rina tarafından postalanan herşey
-
Önce mavilikler kaybeder rengini,sonra kıyamate benzer o sesler...paramparça artık o beden!
- Aşkın En Mavi Zamanı.!.
- BİR İTİRAFIM VAR
Sevgili Gloria Çok eglenceliydi kalenime sağlıkk.... Ben kurtuldum vampir olsanda kan degerlerim çok düşük ilaçlarım bitsinn agzına layık bir yem olabılırım ama şimdilik bana dokunmaa ... Allahım yaa....Harikasın...- Beklenen
Canımm....Dilerim gelir o nott...Sağlığı iyi olsundaaa...- Aşkın En Mavi Zamanı.!.
Teşekkur ederim canımm ... Özlemişim...özlemişim...sizleri özlemişim.... Yeni yilda yeni umutlarla...Merhaba ....- Aşkın En Mavi Zamanı.!.
Hanı deli ruzgar misali derler ya Eser dallari kırarcasina halden de anlamaz ya ya da durup sorgulamaz sadece eserr en içten en coşkulusundan Hani bunun adına sevdamı ne derler salt duygulara kabarik insanın içini yakar içten içe Ve yakar acimasızca zamanla yarışır umursamaz Şımarıkmı yoksa Tatlımı tatlı şımarık Aşk.... Ulaşılamayan yıldız gibi gelirdi bir yanıp bir kaybolan gecenin en mavi zamanında Var bildiğide yok Yok bildiğide var olan Milyonlarca ışık içinde Tek başına yapayalnız...... Sahi kim bu yıldız Hani derler ya Anlamaz Neyi anlamalı Tek başınalığın ne oldugunumu Elini uzattığı elin kim oldugunumu- merhaba : )
rina şurada cevap verdi: rasputin başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımMerhaba rasputin:)- Güne güzel başlamak....
- Güne güzel başlamak....
Ay yerim ben onlarııı tesekkurlerr ariesimm resme dalıp kaldım- Güne güzel başlamak....
- GÜNAYDIN
Teşekkurler gun.dem dileğin için inşallahh.....- GÜNAYDIN
Aries'imm seninde tatlım tunaydın....- GÜNAYDIN
Merhabalarr ... Günaydın demek için biraz geç kaldım Tünaydınlarr....- Yıldızımızı Bulalım...
“Bir zamanlar yazılarını yazmak üzere okyanus sahiline giden aydın bir adam varmış. Çalışmaya başlamadan önce sahilde bir yürüyüş yaparmış. Bir gün sahilde yürürken plaja doğru baktığında danseder gibi hareketler yapan bir insan silueti görmüş. Başlayan güne danseden biri olabileceğini düşünerek gülümsemiş ve ona yetişebilmek için adımlarını hızlandırmış. Yaklaştıkça bunun bir genç adam olduğunu ve dansetmediğini görmüş. Birkaç adım koşuyor, yerden bir şey alıyor ve yumuşak bir hareketle okyanusa fırlatıyormuş. Biraz daha yaklaşınca seslenmiş: - Günaydın. Ne yapıyorsun böyle. Genç adam durmuş, başını kaldırmış ve cevap vermiş: - Okyanusa deniz yıldızı atıyorum. - Sanırım şöyle sormalıydım, demiş, bilge adam... Neden okyanusa deniz yıldızı atıyorsun?.. - Güneş çoktan yükseldi ve sular çekiliyor. Eğer onları suya atmazsam ölecekler. - Ama delikanlı, görmüyor musun ki kilometrelerce sahil var ve baştan aşağı deniz yıldızı dolu. Hiçbir şey fark etmez. Genç adam kibarca dinlemiş, eğilerek yerden bir deniz yıldızı daha almış ve dalgalanan denize doğru fırlatmış. - Bunun için fark etti... Bu cevap bilgeyi şaşırtmış. Ne söyleyeceğini bilememiş. Geriye dönmüş, yazısının başına geçmek üzere kulübesine gitmiş. Gün boyunca bir şeyler yazmaya çalışırken genç adamın görüntüsü gözünün önünden gitmemiş. Aklından çıkarmaya çalışmış, bir türlü olmamış. Nihayet akşama doğru fark etmiş ki, o koca bilim adamı, o büyük şair, bu gencin davranışının özünü kavrayamamış. Çünkü bu gencin aslında yaptığının evrende bir gözlemci olmayı ve olup biteni izlemeyi değil, evrende bir oyuncu olmayı ve bir fark yaratmayı seçmek olduğunu anlamış. Utanmış. O gece sıkıntı içinde yatmış. Sabah olduğunda bir şey yapması gerektiğini bilerek uyanmış. Yataktan kalkmış giyinmiş, sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla okyanusa deniz yıldızı atarak geçirmiş.” “Hepimize bir fark yaratma yeteneği bahşedilmiştir. Eğer biz o genç adam gibi, bu yeteneğimizin farkına varabilirsek, görüş gücümüz sayesinde geleceği şekillendirme kudretini elde edebiliriz.” “Hepimiz kendi yıldızımızı bulmalıyız. Eğer yıldızımızı akıllıca ve iyi fırlatabilirsek, 21. yüzyıl hiç kuşkusuz harika bir yer olacaktır.” Fark yaratma yeteneği... Ne güzel bir deyim bu... Söylemesi bile güzel... Fark yaratma yeteneği... Bu gerçekten hepimizde var... Ya yıldızlar... Milyonlarca... Harika bir 21. yüzyıl istiyorsak, evrende bir gözlemci olup, olup biteni izleme yerine, evrende bir oyuncu olup, fark yaratmayı seçmemiz gerek. Haydi, kendi yıldızımızı bulalım ve farkı yaratalım... Hemen... Bugün... Vakit geçirmeden!.. Öykü: Lauren Tseley- Güne güzel başlamak....
Karıncaya sormuşlar; '' nereye gidiyorsun?'', '' dostuma'', demiş. ''Bu bacaklarla zor'' demişler. Karınca; '' olsun, varamasam da yolunda ölürüm'' demiş.. Yolunda ölünecek dostlara.. İyi arkadaşlar yıldızlar gibidir, onları her zaman göremeyebilirsin ama orada olduklarını bilirsin.- GÜNAYDIN
Günaydın.!. sevgili forum ailesii- Yüreğimizdeki Tıkanmalar..
Geceyarısıydı. Arabadaydım. Radyo Maydonoz'da Selim gazete köşelerinden internette yayılmış bir öyküyü anlatıyordu.Kulak kesildim: "Bir sonbahar günü Londra'daki doktor muayenehanesinin bekleme odasında oturan adam, yaprakların dökülmesini hüzünlü bir gülümsemeyle seyrediyordu. Biraz sonra muayene odasında doktor, teşhisi açıkladı kendisine: "Bay Winkelman beyninizde bir ur var. Hemen ameliyat olmalısınız." Yüz hatları gerildi Winkelman'ın: "İngiltere’de bu ameliyatı yapabilecek doktor var mı?" diye sordu. "Amerika'da yaşadığınıza göre orada olmanızı öneririm" dedi doktor; "Zaten sizi ameliyat edebilecek tek operatör olan Charles Wronkow da orada yaşıyor." Winkelman teşekkür edip ayrıldı. Otele giderken derin derin düşünüyor ve yere dökülen yaprakları ayaklarıyla yavaşça itiyordu. Birkaç gün sonra gazeteler tanınmış Amerikalı operatör Charles Wronkow'un İngiltere'de tatilini geçirirken intihar ettiği haberini verdiler. Polis böyle tanınmış bir doktorun neden Winkelman adı altında Londra'nın yoksul bir mahallesindeki otelde kaldığını merak ediyordu." Bu öyküyü dinlediğim gecenin sabahında gazeteler Reve Favaloro'nun intihar haberini duyurmuşlardı. Favaloro 1967'de bulduğu by-pass yöntemiyle kalp ameliyatlarında çığır açan ve milyonlarca hastayı kurtaran Arjantinli cerrahtı. Buenos Aires'teki muhteşem villasında kalbine sıktığı tek bir kurşunla son vermişti hayatına... Milyonların kalbine giden kanalları açan bir insanın, kendi yüreğindeki tıkanmaya deva bulamaması ve sonunda onu kurşunlayarak susturması ne trajik bir final!.. Bütün bir salonu gülmekten kırıp geçirdikten sonra çekildiği makyaj odasında sessizce ağlayan bir palyaço gibi... Çevremize yaydığımız ışıktan biz nasiplenemeyiz çoğu zaman... İnsanın sözü geçmez, gücü yetmez bazen kendine... En güzel aşk filmlerinde oynayan bir kadın, alabildiğine mutsuzdur bakarsınız... Diline doladığı herkesin iç dünyasını kalemiyle didikleyen yazar, kendi içindeki keşmekeşi tariften acizdir. Cemaate iman telkin eden ederken içten içe Tanrıyı sorgulamaya başlamış bir din adamı kadar çaresiz, kıvranır insan... Yalnızlık korkusunu bastırmak icin ömrü boyunca sayısız kadına tutulmuş bir Kazanova'nın sonunda anavatanı yalnızlığa dönmesi, ...ya da cehennemi bir cephede gün boyu askerlerine cesaret aşılayan kumandanın gece karagahta korkudan titremesi gibi, ...en yakından tanıdığı zaafı, en güvendiği yanına yakıştıramaz insan: ... ve kendini en bildiği yerinden vurur: Kalpse kalp, beyinse beyin... Bir kurşunla durdurur. Çünkü en beteridir kendiyle savaşanların, kendine yenilmesi... İnanmadan din adamı olarak kalamazsınız; sevmeden aşık rolü oynayamaz, cesaretsiz savaşamazsınız; beyninizde bir urla beyinlere deva, kalbinizde kanayan bir yarayla kalplere şifa taşıyamazsınız. Bu kuşatmayı yarmak için o zaaflarınızı yok etmek zorundasınızdır; çoğu kez kendinizden vazgeçmek pahasına... Insan kendine rağmen gider ozaman... ... gençliğinde nice cana kıydığı kılıcının üzerine yatıveren yaşlı bir Samuray savaşçısı ya da intihar için artık hükmedemediği tanıdık bir mikrofonu seçen Zeki Müren gibi, ölümü beklemeden onun kollarına koşar. Bazen uluorta, bazen yapayalnız... uçsuz bucaksız bir boşluğa akar... Malum "uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da senin içine bakar." Can DÜNDAR- Kova / Burcunuzun Özelliklerini Doğru Kullanın
dogru dogru derken bende bircemm- Sabah Sabah Mırıl Mırıl...
Güzel yüreğine sağlık gerçekten çok anlamlı ve bir o kadarda içten bir yazı olmuş ... Geçiyor hersey geçiyor unutuluyor ve hiç yaşanmamış gibi hayata devam ediliyor ... Ben bu aralar Zeynep Sağdaş'tan__ yarım kalanlara rağmen__ bir şarkıya takıldım.. sarkı eklemeyi bilmiyorum yoksa size buraya ekleyecektim... sevgiyle kalll...- Güne güzel başlamak....
Yağmurda Aşk yüklü...Kuşanma özgürlüğünüz ,göze alabilme özverinizde saklı. Efsane yürüsün yağmur yüreklerimizden bardaktan boşalırcasına... Yaşam sırılsıklam... Sevgiyle Kalınız... “Karlar Prensi” ile yeryüzündeki tüm güzellikleri yüzünde toplayan güzeller güzeli “Güneşin kızı” birbirlerini sevmişler… Ama bu aşkın sonu ne yazık ki yokmuş !... Biri soğuğun, ayazların hakimi, güçlü prensi, diğeri de ateşin merkezindeki yakan kız. “Karlar prensi” bir gün dayanamamış koşmuş sevdiğine.Kucaklamış onu. O anda da eriyivermiş sevdiğinin kollarında.Sonrasında da buhar olup,yok olmuş. Güneşin Kızı ise onun kollarında yok olmasına sebebiyet verdiği için günlerce acı çekmiş, devamlı kaderine ağlamış durmuş. İşte dünyaya ilk yağmurlar o zaman yağmış. Zaman zaman hırçınlaşan seller,hala bu yasak aşkın bitişine isyan eder dururlarmış. Bazense,hüzünlü ve nazlı yağarlar,bu büyük ve kutsal sevginin anısını yaşatmak uğruna,doğaya bereket getirerek sularlarmış bizleri. Hala yağmur yağdığı zaman güneşin ortadan kayboluşu da “Karlar Prensi”ne olan bağlılığından ve saygısındanmış. Yağmur bitiminde ise Gökkuşağı dünyanın bu en masum ve temiz aşkını taçlandırmak için sararmış gökyüzünü boydan boya.- GÜNAYDIN
- Yarım Kalanlara.!.
Sensiz yarım kaldım........ Sen gittin ben yalnız kaldım Sensiz uyuyacagım bugece; Sessiz aglarım Sen gittin Ben yarım kaldım Yoklugun agır bir enkaz bıraktı ardında Yanım boş kaldı Odam karanlık Yatağım soguk Yalnızlık üşütür içimi Sen gittin ben yarım kaldım Geceler uzun sevdam hep hüzün Sen yoksun bedenım hep yorgun Sen yoksun sessiz bu dil Ağlar bu göz... Sen yoksun geceyi sabaha bağlar bu bekleyiş.... Gecede acı damarlarımda acı var çıkarıp atamadıgım Acı var bu bedende yoklugunda yarım kaldıgım Yoklugun efkarı kaplamış odamı Nefes alışım yarım Sen yoksun ne de zormuş bu hüznü taşımak Sensiz bu o da da yasamak Sen gittiginde anladım Sensiz karanlıkta Sessiz ağladım Enkazı büyük bu yüregin Sensiz yarım kaldım.... ----------------------- Güne güzel başlamak....
Sevgili Radyacım; Dost başa düşman ayaga bakarmış saoll tatlımm- Gözyaşı olmalıdır.!.
Ne çok şey anlatır gözyaşları...Bazen söylenemeyen sözlerin sesi,bazen bir pişmanlığın diyeti,bazen de bir sevda nefesi...Sessizliğin çığlıklarıdır aslında gözyaşları... Anlatılamayanı anlatmak ister karşısındakine...Eğer anlayabilirse...İnsanoğlu bir garip...Sevinir ağlar,üzülür ağlar,hasret çeker ağlar,kavuşur yine ağlar.Kelimeler kifayetsiz kaldığında,gözyaşları görev başındadır.Aslında ağlayabilmek büyük bir nimet... Ve ağlamak taş kalpli olmadığımızı gösteriyor.Hala insan olduğumuzu, hissettiğimizi, DUYGUSUZ olmadığımızı... Ama bazen gözpınarlarından aşağı süzülemez gözyaşları...Onlar dışa akıp ziyan etmezler kendilerini... Çünkü çok daha önemli bir görevleri vardır.İçteki bir yangını söndürmek isterler.Göz kapaklarınızın alev alev yandığı,boğazınıza bir şeylerin düğümlendiği,burnunuzun direğinin sızladığı oldu mu hiç? Dikkat ettiniz mi o anlarda gözyaşlarınızın istikameti neresi? En zor olanı bu belki de...Ağlamak zayıflık mı? Neden ağlamamız gereken anlarda; yumruklarımızı,tırnaklarımız avuçlarımızı kanatıncaya kadar sıkar, boğazımızdaki düğümleri yutkunarak gidermeye çalışırız? Neden kaçırırız buğulanan gözlerimizi başkalarından?Bakın ağlıyorum işte! Utanmıyorum kimseden... O kadar içime akıttım ki gözyaşlarımı!... Artık zapt edemiyorum içimdeki çağlayanı.... Ağlıyorum dostlarımın vefasızlığı içinAğlıyorum özlediklerim için Ağlıyorum özleyip kavuşamadıklarım için Ağlıyorum içimi acıtan kalp kırıklıklarım için Ağlıyorum istemeden de olsa kalbini kırdıklarım için Ağlıyorum unutulmaması gerekenleri unuttuğum için Ağlıyorum ......... Unutamadığım için Ağlıyorum yaklaştıkça uzaklaştıklarıma Ağlıyorum tanıdıkça çirkinleşenlere Ağlıyorum kıymetini bilemediklerime Ağlıyorum sevsem de beni sevmeyenlere Ağlıyorum ziyan olan yıllarıma Ağlıyorum bir ömür ağlayamadıklarıma... Bir gözyaşı size ne hissettirir? Ne anlatır gözyaşları... Bir gözyaşına neler sığar? ALINTI...- Güne güzel başlamak....
Sevgili birvarmışhiçyokmuş; Yoooo niye kızalım kii....Seda Sayan yaşlandı efendimm.... siz bırakın onudaa söyleyin bakalım yazıyı beğendinizmii? - Aşkın En Mavi Zamanı.!.
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.
Navigation
Configure browser push notifications
Chrome (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions → Notifications.
- Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Select Site settings.
- Find Notifications and adjust your preference.
Safari (iOS 16.4+)
- Ensure the site is installed via Add to Home Screen.
- Open Settings App → Notifications.
- Find your app name and adjust your preference.
Safari (macOS)
- Go to Safari → Preferences.
- Click the Websites tab.
- Select Notifications in the sidebar.
- Find this website and adjust your preference.
Edge (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions.
- Find Notifications and adjust your preference.
Edge (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Click Permissions for this site.
- Find Notifications and adjust your preference.
Firefox (Android)
- Go to Settings → Site permissions.
- Tap Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.
Firefox (Desktop)
- Open Firefox Settings.
- Search for Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.