzücü haberler maalesef. Ancak bizim bu tür kazaları engellememizin tek yolu eğitimli ve bilinçli sürücülerin çoğunlukta olmasıyla mümkün olacak sanırım. Ne zaman ki "bana birşey olmaz" mantığını kırarız o zaman düzelmeye başlar. Avrupa'ya (İtalya) bir kez gitme şansım oldu. Beni en çok etkileyen farkları, trafik kültürleriydi. Şaka gibi gelmişti inanamamıştım. Yayaya, öndeki duran araca, kırmızı ışıkta geç kalan araca, hız kurallarına böyle bir saygı daha önce görmediğim bir şeydi. Aynı şekilde onlar da ülkemize geldiklerinde şaşırıyorlar tabii... Bence bu da bir kültür sorunu. Ve maalesef zaman alacak bir şey.

Katıldığınız bir tartışmayı da kürtlerin sözde sorunlarına getirmeseniz kıyamet kopar zaten Konu değişmese olmaz...

Yok bana göre değil bu oyun O durumda çıldırırım ben Oynamıyorum...

Neyse ki kafam duruyor Bu arada bu Polyanna'nın tecavze uğradıktan sonraki iyimser düşünceleri bir ara e-postalarda dolanmıştı O aklıma geldi şimdi

Kaplan-200, nesi varmış bu Atatürkçüyüm diyenlerin?

Bazı zihniyetler için hiç bir farkı yoktur. Neden? Hiçbiri işine gelmez, karşısındadır da ondan! Düşmanım değil mi hepsi aynı mantığı...

Cyrano, bu bilgileri bizimle paylaştığın için öncelikle sana teşekkür ederim. Açtığın bu konu başlığı sayesinde dolaylı olarak ne öğrendik? "Türküz, müslümanız, bir numarayız, hadi gidip protesto edelim " derken "biz neydik? kaç numaraydık? Hadi gidip ne yapacaktık? " gibi bir şaşkınlığın içine düşebiliyor muşuz Ne çabuk gaza gelen bir yapımız var değil mi? Milliyetçilik ve din deyince akan sular duruyor Halbu ki o sular yine akıyor; ama tersten

Ne günlere kaldık

olay budur... Bir çiçekte Taylan abimize

Yazıyı yarıda bırakıp iletilere bakıyordum ki ne kadar normal davrandığımı gördüm Kağıt parçasından birşey çıkmayınca "ben cezalandırırım" lafına mı takılıp "darbeci" etiketini vuruyorsunuz şimdi de? Ne farkınız kaldı TARAFtarlardan?