enkas tarafından postalanan herşey
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
insanların dini konuları dejenere etttikleri gibi,dejenere ettikleri başka bir alanda "bilim"dir.bilim,bir açıdan dinin ikiz kardeşidir.ve ortak noktaları şunlardır; a-)ikiside belli bir düzeni ve güzel seviyeli bir yaşam biçimini gerçekleştirmeye çalışırlar. b-)ikiside kainatta kaosun olmadığını gösterirler.çünkü bilim demek kural demektir.kural ise,düzein varlığını kabul eder.dinde de esas temel,tevhid ve birliktir. c-)ikiside yalnızca insan türüne ait,yüce ,ilahi nimelerdir. d-)ikiside insanı nefsanilikten,somuttan ,yüceliğe,soyuta çıkarmayı hedefler. İşte ortaçağda nasıl bazı devletler dini bir kısım dünyevi ,maddi meselelerde kullanmışlar,öylede materyalize olmuş ve nefsani(somut)bir yaşamdan başka bir değer tanımayan bu son asrın bilimi,insanı sonu gelmeyen yalancı lezzetlerde boğmaya çalışan,tabiat ve çevreyi katletmeye yarayan zehirli bir ışın biçimini almıştır. somut bir şekilde yapılan deneyler ve gözlemler soyut olan akılla karara bağlanır,varlığın hiçbir metre karesinde ne soyut somutsuz nede somut soyutsuz var kalabilir.ama asıl olan,manadır,ruhdur,madde ise o manaya bir elbisedir.asl olan öze bir kabuktur.ama yinede değersizde olsa maddesiz olmaz.tıpkı kabuksuz bir cevizin meyvesini koruyamayacağı gibi soyut hakikatlerde somuta bürünmeden görünmez.saygılar.. (nickinize karışmam bir hataydı,fakat sizde bilimin dine karşı olduğu görüşünü bilimselci nickiniz altında yapınca ,bende bunun bilimle değil,yine bir felsefi görüş olan determinizm ile alakası olduğunu düşündüm,yinede kişiselleştirmemek adına özür dilerim.)
-
ATEİSTLER ÖNYARGILIDIR
işte kur-an tevrat ve incili nesh ememiştir,onlara sahip çıkmış ve bir çok kez bazı konularda onları referans vermiştir.kınama ayetleri"dost edinmeyin" ayeti müminlere karşı kafirlerle işbirliği yapan yahudi geçinen münafıklar içindir.ayetin bulunduğu sure içindeki bütünlüğüne bakılırsa bunun böyle olduğu görülür.kur-an en mükemmel olarak tevratıda incilide içinde barındırır.bu kutsal kitapları gönderen HAKK ise onları koruyacak olanda odur.ve korumuştur.yahudiler ve hristiyanlar anlamıyor ve zaaflarıyla yanlış işler yapıyor olabilir.ama bunlar o kutsal kitapların yüceliğinden bir şey kaybettirmez.ki ne kadarda olsa yine bugünkü medeniyet o kitapların etkisiyle ayaktadır.yoksa mutlak bir anarşizme düşmek işten bile olmazdı.bu arada israilin %50 sinden çoğu yahudi falan değil,ateisttir.ufacıkta olsa bir ALLAH inancı o kötülüklerden men eder insanı çünkü,ve bu istatistiki bir bilgidir. bununla birlikte o kitapların bozuk olduğu yaygarası nereden çıkmıştır.bir kısım müslümanlar,rivayetçilerin tazyikiyle Abbasi döneminin ortalarından itibaren,ehl-i kitap olan semavi dinlere bağlı kişileri müşriklerle ,milhidlerle bir ve aynı terazide tuttular.bu;açıkça kur-ana aykırı bir durumdu.çünkü ehl-i kitap ahirete ,vahye ve helal -harama inanır;islam toplumu içinde yerleri vardır.müşrikler ve mülhidler ise asla böyle evrensel değerlere inanmazlar ve sistem dışındadırlar(bu konuda bakınız,maide suresi,45-48;ali imransuresi,113-115,bakara suresi,62,maide ,69) bizzat hz.peygamberin necran hristiyanları ile dostluğu vardı.haşa hazreti peygamber ayete muhalifmi davranıyordu? bakın tirmiziden pek sahih bir hadis nakledeyim; "pek yakında ilim,dünyadan alınmış olacaktır.öyle ki ondan hiçbirşey elde edemeyeceklerdir." sahabeler:"ya resulallah,Allahın kitabı aramızda iken ve biz onu çocuklarımıza öğretirken,nasıl ilim içimizden alınmış olur?" resulullah(s.a.v):"tevrat ve incil ,yahudi ve hristiyanlar içinde durduğu halde,onlara bir fayda vermediği gibi..."(tirmizi/hadis no:2653) saygılar..
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
yalnız dikatinizi çekerim burada kafirleri dost edinmekten bahseder. ve allah müminlerin kendi hayırları için böyle bir dostluktan men eder.burada ehl-i kitaptan bahsetmez ki. 2.olarak işte bu,aynı şeyi söylüyoruz,kimse demiyor ki sonuna kadar bu sosyal sınıflar devam etsin ama eğer devam ediyorsa da zekatı köprü olarak kullanmaktan daha güzel bir çare biliyor musunuz?çünkü insanları kötülükten ancak kutsal ve yüce değerler men eder.ve kimse kolay kolay eğer allah rızası ve ahiret gibi yüce değerleri göz önünde bulundurmadan elini cebine atmaz bence.tevhid sıcak ile soğuğun ılık olmak için kendilerinden feragat ettiği noktadır,kadın ile erkeğin neslin devamı için feragat ettiği nokta,siyah ile beyazın gri olma yolunda rengini feda etmesi.tevhid aslı itibariyle bütünlüktür,sonsuz için herşeyin olabildiği kadar güzel olabilmesidir.ahhh tevhidi yaşıyor olsak zaten bütün sıkıntılarımıza deva olacak ama yaşamak gerek.zaten hz.peygamberin en büyük mu'cizeside aslı itibariyle tevhiddir.denge ve istikamettir.fıtratla böyle barışık,düzenin sağlanması için böyle güzel prensipler başka nerede vardır acaba? (tartışmak için tartışan eğer ben isem,ki vaktimi böyle değersiz birşey için harcamaktan haya ederim,yazıklar olsun bana..ama bende naçizane fikirlerimi paylaşmak istiyorum)saygılar
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
eyvallah ta,ben size çok samimi soruyorum,lütfen cevap verin.bilimsel ilkeleri açıklarken başka bir tartışmamızdada "ben akılcı değil bilimsel düşünürüm"gibi saçma ötesi bir söz söylemiştiniz.peki bu bilimsel ilkelerin ne ile karara bağlandığını o sonuçların ne ile çıkarıldığını düşünüyorsunuz?deneyi deneylemi karara bağlıyor ve düşünmüyorlarmı?bence bilimselci yerine nickinizi determinist yapın.hiç olmazsa bilim yanlış kavranmamış olur.bilim dinin kardeşidir ve asla din ile çelişmez.tevrat'ın tahrif edildiğini yanlış yerlerden işitmişsiniz.kur-anda böyle bir ayet yokki,bilakis çoğu zaman kur-an onları referans verir ve tevratla amel etmeyenler fasıkların ta kendileridir der.kur-an'a en büyük kitap deme nezaketinizden ötürüde ayrıca teşekkürler.demagoji yapmasak daha iyi olur değilmi?ben size bunu kur-andan bir ayetle açıkladım.vahyin büyüğü küçüğü olmaz ama kur'an hem tevratı hemde incili içine aldığından EN MÜKEMMEL kitaptır.aslında kur-an sadece tevrat ve incili değil bütün vahy ürünlerini içine alır sayın bilimselci.sayygılar
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
kur-anın"dost edinmeyin"dediği o yahudiler,eğer biraz edebiyattan anlar ve bütünlüğü bozup parçalamazsanız "müslümanlara karşı kafirlerle işbirliği yapan yahudileri kastettiğini"anlarsınız.çünkü böyle bir dostluk o kişilerin casusluğunu göze alacak olursak ve müslümanlar arasına fitne sokacağını göz önünde bulundurursak bir enayilik olur.bu yüzden allah mü'minleri bu enayilikten men etmiştir.yoksa orda dindar ehli kitaptan bahsetmez,ayetin başına ve sonuna bakılırsa bu görülür.eğer onlardan bahsetmiş olsaydı başka bir ayette "gelin ortak bir kelimeye "lailahe illallah" demezdi.kafirler toplum düzenine ,bütün faziletlere küfürleriyle büyük bir darbe vurdukları için(başka bir zaman küfrün mahiyetini açıklarken anlatırım)onları dost edinmek zaten imkansızdır.ama sadece tebliğ edilir,din bütün güzellikleriyle anlatılır,sonra inkarı ısrar ediyorlarsa bıraklır.zaten fikir büsbütün zıt olunca hangi dostluktan bahsedilir.kabul edinki inanmayan biri; eksi kutuptadır,yapıcı değil yıkıcı düşünür,bu zaten küfrün bir karakteridir.çünkü o varlığın varlığını inkar etmiştir,niçin varlığı düşünsün varlığa dair bir endişesi olsun, keyfine göre yaşar.keyfini ilah edinir,çünkü varlıkta aciz olan bizler mutlak bir nokta-i istinada mecburuz,yani dayanak noktasına .bu eğer sonsuz bir ilah olmazsa sınırlı şeyler olacaktır haliyle,bu hakikatler bittecrübe sabittir. gelelim 2.bölüme,hegel'in diyalektik ilkesini bilirmisiniz?kainatta zıtlar vardır ve zıtların sürekli bir şekilde çarpışması,hayatın adeta motoru gibidir.her ne kadar marx gelip onu materyalistleştirdiysede bu aslı itibariyle doğru bir fikirdir,islam ise bu zıtları tevhid potasında eritip sistemde en güzel yere oturtmak ister.zıtları hepten kaldırmak diye birşey sözkonusu olamaz, ki denendi ve başarısızlıkla sonuçlandı.bu konuda daha geniş bir zamanda size inşaallah farklı açıklamalarda yapacağım .şimdilik bu kadar. saygılar
-
DARWINİZM BİLİM DEĞİLDİR!
BAK BİLİMSELCİ SİZİN BİLİMİNİZİN YENİ YENİ KESİNLEŞTİRDİĞİ BİR OLGUYU,YANİ TEKAMÜLÜ YADA EVRİMİ ALLAH TEVRATTA NASIL AÇIKLIYOR TEVRAT/TEKVİN BABI/1 VE 2/ Kur-an ise tevrat için der ki;"tevrat herşeyin bir açıklamasıdır" bu yüzden tevratta hep tafsilatlı ifadeler göze çarpar.bu tafsilatların sembol,müteşabih(allegorik)olduğunu göze alırsak altından yüce hakikatler çıkar.çünkü herşeyden önce bu kitaplar evrenseldir.bir şeyin evrensel olabilmesi için genel geçer sembol ve benzetmelere bürünmeside gerekir.temsili anlatım olmadan olmaz,hiçbirşey hakkıyla anlatılmaz.kur'an asrında henüz araplarda milyon kavramı yokken,çünkü onlar "elfü elfi"derler .buda bin demektir,henüz milyon kavramının olmadığı ibtidai zihinler eğer sonsuzluğu kavrayabilecek hale geliyorsa ve kur-anın her kelimesi sonsuzluğu anlatıyorsa bu bile başlı başına bir mucizedir. seni ontolojik açıdan psikoloji ve din adlı başlığa havale ediyorum,onu bir okuda seninle orada tartışalım.tabii tartışacak gücün varsa...
-
Dini Efsane ve Masallar
önce sana 6 gün ne demek ve 7.günde istirahat ne demek onu anlatayım sayın panteidar,sende kur-ana ve diğer kutsal kitaplara iman faziletinden mahrum kalma,aynı zamanda bu mualla hakikatleri inkar gibi bir bahtsızlığa düşme. DÜNYANIN YARADILIŞI 1.GÜN:dünyanın denizlerle kaplı olduğu ve atmosferin henüz tam teşekkül etmemesinden veya gazlarla kesif olduğundan ışığı yansıtmadığını,Allahın ruhu ile ifade edilen canlılığın sularda kımıldandığını,sonra atmosferin temizlendiğini ve oluştuğunu ,bununla gece ve gündüzün farkedildiğini tevrat anlatır.bunların hepsi ilmi gerçeklerede uygundur. 2.GÜN:atmosferin su buharı ve diğer zengin gazlarla zenginleştirildiği ve sarayın kubbesi gibi yeryüzünü zararlı ışınlardan koruduğunu görüyoruz.bu aynı zamanda kainatı bir saraygibi gösterip insanın rahat gelişmesi ve istifade etmesi için hazırlandığını ifade eden bir tasvirdir,dini bir bilgidir.bu gibi ifadelerin tebliğ ve irşadi yönü,bilimsel verileri dile getirme yönünden daha önemlidir, ve daha faydalıdır.hatta insaların çoğu bilimsel verileri bilmediğinden çoğu ifadeler zahiren onların yanlış hissiyatlarını okşuyor ve onlara bir irşad oluyor. 3.GÜN:yer ve toprağın şekillenişini ,bitki ve ağaçların gelişmesini,genetik yapılanmamnınşekillenişini anlatıyor.ve bitki ile tohumların genetik münasebetine işaret ediyor. 4.GÜN:br açıdan atmosferin tam şeffaflaştığını,dolayısıyla yıldızların ve ay ve güneşin net görünmesini haber verir. 5.GÜN:su canlılarının yaradılışı,sonra kuşların yardılışı.tafsilatlı bir şekilde anlatılır. 6.GÜN:kara canlılarının yaradılışı,çoğalması ve yeryüzünü doldurmaları.(ahh ahhh evrimcilerin kulakları çınlasın,) aslında bunun bu şekilde bir manevi anlatım yönüde vardırki oda şudur; "kainat sarayı temeller olarak ,yer ,gök,kara ,deniz,bitkiler gibi gerçekler üzerine kurulmuş;ince işlerinde,sanat yönündede maddi manevi süslerle,yıldızlar ve çiçeklerle,ışık ve karanlıkgibi desenlerle süslendirilmiştir.sonra o sarayın içine canlı hizmetkarlar ve şuurlu misafirler davet edilmiştir,zaman ve zem,ne uygun olarak önce bitkiler,sonra balıklar,sonra kuşlar,sonra memeliler,sonra insan ve en son insanın adem oluşuyla,sosyal realitelerle o kainat şereflendirilmiş ve şenlendirilmiştir." işte vahyin mu'cizesi,işte vahyin evrenselliği,kur'anın övgüsü"tevrat herşeyin bir açıklamasıdır "ayetinin yüksek i'cazı.evet evrimcilerden önce mevla teala evreni nasıl tekamül sürecinden geçirdiğini 6 gün teşbihiyle açıklıyor. gelelim 7.gün istirahat edişine ; 7.gün (dönem)stabil,sakin ve bereketili oldu.ekolojik yapılaşmada daha yeni bir süslemeye ihtiyac kalmadı.tabii gelişme bir çeşit istirahat etti.bu tabii sistem ALLAH'IN binbir ismini yansıtan güzel bir ayna olduğundan ve ALLAH bu büyük ve aynı zamanda çok güzel aynada cemalini seyrettiğinden "bu günde allah istirahat etti"diye ifade edilmiştir.yoksa haşa ALLAH'A yorgunluk arız olmaz.kur'andada bu ifadeye benzer ifadeler vardır.yani kainattaki genel evrensel sistem,Allah ismi ile ifade edilmiştir.zaten ALLAH'IN bir ismide EL-MUHİT'tir.yani o herşeyi kuşatmıştır.bir kısım yahudiler ve bazı müşrikler gibi ifadeleri"ALLAH yorgunluktan istirahat etti"şeklinde anladıklarından KUR-AN "Allah'a yorgunluk arız olmaz"deyip onların o yanlış yorumunu tashih etmiştir.yoksa kur-an tevratın bu ayetini tashih etmemiştir. şimdilik bu kadar,diğer iddialarada cevap vereceğim inşaallah,sadece bu konuda bile vahyin maddi manevi yüceliği ve kuşatıcılığı benim içimi titretti. selam ile....
-
ONTOLOJİK AÇIDAN PSİKOLOJİ VE DİN
HEYYYYYY VARLIĞI,DİNİ ANLAMAYAN ATEİST ARKADAŞLAR, LÜTFEN BU YAZIYI SAMİMİ BİR ŞEKİLDE OKUYUN.VARLIK NEDİR,DİNİN MAHİYETİ NEDİR?İLMEN,FİKREN,AKLEN ÇOK DOYURUCU BİR YAZI.sizi bekliyorum,okuyun ve eğer anlamadığğınız ve karşı çıktığınız bir bölüm olursa cevaplamaya hazır bekliyorum.gerçi makale içinde oluşacak tüm sorulara cevap veriyor bende sadece sorularınıza cevabı makale içinden veririm. NOT:tamamıyle okumadan bölük pörçük okursanız hiçbirşey anlamazsınız,okuyanlardan ricam,bilhassa ateist arkadaşlardan samimi bir şekilde sonuna kadar okuyup sırf itiraz etmek için itiraz etme hatasına düşmesinler. selam ve hürmetler.... daha okumadınız mı???????
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
sevgili lena seni anlamakta güçlük çekiyorum,neye ve kime karşı yazdığını o yazının altına cevap yazarak daha iyi anlarız sanıyorum,herkesin fikirlerine saygı duyuyorum,teist yada ateist ,yeterki samimi bir şekilde anlayalım ve çarpıtmayalım....
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
ırkçı ayrılıkçı bir kelime göster al başımı götür.iddia ediyorum hadi buyur ırkçı ayrılıkçı bir kelime göster.cumhuriyet karşıtıymış,bu yazdığım cümlelerden birinde bunları bul ve göster.cumhuriyetin nesine aykırı olduğunuda belirt. biz sizin fransızca üslubunuza alıştıkya sizde alışırsınız kürtçe ,farsça ve arapçadan ziyade adı osmanlıca olan bu deyişlere...alışırsınız çünkü bütün dünyanın okuduğu bu müstesna kitapları bir gün merak edip elinize almak zorunda kalacaksınız. saygılarımla
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
bak sana söyleyim,iyi bir dindar dinine bağlı olduğu gibi milletinede bağlıdır,milletini kanının son damlasına kadar savunur,ama ırkçılık ve bölücülük yapmaz hiçbir şekilde,yani bazılarının yaptığı gibi kürtlere yada başka bir ırktan olan ama aynı millette yaşadığımız kardeşlerimize yan gözle bakmaz işte milliyetçiliğin müsbeti budur,üstadında anlattığı budur.siz bunun nesine karşısınız.yada samimi bir şekilde soruyorum sizin milliyetçilik tarifiniz nedir?sardunyama sordum,biz vatanımızı milletimizi HAKK için severiz,siz ne için seversiniz?diye.dalga geçer gibi cevap verdi.oysa bana yüzbinkere sorulsa ,bundan bir 20 yıl sonrada sorulsa ben aynı cevabı veririm"ben vatanımı ,milletimi sonsuz kemalat sahibi rabbim için severim"ona inandıkçada seveceğim.çünkü herşey onun varlığıyla değerini buluyor,her gerçek, gerçeklerin gerçeğiyle zeminine oturuyor.yani hani HAKK derizya.işte kendimize,ailemize ,milletimize olan sevgimiz bu sevgiyle ebedişleşiyor,ve sarsılmaz bir hal alıyor.bugün moda milliyetçi takılalım,yarın başka takılırız değil yani..hakk için,ebeden ,daima..bilmem anlatabildimmi?
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
eğer başkalarının fikirlerini çarpıtmadan kendi fikirlerimizi açıklarsak daha iyi olur.ben fikri bir ayrımdan bahsedereken sen tutuyorsun insani bir ayrıma giriyorsun,bir kafir aç olsa ben ona yardım etmeyinmi diyorum,hayır zaten en büyük açlık iman açlığıdır.benim bu konuda inanamayanları doyuracak harika yazılarım oldu bu forumda.eğer gerçekten senin dediğin gibi inanmayanlara yaşama hakkı tanımayan biri olsaydım hiç yazmazdım bu forumda gider islami bir forumda yazardım,ama belki birilerine faydam olur diye burdayım,bazı insanlar vardır,zekaları o kadar geri olur ki söylemek istediğin hakikati bir türlü anlamayıp üstelikte yanlış anlar ve senin fikirlerini sana çarpıtarak sunarlar.hiç böyle kimseleri tanıdınız mı? tanımayın,tavsiye etmem. ikincisi ben dinler arasında bir ayrımda gözetmem ,onu söyleyim. bana göre incil tevrat muharref değildir.tevrattan da incildende önemli bölümler okudum,ve sembol,mecaz ,istiare mantığıyla bakınca bir muharreflikte göremedim açıkçası.ama bizim kur-anı anlamadığımız gibi yahudi ve hristiyanlarda o kitapları anlamamış olabilir ve bu yüzden yanlış işler yapanlarda vardır,kimsenin günahının bekçisi olamam.ama hakk bildiğimide söylerim,eğer incil ve tevrat muharref olsaydı kur-an ikide bir onları referans vermezdi.kur-an'ın pek çok kez kınadığı ehli kitap; kur-ana karşı kafirlerle işbirliği yapan ehli kitaptır."yahudileri dost edinmeyin"ayetinin siyak sibakına bakılırsa ,yani baş ve sonuna,bütünlüğüne bakılırsa; o yahudilerin islama karşı kafirlerle işbirliği içinde olan yahudiler olduğu anlaşılır.yoksa dindar ve masum kitap ehli kastedilmez orda.ama maalesef bugün en büyük zaafiyetimiz,ortaçağ tefsircilerini aşamayıp,kur-anı güzel bir arap edebiyatıyla inceleyemiyor olmamızdır.halbuki o sonsuz manaların ambalajı o dilin mantığında gizlidir,ta ki anlaşılsın,yoksa hurafe sanılır,ve o gözle bakılmayınca buda normaldir,şimdi hiç edebiyat bilmeyen adama tutup şahane bir eser versen onun aptallığından eserinde paha biçilmez kıymeti sukut eder.peki suç eserdemidir?hayır .bilakis onu anlamayan kilitli beyinlerdedir. ayrıca ben hergün dua ederken bütün insanlık için dua ediyorum ve çoğu zamanda inanmayan insanlar için dua ediyorum,onların o karanlıklı halini bende yaşadım biliyorum ve iman edip mutlak bir huzura kavuşmalarını benden daha çok kimse isteyemez.bu halde elimden geleni ardıma koymam,sonuna kadar bu can bu bedenden çıkıncaya kadar anladığım, tahkiki bir şekilde idrak ettiğim Hakkı anlatmaya çalışırım.var sen anlatma ,ama beni durduramazsın.selam ile..
-
Kuran neye denir? neyin adıdır?
soyut olan vahyin,o sonsuz manaların elbisesi,göründüğü yer,belki sizin deyiminizle maddeye büründüğü haldir,ama kur'an özü itibariyle madde değildir,bu çok saçma!,çünkü bir kitapta asıl olan onun sayfaları,yada içindeki kelimeler değil o kelimelerin ifade ettiği manadır.sonsuz bir ilimden gelir,küllinin cüz'ide göründüğü yerdir kur'an,güzelliğin zuhur ettiği yer,Hakkın,Adil-i mutlakın bütün esma ve sıfatıyla tezahür ettiği yerdir.aptalların çelişki zannettiği biraz aklı olanların ikliminde huzur bulduğudur kur'an.kur'an aşktır.varlığın varlığa ilan-ı aşkıdır.kur'an hiçbirşey olamamışları herşey yapandır,hiçbirşey olmamakta ısrar edenleri cehenneminde yakıp varlığa katandır kur'an.
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
milliyetçiliğin menfisini müsbetini anlayamayan arkadaşlar,buyrun,bir kerede ön yargısız okuyun. ....İşte, medeniyet-i hâzıra, felsefesiyle hayat-ı içtimâiye-i beşeriyede nokta-i istinâdı kuvvet kabul eder. Hedefi menfaat bilir. Düstur-u hayatı cidâl tanır. Cemaatlerin râbıtasını unsuriyet ve menfî milliyet bilir. Gàyesi hevesât-ı nefsâniyeyi tatmin ve hâcât-ı beşeriyeyi tezyid etmek için bâzı lehviyât’tır. Halbuki, kuvvetin şe’ni, tecavüzdür. Menfaatin şe’ni, her arzuya kâfi gelmediğinden, üstünde boğuşmaktır. Düstur-u cidâlin şe’ni, çarpışmaktır. Unsuriyetin şe’ni, başkasını yutmakla beslenmek olduğundan, tecavüzdür. İşte, şu medeniyetin şu düsturlarındandır ki, bütün mehâsiniyle beraber, beşerin yüzde ancak yirmisine bir nevi sûrî saadet verip, seksenini rahatsızlığa, sefâlete atmıştır. Ammâ hikmet-i Kur’âniye ise, nokta-i istinâdı kuvvet yerine hak’kı kabul eder. Gàyede, menfaat yerine fazîlet ve rızâ-i İlâhî’yi kabul eder. Hayatta, düstur-u cidâl yerine düstur-u teâvün’ü esas tutar. Cemaatlerin râbıtalarında, unsuriyet ve milliyet yerine râbıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî kabul eder. Gàyâtı, hevesât-ı nefsâniyenin nâmeşrû tecavüzâtına sed çekip ruhu maâliyâta teşvik ve hissiyât-ı ulviyesini tatmin etmektir ve insanı kemâlât-ı insaniyeye sevk edip insan etmektir. Hakkın şe’ni ise, ittifaktır. Fazîletin şe’ni, tesânüddür. Teâvünün şe’ni, birbirinin imdadına yetişmektir. Dinin şe’ni, uhuvvettir, incizabdır. Nefs-i emmâreyi gemlemekle bağlamak, ruhu kemâlâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe’ni, saadet-i dâreyndir. İşte, medeniyet-i hâzıra, edyân-ı sâbıka-i semâviyeden, bâhusus Kur’ân’ın irşâdâtından aldığı mehâsinle beraber, Kur’ân’a karşı, böyle hakikat nazarında mağlûp düşmüştür. Eski Said ve Yeni Said’in yazdıkları meydanda.Şahit gösteriyorum ki, ben ferman-ı katîsiyle, eski zamandan beri menfî milliyet ve unsuriyetperverliğe, Avrupa’nın bir nevî firenk illeti olduğundan, bir zehr-i katil nazarıyla bakmışım. Ve Avrupa, o firenk illetini İslam içine atmış; ta tefrika versin, parçalasın, yutmasına hazır olsun diye düşünür. O firenk illetine karşı eskiden beri tedaviye çalıştığımı, talebelerim ve bana temas edenler biliyorlar. Madem böyledir; hey efendiler! Herbir hadiseyi bahane tutup, bana sıkıntı vermeye sebep nedir acaba? Şarkta bir nefer hata etse, garbda bir nefere askerlik münasebetiyle zahmet ve ceza vermek veya İstanbul’ da bir esnafın cinayetiyle Bağdat’ta bir dükkancıyı esnaflık münasebetiyle mahkûm etmek nevinden, her hadise-i dünyeviyede bana sıkıntı vermek hangi usûl iledir? Hangi vicdan hükmeder? Hangi maslahat iktiza eder? İslam, Cahiliyetten kalma ırkçılık ve kabileciliği ortadan kaldırmıştır. [Mana îtibariyle hadîs olup, bu hususta birçok hadis vardır. Mesela, "İslam dîni kendinden önceki batıl davranış ve adetleri kökünden söküp atar." (Keşfü’l -Hafa,1:127)] Ey efendiler! Ben, herşeyden evvel Müslümanım ve Kürdistan’da dünyaya geldim. Fakat, Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sadık ve en halis kardeşlerim Türklerden çıkmış. Ve İslamiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek-i Kur’aniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak kudsî hizmetimin muktezası olduğundan, bana Kürd diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk milletine hizmet ettiğimi, hakîki ve civanmert bin Türk gençlerini işhad edebilirim. Hem, heyet-i hakimenin ellerinde bulunan otuz-kırk kitabımı, husûsan İktisat, İhtiyarlar, Hastalar Risaleleri’ni işhad ediyorum ki; Türk milletinin beşten dört kısmını teşkil eden musîbetzede, fakirler ve hastalar ve dindar müttakîler taifelerine bin Türkçü kadar hizmet eden o kitaplar, Kürdlerin ellerinde değil, belki Türk gençlerinin ellerindedirler. Heyet-i hakimenin müsaadesiyle, bizi bu belaya sokan ve hükûmetin mühim bazı erkanını iğfal eden ve milliyetperverlik perdesi altında entrikaları çeviren mülhid zalimlere derim: Ey efendiler! Benim hakkımda tesbit edilmeyen ve tesbit edilse dahi bir suç teşkil etmeyen ve suç olsa bile yalnız beni mes’ul eden bir madde yüzünden, kırktan fazla Türkün en kıymettar gençlerini ve en muhterem ihtiyarlarını, büyük bir cinayet işlemişler gibi bu belaya atmak, milliyetperverlik midir? Evet, sebebsiz böyle işkenceli tevkife düşenler içinde Türk gençlerinin medar-ı iftiharı olacak bir kısım zatlar var ki; uzaktan kıymetini hissedip, ona yalnız bir selam veya îmanî bir risale göndermemle, onu bir cani gibi çoluk ve çocukları içinden alıp bu belaya atmak milliyetçilik midir? Ben ki, sizin nazarınızda yabanî millettenim diyorum; bu mevkuf olan civanmert ve muhterem Türk gençleri ve ihtiyarları içinde öyleleri var ki, onların bir tanesini, kendi milletimden yüz adama değiştirmem. İçinde öyleleri var ki, on sene bana zulüm eden memurlara, beş seneden beri onların hatırları için, o zalimlere bedduayı bıraktım. Ve onların içinde öyleleri var ki, alî seciyelerin en halis nümûnelerini o alicenap Türk arkadaşlarda kemal-i hayret ve takdirle gördüm. Ve Türk milletinin sırr-ı tefevvukunu onlarla anladım. Ben, vicdanımla, mevcud ve çok emarelerle temin ederim ki; eğer bu masum mevkuflar adedince vücudlarım bulunsaydı veyahut onların umûmuna gelen her nevî meşakkatlerini alabilseydim, kasem ederim ki, müftehirane, o kıymettar zatlara bedel çekmek isterdim. Benim bunlara karşı bu hissim, onların kıymet-i zatiyeleri içindir; yoksa şahsıma karşı faidesi dokunması değildir. Çünkü, bir kısmını yeni görüyorum. Bir kısmı, belki o benden faide görmüş, ben ondan zarar görmüşüm. Fakat binler zarar görsem, yine onların kıymeti nazarımda tenzîl etmez. İşte, ey Türkçülük dava eden mülhid zalimler! Türk Milletinin medar-ı iftiharı olabilecek bu kadar zatları gayet adi ve ehemmiyetsiz bahaneler ile-sizin tabirinizle-benim gibi bir Kürd yüzünden perişan etmek, tezlîl etmek milliyetçilik midir? Türkçülük müdür? Vatanperverlik midir? Haydi, o insafsız vicdanınıza havale ediyorum. İşte mahkeme-i adile, onların masumiyetini anlamakla çoklarını tahliye etti. Eğer ortada bir suç varsa, o suç benimdir. Onlar, ulüvv-ü cenablarından, benim gibi garib bir ihtiyar hocaya soba yakmak, su getirmek, yemek pişirmek ve kendime mahsus bir risalemi tebyîz etmek gibi cüz’î işlerimi sırf lillah için yapmışlar ve benim hatırım için hatıra defterim hükmünde olan o iki risalemin ahirlerinde, bir hatıra olmak üzere imzalarını atmışlar. Acaba, dünyada, böyleleri böyle bahanelerle muaheze edecek bir kanun, bir usûl ve bir maslahat var mı?
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
kadın islamla alabileceği en güzel yeri almıştır.bunun ifratı kadını putlaştırmak,ilk çağlar ve anaerkil sistemlerde ki gibi.tefritide kadını mal olarak görüp,soyup soğana çevirip vitrinlerde sergilemektir,şimdi yaptığımız gibi. oysa islam kadına en güzel yeri ona kadından çok insan olarak bakmakla,insan olarak değerlendirirken erkeklerle bir kefeye koymakla yapmıştır,ama kadın olarak değerlendirirken bunu yapamazdı,zira fıtrata ters ve aykırı olurdu,su su olarak güzeldir,suya sen neden ateş gibi yakmıyorsun denilmez,kadını erkekleştirmeden fıtratına aykırı düşürmeden verebileceği en güzel yeri vermiştir islam,onu vahye muhatab kılmış,öğrenme,araştırma hakkını, özgürce seçim yapabilme hakkını vermiştir.kadın tarihte hiç bu kadar güzelleşmemiş,sistem hiçbir zaman böyle güzel yerine oturmamıştı.vesselam
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
sevgili sardunyam gel, tezini beraber çürütelim ama ne olur yağtığın hatayı fark ette ,geriye dönmeyi bil, peki hZ.Ali'yi şehid edenler aynı milletten değil miydi?onlarda araptı ,hatta soy olarak akrabalıkları bile vardı,ama diyeceksin ki;millet olma şuuruna erememişlerdi, bende diyorum ki;saltanat sevdası yüzünden asıl mü'min olma şuuruna erememişlerdi,çünkü hakiki bir mü'min peygamberin âline ve ashabına asırlar geçse bile öyle saygı ve ihtimam gösteriyor ki,bana emevilerdende bahsetmeyin ayrıca,onlar değil miydi ümmeti mahveden, uydurma hadislerle itikatları paramparça eden...aralarındaki mübarekleri hariç tutuyorum,çünkü insan ne kadarda iyi olsa,yapmak yıkmak kadar kolay olmuyor.bununla birlikte sizin o beğenmediğiniz nurcular ,bakın sizi temin ederim,vatana dışarıdan bir müdahale olsa ilk cephede herşeyi bir kenara bırakmış olarak onları görürsünüz.onlar vatanlarınıda Rabbleri için severler,tıpkı kendi yuvaları gibi emanet olarak görür ve sonuna kadar savunurlar.çünkü onları vatanlarına bağlayan şey SONSUZ BİR KEMALAT SAHİBİdir..yani onlar vatanlarını Hakk için severler,peki siz ne için seversiniz?hadi buda benim merak ettiğim bir soru olsun.siz vatanınızı niçin seversiniz?selam ile..
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
SEVGİLİ SARDUNYAM ,PANTHEAA VE POLİTİKA; Siz hepiniz aynı yolun yolcuları meşrebi bir,mesleği bir,kemalist mü'minler ( nasıl oluyorsa) size birşey demeyeceğim,çünkü milliyetçiliğin menfisini şuurumdan sileli çok oldu,böyle ibtidai ve ilkel mevzular saçma geliyor biraz ve çokta sıkıyor açıkçası.varın siz millet olmaya devam edin,ben her nevi vahdeti severim,ama yalansız,riyasız ve samimi..o dağda örgütlenenleride kimlerin örgütlediğini hangi münafıkların oyunu olduğunu da bilenler bilir..sizleri gereksiz ithamlarla üzdüysem özür dilerim,evet ben bir avamım,çünkü henüz değil anadan ,yardan, vatandan geçmeyi,henüz kendimden bile geçemedim,bu bağlamda sizlerde kendinizi sorgulayabilirsiniz.ama ilmi yönde avammıyım değilmiyim onu yazılarıma bakarak anlarlar zaten,sen kendini yorma. neyse ben söyleyeceğimi söyledim ,ben bu konularda böyle düşünüyorum arkadaş,kur'ana hakaret eden hakkı tanımayanı tanımaya ve sevmeye bir mecburiyetim yoktur herhalde,hayır yani sevmezken sever gibi mi görüneyim,riyakarane mi davranayım,bazılarının aynı şeyi din için yaptığı ve dini kendi milletinin malı olarak gördüğü gibi,hayır benden samimiyetten ve doğrluktan başka birşey çıkmaz,, HAKK için sever,HAKK için konuşur ,HAKK için susarım,inşaallah...
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Bu şeye benzer;mesela aile içinde baba ve evlatları konuşuyor,çocuk diyor ki; -baba,ben insanlık hakikatini şu an içinde bulunup yaşadığımız evden daha çok seviyorum, yada; -baba ben ailemizi,birbirimize karşı olan sevgiyi,saygıyı ve bu kutsal bağları bu taş bina olan evimizden daha değerli görüyorum,çünkü evimiz şimdi yıkılsa bile bizi birbirimize bağlayan bu kutsal bağ devam ettikçe bize daha çoook ev bulunur. babası bu çocuğa dese; -hadi ordan serseri!ev yıkılırsa açıkta kalırsın,tek sermayemiz,bizi birbirimize bağlayan tek şey bu evdir,ev yıkılır herşey biter,ne aile bağı ne kudsiyeti... şimdi sizin insanlık hakikatini bir kenara atıp,büyük insaniyet olan dinide dahada kenara iterek sadece milliyetçiliğe sığınmanız işte bu babanın yaptığına benzer, az konuşup öz konuşalım,kıvırmadan... vesselam
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
bir arkadaşım vardı.tıpkı sizin gibi "ya işte kimsenin kafir olması beni ilgilendirmez,onunda olması gerekir",falan filan,(üstelik nur talebesiydi haaa.bakın sizin gibi düşünen nur talebeleride var bu arada ,insanların hepsini bir kefeye koymaktan vazgeçin)bende evet belki sonsuzluk içinde küfür de değerlendirilir,olması gerkir çünkü herşey zıddıyla bilinir, kafir olmazsa müminin bir anlamı olmaz,demiştim.ama o sanki kafirlerin avukatı kesilmiş gibi sürekli onlarla ilgili olumlu şeyler söylemeye devam ediyordu.bir gün kendisiyle küfrün mahiyeti ile ilgili işaratül icazdan ders yaptık,ama o küfrün resmen halıkı kainatı tekzib,ve mahlukata bir iftira olduğunu anlamamakta diretiyordu.tekrar söyledim"bak kardeşim küfür bütün vazifedar,emir tahtında işleyen memur zerrata "siz serserisiniz başıboşsunuz"diye iftira etmektir dedim"ama anlamadı."ben kafirleride müminler kadar seviyorum,bu benim şefkati hemcinsiyemdir "diye tutturdu.neyse gel zaman git zaman bunun yakınlarından birine iftira edildi,hani o mahlukatı çok seven şefkatli insan vardıya ,gitti sanki yerine bir canavar geldi,aman yarabbi,nasıl yırtınıyor,nasıl beddualar ediyor,nasıl çırpınıyor görseydiniz.neyse o mesele hallolduktan sonra kendine dedimki"işte bak,masum birine yapılan iftira nasıl can yakıyor demi?işte kafirinde yaptığı budur,sen henüz kendin ve aile efradından bile geçememişken nasıl oluyorda bütün kainatı tekzib eden ve iftira eden kişleri bağışlayıp,onları müminlerle bir görüyorsun?"sizcede doğru değil mi? bak pantheaa eğer ki o seviyeye geldiysen yani ciddi ciddi candan,yardan,vatandan ,diyardan geçtiysen o zaman kafirleride hoş gör birşey demeyeceğim,mazur göreceğim,ama bunların herbirisi için ve herbirine gelecek ufacık bir zarar için afakı ayağa kaldırıpta kafirleri hoş görüp seveceksen,senin Hakk'a olan sevginden de şüphe ederim,kusura bakma. selam ile
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
pantheaa'nın söylediklerini tasdik mi ediyorum yooo hepsini değil,onun tanıdığı nuurcu tipleri bende duymuştum,tıpkı kendisi gibi cüz'i düşünen ve fikirlerden ziyade şahıslarla uğraşan talihsiz kimselerdir.oysa bediüzzaman said nursi hazretleri asla kişilerle uğraşmamış sadece onun yaptığı bazı hadis tevilleri tek bir kişiye bindirilmiştir.deccal bir şahs-ı manevidir.ve kelime anlamı ise "yanıltan" demektir.bugün camideki hoca dahi bizi sonsuzluktan sonsuz değerlerden koparıyor ve dar bir noktdada boğmaya çalışıyorsa oda o şahs-ı manevinin bir kolu olmuş sayılır.yani yanıltan,kutsal değerlerden alıkoyan herşey diyebilirim.atatürkün kur'an ile ilgili görüşlerini ayrı bir başlıkta amerikan büyükelçisinin röportajıyla belgeledim.bazıları kabul etmedi,ama amerikan büyükelçisinin atattürkü olduğundan farklı göstermesinin ardında hiçbir çıkar olacağını sanmıyorum,tabi birde röportajı kendi kendine yapmamışsa. selam ile
-
Hallac-i Mansur
paylaşımın için teşekkürler sevgili ihgg bir çok yere katılmakla birlikte maddenin yokluğu fikrine katılmıyorum,değersizdir,asıl değildir,ama yokluğun olmadığı bu alemde maddede vardır,pasiftir ,edilgendir,ama vardır.bu ne holograma terstir,nede efendimizin(S.A.V) "ömür rüyadır,kişi öldüğü zaman uyanır"manasındaki hadisine terstir.bu konuda diğer arkadaşlarda fikrini bildirirse sevinirim..taki ortak bir yerde buluşabilelim.selam ile...
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
SEVGİLİ PANTHEAA siz önce cemaati tanımışsıznız,sonra millliyetçi fikrinizle risaleleri anlamak için değil karalamak için okumuşsunuz.risale-i nur kur'andan istihrac edilmiş öyle bir madeni hakikattirki,bunu her şekilde isbat edebilirim.ayrıca ikide bir tekrar edip duruyorsun,hiçbir nur talebesi mesnevinin yada diğer büyüklerin eserlerinin karşıtı değildir,ben nur talebesi değilim ama hem risale-i nur okuyan hemde mesnevi okuyan biriyim ve tanıdığım bir çok kardeşlerimde okumuştur diye biliyorum.her asrın ihtiyacı farklıdır,mevlana celaleddin rumi hazretleri anadoluda tek başına dini ihya edip hizmet etmiş yüce bir şahsiyettir,ama her güzelliği tetikleyen bir şey vardır.nasıl bediüzzamanı asrın pozitivist materyalist fikir akımı tetiklediyse ve risaleler bu ihtiyaca binaen yazdırıldıysa,mevlanayıda o sırada anadoluyu yakıp yıkan zalim moğollar tetiklemiştir.bizzat üstadın sözüdür"ben mevlana zamanında gelseydim mesneviyi yazardım,oda bu zamanda gelseydi risale-i nur'u yazardı"burda ona karşıt olan bir düşünce var mı şimdi?bizzat teyid edip desteklemek var,sen hz.peygamberin(s.a.v)"HER YÜZ SENEDE BİR MÜCEDDİD GELECEKTİR" hadisini atlayıp unutuyorsun belki ama bugün sosyologlarcada sabittirki her yüz senede bir kurulu düzen değişime tabi tutulur,ama özde bir değişiklik değil sadece metod değişikliği,şartlarda değişim..öz,ruh.mana aynı kalmakla birlikte sadece elbisesini değiştirir,yani şeriatler asırlara göre değişir. ama sana şimdi ne anlatırsam anlatayım sabit fikirli bir şekilde anlamayacaksın,peki anlama,ama anlamıyorsun diyede delilsiz mesnetsiz karalama hakkına sahip olduğunu sanma...Kur'anın önündeki surlar yıkıldı şimdi iş neşriyatta,herkes kur'anı daha güzel anlayacak ve imanını kurtaracak,birileri çatlasada bu böyle olacak patlasada bu böyle olacak...selam ile,
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Nur Külliyatına gelince, merak etme, okumuşluğum vardır. OKUMAK VARDIIIR,OKUMAK VARDIR,BAKMAK İLE GÖRMEK ARASINDAKİ FARK GİBİ ,BAZILARIDA NURLARI OKUR AMA HİÇ BİRŞEY ANLAYAMAZ.Kİ BEN SİZİN DOĞRU DÜRÜST OKUDUĞUNUZUDA SANMIYORUM SAYIN PANTHEAA.DERSLERDEN VAKİT BULAMAMIŞSINIZDIR ikinci bir husus,siz bir müslümansınız ama amacı sadece kur'anın i'cazını göstermek olan ve bu hususta ömrünü ortaya koymuş olan müberra bir şahsiyete karşı şu söylediklerinize bir bakın.En azından risale-i nurlar sizi bu sözlerden alıkoymalıydı,inandığınız Allah ve onun yüce peygamberi adına. bak risale-i nur niye yazıldı,birileri o dönem"kur'an meallerden okunsun taki halk kur'anın ne mal olduğunu görsün"diye yaygara koparmıştı.o birilerini siz tanırsınız.daha bunun gibi kur'ana enva-i çeşit saldırılar oluyordu.risale-i nurlar sizin sandığınız gibi BEDİÜZZMAN SAİD NURSİ HAZRETLERİNİN kendini ön plana çıkarmak için yazdığı,keyfi bir şekilde oturup yazdığı bir eser değildi.çok zor şartlar altında yazıldı,aslında yazılmaya mecbur edildi.şiddetli saldırılar vardı çünkü kur'ana'a.Anladıktan sonra varlık izahını bediüzzaman gibi yapabilmiş bir şahsiyet yoktur.fakat bunun la birlikte o kendi şahsını daima arka plana atmış"said yoktur,said yoktur"diye adeta haykırmıştır.Bakalım bediüzzman kendi şahsıyla ilgili neler söyler; "....sözlerdeki hakakik ve kemalat benim değil,Kur-anındır ve kur-andan tereşşuh etmiştir.hatta onuncu söz yüzer ayatı kur'aniyeden süzülmüş bazı katarattır.sair risaleler dahi umumen öyledir. madem ben öyle biliyorum ve madem ben faniyim gideceğim,ELBETTE BAKİ OLAN BİRŞEY BENİMLE BAĞLANMAMAK GEREKTİR VE BAĞLANMAMALI.VE MADEM EHLİ DALALET VE TUĞYAN İŞLERİNE GELMEYEN BİR ESERİ,ESER SAHİBİNİ ÇÜRÜTMEKLE ÇÜRÜTMEK ADETLERİDİR.Elbette semayı kur-anın yıldızlarıyla bağlanan risaleler,benim gibi çok itirazata ve tenkidata medar olabilenve sukut edebilen çürük bir direkle bağlanmamalı...." ayrıca sizin milliyetçiliğinizde menfi bir milliyetçiliktir.acaba said-i nursi(r.a) hazretlerini sindirememenizin bir nedenide bu menfi milliyetçilik damarınızın kabarıklığından olmasın.bende türküm,hatta köküne,dibine kadar,soyumuz oğuzlara dayanır.ama türkler daima iyinin ve güzelin yanında olmasını bilmiş asil bir millettir.sizin bu yaptığınız türklüklede bağdaşmaz.Mü'min bir kürt kardeşimizle kafir bir türk arasında seçim yaparsanız siz türkü seçersiniz ama ben kürdü seçerim.çünkü ben hz.peygamberden"üstünlüğün ancak takvada olduğunu" ve "hiçbir ırkın birbirine karşı üstünlüğü olmadığını "duymuş ve imanın ne yüce bir paye ne ulvi ve asla hiçbirşeyle kıyaslanamayack değerde olduğunu bilirim. umarım bir gün sizde anlarsınız...
-
Bediüzzaman ve Nur Cemaati
Küçük İnsanlar Kişilerle, Büyük İnsanlar Fikirlerle Uğraşır" (Kim Söyledi Bilmiyom Ama Çok Severim)pantheaa senin büyüklüğünü de gördük bu yazıyla bravo..sana cevap verirdim ama bir fikir sunmamışsınki,gözünü kapatmış karalamışsın,o 4 sene içinde anlaşılan hiç risale-i nur okumamış nurcu kardeşlerinle bol bol şiir dinlemişsin.kimsenin hatası hatta cemaatin hatası dahi o mualla hakikatlere söz söyleme hakkını vermez kimseye.hadi hodri meydan varsa bir sözünüz nurlara söyleyinde görelim..said nursinin afif tertemiz nezihane yaşantısını herkes biliyor ve bütün türk halkı ona sahip çıkıyor onuda merak etme,bazı çiçekler biraz geç açar ama açtığı zaman cemalinden göz kamaştırır.sizde göreceksiniz inşaallah..
-
PAPA'YA CEVAPLAR
savaşların altında hristiyanlar var diyorsunuz,ama bugün savaş ahlakından bi haber o kimseler yahudi ********* başka birşey değildir.hakiki dindar yahudiler o kimseleri asla tasvip etmiyor.bu zulümlerin ardında dinsizler var.israilin %50 si atesit zaten,yahudi falan kalmamış ki. selamlar