mavi olmayan gökyüzü tarafından postalanan herşey
-
KONU TAKİPLERİ!
Sayın Forum Yöneticileri konu ve başlıkları takip açısından yeniliğinizi pek sevmedim.Bu sadece tartışma alnı içersindeki kişilerin genel anlamda birbirinden haberdar edilmesini sağlayıp,diğer üyelerin yazdıklarını takip etmeyi zorlaştırır.Saygılar!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Ben teşekkür ederim.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Kürt sorununda Kürtler ne kadar masum sorunuzu yanıtlamadan önce şu noktayı belirtmeliyim ki;ben bu sorundan dolayı hiçbir zaman Türk'ler suçludur demedim.Bence Kürt ve Türk halkları arasında hiçbir sorun yoktur;asıl sorun kirli ******dır. Kürt sorununda Kürtler ne kadar masum? Kürtler masum değil;sadece masum olmayan kürtler masum değil.Nasıl diyeceksiniz?Hemen açayım.Bu sorunlar yığında tüm Kürtler suçlu değil ya da tüm ...Bakın az önce Sayın Kaplana ''koruyuculuk''ile ilgili yazdığım örnek bunu çok iyi açıklıyor.Ben masumiyetin sınırını en alt seviyelerine çekerek ve sadece Kürtlerin masumiyeti ile ilgili sorunuza mukabilen diyorum ki; Kürtler de masum değil;oyunlara gelerek! bilmeliydik ki tüm oyunlar savaş çığırtkanlığıydı ve dünden getirdiği,bugüne taşıdığı çözüm adına sadece kocaman bir HİÇ! Kürtler de masum değil;eline silahı verenlere güvenerek. bilmeliydik silah ölümdü ve ölüm çözüm değildi;bilmeliydi ki silah şiddetti ve şiddet ortamında barış ses bulmaz. Kürtler de masum değil;kendini ezen yine kendisiydi çoğu zaman! bilmeliydi ki zulüm varsa bir coğrafya da o zulüm önce kendi içinde alev alır,sonra dışarıya taşar.Kimse kusura bakmasın ben halkı sömüren kendi din adamlarını,ağaları,itirafçıları affetmeyeceğim.Ve yine kendini yiyip bitiren halkı affetmeyeceğim. Kürtler de masum değil;özgürlük mücadalesini ayrı bir devlet arenasına taşıayrak. bilmeliydi ki özgürlüğümüz sadece kimliğimizdi ve biz Türk halkı ile artık et ve tırnaktık. Bakın aklıma gelmeyen masumiyetsizlikler şimdilik sadece bunlar.Daha eklenilecek çok şey vardır bunlara;eklenecektir de.Kürtler masum değil di belki ama buna susanlar da masum değil.Görmemezlikten gelen,onları medya ile,dizilerle anlayanlarda masum değil.Kürtler masum değil ama onlara masum olma şansı vermeyenlerde masum değil. Kürtler masum değil,Türkler masum değil...Kürtler masum,Türkler masum!Aynı anda suçlu aynı anda suçsuz!!!!Asıl suçlulular ise bundan yararlanan savaş çığırtkanları ve kirli hesapları!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Öncelikle galiba forumumuz bir günde yeni bir değişim ile karşımızda.Valla ben hala çözemedim.Eski yüzümüz daha anlaşılırdı.Yani konuyu takip edemeyirum.Neyse yakaladıklarıma cevap yazayım. Sayın Kaplan koruyuculuk sistemini baştan beri red ettiğimi yazmıştım zaten.Siz bir örnek verin dediniz,ben verdim.Bana kişisel sorunları için bu yetkiyi yanlış kullananlar ile genelleme yapamayacağımı söylüyorsunuz.Genellemelerden bende nefret ederim.Yalnız sizin de belirttiğiniz gibi bu yetkiyi kişisel çıkarları için kullananlar varsa ve bunlar halka zarar vermişse ben bu yetkiyi de sorgularım.Biraz daha açayım.Ve bir örnekten yola çıkalım.Mesela A kişisi devlet tarafından yetki vermiş bir koruyucu.Bulunduğu bölge zaten ateşin fazlasıyla yandığı bir coğrafya.Ve o kalkıp tüm bu olumsuzluğa rağmen birde kendi olumsuzluklarını üretiyor.Gidiyor ve köylüye şu araziyi ben istiyorum diyor.Alamayınca yakıp yıkıyor ve bunu B kişisi yaptı diyor.Herkes farkında aslında failin.Ama bu fail elini kolunu sallayarak buna devam ediyor.Cezasız kalıyor.Şimdi bunu belirtmeden de geçemeyeceğim;devletin yetkisini verdiği bireydir ve tüm çözümsüzlüklerde bireyden başlamıştır.Aslında Sayın Kaplan size başımdan geçen ilginç bir olayı aktarmak isterdim;yalnız konuyla pek alakası olmamakla birlikte yeri ve zamanı değil.o zaman eminim ki ne dediğimi çok iyi anlayacaktınız. Ben koruyuculuk sistemine dediğiniz iki mantıktan dolayı karşı değilim.Ben bu sistemi uygun bulmuyorsam bu sistemin kendisinden değil;sistemin getirdiklerindendir.Yani bir sisteme karşı oluşumdan değil,o sistemin birey eliyle yanlış kullanılmasındandır red edişim.Bakın ben baştan beri,her konuda bunu ekledim.Eklemeye devam edeceğim.Devletin üzerinde hiçbir otorite olmamalı.Devlet içinde veya devlet dışında otoritenin olduğu bir yerde kişisel çıkarlar,siyasi hesaplar devreye girer.Hukuk ve insani olan tüm devlete ait değerler yerle bir olur;ki bu da bir devletin yıkımı olur.Saygılar!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
O zaman kendi doğrularımı bir tarafa çekip sizi dinlemeye hazırım.Yalnız şunu belirteyim;dün ne dediysem bugün de arkasındayım.Saygılar!(şimdi sorularınızı yanıtlayamayacağım...en kısa zamanda...)saygılar.
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Hayır iyileşmedim,çok daha kötü oldum.Burada şu an herşey yolunda.Yalnız kendimi toplasam çok daha iyi olacak.Soner abi hatırına gitmeliyim,ctesi kadar iyileş diye tehdit ediyor neyse Hırçın aşağıda yazılanları yeni gördüm;bugün evdeydim ama inanki o kadar hastayım ki bu siteye bakamadım.Sevgiler!
-
YAYAMAZ KAYIMCA NIN YERI!
Ya ben şimdi anladım çarşambanın hikmetini...mangalı ve eğlenceyi...neden açık açık yazmadın tatlım o gün doğduğum gün diye...sen gel bi;bak sana nasıl kızacağım...iyi ki doğdun!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Bak şimdi Sercan koku falan dedin ya aklıma diğer yazılanlar geldi ve tüm aşağıdakileri ekleme gereği hissettim. Bazı arkadaşlarımız Hırçın Karadenizli'ye attığı mesajlarda sanki bazı şeyleri sırf bana ayıp olmasın diye yazıyor gibi bir yaklaşımda bulunmuş.Bu kesinlikle böyle değildir;arkadaşımız düşündüklerini yazdı...benim düşündüklerimi değil.Hırçın benim için çok özel biri.Çünkü o dışarda da görüşütüğüm,paylaştığım en değerli arkadaşlarımdan biri ve samimiyetimiz tamamen bundan kaynaklanmaktadır.Bu mesajlar ve bu yaklaşımlar kesinlikle iyi niyetli değil diye düşünüyorum ve lütfen burası paylaşım alanı;birilerinin buluşma anı değil diyerek bu konuda saygıya davet ediyorum...değil mi değerli arkadaşım Emre(o gerçekten çok iyi bir insan) Sevgili Evren,çok geçmiş olsun ayrıca.Zaman umarım en iyi ilaç olur.Sevgili Birvarmışhiçyokmuş iyi niyetiniz ve paylaştıklarınız için size de teşekkür ederim.Yazmaya devam...yanınızdayım...Canlarımın adlarını bile yazmıyorum...onlar daima yanımda....ÖM cevap veremediğim arkadaşlar mesajlarınızı aldım;en kısa zamanda cevap yazacağım.Özür dilerim geciktirmek istemezdim.Sevgiler herkese....
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
canımsın
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
aaaa Sercan ne kokusu;neyse barıştık ya sen ona bak!
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Bana sayın mı diyon olsun resmi olma.Burnuna ne kokusu geliyo...hım anladım ne demek istediğini,valla yok!Neyse bu mevzuyu geçtim...sen bana küsmüsün...şimdi sana alasından bi ceza...senin adresini ekliyom bittin sen Sercan!Hoşgeldin;seni görmek güzel!
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Özür dilerim,biraz geç olacak ama bunu şimdi gördüm.Ben genelleme yapmadım zaten.Eniştemden örnek verdim.Değerli arkadaşım siz gösterin bir tane dediniz,ben en yakın akrabalardan birini verdim(iyi ki tanıdıklardan birileri bu siteye girmiyor)neyse gerçeğe gerçek ama!Bakın işte biz de bunu yazıyoruz.Koruyucuları devlet ne için kadrosuna aldı ve koruyucular ne yaptı?Ayrıca hiçbiri PKKlı değildi;zaten onlar PKK ile uğraşmaz.Ben koruyucuları kurumdan saymıyorum ve bu düzeni red ediyorum.Ayrıca başka örneklerde gösterebilirim.Saygılar benden!
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
diyorsunuz değerli arkadaşım,o zaman konumuza dönelim.Yalnız tavizi ben insani olarak algıladım.Yani insan hakkını ölçüt alarak yazdım.Dini yaklaşmazsak sevinirim.Ben dini konuda yeterli değilim.Özgürlükler açısından bakalım o zaman evet,her halikarda kadın takıp takmama daha doğrusu kıyafetini seçmekte özgürdür.Bunu söyledikten sonra ekliyorsunuz; ama ile başlayan cümleniz,ve dini olan türbana karşı düşündükleriniz.Başörtüsü onlar için dinin emri.Ve alanlarda bu pankartlarla yürüyorlar.Değerli arkadaşım;bu gayet doğal değil mi?Onlar bu örtüyü inandıkları için takıyorlarsa,yasaklara karşı yine bu inançları ile çıkamazlar mı?Bundan önce ki iletinizde taviz tavizi doğurur manasında cümleler vardı.Şimdi belki bu yazdıklarımdan sonra da ''ya sonrası'' gibi bir soruyla burada olursunuz.Tabi ki sonrasını düşüneceğiz,düşünmeliyiz.Yalnız bu sonralar neden bugünü ve yaşananlara anlamada birer çelik kapı olsun,neden bizi buluşacağımız alanlardan uzak tutsun.Kamuda iltimas dedim,çünkü devletin Laik,halkın müslüman olduğu bir ülkede uzlaşma çok zor değil.Laiklik devletin kurallarında,yapısında dini değil,yasaları,geçerli normları vs ölçüt almasıdır ve devlet dini zaten ölçüt alıyorsa Laiktir.Bunu yaşam tarzı olarak dayatma Laikliğin neresinde vardır.Bence özgürlük bağlamında verilecek tek bir mücadale bile onu haklı kılar ve realistlikten uzak bohem bir hümanistlik değil,beraber yaşamanın gereğidir onların yanında bulunmak. bakın bu konuda denilecek pek şey yok benim açımdan.Dinin emri olarak ben Nur süresinde gördüm,ama bu soruları tartışmaktan kaçınmak pek doğru olmasa gerek.Yalnız bir noktayı da görmemezlikten gelmeyelim.Zaten burada sorun bayanın başörtüsüne dışarda olan bir müdahale değil,çalışırken ve okurken.Aslında düşündüğümde de vicdanım bu olmamalı diyor;dışarda kapa ama içerde aç!Bu hangi anlayışla meşrulaşır? ve Laiklik,anlaşılmayanlarla,oyunlarla bitiriyorsunuz iletinizi.Aslında size hak veriyorum.Biz daha tartışmayı,kavramları algılayamadık,sınırsız ve amaçsız,kalıpçı olduk.Biz bu olunca başkaları da kendini mizahçı sandı.
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
Hırçın Karadenizli bu nasıl? Sana aşkı sorsalar sen nasıl anlatırdın ? Aşkın sözlük anlamı değil,yaşanılır anlatılmaz türünden bir cevap hiç değil. “ Mutluluğun resmi” gibi bir şey de değil bu.Sana sorduğum senin birine birinin sana olan aşkı değil.Mem u Zin'in değil. Cembeliye Hekari ile Binewşa Narin'in aşkı değil...Sen hiç bir dağa aşık oldun mu ? Ya bir ırmağa ? Ker**** bir eve,evin yıkık duvarının dibinde açan çiçeğe..Sen hiç çocuk gülüşlerine aşık oldun mu ..?Genç ölenlerin resimlerindeki bakışlarına.Sen bir ananın sabrına,kederli yüzündeki gülüşe ve acı dolu bir bakışına aşık oldun mu..? Ben oldum. Hem de bir değil bin canla ... “Böyle havalarda”da aşık olmadım...Ne kafama sıkıp ne de başımı alıp gidebildim. Karşılık dersen,onu da görmedim...istemedim de. Baktım ki dinlediğim her şarkı,her türkü,okuduğum her şiir benim aşkımı anlatıyor..Bir dengbejin klamında kayboluyorum...Bir bilurvanın iç çekişinde buluyorlar beni. Günlerce bulunamamışım.Ayakkabımın bir teki yok.Tanınmıyor önce cesedim.Yüreğime saplanmış bir gülün dikeni vardı.Ondan tanıyorlar beni.Akbabalar,leş kargaları yemiş etimden.Ama ben onlara değil Anka Kuşu'na aşık olmuştum.Ve ondan öğrenmiştim kendimi küllerimden doğurmasını.Derken,bir bahar sabahı yine Van Gölü'nün kıyılarında açarken gözlerimi yüreğimde yine o Gula Nesrin'in dikeni vardı. Soğuk bir kış gecesinde,taştan örülmüş bir köy evinde gaz lambası ışığında,dibekte, cenk havası tutturularak öğütülmüş,kısık ateşte pişirilmiş ,yedi cezvede süzülen mırra ve Rezib tütünü içilirken anlatılan eski bir destana,tanrı misafiri,deyip giriyorum.Yaşı doksanı bulmuş,yüzü kırışıklarla dolmuş,her kırışığında bir klam gizli olan,Dengbej Baki,ben destana girince Dewréşe Ewdi koyuyor adımı.Şahin kanadı bıyıklarım ,omuzlarıma dökülmüş yedi örgülü saçlarım var.Dokuz yüz doksan dokuz kere su verilip,bininci seferde on kartalın kanı verilmiş bir kılıcım..On yoldaşın ortasında buluyorum kendimi...Önümüzde bin yedi yüz süvari var...Bir de sızı var yüreğimde.Dikenin değil ama,korku hiç değil..Sızının adını Edulé koyuyor Baki Xıdo...Sen hiç bir sızıya aşık oldun mu...? Dağların moruna,gökyüzünün mavisine de aşık oldum.Eriğin yeşiline,üzümün buğusuna,yağmurlarda yunmuş dağ başındaki yalnız bir badem ağacına,ekmeğin kokusuna,közdeki biberin patırtısına,bir koyakta unutulduğu için darılmış bir alıç ağacına bir kuzunun memeye sarılışına,bir dostun gülüşüne,bebeğimin öpüşüne...Yağmurdan sonra toprak kokusuna hewal.Bilirsin,gözlerim çabuk yaşarır.Bir gözün Fırat bir gözün Dijle,derdin sen bana.Bundandır belki ağlayanın gözyaşına...Bundandır belki boşaltılmış bir köy gibi durgun,köyü yakılmış biri gibi vurgun olduğum.. Hep ağlayanları sevdim hewal...Bundandır belki gülemedim.Ağlayan varken gülmek de istemedim.Ağlayanlar mum ben pervane oldum.Dert anlatmayı değil dinlemeyi sevdim.Gidip Bawa Düzgino'nun dergahına yüz sürdüm.Pirim sırtıma vurdu elini,kalp gözümü açtı...Bir dağ değil,dağbaşında bir ağaç,bir nehir değil,nehirde bir çakıltaşı,bir gül değil,gülizarda bir diken oldum.”Ekin idim harman oldum”.Yandım yine kül oldum. Karlar yağdı küllerimin üstüne. Berfin oldum. Kurban oldum...Babil'de zigguratların tepesinde değil,Nemrut'ta tanrılar sunağında değil,İbrahim'in bıçağı altında değil...Ki ben o zaman da kardeşliğe aşık olmuştum,hem de bir değil bin canla hewal...Ki o zaman yaşım yetmiş dörttü.Diyar-ı Bekir'de karanlık bir sokakta,barışa,kardeşliğe güzel günlere kurban oldum.Adım Musa'ydı o zaman..Ölürken sürme yoktu gözlerimde.Kanımdan çektiler sürmeyi..Çok zaman sonra yeni doğan bebeklerin gözlerinde,ateş bakışlı gençlerin,inanç bakışlı gençlerin,kardeşliğe,barışa inanmış gençlerin gözlerinde,bir Newroz sabahı Dijle'de açarken gözlerimi,boşuna kurban olmadığımı da gördüm. Adım Musa'ydı yine..Bir asa yoktu elimde ama kalemim dimdik ayaktaydı...Ve yine yazdım..İyi-yi ve Kötü-yü yazdım.İyiler-i ve Kötüler-i... Sen hiç bunları yazan bir kaleme aşık oldun mu hewal ?Ben oldum.. Ciziri'nin Diwan'ında bir ah oldum. Teyran Şéxe Sen'an,dedi bana. Yüzlerce kez tavaf ettim Kabe'yi,yüzlerce kez tövbe ettim dünyaya...aşk için bozdum tövbeyi. Bir bakışı kıble yaptım şiirime..Ne mefulün anladı beni ne de mefailün. Ve ben her aşık oldukça bir Şeytan Beko çıktı karşıma..Köylere aşık oldum...ve geceleri onların uzak ışıklarına.Işıklarıyla birlikte yaktılar köylerimi..Ağaçlarımı yaktılar...Deli deli akan nehirlere aşık oldum..Barajlarla kelepçe vurdular.Klam u stran dedim...Ruhlarını alıp bedenini sattılar. Dağlara aşık oldum,kurşuna dizdiler dağlarımı.Ben halkıma aşık oldum,Hak'tandı aşkım.Enel Halk,dedim.Boynuma kendim taktım ilmeği Seyyid gibi.Çarmıhlara gerildi bedenim İsa gibi,Hallac gibi.Kalelerden ateşlere attılar beni İbrahim gibi.Ateş su olmadı,ben kül oldum yine.Bir tas Dijle'den,bir tas Fırat'tan su serptiler küllerime.Ben aşkın kendisi oldum.Dediler ki bu aşk,dostluğun,kardeşliğin,barışın ve sevginin yoludur...Ve çok uzundur...Dedim ki o zaman..”Durana yürüyene bin selam olsun.”Ve ben o yolda ki her yolcuya aşık oldum.Hem de bir değil bin canla hewal...Ya SEN ??? ALINTIDIR
-
Mavi olmayan gökyüzü'ne...................
İşte canım çıktı.Hırçın ya beni zorla Malatya'ya gönderiyor biri.Hasta hasta...Alla alla...neyse devamını getireyim! Web Siteme Git burdan dinle...
-
SON DAKİKA...SON DAKİKA...SON DAKİKA...
İkimizin aklından geçen aynı o zaman.Görülmeyen olsa da gerçekler,görülecek gerçekler için umutla...
-
Oğlu'ndan Aziz Nesin'e Mektup
Sevgili Ahmet ve Zeynep, Aziz Nesin'in çocukları,çocuklarımız.Mektuplarınızı aldım,kutucuğuma sakladım.Yıllar geçti,siz büyüdünüz ama mektuplarınız aynı kaldı.Aynı kalan çocukluğumuz gibi... Sevgili Zeynep, Ankara çok sıcakmış bu aralar.Bunalmadın değil mi sıcaktan?Bunalmadın değil mi büyüklerinden.Arkadaşlarından bahsediyorsun mektuplarında.Zavallı kalan,susturulan,susmaya alıştırılan.Ablan ne oldu bu arada?O büyüklerin kendisine dayattığı yeteneklerden yoksun kalan yaşamına hangi kıyıdan tutunuyor?Ya kardeşin.Anlamıyor mu daha büyüklerini?Doğru ya çocuklar anlamaz.Anlayınca da konuşturulmaz.Dün bir gazetede karısı erkek çocuk dünyaya getirmedi diye evi terkeden bir adamın öyküsü vardır.Senin anlattığın,erkek gibi giyinmek zorunda kalan arkadaşını anımsadım birden.Ürktüm.Ve sen ve yazdıkların...sustum! Sevgili Ahmet, İstanbul yine aynı.Milyonlar ve yalnız kalanlar;büyükler ve onu anlamaya çalışan çocuklar!Zeynep gidince unutmadın onu,o da seni.Oysa büyükler çok kolay unutur sevgileri.Müfettiş geldiği zaman ki korkunu okudukça yüreğim acıdı,şaşkınlığına tanık oldukça güldüm.Ezbere sorular,ezbere düşünceler...ya sıraya konmuş ezbere sorular yer değiştirirse!Baban hala o kadar tutumlu mu?Başkalarına savurgan kendi ailesine kızgın mı?Kadın ve erkek ne diye sorulan sorular ve cevapsız kalanlar...Yıl sonu müsameresi muhteşemdi.Sizin değil,büyüklerinizindi.Hakeden değil,hakettirilendi.Okurken kahkahalara boğuldum.Büyük adam olacak ya bizim çocuklar,takmışlar müdürün gözlüklerini...güldüm,acıdım kendime,acıdım;güldüm kendime... Sevgili Aziz Nesin, Evet ŞİMDİKİ ÇOCUKLAR GERÇEKTEN HARİKA!Senin çocukların,bizim çocuklarımız harika.Ve şimdiki çocuklarımızın gözünde yaşanlar bugün için devasa bir ayna.Çocuklar anlamaz diye susturulan çocuklar...birde onların gözünden bakalım dünyaya... **Şimdiki Çocuklar Harika kitabını okumayan arkadaşlarıma,çocukluğunuzu,şaşkınlığınızı ve bugününüzü anlamak istiyorsanız hemen kitapçılara**
-
SON DAKİKA...SON DAKİKA...SON DAKİKA...
Bu yazıyı okuduğum zaman aklıma gelen ilk şey ''bindik bir alamete,gidiyoz kıyamete...''(isteyen istediği şekilde anlamak da özgürdür,zira biz istediğimiz şekilde anlamaya alışkın bir toplumuz,bir de çıkarlarımız olunca!)
-
Tuzla'da Yine Ölüm
Bugün yoksa ölen yarına dair de mi hiç sorun yok!Ağıdımız kendime...
-
...Ve İnsan TANRI' yı yarattı....
Ve Tanrı insanı yarattı, Ona herşeyi ile mükemmel bir dünya armağan etti. Berektli topraklarda ona aş verdi. Eşler yarattı yoldaş olarak, Çocuklar yarattı nesil olarak. Daima sıcak dursun yüreği diye sevgi bahşetti, Düşünsün diye akıl. Ve bak sana benzemeyenlerde senden diye empati, Anlatsın ve anlaşsın diye hoşgörü verdi. Alan insan, Aldıkça istedi,aldıkça putlaştı; Önce tanrıları çoğalttı,sonra Tanrıyı para yaptı. Ve Tanrı insanı yaratttı, Ona kendinden en güzelini sunarak...İnsanı yaratılmışların en özeli kılarak!
-
KAPINI ÇALAN KİM OLSUN..?
Başbakanımız çalsın kapımı,ona anlatacak o kadar çok şey var ki!
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
Öncelikle değerli forum arkadaşım,uyarınız için teşekkür ederim.Mesaj temizliği yaptım.Sağolun.İltimaz demişsiniz,yani taviz.Aslında yabancı gelmedi bu cümleleriniz.Kürt Sorunu başlığında ki arkadaşlarımız da bu tavizden dem vuruyorlardı.Taviz tavizi doğurur mantığı.Ve her konuda getirdiği sonuçlar.Taviz yerine yasak,sonra yasağa bir yasak daha ve tepki ve yasak.Tam bir kısır döngü.İnsani haklar taviz değidir;olması gerekendir.Dini ibadet vicdan özgürlüğüdür ve bu da Laikliğin gereğidir.Ben olaya biraz daha dini ve dinin emirleri dışında yaklaşılsa iyi olur diye düşünüyorum.Bakın bugün bir arkadaşım bana özgürlüğün kendisi için ne olduğunu o kadar güzel kelimelerle anlattı ki.Özgürlük bireyin kendisidir ve onu anlamlı kılan sınırlıklarıdır.Peki bu özgürlükte türban nereye koyulur.Bence en özel yere.Neden mi?Ben zorla kapatırılanı,siyasi kapananları vs bu özgürlük çemberi dışında tutuyor ve diyorum ki;ne mutlu kadına kıyafetini kendi iradesiyle seçti ve ne mutlu ki ona,bu özgürlüğü hakketti. Peygamber örneğinizi ben de duydum.İşin aslı mantığı ben de çözemedim.Ama örnekle değil,yaşananlarla ve bugünle değerlendirelim bu özgürlüğü;türbanı değil.Ayrıca kadın bu dediğiniz boğulmayı yaşıyorsa neden son sözü yine ona bırakmıyoruz.Saygılar!
-
ABD, İran'a Saldırır Mı ?
Bende imzamı atıyorum.Tabi Angel müsade ederse?
-
TÜRBAN SORUNU - KONUSU - ANA BAŞLIK
evet her farklı kültüre devlet alet edilemez,her farklı kültürü devlet temsil edemez.Katılıyorum size!Peki sizin için devlet nedir?Devleti bu anlayış içerisinde nerde oturtuyorsunuz? Sayın Bilimselci;biz burada çoğunluğun müslüman olduğu bir ülkeden bahsediyoruz.Devlet içinde bir ülkenin bireylerini barındırıyorsa ve bunu çeşitli yasalarla,yine o ülke için o bireyler aracılığıyla destekliyorsa neden biz bu yasağı o ülkenin değerleri bazında değerlendirmeyelim.Devlet İNSAN için vardır,insan için olmak zorundadır.Türban size ve değerlerinize ters gelebilir ama bunu tümden yasakçı bir ***** haklı ürünü olarak sunamazsınız.Halka sorun;bakın onlar ne diyecek? Ayrıca bu yazdıklarıma bakıp da kimse ya A yada B kişisi ve onun hakları ne olacak demesin.İnsani tüm değerler benimdir.Alevi kardeşimi yok sayan,onu ve ibadatini kendince görmeyen,inanmayan kardeşime ve onun tercihlerine saygı duymayan ******** lanetliyorum. Ve yine soruyorum;DEVLET NEDİR?
-
Akp Hayatı kapattı
Sevgili siyasi abilerim, Biliyorum çok şey istiyorum sizden(hakanaytaç dedi)istemeye devam da edeceğim(hırçın karadenizli dedi) ve yine yanımda olan arkadaşlarımla(angel dedi)!Lütfen bir kez olsun beni dinler misiniz? Ne olur kulak tıkamayın bana.Çok bedel ödedi benim ülkemin her parçası.Öldü,öldürüldü güzelim insanlarımız.Biliyorum aklım ermez siyasi hesaplarınıza.Ama aklım eriyor acıya.Acı çekiyor bizim olan halk.Hakkari de mayınlar patlamaya devam ediyor,Giresun da fındık işçilerimiz ziyan olan emeklerine yanıyor,hergün 3. sayfa haberlerinde cinnet öyküleri...Bugün sokakta yürürken ayakkabısız dolaşan bir çocuğun gözlerindeki açlığı gördüm.Benim ülkemde çocuklar,insanlar sokakta yaşıyor.Ve dönüyor zulüm çarkları.Tuzla da ölen işçi yine açlıkla ***** ediliyor.ÖSS,KPSS,SBS,LES derken gencecik zihinler mekanikleşiyor ve çoğu yok oluyor. Biliyorum sizi ve çıkarlarınızı rahatsız edecek bazı cümleler.Ben memleketimin her toprağını ve ülkemin tüm insanları ile isteyeceğim,istemeye devam edeceğim.