Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

dünyahepimizin

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.434
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    4

dünyahepimizin tarafından postalanan herşey

  1. Sn kaplan kaza haberini yanilmiyorsam Cumhuriyet gazetesinden aldim, yani sizin o kadar cekindiginiz bölücü gazeteler olan Evrensel ve Birgün'den degil. Diger taraftan bu ucak kazasi ile ben sadece ülkemizde askeriyeye ucaklarin nasil alindigi ve gene söyledigim gibi F-104 lerin akibeti ü´zerine dikkat cekmek istedim. Illada her ucak kazasi alim satim sekline bagli degil, ama genede ülkemizde nasil rüsvetin dolandigini ve bu rüsvetler sayesinde kac tane vatan evladini kaybettigimiz de bir gercek. Arastirdiginizi söylüyorsunuz, o halde herhalde F-104 lerin su an Türkiye'deki funktionunu da biliyorsunuz demektir. Evet sayi nerede bu F-104 ler dersiniz?
  2. Neden Meclis arastiirma komisyonunu belge olarak gösremezmisiz? Onlar taraflimi arastirdi dersiniz? F-104 S ucaklarini isterseniz tekrardan iyi arastirin derim. Size gülende olsa siz arastirin. Onlarin gülmeleri sizin bilgisizliginiz anlamina gelmez. O ucaklari alalarda elestirenlere gülüyorlardi, ama tek bir F-104 S kalmadi. Neredeler acaba dersiniz? Benim TSK'leri ile fazla aram yok, dolayisiyla bana onlar cevap vermiyorlar. Belki size veririler, hani vatanperversiniz ya. Diger taraftan baske yerde buldugum benzeri bir yorum daha: "o zamanlar abd ve alman tonadolari.almanlarda para bol olsa bunlarda süper ucak yapar,dünyada ilk bombardiman ucagini Prof. Dr.-Ing. Wilhelm Messerschmitt,yapti bu ucaklari almanlar icad etti.yani bunlarda kafa var ama para yok proje icin,benim icin almanlar cok iyi ucak yapar cünkü adamlarda 100sene tecrube var,tabii ki mesele para olunca kayyip ediyorlar. -http://www.adlertag.de/willi/willi.htm- abd ye bakalim eski hali. F-104 Starfighter Uçaklarına Neden "Uçan Tabut", "Katil Uçak" vs. Denilmektedir ? Yaklaşık 40 yıl önce Amerikan uçak yapımcısı Lockheed Martin firmasının imal ederek piyasaya sürdüğü F-104 Starfighter (Yıldız Savaşçısı) uçakları hem dizaynı hemde satışı ile ilginç olaylara sahne olmuştu. Lockheed Marttin firması iflas etmek üzere iken aniden Almanya?nın verdiği 700 uçaklık F-104 uçağı siparişi firmayı zor durumdan kurtarmıştı. Lockheed sadece 1970 yılında 25 milyon dolara yakın rüşvet dağıtmış, Almanya, İtalya, Japonya ve Hollanda?da bir çok devlet adamının başı aldığı rüşvetten yanmıştı. Bu sırada Almanya Milli Savunma Bakanı olan Franz Josef Strauss?un adıda bu dedikodulara karıştı. Ama Strauss?un rüşvet aldığı kanıtlanamadı. Çünkü Strauss, araştırma komisyonu göreve başlamadan önce bürosundan bu dosyaların çalındığını açıklamıştı. F-104?ler Amerikan standartlarına göre yapılmıştı. İyi birer hava keşif uçağı olmalarına karşın Almanya?nın yağmurlu ve puslu havası için planlanmamış olmaları bir dezavantajdı. En büyük sorun ise; Almanya bu uçağı bir bombardıman uçağı olarak kullanacak olmasıydı. İmal edilmiş uçak üzerinde revizyonlar yapıldı. Bu revizyonlar uçağın özelliğini, ağırlığını ve dengesini bozdu. Lockheed bu revizyonlar içinde ek ücret almıştı. Sonunda başka bir model haline gelen bu uçaklar Almanlara teslim edildi. Tek motorlu olan uçak bir motor arızasında neredeyse yok denecek kadar az olan kanatlarıyla süzülemiyor ve pilota zaman kazandıramıyordu. Bakım için normalin üzerinde teknik personel ve uzun süreli kurslar gerektiren uçaklar için Alman halkı pek iyi puan vermemişti. İlk uçuş töreninde Strauss?da hazır bulunmuştu. Biri Amerikalı 4 pilot, 4 uçakla kalkıştan hemen sonra düştüler. Bunu diğer kazalar izledi. Bunlar öylesine arka arkaya geldiki iki yıl içinde 33 uçak düşmüştü. Alman halkı çetere tutmaya başlamıştı. 34, 35, 36..... Amerikalı pilotlar bu uçaklara alaycı bir isim takmışlardı; "Güzel ölüm". Alman meslektaşlarının taktığı isim daha hüzünlüydü; "Dul Bırakan". Bu sırada ölen pilotlardan birisi bu uçağın alımını yapan, rüşvet aldığı ispatlanamadığı halde en büyük sorumlu olan Strauss?un oğluydu. Sadece Temmuz 1983?e kadar Almanya?da 700 F-104?ten 250?si düşmüştü. Ölen pilot sayısıda 100?ü geçmişti. Almanya, Tornado uçaklarına geçince bu uçakları Türkiye?ye hibe etti (Yedek parçalar ücrete tabii idi). Türkiye, uçuştan çoktan kalkmış olması gereken F-5?lerin yerine bu uçağa tabiri yerindeyse balıklama atladı. Kısa sürede bu uçağa yeni bir isim de Türk pilotlardan geldi "Uçan Tabut". Katil uçaklara takılan bu isimlerin hikayesi kanla yazılmıştır. F-104?ler arkalarında kahramanlık hikayeleri yerine maalesef hüzünlü aileler bırakmış olmakla isim yaptılar."
  3. Sn demirefe, en azindan siz yanlis bilgi vermeyin burada. kontrgerilla ile pkk'ya karsi verilen gerila tipi savasin hic bir alakasi yok, lütfen iyi arastiralim. Kontrgerilla deyince herhalde isminden kaynaklanarak gerilla savasi veriyor zannediyorsunuz, ama yaniliyorsunuz. Kontrgerillanin görev alani cok degisik ve pkk teröründen öncede vardi. ben saymistim onlarin eylem alanlarini ama gene de tekrarlayayi, 1977'de 1 Mayis taksim meyadani, 1979 Maras, 1980 Corum, gene 80 li dönemlerde bir cok ögrenci katliamlari, 1993 Sivas madimak oteli, Gazi katliami, ...... saymakla bitiremeyiz.
  4. 12 Eylül cunta görevlilerinin yargilanacagi günü umarim Türkiye halki olarak hepimiz görürüz. Bende 12 Eylülcüleri kiniyorum.
  5. Aleviler ve Sünniler bir irk degillerki azinlik falan olsunlar. Ama burada söylenmek istenen Aleviler'in din bazinda ugradiklari haksizliklar. Anlaismistir simdi umarim.
  6. Size kendinizin biule yüzlerce bulacagi örneklerden sadece bir tanesini göstereyim. Almanya'nin belirli bölgelerinde yasayan ve "sorbisch" dilini konusan azinligin anayasa'da kendi öz kimliklerini koruma ve gelirtirme hakki veriyor. Almanca bilenler icin link: -http://www.3sat.de/3sat.php?http://www.3sat.de/nano/news/42881/index.html- Istersek dünyanin her bölgesinde buna benzer örnekler bulabiliriz. Türkiye'de tabiiki resmi dil Türkce ve burada bir sorunda yok zaten. Istenilen sadece mesela Süryani'lerin dillerini koruma ve gelistirme haklari,y ani bu ülkenin vatandaslari olan ve herkes gibi vergilerini ödeyen Süryani'lerinde Almanya'daki sorbis dili konusan azinlik gibi devletten yardim alabilmesi. Bunlari istemek neden devletin üniter yapisini bozsunki. Süryani'ler veya baska isteyenler Türkceyi red edipte tüm yasam alanlarindami kendi dillerini istiyorlar? Onlarin istedigi sadece dillerinin ve kültürlerinin unutulmamasi icin vatandasi oldugu devletin onlara elini uzatmasi. Bizde Türk olarak baska ülkelerde benzeri isteklerde bulunuyoruz ve bu gayet normal. Kendime hak gördügümü neden kendin ülkemdeki digerlerine hak görmüyorum?
  7. Arkadaslar neden bu kadar bilgi kirliligi yapiyoruz? Neden alakasiz yorumlar yapiyoruz? Kontrgerilla özel olarak PKK nin gerilla savasina karsilik gelistirilmis bir gerilla tipi savasan askeri birlik falan degilki. Kim ve neden böyle yanlisi burada sergiliyor amaci anlasilir degil. PKK'nin savasina uygun sekilde azten özel tim gibi ayri bir askeri birim var. Kontrgerilla 1970 lerde bile vardi ve burada anlatinilan gibi gerilla savasi veren legal bir devlet birimi degildi ve hala da degil. Kontrgerilla ehr döneme göre degisik görevler üstlenen ve methodlar kullanan yasa disi, hukuka aykiri devletten gücünü alan gizli bir örgüttür, bunlar bir dönem 1977'de 1 mayis taksimdeydi, bir bakiyorsun 1979 da Maras'ta idi, 1980'de Corum'da görevlerini yaptilar, sonralari Gazi mahallesinde ve 1993 de Sivas'ta gördük onlari,...... Etmeyin eylemeyin, bu kadarda koulari biurbirine karistirmayalim artik. savunuyorsan adam gibi savun derlerya, aynen öyle olsun, savunuyorsak bilerek savunalim.
  8. Dalga gececegimize ülkenin gecmisinde ve gününde olan olaylari ciddiye alsak daha saglikli olur. Olaya ciddi bakanlar ne demek istedigimi gayet iyi anladilar. Ben ülkemizde düsen 100 lerce askeri ucaklardan bahsederken sizlere belge olarak gene meclis arastirma komisyonundan bahsettim ve bu konuyla ilgili bir de kitap ismi verdim. Yoksa bu askeri ucagidami Hollanda'li kule yetkilileri yanlis bilgilendirerek düsürdüler dersiniz? TSK disinda bu kadar askeri ucak kazasi olan baska bir ülke gösterin isterseniz. Bahsettigim askeri ucak satan firmanin tüm ucaklari ülkemizde düserek yok oldular, benzeri ucaklar gene diger ülkelerde de aynnen düserek bittiler. Derin devleti irdelemek gibi bir düsüncesi olmayan zihniyetin söyleyecegi sadece Allah rahmet eylesin olur ve is biter. Ama bir daha kimseye bu tür kaza sonucu Allah rahmet eylesin demememiz icin neler yapmaliyiz ve sorumlular kimlerdir sorusu sorulmaz. Neden sorulmaz, cünki bizler vatanina milletine bagimli insanlariz ve hicbir zaman milletin büyüklerinin aldigi kararlar, ucaklar,..... sorgulanmaz. Bizim büyüklerimizin durumu aynen kurani kerime benzer ve onlar neyaparsa dogrudur aynen kurani kerim de yazilanlar gibi. Onlari sorgulamak ülkemizde en büyük tabudur ve sorgulayanlarda muhakkak vatanhainleridir. Sn kaplan-20, faili mechulleri anlatirken meclis arastirma raporlarindan bahsediyorsunuz ama benimde size bu düsen ucaklarin alimi ile ilgili meclis arastirma raporlarindan bahsettim. Demekki sadece sizin arastirma raporunuz ciddi ve digerleri gene ciddi falan degiller. Bir kerede olsun, ortaya atilan bir görüsü ciddi sekilde arastirip tartisma düzeyini yükseltelim. Burada sen ve ben kavgasi vererek ne elde edecegimizi zannediyoruz. Alin size kaynak, Semih Hicyilmaz'in kitabi "Iste Derin Devlet", bu kitaptayilar önce TSK'e satilan F-104 ucaklarinin nasil satildigini ve sonlarinin ne oldugunu görün, hemde gene o en cok güvendigimiz ve saygi duydugumuz Türkiye Büyük Millet arastima komisyonu raporlarina dayanarak. Ama burada gercekten de biraz niyet önemli. Art niyet oldugu sürece asla gercekleri göremiyecegiz.
  9. dünyahepimizin

    ASKERI UCAK DÜSTÜ

    "Askeri uçak düştü! Konya'da askeri bir eğitim uçağı düştü. Pilotlardan biri kurtuldu, diğeri ise şehit oldu. Uçağın düşme sebebi henüz belirlenemezken, olayla ilgili araştırma çalışmaları başlatıldı. AA Konya- Bir askeri eğitim uçağı, Altınekin ilçesine bağlı Ayışığı köyü yakınlarında, henüz belirlenemeyen bir nedenle düştü. İlk olarak köylülerin yardıma koştuğu enkaz yakınlarında pilotlardan birinin yaralı olarak kurtulduğu, diğer pilotun ise şehit olduğu bildirildi. Yaralı pilot, enkaz bölgesine ulaşan askeri bir helikopterle hastaneye kaldırıldı." Alinti: -http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=44438- Bu haberi okuyunca aklima derhal Semih Hicyilmaz'in "iste Derin Devlet" isimli kitabi geldi. O kitapta F-104 lerin Lockheed firmasindan nasil kaziklanarak alindigini ve sonunda hemen hemen tümünün kaza sonucu düserek bittigini belgeleriyle yaziyor. Tabii olan gene ölen askeri pilotlara oluyor, veriyorsun onlara bir sehit ismi, olaya böylece bitiyor. Lockheed tabii Türkiye'de askeriyeden tutun milletvelikkerine kadar bir cok ksiye rüsvetler veriyor ve hatta bu konuyla ilgili meclis arastirma komisyonu kuruluyor ve herkesinde tahmin edebilecegi gibi Meclis arastirma komisyonunun bulmus oldugu deliller ciddiye alinmiyor. Bu sayede gene tüm sorumlular aklaniyor, falan filan Bu gün söyle bir haberlere bakayim diyorum ve ne görüyorum, Konya'da bir ASKERI UCAK DÜSÜYOR, bir pilot yarali kurtuluyor ve digeri sehit oluyor. Hic sasmam eger bu ucagida TSK'ne Lockheed firmasi sattiysa. Nasilolsa gene o firma bazilarinin ceplerini doldurmustur. Evet bizler böyle vatan evlatlarini ve birde paralarini harciyoruz!!!! Simdi kalkipta "dehitler ölmez vatan bölünmez" diyene kadar neden ülkemizde bu kadar fazla askeri ucak kazasi oluyor ve ucak aliminda kimler rüsvet aliyor arastirmasi gerekmezmi? Benzeri durumlar Güneydoguda sehit olan askerlerimiz icinde gecerli.
  10. "TÜRKLÜK VE MİLLİYETÇİLİK TEŞVİK EDİLİYOR 12:03 17 Mart 2009 OZAN BİLİR ?Türkiye?nin Eğitim Sisteminde Azınlıklar? raporuna göre, azınlık grupları üyeleri Türkiye?deki eğitim sisteminin kendilerini asimile etmeye çalıştığını düşünüyor. Eğitim sisteminde Türklük ve milliyetçilik teşvik ediliyor, Sunni-İslam inancı dayatılıyor. Türkiye?de yaşayan halklar eğitim alanında yok sayılıyor. Uluslararası Azınlık Hakları Grubu?nun hazırladığı ?Unutmak mı, asimilasyon mu? Türkiye?nin Eğitim Sisteminde Azınlıklar? raporu açıklandı. Grubun koordinatörü Nurcan Kaya?nın kaleme aldığı ve Hrant Dink?e ithaf edilen rapor, eğitim sisteminin Türkiye?deki halklara bakış açısını gözler önüne seriyor. Türkiye?de yaşayan halkların temsilcileri, öğretmen ve öğrencilerle yapılan röportajları da içeren raporun bazı ayrıntılar şöyle ifade edildi. OKUL AÇMA HAKKI BULUNMUYOR "Azınlıklar, Türkiye Cumhuriyeti?nin kuruluşundan beri ?devletin bölünmez bütünlüğüne? tehdit olarak algılanıyor. Bu düşünce azınlıkların eğitim haklarına erişmesi üzerinde olumsuz etkiye neden oluyor. Azınlık gruplarının birçok üyesi Türkiye?deki eğitim sisteminin kendilerini asimile etmeye çalıştığı hissini paylaşıyor. Türk kimliği ve milliyetciliği temel değerler olarak teşvik edilirken farklı kültürler, dinler ve tarihler yok sayılıyor. Türkiye?de sadece Ermeni, Rum ve Musevileri azılınlık olarak tanıyor, diğer azınlıkların ise okul açma hakları bulunmuyor. Devlet okullarında hiçbir azınlık dilinin eğitimi mümkün değil. Öğrenciler ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor." ABDEST ALMAK ZORUNLULUĞU Raporun, ?Okullarda Din Eğitimi? bölümün ise, eğitim sisteminde Sunni-İslam inancının dayatıldığına dikkat çekilirken şu tespitlerde bulunuluyor: "Aleviler ve diğer vatandaşların sesi müfredatta bazı değişikliklere neden olsa da müfredat uluslararası insan hakları hukukuna aykırı nitelik taşıyor. Zorunlu din dersinden muaf tutulma izni sadece Hıristiyan ve Musevilere tanınıyor. Din derslerinde eleştirel ve çogulcu bir bakış açısını vurgulayan yönergelere rağmen, İslamiyet dışındaki dinler çok az yer alıyor. Din derslerine katılan azınlık öğrencileri, abdest almak, dua etmek ve camiye gitmek gibi müfredat dışı uygulamalara maruz kalıyor. Çocuklar etnik ve dinsel kimliklerini saklamak zorunda kalıyor ve kimliklerinin eninde sonunda yok olacağından korkuyor." TEK DİL, TEK KİMLİK DAYATMASI VAR Eğitim sisteminin, çeşitliliği değil tek dili ve tek kimliği teşvik ettiğinin belirtildiği raporda, Kürtler ve Romanlar dahil birçok dezavantajlı grubun eğitim dahil birçok alanda yok sayıldığının altını çiziyor. Raporda "Roman yerleşim yerlerinin kentsel dönüşüm projeleri kapsamında yıkılması birçok Roman?ı yerinden etti, yüzlerce çocuk okulsuz bırakıldı. Diyarbakır ve İstanbul?da yaşayan yerinden edilmiş Kürt ailelerinin çocuklarının yüzde 30?dan fazlası yoksulluk nedeniyle okula gidemiyor. Okullarda ayrımcılığa maruz kaldıkları için eğitim hakkını kullanamıyor" deniliyor. Raporda yer alan tavsiyeler ise şöyle: Türkiye hükümeti azınlıkların eğitim hakkının korunması ve geliştirilmesi için kararlar alırken azınlıklara danışmalı. Müfredatın tamamen gözden geçirilmesi, ayrımcı ve milliyetçi ifadelerin çıkarılması, çokkültürlülüğün, barışın ve hoşgörünün teşvik edilmesi gerekiyor. PAYLAN: YENİ SAMASTLAR ORTAYA ÇIKACAK Raporun açıklanmasının ardından düzenlenen panelde konuşan Özel Yeşilköy Ermeni İlköğretim Okulu Yönetim Kurulu Üyesi Garo Paylan, 1980 yıllarında 5.500 öğrenci bulunduğunu fakat şimdi 17 okulda 3.400 öğrenci kaldığını söyledi. Paylan, Genelkurmay?ın hazırladığı ve okullarda gösterilen ?Sarı Gelin? belgeseline de değinerek, "Bu belgesel anaokulundaki çocuklara dahi gösterildi. Bu yeni Ogün Samastlar?ın ortaya çıkmasına neden olacak. Türklükten başka unsurların aşağılandığı bir atmosferde yaşıyoruz. Ermeniler hala hain olarak görülüyor. Bakış açısı değişmeli. Azınlık okullarına pozitif ayrımcılık sağlanmalı? şeklinde konuştu. VASİLİADİS: ASİMİLASYON UYGULANIYOR Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihalis Vasiliadis ise Milli Eğitim müfredatının farklı kültürlerin yaşamasına ve öğretilmesine engel olduğunu belirterek, "Aynı zamanda azınlık çocukları başka bir kültürün etkisinde yetiştiriliyor. Bu da asimilasyona neden oluyor. Her sabah okunan ?Andımız? ile milliyetçilik empoze ediyor ve içinde yer alan ifaderlerle çocukların kişiliğini başkalarına armağan etmesi sonucunu doğuruyor" dedi. İRİS: MEZOPOTAMYA DİLLER MEZARLIĞI "Ben Süryaniyim fakat kendi dilimi konuşamıyorum. Çocuklarım kendi dilini bilmiyor" diyen Mezopotamya Kültür ve Dayanışma Derneği temsilcisi Muzaffer İris, devletin Süryanice?yi koruma altına alması ve okullarda eğitim vermesi gerektiğini söyledi. İstanbul Kürt Enstütüsü Başkanı Sami Tan ise diller ve kültürler bahçesi Mezopotamya?nın yavaş yavaş halklar ve kültürler mezarlığına dönüştüğünü belirterek, "Vahim durumda olan eğitim sisteminde doğmatik, inkarcı ulus devlet anlayışından vazgeçilmeli" dedi." Alinti: - http://www.birgun.net/actuel_index.php?new...=03&day=17-
  11. Devlet destekli faili mechul cinayetlerin yerleri teker teker ortaya cikmaya basladi. Umarim bizler Türkiye halki olarak bu pisligin icinden anlimiz ak olarak cikariz. Dogrusu faazla umudum yok cünki, gene sonunda devleti koruma maksadiyla gercek suclular gün isigina cikmayacak ve katiller devletinde destegiyle yaptiklarinin hesabini vermeyecekler. Umarim ben yanilirim. "KORUCUBAŞINA CESET BASKINI 12:03 17 Mart 2009 Silopi?deki ölüm kuyularının ardından korucubaşı Kamil Atak?ın köyü Kuştepe de kazıldı. Kazılardan 20 kemik çıktı. Atak?ın iki oğlu gözaltında. Kuştepe JİTEM ve Hizbullah?ın üssü.. EMİN DİLOVAN KINAY - ŞIRNAK Şırnak bölgesinde ölüm kuyularının yerleri yeni yeni ortaya çıkıyor. Silopi'deki BOTAŞ Tesisleri ve Sinan Lokantası'na ait ölüm kuyularının kazılmasının ardından, yıllar önce elektrik trafo binasının yapımı sırasında cesetlerin çıktığı öne sürülen Kuştepe (Basisk) köyünde de kazı çalışmaları başlatıldı. Kazılarda 20 adet kemik bulundu. Kuştepe eski korucubaşı Kamil Atak'ın köyü. KORUCUBAŞININ EVİNE BASKIN 1990'lı yıllarda JİTEM tarafından kaçırıldıktan sonra öldürülenlerin atıldığı iddia edilen ölüm kuyuları ve tarlaları bir bir gün yüzüne çıkıyor. Bir dönem Hizbullah'ın kontrolünde olan ve Cizre eski Belediye Başkanı ve korucubaşı Kamil Atak'a ait Kuştepe köyünde de kazılara başlandı. Köy, İdil yolu üzerinde bulunan Cizre Tank Taburu'na 1 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Dün sabah saatlerinde Cizre Cumhuriyet Başsavcısı ve kaymakamlık yetkilileri, Cizre Belediyesi'ne ait araçlarla Kuştepe köyüne hareket etti. Kamil Atak'a ait eve yapılan baskında, Atak evde bulunmazken, iki oğlu gözaltına alındı. 1992'den sonra boşaltılan Kuştepe köyüne Kamil Atak'ın himayesinde korucular yerleştirilmişti. Yıllarca JİTEM ve Hizbullah işbirliği ile gözaltına alınanların Kuştepe'ye götürülüp burada sorgulandığı ve infaz edildiği iddialarına rağmen bugüne kadar herhangi bir yasal işlem yapılmamıştı. Kamil Atak hakkında Cizre Belediye Başkanı olduğu dönemlerde Van Ağır Ceza Mahkemesi'nde "iki çobanı öldürdüğü" gerekçesiyle gıyabi tutuklama kararı verilmiş ve 11 yıl boyunca tutuklanmamıştı. ?TRAFONUN TEMELİNDEN 5 CESET ÇIKTI? Bazı yerel kaynaklar birkaç yıl önce Kuştepe'deki trafo binasının temel kazısı sırasında en az 5 ceset bulunduğunu ve bu cesetlerin Şırnak Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldüğünü söylüyor." Alinti: -http://www.birgun.net/actuel_index.php?news_code=1237284222&year=2009&month=03&day=17-
  12. Sn kaplan-200, bildiginiz gibi meclis arastirma komisyonu her dönemki arastirmalarinda oldugu gibi bir cok delillere dayali olarak suclular hakkinda ve arkasindaki güc hakkinda devlete ve organlarina önemli bilgiler verdigi gercekten dogrur. Bu sadece U. Mumcu cinayeti icin gecerli degildir, bilhassa tüm olaylar icjn de gecerlidir, Susurluk olayindaki cete-develt iliskilerinden önceki dönemler de bile mesela hayali ihracat icin kurulan komisyon bile burada cok degerli deliller ve isimler bulmustur ama bildigimiz gibi tüm komisyon dönemlerinde verilen tavsiyelere uyulmamistir, aynen U. Mumcu olayinda oldugu gibi. Benim de dikkat cekmek istedigim nokta budur. Neden devlet ve yetkililer bu meclis komisyonunun isaret ettigi noktalara gitmiyorlar? Bununncevabi gercekten cok kolay ve o kadarda ilginc. Size tavsiyem Semih Hicyilmaz'in "iste derin devlet" isimli kitabini okumaniz. Belki Semih Hicyilmaz siyasi düsüncesi ile size uymayabilir ama, kitabinda Meclis arastirma Komisyonu raposlarina ve diger kaynaklara dayali olarak konuyu ele almis. O kitabi okuyunca bizlerin devamli söyledigi veya iddaa ettigi gibi efendim devlet icerisinde sadece bir kac hainin yaptigi bir hukuk dísi hareket falan olmadigini, bilhassa devlet kanaliyla isleyen bir sistem odugunu anlayacaksiniz. Ve gene o kitapta görüyorsunuzki, bu güne kadar gelmis gecmis tüm meclis arastirma komisyonlarinin baslarina gelenler ayni, ya gelenler devlet sirri diye aciklama yapmiyorlar, ya da efendim basbakan nin ve bakaninin bilgiis dogrultusunda yptigin isler, yada bu bilgileri genel kurmay´dan aldim gibi devamli benzeri tutumlar. ve sonuna baktiginda bu meclis arastirma komisyonlarinin yapmis oldugu raporlar rafa kaldiriliyor ve tüm suclanan kisiler aklaniyor, tabii bir kac kurban disinda.
  13. Alevi karsiti Diyanetin agziyla Aleviler hakkinda bundan baska bir yorumda bekleyemeyiz zaten. Dr. Ilyas Üzüm'ün kim oldugunu Aleviler iyi bilir.
  14. Madem U. Mumcu'nun ve N. Hablemit Ogullari'nin failleri belli ve siz buradanda öyle söylüyorsunuz, neden hala mahkemeleri sürüyor dersiniz? Yani koskoca Türkiye Cumhuriyet devletinin mahkemeleri bulamadi da sizmi biliyorsunuz? madem biliniyor neden devletimiz sorumlulardan hesap sormuyor? mahkeme kararlastirdida bizlermi hala gercekleri ögrenmek istemiyoruz?
  15. Kusura bakmayin ama öyle sizin anldiginiz gibi degil mesele. Alevi'ler kim dostu kim düsmani iyi biliyor. Dr. Ilyas Üzüm gibilerin tesbitine gerek yok. Osmanlidan beri Alevileri yakacaksin, keseceksin, asagilayacaksin ve sonrada yok efendim PKK'lilar onlari devlete karsi kullaniyor diye uyaracaksin. Aleviler ne PKK'lidir nede fasisttir. Aleviler devamli ezilenin yaninda olmustur, Türkiye'de olsun veya dünyanin baska bir yerinde olsun farketmez. Alevilerin ezilenden yana olmalari onlarin felsefesinden kaynaklanir. önce neden onlari ezdigimizi hesabini soralim. Maras'ta, Corum'da, Gazi'de, Sivas'ta Aleviler devletin kimden yana oldugunu canlarini vererek ögrendiler.
  16. Katliamlari ve devletin yapmis oldugu yasa disi , hukuk disi öldürme olaylarini onaylayan zihniyet Cecenistan'daki, Cin'deki, Uygur'daki, Filistin'deki katliamlari ve devlet terörünü neye dayanarak elestirebiliyor anlasilir degil. Bizdeki normal ve devletin hakki oluyorsa diger devletlerin yaptigida aynen bizimki gibi olmasi gerekmezmi? Ne kadar celiskili hukuk ve hak anlayisimiz var. Ilginc bir durum dogrusu. Türkiye disindaki Türk ve müslüman toplumlara yapilan zulumleri, yargisiz infazlari, iskenceleri, katliamlari nefretle kinayan zihniyet, söz konusu Türkiye oldugu zaman akan sular duruyor ve devet ne yaparsa hakli görülüyor. Biz bu kafayla daha cok kendimizle celiskili yorumlar yapariz.
  17. Darbe günlügü degil Hatiratmis!!!! Lafa gel hizaya dur derler bizim oralarda. Herhangi bir koltuga oturan yilarca kendisini halktan üstün gördü ve halaa görenlerde var. Herkes artik haddini bilecek!!!! Kimse kanunlardan ve halktan üstün olamaz. Diktadör kafa yapilarinin artik sona erdirilmesinin zamani geldide gecti bile. "15/03/2009 ?Darbe Günlükleri? Ergenekon?a dahil edildi Örnek, 2007?de Nokta Dergisi?nde yayınlanan darbe günlükleri için, ?onlar günlük değil hatırat? demişti. Ergenekon soruşturmasında ?Darbe Günlükleri?ni yazdığı iddia edilen emekli Oramiral Özden Örnek?in ifadesine başvurulacağı öğrenildi. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek?e ait olduğu iddia edilen ?Ayışığı, Sarıkız ve Eldiven? başlıklı ?darbe günlükleri, Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ikinci iddianame kapsamında incelemeye alındı. Soruşturmayı yürüten özel yetkili cumhuriyet savcılığınca, önümüzdeki aylarda emekli Oramiral Özden Örnek?in soruşturma kapsamında ifadesine başvurulacak. ?AYIŞIĞI, SARIKIZ VE ELDİVEN? Darbe Günlükleri, Nokta Dergisi?nde yayınlanmış ve uzun süre gündemde kalmıştı. Günlükleri yayınlanan Nokta Dergisi?ne baskın düzenlenmiş ve bir süre sonra dergi kapanmıştı. Ayrıca derginin genel yayın yönetmeni olan Alper Görmüş hakkında, ?hakaret ve iftira? suçlamalarıyla dava açılmış, dava beraatle sonuçlanmıştı. Ergenekon davasına bakan mahkemeye teslim edilen ikinci iddianamenin üçüncü bölümünde, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek?in tuttuğu iddia edilen ?Ayışığı?, ?Sarıkız? ve ?Eldiven? adlı günlüklerde darbe planlarının yer aldığı öne sürülüyordu. Ancak emekli Oramiral Örnek, günlüklerin kendisine ait olmadığını söylemişti. ?DARBE GÜNLÜĞÜ DEĞİL HATIRAT? Nokta dergisinin 29 Mart 2007 tarihli sayısında, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek?e ait olduğu öne sürülen notların, 2003 yılı sonu ve 2004 yılı başlarına ait olan bölümleri yayınlanmıştı. Bu notlarda, Örnek ile dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur tarafından hazırlandığı iddia edilen ?Sarıkız? kod adlı darbe planından, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök?ün karşı tutumu, diğer bazı üst rütbeli subayların isteksizliği ve ABD?nin tavrı nedeniyle vazgeçildiği iddia ediliyordu. Özden Örnek kendisine ait olduğu öne sürülen günlükteki ?darbe girişimi? iddialarını yalanlamış ve ?Komutanlığım döneminde hiçbir zaman günlük tutmadım. Böyle bir günlüğüm mevcut değildir. Haberler tamamen uydurmadır? demişti. Örnek, sadece 1957-81 döneminde tuttuğu ?Hatıratlar? olduğunu belirterek, ?Tutulan notlar günlük değil hatırattır. Bu dönemden sonra ve komutanlık sırasında günlük tutulmamıştır. Karargahta günlük programlarım düzenli olarak kaydedilmekteydi. Günlük programlar ve ziyaretleri alıp bunlar üzerinden tamamen senaryo yazılmış? diyerek kendini savunmuştu." Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=47414-
  18. Olaylari ne kadar basite indergidigimiz ve insan degerini hice saydigimiz malesef gözler önünde. Burada 35 bin insanin yok olmasini savunan kimki? 35 bin insanin kani gene hukuk disi metotodlarlami alinabiliyor? Siz hangi kaynaga veya dedile dayanarak öldürülen insanlarin suclu oldugunu söyleyebiliyorsunuz? Iste burada hukuka sayginlik önemli. Sili cuntacisi Pinochet'te aynen sizin gibi düsünüyordu ve onun derin devletide insanlari yok ederken, iskenceden gecirirken benzeri suclamalarda bulunuyordu. Arjantin desen gene ayni. Dikdatör saddam bile 5 bin Kürt vatandasini gaz bombalariyla yok ederken benzeri suclamalarda bulunuyordu. Dis gücler bizi birbirimize düsürüyo demekle faili mechulleri savunmanin, yargisiz infazlari selamlamanin ve hakim karari olmadan insanlari bölücülük yapiyor diye fisledikten sonra yok etmenin ne alakasi var. Varsa dis düsmanlar neden devlet kendi insanlariyla barisik degil. Tüm Türkiye ile barisik bir devleti dünya bir olsa yikamaz. Kendi beceriksizligimizi, hazimsizligimizi derhal disarida ariyoruz ve isin kolayina kaciyoruz. Sizin bu tür hukuksuzluga evet demeniz ilk degilki. Bunu bir kac defalar tekrarladiniz ve hatta siz mafya ve cetecileri bile kahraman ilan edip yüceltiyorsunuz. Bu davranisimiz tabiiki karsi tarafta karsi tepkiye yol acacagi cin ülkemizde terörün ve sorunlarin bitmeside artik ahirete kalacak. Derin devleti ile sorunlari kim cözmüski bizde basarili olalim? Yargisiz infazlar, potantiyel terör destekcileri yaratmak toplumda karsi tepkiye yol aciyor ve hic ummadiginiz destegi buluyor bazi gücler. Devletin basitersizligini derin devlet ile cözmeye calisan bir zihniyet asla terörün sonunu getiremez.
  19. Basbakanimizi kutlamak gerek cünki oda kendisinden önceki basbakanlar gibi IMF'nin pesinden dolasmayi iyi yapiyor ve kandirmaya calisiyor. Piskinlik konusunda da Erdogan kendisinden önceki basbakanlari aratmiyor. Erdogan malesef bizim aynamiz. Bazen yorumlarimizi öyle imali yaziyoruzki sanki önceki basbakanlar bu günkinden degisik davranmislar. IMF konusu sadece Erdogan'in veya baska bir basbakanin sorunu degil Türkiye'nin sorunu ve bu geminin icinde sen de varsin bende. O halde birazda kendimizi elestirelim. Bir ise girerken rüsvet teklif eden biziz, bazi devlete bagli isyerlerinde partilere kontenjan ayiran devlet ve sistemde bizim devletimiz ve bu isyerlerine kendi adamlarini sokanda gene bizim partilerimiz. Milyarlarca para kazanip ama vergi kaciranda gene bizim patronlarimiz, isverenlerimiz, serbest valisanlarimiz, doktorlarimiz, avukatlarimiz, ........ Yeteri kadar para kazanmama ma ragmen en az 10 tane bankaya gidip banka kartlari alan ve sonunda ödeyemeyince aglayan da biziz. oylarimizi verirken o partinin bana neler verecegini hesaplayan da biziz, devletin topraklarini mafyalastiran ve sonra fahis fiyata satan ve sonradan oralara kendimiz icin gece kondu yapiyoruz diye en az 3 katli kacak daireler yaptiranlarda biziz ve bu kacak insaatlara ruhsat verende gene bizim belediyemiz,....... saymakla bitiremeyiz. Ama kalkariz sadece erdogani elestiririz ve kendimizi ondan cok daha dürüst zanneden de biziz. Kendimize hak hukuk ama baskasi isteyince bölücü diyende biziz. IMF'ye para ver diye yalvaran ve sonunda gene IMF'ye kizanda biziz. Ülkede rüsvetten sikayetci olan ama rüsvet verende biziz. *****
  20. Gercekten cok düsündürücü bir yaklasim derim ve bana bir zamanlarin Arjantin, Sili ve Ispanya'sini hatirlatiyor. Demekki bizlerin daha hukukun üstünlügünü ögrenebilmemiz icin uzn bir zamana ihtiyaci var. Buradan PKK'ya karsi mücadeleyi elestirenmi var? Ama sen bir devlet olarak ve birde üstüne üstelik kendini hukuk devleti olarak tanimliyorsan hukuk disi örgütler (kontrgerilla) kurarak ve gene hukuk disi eylemler yaparak kendini hakli cikartamazsin. Dolayisiyla kendi hukukunu ve mahkemelerini cignemis olursun. Devlet yasadisi eylemlere basvurarak yargisiz infazlar yaparsa o zaman neden hala terör var ve neden hala sehitler veriyoruz diyede sikayet etmeye hakkimiz yok derim. Ama bir gün bu hukuksuzluk benimde basima gelirse, iste o zaman ögrenirim hukukun ne kadar degerli oldugunu, ama büyük ihtimalle is isten gecmis olacak. Hukuksuzluk beraberinde terörü ve kini getirir bunuda unutmayalim.
  21. Söylemistimya siz haklisiniz diye. Bu kadar birbiriyle alakasiz yorumlar yaparsak nasil saglikli bir tartisma yapacaksinki. Bu forumda defalarca söylememize ragmen okunmamis ve tekrar soruluyor. Demekki biz burada daha en azindan bin veya milyon kez daha bagira bagira haykirmamiz gerekiyorki duysunlar ne dedigimizi. ben bir kez daha söyleyeyim bari, her demokrat ve devrimci bir Türk olarak ben türkcülerinde kürtcülerinde karsisindayim, ya siz acaba türkcülerin karsindamisiniz acaba?
  22. Demek oluyorki Kontrulgerilla devletin legal bir kurulusu ve tek görevi de daglarda gerilla savasi verenlere karsi ayni sekilde gerilla savasi veriyor. Madem öyle de neden daha bir allahin kulu ne hükümetten nede baska bir kurumdan hala kontrgerillanin varligini kabul etmiyor? Demekki devlet erkanlari da bu isi bilmiyorlar, ama burada kendi kafamiza göre yazan bizler daha iyi biliyoruz ve kontrgerillanin ne oldugunu halka acikliyoruz. Diger taraftan devletin polisi, güvenlik gücleri, savcisi ve mahkemesi daha faili mechulleri bulamamis, ama gene bizler buradan her seyi biliyoruz ve söylüyoruz "faili mechuller PKK tarafindan yapildi" Ben devamli diyorum biz öyle bir milletizki, bizim bildiklerimizi devlet bile bilmiyor. 1970 lerde de Türkiye'de gerilla savasi oldugu icin onlara karsi gerilla gibi savasacak kontrgerilla kuruldu ve dönemin basbakani Ecevit kontrgerillanin varligina isaret ediyordu. Ama o isaret ederken överek degil bir tehlikeden bahsediyordu. Demekki Ecevit'te daha dogru dürüst kontrgerillanin ne oldugunu ögrenememis. Keske yasasaydida bizlerden burada kontrgerillanin asil amacinin ne oldugunu ögrenseydi derdim. Yazik koskoca basbakan olmus ama daha kontgerillanin ne oldugunu dogru sekilde ögrenemeden rahmetli oldu.
  23. Evet siz haklisniz. Ne deyim baska bilemiyorum. 12 Eylül olsun diger cuntalar olsun bunlarinnasil ve neden getirildigini artik sagir Sultan bile duydu ve biliyor ve daha bu günlerde bile devlet televizyonlari TRT bile artik bu konulara deginmek ziorunda kalarak derin devlet ve askeri cuntalari masaya yatiriyor, bizler hala nuh diyoruz peygamber demiyoruz. Dolayisiyla haklisiniz demekten baska bir care bulamiyorum. *****
  24. Ergenekon, Deniz feneri ve yeni yolsuzluklarin arkasindakileri iyi anlayabilmemiz icin tavsiyem Semih Hicyilmaz'in "iste derin devlet" isimli kitabini okumaniz. O kitabi okuyunca su anki iktidar partisi ile gecmistekilerin yolsuzluk ve derin devlete bakislarinda aralarinda hic bir farkin olmadigini görecegiz, ama yolsuzluklar, cete ve derin devlet iliskileri ehr dönemki gibi devam edip gidecek. Önemli olan bizlerin bu siyasilerinarkalarina katilipta onlarin yolsuzluklarina ve derin devletlerine canak tutmayalim. Yani bir ihtimal Deniz Fenerini kurtarma adina tabiiki Ergenekon dan vaz gecilme tehlikesi var. Bu ama ne Ergenekonun yok oldugunu nede Deniz Fenerinin yolsuzluk olmadiginin bir aciklamasi degildir. Her ikisde vardir, ama her ikisine de karsi duracak bir siyasi güc ve istek yok. Konu bu kadar basit.
  25. Ergenekon tutuklusu bir siyasi lider mi diyelim, ajanmi diyelim, provekatörmü, yoksa dün en keskin devlet, Atatrürk ve sistem karsiti ama bugün tam tersine en keskin Türkcü ve devletcimi diyelim, yoksa kendi arkadaslarini bile ihbar edip zindanlara attiran bir isbirlikcimi diyelim, sonunda burada Dogu Perincek'ten bahsediyoruz ve onun hakkindaki bazi bilgileri sizinle paylasayim dedim. Cünki bu bilgiler o nun neden Ergenekon davasinda oldugunu iyi anlasilmasini kolaylastiriyor. Benim okudugum bilgileri okumak isteyen arkadaslara link olarak veriyorum; -http://www.tumgazeteler.com/?a=2654547"]http://www.tumgazeteler.com/?a=2654547-
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.