figgaro tarafından postalanan herşey
-
figgaro...
anıcığım topicçiğim ben geldim vefasızın.. ..ne o söylem hoşuna gitmedi mi..yine mi aynı geyik be figgaro..diyosun.. --iyi hadi düzeltelim o zaman.."anı bey nasılsınız efendim..çol çocuk nasıl..yenge sıhhattedir umarım..bir iki zırvalayıp kaçacağım..saygılar sunarım.." ..oldumu efem..olmadıysada oldur artık.. ---tren garıydı..treni bekler iken yanıma geldi oturdu..tanımıyordum..yedinci kocasıda üstüne ev yapacağım demiş ..yapmadığı için onuda boşamış.. ilki dövüyomuş..ikincisi başka kadına kaçmıç..valla üçten sonrasını hatırlamıyorum.. --susmuş dinliyodum..çok konuşuyodu..konuşmasının sonunda lafı şuna getirdi.."acaba bildiğiniz yerde uygun bi koca varmı" ..sonrasında nasıl kaçtım oracıktan bilmiyorum..tren garının erkekler tuvaletinde buldum kendimi..ahh ahh şu tuvaletlerde olmasa ne yaparız.. ..kaçacak en güzel yer.. işte ölee anıcığım topicçiğim ortalıkta dolaşmak bana gelmiyor..ben yine arada gelip burada yazayım..dimi.. öle yapayım..görüşürüz..beni ösle..
-
figgaro...
sağol sedoş..sana da iyi tatiller..
-
..vahh....vahh..!
efendim üç beş gün istirahat etmişimdir..ve yine edeceğimdir..bu sefer tatile gideceğim..doğa deniz sabah yürüyüşleri yapılacak bi yere..saygılar..
-
..vahh....vahh..!
Selam.. Bence şansını fazla zorlama..sonrasında bende seni öpmek zorunda kalmayım..
-
..vahh....vahh..!
biliyormusun çok doğru bir söz ettin..bir kurbağayı öperek prense çevirdin..sana minnettarım..gidiyorum tüketmeye ama yaşayarak...zamanı.. ---ilahi bir söz...figgaro için.. ---tekrardan sana minnettarım son şovalye... ---belki yer yer yine gelirim geçmiş günlerin hatırına..burada tanımış olduğum güzel insanların hatırına..şimdilik hoşçakalın... ---
-
Günün Sözü
Balı çok olanın sineği de çok olur..(SENECA)
-
HANGİ DURUMLARDA KENDİNİZİ..
seni gidi mutlu penguencik.. ...derdi yokmuş..sen onu külahıma anlat.. ----ay sefilim niye bilyon mu..kıpır kıpır içim..müzipim..şimdi gidip sahile..arkadaşlarımla tepişicem..işte ölee..at gibim..öyle gülücem öyle gülücem ki..görenler beni mutlu sanıcak..mutlu sanılma tepişmesi..ayy ne sefiilll.. .....
-
made in figgaro
hayat güzel miş..miş.. öylemidir kii..kii sanki kafatasımın içinde beyin olmuşta bir nohut.. langur lungur yuvarlanmakta.. hani.. ani bir hapşırıkta da.. kendini yerde bulmakta.. ünv. sitede bir hocamın okuduğu kitaptan şu sözler geldi aklıma.. "sen istersen yaratırmışsın kendi özyaşamında mutluluğu.." lu..lu.. peki istemeden mi yaratıyorduk mutsuzluğu..u..u.. cadı kazanı söylemler..ler.. hey sen..bana bir mutluluk yaratsana..gökkuşağıda olsun içinde.. çacukça bir hıçkırık tutsun beni..burger king te bir menü..asiti kaçmamış kola.. söz dimi.. sandalette alacan bana.. ablam benimm..abi darılma sende benimsin..sin işte açar azap çiçekleri.. aksatmaz programını.. diyemedim hocamada..kısa keste hocam programa sığsın.. sonrasında melon şapka..eylendirecek bizi.. sahi şimdi nelerle eylenirki insanoğlu.. yaratmalı dimi kendi mutluluğunu.. adem havva-sıyla.. havva yılanıyla.. deli doktoruyla.. doktor kadavralarla.. kadavra... bitti...ti..ti.. ti-ye alın bu şiiri.. --fgr..
-
figgaro...
teşekkürler ilyada.. ...
-
ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
merhaba küçük kardeş leylaa.. sana şiir gönderecem demiştim ama...hani adına yakışsın istedim..şiirden vazgeçtim sana bir efsane gönderiyorum..sen seversin efsaneleri biliyorum..birazcıkta içinde sen olunca.. LEYLA İLE MECNUN Leyla ile Mecnun'un aşkları bir Arap efsanesine dayanmaktadır . Bu efsanede Mecnun mahlasıyla şiirler söyleyen Kays ibni Mülevvah adlı bir Arap şairiyle Leyli ( Leyla ) adlı bir Arap kızın arasında geçen ve ayrılıkla sona eren bir aşk serüveni anlatılmaktadır . Söylentiye göre Kays ile Leyla kardeş çocuklarıdır .Küçük yaşta birbirlerini severler . Kays'ın Leyla için söylediği şiirler dillerde dolaşır .Leyla'nın babası ,adını dillere düşürdüğü için kızının Kays'la evlenmesini önler .Leyla başka biriyle evlendirilir .Kays çöllere düşer .Mecnun (deli ) diye anılmaya başlar .Ayrılık acısına dayanamayan Leyla kederinden ölür . Mecnun bunu duyunca onun mezarının başına koşar ve o da orada can verir . Bu efsane Arap edebiyatında X. yüzyılda çok yaygın bir hale gelmiş ,Mecnun'a ait olduğu söylenen şiirlerin arasına nesirler de eklenerek hikaye haline getirilmiştir .Bu konu daha sonra Fars ve Türk edebiyatlarında da işlenmiştir . Bunların arasında en ünlüsü Fuzuli'nin yapıtıdır ( 1535) Aşağıda okuyacağınız küçük hikaye Fuzuli`nin Leyla vü Mecnun adlı mesnevisinden alınmıştır. Kays, bilinen adıyla Mecnun, Leyla`nın aşkından kendisinden geçip yarı meczup bir halde çölde giderken, namaz kılmakta olan bir dervişin önünden geçer. Derviş hemen namazını selamlayıp, Mecnun'a "Namaz kılan birinin önünden geçilmez, bunu bilmiyor musun?" diye çıkışır. Mecnun cevap verir "Ben Leyla'nın aşkından öyle bir hale geldim ki, senin burada namaz kıldığını görmedim bile, sen nasıl bir aşkla namaz kılıyorsun da benim senin önünden geçtiğimi görüyorsun?" ---- kızgın çöller aşkınaaaa...güzeldi dimi leylaa..nesee.. ...bay bayy..
-
..vahh....vahh..!
....olay Atina da GEÇMEKTEDİR... Sokrates günlerce evine gelmemiştir yine..orda burda davetlerde gezmektedir...aç karnınıda o davetlerde doyurmaktadır..üstünde eski bir fistan..ayağında epirmiş bir ayakkabı...tembelcenek bir adam..bir hafta sonrası aklına gelmiştir karısı ve çocukları olduğu...düşmüşken evinin yoluna ..yolda atina kadınlarının su doldurduğu bir çeşmede, karısını görmüştür su doldururken..ve gelerekten yanına ..hanım verde testiyi bi su içem...karısı.. çekil git başımdan.....nerdesin sen bir haftadır..çoluk çocuk naparız etmezmisin merak..herkezin erkeği çalışıp bakarken evine...sen edersin sağda solda lak..lak.. Sokrates serin serin..napayım hanım.kıramadım davet edenleri...hadi ya verde bi su içem..kızaraktan hanım..dökmüştür suyu sokrat ın kafasından aşağı. ..ve vuraraktan kafasına kovalamıştırda...açaraktan pergelleri kaçmıştır sokrat ordan...dileyerekten aman... .... ****gün gelmiş gün geçmiş...sokrat toplamış atina gençlerini meydana vermektedir öğütler..düşündürtmektedir gençleri tatlı tatlı...sorarsan gençlere , sokrat en tatlı ...ve konu aşktan ..sevgiden ..evlilikten açılmıştır..anlatırken sokrat... gençler..! geldiğinde yaşınız evlenin..güzel şeydir..sevgi..aşk..evlilik..falan..falan diye..evliliğn güzelliğini öğütlemektedir...ve..sokratın karısıyla olan tantanasını bilen kurnaz bir genç ..sokrata... ya hocam..sen böyle diyosun ama...senin hanım, seni günlerdir eve almaz...dırdırı hiç durmaz..hep tartışma münakaşa...bütün ahalide bilir bu halinizi... sokrat; bitirdiğinde genç lafını...gülümseyerekten derki..sizi anlayan..sizi seven..titreten kalbinizi..tamamlayan.. bir kadın bulduğunuzda evlenin.. mutlu olursunuz..amma benimkisi gibi bir kadınla evlenirseniz filozof olursunuz... .. ..hehuheheuheheuuu.... (2006..vah..vah..tan alıntı)...bay bayın..
-
made in figgaro
Gönlümse Hep Kuzgun'un kıyısında.. hazindir bu hikayee.. kıyılarında nice balıklar tutmuş.. nice ateşler yakmış..kor ateş karşısı gece yarısı gökte dolunay... ve ben tütün sarardım..altımda tahta bi iskemle.. bir kelimeyi ilk anlamla bütünleştiren çocuk gibi.. hani uydudan bakılsa muazzam bir arazi üstünde nokta gibi görünen tahta iskemleli çocuk.. yabani tavşanları izlerdim.. gece pişirdiğim balık kokuları sevdasına gelen çevre köylerin köpekleri şaşkınca bakarlardı yüzüme.. hani benle konuşmak isterlerde ilk hecesinde boğazı düğümlenir gibi olurdu.. ahh karabaş..gece beyazı..hırçın..özledim sizi.. yıllar herşeyi geçiştiriyor.. boz bulanık akardı kuzgun deresi..kaderim gibi.. zirvelerden gelirdi..ovalara dağılırdı.. kirlenirdi..kirletilirdi.. ama bilirdi..suyun en temiz yeri kaynağıydı.. petek petek..dirhem dirhem dolardı gece içimize.. yoksun sevdalarımızı çekiştirirdik.. düşünsel tohumlar ekerdik birbirimize.. belki filizlenir diyee.. hani dallanır..budaklanır.. hani kışın sobalarında insanlar yakarda ısınır diyee.. daha bi boy boy..daha bi iri gövdeli.. ama çürüten ağacı..içine giren kurtlardır..derdi bana.. anlamazdım.. ağaçlar ağlaşırdı.. gözyaşlarıyla Kuzgun dahada taşardı..sel olurdu..matem olurdu.. salınarak gelirdi Kuzgun..nice canlı içinde barınırdı.. hepsinin eviydi..annesiydi..gecelerimin prensesiydi.. karanlıkta gezmeyen karanlığı anlatamaz..hain kuytuluklarıda..derdi Tarsus ile Adana arasında idi..lise yıllarımın konak yeri.. geceleri giderdim kuzguna..balık tutmaksa bahanemdi.. bana çok şey öğretti.. ilk çadırımı onun yamacına kurdum.. ilk şiirimi yazdım..ilk kez yıldızlarla konuştum.. ilk kez Kuzgun'a sarıldım.. ilk kahkaham..ilk neşem..ilk ağlaşım.. yaşam hep suyun kıyısındadır.. gönlümse hep Kuzgun'un kıyısında.. tan ağırmakta... hoşçakal... --figgaro..(2006)
-
HANGİ DURUMLARDA KENDİNİZİ..
ay ay ayy..noldu sana ölee..küsme minnik çucuk gibiii ..hava sıcaktı bu gün..baygındım yeni ayıldım..yaa..işte sana sefillik..
-
Frozen......
patronun odasına gidip gidip gelmekteyim..bu gün bi haller var patronda..beni bi gördümü akşama kadar görmek istemezdi.. sen güneşten ıstakoza bende ofis koridoru arşınlamaktan tilkiye döndüm.. ... --yahu frozen ben yazının anlatıldığı yerde o insanlara yapılanlarda korkunç bi bencillik var demek istemiştim..bencillik sende değil frozenn..anti-berrak havuzlara girme frozeenn.. ---havuz dedinde..ne güzel oluyo ama şemsiye altında..elinde myve kokteyli üstünde şemsiye olanından..bide şezlongun üstünde var dimi şemsiiyee...hee ölee olucakk..altımda penguen desenli bi havuz şortu..gösümde güneş göslüğü..etrafı kesmece..sonnada bisim sitede oturan gaffurrahim amca havuz kenarında hanımıynan karpuz kesmece..oluyoo ölee.. --- sahi sağ ne taraftı frozeen..sol un varmıydı bir tarafı..ortası hem sağ hem sol muydu ..karıştı kafam..göslerimde sulandıı.. askerde çok çektim sağ a dön sola dön muhabbetinden..ayy anılarr canlandı gösümde.. ---tutmayın beni atlıcam.. --havuzaaaaaa....
-
figgaro...
bu şiiride kendime gönderiyorum.. GÖL Ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin Hep başka sahillere doğru sürüklenen biz Zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için Demirleyemez miyiz? Ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak, Seyrine doyamadığı o canım su yanında Bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak Oturdum tek başıma! Altında bu kayanın yine böyle inlerdin, Yine böyle çarpardı dalgaların bu yara, Ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin O güzel ayaklara. Ey göl hatırında mı? Bir gece sükut derin, Çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta Suları usul usul yaran kürekçilerin Gürültüsünden başka Birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes Büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi. Sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses Şu sözleri söyledi: "Zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz Akmaz olunuz artık! En güzel günümüzün tadalım o süreksiz Hazlarını azıcık!" "Ne kadar talihsizler size yalvarır her gün Hep onlar için akın; Günlerle birlikte dertlerini götürün, Mesutları bırakın." "Nafile isteyişim geçen saniyeleri Akıp gidiyor zaman; Geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri Ağaracak birazdan" "Sevişmek! Hep sevişmek! Akıp giden saatin Kadrini bilmeliyiz! İnsan için liman yok, sahil yok zaman için, O geçer biz göçeriz!" Kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak Bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar, Kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak Matem günleri kadar... Nasıl olur kalmasın bir iz avcumuzda? Nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek? Demek vefasız zaman, o demleri bir daha Geri getirmeyecek... Loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık, Acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri? Alıp götürdüğünüz derin hazları artık Vermez misiniz geri? Ey göl! Dilsiz kayalar! Mağaralar! Kuytu orman! Siz ki zaman esirger, tazeler havasını, Ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan Bari hatırasını! Sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun Güzel göl etrafını süsleyen oyalarda, O kapkara camlarda, sularına upuzun Dökülen kayalarda! İster meltemlerinde, ister ürperişle esen Seslerde, ister uzak ister yakında olsun, Yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen Ay ışığında olsun! Kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan, Meltemini dolduran kokular, hep beraber, Ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan, Desin ki: "Seviştiler." Alphonso de Lamartine
-
Frozen......
frozen..yukarıdaki yazdıkların..buram buram bencillik kokuyor orada..tutsaklık.. korku.. çaresizlik..üzüldüm.. --ve frozen yoksun bu gün..bak bir günün uzaklığına ne demiş Pablo Neruda.. YOL Bir gün bile uzak olma gün uzun Gün uzun anlatamayacağım kadar Trenler bir yerlerde uyuduğunda İnsanlar garlarda nasıl beklerse, öyle beklerim seni Bir saat bile gitme gidersen uykusuzluk Damla damla birikir o saatte Ve bir evi arayan bütün duman Yitik yüreğimi öldürmeye gelir belki de Kırılmasın kumun üstünde görüntün Göz kapakların bensiz uçmasın Bir dakika bile gitme sevdiğim Bir an bile uzaklaşsan Dünyayı dolaşırım yalvarmak için sana Ya dön ya da bırak öleyim diye Pablo Neruda ---- bekleriz seni..çocuk gibi..
-
figgaro...
red black ve ra dya...sizlere teşekkür ediyorum.. sadece benim diğil..herkezin doğum günü kutlu olsun..
-
kendini değiştirmeye hayâllerinden başla, dedi şâir..
sayın Saygın..yaşadıklarınızı ve tanık olduğunuz bu durumu bizimle paylaştığınız için teşekkür ediyorum..
-
figgaro...
sağolasındır ..anlamışımdır..teşekkür ederim.. asiyecim cıvıldaşan serçecim..belki olurda gün..dervan durur..o zaman halklar olur kardeş.. --hani gelmişsin topicimee..şeref en ayyukundadır barometre göstergesinde..gerçi duvarda asılı termometre de gösterir 50 yii..sıcaaakkk..çookkk sııcaaaakkk..halcikleri hepimizin dilinde.. asiye bizi ufaktanda olsa kurtarsana..atsana şöle buz gibim bir havuza..belkim o zaman yaparızda havuz kenarında yeni çıkarttığın şarkınıda çalaraktan..abidikk gubidikk tiviss.. ---- asiye beni...biziii kurtarsana.. yassık sanaaaa..
-
EN İYİ DOSTUM,CANIM ANNECİĞİM,BİRTANEM....
merhabalar..doğum gününüz kutlu olsun..dünde benim doğum günümdü..annemle yalnızca telefonda görüşebildik..olsun..bana telefondaki sesi bile yetti.. --size ve anneme..hatta tüm annelere bu şiiri hediye etmek istiyorum..ve çiçeklerimi sunuyorum.. ŞAFAK TÜRKÜSÜ.. Beni burada arama Arama anne Kapıda adımı Adımı sorma Saçlarına yıldız düşmüş Koparma anne ağlama Kaç zamandır yüzüm traşlı Gözlerim şafak bekledim Uzarken ellerim kulağım kirişte Ölümü özledim anne Yaşamak isterken delice Ah.... verebilseydim keşke Yüreği avucunda koşan Her bir anneye Tepeden tırnağa oğula Ve kıza kesmiş Bir ülkeye armağan Düşlerimle sınırsız Diretmişliğimle genç Şaşkınlığımla çocuk devrederken sırdaşıma Usulca açıverdi yanağımda tomurcuk Pir Sultanı düşün anne,Şeyh Bedrettin’i Börklüce’yi Torlak Kemal’i insanları düşün anne Düşün ki yüreğin sallansın Düşin ki o an güneşli güzel günlere inanan Mutlu bir Yusuf’cuk havalansın Yani benim güzel annem Alaşafağın da ülkemin yıldız uçurmak varken Oturup yıldızlar içinde kendi buruk kanımı içtim Ne garip duygu şu ölmek Öptüğüm kızlar geliyor aklıma Bir açıklaması vardır elbet Giderken dar ağacına Geride masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem Bagışla beni güzel annem Oğul tadında bir mektup yazamadım diye Kızma bana Elleri değsin istemedim Gözleri değsin istemedim Ağlayıp kokluyacaktın belki bir ömür taşıyacaktın koynunda Yaşamak ağrısı asıldı boynumda Oysa türkü tadında yaşamak isterdim Ölmek ne garip şey anne Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı Sedef kakmalı bir kutu içinde Vermek isterdim çocukların eline Sonra benim güzel annem Damdan düşer gibi vurulmak isterdim bir kıza Gecenin kıyısında durmuşum Kefenin cebi yok koynuma yıldız doldurmuşum Koşun çocuklar koşun Sabah üstüme üstüme geliyor Kısacası güzel annem Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok Gülmek ümit etmek özlemek Yada mektup beklemek Gözleri yatırıp ıraklara Ölmek ne garip şey anne Artık duvarları kanatırcasına tırnağımla Şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım Baba olamayacağım örneğin Toprak olmak ne garip şey anne Uçurumlar ki sende büyür Dağdır ki sende göçer Ben bayrak derim çiçek derim Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim Gül yanaklı çocuğa benzer Yine de oğlunu yitirmek Ne garip şey anne Her kavgada ölen benim Bayrak tutan çarpışan her kadın Toprağı tırnaklayarak doğurur beni Özlem benim, kavga benim, aşk benim Bekle beni anne Bir sabah çıka gelirim Bir sabah anne bir sabah Acını süpürmek için açtığında kapını Adı başka sesi başka nice yaşıtım Koynunda çiçekler Çiçekler içinde bir ülke getirirler... --Nevzat ÇELİK
-
En son ne aldin?
tıraş bıçağı...ama traş köpüğünü almayı unutmuşum bi koşu alıp gelem..
-
redblack
BAKIŞLARIN Bir bakışın kudreti bin lisanda yoktur Bir bakış bazen şifa bazen zehirli oktur... Bir bakış bir aşığa neler neler anlatır Bir bakış bir aşığı saatlerce ağlatır. Bir bakış bir aşığı aşkından emin eder Sevişenler daima gözlerle yemin eder... --- Victor Hugo (umarım beğenirsiniz) --- ---
-
FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
bana ne..bana nee..ben bankın üstündekileri istiyom.. ..iştee ölee..
-
delifırtına
sana güzel bir şiir gönderiyorum.. AGROFİLİYA Çaresizliğim, sevgimsin Çılgınlığım, sezgimsin Dört bucaktan bana seslenen Görmediğim her yersin. Çığlık atmamak için sığındığım Bu altı dizesin sen ----- (Henrik Nordbrantd)
-
Frozen......
ilginç bir şiir okumak istermisin.. Romeo ve Juliet Eğer benim için ölürsen Bende senin için ölürüm Ve mezarlarımız tıpkı İki aşığın Çamaşırhanede Çamaşırlarını yıkaması gibi olur. Eğer sabunu getirirsen, Bende çamaşır suyunu getiririm. ------ (Richard Brautigan)