Zıplanacak içerik

wherthus

Φ Üyeler
  • Katılım

  • Son Ziyaret

wherthus tarafından postalanan herşey

  1. wherthus şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Güncel Konular
    Madem başlık açılmış bizde burdan devam edelim forumda kirlilik yapmayalım Bende size resimlerini ekleyim buraya:
  2. Selam kralx Sonuçta üye gitmek istiyorsa Biz onu buraya zorla bağlayacak değiliz yani herkes özgürdür kesinlikle tınlamamak gibi bir durum söz konusu değil.Yani eğer ilgilenmeseydik bende admin de cevap yazmazdık Kolay gelsin...
  3. Kesinlikle katılıyorum sana admin
  4. wherthus şurada cevap verdi: shebnem başlık Programlama - Yazılım
    İndirdiğin dosyanın serial numarası vardır onu bulup girmen gerekir girdikten sonra program full olur
  5. Gereken yapıldı arkadaşlar herkese iyi eğlenceler
  6. Kimsenin uyuduğu yok arkadaşlar ortamı germeyelim...
  7. Arkadaşlar anti spy ware programlarından birini indirin sonra arama yapın olup olmadığını anlarsınız... kolay gelsin..
  8. wherthus şurada cevap verdi: teknikressam başlık Windows
    Java yükleyeceksin arkadaşım demekki buyur burdan indir.. İNDİR bunu yükledikten sonra hata vermemesi gerekiyor... kolay gelsin...
  9. http://www.turkish-media.com/forum/index.php?showtopic=2925 daha önce verildi...
  10. wherthus şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Öneri ve Eleştirileriniz
    Admin değiştirebilir artık onun insiyatifine kalmış kolay gelsin...
  11. Ozaman ya cd bozuk yada senin cd-romda problem var bence başka nedeni olamaz;) kolay gelsin...
  12. Crack dosyasını halletmen gerekiyor yani crack yapacaksın...
  13. Albüm listesi 1. ah 2. bebek 3. belki alışman lazım 4. geçmiş olsun 5. köprüaltı 6. melek 7. olmadı yar 8. özgürlüğün ülkesi 9. rüyanda görsen inanma 10. yanıbaşımdan 11. yürekten 12. another brick in the wall 13. bu akşam 14. en güzel günüm gecem 15. haberin yok ölüyorum 16. sayın bayan 17. sen ben 18. seni kendime sakladım
  14. wherthus şurada bir başlık gönderdi: Rock - Hard Rock - Heavy Metal
    Karakedi (2003) Sokak Kedisi Kus Nerdeysen Karpuz Baskasiyla Basbelasi Yürrü F# Lanetliler Yamuk Prenses Kedi Cüceler
  15. wherthus şurada bir başlık gönderdi: Pop - Rap
    Şahsenem'in çıkarttığı 2 kaset ve Jöntürk'le yaptığı düet. Hepsi bir arada. Toplam 28 Şarkı... 1 - Jöntürk&Şahsenem - Geceler Günlerimi Gömer 2 - Şahsenem - Annemden Uzakta 3 - Şahsenem - Aşk bu 4 - Şahsenem - Ayrılık mı Var 5 - Şahsenem - Büyü 6 - Şahsenem - Daha Dur 7 - Şahsenem - Deli Oğlan 8 - Şahsenem - Efsane Aşk 9 - Şahsenem - Enstrumantal 10 - Şahsenem - Gidiyor 11 - Şahsenem - Göz Yaşlarım Anlatır 12 - Şahsenem - Haketmedim 13 - Şahsenem - İnanıyorum 14 - Şahsenem - İstemiyorum 1. Bölüm 15 - Şahsenem - Kaşı Kara 16 - Şahsenem - Katuşa 17 - Şahsenem - Leyla Misali 18 - Şahsenem - Lezgi 19 - Şahsenem - Mecnun Tal 20 - Şahsenem - Nar Tanem 21 - Şahsenem - Ne Fayda 22 - Şahsenem - O Bu Gece Gelecek 23 - Şahsenem - Örter 24 - Şahsenem - Sensin 25 - Şahsenem - Sevda Türküsü 26 - Şahsenem - Seyyah 27 - Şahsenem - Yalnızlığım 28 - Şahsenem - Yüreğim Meskendir Aşka 2. Bölüm
  16. wherthus şurada bir başlık gönderdi: Klipler
    Tüm yabancı sanatçıların kliplerini izleyebileceğiniz bir site. Unutmayın sadece izleyebiliyorsunuz... -http://www.vh1.com- İyi izlemeler...
  17. wherthus şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Öneri ve Eleştirileriniz
    Arkadaşlar burası öneri ve eleştiri bölümü lütfen daha dikkatli olalım ve konuları ait olduğu yerlere açalım... kolay gelsin
  18. www.inndir.com adresini kullanabilirsin veya ww.downloadarsivi.com buralarda pc için gerekli programları bulabilrsin.Kolay gelsin ama ben inndir.com u tavsiye ederim
  19. wherthus şurada bir başlık gönderdi: Sağlık (Genel)
    Yapılan araştırmalara göre bira içenlerde kalın bağırsak kanseri riskinin arttığını bildirildi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü'nden Prof. Dr. İbrahim Güllü, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu'nca düzenlenen Kanser Haftası etkinlikleri çerçevesinde önceki gün Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde konferans verdi. Kanser riskleri Gırtlak kanseri vakalarından yüzde 95'inin sigara kaynaklı olduğunu ifade eden Güllü, 35 yaşında iken günde 25 veya daha fazla sigara içen bir kişinin, 75 yaşından önce akciğer kanserine yakalanma riskinde yüzde 13'lük artış yaşanacağını kaydetti. Pasif içiciliğe dikkat Güllü, sigara içmeyenlerde görülen akciğer kanseri vakalarından yüzde 17'sinin çocukluk veya gençlik dönemdeki pasif içicilik sonucunda ortaya çıktığını bildirdi. Sigara içmeyen akciğer kanserli hastalar üzerinde yapılan araştırmalarla pasif içicilik riskine dikkat çekildiğini kaydeden Güllü, sigara içmeyen hastalardan 3'te 1'inin sigara içen biriyle yaşadığını belirtti. Alkollü içkinin zararı "Eskiden alkolün bu kadar zararlı olduğunu bilmiyor, hatta 1 - 2 kadeh kırmızı şarabın kalbe iyi geldiği için içilmesini öneriyordum. Son yıllarda şarap bile önerilmesini doğru bulmuyorum" diyen Güllü, sonuçta kanser riskinde artış yaşandığını vurguladı. Alkollü içki tüketenlerde, ağız boşluğu, gırtlak, yemek borusu, karaciğer kanserine yakalanma riskinin arttığına işaret eden Güllü, alkol miktarı en az olan birayı da riskli bulduğunu kaydetti. Bira ile genellikle patates kızartması ve tuzlu kuruyemişler tüketildiğini de anımsatan Güllü, bunun kanser riskini daha da artıracağını bildirdi. Alkol ve sigara ikilisini de dikkat çeken Güllü, "İkisi birlikte alınırsa, kanserojen etki 1 kattan 5 kata çıkar, kanserojenler karaciğerde emilmeden direkt kana geçer. Yani kanserle alkol arasında direkt etkileşim var" diye konuştu. Nar suyu için Güllü, kanserden korunmak için şu öğütleri verdi: * Sigara ve alkolden uzak durun. * Güneş ışığında fazla kalmayın. * Gereksiz ilaç kullanımından kaçının. * Böcek ilacı gibi pestisitler ve kimyasal toz - dumandan uzak durun. * Soya filizi, kuru fasulye, Omega - 3 yağ asitleri, yoğurt, hakiki bal, kuşburnu, adaçayı, ıhlamur, yeşil çay, greyfurt, portakal ve nar suyu, çilek, karpuz, şeftali, kivi, ananas ve elma tüketin.
  20. Verdiğin linki Kontrol edersen iyi olur.Çünkü giriş yapılamıyor.Linkini düzeltirsen bende konuyu kapatmam saygılar...
  21. wherthus şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Öneri ve Eleştirileriniz
    Haklı olabilirsin.Ama turkish media'nın zaten chat bölümü var.Foruma chat odaları kurulabilir aslında ama buna tabiki admin karar verir... saygılar
  22. wherthus şurada bir başlık gönderdi: Cinsel Sağlık
    Kadın cinsel hormonu belli bir yaştan sonra sıfıra iniyor ve menopoz denilen bu durumda eksik hormonun yerine konması uygulamada olan bir yaklaşım. Erkekte de hormon seviyelerinde bir değişiklik söz konusu. 45-50 yaşından itibaren erkeklik hormonu olan testosteron yanında böbreküstü bezinden salgılanan aynı yapıdaki hormonlar devamlı bir düşüş gösteriyorlar, ama hiç bir zaman bu seviye, ileri yaşta bile, sıfır olmuyor. ' Andropoz ' olarak da adlandırılan bu durum, cinsel fonksiyonun gerilemesi yanında, cinsel arzu ve zihinsel fonksiyonlarda da düşmeye neden oluyor. Ayrıca yorgunluk hali ve uyku problemleri duygusal değişiklikler, iktidarsızlık, depresyon, libido(cinsel güç)azalması, osteoporoz, meni kalitesi ve kaslarda olumsuz etkiler, yine erkeklik/androjen hormonlarının eksikliği, vücut yapısı değişikliğine sebep olarak bilhassa karında 10-15 kg yağ tutulmasına yol açıyor. Ortalama yaşam süresi uzadığı için yaşlanmaya bağlı sorunların artacağı ve andropoza bağlı problemlerin artması, geliştirilen tedavi yöntemleri dikkat çekiyor. Türkiye ‘de 40 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 52'sinde cinsel performansta ve istekte azalma olduğu, ancak doktor başvurusunun azlığına bağlı bu rakamların gerçeğin oldukça altında kaldığı tahmin edilmektedir. Tüm bu bulguları özetlersek erkeklerde ilerleyen yaşa bağlı görülen fiziksel ve zihinsel değişikliklerin, androjen hormonlarının azalmasıyla birlikte bir klinik tabloya dönüşmesidir. Bu klinik tablo şu belirtileri içerir: 1. Seksüel fonksiyon ve istek azalması, özellikle sabah ereksiyonlarının kalitesinde düşme, 2. Entelektüel kapasitede azalma, konsantrasyon kaybı, yorgunluk, kızgınlık ve depresyon, 3. Kas kitlesinde ve gücünde belirgin azalma, 4. Kemik mineral yoğunluğunda azalma (osteoporoz), 5. Organ yağlanmasında artış. Andropoz terimi yaygın kullanımına rağmen çok doğru bir tanımlama değildir. Kadınlarda menopozla birlikte üreme özellikleri tamamen ve akut olarak bitmesine karşın, erkeklerde üreme kapasitesi ilerleyen yaşa rağmen devam edebilir. Bu bağlamda "yaşlanan erkeklerde androjen eksikliği 'andropoz'a göre daha doğru bir tanımdır. 39- 70 yaşları arasındaki erkeklerde, serum serbest testosteron seviyelerinin yılda yaklaşık %.1.2 oranında düştüğü gösterilmiştir. 65 yaş üstü erkeklerin yaklaşık %25-50'sinde biyo-yararlanılabilir testosteron düzeylerinde düşüş gerçekleşmekte ve androjen replasman (eksik hormonun yerine dışarıdan yapay olanı verme) tedavisi gerektirecek belirtiler ortaya çıkmaktadır. Elbette yaştan bağımsız olarak, genetik bozukluklar, şişmanlık, çeşitli hormonal dengesizlikler (büyüme hormonu, tiroid hormonları, insülin), alkol, stres ve kronik hastalıklar da kan testosteron düzeylerinde düşmeye sebep olabilmektedir. Androjenler ve etkilediği organlar Androjenler %90'ı testislerden , %10'u böbrek üstü bezlerinden salgılanan ve vücutta değişik oranlarda biyolojik etki gösteren steroid yapıda 5 hormondur. Bunlar, testosteron, dihidrotestosteron, androstenedion, DHEA ve DHEA-S'dır. Androjenlerin etkileri, daha anne karnındayken başlar ve çocuğun dış cinsel organlarının gelişmesini sağlar. Ergenlik döneminde sekonder seks karakterlerinin gelişmesini ve daha sonraki yıllarda da cinsel arzu, ereksiyon ve sperm yapımı gibi üremeye yönelik fonksiyonlarını sürdürürler. Erkek üreme sistemi ve sekonder seks karakterlerinin gelişimine olan etkileri androjenik etkiler olarak bilinir Ereksiyon(penisin sertleşmesi) mekanizmasının her basamağında rol alırlar. Özellikle gece ereksiyonlarını ve seksüel davranışları düzenler, kas, kemik, sinir sistemi, prostat, kemik iliği gibi organlarda da etki yaparak osteoporoz, ve kas gücüne olumlu etki ederler. Diğer yandan tüm yaşam boyunca bilişsel fonksiyonların gelişiminde rol oynarlar. Vücutta azot tutulumunu sağlayarak, kas ve kemik oluşumunu indüklerler(arttırırlar). Ayrıca bu hormonların kan hücrelerinin yapımı ve serum lipid düzeylerine etkileri de kanıtlanmıştır. Büyüme ve organlardaki bu etkileri ise anabolik (arttırıcı)etkiler olarak tanımlanır. Androjenlerin ereksiyondaki rolü kesin sınırlanamamıştır, günümüzde belli bir eşik değer üstündeki serum androjen düzeylerinin normal cinsel fonksiyon için yeterli olduğu varsayılmakta, ancak bu eşik değer ile ilgili çelişkili görüşler öne sürülmektedir. İnsanlarda, serum androgen düzey düşüklüğünün (hipogonadizm) hemen her zaman libido (cinsel istek)azalması ve özellikle gece ereksiyonlarının sertliğinde ve sıklığında azalma ile beraber olduğu bilinmektedir. Bu hasta grubunda, testosteron tedavisi ile bu şikâyetler düzeltilebilmektedir. Deneysel hayvan modellerinde de, androjenlerin, moleküler düzeyde ereksiyonun her aşamasında rol aldığı gösterilmiştir. Ereksiyon, penise gelen kan akımının artması, giden kan akımının ise azalması ve ******* içi basıncının artması ile gerçekleşir. . Androjenlerin ******* kan dolaşımı üzerine etkileri, gelen kan akımının artması ve giden kan akımının azalması şeklindedir. Bunu ******* düz kaslarına, tunika albugineanın (******* kılıfı) fiziksel özelliklerini ve damarlara etkisi ile sağlar. Deneysel çalışmalar, androjenlerin beyinde, hipotalamus düzeyinde hormonları uyararak ereksiyonda rol alan ajanların salgılanmasını düzenlediğini ortaya koymuştur. Ayrıca omurilikte de androgen reseptörlerinin varlığı gösterilmiştir. Androjenler ******* düzeyinde de bu organın otonom sinir sistemine , damar cidarına , ******* kılıfına , ******* içi düz kaslara ve çizgili kaslara etkilidir. Androjen reseptörlerinin uyarılması direkt olarak, ereksiyonda başlıca görev yapan azotoksit sentezine de etkilidir. Sonuç olarak, deneysel çalışmalar, androjenlerin ereksiyonun her aşamasında belirleyici rol oynadığını ortaya koymuştur. Andropozun şu anda dünyada kaç erkeğin sorunu olduğu tam olarak bilinmese de, 21. yüzyılın ilk yarısında androjen eksikliği olan erkek sayısının anlamlı bir şekilde artacağı nüfus araştırmaları sonucu tahmin edilmektedir. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Enformasyon Departmanı'nın, 75 yıllık bir periyotta dünya nüfus tahminleri ve yansımalarından elde edilmiş verileri göstermektedir. 20.yüzyılın son on yılında dünya nüfusu 1 milyar artmıştır, ve önümüzdeki 25 yıl içinde de 2 milyarlık bir artış beklenmekte ve 2025 yılında dünya üzerinde 8 milyar insanın yaşayacağı öngörülmektedir. Daha çarpıcı olarak, yaşam beklentisi, bu periyotta en az 30 yıl kadar artmıştır. Bu zaman içinde 65 yaş üstü birey sayısı 3 katına çıkarken, çocuk sayısı %35'den %20'lere düşecektir. Sonuç olarak kaba bir hesapla 2025 yılında dünya nüfusunun yaklaşık %15'inin 65 yaş üstü bireylerden ve bunlarında yaklaşık %50'sinin erkeklerden oluştuğunu göz önünde bulundurursak, bu yaşlı erkek populasyonunun %30-50'sinde de serum biyoyararlanılabilir testosteron düzeyinin düşük olacağı varsayılırsa, bu tarihte dünya yüzeyinde androjen replasman tedavisi ihtiyacı duyabilecek 180-300 milyon erkek olacaktır. Tedavi olanakları teknolojik gelişmelerle birlikte artmış olup: Androjen düşüklüğünün medikal tedavisinin amaçları seksüel fonksiyonların yerine konması, libido restorasyonu ve bireylerde iyi olma hâlinin teminidir. Seksüel fonksiyonlardaki etkilerinin yanı sıra, eşit derecede önemli olarak androjen replasman tedavisi gelişmiş osteoporozun ilerlemesini engeller, kas gücünü restore eder ve mental kapasiteyi arttırır. Testosteron tedavisi fizyolojik serum testosteron düzeylerinin kanda sağlanmasını, ayrıca testosteronun metabolizma ürünleri olan DHT ve östradiolün de optimize edilmesini içerir. Günümüzde kullanılan formları, ağızdan alınan tabletler, kas içi enjeksiyonlar ve skrotal (Testis derisi)ya da nonskrotal deriye yapıştırılan yamalardır . Bu yöntemlerin hepsinin ayrı avantajları ve dezavantajları bulunmasına rağmen, deriye yapıştırılarak kullanılan patch'ler günlük testosteron salınım ritmini taklit ederek fizyolojik ve etkili bir iyileşme sağlarlar. Dünyamız hızla yaşlanan insanlığa ev sahipliği yapıyor Hızla yaşlanan insanlıkla birlikte ileri yaşlarda görülen sağlık sorunlarının da artması kaçınılmazdır. Andropoz da bunlardan biri olmakla birlikte tanısı ve tedavisi oldukça kolay ve zahmetsiz bir yaşlılık sorunudur. Sonuç olarak, Birleşmiş Milletlerin verilerine dayanarak, 2025 yılında 180-300 milyon erkeğin , androgen replasman (Eksik hormonu yerine koyma)tedavisine gereksinim duyacağı tahmin edilmektedir. Ahmet F. Yüksel , Dr. Barbaros Yurdaışık
  23. wherthus şurada bir başlık gönderdi: Cinsel Sağlık
    İnsan cinselliğini tüm canlıların cinsel yaşamından farklı kılan en önemli özellik, kadın ve erkeklerin cinsel birleşmede bulunmak için kızgınlık devresi ve benzeri herhangi bir biyolojik kısıtlamaya ya da gerekliliğe bağlı olmayışlarıdır. Bununla birlikte günümüzde bir takım pratik ve akılcı etmenler, çağdaş uygar insanın cinsel yaşamı üzerinde etkili olmaktadır. Başta, kişinin ahlaka aykırı davranışlarla ilgili yasaları çiğnememeye özen göstermesi gerekir. Herkese açık alanlarda ya da başkalarının gözü önünde sayılan plaj, bahçe, teras gibi yerlerde cinsel birleşmede bulunulamaz. Otomobil içinde cinsel birleşme de aynı biçimde yasalara aykırıdır. Özellikle ülkemizde ve daha doğuda bulunan ülkelerde böyle davranışlar, Batı'da olduğundan çok daha az hoşgörüyle karşılanır. Batı dünyasının pek çok yerinde gençlerin olur olmaz yerlerde açıkça seviştikleri, hatta bunu cinsel birleşmeye kadar vardırdıkları gerçektir. Yine de bu gibi davranışların kişilerin özel seçiminden kaynaklanmadığı, bunun özellikle yersizlik sorununun bir sonucu olduğu bilinmektedir. Kişiler özel yaşamları için kendilerine ait bir dört duvara sahip olamadıkları zaman, meraklı gözlere yakalanma riskine girebilmektedir. Yoksa sapıklığa varan teşhircilik meraklılarının dışında hiç kimse cinsel birleşmede bulunurken kalabalık içinde olmak istemez. Yaklaşık tüm insan topluluklarında kadın ve erkekler cinsel birleşmelerini yalnız olabildikleri bir yerde ve meraklı gözlerden uzakta yapmak isterler. Bu kuralın dışında kalan bazı örnekler vardır. Eski Yunanlıların tanrı Dionysos adına düzenledikleri bereket törenlerinde kalabalık içinde cinsel birleşmede bulundukları bilinmektedir: Şenlik, kutlama gibi olayların dışında günlük yaşam alışkanlığı içinde başkalarının önünde cinsel birleşmede bulunanlara daha ender olarak rastlanır. Kaptan Cook, Tahiti'de insanların herkesin gözü önünde ortalıkta cinsel birleşmede bulunduklarını bildirmişti. Samoa adasının Fransız kaşifi La Perouse da aynı durumu gözlemişti. Yunan tarihçileri Xenofon ile Didero, Karadeniz kıyılarında yaşayan Moşni adında bir toplumda erkeklerle kadınların herkesin önünde birleştiklerini anlatmışlardır. Buna benzer bir uygulamanın günümüzde de süregeldiği tek toplum, Formoza'da Filipinler yakınındaki Yap adasında yaşayan yerlilerdir. Yap yerlileri, başkalarının gözü önünde cinsel birleşmede bulunulmasını çok doğal karşılarlar, fakat çocukların bu olaya tanık olmasından hoşlanmazlar. Günümüzde, Batı toplumlarında bireyler cinsel birleşmeyi kendi özel konutlarında, yatak odalarında gerçekleştirirler. Bunun birinci nedeni, yasaları çiğneme kaygısıdır. İkinci nedeniyse doğal bir içgüdüyle kötü hava koşullarından korunma isteğidir. Oysa açık havada, kendilerini doğayla iç içe ve onun bir parçası hissederek sevişmekten büyük haz duyabilen kişiler de vardır. Bu gibi koşullarda cinsel birleşme, kişiyi ilkel doğa insanıyla özdeşleştirebilir. Özellikle Batı toplumlarında tüm yaşamları üretimin belirlediği koşullarla sınırlanan, dolayısıyla doğal dürtüleri mekanikleşen insan için doğada ve açık havada yaşanan cinsel birleşme çok büyük bir özgürlük duygusu kaynağı olabilir. Aynı zamanda yabancı gözler tarafından keşfedilme korkusu, açık yerlerde yapılan cinsel birleşmelere büyük heyecan katabilir. Son yıllarda Batı'da erotik film dalgasını başlatan "Emmanuelle" in uçakta ve benzeri yerlerde sevişme sahnelerine yer veren bir film olması, büyük ölçüde tutulmasında kuşkusuz etkili olmuştur. Taşıtlarda cinsel birleşmede bulunmak, yine yasalara karşı bir davranış olmakla birlikte hareket halindeki bir araçta sevişmeyi çok heyecan verici bulanların sayısı az değildir. Tren, posta arabası, otomobil ya da deniz üzerinde teknede birleşmede bulunmak, Avrupa edebiyatında sık sık yer alan erotik bir olgudur. Bu gibi örnekler içeren klasik romanlardan biri, Flapbert'in ünlü Madam Bovary'sidir. Burada Emma Bovary, sevgilisi Leon ile pencereleri örtülü bir at arabasında Rouen kentinde bir öğleden sonra boyunca dolaşarak sevişirken ilk kez doyuma ulaşır. Hareket halindeki araçta ritmik uyarımların cinsel heyecanı artırdığı düşünülebilir. Uzun bir tren ya da otobüs yolculuğunda koltukları kalçalar üzerinde etki yapan ritmik uyarımlar kişiyi kolaylıkla cinsel haza yöneltebilmektedir. İlkel insan için kulübe, cinsel yaşam açısından göreli bir gizliliğe sahip olunan yerdir. Burası en azından başka yetişkinlerin gözlerinden uzaktır. Fakat çoğu kez çocukların varlığı, kulübede de kaçınılmazdır. Bu, gerek Anadolu köylüsünün gerek bir çok yerdeki işçi sınıfı ailesinin sürekli olarak karşı karşıya kaldığı bir sorundur. .Bu gibi koşullar altında yaşanan yerlerde iklim elverişli olduğu sürece cinsel birleşmenin ormanda, tarlada, çalılık arkasında ve benzeri açık hava yerlerde yapılması doğaldır. Güney Anadolu'nun bazı yerlerinde aileler aşırı sıcaklardan geceleri damda uyuduklarından, cinsel birleşmede bulunulan yer burasıdır. Benzeri bir örnek Doğu Bolivya'da çok eşlilik uygulaması içinde yaşayan Siriona yerlilerinin durumudur. Holmberg adında bir Batılı gezginin anlattıklarına göre burada evlerde olduğundan çok daha fazla cinsel birleşme, çalılıkta yapılmaktadır. Bunun baş nedeni, yaklaşık yüzelli metrekare büyüklüğündeki kulübelerde elli kadar hamağın yan yana asılı olmasındadır. Anne-babaların yanısıra kayınvalide, kayınpederlerin yan yana olmaları, küçük çocukların anne babalarının hamağını paylaşıyor olmaları, kulübe içinde herhangi bir şekilde gizliliğin bulunamaması sonucunu vermektedir. Bu koşullardan kurtulmak için tek olanak, ormanın derinliklerinde sakin bir köşe aramaktır. Öte yandan, Güneybatı Amerika'da yaşayan Hopi kızılderililerinde olduğu gibi kulübe gizlilik için yeterliyse, bu kez cinsel birleşmenin ev içinde yer alması zorunlu bir kural olarak düşünülmeye başlanabiliyor. Kayaların içine oyulmuş ve kurutulmuş çamurla odalara ayrılmış konutlara sahip olan Hopi'ler başka yerlilere göre orta sınıf denilebilecek koşullar içindedirler. Cinsel birleşme için tek mekan olarak ev içini düşünmeleri, bu konuda ne ölçüde pratik kaygılardan yola çıkılarak karar verildiğini göstermektedir. Bu tür kaygıların dışında başka etmenler de yer seçimini etkileyebilmektedir. Orta Hindistan'da yaşayan Gondlar'ın inanışlarına göre Varlık Tanrıçası evin içinde yaşar ve eğer cinsel birleşmeye tanık olursa çok öfkelenebilir. Onun korkusundan bu insanlar evlerinin dışında cinsel birleşmede bulunurlar. Kaliforniya'daki bir kızılderili topluluğunda da buna benzer bir inanışa rastlanmıştır. Yurok kızılderilileri, evde sevişmenin kendilerini yaşamda servet sahibi olmaktan alıkoyacağına inanmışlardır. Faydacı ya da dinsel gerekçeler dışında estetik kaygıların da bazan cinsel birleşme için yer seçiminde rol oynadığı görülür. Örneğin Polinezya'da, Yeni Gine'de sevişmek için ormanın güzel bir köşesini ya da kumsalda bir yer seçen yerliler görülmüştür. Fakat çoğu toplumlarda çevrenin güzel olmasına özen göstermek, evli çiftler arasında tipik olarak görülen bir davranış değildir. Bu gibi estetik kaygıların daha çok henüz evlenmemiş sevgililer için söz konusu olduğu izlenmiştir.
  24. Bu soruya cevap verebilmek için önce kısa bir şekilde erken boşalmaya yol açan veya zemin hazırlayan etmenlere bir göz atmakta yarar görüyorum. Erkeğin boşalmasını hızlandıracak çeşitli etmenler söz konusudur. Ne kadar genç olursa, o derecede erken boşalması beklenir. Yine heyecan düzeyine bağlı olarak ve bununla ilişkili bir şekilde eşinin daha istekli, uyarıcı olması ve heyecan uyandırması ile boşalma süresi kısalır. Önceki boşalmadan sonra aradan geçen süre uzunsa, erkeğin boşalmasını kontrol etmesi zorlaşır ve daha çabuk orgazma ulaşır. Birleşme esnasındaki gidip gelmeler hızlandıkça boşalma ihtimali de artar. Kaygılı, sinirli ruh hali erken boşalma nedenleri arasındadır. Sonuçta yeni evlenmiş, uzun süredir veya hiç cinsel ilişkide bulunmamış, genç, cinsel heyecanı yüksek, istekli bir adam, biraz heyecanlı, biraz tedirgin bir şekilde hızlı bir cinsel birleşmeye meylederse erken boşalma riski altındadır. Evliliklerin çoğunda böyle anlar olması hiç de şaşırtıcı olmamalıdır. Peki karşılıklı memnuniyet içinde bir cinsel hayat sürdürürken birden ortaya çıkan erken boşalma sorunu neden oluyor? Cinsel ilişkide rol alan tüm fizyolojik olayların zihinsel fonksiyonların ve duyguların kontrolü altında olduğunu unutmamak gerekir. İnsan cinsel işlevi yerine getiren bir robot değildir ki, programlandığı şekilde devam etsin. Her şey normal seyrinde giderken bir akşam eve günün stresinden bunalmış, yorgun ve sıkıntılı bir halde gelmiş bir erkek düşünün. Eşiyle cinsel ilişki içine girdiği zaman dahi bir yığın sorun zihnini kurcalamaya devam ediyor. Kısa süren bir sevişme erken boşalma ile sonlanıyor. Daha sonraki gecelerden birinde eşiyle tekrar yatağa girdiğinde aynı stresi yaşamıyor, ama bu sefer acaba yine başarısız mı olacağım, boşalmamı kontrol edebilecek miyim? gibi sorular aklına geliyor. Bu kaygı söz konusu şahsın öncekinden daha erken boşalmasına yol açacaktır. Böylece bir kısır döngü içine girer: başarısızlık korkusunu takip eden performans anksiyetesi ve onun sonucunda yine başarısızlık olan bir kısır döngü. Tedavi Girişimleri Boşalmayı geciktirmek amacı ile çeşitli ilaçlar denenmiştir. Lokal uyuşturucu kremler veya spreyler bunların başında gelmektedir. Ancak sadece penisin üzerindeki sinir uçlarını uyuşturmak fazla yarar sağlamaz. Ereksiyon ve ejekülasyonun tüm otonom sinir sistemini ilgilendirdiğini unutmayalım. Esas büyük cinsel organın iki bacak arasında değil, iki kulak arasında olduğunu söyleyenlerin iddiasını hafife almamak gerekir. Ayrıca bu tür ilaçlar, lokal uyuşturucu etkisi ile boşalmayı geciktirmekten çok penisin duyarlığını azalttığı için, temastan duyulan cinsel zevki azaltmaktadır. Bu lokal uyuşturucu maddeler cinsel birleşme esnasında vajen duvarından emilerek bu dokuların hassasiyetini azalttıklarından, kadının orgazm olmasında gecikmeye yol açmakta ve sorunu adeta pekiştirmektedir. Bu yüzden bu tür sprey ve kremler tıbbi pratikte çok yaygın kullanım alanı bulmamaktadır. Son zamanlarda depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların yan etki olarak boşalmayı geciktirdiği fark edilmiş ve bu ilaçlar tedavide kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilaçlardan hastalar yarar görmektedir. Ancak boşalma kontrolunda sırf ilaca dayalı bir tedavi yararlı olsa da, ömür boyu ilaç kullanmanın zorluğu nedeniyle cazip görülmemektedir. Aslında boşalmayı kontrol edebilme bir öğrenme sorunudur. Hastanın bu öğrenimine yardımcı olmak amacıyla ilaçla tedavi edilmesi, veya daha doğru bir ifade ile, tedaviye ilaç eklenmesi doğru bir yaklaşımdır. Yani esas olan, erkeğin kendini ve eşini memnun edecek şekilde boşalmasını kontrol edebilmeyi öğrenmesidir. Prezervatif kullanılmasının boşalmayı geciktirmede yararlı olduğunu ifade edenler vardır. Doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmıyorsa, sırf boşalma kontrolü için prezervatif kullanılması çok cazip gelmemektedir. Asıl problem, erken boşalmanın bir hastalık olarak kabul edilmesindedir. Erken boşalma tanısına yol açan boşalma zamanı ile ilgili erken ve geç kavramları göreceli olduğuna göre, erkeğin orgazm olarak boşalabilmesi, ister geç kabul edilsin ister erken, cinsel işlevin doğal olduğunu gösterir. Genç ve yeni evli olanlar başta olmak üzere erkeklerde çok sık görülen erken boşalma yakınması, yanlış bir şekilde, cinsel işlev bozukluğu olarak kabul görmektedir. Bu yaklaşım doğal bir olayı bir hastalığa dönüştürmektedir. Olay bir bozukluk, bir hastalık kabul edilince, bu yakınmayla doktora başvuran erkekler, verilecek bir ilaçla tedavi edilecekleri beklentisi içine girerler. Her erkeğin aynı duyarlıkta olmadığı, aynı cinsel tepkiyi vermediği bir gerçektir. Yukarıda belirtildiği gibi, fazla cinsel heyecan duyan ve psikolojik anksiyete içindeki erkekler daha erken boşalır. Öyleyse, boşalmayı kontrol etmek öğrenimi içinde öncelikle cinsel heyecanı yatıştırma ve sakinleşmek gelir. Hem zihnen hem bedenen gevşemek, sakinleşmek önemli oranda yardımcıdır. Sık cinsel birleşmede bulunmak boşalma aralarını ve dolayısı ile duyarlılığı azaltacaktır. Cinsel birleşme anında erkeğin pozisyonunun boşalma üzerine etkisi vardır. Bu yüzden bazı pozisyonlarda boşalma daha hızlı olmaktadır. Erkeğin üstte olduğu klasik cinsel birleşme pozisyonu (misyoner pozisyonu) boşalmanın geciktirilmesi için elverişli bir pozisyon değildir. Daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği ve efor harcamadığı bir pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir. Tedavi için önerilen en basit yöntem, sevişme esnasında erkeğin boşalma anına yaklaştığını hissettiği zaman, penisin ucunu (glans) iki parmağı arasında sıkarak vücuttaki cinsel heyecanın azalmasını bir süre beklemesi ve yeteri kadar gevşedikten sonra tekrar sevişmeye başlamasıdır. Bu yöntem uygulanırken bekleme anında derin derin nefes alınmasının da yararı olmaktadır. Bu amaçla telkin edilen egzersizlerin başında ‘başla-dur’ (start-stop) metodu gelmektedir. Bu metodda erkek kendi durumunu, beden fonksiyonunu gözleyip, dönülmez yola giriş anını iyi belirlemeli ve bu ana odaklanmalıdır. Kendi iç değişikliklerini iyi tanıması ve vücudunun kontroldan çıkarak üstünden atlayıp orgazma ulaşacağı eşiğe yaklaşmakta olduğunu fark etmelidir. Bunun için gevşemek ve kendi bedenine konsantre olmak gerekir. Eşinin cinsel tepkilerini, kendine karşılık verişini düşünmeden, adete kendini bedenine hapsedip, cinsel uyarılarla kendinin çözülüşünü seyretmelidir. Bu şekilde boşalma olmadan önce sevişmeyi, cinsel uyarılmayı durdurur. Zirveye varıp hızlı bir inişe geçmek üzere dağın dik yamacından gittikçe yükselirken, tam zirve öncesi yeniden geriye doğru kayarcasına orgazmdan uzaklaşır. Biraz durup geri kayışını iyice gördükten sonra yeniden sevişmeye, uyarılmaya başlar. Her sevişmede bu şekilde dört, beş denemeden sonra boşalacak şekilde kendini gevşek bırakır. Uyumlu bir eşin yardımıyla uygulanan başla-dur tekniği iyi sonuç vermektedir. Bu yöntemlerle sonuç alınamazsa, bir terapistin kontrolunda eşlerin birlikte yerine getirebileceği uygulamalar vardır. Bu uygulamalar eşlere tarif edilerek ‘ev ödevi’ şeklinde yapmaları istenir. Öncelikle cinsel birleşme yasaklanıp erkeğin boşalma refleksini kontrol etmeyi öğrenmesini sağlayacak egzersizler yaptırılır. Herhangi bir kaydırıcı kullanmaksızın kuru olarak eşinin elle penisi uyarması istenir. Birkaç denemeden sonra bu uyarmada kaydırıcı kremler kullanılması önerilir; ancak uyarı yine elle yapılır. Tüm bu uyarılarda yukarıda anlatıldığı şekilde dönüşümsüz orgazm eşiğine varmadan uyarı kesilip duyarlığın azalması beklenir. Burada erkek yeteri kadar sakinleştiğini eşine belirterek yeniden uyarıya başlamasını sağlar. Dolayısı ile bu egzersizlerde ne zaman başlanacağı ve ne zaman durulacağını bilmek için eşlerin iyi iletişim içinde olmaları gerekir. Görüldüğü gibi bu egzersizler esnasında cinsel ilişkiye devam edilmekte ama cinsel birleşme (duhul) yasaklanmaktadır. Eşler cinsel ilişkilerini cinsel birleşmeye hedefli bir eylem olarak ele almaktan uzak duracaklardır. Erkek dönüşümsüz ana yaklaştığını iyi fark etmeyi öğrenip, heyecanını daha iyi kontrol altına aldığı ve gevşemeyi öğrendiği zaman ikinci basmak ödeve geçilir. Hareketsiz ve tamamen gevşemiş bir şekilde sırt üstü yatar vaziyette iken eşi eliyle bir iki kez başla-dur egzersizini uyguladıktan sonra, kadın üste çıkar ve oturur vaziyette penisin vajen içine girişi sağlanır. Bu esnada eşlerin her ikisi de heyecana kapılarak hareket etmekten kaçınırlar. Bu sükunet erkeğin kendisini tamamen gevşemiş ve boşalmanın kontrol altında olduğunu hissetmesine kadar devam eder. Sonra kadın, erkeğin orgazma giden seyahatte bulunduğu yeri kontrol ederek vücut hareketleri ile uyarmaya başlar. Bu esnada erkek sakin olmalı ve kendi durumu ve bulunduğu düzeyle ilgili olarak gerekirse kadını yönlendirmelidir. Kalçalarından eli ile tutarak kadının hareketlerini kolaylıkla kontrol edebilir. Bu tür egzersizler yardımı ile öğrenme haftalarca sürebilmektedir. Bu konuda eşlerin istekli ve sabırlı olmaları gerekir. Erken boşalma yakınmasıyla doktorunuza başvurduğunuzda, bu egzersizlerle ilgili çok daha detaylı ve kapsamlı bilgiler edineceğinizi umarız. Bu egzersizler sonucunda boşalmada yeteri kadar geciktirme sağlanınca, ‘iyileştim’ ön yargısı ile hareket etmek doğru değildir. Israrla vurguladığımız gibi erken boşalma bir hastalık olmadığına göre, boşalmanın geciktirilmesi, bir hastalıktan kurtuluş değildir. Böyle bir yargı, ardından gelen cinsel ilişkilerde öğrenilenlerin ihmal edilmesiyle heyecanın artmasına ve sorunun tekrarlamasına yol açabilir. Aslında en doğru olanı, erkeklerin boşalma kontrolü sağlamayı öğrenmesi ve bu tecrübelerini her cinsel ilişkide kullanmaya çalışmasıdır. (Cinsel Sorunlar ve Çözüm Yolları, H. Kara, S. Aydın, SEN Yayınları 2002 adlı kitaptan özetlenmiştir)
  25. Hakkında en fazla spekülasyon yapılan, söz edilen, mitolojide, sanat ve edebiyatta, doğru ya da yanlış, çok çeşitli anlatımlara konu olmuş olan bir organdır *******. Aşk, bereket, güç ve iktidar gibi bir çok kavramın sembolü olmuştur. Penisin başlıca idrarın dışarı atılması ve meninin boşaltımı gibi görevler vardır. Ancak esas önemi ve tarih boyunca kendinden çokça söz ettirmesi, hem erkekte, hem de eşinde cinsel tatmini sağlaması ve orgazmın odak noktası olmasıdır. Boy, kilo ve vücudun diğer organlarında olduğu gibi, hatta onlardan daha fazla cinsel organların kişiye özgü olması söz konusudur. Yani cinsel organlar oldukça farklı şekil ve büyüklükte karşımıza çıkar. Normal kabul edilebilecek, yerleşmiş bir büyüklük ölçüsü mevcut değildir. Kadın cinsel organları dışarıdan bütünü ile görünür olmadığı için, cinsel organının, örneğin vajenin büyük veya küçük olmasından şikayetçi olan kadına pek rastlanmaz. Dış cinsel organlar da, kadınlarda genellikle kıyaslama ve rahatsızlık konusu edilmez. Halbuki erkeklerde cinsel organın boyutları sıklıkla şikayet konusudur. Penisinin küçük olduğu gerekçesi ile doktora baş vuran erkek sayısı az değildir. Cinsel organların esas işlevi, karşı cinsini, yani eşini tatmin etmesidir. Eşinin penisinin küçük olmasından memnun olmayan bir kadına rastlamak zordur. Cinsel birleşme esnasında kadının haz aldığı noktalar, klitoris ve vajenin daha çok dışa yakın kısmıdır. Dolayısı ile ******* boyunun kadını tatmin etmede hiçbir rolü yoktur. Eşine haz veren, erkeğin penisinin büyüklüğü değil, sevişmedeki duyarlığı, sabrı ve becerisidir. Bazen göğüslerinin küçük olmasını dert edinen kadınlara rastlanmaktadır. Erkeğin de, kadının da hakkında tereddütler taşıyabildiği, kaygı duyabildiği organları yukarıdan baktığında görebildiği kısımlardır. Görüldüğü gibi erkek ve kadınların cinsel organları ile ilgili kaygıları kendi gözlemlerine dayanır. Başkaları ile kıyaslamak, özellikle iletişimin sınır tanımaz olduğu günümüzde, medyada sergilenen istisnai görüntülerden etkilenmek gibi handikaplar olmaktadır. Önemli olan kişinin cinsel organlarını gereksiz takıntılarla yorumlaması değil, kendi görünümünü kabullenmesi ve ondan memnun olmasıdır. Aksi durum, kaşı-gözü yerinde olan bir kimsenin kendini çirkin bulmasından farklı değildir. Asıl olanın cinsel organın şekli ve boyutu değil, işlevi olduğu unutulmamalıdır.

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.