Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

sardunyam

Φ Süper Üye
  • İçerik Sayısı

    10.566
  • Katılım

  • Son Ziyaret

  • Lider Olduğu Günler

    3

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. ya bunlar sapır sapır dökülüyorlar valla bir gidicem pir gidicem bir daha izimi bulamıycaklar az kaldı az görürler onlar
  2. sardunyam

    işte deniz feneri

    Yüzyılın iyilik hareketi !!! İyilik ama kimlere? Paralar paralar bozulmasın aralar Besmele ile vatandaş soyarlar...
  3. sardunyam

    DTP ve "kardeşleri"

    Ankara'nın göbeğinde uydurma marşlar söyleyip Diyarbakır'ı başkent ilan edenler nereye koşuyorlar? Kaç metrelik koşu bu? Buna kimler dur der? ya da diyen bulunur mu? bu cürret karşısında haklıyken haksız duruma düşenler kim?
  4. Sevgili Rua O sorulara yanıt aramıyorlarki cevaplasınlar Onlar Taraf hangi taraftan olduklarıda malum Aklıma geldide Taraf, Yeni Şafak, Vakit, Zaman Bugün, falan filan gazetelerini bedava dağıtıyorlar bunların kağıtları nereden temin ediliyor bir fikri olan varmı? Bedavayamı alıyorlar?
  5. ayyy Frozenim ne hale gelmiş hangisi öncesi sonrası ben sağımı solumu karıştırırımda aynı zamanda bizim evin hali hakkatten öyle İğdem neredesiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiinnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
  6. her zamanki gibi yine güzel olduğun kadar zekisin hoşgeldin bidenem latife ediyorum ben biliyorum unutmayacağını bende unutmam
  7. eee mütavazi olmayı benden öğrendim tabi ama ben artık fazla mütevazi olmuyorum sonra gerçek sanıyorlar benim kadar güzel olmak için önce benim yaşıma gel canem
  8. hakkatten ayrıca hık demişsin burnumdan düşmüşsün
  9. 1. Ergenekon iddanamesinde belge diye sunulan ve özellikle Tuncay Özkan muhalifi ve medya gruplarınca yayınlanan bütün haberler yalandır. Görüşme tutanakları olduğu ifade edilen bütün metinler hayal ürünüdür. 2. İddanamede yer alan ********* iftiranın en ******** Uğur Mumcu suikasti ile ilgili olarak şahsıma yöneltilen saldırıdır. Bu alçakça haince düzenlenmiş bir *********luk belgesidir. Bunun iddianamede yer alması affedilmezdir. Uğur Mumcu'nun katledileceğini bildiğim, (İddianamede) katleden mossad ajanlarını gizlediğim olayı çarpıttığım için gazetecilik mesleğinde yükseldiğim şeklindeki beyanların hesabını her zeminde, hukuk önünde ve Allah huzurunda soracağıma yemin ediyorum. Böyle bir deli saçmasının iddianamede yer almasını kınıyorum. 3. Ergenekon davası sanıklarından Atilla Uğur ve Levent Ersöz ile yaptığım ileri sürülen görüşme hiç bir zaman gerçekleşmemiştir. Böyle bir görüşmem olmadığı gibi Atilla Uğur'u hiç tanımıyorum. Levent Ersöz'ü ise bir resepsiyonda tanıştığımızı anımsıyorum. Bu iki şahıs ile birlikte yaptığım iddia edilen görüşme ve içeriği tamamen yalandır. Bunun hangi maksatla üretildiğini, iddia edilen dinlemenin nasıl yapıldığının açıklanmasını iddia sahiplerinden bekliyorum. Çünkü o görüşme tutanağının içinde yer alan bazı olaylar ile ilgili olarak farklı şahıslarla değişik yerlerde ve telefonlarda görüşmelerde bilgi alışverişinde bulunduğum doğrudur. Örneğin İstanbul Televizyonu'nu almak istediğimiz doğrudur. Ali Müfit Gürtuna ile bu konuda görüştüğümüz doğrudur. Ali Müfit Gürtuna'nın bütün partilerin ortak adayı olması gibi bir saçmalık için değil, CHP'den aday olması konusunda bazı siyasetçilerle görüşmeler yaptığım doğrudur. Ancak bu görüşmeler Uğur ve Ersöz ile yapılmamıştır. Bu doğruların pek çok başka yalanla bir araya getirilmesi pek çok iftiranın bunun içine katılması bir senaryonun yürürlükte olduğunun kanıtıdır. Örneğin Abdülatif Şener ile ilgili iftiralar hakkında en küçük bir bilgim yoktur. Bu tür bilgilere sahip olsam bir saniye beklemez haber yapardım. 4. İddianamede ileri sürüldüğü üzere PKK terör örgütünün paralarının Ziraat Bankası Pazarcık şubesinde tutulduğu konusunda hiç bir bilgim yoktur. Bu paraları bir arkadaşımı dolandırarak ele geçirdiğim, PKK terör örgütünün haracını yediğim, bu paralarla Kanaltürk'ü kurduğum zırvasını Türk Milleti'nin takdirine bırakıyorum. Defalarca şahsi servet soruşturması geçirdim. Kanaltürk'ün bütün hesapları maliyece yıllarca incelendi. Bu ve benzeri iddiaları ergenekon iddianamesine koyan savcılar hakkında suç duyurusunda bulunacağım. Ergenekon iddianamesi ile ilgili olarak tanık sanık bilgisine başvurulan görüşü alınan kişi dahi olmadım. Bu soruşturma kapsamında hiç bir savcı hiç bir polis şu ana kadar bana soru sormadı. Ancak hakkımda ergenekon iddianamesi ile ilgili olarak sürekli yalan ve sahte bilgi ve belge üretilerek yıpratılmaya çalışılmaktayım. Bunların beni korkutacağı geri adım attıracağı ve bana zarar vereceğini düşünenlere buradan ilan ediyorum ki hiç ama hiç etkilenmemekteyim. Türkiye'yi bir baştan bir başa dolaşıp doğru bildiklerimi anlatmaya, faşizm ile yalanla namussuzlukla mücadeleye devam edeceğim. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Tuncay Özkan
  10. Günümüz Türkiye'sinde en tartışılan adamların başında gelir Fethullah Gülen. Yorumların ve kafalarda yer eden bazı yanlış düşüncelerin düzelmesi adına böyle bir yazı yayımlamayı uygun buluyorum. Tüm dünyada 500'ün üzerinde okulu bulunan, birçok dershanenin, nur cemaati ve ışık evlerinin ağa babası olan Fethullah Efendi'nin bu eğitim dünyasına giriş macerası ve ATATÜRK hakkındaki gerçek düşüncelerini sizlerle paylaşmayı eğitimci ve Kemalist bir TÜRK genci olarak bir borç biliyorum: 1986'da, Özal'ın Başbakan olduğu dönemde, "Kendi okulunu kendin yap" kampanyası başlamıştı ve kampanyayı dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren açmıştı. Özal, vakıfların, derneklerin de özel teşebbüs olarak okul açabilmesi için yasal düzenlemeye gidince Fethullah'a okul açma önerisi gelir. Ama ilk başlarda eski nurcular ve Gülen pek sıcak bakmıyorlardı. Okul açma önerisine şu şekilde karşı çıkmıştı Gülen: "Atatürk büstü koymadan okul açılmaz. Okul açıp Atatürk büstleri koyarsak millet bize ne der? Allah bize gazap verir." Gülen, söz konusu tepkileri gerekçe göstererek okullara tereddüt gösterdi, fakat dışarıya karışı şu açıklamayı yaptı: "Biz yapamayız… Öğretmenimiz yok, okul idaresinden anlamayız. Yetişmiş elemanımız idari ve eğitim kadromuz yok.." Buna rağmen, İzmir'in Bozyaka semtindeki talebe yurdunu "Yamanlar Koleji" adıyla koleje çevirdiler ve böylece ilk fesat tohumu ülkeye atıldı.. Buna rağmen Gülen rahat değildi, nasıl "putu" yani "Atatürk büstünü ve resmini oraya koyarız diye…" Nitekim okulun bir tarafından arkadan lambayla aydınlatıldığında görülebilen camdan bir siluet halinde yapıldı Atatürk portresi… Bir yetkili okula geldiğinde, lamba yakılıyor ve Atatürk portresi görülüyordu. Yetkili gittiğinde ise duvarda siyah bir cam görülüyordu sadece!!! 1980'lerin ikinci yarısındayken Atatürk'ün resmine bile tahammül düzeyi bu kadardı… Bir gün, yukarıda anlattığımız Atatürk portresinin bulunduğu yerde, kablo ateş aldı ve yangın çıktı. Gülen o derece Atatürk düşmanıdır ki olayı şöyle açıkladı: "İşte "bu adamın" yüzünden! Allah'ın hoşuna gitmedi ve o da yandı. İşte görüyorsunuz, Allah razı değil!" "Bu adam" dediği, Yüce Atatürk'tü… Gülen, Kestane pazarında da kayıt yapacağı öğrencilere soru olarak "Atatürk'ü sevip sevmediklerini" sorardı. "Atatürk'ü seviyorum." cevabı veren öğrencilerin kaydını da tabi ki yapmıyordu. Gülen şimdi televizyonlarda Atatürk'ün ne kadar büyük bir asker olduğunu anlatıyor.. Oysa seneler boyunca yaptığı Atatürk düşmanlığı biliniyor. İşte Amerikan bayrağı altında nefes alan, eğer yeterli tepkileri göstermezsek iktidardakiler tarafından ülkeye girişi bi şekilde sağlanacak; gerici,yobaz, Atatürk düşmanı bu adam..! Umarım kafalardaki bazı yanlış ve eksik bilgileri giderebilmişimdir. Yazımı Fethullah Efendinin bir sözüyle noktalıyorum: "Nihai hedefe ulaşana kadar, her yöntem ve yol mübahtır. Bunun içine yalan söylemek ve insanları aldatmak da girer. Yeter ki, 'hizmet' kesintiye uğramasın. Hizmet denilen çalışmanın en büyük özelliği, sessiz ve derinden olmasıdır. Bu gizlilik de güçlü oluncaya kadar devam edecektir. Cemaatin temel felsefesi budur..." Alper YAYLA
  11. Bu korkunç kuraklık Boynu bükük buğday başakları Bu çorak toprak, bu susuzluk Tanrı'nın kuruyan gözyaşları Bebeler ergen doğuyor Ninniler kahramanlık masalları Yaşayanlar bu kanlı haritada Taşırken iki büklüm onca yası Bir büyük gözaltı hayatımız Ölü çocuklar coğrafyasında Kayıplar destanı hikayemiz Melekler anaların dilsiz yasında Bu bir bataklık Yutuyor körpe tomurcukları Dört kitap yazıyor Eşittir Tanrı'nın çocukları Her insan meyillidir ihanete, cinayete Her insan merhametli ve zalimdir Bir yandan gücün suç ortaklığında Bir yandan sızlar vicdan, ilahi bir takiptir
  12. Bir martı tek başına uçuyordu maviliklerde Ellerim içindeydi ellerinin Güneş bembeyaz bir kordu yakıyordu yeryüzünü Saçlarım dağılmıştı göğsüne Buram buram bir buhar yükseliyordu topraktan Yanağım yanağına değiyordu Uzak bir gri çizgide birleşiyordu gökle deniz Kızgın kumlar tenimizi dağlıyordu Ve biz ikimiz gölgesindeydik bir salkım söğüdün Ölümsüz bir sevgi parlıyordu gözlerinde Yüreğimdeydi yüreğin, tutuşuyorduk Bir yangın büyüyordu gitgide Bir martı tek başına uçuyordu maviliklerde Uzak bir gri çizgide birleşiyordu gökle deniz Ve bir yerlerde vahşi bir kısrak koşuyordu doludizgin Geçmişten geleceğe Ve biz ikimiz gölgesindeydik bir salkım söğüdün Ölümsüz bir sevgi parlıyordu gözlerinde Yüreğimdeydi yüreğin, tutuşuyorduk Bir yangın büyüyordu gitgide
  13. Söylersem anlar mısınız Ben çıkamadım içinden İzlenip fişlenmeler Maksat kolaylık Arada ağlar mısınız Siz de yerli yersiz Gizlenip saklanmalar El mecburiyetten Ah kelimeler dünyası Züğürdün rüyası İçinizden hanginiz cesursa Öne çıksın hemen Ama bence kaçın düello bu Kaçın manasız Yarıştırılıp yarıştırılıp Yatıştırılırsınız Yola çıkmalı, yola çıkmalı Yola çıkmalı hemen, hemen Yola çıkmalı, yola çıkmalı Yola çıkmalı hemen, hemen Ne isem ne kadar isem kabullendim gitti Hani yetebilseydim değiştirirdim vitrini Azıcıkmışım anladım görüp hissettikçe Suyun, ağacın, toprağın bilgeliğini Ah kelimeler dünyası Züğürdün rüyası İçinizden hanginiz cesursa Öne çıksın hemen Ama bence kaçın düello bu Kaçın manasız Yarıştırılıp yarıştırılıp Yatıştırılırsınız Yola çıkmalı, yola çıkmalı Yola çıkmalı hemen, hemen
  14. yol arkadaşım gördün mü duydun mu bitenleri kıskanıyor insan bazen basıp gidenleri yalnız aşmışız iyice üstelikte alışmışız hiç beklentimiz kalmamış dosttan bile korkular basmış dünyayı, şimdi bir semt adı vefa kutsal kavgalardan bile kaçan kaçana anlaşılır gibi değiliz tek bedende kaç kişiyiz hem yok eden hem de tanık, esas karmaşa ben sana küsüm aslında, haberin yok koyup gittiğin yerde kötülük çok kime kızayım, nazım senden başka kime geçer benim sensiz kolum bacağım,ocağım yok.
  15. ama bizi unutun sandım nerede kaldın neden geç kaldın hoşgeldin gelmişken bir Sezen Aksu şarkısı eklemeden olmaz Ter döküyor dört duvar ter bense beklerim bir gün mutlaka Ters dönecek anahtarlar bir gün elbet çıkacaksın ışığa Sen aydınlığa ben sana hasret Gel eritir demirleri bendeki ateş Bir gün açılır açılmaz sandığın kapılar vurunca güneş Bir karanlık daha erişti güne saat neredeyse beş Sen aydınlığa ben sana hasret Gel eritir demirleri bendeki ateş Gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim El ele olduğumuz o gün gülmek bizim Dün bizim yarın bizim, yana yana sevmek bizim Hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim Süsledim gelin misali gençliğimi sandığıma kaldırdım Sensiz geçen yılları sildirdim sana yeni zaman aldırdım Sen aydınlığa ben sana hasret Gel eritir demirleri bendeki ateş Gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim El ele olduğumuz o gün gülmek bizim Dün bizim yarın bizim, yana yana sevmek bizim Hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim Gün bizim güneş bizim, göğsümüzde ateş bizim El ele olduğumuz o gün gülmek bizim Dün bizim yarın bizim, yana yana sevmek bizim Hasrete vurduğumuz göz göz yürek bizim
  16. ‘Müslüman Kıyımı’ ortalığı karıştırdı Kullanıcıların Müslümanları öldürerek puan topladıkları ‘Müslüman Kıyımı’ adlı oyunun internet sitelerinden bedava indirilmesine izin verilmesi tartışma yarattı. İngiltere’de, kullanıcıların Müslümanları öldürerek puan topladıkları bir bilgisayar oyununun çeşitli internet sitelerinden bedava indirilmesine izin verilmesi ülkedeki Müslüman derneklerinin büyük tepkisini çekti. İngiltere Müslümanlar Konseyi yetkilileri, tüm dünyada Müslümanlara antipatinin arttığı bir dönemde “Müslüman Kıyımı” isimli bu oyuna herkesin ulaşmasına engel olunmamasının büyük sorumsuzluk olduğunu söyledi. Yetkililer, gençleri ve çocukları Müslümanları öldürmeye teşvik eden oyunun “kabul edilemez” olduğunu vurguladı. Oyunda kullanıcılar, paraşütle Ortadoğu’ya indirilen “Amerikan Kahramanı”nı yönetiyor. Oyunun ilk aşamalarında kendilerinden, “Tüm Müslüman erkek ve kadınları öldürmeleri” istenen kullanıcılardan, daha sonraki aşamalarda El Kaide lideri Usame Bin Ladin ve Hz.Muhammed’i bulup öldürmeleri isteniyor. Son aşamada “Allah’ı da öldüren” oyuncu, oyunu başarıyla tamamlamış oluyor. Oyunu tasarlayan “Sigvatr” takma isimli programcı ise, “Bu sadece eğlenceli bir oyun” dedi. tıkla
  17. buyrun birazda burdan yakın http://video.haberturk.com/Video.aspx?v_ID...p;k_A=haberturk
  18. sardunyam

    işte deniz feneri

    Şimdi moda dindar ve zengin olmak bunun yolları ise duygusal ve inançsal sömürüden geçiyor... Malzeme bol, ortam müsait, insanlar hevesli ye babam ye ne olsun? Nasılsa biri birgün Cumhurbaşkanı olur, diğeri Başbakan affederler birbirlerini!
  19. çok güzeldi
  20. üsttekinin canı dayak istiyomuş bu üsttekinin canı istiyomuş
  21. sardunyam

    işte deniz feneri

    Ömer Özkan'ın anlatımı sürüyor: - "Bu arada ödemelerimin yanı sıra Alman hükümetine talep yazısını da bana imzalattılar. Malum Alman hükümeti konut kooperatiflerine çocuk sayısına göre yardım ediyor, yani hibede bulunuyor." Özkan finale doğru geliyor: - "Derken o günlerde Zahid Akman ve arkadaşlarının Yimpaş'la ilgilerinin olduğunu duydum. İşkillendim ve ayrılmaya karar verdim." Peki Ömer bey parasını alıp ayrılabilmiş mi? Ömer Özkan: -Müracaat ettim ve ödediğim paramı geri verin dedim, aldığım cevap paranı iki sene sonra alırsın oldu. İki sene bekledim ve paramı almaya gittim, ama adres ve telefonlarını değiştirdiler. O zaman Kanal 7 ile Deniz Feneri aynı binadaydı. Yimpaş da yanlarındaydı. Zaman içinde başka yerlere taşındılar. Uzun uğraşlardan sonra yeni adreslerini bulup önce iadeli taahhütlü mektup yazıp cevap vermemeleri halinde Alman polisine gideceğimi yazdım. Korktukları için olsa gerek beni aradılar ve yeni adreslerine davet ettiler. Paramı iste-dim, para yok, sıraya koyalım, bekle dediler. Tamı tamına 8 yıldır sıramın gelmesini bekliyorum, ama ne arayan ve ne de soran var. Araya girip kooperatife kaç kişinin üye olduğunu sordum. Ömer Özkan: - "Ne kaç kişisi Sabahattin bey, bütün Almanya çapında binlerce insan." Peki bu insanlara evleri yapılıp teslim edildi mi? Ömer Özkan: - "Hayır ortada ev falan yok. Alman hükümeti de galiba bunların üçkâğıtlarını anladı ve yapacağı yardımı son anda durdurdu." Peki diğer kooperatif üyeleri parasını istemiyor mu? Ömer Özkan: - "İstemez mi, herkes istiyor ama alabilen yok. Ben dönem sonuna kadar ödemedim, ama 2000'den yakın zamana kadar para ödeyenler var. Bunların pa-raları da kayıp." Ömer Özkan'dan anlattıklarıyla ilgili olarak Türkçe-Almanca belge ve makbuzları istiyorum ve çok geçmeden o belgeler bana fakslanıyor. (İsteyene hemen fakslayabilirim.) Evet Zahid Akman ve Kanal 7 için belge isteyenlere işte buyrun efendim. Zahid Akman şimdi hikâye anlatmayı bırakıp hemen bu sorulara cevap vermelidir: 1) Siz böyle bir kooperatifi kurdunuz mu? Ortağınız Kanal 7 miydi? 2) Kurduğunuz kooperatife kaç kişiden ne kadar para topladınız? 3) Kooperatif inşaatına başladınız mı? 4) İnşaat yoksa paralar ne oldu? 5) Parasını geri isteyenlere ödemeyi niye yapmıyorsunuz? Zahid bey bu soruları cevaplarsa sütunumuz kendisine açıktır.. Biz bazıları gibi asla peşin hükümlü değiliz. Zahid bey için ileri sürülenler iddiadır ve onu iddialar ispatlanıncaya kadar suçlu ilan etmiyoruz, ama bu sorulara derhal inandırıcı cevap istiyoruz. TEBRİK... İşte özlenen Devlet Bahçeli! Bizim kimseyle şahsi bir mes'elemiz ve kan davamız yok. Doğru yapılır ise emin olun Tayyip Erdoğan'ı bile alkışlarız. Son örnek Bahçeli olayıdır. Dünkü yazımda MHP liderinin Deniz Feneri ve Başbakan'ın son sözleri bağlamında suskunluğunu eleştirmiştim. Bugün ise onu öveceğim çünkü Devlet Bey öyle şeyler söyledi ki yüreğime su serpti ve hah işte böyle dedim.. Ne mi demiş Devlet Bahçeli? İşte söylediklerinden satır başları: -Başbakan kendini kaybetti, seviyesini düşürdü, -Yolsuzluklara yataklık yapıyor. -Milletin verdiği yetkiyle çıkar ve menfaat sağlıyor. -Çatırdayan hanedanlığını kurtarma peşinde. -Kamu kaynakları ile yandaş medyasını besliyor. -Cumhurbaşkanı harekete geçmeli. Bu sözlerinden sonra işte özlenen Bahçeli diyoruz. ŞAŞIRDIM... Deniz Feneri ev alayım diyen MHP milletvekiline para ver dedi! Adı Yusuf Kırkpınar. İzmir'de sanayici, 1999-2002 yılları arısında de MHP milletvekili. Yusuf Bey namazında abdestinde bir iman ve inanç abidesidir. İmkanı ölçüsünde herkese yetişir. Milletvekilliği yaptığı dönemde mebus maaşını Saffet Kaya ile beraber almayıp ihtiyaç sahiplerine dağıtan iki vekilden biri olduğunu herkes biliyor.. İşte bu merhamet kalesi Yusuf Kırkpınar 2000 yılında Kanal 7'de Deniz Feneri ile ilgili programı izlerken gördüğü bir sahneden hüzünlenir ve mezbele gibi bir yerde yaşayan yetimlere ev almak için programın ertesi günü Deniz Feneri Derneğinin yönetimini arar. Peki ne cevap mı alır? Bunu dün konuştuğum Yusuf Kırkpınar'ın ağzından sunalım: - "Sabahattin bey ben o yetimlere bir ev alayım deyince aldığım cevap şu oldu: Hayır siz parayı gönderin evi biz alırız.. Şaşırdım ben alsam olmaz mı, gönderin bana bunları, tapuyu adlarına çıkartayım dedim ama para bize gelecek dediler ve bu yardım önerimi geri çevirdiler." Kafama takıldı, Deniz Feneri böyle bir yardım teklifini niye geri çevirdi acaba? Amaç üzüm yemek yani yardım toplamaksa Yusuf Bey ev alıyor işte. Hayır hasenat işlerinde şeffaflık en olmazsa olmazlardan biri değil midir? Kanal 7 sahibinin cevap metni: Türkiye'de Yeniçağ Gazetesinin 4 Eylül 2008 tarihli nüshasının 9.sayfasında Sabahattin Önkibar'a ait Politika Günlüğü başlıklı köşe yazısında yayınlanan Deniz Fenerinin topladığı trilyonlar ve Perde Gerisindekiler manşetiyle verilen köşe yazısı içeriğinde müvekkilim Zekeriya Karaman'la ilgili olarak daha önceden yapılan saldırıların devamı mahiyetinde olduğu anlaşılan, haksız yanlış ve tamamen kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan iddialara tekrar devam edilmiştir. Şöyle ki; Müvekkilim Zekeriya Karaman 1980 yılından itibaren ticari faaliyetler yapmaktadır. Müvekkilim yazıda sözü edilen görüşme yıllarında ve öncesinde, yüksek tirajlı 4-5 büyük dergiyi yayınlayan yayın grubunun sahip ve yöneticiliğini yürütmekteydi. Yine o yılların en çok satan kitaplarını yayınlayan yayınevinin de sahibi ve yöneticisidir. Yine o yıllarda Ankara'nın en çok makine parkına sabip matbaalarından birinin sahibi ve yöneticisiydi. Ayrıca yine müvekkilim o yıllarda, öncesinde ve sonrasında bir çok yatırım ve şirket ortaklığının içinde olan müteşebbis biridir. Köşe yazarının bunları bilmiyor olması, müvekkilimi maaşla geçinen bir insan olarak nitelendirmesi tamamen hasmane bir yaklaşım göstergesidir. Müvekkilim de herkes gibi ekonomik çıkarlarına uygun gördüğü her işe talip olma, gelişen sektörleri takip edip gerekli yatırımları yapma hakkına Anayasal bir hak olarak sahiptir. Hal böyle iken kasıtlı ve karalamaya yönelik köşe yazısı ile haksız mal edinerek servet edinildiği izlenimi ile müvekkilimin toplumsal ve ticari saygınlığı zedelenerek küçük düşürülmeye çalışılmıştır. Tekzip konusu yazının gerçeklerle bağdaşır hiçbir yanı bulunmamaktadır. Tekzibin yayınlanmaması halinde her türlü hukuki ve cezai yaptırımlar için yasal girimlerde bulunulacaktdır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur... Zekeriya Karaman vekili Avukat Yusuf Atalay. Sabahattin ÖNKİBAR
  22. sardunyam

    işte deniz feneri

    Adı Ömer Özkan. Almanya'dan arıyor. Telefon numarası: .... Başlıyor anlatmaya: - "Sabahattin bey 2000 yılında Milli Görüş eksenli olarak tanıdığım Mustafa Hasleblebici isimli arkadaş beni ziyarete geldi ve kurulan büyük bir konut kooperatifine üye olmamı teklif etti. Ben İhlas, Kombassan ve Yimpaş'la ilgili söylentileri aktarınca, biz onlardan değiliz, bizim arkamızda Kanal 7 var, Zahid Akman da kooperatifimizin yönetim kurulunda dediler. Ben hangi Zahid Akman, şu televizyonda haber sunan sakallı Zahid Akman mı dedim, evet o dediler. Bakın bu resmi evrak, burada adı var, Zahid bey bu kooperatifi kuran adam dediler." Ömer Özkan devam ediyor: - "Zahit beyin ismini duyunca bende bir güven hasıl oldu, ama yine de tamam demedim ve düşünmek için iki gün süre iste-dim. İki gün boyunca Kanal 7'yi seyrettim ve gördüm ki yarım saatte bir bu kooperatif için reklam kampanyası var. Bunu gördükten sonra bu iş galiba ciddi. Öyle ya, koca bir TV kanalı sahtekârların reklamını yapar mı diye düşündüm ve üye olmaya karar verdim." Ömer bey araya girmeme bile fırsat vermiyor: - "Üye olurken ben yine de kooperatifin yönetimini resmi evrak üzerinden istedim. Baktım ki Abdullah Özer, Yasin Özcan ve Mehmet Gürhan'la beraber Zahid Akman da kooperatifin yönetiminde. Onu görünce tamam dedim ve bastım imzayı." Ömer Özkan'ı dinlemeye devam: - "Üye olurken baştan giriş ücreti diye 274 euro ödedim ki bana verilen makbuz elimde. Akabinde 15-9-2000 tarihinden itibaren her ay 87 euro ödemeye başladım ve bunu aylarca ödedim."
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.