figgaro

belki de haklısın be taş kardeş..baktım muhabbetiniz baya uzun araya kaynak oldum.. inan bizim buralarda da arkadaşlar arsında da bu muhabbet oluyo baya..aslında herkez herşeyi cin gibi biliyor taş kardeş..kimilerinin işine gelmiyor..bazı erkek arkadaşlarım evleneceğim kadın kız olsun der.. kaçtane kızı da kadın yapmıştır ama.. üniversite ilk sınıftayken benim bir bayan arkadaşım vardı..baktım ki kız ..hani toplumun örf adetleri gereği kıymadım kıza..evleneceğinde problem yaşamasın diye.ne olaki kızdı bana.sonradan ne göreyim. .üüüüüff okuldaki bir çok arkadaşımla yattı..sanki bana garez yapar gibi..zor işler, bu işler taş kardeş..bazen nalına bazen mıhına muhabbetleri..belkide ciddiyetin getirdiği ağırlıklar yerine ,bazende gırgırın dibine vurup hedonist (haz düşkünü) limanlara salmak lazım gemiyi..böyle yanlarımda var tabii..

..haklısın.cinselliğin ne olduğunu bile tam anlamıyla bilemeyen..cinsel acıkmışlığı gün be gün kendini gösteren bir ortamda..otuzuna kadar bakire kalınılması gerekliliği bir kadın için bence ciddi problem..tabi erkek içinde..dinsel tabuların insan faktörlü yaptırımları bir yana.sağlıklı cinsel doyum yaşamın gerektirdiğidir.aksine ben kadın yada erkek farketmez otuzlu yaşlara gelmiş ve hala cinselliği yaşamamışsa oradan kaçarım..cinsel yaşanmamışlık insanları sorunlu kılar..içindekini anlatamayacağı ve bastıramayacağı için dolaylı yollardan acayip saldırılara mağruz kalma durumu sözkonusudur..

parmak kesiyor olmaları ve acıtmıyor diyerekte kandırmaları..

Toplumsal normlar ve kurallar olmasaydı insanların içinde bulunacağı hal yani doğaları ne olmalarını gerektirirdi sizce..?

haklısın be erbay kardeş.insan olma hali bazende utanmayı gerektiriyor.bu durumları bile bile kafasını yastığına koyup öyle güzel uyuyanlar var ki. hele o yapmacık hayıflanmalar yapan kokonalar..yazık..

23 mayısın gecesi mi.? ..mezarlıkları dene..en huzurlu olduğum yerler mazarlıklardır.. kişisel olarak ve sonucunda zaferler kazanacağımızı düşündüğümüz o tüm savaşlar sonucunda gelinecek o son nokta ve verilen o tüm savaşlar sonucu elde edilecek en büyük zaferimiz..ÇIPLAK BİR MEZAR TAŞI..

öyle deme be hayalet..keşkelerinde senden ibaret..

sazan mı hani nerde bayılırım o balığa..

ÖNCE SEVGİ OLMALI..AŞK ÇARPIK BACAKLARI DÜZGÜN GÖRME SANATIDIR..DER BİR DÜŞÜNÜR..AŞIK OLMA HALİ BEĞENİLERİNİN ÖNÜNE GEÇİYOR..KİTLENME SÖZKONUSU..VE BİR GÜN AŞKIN BİŞEKİLDE SONA ERDİĞİNDE KARŞINDAKİNİ HİÇ SEVMEDİĞİNİ ANLIYORSUN..ORTAK DOĞRU DÜRÜST BİR YAN BİLE YOK..İŞTE AŞKIN ŞAŞIRTICILIĞI..BAŞKASINI BİLMEM AMA BEN ÖNCE SEVMEK İSTERİM..SONRASINDA AŞK KOLAY..BEN ZATEN AŞKIN ÇOCOĞUYUM..

GÜZELDİ..

geceleri yağmur yağdırmazdım..

hangisi olmak daha zor sizce ; güçlü olmak mı.?..iyi olmak mı.?

teoridir..o mudur bu mudur bilmem ama şunu bilirim.. atla katır tepişir arada eşşekler ezilir..aslolan eşşek olmamak..

kuyruk acısı..evlat acısı muhabbeti..olmaz dost, arkadaş..olsada kokunç bir hazım gerektirir..o da insanın doğasına malesefki aykırı..

doğrusun..ben bir şirket çalışanıyım yanımdaysa kanepeye uzanmış şakaklarını oğuşturan avukat bir arkadaşım var.iş-piyasa koşulları bizi öyle zorluyor ki..başa çıkmak çok zor..tabi şu an ülkenin içinde bulunduğu piyasa istikrarsızlığı sonucu oluşan ekonomik dengesizliklerin insanların ilişkilerine de yansımış olması çok acı..çok acayip kişisel savaşlar içerisindeyiz..ve bu yoruyor.herkez kendini acayip önemsemekte.. bu da beraberinde korkunç bencillikler ve yıkımları doğuruyor..beynimizinde sınırları var.neyi nerye kadar zorlayabiliriz ki..tabi sonrasında, depresyon..

sağoll.gerçi senbe çaylakmışın.

amuda kalkardım..

hoşbulduk..sağolasın.

sanada merhaba..zeynep...

sağol..

selam .şevval..nietzsche nin yaşamı da bir enteresan..ilgilendiğim bir düşünür.hakkında çok olumsuz açıklamalar var.bu gün avrupa ve türkiyede ki bir çok felsefeci nietzsche yi eleştirir.ama onun kitaplarını da okumadan yapamazlar..aslında o yaşamın diğer yüzü..tehlikeli belkinin filozofu olarak niteler kendini..aldatmacalara karşı durup hep hakikatin savunucusu olmuştur.onun için şunu diyebilirim:bütün renkler tüm hızla kirleniyordu birinciliği beyaza verdiler.. evet nietzsche beyaz bir admdı..sert felsefesi vardır.onun hakkında konuşulacak çok şey var ama ben kısa kesiyorum..ve o nun bir sözüyle kapatıyorum. ..nedir o sabahki kibiriniz ve akşam ki teslim oluşunuz.sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki bizler çok ta iyi birer yük eşşekleriyiz..hem neremiz benziyor ki üzerine bir çiğ damlası düştü diye titreyen gonca güle... evet..hiç birimiz bir gonca gül de değiliz ,masum da..

naparsın işte sedelina cım.<aşk çiş gibidir tutamazsın< halleri doğrudur. tecrübe konuşturuyo gibi seni..ama önünü görememe ve bunalımlar sonucu insanların kapıldığı bazı yolların dönüşü yok.dönüşü olsada baya bir acılı olur.evet belkide kız aşıktır..ama aşkı bittiğinde sevmediğini anlıcak.. anlamasa da kendi bilir..hani der ya bir düşünür: kendi kargaşasını yenememiş insan yıldız doğurtamamış bir karanlığa benzer. hayırlısı..olması gerekenler olacaktır.kirlenmeden hangi birimiz büyüyebiliyoruz ki.. aslında işin biraz beni ilgilendiren noktası.bu kızın kendine ters düşmesi..bu bence, bile bile lades.. bir tarafından da bakarsan acizlik..

sedelina bu hitap bilhassa sana:derki; her kadın bir erkeğin altında ezilmek ister.genel anlam da erkeğinin gücünü hissetmek ister. gerçi hiç bir zaman kavrayamazlar ya o da ayrı dava.kadının edilgenliği, erkeğin se etkenliği doğalarından gelen birşey.bilirmisin erkeği seçen biryerde kadındır.diğer canlılar alemine baktığında da bunu görürsün.bir çok erkek aslan arasında dişi aslan en güçlü ve en yırtıcısını seçer.sonuçta seçer.kadının kokusu bile erkeği harekete geçirir.erkeğin, dişi karşısındaki zayıf halidir.ve bayanlar bunu öyle güzel kullanır ki.üremeye bile baksana hareketli olan sperm dir ve kendi arasında savaşanda..dişi yumurtası ise durağan..ve yine en güçlü yada hızlı sperm kazanır.. kadının durağanlığı,erkeğin hareketliliği karşısında bir avantajdır.iç güdüsel olrak erkeğin kadın karşısındaki zaafiyeti (açlığı) çoğu zaman felaketi olmuştur.. kısacası erkeklerin kendilerini kontrol edemedikleri ortamlarda kadın çok tehlikelidir.. düşünsene havva ana bile yasak elmayı adem baba ya yedirtip cennetten kovdurmuş.. ama ben yine de kadınları severim.felsefede de geçer ya zıtlıkların birlik ilkesi.kadın olmasa idi biz erkekler kendimizi nasıl var ederdik...gerçi dini anlamda biz kadınları erkeğin sol kaburga kemiğinden yarattık der ama. neysee..geç oldu uyucam byee.

..hep bir yükseliş gelinen maximum nokta ve geriye dönüş söz konusudur..bence sanat rönesanstan sonra iyice gerilere düştü..yani bir kirlenmişlik söz konusu.sanat ronesansa kadar doruklara çıkmıştı.[tükçe okunuşlarını yazıyorum] vangok un :başak tarlasını çizdiği resmiyle yarattığı o şizofren sarısını.da vinci nin: mona lisa sı.mikalanjelo nun: davut heykeli. vivaldi nin:dört mevsimi.mozart..vs..bunları şimdi kim yaratabilir.hepside içinde acı barındıran şeyler..günümüzde; içinde kapital kaygısı güdülmeyen sanat var mı? ben göremiyorum.aslında insanların ronesans sonrası ki o kirlenmişlikleri (ruhsal ve zihinsel anlamda) sanatlarına da yansıdı.içersinde kapital kaygısı güdülen hiç bir şey sanat olamaz bence..hatta zengin kokona takımının dilinden düşürmediği o sanatsal söylemleri yada sanatsal eylemleri bana o kadar boş geliyor ki..etrafınıza bakarsanız görürsünüz canı sıkılan ve parası olan birileri.resim,müzik,tiyatro..vs gibi kurs veren yerlere gidip eğitim almaya çalışırlar.oysaki sanatçı olma hali sonradan parayla değil..doğuştan gelen ve acıyla yoğrulmuş bir durumdur..günümüzde ortaya konulan resim , müzik, tiyatro..inanın hiç biri beni heyecanlandırmıyor.yapmacık geliyor..sanat saflık gerektirir, şimdiki zihinlerin hangisi saf..

..helal gloria.. bilmeceyi bilmişin.zaten bilmeceler bilinmek için.resimde elinde tuttuğun çocuğun mu.çocuğunsa allah bağışlasın..byee.