Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

NICLENO

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

NICLENO tarafından postalanan herşey

  1. Letaif nedir? “...yazma, ..., 210x130 mm. Ölçüsündedir. Elimize geçtiği birbirine iplikle ve gelişigüzel tutturulmuş yapraklardan oluşan, satır sayısı bakımından herhangi bir düzenlilik göstermeyen bu yazmanın tebyiz edilmemiş bir nüsha olduğu düşüncesindeyiz. Sonradan deri sırtlı ve ebru kapaklı bir klâsik Osmanlı cildiyle kitap haline getirilmiştir. İkisi beyaza boş (42, 43) olmak üzere 43 varaktan oluşan yazmada zamanında numaralanmış 211 latife (fıkra) bulunmaktadır. V. 1a’da ve 1b’de adı Letâif olarak belirtilen yazma, işlek bir Rik’a ile yazılmıştır. Yazılış tarihi olarak da 208 sayılı fıkranın sonunda da hicri 1243 (1823), 209, 210, 211 sayılı fıkraların sonunda da hicri 1243 (1827) tarihi bulunmaktadır. Bu da yazmayı düzenleyen şahsın beş yıl boyunca derleyebildiklerini bir araya getirdiği sonucunu doğurmaktadır. Letâif’te ekte sadeleştirerek sunduğumuz dokuz Nasrettin Hoca fıkrası bulunmaktadır. Bu fıkralardan 9, 36, 148, 205 sayılı fıkralardan ilk üçü bütünüyle, dördüncüsü ise kısmen ilk kez tespit edilmektedir. 55, 89, 121, 209 sayılı fıkralar ise Günay Kut’un hazırladığı tablolarda 33, 219, 24 ve 173. sırada verilmiş; 205 sayılı fıkra ise bir bölümüyle 73. sırada yer almıştır. Şeyyad Hamza ile Nasreddin Hoca’yı konuşturan 104 sayılı fıkra ise öteki fıkralardan bazıları gibi Lâmii Çelebi’nin Letâifi’nden alınmadır.” (M.Sabri Koz, Nasreddin Hoca, Bekrî Mustafa ve İncili Çavuş Fıkralarıyla Bazı Tarihsel Fıkra Tipleri İhtiva Eden Bir Yazma “Letâif Mecmuası, Türk Dünyası dergisi, 2000) ****** Latife 9: Hoca Nasreddin’in evi iki mahalle arasındaymış. Camiye gelmediği için mahalle halkı toplanıp Hoca’ya giderler ve niçin namaza gelmediğini sorarlar. Hoca “özrüm vardır” diye cevap verir. Halk, özrün nedir diye sorunca da öbür mahallenin imamı ben s...m, beriki mahallenin imamı da beni s...i, onun için gelemedim, demiş. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 36: Bir gün Hoca Nasreddin hela kapısında dururmuş. Meğer bu sırada pederi helada imiş. Bir kuvvetli zarta sesi duyulur. Hoca da, “s....e” diye bağırır. Bir zaman sonra pederi dışarı çıkıp oğlunu görünce “ey veled-i zina, hiç haya etmez misin? Ben senin sebeb-i hayatın olan pederinim” der. Hoca ise, mazur olsun sizi validem sandım, diye cevap vermiş. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 53: Hoca Nasreddin bir mecliste birkaç Arap ile sohbet ederken bir zarta çeker. “Be hoca, şu adamlardan hicap etmez misin, dediklerinde, bir alay Arap gidiler, Türkçe kavarayı ne anlarlar der. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 89: Hoca Nasreddin çift sürerken boyunduruğun kayışı kopar. Hoca derhal başından sarığını çıkarıp kayışı yerine bağlar. Kısa bir zaman sonra tülbent de dayanamayıp kopar. Hoca tülbende hitap ederek “Sen de gör, zavallı kalış ne bela çekermiş” der. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 104: Merhum Hoca Nasreddin’e bir gün Şeyyad Hamza “Be Hoca, senin kemalin alemde hep maskaralık mıdır, der. Hoca da “Yiğide bir hüner yeter, ya senin hünerin nedir, diye cevap verir. Hamza da “Benim hünerim çok, kemâlime nihayet yok” der. “Her gece gökyüzüne çıkarım, aşağıdan yukarı el vururum.” Hoca “Elini vurduğun zaman yumuşak bir nesne gelir mi, diye sorar. Hamza da “gelir” deyince, “İşte o benim taşaklarımdır” diye cevap verir. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 121: Hoca Nasreddin bir gün mezarlıkta gömleğini çıkarıp bitlenirmiş. Bir şiddetli rüzgar esip giysilerini alıp götürmüş. Hoca da giysilerinin ardınca koşarken birkaç yolcuya rastlamış. Yolcular, böyle çıplak halde mezarlıkta ne aradığını sormuşlar. Hoca da “Görmez misiniz, çıplak bir ölüyüm, su dökmeye çıktım, şimdi yine kabrime gidiyorum” demiş. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 148: Nasreddin Hoca bir gün at pazarına gider, bir beygir almak ister. Buna bir katır getirirler, beygirdir bunu al, derler. Hoca da bu katırdır, bilirim, dediği halde ısrar ederler. Hoca çaresiz kalıp katırı alır. Üzengi vurup üzerine bineyim derken, katır bir çifte atar. Hoca da “Bilirim sen benim bildiğim eski katırsın, beni bana komadılar” der. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 205: Nasreddin Hoca bir gün doğramacı dükkanından geçerken ustanın saklı bir şey inşa ettiğini görür. “Be adam, sen ne marifetli bir adammışsın” der. Usta da “Öyledir, ben adamdan adam bile yaparım” diye cevap verir. Bir gün mahalleden geçerken bir yüksek ağacır üzerine çıkmış bir adam görür. Ağacın altında beş on kişi ne yapalım diye konuşurlarken Hoca yaklaşır, olup biteni sorar. “Görmez misin, herif aşağı inemiyor” derler. Hoca “Ne kadar ahmak adamlarsınız, şu kadarcık işi halledemiyorsunuz” diye çıkışır. Sonra bir ip getirmelerini ister. İp gelince bir ucunu sıkı sıkı beline bağlar, diğer ucunu da aşağıdakilere atar. Adamlar ipi sıkıca çekince ağaçtaki öyle bir iniş iner ki parça parça olur. Hoca şaşar bu işe, “Geçen gün bir kuyudan böyle ip ile bir adam çıkardık idi, ölmedi, bu niçin öldü” diye söylenir. Hemen daha önce konuştuğu doğramacıya giden Hoca “Geçen gün bana adamdan adam yaparım demiştin, takımını al da gidelim” diye ısrar eder. Doğramacı keser, testere, burgu alıp gelir. Görür ki adam parça parça olmuş. “Bundan adam olmaz” deyince, Hoca da “Nasıl olur ise olsun, bir dolap oğlan çıkmaz mı, yapıver gitsin”, diye ısrar eder. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni) Latife 209: Nasreddin Hoca’nın iki yaşında bir danası varmış. Birtakım veledi zinalar bu danayı boğazlatmak için aralarında anlaşırlar. Hoca’nın yanına giderek, “Haberin var mı, yarın değil öbür gün kıyamet kopacak...biz bir araya gelip eğleneceğiz, seni de meclisimize isteriz” derler. Hoca “baş üstüne” deyip cemiyete dahil olur. Adamlar, “Hoca danayı da götürelim” derler. Hoca da kabul eder. Seyir yerine vardıkları zaman Hoca’ya “Nasıl olsa öbür gün kıyamet kopacak, gel bu danayı kesip yiyelim” derler. Hoca da aldanıp kabul edince, dana kesilir. Ateş yakılıp kazan kurulur. Adamlar “Biz odun toplayıp sonra da oyun oynayacağız” diyerek Hoca’yı ateşin başında bırakırlar. Biraz sonra odun biter, Hoca da arkadaşlarından odun getirmelerini ister. Adamlar, oyun oynadıklarını söyleyerek odunu kendisinin bulmasını söylerler. Hoca. Bir iki parça odun temin ederse de ateşin devamı için arkadaşlarının bir kenarda duran giysilerini teker teker yakar. Adamlar döndüklerinde giysilerini bulamayınca Hoca’ya çıkışırlar. O da, “Nasıl olsa öbür gün kıyamet kopacak” diyerek onları teselli eder. İkna edemeyince de kendisine yapılanın iç yüzünü anlar, “Maşallah kıyamet yalnız bizim dananın başına mı kopsun, cümle ile beraberiz” diyerek adamları utandırır. (M.Sabri Koz, bkz. Letâif metni)
  2. Turizm sektöründeki patronların Türk insanı iş bulamazken, ne gibi faaliyetler ve ilişkiler sonucu ülkeyi yönetenlerden menkul , kurdukları tesislerde kaçak olarak yabancı eleman (Rus, Ukraynalı, Gürcü, Bulgar, Romen vs.) çalıştırmalarını ve bu işin sorumlularca denetlenmemesini şiddetle kınıyorum. Yani daha açık yazayım isterseniz. Sen binbir dalavereyle ve iktidar ya da yerel yönetimlerden en güzel arazileri kotarıp tesisleri konduracaksın, sonra da millete bir kuruşluk faydan olmayacak. Vergi ödemeyeceksin, Türk çocuklarını çalıştıracağına yabancıları tercih edeceksin, sonra da Turizm şöyle gelişti, böyle ilerledi diye kasım kasım kasılacaksın. Şu iyi bilinsin ki ülke kaynaklarını sorumsuzca tüketen bu sektörde ülke insanımızın bir kazancı olmuyor. Bugün gelinen noktada yapılan şey Turizm falan değil. Amaç, tesis kuruyoruz diye teşvik alıp devletin dolayısıyla bizlerin paralarını lüplemek. Gelin Antalya'ya, gözlerinizle görün. Yüzlerce otel atıl olarak bekliyor, çalışanları sürünüyor. Ama patron araziyi kotardığı için her durumda karlı. Salamon pazarda limonu aldığı fiyattan satarmış. 'Yahu, demişler batacaksın.' - 'Merak etmeyin be kuzum, batmam ben, bak kasa bana kalıyor.'
  3. Ben bir ilkokul 3. sınıf öğrencisinin verdiği bu mantık dışı cevaplara pek gülemedim doğrusu. Hayal dünyası diyeceksiniz, tamam da, bir yere kadar. Nasıl bir eğitimden geçiyor bu çocuklar? Körpecik beyinler neden afyonlanıyor? Kim Milyoner Olmak İster yarışmasındaki , karaciğerinin göğüs boşluğunda olduğunu sanan makina mühendisi geliyor aklıma. Sadece bizde değil, tüm dünyada kiminin zeka geliştiriyor dediği , bence tam tersi, abuk subuk bilgisayar oyunları dünyanın bir sürü eblehle dolmasına yol açıyor. Belki bazılarınız izlemiştir. Bir sokak röportajında insanlara Mısır piramitlerinin Türkiyeden kaçırıldığı ortaya çıktığı ve geri getirilmesi konusunda ne düşündükleri soruluyor. Tamamının fikri 'Tabi iyi olur, geri getirilsin.' şeklinde. Yahu arkadaşlar, gülüyoruz, gülüyoruz da niye? AĞLANACAK HALİMİZE.
  4. 60 lı senelerdi. İlkokula gidyordum. Evimize her hafta 'Hayat Mecmuası' gelirdi. Orada gördüğüm bir fotoğraf hiçbir zaman aklımdan çıkmadı. Vietnam savaşında bir asker öldürdüğü rakibinin (o da Vietnam'lı) karaciğerini çıkarmış yerken görüntülenmişti. Resimde o tarihlerde herhangi bir hile yapılması da sözkonusu değildi. Günümüzde yamyamlık tüm ülkelerde yasak olmasna rağmen arada münferit olaylar duyuyoruz. Ne diyelim, Allah saptırmasın. Bu arada timsahların da insan etine bayıldığını hatırlatayım. Sonuçta eti oluşturan organikler aynı. Vahşi hayvanlar karnını doyurmaya bakar.
  5. Aşağıdaki paragragfta yılın oniki ayının adı gizli. Yazıdan mana çıkarıp kimse üzerine birşey alınmasın. Bu sadece bir bilmece. Falcı, büyücü, üfürükçü, bioenerjici doldu ortalık yine. Her yerde boy gösteriyorlar. Karşı geleni, inanmayanı dövüyorlar. Bunların sahtekarlıkları bilim adamlarınca sürekli anlatılıyor, lakin gene de kimler inanıyor bu kocakarı martavallarına? İçine düştükleri boşluktan kendilerine yapacak iş arayan çok paralı, kasım kasım kasılan cühela! Bunlar acaba gustosunu geliştirmeyi düşünmez mi hiç? Mantık dışı böylesine uyduruk yöntem muz cumhuriyetlerinde bile kalmadı. Hani sanayi devrimi, aydınlanamadınız mı ha! Zira niye , ey lüle taşı dokulu çürümüş beyinliler, şu batıl kafalarınızı kuma sokmayı sürdürürsünüz?
  6. NICLENO şurada cevap verdi: Admin başlık Havadan Sudan Konular
    Sevgili Chat Master, sorularını Kont Drakula'y sordum. Yanıtları kelimesine dokunmadan veriyorum. 1. En sevdiğiniz kelime? Kan 2. Nefret ettiğiniz kelime? Van Helsing 3. Ne sizi heyecanlandırır? Kanlı canlı insanlar. 4. Heyecanınızı ne öldürür? Sarmısak 5. En sevdiğiniz ses nedir? Org sesi 6. Nefret ettiğiniz ses nedir? Horoz sesi 7. Hangi mesleği yapmak istemezsiniz? Papazlık 8. Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz? Güneşten etkilenmemeyi isterdim. 9. Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz? Nosfaratu 10. Nerede yaşamak isterdiniz? White House 11. En önemli kusurunuz nedir? Dişlerim 12. Size en fazla keyif veren kötü huyunuz ne? Kan içmek 13. Kahramanınız kim? Presidınt Bush 14. En çok kullandığınız küfür? Go to heaven 15. Şu anki ruh haliniz nasıl? Bitkin 16. Hayat felsefenizi hangi slogan özetler? Kan buldun iç, kazık buldun kaç. 17. Mutluluk rüyanız nedir? ABD Başkanlığı 18. Sizce mutluluğun tanımı? İğneli fıçı 19. Nasıl ölmek isterdiniz? Kanda boğularak; ama bu mümkün değil. Sadece kazık öldürür beni. 20. Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrı'nın kapıda size ne söylemesini istersiniz? Bena hoşgeldin kokteyli olarak blodymary vermesini isterdeim.
  7. 1946 dan bu yana süren işgali gösteren bu haritalar fazla söylenecek söz bırakmıyor.
  8. Çok değerli basın organımız Vakit Gazetesinin çok değerli sayın yazarı! Yine o değerli düşüncelerinizi kendinize saklasanız da gençcecik insanların vahşice katledilmesine önayak olmasanız, toıplumu kamplara bölmeseniz daha iyi olmaz mı?
  9. Aşağıdaki makaleyi okuyunca şunu merak ettim. Acaba D. Faruk Saleem hakkında 'katli vaciptir' fetvası çıktı mı? ''PAKISTANLI BIR BILIM INSANININ YAZISI... (aa) Dünyada yalnızca 14 milyon Yahudi var, Kuzey ve Güney Amerika'da yedi milyon, Asya'da beş milyon, Avrupa'da iki milyon ve Afrika'da 100,000 kişi. Tek bir Yahudi'ye 100 tane Müslüman düşmektedir. Buna rağmen Yahudiler tüm Müslümanların toplamından yüz kez daha güçlüdürler. Nedenini hiç merak ettiniz mi? Tüm zamanların en etkin bilim adamı ve Time dergisi tarafından 'Yüzyıl'ın Adamı' seçilen Albert Einstein bir Yahudi'ydi. Psikanalizin babası Sigmund Freud bir Yahudi'ydi. Karl Marx, Paul Samuelson ve Milton Friedman da öyle. İşte size ürettikleriyle tüm insanlığa zenginlik katmış olan Yahudilerden bazıları: Ø Benjamin Rubin insanlığa aşı iğnesini verdi. Ø Jonas Salk ilk çocuk felci aşısını geliştirdi. Ø Albert Sabin çocuk felci asısını daha da geliştirdi. Ø Gertrude Elion lösemiye karşı ilacı verdi. Ø Baruch Blumberg Hepatit B aşısını geliştirdi. Ø Paul Ehrlich frengiye karşı bir tedavi buldu. Ø Elie Metchnikoff bulaşıcı hastalıklarla ilgili çalışmalarıyla Nobel ödülü kazandı. Ø Bernard Katz nöromüsküler iletişim (kas-sinir sistemi arası iletişim) alanında Nobel ödülü kazandı. Ø Andrew Schally endokrinoloji (metabolik sistem rahatsızlıkları, diabet, hipertiroid) Aaaron Beck Cognitive Terapi (akli bozuklukları depresyon ve fobi tedavilerinde kullanılan psikoterapi yöntemi) geliştirdi. Ø Gregory Pincus ilk doğum kontrol hapını geliştirdi. Ø Gerald Wald insan gözü hakkındaki bilgilerimizi geliştirerek Nobel ödülü kazandı. Ø Stanley Cohen embriyoloji (embriyon ve gelişimi çalışmaları) dalında Nobel aldı. Ø Willem Kolff böbrek diyaliz makinesini yarattı. Müslümanlar da dâhil tüm hastalar Yahudilerin; bu buluşlarından yararlanıyor, sağlığına kavuşuyor. Peter Schultz optik lif kabloyu, Charles Adler trafik ışıklarını, Benno Strauss paslanmaz çeliği, Isador Kisse sesli filmleri, Emile Berliner telefon mikrofonunu ve Charles Ginsburg videotape kayıt makinesini geliştirdi. Stanley Mezor ilk mikro-işlem çipini icat etti. Leo Szilard ilk nükleer zincirleme reaktörünü geliştirdi. Son 105 yılda 14 milyon Yahudi bilim dalında 100 ün üzerinde Nobel ödülü kazanırken, 1.4 milyar Müslüman yalnızca üç Nobel kazandı. Neden Yahudiler bu kadar güçlü? Yahudi inancına bağlı ünlü yatırımcılar; Ralph Lauren (Polo), Levi Strauss (Levi's Jeans), Howard Schultz (Starbuck's) , SergeiBrin (Google), Michael Dell (Dell Bilgisayar), Larry Ellison (Oracle), Donna Karan (DKNY), Irv Robbins ( Baskins & Robbins ) ve Bill Rosenberg (Dunkin Dougnuts ). Yale Üniversitesi' nin Başkanı Richard Levin bir Yahudi’dir. Harrison Ford, George Burna, Tona Curt is, Charles Bronson, Sandra Bullock, Billy Crystal, Woody Allen, Paul Newman, Peter Sellers, Dustin Hoffman, Michael Douglas, Goldie Hawn, Cary Grant, William Shatner, Jerry Lewis ve Peter Falk'in da Yahudi olduklarını biliyor muydunuz? Yönetmenler ve yapımcılar arasındaki Yahudiler: Steven Spielberg, Mel Brooks, Oliver Stone, Aaaron Spelling (Beverly Hills 90210), Neil Simon (The Odd Couple), Andrew Vaina (Rambo 1 /2 / 3), Michael Mann (Starzky and Hutch), Milos Forman (One FlewOver The Cuckoo's Nest, Amadeus), Douglas Fairbanks (TheThief of Baghdat), Ivan Reitman (Ghostbusters) , Kohen Kardesler,William Wyler. William James Sidis, 250-300 lük I.Q. derecesiyle dünyanın gördüğü en parlak insandır. Bilin bakalım hangi dine mensuptur? Soru: Neden Yahudiler bu kadar güçlüdür? Cevap: Eğitim (Sorgulayıcı, Araştırıcı, Yaratıcı) Soru: Neden Müslümanlar bu kadar güçsüzdür? Cevap: Yanlış Eğitim veya Sıfır Eğitim (Din Eksenli, Sorgusuz, Araştırmasız, Ezberci) Gezegenimizde yaklaşık 1.476.233.470 Müslüman yasamaktadır. Asya'da 1 milyar, 400 milyon Afrika'da, 44 milyon Avrupa’da ve 6milyon Amerika kıtasında. Toplam dünya nüfusu içinde her beş kişiden biri Müslümandır. Her bir Hindu'ya iki Müslüman düşmektedir, her bir Budist'e karşılık iki Müslüman vardır ve her bir Yahudi'ye karşılık 100 adet Müslüman bulunmaktadır. Müslümanların bu kadar kalabalığa rağmen neden güçsüz olduklarını hiç merak ettiniz mi? Nedeni sudur; İslam Konferansı Örgütü'nün (OIC) 57 üyesi vardır ve ülkelerin tümünde 500 adet üniversite bulunmaktadır. Üniversite basına 3 milyon Müslüman düşmektedir. Sadece ABD'de 5.758 üniversite vardır. 2004 yılında Shanghai Jiao Tong Üniversitesi' Dünya Üniversitelerinin Akademik Deger Listesi' hazırlamış ve ilginçtir ki Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerin hiç birinden ilk 500 e giren üniversite yoktur. UNDP tarafından toplanan verilere göre Hıristiyan dünyasında okuma-yazma bilenlerin oranı neredeyse % 90 ve bunlardan 15 Hıristiyan çoğunluğa sahip ülkede okuma-yazma oranı % 100 dür. Müslüman dünyasında buna çok zıt bir durum olarak bir ülkenin okuma-yazma oranı yaklaşık % 40 olup, % 100 okur-yazar oranına sahip bir Müslüman ülke yoktur. Hıristiyan dünyasındaki 'okur-yazar' in% 98'i ilkokulu bitirmişken, Müslüman dünyasında bu oran % 50dir. Hıristiyan dünyadaki okur-yazarları n % 40'i üniversite mezunudur ve bu oran Müslüman dünyasında %2'yi geçememektedir. Müslüman çoğunluğa sahip ülkelerdeki toplam bilim adamı sayısı 230 olup her bilim adamına düsen Müslüman sayısı 1 milyon kişidir. ABD her 1 milyon Amerikalıya karşılık yaklaşık 4000 bilim adamına, Japonya 5000 bilim adamına sahiptir. Tüm Arap dünyasındaki tam-zamanlı çalışan araştırmacı sayısı 35.000 kişidir ve her bir milyon Arap nüfusa 50 teknisyen düşmektedir. (Bu sayı Hıristiyan dünyasında bir milyon kişiye 1000 teknisyendir. ) Ek olarak İslam dünyası gayri safi milli hâsılasının yalnızca % 0.2 sini araştırma-geliştirme bütçesi olarak ayırmaktayken Hıristiyan dünyası % 5 oranında araştırma-geliştirme fonu ayırmaktadır. Sonuç: İslam dünyası bilgi üretebilecek kapasiteden yoksundur. 1000 kişiye düsen günlük gazete sayısı ve bir milyon kişiye düsen kitap çeşidi bilginin toplum içine yayılıp yayılmadığının iki önemli göstergesidir. Pakistan'da 1000 kişiye 23 günlük gazete düşerken bu sayı Singapur'da 360 dır. İngiltere’de her 1000 stand için 2000 çeşit kitap bulunurken, Mısır’da kitap eşidi 20 dir. Sonuç: İslam dünyası bilgi yayılmasını gerçekleştirmekte başarısızdır. Bilgi uygulamasının önemli göstergelerinden biri ileri teknoloji ihracatının toplam ihracat içindeki oranıdır. Pakistan’ın ileri teknoloji ihracatının toplam ihracatın içindeki oran % 1, Suudi Arabistan'ın % 0.3, Kuveyt, Fas ve Cezayir'in aynı şekilde % 0.3tür. Singapur'da bu oran % 58 'dir. Sonuç: İslam Dünyası bilgi uygulamasını gerçekleştirememektedir. Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgi üretmiyoruz. Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgiyi yayamıyoruz. Neden Müslümanlar güçsüzdür? Çünkü bilgiyi uygulamıyoruz. Ve gelecek bilgi-temelli toplumlara aittir. İlginçtir, OIC üyesi 57 ülkenin gayri safi milli hâsılalarının toplamı 2 trilyon doların altındadır. ABD, tek başına 12 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretmekte, Çin 8 trilyon dolar, Japonya 3.8 trilyon dolar ve Almanya 2.4 trilyon dolarlık üretim yapmaktadır. (Satın alma gücü eşitlenerek hesaplama yapılmıştır.) Petrol zengini Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Katar hep birlikte 500 milyar dolarlık mal ve hizmet üretmektedirler ve bunların çoğu petroldür. Mal ve hizmet üretimi İspanya’da 1 trilyon doların üzerindedir. Katolik Polonya 489 milyar dolarlık mal ve hizmet üretim gerçekleşmektedir. Budist Tayland 545 trilyon dolar değerinde mal ve hizmet üretimi yapmaktadır. İslam Dünyasının gayri safi milli hâsılasının tüm dünya gayri safi milli hâsılası içindeki oranı hızla azalmaktadır. O halde Müslümanlar neden bu kadar güçsüzdür? Cevap: Eğitim Yoksunluğu. Tam anlamıyla söylersek kaliteli eğitim yoksunluğu. Çok kesin biçimde söylersek akılcı olmayan, din eksenli ve çağdışı eğitim. Dr.Faruk Saleem Yazar, Islamabad''
  10. Sayın Demirefe, 'göreviyle ilgili hata yok' demişiniz. Ben bu konuda maalesef böyle düşünmüyorum. Kurum , dolayısıyla bu kurumun başındaki kişi , hatta onu oraya getiren her kim ise (sanırım belediye başkanı) hatalıdır. Nedenine gelince: -Doğalgaz dağıtımı, planlanması, projelendirilmesi ve güvenli kullanımının sağlanması ciddi bir iştir. Bu işle iştigal edecek kişilerin uzman olmaları, sorumluluklarının bilincinde olmaları gerekir. Acaba bu kadrolar böyle kişilerden mi oluşmakta? Bu soruyu göz ardı etmemeliz diyorum. -Biliriz ki oturduğumuz, kullandığımız binaların asansörleri her yıl denetimden geçer, raporlar tutulur , eksikler tespit edilir. Bunun için de mühendisler odası belli bir ücret alır. Doğalgaz sistemleri için de böyle bir uygulama getirilmelidir. Yani her kullanıcı her yıl zorunlu olarak sistemini okeyletmek zorunda olmalıdır. Henüz doğalgaz ülkemizde yokkan Almanya'nın Wuppertal kentindeki evimde bunu kullanıyordum ve oradaki şirketin çok sıkı denetimler yaptığını biliyorum. Bir de belli bir süre içinde eskiyen , çürüyen aparatların (boru, vana vs.) zamanında değiştirilmesi işi var. Bunlar yapılıyor mu, yoksa facialar yaşanması mı bekleniyor? Ne desiniz?
  11. NICLENO şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Sevgili E.Türkler, ülkemizin bir özelliği de 'fikri olmadan zikri olmak' şeklinde ne güzel ifade edilmiş. Sn.Yılmaz biraz müzikten anlasaydı bu parçanın yazıldığı modun (makamın) hanidyse son 30 yıldır ülkemizin pop, arabesk ve fantazi türlerinde yapılan bestelerin, söylenen şarkıların %90 ıyla aynı olduğunu da anlardı. Phrigian modu ya da buna Kürdili Hicaz'da dersek yanlış olmaz bu yörelerin, bu toprakların insanlarının yüzyıllar hatta binlerce yıldan beri kullandığı seslerdir; öyle ki, Emeviler tarafından İspanya'ya taşınmış ve Evrensel İspanyol müziğinin doğmasına neden olmuştur. Biz müzisyenler, bugün bu modla yapılan bestelere Türk Blues'u adını taktık. Bu besteler genelde aynı kalıplara ve aynı mod (Phrigian) kullanılarak yapılıyor. Düm Tek Tek ise bu tanıma yüzde yüz uymakta. Şunu çok merak ediyorum. Eğer beste pentatonik bir dizi ile yapılsaydı (Orta Asya halklarının dolayısıyla Türk'lerin ve Çin'lilerin müziklerinde kullanılan gam) bunun hakkında ne diyecekti?
  12. Hem de Güzelbahçe... İzmir'de yaşayan Alevi vatandaşlarımızın yoğun olarak yerleştiği semt. Elinizden geleni ardınıza koymayın olur mu milleti isyan ettirmek, bölmek için.
  13. Galilelere sövmenin erdemsiz kolaylığından itibar ve saltanat, alkış ve menfaat devşirenlere tarihin burasından ve her yerinden, zamanın bugününden ve her anından ****! Milyon kere **** hem de.
  14. İnsanların inanç özgürlüğünü kısıtlayan, yasaklayan, kınayan, aşağılayan her kim olursa olsun protesto ediyorum. Prortesto kelimesinin yerine daha uygun sözcükler de yazardım ama sistem siliyor. Anladınız siz onu Bu forumda hala bazıları kimsenin birbirine bir şeyleri kabul ettirmeye uğraşmadığını iddia ediyor. Bu na da sadece gülüyorum.
  15. Dogmalara mantık aramaya çalışmak abesle iştigaldir. Ya inanırsınız , ya inanmazsınız. Bu kadar basit bu iş. Bilgiyi istediğiniz yerden bulup öğrenebilirsiz. Yeter ki doğru olup olmadığını sorgulayın. Masterlı *********, diplomasız filozofları görecek kadar yaşadım. Umuma açık forumlarda tartışırken akademik kavram bombardımanı yerine, daha anlaşılır bir üslup kullanmanın doğru olacağını vurgulamak istedim. Sizin tartışma kurallarına uygun ve de araştırmacı kişiliğinize saygı duymak ve tebrik etmek düşer sadece bana. Türkçe'nin doğru kullanımına gelince; bu da benim hassasiyetim. Dostlukla...
  16. Benim kastettiğim 'inançsızlık' daha çok 'güvensizlik' anlamında alınmalı. İnsanoğlu değişik zaman dilimlerinde inanç ve inançsızlık arasında gidip geliyor. Örnek olarak Leo TOLSTOY'U verebilirim. Elbette Teizm, ateizm, deizm, birer inanç biçimidir ama kimilerinin iddia ettiği gibi bunları din olarak görmüyorum. Formatlama ya da Türkçe'siyle biçimleme konusuna gelince, benim kuşağım tamamiyle biçimlendirilmiş beyinlere başkaldırı ile neredeyse ömrünü tüketti. Bizler 'Brick ın The Wall' , 'IMAGİNE' gibi şarkıları laf olsun diye çalıp söylemedik. Bu biçimlendirme nereden gelir gelsin özgür düşüncenin katili değil mi sizce?
  17. Karşılıklı yüklü bir hayat sigortası poliçesi yapmamızı sterim arkadaşlığımızın tescili bakımından. Önden gidenin, kalana bir hayrı dokunsun.
  18. Soruyu aldığım yabancı sitede yanıt buydu .Fiyatlardaki karışıklk soruyu Türkçe'ye çevirince ifadenin muğlaklaşmasından kaynaklanıyor sanırım. Tebrik ederim. Dostlukla... Cemal - $24.95 - Pilleteri - Gamay Polat - $10.95 - Château des Charmes - Merlot Rıza - $19.95 - Cave Springs - Pinot Noir Recep - $15.95 - Thirty Bench - Rose
  19. NICLENO şurada cevap verdi: ebrupolat başlık Kadın Erkek İlişkileri
    Hayat o kadar kısa ki, Birşeyler çekiyosan, Çekmeyeceksin. Farklı renkleri yaşayacaksın Özgürce , fakat saygılı, seviyeli. Baskı ve boyunduruktan Allah herkesi kurtarsın Ve tez zamanda Özgürlüğüne kavuştursun. (Şair mi oluyorum, ne)
  20. Değerli dostum, iyi ya..Şahtı, şahbaz oldu. Özellikle İstanbul'daki tarihi ahşap binaların çoğunun başka nasıl rahmetli olduğunu düşünüyorsunuz ki? Bu konuda belgelere dayalı bir araştırma dosyalamıştım. Ne yazık ki burda (Side) yanımda değil. Bir İzmir'e gittiğimde alır getiririm, paylaşır yorumlarız. Sevgi vre dostlukla...
  21. Yetmiş ve seksenli senelerde İzmir Büyük Efes Oteli'nin klubünde orkestramla zamanın en ünlü yerli yabancı şarkıcılarının yanısıra şovmenlerine de eşlik ettim. İlhan Daner, Balarısı Özdemir, Abdullah Şahin, Enver Demirkıran, Halit Akçatepe, Yaman Tüzcet, Yalçın Özden, Yalçın Menteş, Fatih Mühürdaroğlu, Seyfi Dursunoğlu, Seden Kızıltunç, Celal Şahin ve ismini bir anda anımsayamadığım bir çoğu. Bir ikisinin dışında hemen hepsinin repertuarlarında liderleri taklit eden bir bölüm mutlaka bulunurdu. Bundan en çok nasibini alanlar da Süleyman Demirel, Ecevit, Erdal İnönü, Erbakan ; daha sonraki yıllarda da Turgut Özal, Tansu Çiller ve Kenan Evren'di. Çizer dünyasında da bol bol çizilir ve hicvedilirlerdi. Bir kısmının bu taklitleri izleyip kahkahalara boğulduğunun gözlerimle gördüm, yaşadım. Günümüzde ne olduysa oldu. Şovmenler politik espri yapmak yerine 'odun, ben sana k....' kabilinden esprilerle icra-i sanat eder oldular. Hatta deyim yerindeyse bunu yapmaya mahkum oldular. Çizerlerin hali ise daha beter. Fevri algılamalar yüzünden mahkeme mahkeme süründürülüp yüksek tazminatlar ödemek zorunda bırakıldılar. Bu duyarlı insanlar hiciv yoluyla sergiledikleri sanatlarını artık yapamıyorlar. Bunu yaparlarsa işsiz kalıyorlar. Sonuç olarak , insanların kafasında yeni bir pencere açmak, düşünce ve fikir oluşturmasına yardımcı olmak ; bunu yaparken de tebessüm ettirmek olan bu sanatlar işlevlerini yerine getiremiyor. Peki sorarım size .Demokratik bir ülkede bu durum normal midir? Hangi görüşten olursa olsun birazcık kafası çalışan hiç kimsenin bu sorumun cevabını 'evet ' olarak yanıtlamayacağına inanıyorum.
  22. NICLENO şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Dünyası
    İşin magazinsel yanını bir tarafa bırakacak olursak , nano teknolojilerin gelişimi , bilgisayar kapasitelerinin artması sonucu evvelden güçlükle yapılan ve hata oranları belli bir noktadan öteye gitmeyen hesaplar bugün çok daha ayrıntılı olarak yapılabiiyor ve bu da pek çok doğru bildiğimiz kuramı değiştirecek gibi görünüyor. Halen uluslararası bir enstitü bu araştırmalar için dünyanın önde gelen bilim adamlarını bünyesinde biraraya getiriyor. Ben 'Neden olmasın?' diyorum.
  23. NICLENO şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Bilim Dünyası
    Ben bir piyanist olduğum için piyano çalmanın ( tabi ki gerçek bir piyano ve klasik ya da caz müziğinden bahsediyorum) zeka gelişimi üzerinde önemli etkileri olduğunu kendimden biliyorum. Piyano partisi (notası) çoğunlukla iki farklı anahtara yazılır. Bunları görür görmez okuyup tuşlarla seslendirmek öyle basit bir iş değildir. Bunun için zaten belli bir zeka düzeyiniz olması gerekiyor. Zaman zaman beyninizi iki, hatta üçe bölüp öyle çalmanız gerekiyor. Bu aynı zaman dilimi içinde farklı 'line' lar takip etmek anlamına geliyor. Şöyle bir deneme yapın beynin ikişye bölünmesiyle ilgili. Bildiğiniz bir şiiri sesli olarak hata yapmadan okumaya çalışırken aynı anda klavyenizle bilgisayarınıza farklı bir şeyler yazmaya çalışın. Ritim duygunuzun olmasının yanı sıra, matematik de bilmelisiniz. Tartımları doğru düşünüp seslendirmek deneyim , yetenek ve matematik istiyor. Hele hele bir tempoda alkış tutmaktan bile aciz bir ülkede yaşadığımızı düşününce . Esas önemlisi de 'duyan bir kulak'. Size şunu kendi izlenimlerimden rahatlıkla söyletebilirim ki ülkemizde seneleredir müzisyen, şarkıcı olarak para kazanan birçok insan armoni duymuyor. Bu, allah vergisi olmakla birlikte eğitim de gerektiren bir iş. Son olarak şunu da ilave edeyim. Özellikle de caz piyanistleri birer dahidir. Onlar seslerden binlerce 'voicing' elde eder ve doğaçlama yaparken yarattıkları melodileri bu 'voicing' lerle süslerler. Ne ki dünya popilasyonunun belki de % 90 a varan çoğunluğu üç akorlu kalıplar ve benzerlerinden başkasını algılamaktan yoksundur. Tam kapsamamakla birlikte voicing kavramını akor olarak çevirebiliriz.
  24. ''Birkaç yıl önce sanata bakış açısı sayın Melih Gökçek tarafından veciz bir şekilde ifade edilmiş olan zihniyetin'' varedip tepemize getirdiği insanlardan başka ne gibi bir değerlendirme bekliyordunuz?
  25. Düşük maliyetli bir şey istiyorsanız temiz bir Lada bulup tüp taktırın derim.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.