BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
Fikir ve İnanç Özgürlüğü & Dinden Dönme.
Bak sen!! Demek "Dinden dönme olayı daha çok siyasi anlamları olan bir olgudur"? Yani bu "başörtüsü" ve "türban" gibi bişey mi? Biri sadece örtü, diğeri türban gibi siyasi anlamı olan birşey mi ? Yoksa o konu başka bu konu başka mı diyeceksiniz şimödi de Dinden dönmek nasıl bir siyasi anlama sahip? Dün inandığıma, bugün inanmama hakkım yoksa, inanç özgürlüğü ne peki? Dün inanıyordum, bugün inanmıyorum. Bu inanç özgürlüğüdür. Kimse birşey diyemez. Doğruluk ve sapıklık kesin olarak ayrılmış demek? Bence de öyle. Benimki doğruluk, seninki ne biliyorsun bu durumda. Saygılar.
-
Keşke Tanrı Olsa İdi
Sayın aslan34, Lütfen kısa ve net bir cevap yazınız: 1. İslam'da köleleik yasaklanmış mıdır? 2. 300 küsür ilahı tedavülden kaldırabilecek adar radikal bir işe girişen Muhammed, köleliği yasaklayabilecek kadar dirayet gösterebilmişmidir? 3. Nur-33'de, mağdurların affedileceğini söyleyen Allah, mağdur etmeyi yasaklamış mıdır, mağdur edenlere ceza öngörmüşmüdür, inanmayanlara hakaret ettiği gibi, mağdur edenlere de hakaret edecek cüreti gösterebilmişmidir? Saygılar.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Gavurlar buna "good catch" derler Tahmin ettiğin şey değil varmak istediği yer... Ben anladım Ama yazmıycam, kendisinin yazmasını bekliycem
-
Keşke Tanrı Olsa İdi
Sevgili katakuta Muhammed'in savaşları ve ganimetler konusundaki çalışman için teşekkür ederim. Değerli bir çalışma. Bu vakaların çoğunu tek tek okumuştum amaü toplu halde sunman iyi olmuş. Sevgili kardeşim, eylemler değil, kimlikler yargılanınca böyle traji komik durumlar çıkıyor karşımıza. Fuhuşa zorlananların kimlikleri "cariye" olmasaydı, yani insan yerine konsalardı, elbette onları fuhşa zorlayanlara bir ceza olurdu. Ama Kuran maalesef, cariyelere,kölelere insan statüsü vermemiştir. Dolayısı ile onlara karşı işlenen suçlar da cezaya tabi tutulmamıştır. Çaydanlığı tekmelemenin, satmanın cezası var mı bugünkü hukuk sistemimizde? Yok. Muhammed tarafından kurulan sistemde de köleler çaydanlık gibi birer eşya idi. Sadece çaydanlığa iyi davranın, eğmeyin bükmeyin denmiş, iyi olur denmiş. Ama çaydanlığı tekmeleyene, üstünde zıplayana ceza öngörülmemiş. Saygılar.
-
Kürt Sorunu ve Türkiye'nin geleceği hakkında
Bu konu dinde milliyetçilik var mı konusundan çıkmış, Kürt-Türk milliyetçiliğine dönüşmüş. Sevgili arkadaşım, siz fazla propagandaya maruz kalmışsınız. Türk'e Türk propagandası yapmak ne kadar yanlış ise, Kürt'e kürt propgandası yapmak da o kadar yanlıştır. Siz maalesef Kürt'e Kürt propagandasının etkisinde fazlaca kalmışsınız. Yukarıda tengeriing boşig arkadaşımız sana bir cevap yazmış, o cevapta çok fazla bilgi var. mesela öğrencilik dönemimde tanık olduğum haksızlığı ben sana anlatayım. Ben yatılı okulda okudum. Sınavla gittim o okula. Herkesi de sınavla gidiyor sanıyordum oraya varıncaya kadar. Ama benim sınavla gittiğim yere Kürt arkadaşlarımız "Yatılı Bölge Okullarından" sınavsız getiriliyorlardı senin o T.C. dediğin devlet tarafından. Ben de yatılı okuyordum, Kürt arkadaşlar da. Onlara, istisnasız olarak, Sosyal Yardımlaşma Fonundan yardım adı altında aylık harçlık veriliyordu, bana verilmiyordu. Ama bu devlet politikasından dolayı Kürtlere düşman olmadım. Devlet onları kayırıyorsa, bu onların suçu değil devletin suçuydu. Üniversite yıllarımda, Güneydoğuyu gezdim, batı Anadoluyu da gezdim. Sana da tavsiye ederim. Git sıradan bir Doğu anadolu köyüne, git sıradan bir Uşak, Afyon, hatta İzmir köyüne!! fakirliğin milliyeti olurmuymuş bak. Ama ikisi arasında tek fark gördüm, doğuda yaşayan fakirliğinden dolayı devleti suçluyordu, Batı Anadolu'daki bundan, kendisinden başka kimseyi suçlu tutmuyordu. Peki bu yaklaşıma kızıp Kürtlere karşı bir antipatim oluştu mu? Hayır. Çünkü Doğu Anadoludaki insan feodalite/ağalık yüzünden ekmeği de, cezayı da ağadan beklemiş, işler iyi gidince ağayı övmüş, işler kötü gidince ağayı yermiş. Şimdi suçlananve övülen şey ağa olmaktan çıkmış, devlet olmuş, Yani suç yine ırkın değil, oradaki feodal sistemin. Yabancı dil kursu almanın bedeli nedir biliyorsundur. Bu ülkede yaşayan her kürt, bu ülkenin en ayrıcalıklı insanıdır. Çünkü işgücü yaşına gelene kadar T.C. Devleti bedava dil kursu verir onlara. Kürtçe'yi herkes bilmez, böylece kendine özgü konuşabileceğin şeyleri de İstanbul'da McDonalds'da bağıra çağıra kimsenin anlamayacağından emin olarak konuşabilirsin. Kimde var bu ayrıcalık? Kendini Türk diye tanımlayan kimse devlet zorlamadan (mecburi hizmet ve askerlik için) Güneydoğuya, Doğu Anadolu'ya gitmez, yerlleşmez. Kürtlere ise, nereye giderlerse gitsinler, sınırlama yok. Eeğer Kürt ırkçısıysan, bundan daha güzel birşey olabilir mi? Sen sevmediğin insanların malının istediği yerinde yaşayabiliyorsun, ama onlar senin malına gelmiyorlar. Bundan daha harika bir şey olabilir mi bir Kürt ırkçısı için ya? Senin Kürdistan, T.C'nin Güneydoğu Anadolu dediğin yerde zaten bir Türk kendi isteğiyle yaşamıyor, fiilen zaten senin oarası. PKK'ya benim değil senin karşı çıkman gerek arkadaşım. Şimdi bütün Türkiye senin, PKK ise seni Güneydoğuya hapsetmek istiyor. Antalya'ya İzmir'e, İstanbul'a pasaportla, vizeyle gitmeni istiyor PKK. ben değil sen mücadele et seni sınırlandırmak, kısıtlamak isteyen insanlarla. Batı'da, büyük kentlerde neden insanlar Ermeni'den, Rum'dan, Laz'dan, Çerkes'den çekinmiyorlar da Kürt deyince ürküyorlar bir düşündün mü? Bence Kürtleri sevimsizleştiren şeylerle uğraş, Türkler ezmiz, baskı yapmış falan filan gibi propagandalarla uğraşacağına. töre cinayeti denen ve maalesef daha çok kürtler arasında yaygın olan illetle mücadele et, kan davasıyla mücadele et, başlık parası ile mücadele et, İstanbul'da, izmir'de Kürt çocuklarını kapkaçta kullanan Kürt mafyasıyla mücadele et. Diyarbakır'da Ofis semtinde erkek çocukları fahişe olarak pazarlayan insanlıktan nasibini almamışlarla mücadele et. Bırak Kürdü sevdirsin İbrahim Tatlıses, Ahmet Kaya, Yılmaz Erdoğan, Özcan Deniz bu millete. Kürt deyince ürkmesin bu insanlar, laz deyince ne kadar gülümseme beliriyorsa dudaklarında, kürt deyince de dotluğu, kardeşliği anlasın bu insanlar. Dostluğun milliyeti olur mu? Özgürlüğün milliyeti olur mu? Aşkın milliyeti olur mu? Sevginin milliyeti olur mu? Ağlamının milliyeti olur mu? Annelik duygusunun milliyeti olur mu? Türklerin ve Kürtlerin az olduğu bir yabancı ülkede, Türk'üm deyince bana sarılan ve ağlayan İranlı Kürt'ün sevincinin milliyeti olur mu? Acının milliyeti, vatan hasretinin milliyeti olur mu? Açlığın milliyeti olur mu? Göz yaşının milliyeti olu mu? Ya ölümün milliyeti olur mu? Kürtçülük yaptığı bilinen bir genç ölünce cenazesini aralarında para toplayıp Türkiye'ye gönderen Ukrayna'nın falanca kentindeki Türkler, her lafa nokta koyan ölüm karşısında, milliyet düşündüler mi acaba? Ya abisinin cenazesine sahip çıkanların Türkler olduğunu gören o Diyarbakırlı Kürt çocuğun anlatılayan duygularının ve o insanlara sarılışının milliyeti olur mu? Saygılar.
-
ÖLÜM! YOK OLMAK MIDIR / Ölüm var ölüm müjdeler olsun ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun
Sayın kralx kardeş, TARAFSIZ arkadaşımın yukarıda yazdığı cevaba en de iştirak ediyorum. Benim de annem, babam, ailem, çocuklarım dünyada eziyet çekerken ve belki de bana ihtiyaçları varken, "yihhu kendimi kurtardım" diye çekip gidemezdim. Bu vicdanıma sığmaz, bu sevgi denen şeyi anlamsızlaştır, bu insanı insan yapan değerleri yerle bir eder. Bir Iraklı olsan, Bağdat'ta yaşıyor olsan, ailen hergün ölüm tehlikesi yaşarken, geleceğe umutsuzca bakarken ve akşama yiyecek ekmeğin kazanılmasında belkide senin eline bakarken, Kuzey Irak'ta satılan Milli Piyango biletlerinden tedarik ettiğin biletine Büyük İkramiye çıksa, ancak Türkiye dese ki "sadece Büyük ikramiye sahibi gelecek Türkiye'ye, Marmarise yerleşecek" gidermisin? Gidebilirmisin çocuklarını, ananı, babanı, eşini geride bırakarak? Ben yapamazdım açıkçası. Saygılar.
-
Keşke Tanrı Olsa İdi
Hmm. Savaş neden yapılıyomuş peki? İnanmak ve inanmamak arasındaki tercihten mi? Böyle olmalı ki İslamiyeti kabul edince savaşa gerek kalmayacakmış. Bu durumda inanç özgürlüğü yok. Mala, toprağa tecavüzden dolayı savaşılıyorsa ne olacak peki? Gayri müslimler toprasğımızı aldılar, tap toprağımız geri alacak güce kavunşunca da "Müslüman olduk dediler" savaşmayacak mıyız? Bu durumda da savaş "savunma", "hak arama uğruna" yapılmış olmuyor, çünkü amacına ulaşmadan sona eriyor. Haksızlık devam ediyor. Bu durumda da İslam'daki savaşların "savunma" savaşı olduğu iddia edilemeyecek. Ne olcek şimdi? Saygılar.
-
ALLAH YOKTUR!
Tuğla örneği bence hiçbirşeyi kanıtlamaz. Ortada tuğlaların olması, o tuğlaların nasıl oluştuğu/yapıldığı ve dizildiği ve kimin bu eylemi gerçekleştirdiği hakkında bilgi vermez. Bakınız Zerdüştlük ve Yezidilik inançlarıyla çeşnilendirilmiş aşağıdaki gibi bir dini teori mantık zinciri açısından daha doğru orlurdu: Allah ruh alemini yarattı. Allah'ın ikiz kardeşi Şeytan"ne bu şimdi ya, ne gerek vardı da bunları yarattın" dedi. Allah "onlar bana tapacak" dedi. Şeytan "öyle mi? yani sırf sana inansınlar diye mi yarattın? Hahaha.. Bak öyle birşey yapacağım ki, sana mı inanıcaklar bana mı göreceksin" dedi. Şeytan Allah'ın yarattığı insan ruhuna beden verdi maddeden. İnsan bu bedeni sevdi. Allah insanın Şeytan'ın yarattığı maddi bedeni sevmesine kızdı, "bana ihanet ha! Çıkın cennetimden!" dedi. Şeytan cennetten kovulanlar için maddeden bir dünya yarattı. İnsan madde alemini sevdi. Ama Allah yenilgiyi kabul edemedi. Allah şeytan'ın yarattığı madde alemini yaratıklarının en akıllısı olan insanı kendi yanına çekmek istedi. Bu amaçla bazı insanları kandırdı. Onlara dünya aleminden çok daha fazla nimetlere sahip ruhlar alemindeki cenneti vaadetti. "Sizi dünya gibi kısa olmayan, yalan olmayan, geçici olmayan sonsuz yalşam ile ödüllendireceğim" dedi. Şeytan insana dedi ki: "Sizi siz yapan, duyu organlarınızdır, madde olan vücunuzdur, Madde olan beyninizdir. O halde hissedemeyeceğiniz, tadına varamayacağınız ruhlar cennetinde sonsuza kadar yaşanız ne olur, yaşamasanız ne olur". Allah'ın kandırdığı insanları çok az kişi takip etti. Bunun üzerine Tanrı hiddetlendi, cezalandırdı insanları felaketlerle ve yeni insanlar seçti. Ayrıca Şeytan'ın yarattığı madde alemine nifak sokmak için bir kabileye benim kabilemsin diyerek özel muamele çekti. Şeytan yılmadı. Kendi yarattığı, beyin verdiği insana güvendi sadece. Öyle bir zaman geldi ki, artık Allah insanlardan kimseyi kandıramaz oldu. Bu nedenle "bu son uyarımdı" dedi, küstü ve köşesine çekildi. Son uyarısında maddi dünyayı yaratan kardeşi Şeytan'a olan öfkesini, şeytanın yarattığı insanlardan aldı. Esti gürledi. Bol keseden vaadlerde bulundu. Nasıl ama ? Semitik dinlerin hepsinden daha iyi bir mantığa sahip bir din teorisi. Peygamber göndermeyi de açıklar, vahiy işini de açıklar, dünya hayatına geçici denmesini de, bu dünya imtihan dünyası denmesini de, seçilmiş halkı da, Kuran'daki öfkenin sebebini de, hakaretlerin sebebini de, sonsuz cenneti ve sonsuz cehennemi de açıklar. Ayrıca ortadaki tuğlaları mutlaka Tanrı'nın yaratmış oldabileceği iddiasını da çürütür, tasarımın da sadece Tanrı tarafından yapılmış olabileceği iddiasını da çürütür. Şimdi burada kralx arkadaşımız soracaK: Dünya'yı neden Tanrı'nın yaratmış olduğuna inanmayalım da, o yaratıcıya Şeytan adınıverelim? Nedeni basit: Maddi Dünyanın Yaratıocısna şeytan demezsen, semitik din felsefesinin mantık zinciri her noktada fire verir. Bakınız bu din teorisi daha sağlam. Saygılar.
-
Keşke Tanrı Olsa İdi
Aynı mantıkla, aynı Allah şimdi Filistinli, Iraklı, Afganistanlı, Somalili, Keşmirli müslümanlara "yanlış yolda oldukları için" doğru yoldaki kulları" aracılığı ile ceza mı kesiyor Kabul edilmez dediğin şeyler İslam tarihi. Sen Orta Asya'nın Gök Tanrı / Şamanizm inancıyla rafine edilmiş inancını İslam mı sanıyordun? Kölelik kültürü olmayan Orta Asya kültürü ile rafine edilmiş Anadolu inancını İslam mı sanıyorsun? Anasına bütün yakınlarından, akrabalarından çok değer veren bir kültürü İslam mı sanıyorsun? İslamcılar "resmi tarih" diyerek "Cumhuriyet tarihini eleştirirler. Haklıdırlar. tarih heryönüyle yazılmalıdır. Peki aynı islamcılar, İslamiyet'in "resmi tarihinden" ne zaman kurtulacaklar? Ganime olayında sadece "alan" olmak çok iyi değil mi? Ya yıllardır alın teriyle var ettikleri emekleri çalınan insan olmak nasıl birşey? Ya yıllarca özgür olarak yaşarken, ganimet adı altında köleye dönüştürülüp satılmak, cariyeye dönüştürülüp satılmak nasıl birşey? "sevgi ve hoşgörü dini" nasıl cevaplar veriyor bu sorulara? Saygılar.
-
KAFİR HAYVANLARDA VARMIŞ
Başka bir başlıkta konuşmuştuk ama, yine burada bahsetmek gerekecek, çünkü orada Kuran'da bulunan bilimsel bir yanlışa dikkat çekmiştik, ama o yanlışı "doğru" doğru kabul etmeyen herkese hakaret edildiğini yeni farkettim Kuran'da birçok yerde "kalbinde mühür olmak", "kalpleri kapalı" olmak vs. ifadelerini "mecaz ifade" kullanılmış diyerek "kurtarmak" mümkündür. Ama bu ayette her organ, mecazsız olarak, kendi işlevi için kullanılmış Yani Muhammed zamanında insanlar en önemli organı kalp sanıyorlardı ve düşünmenin, kavramanın, hissetmenin kalp tarafından gerçekleştirildiğini sanıyorlardı. Bu nedenle, Kuran Tanrı kelamı olmadığından, Muhammed de o dönemin yanlış bir bilgisini Kuran'a geçirmiş, yani kalb'i, kavrama, anlama organı sanmış. Şimdi bilim ispatladı ki, insan beyni ile anlar, kavrar, düşünür, kalbi ile değil. Şimdi A’râf Sûresi-179 Ayeti ile, Müslüman olsun, gayri müslim olsun herkese, "kalpleriyle anlamadıkları" için hakaret ediliyor. Zira müslüman olsun, gayri müslim olsun herkes kalbi ile değil beyni ile anlıyor, kavrıyor, düşünüyor. Saygılar.
-
ÖLÜM! YOK OLMAK MIDIR / Ölüm var ölüm müjdeler olsun ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun
Elmalılı işinin ehlidir. Biyologlar da işinin ehlidir. Elmalılı "Kuran'da" ne gördüyse onu çevirmiştir. Biyologlar da insan üremesinin nasıl gerçekleştirildiğini göstermişlerdir. Biyologlar annenin sadece tarla olmadığını, tarla olmanın yanısıra "tohumun da yarısını sağladığını" kanıtlamışlardır. Portakal ağacı dikilen yere kayısı dkersek, "odunluk kayısı ağacı" elde ederiz, "odunluk portakal ağacı" değil. Ama sonuçta hangi tohumu ekersek onu alırız, verimli veya verimsiz. Ancak, insan spermi "tohum" ve anne de "sadece tarla" olmadığından, o spermi kullanarak, yamuk yumuk bir insan bile elde edemezsiniz insan dışındaki bir anneden. Bence bu konuyu tartışmayalım bile. Kuran'daki en bariz bilimsel yanlışlardan biridir. Zira Kuran Tanrı sözü değildir. Muhammed, inanç tebliği sırasında, o dönemin bilgilerini kullanmıştır, hepsi bu. Saygılar.
-
Fikir ve İnanç Özgürlüğü & Dinden Dönme.
Ben herhangi bir gruplaşma peşinde değilim, bu konuda seni müsterih ol. Arkadaş listeme bak, bana en zıt görüşleri belirten insanlar da var. haksöz/katakuta samimi mi, rol mü yapıyor bilemem, beni de ilgilendirmez, kendi sorunu. Beni ilgilendiren şeyler, rol yapıyor olsa da, samimi de olsa, burada yazdığı yazılar. Değişim süreci hızı konusu da bence görecelidir. Benim için bu uzun bir süreçti. Ama belki sadece hergün inanç üzerinde düşünseydim bu süre kısalabilirdi de. Ama bazen aklıma geldi, bazen 2-3 yıl bu konu gündemime gelmedi. haksöz'ün zaten yıllardır kafasında olabilir bazı şüpheler, burada yazmaya başladığı dönem inancını kurtarmak için yaptığı son çırpınışlar olabilir, biz son raundu görmüş olabiliriz, bilemem, sadece tahmin yürütüyorum. Ama yine söyleyeyim, ister samimi olsun, ister müslüman değilken müslümanlıktan çıkmış gibi yapıyor olsun beni ilgilendirmez, o kendi sorunu. Bize rol yapmış olabilir, ama kendine yapamaz. Beni ilgilendiren husus fikirleri. Yukarıda söylediğim gibi, herkesin aklı var sonuçta. Kimse haksöz/katakuta da bu yoldan geçmiş diye inancını değiştirmez. Eğer haksöz/katakuta müslüman değildi de müslümanlıktan hızlı bir çıkış yapıyor gibi gösterip, yarın da "aa doğru din Hristiyanlık'mış, Budizm'miş" falan derse, o zaman ona karşı da yazarız kafanı yorma Açıkçası bu tartışmanın kişiselleşmesinden rahatsızım. Senin bu konuyu karakter tahliline dökmenden rahatsızım. katakuta'nın da işi ring muhabbetine dökmesinden rahatsızım. Tek söyleyebileceğim, ikinize de yakışmadı. kişiselleştrimenin şöyle bir sakıncası var. Din/fikirler hep orada, yerinde duruyor, ama insanlar değişir, değişmek zorunda. Taş değiliz biz, statik değiliz. Bugün zıt fikirlere sahip olduğunuz insanlarla, yarın aynı fikirleri savunuyor olabilirsiniz. Patırtı kütürdü bittiğinde, Karabulutlar dağıldığında, Kavga durulduğunda, Birbirinizin yüzüne bakabilecek durumda kalın. Bu kişi tartışmasını burada kesin bence... Öte yandan... Müsterih ol, gruplaşma yok. Burada herkesin katkısı farklı farklı. İki insan aynı düşünmüyor, düşünemez. Ben herkesten birşeyler öğreniyorum. Yazdıkça kendi fikirlerimi öğreniyorum. Bazen yazarken oluşuyor kendi fikirlerim. Saygılar.
-
KABE'NİN ÇAĞRISI
Somut olmayan şeylere inanılamıyacağını siz kendiniz de söylüyorsunuz. İnancı bile somutlaştırma ihtiyacı hissediyorsunuz. akıl, acı, vs gibi şeyler madde kaynaklıdır, kendisini göremeyiz, ama hissederiz, sonuçlarını görürüz. Ama ruh, cin, melek, şeytan gibi şeylerin sonuçlarını da göremiyoruz, kendilerini de. Herşeyi somut görmek istemek çıkmaza gittiğimizin işaretyi değildir, ama varlığı ispat edilemeyen şetylere inananmak sizin çıkmaza gittiğinizin kanıtı olabilir. Bu arada Kabe deyince aklıma birşey geldi. Kabe Allah'ın evi ise, şeytan taşanan yer de şeytan'ın evi mi oluyor? Yani İslam inancına göre, Mejkkke hem Allah'ın hem de Şeytan'ın evlerinin bulunduğu yer mi? Allah'ın evinin bulunduğu yer kutsal ise, Şeytan'ın evinin bulunduğu yer "lanetli" midir? Kutsal topraklar ifadesinin yanı sıra, lanetli topraklar ifadesi de kullanılabilir mi? Saygılar.
-
ÖLÜM! YOK OLMAK MIDIR / Ölüm var ölüm müjdeler olsun ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun
Bu ifadenizden, halilim=EMPATİ anlıyorum, doğru mu? Neyse konumuza dönelim.. Kuran'daki bu bilgi yanlıştır. Eski toplumlar erkek menisini "tohum" sanıyordu. Kadını da "tarla" sanıyordu. Yani kadının soya bir katkısı olmadığını, sadece tohum için bir "yeşerme mekanı" sağladığını sanıyorlardı. Ancak bilim bu bilginin yanlış olduğunu kanıtladı. Bir çocuk sadece babasının sperminden oluşmamakta, annesinden de yumurtaya ihtiyaç duymaktadır. Yani anne sadece "tarla" değildir, "yeşerme mekanı" değildir. Kuran'daki bilgi'yi doğru kabul edecek olsak, yani sadece "insan meniden oluşur" bilgisini doğru kabul edecek olsak, tarla'yı değiştirerek aynı ürünü alabilmemiz lazımdı. Bir ineğin rahmine insan menisi koysak mesela, insan doğmaz, hiçbirşey doğmaz. Çünkü anne sadece "tarla" değildir. Anne bu işin hem yarıyarıya ortağı, hem de bu ortak ürünün yeşerme alanıdır. Saygılar.
-
KABE'NİN ÇAĞRISI
Çıkmaza giden şey itikattır, yani inançtır, yani ispatlanamayan şeydir, yani gerçekliği konusunda hiçkimsenin bir delil sunamaycağı şeydir. Çıkmaza gitmeyen şey ise, ortada var olandır. Elle tutulan, gözle görülendir, işitilendir, hissedilendir. Bu da Kabe'be dayali hac ekonomisidir. Son zamanlarda Türkiye'de buna "medeni bir terim" buldular: İnanç turizmi. İnanç turizmi ticari bir faaliyettir. Gelen turistlerden/hacılardan maksimıum parayı almaktır amaç. Geçenlerde bir haber vardı. Kabe çevresine "lüks rezidens"ler yapılacakmış, Zemzem Tower-1, Zemzem-Tower-2 isimli ve fahiş fiyatlara satılacakmış. Yakında daha fazla yapılır. "Kabe manzaralı" olacakmış. Ayrıca şeytan taşlanma sırasında güme, pardon cennete gitmek istemeyen "zengin" müslümanlar için VİP şeytan taşlama parkuru yapılacakmış. parkur 5 katlı mı olur, 6 katlı mı artık bilemem. En çok parayı batıran en üst parkurdan atar taşını. sonra biraz daha ucuz bir alttaki. Zemin kattan da "paket program" ile gelen hacılar faydalanır. Tabi iş bununla da bitmez. Atılan taşlar da satışa sunulur yakında. Güzelce yuvarlatılmış mermer taşlar, bazalt taşlar, kobalt taşlar, kumtaşı, 200 gramlık taş, 100 gramlık taş, falan filan. Turizm Bakanlığında çalışan "laik bürokratlar" da bu inanç turizmindeki pastayı gördüğü için, Efes'teki Meryem Ana Kilisisini, Göreme'deki kaya kiliselerini, Tarsus'taki Eshab-ı Kef mağarasını, Antakya'daki ilk kiliseyi Hristiyanlara pazarlayarak para kazanma peşinde. Bu pasta büyük, Arap akıllı da bizimkiler akılsız mı? Bizimkiler de öğreniyor işi. Yakında İlk 7 kilisenin yerleri tespit edilir. havaalanları yapılır. Hatta kiliselerin bile uydurma rekonstüksüyonları yapılır. İznik Konsülünün yapıldığı yer şurasıydı diye biryer belirlenir. Ondan sonra gelsin paralar. ilk yıllar belki çok tutmaz. Ama 1400 yıl beklemeye de gerek yok yani. En fazla 50 yıl sonra Hristiyanlar için olur bütün Anadolu bir hac mekanı. Saygılar.
-
Fikir ve İnanç Özgürlüğü & Dinden Dönme.
Sayın boşig, yukarıdaki yazımı anlayıncaya kadar , ne demek istediğimi anlayıncaya kadar oku, senden ricam. Yılan'dan korkarım. Ama yılan sokmasa, ısırmasa, yumuşacık türleri olsa, güzel sesler çıkarsa, sadık olsa severdim demekle yılanı ne kadar sevmiş oluyosanız, katakuta'nın haksöz iken yaptığı şey veya benim dinzileşmeden önce yaptığım şey de o. Tarif edilen şey yılan değildir burada, bambaşka birşeye dönüşmüştür. Hadisleri uydurmadır, Kabe sıradan bir taş binadır, asıl Hac Kabe'ye değil insanın kendisine yönelik olandır, İslam barış dinidir, kafirleri öldürmeyi emretmez, İslam'da zorlama yoktur, cennet ve cehennem manevidir, İslam bilimle çelişmez, İslam bütün insanları eşit görmektedir, İslam'daki kadın/erkek eşitsizliği gibi sunulan şeyler zorlama yorumlardır, islamda kölelik ve cariyelik var demek zorlama yorumlardır, islamda kadın erkek eşittir, islamda köleleik yoktur, islam sevgi dinidir vs. vs. diyerek Ben müslümanım demek ile yılan sokmasa, ısırmasa, yumuşacık türleri olsa, güzel sesler çıkarsa, sadık olsa, ben eve döndüğümde sevimli hareketler yapsa severdim demek aynı şey. Tarif ettiğiniz şey Müslümanlık olmadığı gibi, tarifinizden anladığımız kadarıyla sevdiğiniz hayvan da yılan değildir. haksöz falanca tarihte şunu söylemiş, şimdi katakuta iken bunu söylüyor diye yüzlerce örnek bulabilirsiniz. Yukarıda da söyledim kaksöz, inancını korumak ve inandığı dinin akla mugayir olmadığını göstermek için, o hadislerin uydurma olduğunu ispatlamaya çalışmış. Ama sonuçta, hadisleri atmakla islam dinindeki subjektifliğin bitmediğini, falan ayetler, filat ayetleri ilga etmiştir noktasına geldiğinizi, Kuran içinde de temizliğe giriştiğiniz görüyorsunuz. Sonuçta Öyle bir noktaya gelmişsiniz ki, yola yola tüy bırakmamışsınız. İnandığınız, savunduğunuz şeyi İslam olmaktan çıkarmışsınız. Dönüp geriye bakıyorsunuz. Aslında İslam'da bu olamaz dediğiniz ve attığınız herşey aslında İslamı oluşturan tuğlalarmış, onları atarsanız ortada İslam kalmıyormuş. Yani temizlik ve rasyonelleştirme işinin hatalı olduğunu anlamış haksöz, ben de aynı yoldan geçtim. Yani bizim yaptığımız hata, İslamı rasyonel görtemeye çalışmak için, temizlik yapmaktı. Şimdi yaptığımız doğru: Herşeyi olduğu gibi bırakmak. İnanırken o temizlemek istediğimiz şeyler de İslamın parçası, onlarsız İslam, İslam olmuyor. Bu bir oyun değil, senaryo değil, tuzak değil, psikolojik yönlendirme değil. Sadece insanın inanırken düştüğü, "inancımı koruyacağım" diye giriştiği, rasyonelleştirme ve temizlik operasyonunun yanlışlığının farkına varması. Herkesin aklı var sonuçta. Kimse haksöz/katakuta da bu yoldan geçmiş diye inancını değiştirmez. İnsanlar sadece kendileri görebilirler ışığı. haksöz/katakuta elinde bir mum ışığı, yürüyor, aydınlatabildiği kadar aydınlatıyor. sen halojen lamba yak, spot lamba yak, sen daha fazla aydınlat, insanlar seni ikna edici bulsunlar. Saygılar.
-
Fikir ve İnanç Özgürlüğü & Dinden Dönme.
Sayın boşig elbette katakuta buna cevap verecektir, ama önceden müslüman olup da, sonra dinsizleşen herkes aynı yoldan geçer. Bu nedenle ben de cevap verebilirim. Doğru katakuta arkadaşımızın haksöz rumuzu ile daha dinsizleşmeden yazarken söylediği "Hadisler uydurmadır" ile katakuta iken söylediği "din sadece Kuran'dan ibaret değildir. Peygamberin sünnetine de bakmak gerekir" sözü arasında fark var. Nedeni basit, çok basit. İnanırken, dinde bulunan akla mugayir herşeyi ya "vardır bir hikmeti" deyip sorgulamaya bile cesaret edemeden kabulleniyorsunuz, ya "kelimelere takla attırarak, kelimelerde bile bulunmayan anlamlarla mantıksız şeyleri anlamlı hale getiriyorsunuz", ya da "bu kesin uydurmadır, benim dinim bu kadar subjectif olamaz" diyorsunuz. Yani inancınızı yitirmemenin tek yolu bunlar. Bugün özellikle Türkiye'de hadisleri kabul etmeyen insan sayısı diğer müslüman ülkelere göre kanımca daha fazla, nedeni de iyi-kötü laik bir eğitimin verilmesi,insanların bir demokrasi kültürüyle büyümeleri, insanlarıın herşeyi sorgulayabilecek cesareti bulmalarıdır. Haksöz de, inancını korumak ve inandığı dinin akla mugayir olmadığını göstermek için, o hadislerin uydurma olduğunu söylemiş ve bunu ispatlamaya çalışmış. Ama maalesef hadisleri atmakla islam dinindeki subjektiflik bitmiyor. Sonra falan ayetler, filat ayetleri ilga etmiştir noktasına gelip Kuran içinde de temizliğe girişiyorsunuz. Tefsircilerin yanlış tefsir etmiş olması gerektiğine inanmaya başlıyorsunuz. Sonra öyle bir noktaya gelmişsiniz ki, yola yola tüy bırakmamışsınız. İnandığınız, savunduğunuz şeyi İslam olmaktan çıkarmışsınız. Dönüp geriye bakıyorsunuz. Aslında İslam'da bu olamaz dediğiniz ve attığınız herşey aslında İslamı oluşturan tuğlalarmış, onları atarsanız ortada İslam kalmıyormuş. Yani temizlik ve rasyonelleştirme işinin hatalı olduğunu anlamış haksöz, ben de aynı yoldan geçtim. Yani bizim yaptığımız hata, İslamı rasyonel görtemeye çalışmak için, temizlik yapmaktı. Şimdi yaptığımız doğru: Herşeyi olduğu gibi bırakmak. İnanırken o temizlemek istediğimiz şeyler de İslamın parçası, onlarsız İslam, İslam olmuyor. "İşinize geleni savunuyorsunuz" ithamını biz, eski biz iken, yani inançlı iken söyleseydiniz doğru olurdu. Çünkü o zaman hakkaten "bencil" hareket ediyorduk, "İnancımızı, dinimizi" korumak için işimize gelen hadise sahih dedik bıraktık, işimize gelmeyen hadise uydurma deyip attık. Ama farkettik ki, herşeyiyle İslam bir bütündür. Bütün olarak ele alınması gerekir. Fazla yolarsanız, elde birşey kalmaz. Şimdi işimize gelen veya gelmeyen diye bir husus kalmadı. İşimize gelsede, gelmesede İslam'ı bir bütün olarak ele alıyoruz. Şimdi doğru yoldayız anlıyacağınız, subjektiflikten kutulmayı başardık. Yeni yılda darısı başınıza. Saygılar.
-
KABE'NİN ÇAĞRISI
Petrol son 50 senede para getirdi. ondan önceki 1350 seneye ne demeli? Bundan maksimum 50 sene sonra da olmayacak petrol. Bu dini turizm ise bu din yaşadıkça varolacak, Araplar yararına.
-
KABE'NİN ÇAĞRISI
Sevgili bilimselci, her yıl hacca giden insan sayısı daha fazla bence. Ayrıca 1.000 Dolar çok iyimser bir rakam. Çok daha fazla harcıyorlar. (TURSAB 1699 Dolar, ULUSOY: 1959 Dolar) Bu fiyatlar "zorunlu" harcamalar için. Paket program fiyatı yani. Ama, orada yapılan extra harcamalar dahil değil. (Extra harcamalar da, hediyelik eşya, zemzem suyu, vs gibi şeyler alınıyor, telefon görüşmeleri, extra yiyecekler vs.) Çağrı filminde bir sahne vardı (filmin başında islam alimleri film içeriğini onaylıyor deniyor) Ebu Süfyan, "benim için sorun a ilahına b ilahına tapılması değil" anlamına gelen şeyler söylüyor. "300 küsür ilahın her birine değişik kabileler tapınıyor ve onlar Mekkeye gelip ticaret ediyorlar. Biz öyle geçiniyoruz" diyor. İlah sayısı bire indirilince kimse gelmiyecek sanıyor. Onun korkusu o yani. Başka bişey değil. Adam kime tapınıldığıyla zerre kadar ilgilenmiyor. Filmin bir yerinde "senin ilahın yokmu ey Ebu Süfyan" diye soruyor birileri, O da cevap veriyor "benim ilahım develerin üstünde". Muhammed Mekke'yi fethetti, ama Ebu Süfyan "galip" geldi. Belki de anlaştılar, ikisinin fikri de Mekkelilerin çalışmadan yaşayabilmelerini sağlayacak bir sistem kurmaktı, kim bilir. Ne kadar adam kandırıp getirebilirsen Mekke'ye o kadar iyi Araplar için. Binlerce kurban kesiliyor Hac sırasında. Arap tüccarlar Avustralya'dan satın alıyorlar, Hacılara 10 misline satıyorlar. Ne güzel kar değil mi? Al sana Hac tütsüsü, kokusu, al sana Hac zemzem suyu. herşey para yani... Muhammed'i Araplar sevmeli. Çünkü bedava geçinme yolu hazırlamış bütün soyuna sopuna, ulusuna. Saygılar.
-
Ateist?
Tanrı geni diye birşey varsa, yani inanmak, inanmamak da çnceden programlanmış bişeyse, semitik dinlerin bu imtihan iddiası fos çıkar. Kimin inanacağının, kimin inanmayacağının önceden programlandığı ve bilindiği bir sınav sınav değildir. Tiyatrodur. Saygılar.
-
Kuran'ın bir masal kitabından ne farkı var?
Denizler ve atmosfer konusuna başka başlıklarda cevap verildi. Yukarıdaki söze bence büyük anlamlar yüklemeyin. "Al yazmalı, selvi boylu yarimin bukle bukle saçları" ifasedindeki gibi bir benzetme yukarıdaki. Sırdan gözleme dayanan bir benzetme. Çöl kültüründe, vahalardaki sular kuruyunca, su kaynaklarının/derelerin geçtiği yer elbette susuzluktan yarık yarık çatlıyor. Bunun ötesinde bir anlam taşımıyor yukarıdaki söz. Saygılar.
-
Ölümden sonra dirilme.
Alternatif fikri var mı tarafsızın bilemiyorum. Kendisi cevap verir. Ancak bu konuyu sizinle tartıştık sayın kralx, Doğru cevabı bilmiyor olmamız, yanlış cevaplardan birini seçmemizi gerektirmez. Doğru cevabı sadece bilmiyoruz. Ama, hangi cevapların yanlış olduğunu biliyoruz. Saygılar.
-
ÖLÜM! YOK OLMAK MIDIR / Ölüm var ölüm müjdeler olsun ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun
İki çocuğunuz var. Biri yürümeyi kendi öğreniyor, diğerine siz uğraşa uğraşa, yardımcı altlerle zor öğretiyorsunuz. Biri okumayı kendi öğreniyor, diğerine siz uğraşa uğraşa, özel öğretmenler tutarak öğretebiliyorsunuz.Yine de unutuyor öğrendiklerini, tekrara tekrar yine öğretmen tutuyorsunuz. Elbette iki çocuğunuzu da seversiniz. Ama hangi çocuğunuz sizin için onur kaynağıdır? Hangisi sizi sevindirir, hangisi üzer? Saygılar.
-
NEDİR BU FAİZ?
Faizin patenti yahudilerin de, müslümanların dinlerinin patenti başkasının mı?
-
Ölümden sonra dirilme.
Çözdük diyen var, dinler. Bu iş şöyle oldu böyle oldu diyorlar. Saygılar.