BrainSlapper tarafından postalanan herşey
-
İSLAMDA KADIN HAKLARI
Evet islamiyetle birlikte kadın alabileceği en yüksek yeri almıştır. Haklısınız hakkaten. Çünkü islam'ın görünmez putu Allah'ın ona uygun gördüğü en güzel yer, ikinci sınıf insanlıktır, figüranlıktır. Aslolan erkektir. kadın sadece çocuk doğurur, tarla olarak kullanılır, bere bırakmadan dövülür. Cennet anaların ayakları altındadır, analar ayaklarının altındaki cennetten "gençleştirilmiş huriler olarak erkeklere hizmet ederek" yararlanırlar. İslamiyet öncesinde, o çağların kıstasıyla, işkadını düzeyine ulaşmış Hz.Hatice gibi binlerce işkadını ortaya çıkmıştır İslamiyetten sonra. İslam tarihi, kadın girişimci ve tüccarlarla doludur. İslamiyet öncesinde, hatta semitik dinler öncesinde, mesela sadece küçük birer hükümdar olabilen kadınlar (Belkıs, sizin kaynaklarınıza göre), islamiyetten sonra imparator olabilmişlerdir. İslam tarihi kadın imparatorlarla doludur. Saygılar... *** Ha bu arada yeri gelmişken, sizin deyiminizle bir "cımbızlama" yapayım (cımbızlanacak ço şey var ki, cımbızlanıyor, hatta caterpillar kepçe ile alınıyor) Kadın haklarını savunurken şu hadisin tepe tepe kullanılmasında sakınca yoktur. İslam'da kölelik konusu açılınca, o hadis uydurmadır denir geçilir, gerilmeye gerek yok yani Özrü kabahatinden büyük dedikleri şey bu heralde
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Yukarıyı tekrar oku, inancının BİREYSEL yönü ile ilgilenmiyoruz. TOPLUMSAL yönü bizi ilgilendirir, çünkü biz de bu toplumun bir parçasıyız. Yanılıyorsun. Ben mümkün olduğunca "semitik dinler" ifasesini kullanıyorum. Öte yandan, verdiğimiz örneklerin çoğunun İslamiyet'le alakalı olmasının nedeni de, islam inancının baskın oluğu bir ülkede yaşıyor olmamızdan ve bu inancın TOMLUMSAL boyutunun etkilerini kendi üzerimizde, ailelerimizin, tanıdıklarımızın, devletimizin üstünde görüyor olmamızdan kaynaklanıyor. Saygılar.
-
Osmanlı laik,mi idi ?
Sevgili katakuta, Derlediğin bilgiler için ellerine sağlık. Şunu herkes, özellikle inananlar anlasınlar istiyoruz: Biz dinsizler, kimsenin inancının BİREYSEL yönüne karışmayız. Kim neye inanırsa inansın. İster Allah'a inansın, ister Ra'ya, İster İsa'ya, İster Musa'ya, ister inek'e, ister sinek'e. İnançların bizi ilgilendiren yönü, senin yukarıda örneklendirdiğin TOPLUMSAL yönüdür. Bizim karşı çıktığımız şey; Daha önce savaştıklarına dair bilgi bulunmamasına rağmen, Mekke ile Medine'yi birbirine düşüren anlayıştır. Kardeşi kardeşle, babayı oğulla karşı karşıya getiren anlayıştır. Hatice gibi ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş bir kadın yetiştirebilen kültüre son verip, bir daha onun gibilerin ortaya çıkmasını önleyen anlayıştır. Her türlü inancın serbestçe yaşanabildiği bir kültüre son verip, başkalarının inançlarına saygısız davranan, saygısız davranmakla kalmayıp onları inançalarından dolayı özel haraca bağlayıp cezalandıran anlayıştır. Saygılar.
-
Ateist?
Sayın Kralx, düşündüğün, inandığın şeyler boş çıkınca, genelde, düşünüyordum, inanıyordum, sanıyordum dersin. O kelimenin yağını çıkarmaya çalışıyorsan bence vazgeç, yağ yok o kelimede. Sana yardımcı olacaksa düzelteyim: İNANIYORDUM.. Sence olamaz ama bence olur.. Her nekadar, somut kavramların, soyut kavramlar için delil olamayacağını, gerçek kabul edilemeyeceğini, bir inanç/teori/tahmin'den öte geçemeyeceğini söylesek, bunu örneklerle göstersek de, bunu kabullenmemekte direniyorsunuz. Tamam, sadece sizin metodunuzla, bilimi kullanmadan, sadece inanç yoluyla, "inandır beni" dünyayı/yaşamı Allah'ın yarattığına. Senden hiçbir bilimsel, deneysel, gözlemsel bilgi, kanıt istemiycem. Ben de hiçbir bilimsel, deneysel, gözlemsel kanıt sunmayacam. Sadece inanca karşılık inanç. Sadece inancın doğruluğunu kanıtlamak için kullanılan yöntemler: 1. Çaydanlık ve Çaydanlık imalatçısı ilişkisi. 2. Aşk, ızdırap, korku gibi duyguların görünmemesinin, nasıl bu duyguların yok addedilmesini sağlamayacaksa, Allah'ın görünmemesinin de, onun yok addedilmesini sağlamayacağına ilişkin mantık (!). Başka yöntem kullanmıycam. Şimdi gelelim sadede: Madem size göre, soyut kavramlar Tanrı'nın varlığına delil olabiliyor, ben de iddia ediyorum ki, dünya'yı/yaşam'ı Şeytan yaratmıştır! Yeni bir Teori/İnanç Ortaya atıyorum: Bence bütün bunlar (çaydanlık ve imalatçı ilişkisi ve somut gerçeklik-soyut varlık ilişkisi) yaşam'ı/dünyayı/evreni Şeytan'ın yarttığını kanıtlar. Meydan okuyorum sana ve diğer inanalara. Çürütün bu iddiamı. Saygılar.
-
Ateist?
Şimdi konuyu dağıtmayalım istersen, o kelimeyi "ne diyim ki" anlamında kullanıldığını, yemin anlamında değil de, günlüklük konuşmanın bir parçası olduğunu sen de biliyorsun ben de. Örneğimizdeki "Cennet" kelimesinin farklı farlı dillerdeki karşılıklarının mevcut olması başka şey, bu farklı kelimelerin, dönemin, o kelimelerinin anlamını bilmeyen Araplarına "Cennetin katmanları" olarak sunulması ayrı şey. Kuran'ı tekrar oku istersen. Bahailik hakkında da bilgi edin. En son din iddiasında onlar daha ısrarcılar. Hatta sadece semitik/yahudi peygamberlerini değil, Zerdüş, Buda gibi şahısları da peygamber statüsünde ele alarak "daha evrensel" bir tablo çizmişler. Belki biz algılama problemi çekiyoruz. Peki aynı problem acaba inanalarda da olabilir mi? Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Plağın bozulmasının nedeni, şu mantğın anlaşılamamasıdır. Anlat bu mantığı ki, plağı değiştirelim: * Evli bir düşman askerinin, seni, kızkardeşini ve anneni esir alıp, cinsel olarak yararlanmasına, HAYIR diyorsun, *Allah'ın tecavüzcüyü değil de, tecavüze uğrayanı bağışlaması normal mi sorusuna HAYIR diyorsun, * Akrabalarını öldüren düşman liderinin evlilik önerisi, seni şereflendirir mi? babanı sevindirir mi sorusuna HAYIR diyorsun, ama * Sana İslam'da tarif edilen şekilde ganimet muamelesi yapılmasını isterisin sorusuna EVET diyorsun? İnsandan Ganimet'in anlamı/uygulaması zaten HAYIR dediğin şeyler. Sonra nasıl olup da uygulamasına karşı çıktığın şeye, evet diyebiliyorsun? Bu mantığı anlayamadığım için, kafa kısa devre yapıyor, plak takılıyor. Ganimet kelimesini, havada, suya sabuna dokunmayan, masum bir kelime mi sanıyorsun? Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Açıklaması basit: Türklerden dolayı. Orta Asya Şamanist Türk kültüründe kölecilik yoktur. Hizmetçi/uşak kültürü yoktur. Soylu sınıfı yoktur. Tanrı adına yönetime talip olma işi yoktur. Ama hırsızlık/talan vardır. Türkler İslamiyette asli unsur olduktan sonra, insandan ganimet alma olayı ortadan kalkmıştır. Ancak talan, maddi ganimet işi bir süre daha devam etmiştir. Fakat bu etkilenme tek taraflı mı olmuştur? Çift taraflı oldu. Baskın kültür şamanist kültürü oldu, halkın benimsediği kültür oldu. Ancak ulema ile iç içe olan, ondan fetva ve akıl alabilen devlet idaresi insandan ganimet alma işini, devşirme adı altında bir süre devam ettirmiştir. Bugün nasıl ki islamiyete Türklerin soktuğu Hilal, islamiyetin simgesi durumuna gelmişse, Şamanist Türklerin getirdiği insanı ganimet durumuna düşürmeme anlayışı da İslamın bir parçası olmuş, genel anlayış haline gelmiştir. (iyi de olmuştur, sağolsun şamanist Türkler) Müslümanlar çok uzun yıllardan beri hiç bir gayri müslim ülkeyi neden işgal etmedi sorunun cevabı ise, EDEMEDİ. Yani güç işi, yetenek işi, teknoloji, askeri güç işi. Saygılar.
-
Allah varsa nerdedir?
Nur camisasının klasik şartlandırma örneği olduğu için, herkes bilir, yoksa akıl aynı şeyi düşünmüyor. Ben ne diyorum, sürekli? Okuyormusun benim yazılarımı? Evren varsa, yaratıcısı da var demek sadece bir TAHMİNDİR, AKIL YÜRÜTMEDİR, GERÇEK DEĞİLDİR. Evren varsa, bu tesadüfen olmuştur demek de sadece bir TAHMİNDİR, AKIL YÜRÜTMEDİR, GERÇEK DEĞİLDİR. Her iki iddia da ispatlanmadıkça, gerçek değildir. Her ikisi de ispatlanmamış, tahmin/inanç/teoridir. Anlayabiliyormusun ne yazdığımı? "Çaydanlık varsa ustası da vardır", o zaman "evren varsa onu yaratan bir Allah da vardır" sonucuna varamazsın. Bak senin örneğinden yola çıkılarak verilebilecek şu örnek hem daha mantıklı, hem de senin dininin öbür dünya ile bu dünyaya atfettiği önem ile de çok uyumlu: Teori/İddia: "Çaydanlık varsa ustası da vardır", o zaman "evren varsa onu yaratan bir şeytan da vardır. Zira bu dünya geçicidir, Allah'ın sonsuz hayat vaadi karşısında "dünya hayatı" sahtedir. Bu nedenle bu sahte/geçici/yalan dünyayı ancak Şeytan yaratmış olabilirr. Gerçek hayat Allah'ın vaadettiği Ahiret hayatıdır. Şeytan'ın yarattığı dünya hayatına kananlar cehenneme gidecektir. Şeytan'ın yarattığı dünya hayatına inanmayıp, aAllah'a inananlar da, cennete gideceklerdir ." 1. Evren varsa, onun yaratıcısı olan bir Allah vardır demekle 2. Evren varsa, onun yaratıcısı olan bir Şeytan vardır demek. aynı şeydir, ikisi de ispatlanamaz. Üstelik, dünyayı şeytan'ın yarattığını iddia etmek, dinlerin dünya hayatını geçici/yalan/kısa gören anlayışına daha uygundur. Şimdi kendi dini inanışına göre cevap ver: Şeytan'ın yarattığı mı geçici/yalan/göz boyayıcıdır, yoksa Allah'ın yarrattığı mı? Evet veya hayır? Şeytan'ın vaadleri mi geçici ve aldatıcıdır, Allah'ın vaadleri mi? Evet veya hayır? Dünya mı geçicidir, Ahiret hayatı mı? Evet veya hayır? Şimdi söyle bakalım geçici/yalan olanı kim yaratmıştır? *** Şu Said Nursi'nin kendini alleme sanarak verdiği örnekle Allah'ın varlığını kanıtlamaya çalışmayın, ne olur, kendi iyiliğiniz için. *** Ulu Manitu, Said Nursi'nin aklından gidip, "Herşeyin bir ustası var" iddiasını Allah'ın varlığının kanıtı sanan daha kaç kişiyi ****** edeceksin? Saygılar.
-
Ateist?
Valla kralx, Biz İTHAL ateistler/agnostistler değiliz. Biz de bir zamanlar: * islam dininin en son, en mükemmel din olduğunu, * diğer dinlerin tahrif edlmiş olduğunu, * kuran'daki anlaşılmayan şeylerin bir hikmeti olduğunu, birgün geşlince anlaşılacağını, *islam'ın barışcı bir din olduğunu, madımakçıların konuyu yanlış anladıklarını, sanıyorduk. Ne zaman ki Kuran'ı tamamen okuduk, ne zaman ki Sümer/Mısır/Babil tarihini, kültürünü, dini inançlarını okuyup öğrenme imkanı bulduk, ne zaman ki iktidar mücadelesinde kullanılan araçları inceleme fırsatı bulabildik, o zaman MATRİX çözülmeye başladı. Ne zaman ki başka diller öğrendik, Kuran'da sır gibi duran şeylerin sırları ortaya çıkmaya başladı. Mesela Adn cennetlerinin Eden kelimesinden, Firdevs cennetlerinin Paradise kelimesinden çıktığını gördük. Yani bunların cennetin katmanları olmadığını, sadece farklı dillerdeki cennet kelimeleri olduğunu gördük. İblis kelimesinin DİABLOS kelimesinden geldiğini, şeytan kelimesinin başka bir dildeki karşılığından başka birşey olmadığını görebilme imkanına kavuştuk, (Hatta eğlenmek ve kafa dinlendirmek için Diablo adlı bir oyun bile oynadık, İblis'i /Diablo'yu kestik ) Öğrendikçe Kuran'daki/İslam'daki kurgu hatalarını, mantık hatalarını görmeye başladık. Tek Yaratıcı diye yutturulan şeyin, görünmez bir puttan başka birşey olmadığını gördük. Allah'ın, Zeus'un, Ra'nın, Şiva'nın, Baal'in, Lat'ın, Uzza'nın, Menat'ın "görünmezlik zırhı"na büründürülmüş halinden başkası olmadığını gördük. O görünmez puta dayanılarak yapılan iktidar mücadelesini, o görünmez puta dayanılarak yapılan dayatmacılığı, tahammülsüzlüğü görebilme imkanına kavuştuk. Saygılarımla.
-
Ateistler Bir Okuyun
Sevgili kral bilim de bunu yapmaya çalışıyor zaten. Belirsizlik prensibi var deyip, konunun kuyruğuna düğüm atmak yanlıştır. aynı şekilde, Maddenin bilinci yoksa, bilinci hareket etmesinin nedeni Allah'tır demek de, konuya kısa devre yaptırmaktır. Nedeni bulununcaya kadar, nedeni şudur veya budur diye kesin sonuca varılamaz. Bu tartışma ile Allah'ın varlığını kanıtlamaya çaışıyorsan, kanıtlayamazsın. Yapabileceğin maksimum şey, şunu, şunu açıklayamıyorum, o zaman bunu açıklayan şey Allah OLMALIDIR, şeklinde bir tahmin, teori veya inançtan öte bir yere varılamaz. Yani şu anki teknolojimizle ispatlayamayacağımız teori, tahmin ve inançları tartışmaktansa, gerçekliği henüz ispatlanmamış teori, tahmin ve inanlara dayalı olarak ortaya çıkan düçünce ve yaşam tarzlarının, ahlak ve adalet anlayışının insan hayatı üstündeki olumsuz etkileri üzerinde duralım, derim ben. Saygılar.
-
Allah varsa nerdedir?
Bence sen doğrudan açıkla. "Çaydanlık varsa, çaydanlığı yapan da" vardır elbet. Evren varsa, evrenin de bir yapıcısı vardır klasiğine başvurma. Çaydanlık varsa, ustası da vardır" demekle, "evren varsa bir yarartıcısı da vardır" demek aynı şey demek değildir. Çünkü, gider çaydanlığı yapan adamı bulabilirsin, dokunabilirsin, el sıkışabilirsin, hatta ensesine şaplak bile atabilirsin . İspat edersin yani. Evreni Allah yarattı deyip, gidip Allah'la tokalaşamazsın. İspat edemezsin. Elektriği, Aklını, sevgiyi, üzüntüyü, şehveti görüyormusun sorularına da başvurma, hepsi maddeden kaynaklanan, beş duyu kapsamında olan olgulardır. Sen doğrudan açıklamayı dene. Saygılar.
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Bu bir akıl yürütmedir, tahmindir. Doğruluğu ispatlanıncaya kadar ne yanlış denebilir, ne de doğru. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Zaten takip eden sorularda, İslamda tarif edildiği gibi bir muamele var. Ganimet havada, masum bir kelime değil. Başkalarına ait olup, emek çekmeden, ter dökmeden gaspedilen/çalınan mal demek. Sadece mal olsa canımıza minnet bile diyeceğiz. Ganimet denen şey, çalınan ve gaspedilen kadın/erkek/çocuk demek. Yani insanların neta/eşya durumuna düşürülmesi demek. Babanın Şam'a, Anne'nin Kahire'ye, Kızın Bağdat'a, Oğlan'ın Kuveyt'e satılabilmesi demek. İnsani duyguları, ilişkileri, bağları yok saymak demek. Bu nedenle mantığını anlamış değilim, * Evli bir düşman askerinin, seni, kızkardeşini ve anneni esir alıp, cinsel olarak yararlanmasına, HAYIR diyorsun, *Allah'ın tecavüzcüyü değil de, tecavüze uğrayanı bağışlaması normal mi sorusuna HAYIR diyorsun, * Akrabalarını öldüren düşman liderinin evlilik önerisi, seni şereflendirir mi? babanı sevindirir mi sorusuna HAYIR diyorsun, ama * Sana İslam'da tarif edilen şekilde ganimet muamelesi yapılmasını isterisin sorusuna EVET diyorsun? Ganimet kelimesi, suya sabuna dokunmayan bir kelime değil, senin HAYIR dediğin şeyler zaten ganimetin kendisi. Amacım, bugün ırakta yaşanan insanlık dışı vahşeti zamanında senin peygamberinde yaptı" demek değil. Sadece kendini, ganimet olarak alınan insanların yerine koy diyorum. Amerika müslüman, Irak kafir olsaydı ve ganimet hukuku işleseydi neler olurdu bak: * 20 milyon Iraklı esir alınırdı. Eli silah tutatalardan, tehlikeli görülenler öldürülürdü. * Iraklıların bütün mallarına el konurdu. * Müslüma Amerikan askerleri, kafir Iraklıların kadınlarından, kızlarından istediklerini seçer, cariye yaparlardı. * Cariye yapılmayanlar, erkekler ve çocuklar, dünya pazarlarında satışa sunulurdu. Yani şükretmek gerekiyor, iyi ki Amerikalılar müslüman değiller, iyi ki ganimet hukuku uygulanmıyor da, Irak'taki insanlık ayıbı şimdiki kadarıyla kalıyor. Saygılar.
-
DEMİR
Valla bu bir iktidar mücadelesi. Kim daha iyi yalan söylerse onun kazanacağı bir iktidar yarışı. Biri ben allahın peygamberiyim mi demiş! Tutmuş öteki biri ben de Allahın oğluyom o zaman demiş! Bir başkası da, ha demek sen allahın oğlusun, o zaman ben de allah'ım işte demiş. Afedersin ama, *********** yarışı yani. Bu yalanı en iyi şekilde savunup yutturabilen kazanmış. Mısır tarihini oku zaman bulabilirsen, çok şey öğrenebilirsin, dinlerin gelişimi hakkında. Saygılarımla.
-
MADDE EZELİ OLAMAZ---YARATAN VAR
Ya kusura bakmayın, bu başlığı pek takip edemedim, ama benim adım geçmiş bayaa. Bilimseci doğru anlamış benim ne demek istediğimi. Ben kralx'e başka bir başlıkta verdiğim cevap aynen şu: Ateş insan vücudunu yakar. test edilmiş, ispatlanmış gerçektir. Ama kimseyi bu gerçeğe inanmaya zorlayamayız. İnanmayan da ateşe elini sokar, zararını görür. Hayat nasıl olmuş, nasıl başlamıştır? Biri teori, biri inanç olan iki çözüm modeli önerilmiştir: 1. Yaşam, kendi kendine varolmuş, evrimle komplex hale gelmiştir. Teoridir, ispatı gerekir. 2. Yaşam, Allah'ın "ol" demesiyle ortaya çıkmış, bütün mevcudat şimdiki haliyle yaratılmıştır. Varsayıma dayanan inançtır. Varsayım "Allah" diye bir gücün olduğu varsayımıdır. Varsayım ispatlanmamıştır. İspatlamak için çaba da yoktur. Yapılan tek şey, çaydanlığın bir ustası varsa, evrenin de bir yaratıcısı vardır şeklinde bir tahminden ibarettir. Bu tahminin doğruluğu kanıtlanmamıştır. Bilim, "Evrim seçeneği doğrudur", veya "Allah seçeneği doğrudur" demiyor, sadece arıyoruz, bulacağız gerçeği diyor. Ama bilim, tabiatı gereği evrim üzerinde duruyor. Çünkü madde ile uğraşıyor. Kemik buluyor, fosil buluyor, dna yapılarına bakıyor, bakıyor da bakıyor. Ama bilim Allah seçeneğine bakamıyor, inceleyemiyor, çünkü, bu inancın doğruluğunu test edebileceği, inancın doğruluğuna ilişkin kanıt toplayabileceği hiçbirşey yok. Cin yakalayamıyor, peri yakalayamıyor, şeytan yakalanamıyor, melek yakalanamıyyor. Zira o kavramlar da gerçek olmayıp, kendileri ispata gereksinim duyan inançlardır. Bilim'in evrimi henüz kanıtlayamamış olması, diğer seçeneğin, yani yaşamın kaynağının Allah olduğuna dair seçeneğin otomatik olarak doğru kabul edilmesini gerektirmez. O seçeneğin doğruluğunun da ispatlanması gerekir. Saygılar.
-
Semitik Dinlerin ilahı, Yehova/Allah görünmez put mu?
Semitik dinlerin Allah'ı/Yehova'sı ile, Samiri'nin buzağısı arasında, işlevsellik açısından hiçbir fark yoktur. Her ikisinin de kendilerine hiçbir faydası olmadığı gibi, zararları da yoktur. Kendilerine zararları yok, ama inananlara da, inanmayanlara da zararları çok maalesef. Dinlerin, ilahları her ne kılıkta olursa olsun, yararları yok mu? Var elbette. Ortalıkta, öbür dünya yoksa, Allah yoksa, ahlak kurallarına uymanın ne anlamı var diyen insanlığın yüzkarası binlerce kişi var. Her kişinin başına polis dikilemeyeceğine göre, en azından görünür veya görünmez bir allah'ın, hayali polislik yapmasına bişey dediğimiz yok. Buraya kadarı , inancın BİREYSEL boyutudur. Buna itirazımız yok yani. İsteyen, ister Allah'a inansın, ister Buda'ya, ister Baal'e ister Şiva'ya, ister Zeus'a, ister Ra'ya, ister ot'a, ister at'a, ister binek'e, ister inek'e. No problema. Yani inananların Adn (Eden) cennetine mi, yoksa, Firdevs (Paradise) cennetine mi gidecekleri bizim ilgi alanımıza girmiyor, hangisine giderlerse gitsinler. Saygı duyarız böyle inanca. Bizim sorunumuz, bu görünür veya görünmez ilaha inananların, inançlarından kaynaklanan tahammülsüzlük, torpilcilik, adam kayırıcılık, dayatmacılık. Burası da inancın TOPLUMSAL boyutudur. İnançların karşı çıktığımız tarafı burasıdır. Dayatmacılık da, MUTLAK DOĞRU, MUTLAK GÜÇ bizden yanadır, bu nedenle biz ne yapsak, ne desek haklıyız inancından kaynaklanmaktadır. Esasen Allah'ın görünür veya görünmez put olması bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren şey, MUTLAK GÜÇ'ün kimseden yana olmadığını, görünür veya görünmez hiçbir totemin MUTLAK GÜÇ olmadığını ispat ederek bu torpilci adalet anlayışına, bu insanları eylemlerine göre değil, kimliklerine göre yargılamayı marifet sayan adalet anlayışına son vermektir. Bu nedenle Allah, MUTLAK GÜÇ değildir, sadece Zeus'un, Ra'nı, Baal'in Lat'ın, Uzza'nın, Menat'ın görünmezinden başka bişey değildir diyoruz. Saygılar.
-
DEMİR
Firavun ile peygamber arasında ne fark var açıklayabilrimisin? Firavun, yetkiyi Allah'tan aldığını, onun yeryüzündeki yansıması olduğunu söyleyerek insanları yönetmiştir. Peygamber, de, yetkiyi allahtan aldığını, onun yeryüzündeki temsilcisi olduğunu söyleyerek insanları yönetmiştir. Fark yok yani. Hz. Muhammed, sıradan bir insan iken, Allah'ın seçilmiş temsilcisi olduğunu iddia ettikten sonra iktidarı ele geçirmiş midir, geçirmemiş midir? Fiziki gücü, orduları olmayanlar, "hayali güç" ile iktidarı ele geçirmişlerdir. Ölüm korkusu ve öldükten sonra yaşama umudu insanların bu "hayali güç"ten korkmalarına, dolayısı ile onların dünyadaki temsilcileri/yansımaları/peygamberleri olduğunu iddia eden kişilere itaat etmelerine sebep olmuştur. İktyidar mücadelesinde tarih boyunca piyasaya sürülen en etkili silah, Allah adına iktidara talip olmaktır. Çünkü ölümlü insan, öbür dünyanın sahibi olduğuna inandığı Allah'ın karşısına geçmek istemez, korkar. Bu silahı kullananaların başarılı olmasının nedeni de budur, zaten istedikleri de budur. Saygılar.
-
******** HIRSIZLAR... (Bu memleketin yüzde 99’ı Müslüman ama yüzde 60’ı hırsız. Böyle şey olur mu? Müslümanız diyoruz ama yalancılık, üçkağıtçılık bi)
Anlamadım, kusura bakma. 1. Sana İslam'da tarif edilen şekilde ganimet muamelesi yapılmasını isterisin? (diğerlerine hayır, buna mı evet, yoksa tam tersi mi?) 2. Evli bir düşman amerikan askeri, seni, kızkardeşini ve anneni esir aldı, karısı var, ama "elnin altında bulundurduğu kişiler olarak, ganimet olarak, senden, kızkardeşinden, annenden cinsel olarak yararlanmasına nasıl bakarsın? ( Birinci soru dışındakilere hayır, diğerlerine evet mi, yoksa tam tersi mi?) 3. Nur-33: .... Kim onlari zor altinda birakirsa, bilinmelidir ki zorlanmalarindan sonra Allah (onlar için) çok bagislayici ve merhametlidir". Allah'ın tecavüzcüyü değil de, tecavüze uğrayanı bağışlaması normal mi? ( Birinci soru dışındakilere hayır, diğerlerine evet mi, yoksa tam tersi mi?) 4. Madem kadınsın, kendini, Cümeyriye'nin, babasının ve tüm oradaki akrabalarının yerine koy... Düşman liderinin Bush'un evlilik önerisi, seni şereflendirir mi? babanı sevindirir mi? ( Birinci soru dışındakilere hayır, diğerlerine evet mi, yoksa tam tersi mi?) Gerçekten anlıyamadım cevabını, kusurumu bağışla. Net ve kısa cevap verebilirsen sevinirim. Amacım seni köşeye sıkıştırmak değil, amacım doğru ne ise ortaya çıkmasını sağlamak. Eğer bir yanlışlık varsa, bu senin kusurun değil elbette, sen kurmadın o dini. O nedenle yanlışı varsa o dinin, bunu kendi yanlışım iş gibi düşünmek zorunda değilsin. Saygılarımla.
-
En Tehlikeli Yalan...
Bu başlıktaki posttan ne anladınız? Öerneklemeden ne anladınız? Yoksa birşey anlatamadım mı? Lütfen herkes yazsın düşüncesini, kısa kısa. Bir veya birden fazla olabilir seçenekler. 1. Bu başlığı İslamiyet'le, Kuran'la dalga geçmek için açmışsın. 2. Bu başlığı, eğlenmek için açmışsın. 3. Bu başlıkla Bill Gates'i övmüşsün. 4. Bu başlıkta, kuran'ın yazılış metodu olan doğaçlama yöntemini örnekleme yoluyla göstermişsin, Kuran'daki tekrarların nedenini göstermişsin. 5. Bu başlıkta, kuran'da doğaçlama olarak, inanmayanlara verilen, soru ile alakasız cevaplama yöntemini örnekleme yoluyla göstermişsin. 6. Bu başlıkta, kuar'an da, kimsenin itiraz edemeyeceği gerçekleri kullanmak yoluyla, yalanların nasıl savunulduğunu göstermişsin. 7. Valla bu başlığı açmakla ne yapmak istediğini anlamış değilim. Saygılar.
-
Semitik Dinlerin ilahı, Yehova/Allah görünmez put mu?
Semitik Dinlerin ilahı, Yehova/Allah görünmez put mu? Benim görebildiğim kadarıyla, semitik dinlerin kutsal kitaplarında tarif edilen ilah, Yehova/Allah, sadece "görünmez put" niteliğindedir. Agnostist kişilere yöneltilen sorulardan biri, "Tanrı olabilir diyorsunuz, peki o zaman neden semitik dinlerin ilehına inanmıyorsunuz? Neden yehova'nın/Allah'ın insanlara peygamber gönderebileceğine inanmıyorsunuz?" Cevabı basit bizim için: Semitik dinlerdeki ilah, panteist toplumlardaki ikonaların/totemlerin/putların görünmez olanıdır. Yani putperestlik şekil değiştirmiştir. Semitik dinler, özellikle Musevilik ve Müslümanlık, tapınılan putu/totemi görünmez/kırılmaz/çalınmaz hale getirmiştir. Hristiyanlık'ta ise, Allah ve Kutsal Ruh görünmez iken, İsa totem/put olarak varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, bu dinlerdeki panteizm de, kılık değiştirerek devam etmektedir. Örneğin iklim faaliyetlerinden sorumlu ilah, Mikail'e dönüşmüştür. Yeraltı ilahı, ölüler diyarının ilahı, Azrail'e dönüşmüştür. Felaketlerin, doğal afetlerin ilahı, İsrafil'e dönüşmüştür. Ölümden sonra sorgulama yapan ilahlar, Nünker ve Nekir'e dönüşmüştür. Bu konudaki düşüncelerinizi yazarsanız sevinirim.
-
Hangi İnançları, İnanışları, Felsefeleri biliyorsunuz?
Valla ben mümkün olduğunca semitik dinler ifadesini tercih ediyorum, ama tabi örnekleme gerektiğinde, doğal olarak en çok bilgi sahibi olduğumuz dinden, islam'dan, örnek vermek durumunda kalıyoyuz. Saygılar...
-
Allah varsa nerdedir?
Tabi ki. tekrarlayacak olursak: Bilmediğimiz şeyler hakkında sadece tahmin yürütürüz, mevcut bilgilerle pararlelik kurarak teori ileri süreriz, veya varsayımlarımızı doğru kabul edip, inanırız. Ama tahmin, teori ve inaçlar, ispatlanmadıkça, kensin doğru olarak nitelendirilemez.. Kesin doğru oldukları henüz ispatlanmamış olduğu için de, başkalarını bu teori, tahmin ve inançları kabul etmeye zorlayaymayız. Gerçi ispatlanmış şeyleri kabul etmeleri için de kimse zorlanamaz, ancak böyle yapmakla, gerçekleri kabul etmeuyenler kendileri zarar görürler. Saygılar, selamlar.
-
Hangi İnançları, İnanışları, Felsefeleri biliyorsunuz?
Soru saklıgerçeğe yönelik sanırsam ama, ben senin sorunu cevaplamaya çalıştım şu başlık altında (sayfa 13) tekrar olmasın diye yinelemiyorum. Agnostist veya benzeri inançların, yani sadeceye Tanrı'ya inananların bugünkü dinleri kabul etmemesinin nedeni, mevcut dinlerdeki ilahların da "görünmez put" olduğunu düşünmelerinden dolayıdır. Semitik dinlerdeki Yehova/Allah inancı, sözkonusu dinlerin kutsal kitaplarında tarif edildiği kadarıyla, görünmez put inancıdır. Saygılar, sevgiler.
-
Allah varsa nerdedir?
Sayın kralx, Ben bu başlık altında daha önce yazmadım, maydonoz oluyorsam, şimdiden özür dilerim. Başka bir başlık altında yazmıştım, tekrar olucak ama, senin soruna cevap olur sanırsam. Bilim maddenin, evrenin, hayatın işleyiş kurallarını çözer ve bu kuralları teknoloji adı altında insanlığın/mevcudatın hizmetine sunar. Ancak Bilim "işleyiş kurallarının" neden mevcut halinde olduğunu henüz bulamamıştır. Yani şu ana kadar belirlenen veya henüz belirlenemeyen bilimsel kuralların varlığını bilim tespit edebiliyor, ama bu kuralların nasıl ortaya çıktığını henüz açıklayamıyor. DNA'nın yapısını çözebiliyor, ama DNA'nın neden "mevcut yapısında" olduğunu, neden/nasıl o yapıya kavuştuğunu henüz açıklayamıyor. Bilim, henüz açıklama getiremediği şeyler konusunda sonuca varıp "bu Tanrı'nın işi demiyor", étanrının işi değildir" de demiyor, sadece şunu söylüyor: Henüz bilmiyoruz. Bilmediğimiz için de araştırmaya devam ediyoruz. Bilmediğimiz şeyler hakkında sadece tahmin yürütürüz, mevcut bilgilerle pararlelik kurarak teori ileri süreriz, veya varsayımlarımızı doğru kabul edip, inanırız. Ama tahmin, teorileri ve inaçların, ispatlanmadıkça, kensin doğru olarak adlandırılamacağını da biliriz.. DNA'nın yapısını biliyoruz, ama nasıl oluştuğunu, neden mevcut yapısında olduğunu henüz bilmiyoruz. Elimizde tek bir seçenek var şimdilik: Varsayım. Tanrı'nın varsayılması. Bu varsayıma dayalı olarak da, DNA'yı tanrının yaratmış olabileceğine ilişkin bir inanç/teorem var. Bilim de bu teoremin neticesini (doğru mu yoksa yanlış mı) bilmek için çabalıyor. Saygılar, sevgiler.
-
En Tehlikeli Yalan...
[sevgili frozen, Şundan emin ol, burada herhangi bir inanca hakaret yok. Sizleri hiçbirşey yerine de koymuyorum. Sadece sevdiğim forumdaşlarım olarak görüyorum. Bu forumdaki postların çoğunu okumaya çalıştım, ama hepsini okuyamadım tabi ki. Foruma yeni katılmış olmamdan dolayı, yeterli zamanda olmadı hepsini okumaya. Ama müslüman arkadaşlarda ilginç bir savunma metodu var. Sorulan soruların içinden çıkamadıkları zaman, bize "şu kainata bak, şu dağlara bak, şu insan vücudunun mükemmelliğine bak, şu galaksilerin mükemmelliğine bak" diyorlar. Bakıyoruz. İtiraz edeceğimiz birşey de göremiyoruz. Peki o zman neden inkar ediyorsunuz Allah'ın dinini ve peygamberini? Sevgili kardeşim evrendeki maddi gerçekler ile bu sorular arasında bağ yok. Dağ'ın var olduğunu kim reddedebilir ki? Bunun üzerine ben de bu ilginç konuyu başlattım. Bir yalan uydurdum: Bill Gates bana özel mesaj gönderiyor. Bu forumu izliyor. Türkçe biliyor. Beni çok seviyor. Yalanımı salladım ortaya. Yalanıma karşı gönderilen yorumların hiçbirinde "Bill Gates ile yazıştığım iddiasını" yalan çıkaracak birşey söylemedim. Ne söyledim peki? Bilgisayar dünyasıyla ilgili gerçekleri yazdım size. Kim bilgisayar yok diyebildi ? Kim monitör yok diyebildi? Kim Mouse yok diyebildi? Kim MS-Windows, Bill Gates'in ürünü değildir diyebildi? Kim MS-Office Bill, Gates'in ürünü değildir diyebildi? Hiç kimse diyemedi. Hiç kimse demez de zaten. Bilinen bir gerçeğe kim karşı çıkabilir ki? Bu arada benim yalanım kaynadı gitti. Yalanım neydi? Bill Gates bana özel mesaj gönderiyor. Bu forumu izliyor. Türkçe biliyor. Beni çok seviyor. Sevgili frozen, Şimdi git Kuran'ı tekrar oku. Görmüyorlar mı şu deveyi? Görmüyorlar mı Güneş'i Ay'ı, yıldızları? Görmüyorlar mı onlara verilen nimetleri? Yağmuru görmüyorlar mı? gibi hiçkimsenin zaten karşı çıkmadığı maadi gerçekleri geç. Bunlara ne ben itiraz ediyorum, ne bilimselci, ne saklıgerçek, ne de başka bir arkadaşımız. Bizim bilimselci düşüncemizin temeli zaten maddi gerçeklik. Yani Kuran'ı okurken gerçekleri ve iddiaları ayıralım lütfen. Görmüyorlar mı onlara sunduğumuz nimetleri? (özne dışındaki hiçbirşeye ateistler de karşı çıkmaz) Biz onu bir sudan yarattık! (özne dışındaki hiçbirşeye ateistler de karşı çıkmaz) Her ölümlü ölümü tadacaktır. (kimse karşı çıkmaz) Hangi gerçeğin arkasında, hangi iddia saklı onu görelim. Hangi iddia, alakasız bir gerçeğin arkasına nasıl gizleniyor onu görelim. Aynı şey defalarca neden tekrarlanıyor, maksadı anlayalım. Ayrıca benim sunduğum örnekteki doğaçlama yöntemine de dikkat çekmek isterim. İddia edildiği gibi, vaka üzerine vahy inmemiştir. Vaka üzerine doğaçlama yöntemiyle cevap yetiştirilmiştir. Bıktırıcı tekrarların tek nedeni budur. Çünkü başarısı kesin bir yöntemdir. Bunu görelim ve benim örneğimdeki tekraralara demagoji demekten çekinmezken, Kuran'daki demagojiyi neden görmek istedmediğimizi soralım kendimize. Saygılar ve sevgiler.