gloria tarafından postalanan herşey
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Çok fazla ayrıntı vermişsin dediğin gibi bilmemek ayıp olurdu ayrıca aslında Jean Reno diyince aklına Leon gelmeyen adamın alnını karışlamak lazım İzlemeyen var mıdır acaba? Yani mutlaka vardır ama ben film izlemeyi severim deyip de izlemeyen var mıdır onu merak ediyorum.
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Hepsini ayrı ayrı çok severim ama tabii ki LEON muhteşemdir... Hatta Leon en sevdiğim ilk 10 filmin arasına rahatlıkla girer. Ben bu aralar forumun çeşitli yerlerinde sürekli rüyalarımdan bahseder oldum buna güleceğim gerçekten, denk geliyor ne yapayım, bu filmi ilk defa izledikten birkaç gün sonra rüyamda beni Jean Reno'nun kaçırdığını görmüştüm ayrıca itiraf ediyorum rüyamın sonlarına doğru Stockholm sendromuna yakalanmış olabilirim ve bence o sendrom bende hala devam ediyor hahhahahhaha Tabii bu arada bu film sinemaya Nathalie Portman'ı da kazandırdı, yaaa diyorum işte her haliyle muhteşem.
-
Bulgur pilavı mı yoksa pirinç mi?
Ben bu konuda çok kararsızım, bulgur pilavını çok seviyorum ama midemi mahvediyor, pirincin de tadı ayrı güzel işte... Yani şimdi mesela bir Adana Kebabı bulgurla yeriz ama kuru fasulyeyi pilavla yemeli.. İkisinin de yeri ayrı benceeee...
-
Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler
Burası da aslında benim görmek istemeyebileceğim, görsem bile üzerinde pek yürüyemeyeceğim bir yer... Neden? Çünkü benim böyle altı görünen merdiven, köprü gibi yerlerden korkum var, ben mesela evde sağı solu boyamak, birşeyler asmak için falan kullanılan merdivenlere bile tırmanamam ve yine rüyalarımdan yola çıkarak söylüyorum ki ne eli silahlı adam, ne de bir psikopat beni böyle bir merdiven kadar korkutamaz. Hep geçmekte zorlandığım merdivenler görürüm kabuslarımda... Ne diye bilmem, çocukluğumdan kalmış bir anım olsa gerek, bilinçaltında açığa çıkaramadığım. Neyse işte kendimden de bahsettikten sonra gelelim HAİKU MERDİVENLERİ'ne... Bu merdivenler Hawaii'de bulunmaktadır ve orada Cennete Giden Merdivenler olarak da bilinir. 4000 tane basamağı vardır. II. Dünya Savaşı sırasında 2000 ft yükseklikte yer alan bir radyo antenine ulaşabilmek ve onu tamir etmek amaçlı yapılmıştır. Bence korkunççççç
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
La Rafle isimli bir film var, Jean Reno oynuyor.. Hitler'in şehre girmemesine karşılık Paris'te yaşayan Yahudilerin tecrit edilip Hitler'e teslim edilmesini anlatan bir film... Bu filmden bahsediyor olabilirsin belki... İstanbul'daki fırınlar konusunda çeşitli söylentiler var, Alman konsolosluğu bahçesinde kurulduğu söylenen fırından hariç bir de Balat fırınlarından bahsedilir. İkinci Dünya Savaşı sırasında yoğunlukla Yahudilerin yaşadığı Balat'da yine Yahudilere ait Or Ahayim Hastanesinin hemen bitişiğindeki devlet arazisine kurulmuş fırındır bu. Fırın, Bedrettin Dalan zamanında yıkılmıştır. Bu fırının da yine insan yakmak amaçlı değil ama Almanlara hoş görünmek maksatlı yapıldığı söylenir.Bunlar tabii kanıtları olan bilgiler değil, söylenti şeklinde buraya kadar gelmiştir. Konuyla ilgili şu makale okunabilir: Rıfat N. Bali," Balat Fırınları Söylentisi",Tarih ve Toplum, 180.sayı, aralık 1998
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
İstanbul'daki krematoryum tarihiyle ilgili bir bilgi, efsane veya gerçek herneyse alıntılıyorum... "İkinci Dünya Savaşı'nda İstanbul'da Nazi fırınları kuruldu!" O dönemde başlayan bu söylenti Türkiye'deki Yahudiler arasında yayıldı, zamanla şehir efsanesine dönüştü. Fırınlar kimine göre Yahudiler'i yakmak, kimine göre Hitler'in İstanbul'u işgalini engellemek içindi. 63 yıl sonra ortaya atılan bir iddia ise tartışmayı alevlendirecek. Nazileri araştıran Talip Doğan Karlıbel, Tarabya'daki Alman Konsolosluğu Misafirhanesi'ne girdi ve "Ayakta kalan tek Nazi fırını" olduğunu iddia ettiği binayı görüntüledi: "Toplama kamplarındaki fırınlara çok benziyor. Türkiye'ye kaçan bazı Yahudiler orada yakılmış olabilir!" (Aktüel)
-
Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler
Çocukluğumdan beri salıncakları çok severim, beni rahatlatıyor, huzura kavuşturuyor, inanmayacaksınız belki ama terasımda hala bir salıncağım var. Ne zaman kendimi kaybetsem hep orada buluyorum. Benim için önemlidir, öyle ki bazen kabuslarımdan bile tehlikenin ortasından salıncaklarla oradan oraya uçmak suretiyle kurtulduğumu görürüm. İşte tıpklı bu aşağıdaki salıncağa benzer rüyamdaki salıncaklar. Çünkü çocukken benim de böyle beni uçuran bir salıncağım vardı.. Bu salıncağa DÜNYANIN SONU SALINCAĞI diyorlar. Ekvador'un Baños şehrinde... Salıncak kanyona kuşbakışı görüş sağlıyor yani salıncağın aşağısı bir uçurum ve daha da tehlikelisi tam karşısında aktif bir volkanik dağ var! Burası aslında bir gözlem evi. Dağı izlemek için seçilmiş güvenli bölge... Bu biraz daha olaya hakim bir fotoğraf
-
Özledim...
Olmak, hafızaya kazınmak...
-
Nejat Uygur'u kaybettik
Bana tiyatroyu sevdiren insan... Seni seviyorum ve hiç unutmayacağım. Zaten sanatçılar unutulmaz, ölmez de onlar...
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Projenin kabul edilmeme nedeni neymiş biliyor musun? Söyleyeyim bak, yüzünde bir gülümseme olacak bunu söylediğimde Tam tahmin ettiğin gibi, işi yokuşa sürmek için ellerinden gelenin en iyisi Mezarlıklar Müdürlüğü’nün görevlerinin arasında "ölü yakma" diye bir görev tanımı yokmuş. Bu görevle ilgili madde eğer Mezarlık İşleri Müdürlüğü Yönetmeliği’ne eklenirse mecbur yapacaklar ama işte eklenmiyormuş. Birleşik Arap Emirliklerinde 2007 yılında önce bir krematoryum açılmış Avrupa kıtası üzerinde toprakları olan ve krematoryumu olmayan tek ülke şu an Türkiye...
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Yok aslında bir gerileme söz konusu değil, sadece ilerleme yok... Bu Umumi Hıfzısıhha Kanunu hala geçerliliğini koruyor. Yani belediyeler krematoryum için bir proje hazırlayıp bunu onaylattığı takdirde krematoryum yapılabilmesi gerekiyor. Sadece belediyeler başvuru yapmıyor. Hadi krematoryum yapıldı bu defa da yakılmak istenen kişi için bazı şartlar gerekiyor. Onlar da bir sonraki maddede açıklanıyor yani kişinin yakılmak istediğini yazılı vasiyet etmesi bu vasiyete en az 3 kişinin şaitlik etmesi, hastayı takip eden ve takip ettiği bilinen doktorun verdiği rapor, defin ruhsatı, polis bilmem nesi falan... Uğraştırıcı protokoller falan...
-
Post Mortem (Ölümden Sonra) Fotoğraflar
Aslında Zincirlikuyu Mezarlığında bir krematoryum var, 1930'lu yıllarda Sanırım Atatürk'ün isteğiyle kurulmuş. Ama çok işlerliği olmadığı için zaman sonra yıkılıp yerine mezarlık otoparkı yapılmış. 1930'da çıkarılan Umumi Hıfzısihha Kanunu gereği şöyle bir madde de var Madde 224 - Ölülerin yakılması için fenni usulü dairesinde fırınlar yaptırmak istiyen belediyeler evvel emirde bu hususta Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletine müracaat ederek hazırlattıkları projeleri tasdik ettirip müsaade aldıktan sonra tesisata başlıyabilirler. Madde 225 - Bir cesedi ihrak fırınlarında yaktırmak için aşağıda yazılı vesikaların vücudu lazımdır: 1 - Ölünün hastalığı esnasında tedavisiyle meşgul olmadığı malüm ve sabit olan resmi bir tabip tarafından verilmiş olup vefatın her hangi gayritabii bir sebepten mütevellit olmadığını bildiren bir rapor ve defin ruhsatiyesi. 2 - Cesedinin yakılmasını arzu ettiğini mübeyyin olup mevtanın hayatta iken yazdığı vesika veya bu hususta şifahen arzu izhar ettiğini işitenlerden laakal üç zatın tahriri şehadet ve tasdikleri. 3 - Müteveffanın ölümünü mucip olan sebebin herhangi cinai bir fiilden münbais olduğuna dairhiç bir şüphe mevcut olmadığını bildiren ve mahalli polis idaresi tarafından verilen vesika. İşbu vesikalar ihraktan laakal yirmi dört saat evvel mahalli belediyesine ibraz olunarak alelüsul vefat defteri mahsusuna işaret edildikten sonra ihrak müsaadesi verilir. Defnedilen ölülerin defninden sonra ihrak için kabirden çıkarılmalarına müsaade edilmez. Bu arada Türkiye'de yaşayan yabancılardan gelen talep üzerine yeniden krematoryum açılması için talep var, başvurular yapılmaya başlandı, geçen yıl Cenaze Hizmetleri Şirketi Fempa Antalya'da krematoryum kurmak için başvuruda bulunmuştu ama ne şekil sonuçlandı bilmiyorum, sanırım onay alamadılar, ama almalılar. Kimseyi istemediği halde sırf dini gerekçeler gereği bu ülkede gömme geleneği gerek diye mezarlığa gömmek zorunda bırakamazsın. Ayrıca bunu talep eden insanın illa yabancı olması da gerekmiyor, kim istiyorsa gereği yerine getirilmelidir.
-
Şimdilik gidiyorum ama tekrar dönücem bekleyin!
Hoş geldin
-
Zaman Gazetesi ve Kardeşlik! Temalı Reklamları
Bu reklamlar sanki sadece Recep Tayyip Erdoğan a muhalefet yapmak için yapılmış gibi değil mi... Hani kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla mesajı gibi... BU arada Radikal Gazetesi bugün, Fethullah Gülen ile yapılan bir röportajı değinmiş. Röportajdan bazı ayrıntılar ekliyorum buraya... "Zaman gazetesinin yayınladığı, dershaneleri kapatmaya yönelik "Eğitime darbe planı" haberi ve kanun taslağı hakkında 20 dakika açıklama yapan Gülen’in, ‘Musibetler karşısında dişini sıkıp sabretmeli’ derken haber duyulur duyulmaz “hâcet namazı” çağrısı yaptığı belirtildi." Eğitime darbe planı ya da Fethullah'ın sahip olduğu bir çok dershaneyi kapattırma planı da diyebiliriz. Fethullah'a darbe planı yani... "Kendilerini adamış insanlar, kendi hizmet serencameleri, sergüzeştleri içinde bazen böyle Ağrı Dağı gibi dağlar, hatta Kaf Dağı gibi dağlar önüne çıkabilir. Fakat Ferhat gibi.. Vur kazmayı Ferhat çoğu gitti azı kaldı." Yani ben şunu anlıyorum bu cümleden kendisini Ağrı Dağı, Kaf Dağı gibi görenler var, öyleyse biz de Ferhat'ız o dağları deleriz.. Vavvvv çok sert! "Siz ne kadar paniklerseniz, karşı tarafa o kadar kendi hesapları ile hareket etme imkanı verirsiniz. Ne kadar kendi planlarınıza bağlı kalırsanız… Ha bunu dediler ama bizim burada A planımız yanında bir de B planımız vardı, bir de C planımız vardı bir de D planımız vardı. Sürekli o cereyanı devam ettirmek suretiyle karşı taraf önünüzü kesmek istediği yerde siz başka bir taraftan onların ön kesme yerini aşmış olmanız lazım. Onun için de günümüzde rüzgar böyle biraz muhalif esiyor. Dünyevi bir beklentiniz yok, hatta yaptığınız hizmet karşılığında cennetten bir köşk alın dedikleri zaman tiksinti duyma içinizde varsa şayet doğru yolda yürüyorsunuz. Bir meselenizin isabetli olduğuna delalet eden böyle bir şey var. Eğer böyle düşünüyorsanız doğru bir yolda yürüyorsunuz, yürümeye devam edin. Bir de negatif bir yandan sizi teyid eden, yürüdüğünüz yolda sizi teyid eden bir şey var. Siz doğru yolda yürüdüğünüz halde bir kısım her şeyi kendi benliğine, dünyevi çıkarlara bağlamış, dünyadan değişik şeyler kotarmaya bağlamış insanlar sizin aleyhinizdeyse şayet, hangi zihniyette hangi düşüncede olursa olsun isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Firavun aleyhinizde ise isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Karun aleyhinizde ise isabetli bir yolda yürüyorsunuz demektir. Valla cennetin kapılarını bile bunlar kapamak isteyebilirler. Bunlar girmesin de biz girelim. En azından önce biz girelim. Bunların da zaten girmeye hakkı yok diyenler çıkabilir. 60 ihtilalinden bu yana onu da gördük tokadını yedik, 70 darbesini gördük tekmesini yedik. 80 darbesini gördük onunda çiftesini yedik. Hepsinden bir şey yedik. Fakat tekme atan tokat atan çifte atanın şimdi hesapları görülüyor. Biz yapmadık onu, kader hüküm verdi ve kaderin o mevzuda figürü olarak kullandığı insanlar, onları öyle yaptılar. Bana dokunan bir yanı vardı, yaşlı başlı adamlar böyle orada hesap verince ciğerim yanıyor benim. Elimden bir imkan olsa ben onların hepsine serbestsiniz derim. Ne var ki birileri onları planlıyor, yapıyor, 'Topuklarını birbirlerine vurdu. Karşımızda dimdik durdu bu adamlar. Bunlara bunu dedirttik.' diyorlar bir taraftan kapalı kapılar ardından diyorlar, fakat bir taraftan da camia onu sanki bir kısım elamanlarına yaptırtıyormuş gibi onlara fısıldıyor. Bir taşla iki kuşu vurma gibi bir nifak hareketi içinde bulunuyorlar. Bana yakışmayan şeyler ama müsaadenizle bu kadarını da söyleyeyim."
-
Kendi Valini Kendin Yap Kampanyası
Bu çalışmayla hem yaratıcılığını geliştirebilir hem de kendi valini yaratabilirsin. Süper dimiiiiii?
-
Manavgat Ahmetler Köyü HES İstemiyor!
Ahmetler Köyünün WEb Sitesinden bir bildiri: Ağla sevgili yurdum ağla... Kim bu adamlar? Bu gücü kimden alıyorlar? 3. Kez köylülere silahlı saldırı düzenleyen bu şirketi; varsa savcılara, hakimlere, yoksa Türk halkının vicdanına şikayet ediyoruz! Köylülerini koruyamayan bir devlet olur mu? Olay yerinden nefes nefese telefon eden eski köy muhtarı Osman Koç ağlayarak konuştu: "Bizim devletimiz, bizi korumuyorsa kendimize başka bir devlet mi bulacağız? Yarın o zaman hepimiz TC kimliklerini teslim edelim…” Ağlayan muhtarının sesini duymayan devletin gülen milleti olmaz... Hakka, hukuka uymak ve işleri "kitabına uydurmak" aynı şey değildir. Demek ki kitabına uydurulmuş projelerle hakkın ve hukukun canına okunabiliyor. Herkesin, başını öne eğip bunu iyice düşünmesi gerekiyor. 600 yıllık Ahmetler köylüsü üç kuruşluk şirketlere yem edilmek isteniyor! "Projeler usulüne uygun" diye fetva veren devlet görevlileri, Bu projeyi imzalarken vicdanları sızlamayan mühendisler, "Arazinin müsait olmaması nedeniyle 3,5 km'lik bölüm incelenememiştir" diyerek projeye imza atan uzmanlar! Bu ülkenin dünyaca ünlü bir doğa harikasını yok etmeden önce gelin, bir kere daha gezelim kanyonu! Gezelim de neler kaybedeceğimizi bir kere daha görün. Haydi yalnız ve sahipsiz Ahmetler'i gözden çıkardınız; bu ülkenin geleceğini de mi şirketlere pazarlıyorsunuz? Günlerdir kanyon yolunda nöbet tutan Ahmetler'in cefakar kadınlarının, fedakar annelerinin feryadını duymayan sağır sultanlar duysun! "Burası bizim Çanakkalemizdir" diyen Ahmetlerlinin acısındaki derin anlamı görebiliyor musunuz? "Hepimizi öldürün de tarihe geçin" diye haykıran 70'lik köylünün ızdırabını vicdanlarınıza havale ediyoruz! Çok yazık!
-
Manavgat Ahmetler Köyü HES İstemiyor!
HES şirketinin silahlı adamları, HES nöbetindeki Ahmetler köylülerine dün gece silahlı saldırı düzenledi. Televizyon kanalları olayı gece boyunca duyurdu. 200'den fazla mermi sıkılan saldırıda köylüler canlarını zor kurtardı. Asayişi sağlamakla görevli jandarmanın gözü önünde ve jandarmayı da hiçe sayarak gerçekleşen olayda herhangi bir can kaybı olmadığı söyleniyor.
-
Bloomberg'den "Erdoğan Artık Türkiye'ye Zarar Veriyor" Haberi
Bu da yazının Bloomberg'den alınmış orjinal versiyonu:
-
Bloomberg'den "Erdoğan Artık Türkiye'ye Zarar Veriyor" Haberi
Bugün Radikal Gazetesindeki bir habere göre: ABD merkezli Bloomberg haber ajansının internet sayfasında Erdoğan ve Türkiye ile ilgili Marc Champion tarafından yazılmış çok sert bir yorum yayınlandı. Yorum için kullanılan fotoğraf da ayrıca ilgi çekici; Fotoğraf, geçen ay Hüseyin Çelik'in "Dün bir kanaldaki, yarışma programında sunucu öyle bir kıyafet gitmiş ki olmaz bu yani. Kimseye karıştığımız yok ama çok aşırı. Dünyada da kabul edilemez” demesinin ardından ATV'den kovulan yarışma programı sunucusu olan Gözde Kansu'ya ait. (Bu haberin ayrıntısını buradan öğrenebilirsiniz.) Yayınlanan yorum "Türkiye'de Dekolte Baskısı Üniversitelere Yayıldı" başlığını taşıyor. Yazı, Hürriyet gazetesi tarafından yayınlanan tam çevirisi ile aşağıda yer almaktadır: Yazıyı okuyunca yazarın biraz kafasının karışık olduğunu düşünmeden edemedim. Yazıya "Bunu kabul etmekten nefret ediyorum ama 10 yıldır Başbakan Erdoğan'ın gizli bir planı olduğunu söyleyen paranoyak laikler haklı çıkıyor." diye başlıyor ve yazıyı "Ben hâlâ Erdoğan'ın Türkiye'yi İran'a ya da bir Körfez ülkesine dönüştürdüğünü düşünen laik Türklere katılmıyorum." diye bitiriyor. Daha da enteresanı "Erdoğan Türkiye'yi yeni bir yere taşıma ya da 100 yıllık tarihi silme kapasitesine sahip değil." dedikten hemen sonra "Ancak Erdoğan Türkiye'nin yönünü değiştirebilir." cümlelerini eklemesi... Marc Champion'un belli ki kafası biraz karışık ama bu karışıklığı çözmek üzere sanırım. Bir sonraki yazısında daha net olacaktır diye kanaat getiriyorum.
-
Happy-Go-Lucky = Daima Mutlu
Happy-Go-Lucky Daima Mutlu 2008 yılı Filmekimi'nde gösterilmiş olan Happy-Go-Lucky bir Mike Leigh filmi.. Eğer onun Vera Drake isimli filmini izlemişseniz bilirsiniz, film son derece pesimistti gerçi Mike Leigh'in bütün filmleri pesimist filmlerdi ama Happy-Go-Lucky hepsinin tersine çok optimist bir film. Film zaten "mutluluk" kavramını sorguluyor ve Poppy isimli ana karakter filmde herşeyden mutlu olmanın bir yolunu bulan, film boyunca enerjisini, neşesini ve ruh halini hiç değiştirmeyen, sürekli gülen bir çeşit Pollyanna... Çatışmayı yaratan karakter ise Scott... Scott, Popy'e direksiyon dersi veren bir öğretmen ve çocukluğundan bu yana sisteme karşı çıkmış, asi, kavgacı, gergin, öfkeli bir kişilik, onun ruh hali de film boyunca hiçbir değişiklik göstermiyor... Bu arada film başlarda izleyiciyi biraz zorluyor malum sürekli gülen, herşeye olumlu bakan insanlara pek alışık değiliz. Tuhaf geliyor insana... Öyle ki Poppy karakterini oynayan Sally Hawkins bile kendisiyle yapılan bir röportajda "Rolünüz nasıldı?" sorusuna "Devamlı gülen birini oynamak hakikaten zordu" diye cevap vermiş. Düşünün artık gerisini... Ama sonra - yani Poppy'e alıştıktan sonra- çok tatlı, insanın yüzünde sürekli bir gülümseme oluşturan bir film ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Yapımı : 2008 - İngiltere Tür : Dram, Komedi Yönetmen : Mike Leigh Oyuncular : Sally Hawkins, Andrea Riseborough, Eddie Marsan, Elliot Cowan, Karina Fernandez Senaryo : Mike Leigh Yapımcı : Simon Channing-Williams Poppy Cross is happy-go-lucky. At 30, she lives in Camden: cheeky, playful, frank while funny, and talkative to strangers. She's a conscientious and exuberant primary-school teacher, flatmates with Zoe, her long-time friend; she's close to one sister, and not so close to another. In this slice of life story, we watch her take driving lessons from Scott, a dour and tightly-wound instructor, take classes in flamenco dance from a fiery Spaniard, encounter a tramp in the night, and sort out a student's aggressive behavior with a social worker's help. Along the way, we wonder if her open attitude puts her at risk of misunderstanding or worse. What is the root of happiness?
-
Levent Üzümcü - Sosyalist Enternasyonel Toplantısı konuşması
-
Nur Cennet Uçar - O Ses Türkiye
Nur Cennet Uçar, geçen sene yarışmadan kovulmuş, bu sene de kalmaya hak kazanmış... Her iki video da burada, merak edenler için...
-
Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler
Hundertwasser Evi (Yüzsular Evi), Viyana Hundertwasser Evi Avustralyalı ünlü mimar Friedensreich Hundertwasser tarafından yapılmış, 52 tane evden ve dört adet dükkandan oluşmuş bir bina.. Evlerin dış cephesi rengarenk seramiklerle kaplı ve binanın hiçbir yerinde düz öge kullanılmamış. Terasları toplamda 250 adet ile yeşillendirilmiş. Viyana'nın üçüncü bölgesinde bulunuyor. Görülmeye değer. "Ressam özgür olmak istediği evler ve mimariler hayal eder ve bunları da gerçekleştirir." Friedensreich Hundertwasser
-
Ölmeden Önce Görülmesi Gereken Yerler
Şimdi aklıma gelmişken benim de görmeyi hayal ettiğim bir yer var, hazır böyle bir başlığım var onu da ekleyeyim sonuçta gezilip görülmesi gereken yerler değil mi, ha benim için ha sizin için Masal Şehri Tallinn (Talin), Estonya "Masal Şehri" evet tam olarak böyle, ben burayı böyle tanımlıyorum, buraya gidip Pamuk Prenses falan olmak istiyorum. Beyaz atlı bir prens de gelsin beni atının terkisine atsın ve onunla birlikte bu başlık altındaki tüm görülmesi gereken tüm bu yerleri birlikte gezelim istiyorum Tallinn, Estonya'nın başkenti, aynı zamanda da liman kenti. Hemen yanı başında Letonya var. İkisi arasındaki sınır kapıları da devre dışı bırakılmış. Estonya içki vergilerinin çok yüksek olduğu bir ülke hatta öyle ki akşam saat 20:00 den itibaren sabah saat 06:00'ya kadar her türlü içki satışı burada yasak. Bara gidip içki içmek istiyorsanız da normalin üç katı kadar daha fazla ödüyorsunuz. İşte bu anda Letonya ile aralarındaki sınır kapısının devre dışı olması büyük önem taşıyor çünkü Letonya'da içki vergileri inanılmaz düşük ve Letonyalılar içkiyi su gibi hatta sudan daha çok tüketiyorlar. Bu arada Letonya ile Tallinn arası yaklaşık 4 saat kadar sürüyor. Şehir, 'Eski Kasaba', 'Kartal Tepesi' ve 'Kırsal Alan' olarak üçe ayrılıyor. Estonyalılar, Eski Kasaba kısmında yaşıyorlar. Tallinn'in her yeri kule ve surlarla çevrili, kırmızı kiremitli ve sivri çatılı taş yapılı evlerden oluşuyor, zaten burayı masal şehrine çeviren de bu binalar. Kaldırımlar taştan ve şehrin en yüksek tepesi olan Hükümet Meydanı (Toompea) manzarası enfes. Burası Alexander Nevsky Katedrali Buralar da Eski Kasaba'dan görüntüler Bu da güzel bir çizim:
-
Skype'i Güncelledikten Sonra Microsoft Seçeneği ile Giriş Yapamıyorum
Skype i yeni güncelledim, birkaç gündür de Skype üzerinden Msn e (Microsoft seçeneği seçildikten sonra) giremiyordum, beyaz bir pencere açılıyor ama giriş için gerekli arayüz gelmiyordu. Sorunun çözümünü google dan araştırdım, karşıma çıkan şu öneriyi uyguladım, çözdüm hani bilginiz olsun diye diyorum, belki lazım olur: Öncelikle skype açın yardımdan güncelleme kontrol yapın son sürüm kullandığınızı doğrulayın Daha sonra araçlara tıklayın bağlantı seçenekleri deyin Gelen ekranda otomatik proxy bul yazan yerden HTTPS yi seçin sunucu yazan bölüme 82.137.160.174 yazın port yazan yere 3128 yapın ve kaydet diyerek çıkış yapın ve skype a sağ tıklayıp komple skype kapatın ve tekrar açın.