Zıplanacak içerik

YARASA

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

YARASA tarafından postalanan herşey

  1. Bu adamlar durup dururken mi öldürüldü? Neyse! Anlaşıldı. Sizin ezberiniz yazdıklarımızın gözlerinizdeki yansımasını bile engelliyor ve engellemeye devam edecek. Yazık...
  2. Mesela bir örnekte, köylerindeki Cami'yi ikiye bölmüşler ve yarısını imama bırakıp yarısını ambar niyetine kullanıyorlar. İbadetlerini ise cemevlerinde yapıyorlar. Ancak cenazeleri olduğunda iş imama ve camiye kalıyor. Bunu duyduğumda (hem de birden fazla yöre örneğinde) çok şaşırmıştım.
  3. Yok sevgili Cyrano, Bildiğim örneklerde Cemevlerine giderlerken sadece ve sadece ölüm durumlarında cenaze namazları için camiyi kullanıyorlar. Kafa karıştıran nokta da bu.
  4. İran'a geçişler serbest. Arka kapı açık... Yok değiştireceğim kafama göre diyorsan, buyur bakalım Dikkat edin, o kemiğe muhtaçtınız, yine muhtaç kalmayın... Değerini bilin! Size kalsa, 70 milyon muhtaç kalacak birilerinin kemiğine. Sayesinde karnınızı doyurduğunuz, dininizi serbestçe yaşadığınız, üstüne bir yerlere gelebildiğiniz ülkenizin değerini bilin. Yok ama sanmam. Sizin bileceğiniz değeri biz yüzyıllar öncesinden biliyoruz. O yüzden zahmet etmeyin!
  5. YARASA şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Turkish-Media.Com Forum Ailesi
    Birlikte sağlıklı ve mutlu bir ömür geçirmeniz dileğiyle Sevgiler...
  6. YARASA şurada cevap verdi: bekir başlık Güncel Konular
    Şimdi ben o yazıya cevap vermeyim dedim, verirsem yayımlanmaz dedim ama dayanamadım sayende politika Neyse yine de hafiflerden yüzelim... Bunlar kimin vatandaşı olduklarını net biçimde ortaya koymuşlardır...
  7. Sen bunlara bir de "demokrasiii demokrasssiii" diye bağıran bölücüleri ekle...
  8. Hatta bu insanlar İstanbul'un göbeğinde paraları olsa bile elektriği beleşe getirmeye çalışmaktadırlar... Ah bu devlet ah! Onlara beleş elektrik vermez ya, ne yapsalar haklarıdır, eziliyorlarmışşş....
  9. Sen bana bir tane ülke göster ki sınırları olmasın! Hadi şu hayranı olduğunuz İran'dan ve sınırlarından bahset... Ya da Amerika'nın sınırlarından bahset, ya da ne bileyim bir Avrupa ülkesi sınırlarından. Bu ülkenin sınırlarını, işinize gelmediği için dar buluyorsunuz. İşte bu yüzden bu sınırlar size dar gelecektir! Ve ayrıca, sizin yazılarınızı okudukça, bu ülke insanına demokrasinin 5 numara büyük geldiğini düşünmekteyim... Size demokrasi vermek demek; elinize, kullanacağınız çok iyi bir koz vermek anlamındaymış meğer...
  10. O çocukları kendine kalkan eden zihniyete ne demeli ha? O çocuklara kim öğretiyor çatışmayı ha? Zafer (!) işareti yapıp slogan atarak polisi taşlamayı kim öğretiyor? Devlet nerede ha? Devlet girebiliyor mu eğitim için sağlık için oraya ha? Arkadaşlarım doğuda çalışmaya gittiler. Özel şirkette çalışanı da var devlette çalışanı da. Çalıştırmıyorlar neden ha? Sonra devlet nerede diye sormak ne oluyor!! Maden aramalarına bile izin verilmiyor. Kendilerine saklıyorlarmış! Türkiye'ye yedirmezlermiş! Kaç kişiden dinledim orada canını zor kurtaran insanların hikayesini! devlet ne yapsın ha? Evet ektiklerini biçiyorlar! VE hala ekmeye devam ediyorlar! PKK neden var ha? Kürt insanı aç da ondan ha? Oraya yatırım yapılmıyor da ondan ha? Bu insanlar ikinci sınıf muamelesi görüyor ha?? Ya bırakın artık bu gülünç lafları! Ne olur bırakın. Yemezler, herkesin karnı tok artık...
  11. Aç Anayasayı oku!... Yahu sıkıldım artık bir kaç ileti sonrasında yazdığınız şeyleri okumaktan. Sizin ezberiniz bu cümlelerle mi sınırlı? Yeni şeyler yok mu? Haa vardı, arada bir ergenekon diye bir şeyler çıkıyor ama her ne hikmetse ortada bir şey yok. E o zaman size de ekmek kalmıyor tabi... Bu arada bakıyorum, Türkiye Cumhuriyeti ile alıp veremediği olan her forumdaş, söz Türkiye Cumhuriyeti'ni eleştirmeye gelince ne de güzel ortaya çıkıyor gerçekler... Her neyse, ben artık sıkıldım, bıktım, usandım bu yazıları okumaktan. Anlatmaktan usandık yahu. Ama siz anlamazdan gelip aynı ezberleri döktürmekten bıkmadınız. Helal olsun gerçekten. Ülkemiz içindeki yanlışları -aslında parçası olup düzeltmemiz gereken yanlışları- propagandalarınıza alet edip bu ülkeyi ve değerlerini kötü gösteren yazılarınızı okumaktan bıktım!
  12. Etik ve bilim kelimelerini yan yana koyup araştırma yaptığınızda "etik bilimi" adına çok az kaynak görüyoruz. Bunlar da zaten bilimsel yazılar değil maalesef. Daha önce tartışmanın; "etik bilimsel temele sahip midir?" yoksa "etik kökeni bilimsel olarak incelenbebilir mi?" sorularının birbirine karışmasından yükseldiğini düşündüğümü söylemiştim. Ancak sanırım durum böyle değil. Bilimselci arkadaşımız "Diyalektik materyalist felsefe bilimsel verilerle çelişmeyen, çıkarsamaları tamamen bilimle örtüşen felsefedir" diyerek aslında konuyu farklı ve önemli bir noktaya da çekmiş. Birincisi, bu durumda akla bir soru gelmekte: "Materyalist felsefeye göre değer yargıları toplumdan topluma değişemez mi?; Değişirse bu etiklerden hangisi evrenseldir? hangisi doğrudur?" Elbette ki, toplumların içinde bulundukları koşulları değerlendirerek, tarihsel gelişimlerini inceleyerek hangi etiğin hangi topluma normal geldiği sorusunun yanıtı bulunabilir. Bu da benim daha önce dediğim "etik kökeni bilimsel olarak incelenbebilir mi?" sorgusuna denk gelmektedir. Evet bilimsel olarak incelene bilmektedir; ancak hangisinin daha "etik" olduğu sorusunun cevabı nedir? Bunun bilimsel bir gözlemi ve deneyi var mıdır? Yine daha önce dediğim gibi, değer yargılarının da oluşmasında bilimsel gözlemler ve veriler etkili olabilir. Ancak bu, uzun tarih süreçleri ve toplumsal süreçlerin kucağında yoğrulan bir durumdur. İşin içinde insan nesneli vardır. İşin içinde "yalanlar" da olabilir "hayaller" de.
  13. Bu devirde mehdi oluyor da o neden olmasın Normaldir
  14. Bu zihniyetler ne zaman görecek bu ülkenin sahipsiz olmadığını ve kendilerinin yok olmaya mahkum olduklarını?
  15. Her ülkenin kendine özgü sınırları vardır! Her birey düşüncelerinde özgürken, bu sınırları da tanımak zorundadır!
  16. Sevgili Demirefe, bilim genlerin devam etmesi gerektiğini söylemez; canlıların, genlerini devam ettirme yönündeki davranış ve donanımlarından yola çıkarak genlerini nasıl devam ettirmeye çalıştıklarını anlatır. Böyle değil midir?
  17. Ya şimdi CHP nin eleştirilcek tonlarca şeyi var bu ayrı konu, Ama siz son seçimlerden habersizsiniz sanırım Yahu, ülkenin her kademesinde böylesine bir kadrolaşma, böylesine usulsüz işler yürürken, medya çarpıkken ve herşey halkın gözüne çarpıtılmış şekilde aktarılırken, kısacası AKP nin böylesine güçlü olduğu ve istediğini yaptığı bir ülkede CHP nin oyu artmadı ha? Peki öyle olsun efendim... Bana elmalarla armutları karıştırıyor diyenler, elmalarla armutları karıştırdıkları sepetten nasıl oluyor da vişne yediklerini iddia ediyorlar anlamak mümkün değil
  18. Toplumdan topluma ve zamandan zamana göre değişebilen değer yargıları -elbette ki- bilimsel bir kökene sahip olmamakla birlikte, bu tür değer yargılarının gelişmesi bilimsel olarak incelenebilir ve kökenine inilebilir. Acaba tartışmadaki anlaşmazlık bu noktadan mı yükseliyor? Bana göre en güzel renk mavidir derken bunun bilimsel bir yanı elbette yoktur. Bilimsel olarak bana fayda sağladığından değil, sadece beni hoşnut ettiğini hissttiğimden dolayıdır. Peki maviyi sevme nedenim nedir diye sorduğumda, maviye olan ilgim yaşamım boyunca edindiğim deneyimler sayesinde geliştiğinden bu deneyimlerin araştırılması bilimin işi değil midir? Yani bunun sebebi bilimsel bir açıklamadır. Ancak, tabii ki neyi seveceğime bilim karar vermeyecektir. Deneyimlerim bu sevgiyi ya da nefreti belirleyecektir. Sanırım tartışmadaki anlaşmazlık bu noktadan ortaya çıkıyor...
  19. Bu ve benzeri konularda daha önce de tartışmıştık. Ben bu konuda şunu belirtmek isterim. Daha önceki tartışmalarda da belirttiğim gibi, etik değerler konusunda bile bilimsel sayılabilecek gözlemler etkili olabilmektedir. Benzer konuyu ensest konusunda tartışmıştık. Bu tür ilişkilerin sonuçlarını gözlemlemek bile bilimsel bir gözlem sayılabilir ve bu tür gözlemler etik konusunda belirleyici olabilir. Bu durumda, bilimsel verilerin etik üzerinde hiç bir etkisi olmadığını söylemek ne kadar doğru olur? örneğin güzel ve çirkin konusu. Karşı cinsin güzel olmasındaki seçiciliğin genlerin aktarılması ile ilgili kaygılarımızdan doğduğunu biliyoruz. Bu durumda, karşı cinsin sağlıklı, güçlü, güzel görünmesinin de bilimsel bir açıklaması var. Peki kime göre güzel? Sarışın mı? Esmer mi? Kim bilir? Belki bu konudaki seçiciliğimizin bile bilimsel bir açıklaması vardır... Peki bilimsel olarak hangisi daha güzeldir, yada hangi davranış daha iyidir dersek, bilim bununla uğraşmaz. Ancak örnekler gösteriyor ki, bunlarında bilimsel birer açılımı olmalıdır...
  20. Bir de şu var, kendilerini devrimci demokrat olarak tanıtlayan arkadaşlar tarafından, Türk kelimesine alerjik reaksiyon gösterdikleri gibi, biz onları eleştirdiğimizde CHP yada MHP'li damgası yiyoruz. Memleketimde en okumuş insanların kafasında bile siyaset ve politika bu kadar dar alanlarda etiketlere sıkışmış. Tabu haline getirmeden, ülkenin temel değerlerine sahip çıkıp, yani onun bir parçası olmayı ÖĞRENİP, geliştirici düşüncelerimizi ne zaman harekete geçireceğiz çok merak ediyorum...
  21. Teşekkürler... Ama böyle söylemler içinde Türk kelimesi geçince alerjik reaksiyonlar boy gösteriyor... Hatta bu alerji, her ne hikmetse demokrat olduğunu söyleyenlerde daha yaygın. "Türk" kelimesi öncelikle bir milliyeti akla getirdiğinden, milliyetçilik yapmayayım derken işin özünü kaybetmek, şaşırmaktır bu alerjinin reaksiyonu. Ne zaman adam oluruz? diye kapatıyor yazılarını Fatih Altaylı. Bu soru öyle hoşuma gidiyor ki, altına dolduracak çok şey var herhalde o nedenden. Ne zaman adam oluruz? başkalarının ezberlerini kendi düşüncemiz diye satmaktan vazgeçince...
  22. Sayın Doğrucudavut doğru demiş. Ne anlattığımızı ne kadar da anlamadığını veya anlamazdan geldiğini, "Ne mutlu Türküm Diyene" gibi bir Atatürk milliyetçisi bir içeriği "ya sev ya terket" gibi bir milliyetçilikle aynı kefeye koymak, sizin demokrasiden ne anladığınızı gözler önüne sermektedir... Size tavsiyem, Atatürk'ü okuyun. Ama anlayarak okuyun!

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.