figgaro tarafından postalanan herşey
-
..vahh....vahh..!
Lakin seni görende anti çıldırık zannedicek..zeka gerisi.
-
..vahh....vahh..!
yorgunum..her ne kadarda Heraklitos "dünyayı değil kendini yen." desede..Allahımm gülüyorum şu an..çıldırıyorum..klavyeyide parçalayabilirim..aşağıya iniyorum ben..sokağaaa .. bayılana kadarda koşmalıyıımm.. ayıktığımda bir klavye alırım artık.
-
made in figgaro
Zırt.. Pırt.. Cırt.. ayyuka çıktığında heyecanımız.. kucağımızda popcornumuzla ateşliysede karedeki, inat ya sarışına değiştirmesene filmi yaa, zırt. tıkır mıkır yağarken yağmur.. arada uğuldaşanda rüzgarla.. dahada sarılırken ben yorgana.. hafiften bırakmasana yaa, pırt. çaylarımız gelmişken demli.. anlatırken bir dost sitemini unutmuşkende çayların şekerini girmesene araya yaa, cırt. fgr.
-
Davos - Erdoğan - Peres
Davos için son sözü söylemek daha erken. Davos'ta olanların sonuçlarını zaman gösterecektir..Lakin Irak tada çok çocuk ve sivil ölmüştü, Lübnan'da da
-
figgaroca
Sessizliğin içinde bile bir ses vardır... Konfuçyusun muydu? Budha nın mı? bir uzak doğu felsefesiyle alakalı sözdü sanırım..güzel söz.. sende güzelsin birce..etkinliklerinde öyle.. bu topiği unutmuştum neredeyse, aklıma getirdin yinee..bir tanede buraya sen, gezip gördüğün bi yeri yazsana..yazarsan sevinirim..
-
..vahh....vahh..!
Nedir ki ? yanılgıların en tehlikelisi sonu gelmez belkilerin vasat nefeslerin..dırdırımsı dünyanın sonsuzca döngüsü..aldım verdim geldin gittin..bee yettin. hadi gazzede ağlayalım..afrikada coşalım avucumuzda götürdüğümüz bir avuş suyla..kutuplara klima takalım buzlar çözülmesin diyee..yanalım..yaratalım..dur diyelim hadi bi adama sol gözünüde morartmadan karısının..satma diyelim dünya nimetlerine kanmış bir kadınada elindeki son körpecik kızını..heheytt yarınlar güzel olacak..bir tablomudur da yaşam renklerle süslenip allayıp güzelleştirelim..doğa dünya tabiat zaten güzel..çirkini içimizde..düşüncelerimizde taşlayalım.. hadiii.. hıı ne dedin..taşın mı bitti.. Yalnız Haykırışan kargalar Darmadağın uçuşuyor kente doğru. Neredeyse yağacak kar Yeri yurdu olana ne mutlu! Donmuş kalakaldın, Hanidir gözlerin arkada! Boşuna kaçışın, ey çılgın, Kıştan uzaklara! Dilsiz ve soğuktur binlerce çöle Açılan bir kapıdır dünya! İnsan senin yitirdiğini yitirse Bir yerlerde duramaz bir daha! Sen şimdi solgun, sarı Kış gurbetlerine lânetli, Hep soğuk gök katlarını Arayan bir duman gibi. Uç git, kuş, söyle ezgini Issız çöl kuşlarının sesiyle! Göm, gizle, ey çılgın, kanayan kalbini Buzların, alayların içine! Haykırışan kargalar Uçuşuyor kentten yana, dağınık; Neredeyse yağacak kar Yeri yurdu olmayana çok yazık! F. Nietzsche (çev. Behçet Necatigil)
-
Bir fincan kahvenin hikayesi
keçiler efendim, keçiler..kahvenin sırrını keçiler açığa çıkartmış..en azından benim bildiğim hikaye bu. Brezilyada bir çoban vakti zamanında keçilerini alıp otlatmaya götürürmüş.götürdüğü bi yer varmışki keçiler ne zaman orada otlasa çıldırık hareketler yapıp..deli gibi sağa sola hoplarlarmış..adam şaşkınca duruma bakınırmiş..keçilerin o otladığı yerde siyah siyah taneleri olan bi bitki varmış..çoban ne olduğunu bilmezmiş..ama keçiler o bitki ve tohumundan yedimi çıldırırmış..tutabilene aşk olsun gibilerden..çoban merak edip tohumları oda biriki tanesini yemiş..biraz acımsı olunca suyla haşlayıp içmiş falan..çobanda bir gevşeme..kalp atışlarında hızlılık..derken müptelası olmuş..ve oradanda dünyaya yayılmış..işte keçilerin yediği o siyah tanecikler kahve tohumu..içindeki kafein çılgınca hareket etmelerinin sebebiymiş..
-
Nazım'la ağladı, Ağlayarak konuştu
-- ne ağlamaklığı ki beklenir hacet..he dese israil bu gün topuyla tüfengiyle arap yarımadasına girecek yahu..
-
..vahh....vahh..!
yahu ne girmiştirki ön kapıdan..değilmidir insanların dünyasında herşey , zamanla düzenden düzensizliğe doğru giden..neyi anlatmaya-anlamasına çalışmak ki değitirmesini hiç bi şekilde bilmeyene..daha dip değiliz, dip..vurmalı önce dibe. --ki ben bi garip lak lakçıyım..karnını zor doyuran..hani olacaksada; mali-maddi kaybedecek birşeyleri korkusu olanların girmeleri esastır ön kapıdan..hani güzellik olsun babında, lakin kapıları elinde tutan onlar değilmidir. --dünya, acınası bir yer değilmidir elinde insanlığın. --yoruldum..görüneni göremeyene anlatamamanın ardınsıra.
-
..vahh....vahh..!
SOR BENİ Sarı sıcak yazlara Kara kışlara Yerde çakıla Ummana Kıvrılıp giden derelere Didişen serçelere Yüzlerde gülüşe Yeşile Çiçek açan bademe En çıpLağında Adem'e Titreşen kalplere Kedere En ıssızında geceye En yalnızında gurbete Dildeki bir heceye Hasrete Öksüz kalmış aşklara Sonu gelmez acılara Kayıp giden yıldıza Aya Rakı sofralarında kahkahaya Anlatılarda manaya Uzayıp giden yollara Beyaza Birliktelikte sefaya Davamızda inanca Kırılan kalemlerdeyse Cefaya Sor Beni... figGarO...
-
AZ SONRA...........
Motorsikletime atlayıp sahil yolundan eve gidicem..manavada uğrarım..
-
Günün Sözü
Hiç bir zaman için zafere çiçekli yollardan gidilmez.. (Seneca)
-
arasıra herkes dalar ama neyi düşünürler
çok düşünmek yaşlandırır..düşünülen ne varsa kuşkuların ürünüdür..insan emin olduğu şeyi düşünmez..lakin zemin kaypak neylersin..uzatmıyayım.. akşamki yapacağım yemeği düşünüyordum..
-
..vahh....vahh..!
yok istemem..istemem dedim.. ne isterdim biliyormusun ; kaygısız bir bakış, beklentisiz bir ilgi..sıcak olsun biraz isterdim..bol yeşillikli bir salata.. bir göl kenarında..arada balığa da çıkardık..ben iyi ağ atar ve iyide ağ örerim biliyormusun..yürüyüşler yapmak isterdim çimenler kırlar üstünde..arada bir bazı hayvanlara denk gelmek..hayranca onları izlemek..bir meyve koparmak dalından ve yemek isterdim yıkamadan.. bir opera salonunun ortasında kalmak isterdim..en coşkulusundan bir oratoryo..en az üçyüz keman bir arada çalsın isterdim..sahne kapandığında kalın vişne rengi bir perde..hayaller kurmak isterdim gerçekleşmeyeceğini bile bile..prens olmak isterdim düşkünler ülkesine ama umut ekmek istemezdim kimseciklerin yüreciğine..ağlamak isterdim delice kalabalıkların en ayyukalı yerinde..ne isterdim biliyormusun! gayesizce koşmak bir deniz kıyısında ,koşup koşup düşmek..çığlıklar atmak isterdim sağırlar mahallesinde, her gördüğümüde anlatmak bakışları tutsaklara..dokunmak isterdim en ürpertilisine, şakalaşmak bir mahkeme duvarı silüetliyle.. ışıklar sönsün isterdim, ses gelmesin, on dakikalığına iflas etmiş düşünceler.. ve bakmak; bir uçurum bakar gibi en derinliğine karanlığın. --figGarO
-
* Say Ki...*
ekleyebilirsin..
-
SOKAK KUŞU
evet.. sözlerinize katılmamak ne mümkün.. Ayrıca, diyip bırakmışınız sevgili adminimiz..
-
....(SEÇİLMİŞLERE)
teşekkür ederim..
-
....(SEÇİLMİŞLERE)
valla bu blog görüntüsü oldukça iyi görünüyordu..
-
....(SEÇİLMİŞLERE)
düşünce okyanusu ve idrak delhizlerinde dört nala koşman gibidir, içindeki ayartıcının durmaksızın süren kıvrak dansı..ve varolan hücrelerinin idealar ortası yahut maddeler arası kaçınılmaz salınımı...mikrodan makroya..yahut makrodan mikroya süregelen seyahat labirentlerinde arayışların arayışı..bir varolma savaşı-yahut içi boş görselliğin ortasında kendini yok etme savaşıda....cüzzamlı vasat nefeslerden kaçıştır seçilmişlik..yeri geldimi yağlı urganı boynuna geçirmendir..tek renkten gökkuşağı oluşturmandır..köprülerde el sallamak saflığa..bir güzele vurulmak..iç titreten bir gülüş karşısında onlarca kitabı savurman etrafa..bilginliğine karşın seçmendir deliliği..aşk aşıkları diyarı..silüetle süretin sığmazlığı birbiri içine..ten bileme sonrası amansız hüsran..öpüşürken bakamamak..bir aldanış,serzeniş..doruklara feryadtır..bir uçurum bakar gibi gecenin kalbine tenhaları dağlamandır..iki vadi arası ellerini açıp kuzguna yakarışındır..yeterr..yeterrr..artık bitsin bu iki dünya arası. rüzgarda savurmandır saçlarını..uzun yollar gitmen gayesiz..dalında bir elmayı kopartman..sabahın ilk ışıklarıyla yüzünü yıkaman..eşelemendir parmaklarınla toprağı..sebepsiz mutluluğa koşman..olmayışı ardının..yetişilmemen.. ülkeler bırakmandır ardında..tahtlar..gözü yaşlılar..uzun nefessiz bir yolda olması aklının..ve gitmeli , gider..hangi umur duyar..ki yer; --- Yanıldığım,yaralandığım,belki de yenilendiğim… --fİGgArO (15-01-2008)
-
Yaşamadan tüketmek..
Koca bir yalanla yaşıyorum gibi..hani koynunda sarılı koca bir boz yılandırda sen elma güzeli athena sanırsın..yada ne bileyim..adını ne koyarsanız koyun bu durumun..şu an çevremdeki bi çok insanın kişilik çatışmalarını görmekteyim..sabah işimize giderken koca kapitalist..akşam evimize geldiğimizde en coşkun idealist..gibi Malesefki bi süreden beri aşkada inanmıyorum.. öldürdüm onu..yada inansam bile eminim ki o başka bir gezegende varlığını sürdürmekte..yeriniyse geçici ve hoşumsu hedonist yaklaşımlar aldı..gerçi bunlarında pek bir önemi yok..hal öylesine bişey gibi olmaya başladı.. Ve yalnızlar..genelde toplum yalnızlara hep taş atar..bişeyleri arkasından yakıştırır..ne hali varsa görsün gibilerinden dudak bükülür..aslında yalnızlar ortamın -dünyanın- ilişkilerin tantanalarından, çirkef yaklaşımlarından, adaletsizlliklerinden uzak durma çabası içindeki tiplerdir..hazmedezler bazı şeyleri ve kendilerini fil dişi kulelerine hapsederler..seviyorum yalnızları.. Teşhirci ve materyalist liğe doğru koşuşumuz tüm hızıyla devam etmekte..en önde gideniyiz tüketmenin..en iyi yıkan baştacımız..en bencilimiz yolu gözlenenimiz..en paralılarımızsa yeryüzü tanrılarımız..duygu ve sevgi dolulularımızsa mıymıntılarımız..ne üzülesi.. Direnç, malesefki insanlarımızda yok denecek kadar azaldı..kaygı ve korkularımız bu günümüzde düzgün düşünememe gibi hallerimize sebep olmaya başladı..sakinlik ve dizginlik çok uzağımızda..iyi birer savaşçı olmamız değil ne için savaşacağımız hadisesi göz ardı edilmiş ve sakin kafayla düşündüğümüzde yapmak istemediğimiz şeyleri yapma durumundayız..modern tutsaklık..kendine uzaklık.. Şimdilerdeki yaşamsal formatımızın adını ben koyamıyorum..konulacak gibi de değil..mükemmellik ve aldatıcılık birbiri içine girmiş..ayırt etmekte zor..bi an kendinizi olayların yada içinde bulunduğunuz durumun akışına bıraktığınızda Allahım kocaman bir kendin olamama sarhoşluğu..ve durumunuz, akıtılan bi sürü seli içerisinde ne yöne gideceğini bilemeyen şaşkın bir plankton...varlığının yada yokluğunun önemi bir tek kendini bağlayan.. --fgr (23-11-2007)
-
SOKAK KUŞU
Bayramdan önceydi..gecenin biri..arkadaş ofisini başka bir yere taşıyordu..yardımcı oluyodum..çarşının göbeğinde bir ofis tutmuş..indir..bindir..çıkart..taşıma halleri..yeni ofis 4. katta..asansörde çalışmıyor..kafam karıncalandı..belli etmeyerekten karıncalanmayı arkadaşa..taşıdık ..paşa ..paşa..üçüncü seferini yapıyorduk..gel gitlerin..bir bankanın üstündeydi eski ofisi..arkadaş yukarı çıktı..son bir unuttuğu falan varmıdır diye bakmaya...bekliyorum ben..önündeyim bankanın..gece geç olunca..tek tük gelen geçen..birden küçük birşeylerin kıpırdadığını gördüm..bankanın tabelası üzerinde..dikkatlice baktım..bir güvercin..kabartmış tüylerini..kafasınıda arkaya almış kanatlarının arasına uyumaya çalışıyor..ortada. açık ve çıplak...altındanda gelip geçenler..kimse onun farkında değil..bir kuş ya..ilginç..kocaman bir dünya..kocaman insanlar..kocaman idealler..kocaman beklentiler..kocaman kocamancıklar...ve bir kuş..minicik..uyumaya çalışıyor..hafif titremsi..sonradan tek ayağınıda karnına çekti..tek ayak üstünde uyumaya başladı...ve arkadaş bağırıyor..hadi ciğerim geç oldu gidelim artık..sonra ciğerciye gidicez...gidelim gidelim... --figgaro(2006)
-
İNSAN VE AFORİZMALARI....
kıyıya geldiğimde havada balık kokusu vardı..gün kararmak üzere..ismi söylenilmiş tekneyi aradım.."mavi istiridye"..gördüm..tekneye doğru yaklaştım..teknenin dalgalarla sallanışına, dansına baktım..güzeldi..güverteye geçtim..davetliydim..biri hariç diğerlerini tanımıyordum..merhabalar.!yerimi gösterdiler..rakı balık muhabbeti vardı..tekneye göz gezdiriyordum..gülüşler samimiydi..güzel bir masa..közde pişmiş balıklar..salata..ve usta bir saki.. --tahta bir iskemlede oturuyordum..diğerleri gibi..etrafa göz gezdirmeye başladım..yelken direği..pupa..iplerdeki düğümler..kamara..dümen..derken yudumlanan rakılar..denizci abilerin anlattığı yaşamsal kesitler..ve gülüşler..ve o yazı..Hiç bir iyilik cezasız kalmaz..öylece kaldım..gemi dönmeye başladı..ben dönmeye başladım..düşünceler..yaratılışta barınan anlam..dünya gibi..dümen gibi..dönmeye başladı..şeytanlar raks etmeye başladı gecemde..rutubetli tenhalık kumkumaları..ve zehirli bıçak ucu gibi fısıltılar..gittikçe yer etmeye çalışan beynime.. --biri kel..diğeri göbekli..saki ise uzun boylu, atletik..bense apoletleri sökülmüş bir amiral gibi..teknenin tepesinde yanan ışığın altında..o yazı..fısıltılar..ve sorgulanan suskunluğum..gülümsedim..yaşça hepsi benden büyüktü..hatta kimisi babamdan bile büyüktü..ve dedim..hasret çeken denizcilerin tuzlu gözyaşlarımıdır denizi tuzlu kılan..sahi sizin her limanda bir sevgiliniz varmı..orkinos nasıl avlanır..ya attığınız düğümler..her denizci seferinde mi ölmek ister..denizden babanızda çıksa yermisiniz..nedir sizi çeken arşınlarken ummanı..dokunulası bir dişi mi..hangi kutsal ayartıcı..yoksa güzel sesli şarkı söyleyen deniz kızlarımı..yaklaştıkça o güzel sese..dahada uzaklaşılan.. --nedir ki..yanılgıların en tehlikelisi..ve sonunda can alan..sen benim kanımsın deyip..unutmuş olsamda bazen yanımda oluşunu..terketmenle beni..ölümüm..ruhun bedeni defnettiği o görkemli merasim.. ---devam eden gece..bardakta mayışan rakı..espirisiz gülüşlerdeki burukluk..ve her bir yüzde barınan onlarca yaşanmışlık..ve o yazı..ve gözlerim..bakmakta..sihirli bir parmakmıdır onu yazan..kaptanın seyir defterindeki yaşamsal parola mı..hangi pozitif eylemin negatif seleksiyonu..sormadım..ve rakı bitti..gece bitti..kalktım giderim..tokalaşmak için uzanan eller..ve kemiksiz dillerden çıkan "iyi geceler"...teknede yürür iken o yazının yanından geçiyordum..son bi kez baktım ..göz kırptım.. ---figgaro..(2007)
-
..vahh....vahh..!
zıpır zıpır zıplar entarisi hıklar..modese kameralarına el sallar sanarki olacaktır meşhur..olum cızdırma kafamı, yer kalmadı yer.. gün güldürük geçmektedir..alık balıksa çalar düdük hani balıkçı farketsin babında..öylede susamışki *********** bi içse kurucaktır derya..gel emmi gel..tütün sardım halis mulis adıyaman, tellendirelim..aldın üçüncü hanımıda dördüncüyü gözlersin..gözün çıksın.. efendim.. mevzu sığdır..akşama azdır..geç kalınırsa kötek cızdır..haydin eyvallah..
-
..vahh....vahh..!
hıhh tamam işte böyle..yani aynen öyle..fitnıs salonuna gönderin obes kazımızı..agopada selam sölee..
-
..vahh....vahh..!
takma kafana yalnızlığı yaa..insan bazen kendini yalnızda hisseder.. bazen de düzinelerce insanı içine almış kadarda kalabalık..bazende agopun obez kazı kadar da aç. memnun olmama, yetinmeme, bencillik, tadını çıkaramama demişsin...tarihte yalnızlıkları ayyuka çıkmış bi çok değerli insan var..bence senin şu saydıklarından dahada farklı anlamlara bürülüydü onlar.. --bazı insanlarınsa üzerlerinde tuttuğu o gereksiz sosyallığa karşın; "kalabalığınsa" , onlara karşı duyduğu "yalnızlığı", gözardı edemeyiz..yani bazı insanların karşısında kalabalıkta yalnız kalabilir.. bide olaya şöyle bak..kendisini fil dişi kulesine hapsetmiş bir yalnızın gerekçesi karşısındaki kalabalığın,memnun olmama, yetinmeme, bencillik, tadını çıkaramama hallerine sahip olmaları hadisesi ise..hıı..olamazmı..