Zıplanacak içerik

birvarmışhiçyokmuş

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

birvarmışhiçyokmuş tarafından postalanan herşey

  1. N O T : Hani o Çekim Kuvveti yoktur zannettiğiniz, Çekirdek ve Elektronlar varya, İşte sizler gibi, Çekim Kuvveti olmadığını düşünen ve de birbirlerinden ayrıştırılabileceğine inanan Bilim Adamları ; Çekirdek ve Elektronların arasındaki Çekim Kuvveti ni nötrilize etmeye çalışırken. Bugün Atom Bombası nı bulmuş olmak gibi talihsiz bir icad ile tarihe geçtiler. Saygıdeğer, ve Azimli, ve Zeki Arkadaşlarım dikkat etsinler. Kader de böyle bir DAHİ olmak ta olabilir... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  2. EVET ; O mağrur kişi ise Münkir dir O mütevazi kişi ise Mümin dir O sağ yol ise; Cadde i İman dır O sol yol ise; Dalalet i İnkar dır O Kanun lar ise; Emri İlahi dir O Kanunsuzluk ise; Red di İlahi dir O kazalar ise, Zulümat ve İntiharlardır O feryadlar ise; kimsesiz ağlamalardır O Emniyetli seyehat, Huzuru İslami dir O Vahşet yolculuk; Gayesiz Yaşamak tır O Uyarıcılar ise; Peygamberlerdir O ikaz ediciler ise; Asfiya lar dır O Tabela ve Yazı lar ise; Kuran ı Kainat tır O Emniyet Mensubları ise; Melaikelerdir Ve böylece sürer, gider. İŞTE EY YOLCU ; Önünde uzanan, İki Yol ; Seçim Senindir. İster Emniyet ve Huzuru nu, İster Rahat ve Keyifi ni, İSTEDİĞİNİ SEÇ. TERCİHİNE RAZI OL... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  3. EVET Arkadaşlar bu gece huzurlu ve rahat bir uyku uyuyacağım. Artık Anlaştık Değilmi..? Benim bilimsel deneylerle ahiretin varlığını ispat etmeye çalışmadığımı, İnsan da ki Tüm duygu ve his lerin denylenemez fakat inkar da edilemez, ve de ispat edilebilir olduğu gibi, Evet tıpkı bunun gibi , benim de bu yolla AHİRET İ İSPAT etmeye çalıştığımı herkes anladı değilmi..? Lütfen ; bunu da kabul etmediğinizi, hatta bir Müslüman ın ispat a çalıştığı hiç bir şeyi de kabul etmeyeceğinizi söylemeyin, olurmu. Teşekkür Ederim. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  4. Sevgili XPRENSESX; Kormayınız ve de Ümitvar Olunuz. Cenab ı Hak ; ''Rahmetim Gazabımı Geçti'' buyuruyor, müteessir olmayınız, bilakis müsterih olunuz ; Ve biliniz ki ; Sizi gören, Sizi duyan, Sizi anlayan biri var, Ve O Zat size şahdamarınız dan daha yakın, Ve o zat sizi kabir de bile yalnız bırakmaz, Ve O Zat sizi Cehennem inde yakmak için yaratmadı, Aksine ; O Zat Merhametlidir, O Zat Affedicir, O Zat günahkarı örtendir, O Zat sizi Yaratandır. Taşıdığınız en latif nükteler, Sahip olduğunuz en nazenin duygular, Arzuladığınız en masum beklentiler, O nun tarafından karşılık bulacaktır. Görüyorum ki; Siz o kadar hassas ve o kadar ince ruhlu, ve o kadar sevgi dolu, ve o kadar hüzün dolu, ve o kadar, hüznünüzü yansıtmak yerine gülücük ler saçabilmeyi, başarabilmek arzusu taşıyan bir kişi iseniz ; ve o kadar nazik ve kırılgan ve ama o kadar da güçlü ve cesur görünen bir kişi iseniz, Sizin bu latifeleriniz ancak ve ancak O nun la nihayet bulabilir, O nun la ölümsüzleşebilir... Saygılarımla. Size çok benzeyen aciz kardeşiniz, Doğan Gülbudak
  5. Sevgili NİCLENO, Bu yazı hakkında ki tek yorumum; Kusuruma bakmayın ama; Alakadarlık ve ilişinlik in nerede olduğunu anlamaya çalışmak olmuştur... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  6. Sevgili Dostlarım Esaret ve Din kelimesini aynı cümle içerisinde ve eşdeğer manalar da kullanabilmiş olan , Tüm insanlar adına ve buna cevaben derim ki; öncelikle herkes bilir ve kabul eder ki din insana bir takım sorumluluk, mesuliyet, mecburiyet, belki hatta meşakkat ler getirir. bu gerçek ten yola çıkarak, Ben de derim ki; inanan insanlar; zorluklar, kısıtlamalar, ve mecburiyetler konseptli bir dünya yı, tam olarak şunun için tercih ederler ; Bir misal ve bir darb ı mesel ile bu çelişkili konunun ispatını (gören göz, anlayan akıl ve hür olan vicdan sahiplerine) ilan ediyorum ; iki adam düşünün bir seyahate bir yolculuğa çıkmışlar, ikiside dost ve arkadaş, bunlar önceleri her konuda hem fikir olarak birlikte yürür ve seyir ederler, lakin bu durum bulundukları caddenin ikiye ayrılıp, kendilerini, sağ ve/veya sol istikametteki iki ayrı yoldan oluşmuş bir yol ayrımına gelmeleri ile son bulur. ikiside kendi akıl ve duygu ları ile bir tercih yapmak zorundadır ve öyle de yaparlar. Gayet mağrur, ve aklına güvenen, ve kendine yine kendini örnek alan, ve gayet derece de ilme irfan a ehemmiyet verdiğini her fırsatta dile getiren, diğerine ''sen hiç bir mesele için düşünme, ben ikimiz için de düşünüyorum, sen beni takip etsen bile sana yeter'' diyebilecek kadar özgüven sahibi olan ikinci arkadaş yoların ikisini de inceleyip, araştırmasını titizlikle tamamladıktan sonra dedi ki; sağdaki yol da daha girişte sıkıntılar başlıyor; gişeler var sana bir belge yada sicil kaydı vermek için uğraştırıyorlar, hem onu geçsen polisler yada jandarmalara benzer adamlar var düzenli olarak kontrol etmek ister seni durdururlar, hem onu da bırak, heryerde yanıp sönen ışıklar, seni uyaran levhalar, yazılar var, hadi diyelim ki bunlar da dert değil desen, şimdiye kadar anlattıklarımı yapmayana, kaideler uymayanlara ceza bile var, Soldaki yola gelince; Orada bunların hiçbirisi yok, hem zaten gerek de yok, benim kendi aklım fikrim var, ne me lazım benim, kurallar, kaideler, türlü tertip ve düzenlemeler, organizasyonlar, bunlara ihtiyaç dumam, rahatıma bakarım kimse ye de üç kuruş hesap vermem, der. Mütevazı olan, yalnız kendi aklı ve zekasına değil bunlar ile beraber diğer ''Uyarıcı'' ları da dikkate alan, sorumluluk tan kaçmayan, birinci arkadaş dediki; arkadaşım ben sana rağmen sağ yolu seçiyorum der, diğer mağrur akadaşı da; *******, beni dinlememekle sen kendine edeceksin (kendin kaşındın) der ve yolları ayrılır. sağ yola giden adam; gerçekten diğerinin sözlerinin doğru olduğunu görür, bakar ki türlü tertibatlar düzenlemeler var, riayet etme mecburiyeti bulunan kaideler var, devam eder. Ve yolculuğunda tanık olduğu binlerce numuneler, hadiseler ile anlar ki, Bunların hepsi bana önceleri ağır gelmekle beraber meğer; benim, Güven ve emniyetim için, Sağlık ve sıhhatim için, Tedbir ve telkin im için, Değer ve kıymetim için, vardır. Hem, ancak ve ancak, bunlar uygulamacı olanın yani düzeni sağlayanın değil, bilakis benim kendi mefaatim içindir. o kanunları koyan ve uygulayan Zat a teşekkürü bir borç bilir, (ELHAMDÜLİLLAHİ ALA KÜLLİ HAL) der ve yoluna devam eder... Gelelim diğer mağrur arkadaşa; bir müddet tasasız gider, ama sonunda tanık olur, ve görür ki; heryerde başı bozukluklar, kural kaide tanımaz kişilerin sebep olduğu yada bizzat işlediği kazalar, her taraf ta kazalar ve içlerinden yükselen feryadlar, asfalt üzerinde kala kalmış cesetler, ve bunların başına üşüşmüş leş yiyen vahşi canlılar, hiçbir kanunla kendini sınırlandırmak istemeyen, ve hiçbir düzen ile münasebeti mümkün olmayan, insanlardan kurulu, ve çivisi çıkmış denmeyi hakkeden bir yol dur burası. Eyvah der ve anlar ki, meğer; o tertip ve düzen, aslında; o kontrol memurlarının tümü, hakikatte; o uyarıcı, ikaz ve işaretlerin yekünü gerçekte; o taşımaya ve bulundurmaya mecbur edilen yardım çantası dahi o mağrur yolcunun, kendi hayr ı, kendi menfaati için varmış. ve o düzenin Sahib i onu hem pek sever, hem de korur olduğunu anlar. [ Vakit geç de olsa imdat ister ise, medet umar ise yardım gelir, kurallı ve emniyetli olan o sağ yola konulur. yok eğer küfrü-inadi ile ben bilirim, hepsinin üstesinden kendim gelirim, kimseye de ihtiyaç duymam der ise; o zaman, o nun hak edeceği bir son için, arkasından acıma ve şefkat ile bakmak dahi bizim için haddimiz aşmak manasını taşır, layık değildir. ] Şimdi; Akıl, Fikir, Vicdan, ve Şuur sahibi olan, kim çıkıp bunu reddedebilir, bu reddini de kendi aklı ile ispat edebilir. (yalnızca; ''ben böyle derin mevzulardan anlamam, hiç bunlarla uğraşmam, ancak kendi rahatıma keyfime bakarım'' denebilir, ve denecektir) Saygılarımla. kusurları ile müsamma, ve Dualarınıza pek ziyade muhtaç kardeşiniz, Doğan Gülbudak
  7. N O T : (Farklı bir başlıkta, bizzat yanıtladığım bu soru, beni çok etkiledi paylaşmak istiyorum.) (Makale yine şahsıma aiittir.) Bir soru da, Ben den yine (günahkar) Beni sorgular nitelikte ; ALLAH NEREDEDİR...? ALLAH O nu göremeyen gözlerde , Gözbebeği nde dir. ALLAH O nun adını anamayan Dudaklar da , tüm Sözcüklerde, ve Manalar da dır. ALLAH O nun sevgisini hissedememiş, Kalpler de, ve Gönüller de dir. ALLAH O nun sonsuzluğunu kavrayamamış, tüm Akıllarda, ve Düşünceler de dir ALLAH o nun adına sarfedilmemiş, damarlarda dolaşan Kan da dır. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  8. **************** Kıymetli Arkadaşım ; LÜTFEN karşınız daki kişinin, örnek vereceğiniz bilim dali hakkında en azından sizden daha çok kitap okumuş olup olamayacağını, düşününüz. Şimdi demişşiniz ki ; Füze için yerçekimi var AMA Elektron için bu geçerli değildir. İşte bu yüzden hiç durmaz. Bu da sizi çürüttüğümü ispat eder. ÜZGÜNÜM ama bu gerçek değildir ve olamaz. (ALLAH ı ispat ederken kimse beni Reddemez, Çürütemez.) İşte bunun aslında çok basit olan ispatı: Elektron ların yerçekiminden muaf olduğunu , etkilenmediğini söylemişsiniz. Evet, bu doğrudur. Lakin sizi hiç bir şekilde haklı çıkartmaz, beni de yani ALLAH ın ispatını da yalanlayamaz. Dikkat buyurunuz, Elektron lar , yerçekiminden etkilenmez, yerçekiminden çok daha büyük bir çekim kuvveti nden etkilenir. Daha büyük bir cazibe kanunu ile bağlanmış, ve yörüngesine oturtulmuş,ve de sabitlenmiştir. O çekim gücü ise ; Atom un içinde bizzat oluşan, dışarıdan bir etki ya da müdahale ye gereksinim olmaksızın var olan; Çekirdeğin Elektronlara uyguladığı Çekim Kuvveti dir. (Kütlesel Etkileşim) Şimdi siz nasıl olup ta ; bilimsel kelimeler ile süsleyerek yazmış olduğunuz, yine bilimsel yazınız da da gösterdiğiniz gibi ; *********** Yani ( Çekirdek ve Elektron lar arasında mevcut bir çekim ve itim kuvveti olduğunu ) aslında biliyor olması gereken birine, yani yine SİZ e biraz çelişkili bakmamıza sebep oluyor. Yoksa siz de benim gibi KUANTUM dan habersiz mi si niz. Bu sebeple mi ; Bütün bu denklemlere, rasyonel lere, bilinmeyenlere, yüksek analiz lere ihtiyaç duyuyorsunuz, Ve de beni ve de ALLAH ı ; böylelikle RED EDEBİLMEK mümkünmüş zannediyorsunuz. Saygılarımla...Doğan Gülbudak
  9. Sevgil dayı ya, Binlerle sayılan, Teşekkür lerimi Sunarım
  10. Teşekkür Ederim, Sayın xprensesx Bu forumda bulunma nedenim aslında kendimi değil ALLAH ı ispat idi, ve bu niyet ile yola çıkmıştım. Lakin görüyorum ki, karşımdakiler, Fikirlerim ile değil bizzat şahsım ile uğraşıyorlar, (hepsi olmasa da bir kısmı böyle yapıyor.) ALLAH affetsin, ben de kendimi açıklamak için yazılar yazarken, birden kendimi ispat etmeye çalışıyor gibi hissediyorum. inanınız amacım bu değildir, Hatta amacım bir ateist i Hak Yol a yöneltmek ten çok, Bu forumda adı görünmeyen, misafir olan, yada üye olsada, tarafsız olabilen, ortada kalmış birilerini, acaba diyen birilerini, Bir zerre kadar da olsa İman ı anlatabilmektir. Sizi bu nazik iletiniz ve tebriğinizden ötürü asıl ben Tebrik ediyorum. Not:(Bir çocuk Masumiyeti ile İnanç ve Ateizm başlıklı yazımı okudunuz mu? Hissiyat ınıza uygun olabileceğini tahmin ediyorum.) Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  11. Peki Dayı kardeş buna da peki, siz ne söyler iseniz hepsine peki, Niye olmasın, Belki de siz Asrın En Büyük İslam Mütefekkir inden daha doğru biliyorsunuz. O ; On Milyonlarca Müslüman ın ÜSTAD ım, dediği Allame i Cihan Zat yanılıyordur, Lakin sizin yanılmanız mümkün değildir. Belki de biz Sayısı sadece tahmin edilebilecek kadar çok Risale i Nur talebesi; Bizzat size ÜSTAD demeliyiz. En azından ben kabul ediyorum, bundan böyle siz benim (Yedek) Üstad ım sınız. Ama siz in gibi bir üstad a haddimi aşarak, bir tavsiye de bulunuyorum. Ben, şahsım adına değil, bir Ateist karşısında susmak zorunda kalan herkes namına, kendimi bu forumdaki ateistlere meydan okumaya adamışım, ve de meydan okuyorum, Her biri cevaplanamaz zannettiği sorularını , ceplerine sıkıştırıp, uzaklaşmaktan, ya da ''bana ne, ben bunu kabul etmiyorum''demekten başka bir yol bulamıyorlar. Şimdi siz onlar la sanki ittifak içerisinde imiş cesine, bana ; Dünya da sadece bir kaç kişinin cevaplayabileceği soruları şahsıma yöneltip, sonucunun ne olacağını keyif ile izlemek yerine, En azından bir müslüman olarak, mevcut ilminizle bana yardımcı ve müttefik olmuyorsunuz... Tutumunuzu tekrat gözden geçiriniz ve bizim hangi tarafta yer almış olmamız gerektiğini unutmayınız... Saygılarımla Doğan Gülbudak
  12. İşte Saygıdeğer TARAFSIZ dostum dan; Bir tarafsız lık örneği daha; Teşekkür ü bir borç biliyorum. Sevgili Demirefe ; Sorunuzun, hala yanıtlanmadığını düşünüyor iseniz, ya da Bu soruyu öğrenmek amaçlı değilde Şahsımı çürütmek amaçlı sordunuz ise, Bu nu bir kere de siz itiraf edin ve biz de akabinde yanıtlayalım... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  13. Sevgili Demirefe, Bu müthiş sorunuzu ne yazık ki bizzat ben, henüz hiç kimse bana sormayı düşünmeden önce ; Kendi konularımda sordum ve yanıtladım, Lütfen geçmiş yazılarımızı, teveccüh gösterip, okuyunuz. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  14. Sevgili phtygorass öncelikle aramıza hoş geldiniz. Yorumlarınız ile bize katılmış olmanız adına size Teşekkürler imi sunuyorum. Ve şimdi kimsenin benden beklemeyeceği üzere bir İTİRAF ta bulunuyorum ; Ben körü körüne kafamda canlandırdığım algısallık lara inanan bir bağnaz değilim ve de tahakküm ediyorum ; Ve de diyorum ki; Sevgili phtygorass ın tespit ini, ve mantığı nı inkar edemem, ve de aynen kabul ediyorum. Bunun la birlikte kendisinden de anlayış ve objektif lik bekliyorum. Şöyleki; Ben deneylerle bilimsellikle AHİRETİN İSPAT ı var dememişim. Bunu bir şekilde ispat edebilirim demişim. Lütfen yazılarımı okuyunuz. Yine tekrar ediyorum; Ben ; Duyguların, Hislerin, İçgüdülerin ispat edilebileceği şekilde (sadece bu kadar) bilimsel deney ve analizler olmaksızın, AHİRETİ İSPAT EDEBİLİRİM ve de ETTİM. Ben mutlaka AHİRET i ispat etmek için, hamster cinsi bir kobay faresi mi bulmak zorundayım. Ya da en azından, şurada anlaşalım; Eğer yeryüzündeki soyut hiçbir kavram, yani madde olmayan hiçbir şey ispat edilemez diyor iseniz, Öyleyse boşa konuşmuş olmazmıyız. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  15. Üzgünüm, lakin bu konu, değerli ABRAHAM ın benzersiz mükemmellik te ki soruları ile şimdilik tıkanmış görünüyor, Müdahale etmeyi bir vazife biliyorum; Ve yanıtlıyorum ; Sevgili ABRAHAM diyorsunuz ki Sorunuzun yanıtı tam olarak şöyledir ; ALLAH ; o gidilemesi mümkün olmayan, ancak varlığı ispat edilebilen, araştırılabilen, bilinebilen, boyutları, evrenleri şunun için yaratmıştır. ALLAH ; Eşşiz ve Kudreti Sonsuz olandır. Şimdi bu ALLAH ımız, sadece sınava tabi tuttuğu insanlar için bir gezegen, Ve o gezegenin içinde bulunan tüm yaşam formları adına ve ihtiyaç duyabilecekleri nitelikte bir güneş ve bir de ay yaratmış olsa idi. Biz ALLAH ın sonsuz kudretini anlayabilmek, zihnimize biraz olsun sığdırabilmek için, Hangi soruları sorabilidik, Hangi araştırmaları yapabilirdik, Hangi merak ile yola çıkabilirdik. Evet ; ALLAH bu sonsuz evren leri ; yine Kendi Zat ı SONSUZ luğunu anlayabilmemiz için yarattı, O bize sonsuz deliller ile Kendini tanıttırıyor, Sizi Ben Yarattım ve Yine Bana döndürülecek siniz diyor. Ama herkes bunu kavramak durumunda değildir, Ateistler ALLAH var ise ; gelsin bizimle konuşşun, kendini bana bizzat göstersin, biz de inanalım, derken ; Yani ALLAH ı kendini ispat uğruna, yine kendisine inanmamak kaydı ile inkar eden ve tanımayan birine , Kendi Zat ı nı ispat edecek kadar aciz olduğunu sanmak sureti ile, Aslında içinde bulundukları durumu gözler önüne sunuyorlar. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  16. Sevgili dayı en azından doğru olduğunu kabul etmiş olman, Lakin buna rağmen beni kopyacılıkla suçlamana, hitaben derim ki; Öncelikle teşekkür ederim; Benim kopya çektiğimi iddaa etmen, (üzülerek söylüyorum ki Diğer tüm alternatifsizlik içinde ki arkadaşların düştüğü duruma seni de düşürür. Kaldı ki; ben HER SORUYA CEVAP VERİLİR iddaa sındayım ve hiç kimse bunun aksini gösteremedi. Lakin yine de ben baştan bir ÜSTAD ımın olduğunu , benim sadece onun tastikleyicisi olduğumu, zaten söylemişim. Eğer ÜSTAD ım , bu sorunun cevabını hiç düşünmek sizin vermiş ve de açıklamış ise, Benim de O nu tastiklemem, Sizin zannınızca kopyacılık ise, AMENNA derim. Fakat ben kendimi kopyacısı değilde talebesi olarak görüyorum. Yine de size saygı duyuyorum. Siz öyle buyuruyor iseniz öyledir. N O T: ÜSTAD ım tarafından, bu soruya cevap verildiğini, eserleri ve risalelerinde aramak yerine, Hatıralarını konu alan kaynakları (mufassal tarihçe i hayatlar) araştırarak öğrenebilirsiniz.
  17. Sevgili, Notamatik Bu uzun uzadıya yazmak nezaketinde bulunduğunuz, Ve de anlaşılabilir bir şekilde açıklamak zahmetini gösterdiğiniz, sorunuzun yanıtı, oldukça basit ve yalın dır. (Fakat ben de sizin gibi açıklayıcı olabilmek adına, uzun uzadıya izah edeceğim.) Öncelikle ; Adalet nedir, Adaletsiz lik nedir. Adalet; Mevcut olan Hak ve Hukuk Sistemi ne uygunluk, Hakkı gözetmek, Doğruluk. Adaletsizlik; Mevcut Hak ve Hukuk a (Kanun lara ve/veya Sistem Normlarına) uygunsuzluk. Şimdi bu tanımları hepimiz biliyor ve kabul ediyoruz. Öyle ise ; ALLAH ın adalet uygulaması, tabiiki tartışılabilir, lakin bunu yapabilmek için herşeyden önce, İçine ALLAH ı alacak kadar sınırları geniş olan bir HUKUK SİSTEMİ ne ihtiyaç vardır. Yani ; davalı ve davacı durumunda olanları, insanı ve de ALLAH ı iki taraf olarak tartabilecek, İddaa ve savunma makamında onları dinleyecek, ve hüküm verecek bir mahkeme ve mahkeme heyeti kurulması şarttır. Yoksa ; Ben ALLAH adaletine inanmıyorum , demek ki, aslen de ALLAH ADALETSİZ dir, demek, Yani kendini tarafsız bir mahkemenin başında ki, yüce bir HAKİM gibi görmek, öyle zannetmek, Ve de böylece ALLAH a, adaletsiz olarak hüküm vermek; Aynen ve tam olarak aslında aslında bunu yapanın Adaletsizliğini gösterir. Şimdi lütfen tekrar düşünün , ALLAH a tarafsız bir mahkeme kurulmadan, ve yargılanmadan, ADALETSİZLİK hükmü vermek, ALLAH ı buna mahkum etmek. Bizzat adaletsizlik in ta kendisi değilmidir. Adalet; yukarıda da zikrettiğmiz gibi, Mevcut Hukuk sistemine uygusuzluk demektir. Şimdi soruyorum , yeryüzünde ki, insanlık tarihi boyunca, yasalaşmış, ve uygulanmış tüm Hukuk lar, Ya bizzat ALLAH ın, Ya onları yorumlayan ların, Yada onu kaynak edinen lerin , yani insanların Hukuk Sistemleri değilmidir. (Ben Tarih boyunca ateistlerin bir Hukuk Sistemi, Mahkemeleri, Hakim leri, Savcıları olduğunu hiç duymadım, zaten de yoktur ve olamaz) Peki Bizzat ALLAH ın koyduğu, Ya da yine ALLAH ın gönderdiği, Kutsal Kaynak ların orjin kabul edildiği, bir hukuk sistemi, Nasıl ve ne şekilde ALLAH ı muhakeme edebilir, yargılayabilir. Ve sonuçta ALLAH ı ne şekilde mahkum edebilir. Bir şeye HAK diyebilmemiz için önce , eşit ve herkes için geçerli olan bir sisteme ihtiyaç duyulmaz mı. Peki bu Sistem kim yada kimler tarafından kurulmuş ise, Ona tabi olanlarda (hukuk sistemi ni kabul edenlerde) Bu sistemi kuranlara kayıtsız şatsız inanmış ve güvenmiş olmazlarmı. Sistemin içindeki herkes, Sistemi Oluşturan ın ADALETİ ne emin olduklarını göstermiş olmazlarmı. Peki nasıl olur da, bu sistemin içinde ki insanlar, Bu sistemin kendisini, kanunlarını, yasalarını yargılamak sureti ile Sistem Sahibi ne adaletsiz derler. En azından bunu yapmak için o Sistemi kabul etmeyip, dışına çıkmış olmak gerekmez mi. Diyelim ki ; zaten ateist ler bizzat bunun için sistemin dışına çıkıp ateist oldular. O halde ne diye sistemin sahibi olan ALLAH ı yine kendi sisteminin içinde yargılama gereği duyuyorlar. Düşünsenize; bir mahkeme bir zanlı yı , nasıl olur da, yine o zanlı nın kendi mantık ve fikirlerinden yola çıkarak yargılayabilir. Bu ADALET midir. Nihai nokta ya geliyoruz; ALLAH a ; ömür kısalığını ve faklılığını delil gösterek, adaletsiz diyebilmek için önce ; ALLAH ın tüm insan ırkına hitap ederek, Ben bir sistem yaratacağım, ve hepinize aynı süre içerisinde sistem de var olma hakkı vereceğim. Tarzında bir beyan ve idda da bulunması gerekir ki; Biri de ; O na karşı, Sen sözünde durmadın, Bize farklı muamele ettin, ADALET siz sin demek HAK kı na sahip olsun. Yoksa, sanki böyle bir HAK kı ezelden elinde bulunduruyormuş ta, ya da böyle bir HAK ka sahipmiş te, Bu HAK kı, kendisinin elinden cebren ve haksız biçimde alınmış gibi, Feryad edip (haşa) ALLAH a hak dava etmek, ALLAH ı HAKSIZLIK ve ADALETSİZLİK e mahkum etmek , Ancak ve ancak ADALETSİZ liğin ta kendisidir. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  18. Sevgili Notamatik ; Üzülerek söylüyorum ki bu sorunuzu anlamamış bulunuyorum. ALLAH ne zaman (HAŞA) kazma kürek, sille tokat dayak yedi. Siz ce ALLAH Firavun gibi, Nemrut gibi, aslında insan olan ve, kendine Tanrı yım diyen bir kul mu dur. Evet öyledir derseniz ben de değildir derim ve de ispat ederim. İsterseniz önce bunu tartışalım, açıklık getirelim. Sonra ; kim ile güreş tutmuş , hangi musabaka ya katılmış, ya da dövüş teknikleri yetersiz mi olmuş, Bunları tartışabiliriz. Saygılarımla.
  19. öyle ise ne duruyorsunuz, sizi kim tutuyor, bunu neden 1 haftadır yapamıyorsunuz, Benim ispatımı beğenmiyen biri olarak neden sizde ispatlarım dediğiniz AKLINI zı ispat edemiyorsunuz. Yine kedi ye mi döneceksiniz , Ben kediden farklıyım demek ki akıl lıyım mı diyeceksiniz..? Saygılarımla.
  20. Sevgili TARAFSIZ diyorsunuz ki ; bu kadar bile bir veri yokken sizin ahiretin ispatını reddedilemez şekilde yapmanız, gerçekten hayalden öteye gitmez, gitmedide zaten ! Çok basit bir soru, Diyelim ki; benim ispatım hayal den öteye geçemez. Bunu kabul etsek dahi; Bir insan, yani bizzat ben, HAYAL imi ispat edemezmiyim. İlla da başa dönüp HAYAL ine de bize DENEY lerle ispat edebilirsiniz, yoksa bunu bile İNKAR ederim mi diyeceksiniz. o kadar da değildir artık. Artık en azından bunu söylemeyeceğinizi umuyorum. Demek oluyor ki benim HAYAL den öte geçemeyen İSPAT ım; HAYAL in de var olduğu gerçeği gibi bir geçekmiş. Yani deneyler yapmıyor olsam da bir İSPAT mış... Saygılarımla
  21. Teşekkürler, Size katılmamak mümkün değil nihayet aklınızı deneylerle ispat edemeyeceğinizi kabul ettiniz, İtiraf ediyorum, biraz uğraştırdınız ama, sonunda bir yere varabildik, ikimiz de anladık ki, Somut kavramlar bilimsellikle ispat edilir, Soyut kavramlar orantı kurarak, ya da algısallık la ispat edilir. Muhtemelen şimdi, günlerce sürecek bir tartışma daha başlayacak aramızda. Somut ispat edilir, ama soyut ispat edilmez diyeceksiniz tahminimce. (yanılıyorsam düzeltin) Ben farklı bir şey demiyorum ki , İspat edilemeyeceğine, bilimsellik yolu ile olmak şartı ile katılıyorum. Yani bilimsel olarak mümkün değildir diyorum. Şimdi anlaştıkmı (anlamıyorum ya, neden bir müslüman la bir ateist anlaşamazlar bir türlü anlamıyorum inanın) Zaten ben hiçbir yerde işte size deneyler le kanıtlanmış olarak AHİRET İN İSPATI demedim ki. Tıpkı sizin aklınızı bilimsellikle ve deneylerle ispatlayamıyor ama bunu bir şekilde izafi ve felsefi kavramlarla açıklayabiliyor olmanız gibi, Ben de AHİRET i aynen bu şekilde ispatlıyorum. Yoksa bunu yapabilmek yalnızca sizin imtiyazınızda mı..? Ben sizin yapabiliyor olduklarınızı yapabilmekten bir şekilde mahrum mu ediliyorum. (İbrahim Tatlıses in dediği gibi BEN İNSAN DEĞİLİMİYİM) (inanın benim bu tartışmanın sonunda biraz da gülmeye ihtiyacım var.) Saygılarımla.
  22. NOT:(lütfen sadece bir deneme, bir hikaye olarak okuyunuz.) Bir çocuk düşünün ilk adımlarını sıralamış, evde bir bayram havası. Belkide bu yüzden olsa gerek baba bir kutlama havasıyla ailesini gezmeye belkide pikniğe götürmeyi düşünüyor. Çocuk ev dedikleri ve onun için heryer anlamını taşıyan bina dan, ilk kez dışarı çıkacak ve dünyayı güneşi, bir çınarın hışırdayan yapraklarını, kuyruğunu yakalama peşine düşmüş, sonunda pes edip avucunu yalamakla meşgul bir kediyi,duraktan yolcularını almış, hızla geçip giden uğultulu metal yığınlarının arkalarında bıraktıkları pis kokulu siyah dumanları, bakkalların kapı önüne taşıdığı dondurma dolaplarının ne kadar renkli hoş ve kendisinden biraz daha büyük çocukların resimleri ile süslendiğini, kısaca bizim dünyamızdan kendi gözüne takılan enstanteneleri algılamak büyük bir keyif kaynağı. Tıpkı babasının güzel bir yemeğin ardından içtiği nescafe nin tadını aldığında yüzünün aldığı şekil gibi, gülen insanlar da var burada, annenin babaya kızıp sinirlendiği anda ki halini andıran insanlarda. Uzun sürmesine rağmen neşeli bir yolculuk sonunda bir mesireliğe piknik yapmaya gelmiştir aile.Çocuk hiç görmediği kadar büyük kocaman bir maviliğe kendini kaptırmış bakıyor.Evet deniz bu. Birlikte deniz kıyısına iniliyor biraz sonra, başlarda ilgi ne kadar çocukta idiysede şimdi anne ve baba denizdeler güneşin ve suyun tadını çıkarıyorlar. Çocuğumuzsa tek başına onları izliyor, ama ne kadar izleyecekki? Etrafı ile ilgilenmesi gerekiyor onun nede olsa kristof kolomb için bile amerika bu kadar çekici değildi. etrafta sarı renkli birazda sıcak kumlar var her yerde,kumların seyrelmeye başladığı yerde ise küçük mıcırlar, istiridye kırıkları başlıyor. Biraz daha ilerde çakıl taşları var bir sürü renklere karışmış. ve tabiki dalgalar onları önce ayağına değdirip sonra çekiyor içine, gıdıklanıyor ayağı hoşuna da gidiyor bu. epey geçti vakit, artık hepsine aşina. biraz sıkılıyor biraz da merakdan olsa gerek emeklemeye başlıyor, bazende adımlama gayreti gösteriyor. artık o na göre uzak sayılacak bir yerde, anne baba ise hala denizin tadını çıkardıklarına inanmıyor olsa gerek. Birşey oluyor.Çocuk biraz önce görüp aşina olduğu tablodan çok daha farklı bir manzara ile karşı karşıya. Evet evet kapısı pencereleri hatta kuleleri bile olan kumdan bir kale bu. Belki biraz daha uğrasılsa küçük bir şato bile olabilirmiş. işte herşey burada başlıyor.Ve çocuk hiç merak etmediği kadar birden çok soruyu merak edip düşünmeye başlıyor BU NEDİR, NEDEN VARDIR, NEREDEN GELMİŞ, NASIL OLMUŞ, NE ZAMAN OLMUŞ, VE KİM YAPMIŞTIR... Sanırım hepiniz anladınız artık hikayenin neresine geldiğimizi ; Bir varlık, bir İnsan, bir Çocuk olurda, nasıl bu sorulara kayıtsız kalabilirdi, ve kalamadıda. Bir gün kendisinin herşeyiyle, tüm sistemleriyle, tüm hissiyatı ve düşünceleriyle, tüm gizemleriyle ve sadeliği ile, o kaleden daha güzel daha harika, daha çekici, daha dikkate değer olduğunu anladı. Ve o soruları kendine sormaktan kaçamadı. BEN NEYİM, NEDEN VARIM, NEREDEN GELDİM, NASIL VAR OLDUM, NE ZAMAN VAR OLDUM. ve , KİMİN VARLIĞIYIM. Belkide hikayedeki o çocuk kadar meraklı bir çocuk büyümüş, çocukları olmuş, Sorularına yanıt aramış, Bulduğuna inanmış ve Şu an gözyaşlarına rağmen bu yazıları yazmakla meşgul. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  23. Sizi ve şahsınızda tüm Nur Talebelerini, tebrik ve tes id, ve taktir ediyorum. değerli Arkadaşım Ali Muallim Ben bir Nur Talebesi olarak bizim gerek duyduğumuzda , ALLAH ıslah etsin yerine, ALLAH hidayet etsin diyeceğimizi, ve dememiz gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  24. Eğer bana KADER i 2 kere 2 nin 4 ettiği kadar bilimsel matematiksel biçimde izah et diyorsan. Bu ne benim, ne sizin, ne de yeryüzünde gelmiş geçmiş hiçbir insanoğlu nun yapabileceği bir şey değildir. Lakin yine de sevinmeyin; Bu kader ispat edilemez, yada, açıklanamaz, ya da anlaşılır hale getirilemez demek değildir. Sadece bunun ( tamamen soyut ve inançsal bir olgu nun ) Bilim ve deneyler yolu ile izah edilemeyeceğini gösterir. Herhalde, bunu da inkar etmezsiniz. eğer, hala KADER i anlamak istiyor isen, izah edebilirim. Onur duyarım... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  25. Yahu arkadaşım ben burada İman Hakkında her soru ya cevap verilir, iddasında bulunuyorum ve de bunu cevapladığım bütün sorularla ispatlıyorum. Siz ise bana , İnsanlar neden aya çıkmışlar diye soru yöneltiyorsun, Ben iyice karıştırmaya başladım, ben hiç ASTRONOMİ UZMAN ı yım, diye bir idda da bulunmadım ki. Sadece İman hakkında her soruya cevap verebilirim , diyorum, Şimdi biz neyi tartışıyoruz, Görüyorum ki, siz aklınızı, NEİL ARMSTRONG aya çıkmıştır, demek ki ben akıllıyım, diyerek ispat etmeye çalışıyorsunuz. ve neredeyse 1 HAFTADIR bana, KEDİ ile, KALEM TUTMAK İLE, ASTRONOT İLE, Aklınızı bir türlü ispat edemiyorsunuz. Kabul ediyorum; KEDİ den ASTRONOT a büyük bir ilerleme kaydettiniz ama; ne yazık ki hala AKLINI ZI ispat edemediniz. Ve hala kabul etmiyorsunuz ki; Bilimsellik ile, Deneylerle, Tezler ile hiçbir şekilde AKIL ispat edilemez. (sadece beyin ispat edilebilir.) Saygılarımla Doğan Gülbudak

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.