sardunyam tarafından postalanan herşey
-
YUMOTEm Meleğimmm için, Meleğim seni çok seviyorum
bir bilene sor demişler, buyrun bir bilen cevap veriyor: bir şarkı vardı, hatırlayamadım nasıldı yaww, bir bilene sor demişler diyordu...
-
Frozen......
evet görüyorum şaşkınlıktan karnın acıkmış birazdan ekmek arası mantı yersin sen... bu arada ne zaman buluşuyoruz, migrosta arabaları arıyorlarmış bence biz sahilde buluşalım
-
TAURUSMUTİS...............
de get, yalanmı gelecen gelemedin sedoşun yaptığı kısırlar ekşidi yaww... kestane şekerlerimizi bekleriz karışmam... Ayşegülümü bilmem ama bana iki kutu ancak yeter...
-
YUMOTEm Meleğimmm için, Meleğim seni çok seviyorum
dün telefon ettim yumoşuma, biraz rahatsızmış ve çok yoğunmuş tez hazırlamaktaymış ve bizi çok özlemiş yakında gelecekmiş... selamı var hepinize...
-
Frozen......
nayır utanmadım, utanmazın tekiyim galiba... şiirin buralarını kırmızıya boyamamışsın, dikkatini çekmek için şeettimdi... o bakımdan yane... okumadınsa tekrar oku deyin...
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
Dipteyim, sondayım, depresyondayım. Dipteyiz, sondayız, depresyondayız. haklısın cadım, dipteyiz... dibini bulmuşuz bu dünyanın sanırım incileri bulmaya yaklaşmışız...
-
Cumhuriyetimize Sahip Cikalim...
Geçen gün bir dost ile oturmuş konuşuyorken - kesinlikle derin ve gizli değil öyle iyi bir dost işte - şu sohbet açıldı. Hayal ile gerçek nedir? Hayal nerede biter gerçek nerede başlar? Örneğin beyin gibi elle tutulan,katı,kanla canla çalışan,üç boyutla tanımlanan bir organ nasıl olur da böyle sınırsız, elle tutulamaz hayaller üretebilir? Doktorlar “hayal kurduğunuzda beyninizin falanca lobunun,filanca bölgesinde bir hareketlilik yaşanır,kan deveranı hızlanır ve bilmem ne hormonu aktif hale geçer ve beyninizin feşmekan bölümünde bir elektrik üretimi gerçekleşir” diye açıklamalar yapabiliyorken neyin hayalini kurduğumuzu da tespit edebiliyorlar mı ? “Şu kadar hareketlilik olursa bir sevgiliyi ,bu kadar hareketlilik olursa bir ülke kurmayı hayal edersiniz” diyebiliyorlar mı? Henüz sanmam. Dostum “işte o ruhtur” dedi. Kabul edilebilir bir açıklama mı? Bilinmeyene bir gönderme. Arayıp bir türlü bulunamayan,adına türlü yakıştırma yaptığımız o sonsuz küçüklükteki dev ayrıntı . Hayaller ve gerçek. Evet,o mitingler bizim hayalimizdi,siz gerçek kıldınız. “Bir gün gelecek ve milyonlar isyan edecek,yapılanlar karşısında susup oturmaktan sıkılanlar harekete geçecek” diyorduk. Bu bir hayaldi,bunun için çalıştık. Ne kadar ümitliysek,o kadar endişeliydik. Tandoğan’ı kimse önceden tahmin edebiliyor muydu? Herhangi bir parti,ya da sivil toplum örgütü,ya da asker, ya da dış kökenli filanca gizli örgüt böylesine büyük bir eylemi planlayıp, aylarca gizli tutarak milyonları bir anda aynı noktaya,aynı inanca,aynı isteğe yönlendirebilir mi? Hangi amaçlı organizasyon insanları “milyonlarca kişinin bulunduğu meydanlarda kaybolan cüzdanları kürsüye içinde para olduğu halde getirme” ahlakına eriştirebilir? Bakmayın siz şimdileri medyada kendine “bilen kişi payesi” yaratmaya çalışan çıkıntı akademisyenlere ,tutunamamış cahil gazeteci kalıntılarına. Kafanızı karıştırmalarına izin vermeyin. Onlar “cehaletlerini ve kıyıda, köşede kalmışlıklarını” şimdi “yaptıkları hastalıklı yorumlara çanak tutanların” medyalarında giderme fırsatı buldukları için mutlular. Çünkü o medya “meydanlarda yediği dayağın,değiştirmek zorunda kaldığı manşetlerin,yıkılan hükümetle birlikte tıkırında giden işlerinin bozuluşunun ve milyonlar tarafından lanetlenmenin” acısını çıkarmaya çalışıyor. Yakında o medyada mitinglere katılanların Türkiye’ye zarar vermek üzere biraraya gelmiş anarşistler olduğunu okur, ya da duyarsanız hiç şaşırmayın. Çünkü içlerinde kaldı. Hayaller ve gerçek. Artık cumhuriyet mitingleri bitti. Partiler üstü o mitinglerin amacı yerine geldi çünkü. “Sen olamazsın” dediniz,olamadı. “Senin zihniyetinde başkası da olamaz “dediniz,o da olamadı. “Siz seçemezsiniz” dediniz,seçemediler. “Erken seçim “ dediniz, erken seçim oldu. “Yazın” dediniz,yazdılar. ”Görün” dediniz,gördüler. “Birleşin” dediniz, birleştiler. Ne dediyseniz o oldu. “Tehlikenin ve gücünün” farkında olanların isteği oldu. Şimdi büyük bir merak içinde yeni iktidarı bekliyoruz. Hangi parti olursa olsun. İster sağ, ister sol olsun. İster tek parti, ister koalisyon olsun. Bizi meydanlara sürükleyenler gibi samimiyetsiz mi davranacaklar? Yine yapacağız deyip siyasetin çıkar gruplarına teslim mi olacaklar? Yenileme, değiştirme niyetimiz Türkiye’nin şartlarına yenik düştü mü diyecekler? “Bu düğüm çözümsüz” bahanesine mi sığınacaklar yoksa düğümü kesip yol mu açacaklar? Hayaller ve gerçek. Yola çıkarken hayalimiz sadece bir televizyon kurmak, ya da meydanlara toplanıp iktidara isyan etmek değildi. Ya da hayallerimiz bununla sınırlı değildi. O hayallerde kim olursa olsun yapamayanı göndermek, mutlaka ama mutlaka “yeni ve güçlü bir Türkiye” amacını başarmak var. Hayallerimizi milyonlar paylaştı. Ben inanıyorum ki daha pek çok milyonlar da paylaşacak. Bugün meydan, yarın başka bir çare bulunur değişmeyeni değiştirmeye . Yeter ki hayal kurmaya ve savaşmaya devam edelim. kck
-
dünya israil vahşetine seyirci
sadece bu yazınızla bile sizinmi yoksa bizimmi sağlıklı bir bilgi alışverişine müsait olmadığımızı anlamak kolay... sadece bu yazıyı okuyarak, bizler hakkında ne düşündüğünüzü anlamak kolay... ne çok biriktirmişsiniz içinizde bu Atatürkçülere karşı karın ağrısını... sancı yapmıyordur umarım... ortaya fikir koyacak olan fikrini koyar, sorular soran kendisi öncelikle sorulanlara yanıt veren olmalı... farkında olduğumuzun farkında değilmisiniz, belgelerle konuşan biziz belgesiz bilgisiz konuşan sizsiniz... buyrun efendim, engin ortadoğu, filistin, israil, amerika bilgilerinizden yararlandırın bizi, cahilliğimize verin... beklemekteyiz, ne, nasıl, niçin ve nerede olmuştur? buyrun...
-
Hain Saldırı
Hafıza... Rengi, kirli beyaz, mat... Ama hafif yağlı. Macun gibi. Rulosundan bozup, şekil verebiliyorsun, iri taneler halinde ufalamak mümkün. Kokusuz. Sinsi yani... 3 bin derece ısı veriyor. Basıncı, dehşet. Bozulmuyor. Al, 15 yıl sakla. Nedir bu? A4. Ankara'da patlayan... Portekiz malı. Irak'tan ithal. Küçücük. El kadar. Komple plastik. Minicik iğnesi dışında metali yok... Bu yüzden dedektörle bile yakalayamıyorsun. Bu nedir? Mayın. İtalyan. Hatırlayalım... Kasım 1998. Hürriyet gazetesi. Öcalan'a villa tahsis edildiği dönemde İtalya'nın Başbakanı olan D'Alema, ne demiş? "PKK'ya mayın sattık." Biraz daha hatırlayalım... Haziran 1999. İmralı duruşması. Öcalan anlattı. Anadolu Ajansı tüm dünyaya servis yaptı. Gazeteler de yazdı. "Yunanistan, bomba dahil, eğitim verdi, ağır silahlar sağladı. Güney Kıbrıs Rum Kesimi, geçişler ve pasaportlar için yardım etti. Buradan aktarılan paralar, kiliseler aracılığıyla verildi. Paramız Avrupa'da. Çeşitli bankalara yatırılıyor. Ağırlık İsviçre'de... Arşivimiz dağınık, daha çok Avrupa'da... Kazakistan ve Azerbaycan'daki temsilciliklerimiz çok güçlü. Moskova'daki temsilciliğimiz, bunlara para desteğinde bulunuyor. Bayan Mitterand'ın ilişkileri var, doğru. Yugoslavya'da eğitim yaptırdık. İran'da hastanemiz var. Asala ile ilişkimiz oldu. İngiltere, Kürt üzerinde derin bir politikanın sahibi; 150 yıldır... Lord Avebury ile görüştüm. İtalya'da da bir lordla görüştüm. Almanya'da çok sayıda örgüt mensubu var. Alman Senatör Lummer ile Şam'da görüştüm. Almanya'da eylem yapmamamız için benden yardım istedi. Siyasi eğitim merkezi Hollanda... Evler tuttuk, Hollanda makamları ses çıkarmaz. Belçika'da güçlü temsilciliklerimiz var." Ki, o zamanlar... Henüz komşumuz olmamıştı ABD. Unutursan bunları... Bak, Ankara'nın göbeğine... Böyle hatırlatırlar. Ve, ısrarla ısrarla ısrarla ısrarla, diyor ki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt: "Terör örgütünün arkasındaki kurumlara bakmamız lazım... Kim besliyor bunları? Bunlara bakmamız lazım... Başka bir şey söylemeyeceğim." Daha ne desin? "Yaşasın AB... Bizi demokratikleştirecekler" diye havayi fişek patlatanlara soruyorum... Daha ne desin? Yılmaz Özdil
-
Cumhuriyetimize Sahip Cikalim...
Sevgili Dipnot anlamayacaklar... Onca aydının katilleri kendilerini islam askeri ilan ederek can aldılar, hala alıyorlar yarında alacaklar... Müslümanlardan kim, neden rahatsız olsun, bu düpedüz saptırmaktır... Rahatsız olunan şeyi binlerce ileti ile dile getirdik, yine de getireceğiz... Ben kendi adıma... Hemde bir Müslüman olarak... Dinimi, inancımı, değerlerimi kendilerine çıkar kapısı yapanlardan rahatsız oluyorum... Bunların ardına saklanmış Amerikan kuklalarının din adamlığına soyunmasından rahatsız oluyorum... Ülkemde insanları inançlı, inançsız olarak bölmek isteyenlerin oyunlarını görmeyenlerden rahatsız oluyorum... Mandacı, baskıcı, irticacı, yalancı, sömürücü şarlatanların adının İslam ile anılmasından rahatsız oluyorum... Rejime, ülkenin bütünlüğüne, aydınlarına düşman olan sahtekarlardan rahatsız oluyorum... Onlara sahip çıkanlardan da rahatsız oluyorum... Söz konusu irticacılar iktidarı dahi elegeçirdiler, sindirmece ve yavaş yavaş kabullendirme tekniğiyle insanları Amerika'ya, Avrupa'ya kul yapmaya çalışıyorlar ve bunu dini alet ederek yapıyorlar bunlardan ve bunları görmezden gelenlerden rahatsız oluyorum... Terörist başına sayın, şehidime kelle diye hitap eden, ülkemi 46 farklı etnik yapıya ayıran, laik ve demokratik sistemi yıkacağına yemin eden, ne mutlu Türküm diyene sözünden rahatsız olan başbakandan ve onun yalakalarından rahatsız oluyorum... Dünya gelişirken, teknolojiyle yarışırken, sanatta, edebiyatta, eğitimde ve her alanda geri bırakılmamızı rağmen Türkiye'nin hala etnik ve ideolojik tartışmaların içine çekilmek istenmesinden, buna göz yumanlardan ve hala bu adamların sözlerinin itibar görmesinden rahatsız oluyorum... Sözün kısası müslüman olduğunu iddia eden ama yapıp ettiklerinin din ile hiç bir alakası olmayan bu adamların varlığından rahatsız oluyorum...
-
dünya israil vahşetine seyirci
Biz bugünden söz ediyoruz sıkışınca geçmişi konuşmaya çalışıyorlar... Bugün Akp Filistin için ne yapmıştır? Filistin halkının dramını kullanıp para toplamaktan başka?
-
süt kokulu kadınlar
Sevgili Politika aradaki fark çok açık... Bağımsız bir Türkiye isteyenler miting yaptılar, her nedense birileri bu mitinglerden rahatsız oldular, hadi Akp severlerin rahatsızlığını anlıyorumda ya Akp'nin ne olduğunu bilenlerin mitingten neden rahatsız olduklarını anlayamıyorum... Orada söylenen söylemleri bizzat katılarak gözlemledim... İnsanlar bölünme, kavga, şiddet, kandırmaca ve sömürü istemiyorlar... İstemiyoruz... Bunu kim yaparsa yapsın şiddetle karşı çıkıyoruz... Demokrasinin gereği rahatsız olduğun eylemlere demokratik şekilde tepki vermektir... İnsanlarda yılların verdiği birikim ve öfke ile bunu dile getirdiler... Türkiye'nin üniter yapısının korunması, rejiminin korunması, etnik ve ideolojik ayrımcılığa, dini ve vicdani sömürüye karşı birlik olunması, Türkiye'nin ekonomik ve siyasal olarak tam bağımsızlığını kazanması ve bunu gibi benzer konular dile getirildi... Bütün bunların Atası, öğreticisi, yol göstericisi Atatürk ilke ve devrimleriydi, bu yoldan şaşmamak gerektiği bizi bir arada tutan bütün değerlere sahip çıkılmasını istemek suçmudur? Neden rahatsız olurlar, bu söylemlerin hangisinden rahatsız olurlar bunları soruyorum ama aslında biliyorum... Rahatsız oldukları milletin gidişata dur demesi... Demokratik hakları gereği sokağa çıkarak protesto edilen ülkenin geleceğine dinamit koyanlardır... Bölücüler sokaklarda değil bölücüler kapalı kapılar ardında, Amerika'da Kuzey Irak'ta ve bir kısmıda mecliste... Onların dile getirdikleride ortada, bizlerin dile getirdikleride ortada... Varsınlar farkın ayrımına varsınlar... Varan varır, kalan sağlar bizimdir... Selamlar
-
Ağaçlar içten çürür ve ayakta ölür...
Tüketmek... Her şeyi ne kadar çabuk tüketiyorlar. Saç tokalarından çabuk bıkıyor kadınlar. Modası çabuk geçiyor karpuz kolların.Siyah bağcıklı ayakkabılarımdan sonrakileri hatırlamıyorum bile, çabuk unutuldular.Şiirler eskiyor çabuk çabuk.Tıpkı otomobiller, buzdolapları, çamaşır makineleri, fırınlar, cep telefonları gibi.Her şey artık çabuk eskiyor. Şarkılar çabuk tükeniyor.Çocukluğumun "Çaya iner ağlarım"ı bir asır áşıkların dilinde dolanıp durdu da... Hatırlar mısınız; bize "Neler oluyor gülüm"ü ne kadar çabuk unutturdular?..Ya da duyan var mı artık:"Sana sevdanın yolları, bana kurşunlar..."*Yüzler daha çabuk tüketiliyor.Daha kaç yıl öncesinin ünlü yüzleri, ünlü sunucuları, ünlü yayıncıları artık yerlerinde yoklar.Yeni yeni yüzler görüyorsunuz ekranlarda, yakında çabucak tüketilmek üzere. Parası olanlar; tükenmemek için ha bire organ tüketiyorlar; yeni burunlar, yeni yanaklar, yeni kalçalar, yeni kaşlar, yeni memeler...Çocuklara çocukluklarını dahi çabuk tükettiriyorlar, artık birer büyük adam gibiler.Peşinden gençlik tükeniyor bir anda.Bu zor yarışta bir de bakıyorsunuz ki tükenmiş dalga dalga saçlar... Geceleri başlıyor rüyalarımızı tüketen sancılar, sancılar. Aşklar çabuk tüketiliyor.Bir anda yok oluyor sevdalar, daha arkasından ağlamaya vakit bulamadan, yenileri geliyor sevgililerin.Ne çabuk o gülücükler, daha kurumadan gözyaşları.Aşklar; annelerimizin babalarından kalan çay takımları gibi eski ve anlamlı değil... Kağıt tabaklar gibi çöpe gidiyor, daha raflarda bir gün dahi durmadan.Kısa kısa ömürlü sevgilerimiz. Çabuk tüketiliyor her şey. Tüketiyoruz... Ve biz tükeniyoruz biz...
-
hangi şarkıyı dinliyorsun?
muazzes ersoy, kader diyemezsin sen kendin ettin...
-
Üsttekinin NİCK ini değiştir..
yön
-
Günün Sözü
Radya malesef olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olan çok az insan var... Dışı başka içi başka olmuş insanlar, karpuz diye alıyorsun, muşmula çıkıyor... Küresel ısınma insanlarıda etkilemiş olmalı, sera gazı etkisiyle hormonlu insanlara dönüştük... şekline bakıp aldanma, sürpriz yumurta bu ne çıkacağını sallayıp anlayamıyorsun...
-
hangi şarkıyı dinliyorsun?
muazzes ersoy, bir şarkısın sen...
-
FETHULLAH'IN GİZLİ KAMERA GÖRÜNTÜLERİ
insanların din konusunda tartışması, birilerine sorup öğrenmesi başka bişey müritlik başka bişey... Üstelik senin söylediğin gibi eski zamanlarda ne teknoloji bu kadar gelişmişti, ne kitap bulabilirdin, ne de okul vardı... Oysa şimdi hem akıl gelişti, hem bilim hem imkanlar... Bir bilene sormak ayrı, ona kul olmak ayrı, ondan kuşku duymadan ne pahasına olursa olsun peşinden gitmek ayrı şeyler... Bu forum gibi bir sürü net ortamı var, pek çok bilgili insanın kitapları, makaleleri var, öğrenmek isteyen öğrenir... Öğrenmek için birine tabi olman şartmıdır, öyle olsaydı okullarda ki öğretmenlere tabi olmak gerekirdi, ama insanlar bireysel olarak farklı düşünür, sorgulamalı ve üzerine düşünmelidir... Peygamber göndermek ayrı, Allah'ın kendisini bilgisini bildirmesi ayrı, alim olmak bilgi vermektir, insanları kapı kulu ve asker yapmak değil... Bunlar ülkeyi bölmek için dini kullanan şarlatanlar, Mevlanalar, Yunuslar, geçmişin evliyalarıda bildiklerini aktarmışlar ama bunların ki bir sistem... Peki Allah neden bir daha peygamber göndermiyor sence? Bence artık tebliğ bitti, Allah'ı anlamanın ilahi sistemi kavramanın yolu artık bilimden, sanattan, edebiyattan da geçiyor... İnsanlık artık gelişimini, tekamülünü bu yönde devam ettirmeli, zaten kula kulluk insana yakışmaz, saygı, sevgi, hoşgörü, iyiniyet ve samimiyet insanların ideali olmalı... bir şeyleri sömürerek ve kullanarak çıkar elde edenlerin yapıp ettiklerine dikkat edilmeli, onlardan uzak durulmalı... HY denilen şahısta Allah adını kullanarak insanları kendisine bağlıyor, gencecik kızları, erkekleri ailelerinden uzaklaştırıyor onları kendi ailelerine karşı dahi nefretle dolduruyor bunlara tanık oluyoruz... Ve bu adamda bir sürü kitap yazıyor, bedava dağıtıyor, nete siteleri var bir sürü şey yazıyor ben okuyorum ama gidip aralarına katılmayı düşünmüyorum... Aklını, mantığını, insanlığını unutan birilerinin kulu ve kuklası olur bunun başka açıklaması yok...
-
Provokasyonlara hazirlikli olalim..
Amerika Mustafa Kemal'e neden karşıdır: Varan bir: "CIA İstasyon Şefi" Paul Henze, 1993 yılında bir rapor hazırlıyor; ama "yeni dünya düzeni" ile birlikte gerekliliği de kalmamıştır. "Klasik Atatürkçülük" ölmüştür... Aydınların imam hatip okulları konusundaki endişeleri yersizdir. İran ve Arap parası ile desteklenen köktendincilik, Türkiye için ciddi bir tehlike değildir... Atatürk'e "deccal" diyen Said - i Nursi ve Nurcular ilericidir... Nakşibendiler geriye dönük değillerdir; Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile bağlantıyı sağlayabilirler... Varan iki: Samuel Huntington gibi "bazı" ABD'li yazarlar, Kemalizme karşı "ılımlı İslam"a sahip çıkıyorlar. Türkiye'nin batı ile bütünleşmesini istemiyorlar. Türkiye'nin "yeni dünya düzeni" içindeki yerinin "ılımlı İslam" olması gerektiğini düşünüyorlar. Batının çıkarının bunu gerektirdiğini savunuyorlar... Varan üç: CIA Türkiye ve Ortadoğu masa şeflerinden Graham Fuller de, üç yıl önce bir Türkiye raporu hazırlıyor... Ve özellikle "Kürt sorunu"na elatıyor: Irak'ın "üniter" yapısını koruması ABD çıkarlarına uygun değildir. Türkiye Kürtlere özerklik verirse, Kuzey Irak'taki Kürtlerle bir bütünleşme gerçekleşebilir. En kötü şey, Türkiye'nin Irak'a yakınlaşmasıdır. Şimdi gelelim sorunun yanıtına: ABD "servis"leri Atatürk'e niçin düşman? Bunun dört temel nedeni var. Birincisi... Laik - demokratik Kemalist model, "ihraç" etmeye elverişli değildir. Türkiye'nin toplumsal kültürel altyapısına sahip bulunmayan İslam ülkeleri bu modeli uygulayamazlar. "Ilımlı İslam" ile bütünleşmiş, yarı çağdaş bir Türkiye, ABD çıkarlarına daha uygundur! Üstelik, petrol zengini Ortadoğu ülkelerindeki çağdışı rejimlerin varlığını koruması açısından, Kemalist model tehlikeli bir örnektir. Bu rejimlerin varlığı, Amerikan çıkarlarının güvencesindedir! İkincisi... Kemalizmin temelinde ulusal birlik ve tam bağımsızlık ilkeleri vardır. Bu ise, ABD'nin ve genel olarak batının çıkarlarına terstir. Türkiye ne yıkılmalı, ama ne de bağımsız hareket edebilecek kadar güçlenmelidir. Türkiye Ortadoğuda büyük bir güç olmamalıdır! Üçüncüsü... Türkiye'nin Kürtlere özerklik vermesi giderek federasyonu peşinden getirir. Bir adım sonrası ise, komşu devletlerin de parçalanması ile, "bağımsız" bir Kürt devletinin oluşturulmasıdır. Her zaman ABD'ye muhtaç böyle bir devlet... Amerikan çıkarları için en iyi çözümdür. Ama bu formülün uygulanabilmesi için ilk koşul, Türkiye'de Atatürk'ün ve ilkelerinin yıkılmasıdır! Dördüncüsü... Yeni dünya düzeninde, uluslararası sermayenin karşısında kalan tek engel "ulusal devlet"tir. Türkiye'de Atatürk yıkılmadan ulusal devletin yıkılamayacağı ise bir gerçektir! 1994 Arallığında, Yeni Demokrasi Hareketi kurulurken çıkan bir yazım şöyle noktalanıyordu: "Özal - 12 Eylül sayesinde - boşaltılmış bir meydanda işe başlamıştı... 'Dört eğilimi' birleştirip, ABD'nin çizdiği yolda kararlılıkla yürüdü. Ama bugün artık ne dünya o günün dünyası, ne de Türkiye o günün Türkiyesi... Özal öldü, yaşasın Boyner!.. Doğru isim, yanlış zaman... Ve tarihi, isimler değil 'zaman'lar belirler!.." Suç, bir buçuk yılda tükenen Boyner'de değil, "zaman"da! Ve zamanlar hep Atatürk'ü haklı çıkarıyor!
-
Hain Saldırı
Ulus’taki Anafartalar Pasajı’na yapılan saldırı, Amerika’nın Tandoğan, Çağlayan ve Gündoğdu’ya cevabıdır. Ne AB ne ABD, Tam bağımsız Türkiye” haykırışına bir cevaptır. Halkı ile bütünleşen Türk Ordusuna da bir cevaptır. 12 Nisan 2007 tarihinde Genel Kurmay Başkanının açıklamalarına karşı bir cevaptır. Aradaki taşeron kim olursa olsun bombaların asıl sahibi Amerika’dır. Bu o kadar öyledir ki İzmir mitinginden bir gün önce İzmir’de patlayan ve bir kişinin ölümüne neden olan bombayla bu bomba aynı bombadır. Amerikan Büyükelçiliği hemen bir ‘terörü tel’in’ bildirisi yayınlamıştır. Nedense Rusya hemen telin etmiyor da Amerika ediyor. Suçluların telaşı mı desek? Bombalar Irak’ın kuzeyine yapılacak bir harekatın durdurulmasına yönelik “göz dağı” operasyonudur. Türk halkını ve Türk Devletini sindirmeye yönelik bir operasyondur. Amerika ile işbirliğini savunan Bizans Medyası bu bombalamaları Türk-Kürt çatışmasının aracı olarak kullanacaklardı r. Zaten Amerika’nın istediği de budur. Bu tuzağa düşmemeliyiz. Saldırının arkasındaki gücü doğru tayin etmeliyiz. Bizi iç savaşa sürüklemek isteyen Amerika’nın ekmeğine yağ sürmemeliyiz. Barzani veya onun silahlı organı PKK burada basit bir araçtır. Arkasındaki emperyalist odakları görmeliyiz. Büyük Ortadoğu Projesini görmeliyiz. BOP’un laf olsun diye tasarlandığını sananlar “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet” içindedirler. “Kalleş Bomba” manşetleri atarak halkımıza gerçeği gösteremeyiz. Bomba kalleş olmaz, kardeşliğe bomba attıranlar kalleş olur. Çözüm; Bugün Türkiye bir yol ayırımına gelmiştir. Ya Türkiye’yi bölenler yönetmeye devam edecek ya da Türkiye’yi birleştirenler iktidar olacaktır. AB kapısında Türkiye bölünmektedir. Seçimlere derinleşen kriz ortamında giriyoruz. Arkada kalan dönemin siyasal partilerinin yapabilecekleri bir şey yoktur. Krizi göğüsleyebilecek ideolojik donanıma sahip, güçlü devletten yana, ‘ne AB ne ABD tam bağımsız Türkiye’ diyen milli bir iktidara acilen ihtiyaç vardır. Mustafa Kemal’de birleşelim.
-
dünya israil vahşetine seyirci
Bütün bu Filistin sözlerini Akp'yi övmek için kullanırlarsa karşılığını elbette alırlar... Sanki Akp filistin için herhangi birşey yapmış gibi hem Akp'yi öv, hem laikliği tartış, hem Cumhuriyetçileri türlü acayipliklerle itham et hemde mazlumu oyna, mazluma dikkat çek... Bunlar oyun evet bizler farkındayız... Akp'ye yönelik en ufak eleştiri karşısında ne yapacaklarını ne söyleyeceklerini şaşıranlar ezelden beridir hep aynı taktiğe başvuruyorlar, ajitasyon, drama, karalama, yıldırma ve men etme... İyide zaten sadece siyah ve beyaz olmadığını biliyoruz... Bu ülke laik, demokratik bir Cumhuriyet biz diyoruz ki bu değişmeyecek... Yani biz bir şeyi bozmak, değiştirmek isteyenler değiliz, sadece buna cürret edenlere bizde buradayız diyoruz...
-
Cumhuriyetimize Sahip Cikalim...
Türkiye Cumhuriyeti'ni şeyhler, müritler, dervişler, meczuplar yönetir oldu ne yazık ki ve en çok zararı onlar verdiler... Ama böyle devam etmeyecek evet geldikleri gibi gidecekler... Teşekkürler...
-
dünya israil vahşetine seyirci
bravo... Filistinliler için hepimiz Filistinliyiz diyoruz tamam Filistinliyiz peki ne yapıyoruz... İsraile, Amerika'ya ve onların işbirlikçisi Akp'ye karşı ne yapıyoruz... İsrailin tek gerçeği vardır, Kuran'da bunu vurgular yeryüzünde bozgunculuk çıkartırlar ve ikinci kez devlet kuracaklar ancak oda yıkılacak der... BOP bunun için var... Dünyanın heryerinde her tür inançtan görünen ajanları bunun için var, sebataylar, münafıklar, inanır görünen din sömürücüleri bunun için var... İsraile hizmet etmek için... Türkiye Cumhuriyetine bu yüzden saldırıyorlar o yüzden içten çökertmek istiyorlar bizim sözde Filistinliler ne yapıyor Bop'un eşbaşkanına hizmet etmekten başka? RTE İsrail'i kınayabiliyormu, Amerika'nın Irak politikasını kınayabiliyormu, Filistin için para toplamaktan başka ne yapıyorlar, elbette o paralar Filistine de ulaşmıyor... Cepten cebe sömürü ile elde edilen gelir, otur feryat et, ah vah Filistinliye yazık, e yazıkta gerçekçi olun hem işbirlikçilerini alkışlayacaksın, hemde orada burada hepimiz Filistinliyiz diyeceksin... İnandırıcı değil...
-
FETHULLAH'IN GİZLİ KAMERA GÖRÜNTÜLERİ
Dandik videolar dediklerin montaj falan değil dikkatini ve ilgini çekermi bilmem ama bizzat kendi ağızlarıyla dile getirdikleri... Aynı zamanda Allah'a ulaşmak için sadece benim değil hiç kimsenin Fethullah'a ihtiyacı yok, bir başkasına da ihtiyacı yok, eğer ki var diyorsa, o Allah'ı yanlış yerde arıyor demektir... İslamiyette ruhban yoktur, Allah'a ulaşmak isteyen onu kendi özünde arar... Kendini bilmeyen Allah'ını bilmez... Herkes Rabbine ulaşacağı yolu kendi özünde ararsa bulur, falancanın peşinden gidersen ona itibar edersen, din diye bambaşka şeyi sana öğretirler ve uygulatırlar... Sonradan zararı din görür... İnsanların Allah ile aralarına hiç kimseyi koymamaları gerektiğini öğrenemeyenler Allah'ı başka kullarda arar oldular... Ne kadar yazık, peki o insanın niyeti kötüyse kalbi bozuksa ve kişi bunun farkında değilse kandırıldığını anlamadan hem dine, hem dindara, hem diğer insanlara zarar vermeye başlarsa bunu nasıl telafi edeceksiniz? Teknoloji, bilim ve ilim çağında yaşıyoruz, Fethullah efendinin samimiyetine zaten inanmıyorum onun yapmacık sözlerine, timsah gözyaşlarına kanmıyorum, ama diyelim ki ben yanılıyorum o dini yorumluyor uygulamasının doğruluğuna inanıyor ve bunu müritlerine öğretiyor... Peki bu arada doğru bildiği yanlışlarıda öğretiyor o zaman nerede kaldı akıl ile idrak ve özgür irade... Bana deme insanlar yanlış görürseler uzaklaşırlar uzaklaşamıyorlar işte çünkü insanların gönüllerini, vicdanlarını esir alıyorlar Fethullaha itiraz Allah'a itiraz gibi anlıyorlar... Bunun günah olduğunu sanıp itiraz edemiyorlar... Böylece Fethoşun yanlışlarının üstü örtülüyor gönüllü askerleri, kirliğinin üstünü örtmekle mükellef müritleri bütün bunları saklıyor... Olan masum inananlara oluyor... Akıl ve mantık ile düşünen için yüzlerce tür kitap var bilgilenmek ve öğrenmek isteyen alır okur... Kuran'da herkesin ulaşacağı yerde... Alıp birinci elden okur öğrenirsin, Fethoş ne anlatıyor, sömürücü ve ağlak bir ifade ile takındığı boş sözlerle... Eline aldığı Kuran'a bu bana geldi, yuvarlandı düştü, yetim kaldı diyecek kadar kendini bilmez, Kuran'a hakaret ettiğinin farkında değilmi bunu dinleyen ardından ne dediğini anlamadan feryat ediyorlar... Allah'ın kitabı kimsenin tekelinde değil Fethullah onun koruması değil aksine onu parayla satan şahsiyetsizin teki... Allah'a ulaşmak için onunla kendisi arasına aracı koyan, Rabbini şaşırır, Allah'a giden yol başka kulların kapısından geçmez... İhtiyacı olduğunu söyleyen elbette takılır peşine gider, ama bir durup düşünmeli nereye gidiyorum diye... Her ne ararsan kendinde ara, kendinde bulamadığını bir başkasında bulamazsın, Allah'a tevekkül eder dua edersin yolu gösterecek olanda odur, yardım edecek olanda o... Kuldan medet umana Allah yardımcı olmaz...
-
Frozen......
evet değilmi? Bosphorus laboratuvarlarında yaptığım Kimyasal deneylerden çıkan sonuçlara göre Kat etmeniz gereken yol bir kaç ışık yılı İnsan paralı eğitimle ne kadar alim olabilir BilmeM ama bu gidişle Geri kafalı adamlar çoğalacak heralde bu memlekette Enseste yatkın bu adamları kurşuna dizmek normaldir Ama böylesine ter dökene saldıranı Pitbull'lara ısırtmak gerekli bence Memoli modelinde bir polis hayal edemediğim gibi Doğru konuşanında kazanacağını zannetmiyorum