Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Aries

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.270
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

Aries tarafından postalanan herşey

  1. Ak koyun ak bacağından, kara koyun kara bacağından asılır.
  2. Öyle kusurlar vardır ki, büyük yetenekleri meydana getirirler. François de La Rochefoucauld
  3. Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Necmettin Halil Onan
  4. Yumuşak ve sevecen konuş, ve meyvalarını topla. Yaptığım bu..
  5. Aries

    HANIMLAR

    yazının içeriğine azıcık yorum getireyim.. zaman denilen tünel çok hızlı akıp gidiyor.. oynadığım çocuk oyunları dün gibi..Ölüp gittiğimizde ardımızda ne bıraktığımızdır.. Bize sunulan yaşamın ne kadarını değerlendirebildik..
  6. İkincil Tanrılar / Küçük Tanrılar Aldatılmış aşıkların intikamcısı Anteros ve evlilik törenlerinde hazır bulunan Hymene de ikincil tanrılardandır. Her ikisi de Eros’un arkadaşıdır. Zeus’la Hera’nın gençlik tanrıçası olan kızları Hebe de ikincil bir önem taşımaktadır. Hebe evlilik tanrıçasının kızı olarak “ev kızı” imgesini canlandırmıştır. Olympos’ta tanrılara balözü sunan Hebe, daha geç bir zamanda güçlü ve kahraman Herakles’ in karısı olarak tanıtılmıştır. İkincil tanrılardan İris gökkuşağı tanrıçasıdır, o da Hermes gibi tanrıların haber taşıyıcısıdır. Olympos’ta bir de Kharis’ler vardır, bunlar parlaklığıyla bilinen Aglaia, insanın sevincini belirleyen Euphrosyne, bitkileri çiçeklendiren Thaleia’dır. Kharis’ler Zeus’la Eurynomene’nin kızlarıdır. (Eurynome de Okeanos’la Tethys’in kızıdır.) kharis’ler Apollon’un lir’ine uyarak yaptıkları danslarla tanrıları eğlendirirler. Onlar dans ederken arkadaşları Musa’lar şarkı söylerler. Musa’lar dokuz tanedir. Bunlar Zeus’la Mnemosyne’nin kızlarıdır. (Bellek’i simgeleyen Mnemosyne de Uranos ve Gaia’nın kızıdır.) Sanat perileri ya da esin perileri Musa’lar başlangıçta ayrılmaz biçimde ortak bir kişiliğe sahiptiler. Sonraları işlevleri ayrılmıştır. Kleio tarih, Euterpe lirik şiir ve müzik, Thaleia komedi, Melpomene trajedi, Terpsikhore dans, Erato aşk şarkısı, Polymnia lirik şiir, Urania gökbilim, Kalliope güzel konuşma perisi olmuştur. İkincil önem taşıyan tanrısal kişiliklerden biri de evrenin düzenini simgeleyen Themis’tir. Hukuk ve adalet tanrıçası Themis, Uranos’la Gaia’dan olmadır, öğütleriyle Zeus’a yardımcı olmak gibi güç ama önemli bir görevi yüklenmiştir. İşlevine uygun olarak ağırbaşlı bir kız diye tanıtlanmıştır. Zeus’un öğütçülerinden biri de Zeus’la Themis’in insani adaleti simgeleyen kazıları Dike’dir. Bunlardan başka ikincil tanrılar arasında yer alan Nemesis intikam tanrıçasıdır, haklı öfkeyi simgeler ve yunan dünyasında en geçerli kurallardan biri olan ölçülü olmak ve ölçülü davranmak kuralını geçerli kılmakla yükümlü gibidir. Ölçüsüz kişiler Nemesis’in gazabına uğrarlar. Aidos, dinsel saygıyı simgeler. Yeryüzünün Küçük Tanrıları Bir de yeryüzünün küçük tanrıları vardır. Bunlardan “İyi Tanrıça” diye adlandırılan Demeter buğday tanrıçasıdır, bereket ve toprak tanrıçasıdır. Kronos’la Rea’nın kızıdır. Eleusis prensleri arasında yerleşen ve Eleusis’te bir tapınak kuran Demeter bu prenslerden Triptolemos’u kendisine yardımcı seçmiştir. Triptolemos dünyayı dolaşarak insana tarımın inceliklerini öğretir. Şarap ve bağ tanrısı Dionysos da küçük tanrılardandır. Bazı kaynaklara göre sonradan tanrı olmuştur. Bu belirleme belki de şaraba ve sarhoşluğa karşı hoşnutsuzluğu ortaya koymaktadır. Bazı kaynaklara göre Dionysos Zeus’un ve Semelle adlı Thebai’li bir kadının oğludur. Tüm tanrıların annesi de babası da tanrıyken onun babası tanrı annesi insandır. Zeus, Semele’yi çılgınca sevmiştir. Bu büyük sevgi içinde Zeus bir gün semele’ye dile benden ne dilersen der. O da Zeus’u tüm görkemiyle yıldırım tanrısı biçiminde görmek istediğini söyler. Zeus onun isteğini yerine getirir, ama o zaman yıldırımlar Semele’yi öldürür. Semele o sırada gebedir. Zeus ana karnındaki bebeği çekip alır, doğum günü gelene kadar onu Hera görmesin diye kasığında saklar. O zaman Hermes onu kaçırır ve Nysa’daki Nymphe’lere bırakır. Bu Nymphe’ler Hydes diye bilinen periler olmalıdır. Periler Hera’dan çekindikleri için bebek Dionysos’u İra’ya bırakırlar. Zeus da Nymphe’leri yıldız yapıp göklere yerleştirir. Dionysos şarap ve bağ tanrısı olduğu kadar üreme tanrısıdır, dünyanın her yerinde insanlara üzüm yetiştirmeyi öğrettiği gibi kendi gizlerini de öğretmiştir. Arkadia çobanlarının tanrısı Pan da küçük tanrılardandır. Hermes’in oğludur, sevinçli ve gürültücü bir tanrıdır, yarı hayvandır, boynuzları vardır, keçi ayaklıdır, çobanların koruyucusudur. Pan eşsiz bir müzikçidir kavalıyla en güzel ezgileri çalar, orman Nymphe’leri dansederken onlara arkadaşlık ve eşlik eder. Her yırtıcı ortamda, dağlarda tepelerde, ormanlarda görünebilir. Hep aşk içinde yaşar, gönlünü her zaman bir başka Nymphe’ye kaptırır. Aşklarına karşılık bulamaz. Kuyruğuyla, yamuk burnuyla çok çirkindir. Pan’ın bazen oğlu bazen kardeşi olarak belirlenen Silenos suları simgeler. Her zaman sarhoş dolaşan sevinçli bir ihtiyardır. İri yapılıdır. Yürüyemeyecek kadar içtiği zamanlar eşeğiyle dolaşır. Pan gibi küçük boynuzlu, küçük ayaklı keçiler biçiminde tanıtlanan Satyros’lar; güzel, sevimli kadınlar olarak tanıtlanan dağ cinleri Oreades’ler; orman ya da ağaç perileri Dryas’lar; yarı insan yarı at Kentauros’lar; yılanlı başlarında domuz dişleri taşıyan canavar Gorgona’lar; belden aşağısı kuş ya da balık biçiminde kötü ruhlu Siren’ler de tanrısal kişilikli varlıklardır. Kaynak:Yunan Mitolojisi
  7. Mustafa Kemal bir temeldir. Bir yöndür. Yapılmış, her şeyi bitmiş bir bina değildir. Onu ancak devam ettirerek, sürdürerek sevebiliriz. Kendisine yeni şeyler, yeni değerler ekleyerek sevebiliriz. Yalnız yüreğimizle değil, aklımızla da sevelim. Mustafa Kemal en büyük zaferini o zaman kazanmış olacak Cemal Süreya
  8. Deniz Gezmiş ve dönemin İçişleri Bakanı Haldun Menteşeoğlu arasındaki diyalog Deniz Gezmiş, yakalanıp Ankara'ya getirildikten sonra İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu ile basının önüne çıkarıldı. Basın mensupları önünde yaşanan dialog şöyledir: - İşte bu pejmürde kılıklı adam, THKO'nun kumandanı imiş, iyi bakın kılığına, kıyafetine, suratına... - Ben THKO kumandanı değil, neferiyim. - Sen kahraman mısın? Deniz Gezmiş - Siz de kahraman olduğunuz için istifa ettiniz değil mi? Siz Demirel'in neferisiniz, ben THKO'nun... (12 Mart muhtırasından sonra Demirel hükümetinin istifasına gönderme yapıyor) Bakan Menteşoğlu - Nereye gidiyordunuz?" Deniz Gezmiş- Devrime... Bakan Menteşoğlu - (Eliyle duvardaki haritada Sivas'ı işaret ederek) Devrim o tarafta mı? Deniz Gezmiş- Senin kafan basmaz bu işlere. Devrimin o tarafı, bu tarafı yoktur, her taraftan gelir.
  9. Zahirenin ambarı sabanın ucundadır.
  10. Bir şey yapmak isteyen yolunu bulur bir şey yapmak istemeyen nedenini bulur. Arap Atasözü
  11. Diktatör bisiklete binen adama benzer, durursa devrilir..! Adolf Hitler
  12. Hiç ellerin taşı bana değmez, ille dostun gülü yaralar beni. Pir Sultan Abdal
  13. Aries

    Prometheus

    Prometheus Prometheus Titanlar soyundandır. Hesiodos’un söylediğine göre; Titan İapetos’la Okeanos’un kızı kleymene’nin oğludur. Prometheus’un annesinin adı kaynaklarda farklılık gösteriyor. Annesi bazı kaynaklar Okeanos kızı Asia, diğer bazı kaynaklarda ise yine Okeanos’un diğer kızı kleymenedir. İapetos’un dört tane oğlu olur; Atlas, Menoitios, Prometheus ve Epimetheus’dur. Kardeşlerinden Epimetheus Prometheus’a göre zıt kişilikteydi “beceriksizler şahı”diye anılırdı .Prometheus’un evlendiği karısının adı da yazardan yazara değişir. Genelde Kelaino ve ya Klymenedir. Çocukları ise tufan mitosunda da rol oynayan Deukalion , lykos ve Khimaireus, bunların yanına bazen Aitnaios, Hellen ve Thebede eklenir. Bu dört kardeşinde kaderi korkunçtur . Bunlardan iki tanesi; Menoitios ile Atlas Zeus’a karşı geldiklerinden, diğer Titanlarla birlikte cezalandırılmışlardır. Atlas dünyanın bittiği yerde Hesperidesler’in önünde gök kubbeyi omuzlarında taşıma cezasına çarptırılmıştı. Homeros’a göreyse; Atlas gökle yeri ayıran sütunları taşır . Menoitos’u yıldırımlara çarparak yerin dibine kapatır. Prometheus ile Epimetheus’un ise cezaları başka türlü oldu. Prometheus’u ise bir dağa zincirleterek ciğerini bir kartala yedirtir.Diğer kardeşi epimetheus’un başına bela olsun diye ilk kadını yaratır ve ona gönderir. Bunların ikisi de insanın yaratılmasında önemli rol oynadılar. Zeus’un böyle korkunç cezaları İapetos oğullarına vermesinin nedenini; bu dört Titan oğlunun aldıkları sıfatlardan anlıyoruz. Bu dört Titan’da akıl yönünden üstündürler ve bu üstünlükleriyle övündükleri gibi, sürekli olarak Zeus’a karşı gelirler . Zeus akıl gücünü elinde tutar ve bu gücü başkasında görmesi de onu çok öfkelendirir. Bunun yanında Prometheus sürekli olarak Zeus’un bu öfkesinin körükler durur. Zekasını ve geleceği önceden görme gücünü Zeus’u aldatmak küçük düşürmek için kullanır. NİTELİĞİ İapetosoğulları içinde en akıllı ve en bilge olan Prometheus, Titanların ayaklanmasında kendi soyunun yenileceğini önceden görmüş, kardeşi Epimetheus’u da ikna ederek, Zeus’un yani Olymposlular’ın yanında yer almışlardır. ‘Olayları gören’ , ‘önlemleri zamanın da alan Prometheus zekayı , kurnazlığı, kişilinde somutlaştırmayı da bilmiştir. Athena’nın doğumunda da yer alan Prometheus , ondan uygar bir hayat için ne gerekliyse hepsini öğrenmiş ve bunu başına gelecekleri bildiği halde insanlara sunmaktan onların yanında yer almaktan çekinmemiştir. Prometheus’un adı önceden gören anlamına gelir. Gaia’nın nasıl ki Kronos’un devrileceğini gördüğü gibi, Zeus’un da bir gün oğlu tarafından devrileceğini bilir. Fakat bu sırrı Zeus’a söylemekten kaçınırdı. PROMETHEUS’UN ATEŞİ ÇALMASI Zeus ölümlüleri ve onların koruyucusu Prometheus’u cezalandırmak amacıyla, ve bir daha etlerini pişirmesinler diye ateşi saklar. Ne var ki, kurnaz prometheus Zeus’u bir kez daha kandırır. Olympos’a çıkar, orada güneşin alev alev yanan tekerleğinden bir kıvılcım çalar ve bunu bir rezene kabı içine koyarak ve insanlara götürür. Başka bir anlatıma göre Prometheus ateşi Hephaistos’un ocağından çalmıştır. Zeus, ateşi tekrar insanlarda görünce daha çok öfkelenmiş. Hem insanları Hem de kendisine karşı gelen Prometheus’u cezalandırmak için yeni çareler düşünmüş. PROMETHEUSUN CEZALANDIRILMASI Zeus ateşi çalıp insanlara vermesinden dolayı, Prometheus’u korkunç bir cezaya çarptırdı.Onu zincirlerle Kaukasos dağında kayaya bağlatarak, kara ciğerini Ekhidna ile Typhondan doğma bir kartala yedirtti. Kartal her gün gelip karaciğerini yiyiyor, ve yenilen ciğer her gün yeniden oluşuyordu. Bu konuda Hesiodosta olmayan detayları Aiskhylos’un anlattıklarından öğreniyoruz3. Zeus’un geleceğiyle ilgili bir sırrı yalnızca Prometheus biliyordu. Zeus bir kadınla evlenecekti. Bununla çiftleşmesinden doğacak çocuk, Zeus’un egemenliğine son verecekti. Zeus bu cocuğun kimden olacağını öğrenmek ve gelecekte de tahtını koruyabilmek için Prometheus’un ciğerini yiyen kartalı öldürmesi için Herakles’i gönderdi. Herakles, Ekhidna ve Typhondan doğma kartalı bir okla öldürdü. Zeus oğlunun bu başarısından çok memnun olmuştu. Prometheus’u yeniden tanrılar katına kabul etti . Başka bir anlatıya göreyse herakles sadece kartalı öldürdü. Fakat Prometheus’un zincirlerden kurtulması için tekrar ölümsüz olması gerekmekteydi. İşte bu sırada Kentaurlarla Teselyanın efsanevi halkı Lapitler arasındaki savaşta, yanlışlıkla Herakles’in okuyla yaralanan Kentauros Kheiron, bu acıdan kurtulmak için ölmek istedi. Ölümsüz olduğu için ölümsüzlüğünü kabul edecek birini bulması gerekiyordu. Prometheus bunu kabul etti ve onu çektiği acılardan kurtardı. Kendiside tekrar özgürlüğüne kavuştu ve ölümsüz oldu. Prometheus bildiği sırrı açıkladı; Zeus, Nereus kızıTthetise gönül vermişti. Bu birleşmeden doğacak çocuk, babasından daha güçlü olacaktı. Zeus’u tahtından indirecekti. Bu sırrı öğrenen Zeus, Thetis’i bir ölümlüyle evlendirmeyi ister. Thetis ise kendisine eş olarak seçilen Peleus’la evlenmemek için, deniz kızlarına has yeteneklerini kullanarak, kılıktan kılığa girdi. Fakat sonunda Peleus’la evlenmeye razı oldu. Peleus’la Thetis, Olyposta, tanrılar sofrasında yapılan evliliklerinden, daha sonra Akhilleus doğdu. PANDORA Zeus Prometheus’dan sonrada, onun suç ortağı olarak gördüğü, erkekleri cezalandırır. Onlar için kötülük kaynağı olarak gördüğü kadını yaratır. Zeus, tanrıçalara benzer görünümde çekici kılmasını ve topraktan su ile yoğurmasını Hephaistosa buyurur. Athena bedenini uyumlu olarak süsler. el işlerini, kumaşlar, dokumasını öğretir. Ve süslü kuşağını beline sarar. Afrodithe yüzüne dayanılmaz arzu ve zarafet serper. Kharitler boynuna altın gerdanlıklar takarlar, horalar çiçeklerle saçlarını donatırlar, haberci Hermes ise ona şeytani bir zeka ve kandırma becerisini üfler, ayrıca konuşma yetisini de verir. Son olarak kıza can versinler diye Zeus, dört rüzgara esmesini söyledi. Bu yaratılan kadına “bütün tanrıların armağanı” anlamına gelen Pandora adının verirler. Zeus Pandora’ya kapalı bir kutu vererek, Epimetheus’a gönderir. Prometheus daha önceden kardeşini, Zeusdan hiçbir armağan almaması konusunda uyarmıştır. Epimetheus kardeşinin öğütlerini dinlemedi. Pandora’nın çekiciliğine karşı koyamadı ve onunla evlendi. O zamana kadar insanlar, kötülüğü, hastalığı, sıkıntıyı bilmiyorlardı. Yeryüzüne, bütün kötülükler bir kutunun içinde gönderilmişti. Tek yapılacak hata kutunun açılması olacaktı. Pandora’da merak edip yanında getirdiği kutuyu açınca; acılar,dertler, hastalıklar ,yaşlılık, kıskançlık, delilik, ahlaksızlık ,açlık yeryüzüne yayıldı. Kutudan tam umut dışarı çıkmak üzereydi ki, Pandora kutuyu kapattı.Kutuya sadece umudu sokabilmişti. Umut hala insanlara, kötülüklere karşı durma, acılarını hafifletme cesaretini veriyor. TUFAN Pandora’nın yaratılması ve yeryüzüne gönderilmesinden sonra, insan soyu çoğalmaya başlar. Beraberinde kötülüklerde çoğalır. İnsanlar tanrılara yüz çevirirler. Zeus, insan ırkını suyla yok etmeye karar verir. Islak kanatlı yelleri sarar ortaya, ırmaklar, dereler, hızla ağaçları, hayvanları, insanları, evleri sürükler. Denizler birbirine karışır. Sonunda tanrı sakinleşince bir kayıktaki kadınla erkeği fark eder; Prometheus’un oğlu Deukalion’nu ve Epimetheus’la Pandoranın kızı Pyrrha’yı tanır. Onları Parnassos’a, su yüzeyinde görülen tek dağa yönlendirir. İkisi de, tanrılara şükrederler. Themis onlara, annelerinin kemiklerini alıp omuzlarının üzerinden atmalarını söyler. Deukalion, bu sözlerden anladığı; her şeyin anası olan yerin kemiklerinden, taşların kastedildiğini anlar. Deukalionun attığı taşlardan erkekler Pyrrha’nın attıklarından kadınlar türer. * * * Olympos tanrılarının kuvvet ve kudretine karşılık Prometheus’da kurnazlık ve zeka vardı. Titanların meşhur isyanları sırasında tarafsızlığını muhafaza etmiş ve baş kaldırmamış bir Titan oğlu olarak Zeus’un gözüne girmeyi başardı. Zeus onu Olympos’a ölmezler arasına aldı. Oysa o Zeus ve arkadaşlarına karşı kalbinde kin besliyordu. Bu nedenle Tanrıları inkar edecek, hiçe sayacak, işleyeceği kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın başına bela olacak bir mahluku insanı yaratarak dedelerinin öcünü almayı planladı. Prometheus’un ilk insanı su ile değil kendi gözyaşı ile yoğurduğu balçıktan yarattığı söylenir. İnsan belki de bu yüzden tabiatın en aciz mahlukuydu, kendisini koruyacak hiçbir şeyi yoktu. Fil gibi kuvvetli hortumu, aslan gibi pençesi, kuş gibi kanadı, at gibi koşacak bacakları yoktu. Daha doğuştan ıstırap ve üzüntüler yakasına yapışıyordu. İlk insanlar çiğ meyveler ve kanlı etlerle besleniyordu, güneşsiz oyuklarda barınıyor, sürünerek girdiği mağaralarda geceyi geçiriyorlardı. Yarattığı mahluklara acıyan Prometheus onları vahşi hayvanlardan korumak ve toprağı sürmeye yarayacak aletler elde etmek için madenleri işlemeyi öğretmek ve ateşi vermeyi düşündü. İçi baştan başa oyuk fakat tutuşabilir bir özle kaplı olan Ferule’den (Şeytantersi Ağacı) bir dal aldı ve Lemnos Adasına gitti. Hephaistos’un (Ateş Tanrısı) alevler saçan ocağından kızgın bir kıvılcım çaldı. Elindeki sopanın özünün içine sakladı, kendisi de bir siyah bir de beyaz atın arasında tutunarak görünmeden kaçmayı başardı ve onu ilahi bir armağan olarak insanlara götürdü. Derler ki o günden sonra ateş (akıl) beyaz ve siyahın enerjisini almıştır, onunla aydınlık da yaratılır karanlık da. O günden sonra insanlar ateşin yardımıyla daha iyi yaşamaya başladılar. Yiyecekleri pişiriyor, soğuk havalarda ısınıyor, karanlık mağaralarda çıralı odunları yakarak aydınlanıyorlardı. Zamanla zavallılıklarını unutarak, kendilerini tanrılarla eşit görmeye başladılar. Zeus bunların olacağını bildiğinden insanlığı kutsal ateşten mahrum bırakmıştı. Kendi haberi olmadan ateşi çalan ve insanları şımartan Prometheus’a çok kızdı ve onu Kafkas Dağlarının en yalçın tepesine gönderdi. Hephaistos’u (Yanardağların, ateşin, sanayinin tanrısı/ Aphrodite’in eşi) çağırarak bu saygısız Titan’ı bir kayaya çaktırdı. İlahi demirci istemeyerek de olsa Zeus’a boyun eğdi. - Ey Prometheus dedi. Bu çekiçleri ve bu zincirleri görüyor musun? Bunlar senin bahtsızlığını ve benim sonsuz üzüntümü hazırlayacaklar. Seni bu vahşi kayaya çivileyeceğim.Artık sen buradan hiç insan sesi işitmeyeceksin, teselli ve acımak sana yüzünü göstermeyecek, güneşin kızgın ışınlarıyla kuruyarak vücut çiçeğin solacak. Çok sonra gece yıldızlı mantosunun altında geldiğinde sen kalbinde bitmez acılar bulunan bir keder nöbetçisi, bu korkunç yerde, hiç dinlenmeden, uyku nedir bilmeden, dizlerini bükmeden yalnız başına kalacaksın. İniltilerini insafsız kayalardan başka duyan olmayacak. Boş yere feryat edeceksin. Bunları söyleyen Hephaistos bahtsız Prometheus’un ayaklarına, kollarına kırılmaz zinciri geçirdi, sağlam kayaya çaktı. Bununla da bitmedi. Her sabah kocaman bir kartal geliyor ve süzülüp Prometheus’un ciğerlerini yiyordu. Sivri tırnaklarını göğsüne batırıyor, ciğerini didikliyordu. Akşama kadar onun yediği ciğer, gece sabaha kadar tekrar eski haline geliyor ve işkence aynen devam ediyordu. Bu işkence 30 sene sürdü, sonra Zeus onu affetti ve ölmezler arasına aldı. Başka bir mite göre de Prometheus heykel yapmasını bilen bir Titan’dı. sadece bir insan değil birçok adamlar yapmış ve onlara can vermişti. Atölyesinde kollar, bacaklar, gövdeler, kafalar, kalpler yapıp, birbirine ekleyerek tamamladığı heykelleri raflara diziyordu. O sırada Dionysos (Şarap Tanrısı) atölyeye geldi, çok çalıştın yoruldun, biraz dinlenip içelim dedi. Prometheus atölyesine döndüğünde sarhoştu. Bu yüzden bazı hatalar yaptı, küçük bir gövdeye koca bir baş, iri bir gövdeye ait olan kolları küçük bir gövdeye taktı. Derler ki hayatta koca başların, uzun bacakların, düzensiz vücutların sebebi de Prometheus’un sarhoş anlarıdır. Yunanlılara göre Prometheus sadece erkekleri yaratmıştı. Kadın o devirde mevcut değildi. İnsanların ömürleri güzel geçiyor, neşe içinde yaşıyor, huzur içinde ölüyorlardı. Ne zamanki ateşi elde ettiler, gururlanıp Tanrılığa soyundular. Madenleri eritip silahlar yaptılar, birbirlerini boğazladılar, Prometheus’un verdiği seytani zekayla erdemlerini kaybedip, kabalaştılar, bütün iyi huyları kalplerinden kovdular. Manevi bir sefalete düştüler. Eğer Prometheus aklın sembolü olan ilahi ateşi Tanrılardan çalıp insanlara vermeseydi, bu mahluk bu kadar sefil olmayacaktı.(Belki akla ikna olup aşkı üzenler Tarkan’ın şarkısındaki gibi o zaman da akıl değil huzur istemeliydiler kim bilir!) Prometheus’un kurnazlıkla çaldığı akıl onları şımartınca Zeus yalnız erkeklerden ibaret olan bu yüzsüz ve terbiyesiz mahlukların başına bela olarak kadını gönderdi. Zeus usta bir Tanrı olan Hephaistos’u çağırdı ve ona kadını yaratmasını emretti. Hephaistos balçığı su ile yoğurdu ve eşi Aphrodite’i model alarak ilk bakirenin vücudunu yaptı. Heykel bitince onun kalbine ruh yerine Prometheus’un çaldığı ateşten bir kıvılcım koydu. Bütün tanrı ve tanrıçalar ona bir şeyler armağan etti ve ona Pandora (bütün armağan) ismini verdiler. Aphrodite güzellik, Hermes hıyanet ve aldatıcı sözler, Zeus da esrarlı bir kutu armağan etti ve ona bu kutuyu asla açmamasını söyledi. Zeus Pandora’yı Prometheus’un kardeşi Epimetheus’a hediye olarak gönderdi. Her ne kadar Prometheus kardeşine Zeus’tan gelen hiçbir hediyeyi kabul etmemesini söylediyse de Pandora’nın güzelliğine hayran olan Epimetheus onu alıp insanların arasına götürdü. Pandora dünyaya gelir gelmez sabırsızlık ve merakla “Acaba kutunun içinde ne var?” diyerek kapağını açtı. Kutunun içinden hastalık, keder, yalan, riya, şehvet, insanların felaketini hazırlayan ne varsa fırlayıp kuşlar gibi uçuşarak dünyaya yayıldı. Pandora hatasını anlayıp kutuyu kapattı ama geç kalmıştı, bu arada insanları yaşatacak, teselli edecek “ümit” de kutunun içinde kapalı kaldı. Zeus ilk kadınla birlikte tüm fenalık ve ıstırapları da dünyaya göndermişti. Buna rağmen Zeus’un kini sönmedi. Bir tufan çıkararak insanları boğarak öldürmek istedi. Fakat kurnaz Prometheus bir kayık yaparak kendi oğlu olan 1 erkek (Deukalion/ dindar insan) ve 1 dişiyi (Sofi /dişil enerji, insanlığın ulaşabileceği son nokta, 7.mertebe/Zeus’un Meliades perilerinden olma kızı olduğu söyleniyor.) bu kayıkta saklayıp tufandan kurtardı. Derler ki tufandan kurtulan Deukalion Zeus’a bir kurban kesmiş, o da kendisine yalvaran bu dindarı ve eşi olan öz kızını affetmiş ve ilk adağını yerine getireceğini söylemiştir. Deukalion insanlığın tekrar yaratılmasını istedi. Zeus Themis’i (adalet tanrıçası) çağırdı. Themis “başınıza birer örtü sarınız, kemerlerinizi çözünüz ve yerden aldığınız taşları arkanıza atınız” dedi. Deukalion’un attığı taşlar erkeklere, Sofi’nin attıkları ise kadınlara dönüştü. Onlar 2. defa taştan yaratıldıklarından her şeye katlandılar. İşte Prometheus ve insanlığın masalı… Masallar , Evrensel ve sonsuz, yersiz yurtsuz ve Sahiplenilemeyen, İnandığınız sürece olan… En cesur, en ümitli zamanlarımız değil miydi Çocukluğumuz? Unuttuk, uzaklaştık, Büyüdük! Oysa hep yanımızda değil mi? Periler, cadılar, kurnaz tilkiler, hain kurtlar, Şaşkın kargalar, haramiler, krallar, kraliçeler, Prensler,prensesler… Herkesin her şeyin masalı yok mu? Birinin masalıdır belki aslolan yaşam da! Biz de o masalın kahramanları… Ancak masallara inananların bildiği gibi, Tüm masalların ortak yönü sonucudur! Kaynak:Yunan Mitolojisi
  14. Aries

    HANIMLAR

    sen herşeyi bir arada yürütensin lenntos evin kadar kendine ayırdığın zaman da süper.. bu enerjiyi anne ve babamızdan mı aldık dersin ev işi anneden faal yaşamak babadan olduğu kesin ... çok güzel bir yazı yüreğine sağlık
  15. Aries

    Ben gidiyorum.....

    Güzel haftasonları diliyorum
  16. öğleden sonra olmayacağım benim çiğdemimi ayırın boyozdan sonra ellerinizi yıkayıp peşkire silebilirsiniz
  17. çayın yanına salatalık domat doğramadan olur mu? çayıda bir kerelik kupadan içelim bardacığı çok severim
  18. katılıyorum bunu çok beğendim
  19. "Neden kadınlar askere alınmıyor"u savunanlardanım
  20. Adnan Menderes ile doktoru arasındaki diyalog İdam kararı alınmış Adnan Menderes ile doktorları arasındaki 17 Eylül 1961 sabahı yaşanan prostat kontrolü tartışmasının metni: * Ord. Prof. Dr. Sedat Tavat : Şöyle bir umumi muayene edelim * Komutan : Utanmayın, utanmayın * Dr Tavat : Efendim bir şey unutmuşuz. Prostat muayenesi yapalım da * Menderes : Efendim? * Dr. Tavat : Prostat muayenesi yapılacak * Menderes : Yok bir şey * Dr. Tavat : Ama bu lazım * Menderes : Nasıl olacak bu? * Dr. Tavat : Şey ile, eldivenle. Prostatta bir şişlik filan var mı? * Menderes : Yapamıyorum yani * Dr. Tavat : Bir defa müsaade edin de efendim, çünkü sonda ile almışlar idrarınızı. Pantolonunuzu çıkartın..Yatağın üzerine bu şekilde durun, çok rica ederim, çok rica ederim. * Menderes : İstirham ediyorum, utanıyorum * Dr. Zeki : Eğilin efendim, eğilin, eğilin ellerinizi yatağa koyun!
  21. Misk yerini belli eder. Aksoy, Ömer Asım (1995). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2 Deyimler Sözlüğü. İstanbul: İnkılap Kitabevi.
  22. Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam :"bu köprüyü geçip bana gelir misin?" İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın... Friedrich Nietzsche
  23. Düşünmek ve söylemek kolay,fakat yaşamak, hele başarı ile sonuçlandırmak çok zordur. Ziya Gökalp
  24. Aries

    GÜNAYDIN

    Günaydın
  25. Aries

    Yuvayi disi kus yapar

    Birbirlerini tamamlayan olgular her zaman eşittir insan da dahil olmak üzere... Çok güzel değinmişsin,yüreğine sağlık enişte
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.