Zıplanacak içerik

gloria

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

gloria tarafından postalanan herşey

  1. gloria şurada cevap verdi: Ulyanov başlık Yabancı Sinema
    bu filmin taraflı çekildiğini mi düşünüyorsunuz?
  2. gloria şurada cevap verdi: sinefil78 başlık Yabancı Sinema
    kitabını okumuştum, filmini de bir ara televizyonda görmüştüm ama o gün televizyon izleyecek durumda olamadığımdan izleyememiştim... Bir ara alıp izleyebilirim, kitabını begendiğime göre filmini de begenirim herhalde galiba sanırsam ki
  3. eminim pişman olmayacaksın
  4. Bence de Vampirle Görüşme'de çok iyiydi ama buna ek olarak bir de Isabelle Allende'in Ruhlar Evi (House of the Spirits) adlı romanından uyarlanmış aynı isimli filmdeki rolünü beğenmişimdir bunun dışında Antonio Banderas benim için başka da bişey ifade etmez... Bu arada sevgili Admin ve La Boheme, bu filmi izlemediyseniz mutlaka ama mutlaka izlemeni tavsiye ederim inanılmaz güzel bir filmdir, Pinochet dönemi ve Şili darbesini anlatan bu filmde özellikle Meryl Streep ve Glenn Close'a hayran da kalmazsanız ben ben değilim yanii (bu arada film 1993 yapımı olduğundan bulmak biraz zor olabilir, bence DVD'cinizi zorlayın, tehdit edin ya da ne bilim işte başka bir yöntem bulun ve mutlaka bu filmi elde edip, izleyin... Gerçi büyük ihtimalle bu film sizden kaçmamıştır ama "hani ola ki" ihtimaline karşı öneriyorum)
  5. Da Vinci Şifresi'ni okuduktan sonra o kadar begenmiştim ki arkasından Dan Brown'un bütün kitaplarını alıp, okumuştum...Filme gelince, kitabın filme çevrileceğini ilk duydugumda cok heyecanlandım. ÇÜnkü Audrey Tautou, en sevdiğim kadın oyuncuyken, Tom Hanks ve Jean Reno' da en sevdiğim erkek oyuncular arasındaydı... Hatta bence bu film için daha iyi başka bir üçlü seçilemez diye düşünmüştüm. Filmi sinemada izleyemedim ama DVDsini alarak evde izlemeye koyuldum, enteresan olan kitabı okurken gözüme heyecandan uyku girmezken, filmin 15. dakikasında gözümün nasıl kapanıp da uyudugumu hala anlamış değilim.. Devamını seyrettim mi? Hayır daha seyredemedim ama seyretmeyi düşünüyorum bir ara Niyeyse çekmedi beni, acaba sonunda ne olacağını bildiğimden midir, yoksa filmin kitaptaki etkiyi yaratamadığından mıdır nedir bilmem... Gerçi düşününce kitabını okuduğum, sonunu bildiğim ama izlerken çok sevdiğim başka filmler de vardı (örneğin Koku) ama demek ki bu uyarlamada iş yok...
  6. gloria şurada cevap verdi: gloria başlık Yabancı Sinema
    Tüm bunlara ek olarak aslında şunları da diyebiliriz tabiiki; filmin yapımcılığını üstlenen Wachowski kardeşler aynı zamanda Matrix üçlemesinin de yönetmen, senarist ve yapımcılarıydı ve doğal olarak V for Vendetta'nın içinde matrixvari bir hava da yok degildi... Bkn. Neo ve V'nin Yakın plan ayak çekiminin olduğu sahne, polislerle yapılan kavga sırasındaki silahların kullanılma biçimi ve vücut hareketlerinin Matrix'in ilk serisindeki kavga sahneleriyle neredeyse aynı olması, V'nin pelerini ve Neo'nun deri pardesüsünün ahenkle dans edişleri Ajan Smith'in ve V'nin biçimleri farklı olsada çoğalma sahneleri vs. vs. Bu arada V'yi oynayan Hugo Weaving aynı zamanda Matrix serisindeki Ajan Smith'i oynayan kişiyle aynı kişi olması da iki filmin ruhlarının birbirine karıştırılmış olmasını doğallaştırıyor aslında... Ortak noktaları çok fazla... Bunların dışında film, tıpkı Dövüş Kulübünde de olduğu gibi ideoloji olarak tamamen Anarşizmi temel almış sistem karşıtı bir filmdir. Öncelikle filmin ana kahramanı V, iflah olmaz bir anarşisttir. Varolan yönetim biçimini ortadan kaldırarak, halktan kendileri için birşeyler yapmasını istemekte ve bu isteğini de "İnsanlar hükümetlerden korkmamalı, hükümetler insanlardan korkmalı","herkesin bize neden ihtiyaçları olduğunu hatırlamasını istiyorum (Didem'in yorumu aynen doğrudur) "Şiddet iyilik için kullanıldığında adalet getirir" "Dans edilmeden yapılan bir devrim, yapılmaya değecek bir devrim değildir" (ki bu sözle Emma Goldman'ın Dans edemeyeceksem devrim benim devrimnim değildir sözüne gönderme yapılmış ve Emma Goldman anarşizm tarihinin en önemli kadın anarşitlerinden birisidir) gibi bir takım anarşist söylemlerle desteklemektedir. Ayrıca film içinde kullanılan V sembolünü ters çevirdiğinizde anarşizmin sembolünü görürsünüz ki Matrix serisinde de kullanılan semboller buna yakındı... ve tabiiki V'nin kendisini anlattığı şu cümlelerle de anarşizm idealli bir film olduğunu destekleyebiliriz: "v: voilà! in view, a humble vaudevillian veteran, cast vicariously as both victim and villain by the vicissitudes of fate. this visage, no mere veneer of vanity, is it vestige of the vox populi, now vacant, vanished, as the once vital voice of the verisimilitude now venerates what they once vilified. however, this valorous visitation of a by-gone vexation, stands vivified, and has vowed to vanquish these venal and virulent vermin vanguarding vice and vouchsafing the violently vicious and voracious violation of volition. the only verdict is vengeance; a vendetta, held as a votive, not in vain, for the value and veracity of such shall one day vindicate the vigilant and the virtuous. verily, this vichyssoise of verbiage veers most verbose vis-à-vis an introduction, and so it is my very good honor to meet you and you may call me v." "İyi akşamlar Londra, Kendimi tanıtırdım ama, aslında bir adım yok. Bana ‘V’ diyebilirsiniz. İnsanlığın varoluşundan beri bir avuç baskıcı, hayatlarımızın bizim yüklenmemiz gereken sorumluluğunu yüklenmeyi kabul ettiler. Böyle yaparak gücü ele geçirdiler. Onların yolunun nereye çıktığını gördük; kamplardan ve savaşlardan mezbahaya. Anarşide bir yol daha var. Anarşiyle, molozlardan yeni bir hayat doğar. Umut yenilenir. Anarşi öldü diyorlar, ama görüyorsunuz ya ölümüme dair haberler abartılıyor. Ne olacağını kendiniz seçmelisiniz; yeni bir hayat ya da zincirlere dönüş… " Tüm bunlara rağmen denilebilir ki, evet bu film anarşist bir politik gerilimdir ama anarşizme ait birçok şey gizli semboller ve bir takım üstü kapalı söylemlerle belli edilmektedir. Burada da benim aklımı kurcalayan V gibi bir film yapıp da üstüne üstlük "hükümetler insanlardan korkmalı" veya "fikirlere kurşun işlemez" gibi söylemleri filme ekleyip, hala hükümetten korkan, eleştirilerden mümkün olduğunca kaçan, düşünceleri açıklamaya çekinen bir çekimserliğin filmde kendini gösteriyor olmasıdır... Enteresan... Ben kitabı okumadım ama okuyanlar varsa benim kitabın konusu hakkında duyduklarımı destekleyeceklerdir sanırım. Kitap, eminim filme göre ideolojisini daha cesurca dile getirmiştir. Yanılıyor muyum?
  7. gloria şurada bir başlık gönderdi: Yabancı Sinema
    V For Vendetta Muhteşem kelimesi yetersiz olağanüstü... Yönetmen: James McTeigue Yapımcı: Joel Silver, Larry ve Andy Wachowski Senaryo: Larry ve Andy Wachowski Oyuncular: Natalie Portman, Hugo Weaving(alt yazılı seyretmenizi tavsiye ederim, sesi muhteşem), Stephen Rea, John Hurt, Stephen Fry Görüntü Yönetmeni: Adrian Biddle Film müzikleri: Dario Marianelli V For Vendetta, İngiliz Yazar Alan Moore'ın 80'li yıllarda yazmış olduğu bir çizgi roman serisinden uyarlanmış son derece başarılı bir filmdir. Yıl 2020'dir ve 5 Kasım 1605 yılında Guy Fawkes'in, I. James iktidarına karşı gerçekleştirmeye çalıştığı "Barut Kokusu" diye bilinen İngiliz Parlamentosunun havaya uçurulma eyleminin 415.yıl dönümüdür. İngiltere yine tıpkı o dönemdeki gibi zorbalığın baskının ve faşizmin hakim olduğu bir iktidarın yönetimi altındadır, düşünce özgürlüğünün dahi olmadığı bu ortamda halk tüm olanları kabullenip, hükümetin her isteğine boyun eğmektedir. Hatırla, hatırla Kasım’ın beşini Barut komplosu ve ihanetini Ben hiç bir neden görmüyorum Barut komplosunun unutulması için cümleleriyle başlayan filmdeki olaylar, Çaykovski'nin 1812 Uvertürü eşliğinde, V tarafından, Adliye binasının patlatılmasıyla gelişmeye başlar. V film boyunca yüzüne taktığı maskesini sadece bir defa ağlarken çıkaracak ve filmin sonlarına doğru bu maske, inanılmaz güzel bir sahneye imza atacaktır. Hükümetin ve medyanın ikiyüzlü işbirliğini net bir biçimde izleyeceğiniz bu filmde halkın istediğinde ve inandığında gücünün ne kadar önemli olduğuna bir kez daha şahit olacaksınız. “İnsanlar hükümetten korkmamalı, hükümetler insanlardan korkmalı” sözü bu filmin son derece önemli repliklerden birisidir ve hükümetin insanlardan korkmasının zamanı da artık gelmiştir... Filmle ilgili anlatılacak öyle güzel öyle öyle güzel sahneler ve replikler var ki benim bunların içinde en sevdiğim replik ve sahne, Emma Goldman'ın (Bu kadın benim herşeyim, çok seviyorum ve yeri gelmişken piyasada onunla ilgili ne varsa toplamaya çalışıyorum, hani olur ya belki sizin de elinize onunla ilgili bişiler çıkar, buyrun paylaşın benle, hayır demem vallahi) "Dans edemeyeceksem devrim benim devrimim degildir" sözlerinin kullanıldığı sahneydi... ve filmin aslında neredeyse kısa bir özetini veren Nathalie Portman'a ait şu sözlerle şimdilik yorumumu burada bitiriyorum... "Bize insanları değil fikirleri hatırlamamız söylendi. Çünkü bir adam yenilebilir, yakalanabilir, öldürülebilir, unutulabilir. Fakat bir fikir 400 yıl sonra bile hala dünyayı değiştirebilir Fikirlerin gücüne ilk elden tanık oldum. Fikirler uğruna ölen ve öldüren insanlar gördüm. Ama bir fikre dokunamaz, tutamaz hatta öpemezsiniz. Fikirler kanamaz, acı çekmez ve sevmezler. Ve özlediğim şey bir fikir değil, bir adam. 5 Kasım’ı bana hatırlatan adam…Asla unutmayacağım adam…“ İyi seyirler... FRAGMANI İÇİN: http://www.dailymotion.com/video/xb9c25_v-for-vendetta-fragmany-blurayarsiv_shortfilms
  8. hatırladım o son sahneyi oğlunun eşcinsel olduğunu öğrenmişti ve kendisi asker olduğu için buna bir türlü hazmedememişti... Üstüne üstlük Lester Burnham'ın da oğluyla beraber olduğunu düşünüp ona önce canını acıtacak şekilde sımsıkı sarılmış sonra da öpmeye kalkışmıştı... Bir yerde çok zaman oldu ben bu filmi, cok net hatırlamıyorum sahnelerin cogunu ama bu film Dövüş Kulübü ile aynı zamanda Oscar'a en iyi film adayı olmuştu, ben acıkcası Oscar'ı Dövüş Kulübünün almasını tercih ederdim, bence daha güzel bir filmdi ama American Beauty aldı... Ha bu arada en iyi oyuncu ödülünü de bence NAYLON POŞET'e vermelilerdi o sene Ne zaman sokakta uçuşan bir naylon poşet görsem hala benim aklıma bu film geliyor... Babanın kendi kızına ilgi göstermezken diğer kıza gösterdiği ilgiye de ben hazmedememişti
  9. gloria şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Yabancı Sinema
    Ben de hala izleyemedim bu filmi ama mutlaka izlemek istiyorum...
  10. KALBIN HANGI GUZEL SEY ICIN CARPIYORSA, YENİ DOĞAN HER GÜNEŞ SANA ONU GETIRSIN MELEĞİM DOGUM GUNUN KUTLU OLSUN... SENİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM
  11. Benim bu filmden beynime kazınan sahne ise, çocuğun, kıza kamerayla çektiği görüntüleri izlettiği andı... Hani hatırlıyor musunuz, çocuğun kamerayla çektiği "bir poşetin rüzgarda uçuşması" sahnesi... Bayılmıştım bu sahneye...
  12. gloria şurada cevap verdi: Admin başlık Yabancı Sinema
    Kayıp Nişanlı mı? İki defa izledim bu filmi de... 2004 yapımıdır. En yeni filmi "Da Vinci Şifresi" onu da izledik doğal olarak... ve hatta Şenay isimli bir Türk kızını canlandırdığı Kirli Tatlı Şeyler'i de bir filmi daha vardı adını hatırlamıyorum ama ben o filmini de cok sevmiştim. O filmde inancı konusunda sürekli kararsızlıklar yaşayan hatta sevgilisinin dini inancı neyse bir süre sonra onu benimseyip, hatta onlardan daha cok o inanca sahip cıkan bir genç kızı canlandırıyordu... Çok eglenceli bir filmiydi...
  13. gloria şurada cevap verdi: Admin başlık Yabancı Sinema
    evet duymuştum o filmi ama ben de daha izlemedim.. Bildiğim kadarıyla filmin Hollywood versiyonu bu, bir de yanılmıyorsam Fransız versiyonu (2003) vardı... Bu arada ben The Black Dahlia (Cehennem Çiçeği) filmini aldım ama daha izlemedim. Onda da oynuyor Hilary Swank gerçi bu film ile ilgili hiç olumlu bişey de duymadım ama izleyip göreceğiz
  14. replik ezberleme huyu bende de mevcut da cok enteresan olan benim niye bu sözü el chievo'nun söylediğine dair bir kanıya kapılmış olmam... Yukarıda aynı sözü ben de yazmıştım ama şimdi düşünüyorum da acaba bu söz tam el chievoluk sözdü de ondan mı ben oyle hatırlamayı tercih ettim ilginç ve enteresan yarın fırsatını bulup, tekrar bakcam filme
  15. gloria şurada cevap verdi: *NATALIA* başlık Anı Defteri - Defterleri
    canımmmmmmm benimmmm
  16. gloria şurada cevap verdi: *NATALIA* başlık Anı Defteri - Defterleri
    OoOoOo Makarnanııızı neli istersiniz beyfendüü? Özlemişim seni valla, epey oldu görüşmeyeli, cadılık yapmayalı dimii... Sen neler yapıyorsun, nerelerdeydin, ben seni heçççç görmedim...
  17. gloria şurada cevap verdi: *NATALIA* başlık Anı Defteri - Defterleri
    sen estikçecimm... ben de seninle aynı dertten muzdaribim hayatım, dersler, sınavlar şeklinde yaşayıp gidiyoruz işte, aslında Leyla'ya da dediğim gibi foruma ugruyorum ama oyunlara girmiyorum, ne var ne yok bi bakıp çıkıyorum... Ben seni de özledim, hepinizi de özledimmmmm...
  18. gloria şurada bir başlık gönderdi: Yabancı Sinema
    Yönetmen: David Fincher Yapımcı: Arnon Milchan Senarist: Jim Uhls Yazar: Chuck Palahniuk Oyuncular: Edward Norton, Brad Pitt, Helena Bonham Carter, Meat Loaf, Jared Leto Görüntü yönetmeni Dağıtım şirketi: Twentieth Century Fox Süre: 139 dakika Bütçe :63 milyon Dolar Dövüş Kulübü'ne "bir film" demek bana yeterli gelmiyor, Filmin çok çok ötesinde Dövüş Kulübü... Defalarca izleyebilirsiniz, inanın her izlediğinizde yeni bir şey görüp, daha önce farketmediğiniz yeni şeylerin farkına varırsınız. Bu nedenle benim önerim, sadece bir defa izlemeyin, zaten de sadece bir defa izlemekle yetinmeyeceksiniz. Göreceksiniz ki ilk izlediğinizde, "Güzel bir film" ; ikinci izlediğinizde "Müthiş bir film"; üçüncü izlediğinizde ise "Bu sadece müthis bir film değil, sadece müthiş demek yetersiz" diye düşüneceksiniz. Şimdi ben bu filmle ilgili başka yorum yapmak istemiyorum, zaten bir çoğunuzun izlediğine eminim, BEN BİR SİNEMASEVERİM diyen herkes bu filmi mutlaka görmeli... Altta Dövüş Kulübü'nün kurallarını görebilirsiniz, ama benim asıl favorim, filmin replikleriydi, o yüzden onları da ekledim... İzlemeyenlere iyi seyirler diliyorum... DÖVÜŞ KULÜBÜNÜ KURALLARI Dövüş Kulübü'nün birinci kuralı: Dövüş Kulübü hakkında konuşmayacaksınız. Dövüş Kulübü'nün ikinci kuralı: Dövüş Kulübü hakkında KONUŞMAYACAKSINIZ. Dövüş Kulübü'nün üçüncü kuralı: Birisi dur derse ya da sakatlanırsa kavga biter. Dövüş Kulübü'nün dördüncü kuralı: Sadece iki kişi dövüşür. Dövüş Kulübü'nün beşinci kuralı: Her sefer sadece bir dövüş olur. Dövüş Kulübü'nün altıncı kuralı: Tişört yok, ayakkabı yok. Dövüş Kulübü'nün yedinci kuralı: Dövüş sürebildiğince uzun sürer. Dövüş Kulübü'nün sekizinci kuralı: Eğer bu Dövüş Kulübü'nde ilk gecenizse, dövüşeceksiniz. FIGHT CLUB REPLİKLERİ Bir tümörüm olsa adını Marla koyardım Mobilya satın alırsınız ve kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca, hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduklarımız artık sizin sahibiniz olur. Ağzınızda bir silah varken ve silahın namlusu dişlerinizin arasındayken, ancak sesli harflerle konuşabilirsiniz... Hiçbir zaman tamamlanmış olmayayım, ne olur. Hiçbir zaman halimden memnun olmayayım. Hiçbir zaman kusursuz olmayayım. Kurtar beni, tyler, kusursuz ve tamamlanmış olmaktan kurtar. Bu senin yaşamın ve yaşamın an be an sona eriyor. Her akşam ölüyor ve her sabah doğuyordum. Sonsuza kadar yaşamak istiyorsan ilk adım olarak ölmek zorundasın... İnsan sevdiklerini öldürür diye bir söz vardır ya; aslında bakın, insanı öldüren de hep sevdiğidir. Bütün umutlarınızı kaybetmek özgürlüktür. Başka bir yerde, başka bir zamanda uyanabilseydim, başka bir insan olarak uyanabilir miydim? Bazen birşey yapar ve belanızı bulursunuz, bazen de yapmadığını şeyler size belanızı buldurur. Marlaânın hayat felsefesi, bana söylediğine göre, ölmeye her an hazır oluşu. Marlaânın hayatındaki trajedi ise ölmüyor oluşu. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar... Neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri almak için Ben Jack'in dışlanmışlık duygusuyum, Ben kafası karışmış Jack'in tuşlara basan eliyim, ben jack'in gülemeyen ağzıyım, ben Jack'in para sayan eliyim, yoksa para mı elimi sayıyor? Ben jack'in gözleriyim bensiz sinema izleyemez Sizler özel değilsiniz, Sizler güzel yada eşi benzeri olmayan Kar tanesi de değilsiniz, Sizler işiniz değilsiniz, Sizler paranız kadar değilsiniz, Bindiğiniz araba değilsiniz, Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, Sizler iç çamaşırı değilsiniz, Sizler her şey gibi çürüyen birer organik maddesiniz... Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden yeri geldiğinde dalga geçen yeri geldiğinde gülüp geçen pislikleriyiz. Yaşasın anarşizm meselesi yani... FRAGMANI İÇİN: http://www.dailymotion.com/video/x676dk_my-fight-club-trailer_shortfilms
  19. gloria şurada cevap verdi: Admin başlık Yabancı Sinema
    zaten Amelia'nın o masum bakışlarının altındaki muzır gülümsemesi tam da senin dediğini destekliyor mu
  20. Çok zaman oldu bu filmi izleyeli, aslında bir ara mutlaka tekrar seyretmek isterim, o zaman cok sevmiştim... Filmin en önemli özelliği sondan başa doğru ilerlemesi... Filmin sonunu başta, başını sonda gördüğümüz filmlerden birisi yani anlayacağınız... Bu arada adamın yaşadığı kısa dönem hafıza kaybı, amacına ulaşmasını epeyce zorlaştırıyor. Aslında bu filmi izlerken, bir sebepten kendinizi adamın yerine koyuyor, empati kurup duruyorsunuz, o nedenle belki de bu kadar ilginç geliyor insana bu film...
  21. aldım bu filmi, izlenecek filmler listemde bu da... Ne dersin sevgili Adminim, değer mi izlenmeye?
  22. ne demek, ne demek... Memnuniyetle... Dün burada açılmış bütün başlıkları vaktim vardı inceledim ama DÖVÜŞ KULÜBÜ'nü göremedim. Acaba gözümden mi kaçmış Bence burada aDı mutlaka geçmesi gereken filmlerden birisi... Eğer gözümden kaçmamışsa, akşam benden size Bir DÖVÜŞ KULÜBÜ tanıtımı... SÖZ Haa V FOR VENDETTA da gelecek arkasından...
  23. üç farklı hikayenin bir kazayla birleştiği müthiş bir film benim 10 üstünden 10 verdiğim "10 numaram" filmlerimden birisi... Babel ve 21 Gram filminin yaratıcısı Alejandro Gonzalez Inarritu’nun bence en iyi ama en iyi performansı... Bu film tek başına bile onun adını yüzlerce yıl öteye taşıyacaktır eminim... Bana göre filmin alt duygusu yine sevgi aslında ama sevginin farklı yönleri, farklı yaşanışı... Köpeklere, insanlara vs. vs. ama biri sevdiği halde sevdiğine şiddet uygulamak ta çekinmezken, biri son derece fedakar ve duygusal, bir başkası takıntılı derece tutkuyla bağlı olup, kendini ve hayatını hiçe saymakta çekinmeyen ama buna rağmen sevgilerini bir şekilde de olsa çok iyi yansıtan karakterler... (filmi izleyenler, neyi anlatmak istediğimi çok iyi anlayacaklardır) El Chiavo, kahramanım işte bu... Hele de "artık gözlük takmayacağım, gözlerim bozuk demek ki tanrı dünyayı puslu görmemi istiyor" "tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset" vs tarzı komik ama düşündürücü özdeyişleriyle bana olaylara farklı bakış açılarından bakmam gerektirdiğini düşündürüp durdu film boyunca... Her ne kadar yan karakter gibi görünse de bence bu filmin baş karakteri oydu... Filmle verilmesi gereken mesajlar, neredeyse hep onun üzerinden verildi... Bu filmin içinden bir çok yorum çıkarabilirim... Öncelikle filmin ilk ismini duyduğumda köpeklerin gerçekten de köpek değil de başka öyle mecazi anlamda kullanıldığını düşünmüştüm... Halbuki izlediğimde köpeklerin de filmin kahramanalrından olduğunu gördüm ama hala filmi izledikten sonra bile köpeklerin mecazi anlamda da kullanılmış olacağını düşünmekten alamıyorum kendimi... Filmde bence herkesin hem gerçek hem de mecazi anlamda bir köpeği var... Mecazi anlamda kullandığım köpekler (ki aslında bunlar insan olan köpekler), sahipleri olarak gördüğü kişiler için herşeyi yapabiliyor, son derece de sadıklar... Octavio, yengesi olan Susanna'nın; Daniel, manken olan Valeria'nın köpeği... Çok mu acımasız oldum ne Çok şey söyleyebilirim, çok çok şey söyleyebilirim bu film için ama biraz da size kalsın... Benden bu kadar.... Bu filmi mutlaka izleyin... İzlenmesi gereken bir film... Hem Amerikan filmlerinden artık gına geldi diyen herkese, bu yönetmene dikkat...
  24. gloria şurada cevap verdi: Admin başlık Yabancı Sinema
    Önerdiğin yöntem gayet mantıklı geldi, deneyeceğim söz
  25. Bu filmdeki aşk muhteşemdi, Sancılı ama tertemiz bir aşk...Hani asıl konusu aşk olan filmlerle kıyasladığımda onlar bile bunu o kadar güzel anlatamazlar... Oyuncular cok iyiydi özellikle Josh Hartnett'in canlandırdığı otistik karaktere gerçeğe çok uygundu...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.