Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KesKiNkAleM

Φ Üyeler
  • İçerik Sayısı

    995
  • Katılım

  • Son Ziyaret

KesKiNkAleM tarafından postalanan herşey

  1. Denetim mutlaka olmalı ama denetiminde denetimi olmalı. Burada hemen herkesin ortak olduğu sorun cezaların fazlalığı sanıyorum ki bende böyle olduğunu düşünüyorum. Esneklik getirmelisiniz. Tartışmalarda hakaret etmedende sert yazışmalar olabilir ama yönetim bunada izin vermiyor. Sonuçta burası devlet kuruluşu değil daha özgürlükçü ve demokrat yaklaşabilmek gerekir.
  2. Ak partinin bu ülkenin başına getirilmesi tesadüf değil yaptıkları bütün değişimler sevr getirmek için yapılıyor. Akp kuruluşundan bugüne kadar hem sermaye olarak hem siyasal destek olarak bütün gücünü Amerikadan aldı. Başbakanın 2002 seçimlerinden önce Amerika'ya gitmesi rastlantı değildi. Ülkenin satılan bütün değerleri ve dışa bağımlı ekonomisi Amerika'nın elinde. İstedikleri anda maddi anlamda ülkeyi çökertebilirler ve bunu yapacaklar. Bütün bu olup bitenler son darbeyi vurmadan önce ülkenin tamamen kontrol altına alınması çabasıdır. Özetle Akp, ülkemizi çözülmeye götürüyor.
  3. merhaba dostlar uzun bir aradan sonra yine aranızdayım unutmayıp hatırlayan bütün arkadaşlarıma sevgilerimi gönderiyorum.
  4. Bu ülkenin Türk Gençleri sizi anlıyor hemde gayet iyi anlıyor. Pkk'yı bitirmek elinizdeyse neden bitirmiyorsunuz? Elinizde değilse nasıl bitireceksiniz? Samimiyet isteyen samimi olacak. Senin varlığın, dilin, tarihin saygısızlık mı görüyor? Ayrıca sizin talepleriniz gerçekten haklı talepler mi yoksa tamamen provakatif talepler mi? İyi düşün öyle cevap ver. Anlaşılıyor ki, Amerika yapmak istediğini yapmış kendini Türk bilmeyen ve kendi devletinden, milletinden bağımsız hareket eden insanlar yaratmış. Devlet size nerede nasıl ihanet etti? Bölgenizin kalkınmasından söz ediyorsan önce çuvaldızı kendinize batırın, güneydoğu neden gelişmedi? bugün mecliste temsilcileriniz var gerçi daha öncede vardı, kürt asıllı bir çok insan bu ülkenin yönetiminde bulundu. Peki sorunlarınız neden çözülmedi? Siz ayrıcalık görmek istiyorsunuz asıl anlamayanda sizsiniz. Ayrı haklar almak istiyorsunuz. Dilinizi konuşmak istiyormuşsunuz, nerede konuşamıyorsunuz? Hatta şunu öğrenmek istiyorum bir ülkenin kaç alfabesi olur? W,Q,X harfleri sizin alfabenizde mi var? Peki gramerinizde var mı? Hangi Kürtçeyi konuşmak istiyorsunuz? Birlik beraberlik içinde ikilik olmaz eğer oluyorsa bunun bedelini hep birlikte öderiz. Ve ödüyoruz.
  5. Başbakanın ve kurmaylarının dilinden birlik ver beraberlik kelimeleri eksik olmaz ancak perde arkasında öyle şeyler yaparlar ve öyle kelime oyunları kurarlar ki, kimsede birlik ve beraberlik kalmaz. Eğer birlik istiyorlarsa bu birlik onların etrafında olmalıdır, denetleme ve yönetim kendilerine ait olacaktır. Aksi halde karşı birlik kurulması imkansız gibidir. Çünkü Akp nin diktasına karşı gelişen her birlik onlara göre bölücülüktür. Aleviler bu oyunlara gelmez demişsin denizz arkadaşım. Umalım gelmesinler ama ben bir kısım alevinin bu tuzağa düşeceğinden eminim. Ardından çözülme oradada başlayacaktır. Oysa aleviler hem Atatürk'e bağlıdırlar hem vatanlarına. Din konusunda da beyinleri özgür kalmıştır her türlü yeniliğe açıktırlar. Hümanist ve hoşgörülü anlayış alevilikte çok önemlidir. Sunni anlayışta yaygın olan dini vecibelerin uygulanıp uygulanmadığına bakan bencil yaklaşımdır. Bu gelenek sunni din adamlarının hadisleri ve sünneti herşeyin üzerinde tutmalarından geliyor. Oysa insan içsel ve dışsal bütün düşünce ve uygulamalarında özgür olmalıdır.
  6. KesKiNkAleM

    Siyah Kurdela

    Bu ülkede yaşayan bizler onyıllardır terörün hedefiyiz. Ne zaman istikrarı yakalasak ve yarınlara güvenle baksak, mutlaka yeni bir terör dalgası başladı. Dünya daima kendisine hizmet eden örgütleri destekledi. Biri için “terörist” olan, diğeri için “kahraman” oldu. Masum insanlar ölürken, adı büyük devletler aynı büyüklüğü terörizm ile mücadelede göstermediler. Türkiye onyıllarını sağ terörle ve sol terörle savaşta harcadı. Dünya Ermeni terörünü de, bölücü terörü de sadece seyretti. Masum insanlar ölürken, onlar “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dedi. ...Ve bugün bütün dünya terörün pençesinde. Terör destekçileri yüzünden dünyada hiçbir yer güvenli değil... Terörizm bugün dil, din, ırk ayrımı gözetmeden, çocukları, yaşlıları gözetmeden, bütün masum insaları hedef almaya ve katliamlara devamk ediyor. Sadece İstanbul’da, bir haftadan kısa sürede 60’dan fazla masum insan öldü, 800’den fazla masum insan yaralandı. Dünya sustukça daha çok masum insan ölecek. Artık yeter! Bütün Türkler ayağa kalksın. Hep beraber ayağa kalkalım. Ulusal dayanışmamızı gösterelim. Teröre karşı tek yumruk olalım. Pencerelerimizi, balkonlarımızı ve arabalarımız “bayrakla” donatalım. Bayrağımız ile gururumuzu ve teröre baş eğmeceğimizi gösterelim. Bütün dünyaya bütün ayrımları ve terör konusunda çifte standardı ret ettiğimi ilan edelim. Terörizmi de, “terörizme göz yumarak katliamlara neden olanları da” protesto için “siyah kurdele” takalım. Siyah kurdele ile masum insanlara saldıran canavarları ve onları bu noktaya getirenleri kınayalım. Terörizmin vurduğu binaların önünde, “yaşamını yitiren masum vatandaşlarımız” için saygı köşeleri oluşturalım. Bu saygı köşeleri ile “onları öldüren teröristleri” de, “onları yetiştirenleri” de unutmayacağımızı gösterelim. Hep beraber ayağa kalkalım. Yurt içinde ve yurt dışında. Bayrağımızla ve siyah kurdelemizle. Herkese; Terörden korkmadığımızı da, Terörü lânetlediğimizi de, Terörist besleyenleri affetmeyeceğimizi de gösterelim. Bayraklarınızı çıkarın. Siyah kurdelenizi alın. Teröre öfkemizi, destekçisine nefretimizi ve kayıplarımıza saygımızı böyle gösterelim.
  7. iyi bayramlar güzel arkadaşım herşey gönlüne göre olsun. Attila ustayı sevdiğimi bilirsin bu şiir senin için. YAĞMUR KAÇAĞI elimden tut yoksa düşeceğim yoksa bir bir yıldızlar düşecek eğer şairsem beni tanırsan yağmurdan korktuğumu bilirsen gözlerim aklına gelirse elimden tut yoksa düşeceğim yağmur beni götürecek yoksa beni geceleri bir çarpıntı duyarsan telâş telâş yağmurdan kaçıyorum sarayburnu'ndan geçiyorum akşamsa eylül'se ıslanmışsam beni görsen belki anlayamazsın içlenir gizli gizli ağlarsın eğer ben yalnızsam yanılmışsam elimden tut yoksa düşeceğim yağmur beni götürecek yoksa beni
  8. arkadaşım şarkı için teşekkür ederim umarım iyisindir iyi bayramlar diliyorum
  9. Benim bayram sabahları dinlemeyi sevdiğim bir şarkı var onu paylaşmak isterim. Sen gittin gideli içimde öyle bir sızı var ki Yalnız sen anlarsın Sen şimdi uzakta cennette meleklerle bizi düşler ağlarsın Bugün bayram erken kalkın çocuklar Giyelim en güzel giysileri Elimizde taze kır çiçekleri üzmeyelim bugün annemizi Sen yaz geceleri yıldızlar içinde Ara sıra bize göz kırparsın Sen soğuk günlerde kalbimi ısıtan en sıcak anısın Bu gün bayram çabuk olun çocuklar Annemiz bugün bizi bekler Bayramda hüzünlenir melekler Gönül alır bu güzel çiçekler barış manço bayram namazından gelindiğinde radyoda bu şarkı çalardı ve bayram başlardı benim için.
  10. Devrimciler hangi milletten olursa olsun devrimcidir. Che Guevra ve Castro da kendi ülkelerinin ve milletlerinin devrimci olduğu gibi dünyayada misal teşkil etmişler. Hz. Muhammedin arab olması sizi neden rahatsız ediyor arkadaşım milliyetçiliği ırkçılık olarak alırsak bu işin içinden çıkamayız. islamı din olarak benimseyenlerin rehberi Hz. Muhammed'dir. Siz rehber edinmeyin olur biter. Onun yaptıkları bu ülkeye zarar vermedi arabların geleneklerini din edinmek bu ülkeye zarar verdi. kendi zamanının ve tüm zamanların en büyük devrimcilerinden biride Muhammet Mustafa'dır. Atatürkte birilerine göre diktatörlükle suçlanmıştır ama Mustafa Kemal diktatör değil ve üstelik müslüman bir devrimcidir.
  11. Bu bayramda buruk geçecek biliyorum bunca şehidin ardından bütün gülümsemeler buruk olacak. Bayramınız kutlu olsun.
  12. Halk Adamlarımızdan biri Attila ilhan'ın anısına bir makelesi. “Gâzi´nin, O ´Dev´ Yalnızlığı!...” Ne çetin bir 'dev' yalnızlığı içindeymiş! Çevresinde yaşamış olanlardan, hangisinin hassas ve akıllı 'hatırasına' el atsam; bu gerçeği yoğun bir sis halinde, görmüşümdür: Hasan Rıza Bey (Soyak) sayfalar boyunca, imâ eder durur; Fâlih Rıfkı Bey (Atay), üstelik sosyal haritadaki yerine koyarak, tarif etmiştir: ''... Mustafa Kemal'le, samimî olarak, yalnız Gökalp kolundan -yâni 'ırkçı' ve 'gelenekçi' olmayan, Batı kültür ve medeniyetçisi- Türkçüler, işbirliği etmişlerdir. Sayılarının ne kadar az olduğunu söylemekten sıkılırım; pek çokları, Mustafa Kemal gibi bir kurtarıcının her yaptığının, -kendi inançlarına aykırı da olsa-, doğru olduğu fikrine bağlı idiler; pek azı, yapılanları anlayarak ve onlara inanarak; pek çoğu Mustafa Kemal'e bağlı olarak, ona inanarak yürümüşlerdir...'' ''...Atatürk, ileri atılışlarında; daima statükocu, el altından sinsi sinsi, Tanzimat bürokratlarının, pasif dayatışına uğramıştır. Gerçekte Atatürk Partisi, 'millet içinde' değil 'kendi partisi içinde', azınlıkta idi. (buraya dikkat!) Ölümünden sonra parti güdümü, bu inançsızların eline geçti. (Sizce kimleri kastediyor?) Türkiye'nin Atatürk sonrası ve Demokrasi Tarihi; dünya tarihine, karaktersiz aydınların, bir millete yapabilecekleri kötülükler örneği olarak; ve Kurtuluş tarihi ise, sağlam karakterde bir aydının, nasıl mucizeler yaratabileceğinin örneği olarak geçecektir...'' (bkz. 'Çankaya') Durumun 'vahâmetini' daha açık, nasıl söylesin? '...halkla kaynaşmak', asıl kime düşer? O nesil yalnız bizde değil, -meselâ Çin 'de ve Rusya 'da da 'Çağdaşlaşma' yı, 'Batılılaşma 'yla karıştırıyordu. Osmanlı 'nın Teceddüt Tarihi', Batı 'dan -yâni Düvel-i Muazzama 'dan, yâni Emperyalizm 'den- medet uman aydınların tarihidir (yine öyle değil mi?); 'Yeni Osmanlılar' da, 'Jöntürkler' de, Padişah ve Halife'nin saltanatına karşı olmuş; yarı inkılapçı, yarı 'komprador alafrangası' olarak, kapağı mutlaka ya Paris 'e, ya Londra 'ya, ya 'Viyana'ya atmışlardı; bulabildikleri çözüm, Tanzimat 'tır, yâni altıyüz yıllık Devlet-i Aliyye-i Osmaniye 'yi 'batıran' süreç! Türklerde, Mustafa Kemal Paşa 'Kurtuluşu' Doğu 'da gören ilk ihtilalci idi: Dersaadet 'ten Avrupa başkentlerine değil, Samsun 'a gitmiştir. O, Tanzimat 'oligarşisi' nin (Bürokrasi+Komprador Burjuvazi+Münevverân), ne türlü bir belâ oluşturduğunu, Fâlih Rıfkı Bey 'den (Atay) yıllarca önce (20 Mart 1923) söyleyecekti: ''...aydınlarımız arasında çok iyi düşünenleri vardır ama, genellikle şu yanılgıya düşeriz; inceleme ve araştırmalarımızda, daha çok kendi ülkemiz, kendi gelenek ve göreneklerimiz, ya da ihtiyaçlarımızı temel almalıyız; aydınlarımız, belki bütün dünyayı, bütün öteki milletleri tanır, ama kedimizi bilmeyiz...'' ''...aydınlarımız, 'milletimizi en mutlu millet yapayım' der; 'başka milletler nasıl olmuşsa, onu da aynen öyle yapalım' der; ama düşünmeliyiz ki böyle bir düşünce, hiçbir dönemde başarı kazanmış değildir: Bir millet için mutluluk olan şey, diğer millet için yıkıma sebep olabilir; aynı neden ve şartlar, birini mutlu kıldığı halde, diğerini mutsuz edebilir. Onun için bu millete gideceği yolu gösterirken; dünyanın her türlü ilminden, icatlarından, gelişmelerinden yararlanalım; fakat unutmayalım ki, (buraya dikkat!) asıl temeli kendi içimizden çıkarmak zorundayız...'' ''...milletimizin tarihini, ruhunu, geleneklerini; doğru dürüst ve sağlam olarak görmeliyiz. (buraya dikkat!) itiraf edelim ki hâlâ ve hâlâ, aydınlarımızın gençleri arasında, halkla ve halkın alt kesimleriyle yakınlık gerçekleşmiş değildir. Memleketi kurtarmak için, bu iki kesim arasındaki uygunluğu (uyumu) sağlamak gerekiyor; bunun için de, biraz halkın yürüyüşünü hızlandırması, aydınların da çok hızlı gitmesi lâzımdır; fakat halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak, daha çok, daha fazla, aydınlara düşen bir görevdir...'' 'Dip dalgası' ne durumdadır? G eçenlerde, '...sizin 'dip dalgası' ne durumdadır? Bu çıkmazdan, nasıl kurtulacağız?' diye soran bir emekli albay'a Gâzi Mustafa Kemal Paşa 'nın bu sözlerini okudum, hayret ve dehşet içinde dinledi; sonra da dedi ki: ''-...üzerinden üç çeyrek yüzyıl geçmiş, durum aynı görünüyor; bu nasıl olabilir?..'' Şaşkınlık da, dehşet de, yanlış ve yersizdi; soru da: İnönü Cumhuriyeti' yıllarında, devletin kültür politikası 'resmen' yeni bir Tanzimatçılık olursa, sonuç başka ne olabilirdi ki? Bunu da, nereden mi çıkardım? Göreceğiz... Cumhuriyet, 05.01.2005
  13. inşallah öyle olur ama Türkiye'de işler pek öyle yürümüyor Orhan Pamuk gibi adamların aydın yerine koyulduğu ve her söylediği saçmalığın haber yapıldığı bir ülkede yaşıyoruz bu ülkede Attila İlhan'ı tanımayanlar var. Bu şiirde sizin için... ELDE VAR HÜZÜN söyleşir evvelce biz bu tenhalarda ziyade gülüşürdük pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının ne meseller söylerdi mercan köz nargileler zamanlar değişti ayrılık girdi araya hicrana düştük bugün ah nerde gençliğimiz sahilde savruluşları başıboş dalgaların yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller elde var hüzün o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması sırılsıklam âşık incesaz kadehlerin mehtaba kaldırılması adeta düğün hayat zamanda iz bırakmaz bir boşluğa düşersin bir boşluktan birikip yeniden sıçramak için elde var hüzün Attila İLHAN
  14. Dostum Akp her talimatı AB ve ABD den alıyor onlardan izinsiz tuvalete gitmez bunlar. Amerika Kuzey Irağa düzenlenmesi olası operasyon için sıklıkla uyarıyor tek taraflı operasyon faydalı olmazmış, kendisi kalkıp dünyanın bir ucundan Irağa demokrasi getirirken ve bir ülkeyi işgal ederken tek taraflı olmuyor. Ve Kuzey Irak hükümeti (naylon hükümet) olası operasyon karşısında Türkiye'nin hukuğa aykırı bir eylem gerçekleştireceğini idda ediyor. Ortada hukuk varmış gibi. Ve bu hükümet hala ve utanmadan bu adamları muhattab alıyor. Operasyon gerçekleşirse Avrupa İnsan Hakları, Amerika Birleşik Devletleri ve onların içimizdeki yandaşları asker başta olmak üzere herkesi yargısız infaz edecekler. Türkiye küçük bir ülke değil Türkiye küçük düşürülen bir ülke. Gerçekten yazıklar olsun.
  15. Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur sözü gerçekmi oluyor? İSPANYA'da ayrılıkçı Eta terör örgütü ve destekçisi BATASUNA Partisi Avrupa Birliğinden onay almıyor İspanya ordusu Batasuna Partisini basarak partinin önde gelenlerini gözaltına alıyor Avrupa Birliğinden ses yok biz Dtp'ye aynısını yapsak sonuç ne olur çok iyi biliyoruz peki bu çifte standart değilmi ve bu sorunun Türkiye mümessilleri ne düşünüyor? Avrupa Birliği ve İnsan Hakları Türklüğe çalışmaz çalışmayacak. Kürtler her konuda Avrupa'dan yardım alıyor, Dtp Avrupanın arkasına saklanıp sözde insan hakları ve demokrasiden söz ediyor ve biz hergün yeni şehitler veriyoruz. Peki bu kardeş Kürt halkı nerede? Onların neden sesi çıkmıyor? BAŞBAKAN Erdoğan ise PKK'ya açık destek veren DTP'lilere arka çıkmaya devam ediyor. AB, terörü övmeyi bile fikir özgürlüğüne bağlarken, İspanya gereğini yerine getirdi.Bizde ise Meclis'te teröristbaşı ve PKK övülüyor kimsenin sesi çıkmıyor GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''Ankara'da PKK'ya kardeş diyenler var'' deyip defalarca uyarırken, AB'nin baskısıyla bu kişilere ve partiye hiçbir şey yapılamıyor. İspanya ise , ETA ile ilişkisi olduğu belirtilen Batasuna Partisi'nin toplantısını basarak partinin lider ve tepe yöneticilerinin tümünü gözaltına aldı. Batasuna terörü kınamaya yanaşmıyor, 'terörist'' demiyor. 22 Batasuna yöneticisinin bugün hakim karşısına çıkarılması bekleniyor. İSPANYA bunu yaparken, terör örgütü başı Öcalan'ın istekleri doğrultusunda kurulan ve Meclis'e giren DTP'lilerden başta Grup Başkanı Ahmet Türk olmak üzere tamamı ''PKK'ya ''Terör örgütü'' demediği gibi Meclis'te ''Biz birileri istiyor diye öyle bir açıklama yapmayız. PKK'ya terör örgütü demek zor'' açıklaması yapabiliyorlar. DTP´liler bunlarla da yetinmeyip Diyarbakır'ı Kale gösterip ''Savaşa hazır olduklarını'' söyleyecek kadar ileri gidiyorlar. İspanya'nın kuzeyindeki Bask bölgesinin bağımsızlığı için mücadele eden terör örgütü ETA'nın siyasi kolu olmak suçuyla 2002 yılında kapatılan yasa dışı Batasuna partisinin yöneticilerine düzenlenen operasyonda 22 kişi gözaltına alındı. Ya biz ne yapıyoruz? Kendi güvenliğimiz için Amerikan Başkanının onayını bekliyoruz. Kimdir bu Bush kimin başkanıdır bizim sınırlarımız içinde cereyan eden bu terör bizden daha çok kimi ilgilendirir bu bağımlılık bu aymazlık bu ayıp nereye kadar devam edecek. Hele Kuzey Irağa operasyon için tezkere çıksın ve asker bölgeye girsin o zaman göreceğiz dost ve müttefik ülkeleri ve Kürt kardeşlerimizin yapacaklarını.
  16. Attila İLHAN'dan kısa ama düşündürücü bir kaç söz Türkiye'nin bir hain kontenjanı var, bu nüfusun yüzde 10'udur. Türk aydını dediğimiz kişi, Batı'nın manevi ajanıdır. Eğitim, savunma ve ekonomi milli olmalıdır, olmazsa Sevr gelir. Batı diye bir şey yoktur. Bu hayali bir kavramdır. Almanya Almanya'dır,Fransa Fransa'dır.Birleşik, bütünleşmiş Batı diye bir şey yoktur. Türkiye'de basın Türk değildir. Büyük ustaya Allah'tan rahmet diliyorum. Günümüz şairleri arasında yeri apayrıdır benim için. Gerek şiirleri gerekse ulusalcı kimliği ile bana rehber olmuştur. Aydınlık düşünceleri ve yol gösteren fikirleri ile ölümsüzler kervanına katılmış bir ustadır Attila İlhan. görünmez bir mezarlıktır zaman şairler dolaşır saf saf tenhalarında şiir söyleyerek kim duysa / korkudan ölür -tahrip gücü yüksek- saatli bir bombadır patlar an gelir Attila ölür Attila öldü ama fikirleri yaşıyor an gelir herkes ölür geriye kalan hoş bir seda imiş. MUSTAFA KEMAL dağ başını efkâr almış gümüş dere durmaz ağlar gözyaşından kana kesmiş gözlerim ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar ağlar ağlar cihan ağlar mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür altmış üç ilimiz altmış üç yetim yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer her geçen seni bizden parça parça götürür mustafa'm mustafa kemal'im diz dövdüm gözlerim şavkı aktı sakarya'nın suyuna sakarya'nın suları nâmın söyleşir hemşehrim sakarya öksüz sakarya ankara'dan uçan kuşlar kemal'im der günler günü çağrışır kahrolur bulutlara karışır gök bulut yaşmak bulut uca dağlar dev boyunlu morca dağlar divan durmuş bekleşir mustafa'm mustafa kemal'im nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin şol yüzünde güneş südü sıcaklık ellerinden öperim mustafa kemal senin dalın yaprağın biz senin fidanların biz bunları yapmadık sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal elsiz ayaksız bir yeşil yılan yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal hani bir vakitler kubilay'ı kestiler çün buyurdun kesenleri astılar sen uyudun asılanlar dirildi mustafa'm mustafa kemal'im karalar kuşanmış karadeniz akmam diyor dokunmayın ağlamaktan bıkmam diyor bu gece kıyamet gecesi bu vapur bandırma vapuru yattığı yer nur olsun mustafa kemal ben ölümden korkmam diyor korkmam diyen dilleri toz oldu toprak oldu değirmen döndü dolandı yıllar oldu bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir o bize öğretmedi kazan kaldırmasını günahı vebali öğretenin boynuna erdirip oldurana ana avrat sövmesini yüreğim kırıldı kanım kurudu var git karadeniz var git başımdan mızıka çalındı düğün mü sandın bir yol koyup gideni gelir mi sandın mustafa'm mustafa kemal'im ankara'nın taşına bak tut ki baktım uzar gider efkârım çayır ağlar çimen ağlar ben ağlarım gözlerimin yaşına bak ankara kalesi'nde rasattepe'de bir akça şahan gezer dolanır yaşın yaşın mezarını aranır şu dünyanın işine bak mustafa'm mustafa kemal'im Attila İLHAN
  17. teşekkür ederim arkadaşlar
  18. Başımız sağolsun. Türkiye'de 1984 yılından beri terörle mücadelede 2006 yılının Haziran ayı sonuna kadar toplam 6 bin 404 asker teröre kurban verildi. Terörist başı Öcalan'ın yakalanmasıyla üçlü koalisyon hükümeti döneminde sessizliğe bürünen örgüt, 2005 yılında gerçekleşen 3 bin 876 terör olayında 83 Mehmetçiğin yanı sıra 4 de polisin şehit olmasına neden oldu. Ancak Silahlı Kuvvetler yüzlerce şehit vermesine rağmen terör örgütü mensuplarını zorunlu kalmadıkça öldürmek yerine onları sağ olarak yakalamayı tercih etti. Bu sebeple 22 yılda sağ olarak ele geçirilen terörist sayısı 117 bin 207 öldürülen pkklı sayısı 25 bin 5 olduğu, 883 pkklı da yaralı olarak ele geçirildi. Yine 22 yılda terörle savaş yolunda yaralanan Mehmetçik sayısı 9 bin 722, yaralı polis sayısı bin 547, 1932 geçici köy koruyucusuda yaralandı. Teröristlerin teslim olması için çıkartılan pişmanlık yasasından ise sadece 3 bin 482 terörist yararlandı.
  19. Bu adamların Türklükle bir ilişkisi olmadığı aslında o kadar aşikar. Kanlarında taşımadıkları gibi ruhlarındada Türklük bilinci yok. Ergün Poyraz Musanın çocukları isimli kitabında belgelerle birlikte çok çarpıcı açıklamalarda bulunmuş bu kitap okunmalı tabi bu kitap yüzünden adamın başına neler geldi. Başbakan Erdoğan, Ergün Poyraz’ın yazdığı “Musa’nın Çocukları, Tayyip ve Emine “adlı kitabın toplanılması için mahkemeye başvurmuştu biliyorsunuz. Kitap Erdoğan ailesinin kökeni konusunda çarpıcı bilgiler veriyordu. Bu sebeple, Ankara 19. Asliye Hukuk mahkemesinde, "kitabın toplatılması ve yayının durdurulması" için dava açtı Erdoğan. “Buyrun benimle ilgili şimdi kitaplar yazılıyor. Yahudi deniliyor, kimisi Rum diyor, kimisi Musa'nın çocuğu diyor. Arkadaşım Abdullah Bey için Musa'nın Gülü deniliyor.”( Hürriyet- 23 Mayıs 2007) Ankara 19. Asliye Hukuk, Erdoğan tarafından açılan bu davayı ret etti. Çünkü kısa bir süre önce Başbakanın danışmanı ve basın sözcüsü Akif Beki’nin de yayınlanmış böyle bir kitabı vardı. O kitapta Erdoğan’ın Musa’nın soyundan geldiği belirtiliyordu. Başbakan Erdoğan, sözcüsü Beki yazınca “Musa soyundan “olmakla gurur duyuyor da Ergün Poyraz yazınca niye mahkemeye veriyor onu anlayamadım? Burada kıstas Erdoğan’ın siyasi kariyeri boyunca bu konuda gösterdiği performans olmalıdır. Bilhassa AKP iktidarı süresince yapılan icraatların semeresini kimler görecektir? Bunun cevabı verildiğinde kendisinin “Musa’nın çocuğu” olup olmadığı netleşecektir.
  20. ben alıyorum teşekkür ederim sevgili frozen ve egzorsist kardeşim
  21. papatyaları çok sevdiğini biliyorum güzel insan.bu senin için
  22. bağnazlığın sonu yok.din adı altında yapılan ne ilk nede son aldatmaca. adam oturmuş hayalindekini yazmış din diye. bunu alıp okuyup inanıp uygulayanada ne denir onuda siz takdir edin.
  23. yaşamak için gerekli.onun dışında bir anlamı yok.
  24. çok etkileyici varlığı ile yokluğu arasında duran bir canlı temas ediyor. harikulade. Sayın Birce çok teşekkür ederim.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.