gloria tarafından postalanan herşey
-
Da Vinci Şifresi (The Da Vinci Code)
Kitap tanıtımı için tıklayınız.
-
Da Vinci Sifresi Gercek mi?
Film tanıtımı için tıklayınız
-
Bir Geyşa'nın Anıları - Memoirs of a Geisha (2005)
Kitap tanıtımı için tıklayınız.
-
Bir GEYŞAnın anıları...
Film tanıtımı için tıklayınız.
-
Not: Seni Seviyorum (2007)
Kitap tanıtımı için tıklayınız.
-
Not: Seni Seviyorum - Cecelia Ahern
Film tanıtımı için tıklayınız.
-
Bir Ada Hikayesi (Dörtleme) - Yaşar Kemal
BİR ADA HİKAYESİ-4 : ÇIPLAK DENİZ ÇIPLAK ADA Arka Kapak Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır. Tanyeri Horozları, yeni bir yaşam kurma çabası, korku, özlem, umut, sabır ve geçmişin acıları arasında, aşktan ve insan olmaktan duyulan sevincin romanıdır. Denize, adaya, insanlara duydukları aşkın geçmişin acılarıyla gölgelenmesine izin vermeyen, sevdalarını yüreklerinde sır gibi taşıyan adam gibi adamlar, kadın gibi kadınlar yüzlerini yeni bir hayata dönerler. "Yaşar Kemal, yirminci ve yirmi birinci yüzyıl yazınının en büyük romancılarından biridir." - Barry Tharaud, (A.B.D.) "Yaşar Kemal'in romanlarını okumak coşkular dünyasında bir mola zamanı gibidir." Yazar:Yaşar Kemal Sayfa Sayısı: 450 Baskı Yılı: 2012 Dili: Türkçe Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
-
Bir Ada Hikayesi (Dörtleme) - Yaşar Kemal
BİR ADA HİKAYESİ-3 : TANYERİ HOROZLARI Arka Kapak Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır. Tanyeri Horozları, yeni bir yaşam kurma çabası, korku, özlem, umut, sabır ve geçmişin acıları arasında, aşktan ve insan olmaktan duyulan sevincin romanıdır. Denize, adaya, insanlara duydukları aşkın geçmişin acılarıyla gölgelenmesine izin vermeyen, sevdalarını yüreklerinde sır gibi taşıyan adam gibi adamlar, kadın gibi kadınlar yüzlerini yeni bir hayata dönerler. "Yaşar Kemal, yirminci ve yirmi birinci yüzyıl yazınının en büyük romancılarından biridir." - Barry Tharaud, (A.B.D.) "Yaşar Kemal'in romanlarını okumak coşkular dünyasında bir mola zamanı gibidir." Yazar:Yaşar Kemal Sayfa Sayısı: 450 Baskı Yılı: 2012 Dili: Türkçe Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
-
Bir Ada Hikayesi (Dörtleme) - Yaşar Kemal
BİR ADA HİKAYESİ -2 : KARINCANIN SU İÇTİĞİ Arka Kapak Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır. Karıncanın Su İçtiği, beklemenin ve sabrın romanıdır. Savaştan dönmeyen yakınlarını bekleyen kadınların, yurduna dönmeyi bekleyen sürgünlerin, denizi bekleyen balıkçıların, aşkı bekleyen yüreklerin sonsuz bir sabırla hayata duydukları inanç, adanın doğasına, insanlarına duyulan sevgiyle aydınlanır. "Yaşar Kemal'in romanı vahşi ve muhteşem bir türküye benziyor. Güçlü, yalın ve insanı deli eden..." - Die Weltwoche, (İsviçre) "Yaşar Kemal büyük bir yazardır. Onun eserlerini okumak, zengin kazanımlar sağlayan büyük bir serüvendir." - Fönstet, (İsveç) "Yaşar Kemal'in eseri, büyük bir tuval üzerinde her santimine ayrı titizlik gösterilerek hazırlanmış bir tablo gibidir." Yazar:Yaşar Kemal Sayfa Sayısı: 520 Baskı Yılı: 2012 Dili: Türkçe Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
-
Bir Ada Hikayesi (Dörtleme) - Yaşar Kemal
BİR ADA HİKAYESİ-1 : FIRAT SUYU KAN AKIYOR BAKSANA Arka Kapak .Bir Ada Hikayesi dörtlüsü, savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların, Yunanistan'a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır. Umut romanın baş kahramanıdır. Lozan'da alınan mübadele kararıyla, Rumlar Yunanistan'a gönderilmiş ve savaşlarda yerini yurdunu yitirmiş insanların Ege'deki bu adaya yerleştirilmelerine karar verilmiştir. Adanın kaderi Poyraz Musa'nın gelişiyle değişir. Adaya sığınan çeşitli kökenlerden insanlar, Poyraz Musa'nın desteğiyle yaşadıkları bütün acılara karşın mutlu ayakta tutarak yeni bir yaşamın filizlerini yeşertirler. 'Yaşar Kemal çağdaş dünyanın en büyük anlatıcılarından biridir. Onu okumak yaşamın kendisini anlamaktır. O, korkusuz bir kahraman gibi yazıyor.' -John Berger- 'Yaşar Kemal Homeros'tan bu yana gelen en eski gleneksel anlatıcıdır. Başka bir sesi olmayan bir halkın sesidir.' -Elia Kazan- 'Yitirdiğimiz anlatım geleneğini ne mutlu ki Yaşar Kemal bumuş. Tarihi ve politikayı altüst ederek yirmibeş - otuz yüzyıl sonra Yunanlı ozan (Homeros) susmuş ve söz sırası Troyalı ozana (Yaşar Kemal) geçmiştir.' Yazar:Yaşar Kemal Sayfa Sayısı: 328 Baskı Yılı: 2012 Dili: Türkçe Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
-
Bir Ada Hikayesi (Dörtleme) - Yaşar Kemal
Yaşar Kemal’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkarttığı Bir Ada Hikayesi dörtlemesi, Mübadele dönemini ve mübadele nedeniyle Yunanistan'dan Türkiye'ye göçmek zorunda bırakılan bir grup insanın hayatını anlatıyor. Kitabın birinci cildi Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana (1997); ikincisi Karıncanın Su İçtiği (2002); Üçüncüsü Tanyeri Horozları (2002) ve nihayet dördüncüsü geçtiğimiz günlerde çıkan Çıplak Deniz Çıplak Ada (2012) isimli kitaplardır. Yaşar Kemal Bir Ada Hikayesi adlı dörtlemeyi yazmasının nedenini şu şekilde ifade etmişti. "‘Mübadeleyi yazdım’ Bizim köyümüzde okul yoktu. İlkokulu okumak için Kadirli’de bir akrabamızın evine gittim. Bir süre orada kaldım. Ama o evde kalmak istemediğim için okula kendi köyümden yürüyerek gidip gelmeye başladım. Yürürken hep bir köyden geçiyordum. Bu köyle ilgili bazı şeyler duymuştum. Bu bölgeye yabancı insanlar gelmiş, yerleşmişler. Sıtmadan ölmüşler, etraftan çeşitli kötülükler görmüşler. İlkokulun sonuna kadar o köyden hep geçtim. Hep hikâyelerini duydum, dinledim. Biraz büyüdüm, ilkokulu bitirdim. Köyün önünden tekrar geçtim. Büyük bir baca gördüm. O bacayı Ceyhan ırmağından topladıkları taşlarla yapmışlar. Kalın yüksek bir baca... Ortaokula geldiğim zaman Hemite köyünde babamın akrabalarından, annemin de arkadaşı bir kadın bana o köyde ne olduğunu anlattı. Birlikte ormanın içine gezmeye gittik. “Bak oğlum” dedi ve devam etti: “Burada göçebeler, mübadiller vardı. Bunlar Yunanistan’dan gelen Türklerdi. Böyle üç köy vardı Anavarza’nın yanında. Çok güzel köyler.” Bu köyü, hikâyesini öğrendim. O köye yerleştiklerinde çok güzel evler yapmışlar, köyü güzelleştirmişler. Etraftaki köylüler bu insanlara zulüm yapmışlar. Bu insanlar “Bir gün gideceğiz” deyip gitmişler. 15-16 yaşıma geldiğimde bu insanların nereye gittiklerini bulmaya çalıştım. Bulamadım. Bulamadığıma çok üzüldüm (...). Ben “Bir Ada Hikâyesi” romanlarımda mübadeleyi yazdım. Benim için mübadele sadece bu romanlarda anlattığım mübadele demek değil. Benim ailem de mübadele yaşamış. Ruslar Van’a geldiği zaman bizimkiler sürgün olmuşlar. Bütün Anadolu’da gezmişler, Çukurova’da bu köye yerleşmişler. Bu mübadele hikâyesini bu hırsla yazdım. (...)"
-
Can Boğazdan gelir :D
Şu albümden: Eğlencesine
-
St Petersburg, Rusya
Şu albümden: Sevdiğim Fotoğraflar
-
Gece ve Kar
Şu albümden: Sevdiğim Fotoğraflar
-
Japonya Gokayama
Şu albümden: Sevdiğim Fotoğraflar
-
1984 - Nineteen Eighty Four
1984 - Nineteen Eighty Four IMDB: 7.2/10 Yapım: 1984, İngiltere Tür: Bilim Kurgu, Dram, Gerilim, Politik Yönetmen: Michael Radford Kitap: George Orwell Senaryo: George Orwell, Michael Radford Görüntü Yönetmeni: Roger Deakins Yapımcı: Simon Perry Oyuncular: John Hurt, Richard Burton, Cyril Cusack, Suzanna Hamilton, Gregor Fisher "Tekdüzelik çağından, yalnızlık çağından, büyük birader çağından, çiftdüşün çağından selamlar!" George Orwell – 1984 George Orwell’ın yazdığı 1984 (Nineteen Eighty Four) isimli roman distopik romanlar arasında en bilindiklerden ve en önemlilerden birisidir. Film ise distopik filmlerle ilgili yapılmış sıralamalarda mutlaka ilk 10’da girmektedir. Ama yine de kitabı okumadan filmi izlemek çok doğru olmaz kanaatimce… Filmdeki eksiklikler ancak kitap ile tamamlanabilir. Olaylar 3.Dünya Savaşı sırasında Okyanusya denilen bölgede geçmektedir. Açlık, sefalet tüm bölgeye hakimdir, bireysel özgürlükler olduğu gibi yok edilmiştir. Big Brother’ın (Büyük Birader) gözleri herkesin üzerindedir. “Big Brother” (büyük birader), “düşünce polisi” gibi kavramlar ilk defa 1984’te kullanılmış ve sonrasında da dile yerleşmiştir. Savaş barıştır, kölelik özgürlüktür, bilgisizlik kuvvettir gibi çiftdüşün kavramları kimi zaman sizi daha çok düşünmeye kimi zaman da düşüncenizi durdurmaya yeltenecektir. Okyanusya’daki bakanlıkların isimleri bile çiftdüşündür, Sevgi Bakanlığı korkunç işkencelerle bireylerin zihinsel yapılarını bozup, beyinlerini yıkayan ve onlardan toplumun istediği bireyler yaratan, Barış Bakanlığı savaşlarla ilgili konuları halleden bakanlıklardır. After The Atomic War the world is divided into three states. London is a city in Oceania, ruled by a party who has total control over all its citizens. Winston Smith is one of the bureaucrats, rewriting history in one of the departments. One day he commits the crime of falling in love with Julia. They try to escape Big Brother's listening and viewing devices, but, of course, nobody can really escape
-
13. KAT – The Thirteenth Floor
13. KAT – The Thirteenth Floor IMDB: 6.8/10 Yapım: 199, ABD – Almanya Tür: Bilim Kurgu, Fantastik, Gerilim, Gizem Yönetmen: Josef Rusnak Senaryo: Josef Rusnak, Ravel Centeno-Rodriguez Senaryo (Kitap): Daniel F. Galouyr Görüntü Yönetmeni: Wedigo Von Schultzendorff Yapımcı: Roland Emmerich, Michael Ballhaus, Helga Ballhaus Oyuncular: Craid Bierko, Armin Mueller-Stahl, Gretchen Mol, Vincent D’Onofrio, Dennis Haysbert Konusu Hannon Fuller ve Douglas Hall bilgisayar oyunları programlayan bir şirketin ortaklarıdır. Şirketin 13. katında bir simülasyon odası oluşturmuşlar ve Los Angelas’ın 1937 yılını bu simülasyonla canlandırmışlardır. Bu dünyada herkesin bir sanal kimliği vardır ama Hannon Fuller dışında kimse bu simülasyon dünyasını ziyaret etmemiştir. İstediğinde odadaki yatağa uzanıp, tüm bilgileri sanal kimliğine yükleyerek 1937 yılını ziyaret eden Fuller bu ziyaretlerden birisinde Douglas Hall’a bir mektup bırakır ve geri döndüğünde öldürülür. Douglas Hall o gece ne yaptığını bilmemektedir ve polis tarafından Fuller’in cinayetinden suçlu bulunur. Bunun üzerine gerçeği öğrenmeye çalışan Hall simülasyon dünyasına yolculuk etmeye karar verir. Biraz Matrix, biraz Avatar, biraz Dark City, biraz ExistenZ diye tanımlanıyor ama bence 13. Kat’ı bu filmlerle yarıştırmamak lazım. Kendi çapında son derece hoş bir distopik film, zevkli ve zeki de aynı zamanda.. Bu arada ben ilk 30 dakikayı biraz dikkatsiz izlediğimi itiraf etmeliyim. Bu 30 dakikayı kaçırınca da filmin 35. Dakikası iyice anlamsızlaştı gözümde… Mecbur başa dönüp tekrar izledim O nedenle filmi başından itibaren dikkatli izleyin derim. Computer scientist Hannon Fuller has discovered something extremely important. He's about to tell the discovery to his colleague, Douglas Hall, but knowing someone is after him, the old man leaves a letter in his computer generated parallel world that's just like the 30's with seemingly real people with real emotions. Fuller is murdered in our real world the same night, and his colleague is suspected. Douglas discovers a bloody shirt in his bathroom and he cannot recall what he was doing the night Fuller was murdered. He logs into the system in order to find the letter, but has to confront the unexpected. The truth is harsher than he could ever imagine.
- Av Sezonu
-
Dünyanın Son Günü Olsaydı Ne Yapardınız?
Ben öyleyim düşler kurar boş hayallere kapılır filmler falan seyrederim. Öyleyim, zaten ben diye de birşey yokum, filmlerde yaşıyorum ben mesela... Sizi de dünyama davet ediyorum, o yüzden size bir iki film öneriyorum izlemeniz için.. Bakınırsanız bulursunuz forumda.. Hem arada hayal kurun, güzel şeyler düşünün, çünkü dünyanın çok daha acil işleri adamda paranoya yaratır. Kendimize güzellik yapmak lazım arada... Güzellik yapın kendinize... Gerçi ben ne desem boş biliyorum Siz ikna olmazsınız ama olsun ben yine de şansımı denerim...
-
Gattaca (1997)
- Gattaca (1997)
Bu arada GATTACA ismini, DNA zincirlerini oluşturan nükleotitlerden - Guanin,Timin, Adenin ve Sitozin’in (İngilizcede Cytosine)- almıştır.- Gattaca (1997)
Son 1 aydır distopik ve post-apokaliptik türde filmler izliyorum. Çoğu güzeldi ama GATTACA ayrı güzel... Hatta o bu zamana kadar izlediklerimin arasında en güzellerden birisi... Bu tür filmlerde oyuncuların pek önemi yoktur çünkü işlenen konu ve filmin görsel efektleri oyunculardan daha üstündür ama GATTACA sırf oyuncuları için bile izlenir. Oyuncular derken Jude Law, Ethan Hawke, Uma Thurman dan bahsediyorum… GATTACA filminin dünyasında iki tür insan vardır; birincisi “dejenere” diye adlandırılanlar, yani doğumlarında herhangi bir genetik oynama yapılmadan doğal yolla doğanlar; ikincisi ise gen ayıklanması yapılmış mükemmel insanlar… Mükemmel insanların arasında dejenere insanların hiçbir şansı yoktur (mu acaba?) Tabii bu bir film ama aynı zamanda bir bakış açısı o yüzden filmle ilgili olarak bu başlığa atıfta bulunmak istiyorum. Filmi izleyip bu başlığı bir daha değerlendiriniz lütfen.. Başta da Sayın @ ya öneriyorum. İşte orada anlatmak istediğim tam olarak da buydu…- Dünyanın Son Günü Olsaydı Ne Yapardınız?
Geçen bir film izledim dünyanın sonunun gelmesine 6 saat kalmıştı ve herkes sona hazırlanıyordu çok güzel bir filmdi, henüz tanıtımını yapmadım ama en kısa sürede hazırlayacağım başlıklardan birisi de odur. İzleyin bu konuyla ilgili hazırlanmış 100 lerce felaket filmi vardır ama hiç onun gibisi yoktur diye düşünüyorum. Ama filmin adını hatırlayamadım Hatırlayınca yazarım.- Birisi Kahve Yapsa da İçsek Şöyle Hüpppppppppppppp Diye
ohhhhh kayfemi de içtim mis kokuluuuu- Birisi Çay Yapsada Şöyle Sıcak Sıcak İçsek
Simit arıyorum kıyıda köşede kalmış mıdır diye baktım ama yeşil çay çıktı bahtıma içeyim madem teşekkürler simincim - Gattaca (1997)
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.