mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
Din olmadan öncede ahlak vardi...
Başlık :Din olmadan önce ahlak vardı... Giriş : Ahlak nedir. Gelişme:Ahlak ile ilgili yargılar,din ve dini örnekler. Sonuç :Ahlak "........" ise,din de ahlak yoktur. Ben başlık ile yazılanlar arasında tutarlılık göremedim,sonuçta da mantığı yakalayamadım.Ahlaki olarak değerlendirilebilecek bir din olabilir,ancak ahlakın olmadığı bir dinden bahsedilemez diye de ekledim. Şimdi ise kavramlar kargaşasında kavramın kendisinde boğuldum.Burada tartışılan ne?
-
1 MAYIS TÜCCAR AKP'YE KARŞI ÇIKMA GÜNÜ
Sevgili Suheda, 1 Mayıs...Kana bulanmış bir hak mücadalesinin zaferidir.Yeni dünya düzeninde,kapitalistlere rağmen varolan emeğin ve alınterinin alanlarda,insanın konuşulduğu tüm arenalarda bir daha dünyaya hatırlatılmasıdır. Ne kadar dürüstçe cümlelerle ifade etmişsiniz bir emekçi olarak maruz kaldığınız haksızlıkları,ne güzel sorgulamışsınız sizi temsil ettiğini söyleyenlerin ******. Evet,haklısınız!Sonuna kadar. Maden ocaklarında,tersanelerde,inşaatlarda,sokaklarda,tarlalarda...emeğin olduğu heryerde insan yaşamını yok sayan düzenler ve bu düzene çanak tutan seçilmişler. Onlar vicdanlarını aynanın arkasına bırakıvermiş;söylemlerin de biz yüreklerinde çıkar olan birer ****. O kadar komikler ki,aynı masada bile birbirlerine düşmanlar.Söz konusu konuşulacak olan işçi,hesabı yapılan kendileri. Ben,herhangi bir sendikaya üye değilim.Daha dün işte beni kuşatan sendikacıların "efendim,düzen bunu gerektirir" şeklinde başlayan,"bizi tanımıyorsunuz,A sendikası sizi aldatmasın" diye devam eden "adam kapma" telaşlarında ki her cümle bana "siz mi hakkımı alacaksınız?" dedirtmeye yetti.Samimiyettir mücadaleleri anlamlı kılan,SADECE SAMİMİYET! Değerli dostum, Tüm bunları yazdıktan sonra aynayı biraz da kendimize çevirelim. Bunları,tüm haksızlıkları yaşayan bizler,ne kadar bu mücadalenin içindeyiz ki? Ben,sendikaları eleştirdim.Kendimi de eleştireceğim.O sendikalarda olup hak demek varken,sadece dışardan taşı atmak çözüm değil. Bizden önce ki zihniyetler,bizlerle cebini doldururken;biz kendimizle alınteri diyeceğiz. O sendikalar bizim,çıkarcıların değil. 1 Mayıs'ta Taksim'de yaşananlar affedilecek gibi değil.Orada ki insanların ölümü utanç verici.Taksim'de olmak isteyen emekçilere bunu yasaklamak,sadece bir yasak meselesi değil...dünden kalan zihniyetin kendisi. 1 Mayıs'ta Taksime evet demek mi mantıklı yoksa...?Dediğim gibi,birilerinin hesabını vermek için Taksim demiyor kimse;sadece orada ölenlerin mücadalesi için. Ben 1 Mayıs'ta alanlarda olacağım.BİR TARAFTAN BİRİLERİNİN CEPLERİ DOLUP TAŞARKEN,DİĞER TARAFTAN EKMEĞİN MUHASEBESİ YAPILIYOR BU ÜLKEDE.İşçinin dahası insan yaşamının değeri sıfır hala bu ülkede...DAHA ÇOK PARA KAZANALIM DİYE ÖLDÜRÜLEN İŞÇİLER İÇİN,EMEK VERENLER İÇİN,YARINIM İÇİN BEN O ALANDA OLACAĞIM...Umuyorum ki sizlerde...
-
HUKUK BİRGÜN HERKESE LAZIM OLUR MU!?
Cevabımız:olmaz mı efendim!Gün gelir devran döner;hukukta tarafına göre işler.Bakın ne güzel ifade etmiş forumdaşımız; Konunun seyrine bakarken,oldukça karmaşık bilgilerle karşılaştım.Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden,sandık görevlilerine kadar uzamış mevzu. Çok sevdiğim bir arkadaşım,sanal alemde ki tartışmalar zaman kaybından başka birşey değil demişti.Acaba burada verilen onca bilgi kaynaklı örneği görse ne derdi.Galiba kafam karıştı derdi.Benim gördüğüm;bilgiler yorumlardan ibaret.Bu da demek ki;Zebercet arkadaşımız sonuna kadar haklı. Değerli forumdaşım bekir, Hukuk birgün herkese lazım olur mu sorusu bana o kadar çok tanıdık ki.Kendileri için varolan hukukusuzluklara olan tepkilerini en çok bu soruyla anlatmaya çalışır mağdurlar(?). Ben de siz de o da bu da...bu ülkede yaşayan herkes bu soruyu en az bir kere kendine sormuştur.Çünkü bu ülkede hukuk yok.Biliyorum,çok da haklı bir cümle değil sizce bu hukuk yok yaklaşımım.Daha önce de bunu yazdığımda bana hayır demiştiniz.Ama yaşananlar... Hukuk nedir;hemen TDK'ya döneyim. 1 . Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze. 2 . Bu yasaları konu alan bilim. 3 . Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü. 4 . Haklar. Toplumu denetleyen ve yaptırım gücüne sahip olan bu yasalar,eğer denetimi ve yaptırımı kendi siyasi bakışıyla belirleyecekse, ben hukuk yoktur derim. Bu yasaları konu alan bilimde,eğer bilim olmanın gerekliliği taraflarla geçersiz olacaksa,ben hukuk yoktur derim. Cezalar yasalara değil de yasaların uygulanacağı kişiye göre değişecekse,ben hukuk yoktur derim. Haklar...söz konusu hak oldu mu;"bu ülkede hukuk yok" demekle kalmayacağım;padişahım hangi saltanatın hakkını yazmaya başlayayım diye bir lütufta bulunacağım. Bu ülkede hukuk yok.Hukuksuzluk var.Yasalardan ibaretse bu hukuk,nasıl denetim değil de sadece denetim diyorsa bu hukuk;boşuna kendimizi kandırmayalım.Hukusuzluktur bunun adı hukuk değil;sadece bizim olan hukuk! Misal Ergenakon... Dün gece haberlere bakıyordum,aman Allah'ım,nedir bu ya dedim kendi kendime.Bu ne hukuksuzluktur,bu ne rezalet.Biliyorum Veli Küçük kim,düşünebiliyorum rektörlerle taçlanan devleti kurtarma sevdalarını...ama yine de sadece dokunulacaklarla ve taraflarla belirlenen bu hukuk anlayışı yine "İşte Türkiye,işte hukuk...ne bekleyebilirim ki"dedirtti. Misal Cumhurbaşkanlığı seçimleri... İşte alın size tepe taslak olmuş bir hukuk daha.Kim ne derse desin,cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananlar hukuksuzluğun alası. Misal faili meçhuller... Efendim,bırakın failinin hukukunu,hukukun adı var mı faili de... Misal o demokrat darbeler... Sil baştan bir hukuk...alın size hukusuzluk. .......... Bu ülke de Türk'ün,Kürt'ün hukuku yok...Alevi'nin,Sünni'nin hukuku yok...kadının,erkeğin hukuku yok...sadece egemenin hukuku var,bunun adı yine hukuksuzluk.Acı olan ise,herkese lazım olan bu hukukun sadece lazım olanlarla hukuk adını kazanması,diğerlerince ezip geçilmesi! ........ herkese,hergün lazım olan bir hukuk...olmayan bir hukuk! Alınmaz tabi ki dostum,alınmaz da varsa hala bu zihniyet,hesabı sorulur. saygılar.
-
O Nerede?Onlar Neredeler..?
nerede avukat,doktor ve uzaktan
-
ŞUNU ANLADIM
Şunu anladım ki...kaçan balık büyük olur.
-
Alttaki üyeye mrk ettiğin şeyleri sor
Iğdır be can,yoksa bilmiyor muydun... Altta ki BJKli misin?
-
Asiklar atisiyor
Sevda için göze görünen dilber Ne gezersin salına salına Ne bakarsın sağına soluna Dön bir bak kara yazılı bahtına...
-
.............Desem ne dersin?
"bu nasıl bir baş,ne kuyruk var ne ayak" derüm canım seviyor musun desem...
-
Asiklar atisiyor
Ayaşın ne işi olur aşığın sofrasında, Frenin ne işi olur çoraklı toprağımda, Aşık deli divanedir sevdasına, Mecnun,halt etmiş bu sevdanın yanında...
-
Alttaki ne ister?
yok kalsın, alttaki künefe ister.
-
ALLAH YOKTUR!
Sayın Sarıgöl, Son üç sayfaya ancak bakabildim,çok güzel açıklamışsınız.Sizin yanıtlarınızda kafama takılan birkaç soruya cevap buldum.Teşekkürler.
-
ECELSİZ VE KEFENSİZDİ ÖLÜMÜN HALEPÇE!
Dünya üzerinde ki denge ve çıkarlar düşünüldüğünde,bugün Kürtler için bağımsızlığa giden tek yol ABD'dir. Bakınız Halepçe dedik,sonrasında Enfal opresyonları adı altında yapılan katliamdan bahsettik.Sadece iki örnek verdik.Kürtlerin yaşadıkları bu iki örnekten ibaret değil.Irak toprakları dahil olmak üzere,Kürtler yaşadığı tüm coğrafyalarda birer tehlike olarak algılanmış;bağımsızlık mücadaleleri kanlı bir şekilde bastırılmıştır.Bir de buna kendi aralarında ki mücadaleyi eklersek... Sizce tüm bunlara rağmen,bu yapılacak bağımsızlık mücadalesi hangi güce dayanılarak yapılacak? Başınızı kaldırdığınız zaman iRAN sizi ezmez mi,SURİYE kendi bütünlüğünü bahane ederek,kendi gücüyle karşınızda yer almaz mı? ABD güdümüne girmek,eğer bağımsızlığa gidilecek bir yol ise;Kürtler neden bunu değerlendirmesin ki? Kaldı ki,Irak dün ABD güdümündeydi,bugün işgalinde! Sadece Irak mı...?Bugün dünya devletlerinin ipleri kimin elinde,kaç ülke ABD güdümünde değil ki,kaç ülke ABD ile çıkarlarını ölçmüyor ki...? Kürtler,dün Saddam'ın zulmündeydi,kendi sınırları vardı.Bugün ABD bölgede.Yine kendi sınırları var.Ama bu sınırlar bugün çok daha güçlü. Dostum, İşgal Irak'a ölüm getirdi.Her an patlayan bir bombayla canınızdan olabilirsiniz.ABD demokrasi dedi,kendi yetiştirdiği yobazın başını ezdi.Dün de Irakta ABD vardı,Bugün de ABD var.Yalnız bir farkla;dün öldüren onun *****,bugün ise öldüren kendisi. Bunun için,kişisel düşüncem bu işgalin kabullenilmemesi,önce bu işgale direnilmesi,sonra Saddam'a hesap sorulmasıydı.Bu yapılmadı.ABD'den medet umuldu.Umulan medet,kandırmacalardan ibaretken. Diplomasi de duygular değil,denge ve çıkarlar vardır.Kürtler yada bölge de ki diğer unsurlar,hangi tarafta olursa olsun;bu işgal gerçekleşecekti.Diplomasi de burada kendi çıkarına göre oynadı.Yani taşlar,başınızı kırarken bile kendi değeri ile ölçüldü. Ve şartlar...dilenenler,söz konusu insan oldu mu,birer ütopyadan ibarettir. Şunun da hepimiz farkındayız;Kuzey Irak,ABD işgali ile birlikte siyasi,sosyal ve ekonomik olarak çok fazla yol katetmiştir.Yani,işgalden karlı çıkmıştır. Bugün güçlenen otorite,ABD'nin yavaş yavaş çekilmesi...Kürtleri etrafında ki devletlerle işbirliğine mecbur bırakmıştır. .... Deniz,yılan ve boğulmak...söz konusu Irak oldu mu,yaşananların özeti bu.Söz konusu Kürtler oldu mu,yılan bazen çıkışa gidilen bir araca dönüşebiliyor.Denge ve çıkarlar diyelim sadece...
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Sen kırıldın değil mi asine biliyorum,bu ara tüm sevdiklerimi çok ihmal ettim.İnternetin hayatımı kuşattığının farkına vardım bu aralar,sadece kitaplarım ve dostlarıma dönmeye çalışıyorum.Zamanım yok canım,hemen çıkmalıyım. Az önce bunu okur okumaz telefonu aldım elime.İnadına yazdım mesajı,o da inadına "mesaj gönderilemedi" dedi.Sonunda kazandım gibi oldu,umarım kazandığım sana iletilendir.Seni çok seviyorum canım,dostum,sırdaşım. Unutulmadın,unutulmayacaksın...sadece kendine takılı kalan asin bu aralar biraz yoğun biraz da yorgun...seni efiyom güzel yüreklim.(sadece bunu yazmak için geldim,facebooka da şimdi dalacağım)
-
SON DERS...
SON DERS... Yapım:2008 ~ Türkiye Tür:Dram, Komedi Yönetmen:Mustafa Uğur Yağcıoğlu, Iraz Okumuş Senaryo:Mustafa Uğur Yağcıoğlu Yapımcı:Mustafa Uğur Yağcıoğlu Görüntü Yönetmeni:Colin Mounier, Ulaş Zeybek Müzik:Emrah Anul, Tolga Sünter Dağıtım:35 Milim Filmcilik Filmin Websitesi:www.sonders-film.com Süre:1 saat 36 dk “Hayatta söylemek istediklerini, duygularını, sevdiğini söylemeyi erteleme. Çünkü hayat planladığın gibi gitmeyebilir, yarın hiç olmayabilir.” "Yurt dışından gelen bir Türk öğretim görevlisinin üniversiteli gençlere öğretecekleri, okuldaki müfredatla sınırlı kalmayacaktır. Oysa iddiasızdır bu yeni hoca; “İlk dersimiz kimsenin buradan alınacak derse ihtiyacı olmadığı” diye başlar dersine. Ancak öğrencilerin ve özellikle de bir tanesinin onu fark etmesi ile bambaşka bir dünya açılır önlerinde. Ulaş'ın, Saffet Hoca’nın geçmişini öğrenmesiyle birlikte hayatı Saffet Hoca'nınkiyle garip bir şekilde kesişir." izlemediyseniz...
-
selamun aleyküm
mavi olmayan gökyüzü şurada cevap verdi: H.Zehra başlık Ben Geldim - Buradan Başlayabilirsiniz - Birbirimizi TanıyalımH Zehra,hoşgeldiniz Ve Yayamazım, yine hoşgeldin,yine dolu dolu geldin Seni,Sercanı ve Angeli burada göremiyorum eskisi kadar inanın ki bir gün ben de sizin sık sık gelmediğiniz bu yerde,dönmemek üzere çeker giderim(bu bir tehdit güldüğüme bakılmasın,gayet ciddiydim )
-
1 MAYIS TÜCCAR AKP'YE KARŞI ÇIKMA GÜNÜ
Sadece özelde çalışan işçi ve emeklilier mi,o alanda olması gerekenler.Kamu personelleri de hakları için o alanda olacak.Sırf geçimini sağlamak için emekli olamayanlar,aldığı maaşı ev kirasına bile yetemeyenler...yani devletin kendisi de 1 MAYIS'ta.
-
ECELSİZ VE KEFENSİZDİ ÖLÜMÜN HALEPÇE!
Sevgili forumdaşım, Yürek diyecekseniz,ABD'den medet umacakların herşeyden önce yobaz ilan ettikleri bir diktörle mücadale etmeleri gerekti.Bedeli ne olursa olsun. Benim demek istediğim sahip olunacak bir yürek değildi.Saddam'ın kin ve nefret ektiği yüreklerin düşmanııkları ve kişisel hesaplardı. Kurtuluş Savaşı sürecinde bizi bir eden ortak tarihimiz,ortak değerlerimiz vardı.Ne zaman ki söz konusu değerler oldu,biz de diğerince ötekileştik.Bugün yaşananlar,bunu net gösteriyor. İşte Irak'ta eksik olan bu;ortak tarih ve ortak değer.Eğer ki tarihte kan varsa,değer de kin varsa;ortak olan sadece düşmanlık olur. Analizleriniz için ayrıca teşekkür ederim. saygılar.
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Ben DTP'ye oy vermedim.Ama Kürdüm. DTP'ye oy vermememin nedeni insani hak ve talepleri gerekilik olarak görmediğimden değil,politikasını tasvip etmediğimdendir. Babam DTP'ye oy verdi.O da bir Kürt. DTP'ye oy vermesinin nedeni,siyasi arenada ona ihtiyaç duymasıydı,yoksa DTP'yi tümüyle onaylaması değil. Nitekim ana haber bültenlerinde "Demokratik Özeklik" diyen Ahmet Türk'e en büyük tepkiyi gösterenlerden biri de ona oy verenlerden biri olan benim babamdı. Yani sakın oranlar sizin için ölçüt olmasın. KÜRT OLMANIN ÖLÇÜTÜ DTP DEĞİL AMA TEMSİLİYET SORUNUN OLDUĞU BİR ÜLKEDE KÜRTLERİ TEMSİL EDEN SADECE DTP! Çözüm yine TEMSİLİYET.
-
tercimât...
Efem,bizim burda tipine bakıldığında varlıklı,beynine bakıldığında yoksul olanlara da THE GUNDHİ denir.Kendileri toplumun en basit kesimidir. Yoksulluk edebiyatında ise vazgeçilmez kalkan..."benim sadık yarim kara topraktır..."bir çeşit refleks yani.
-
Cankı Yayın Gafları
Süpersiniz ya Orta Anadolu Bölgesi ha Cevizkabuğu'ymuş gülmekten kırıldım
-
Din olmadan öncede ahlak vardi...
Hakim güçlerin yazdığı yasalarda varsa adaletsizlik ne yapacağız Sevgili Dayı? Hele ki bu tüm öğretileri kabullendiğimiz din olursa... diyerek yemeğe gidip,düşüneyim...herkese afiyet olsun.
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Ben sizden gerekçe istemedim,gerekçelerinizi çok iyi biliyorum.Bu gerekçeleri sıralamak sizce de basit değil mi?Çoğumuzun farkında oldukları yazıp çizmek,efendim bundan dolayı kes kanayan kolu demek... Bunların herkes farkında,asıl sorun farkındalıklarımız da değil.Sorun,farkındalıklarımıza ekleyemediğimiz tarafsız bakışlar ve üretemediğimiz çözüm. Sizden terörü kabullenmenizi istemiyorum;böyle bir cümlemi kullandım. Sizden istediğim gerçeklerinize tüm gerçekleri eklemek.Sadece kendi gerçeğinizi değil,benim gerçeğimi de görebilmeniz. Diyorsunuz ki,PKK terörü bitmemişse ana sebebi,terör ve terör destekçileridir.Dostum,bu neden değil;sorunun kendisi.Sorunun kendisinde ki çözüm bunların varlığının yanında,bunların varlığına ortam sağlayan koşuldur.Yanlış ve eksik sitem,uygulamalardır.Hukuksuzluktur. Bakınız,altını çizdiğim düşünceleriniz benim de en çok dile getirdiğim eleştiriler.Ben bir Kürt olarak PKK'yı temsilcim olarak görmüyorum;DTP de gördüğü için doğru yerde bulmuyorum. .... İster kabul edin ister etmeyin; PKK bu ülkenin gerçeği.Halkın ve siyasi iradesinin bu gerçeği çok kolay bertaraf edemeyeceği de ortada.Çözüm bu gerçeğe yöneltilecek eleştirilerin yanında atılacak adımlarda. Halkın iradesi dedim,yine derim. Size dikte edilen bir düşünce varsa,tabanı olduğunuz parti bile bu dikte edilen düşüncenin yanında masum kalır.Elinde olmadan o rüzgara kapılır...yine halk,yine irade...saygılar.
-
ECELSİZ VE KEFENSİZDİ ÖLÜMÜN HALEPÇE!
Sardunyam, Yılan Amerika,ama deniz Türkiye değil.Çok açık yazdıklarımız.Neden böyle bir soru ile konuyu farklı bir noktaya çekme gereği hisettiğinizi anlamış değilim. saygılar.
-
Ülkemizdeki okullarda ana dilde Kürtçe eğitime izin verilmeli mi?
Özgün bir yazısında şöyle der; "6-7 yaşlarında iki çocuk düşünün. Evcilik oynuyorlar. Bu yaşlardaki çocuklarda büyükleri taklit etme kabiliyeti zaman zaman inanılmaz olabiliyor. Evcilik oynayan bu iki çocuğun aralarındaki konuşmaları bir kâğıda dökün. Ve bu metni, çocuklar tarafından üretildiğini gizleyerek okumaları için insanlara sunun. İnsanlar iki yetişkin evli insanın gayet anlamlı bir diyaloguyla karşı karşıya kaldığını zannedebilir. Ve bu metin üzerinden evlilik ile ilgili bir tartışma başlatabilirler. Canları çıkana kadar bu tartışmayı uzatabilirler. Türkiye’deki ‘demokratik tartışma ortamını’ buna benzetiyorum. Demokrasimiz güdük mü güdük, cüce mi cüce. Ama demokrasimize büyümüş de küçülmüş sözlerle yetişkin bir hava veriyoruz. Ağızdan çıkan laflara, siyasi önceliklerimize, hele hele edamıza, aframıza taframıza bakarsanız sanırsınız dünyanın en gelişmiş demokrasisinde yaşıyoruz..." (Gökhan Özgün,Saına Kadar Türk Demokrasisi) Sevgili forumdaşım, Kavramlara olan bakışım,tanımlardan değil;zaman,mekan ve bakışlarda saklı.Demokrasi anlayışımda "halkın iradesi" var,bu genel geçer tanımıyla halkın iktidarlığı. Benim burada yanıt aradığım,demokrasinin kendisi değil,biz de ki demokrasi. Bakınız,yazdıklarınızı çoğu zaman hak vererek bazen de "ama,bu böyle değil" diyerek okudum.Siz haklı cümlelerle "halkın iradesinde ki doğruluk ve yanlışlığı" sorgulamışsınız.Yalnız dostum,gerçek anlamda demokrasinin olmadığı bir yerde demokrasinin amaç ve araçlarını konuşmak ne kadar doğru bir yaklaşım olabilir ki? Özgün "Sapına Kadar Türk Demokrasi" başlıklı köşe yazısında bizde ki o inanılmaz demokrasi anlayışını çok güzel açıklamış. Dostum, Siz bu ülke de demokrasinin işlediğini düşünüyor musunuz? Temsiliyetin,siyasi teori ve iletişimin,siyasi partilerin....demokrasiyi demokrasi yapan bu ölçütlerin ülkemizde ki yerini olması gereken yerde görüyor musunuz? Ben görmüyorum;bizler demokrasi özrü bir toplumuz!Biz de demokrasi işlemez,vesayet işler. .......... Siyasi partiler tüzüğünde,"etnik kimlik üzerinden siyaset yapılamaz diyor."DTP,etnik kimliğin partisi.MHP'de öyle.Hatta terör diyecekseniz,ben DTP nasıl PKK ile açıklanacksa,MHP de derin devletin çeteleri ile açıklanır derim. Yanlışa yanlış.Ama yanlışı konuşmak için göstereceğiniz bir doğru var mı? Bana deyin ki,ama bu etnik kimliklerin temsiliyet sorunu yok.O zaman derim,kapatın bu partileri. yani dostum,parçaları eleşitirmeden önce bütünü konuşalım ki;parçalar yerli yerine otursun. ........ Tahammül demiştim,tahammülün sınırlarını gerçekten belirlemek erdemdir.Benim,DTP söz konusu oldu mu,PKK'dan farkı yok diyen çok arkadaşım var.Onlarda ki erdem tahammül oldu mu;şu sözlerle kendini gösterir: "Ama bu DTP'nin irade olduğu gerçeğini değiştiremez, temsil ettiği tabanı yok saymak için bir gerekçe olamaz." saygılar.
-
ECELSİZ VE KEFENSİZDİ ÖLÜMÜN HALEPÇE!
Sevgili "quazimolo" Sizi,halklara olan inancınızı çok iyi biliyorum.Sizi hayalkırıklığına uğrattığımm için çok özür dilerim. Sevgili dostum, dedim.Biliyorum ki ne deniz ne de yılan çıkıştır.Saddam Hüseyin'inin zulmünden kaçarken ABD'nin hesaplarında heba olmak...buyrun deniz,buyrun yılan. Irak,Suriye,İran ve Türkiye...Kürt'lerin yoğun olarak yaşadığı ülkeler.Yaşadıkları coğrafyalarda dalgalanan bayraklar farklı da olsa kaderleri aynı.Acıları birbirine tanıdık. Irak için Halepçe Katliamı dedik.Bu sadece görünen köyün kılavuzluğu.Ya Baas iktidarlığını,aşiretliğin yobazlığını, kendi dışında ki tüm yok saymaları...Süregelen Kürt isyanlarını,her başkaldırı da katledilen Kürtleri hangi kılavuzluklarla tarihe yazacağız? Örneğin Enfal... Kuzey Irak'ta ki Kürtlerin bağımsızlık isteği,Ruslarla işbirliği Baas iktidarıyla katliama dönüştü.1968 döneminden itibaren eline aldığı bayrakla Araplaştırma politikasında,ya Arap olmayı ya da ölmeyi seçenek olarak sunan bu iktidarlığın yaptığı en büyük kıyımlardan biri de Enfal'dır.(Bu arada yine aynı iktidarın Şiilere olan tahammülsüzlüğünü de ayrıntı olarak belirtmekte yarar var) Enfal opresyonları adı altında binlerce Kürdün yaşamına son verildi.Adına Cihat dendi... Kürtlerin yaşadığı başka bir ülke...Suriye; Lise yıllarındayken,bir hocamız Suriye gezisini bize anlatırken,orada ki Kürt'ler için kimliksiz demişti.Orada ki Kürtlerin bir kimliği yoktu,yaşadıkları yerde açlık,sefalet en acısı ise çöpler vardı.Bunu duyduğum da nasıl demiştim;sonra öğrendim ki... Suriye,1962 nüfus sayımlarında Kürtleri yabancı olarak kimliksizliğe mahkum etmişti. İran...çok farklı değil,orada da Kürtler politik hesapların ve sistemlerin kurbanı olmuştur. Türkiye;belirli bir bölgede yaşayan bombalar ile açıklar bu etnik kimliği... Sevgili dostum,diyorsunuz ki; Biliyorum,yakışmadı. Kendi halkıma güvenmeliyim.İnsana güvenmeliyim. Bütün bu gereklilikleri biliyorum,ama yaşananlar bana güven konusunda ki niyetlerimi baştan hesaplattırıyor. Diyorum ki, denize düşen yılana sarılmamalı;yüzmeyi öğrenmeli.Ama sonra birden kendime dönüyor;yüzmeyi bilmeyen biri deniz de boğulmaz mı,yüzmeyi öğrenmeye çalışırken elinden tutan olmayınca çırpınarak ölmez mi? Düşünü ki,bir halk.Düşünün ki Ortadoğu.Düşünün ki emperyalizm,çıkar ve dengelere kurban olarak sunulan bir halk.Düşünmeyi unutmuş,cehalet demiyor ;açlık diyorum,sefalet diyorum...kimliğinin bedelini ölümle ödemiş bir halk. ......... Daha önceki iletim de Saddam,elinden ipleri kaçıran emperyalistlerin kestiği ip demiştim.İşgal,safsatalarla gelen ölüm demiştim. Yalnız,şunu çok iyi biliyorum ki;Irak halkı Saddam'ı istemiyordu.Saddam,sadece Kürtleri değil sadece Şiileri değil kendisinden saydıklarını bile yok etti. Bunun içindir ki;Saddam'a olan öfkenin adına ihanet diyemiyorum.Eden bulur derler ya,zorbalık yapan bir diktatör zorbalıkla tahtından alındı.Canından oldu. Diyarbakırlı forumdaşımızı bilmiyorum ama ben güç ve sayılardan bahsetmiyorum.Güç ve sayılar zaten verdiğiniz örneklerde bir geçerli bir ölçüt olmaktan çıkar.Ben ezilenlerden,ezilenlerin elinden alınan değerlerden ve onların çıkmazından bahsetmiştim. Ne egemenler ne de hesaplar ne de sayılar...hiçbiri insan gerçeğinden bağımsız değildir. Sanılmasın ki onayladığımdır ABD'nin çıkış olarak algılanması.Hayır,kesinlikle hayır...Söz konusu Irak oldu mu;çok sevdiğim bir kullanım vardı... "Dün Irak'ta film çekmek yasaktı;bugünse yaşamak" sevgiler.