Zıplanacak içerik

birvarmışhiçyokmuş

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

birvarmışhiçyokmuş tarafından postalanan herşey

  1. Sevgili Demirefe ; Şimdi Siz Tam Olarak ; Eğer bir peygamberin aracılığı olmak sızın ve sizin deyiminizle ''Kimseye Minnet Etmeden'' ALLAH a inanabilirim, Hatta ALLAH ile Bir şekilde Rüyalar ile yada Gaipten Sesler ile İletişim dahi kurabilirim. Daha da Ötesi , Sınav Tabi tutulabilirim, ALLAH tarafından sınanabilmeye razı olabilirim, bunu kabul edebilirim.., Diyor, ve Beyan Ediyorsunuz. Eğer Samimi iseniz Sizi Tebrik Ediyorum Sayın Demirefe. Lütfen Tekrar Söyleyin ki ; Bende Sizin Adınıza bu gece Uykumaksızın, ALLAH a Sizin ile bir şekilde iletişime geçmesi için Niyaz ve Dua Edeceğim, El Açacağım. Size Vahiy gönderilirmi Bilemem, hatta muhtemelen bu olmayacaktır, Fakat kesin olan bir şey Var ki ; Bizim ALLAH ımız hiç bir Duayı karşılıksız bırakmaz. Sadece İnsan a ; Talep edilen İstek ten, daha Selametli ve Hayırlı olanını Nasip Eder. Ama Mutlaka Kabul Eder. Mutlaka Karşılık Verir. Mutlaka Size, Sizin o na yaklaştığınızdan Daha çok Yaklaşır. Mutalaka Rahmeti ile Muamele Eder. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  2. Sevgili Lluvia ; Kesinlikle Şahsım Adına Yanlış Değerlendirmelerde Bulunuyorsunuz. İnanınız, Ben Sizin Tahayyül ettiğiniz Tarzda bir kişiliğe sahip değilim. Ve bu tür yaklaşımlara ve kişiliklere her zaman Karşı bir duruş sergilemişimdir. Kendi görüşüme yakın insanlara destekler ve ayrıcalıklı, lakin fikir ve düşüncelerimi paylaşmayan kişilere Haksız davranış ve söylemlerde bulunmak mı ? Tüm Samimiyetim ile söylüyorum ve iddaa ediyorum ki ; Bu forumda bu değerlendirmeyi hakkedebilecek En Son Kişi Ben Olabilirim. Saygı ve Nezaket kavramlarını, yazılarında Benim kadar belirgin biçimde Vurgulayan bir Üye daha olamaz. İstisnasız Bütün yazılarımı, Saygılarımı sunarak bitirmiş olduğumu lütfen gözlemleyiniz. Ve bu tutumum Şimdiye dek hiç bir Ateist için de değişmemiştir. Hiç bir Ateist ile Karşılıklı Tartışma Ortamında, Saygınlık, ve Nezaketimden Ödün Vermemişimdir, Karşımdakine de bunu hissettirebilecek Nitelikte İfadeler yolu ile Hitap lar da Bulunmuşumdur. Hiç Kimse çıkıpta, bunun Aksini örnekleyebilecek bir Yazımı ortaya koyamaz, Gösteremez. Ayrımcılık içeren böyle bir yazım Yoktur, Olamaz, Olmayacaktır... Sizin itiraf etmeniz gereken İse ; Her insan gibi bazen Asabiyet gösterebilmiş olmanız, ve Sukünetinizi muhafaza edememiş olmanızdır. Hangi Birimiz bu gibi zor durumlara düşmüyoruz ki. Bu gayet Normal ve İnsani bir halet. Lütfen Benim Yönetim den aldığım uyarılara bakınız, Bu kadar Titiz ve Hassas ve Disiplinli olmak adına gösterdiğim gayrete rağmen, Bunu tam olarak başarabilmiş değilim, Bazen sinirlerime Hakim olamıyorum, belki de bir şekilde Forum da Kural İhlali yapmış oluyorum. Demek Bazen Saygı Ve Nezaket bile işe yaramayabiliyor, ve hata yapabiliyoruz. ''Kişiselleştirme'' ise bunların başında geliyor. Hepimiz Daha dikkatli olmaya Gayret Edelim, ve Birbirimizi suçlamak yerine Anlamaya çalışalım... Ne Dersiniz..? Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  3. Sevgili SARIGÖL ; Tek Kelime ile Özetliyorum ; T E B R İ K L E R... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  4. Sevgili Artropod ; Sizi anlıyorum, Şu durumda sizden İspat istiyor olmam gerçekci olmayabilir. Zaten ben de tam manası ile bir ispat istemedim. Lakin böyle anlaşıldım. Sadece şunu merak etmiştim; Bunu bir dostunuz dan mı duydunuz ? bir makalede okudunuz mu ? yoksa bizzat şahit mi oldunuz ? beklediğim aslında bu kadar basit bit açıklama. Şimdi yazınızda bu iddaanızın kaynağını açıkladınız ; Birisinin Yakınınızın Tanıdığına bir takım tekliflerde bulunduğunu beyan ettiniz. Ben de anlattıklarınızın, hakikate ne kadar yakınlık içerisinde olabileceği hakkında daha realist bir yaklaşım ile tetkik etmeye başladım. Aslında, şimdi mesele daha da aydınlanmış oldu. Yalnızca, ehemmiyetli bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Sizin gibi mantıksal bir kişinin değerlendirmeleri benim için büyük değer taşıyacaktır. Varsayalım ki ; Siz bu hadiseyi bizzat ve şahsen içerisinde olmak yakınlığında yaşadınız. Diyelim ki, Size birileri gelip böyle tekliflerde bulundu. Şimdi bu hadise Bizlere ne konuda bir Hüküm verir. Yani bunun olması, Ne Sebeple, Hangi Hakla, ve Kimlere Mal Edilebilir. Biliyorsunuz ki Temel Hak ve Hukuk doğrultusunda; tartışılamaz ve Evrensellik arzeden bir Madde vardır ; Kimse Bizzat İşlemediği bir Suç yüzünden yargılanamaz, Kimse Bir başkasının Suçu ile ortak tutulup Yargılanamaz. Kanunlarda belirlenmiş her Suç, O suçu işleyen kişi yada kişileri Bağlar , Ve/Veya Suça Teşvik Yardım ve Yataklık İle ilgili fiilleri işleyenleri Kapsar. Bunların dışında kalan hiç bir birey hiç bir şekilde Yargılanamaz. Yani diyelim ki; birileri Sizin başına geldiğini varsaydığımız hadiseyi kınamıyor, hatta yerinde bir iş olarak nitelendiriyor, ve tastik ediyor. Kesinlikle bu kişi bu düşüncesinden dolayı Yargılanamaz. Biliyorsunuz Demokrasi ler de Hiç Bir Düşünce Kesinlikle Yargılanamaz. Demek ki ; Anlatılan hadise, bu fiili işleyenlerin dışında kimseyi Bağlamaz, Faillerin dışında, farklı Kişi ya da Kişiler hakkında Hüküm Verilemez. Benzetme de bulunulamaz. Örnekleme yapılamaz. ''Bu Fail ler Şöyle kişiler idi ,Bir takım şahsi Özellikleri mevcut idi ; demek ki O na benzeyen kişiler de aynı Hükümde değerlendirilebilir, Aynı Suç onlara benzeyen herkese İsnat edilebilir'' D E N İ L E M E Z ... Buna Tam Manası ile Adaletsizlik denir. Hakka ve Hukuka Aykırıdır. Böyle bir hadisenin ; Güya aslında bu Vatan ı bekleyen potansiyel bir Din Devletinin habercisi olduğunu varsaymak tümüyle Psikotik bir Hezeyan dır. Paranoya dır, Asılsız dır. Sizi Tenzih Ederim. Zaten Bunların hiçbirini Siz Söylemediniz belki İma bile Etmdiniz. Ben Yalnızca Fikir paylaşımı Nev in den aktarımlarda bulundum. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  5. Sevgili Sarıgöl ; Değerli Katılımlarınız ve Kıymettar paylaşımlarınız adına Minnettarız. Hürmet ve Teşekkürlerimizi Sunarız. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  6. Sevgili Bilimselci Merhabalar, Öncelikle Aramıza Hoşgeldiniz Diyorum ve Sizi Selamlıyorum. Yazınızı Bir kaç kere üst üste okudum, ve Şöyle yorumladım ; Kesinlikle Akılcı ve Mantıksal bir yaklaşım. Tabii ki Bilimselci İsminizi Hakkettiğiniz gerçeğini Saygı ile İfade etmek istiyorum. Ayrıca Eklemek İsterim ki ; Tüm detayları ile birlikte Yazınıza, Şahsi Görüş ve Düşüncelerim İtibari ile katılmıyor olsamda, Temel Kavramlar üzerinde pek de Farklı düşünmüyoruz. Sizi bir çok noktada Tastikleyebilirim. Bununla da Gurur Duyarım. Lakin; Vicdan ın, ne şekilde Maddesel bir olgu olduğunu anlamak isterim. Lütfen Açıklayabilirmisiniz. (Aslında Bizzat; Vicdan ın Hissel ve Güdüsel bir kavram olduğunu düşünürdüm.) Metafizik Bir Bilim Dalı değil ise , nasıl Bir Uydurma olarak tanımlanabilir ? Lütfen Açıklayabilirmisiniz. (Aslında Bizzat; Metafizik in Biz de olmasada, birçok Farklı Üniversitelerde okutulduğunu, ve araştırıldığını, hakkında Tezler ve AntiTez ler sunulduğunu biliyordum, Yanılıyor olabilirmiyim.) Vereceğiniz Akılcı Mantıksal ve Bilimsel Yanıtlarınız için Şimdi den Teşekür Ederim. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  7. Sevgili Demirefe ; Sizde Kabul edersiniz ki ; ve Malumunuz dur ki ; Bizzat Açtığım Konularda , Sizin Başlığa bakarak içerisinde Var olabileceğini umduğunuz Anlamları taşıyan yazıları Yazabilmem, Ve bunu önceden Öngörebilmem Mümkün değildir. Sizi bu konuda Sükutu Hayal e uğratmış olduğum için Üzgünüm. Lakin unutmayın ki, Ben Bir İnsanı ım. Beklentilerinizi tam olarak Tatmin edebilmem söz konusu değildir. Diyorsunuz ki ; Asıl olarak bilimin tanrılaştırıldığı iddiası vardır. Alıntı Demirefe Evet Buna Katılıyorum. Ve bu iddayı ne ispatlayabilmiş, Ne de çürütebilmiş olmadığım varsayımını kabullenebilirim. Zaten böyle bir iddaa da da bulunmadım. Fakat Sizi Dinleyebilirim, Yazdıklarınızı okuyabilirim. Hatta bir şeyler de öğrenmiş olabilirim. Lütfen Beni Bu Öğretiden Mahrum Etmeyiniz. Siz de duymuşsunuz dur ki; Bir Müslüman için İLİM Farzdır. Lütfen değerli görüşlerinizi bizlerle paylaşınız. Şimdiden Teşekkür ler imi Sunuyorum. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  8. EVET Tekrar Ediyorum ; Bir Müslüman için İMAN ; Kat i Bir Mutlakiyet tir ve Tam Bir Teslimiyet tir. Aksi Söz Konusu Olamaz. Aksi Halde, Bunun Adı İMAN olamaz. Bir Müslüman NAMAZ ı ; Yalnızca, ALLAH ın Emri Olduğu için Kılar. Bir Müslüman ORUÇ u ; Yalnızca, Allah ın Emri Olduğu için Tutar. Bir Müslüman ZEKAT ı ; Yalnızca, ALLAH ın Emri Olduğu için Verir. Amellerde ki Niyet ler de Rıza i İlahi Bulunmaz ise ; bu Ameller in Tümü aslında bir Hiç tir. Hatta RİYA dır. Yani sonu Küfre ve Şirke kadar uzanan bir Büyük Günah tır. Kebair i tetikler ve Kul u RABB in den uzaklaştırır. Mevla m Bizleri Rıza i İlahi ye Muvaffak Eylesin... Ve Hakiki İman a Herkesden Ziyade Muhtaç ve Günahkar ve Aciz şu Kardeşinize Rahmeti İle Mukabele Eylesin. A M İ N. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  9. Sevgili Artropod ; Diyorsunuz ki ; Ben ve bazı tanıdıklarım İstanbul'un birçok semtinde bazı fakir kişilerin belirlenip para karşılığı tesettüre sokulduklarına ve etraftakileri de kapanmaya teşvik ettiklerine şahit olduk.Bunları yapanlar çoğunlukla bilmem hangi şeyhe bağlı,ona bağlı olmadan cennete giremeyeceklerine inanan,hayatta hiçbir şey olamamış ve bu yolla birşey olabileceklerini zanneden sıfatsız kişiler. Alıntı Artropod. Kesinlikle size katılıyorum unu Yapabilecek kişiler aslında Sıfatsız Kişilerdir. Lakin Siz de bu idda nızı Hava asılı olmaktan çıkarıp , Bizlere kanıtlayabilirmisiniz. Lütfen bunların kulaktan dolma varsayımlar değilde Gerçek ve Yaşanmış Hadiseler olduğunu İzah edebilirimisiniz. Bizlere bunu Gösterebilirmisiniz. Bu da ; Şu Meşhur Kezzap atma hadisesi gibi bir Yakıştırma olmasın. Asılsız olmasın. Bunu birileri kasten ve ard niyetle planlamış olmasın. (Sizi Tenzih ederim.) Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  10. Herkese Tekrar, Kucak Dolusu Sevgiler , Saygılar , Merhabalar. Bu Yazımız da ; Bilim in Önemi Değeri Kıymeti hakkında zaten Herkesce Bilinen ve Kabul edilen Hakikatlere ek olarak , Yine mantıksal bir metod ile aslında ; Bilim in istisnasız Herşeyin Özü Olduğu ve Herşeyi Tümüyle Kapsadığı, ve Kesinlikle Bilim in dışında bir şeyin kalamayacağı, Kalsa da Anlamsız olacağı EFSANESİ ni sorgulayacağız. Bakalım gerçekten Efsaneler Doğrularımı Doğuracak. Yoksa Efsane Anaç lar dan , Dogma lar mı doğrulacak. Yine hepinizin alışık olduğunuz tarzda ; Bu konuyu Örneklemeler ile anlatacağım. ( En azından bu konuda kimse Ben den Bilimsel Deneyler, Labarotuar Tahlilleri Beklemesin, Zaten Burada Bilim in Efsaneleştirilmesi nden Bahsedeceğiz) Şimdi Hepimiz Kendimizi Bir Mahkeme de Duruşma yı takip eden İzleyici ler olarak düşünelim. Bir Heyet var, Bir Yargıç var, Bir Tanık Var, ve Bir de Zanlı Var. Ve Adil bir Duruşma Başlıyor, Katılımcılar ve Basın Mensuplarının Gözleri önünde hemde. Duruşma saatlerdir sürmekte, ve Can Alıcı Nihai nokta ya yakınlaşılıyor, Kesin bir Karar a varabilmek Mahkeme tek Görgü tanığını Salon a çağırıyor. Görgü tanığımız ; Yıllarını İlim ve Fen e adamış , Çok değerli bir Profesör, Hocaların Hocası Olmuş Biri. O bir, Ordinarius Profesör Herkes nefeslerini tutmuş Tek Tanık ın Salona girişini bekliyor, Saygı ve Ciddiyet içerisinde. Ve Tanık Mahkeme huzurunda Hakim in Sorularını Yanıtlamaya başlıyor. Ve yalnızca Gerçekler i Söyleyeceği Adına Yemin Ediyor. Artık Yalnızca Mahkeme Başkanı ve Tanık konumunda ki Profesör ün aralarında geçen Diyalog ve İfadeler Dinleniyor ; O gece Olay Mahallinde , ve Olay Saatinde oradamıydınız, ve bu Hadise ye tanık oldunuz mu. Gördüklerinizi Anlatın. Evet Efendim bu doğrudur. Dekanlık Görevini üstlenmiş olduğum Üniversite m den ayrılmış, ve Aracımın bulunduğu otopark a doğru ilerliyordum. Aracımı her zaman aynı yere park ettiğim üzere, O gece de yine Otopark ın Bodrum katına indim. Aydınlatma yetersiz idi, ve sadece bir kaç lamba çalışıyordu. Evet Sizi Dinliyoruz, Devam Ediniz, vereceğiniz bilgiler Mahkemenin Yönünü tayin Edecektir. O sırada yüksek perde den bir takım Sesler işittim, Sanırım bu bir tür Tartışma idi, ve giderek Kavga ya doğru ilerliyordu. Taraflar birbirlerine bağırmanın yanısıra birde hakaret etmeye başladılar. Ortam Daha da gerildi. Sanırım onlar benim varlığımın farkında değillerdi. Lütfen Devam Ediniz. Yaptığınız tanıklık her birey adına, Yasal bir Hak ve aynı Zamanda bir Sorumluluktur. Olay iyice kontrol dışına sürüklenmiş, ve İnsanlar kavgayı yaralanabilmek pahasına, ve Kendileri için Hayati tehlike oluşturabilecek şekilde sürdürüyorlardı. O sırada bir şey oldu. Nasıl Bir Şey Oldu, Lütfen Mahkememize açıklayınız. Birden Mekanik bir ses duyuldu, Sanırım bu ses bir Ateşli Silah tan gelmekte idi. Daha Sonra Birinin elinde gerçekten bir Silah olduğunu fark ettim. Aydınlatma lambası nın çevreye yaydığı Işık , Silahın Metal Gövdesi üzerinde Yansımış ve parıldıyordu. Artık Bir Silah olduğundan emindim, ve Çok Korkmuştum. İlk düşündüğüm orayı terketmek ve arkama bakmadan kaçmak idi. Evet, Evet Lütfen artık Sonuca geliniz. Lakin Kaçamadım, Çünki bunu yaparken bir şekilde fark edilip , o kişiler tarafından Zarar verilebileceğimi düşündüm. Belki de Beni Öldürebilirlerdi de. Tamam Buraya kadar herşey Açık ve Net, Siz Şimdi Olayın Nasıl ve Ne Şekilde sonuçlandığını Anlatın . Evet Kesinlikle Tanık Oldum ki ; Bir Silah Vardı. Sanırım 7.65 mm çapında Yarı Otamatik bir silah dı bu. Sağ el ile Sıkıca kavranmış idi. Silahı tutan Elin İşaret parmağı tetiğe sıkıca bastırıldı. Muhtemelen bu sırada, Tetiğe 3500 Newton luk (?) bir basınç uygulanmış oldu. Tetiğin İçeriye doğru hareket etmesi ile birlikte Silah ın Ateşleme Mekanizması devreye girdi. Mevcut ve sıkıştırılmış halde kapsüllenmiş olarak, Mermi nin alt kısmında bulunan Barut, Yine bu tepkimenin oluşturduğu kıvılcım benzeri bir Ateşleme neticesinde aktif hale geldi ve Büyük Bir Patlama oluştu. Bu patlamanın etkisi ile Mermi hızla namluya sürüldü ve oradan dışarıya saatte Yaklaşık 7800 km (?) hız ile havayı yararak fırlatıldı. Kateddiği mesafe sanırım, 4metre 66 santimetre (?) uzunluğunda idi. Ve Bu mesafeyi 0.039 saniye gibi bir sürede tamamladı. Size Yüce Mahkeme huzurunda bulunduğunuzu hatırlatırım Sayın Dekan bu nasıl bir ifade dir böyle. Sayın Yargıç emin olunuz ki Ben Gerçekleri anlattım, Olay tüm Şeffalığı ile aynen bu şekilde cereyan etmiştir. Sizden beklenen Tanıklık neticesinde Bir Kişi İdam ile yargılanabilir, ya da Masum ilan edilebilir. Kendinize geliniz. Ama ben sadece bunları gördüm Hakim Bey Mahkemeye sunabileceğim başka bir bilgi yoktur. Bu ne Ciddiyetsiz lik tir böyle , Kendinize geliniz bir daha ki Uyarımda Kendinizi, başka bir yargılmanın bizzat içinde bulabilirsiniz. Son Kez Uyarıyorum. Tüm söyleyebileceklerim bu kadardır. Gerekeni yaptığıma inanıyorum. Biz de Gereğini Düşündük ve Sizin Adaleti Oyalamak, ve Engellemek suçları ile Suçlu olduğunuz Hükmüne vardık. Cezanız Mahkememizce Karara bağlanıp, Hüküm verilecek. Siz de Cezanızın İnfaz Tarihine kadar Tutuklusunuz. Avukatların saatlerce süren açıklama ve İtirazları sonucunda, Mahkeme bir kere daha Tanık Profesör ü Huzura alır, Duruşmaya ilhak eder. Tanık tekrar Dinlenir ; Efendim ben Kesinlikle bunları gördüm ve Tanık oldum. Fakat Mahkeniz Benden ısrar ile ; Silah kimin Elinde idi ? Kim Ateşledi? Kime Doğrultuldu ? Kimin Bedenine isabet etti ? gibi ve buna benzer Kişisel içerikli Sorulara Yanıt vermemi istiyor. Efendim Ben Bir BilimAdamı yım. Ve Ömrümü Bilimsellik e adamışımdır. Olguları büyük bir titizlikle İnceler, Dikkatle ve Ehemmiyetle Araştırır , ve Sonuca Varırım, hatta aslında tanıdığım bütün bilim adamları da böyle yaparlar. Buna BİLİM denir BİLİMSELLİK denir. Ve hepsinden önemlisi de şudur ki ; Hiç Bir bilim Adamı Kim Yapmış, Kim Etmiş gibi gereksiz sorular ile ilgilenmez. Bu Bilime Aykırıdır. Bizler Fiil e bakarız ve yalnız onunla ilgileniriz, kesinlikle Fail bizi ilgilendirmez. Bir Fail in Var Olup Olmadığı Bile Bizim için Önemsizdir. Hayatımız bundan ibarettir, ve her anımızda Bilimsel lik ten ödün vermeden yaşarız. Sadece Netice ye değer veririz, ve araştırırız. Oluşum Gerçeği ya da Nasıl ve Ne şekilde oluştuğu, KİM in oluşturduğu gibi sorular , Biz Bilim Adamları nı Bilimsellik ten Uzaklaştırır. Zaten Böyle davranan ve Bu gibi sorulara Cevap arayan Arkadaşlarımızı da ; Yine bizzat Biz Akademik Çevre ler den Uzaklaştırırız. Ve Kendisini DOGMATİK ve YOBAZ olmak Cürmü ile Başbaşa bırakırız. Şimdi Kendimi tam olarak ifade edebildiğime inanıyorum ; Bizim için Önce TARAFSIZLIK ve OBJEKTİFLİK Esasdır. Herkese eşit uzaklıkta olmaya gayret ederiz. Kaldı ki karşımızda ki Zanlı da olsa Bu durum değişmeyecektir. Ona karşı olan yaklaşım ve değerlendirmelerimiz bile TARAFSIZ ve OBJEKTİF tir. Kimin Suçlu, Kimin Masum Olduğu Bilim İçin değersizdir. Bilimadamı içinde durum bundan ibarettir... Ve Mahkeme böylece Son Bulur ; Karar Beraat... Ve öylece Kalan bir Faili Meçhul Cinayet. Hikayemiz bu kadar ; Şimdi Sizleri Bilimsellik tanımının bugün düşürüldüğü durumu sorgulamaya ve Vicdan dan Uzak Bilim in , aslında İnsanlık a Hizmet etmekten çok Uzak kaldığı gerçeğini Araştırmaya davet ediyorum. Soruyorum ; 5 N 1 K soruları gözardı edilerek, Ve bunun Adına Objektif lik denilerek, Sadece Sonuç ile İlgilenen ve KİM sorusunu soramayan BİLİM e ; Gerçekten BİLİM Denilebilir mi..? Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  11. Alıntı Lluvia Evet gerçekten Haklısınız Sayın Lluvia ; Yukarıdaki ifadeleriniz ile Bu konunun bir tartışma ortamı yerine nasıl ve kimler tarafından Saldırı Ortamı na dönüştürüldüğü gözler Önüne Seriliyor, ve Bu Forumda ki Herkese Gösteriliyor ve Sergileniyor. Katkılarınız adına Size Teşekkür Ederim. Tebriklerimi Sunarım. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  12. Sevgili Tengeriinboşig ; Sizi anlıyorum ve de kısmen katılıyorum , lakin ayrıştığımız nokta şudur ; Kesinlikle, her İnsan ın aslında çok Değerli ya da Değersiz olduğu düşünülebilir, ve de bu düşünce de her düşünce gibi ifade özgürlüğüne tabi dir. Lakin Değersizliği ifade edilirken bunun için kullanılan yöntem; O nu tanımayan insanların da Var olabileceğini göstermek olamaz. Zaten Hiç bir insanı Tüm İnsanlık ta tanıyor olmuş olamaz. Ve Tanınmamış olması da Değersiz olduğuna delil olamaz. Düşünün herkes için Dünyanın En İyi Annesi aslında kendi Annesi değil mi dir, Peki O anne yi kendisinden başka kaç kişi tanıyabilir. Öyle ise demek oluyor ki; O Anne aslında Değersiz mi dir. Asla Ve Olamaz. Umarım birbirimizi anlayabilmiş iz dir. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  13. Herkese ; Sevgiler, Saygılar, Merhabalar. Konumuzun Özeti ; ''Bir Müslüman ALLAH a aslında ne için İman Eder, ya da Etmelidir.'' Cümlesi ile açıklanabilir. Şimdi hepimiz, Yazılı Sesli ve Görsel Basın ve Medya tarafından, duyurulan, ilan edilen, haber konusu olmuş çeşitli İslami Gerçekleri hatırlayalım. Bunları örneklemek, misaller vermek gerekirse ; NAMAZ Kılan İnsan lar da, Romatizma, Kireçlenme, Rehabilite Fiziksel Sorunlar, Bel Fıtığı ve daha birçok hastalıklara yakalanma riskinin , çok daha az olduğunu açıklayan, Bilimsel Araştırma Sonuçlarını hatırlayınız. ORUÇ Tutan İnsan lar da, Birçok Mide Sorunu ve (halk dilinde, Hazımsızlık, Mide Fesadı, Barsak Tembelliği, vb. diye bilinen) Sindirim Sistemi ile bütünleşik Hastalıklara ( hatta Obezite ye ) yakalanma riskinin çok daha az olduğunu açıklayan Bilimsel Araştırma Sonuçlarını hatırlayınız. ZEKAT Sisteminin Benimsendiği ya da Kabulu muhtemel olan Toplum lar da, Sosyal Dayanışma nın Medeni Seviyelere ulaştığı, Özellikle Anarşi ve Terör riskinin, bu etkileşim (Zengin ve Fakir Kitleler arası Dayanışma ve Yardımlaşma) sonucunda çok daha gerilediği, ve ekser de gözlemlenmediği gerçeğini açıklayan, Bilimsel Araştırma Sonuçlarını hatırlayınız. Aslında Hepiniz bunları zaten biliyorsunuz, ve bu gibi örnekler milyon kere daha çoğaltılabilir, ve tekrar edilebilir. Sayamadıklarımı Siz Hatırlayınız. {İslam Kanun larına ne sebeple bu gerçekler gözardı edilerek, sadece el kesilir, kol kesilir, zannederek ve yalnızca böyle Ceza Sistem lerin den ibaretmişcesine Bakıldığı aslında aşikardır. Samimiyetsiz dir} Şimdi Hepimiz tekrar düşünelim, ve tahayyül edelim ; Bu araştırma ların hiçbiri yapılmamış ve her geçen günde, bu Hakikat lerin açıklanmamış olduğunu varsayalım. Yani Hepsini Unutalım. Ne Oldu..? Bir Mümin in olarak İman ınız dan hiç bir şey Eksildimi..? İslam ve İman hakkındaki inançlarınız Sükut ettimi..? ALLAH ın Emir ve Yasak larına bakış açınız değiştimi..? Elhamdülillah Müslaman ım derken samimiyetinizde bir çelişki yaşadınız mı..? Tabii ki bir Mümin için Cevap Tek tir ve Değişmez ; H A Y I R... ve de A S L A... Şimdi biraz daha ileri gidelim ve Sınırlarımızı zorlayalım, Bakalım aslında İMAN içinde nasıl bir Kuvvet barındırıyormuş. Bakalım gerçek bir Mümin aslında ne şekilde ALLAH a İMAN ediyormuş. İMAN ımız nasıl Sınanır ve Bilenir imiş. Yukarıda ki zikredilen ve zaten sizlerinde zihinleriniz de yüzlercesi malumunuz olan bu araştırma ve açıklamaları yok saydık. Şimdi bunların yerine Farklı araştırma ve Sonuçları ortaya koyulduğunu varsayalım, yani Hayalen hepsini tıpkı bir Kum Saati gibi tersine çevirelim. Bilim Adamları Açıklıyor ; Namaz kılanlarda çeşitli sağlık problemleri oluşabilme riski çok daha yüksektir, hatta ortalama yaşam sürelerinde %35 e varan azalmalar tespit edilmiştir. Düzenli ve Periyodik olarak Namaz kılanlarda ise Erken Ölümler kaçınılmazdır. Oruç tutmak Sağlığa zararlıdır ve aslında bir tür Eziyettir. Yetersiz beslenme sonucunda, Fiziksel ve Biyolojik gelişim ve istikrar sekte ye uğrar. Sonuçta ilerleyen yaşlarda Kanser e yakalanma riskinde ciddi artışlar gözlemlenmiştir. Zekat vermek toplumsak bir gerilemeye yol açmaktadır, ve İnsanları çalışmadan kazanmaya sevkedecektir. İnsanlık bu netice itibari ile Hazırcılığa ve Potansiyel Tüketici liğe mahkım edilmektedir. Evet Şimdi Tekrar Soruyorum ve Herkesi Düşünmeye Davet ediyorum ; İman ınızı tekrar gözden geçirme gereği hissettiniz mi..? Bir Müslüman olarak kendinizi Sorgulama ya tabi tuttunuzmu..? Hiç içinizden ''Acaba'' ile başlayan çelişkili düşünceler geçirdiniz mi..? ''İman lı bir Yaşam ın Sonu Bu mu olmalıydı?'' sorusu aklınızı kemirmeye başladımı..? Tabii ki Gerçek Bir Müslüman hiç tereddüt etmeden şöyle haykıracaktır ; H A Y I R ve de A S L A... Şunu Herkes bilsin ve anlasın ki; Bunu söyleyemeyen, ve Herşeye rağmen, Kanser e ve hatta Ölüm e Rağmen ELHAMDÜLİLLAH diyemeyen, MÜSLÜMAN Değildir ve de Olamaz. İşte İMAN içinde böyle bir Güç ve Kudret barındırır. Ve O iman ı elde eden Adam ; gözünü kırpmadan KAİNAT A MEYDAN OKUYABİLİR. Efendimiz Hz MUHAMMED (s.a.v.) in ; ''Bir Elime AY ı , Bir Elime Güneş i Verseniz de Davam dan Dönmem'' diyerek Münkir lere Hitap Edebilmesi, Tam Manası ile İşte bu Sırdandır. Demek ki Efendimiz e Ümmet olabilmiş Bir Müslüman için , İMAN çıkar ve hayır amacı taşıyan bir ARAÇ değil , Bilakis ; Gerekirse, Herşeye ve Herkese rağmen Vazgeçilemez olan bir Nihai AMAÇ tır. İşte Sebep , İşte Sonuç... Hakiki İman Böyledir, ve Aksi Düşünülemez... Yoksa Benim gibi bir Kendini Bilmez Nasıl olur da ; HER SORUYA CEVAP VERİLİR diye haykırabilir. Bunun Bir tek açıklaması vardır ki, O da ; O İman Nuru Umman ın dan, bir Katre kadar bile olsa Nasip Edilmiş olmasıdır. Bu bile İnsan a, Kendini Kainatın Sultan ı Misafir i olarak adledmesine yeterlidir. ALLAH hepimize ; Hakiki İman Nuru ile Nurlanabilmeyi Nasip ve Müyesser kılsın , Ve Hayatımızı bu istikamette yaşayabilmeyi Rıza i İlahi makamında Kabul ve İhsan eylesin. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  14. Sevgili pyhygorass ''KAÇMAK'' kelimesini hangi sebeple benim için kullanabiliyorsunuz. Nedir Sizi ''benim birgün herşeyi bırakıp bu forumdan uzaklaşmış olabileceğimi'' hayal ettiren SEBEP. Bunun mantıki bir açıklaması Varmı yoksa tamamen izafimi, ya da içgüdüsel mi..? Emin olunuz ki, Bir şekilde Forum dan (Forum Kurallı na Uymamak Sonucunda Haklı Olarak) uzaklaştırılmam dışında, Hiç bir şekilde, ve Hiç bir Güç beni, bu İfa Etmiş Olduğum, İman Hizmeti n den alıkoyamaz. Karşımda dahi Duramaz. Lütfen Beni ''Kaçmak'' kelimesi ile hakketmediğim biçimde suçlamak ve İtham etmek yerine, Beni kaçırabilecek derecede zor ve akılcı olabilen Sorular sorarak bu emelinize katkıda bulununuz. Yapabiliyor iseniz (Bunu yapabilecek değer de Sorularınız var ise) buyurun Yapın , Siz e kim engel oluyor. Yok bunu yapabilecek konumda değilseniz Susunuz ki ; HAKİKAT Güneş i Işıldasın, hiç kimse gölge olmaya çalışmadan, ve sonsuza kadar. Umarım, bu yanıtım sizin adınıza tatmin edici nitelikte olmuştur. Ve bir daha Benim Zatım da hiç bir Risale i Nur Talebesi adına ''Kaçmak'' fiilinin asla kullanılamayacağı Hakikati ni anlayabilmiş siniz dir. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  15. Sevgili tengeriin boşig Diyosunuz ki ; Bediüzzaman ı tanımayan milyonlarca Müslüman var. Evet tabiiki var fakat bu Bize Neyi gösterir, Bediüzzman ın değersiz olduğunumu. Peki ben de Siz i tanımayan yaklaşık 7 Milyar İnsan var desem ( ki bu da bir gerçektir ) Neyi İspatlamış olurum..? Bu ifade ve tanımlama gerçek olmuş olsada, Sizin hakkınızda nasıl bir gösterge olabilir..? Lütfen Kişiler hakkında hüküm verirken, Daha Dikkatli olunuz, Evrensel kaideleri anlamaya çalışınız... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  16. Tam Manası ile Şer i Hüküm lere göre yaşamak ; İnsanoğlu için de yalnızca Efendimiz Hz. MUHAMMED e ihsan edilmiş bir makamdır. Hiç kimse böyle bir makama bir daha Ulaşamamıştır, Ulaşamayacaktır. Ben ise Aciz ve Günahkar bir kulum, ve tabii ki tümüyle ve hiç bir istisna olmak sızın, Şeri Hükümler doğrultusunda yaşayamıyorum. Lakin bundan geri de durmuyoum, yani bu Hakikat a ulaşmaya gayret ediyorum. Aslında Bu Benim ve Tüm Müslüman ların Asli Vazifesi dir. Her birimiz Efendimiz in Makamına ve seviyesine Ulaşılamıyacağı gerçeği ile birlikte, O na ne kadar yaklaşabilir isek , O derece de ALLAH Rıza sı na ulaşılabileceğine inanıyoruz. Allah bizlere Tek ve en mükemmel Örnek olarak Habib i Hz. Muhammed i göndermiştir. Vazifemiz ise O na benzeyebilmek, O nu örnek alabilmektir. Yani tabii ki Böyle bir Amacımız Vardır. Bu amaç olmak sızın Bir Müslüman da olunamaz. Şeri Hüküm lerin tümünü hatta sadece bir tanesini bile İnkar eden ve Kabul etmeyen bir kişi Müslüman değildir. Sizlerden Biridir. Cumhuriyet yerine Şeriat diye bir İfade Söz Konusu bile olamaz. Kaldı ki biz bunu isteyelim. İslamiyet bütünüyle Cumhuriyeti Benimser ve İçine Alır. Hatta iddaa ediyorum ki ; Cumhuriyeti tam olarak yaşayabilmek bile ancak İslamiyet ile mümkün olur. Lütfen araştırınız ve düşününüz ; Efendimiz zamanında alınan tüm Muharebe kararları bir Komisyon, Bir Divan kurularak ve istişare sonucunda alınmıştır. Hatta Efendimiz e rağmen kararlar bile alınmıştır, Efendimizin görüşünün çoğunluk nazarında benimsenmemesi durumunda , Çoğunluk kararı ne yönde ise, HÜKÜM olarak da O karar kabul edilmiştir. Ve Efendimiz Çoğunluğa Tabi olmuştur, Onları kabul etmiştir. Bu konuda sayısız Örnek mevcuttur. Efendimiz gerçek bir Cumhuriyetçi dir. Lütfen araştırınız, Ve bu Hakikate şahit olunuz. Zikrettiğim gibi Cumhuriyet yerine Şeriat diye bir kavram söz konusu bile olamaz, kaldı ki Böyle bir Oluşum Arzulamış olalım. Bediüzzaman hakkında lütfen ciddi bir araştırma yapınız; Tanık olacaksınız ki ; Bırakın Bediüzzaman ın Cumhuriyet karşıtı olması şöyle dursun ; Bediüzzaman Onbinlerce İhtilalci İnsanları, Dev Kitleleri karşısına alıp Şöyle Haykırmıştır ; EKMEKSİZ YAŞARIM , CUMHURİYET ve HÜRRİYET siz YAŞAMAM. Bediüzzaman İçin tüm yaşamı boyunca, Hürriyet ve Cumhuriyet birbirinden ayrılamaz Beşeri Hak lar dır. ve Tüm insanlık için Kaçınılmazdır. Biz Risale i Nur talebeleri ise Aynı Üstadımız gibi Cumhuriyete sonuna kadar bağlıyız, Ve kimse kalmasa bile , Cumhuriyet ve Demokrasi ye herşeye rağmen Bizler sahip çıkacağız ve savunacağız. Bu gün için bile bu geçerlidir. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  17. Sevgili XprensesX İnanın bir kaç gün forumdan uzak kaldığımda aklım hep burada oluyor, ve endişelenmekten kendimi alamıyorum. Lakin Sizin gibi Kıymetli ve Değerli Dostlarım, benim kaygılarımın yersiz olduğunun en büyük kanıtıdır. Yazılarınızı büyük bir dikkat ve Hayranlık ile Okudum ve Sizi Alkışladım. Ne mutlu Bana ki; Sizin gibi değerli Dostlara sahibim. Sizi Gönül den Tebrik Ediyorum , ve İçtenlikle Teşekkür lerimi Sunuyorum. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  18. alıntı pthygorass Havva Anne miz Cenab ı Hakk ın takdiri neticesinde Cennet den kovuluştur. Netice ; Elma değil , Emre itaatsizlik ve Kanun ve Yasak ları ihlal etmektir. Elma nın tarifi ; Bence Allah ın yarattığı en güzel taam dır. Havva Anne miz için kesinlikle bir hile bir aldatma söz konusu değildir. Bu olgu bir kural ihlali, yani bir günah tır. Ve Adem Baba mız bu Hata ya iştirak etmiştir.Havva ve Adem arasında bu durumda bir fark yoktur. Allah u Teala; günah ve sevap hususunda, cinsiyet ayrımı yapmaz, ve yapmamıştır. Hz.Adem Ve Hz.Havva nın, cennetten kovulması aynen ve tam manası ile ADALETTİR. Eğer bir kişi Kendi dışındaki bir otoriteyi kabul etmiş O na her şart ve koşul da KUL olduğunu tastik etmiş ise ; Emir ve Yasakları belirleme, ve Uygulama hakkı da kesinlikle O Otorite ye aiittir, Adem Baba mız kayıtsız Şartsız, ALLAH a secde etmiş, Ve O' ndan gelecek herşeye rıza gösterdiğini zikretmiştir. (Ayetler le Sabittir) Tam bir Teslimiyet söz konusudur. Teslimiyet ve Mutlak İtaat durumunda verilen HÜKÜM ün Adaletli olduğu nu tartışmak bile mantıksızdır. Yani tüm Hükümler ve Kurallar kabul edilmiş bir Mutlak Güç tarafından belirlenmiş olduğu gerçeği bize şu sonucu tartışılmak sızın gösterir ki; Cennet e Konulmak ta, Cennet ten Kovulmak ta kesinlikle ADALET TİR. Bu durum da ; Cennet ten Kovulmak Adalet midir ? sorusunu tartışmak bile, ardından Cennet e Konulmak Adalet midir ? sorusunu getirir. Ve bunu Cennet in kendisi Adalet midir ? sorusu takip eder, ve bu sorular, Adalet kelimesinin, Mutlak ve Kayıtsız Bir Güç için, Yani ALLAH IN tartışılmayan Hüküm ve İradesi için, buna rağmen tartışılabilir bir ADALET kavramı nı kabul etmeyi zorunlu kılar ki ; Bu tek kelime ile Akıl ve Mantık dışıdır. ALLAH ın elmesını geri verirsek , hata düzeltilir mi, Telafisi mümkün olur mu ? ; Ben bizzat Şahsım adına bu konuda size SÖZ veriyorum, ve YEMİN ediyorum. Eğer siz ALLAH ın Lütuf u İlahi si olan ELMA yı, yada herhangi bir Elma yı , ALLAH ın Mülk ü dışında, ve ALLAH ın Rahmeti nin ötesinde, ve ALLAH ın verdiği İradeyi kullanmak sızın, Vücuda getirebilirseniz, Ben de sizin namınıza, o Elma yı ALLAH a takdim eder, ve Hata nın telefisini niyaz ederim. Hatta, kabul edilmemesi durumunda dahi Sizin namınıza, var ise bütün günahlarınızın bedelini ben çekerim. Eğer Cehennem diye bir yer var ise , siz de dünya da ki herhangi bir şey adına Keşke diyecek olursanız, Sizin yerinize O Cehannem de Ben yanarım. Evet, tabii ki Tüm İnsanlık ile birlikte Siz de Cennet e dönebilirsiniz. Eğer öyle bir yer yok ise zaten Ne Ala. Tüm İnsanlığın, Bir İnsanın hatasından dolayı cezalandırılması fikri doğru mu ? Öncelikle ; bu fikir değildir , aksine Bir Hüküm dür. Tam olarak İlahi bir Hüküm dür. Eğer soru bana Özel ise ; Şahsıma yöneltilmiş ise ; Sanırım okumuş iseniz, yazımın ilk bölümleri sizi aydınlatmıştır. Yine de tekrar ediyorum. Bir Müslüman için ALLAH a karşı, Kayıtsız Şartsız Teslimiyet söz konusudur. Bu durumda Tüm Hükümler, Tüm Ölçüler, Tüm Tartılar, Tüm Değerlendirmeler Mutlak ve Kesin bir şekilde ALLAH a aittir. Bizler de bu Hakikatı şöyle Beyan lar ve Dua lar ile ifade ederiz ; Nar ın da Hoş , Nur un da Hoş ALLAH ım, Rahmetin ile Mukabele et Bizlere. Görelim Mevla m Ne Eyler , Ne Eyler ise Güzel Eyler. Eğer Bu soru Bir Ateist adına sorulmuş ve Cevabı da ondan bekleniyorsa ; Ateist zaten Hz.Adem i atası olarak kabul etmez, Evrim Teorisini daha akılcı bulmuş ve benimsemiştir. (Biz de saygı duyarız.) Bu durumda Kendisi için bu soruyu bir Maymun üzerinden tekrar düzenleyip Sormak gereklidir. Mesela; İnsanoğlu nun MUZ u sevmesi ve tüketmesi nin ardında ki gerçek sebep, Milyon sene önce ağaçlarda zıplayan yaramaz bir Maymun un Tesadüfen, Muz ile karşılaşmasıdır..? Elma mı Dediniz ? Ben Elma yı çok severim, Ya siz ; Siz de arasıra Bir Muz yermisiniz..? Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  19. Sevgili TARAFSIZ , Kendim Bizzat hayatımın bir bölümünü düşüncelerini geçersiz kılmak adına geçirdiğim, ve de bunu yapabilmeyi, Benim yerime yüzlerce değerli Bilim Adamlarının başardığı ; DARWİN i ; Ömrünü inandığı değerler uğruna harcamış olduğu gerçeğini gözardı etmeksizin Takdir Ediliyorken, Ve de kendisine Saygı duyabiliyorken, Merak Ediyorum, Neden ve Niçin Bu forumda ki neredeyse her Ateist; Bediüzzaman Said Nursi nin ne Saygı ya Ne de Takdir e layık olmadığını dile getirip, Kendilerince Saygısız ifadeler kullanıyor ve, (HAŞA) **************** Aslında söyleyenlerin dilinde gerçekten de çok şık duran, Fakat BİLİMSEL ve TARAFSIZ bir insana hiç de yakışmayan, Bu yakıştırmalarda bulunabiliyorlar..? Ben anlamıyorum, Eğer Siz anlayabilmiş ve farkında olabilmiş iseniz lütfen beni aydınlatırmısınız. ************* Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  20. Sevgili TARAFSIZ ; Yazdıklarınız ın Tümü Adına Bir Tane de Benden ; S A Y G I L A R ... Doğan.Gülbudak
  21. TEK KELİME İle İçinde Bulunduğum Durum ve Hayranlık Nasıl Anlatılır, Bimiyorum ama Yine de O KELİME ŞU OLMALI ; T A R A F S I Z ... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  22. Sevgili ARTROPOD , Diyorsunuz ki ; Alıntı Artropod. Kısmen de olsa, Temel Kavram Paydaları itibari ile katılıyorum. Lakin ,Yine Diyorsunuz ki ; Alıntı Artropod Hayır değildir, Belki bu konu ; Temel Ahlak Bilinci ve Evrensel Saygı Anlayışı içerisinde tartışılması gerekir, fakat, Yine de hatırlatmak isterim ki , Bir insan karşısında ki ne yani muhatap olduğu kişiye, Belirli şart ve koşullar sağlanmış ise Teşekkür etmez. Yani ; Karşısındakini ''Size yalnızca karşılıksız bir davranış segilemen şartı ile Teşekkür ederim, Yoksa ne yapsan Nafile.'' Şeklinde bir yaklaşım ve zorundalık ile karşı karşıya bırakamaz. Zaten bir şart ve mecburiyet durumunda( yani illaki karşılıksız olmak zorunda diyerek) edilen Teşekkür e Teşekkür de Denmez, Denemez. Hatta ; Böyle bir durumda, Karşılıklı iyilik ve yardım da bulunabilmesi muhtemel olan O Kişi de mi, Yoksa ; Bir şekilde iyilik ve yardım almış olmasına rağmen, Teşekkür Etmesi için mutlaka o adam da, karşılıksız lık arayan, O İyiliksever Kişi yi, buna mecbur tutan, ve yoksa Size Teşekkür bile Etmem diyebilen Adam da mı Samimiyetsizlik olduğu bellidir. Tabii ki Asıl Samimiyetsiz kişi, yine edeceği bir Teşekkür için İyilik sahibinden Samimiyetli olması nı zorlayan, O kişinin bizzat kendisidir. Yine Diyorsunuz ki ; Alıntı Artropod. Şimdi Bu verdiğiniz örnek, doğru ve mantıksal olmakla birlikte, Bakkal Müşteri ilişkisi , ALLAH ve KUL münasebetine nasıl bu şekilde orantılanabilir. Sizce bu Mümkün mü ? Sebep Sonuç ilişkisi kadar basit bir terazi ile tartmak gerekse bile, Bakkal o mağaza yı ticaret amacı ile işletir, Amaç gelir sağlamaktır. Teşekkür sadece bir nezakettir, Ve alanın yüzünde, en fazla bir gülümseme bırakabilir. ALLAH Bu Kainat ı ve içindeki en değerli sanatı olan İnsan ı ; Çıkar sağlamak adına bir ticari gaye ile yaratmamıştır. Bilakis ALLAH ; O İnsan ı yalnızca ve Yalnızca İbadet ve Şükür üzerine yaratmıştır. Yani İslam inancında ; İnsan ın Yaradılış Gayesi Mutlak ve Samimi bir Şükür dür. İnsan Bizzat şükür ile Emrolunmuştur. Tek Vazifesi Ve Amacı da Budur. Şimdi ; Farklı kişiliklerden gelebilecek itiraz ları duyabiliyorum ; Ve sanırım şöyle bir soru ile karşılaşmam an meselesidir ; ŞÜKÜR Hem Zorundalık, Hem de Samimiyet ile nasıl mümkün olur ? İşte aynen söyle olur ; Kainat ta ki mevcud düzen içerisinde şu tartışılmaz bir gerçektir ki ; Bir canlı nın doğası neyi gerektiyorsa O nunla da Mükelleftir ; Yani bir Bal Arısı bal yapmak ile emrolunmuş ve Bu şekilde yaratılmış ise, Bal Yapmak aynı zamanda O arının vazifesidir, ve Mutlakiyet Söz Konusudur. Bir Gezegen in uydu su Bağlı olduğu yörüngede kalmak, ve tıpkı Milyonlarca Müslüman ın Kabe yi tavaf ettiği gibi, O Seyyare nin etrafında, dönmek ile Emrolunmuş, ve bu şekilde yaratılmış ise, O Tavaf onun için bir Vazifedir, ve Mutlakiyet Söz Konusudur. Şimdi gelelim İnsan a ; İnsan ın ne için Yaratıldığını ve Ne ile Emrolunduğunu açıkladık ; ŞÜKÜR (İbadet lerin tümü Bir ŞÜKÜR dür, başka hiçbir amaçla yapılamaz) Peki insan nasıl Bu vazife i Asliye si olan ŞÜKÜR ü İçtenlikle ve Samimiyet ile yapabilir ? Tıpkı; aslında her Müslüman ın yapmış olduğu gibi , Yani ; Yok iken, Var olmak şerefini, Varlık iken, Canlı olmak kıymetini, Canlı iken, Şuurlu olmak değerini, Şuurlu iken, İNSAN olmak mükafatını, Aslında KİMİN Verdiğini düşünmek, ve eğer O Zat ı buldu ise, O na ne şekilde Layık olabileceğini, fikredebilmek asaleti ile, Vazife i Asliyesi nin Ne olduğunu Bilmek ve Yerine Getirmek Bilinci ve Sorumluluğu ve Nezaketi ile, Şükretmenin İnsan ı kıymetsizleştirmek alçaltmak şöyle dursun, İnsan ı , Kainat ı Sultan Hükmüne aksettiren bir ERDEM olduğunu anlamak, Sureti ile ; Tüm Benliği ve Samimiyeti ile SECDE ye Gider, ve ŞÜKREDER. Evren de ki Tüm Zerreler adedince, ve Tüm Hücrelerim mukabilinde, DİYORUZ Kİ KAİNAT TA Kİ TÜM MAHLUKAT IN DİLLERİYLE, VE KENDİ LİSANIMIZLA SONSUZ ŞÜKÜRLER OLSUN O RABB E Kİ; BİZİ YARATTI VE İSMİNİ ZİKREDEBİLME ŞEREFİNE LAYIK KILDI... Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  23. Teşekkürler Sevgili Palam. Bu ifadelerin ; ne kadar Anlamlı, ne kadar Sade ve Ve ne kadar Net bir açıklama olduğunu hatırlatmam gerekiyor diye düşünüyorum. Sizi Tebrik Ediyorum. Saygılarımla. Doğan Gülbudak
  24. Herkese Sevgiler, Merhabalar ; Öncelikle, geçmişte ki yazılarımdan alışık olduğunuz, kişisel tarz ın ve kendime özel yorumlamaların dışına çıkmak sureti ile , ALLAH ı gündelik hayatımızın içinde, yaşamımızdaki prime time alanlarında, yani dışarıda, sokaklarda, caddelerde, parklarda, alışveriş merkezlerinde arayacağız. Bakalım O'nu bulabilecek miyiz..? Bakalım ''O'' kendini bize tanıttıracakmı..? Şimdi , Yanımızda masum ve henüz zihni tertemiz olan bir Çocuk olduğunu, (Çocuğumuz, Kardeşimiz, Kuzenimiz olabilir) ve onunla birlikte şehirde gezdiğimizi düşünelim. Evet, evden çıktık, ve biraz ilerdeki otobüs durağının önüne geldik. Tabiiki de çocuk doğası gereği herşeyi incelemeye, ve sormaya başladı bile. Baba, bu kocaman araba nedir, ne işe yarar ? Oğlum, Bu bir tür toplu taşıma aracıdır, ve adına da Otobüs denir. Peki biz ne yapacağız bununla ? İçine bineceğiz ve onunla seyehat edeceğiz. Peki kırmızı arabamızı sürdüğün gibi bunu da sen mi kullanacaksın ? Hayır oğlum, otobüs ün şoförü var, bizi ve diğer tüm yolcuları O götürecek bir yerlere, otobüsü de yine o Şoför kullanacak. Anladım demek ki her otobüs ün bir de Şoför ü olmak zorunda öylemi ? Evet. Aynen Öyle... Simdi de, otobüsten indik ve bir Alışveriş Merkezine giriyoruz. (Akmerkez yada Cevahir olabilir mesela) Baba bu kocaman ev de ne böyle ? Oğlum o ev değil Bir alışveriş merkezi, yani herkes gidip ihtiyaç duyduğu herşeyi alabilsin diye, Kocaman bir Bakkal. Peki o zaman canımız ne isterse, hemen her istediğimiz şeyi alabiliriz buradan değilmi ? Olurmu hiç oğlum, Buranın da bir Bakkal Amcası var, O bize hangi ürünü sunarsa, ve biz de hangi oyuncağın parasını ödeyebilirsek, yalnızca onları alabiliriz. Yoksa öyle her canımızın istediğini değil. Anladım; O zaman, bizim bakkal da ki Bakkal Amca gibi, burada da kocaman bir Amca (Mağaza Müdürü) varmış, Ve bu büyük bakkalla da O ilgileniyormuş. Demek ki Müdür Amca olmadan bu AlışverişMerkezi de olmazmış. Evet. Aynen öyle... Şimdi de biraz vakit geçmiş ve karnımız acıkmış, Biz de Bir Restorant a girimişiz. (Mesela, KingBurger yada PizzaHut) Baba burada ki yemekleri de Annem mi yapıp buraya göndermiş, Yoksa, burada ki şapkalı abilerinde evlerinde kendi anneleri mi bu yemekleri yapıp yollamışlar? Tabii ki hayır oğlum burada ki yemekleri hiç anneler yaparmı. Ama bizim annemiz yapıyor, hatta AydınCan lar da bile annesi yapıyor bütün yemekleri. Ama burası Restorant oğlum, burada yemekleri yapan Amca lar var, Adına da Şef yada Aşçı denir. O şapkalı abiler de o nun yaptığı güzel yemekleri bizim masamıza getirirler. Anladım, öyle ise bu nefis yemekler için O na Teşekkür Etmemiz gerekir değilmi Baba ? Evet. Ne kadar da güzel düşünmüşsün. Biliyormusun Dünya da senin düşündüğünü düşünemeyen bir sürü akılsız, düşüncesiz insan var. Gerçekten mi ? Ben büyünce onlardan biri olmayacağım ama. Tabii ki de. Benim Biricik oğlum. Anladım. Demek ki Bu mutfak ta da yemek yapmaktan sorumlu biri var, Aşcı Amca. Biz de güzelce yemeğimizi bitirip O na Teşekkür etmeliyiz değilmi. Evet. Aynen Öyle... Artık hava karamak üzere ve Evimize dönmeden önce Sahilde ki bir parkta, biraz dinleniyoruz. Baba ne yi merak ettim biliyormusun ? Yine neyi merak ettin Söyle bakalım. Ben senin bütün Sorularına cevap vermekten Mutlu duyuyorum, ve seninle de gurur duyuyorum. Baba , Şu karşımızda ki Kocaman Denizi, Hemen ilerisindeki Yemyeşil Ormanlar ı, yani tüm bu DÜNYAMIZI KİM YAPTI ... ? ! ! ! ! ! ! ! ! ! Baba ne oldu, Niye sustun bir anda, Yine başın mı ağrıyor. Yok oğlum yok ben iyiyim de biraz geç kalmadık mı sence de, hem Annen merak eder sonra. Evet Baba hadi kalkalım. ... ... ... Baba sen soruma hala cevap vermedin ama ? Ne sorusu oğlum, Bana sorumu sordun sen. Evet Baba. Bu Kocaman Ağaç ları Bu rengarenk çiçekleri, cik cik diye öten bu Küçük Kuşları, Senin aldığın Pamuk şekerlerine benzeyen şu Bulutları, Şu içinde banyo yaptığımız, küvetten bile büyük Deniz leri, Yani Herşey leri, Yani Hepsini Birden KİM YAPTI diye sordum Unuttun mu ? Haa O Soru mu, ben unutmuştum bile, Zaten çok gereksiz şeyler bunlar Oğlum. Sen asıl evde Anne n ne yemekler yapmıştır şimdi o nu düşün. Gerçekten de Neler hazırlamıştır kimbilir, Ama yine de anlat Baba Lütfen KİM YAPTI HERŞEYİ ? Yaa oğlum Bunlar çok gereksiz konular, Ama yine de merak ettiysen Söyleyeyim ; Evet Baba Lütfen Lütfen. Oğlum bu çok basit tabii ki de ; HERŞEY KENDİ KENDİNE OLUŞMUŞ. !!! !!! !!! !!! Baba benimle yine alay ediyorsun değil mi ? Hayır Oğlum Gerçekten, Aslında Görebildiğin HERŞEY TESADÜFEN OLUŞMUŞ. Hadi Canım Şaka Yapıyorsun Değil mi ? Hayır oğlum ne şakası bunlar gerçek HERŞEY ÖYLECE OLUŞUVERMİŞ. Yaa Baba, Bugün bana öğrettiklerini hatırlasana ; Neymiş onlar. Otobüs ün Mutlaka bir Şoförü olmak zorunda değilmiydi ? Evet. Bakkalın da, Mutlaka bir Amcası, SüperMarket in de, Mutlaka bir Müdür Amcası olmak zorunda değilmiydi ? Evet. Restoran ın da ; Mutlaka Bir Aşcısı Bir Şef i olmak zorunda değilmiydi ? Evet. Eee O Zaman. Ne O Zaman. Yaa Babacım Nasıl, Otobüs Kendi Kendine Gitmiyor da , Nasıl, Market Kendi Kendine Çalışmıyor da , Nasıl, Restorant Kendi Kendine yemek Pişirmiyor da , Bu Saydıklarımızın Hepsini Birden İçine Alan ve Onlardan Daha Kocaman, Ve Onlardan Daha Düzenli, Daha Tertipli Olan , BU DÜNYA NASIL ; KENDİ KENDİNE OLUŞABİLİYOR, BU KADAR İŞLERİN HEPSİNİ KENDİ KENDİNE HALLEDİVERMİŞ OLABİLİYOR. Oğlum sen yine boyundan Büyük Laflar etmeye başladın, Bak Kızıyorum Ama. Ama Baba, hani sen benim sorularımdan Çok Mutlu Oluyor, ve Benimle Gurur Duyuyordun. Şimdi bana Niçin kızıyorsun ALLAH ALLAH ya, Bu çocuk bazen beni delirtiyor, Aynı Annesi. Aaa Baba ALLAH dedin şimdi, O kim sahiden. Oğlum yeter artık ama Bak kötü olacak. Baba Hani sen Benim hep Sen in gibi aslında çok zeki ve akıllı olduğumu söylerdin, Niçin şimdi Anneme benzetiyorsun. FESUPHANALLAH.. Aaa O da ne demek şimdi. Y E T E E E R ... Evet hikayemiz bu kadar. Artık Çocuğu Soruları ile başbaşa bırakıyoruz. Şimdi, Bir Soru da Ben Soracağım. Bu Hikaye de bir yerlerde ALLAH geçiyor, Hatta bence her yerde Geçiyor. Bize kendini Gösteriyor, Tanıttırıyor. Haydi Bakalım ''O'' nu İlk Kim Bulacak... Saygılarımla. Doğan Gülbudak.
  25. Sayın ARTROPOD , Sevgili PALAM ile aranızda deçen diyaloğu dikkatle takip ediyorum. Sanırım yanlış anlaşılmalar tarafınızca ve nazikçe düzeltiliyor. Lakin yine de konu nun tıkanmış olabileceği varsayımı açısından, bir değerlendirmeye tabi tutulacak olursa ; Ve sonuç benim müdahalemi gerektirecek şekilde neticelenirse, lütfen hatırlatınız, Yoksa tabii ki bu seviyeli münazara ya dışarıdan karışmak, benim haddim değildir. Gerçi ; sevgili PALAM benim tarzımın çok basit düştüğünü öngörüyor, ve kendi açtığım konulara yönelik sergilediğim yaklaşımları yetersiz buluyor. Yine de Biz; Kendisine teşekkür Ediyor, ve ''Bu iş öyle olmaz, asıl böyle olur'' şeklinde ifade edilebilecek , tarzda oluşturduğu Nazik uyarılarına , Büyük ehemmiyet veriyoruz. Lütfen Sizinle olan diyaloğunun ardından, benim le de iletişime geçerek, Eşşiz öğretilerinden istifade etmemize olanak sunmalarını ,Bizi aydınlatma Nezaketinde bulunmalarını, En azından Siz kendisine Hatırlatınız. Her İkinizi de (dostum olarak) Sevgiler Sunuyor ve Selamlıyorum... Saygılarımla. Doğan Gülbudak

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.