Istanbulian tarafından postalanan herşey
-
Laiklik kaç para eder?
Elbette ... zira mesrulugun kaynagi hilafet degil sultanlikdi. Yani Halife oldugu icin Sultan degil , Sultan oldugu icin Halife olabilmisitir ... Laik sistemin degil , laikligin kac para edildigi soruldu ... Laik bir sistemde devlet tüm dinlere esit mesafede olmasi gerekir,yani hukuk önünde imtiyazli bir sinif yok.(Bizde zaten yoktu da...) Ayrica laik bir devlet memur aliminda adaylarin dinlerinde ayrim yapmaz ve laik bir devletin verdigi hizmetler ayrim gözetilmeksizin verilir. Bizde ise laiklik bunun tam tersi demkdir. Devletin kadrolarina bir kisim müslümanlarin alinmasini sizma olarak görülür. Degil kisinin , ailesi ve akrabalarinin yasam tarzlari arastirilir ve basörtüsünü örtenler tecrit edilmektedirler. Türkiye devletin bir diyanet kurumu var,ve seksenbin devlet memuru her Allahin günü bes vakit "irticai eylemler" yapiyorlar. Yani aslina bakarsaniz TC laiklik karsiti eylemlerin odagi haline gelmis,laikci mantigini yürütürsek ... Ayrica problem laik sistem degil , laik yasam tarzidir ... Kapatma davasi iddianamesinde bu acikca görülür. Laiklik karsitligi , laik yasam tarzi yasamamalarindan ve bunu ,yani müslümanligini, disa vurmaktan ibaret. Valla efendimizin devlet yönetimini bilmek diye bir sey yok. Zira o konuda bir bilgi verilip,yol gösterilmis degil. Sultanlik ne kadar islami ise , Cumhuriyet ya da demokrasi de o kadar islamidir ... Valla ne kast ettiginizi pek anlamadim. Arap kültüründen ne anliyorsunuz?
-
AKP'ye KAPATMA YOK!
Evet , nedense dünden beri benim de aklima geliyor ... Gerci , yine de fark etmez bence ... Insallah AKP bundan ders cikartip, yeni anayasa ile beraber yüksek yargida reform yapar. Yoksa bir kac ay/yil sonra yine ayni duruma geliriz.
-
BAYKAL VE MİLLİ TEPKİMİZ!
Mitinglerlerin ilgilisi yok tabi ki , ilgisi Baykalin cagrisidir ... Milletce ,daha bu isi kim yaptigini bilmeden, yola düsdügümüzü düsünelim ... Elbette gruplar olacak ... Elbette sloganlar da atilacak ... Yüzbinlerce kisinin yürüdügünde eylem yapmak cok kolay ... Hatta dedi kodu bile yeterli ... Irakda oldugu gibi ... Canli bomba var dedikodudan dogan panik üzere yüzlerce kisi ölmüstü ... Yani her renkden olan fanatikler icin bulunmaz bir firsat ... Millet zaten tepkisini koyuyor. Kimse merak etmesin. Baykal bunu ,katilabilirse,gelecek secimlerde görecek ...
-
Laiklik kaç para eder?
Vesayet askerlerin degil ... Belli bir zümrenin ... 1933 yilinda “Halk plajları doldurdu, vatandaş denize giremiyor” manseti, bugünü hala tasvir ediyor ... Isisiz,gücsüz kalacaklarindan korkuyorlar ... Gittkce azaldiklarini görenler , careyi halka baski yapmakla buldu ... Bir atatürkcülük digeri laiklik ... Bunlar nedir ne degil tarif etme yetkisini kendinde görür ... Laiklik 1937de anayasaya girdi ... Cumhuriyet ile ilgisi yok ... Cuhuriyet zaten demokrasiyi icerir , zira "Cogunluk" anlamiya "halk iradesinin" tecellisi olmasi gereken bir meclise sahip. Türkiye bir Islam Cumhuriyeti olarak kuruldu ... Kaldi ki daha evel de Osmanli Devleti Türkiye Cumhuriyetinden daha az laik degildi.
-
Laiklik kaç para eder?
Laiklik kac para eder sorusunu en iyi cevabi Tuncay Özkan ismindeki radikal ulusalci cizer söyleyebilir.
-
BAYKAL VE MİLLİ TEPKİMİZ!
Gecen yil yasadik "cumhuriyet mitinglerini" ... Güya siviller yürüdü ... Onlar yürürken , emekliler cinayet ve bombalarla eslik ediyorlardi ... Ve hep beraber "*******" diye bagirirlardi ... Kara cübbeli ********* "ordu göreve" pankartlarini ... Halka karsi kin ve nefret dugularin en yükses sesle dile getirilmesi ... Ergenekoncu ulusalcilar ****** , ******** plan ve eylemleri hala tüm kanser hücrelerin temizlenmediginden halkin yürümesi suistimal edilebilir ... Onun icin Baykalin dediklerine bu pencereden bakmak daha dogru geliyor bana ... O da Ergenekon terör örgütün , öyle ya da böyle, temel taslarindan birisi ... Böyle bir muhalefet liderin ancak böyle bir "derin devleti" olabilir ... Sahi ya , Baykal ergenekon ile ilgili bir zaman önce "Erdogan kendi derin devleti kurmak pesinde" gibi seyler söylemedi mi? Cümleyi biraz irdelesek , Bakal bununla : 1. "Kendi derin devleti" tabiri bir derin devletin varligini kabul,teyit eder ... 2. ve bur derin devlet de , "birine" ait oldugu cikar bu sözlerden ... 3. zimni olarak kendisinin öyle ya da böyle bu birine ait derin devletle iliskili oldugu ... Son haftalarda Ergenekonun avukatligina soyunan Baykal , davayi siyasi zemine cekmeye calismasi ve taraf gazetesi Baykali Ergenekon yönetimde yer aldigi haberi tabloyu tamamliyor ... Onun icin onun ipiyle kuyuya inilmez... Bakalim "Silivriye" kadar varacak mi sn Baykalin ilerideki tablosu ...
-
Derinler Harekete Güngörenden Başladı.
Daha evvelden Danistay cinayetini, Cumhuriyet gazetesine bombalama eylemini, Ugur Mumcu cinayetini ve nicelerini daha müslümanlara iftira,karalama kampanyalari ile yükleyenlenler acaba hic yüzü kizariyor mu? Ne gezer , onlar simdi Ergenekon bir efsane oldugunu millete yutturmak istiyor. O zaman da en azindan bir kismi bile bile yalan söyledi , digerli ise yalanlari tasidi. Simdi zamaninda dinci,seriatci,islamci diye ortaligi velveye verenler Ergenecon savunculugunu yapiyor ...
-
BAYKAL VE MİLLİ TEPKİMİZ!
Evet sorumsuzca ve düsüncesizce bir cagri ... Kast mi , degil mi bilemem , ama Baykalin tavri,son yillardaki siyasi tutumu bire bir Selcukun "kaos ve ardindan darbe" hayalleri ile örtüsüyor,hatta Ergenekonun hedefleri ile de ... Daha ileriki safhada belki bu konuda acikliga kavusur. Sasirmam dogrusu ve oraya dogru gidiyor da ... Yasemin Congarin bugünkü yazisinda Baykalin Ergenekon yönetim semasinda yer aldigi ve bunun 2003den beri MIT rapuru olarak bilindigini yaziyor : 11 Temmuz 2008 tarihli o yazının bir bölümü şöyleydi: “Beş yıl kadar önceydi. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başbakanlığa ‘çok gizli’ bir yazı gönderdi. Konusu Ergenekon... MİT’in yazısı, devletin içine uzanmış Ergenekon çetesinin şemasını içeriyor ve bu örgütün araştırılmasını tavsiye ediyor. 2003 tarihli örgüt şemasında, Ergenekon mensubu siyasetçilerin, işadamlarının, gazetecilerin adları var. Siyasetçiler arasında bir partinin genel başkanının ismi hemen dikkat çekiyor. Çeteci gazetecilerin listesinde bir büyük gazetenin genel yayın yönetmeni, Ankara temsilcisi ve çok popüler bir yazarı göze çarpıyor. Ergenekoncu işadamları arasında sanayiciler de var, medya patronları da. Bu şahısların adlarının bu belgede yer alması, bilerek ya da bilmeyerek Ergenekon için çalıştıklarının kanıtı sayılamaz. Ama şunu gösterir: Bugün siyaset sahnesinde, iş âleminde ve medyada hâlâ çok etkin konumlarda olan bir dizi isim, Ergenekon’la bağlantılı olabilecekleri iddiasıyla MİT tarafından Başbakanlığa rapor edilmiş. Kimilerinin ‘efsane’ saydığı Ergenekon hakkında istihbarat toplayan MİT, bu istihbaratı ve şüphelerini beş yıl önce Başbakanlığa aktarıp araştırılması gereğini vurgulamış. Kimseyi töhmet altında bırakmamak için bu belgedeki isimleri yazmayacağım. Bu belgenin, 2 Temmuz 2008 tarihinde, Başbakanlık tarafından Ergenekon operasyonunun sorumlularına intikal ettirildiğini söylemekle yetineceğim.” İDDİANAMEYE BÖYLE YANSIDI Bu yazıdan ve bu yazıya ilişkin “MİT’te Ergenekon’un örgüt şeması var” manşetimizden tam iki hafta sonra Ergenekon iddianamesi açıklandı. İddianamenin 49 ve 50. sayfalarında, “MİT Müsteşarlığı’nın Ergenekon Terör Örgütü Hakkındaki Yazısı” başlığı altında, Taraf’ın manşetine konu olan yazışmaya değiniliyor. Kısaca, MİT Müsteşarlığı’nın 2002’de kendisine bilinmeyen bir kaynaktan intikal eden “iddia niteliğindeki bilgiler çerçevesinde hazırladığı kitapçığı” 2003’te önce Genelkurmay Başkanlığı’na, sonra Başbakanlığa ilettiğini yazan iddianame, aynı çalışmanın bir özetinin 2006’da tekrar Başbakan’a ve Genelkurmay Başkanı’na sunulduğunu kayda geçiriyor. İddianame, aynı bölümde, MİT’in 2003’te Başbakanlığa ilettiği yazıdan geniş bir alıntıya da yer veriyor. Bu alıntıda, “Sonuç” başlığı altında MİT’in şu mütalaası aktarılıyor: “Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla birlikte ‘Ergenekon’ adı kullanılarak yürütülen çalışmaların; bu aşamada Devleti/Rejimi hedef alan bir grubun kendi çıkarları çerçevesinde organize olma çabalarını içerdiği izlenimi edinilmiştir. Ancak, iddia niteliğindeki bu bilgilerin, birbirinden müstakil değişik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin ötesinde bir anlam kazandırmakta ve yönlendirilmiş organize bir faaliyetin işaretlerini taşımaktadır. Bu nedenle, konuyla ilgili mevcut bilgiler; Asker orijinli yönlendirici bir kadronun kontrolünde, Bazı Sivil Toplum Örgütleri (STÖ), Siyasi Parti ve Medya kuruluşlarının kullanılması suretiyle, Sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve yeni bir yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı... olduğu değerlendirilmektedir.” İddianamenin ilgili bölümü, savcıların “Bizzat MİT Müsteşarlığı’nca da Ergenekon’un illegal bir yapılanma olduğu tespit edilip resmi raporla kayıt altına alındığı görülmüştür” değerlendirmesiyle sona eriyor. MİT’İN İLETTİĞİ İSİMLER Dün Taraf’ın yazıişlerinde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın grup konuşmasını tartıştık. “Derin” bir avukat gibiydi; sığ bir savunma yapıyordu. Ergenekon savcılarını doğrudan hedef alıyor, iddianameyi küçümsüyordu. Konuşmasının bir yerinde “İddianameye göre, Ergenekon çok köklü bir örgüt ama MİT’in haberi yok” gibilerinden alaycı bir ifade de kullandı. Aslında Baykal’ın sözleri, Ergenekon davasını karalamaya çalışan diğer gönüllü çete avukatlarının yazıp çizdiklerinden pek farklı değildi. Yine de, “devletçi” bildiğimiz bir siyasi parti liderinin, devletin MİT ve Genelkurmay dahil birçok kurumunun, araştırılmasında yarar gördüğü bir örgütlenmeyi böylesine fütursuzca sahiplenmesine anlam vermekte zorlandık. Baykal’ın “devlet”i değil, “derin”i savunduğunu düşündük. Bu düşüncelerle, bugünkü birinci sayfamızı hazırlarken, Ergenekon iddianamesinin 1 ağustosta açıklanacak eklerinde, benim 11 temmuzdaki makaleme konu olan MİT yazısının da yer alacağını öğrendik. Söz konusu 2003 tarihli yazının ekindeki şemalardan “Ergenekon” başlıklı olanında, örgütle bağlantılı politikacılar arasında adı hemen dikkat çeken siyasi parti genel başkanının Deniz Baykal olduğunu hatırladık. Baykal’ın ve cuma günü kamuoyuna açıklanacak olan MİT yazısındaki diğer isimlerin Ergenekon’la bağlantısı var mı bilmiyoruz. Ama 11 temmuzda yazdığım gibi, “bugün siyaset sahnesinde, iş âleminde ve medyada hâlâ çok etkin konumlarda olan bir dizi isim, Ergenekon’la bağlantılı olabilecekleri iddiasıyla MİT tarafından Başbakanlığa rapor edilmiş” diyebiliyoruz. İddianamedeki ayrıntılar sayesinde, bu iddianın MİT’e bilinmeyen bir kaynakça aktarılmış olabileceğini de öğrendik. İddianın aslı belki de yok, ama şurası kesin ki 2003’te MİT, bu isimleri içeren bir şemayı Başbakanlığa iletme gereği duymuş. Hatta aynı çalışmanın bir özetini 2006’da Başbakan’a yeniden göndermiş; Genelkurmay’a da 2003 ve 2006’da benzer raporlar iletmiş. İnsan ister istemez merak ediyor: Acaba bu raporlardan, bu şemalardan, bu listelerden haberli Ergenekon savcıları dün Deniz Baykal’ın ağır salvolarına hedef olunca ne düşündüler? Ve acaba, Baykal Ergenekon’un avukatlığına soyunurken, kendisini Ergenekon’la bağlantılandıran belgeler olduğunun ne kadar farkındaydı?
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Bakin bazi fasid cikislari biraksak iyi olur. Bir soruma cevabi böyle baslamak ruh halinizi gösteriyor. Bu soruya nasil bir cevap bekliyorsunuz? Siz hangi sinifin mücadelesini veriyorsunuz? Ayrica sürekli kalin yazi kullanmaniza gerek yok. Bir seyi vurgulamak icin kalin karekterler kullanilir ... Söylediklerinizden cikardigim tasvirdir ... Demediniz mi maddeden baska bir sey yok? Yoksa, demek ki insanin ruhu da yok. Yani birnevi organik bir makina ... Evet cevabiniz nedir? Ruh var mi yok mu? Bence yok demeniz lazim, ama sizin gibi ben karsimdakinin nasil düsünmesi gerektigini empoze etmek istemem. Anlamaya calisiyorum ... Evet ... kim düsünüyor diye sormustum ... ve beyin nasil karar veriyor? Maddeci oldugunuza göre beyin hücreleri bir karara varmak icin "oy mu kullaniyor" , yani "cogulcu sistem"mi uygulaniyor? Yoksa beyin bilgisayar misali imkanlari hesaplayip cikarlarina göre mi hareket ediyor? Öyle ise neden vicdanimiz var. Bu bir celiski ... Madde mi bunlar da ... ? Yoksa madde olmayip bilmedigimiz,esrarini cözemedigimiz,maddi olarak tesbit edemedigimiz bir sey mi? Nedir? Cok kibirlisiniz. Ben kendim icin ne cözülmesi gerekiyorsa cözdüm. Kaynaklarimda yeterli. Elbette benim vardigim sonuc,sizin icin ahmaklik , ama sizin vardiginiz sonuc da benim icin ahmaklik. Bu dogal bir durum. Sorularimi gecistirmenizle bana saldirmaniz pek verimli degil ... Tabi ki SIZ söylediginiz icin mutlak dogrudur. Yanilmaz sifatiniz var , benim sifatim , en azindan sizin icin, yanildi ... Insan da madde olduguna göre , onun var olmasi ile insanin varolmasiinda bir iliski bulunmasi lazim. "Yoktan var oldu" hadisesi bilimsel olarak kanitlanmis durumda. Bunu red etmek ateist bir refleksden öte bir sey degil. "Var olmanin" baslangic hizini, maddenin olusumu,genisleyen mekanda bulutlarin yogunlasip günes olmalari, yüzmilyarlarca güneslerin sayilari yine milyarlarca galaxilerin olusmasi red edilemz kesinler arasinda ... Islam ögretisi köleligi radikal olarak yasaklamamsinin hikmetleri var. Bu ayrica tartisilabilir. Amerikanin ic savasindan sonra hürriyetine kavusan kölelerin perisanligi fikir verebilir. Ayrica kanunlar ve Tanri önünde insanlarda köle,cins,irk ayrimi yok. Nerden cikartiyorsunuz bunlari? Ayrica toplumun diger kural ve degerlerine,Islama acikca aykiri olmadiktan sonra, pek karisilmadi. Insanlar zenginlikde elbette farkli. Tüm insanlari esitliyecegiz iddiasiyla yola cikanlar , nasil insanlari fakirlestirdiklerini, katledttiklerini gördük ateist ütopyada. Ve bu ateist ütopyada yine de "esitler arasinda daha esit olanlar" her zaman olmustur ve olacaktir. Ayrica bununla hangi sinifin cikarlari gözetilmistir sorusuna yine bir cevabiniz yok. Peygamber köle degildi , ticaret yapardi ve soylu,saygin sinifa tabidi ve getirdigi din ile mensub oldugu sinifin cikarlari zedelendi. Bunun haricinde din taraf tuttugu, korudugu bir sinif da yok. Tam tersi kanunlar önünde tüm siniflar bir oldu ... Bundan kolayi yok demek yetmiyor yani , söylediklerinizin icini doldurmaniz gerekir ... Son yüzyilda 3-4 ateistin öldürdükleri insan sayisi 50milyonu gecerken , bu verdiginiz cevabi nereye koyayim? Siz demokrasiden yanasiniz bir ateist olarak, ama ateistlik insani,görüldügü gibi, canilik ve vahsetden korumuyor,tam tersi. Tabi ki her ateistin bir Stalin olacak diye bir kaide yok , ama hepiniz birier potansyel Satlin,Hitler,Mao ve PolPotsunuz ... Siz kendinizi bilmiyorsunuz , baska seyleri nasil bileceksiniz? Islam hk. temel yanlislarinizi gözler önüne serdiniz. Siz islami bilmediginiz gibi ateistligi pek bilmiyorsunuz anlasilan. Bir daha sorayim , merak ettigimden : Duygular sizce madde mi? Ve kim düsünüyor? Madde gercekten düsünüyor diyebiliyormusunuz? Ve su "var olma mücadelesi" kavrami da fasid oldugunu belirteyim. Acaba nerden cikti bu kavram? Yanlis bir tercüme mi belki? Yani "var olmiyan" "Var olma mücadelesi" veremez ki ... Var olan da vermesini gerekmez ... Neyse , bu da Türkiyenin olagan celiskilerden bir tanesi herhalde. Laik devletin dini fetva yayinlamasi gibi bir sey ... Saygilar
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Cok cömertsiniz ... Sag olun ... Vahiy icin gecerli ... Ayrica maddenin düsündügünü de "inanmiyorum" , en azindan bizi anladigimiz anlamda ... Siz inaniyormusunuz? Anlamak icin soruyorum ... Sizin görüsünüz "düsünceleri yaratan maddedir" , yani insanin ruhu yok , ve prensibte bir organik robotdan ibaret. Ama simdi düsünen tam olarak kim o zaman? Beynimizde bir kac million,milyar hücreler mi , yoksa onu olusturan madde parcaciklari mi? Insanın hayat mücadelesindeki karsilastigi celiskilerden degerlerini cikartdigi olmustur mutlaka , ama tüm deger sistemlerin buna hümanizm de dahil , temeli dinidir ... Iptidai bir toplum temel ahlaki degerler on emir ile sabitlesdi Ilk dördü din ile ilgili , digerleri : 5. Babana ve anana hürmet edeceksin. 6. Katletmeyeceksin. 7. Zina etmeyeceksin. 8. Çalmayacaksın. 9. Komşuna karşı yalan şehadet etmeyeceksin. 10. Komşunun evine tama etmeyeceksin, komşunun karısına, yahut kölesine, yahut cariyesine, yahut öküzüne, yahut eşeğine, yahut komşunun hiçbir şeyine tamah etmeyeceksin. Bu ana prensipler medeniyetimizin temeli ... Celiskiden , sinifsal cikarlardan dolayi dogmadi ... Evet , meselede burada yani ... Evrenin var olmasi celiskisiz tekil hic´in celiskiye düsmesi ile ancak olabilmistir. Tekil hiclik (yani Einsteinin singularitisi) ama nasil celsikiye düsebilir ki? Ideolojiler icin gecerli ama dinler icin degil , en azindan ibrahimiler icin gecerli degil. Peygamberler genelde ne maddi olarak zenginlerdi , ne de büyük servetler ve yüksek makamlara tamah edip "uzlastilar" ... Tam tersi iskenceyi,ölmeyi göze aldilar ... Bunlari hangi "cikarlarla" aciklayacaksiniz ... ? "Görünümde" , yani dürüst degil , takkiyeci, katil ruhlu demek istiyorsunuz ... Bence tam tersi gecerli. Asil caniler ateistler,zira bir seye inanmadiklari icin "baglayici degerleri" de yoktur. Olmadigindan son yüzyilda belki de 50 milyondan fazla insan yalniz su üc ateist tarafindan öldürülmüstür: Stalin,Mao ve PolPot. Hitlerde aslinda ateist idi ... Neyse ... Gecelim ... Herseyi "uzlaşmaz sınıfsal çıkarlarıa" baglanmasi belki Avrupa ve bu belli bir ekonomik,kültürel seviyeden sonrasi icin gecerli Ama dünyanin bir cok baska bölgesi icin degil. Orada sinifsal catismalar,devrimler vs´den bahsetmek de mümkün degil. Yahudiler zaten "prensipte" bir aileden ... Hiristiyanlar ise bir sinifsal celiskinin ürünü de degil , zira siniflar farkli degildi , aynisi Islam peygamberi icin gecerli ... Orda da bir sinifsal catisma söz konusu degil ... Yani teoriniz tarih ile örtüsmüyor ... Merak ya , mesela "üretim ile Islami" bir zahmet benim icin iliskendirin de ,bununla ne demek istediginizi anlayim ... Saygilar
-
ISTANBULDA TERÖR SALDIRISI
Bakiyorum baya komplo teorileri öne sürülüyor ... Ve gece daha bitmedi ... Bir saldiri da Bingölde : Şimdi de Bingöl: Terörü yaymak istediler Polisin karşılık verdiği saldırıda çıkan çatışmada 1 terörist silahı ile birlikte ölü, 1 terörist ise yaralı olarak ele geçirildi. Edinilen bilgiye göre, saat 22.30 sıralarında Bingöl merkez Kültür Mahallesi'nde bulunan Asayiş Ekipler Amirliği'ne 3 terörist tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Kapı önünde nöbet tutan polislerin karşılık vermesi ile bir süre sıcak temas sağlandı. Bölgeye çok sayıda polis sevk edilirken, teröristlerle güvenlik kuvvetleri arasında zaman zaman çatışma yaşandı. Çatışmada 1 terörist silahı ile birlikte ölü, 1 terörist ise silahı ile birlikte yaralı olarak ele geçirildi. Yaralı terörist olay yerine gelen ambulansı ile Bingöl Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kaçan 1 teröristin yakalanması operasyonların devam ettiği belirtildi. Saldırı sonrasında Bingöl Emniyet Müdürü Ekrem Çelik ve İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Güray Alpar, olay yerine gelerek incelemeleri takip etti. iha
-
DARBELERLE/DARBECİLERLE HESAPLAŞMAK VEYA
Valla gözleri,kulaklari kapamadan böyle cümleler kurulamaz ... Bakin google de "ergenekon iddianamesi tam metin" diye sorguladigim zaman tam 758.000 safya siralaniyor. Evet bu 758.000 sayfa hepsi de isbirlikci,yalancilarin siteleri mi sizce ... Almanyada bir fikra var , adamin biri otobana ters yönde girer ve radyoda bir uyari gelir "bir tane "hayaletsürücü" var diye. (Geisterfahrer derler de ...) Bizim kahraman ise mirildanir , "ne bir tanesi , yüzlerce var" Siz de öyle ... Size karsi olan otomatikmen akp yandasi,isbirlikci,hain ... Bir tek siz hain,isbirlikci degilsiniz ... Kahramanlariniz pkkya silah satar , sizden gik yok ... Kahramanlariniz cinayet isletir,terör örgütü kurar , yine tik yok ... Yüzdelere vurursak ... Türkiyenin %80 hain ve isbirlikci sizce ... Kaldi ki geri kalan %19,90 sizin ne oldugunuzu henüz ögrenemedi ... Hablemitoglunun istifa sonrasi "kimlerin yaninda yer almissim" söylemesi "kimlerin ne" olduklarini güzel bir sekilde gözler önüne seriyor. Ama onu da seriatcilik,yandaslik,hainlikle suclarsiniz artik , ayni ateist olan anayasa mahkemesi raporteri Can´a yapilan gibi ... Kendinize gelin artik ... Filim bitti , perde kapandi , simdi hesab cikiyor ve durum gercekten ciddi "okulda mescit haberleri" ile üstü örtülecek bir sey degil. Tam metine ulasabileceginiz diger linkler http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9522359.asp?m=1 http://www.haberturk.com/haber.asp?id=8790...p;dt=2008/07/26 http://www.ogretmenlersitesi.com/haberoku.asp?Kod=11694 http://www.haberaktuel.com/ERGENEKON-IDDIA...eri-141394.html http://istanbul.indymedia.org/news/2008/07/243109.php http://habermerkezi.wordpress.com/2008/07/...am-metni-indir/ http://www.etikhaber.com/content/view/59861/39/ Yetmezse google müracat edin ... Iddianamenin varligini bile inkar edene ne denilebilir daha , ciddiyeti bozmadan.
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Dedigim gibi kafirler gibi Islami anlayanlar olabilir ... Ama Türkiyedeki Islam "sulandirilmissa" , yani "millilestirilmisse",o zaman probleminiz nedir? Böyle olmadigini söyleyip duruyoruz ama siz hala neden müslümanlarin "eline balta alıp kafir kovalamiyorlar" diye soruyorsunuz ... Istediginiz bunun gerceklesmesi mi? Ergenekoncu katiller "naylon-hizbullahi" kurup sizin din anlayisini bir kac garibana asilamayi basardilar ... Ergeneconcularin kandirdiklari ellerinde bicaklarla üc kisinin basini kesmis. Tam da sizin öne sürdügünüz anlayisla ... Aferin , iyi becerdiniz ... Önce islamin bu oldugunu asiliyorsunuz,sonra islamdan pek haberi olmiyan ama uygun kisileri bulup cinayet islettirdiniz ateistler olarak ... Aslinda siz dini tahrif ettiginizden dolayi , halki,insanlara kin ve nefret asiladiklarinizdan dolayi suc isliyorsunuz. Tam 301lik anliyacaginiz ... Ama maalesef bizde yargi sizin gibi ideolojik saplantilari olanlarla ele gecirilmis oldugundan kimsenin kili kipirdamiyor ... Al sana Isci Partisi ... Acildi mi kapatma davasi? Nerde !!!! Acar mi hic? Terör yap,cinayet isle,darbe yapmaya kalk ... problem degil. Partin devam eder. Ama elhamdulillah müslümanim dersen partin kapatilir ... Olay bu ... gerisi hikaye ...
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Voltaire 1778 de öldü ... Ateistlerin iktidar olduktan sonra nasil canilestiklerini ya da nail fanatiklestiklerini göremedi elbette ... Ateist canilerin son yüzyilda isledikleri toplu ve ferdi cinayetler, son 2000 yilin dini kaynakli cinayetleri kat kat gecer ... Al sana bir Pol Pot , ya da Stalin , ya da Enver Hoca gibi ateist önderlerin cinayetlerini hesaplarsak , müslüman,hiristiyan ve "yahudiler solda sifir kalirlar" ... Yalniz Stalinin cinayetleri 20 milyon civarindadir ... Mao kac kisi öldürtmüstür acaba ? 20-30-50 milyon? Hala ateist Cinde "Egitim kamplari" var. Egitim demelerine bakmayin. Toplama ve beyin yikama kamplari. Ve Perincekin gibi ateist ulusalcilar böyle bir Türkiye hayal ediyorlar. Din tamamen silinmis,yani "dini tasiyan kisiler" ortadan kaldirilmis.Pol Pot üc milyon civarinda insani katledi ... Acaba Türkiyedeki Ulusalci fasistler kac kisi öldüreceklerdi? 13.000 kisilik ölümlisteleri , silah üzerine yeminler medyaya intikal etti ... Bu 13.000 kisi tabi ki yalniz "önder" olanlar ... 13bini on ile carpsak hedefteki boyut anlasilir ...
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Mesele tam da burada ... "Birazcik" düsünmek yetmiyor Sonuna kadar düsünmek gerek ! Onun icin "teker teker ögütelim" ... diyorsunuz ... Birinci ve ikinci kisimda düsünceleriniz elHak dogru. Ama sonunu getiremedin,zira bu ideoloji ve dinler inanciniza göre insan yapimi oldugundan cani yine insan olur. Ayrica "din ve ideolojiler" soyut kavramlardir ancak "insan ile somut" olurlar ... Demek ki bu mantikla Türkiyede bir tane müsüman yok anlasilan ... Yoksa haram aylarda böyle vakalara mi tanik oldunuz, bizim haberimiz mi yok ? Bilgilendirin bizi ... Merakdan ya ... Olmadigini ikimiz de biliyoruz da , yine merak ettim neden acaba müslümanlar haram aylada kefere avina cikmiyor sizce ... Cok acik bir sekilde yaziyor demekle, simdiye kadar farz olarak ima ettiginiz "kefere avini" kacirdigimi mi ima etmeye calisiyorsunuz? Yoksa ... "Kefere avina" cikmamizi mi öneriyorsunuz? Asil Islam bu deyip , müslümanlara kafirleri öldürün mü demek istiyorsunuz?
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Peygamber efendimizin "70 defa" Ebu Cehile gittigi rivayet edilir. Ayrica 10 yildan fazla Mekkede peygamberlik görevini ifa ettikden sonra , hicret eder ve bu on yilda yaptiklarina kuskusuz "cihad" denilebilir ... "Mallar" ne oldu? Kayboldu ... Kimi kast ediyorsunuz? Bin Ladin gibileri kast ediliyorsa , "islami yaymak" gibi bir faaliyeti oldugunu görmüyorum. Kaldi ki , okumus olsaydiniz , daha evelki bir yazimda bu tip terör örgütlerin amaclarini sorguladim. Neyse ... ****
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Valla nereye varmak istediginizi pek anlayamadim. Ne demek istiyorsunuz? Cihad müslümanlara kafirlere karsi (silah kullanarak) savasmayi emreden bir kavram mi? Su anda "biz savasiyoryuz", ya da "fikirler savasiyor", türkceye daha az vakif olanlar icin bile , denilmesi abes gelmez.Tersine ... Gündelik hayatta,medyada bu tür ifadelere rastlaniyor. "Savasiyoruz" mutlak anlamda silah kullanildigi, insanlar öldügü anlamina gelmezken , siz nasil "cihad" gibi bir yüce kavrami "tek boyutta" indirgemeye, hatta onunla müslümanlari buna! "mahkum etmeye" kalkiyorsunuz ... Farkinda bile degilsiniz herhalde ... "Stereotipler" medya vasitasi ile toplumlarin beyni yikanmasi icin alman Naziler zamanindan beri bilinen bir yöntem. Yani "bir seyi sürekli tekrarlamak" "suggestion" oldugunu , gündelik reklam olgusundan cikartilabilmesi kolay. Bilinmeyen belki , Islamin bunu "bir nevi efsun" olarak gördügüdür. Sürekli bu kavram sizin "gördürüldügünüz" sekilde "telkin" edilirse , elbette netice alabilirsiniz. Size benzer düsüncelere sahip bir "AbdulVahab" vakasi var "bizde". Ama bu Islam dinin sizin düsündügnüz gibi cani oldugunu ispatlamaz ... Bunanla ispatlanan ancak "sizin gibi Islami anlayanlar" cani olabilir ... Baska bir sey degil ... Insanlar cani olur ... dinler ve veya ideolojiler genelde degil ... Yani keyfi, "heva ve heveslere" dayali yorumunu yapanlar, bunlari yayanlar asil caniler olur ... Saygilar Halil
-
Evrimin Çıkmazı: “Kambriyen Patlaması”
Mustafa Alyolun sitesinden : Akıllı Tasarım [intelligent Design] Teorisi ABD'deki devlet okullarında Darwin'in evrim teorisine alternatif olarak okutulması tartışılan Akıllı Tasarım, son 15 yıldır giderek güçlenen ve büyüyen bir teori. Gücünü de, Darwinizm'in varsayımının aksine, yaşamın hiç de rastlantı olmadığı gösteren bilimsel kanıtlardan alıyor. Aslında bu konudaki tartışmanın başlangıcı 150 yıl öncesine uzanıyor. Darwin'in 1859'da yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabından bu yana, biyolojideki temel kuram, canlıların doğal seleksiyonun ürünü olduklarını öngören evrim kuramı oldu. 20. yüzyılda Darwinizm'e genetik ışığında getirilen yeni yorum, doğal seleksiyona bir de mutasyon mekanizmasını ekledi. Ancak bu iki mekanizmanın, yani doğal seleksiyon ve mutasyonun, canlılığın tek kaynağı olduğu yönündeki geleneksel anlayış, son yıllarda önemli eleştiriler alıyor. Pek çok bilim adamı, canlılığın sadece bu gibi amaçsız ve bilinçsiz faktörlerin ürünü olamayacağını, hayatın kökeninde "tasarlayıcı bir aklın" olduğunu savunuyorlar. cdarwin.jpgBu anlayış son yıllarda yeni bir teoriyi de beraberinde getirdi: "Akıllı Tasarım" (Intelligent Design) teorisi. Time dergisinin 12 Ağustos 2005 sayısının da kapak konusunu oluşturan teori, halen ABD'de ateşli bir tartışmanın odak noktası. Bilim dünyasında Akıllı Tasarım'ı kabul edenlerin sayısı artarken, bazı eyatler de teoriyi ders kitaplarına Darwinizm'in alternatifi olarak koymayı tartışıyorlar. Bu teori, 1990'lı yıllarda bir grup Amerikalı bilim adamı tarafından ortaya atıldı. Teorinin ilk büyük çıkışı, Pennsylvania'daki Lehigh Üniversitesi'nden biyokimya profesörü Michael J. Behe'nin "Darwin'in Kara Kutusu: Evrime Karşı Biyokimyasal Başkaldırı" adlı kitabı oldu. Behe, kitabında canlı hücresinin Darwin zamanında içeriği bilinmeyen bir "kara kutu" olduğunu, hücrenin detayları anlaşıldığında ise, burada çok kompleks bir "tasarım" bulunduğunun ortaya çıktığını anlatıyordu. Behe'ye göre, canlılardaki kompleks sistemlerin doğal seleksiyon ve mutasyonla, yani bilinçsiz mekanizmalarla ortaya çıkması imkansızdı ve bu durum hücrenin "bilinçli bir şekilde tasarlandığını" gösteriyordu. Fransız felsefe profesörü Peter van Inwogen, bu kitabın önemini şöyle vurgulamaktaydı: "Eğer Darwinistler bilimsel gerçeklerle dolu bu kitabı, önemsemeyerek, yanlış anlayarak veya ona gülüp geçerek karşılarlarsa, bu durum bugün Darwinizm'in bilimsel bir teori olmaktan çok bir ideoloji olduğu yönündeki gitgide yayılan şüpheler için önemli bir kanıt olacaktır."(1) Darwinistler Behe'ye tatminkar bir cevap veremediler. Ve Akıllı Tasarım teorisi giderek daha fazla bilim adamı tarafından savunulmaya başlandı. Bugün bu hareketin önemli isimleri arasında California Berkeley Üniversitesi'nden Philip Johnson; MIT, Chicago, Princeton Üniversiteleri'nden Willam Dembski; doktorasını Cambridge'de yapmış olan Stephen C. Meyer; Chicago Üniversitesi'nden Paul Nelson gibi isimler yer alıyor. Seattle merkezli Discovery Institute adlı bilimsel enstitünün çatısı altında bilimsel çalışmalar yürüten gruba, internet üzerinden ulaşmak mümkün. (www.discovery.org) İndirgenemez Komplekslik Akıllı tasarım teorisini savunanların en çok vurgu yaptıkları kavramlardan biri, "indirgenemez komplekslik" (irreducible complexity). Bu kavram, aslında Darwin tarafından ortaya konmuş bir "kıstas"a dayanıyor. Darwin, kendi teorisinin nasıl yanlışlanabileceğini Türlerin Kökeni'nde şöyle ifade etmişti: "Eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır. Ama ben böyle bir organ göremiyorum."(2) Darwin'in buradaki kastını iyi incelemek gerekiyor. Başta belirttiğimiz gibi, Darwinizm canlıların kökenini iki bilinçsiz doğa mekanizması ile açıklıyor: Doğal seleksiyon ve rastlantısal değişiklikler (yani mutasyonlar). Darwinist teoriye göre, bu iki mekanizma, canlı hücresinin kompleks yapısını, kompleks canlıların vücut sistemlerini, gözleri, kulakları, kanatları, akciğerleri, yarasaların sonarını ve daha milyonlarca karmaşık tasarımlı sistemi meydana getirmiş durumda. Ancak son derece kompleks yapılara sahip olan bu sistemler, nasıl olur da iki bilinçsiz doğal etkenin ürünü sayılabilir? İşte bu noktada Darwinizm'in başvurduğu kavram, "indirgenebilirlik" kavramı. Teori, sözkonusu sistemlerin çok daha basit hale indirgenebileceklerini ve sonra da kademe kademe gelişmiş olabilecekleri iddia ediyor. Bu kademeler sayesinde, Darwinizm'in iddiasına göre, önceden gözü olmayan bir canlı türü kusursuz bir göze sahip oluyor, önceden uçamayan bir başka tür de kanatlanıp uçar hale geliyor. Ancak Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu klasik hikayede çok önemli bir yanılgı olduğunu savunuyorlar. Dikkat edilirse, Darwinist teori, bir noktadan bir başka noktaya (örneğin kanatsız canlıdan kanatlı canlıya) doğru giden aşamaların hepsinin tek tek "avantajlı" olmasını öngörüyor. A'dan Z'ye doğru gidecek bir evrim sürecinde, B, C, D... U, Ü, V ve Y gibi tüm "ara" kademelerin canlıya mutlaka avantaj sağlaması gerekiyor. Doğal seleksiyon ve mutasyonun bilinçli bir şekilde önceden hedef belirlemeleri mümkün olmadığına göre, tüm teori canlı sistemlerinin avantajlı küçük kademelere "indirgenebileceği" varsayımına dayanıyor. İşte Darwin bu nedenle "eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır" demişti. Akıllı Tasarım teorisyenleri, işte bu noktayı vurguluyorlar ve 20. yüzyıl biliminin, Darwin zamanında yeterince bilinmeyen pek çok "indirgenemez kompleks" yapı ortaya çıkardığını belirtiyorlar.3 Michael Behe'nin kitabında indirgenemez kompleks sistemlere verdiği ilginç örneklerden biri, bakteri kamçısı. Bakterinin Kamçısı "Kamçı" olarak Türkçe'ye çevrilen "flagella" isimli organ, bazı bakteriler tarafından sıvı bir ortamda hareket edebilmek için kullanılır. Organ, bakterinin hücre zarına tutturulmuştur ve canlı ritmik bir biçimde dalgalandırdığı bu kamçıyı bir palet gibi kullanarak dilediği yön ve hızda yüzebilir. Bakterilerin kamçısı, uzun zamandır biliniyordu. Ancak son 10 yıl içindeki gözlemler, bu kamçının detaylı yapısını ortaya çıkarınca bilim dünyası şaşkına döndü. Çünkü kamçının, önceden sanıldığı gibi basit bir titreşim mekanizmasıyla değil, çok karmaşık bir "organik motor" ile çalıştığı ortaya çıktı. flagellum.jpg Bakterinin hareketli motoru, elektrik motorlarıyla aynı mekanik özelliğe sahiptir. İki ana bölüm söz konusudur: Bir hareketli kısım (rotor) ve bir durağan kısım (stator). Bu organik motor, mekanik hareketler oluşturan diğer sistemlerden farklıdır. Hücre, içinde ATP molekülleri halinde saklı tutulan hazır enerjiyi kullanmaz. Bunun yerine kendine özel bir enerji kaynağı vardır: Bakteri, zarından gelen bir asit akışından aldığı enerjiyi kullanır. Motorun kendi iç yapısı ise olağanüstü derecede komplekstir. Kamçıyı oluşturan yaklaşık 240 ayrı protein vardır. Bunlar kusursuz bir mekanik tasarımla yerlerine yerleştirilmiştir. Bilim adamları kamçıyı oluşturan bu proteinlerin, motoru kapatıp açacak sinyalleri gönderdiklerini, atom boyutunda harekete imkan sağlayan mafsallar oluşturduklarını ya da kırbacı hücre zarına bağlayan proteinleri hareketlendirdiklerini belirlemişlerdir. Motorun işleyişini basitleştirerek anlatmak amacıyla yapılan modellemeler bile, sistemin karmaşıklığının anlaşılması için yeterlidir. Bakteri kamçısını kitabında detaylı olarak anlatan Michael J. Behe, sadece bu kompleks yapısının dahi, evrimi "yıkmak" için yeterli olduğunu savunmaktadır.(4) Çünkü kamçı hiç bir şekilde basite indirgenemeyecek bir yapıdadır. Kamçıyı oluşturan moleküler parçaların tek bir tanesi bile olmasa, kamçı çalışmaz ve dolayısıyla bakteriye hiç bir faydası olmaz. Bakteri kamçısının ilk var olduğu andan itibaren eksiksiz olması gerekmektedir. Bu gerçek karşısında evrim teorisinin "kademe kademe gelişim" modeli anlamsızlaşmaktadır. Tasarım Nasıl Belirlenebilir? Bakteri kamçısı kuşkusuz Akıll Tasarım savunucularının tek örneği değil. Behe kitabında daha pek çok "indirgenemez kompleks" yapının örneğini veriyor. Sadece Behe'nin kitabında değil, Akıllı Tasarım'ı savunan pek çok biyolog tarafından yayınlanan kitaplarda ve bilimsel makalelerde, evrimin "kör" mekanizmalarının açıklayamadığı kompleks tasarımlara dair sayısız örnek var: İnsan gözünün anatomisi, retina hücrelerindeki karmaşık biyokimyasal düzenek, DNA replikasyonunda görev yapan enzimler (5), insanın diz ekleminin tasarımı(6) veya "tek yönlü ve daimi nefes akışı" sağlayan özgün kuş akciğeri (7) gibi. Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu yapıların hiç birinin "doğal mekanizmalarla" oluşmuş olamayacağını, mutlaka bilinçli bir düzenlemenin ürünü olduğunu savunuyorlar. Peki bir yapının tasarım ürünü olduğu nasıl anlaşılıyor? William Dembski The Design Inference: Eliminating Chance through Small Probabilities (Dizayn Çıkarımı: Küçük Olasılıklar Yoluyla Şans Faktörünü Elimine Etmek) adlı kitabında bu soruyu cevaplıyor.(8) Dembski'ye göre, doğada var olup da doğal faktörlerle ortaya çıkma olasılığı aşırı derecede küçük olan yapılar, bilinçli bir tasarımın bilimsel kanıtını oluşturuyor. Örneğin fonksiyonel bir protein molekülünün, doğadaki 20 farklı aminoasitin rastlantısal biraraya gelmesiyle oluşma ihtimali, matematikte "imkansız"ın başladığı nokta sayılan 10 üzeri 50'de 1'den bile çok çok daha (trilyarlar kere trilyarlarca kat) küçük. Bu durum, proteinin rastlantısal bir sürecin ürünü olmadığını, "tasarlanmış" bir yapı olduğunu gösteriyor. Daha kolay anlaşılır bir örnek ise şöyle: Balta girmemiş bir ormanda bir heykele rastlarsanız, bundan çıkardığınız sonuç ne olur? Doğal faktörlerin bu heykeli oluşturmuş olmaları ihtimali çok çok küçük olduğu (yani böyle bir alternatif "imkansız" olduğu) için, heykelin tasarlanmış olduğu sonucuna varırsınız. Akıllı Tasarım teorisyenleri, canlıların kompleks mekanizmalarının, bir ormanda bulunan heykelden çok daha açık birer "tasarım kanıtı" olduğunu savunuyorlar. Bilim İçin Bir Dönüm Noktası Kuşkusuz Akıllı Tasarım konusundaki bu çalışmalar, önemli bir soruyu da beraberinde getiriyor: Tasarımcı kim? Canlıları dizayn eden bilinç, kimin bilinci? Akıllı Tasarım teorisyenleri, bu sorunun cevabının, bilimin alanı dışında kaldığını belirtiyorlar. Onlara göre bilimin yaşamın kökeni hakkında varabileceği sonuç, canlılığın tasarlanmış olduğunu tespit etmekten ibaret. Yani, bu tasarımın sahibi kim, amacı nedir gibi soruların, kendi alanlarından çıkıp dinin veya felsefenin ilgi alanına girdiğini düşünüyorlar. Profesör Philip Johnson'a göre, "herkes bu sorulara kendi inançlarına ve düşüncelerine göre cevap arayabilir, ama önemli olan bilimin, hayatı amaçsız bir rastlantılar zinciri olarak gören Darwinist teoriyi reddediyor olması."(9) Akılı Tasarım teorisi, hem bilim dünyasını hem de toplumu derinden etkileyeceğe benziyor. William Dembski, teoriyi yeni bir bilimsel devrim olarak niteliyor. Nitekim son 10 yılda ABD'de büyük bir Akıllı Tasarım fırtınası esiyor. Teorinin Behe, Johnson, Dembski gibi öncüleri, ABD'nin saygın üniversitelerinde bilimsel konferanslarda söz alıyor, Darwinist bilim adamlarıyla tartışmalara katılıyor ve teorinin her geçen gün daha fazla yayılması için çalışıyorlar. Darwinistler ise, her ne kadar teoriyi çeşitli suçlama ve saldırılarla diskalifiye etmeye çalışsalar da, bunun 150 yıldır karşılaştıkları en ciddi bilimsel meydan okuma olduğunda birleşiyorlar. Akılı Tasarım teorisinin en önemli mesajı, tüm doğayı "planlanmamış, amaçlanmamış bir rastlantılar yığını" olarak gören ortodoks biyoloji anlayışının geçersiz olduğunu savunması. Michael Behe, bu yeni anlayışın bilim dünyası tarafından kabullenilmesinin kolay olmadığını, ancak zaten hiç bir bilimsel devrimin kolay gerçekleşmediğini belirtiyor: "Hayatın üstün bir akıl tarafından tasarlanmış olduğu anlayışı, hayatı basit doğa kanunlarının bir sonucu olarak algılamaya alışkın bizlerde bir şok etkisi yaratmış durumda. Ama diğer yüzyıllar da benzer şokları yaşamışlardı ve şoklardan kaçmak için bir neden de yok."(10) Bilim dünyası bu "şok"u kabullenecek mi, bunu zaman gösterecek. NOTLAR 1) Michael Behe, Darwin's Black Box, New York, The Free Press, 1996 2) Charles Darwin, The Origin of Species: A Facsimile of the First Edition, Harvard University Press, 1964, s. 189 3) Ayrıca bkz. Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, ss. 199-220 4) Michael Behe, Darwin's Black Box, The Free Press, New York, 1996, s. 69-73 5) Stephen C. Meyer, "Word Games: DNA, Design and Intelligence", Signs of Intelligence, (ed. William Dembski James Kushiner), 2001, Brazos Press, ss. 102-117 6) Stuart Burgess "Critical Characteristics and the Irreducible Knee Joint", 1999, http://www.trueorigin.org/knee.htm 7) Michael J. Denton,. Nature's Destiny. Free Press. New York. 1998, s. 361 8) William Dembski, The Design Inference: Eliminating Chance through Small Probabilities, Cambridge University Press, 1998 9) Phillip Johnson, The Wedge of Truth, Splitting the Foundations of Naturalism, InterVarsity Press, 2000, s. 23 10) Michael Behe, Darwin's Black Box, New York, The Free Press, 1996, s. 252-53
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Arkadas sende türkceye herhalde tam vakif degilsin. Cihad kelimenin savasmayi icermedigini söylemedik. "Kutsal savas" terminolojisi de aslinda hiristiyanliga aitdir,ayni burda pek bilinmeyen "adil savas" terimi gibi. Hatta bazi tarihi bulgular cihadin günümüzde "kutsal savas" anlayisini almanlarin ittihadcilarla 1.dünya harbinde gelistirdikleri bir "propaganda ürünü" oldugunu gösteriyor. Cihad denildigi zaman , siz belki öyle ya da böyle anlayabilirsiniz . Ama bizim nasil anliyacagimizi biz kendimiz biliriz , disaridan ahkam kesenler kimseyi baglamaz. Sizin anladiginiz sekilde ben anlamiyorum bu kavrami ... Ne kelime olarak , ne de "kontextde" yüklenen mana itibariyla ...
-
insanın özgür iradesi yoktur
Selam arkadaslar , tüm sayfalari okumadiysam bile , 2005de baslayan ve bu ara tartismacilarin bir kismi olmama ihtimalin yüksek olmasindan, bu "yüzyillarin" sorusu hk. bir kac yorumda bulunmak ve bazi notlarimi kayd etmek isterim : Ilk olarak "hür irade var mi" sorusuyla "hür irade nedir" sorusuna gelinir. Hür irade mesela "nasihat" almaz ,almis olsa zaten "hür" olma durumdan eser kalmazdi.Ayni sekilde yercekimine maruz kalan bir irade de "hür" olamaz ... Yani felsefi olarak"hür irade" bir yerde "mutlakiyet" iceriryor. Insanin iradesini "hür irade" olarak "hala isimlendirmemizin", kültürel ,semantik (yani dil bilmi acisindan) nedenleri var ... Ama felsefi anlamda "hür irade" problemli bir konu, zira yok ise , ki bunu fiziki deneyler destekliyor, o vakit , mesela,insan suc islerse neden ceza alsin , hür iradeye sahip degilse. Daha ileri bir "durakda""suc islemek" bir hastalik olarak tarif edenler simdiden var ... Islami terminoljisinde alisagelmis "cüzi" ile "külli irade" diye iki "ayri kavram" ile ilk bakista karsilasiriz. Avamin kullandigi terimler. Ama,akaid isleyen bölümlerin bir paraf daha "derine" inildiginde , kula izafe edilen "cüzi iradenin" olmadigini aslinda "insanin ihtiyar sahibi" oldugu görülür. Yani insan "ister" ve Allah yaratir ... Bir insan "imani" ister , baska biri "küfrü" secer , Alla cc irade buyurur ve insan neye ihtiyar ettiyse o yaratilir. (ki buraya bile yine bir kayit düsmek lazim : "istenileni istedigi gibi ...") Insanin cinayet islemesi elbette Allahin iradesi dahilinde , hatta dilemesi dahilinde ... Allah diledi insan cinayet isleyebilsin , ama bu onun muradi oldugu anlamina gelmez. Dilemek baska , murad etmek baska ... Dilemek "maddi olarak mümkün" anlaminda kullaniliyor. Bu ara "ihtiyar" secmek , tercih etmek anlamindadir. Mesela (bir) cinayeti islemek icin tüm fiileri Alla yaratir , ama bunu kul istedigi icin ... Kul da "tercih" ettigiyle mesuldur. Tercih ettgi ameli Allah yaratsa da. Aslinda cok zor anlasilacak bir konu degil. Hikaye ya , cüzi iradenin olmadigini bir alim söyler durur ve bir gün namaz cikisinda biri tarafindan ensesine bir tokat yer. Dönüp baktiginda vuran sorar neden bakiyorsun diye,Allahtan geldigini söyleyip durmuyormusun , neden gelene isyan ediyorsun gibi ... Kisi der ki eyvallah , tokat Allahdan geldi de , hangi hayvani bunun icin kullandi ona bakdim ... Bir alinti : Evet beyin verilecek karari biliyor ve hazir bekliyor kararin verilmesini ... Halil
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
S.Arabistan degil Islam konumuz ...Bilmiyorum orada ne oldu , ama konuyu dagitmakla maharetlisiniz ... Bir sorum olacak , Türkiyede biri Atatürke aleni olarak hakaret etse,hatta sövse milletin icinde ne olur acaba? Dava acilir mi , acilir! Ceza verilir mi? Hem de anasi aglatarak. Idam edilir mi? AB olmasa o da olurdu ... Kaldi ki davaya kadar canli kalmasi bile süpheli. Bu sekilde ciddi bir sey tartisamayiz. Bir sey deniliyor ... Cevap verildiginde bambaska bir sey ileri sürülüyor.
-
DARBELERLE/DARBECİLERLE HESAPLAŞMAK VEYA
Özel kopya mi? Estagfurullah ... Internet zamaninda yasiyoruz. Isteyen haber sitelerin haberleri ile yetinir, isteyene ama bu linkden iddianamenye ulasabilir.
-
İslam dininin '11 Eylül zaferi'
Darbeye inanlar insanlar oldugu müddet bu da böyle ... Illa ki ben iktidar olacam , sen olursan catisma cikar denildigi müddet de bu böyle ... Cihad kavrami nedir ne degildir en iyi bilgiyi bu konuda Türkiye Cumhuriyetin anayasal dini fetva verme organi olan Diyanet verebilir. Ve sanirim Diyanetde mevcut olan cihadin anlami ve islevinden yola cikarak , terör ve cinayet bu anlamlara icermesi imkansiz. Bu konuda kulaklar tikanik geliyor bana ... Ilginc olan "kafirlerin" ve vahabilerin (belki de hepsi degil ya) , yani kendilerini müslüman bilen sapiklarin, cihada yükledikleri anlam ve islevin birbirine tipatip benzemesi. Dogru , Islam yeryüzünde hakim olmadikca cihad bitmez ... Amma ve lakin sizin anladiginiz anlamda degil ... Cihad kavrami "savasmayi" icerse de , asli anlami bu degil ve olamaz da ... Ayrica sözde müslüman teröristlerin amaci nedir , bir türlü anlayamadim ... Kafir öldürmekse , nasil olsa ölecekler ... Kim kalacak ki? Yani Allahin verdigi cani durup dururken neden alinsin ... Allahin verdigi müddeti tek tarafli,keyfi kisaltan , bu yetkiyi kimden aliyor? Allahin verdigi müddeti keyfi kisaltan da , bence , kendini Tanrinin ,hasa,üstünde görüyor. Ve amac nedir? Islama davet mi bu simdi? Yada insanlari "müslüman olsunlar" dürtüsü mü? Yillardan beri terör eylemleri sözde müslüman özde bilmemne tarafindan yapilmaktadir. Bunun Islama,müslümanlara bir hizmeti mi dokundu? Tam tersi , yüzbinlerce! ve tahminler bir milyonu gecti , öldürülmüs,gelecegi katledilmis (binlece ton nükleer atikli bombalar kullanildi) müslüman devletlerle karsi karsiyayiz. 11.Eylülün akabinde müslümanlar tüm dünyada tecrit edilip düsman ilan edildi. Neticeler ortadayken,ki farkli netice beklemek ahmaklik, nasil bir müslüman bu tür igrenc cinayetler alet olabilir? Olmamasi gerekir ... Ama Ergenecon gibi terör profesyonelleri insanlarin beyinlerini yikama kabiliyetleri var ... Bence , Ergenekon nasil "naylon Hizbullah" kurduysa , "El Kaida" da ayni sekilde "naylon" bir örgüt ... Daha da desilebilir ... ama bu kadar yetsin bu yazida. Saygilar Halil
-
Yeni Şafak Alevileri Ergenekoncu Yaptı...
Artik bu tür propagandalara tokuz. "Her yerde irtica kampanyasi" görüldügü gibi tutmadi da degil yani. Tabi ki ülkeyi cesitli gruplara bölerek , ülkenin bölünmesini hedefleyen Ergenekon yapilanmasi, Alevileri hesap disi tutmasi mümkün degil ... Sivas katliamin bas müsebibleri de bunlar oldugu ortaya cikarsa da , hic sasmam artik ... Öyle ya , SHP-DYP koalisyon zamaninda bunlar oldu , ve acaba neden devlet gücleri müdahale etmedi ... Neyse Iddianameden bir ayrinti bu konuda : Şüphelilerden Mehmet Adnan Akfırat'ın (Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Üyesi) adresinde ele geçirilen Bşçvş. Muharrem Keskin ile biten dokümanda şu ifadeler yer aldı: Başlangıçta Alevilik söylemlerinin hoşuna gitmesi nedeniyle aralarına katıldığı grubun gerçekte Alevilikle alakalarının olmadığı ve Alevi söylemlerini kullanarak farklı amaçlar peşinde olduklarını anladığını, hedeflerinde vatansever insanlar ile ülke idaresi olduğunu, bu grubun bazı üst düzey generallerin de katıldığı Mayıs 1997' de yapmış olduğu gizli bir toplantıda almış olduğu kararlan Ülke ve Devleti tehlikeye atacakları düşüncesiyle deşifre etmeyi kendisine bir görev kabul ettiğini. Toplantıdan çıkan kararlar ise: Türklerin üstün bir Ulus olduğu safsatasının yıkın Atatürk'ün Alevi Kürt köylerini katlettiği gibi sözleri durdurun, Atatürk' ten başka kullanılacak neyimiz var. Güneydoğuda bizimkiler postu deldirmesin, buna yönelik önlemler alın. Tayin dairesi mutlaka elimizde olmalı. Cepheye bizden olmayan o namussuzları sürün. Kürt konusunda öne çıkmayın, ordu Alevi köyleri boşaltıyor, devlet zulüm yapıyor deniliyormuş, bize aydın insan lazım bırak gebersinler. Alevi olmayana hiçbir zaman tam güvenmeyeceksin, Alevi olmayan herkesin anti laik olma ihtimali uzun vadede de olsa olabilir. Dincilerin çok kızdığı ÇEVİK PAŞA ve DOĞU AKTULGA da dâhil, bu adamların milliyetçilik duygusu sokaktaki adamınki kadar fanatik, dinlediğin zaman Faşist zannediyorsun asla güvenmeyecek ama kullanacaksın. Ordunun müdahalesini sağlamak için, orduda ve sivil toplumda etnik ve irticai faaliyetleri seyredin, yer yer körükleyin. Ordudan altı ayda bir adam atarak, yarın darbe yapma gerekçenizi ortadan kaldırmayın, bırakın, tehlikeyi müdahale boyutunda büyütün. Herkes ne pahasına olursa olsun kendini gizlesin. Birliklerde bilinen ve deşifre olan varsa vitrin yapılsın, kendi söylemlerimizi seslendirsin. Her yerde irtica var kampanyası başlatılsın. Sadece eşi kapalı olan, namaz kılan değil, sağcı, milliyetçi, yarın irticaya kaçması veya size engel olması muhtemel herkesi yazın, ilgili mercilere şikâyet edin, onların adına dinci dergiler, gazeteler gönderin, akrabalarının adını öğrenin, onların isimleriyle başlarını belaya sokacak mektuplar, kartlar gönderin. Alevi olan birlik komutanları, yoksa Laikleri sıkıştırın, çokça eğlence düzenleyin, dansöz ve içkiye zorlayın. Din ve milliyetçilik duygusunu zayıflatan yolları kullanın Okullarda öğrencilerin kız arkadaşlıklarını teşvik edin, yapabiliyorsanız, Osmanlı hayranlığını kırın. Cinsel konularda sınırlan zorlayın, çünkü bu konu insan zaafının başında gelir. GİZLİ TOPLANTIDA KONUŞMA NOTLARI!" başlığı altında Genel Kurmay Harekât Başkanı Korgeneral Çetin DOĞAN ile K.K.K.' lığı Eğt. ve Ok. D.Bşk.Tuğg. Volkan KAPLAMA arasında geçen konuşma: Çetin DOĞAN'ın, Türkiye'nin idaresi ordunun kontrolünde değil, darbe yapmayacağını yemin eden bir ordunun etkisi ne kadar olabilir, Tansu ÇİLLER şu anda dini söylemleriyle rol yapıyor da olabilir, ciddi de olabilir çünkü geberesi kadın Sünni. Mesut YILMAZ için de aynı şey geçerli, irtica tehlikesi iyice büyüsün, din bizim için zararlıdır, TÜRKLERİN ÜSTÜN BİR ULUS OLDUĞU SAFSATASINI YIKIN, Hanımlarınız dekolte giysin diğerlerinin hanımlarını açık giymeye teşvik etsin, ÇEVİK PAŞA' NIN YERİNE BİZDEN AKILLI BİRİ OLSAYDI, KARADAYI SÜNEPESİNİN DAHA VERİMLİ OLMASINI SAĞLARDIK, Arkadaşlar çok çalışsın Bizim olmayan bu devlet mutlaka bizim olacaktır, Biz Türkiye'de İslam ile bağlantılı görülen ama bu dini tamamen değiştirecek bir Türkiye Aleviliği yaratmak zorundayız. AYNI GÜNLERDE BİR BAŞKA TOPLANTI" başlıklı K.K.K.' lığı Eğt. ve Ok. D.Bşk.Tuğg. Volkan KAPLAMA ile aynı dairede çalışan Kurmay Albay Turgay TEKMEN arasında geçen; Volkan KAPLAMA'nın gerçek laiklik ancak Alevi toplumda gerçekleşir, ***** komutanlar, her gün güdeme gelerek ülkedeki şeriatçı birikimi azaltarak bir müdahalenin önünü kesiyorlar, Doğu Paşa da ayrı görüşte, TOPLANTIDAN ÇIKAN PRENSİP KARARLARİ başlıklı, Alevilik bu ülkede bir gurur kaynağı olana kadar, yani memleketi avucumuza alana kadar herkes kendisini gizleyecek Fisunoğlu, bana korgeneral iken, 'ben karımı oynata zıplata bu noktaya geldim' demişti. Bizim için de ölçü bu olmalıdır" Deşifre olmuş Aleviler... Sevgi desinler insanlık desinler ama ülke için oynadığımız belli etmesinler. Alevi dışında hiç kimse ateist olsa bile güvenilmeyecek... Hal hatır soranlara, "Allah' a şükür" densin. Bizi dinci sansınlar... PKK'ya karşı savaşanlara el altından şu mesajı gönderin, "sakın ha ölmeyin, bırakın Atatürkçü olsa da Sünniler *****" Herkes, çalıştığı yerde irtica var yaygarası koparsın... irtica kokusu olan mektuplar iş adreslerine postalansın. Zaman
-
DARBELERLE/DARBECİLERLE HESAPLAŞMAK VEYA
Bir darbe girisimi de Cevik Bir´den ... 21 Aralık 1998de böyle bir girisimde bulunmasi darbecilerin derdi AKP olmadigini anliyoruz ... Iddianameden bir ayrnti : Çevik Bir'in Amerikancı darbe girişimi! Çevik Bir ve Erol Özkasnak ekibinin 21 Aralık 1998'de Çevik Bir liderliğinde Mason Atatürkçüleriyle birlikte yönetime el koymayı planlamış. İşte örgüt şeması... Çevik Bir'in Amerikancı darbe girişimi! Mehmet Adnan Akfırat'ın evinde ele geçirilen, Çevik Bir - Erol Özkasnak ibaresi ile başlayan doküman incelendiğinde "Çevik Bir - Erol Özkasnak ekibinin Amerikancı darbe girişimini açıklıyoruz" başlığı altında 21 Aralık 1998'de Çevik Bir liderliğinde Mason Atatürkçüleriyle birlikte yönetime el koymayı planladıklarını, darbenin sağ-sol olmak üzere iki kanadının olduğunu; sağ kanadının başbakanının yalım Erez, sol kanadın başbakanının Mümtaz Soysal olduğunu, Cumhurbaşkanlığı için Yekta Güngör Özden'de birleştiklerini ancak bunu Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun önlediğini, 28 Şubat'ta da darbe yapmak istediklerini, bunu Org. Karadayı'nın önlediğini. Söz konusu dokümanda örgüt şeması şu şekilde listelenmiş: Asker: Org. Çevik Bir, Korg. Çetin Saner, Koramiral Atilla Kıyat, Tümg. Erol Özkasnak. MİT: Miktad Alpay, Mehmet Eymür Polis: Cevdet Saral, Osman Ak Sivil: Yekta Güngör Özden, İlhan Selçuk, Çetin Yetkin, Uluç Gürkan Emekli Subay: Kemal Yavuz, Orhan Kabibay, İlhan Baş timeturk