Zıplanacak içerik

gloria

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

gloria tarafından postalanan herşey

  1. gloria şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Düşündüren Resimler - Karikatürler
  2. gloria şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Düşündüren Resimler - Karikatürler
    Çok güzeller bunlar Birce, Paylaştığın için teşekkürler, bende eklesem bir iki tane
  3. 33-Beşinci Sultan Murat Babası: Sultan Abdülmecit Annesi: Sevk Efzâ Kadin Efendi Doğumu: 21 Eylül 1840 Vefatı: 29 Ağustos 1904 Saltanatı: 1876'da (93) gün 34-Sultan İkinci Abdülhamit Babası: Sultan Abdülmecit Annesi: Tirimüjgan Sultan Doğumu: 21 Eylül 1842 Vefatı: 10 Şubat 1918 Saltanatı: 1876 - 1909 (33) sene 35-Sultan Mehmet Reşat Babası: Sultan Abdülmecit Annesi: Gülcemal Kadin Efendi Doğumu: 2 Kasım 1844 Vefatı: 3 Temmuz 1918 Saltanatı: 1909 - 1918 (9) sene 36-Sultan Mehmet Vahdettin Babası: Sultan Abdülmecit Annesi: Gülistü Kadin Efendi Doğumu: 2 Şubat 1861 Vefatı: 15 Mayıs 1926 Saltanatı: 1918 - 1922 (4) sene
  4. 29-Sultan Dördüncü Mustafa Babası: Sultan Birinci Abdülhamit Annesi: Ayşe Saniye Perver Sultan Doğumu: 8 Eylül 1779 Vefatı: 16 Kasım 1808 Saltanatı: 1807 - 1808 (1) sene 30-Sultan İkinci Mahmut Babası: Sultan Birinci Abdülhamit Annesi: Nakşidil Valide Sultan Doğumu: 20 Temmuz 1785 Vefatı: 30 Haziran 1839 Saltanatı: 1808 - 1839 (31 ) sene 31-Sultan Abdülmecit Babası: Sultan İkinci Mahmut Annesi: Bezmiâlem Valide Sultan Doğumu: 25 Nisan 1823 Vefatı: 25 Haziran 1861 Saltanatı: 1839 - 1861 (21) sene 32-Sultan Abdülaziz Babası: Sultan İkinci Mahmut Annesi: Pertevniyal Sultan Doğumu: 8 Şubat 1830 Vefatı: 30 Mayıs 1876 Saltanatı: 1861 - 1875 (14) sene
  5. 25-Sultan Üçüncü Osman Babası: Sultan İkinci Mustafa Annesi: Sehsuvar Valide Sultan Doğumu: 2 Ocak 1699 Vefatı: 30 Ekim 1757 Saltanatı: 1754 - 1757 (3) sene 26-Sultan Üçüncü Mustafa Babası: Sultan Üçüncü Ahmet Annesi: Mihrimah Sultan Doğumu: 28 Ocak 1717 Vefatı: 21 Ocak 1774 Saltanatı: 1757 - 1774 (17) sene 27-Sultan Birinci Abdülhamit Babası: Sultan Üçüncü Ahmet Annesi: Rabia Sermi Sultan Doğumu: 20 Mart 1725 Vefatı: 7 Nisan 1789 Saltanatı: 1774 - 1789 (15) sene 28-Sultan Üçüncü Selim Babası: Sultan Üçüncü Mustafa Annesi: Mihrişah Sultan Doğumu: 24 Aralık 1761 Vefatı: 28 Temmuz 1808 Saltanatı: 1789 - 1807 (18) sene
  6. 21-Sultan İkinci Ahmet Babası: Sultan İbrahim Annesi: Hatice Muazzez Sultan Doğumu: 25 Şubat 1643 Vefatı: 6 Şubat 1695 Saltanatı: 1691 - 1695 (4) sene 22-Sultan İkinci Mustafa Babası: Sultan Dördüncü Mehmet Annesi: Emetullah Rabia Gülnüs Sultan Doğumu: 5 Haziran 1664 Vefatı: 29 Ocak 1704 Saltanatı: 1695 - 1703 (8) sene 23-Sultan Üçüncü Ahmet Babası: Sultan Dördüncü Mehmet Annesi: Emetullah Rabia Gülnüs Sultan Doğumu: 31 Aralık 1673 Vefatı: 1 Temmuz 1736 Saltanatı: 1703 - 1730 (27) sene 24-Sultan Birinci Mahmut Babası: Sultan İkinci Mustafa Annesi: Saliha Valide Sultan Doğumu: 2 Ağustos 1696 Vefatı: 13 Aralık 1754 Saltanatı: 1730 - 1754 (24) sene
  7. 17-Sultan Dördüncü Murat Babası: Sultan Birinci Ahmet Annesi: Kösem Sultan Doğumu: 27 Temmuz 1612 Vefatı: 9 Şubat 1640 Saltanatı: 1623 - 1640 (17) sene 18-Sultan İbrahim Babası: Sultan Birinci Ahmet Annesi: Kösem Sultan Doğumu: 5 Kasım 1616 Vefatı: 18 Ağustos 1648 Saltanatı: 1640 - 1648 (8) sene 19-Sultan Dördüncü Mehmet Babası: Sultan İbrahim Annesi: Turhan Hatice Sultan Doğumu: 02 Ocak 1642 Vefatı: 06 Ocak 1693 Saltanatı: 1648 - 1687 (39) sene 20-Sultan İkinci Süleyman Babası: Sultan İbrahim Annesi: Saliha Dilâsub Sultan Doğumu: 15 Nisan 1642 Vefatı: 22 Haziran 1691 Saltanatı: 1687 - 1691 (4) sene
  8. 13-Sultan Üçüncü Mehmet Babası: Sultan Üçüncü Murat Annesi: Safiye Hatun Doğumu: 26 Mayıs 1566 Vefatı: 21 Aralık 1603 Saltanatı: 1595 - 1603 (8) sene 14-Sultan Birinci Ahmet Babası: Sultan Üçüncü Mehmet Annesi: Handan Sultan Doğumu: 18 Nisan 1590 Vefatı: 22 Kasım 1617 Saltanatı: 1603 1617 (14) sene 15-Sultan Birinci Mustafa Babası: Sultan Üçüncü Murat Annesi: Handan Hanım Doğumu: 1592 Vefatı: 20 Ocak 1639 Saltanatı: 1617-1623 (5) Sene 16-İkinci Sultan Osman Babası: Sultan Birinci Ahmet Annesi: Mahfiruz Haseki Sultan Doğumu: 3 Kasım 1604 Vefatı: 10 Mayıs 1622 Saltanatı: 1617 - 1622 (5) sene
  9. 09-Yavuz Sultan Selim Babası: Sultan İkinci Bayezit Annesi: Gülbahar Hatun Doğumu: 10 Ekim 1470 Vefatı: 22 Eylül 1520 Saltanatı: 1512 - 1520 (8) sene 10-Kanuni Sultan Süleyman Babası: Yavuz Sultan Selim Annesi: Hafsa Hatun Doğumu: 27 Nisan 1495 Vefatı: 7 Eylül 1566 Saltanatı: 1520 - 1566 (46) sene 11-Sultan İkinci Selim Babası: Kanuni Sultan Süleyman Annesi: Hürrem Sultan Doğumu: 28 Mayıs 1524 Vefatı: 15 Aralık 1574 Saltanatı: (1566-1574) (8) sene 12-Sultan Üçüncü Murat Babası: Sultan İkinci Selim Annesi: Nurbânu Sultan Doğumu: 4 Temmuz 1546 Vefatı: 16 Ocak 1595 Saltanatı:1574 - 1595 (21 ) sene
  10. Karabasan, tıp dilinde uyku felci olarak tabir edilen, uykuya dalma veya uyanma öncesi görülen, kısmi veya geçici bir çeşit "iskelet kası felci" durumudur. Böyleyken kişi hareket edemez veya konuşamaz. Bunun nedeni ise riüyada görülen hareketleri bilinçdışı taklit ederek kendisine zarar vermesini önlemek için beynin, vücudu felç durumuna sokarak kontrol altına almasıdır. Bu süreç genelde birkaç saniye ya da dakika sürer fakat çok çok ekstrem durumlarda 3-4 saatlik uyku felci geçiren vakalara da rastlanmamış değildir. Devamında kişi ya tamamen uykudan uyanır ya da Rem uykusuna geri döner. Ekseri sırtüstü yatarken rastlanılan bu duruma daha çok stresli, düzensiz uyku alışkanlığına sahip veya ani hayat değişiklikleri yaşayan kişilerde rastlanır. Korkutucu bir durum olarak yaşansa bile bilimsel açıklamasına bakıldığında vücut için son derece yararlı bir durum olduğu söylenebilir, aksi takdirde rüyada koştuğumuz için gerçekte de koşmaya yeltenecek, çırpınmalar sırasında vücudumuzu sağa sola çarpacağımızdan, kendimize zarar verebilecek aşamalara dahi gelinecektir. Evet bu açıklamalardan sonra gelelim bana; Ben bu karabasan denilen uyku felcini herhalde dünyada en sık yaşayanlaran birisiyimdir. Bu nedenle uyuma işinin benim açımdan kabusa dönüştüğünü dahi bilirim. Daha 1 saat once şuradaki koltukta uyumuş vaziyetteyken bu durumu yaşadım, bana kalsa dakikalarca o durumda kalıyorum, bağırıyorum, kendimi paralıyorum ve hatta uyanmak, gözlerimi açmak için kendimi koltuktan atmaya bile çalışıyorum ama olmuyor Ne kadar çabalasam boş... Bu ne kötü bir durum ki yaşamayan bilemez, anlayamaz... Aslında şu sırt üstü yatma durumu doğru bence, çünkü genelde kendime geldiğimde bedenimi o pozisyonda yatarken buluyorum. Tabi bunun her zaman geçerli olmadığını da gözardı edemem... En kötüsü de biliyorsun ki uyanıksın, etrafta neler oluyor bitiyor hepsinin farkındasın, ayak seslerini yanında yatanın sesini, nefesini herşeyini duyabiliyorsun, bilincin açık, kontrol mekanizman da çalışıyor, hareket edip, sesini çıkaramasan da en azından düşünebiliyorsun... İşte ben o anda bu durumdan yararlanmaya çalışıyorum, ne mi yapıyorum; Eğer yalnızsam kendimi telkin ediyorum, "geçecek, bu geçici bir durum, sakin ol" şeklinde kendime sürekli telkinler veriyorum, eğer yalnız değilsem ve o anda yanımda bana müdahale edebileceğini farkettiğim birisi varsa, hızlı hızlı nefes alıp vermeye çalışıyorum ki dikkatini çekeyim... Nitekim biz eşimle bu konu hakkında daha önce konuşmuştuk, ben hızlı hızlı nefes alıp vermeye çalıştığımda o durumumu farkediyor ve beni dışarıdan müdahaleyle uyandırmaya çalışıyor. Böylece daha kolay kendime geliyorum. Ben uyanma evresinde inanın çok zorlanıyorum. Bugün eşim, bir yandan ismimle bana seslenip, bir yandan da hafif hafif beni sarsmak suretiyle uyandırmaya çalışırken aradan neredeyse 20 saniye geçti ve benim ağzımdan nihayet o ses çıkabildi. "uyanamıyorum" ve sonunda uyandım ama bu durumda kalmak çok sinirlerimi bozuyor, her defasında aglayarak uyanıyorum yaaaaa...
  11. gloria şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    Korkma, ben burdayım, korurum seni, merak etme Evet biz onları içiyoruz, o kadarrrrr... Adminler de içiyorlar, içmiyorlar mı? varmıymış hayatında hiç Greyfurt suyu içmeyen dimi? Güzelim Greyfurt sularını içiyoz diye kimse bize kızamaz Eğitim sistemine gelince benim bildiğim en iyi eğitim sistemi tabii ki Türkiye'de; Dünyanın en iyi sağlık sistemi, en iyi eğitim sistemi ve hatta en iyi sosyal güvenlik sistemi Türkiye'de! Gelecek kaygısı olmayan huzurlu gençler var burada... Dünyanın en mutlu, en gelişmiş, en zengin ülkesi burası... O nedenle tabii ki Türkiye...
  12. ÜMİT AKTAN'LA DEVAM EDİYORUZ “Arif o topa taksi tutsa yetişemez” *** "Van Basten şuuttt! iğğrreennçç bir şuuuuttt. Siz pijamalarınızla kalkıp gelseniz daha iyisini atardınız sayın seyirciler!" *** “Attığı 'şık' bi çalımdan sonra Hagi'nin Grasshopers defans oyuncusunun bağırsaklarını düğümledi.” *** Grasshopers - Galatasaray maçı; Gollerimizi hagi ile arif attı sayın seyirciler. Bu tablo bana büyük Türk bestecisi Hacı Arif Bey'i hatırlatıyor nedense. *** Yıl 1993. Manchester United - Galatasaray maçı; “Arif 40 sefer denese bir daha atamayacağı bir şekilde topu 90'a gönderiyor. Düüünyanın en iyi kalecisi bu... Şımaykıl, ammma bizim arif de öyle vuruyor ki köşedeki örümceği alıyor. Muhhteşem bir gol. Şimdii maç yeniden başlıyor. Bu kez 20 dakikada üç gol, dört gol yok. Galatasaray direniceeek. Yürek yüreğe demiştim, işte bir şut bir gol. Şımaykıl deyil, bütün maykıllar gelse o golü ordan alamazdı. Durum iki biiiiiiiirrr." *** Manchester United-Galatasarau maçının bitişini Ümit Aktan'dan dinliyoruz: Bu 90 dakikada üç sıfırlık bir Mançester galibiyetini bile az gören seyirciye karşı, üç ikilik bir Galatasaray galibiyetinin sevincini yaşarken, maçı üç üç bitirmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. *** Meşhur Manchester-Galatasaray maçı, daha maçın başları Manchester Unıted 2-0 önde; ''Tabii sayın seyirciler İngiltere futbolun anavatanı, futbol da daima bize karşı ezici üstünlükleri var, hatırlarsınız milli maçta 8-0 yenmişlerdi, galiba bu maçta öyle...'' Demeye kalmıyor, Arif'in golü geliyor. Ümit abimiz bağırıyor; ''Biliyordum, biliyordum aslanlar pes etmez, bu işin peşini bırakmaz!'' *** Fenerbahce - Bükreş maçı??? Yüz yılın son ay tutulması ve Romanya tutulmanın en net göründüğü yerdi. Bu yüzden Romanya televizyonu maçta buldukları bir boşluk sırasında ay tutulmasını gösterdi. "Bu arada Romenler mehtabı gösteriyorlar, şunları boğaza götürmek mehtabın en güzelini seyrettirmek lazım.” *** "Eğer bu da faulse, bende bu maçı İngilizce anlatırım sayın seyirciler" *** Şampiyonlar ligi çeyrek final Galatasaray-Real Madrid radyodan; Maç 2-0'dan 3-2'ye döndükten sonra “Hagi yine yokluyor kaleyi. Ümit, Hasan ve Jardel'den sonra casillas'a bir ampul de ben takacağım diyor. İspanyada da varız Real Madrid. Madrid’de de varız, orda da takarız. *** Sion-Galatasaray maçında kırmızı kartla atılan Sionlu oyuncuyu arif sanan Ümit Aktan; "Eyvah, eyvah...on kişi kaldık...Yapma arif....Çok gereksiz bir kart bu..." dedikten sonra bi 10 dakka kadar maç anlatmaya devam ettikten sonra, şaşkınlıkla; "Galatasarayı sayıyorum sayıyorum 11 kişi çıkıyo Allah Allah" der... ***
  13. Ümit Aktan: Bir Fransız bir Alman’dan, bir Türk ve bir İngiliz takımlarının maçında özür diliyor. (Manchester United-Galatasaray maçında Cantona Stumpf'a yaptığı faulden sonra özür dilerken) *** Ümit Aktan: yapma be Nielsen yapma! Sen hakemsen, ben de boğaz köprüsü'nü yapan mühendisim! (Galatasaray - Juventus maçı) *** Ümit Aktan: Gürcistan maçı - kaşınıyoruz, adeta kaybetmek için oynuyoruz. - para versek yapmazlar bunu, çizgiden kendi ayağıyla çıkardı. (Gürcistan’ın ilk yarıda kaçırdığı net pozisyondan sonra) - bu hakemin lisansını carrrttt diye yırtıp atmak lazım. (Türkiye’nin iptal edilen golünden sonra) - Allah kahretsinden başka diyecek sözüm yok. (hakem için...) - sayın Şenes Erzik siz ne iş yaparsınız. (Şenes Erzik'in de maçı izlediğini söyledikten sonra) - Gürcistan maçı kazanırsa hakemi sırtına alıp ispanya'ya kadar götürmesi gerekiyor. - ot seçiyor, 'buranın çimleri daha iyi' dedi" (kaleci atışını yapmak istemeyen kaleci için...) - haydi kahveci, söyle kahveyi bitir maçı (Nihat frikik kullanırken...) - hakem bitirme düdüğünü çaldı, hakem hem çaldı, hem oynadı bu akşam... *** Ümit Aktan: yanlış karar veren hakemi seyirciler protesto eder: "bu dünyadaki en yalnız insanlar hakemlerdir sevgili seyirciler, bu dünyanın her yerinde böyledir." *** Ümit Aktan: evet golü atan futbolcu Letchkov... Evet, notlarıma bakıyorum Letchkov Almanya’nın hamburger takımında top koşturuyor... Evet, yanlış mı baktım notlarıma diye bir daha bakıyorum... Evet, gerçekten hamburger takımında oynuyor... (ABD 1994 Almanya - Bulgaristan çeyrek final maçı ) *** Ümit Aktan: Fc Sion'un adı bugünden sonra depre-sion olacak sayın seyirciler. (Fc Sion - Galatasaray şampiyonlar ligi ön eleme maçı sonu) *** Ümit Aktan: evet sayın seyirciler, hakem Ukraynalı oyuncuyu maçtan sonra evlat edinecekmiş gibi davranıyor. (Ukrayna - Türkiye maçı) *** Ümit Aktan: o topu gol yapmak için hiçbir şey yapmaya gerek yok. Orada ağaç olsa, gelip top çarpsa gol olur. Dedeler yarışında derece alamamış bir dede bile tekerlekli sandalyeyle o golü atardı. (kasım 2002 Fenerbahçe-Bursaspor maçını radyo D'den anlatan ve Washington’un kaçırdığı her gol sonrası sinirlenen Ümit Aktan) *** Ümit Aktan: karlı bir gün sahadaki karların tamamı temizlenememiş, buradan bakıldığında saha yoğurtlu ıspanak gibi görünüyor. *** Ümit Aktan: Amokachi mal varlığını içine soktu. (Kocaeli-Beşiktaş maçında Amokachi altın zincirini formasının içine sokunca...) *** İlker Yasin: maçın bitmesine 20 dakika kalmasına 10 dakika var. Artık karşılaşmanın son anları... Heyecan dorukta... Bayraklarınız hazır mı? Arabalarınız kapıda mı? (Beşiktaş maçı) *** Bülent Karpat: tugay, vurursa gol olur, vuruyoooor, out... *** Orhan Ayhan: kosecki , kosecki, kosecki, kosecki topu sürüyor, kosecki bir çalım, kosecki kosecki bir çalım daha, kosecki ceza alanına yöneliyor, kosecki kosecki rakibini yatırdı. Kosecki gole gidiyor, kosecki kosecki şuuuut ve gooooooooooool!!! Hayvansın koseckiiii!!! *** Orhan Ayhan: evet sayın seyirciler maç başladı. Bu arada İsviçreli hakem aynı Tarzan’a benziyor... Gençliğimizde Tarzan’ın filmlerinde başrol oynayan artistin aynı gençliği... Vallahi çok yakışıklı... *** Orhan Ayhan: evet orda bir faul var galiba sevgili dinleyenler... Şu anda tam olarak göremiyorum. Yani sevgili dinleyenler, bize de bu statlarda anlatım için o kadar kötü yerler veriyorlar ki, kıyıda köşede... Biz de burada görevimizi yapıyoruz. Mesela şu anda karşımda oldukça heybetli bir bayan var, yani sahayı tam olarak görmem mümkün değil... (Beşiktaş-Antalyaspor maçı) *** Orhan Ayhan: Tafferel degajı yaptı şöööle uzunca bir vuruş. Bu bana eski maçları hatırlattı, böyle topu havalara dikmek bayağı önemliydi... Tabi o zamanlar böyle çim sahalar yoktu, sahalar çamur deryasına dönerdi... Bu arada saffet ve gol. (Galatasaray - İstanbulspor maçı) *** Kemal Dinçer: Fransızların bir atasözü vardır: "sen çalışırsan Allah da sana yardım eder" derler. Şimdi Fenerbahçe çalışıyor. Şans da onlara yardım ediyor. Turgay Şeren: iyi de Anelka sonradan Müslüman oldu. Bakalım Allah ona da yardım edecek mi? Kemal Dinçer: eder abi, niye etmesin? Turgay Şeren: bence de etmesi lazım. Etmelidir. Eder de zaten... *** Turgay Şeren: "ikinci gol de Boer'un ayağının şeyinden oldu, üçüncü gol gene de Boer'un şeyinden oldu..." *** Ahmet Çakar: ''ağzınla kuş tutsan... Ne kuşu?! Ejderha tutsan bunlara yaranamazsınız..."
  14. 05-Sultan Çelebi Mehmet Babası: Sultan Yıldırım Bayezid Annesi: Devlet Hatun Doğumu: 1389 Vefatı: 26 Mays 1421 Saltanatı: 1413 - 1421 (8) sene 06-Sultan İkinci Murat Babası: Sultan Çelebi Mehmet Annesi: Emine Hatun Doğumu: 1402 Vefatı: 3 subat 1451 Saltanatı: 1421 - 1451 (30) sene 07-Fatih Sultan Mehmet Babası: Sultan İkinci Murat Annesi: Huma Hatun Doğumu: 29 Mart 1432 Vefatı: 3 Mayıs 1481 Saltanatı: 1451 - 1481 (30) sene 08-Sultan İkinci Bayezit Babası: Fatih Sultan Mehmet Annesi: Mükrime Hatun Doğumu: 3 Aralık 1447 Vefatı: 26 Mayıs 1512 Saltanatı: 1481 - 1512 (31 ) sene
  15. gloria şurada bir başlık gönderdi: Osmanlı Tarihi
    01-Osman Gazi Babası: Ertuğrul Gazi Annesi: Hayme Hatun Doğumu: Söğüt (M. 1258 - H. 656) Vefatı: Bursa (M. .1326 - H. 726) Saltanatı: 1299 - 1326 (27) sene 02-Orhan Gazi Babası: Osman Gazi Annesi: Mal Hatun Doğumu: (H. 680 - M. 1281) Vefatı: (H. 761 - M. 1360) Saltanatı: 1326 - 1359 (33) sene 03-Murat Hüdâvendigâr Babası: Orhan Gazi Annesi: Nilüfer Hatun Doğumu: 1326 Vefatı: 1389 Vefatı: 1359 - 1389 (30) sene 04-Yıldırım Bayezid Babası: Murat Hüdâvendigâr Annesi: Gülçiçek Hatun Doğumu: 1360 Vefatı: 1403 Vefatı: 1389-1402 (13) sene
  16. Önemli Buluşlar ve Tarihleri 1280 İlk gözlük İtalya'da yapıldı. 1450 Johannes Gutenberg'in baskı makineleri kitap üretiminde çığır açtı. Bunun sonucunda yeni icatlar hakkındaki bilgilerin yayılması hızlandı. 1453 Copernicus, gezegenlerin Dünyanın etrafında değil, Güneş'in etrafında döndüğünü ortaya atan kuramını yayımladı. 1592 Galileo, cisimleri 30 kez büyüten bir teleskop yaptı. 1614 İskoçyalı matematikçi John Napier logaritma cetvelini icat etti. 1618 Johannes Kepler, gezegenlerin Güneş'in çevresinde çizdikleri elips biçimindeki yörüngeleri betimleyen yasaları yayımlar. 1622 Blaise Pascal, babasının vergi hesaplarında kullanması için bir toplama makinesi icat etti. 1668 Isaac Newton ilk aynalı teleskopu yaptı. 1687 Newton'un, evrensel çekim yasalarını formülleştirdiği Principia başlıklı kitabının yayımladı. 1698 Thomas Savery'nin yaptığı ilk buhar makinesi, su altında kalan madenlerdeki suyu dışarı pompalamada kullanıldı. 1752 Benjamin Franklin, yıldırımın elektrikten kaynaklandığını gösterdi. 1783 Marquis de Jouffroy d'Abbans ilk buharlı gemiyi yüzdürdü. 1783 Montgolfier Kardeşler bir sıcak hava balonunu başarıyla uçurdu. 1789 Lavoisier'nin, 33 elementi sıraladığı ve bu elementlerin adlandırılması ile ilgili modern sistemi sunduğu "Kimyasal Adlandırma Yöntemi" yayımlandı. 1796 Edward Jenner, bir çocuğu çiçek hastalığına karşı aşıladı. 1799 Alessandro Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı. 1801 İlk denizaltılardan olan Nautilus ilk yolculuğunu tamamladı. 1804 Richard Trevithick raylar üzerinde giden ilk buharlı lokomotifi yaptı. 1826 Fransız fizikçi Joseph Niepce tarihteki ilk fotoğrafı çekti. 1829 George Stephenson, en iyi buharlı lokomotif tasarlama ve yapma yarışmasını kazandı. Rocket adlı bir lokomotif üretti. 1830 İlk dikiş makinesi Fransız terzi Barthelemy Thimonnier tarafından tasarlandı. 1836 Samuel Colt, yaptığı hızlı ateş eden tabanca "altıpatlar" ın patentini aldı. 1837 Isambard Kingdom Brunel, ilk kıtalararası buharlı gemiyi yüzdürdü. 1837 İki İngiliz mucit William Cooke ve Charles Wheatstone ilk elektrikli telgraf makinesini yaptı. 1838 Samuel Morse kendi geliştirdiği Morse alfabesini ilan etti. 1841 Michael Faraday, hareketli bir mıknatıstan elektrik akımı elde etti. 1843 Samuel Morse, telgraf mesajlarında kullanılmak üzere nokta ve çizgilerden oluşan ünlü mors alfabesini icat etti. 1846 Amerikalı bir dişçi bir çene ameliyatında acıyı hissettirmemek için eter kullandı. 1848 İlk yürüyen merdiven, New York'ta turist çekmek için kuruldu. 1849 Çengelli iğne icat edildi. 1857 New York'ta bir dükkân asansörü olan ilk bina oldu. 1860 Belçikalı Etienne Lenoir ilk içten yanmalı motoru yaptı. 1863 İlk metro (yeraltı demiryolu) hattı Londra'da işletmeye açıldı. 1868 Gregor Mendel, bezelye bitkileriyle yaptığı, modern genetik kuramının temellerini oluşturan araştırmalarını bitirdi. 1876 Alexander Graham Bell ilk telefon konuşmasını yaptı. 1877 Edison fonografı icat etti. 1878 Joseph Swan elektrik ampulünü icat etti. 1879 Ernst von Siemens elektrik döşenmiş bir hat üzerinde giden ilk elektrikli treni sergiledi. 1881 Emile Berliner, yassı plaklar kullanan ilk gramofonu yaptı. 1885 Louis Pasteur, bir dizi aşı yaparak, kuduz bir köpek tarafından ısırılmış bir çocuğun yaşamını kurtardı. 1885 Fizikçi Heinrich Hertz elektromanyetik dalgaların varlığını gösterdi. 1889 Edison'un yardımcısı Charles Batchelor sinema filmlerinin seslendirilmesi üzerine deneyler yaptı. 1890 Daimler motor şirketi, dört tekerlekli ve akaryakıtla çalışan otomobil üretimine başladı. 1895 Wilhelm Röntgen, X-ışınlarını buldu. 1898 Valdemar Poulson, modern teybin öncüsü olan bir cihaz yaptı. 1901 İlk radyo transistörünü Marconi geliştirdi. 1902 İtalyan Guglielmo Marconi, Manş Denizi üzerinden radyo dalgalarıyla mesaj iletmeyi başardı. 1903 Amerikalı Wright Kardeşler ilk motorlu uçağın uçuşunu gerçekleştirdi. 1903 Henry Ford, yeni araba fabrikasıyla seri üretim tekniğini getirdi. 1903 Willem Einthoven, kalbin işleyişini kaydeden elektrokardiyografi cihazını icat etti. 1904 John Fleming'in geliştirdiği cam diyotlar radyo cihazlarının vazgeçilmez parçası oldu. 1910 Fransız Henri Fabre, tekerlekleri olmayan ve su üzerinde seyredebilen bir uçak geliştirerek ilk deniz uçağını icat etti. 1911 Marie Curie, radyoaktiflik konusunda kendi başına yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel Ödülü aldı; böylece de bu ödülü iki kez alan ilk kişi oldu. 1911 Ernest Rutherford, atomun merkezinde bir çekirdek olduğunu gösterdi. 1919 Einstein, "Genel Görelilik" konusundaki yazısını yayımladı. 1921 Philip Drinker, hastaların solunum yapmasına yardım etmek için "demir ciğer"i icat etti. 1922 İlk mikrofilm tanıtıldı. 1926 John Logie Baird ilk televizyon görüntüsünü başarıyla iletti. 1926 Robert Goddard ilk sıvı yakıtlı roketi fırlattı. 1926 ABD'li Profesör Robert Hutchinson Goddard ilk sıvı yakıtlı roketi geliştirdi. Gaz ve sıvı oksijenle işleyen roket, 12,5 metre yüksekliğe çıktı ve 56 metre yol aldı. 1928 Bugün penisilin dediğimiz bir oluşumun bakterileri öldürmesi Alexander Fleming'in dikkatini çekti. 1933 İki Alman bilim adamı Max Kroll ve Ernst Ruska elektron mikroskobunu yaptı. 1938 Macar mucit Lazlo Biro, bıro da denilen bilye uçlu tükenmez kalemi icat etti. 1938 Amerikalı Chester Carlson ilk fotokopi makinesini icat etti. 1939 İgor Sikorsky adlı bir Rus mühendis tarafından ilk helikopter yapıldı. 1942 Wernher von Braun, Almanya'nın ilk uzun menzilli füzesi olan V-2'yi fırlattı. 1942 Enrico Fermi, ABD'nin Chicago kentinde, nükleer enerjinin denetim altına alınabildiği bir nükleer reaktör yaptı. 1946 John Mauchy ve John Eckert'in geliştirdiği, Amerika'nın ilk elektronik bilgisayarı ENIAC halka gösterildi. 1953 Francis Crick ile James Watson DNA molekülünün yapısını keşfetti. 1957 Sovyetler Birliği tarafından Dünyanın çevresinde dönen insan yapımı ilk cisim Sputnik I fırlatıldı. 1960 Theodore Maiman ilk lazeri yaptı. 1962 Telefon konuşmalarının yanında canlı televizyon görüntülerini de ileten Telstar adlı uydusu fırlatıldı. 1977 Dünyanın tekrar kullanılabilen ilk uzay gemisi olan Uzay Mekiği, ABD tarafından fırlatıldı. 1982 Philips ve Sony şirketleri kompakt diski çıkardı. 1987 İlk sayısal ses bantları (DAT) üretildi. 1990 Yüksek netlikte televizyon (HDTV) yayını ilk kez yapıldı. -Alıntıdır-
  17. Akü: Plante Vinç: Romalı Vitruvius Matkap: G. Sommeiller Arşimed Burgusu: Arşimed Robot: E. Sperry Radyoaktivite: A. Becquerel Radyum: Curie'ler Ampul: Edison Asansör: E. Otis Balon: Montgolfier Kardeşler Barometre: Toriçelli Barut(Dumansız): Schultre Benzin Motoru: N. Otto Bisiklet: K. Macmillan- J.K.Starley Buhar Tribünü: Parsons Buharlı Gemi(Gelişmiş): Fulton Buz Makinesi: Gorrie Çelik(Paslanmaz): Brearley Çimento: Aspdin Daktilo: C. Latham Denizaltı: John Holland Dinamit: Nobel Dinamo: Picinotti Dizel Motoru: Diezel Dokuma Makinesi: Hargreaves Dürbün: Lippershey Fotoğraf(İlk Şekli): Niepce Gramofon: Berliner Hava Pompası: Guricke Helikopter: Sikorski Hesap Makinesi: Pascal Hoparlör: Rice/Kellogg Jet Uçağı: Ohain Kağıt İmali(Selülozdan): Dahl Karbüratör: Daimler Kauçuk: Goodyear Kronometre: Harrison Lokomatif: Stephenson Matbaa: Gutenberg Mikrofon: Berliner Mikroskop: Janssen Mors Alfabesi: Samuel Mors Motosiklet: Daimler Naylon: Du Pont Laboratuvarı Neon Lambası: Claude Otomobil(4 Tekerli): Benz- Daimler Paraşüt: Veranzio Paratoner: Benjamin Franlin Pikap: Edison Pil: Volta Planör: Otto Lilientahi Projektör: Sperry Radar: Taylor Ve Young Radyo: Marconi Renkli Film: Westcott Roket: Goddard Röntgen Tüpü: Coolidge Sesli Film: Ernst Ruhmer Sinema Makinesi: Lumiere Kardeşler Telefon: Graham Bell Teleskop: Kepler-Galileo- Televizyon: Baird Telgraf: Morse Telsiz Telgraf: Marconi Termometre: Fahrenheit-Galileo-Celsius-Reaumur Teyp: Poulsen Transformatör: Stanley Uçak: Wright Kardeşler Zeplin: Kont Von Zeppelin Dpt: P. Muller Elektron Mikroskobu: Knoll Ve Ruhka Geiger Sayacı: J. H. W. Geiger Hoverkraft: C. Cockerell İnsülin: Banting Ve Best Karbon 14 Tarihlemesi: W. F. Willard Lazer: C.H. Townes Tükenmez Kalem: L. Biro Aerosol: Goodhue- Sillivon Çamaşır Makinesi: Hurley Machine Co. Elektrik Süpürgesi: Cecil Booth Uzunçalar: Peter Goldmark Video: A. Poniatoff Yalan Makinesi: John Larson Yol İşaretleri: Perey Shaw
  18. Türk Kadınları-İlkler Avukat: Süreyya Ağaoğlu Bakan: Türkan Akyol Büyükelçi: Filiz Dinçmen Çevirmen ve Roman Yazarı: Fatma Aliye Hanım Danıştay Başkanı: Fürüzan İkincioğulları Dekan: Nüzhet Gökdoğan Diş Hekimi: Ferdane Erbek Doktor: Safiye Ali Emniyet Müdürü: Feriha Sanerk Gazeteci: Elma Rıza Gök Bilimci: Nüzhet Gökdoğan Heykeltıraş: Sabiha Bengütaş Hukukcu: Emine Üngür Kaymakam: Özlem Bozkurt Kimyager: Remziye Hisar Hakem: Lale Orta Mimar: Cahide Tamer Muhtar: Gül Esin Mühendis: Sabiha Gürayman Polis Memuru: Betül Diker Ressam: Mihri Hanım Başbakan: Tansu Çiller Jet Pilotu: Leman Altınçekiç Tiyatrocu: Afife Jale
  19. Aksaray – Aksaray’dan gelenler buraya yerleştirilmiştir. Bu semt adını bu günkü Aksaray Şehrinden gelenler vermiştir. Ahırkapı - Padişah sarayının sonunda ki has ahırın (Padişahın atlarının barındığı ahır) yanında olduğu için Ahır Kapısı diye anılmıştır. Akaretler - Sultan Abdulaziz Taşlıkta Aziziye camiinin giderlerini karşılamak üzere bir vakıf kurmuştur. Bu vakfa gelir sağlamak için de gelir getiren anlamında Akaretler yaptırmayı planlamıştır. Bu planı bitirmek ise II.Abdulhamit’e nasip olmuştur. Bu yüzden semtede Akaretler denmiştir. Altunizade - Altunizade İsmail Zühtü Paşa’nın yaptırdığı cami, semtinde bu adla anılmasına sebep olmuşştur. Zühtü Paşa’nın babası altın alım satımı ile iştigal ettiğinden Zühtü Paşa’ya da Altunizade denmiştir. Arnavutköy – Önceleri, Boğaziçi’nin bu sevimli semtinde Arnavutlar oturduğu için buraya bu ad takılmıştı. Ataköy - Ataköy’ün eski adı Baruthane dir. II.Mahmut tarafından buraya baruthane yapılmıştır. O zamanlar Ataköy (İstanbul’un dışı sayıldığından baruthane yapımı için uygun bir alan olarak görülmüştür.) Daha sonraları Emlak ve Kredi Bankası bu bölgeye 50 - 60 bin nüfuslu bir yerleşim yeri kurmuştur(1950). Yeni yerleşim yerinin adı da Ataköy olur. Ayazağa - İsmini yeni çeri kethudası Ayaz Ağa’nın çiftliğinden almıştır. Abdulaziz döneminde buraya yaptırılan saray bugün binicilik okulu olarak kullanılmaktadır. Ayrılık Çeşmesi (Haydarpaşa’da) – Eskiden hac alayı bu çeşme çevresinde toplanır, oradan yola çıkardı. Hacca gidenler eşlerine, dostlarına orada veda ederek ayrılırlardı. Bağlarbaşı - Çok eskiden bir Ermeni manastırına ait bağların başladığı yermiş. Zamanla oraya Bağlarbaşı denmiştir. Balat - Rumca saray anlamına gelen palation sözcüğünden geldiği söylenir. Önceleri İstanbul’un kapılarından birine verilin bu ad, sonraları semtin adı olmuştur. Bebek - Fatih Sultan Mehmet Han buranın muhafazası için gönderdiği komutanın lakabından gelmektedir. (Bebek Çelebi Bebek Çavuş) Bedesten - Arapça bir söz olan Bezzaz dan türetilmiştir. Bez, kumaş taciri, Manifaturacı anlamına geliyor. Kumaş tacirlerinin bulunduğu yere de bezzazistan denildiğinden. zamanla halk arasında ağza kolay gelmesinden dolayı bedestan’a dönüşmüştür. Beylerbeyi – III. Murat devri beylerbeylerinden Mehmet Paşa’nın yalısını bulunduğu için köye bu ad verilmiştir. Cihangir – Kanuni Sultan Süleyman pek sevdiği oğlu Cihangir için burada bir cami yaptırmıştı. Semt adını bu Cihangir Camisi’ nden almıştır. Çarşamba – Samsun Çarşamba ovasından gelenler yerleştirildiği için buraya da Çarşamba denilmiştir. Çengelköy – XIX. Yüzyılda Kaptan-ı deryalıklarda, valiliklerde bulunmuş, yiğitliğiyle tanınmış Çengeloğlu Tahir Paşa burada bir mescit yaptırmıştı. Harem – Üsküdar Sarayı’ nın harem dairesine gidecekler bu iskeleye çıkarlardı. Haydarpaşa – III. Selim vezirlerinden Haydar Paşa oradaki kışlayı yaptırmıştı. İhsaniye – Selimiye kışlası ile Karacaahmet arasındaki bu mahallenin bulunduğu yerde eskiden bir saray vardı. Padişah yıkılmaya yüz tutan bu sarayın arsasını halka “ihsan” ettiği (bağışlandığı) için semtin adı “İhsaniye” kalmıştır. Kabataş – İskelenin bulunduğu yerde eskiden büyük bir taş vardı. Osmanlı devri ileri gelenlerinden “Köse Kahya” diye tanınmış Mustafa Necip çelebi bu taşı yontturup iskele haline getirdi. Kadıköy – Bugün Osmanağa Camisi diye anılan caminin yerinde eskiden Kadı Mehmet Efendi’nin yaptırdığı bir mescit vardı. Semtin adı bundan dolayı “Kadıköy” kalmıştır. Bugünkü camiyi I. Ahmet devrinde Babüssaade Ağası Osman Ağa yaptırmıştır. Diğer bazı kaynaklara göre Bizans’ın fethinden sonra burası İstanbul’un ilk kadısı Hızır Bey’e bağışlanmış, bundan ötürüde semt “Kadıköy” adını almıştır. Kanlıca - Bu bölgeye Kanuni Sultan Süleyman tarafından Anadoludan Türkmen ve göcebe bazı türk kabileleri getirtilip yerleştirilmiştir. Bu göçebelerin buraya yerleşmeleri kağnılarla olduğu ve çok uzun bir süre içinde ancak yerleşebildikleri için halk arasında bu bölgeye Kağnıca, sonralarıda Kanlıca denmiştir. Kuzguncuk – Fatih Sultan Mehmet devrinde, Kuzgun Baba diye anılan bir derviş burada oturmuştu. Taksim - İstanbul sularının bir bölümünün buradan taksimi yapıldığı için burasıda suların taksimi (ayrımı) yapılan yer olarak kalmıştır Üsküdar – Farsça “Konak” anlamına gelir. Eskiden Anadolu’ya İran’a, Arabistan’a gidip gelen kervanlar burada konaklardı. Vaniköy – Eski adı Papazbahçesi’ydi. IV. Mehmet, Şeyh-i Sultani Esseyit Mehmet Vani (Vanlı) ye bu yerleri hediye etti, o da kendisine burada bir yalı, bir iki ev yaptırdı. -Alıntıdır-
  20. Uçaklar Arkalarında Neden Bulut Bırakıyorlar? Bir bulutun oluşabilmesi için, havanın, yeryüzünden buharlaşan suyu absorbe edemeyecek, yani içine alamayacak kadar düşük sıcaklık ve basınçta olması, bir de bulutu oluşturacak su damlacıklarının etraflarında tutunabilecekleri toz parçacıklarının olması gereklidir. Yerden 10 bin metreden fazla yükseklikte uçan yolcu ve savaş uçaklarının uçtuğu bu yükseklikte normal şartlarda hava çok temizdir, hiç toz yoktur, yani bir bulutun oluşması için gereken şartlardan biri eksiktir. Bilindiği gibi jet uçaklarının motorları, ön taraflarından havayı alarak, yakıt ile yakar ve işlev tamamlandıktan sonra, arka taraflarındaki küçük çaptaki egzozdan büyük bir basınç ile dışarı verirler. Bu motorların aldıkları hava ile birlikte giren su buharı, motorun içinde daha da koyu hale gelerek dışarıdaki çok soğuk havanın üzerine püskürtülür. Buna teknik dilde ’sublime’ olma olayı denir. Yani buhar halindeki suyun, sıvı hale geçmeden, doğrudan donması, buz haline geçmesidir. Aslında uçakların arkalarında bıraktıkları bulut, insan yapısı bir buluttan başka bir şey değildir. Soğuk havada verdiğimiz nefes havada nasıl buharlaşıyorsa onun gibi bir şeydir. Deniz seviyesinde, yüksek sıcaklık ve basınçta buharlaşan suyu hava kolayca absorbe eder. Yükseklik arttıkça, hava sıcaklığı ve basınç düştükçe, hava artık su buharını içine alamaz hale gelir. Ancak bulutun oluşması için bir üçüncü şart daha vardı, yani toz parçacıkları. İşte burada toz parçacıklarının görevini, uçağın motorlarından egzost olarak çıkan yakıt parçacıkları yerine getirir. Bu sayede bir bulutun oluşması için üç şart da yerine getirilmiş olur ve motorların gerisinde uzun, ince bir bulut oluşur. Esasında alçak irtifada uçan uçaklarda da aynı şey oluşur, motorlardan su buharı salınır ama düşük ısı, nem miktarı, rüzgar yönü gibi etkenler tam oluşmadığı için uçakların arkasında beyaz bulut oluşmaz. İlave edelim ki, bu olayda uçağın ve motorlarının cinsi ve kapasitesinin hiçbir etkisi yoktur *** Mezara Niçin Çiçek Konulur? İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten taçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme,kötü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenlerinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır. *** Denize Hasret İki Ülke Dünyadaki tüm ülkeler içinde, kendisinin ve tüm komşularının denize kıyısı olmayan sadece iki ülke bulunmaktadır. Bu ülkelerden biri Liechtestein'dır.Orta Avrupa'daki bu küçük devlete sınırı olan ve denize kıyısı bulunmayan devletler İsviçre ve Avusturya'dır. Bahsettiğimiz özelliğe sahip diğer ülke de Özbekistan'dır. Komşuları;Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan ve Türkmenistan'dır ve denizleri yoktur.(Hazar göl kabul ediliyor). *** Bebeklerin Göz Renkleri Neden Değişir? Aslında yeni doğmuş bir bebeğin gözleri renkli değildir.Çünkü doğum esnasında bebeğin gözlerinde renk hücreleri bulunmaz.Bu nedenle bebeğin gözleri hiçbir ışığı yakalayamaz ve gelen ışığı geri yansıtır. Bu yansıyan ışığın rengide mavimsi bi renktir. Bu renk bebeğin gözüne vurduğunda gözünün lacivert görünmesine sebep olur. Bebekler 8-9 aylık olduğunda gerçek göz rengine kavuşur. -http://www.dersimiz.com/bilimsel/default.asp' den alıntıdır-
  21. Ben kesinlikle Hellenistik dönemde yaşamak isterdim... İskenderiye Kütüphanesinde çalışmak hatta ve hatta dünyayla tüm bağımı koparıp orada kalmak, orada yaşamak isterdim
  22. gloria şurada cevap verdi: *NATALIA* başlık Anı Defteri - Defterleri
    anamm ben buna çok güldüm beee, sarhoş tavuk çok şeker be yaaa
  23. gloria şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Anı Defteri - Defterleri
    deniz kızı ben dedimdi sana biz yiyici, içiciyiz, satmak yok... korkma be yaaa.. Aman deep blue iyi ki de varsın, yoksa bu kız ortalığı velveleye verecekmiş ADMİN BEYLER VE ADMİN HANIMLARRRR, BİZ İÇİCİYİK İÇİCİ SATMAK YOK KATİYYEN BİZ BUNLARI İÇİYORUZ, SATMIYORUZ YOK ÖYLE BİŞİ EĞİTİM ŞART TABİİİ
  24. aman aman gelmiiiişşşş hoşgelmişsin, cok endişelendik yaw, kayboldun sandık, herkes karşı çıktı ama ben ısrar ettimmmm valla, ben dedim kayıp ilanı verelim diye, biliyordum bu fikrin işe yarayacağını hehehhe e madem üşenmemişsin, ugraşmış gayve yağımışsın, ben şurdan bi tane alayım bu arada bunlarda uyku ilacı yok demi, sabah erken kalkmam lazım, işim gücüm var, bak heeee... HÜÜÜPPPPP, aldım bak bi yudum, bismillahhhhh o meyve kasalarını aldığın da iyi olmuş, ben de bu akşam kabzımal'e ugramıştım. Bir sürü meyve sebze aldım valla "bunları nereye koysak" diye düşünüyordum, şimdi hepsini buraya koyalım ki, kışa hazırlık yapalım değil mi? Öyle hep cır cır edip, saz çalmak olmaz, sonra kış geliyo, karıncanın kapıya dayanıyoruz; "anaaamm biz açız, bi ekmek parası" diye kendimizi rezil ediyoruz. Ben utanıyorum valla artık Onda da yıllardır hep aynı söylem, abi devir değişiyor, 2008 yılına geldik o hala La Fontaine'den kalma söylemlerine devam ediyor, Neymiş efeniiimmmmmm; bütün yaz çalıp oynuyormuşmuşuz, şimdi de dans edeymişizzzz, dansözmüyüz biz be yaaa hiç anlamam zaten ben bu karınca milletini, etrafta onca aç, susuz ve üşüyen varken nasıl bir vurdumduymazlıkla sıcacık yuvalarında karnı tok yaşayabiliyorlar ki!!! Bunların yüzünden taş yağacak başımızaaa valla, aç tokun halinden ne anlar işte... Neyse, sen getir de şu meyveleri, sebzeleri koyalım kasaya... Ha işte şöyleeeee, iyi oldu böyle bu arada bir gün oldu daha ama valla parayı biriktirdik, ben bi bulaşık makinesi aldım buraya işte bulaşık makinemizzzz ha bir de unutmadan biraz paramız arttı da ben de bit pazarına uğradım. Baktım ki sen esitikçe ben titrerim estikçe , sen titriyormuşsun, bari sana bi palto alalım dedim... Buyur giy bunu, artık titremezsin yok yok bu tek senin olmasın godzi, sen bunu buraya bırak da sen estikçe buraya uğradığında artık burada kim varsa o bunu giysin... Bitlenirseniz de şu antibit şampuanı bırakıyorum onu kullanıverirsiniz... bitlenen arkadaş, bununla saçlarını yıkayacak, gözlerine kaçırmamaya dikkat edecek, yok efendim gözlerine kaçırırsa da hemen doktora gidecek tamam mı
  25. sen bir denizyıldızısın canımmmmmm benim.... desem mesela iltifat etmiş gibi olup, hakaret etmiş olurum aslında, çünkü; Deniz yıldızlarının beyinleri yoktur ve beyinsiz bir radial sinir sistemi ihtiva eder. Yani işin aslı ben sana deniz yıldızısın derken, çaktırmadan "beyinsiz" demiş de olurum... Saygılar Sevgiler

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.