Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

kaan_bebeto

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    2.221
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    6

kaan_bebeto tarafından postalanan herşey

  1. Ozon tabakası Güneşten gelen zararlı morötesi radyasyonu süzen ve ozon içeren üst atmosfer katmanıdır... CFC türündeki kimyasal maddelerin atmosfere bırakılması sonucunda ozon tabakasının zayıfladığı, bunun ise cilt kanserinde artışa neden olacağı hesaplanmaktadır. Ülkemizin Ozon tabakası'nda delinme yok... Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan gözlemler sonucu, Türkiye üzerindeki ozon tabakasında incelme olmadığı belirlendi. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nün ''Türkiye'de ozon gözlemleri'' başlıklı çalışması çerçevesinde 1994 yılından bu yana Türkiye üzerindeki ozon tabakasıyla ilgili 176 gözlem gerçekleştirildi. Gözlemlerde Türkiye için hesaplanan aylık ortalama en yüksek değer 388.49 DU (Dobson Birimi-ozon ölçüm birimi), en düşük ise 243.09 DU olarak ölçüldü. Ortalama değer de 312.66 DU olarak tespit edildi. Gözlemlerde, Türkiye'nin üzerindeki ozon tabakasında belirgin bir incelme (azalma, artma veya sıçrama) kaydedilmedi. Dünya Meteoroloji Teşkilatı'nca orta enlemler için yapılan değerlendirmeler sonucu Türkiye için toplam ozon kalınlığı 300-320 DU normal değer olarak kabul ediyor. Ozon nasıl ölçülüyor? Türkiye'de ozon kalınlığı ozonsonde yöntemi ile ölçüyor. Havadan daha hafif olan hidrojen gazı ile doldurulmuş bir balona bağlanan ozonsendo cihazı atmosferin 30-35 kilometre uzaklığında sıcaklık, nem, basınç, ozona ilişkin veriler elde ediyor. Her ülke ozon kalınlığındaki azalış, kalınlaşma veya sapmayı uzun yıllar ortalamalarını dikkate alarak değerlendiriyor. Ozon tabakasındaki incelme ise en çok kutuplarda görülüyor. Ekvator kuşağı üzerindeki ozon, kutuplara gittikçe yoğunlaşırken, soğuk hava ve güneş radyasyonu ile birlikte reaksiyona geçiyor. Bu durum da ozon tabakasında incelmeye neden oluyor. Dünya ozon ortalaması yaklaşık 300 DU olarak kabul edilirken, coğrafik konuma bağlı olarak 230-500 DU arasında değişiyor. Ozon tabakasındaki azalma, daha fazla UV-b (yeşil) radyasyonunun yeryüzüne ulaşarak canlılar üzerinde genetik zararlara yol açarken, insanlarda güneş yanığı ve cilt kanseri gibi sorunlara neden oluyor. Ozon kirliliği ve ozon tabakasındaki delinmeler Bilindiği gibi atmosferde az miktarda bulunan ozon gazı; yeryüzündeki tüm canlı varlıkları güneşin öldürücü ultraviole ışınlarına karşı koruyan bir kalkan görevi görmektedir. Çünkü bu gaz güneşten gelen ışınların büyük kısmını yansıtan bir gazdır. Eğer ozon tabakası olmasaydı, güneşin UV-b (yeşil) radyasyonu yeryüzüne ulaşarak canlılar üzerinde genetik zararlara yol açardı. Ayrıca insanlar, güneş yanığı ve cilt kanseri gibi sorunlardan kaçamazlardı... Atmosferdeki ozon gazı için çok hassas bir denge sözkonusudur. Bu gaz atmosferin üst katmanlarında bir tabaka oluşturur ve bu gaz tabakası güneşten gelen öldürücü ışınları filtre eder. Bu sayede yeryüzüne ulaşabilen ışın miktarı canlı varlıklar için yararlı bir şekle dönüşür. Ancak bu gaz tabakasının incelmesi ya da delinmesi sözkonusu olduğunda kendisinden beklenen işlevleri yerine getiremez ve güneş ışınları canlılar için gerçek bir tehlike haline dönüşür... Bunun yanısıra, güneş ışığında fotokimyasal tepkimeye giren egzos gazları, kirli havadan oluşan duman bulutlarında ozon ve nitrojen dioksit oluşturmaktadır. Böylece atmosferin yeryüzüne yakın alt kısımlarında da bir Ozon Kirliliği meydana gelmektedir... Son yıllarda dünyamızdaki en önemli çevre sorunlarının başında yukarıda sözünü ettiğimiz gibi "Ozon kirliliği" ile "Ozon tabakasındaki incelmeler ve delinmeler" gelmektedir...
  2. Evet maliyeti ucuz , ondan ziyade zevkli . Aslında kamp kurmak öyle basit değil , kamp kurarken herşeyi düşünmek lazım . en önemlisi güvenlik. doğal afetlere karşı korunaklı olunmalı.özelliklen ani yağmur bastırmaları çok önemli dikkatli olunmalı.
  3. kaan_bebeto

    Zeki MÜREN

    zeki müreni rahmetle anıyorum. onun şarkılarıylan büyüdüm , http://www.youtube.com/watch?v=Jsb-3WxYCt4
  4. Özelliklen ani yağmur sonucu oluşabilecek sel yataklarına kesinliklen kurulmamalıdır.. mutlaka yükseklere kurulmalıdır.
  5. 1. Güneş batmadan önce mutlaka kamp yerinizi belirleyin. Kamp kuracağınız yer hakkında önceden sağlıklı bilgiler edinin. 2. Günbatımından en az 2-3 saat önce kamp alanına ulaşmanız, çevre koşullarını hava kararmadan görmeniz gerekiyor. 3. Kamp kuracağınız yerin yakınında su olması işinizi kolaylaştırır, fakat tam da su kaynağının dibine çadırınızı kurmayın ki o sudan faydalanacak diğer kampçıları veya hayvanları rahatsız etmeyesiniz. 4. Daha önce kamp kurulmuş bir mekanı seçtiyseniz önceki kampçıların kurduğu çadır yerine kurun çadırınızı. 5. Rüzgardan mümkün olduğu kadar korunacak şekilde kurun çadırınızı. 6. Çadırınız sizi güneşten korur, siz de çadırınızı güneşten koruyun. Gölgelik bir yere kurmaya çalışın. 7. Çadırınızın olduğu yeri su basmaması için çukur yerlere, dere yataklarına, plajdaysanız dalgalara dikkat edin. 8. Yıldırım tehlikesine karşı tedbirinizi alın. Yıldırım çekme olasılığı olan eşyaları çadırınızdan biraz uzağa yerleştirin. Ağaç dipleri yağmurlu havalarda çadır kurulacak son yerlerdir. 9. Eğer kış aylarında kamp yapacaksınız, çukur yerleri değil yüksekçe yerleri tercih edin. Sabah güneşini alacak şekilde kamp kurun. 10. Yine kış aylarında çığ tehlikesine dikkat edin. Çığ düşebilecek yerlerden uzak durun. bu maddeler dahada sıralanabilir..En önemlisi bu tip kamplarda , kazalara dikkat edin.sizin tatilinizi mahvedebilir.Dikkatli olmakda yarar var. Ve en önemlisi Çevreyi kirletmeyelim.
  6. Yıldızımız Güneş, Dünya'daki yaşamın vazgeçilmez unsuru. Ancak Güneş'in tüm ışınları da yararlı değil. Zira, Güneş, herhangi bir canlıyı çok kısa sürede öldürebilecek dozda, ışıma yapıyor. Ayrıca, saniyede 450 km hızla ilerleyen Güneş rüzgârıyla, çok sayıda yüklü parçacık, her yöne saçılıyor. Ancak Dünya'yı bu parçacıkların etkisinden koruyacak olan, bir kalkanımız var: dünyanın manyetosfer Güneş; elektromanyetik ışımanın en uzun dalga boylu bölümünü oluşturan radyo dalgaları ile görünen ışık ve x ışını gibi ışınımın yanında; plazma olarak adlandırılan, elektronların ve iyonların (protonlar ve bazı daha ağır atom çekirdekleri) karışımından oluşan başka bir ışıma daha yapar. Sıcaklığı, 100.000 Kelvin'i bulan plazmanın kaynağı, Güneş'in atmosferi, yani taç katmanıdır. Plazmayı içeren Güneş rüzgârı, saniyede yaklaşık 450 km hızla, gezegenler arası ortamda ilerler. Güneş'ten en azından 70 astronomi birimi(*) uzaklara kadar ulaşabilir. Güneş rüzgârı, Dünya'nın yörüngesine ulaştığında, sakin koşullarda, iyon ve elektron yoğunluğu, 1 cm3'e beş parçacık düşecek kadardır. Bu yoğunluk, Güneş'e olan uzaklığın karesiyle ters orantılıdır. Güneş'in etkinliğine bağlı olarak, bu yoğunluk belli dönemlerde artar, ya da azalır. Koruyucu kalkanlara sahip olsak bile, Güneş'ten gelen yüklü parçacıkların, yaşantımıza olumsuz etkileri vardır. Bu, özellikle elektronik aygıtların, yaşantımızın ayrılmaz birer parçası olduğu; uzay uçuşlarının gerçekleştirildiği, son birkaç on yılda belirginleşti. Güneş'in etkinliği, radyo ve televizyon yayınlarında parazitlere, bazı elektronik aygıtların bozulmasına; elektrik şebekelerinin aşırı yüklenerek işlemez hale gelmesine yol açabiliyor. Doğal olarak, Güneş rüzgârının, yörüngede dolanan uydular üzerinde etkisi, daha fazladır. Onların atmosfer gibi bir kalkanları da yoktur. Güneş rüzgarlarının dışında, süpernovalar gibi kısa sürede, çok yüksek enerjinin ortaya çıktığı patlamalarda da, çok yüksek enerjili parçacıklar, evrenin her yanına savrulur. Bu parçacıklar da, Güneş'ten gelen parçacıklar gibi, canlılar için ciddi birer tehdit oluşturur. Ancak, bu parçacıklar, yeryüzüne ulaştığında, Dünya atmosferindeki gazla etkileşime girerek, enerjilerinin büyük bölümünü yitirir. 1950'li yıllarda, Güneş'ten yeryüzüne ulaşan parçacıkların sayısında, dönemsel bir değişim olduğu anlaşıldı. Yaklaşık 11 yıllık bir döngüyle Güneş'in etkinliği değişiyor. Bu değişim, yükseklere çıkıldıkça, daha da belirgin oluyor. Atmosferin dışına çıkıldığında, çok daha belirgin oluyor. Atmosferin hemen üzerinde, etkinliğin en yüksek olduğu dönemde kozmik ışıma yoğunluğu, en düşük olduğu dönemdekinin iki katını aşıyor. Hatta, bu ışımanın yoğunluğu, Güneş parlaması sırasında, birkaç yüz katına çıkabiliyor. Manyetik alan, Dünya'nın akışkan olan Dış çekirdeğindeki konveksiyon (dolaşım) akımlarıyla oluşur. Dış çekirdekteki dolaşım, zaman içinde, Uyarıcı Dinamo Hareketi denilen, manyetik alanı meydana getirir. Dünya'nın manyetik alanı, her ne kadar içine yerleştirilmiş, dev bir mıknatıs ile temsil edilebilir gibi görünse de, böyle bir şeyin gerçek olması mümkün görünmemektedir. Dünya, çekirdek kısmında, büyük demir rezervlerine sahiptir. Fakat çok yüksek sıcaklıklar, kalıcı mıknatıslığın oluşmasını engeller. Dış çekirdekteki akışkan mağmanın hareketi, dış bir etki, ya da elektrik akımı olmadan nasıl oluşabilir? Bu soru halen cevapsızdır. Bu nedenledir ki, günümüzde yerin manyetik alanının oluşmasını, tutarlı biçimde açıklayan bir teori yoktur. Mevcut teoriler tatmin edici değildir. Bir gezegenin manyetik alanı, biraz daha karmaşık olabilmekle birlikte, basit bir çubuk mıknatısınkine benzetilir. Kuzey ve güney olarak adlandırılan iki kutbu vardır. Gezegenlerin manyetik kutupları, genellikle dönüş eksenine yakındır. Dünya'nın manyetik kutbuyla kuzey kutbu arasında 11°, Jüpiter'inkilerde 10°, açı vardır. Satürn'ünkilerse hemen hemen çakışıktır. Uranüs ve Neptün, burada ötekilerden ayrılır. Eksenler arasındaki açı Uranüs'te 58,6°, Neptün'de 46°'dır. Manyetik alanların yönlerinin, neden dönüş eksenleriyle çakışmadığı meselesi de pek anlaşılmış değil. Üstelik, Merkür ve Dünya'nın manyetik alanları öteki gezegenlerinkiyle ters yöndedir. Bizi Güneş'ten ve diğer yıldızlardan gelen zararlı ışınımdan koruyan en önemli kalkan, manyetik alandır. Manyetik alanın, gezegenin çevresinde oluşturduğu, doğal kalkana manyetosfer deniyor. Tüm gezegenler için, basit bir manyetosfer tanımı: "Bir gezegenin kendi manyetik alanının oluşturduğu, elektrik yüklü parçacıkları içeren katman" şeklinde yapılabilir. Manyetosferler, manyetik alanın yapısına bağlı olarak, yaklaşık küresel biçimdedir. Manyetosferlerin, Güneş rüzgârıyla karşılaştığı yerlerde, yay biçiminde bir şok dalgası meydana gelir. Şok dalgalarının oluşabilmesi için, bir cismin, ona doğru gelen rüzgâr içinde yayılan dalgalardan daha hızlı ilerlemesi gerekir. Böylece, Güneş rüzgârı, karşısındaki manyetik kalkanı fark edemez. Fark edemeyeceği ve çevresinden akıp gidemediği için de onunla çarpışır. Şok dalgasını geçen plazma, manyetik alanın etkisiyle ve Güneş rüzgârının oluşturduğu basınçla, gezegenin arkasında, bir kuyruk oluşturur. Dünya'nın manyetik kuyruğunun uzunluğu, birkaç milyon kilometreyi bulabilmektedir. Ayrıca, plazmanın Dünya'ya en çok yaklaştığı yer, manyetosferin Güneş'e bakan yönüdür. Çünkü burada, Güneş rüzgârı manyetosfer üzerinde basınç oluşturur ve onu iter. Dünya'dan bu nokta, yaklaşık 64.000 km uzaklıktadır. Bu, kalınlığı ortalama 300 km olan atmosferle karşılaştırıldığında, çok yukarıda kalır. Bir gezegenin manyetik alanı, ne kadar güçlüyse, manyetosfer de, o denli büyük olur. Manyetik alanların, dolayısıyla da manyetosferlerin, biçimine baktığımızda, manyetik alan çizgilerinin, manyetik kutuplarda gezegenlere dik girdiğini görürüz. Bu, manyetik alanın yapısından kaynaklanır. Düzgün yapıdaki manyetik özelikler taşıyan tüm cisimler için geçerlidir. Manyetosferler, önemli miktarlarda plazma içerir. Kutuplarda bu plazma, kısmen de olsa gezegenle buluştuğundan, atmosferin üst kısımlarıyla etkileşime girer. Kutuplara yakın yerlerde gözlenen, kutup ışıkları, manyetik alanın ve manyetosferin varlığını gösteren,belirgin ipuçlarıdır. 1907'de, Carl Stormer adlı bilim adamı, elektrik yüklü parçacıkların, manyetik alan içinde hapsedilebileceğini göstermişti. Herhangi bir durgun manyetik alan içindeki parçacıkların üzerindeki kuvvetler, bu parçacıkların, manyetik alanın içinde, yay biçimli yollar izlemelerine yol açıyordu. 1958 yılında, ilk uydulardan, Explorer 1 ve 3 uydularının, algılayıcılarıyla yapılan gözlemlerde, James Van Allen ve öğrencileri, Dünya'nın çevresini saran, elektrik yüklü bölgeyi, gözlemeyi başardılar. Daha sonraki gözlemlerde, parçacıkların temelde, iki ayrı bölgede yakalandığı keşfedildi. Bunlar, biri içte, biri de dışta Dünya'yı saran iki kuşakta yoğunlaşmıştı. Bu kuşaklara, Van Allen Radyasyon Kuşakları dendi. Manyetik alandan oluşan manyetik alan çizgileri, Kuzey Kutbu'dan çıkar, dev yaylar halinde Dünya'nın çevresine yayılır ve Güney Kutbu'nda tekrar Dünya'ya girer. Allen Radyasyon Kuşakları'ndaki parçacıkların bir kaynağı da, kozmik parçacıkların ve Güneş'ten gelen yüksek enerjili parçacıkların, atmosferin üst katmanlarından koparttığı nötronlardır. Böylece, uzaya savrulan parçacıkların küçük bir bölümü, elektronlara ve protonlara ayrışır. Bu parçacıkları, manyetik alan hemen yakalar. Parçacıkların manyetosferde ne kadar kalacakları, bulundukları bölgedeki manyetik alanın kuvvetine bağlıdır. Manyetik alan kuvveti, Dünya'ya yakınlaştıkça artar. Manyetosfer, manyetik alan çizgileri, boyunca ilerler. Alan çizgilerinin atmosfere girdiği yerlerde, yani kutup bölgelerinde, yüklü parçacıklar, atmosferin üst katmanlarında, atmosferdeki gazlarla etkileşime girer. Bu bölgelerde, kutup ışıklarının gözlenmesinin nedeni budur. Manyetik alanın, Güneş rüzgarıyla karşılaştığı yerde, yay biçiminde bir şok dalgası oluşur. Yüklü parçacıkların bir bölümü manyetik alan içinde yakalanırken, bir bölümü de bir uçağın çevresinden akıp giden hava gibi, manyetosferin çevresinden akar. Bunun sonucunda, Gezegen'in arkasında, uzunluğu birkaç milyon km.yi bulabilen bir kuyruk oluşur. Özetle, Güneş'ten ve uzaydan, Dünyamıza gelen öldürücü kozmik ışınlar, Dünya'nın etrafındaki bu koruyucu kalkanı geçemezler. Dünyanın onbinlerce kilometre uzağında, manyetik halkalar çizen Van Allen kuşakları, Dünyayı, bu öldürücü enerjiden korumaktadır. Güneş plazma bulutlarının, Hiroşima'ya atılan atom bombasının 100 milyar katına eş değer olduğu hesaplanmıştır. Van Allen kuşakları gibi, Dünya Atmosferi de, Dünya'yı, uzayın öldürücü etkilerinden korumaktadır. Bir taraftan meteorlardan korurken, diğer yandan Dünya'nın ısısının ayarlanmasına yardımcı olur ve bizi dondurucu soğuktan korur. Yine atmosfer, bir taraftan ozon tabakasıyla, zararlı ışınları süzerken; diğer taraftan zararsız ışınlara, radyo dalgalarına, görünür ışığa ve belli oranda ultraviyole ışınlarına izin verir. Böylece, bitkilerin fotosentez yapmaları, tüm canlıların yaşamlarını sürdürmeleri ve Gezegenimizde hayatın devam etmesini sağlamış olur. Sonuçta, Dünya'nın üzerinde, kendisini sarıp kuşatan ve dış tehlikelerden koruyan mükemmel bir sistem ,Koruyucu tavan vardır Kaynak:1) Bilim ve Teknik, ..........2) Temel Britannica, ..........3) Büyük Larousse,
  7. kaan_bebeto

    Zeki MÜREN

    ZEKİ MÜREN’in HAYATI Zeki Müren (d. 6 Aralık 1931, Bursa – ö. 24 Eylül 1996, İzmir), Türk Sanat Müziği sanatçısı. Bursa’da başladığı orta öğrenimini İstanbul’da Boğaziçi Lisesi’nde tamamladı. İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Yüksek Süsleme Bölümü Sabih Gözen atölyesinden mezun oldu. Desen çalışmalarını öğrencilik yıllarından başlayarak pekçok kez sergiledi. Zeki Müren, Bursa’da tamburi İzzet Gerçeker’den aldığı solfej ve usül dersleriyle musiki bilgileri öğrenmeye başladı. 1949′da, Boğaziçi Lisesi’nde okurken Agopos Efendi (sinema yönetmeni ve senaryo yazan Arşavir Alyanak’ın babası) ile udi Kirkor’dan aldığı derslerle de musiki eğitimini sürdü. Daha sonra fasıl musikisini iyi bilen ve geniş bir repertuvarı olan Şerif İçli’den çeşitli eserler meşk etti; Refik Fersan’dan, Sadi Işılay’dan, Kadri Şençalar’dan yararlandı. 1950′de sınavla İstanbul radyosu’na girdi. İstanbul radyosunda 1951′de, canlı olarak yayımlanan bir programda ilk radyo konserini verdi ve bu konseri çok beğenildi. Bundan sonra Türkiye radyolarında düzenli olarak okumaya başladı. Radyo programları on beş yıl sürdü, bunların çoğu canlı yayın programlarıydı. Müren bundan sonra kendini daha çok sahne ve plak çalışmalarına verdi. Alışılmış kalıpları zorlayan elbiseleri ve sahne davranışı ile halkın ilgisini sürekli olarak üstünde tutmayı başardı. Zeki Müren 600′ü aşkın plak ve kaset doldurdu. Plağa okuduğu ilk şarkı Şükrü Tunar’ın “Bir muhabbet kuşu” güfteli şarkısıdır. Müren 1955′te “Manolyam” adlı şarkısıyla Türkiye’de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü’nü kazandı. Zeki Müren Türkiye’de en çok konser veren ses sanatçısıdır. Bir yılda yüz konser verdiği dönemler olmuştur. Kendisine ‘sanat güneşi’ ünvanı verilmiştir. Yabancı ülkelerde de birçok konser vermiştir. İki yüz dolayında şarkı besteledi. On yedi yaşındayken bestelediği “Zehretme hayatı bana cânânım” mısraıyla başlayan acemkürdi şarkı bestelediği ilk şarkıdır. “Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu” (suzinâk), “Manolyam” (kürdilihicazkâr), “Bir demet yasemen” (nihavend), “Gözlerinin içine başka hayal girmesin” (nihavend) güfteli şarkıları sık sık okunan, en sevilen şarkılarıdır. Müren bu şarkıları plaklara da okumuştur.Unutulmaz Maksim Gazinosu sahnelerinde aralıksız 11 yıl Behiye Aksoy ile dönüşümlü olarak sahne almıştır. Zeki Müren 1954′te Beklenen Şarkı adlı filmde sinema oyunculuğuna başladı. Büyük bir ticari başarı kazanan bu filmden sonra şarkılarının çoğunu kendisinin bestelediği on sekiz filmde daha oynadı. 1955′te de Arena Tiyatrosu’nca sahneye koyulan Çay ve Sempati adlı oyunda da baş roldeki oyuncuydu. Ayrıca ‘Bıldırcın Yağmuru’ isimli bir şiir kitabı da vardır. Zeki Müren kalp rahatsızlığı ve şeker hastalığı yüzünden 1980′den sonra sahne hayatından ve musikiden uzaklaştı. Bodrum’daki evine kapandı, münzevi bir hayat yaşadı. 24 Eylül 1996 Çarşamba günü, TRT İzmir Televizyonu’nda kendisi için düzenlenen tören sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayata gözlerini yumdu. Cenazesi görülmemiş bir halk kalabalığının katılmasıyla büyük bir törenle kaldırıldı. Mezarı, doğum yeri olan Bursa’da Emirsultan mezarlığındadır. Vasiyetinde mirasının en büyük bölümünü Mehmetçik Vakfı’na bıraktı.
  8. 20 sene sonra ne olur acaba. bu foruma geleli 6 sene olmuş .zaman çok çabuk akıyor.
  9. SEMA-FİKRİMİN İNCE GÜLÜ http://www.youtube.com/watch?v=d-f9hQ1Gqmg
  10. kaan_bebeto

    ilhan İrem

    İlhan İrem - Anlasana Her sevincin her kederin En ölumsüz sevgilerin Sonsuz denen göklerin Herşeyin bir sonu varsa Ayrılıkların da sonu var! Bir gün çıkıp geleceksin İçimde bir ümit var Yeniden seveceksin... Yıllar var ki ben böyle Bekliyorum özleminle.. Anıların, umutların, kaldı bende Anlasana Biraz daha gerçekleri anlasana!! Senden ayrı günlerimi Sana nasıl anlatsam ki? Mevsimsiz çiçekler gibi Yarım kaldım inan ki! Sensizliğin acısını Sen nereden bileceksin? Sen hiç sensiz kalmadın ki Mevsimleri saymadın ki.. Yıllar var ki ben böyle Bekliyorum özleminle.. Anılarım, umutlarım, kaldı bende Anlasana Biraz daha gerçekleri anlasana!!
  11. Güneş’te çarşamba günü meydana gelen, son beş yılın en büyük patlaması olduğu tahmin edilen fırtınanın Dünya’ya ulaşmasının ardından şimdilik önemli bir etki meydana gelmedi. Amerikalı uzmanlar, Güneş’teki patlamanın gönderdiği radyasyon ve elektromanyetik dalgaların Dünya’ya son hızla ulaşmasının ardından, jeomanyetik fırtına, 5 aşamalı ölçekteki en düşük seviye olan G1’de kaydedildi. Yetkililer, fırtınanın ulaşmasından sonra enerji nakil hatları, uydular ve diğer teknolojilerde herhangi bir sorun bildirilmediğini belirtti. Fırtınanın Yerküre’nin manyetik alanında etki ve teknolojik cihazlarda sorun yaratma riski ise devam ediyor. A.A 10.03.2012
  12. kaan_bebeto

    Boğa Erkeği

  13. burası bağımlılık yapar . ona göre . hoş geldin.
  14. kaan_bebeto

    ilhan İrem

    ilhan irem - Boşver Arkadaş hep bir ümit uğruna yaşıyoruz hepimiz mutluluğun ardından koşuyoruz hepimiz kimi pulda parada aşkı arar kimimiz düşünür kara kara ağlar çaresiz ağlama arkadaş ağlama aşk için bu kısacık hayatta bu yaşlar niçin(bugünler geri gelmez gider gençliğin) boşver boşver arkadaş başka bulursun bütün kalbin sevinçle neşeyle dolsun en kötü günlerimiz hep böyle olsun mutluluklar bizimle elem yok olsun kapılma hayallere birgün dönecek diye haydi sil gözlerini bakma maziye sakın kanma bir daha kanma tatlı sözlere bu ders olsun sizlere yaşlı gözlere ağlama arkadaş ağlama aşk için bu kısacık hayatta bu yaşlar niçin?(bugünler geri gelemz gider gençliğin) boşver boşver arkadaş başka bulursun bütün kalbin sevinçle neşeyle dolsun en kötü günlerimiz hep böyle olsun mutluluklar bizimle elem yok olsun
  15. Şunu anladım hayat çok kısa .... İlk sevdiğim ilk aşık olduğum kız arkadaşım ben askerde iken evlenmişdi yıllar önce . .. Bir hafta önce öğrendimki geçen sene , hastalanıp vefat etmiş .... sunu anladım çok üzülüyorum çokkkkkk. Mekanı cennet olsun... geri gelmeyecek artık.
  16. Kastamonu - Ilgaz Dağı Milli Park Yeri: Batı Karadeniz Bölgesinde, Çankırı ve Kastamonu il sınırları içerisinde yer almaktadır. Ulaşım: Milli Park alanına Çankırı-Kastamonu Devlet Karayolu ile ulaşım sağlanmakta olup saha Kastamonu'ya 45 km.,Ankara'ya 200 km. uzaklıktadır. Özelliği: Orta Anadolu'dan Kuzey Anadolu'ya geçiş kuşağında yükselen Ilgaz Dağlık yöresinin arazi yapısı genellikle serpantinler,şistler ve volkanik kayaçlardan meydana gelir. Sahada yer yapısı kadar dağ oluşum hareketleri yönünden de ilgi çekici örnekler bulunmaktadır. Ülkemizin en uzun ve en hareketli kırık hattı olan kuzey Anadolu fayı,Ilgaz Dağının güney eteklerinden geçer. Ayrıca saha değişik karakterde vadiler sırtlar ve doruklardan meydana gelir, üstün peyzaj güzellikleri sunan jeomorfolojik yapıya sahiptir. Ilgaz Dağının eteklerinden doruklarına doğru gelişen karaçam, sarıçam, göknar hakim ağaç türlerinden meydana gelen bitki örtüsü, zengin ormanaltı topluluğu ile desteklenmektedir. Bol ve bütün yıl akışlı akarsuları ile zengin bitki örtüsünün oluşturduğu şartlar karaca, geyik, yaban domuzu, kurt, ayı, tilki gibi yaban hayatı türlerine uygun yaşama ortamı sunmaktadır. Milli Parkın diğer önemli bir kaynağı da kış sporları imkanıdır. Ilgaz Dağının bu doğal ve rekreasyonel kaynakları ana özelliğini oluşturur. Görülebilecek Yerler: Ilgaz Dağının yer yapısı ve dağ oluşumu hareketlerinin ilginç ve ilgi çekici örnekleri ziyaretçileri çeker özelliktedir. Ayrıca Milli Park sahası içerisindeki değişik bitki zenginliği ve peyzaj değerlerini sunan vadiler ve sırtlar mutlak görülmesi gerekli yerlerdir. Milli Parkın kayak sporu yapma imkanı sunan Ankara Konağı da önemli bir değer noktasıdır. Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Ankara il merkezine en yakın kayak sporu merkezi bu Milli Park içerisindedir. Ayrıca sahada ziyaretçilerin doğal yürüyüş,çadırla ve karavanla kamp yapma olanağı ile günübirlik aktiviteleri için uygun olanaklar mevcuttur. Milli Park sınırları içindeki Baldıran vadisinde alabalık üretme istasyonu ve avlanma göletleri hizmete açıktır. 15 Haziran-15 Eylül tarihleri arasında ziyaretçiler bu sahada sportif olta balıkçılığı yapabilecekleri gibi isteklerine göre üretim istasyonundan balık alma imkanına sahiptirler. Milli Parka gelen ziyaretçilerin yeme-içme ve konaklama ihtiyaçlarını karşılamak üzere park içinde bir otel ,idari müze ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne ait eğitim tesisleri bulunmakta, ayrıca Milli Parkta kış sporları için Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün Tele-Sandalye Tesisi bulunmaktadır.
  17. pierre loti tepesi
  18. Eminönü Yeni Cami Ardı
  19. Kanuni Sultan Süleyman Han Türbesi
  20. Salacak sahilinden
  21. istanbula ilk kar yağdıgında... trafik felç
  22. kaan_bebeto

    Boğa Erkeği

    uykuyu fazla sevmem .
  23. ORMAN YANGINININ ÇIKIŞ NEDENLERİ İhmal-dikkatsizlik: İnsanların ormancılık, tarımsal, seyahat v.b. gibi her türlü sosyal ve ekonomik faaliyetleri sonucunda orman yangınlarına sebep olan dikkatsiz davranışları, yangınların çıkmasını önleyecek tedbirleri ihmal etmeleri sonucunda ortaya çıkan yangın nedenleridir. Nedeni bilinmeyen: Nedeni bilinmeyen ve çıkış nedeni hakkında hiçbir bilgi edinilmemiş çeşitli yangın nedenleridir Kasıt İnsanların zarar verme istekleri, kötü niyetleri, isteyerek ve bilerek orman yakmaları sonucu ortaya çıkan yangın nedenleridir. Yıldırım: Doğal olarak meydana gelen yangın çıkış nedenidir. Orman yangınlarının çıkış sebebi incelendiğinde anız, bahçe temizliği, enerji nakil hatları, çöplük, demiryolu, yazlık, mesire yerleri, tatil siteleri, devlet kampları, sigara ateşi, piknik ateşi, çoban ateşi ihmal ve dikkatsizlik olduğu görülmektedir. Ülkemizde anız yakılması yasak olmasına rağmen yaygındır. Kontrollü olarak yakılmadığı takdirde özellikle vatandaşlar rüzgarın kuvvetli olduğu zamanı beklemekte tarlasından uzak alana ateş atarak kaçmaktadır. Bu durum büyük orman yangınlarına sebep olmaktadır. Bu nedenle ormana yakın veya bitişik alanlarda kontrollü olarak anız yakılmasına izin verilmelidir.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.