Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

Efendi Türkler

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

Efendi Türkler tarafından postalanan herşey

  1. Sayin Dogrucudavut Konuyu o kadar net ortaya koyuyorsun ki? iste burda durus acisi önemli..Milletini sevebiliyormu, Ülkesini seve biliyormu kendisinle barisik mi.. Şöyle dünya´ya bir uzanalim.. bundan sonra yapilmasi gerekiyor! Türkiyeden gelen Göcmenler Alman Kimligi’nin bir parcasi olabilmek icin mücadele verirken.. ayni zamanda Almanya da sonuc olarak kana, soya dayali Alman Kimligi yerine, bugünün ihtiyaclarina uygun bir Alman Kimligi´nin yaratılmasi icin büyük mücade vermesi.. Acaba diyorum? Bize neyi animsatiyor!
  2. Efendi Türkler şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Deniz fenerinle milliyetcisi, vatanseveri, Atatürkcüsü, darp ediliyor simdi bu olayla bunun alakasi ne? Geriye kim kaldi? Olayin pesini birakmayanlar kim pkk mi oluyor?
  3. Ülkemizde saniklara iskence yapiyorsunuz ve devletiniz bilinçli olarak bu iskence yapanları himaye ediyor? yok öyle birsey.. Böyle bir olay varsa meydana cikar her daim cikar nerede olmus kim yapmış kime yapmış? Cezalandirilir.. yeter ki somut deliller ortaya konsun? Avrupanin göbeginde hapishaneye düsen bayanlari zorla kadin gardiyanlar tarafindan lezbiyenlige sürüklenenleri unutmayalim.. Bu tür vakalar heryer de olur yeterki Böyle bir olay varsa meydana cikarilsin somut deliller ortaya konsun? Hukuk geregini yerine getirir..
  4. Sayin yazgan hükümet sosyal yardım yapmiyor oy icin sadaka veriyor hükümetin halka oy icin dagittigi esyalara bakincada daha net görebiliyoruz kömürden beyaz esyaya gecti.. gecmeseydi kömürde kalsaydi dahi bunun adi sosyal yardim olmaz.. Böyle bu sekilde yapilan yardim sosyal hukuk devleti prensiplerine aykiridir? Bunun sosyallikla ilgisi yoktur bu A sosyalliktir.. Bu cok dogru.. ülkemizde binlercesi var belki huzursuz sekilde yasayan yüzbinler milyonlar var.. bunun aile baglarinla ilgisi yok! belki kirsalda kirsal alanda bu farkedilmiyordu yasam alanlari genisti.. ama sehirlesen dünyada kirda sehirde yasam olanaklarida ona göre degisiyor sartlar olanaklar degisiyor... Onun icindir ki yaslanip yanliz bilhassa yanliz kalmis bir vatandasa hic kimse ailesi de dahil yeterli huzuru veremez bunun gelenek görenekle ilgisi yoktur.. O nun icindirki son elli yilda dünyada hergün yüzlerce huzur evi aciliyor.. bu huzur evleri hergün yeni olanaklar daha güzel olanaklari sunmak icin hergün yeni bir asama kaydetiyor.. Avrupa da yalniz kalan bir vatandas kendi arzusuyla büyük mutlulukla huzur evine tasiniyor.. aldigi emekli maasi veya devlet tarafindan baglanan sosyal yardimi büyük bölümü oraya aktariliyor.. Orda bir hastane bir otel karisimi besyildizli yasantisina geciyor aradigi bütün herseyi orda kavusabiliyor.. huzurdan da öte bir yasantiya kavusuyor...denizde yüzen sehirler varya artik bir rüya evi evet artik ayaklari yere saglam basan eve kavusmus oluyor.. istedigi zaman yakinlarina ziyarete yakinlarida onun evine ziyarete gelebilmektedir.. huzur evi deyince adi üzerinde gercekten rüya gibi evdir. Önemli olan sosyal hukuk devleti olan ülkemize var olan huzur evlerimizin sayisini artirmak var olanlarida daha cagdas seviye kavusturmak olmali.
  5. Yazilari okudugunda zaten bu kavramlari görüyorsun tartismada bunun üzerinden yürüyor..Anayasamiz Türk Irki diye bir irk tarif edip, vatandasligi bunun üzerinden mi sekillendiriyor?.. bunu anlamamak ne var o kadar mi zor anlasilmasi.. yukarda önce ki iletilrimizde ne yazmisiz anlasilmasi o kadar mi zor? Anayasamizin degistirilemez maddeleri vardir. Bunları okudugunuz takdirde Türklerin, Türk kimliginin ne oldugunu göreceksiniz. Biz Türk oldugumuzu söylemekten utanc mi duyacagiz? Bunun icin mi bütün cabalar? Alt kimligimizle mi Türkiyenin birligini bütünlügünü saglayacagiz.. Amac ne? Türk adinin silinmesi ülkenin bölünmesi mi? Dünyada bilinen bir gercek var ki, hic bir ülke kendi kimligini tartismaya acmaz. Bize gelince Türklerin kimligi daha 1924 Anayasasi´nda tespit edilmiştir. Anayasanın 88. maddesinde kimin Türk oldugu acikca yazilidir. Dini, etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye´ye vatandaslik bagiyla bagli olan herkes Türkiyelidir. O bakimdan Türk bir üst kimliktir... Türk kimligi milletin adi olduguna göre? Bazi alt kimlikli vatandaslar var diye, bazi radikal gruplar var diye, bazilari siddete teröre basvuruyor diye biz Türkiye´ de kendi kimligimizi tartismaya mi acacagiz? Hangi ülke bunu yapiyor? İspanya´ da da terörizm var. Bask etnik grubu bagimsızlık istiyor.. siddet eylemi yapiyor. Terör faaliyetlerinde bulunuyor. Fakat İspanyollar kalkip da İspanyol kimligini tartismaya aciyorlar mi? Kim yapiyor bunu? O unun icindir ki Alt kimlik kimligini kaybedenlerdir Teröre basvuran Eskiyadir! Türkiyede yasayan vatandaslarin ortak adi Türk dür bunu tarih yazmistir.. bu tarihi kimsenin gücü yoktur degistirmeye.. ve böyle kalacaktir.. gerisi dagda salonlarda aska gelip havada müritin ucmasina benzer:
  6. Arkadasim Anayasamiz Türk Irki diye bir irk tarif edip, vatandasligi bunun üzerinden mi sekillendiriyor ? ki, alt kimlik alt kimlik diye tutduruyoruz.. Bakin Avrupada Irka dayali ülkeler bile kendi irkina dayali vatandasini ülkenin bütünlestirici unsurlarina dil uzattiginda vatandasliktan cikarilir.. biz neden bahsediyoruz? Ülkemize sonradan disradan gelenleri iltica olanlar dan bahsediyorsan o farkli?
  7. Dünyada bilinen bir gercek var ki, hic bir ülke kendi kimligini tartismaya acmaz. Bize gelince Türklerin kimligi daha 1924 Anayasasi´nda tespit edilmiştir. Anayasanın 88. maddesinde kimin Türk oldugu acikca yazilidir. Dini, etnik kökeni ne olursa olsun Türkiye´ye vatandaslik bagiyla bagli olan herkes Türkiyelidir. O bakimdan Türk bir üst kimliktir. Tabi ki alt kimlikler vardır ve farklı etnik kökenlerden gelen vatandaslarimiz vardır. Farklı mezheplere mensup vatandaslarimiz vardır. Fakat hepimizin ortak unsuru Türk milletinin üyesi olusumuzdur. Türk milleti hepimizin ortak kimligidir. Türklerin üst kimligidir. Bunu tartismaya actigimiz zaman Türk kavramini herhangi bir alt kimlik düzeyine indirdiginiz zaman devletin bütünlestirici unsuru kalmaz. Hic bir ülke milletini tartismaya acmaz.. hic bir ülkenin milleti de Devletinin bütünlestirici unsuru olan kimligini tartismaya acmaz..Acamaz.
  8. Sözleri ihbar kabul edildi 15 Şubat 2009 klarnetçi Hüsnü Şenlendirici de gözaltına alındı. Sözleri ihbar kabul edildi Şarkıcı sevgilisi Deniz Seki’nin kokain kullandığı iddiasıyla gözaltına alınmasının ardından, klarnetçi Hüsnü Şenlendirici de gözaltına alındı. İŞTE OPERASYONDAN ŞOK FOTOĞRAFLAR Şenlendirici, önceki gün sevgilisini görmek için karakola geldiğinde gazetecilerin kokain iddialarıyla ilgili soruları üzerine şöyle demişti: "Neden gözaltına alındığını biliyorum. Öyle olsa beni de gözaltına alırlardı." Ünlü klarnetçinin bu sözleri gazetelerde yer almasının ardından açıklamaları ihbar kabul eden savcılığın talebiyle, Hüsnü Şenlendirici de dün gözaltına alındı. Şenlendirici de sevgilisi Deniz Seki’nin tutulduğu Zekeriyaköy Jandarma Karakolu’na götürüldü. Deniz Seki ve operasyonda gözaltına alınan 18 kişi için jandarma 3 günlük ek gözetim süresi aldı. Şarkıcı ve diğer şüphelilerin yarın adliyeye çıkarılması bekleniyor.Eray EROLLU/İSTANBUL
  9. Efendi Türkler şurada bir başlık gönderdi: Öykü Forumu
    UÇMA ZAMANI Kantarcı Hasan bir fabrikada işçi olarak çalışan, fabri-kaya hammadde getiren kamyonları boş ve dolu olarak tartan, fişlerini düzenleyen, vardiyada kapı giriş ve çıkışları-nı kontrol eden, kendi halinde uysal bir insandı. Kimseye zararı yok gibi görünse de, fabrikada faaliyet gösteren sendikalardan sağ görüşlü olanında yerini alır, işlerini kimseye çaktırmadan yürütürdü. İşveren, Hasanın bu durumunu bildiği için; sol görüşlü sendikayla ilgili işittiği bir haberi ilk kez Hasan’dan duyardı. Hasan hiçbir sendikal faaliyete katılmaz, işveren ne hak verirse ona razı olurdu. Hacı Murat zengin bir çiftçiydi. Babadan kalma büyük tarlaları, meralarda otlanan büyükbaş hayvanları, iki katlı konağı ve kendine hizmet eden uşakları vardı. Günlük namazlarını kaçırmazdı. Camiye gittiğinde, aca-ba camiye kimler geldi, kimler gelmedi diye, şöyle bir ca-miyi gözleriyle tarar, gelmeyenlerden hesap sormak için isimlerini kafasının bir köşesine yazardı. Dinin gereklerini yerine getiren, babadan aldığı şıhlığını devam ettiren Hacı Murat; her yıl otobüs kiralar, Hac faraziyesini yerine getirecekler ve Umreye gidecekler için turlar düzenlerdi. Bunlardan para kazandığını gizler, her şeyi ‘Allah rızası için’ yaptığını söylerdi. Hacca gidenlerden müridi olmayanlar, daha sonra Hacı Murat’ın ‘müritleri arasında’ yerlerini alırlardı. Bunların ha-yır duaları, Hacı Murat’a yeterdi. Hacı Murat'ın kendisi de belki yirminin üzerinde hacı olmuştu. Allah'ın kendisini ‘erdirmişlik mertebesine’ çıkar-dığını söyler, bunu da kendisine neredeyse taparcasına inanan Kantarcı Hasan’a tasdik ettirirdi. İki katlı evinin üst katında Cuma akşamları zikir toplan-tıları düzenler, hacca gittiği günlerle ilgili anılarını ve ol-mamış mucizevi birtakım olayları olmuş gibi anlatır, sonra da Kantarcı Hasan’a: “ -Öyle değil mi? Hasan efendi “ diye sorar Hasan efen-dide: “ -Öyle oldu “ diye tasdik ederdi. Ayrıca camiye namaz kılmaya gitmemiş müritlerini uyarır, cehennemde hak ettik-leri günahlarını bildirir, 'tövbe' kendisini Allah yerine koyar-dı. Zikir toplantılarının birinde Hilmi dayının oğlu Çakır’a: “ -Çakır seni Kâbe'de tavaf ederken gördüm, bu senede seni götüreceğim hacca” demişti de Kendisini erişmişlik mertebesine çıkaran Hacı Murat’ın ellerini öpmüştü. Anla-yacağınız ağaların kimisini rüyasında hacda, kimisini cami-ye yardım ederken, kimilerini de gökyüzünde meleklerle uçarken görmüştür. Hacı Murat’ın müritleri, kapı girişindeki masanın üzerine kimi yumurta, kimi tereyağı, kimi tavuk getirir, hediyelerini bırakan ikinci kattaki zikir odasına çı-kardı. Hacı Murat para babalarını hacca götürmek için sıraya koymuştu. Her müridi de kendisine ermiş gözüyle baktı-ğından, zikir toplantıları da tıka basa kalabalık olurdu. Hacı Murat altı kız ve bir erkek çocuğu babası idi. İki hanımı vardı. Tabi ikincisi kuma. İlk karısından altı kızı olunca, ‘bana bir erkek evlat vermedin’ diye karısının üstü-ne birde kuma getirmişti. Halbuki Hacı Murat, çocuğu ol-mayan hanımlara, okuyup üflediğinden çoğunu çocuk sahi-bi yaptığına inandırmıştı da ününe ün katmıştı. İlk karısı: “ -Mademki çocuğu olmayanları çocuk sahabı yapıyon, o zaman bana da bir erkek çocuğu yaptırsaydın” demişti de: “ -Sus lan garı, sus kafir olacan, o Allah'ın işi. Senin ço-cuğun yok mu da bunu söylüyon?” deyip işi geçiştirmişti. Hacı murat’ın kumadan da bir erkek çocuğu olmuştu. Erkek olduğu için de hanımının ısrarı ile üniversiteye gön-dermişti. Kızlarının hepsi hem ilkokulu hem de kuran kurs-larını bitirmişlerdi. 'Kız kısmının okuması günahtı.' Onun için hiçbirini yüksek okula göndermemişti. Hepsini de ufak yaşta evlendirmiş, her kızını evlendirdikçe de: " -Soframızdan bir gursak daha eksildi" diye Yüce Rab- bine şükrederdi. Böyle şükrettiği zaman da hanımıyla baş-lardı münakaşaya. Öyle ya kendisine bir erkek evlat verme-yen hanımı bu söze kızmasında ne yapsındı? Avrat kızdık-ça Hacı Murat üstüne, üstüne gider, Bundan da ikinci avrat pek hoşlanırdı. Hacı Murat: " -Gız gısmını istiyeni olunca hemen vereceen. Yoğsam dedikodusu çıkar, everemen elinde kalır" derdi. Hacı Murat’ın oğlu ile arası pek iyi değildi. Oğlu İstan-bul’ a gittiğinde bir ‘oh’ çeker: “ -Çok şükür veletten kurtuldum" derdi. Çünkü oğlu: " -Baba yaptığınız zikirlerle içinizi temizleyemezsiniz. Fakir, zengin demeden aldığın hediyeler hep haramdır. İnsanları kandırıp hacca götürüyorsun, paralarını alıyorsun. İnsanlar yanında bedava çalışıyor." Oğlunun böyle konuş-malarına sinirlenen Hacı Murat: " -Sen garışma benim işime" deyip oğlunun üzerine yü-rüdüğünde de kavgalarını annesi zor ayırırdı. Ne yapabilirdi ki kadıncağız; bir tarafta kocası, diğer tarafta oğlu. İki arada bir derede kalırdı. Tabi ki buna da kız anası sevinir ‘oh’ çekerdi. Hacı Murat da: " -Ah ne ettim de oğlanı Mühendislik mektebine verdim. İmam Hatibe gitseydi, oradan da ilahiyata. Orayı bitirince de benim işlerime yardımcı olsaydı; mühendislikten daha iyi para gazanmaz mıydı? Ah ne ettim de muhtarın sözünü dinnemedim. O dememiş miydi: ‘Bi mühendisliğe ver bak, o çocuk senin başına ne işler açar’ Muhtar temelli haklıydı." Her oğlu geldiğinde Hacı Murat’ın yarası tazelenirdi. Hacı Murat’ın her Cuma akşamı evinin üst katında dü-zenlediği zikir toplantılarına, fabrikada işçi olarak çalışan Kantarcı Hasan’da katılırdı. Hani şu fabrikaya hammadde taşıyan kamyonları tartan Hasan. Hasan dini bütün bir insandı. Fabrikada işverenin gözü kulağı, tarikatta da Hacı Murat’ın. Fabrikada işverenin kur-durttuğu sarı sendikaya üyedir. İşçiden yana olan ve işçi haklarını savunan sendika da Hasan’a göre ‘gominist sen-dika olduğu’ için bir sürü işçi faaliyetlerini işverene bildirir-di. Kantarcı Hasan Hacı Murat'ında en inançlı müritlerin-dendi. Hacı Murat ‘öl’ dese canını verirdi. Hacı Murat bunu bildiği için de gel, git işlerinden tut da; kendi yalanlarını mü-ritlerinin yanında doğrulatmaya kadar, her işte Hasan’ı kul-lanırdı. Hasan şıhhının ermişliğini her tarafta yayar, şıhhı da Hasan’ı ödüllendirirdi. Ödüllendirmekte müritlerinden gelen nevalelerden ezilen, bozulanlar olduğu zaman Ha-san’a verirdi. Hasan'da Şıhhının kendisini düşünmesine karşı ona layık olmaya çalışırdı. Gene öyle bir Cuma akşamı, Kantarcı Hasan zikir top-lantısı için Hacı Murat’ın evine gelmiş, belki otuz, belki kırk kişi toplanmışlardı. Akşam namazlarını kıldılar, sohbetlerini yaptılar, tespihlerini çektiler, gülsuları döküldü. Hacı Murat yağ yakan müritlerinden birkaçına methiyeler düzdü. Dualar okunmaya başlandı. Çoğu Arapça bilmeyen mü-ritler, kutsal saydıkları Arapça sözlerin tesirine kapılmış olmanın verdiği şartlanma ile ve Kantarcı Hasan’ın kafasını sağa, sola sallamasıyla başlayan, ellerini önce dizlerine, sonra da göğüslerine vurarak: yavaş yavaş “Huuuu Allah Huuuuu allah” sözlerinin daha sonra hızlı bir şekilde, " -Hu Allah, Hu Allah, La ilahe illallah, Hu Allah, Hu Al-lah! La ilahe illallah" diyerek dövünmeleri aralıksız sürme-ye başlar. Bu işin komutunu sanki Kantarcı Hasan vermiş-tir. Zikre ilk o başlar, sonra diğer müritler onu takip eder. İki eller önce göğüslere, sonra dizlere vurularak: " -Hu Allah’ ve ‘La ilahe illallah"lar gitgide hızlanır. Hacı Murat', verilen paraların camilere, kuran kurslarına ve yok-sullara gittiğini söylediğinden daha bir şevkle kafalar salla-nıp, daha bir başka dizler dövülmektedir. 'Hu Allah ,Hu Allah' demelerinin kendilerinde bıraktığı hazla dizler üzerin-de yerde hareket etmelerde başlamıştır artık. Hem dövü-nürler hem de dizler üzerinde zıplayarak hareket edip, oda-nın içersinde daire çizerek dönmeye, kafalarını bazen sağa, sola, bazen de yukarı ,aşağı döndürerek sallamaya başlamışlardır. Her müridin alınlarından terler, saralı hasta-lar gibi ağızlarından köpükler gelmektedir sanki. İşte tam bu sırada nereden geldiğini bilemedikleri gaipten bir ses gelir: “ -Uçuuun! uçun, uçma zamanınız geldi!” Hacı Murat o kadar zikir toplantısı düzenlemiş hayatın-da böyle bir ‘ses’ işitmemişti. Erişmişliğinin Müritleri tarafın-dan da duyulmasının bir ‘an’ıydı bu. İçinde duyduğu haz tarif edilemezdi. ‘Ses’e pür dikkat kesilmiş müritlerine döne-rek: ” -Görüyonuz canlarım, bu emir hepimize. Şükürler ol-sun ya Rabb’im bize bu günleri de gösterdin!” deyip ar-dından da: “ -Hepiniz benim söylediğimi tekrar edeceksiniz” Yük-sek bir sesle ve hep bir ağızdan: ” -Şeytaniysen defol git, rahmaniysen bir daha söyle!” Biraz duraksayıp zikirlerine tekrar başlarlar. Gene kafalar sallanır, dizler dövülür, alınlarından terler akmaya başlar. Hacı Murat’ın bir kulağı gelecek ikinci sestedir. ‘Huuuu Allah, Huuu Allah’ diye bitkinliklerinin son radde-sindeyken, gaipten gelen o ses gene duyulur: “ -Uçuuun, uçun! Uçma zamanınız geldi uçuuunn!” Gene hep bir ağızdan: ” -Şeytaniysen defol git, rahmaniysen bir daha söyle” derler. Bir iki dakika soluklanıp, sessizliği dinlerler, tekrar Kantarcı Hasan’ın başlamasıyla zikir devam eder. Allah'ın hakkının ‘üç’ olacağını düşünmektedir Hacı Murat, onun için üçüncüde artık uçacaklardır. Gene kendilerinden ge-çerler, başlar öne, arkaya, sağa, sola sallanır: " -Huuu Allah, Hu Allah!" derler bir taraftan da, sesleri artık daha görkemli, daha tok ve kalındır. Gecenin karanlı-ğından gelecek bir ses kendilerine cennetin kapılarını aça-caktır. Gene müritlerin kendilerinden geçtiği bir andır . Ga-ipten beklenen o ses gelir: “ -Uçuuun uçun, uçma zamanınız geldiii, uçuuun uçun!” diyen ses biter bitmez; başta Hacı Murat olmak üze-re Bütün müritler kendilerini, pencereleri açıp ikinci kattan aşağı, boşluğa bırakırlar. Kiminin kolu kırılır, kiminin başı yarılır. Tabi hepsi yere çakılırlar. Bu olay Hacı Murat’ın erişmişliğini ve müritlerin kendisi-ne olan inancını biraz sarsmıştır ama sonunda geç de olsa gene müritlerini kandırıp kendi düzenini devam ettire-cektir. Kafası ve kolu kırılanlardan biride Kantarcı Hasan’dır. Kantarcı Hasan’ın adı Fabrikada; 'Uç Baba Hasan'a çık-mıştır. Hacı Murat da birçok insanı umreye ve hacca gö-türmüştür. Kafalarının yarılmaları, kol ve bacakların kırılma-ları unutulmuştur. Zaman her şeyin ilacıdır. Geriye yalnız gaipten gelen bir ‘ses’ vardır herkesin dilinde. Hacı Murat’ın oğlu üniversiteyi bitirmiş, Başkentte devlet kademesinde Müsteşarlığa kadar yükselmiştir. Hacı Murat kız çocuklarından sonra oğlundan da torun sahibi olmuştur. Oğlu her ne kadar, babası Şıh da olsa babasını ziyarete gelmektedir. Gene böyle izinli günlerinden birinde babasını ziyarete geldiğinde, Babasının elini öper ve hoş beşten sonra Babasına: “ -Baba kızmayacağına söz ver sana bir şey söyleye-ceğim.” der Babası da: “ -Söz kızmayacağım” der. Oğlu: " -Hani geçmişte bir zikir olayınız vardı ya; İşte o gaip-ten geldi dediğiniz sözleri ben söylemiştim tavan arasında-ki bir budak deliğinden sizlere.” Babası: “ -Olum çarpılırsın, o ses Cenabı Hak tarafından gelen bir sestir“ deyip inanmak istememiştir oğluna. Oğlu yemin billah eder ki: " -Ben söyledim; uçuuun , uçun ,uçma zamanınız geldi” diye ben bağırdım. Düşünsene bir, Üniversite son sınıftay-dım. Çok yalvardım baba bu işleri bırak diye , izinli gelmiş-tim. Gene zikir toplantıları yapıyordun.” Hacı Murat biraz inanır gibi olmuşsa da oğluna: “ -Benim yanımda söyledin sakın başkalarının yanında söyleme” diye oğlunu tembih eder. Oğlu da: “ -Söz söylemeyeceğim ama sen de bana bir söz ver bakalım.” " -Neymiş bakalım vereceğim söz?” “ -Bu tarikat toplantılarını bırakacaksın, bak senin müs-teşar bir oğlun var, yaptıklarınla beni küçük düşürme” der. Oğlu devamla babasına: “ -Keşke yerin göğün dua ile durmadığını bir anlayabil-seniz, keşke dua ile yağmurun yağmadığını , keşke eriş-mişlik diye bir şeyin olmadığını bir anlayabilseniz” der ba-basına. Hacı Murat zikir toplantılarını bırakır, Zaten yaşı da ol-dukça ilerlemiştir. Müritlerinden biri Hacı Murat’ın kendisi-ne el verdiğini söyleyerek tarikat işini devam ettirir ama artık yaşlılığını bahane ederek Hacı Murat her şeyden elini eteğini çekmiştir. Bu 'uçma zamanı' sırrı da baba ile oğul arasında birbir-lerine verdikleri söze göre hayatlarının sonuna kadar gizli kalacaktır.A.C ________________
  10. Arkadasim bizim icin su an üzülecek durum yok.. sonra ben de farkli seyler yazmiyorum kendimi anlatabilmek icin.. Anlasabilir konusunu tabi tek basina ele almak dogru degil, mümkün degil. .... Anlatabiliyor muyum? Yani yazilacak anlatilacak yapilacak cok sey var..Yani her düsünceden yazilar yazilacak diye karsida saldirilar olacak diye endise ediyoruz. Buna gerek yok? Rahat olalim.. Yani hepimizin hakki var, sana saldiran yaziya anlasilir yazarak yazabilirsin... Yaziyorsunda ellerine saglik. Hoscakal
  11. Arkadasim tabiki ben masaya vurarak konusmuyorum ''Bu ne ya'' balığın dudaklarına benzemedigi ortada haklisin.. Bizim degerlerimiz var? burda ülkemizin degerlerini ortaya cikarmaya calisiyoruz ben adımı öne çıkarmıyorum.. Araplari göz önüne alirsak bölünmüsler farkli kültürlere kaymislar Osmanli bile yillarca hükmetdi acaba ne kadar tehlikeli oldular? Türkiye, parçalanmış kontrolden çıkmış Türkiye tehlikeli olurmus? Bu ne evet... Bu neyin rüyasi! ANLAMI BUDUR! Not: Simdi oldumu? inaniyorum önce ki hali daha güzeldi! demek ki amac üzmek degil!
  12. Araplari göz önüne alirsak bölünmüsler farkli kültürlere kaymislar Osmanli bile yillarca hükmetdi acaba ne kadar tehlikeli oldular? Türkiye, parçalanmış kontrolden çıkmış Türkiye tehlikeli olurmus? Bu ne ya... Bu neyin rüyasi!
  13. Jeanette "Undress To The Beat"
  14. ERGENEKON OPERASYONU'NUN SİYASAL SEBEPLERİ Birinci sebep, Amerika Irak ve Afganistan'da yenilmektedir. Büyük Ortadoğu Projesi karaya oturmuştur. Bu Projenin yeniden hayatiyet kazanabilmesi için, Amerika'nın çok önemli bir hamle yapması gerekiyor.Amerika Irak'ın Kuzeyindeki kukla devletin resmen kurulmasını ve Türkiye'nin parçalanarak bir mafya-gladyo-tarikat diktatörlüğüne dönüştürülmesini öngörüyor. _______________________
  15. Kılıçdaroğlu yeni evinde O ev ilk kez görüntülendi! Ne kadar kira ödüyor? CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Kağıthane’de 20 gün önce kiraladığı evinde gazetecileri misafir etti. Gazetecilere çay ve kurabiye ikram eden Kılıçdaroğlu, Başkan Kadir Topbaş’ı imar rantlarının taşeronu olmakla suçladı. Atasay Kuyumculuk’un sahibi Cihan Kamer ve ortaklarınının Eyüp’teki arsayı Futbol Federasyonu’na bağışlamalarıyla ilgili olarak, “Bir küçük soru ile Türk sporuna büyük katkımız oldu. Arsa apar topar bağışlandı. Yine soruyorum alışveriş merkezini de bağışlayacaklar mı? Önce yeşil alan diye insanların elinden aldılar. Sonra imar durumunu değiştirdiler” dedi. AYDA 850 TL KİRA VERİYOR: Dün CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’le birlikte gazetecileri Bahçeler Caddesi’ndeki yeni evine davet eden Kılıçdaroğlu, konuklarını içeri galoş giydirip de aldı. Fenerbahçe taraftarı olan Kılıçdaroğlu, dışı sarı kırmızı boyalı 5 katlı binanın üçüncü katındaki 100 metrekarelik daireyi, 20 gün önce 850 TL’ye kiraladığını ve bir yıllık kontrat yaptığını belirtti. Kılıçdaroğlu, yakında İzmir’de olan eşinin de bu eve taşınacağını söyledi. Üç oda bir salonu olan dairede Kılıçdaroğlu, gazetecilere çay ve kurabiye ikram etti. Komşularından büyük ilgi gören Kılıçdaroğlu cama çıkıp selam verdi. BOMBALAR 29 MART’TA PATLAYACAK: “Asıl bombalar 29 Mart’tan sonra patlayacak” diyen Kılıçdaroğlu, “Onların paniğinin nedeni bu. İstanbul’da yaşayanların sırtından sağlanan 250 milyar dolarlık rant kime gitti? CHP’nin seçimi aldığı gün bütün bombaları patlayacak. Cihan Kamer, Tayyip’çi Tayyip Erdoğan’da Cihan Kamer’cidir. İkisi de birbirini besliyor” dedi. Bülent ERGÜN / VATAN
  16. Deniz Seki 2001 yılında kokain suçlamasıyla gözaltına alınan Deniz Seki, bir kez daha aynı suçlamayla karşı karşıya. Evinde uyuşturucu kullanımına yarayan aparatların bulunduğu iddia edilen ünlü şarkıcı “Yok böyle bir şey” dedi Deniz Seki’nin başı kokain suçlamasından kurtulmuyor. En son 2001 yılında kokain kullandığı iddiasıyla gözaltına alınan ve serbest bırakıldıktan sonra Uğur Dündar’a “Meyve veren ağaç taşlanır” diyen Seki, aynı suçlamayla yine gözaltına alındı. Olay şöyle gelişti: Sosyeteye uyuşturucu madde temin ettiği iddia edilen “Kedi Murat” lakaplı Hakan Ç.’nin peşine düşen İstanbul İl Jandarma Komutanlığı, 5 ay önce geniş çaplı bir araştırma başlattı. 27 Eylül 2008’den bu yana zanlıları takip eden jandarma önceki gün operasyon için düğmeye bastı. Sabahın erken saatlerinde yaklaşık 200 jandarmanın katıldığı operasyonda Diyarbakır, Ankara ve İstanbul’da 18 ayrı adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Çete üyeleriyle bağlantılarının bulunduğu iddia edilen şarkıcı Deniz Seki’nin İstanbul Kuruçeşme’deki evinde de 2 saat süren bir arama yapıldı. Gözaltına alınan Seki, ilk olarak Zekeriyaköy Jandarma Karakolu’na getirildi. Seki’ye burada avukatı Merve Fidan eşlik etti. Ünlü şarkıcının evinde uyuşturucu kullanma aparatlarının bulunduğu öne sürüldü. Seki’nin karakolda ifadesi alındığı sırada klarnetçi sevgilisi Hüsnü Şenlendirici de avukatıyla birlikte karakola geldi. İfadesi alındığı için Seki’yi göremediğini söyleyen Şenlendirici, “Ben neden dolayı alındığını bilmiyorum. Kokainden olduğu söyleniyor, alınsaydım ben de alınırdım. Bu işte başka bir iş var” dedi. Karakolda ifadesinin alınmasının ardından Kilyos Kumköy Sağlık Ocağı’na sevk edilen Seki, girişte gazetecilere “Şu anda bir şey söyleyecek durumda değilim. Daha sonra açıklama yapacağım” diye konuştu. Seki, Sağlık Ocağı’ndan çıkarılırken evinde uyuşturucu aparatı bulunduğu iddialarına ise “Deli misiniz siz! Yok böyle bir şey” diyerek tepki gösterdi. Seki, daha sonra Kilyos Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. Öte yandan aynı operasyon kapsamında üç ilde 18 ayrı yerde arama yapıldı. 45 gram toz kokain, 38 adet taş kokain, 11 gram plaka esrar, 108 gram toz esrar, 5 gram kubar esrar, 1 adet Ecstasy ele geçirildi. OTELDEN ALINMIŞ Deniz Seki’nin 3 gündür bir bayan arkadaşıyla Les Ottomans Otel’de kaldığı öğrenildi. Jandarmanın ünlü şarkıcıyı sabah 06.00 sıralarında otelden alıp, evine götürdüğü ve 6 saat arama yaptığı belirtiliyor. Dün sevgilisiyle görüşmek isteyen Hüsnü Şenlendirici ise, jandarmanın “sadece avukatı görüşebilir” sözü üzerine geri dönmek zorunda kaldı.
  17. Cami avlusuna bebek yerine dede bırakılıyor 14 Şubat 2009 Cami avlusuna bebek yerine dede bırakılıyor ANTALYA Valisi Alaaddin Yüksel, cami avlusuna yaşlıların da bırakılmaya başlandığını belirterek, “Eskiden bebek bırakılırdı, şimdi dedelerini getirip bırakıyorlar” dedi. Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, toplumda değişim gözlendiğini, suçun değiştiğini ve suçla mücadelenin de değişmesi gerektiğini söyledi. Vali Yüksel, son dönemlerde aile içi şiddet, kavga, darp ve görevi kötüye kullanma gibi suçlarda gözle görülür bir artış olduğunu açıkladı. Bilim adamlarının toplumsal yapı ve ailenin korunmasına yönelik çalışmalar yürütmesi gerektiğini kaydeden Vali Alaaddin Yüksel, şöyle konuştu: “Şahsa karşı işlenen suçlarda kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçları hiçbir dönemde bu kadar yükselmedi. Milletin sinirleri bozuk. Neden böyle, neden toplumsal hoşgörümüz yok? Görevini kötüye kullanmada müthiş bir artış var. Aile içi şiddet, olayları hem polis hem de jandarma bölgesinde ilk defa karşılaştığımız yükseklikte cereyan ediyor. Özellikle de kadına şiddet konusunda. Aile bireylerinin evi terk etmesi olayları da fevkalade artmış durumda. Bu bir bunalım değil mi? Bütün televizyonlar izdivaç programları yapıyor. Oraya giden yaşlı başlı dedeler, nineler birbirlerinin gözünün içine bakarak ‘Seni beğenmedim başkası gelsin’ diyor. Gerçekten şoktayım. Aile polisiye tedbirlerle korunamaz. Akademik düzeyde araştırma yapılıp yeni çözümler üretilmeli.” DEDELER CAMİLERE BIRAKILIYOR Polis ekiplerinin her gün cami önünde sahipsiz ve bakıma muhtaç bir dede bulduğunu belirten Vali Alaaddin Yüksel, “Her gün Muratpaşa Camii'nin önünde bir dede buluyor arkadaşlar. Köyden getirip bırakıyorlar. Çocukları, torunları bırakıyor cami önüne. Yağmurda bekliyor. Köyden getirip bırakmışlar. Aile bağlarıyla ve gelenekleriyle övünen millettik, dedelerimizi cami önlerine bırakıp kaçar hale geldik” diye konuştu. Türkiye’nin genel yapısında yeni istikametler belirlenmek zorunda olduğunu belirten Alaaddin Yüksel, “20 sene önce dedelerin cami bahçesine bırakılacağını söyleseler inanır mıydınız? Eskiden dedeler sofrada kaşığı çalmadan hiç kimse yemeğe başlamazdı. Bu nasıl bir sosyal doku? Sorumlu bir yönetici olarak bunları analiz ettim. Türk toplumunu koruyacak yeni projelerin ortaya çıkması lazım” dedi. Cami bahçesine bırakılan dedeleri alan polis, resmi bir işlem yapmadan Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne ve Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı'na bilgi veriyor. İki kurumun koordinesinde sokağa terk edilen dede, huzurevi veya bakım evine yerleştiriliyor.ANTALYA (DHA)
  18. Efendi Türkler şurada cevap verdi: SaNTo başlık Sağlık (Genel)
    Sigarayı bırak
  19. Bakin size bir taze haber vereyim.. Göçmen ailelere terbiye kursu 13 Şubat 2009 / Ünsal TURAN / KOPENHAG Sosyal Demokrat Parti Sözcüsü Ole Hakkerup, terbiye kurslarına katılmayan ailelerin ekonomik olarak cezalandırılmalarını önerdi. Göçmen ailelere terbiye kursu DANİMARKA’da Sosyal Demokrat Parti, çocuğunu terbiye edemeyen göçmen ailelere terbiye kursları verilmesini talebinde bulundu. Parlamento Yabancılar ve Uyum Komisyonu üyesi Ole Hakkerup „Bir çok bölgede gece geç saatlerde sokaklarda göçmen uyruklu çocuklar geziyor. Aileler çocuklarının ne yaptığını bilmiyorlar. Bazı göçmen aileler suç işleyen çocuklarını döverek terbiye etmeye çalışıyorlar. Hazırlanan raporlar açıkça bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Çok sayıda göçmen aile çocuklarını nasıl terbiye edeceğini bilmiyor. Bu nedenle göçmen ailelerin terbiye kurslarına zorlanması ve Danimarka’da bizim çocuklarımızı nasıl terbiye ettiğimizin öğretilmesi gerekiyor. Kurslara katılmayan ailelere yapılan ekonomik yardımlarda kısıtlamaya gidilebilir“ dedi. Sosyal Demokratların bu son girişimi, göçmenlere karşı tavrın daha da sertleştirildiği şeklinde yorumlandı. Bu kadar anlamaniz bile büyük basari
  20. Bak arkadasim soruyu ben soruyorum cevabi benden bekliyorsun.. Alman kültürüne de uyulacak diye bir sart yok diyorsun.. bende uyulmasi gerekiyor diyorum basari burdan gecer. Almanyada bu basariyi yakalamak icin almanyada zorunlu olarak üc yasinda Ana okula basliyacak cocuk larda aranan sartlar vardir.. Bunu daha önce yazdim konu gene ayni noktaya gelmisti hatirlarsaniz! genede kisaca hatirlatayim!!! Almanca bilmek zorunda sifir almancasi olmamasi gerekir.. Kesinlikle ana okulunda almanca konusmak zorundadir. Annesi yanina gelse dahi.. Okula baslarken bir cok aktivetiyi de önceden ögrenmis olmasi gerekir.. Üc yasindan önce! Yani bir cocuk dogustan Almanya´ya göre yetistirilir...
  21. Neyi anlayip neyi anlamadiginiza ben karar verecek degilim.. Tanri´ya sormakda yarar var biz neyi anliyoruz.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.