Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Radya

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Radya tarafından postalanan herşey

  1. daisygirl (33), akşehirli (22), independece (22), dontspeak3 (25) İyi ki doğdunuz arkadaşlar...
  2. Radya şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Günaydın...
  3. Radya şurada cevap verdi: Radya başlık Şiir Forumu
    AVARE İLHAMLAR Kader cellâdına sessiz uzat boynunu; acıma ne kendine, ne de gelecek günlerine yalnız bir düşünceye yum gözlerini son darbe inmeden evvel, en son anda bir çiçek, bir kuş, bir tebessüm ol; düşüncen kurtarsın seni senden, bil! biraz sonra ebediyen senindir senden uzak olan her şey... ellerini yüzümde gezdir, sil alnımdan yorgunluğu, gözlerimin altından yaşamak korkusunu al, avuçlarından çıkmış bir heykel olsun başım. sonra sen de gözlerini kapat, bırak, ellerin sessizce düşünsün düşüncende yaşamak isterim ben senin: bir gün en yalnız saatinde parmak uçlarından ve avuçlarından gelip konuşurum seninle. ayrılalım, sen annen güneşe git, nur ol; ben toprakta dağılacağım. bir akşamüstü ormanı tek bir saz yapan en son dalda son ışık ol, gel, beni bul.. Ahmet Hamdi Tanpınar
  4. Radya şurada bir video gönderdi: Türkçe Müzik Videoları
    ben bir bülbül olsam ötsem bahçelerde her türkümde yaksam adını üzerine her sabah şakırım gülüm gülüm nina ninay nay ben bir bülbül olsam ötsem bahçelerde her türkümde yaksam adını üzerine her sabah şakırım gülüm gülüm nina ninay nay ben bir martı olsam uçsam denizlere ruzgârlara açsam giderim sehere her kanadımı çarpışla gülüm nina ninay nay..
  5. nautiluss (30), atlasrüzgarı (19), ktk (59) İyi ki doğdunuz arkadaşlar...
  6. Radya şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Bunu hiç düşünmemiştim,fazlaca müdahale ettiğimi yani... Ama evet haklısın endişelerim yüzünden,kantarın topuzunu kaçırıyor olabilirim...
  7. Radya şurada cevap verdi: Mouchette başlık Beşiktaş
    İyi ki GS yi tutuyorum yoksa evdeki 3 Beşiktaş'lı beni yerdi heralde bu akşam... Evet üç hece... TEB-RİK-LER...
  8. gizemli (25), serkannn (34), BİLGİ KURDU (12), McQueen (12), aytiCiP (22), KALPSİZZZZ (21) İyi ki doğdunuz arkadaşlar...Sağlıkla nice mutlu yaşlara...
  9. Adamın biri, ıssız bir yolda dalgın dalgın giderken bir çukura yuvarlanmış. Uğraşmış, uğraşmış çıkamayınca, "İmdat!" diye bağırmaya başlamış. Bir doktor geçiyormuş çukurun yanından. Sesleri duyunca, cebinden defterini çıkarmış. Bir reçete yazıp atmış aşağıya ve yürümüş gitmiş. Adam çığlık atmaya devam ederken bir rahip gelmiş çukurun başına. Aşağıdaki adamı görmüş. O da bir kağıt çıkarmış cebinden. Bir dua yazmış, çukura atmış, yürümüş gitmiş sonra. Derken bir arkadaşı görünmüş çukurun başında. "Hey Joe" diye bağırmış çukurun içindeki. "Benim ben...Dışarı çıkmama yardım eder misin?" Arkadaşı hemen çukura atlamış. "Sen deli misin?" diye çıkışmış imdat çağıran. "Şimdi ikimiz de çukurdayız." "Doğru," demiş arkadaşı. "İkimiz de çukurdayız. Ama ben bu çukura daha evvel de düşmüştüm ve nasıl çıkılacağını biliyorum..." Arkadaşını çukurda görür görmez, hemen yanına atlamak... Kaçımız acaba kaç arkadaşımız için çukura atladık hayatta?... Nasihat edip geçmesi kolay. Ama sadece akıl öğretmek, dostluk için yeterli mi? Çukura atlamak... Hem de tereddüt etmeden, düşünmeden atlamak... Uygarlaştıkça uzaklaşıyoruz birbirimizden... Bugünün arkadaşları birlikte eğlenmek için daha çok.. Birlikte terlemek, birlikte savaşmak, sırt vermek, omuz vermek gerekince bakıyorsunuz pek bir yalnızsınız... Toplum geliştikçe toplumsal bağların gevşemesi ne acı bir çelişki... Mutlu olmanın vazgeçilmez şartı sevgi... Peki, beni çukura atlayacak kadar seven kaç kişi var dünyada?... Bu sorunun yanıtı, dünyada niye bu kadar mutsuz insan olduğunu ortaya koymuyor mu? Sevgi sadece hoş bir duygu değil. Birlikte güven getiriyor. Moral getiriyor, güç getiriyor. Başarı getiriyor.Sevgi hayatın ta kendisi... Yaşıyor...Yaşatıyor!...
  10. Radya şurada bir başlık gönderdi: Politika Bilimi
    Ahmet İnam Her insan içinde yobazlık çekirdeği taşır. Kolaycılığın, tembelliğin, rahatlatıcı alışkanlıkların, korkaklığın, ufuksuzluğun çekiciliğine direnmenin ne denli zor olduğu bilinir. Yobazlık ruh tembelliğinden kaynaklanıyor. Araştırmaya, aramaya kapalı olmaktan. Farklı olanı, ayrıyı görememekten. Yobaz, kördür. Ruh körü. Gerek körü. İnsan körü. Bellerler ve vazgeçmezler. Düşüncelerinin daracık alanı dikenli tellerle çevrilidir. Ne dışarı çıkmak isterler, ne de "farklı" olanı içeri almak isterler. Yobazlığın sosyo-biyolojik (sürü güdüsü), biyo-genetik kökenleri olsa gerek. Elbet tarhten, gelenekten gelen sosyolojik, sosyo-ekonomik temelleri de vardır. Psikolojiyi unutmadım. Yobaz toplumsal ya da bireysel açıdan ilginç, düşündürücü bir ruh yapısı taşır. Tek tek insanlar yobaz olabildikleri gibi, toplumlar da yobazlaşabilirler.-genetik kökenleri olsa gerek. Elbet tarhten, gelenekten gelen sosyolojik, sosyo-ekonomik temelleri de vardır. Psikolojiyi unutmadım. Yobaz toplumsal ya da bireysel açıdan ilginç, düşündürücü bir ruh yapısı taşır. Tek tek insanlar yobaz olabildikleri gibi, toplumlar da yobazlaşabilirler. Yobaz kavramının bizim kültürümüzde yerleşmiş anlamları vardır. Toplumla birlikte "yobaz" kavramı da değişiyor. Değişmediğini söyleyen yobazlar olacaktır. Yobazlığın ne olduğunu, yobazın kimliğini çok iyi tanıdığını sanan "karşı-yobazlar", yobazlık karşıtları vardır. Ben yobazlığın öylesine kolay anlaşılır, sınırları zahmetsizce çizilebilir bir kavram olduğunu sanmıyorum. Yobazı tanımayan bu çağı tanıyamaz, bu toplumu. Bu insanı. Hemen dikkat çekici özelliklerini sayalım: Sığ ve dar görüşlüdür. Tembeldir. (İş yapmaz anlamında değil, yaptığı işin, bulunduğu yerin ne olduğu, neresi olduğunu anlamaya üşenir anlamında.) Direngendir. Bellemiş olduğunda ayak diretir. Çok az şey öğrenir. Öğrenmeye kapalıdır. Kendi sınırlı dünyasının ötesinden korkar. Bu korkusu onu saldırgan kılar. Kendini dünyanın sahibi sanır. Gerçek onundur. Bulmuştur. Bulmayanı karalamaya, öldürmeye hazırdır. Yobazın dünyasında zaman tek boyutludur: Geçmiş. Dünyası kendi görüşü doğrultusunda bir düzenin egemen olduğu bir dünya haline geldiğinde sorunları bitecektir. Derdi çok açıktır yobazın: Düşmanları, farklı olanlardır. Çözümü de açıktır: Kendi görüşü. Yobaz her yerde. Her görüşte. Zaman zaman derin bir yürek sarsıntısıyla duyuyorum: Karanlık bir hücrede, ayaklarım kirli suya batmış, Çevremde yüzlerce fare: Yobazlar, fareler... Konuşurken karşımdakine bakıyorum, birdenbire yüzü fareye dönüşüyor. Yolda, çarşıda, pazarda fareler. (Okur hemen kızmasın aynaya baktığımda, kimi zaman aynı fareyi görmüyor değilim!) Yobaz bağışlamıyor: Dünyayı boydan boya ikiye ayırıyor: Bizimkiler ve onlar. Sizi görür görmez iki yandan birine yerleştiriverirler. Yobazdan yana mısınız, değil misiniz? Yobazda üçüncü şık yoktur. Gergindir. Gençler çabuk kızar. Ustaları daha sakin, daha donanımlıdır. Yobazlık bilgisizlikten çıkmıyor. Bilgiyi nasıl kullandığımız önemli oluyor. Uzman yobazlar vardır, sürekli okuyanlar. Ne için okurlar bilir misiniz? Kendilerini haklı kılmak için. Sözlüklerinde "kuşku" sözcüğü yoktur. Yobazlığa yobazca bakmamak nasıl olanaklıdır? Bizim gibi düşünmeyene, bu düşüncesinde direnene "yobaz" mı diyeceğiz? Sanatla, bilimle uğraşanlar yobaz olamaz mı? Ben, nice "anarşist"im diyen yobaz tanıdım tarihte. İnanan yobaz, inanmayan yobaz. Bana sık sık sorarlar: "Hoca, o yobazlarla işin ne? Ne arıyorsun aralarında?" Hoca sizin aranızda ne arıyorsa onların arasında da onu arıyor. Yobaz olmayanı. Nice farelerle muhabbetimde yüzleri günbegün insana dönüştü. Değişen, koşullara uyan yobaz olamaz diyemeyiz. "Ayran gönüllü" yobazlarımız vardır. Değişip dururlar. Öylesine sık değiştikleri için değişmezler. Görünüşleri hamarat, ruhları hantaldır. İnadığı bir dünya görüşü içinde coşkuyla yaşayan, arayan, araştıran yobaz mıdır? Ödün vermeyeceği ilkeleri olduğu için? Kime yobaz dediğinizi söyleyin, size yobaz olup olmadığınızı söyleyeyim. - İnandığım değerlerim var: Onurum, hak yemezliğim. Sevgim var insana, cümle mahlukata. - Yobaz olup olmadığını söyleyebilmem için nasıl inandığına bakmalıyım. - Neye inandığım önemli değil mi? Fala inanıyorsam, büyücülüğe örneğin? - Neden inandığını biliyor musun? İnancının seçeneklerinin farkında mısın? Başka türlü inanma olanağın varken bir seçme sonucu mu geldin o yere? - Seçme diye bir şey yok. Hayat senin sandığın biçimde test sınavları gibi "alternatifler" sunmuyor ki her zaman bize. Anamın ninnilerinden, masallarından devşirdim görüşlerimi. Öğretmenleri öğrettiler. Okumam için kitaplar önerdiler, okudum. Okumaktayım. Yobaz mıyım? Ben yobazsam yobaz olmayanı göster de görelim. Hiç bir görüşü olmayan renksiz, kişiliksiz biri mi? - Konuyu saptırma. Sana bir ölçet (kriter) vereyim. Mahsun insan yobaz değildir. Hüzün yobazlığa aykırıdır. Acı çeken, gerçek karşısında duyarlılığını yitirmemiştir, duygularını aklıyla yaşayabilen insan, yobaz değildir. Gönlü olan, gönülleyen insan. Yobazın gönlü yoktu. Yunus yobaz değildir. Mizah duygusunu kendine yöneltebilmiş, kendisiyle dalga geçebilen... - Yetmez. Nice mizahçı yobaz bilirim. - Mizahı başkalarına değil, kendi iç derinliklerine yöneltmiş insanlardan söz ediyorum. - Sana bir şey söyleyeyim mi: Boşuna araştırıyorsun ölçütü. Yobazlık, bizim dünya görüşümüzü nasıl yaşadığımıza bağlıdır. Ben bir adama "yobaz" damgası vurayım da sen tersini göster bakalım. Yani, iş sonunda bizim iki dudağımızın arasındadır. - Olmadı, geniş görüşlü, kendini sürekli yenileyen, dünyadaki bulgulardan, gelişmelerden haberli, eleştiriye açık olan bir insan nasıl yobaz olur ki? - Ne demek "geniş görüşlü"? Fırsatçı mı demek istiyorsun? Her görüşten insanla düşüp kalkan, belli konularda belli fikirleri olmayan insan? - Başkalarını dinleyen, dinlemeye hazır, muhabet erbabı. - Bunlar hoş traşlar dostum. Herkes kendisi gibi düşünmeyene yobaz demeye hazır, bekliyor. - Öyleyse bizim kültürümüzde yobazlık eksik olmayacaktır. Damgalama hep sürecektir. Yobazlığı yobazca ele almamayı ne zaman öğreneceğiz? - Hiç bir zaman. Bu dünya bir kavga yeridir. Kavga varsa, yobaz vardır. Ama gizli, ama açık. - Kavga edenler, yobaz olmak zorunda mıdır? İnanan, yobaz olmak zorunda mıdır? İnsan eninde sonunda fareye mi dönüşüyor? - Neden fareleri küçük görüyorsun? Bu bir yobazlık değil mi? - Sadece masum bir benzetme. Yoksa farenin dünyası kendi içinde bizim değerler düzenimizden apayrıdır. - Sen sen ol, kimseye, hiç bir canlıya yobaz deme. Yobazlık kılıçla, topla, tüfekle önlenemez. Saygı ve sevgi. Her şeyin başı o. - Nasıl diyemem? Olgulara saygım var. Olgular bu dünyada yobazların olduğunu gösteriyor. Olgulara yobazca bakmadığım için yobaza yobaz diyorum. - Öyleyse yobazı anlayalım. Kimdir o? Neden böyledir? - Yobaz olmamak için bu gerekiyor. - Yetmiyor ama. Sahi yobaz olsak ne olur ki? - Peki öyleyse, söyle bakalım dünyaya bakışının nerelerinde yobazsın? - Sen de söyle, dostum. İki yobaz olarak çaresiz yobazlığımızı tartışalım. * * * Ahmet İnam, Hayatımızdaki İnce Şeylere Dair, Pan yayınevi, s.20-23
  11. İNTERLOCK (64), etmeha (30), safa (37) İyi ki doğdunuz arkadaşlar...Sağlıkla nice mutlu yaşlara..
  12. Radya şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Teşekkür ederim...
  13. Radya şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
  14. Radya şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    :D
  15. Radya şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Sevgili AED; Ben babamın ayağımın şeklini kağıda çizip gelip İzmir'den bana ayakkabı aldığını ve o gelen ayakkabı baş ucumda uyuduğumu hiç unutmuyorum ... Ah ahh eskidendi çok eskiden... http://www.youtube.com/watch?v=l4Mzjq5Qh0Y
  16. Radya şurada bir blog başlığı gönderdi: RA'NIN RUH SESİ
    Annem dedi ki; -"Eee kolay değil anne olmak" -"Evet" dedim kolay değil.."Hele ki bu zamanda" -Kızım bilgisayarı bırakıp dersini yaparmısın...Seni kontrol etmeme gerek yok değil mi? Girdiğin sitelere dikkat ediyor musun? -Bırak o cep telefonunu artık elinden,zararlı olduğunu bilmiyormusun! -Oğlum,kızım okulda arkadaşlarınızı öpmeyin,ellerinizi sık sık yıkayın,domuz gribini unutmayın! -Alp güvercinlere fazla yaklaşma, tamam onlara yem veriyoruz ama kuş gribi de var korkuyorum... -Okulda çimlerin üstüne oturmayın, kene falan olur... -Cips yemeyin,hamburger yemeyin cola içmeyin,hayır o meyvaları alamayız hormonlu, dur elleme onu da yiyemezsin onunda genetiği değiştirilmiş! -Kızım illada ayakkabıların o marka olmak zorunda mı...! -Üzerinde baskılar olan giysiler alamayız kanser yapıyormuş... -O arkadaşın tepedeğen tırnağa siyah giyinmişti,satanist değildir dimi? -Emo ne demek yavrum,kötü bişey mi...sen emo değilsin dimi ? -Sana dışarıda uzatılan her yiyeceği dışarda yeme kızım,uyuşturucu falan koyarlar içine... -Bırak o dizileri izleyip durma... (daha vardır da şimdilik aklıma bunlar geldi ) Anne şu yukarıdakilerin kaçını bize sormak yada söylemek zorunda hissettin kendini bizi büyütürken?
  17. Radya şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Dayı; Bu güzel tavsiye için önce size teşekkür edelim öyleyse...Teşekkürler... Ve herkese mutlu günler...Günaydın demek için geç oldu galiba...
  18. Radya şurada yorum gönderdi Radya'nın blog başlığı içinde RA'NIN RUH SESİ
    Olsaydı iyi olacaktı... Eh pekiii....
  19. ÖNCE VATAN (52), senior (22), aliyesil06 (24), AĞIRMAVİ (40), ütopik (23) İyi ki doğdunuz arkadaşlar...
  20. Radya şurada cevap verdi: sedelina başlık Forum Oyunları
    Herkese GÜNAYDIN...
  21. Radya şurada cevap verdi: Radya başlık Şiir Forumu
    Anne &Çocuk ve Yalnızlık "Yalnızlık nedir?" diye sordu çocuk Gülümsedi kadın "Memeden kestiğimde seni İçimde doğan boşluk gibidir" dedi. "Kokundan uzak kaldığım an gibi mi?" dedi çocuk "Ses sağnağında yüreğine tek bir tınının değmemesi gibi, Düşsüz uyku gibi, Renksiz düş gibi, Çocuksuz ana kucağı gibi" dedi kadın. "Yalnızlık nedir?" diye yeniden sordu çocuk "Aşksız bahar gibi, Kokmayan çiçek gibi, Arı konmayan renk gibi" dedi kadın. Hüzünlendi çocuk, Gamzelerine iki büyük çaresizlik doldurarak "Yalnızlık yavrusunun gözlerindeki çaresizlik gibidir" dedi kadın. "Ağlatacak kadar güçlü müdür?" dedi çocuk, Sarıldı kadın çocuğa "Sana akan bu sevdam kadar keskindir" dedi "Gülümsemene büyüttüğüm umudum kadar güçlü.." "Acıtır mı insanın canını?" dedi çocuk "Seni kaybetmenin korkusu kadar acı, Senin gözyaşlarının ateşinden daha yakıcı" dedi kadın. "Hep yalnız mıydın?" dedi çocuk Daldı anılara kadın, Eski bir aşkın kalıntılarında dolaştı biraz, Biraz eski mutluluklara dokundu. Çekingen.. Biraz da özlemli Bugündeki yalnızlığını yaratan büyük aşkını düşündü. "Hiç bitmez mi yalnızlığın?" dedi çocuk O'nun gibi bakmayan O'nun gibi gülümsemeyenler geldi aklına. O'nun sarmalarındaki sıcaklığı yaşatamayanları düşündü. "Büyük aşklar büyük yalnızlıklar doğurur` dedi kadın Sarıldı çocuğa kadın Umuda sarılır gibi Yalnızlığını yıllara gömer gibi Sarıldı sevdasının en güzel meyvesine... GASSAN SATAR
  22. Radya şurada bir blog başlığı gönderdi: RA'NIN RUH SESİ
    Hani bazen Elektrikler kesiliverir aniden... Bir ateş ve bir muma ulaşmak için Karanlığa rağmen emin adımlarla ilerlersin... Sağa sola çarpmadan,takılıp düşmeden Kör karanlığa rağmen ulaşırsın ateşe ve muma... Çünkü etrafında neler olduğunu bilirsin ezbere... Bazen de Kör olursun aydınlıkta... Bildiğin bütün ezberleri unutmuşsundur... Önünde ki eşyalara bile takılıp düşersin... Pencerenden göz kırpan güneş bile güler haline... Ve o zaman; Bakınırsın etrafına Bir değnek ararsın Ama şu ucundan ışıklar çıkandan... Yok...Işın kılıcı değil Sihirli değnek... Evde ki oklavayı alırsın eline Umutsuzca sallarsın Hani olur ya belli mi olur Belki bir mucize olur...(acı acı gülümsersin) Bir de üstüne utanmadan hayal kurarsın Herhangi bir mucize neticesinde Neler yapardım diye... Hayalin sıcaklığı sarar gövdeni Buzların çözülür Bu kez arsız arsız sırıtırsın... Tüm dertler teker teker gelir huzura Kendinden emin bir tavırla sallarsın değneğini sırayla İlki hemencik hallolur...Bağırırsın "Geç...!" Sonra; "Sırada ki" Her giden derdin ardından Omuzlarında ki ağırlık yavaş yavaş hafifler Gözlerin tekrar parlamaya başlar Sonunda hepsi bitmiştir Ne dert kalmıştır ne tasa Hepsi tarih olmuştur... Mutlu mutlu gülümsersin... Sahii...! Hazır eline almışken bir de evi temizlersin bir hareketle tabii... Sonra mı ? Koltuğa yayılıp bir de üstüne yorgunluk kahvesi içersin... "hüpppp" Hayal Biter Radya Giderrrrrr....
  23. Radya şurada bir başlık gönderdi: Felsefe
    Şiddetsiz İletişim dünyada en çok konuşulan tekniklerden bir tanesi. Dünyamızdaki sosyal ve siyasal tartışmaların aşılmasında, dünyada barışa dair kullanılabilecek en güzel araçlardan bir tanesi. Bu yaklaşımın dünyada kullanılmakta olan adı nonviolent communication, yani şiddetsiz iletişim. İçinde şiddet kelimesi geçiyor. Söylediğimiz ve odaklandığımız şeyleri yaşamımıza çektiğimizi belirten birçok öğretiyi dikkate alınca bu ifade şiddet kavramını çalışmanın içine getirmiş oluyor. Marshall B. Rosenberg tarafından geliştirilen bu tekniğe dair kendisinin yazdığı kitaplar var. En çok bilinen kitabının adı Şiddetsiz İletişim. Şiddetsiz İletişim Nedir ?Şiddetsiz İletişim farklı bir iletişim şekli. Anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması ve şiddetin yaşamımızdan çıkarılması niyeti ile bir konuşma tarzı diyebiliriz. Şiddetsiz İletişim’in altında yatan bazı temel düşünceler var. “İnsanın yaptığı her şeyin karşılanmamış ihtiyaçları karşılamak için bir girişim olduğu” bunlardan bir tanesi. “İhtiyaçları rekabet yerine işbirliği içinde karşılamanın herkes için daha sağlıklı olduğunu ve insanların başkalarının iyiliğine kendi iradeleriyle katkıda bulunabildikleri zaman, bundan doğal olarak keyif aldıklarını” anlamamızı sağlayan bir yaklaşım. Marshall Rosenberg kitabına Carl Rogers’a teşekkür ile başlıyor. Kendisi ile çalışma fırsatı bulduğu ve aktarmak istediği konuların temelinde onunla araştırma şansı bulduğu ilişkilerin yapıcı öğelerinin keşfi yattığı için. Bu iletişim tarzı yaşamımızda aktif şiddet olan fiziksel şiddetten belki daha yaralayıcı olan pasif sözel şiddetin ne kadar da yaygın olduğunu ve hayatımızı nasıl da derinden etkilediğini fark etmemizi sağlıyor. Şiddetsizlik bir teslim olma tarzı değil. Yani bize yapılan haksızlık varsa bunlara göz yummak veya şiddete korumasızda karşı çıkmak anlamına gelmiyor. Şiddetsiz İletişim ihtiyaçlarımızın, duygularımızın, yaşadıklarımızın farkında olarak kendimize ve benliğimize daha derinden sahip çıkmak anlamına geliyor esasında. Dil değişimde çok büyük bir etken. Enerji çalışmalarında sesin frekansının ve kullandığımız kelimelerin enerjilerinin bize etkisi üzerinde çok konuşuluyor. Burada sözlerin ifade ettikleri üzerinde duracağız, ve söylediklerimizin ilişkilerimizi nasıl yarattığını göreceğiz. Marshall Rosenberg’in sorduğu iki ana soru var: - “Ne oluyor da şefkatli yapımızdan kopuyoruz, parlıyor ve şiddete yöneliyoruz?” - “Ve nasıl oluyor da bazı insanlar en kışkırtıcı koşullarda bile doğalarındaki şefkati korumayı becerebiliyor?” Çok kuvvetli iki soru. Yaşama, insana ve ilişkilere derinden bakmamıza neden olan iki soru. * Şiddet kelimesi özel bir tarif getiriyor Rosenberg. “Yüreğimizdeki şiddet dindiği zaman, doğal şefkatimize kavuştuğumuz durumu anlatmak için kullandığımı belirtmek isterim,” diyor. Bu iletişimin temelinde tepkisel olarak davranmak ve aklımıza gelivereni söylemek yerine, bir olay karşısında veya bir konuşmada ne algıladığımızı, ne hissettiğimizi ve ne istediğimizi fark etmemizi sağlayan bir sistem. Burada açıklık ve dürüstlük var. Aynı zamanda karşımızdaki kişiye saygı ve anlayış ile yaklaşan bir tarz var. Kendimizin ve başkalarının ihtiyaçlarının, derinlerde olan ama ilişkiyi etkileyen ihtiyaçlarının farkında olmayı hedefleyen bir tarz bu. * Şiddet ile karşılaştığımızda genelde ya kaçıyoruz ya da saldırıya geçiyor ve saldırı varsa buna aynı şekilde karşılık veriyoruz. Kaçmak, direnmek, savunma ve saldırıya geçmek bizi genelde mutlu eden sonuçlar getirmiyor. Yakınlaşma sağlamıyor. Şiddetsiz İletişim 4 ana unsurdan oluşuyor: 1- Gözlem 2- Duygular 3- İhtiyaçlar 4- İstek/Rica Şiddetsiz İletişim bu dört unsuru ifade ederek iletişimi sağlamayı hedefliyor. Gözlem: Birinci adımdır. Bir konu hakkında konuşacağınız zaman, yaşananları tarafsız bir kameranın gözünden açıklamayı ve tarif etmeyi içerir. İki kişi arasında yaşanmış bir olay veya diyolog varsa buna yorum katmadan aynen yaşadığı şekilde durumun ve yaşananların tarif edilmesini içerir. Örneğin: Eşinizin söz verdiği şekilde sofrayı toplamaya yardım etmediği ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorsunuz. Öncelikle gözlem bölümü ile, yani olanların tarifsiz bir ifadesi ile başlamanız öneriliyor. “Bu akşam yemeğin bittikten sonra masadakilerin hiçbirini alıp mutfağa götürmeden salondaki televizyonun karşısına oturarak diziyi seyretmeye başladın…” Duygular: Yaşananların bize hissettirdiklerini paylaşmanın önemi vurgulanıyor. Hislerin paylaşımı iletişimi açıyor. Örneğin: “Bunu yapman beni önemsiz ve yalnız hissettiriyor.” İhtiyaçlar: Ruhumuzun benliğimizin ihtiyaçlarının karşılanmaması ilişkilerimizde sıkıntı yaşamamıza neden olan temel nedenler. Bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için ise bu ihtiyaçlarımızı telaffuz etmemiz, söylememiz gerekiyor. Bazen bu ihtiyaçlarımızın biz de farkında olmayabiliriz, ama bakmamız gerekiyor. Ve ifade etmemiz. Böylelikle kendimizi anlatma ve aynı zamanda anlaşılma şansımız var. Örneğin: “Evin işlerinin tamamlanması için desteğe ihtiyacım var. Fiziksel olarak yorgun hissediyorum ve işleri tamamlamak için fiziksel olarak desteğe ihtiyacım var.” İstek/Rica: Bu bölüm ihtiyacımızın karşılanması için karşımızdaki insandan bir talepte bulunduğumuz bölümdür. Söz ile isteğimizi rica ederiz. Burada önemli olan bu ifadenin gerçek bir rica olmasıdır. Yani karşımızdaki kişiye ihtiyacımızı belirttiğimiz şekilde karşılayıp karşılayamayacağını sormuş oluruz. Burada esnek olmalıyız. ‘Hayır’ cevabı alabiliriz, ama bir diyalog başlamış olur. Ve başka ricalar ile hem bizi hem de karşımızdakini tatmin eden bir çözüme ulaşma şansımız artar. Bu dört unsuru ifade ederken esas olan dürüst ve açık olmak ve son istek/rica aşamasında karşımızdaki insanı da açık yüreklilik ile dinlemek. Etkin dinleme, derin dinleme Şiddetsiz İletişimin en önemli unsurlarından biri. Belki de tüm bilgiyi ve tekniği bir araya getiren temel özelliği. Şiddetsiz İletişimi uygulamak için her iki tarafında bu teknikleri bilmesi şart değil. Bir tarafın bilmesi akışı yönlendirmeye yeterli olabiliyor. Bu iletişim tarzı aile ilişkilerinde, okul yaşamında, iş hayatında, danışmanlık çalışmalarında, her türlü pazarlık, anlaşma ve iletişin problemlerinin çözümlenmesinde kullanılabiliyor. Rosenberg’e göre Şiddetsiz İletişim “doğal şefkatimizi ortaya çıkararak, kendimizle ve birbirimizle bağ kurmamıza yardımcı oluyor.” Ve dünyadaki birçok aktarılan örnek bu düşüncenin gerçek olduğunu ortaya koyuyor. Yaşamınıza biraz daha huzur, anlayış ve sevgi getirmek için siz de denemeye ne dersiniz? Zeynep Kocasinan
  24. Şimdi bu durumda hangi ayakkabı makbul olan anlayamadım ben... Bence en doğrusu aşkın ayağa düşmemesi değil mi... Keşke ayakkabı değil de şapka benzetmesi yapsaymış yazan...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.