sardunyam tarafından postalanan herşey
-
AYŞEGÜL
karışırken birbirimize hissettiklerin kalıcak sende... (Ayşegül bende katılıyorum Diloşumun sözlerine nerede ne zaman nasıl ayrılacak olduğumuzu bilmiyorum önemlide değil) sonu hicranla bitmemiş hiçbir vuslat yok... o yüzden kaybederim korkusu taşımadan gönül konağımın anahtarını koşulsuz sunmuşum ellerine, ne zaman istersen gel gir... ne zaman istersen git... gittiğin andan itibaren içimde kalacaklar hissettirdiğin tüm duygular...
-
SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
gönülde bitiyor Diloşum, gönül ya açıyor kapılarını ardına kadar, ya kapatıyor sonsuza kadar... herkesin dostu kendine... her dosta söylenen kendine... sen benim için henüz söylenmemiş en güzel sözsün... dostluk adına söylenen bütün sözlerden arınmış ve bana özel... bende takıldım senin peşine... Dostum...
-
Günün Sözü
- Nietzsche
En sevmediğim tarafım malesef... İçimden kopup gittiğinde bir yanım onu bir daha yerine koyamıyorum... Kolay kırılmalarım vardır ama onları çabuk onarabilirim ama bazı durumlar varki onları onaramıyorum... Oğlumun doğumu esnasında doktorlardan gördüğüm kötü muamele yüzünden artık o hastanenin önünden geçemiyorum... Acı çeken hiç kimsenin acısını arttıracak bir eylem gerçekleştiremem, ben acı çekerken acımı arttıranları ise affedemiyorum ve bende onarılması mümkün olmayan, telafisi imkansız yıkımlar yaratıyor... Çoğu kimse demiştir ufak şeyleri mesele yapıyorsun evet belki onlar açısından öyle ama o ufak şeyler bende çok büyük anlamlar ifade ediyor... İnsanların bedenlerinde açılan yaralar çabuk kapanıyor ama ya ruhuna açtığınız yaraların ilacı varmı? İnsanız insanca hatalarımız illaki var bilerek ya da bilmeyerek kırdığım herkesten özür dilerim... Ama Figgaro bende açtığın yara kapanacak türden değil... Bir insan olarak affettim ama bir arkadaş olarak affedemeyeceğim... Üzgünüm... Sana duygularında, düşüncelerinde zenginlik, hayatında başarı ve mutluluk diliyorum...- Ağaçlar içten çürür ve ayakta ölür...
Gece Yağmuru, Dipnot, Diloş ve Egzorsist çok değerli düşüncelerinizi paylaşmışsınız ne kadar güzel... Hepinizin yazdıklarından faydalanacağımız manalar çıkartabiliriz... Frozen sende kendi açından haklısın, malesef günümüzde bizim gördüğümüz ve tecübe ettiğimiz dostluklar ve arkadaşlıklar hüsran ile sonuçlanıyor... Ben herkesin aynı olmayacağına inanıyorum ve Dipnotunda söylediği gibi randevu almadan kapısını çalabileceğim ve aynı şekilde kapımı çalabilecek dostlarım var şükürler olsun... Belki sayıları çok az ama önemli olan azlığı yada çokluğu değil niteliği... Eminim hepinizin de hayatında böyle bir kaç kişi vardır... İnsanlardan beklentilerimizi, yine insanların beklentilerini kendimizde sorgulayarak giderebilmeliyiz... Eğer dinlenilmek istiyorsak, önce dinlemeyi öğrenmeliyiz... Yanında olmasını istiyorsan önce yanında olabilmelisin.. Baktın ki hep senden gidiyor fedakarlığı hep sen gösteriyorsun, eğer değer veriyorsan hep ben yapıyorum dediğin anda zaten o çıkar arkadaşlığıdır senin adına... Diloş, canım öyle güzel ifade etmişsin ki, tekrar tekrar okunacak türden ve hepimizin özlemi olan duygular... Yüreği güzel arkadaşım inan bana çok faydalandım... Gece Yağmuru, sende çok değerli katkılarda bulunmuşsun, farklı bir pencere her zaman bir başka açı gösterecektir ve her insan bir kitap değerinde bilgidir okumayı, dinlemeyi bildikten sonra... Dalları hiç kırılmadan büyüyebilen bir ağaç olmamıştır... Mutlaka bir rüzgar, bir sel, bir küçük afet bir parçasını kopartmıştır, bazen çok daha büyük bir afet kökünden söküp atmıştır... İnsanlar ağaç misali daha fidanken kırılmaya başlıyor, doğanın kanununu gibi işte... Kırılmadan, kırmadan onarılmıyor hiçbir şey... İnsanların zaafları var iyi yönleri olduğu gibi kötü yönleri var, dostlarımızı seçerken onların kusursuz olmasını beklemiyoruz, tek beklediğimiz bizdeki eksiği tamamlaması... Diloş çok güzel özetlemiş zaten... Her kelimesini içimde hissederek okudum... Bende farklı birşey beklemiyorum... Dostuyla kavga edebilir insan ama bilirki o dostluğunu başka birşeye satmayacaktır... Kırdığı kadar kırılmış olmalıdır ve mutlaka geri dönecektir, dönmüyorsa zaten hiç dost olmamıştır... İşte Frozenin dediği gibi süslü kelimelerle, yazarken kolay ama uygularken zor gibi görünen ama olması muhtemel olan budur... Bir başkasını itham etmek kolay, zor olan kendisini eleştirebilmesi ve kendi hatasını anlayabilmesidir, işte asıl büyük çıkar budur... Kendisinden yana taraf olmak... Kibirlilik, uklalalık, egoistlik, hoşgörüsüzlük, kınama, yargılama, sorgulama katlanılması zor yapılar... Böyle bir yapıdan DOST yaratmak imkansız zaten bahsettiğimiz kavramın içinde bunlara yer yok... Ben bir tip hayal ediyorsam, olmasını istediğim yapıya önce kendim sahip olmalıyım... Bende olmayan davranışı bir başkasından beklemek bencilliktir... Hepinize sevgilerimi gönderiyorum...- Ağaçlar içten çürür ve ayakta ölür...
Sevgili Dipnot İnanılmaz güzel açıklamışsın yalın ve doğru... Zaten süslü kelimelerle edebi sözlerle, abartılı anlatımlarla ifade edilemez yalın ve doğru olmayan hikayeler... "Yaşamın kendisini, yaşamın anlamından daha çok sevmeyi bilmek gerek..." o kadar yalın ve net bir ifadeki... "İnsanın kendisini, insanın anlamından daha çok sevmeyi bilmek te gerek" öyle değil mi? Bakmak ile görmek arasındaki fark güneş ile ay arasındaki fark kadar büyük... Farkında olmadan yaşamak ve sadece yaşamış olmakta öyle... Baharda yeşermiş ağaçları, açmış gülleri, sabahları pencerelerde şarkı söyleyen kuşları ve onlarında sürdürdükleri hayatı farketmeden yaşamak bence yaşamak değil... Doğruları, yalın bir dille dosdoğru anlatabilmek, olmadığı gibi biri görünmekten, yapmacıklıktan öte birşey değil... Öte olduğu içinde özel... Dünya dönüyor her yeni gün geliyor ve geldiği gibi gidiyor ve biz ne kadarının farkındayız... İçten çürüyen yavaş yavaş ölen ağaçlardan bir farkımız varmı? Önemli olan çürümekte olduğumuzu fark etmekten çok yaşamın bütün değerlerinin farkına vararak, geleceği planlayarak, sönen mumları yeniden yakarak, su gibi kirlenmeden akarak... Ve geriye dönüp baktığımızda keşke şunuda yapsaydım, keşke şunuda söyleseydim, keşke o bunu bilseydi, eğer bilseydi böyle yapmazdı... demeyerek... Yaşamın kendisini, yaşamın anlamından daha çok severek, insanın kendisini insanın anlamından daha çok severek ve üreterek, paylaşarak, birlikte düşünerek, söyleyerek ve dinleyerek varsak herkesin mutlu olduğu günlere... Yıkmadan, yakmadan, yanmadan büyüyebilsek...- Ağaçlar içten çürür ve ayakta ölür...
Mikroplar heryerde, virüsler heryerde... Dışımızdan gelen açık tehlikeye karşı savunma refleksi geliştirebilirizde ya peki içimizde olanlara karşı ne yapabiliriz? Saldırı içeriden geldiğinde farkına varana kadar çok şey değişiyor... Elinize bir balta alıp bir ağacı kesmeye gittiğinizde bunu pek çok insan görür o ağacın katili sizsinizdir, gören bilir... Ya içine giren hastalık onu içten içe çürüttüğünde yavaş yavaş ölürken farkına varara kadar, birgün ansızın yıkılana kadar o ağacın ölmekte olduğunu anlayamazsın... Artık çürümüş olduğunu farketsende yapacak hiçbir şey yoktur... Yıkıldığına tanık olmaktan başka... Tehlikenin en büyüğü en yakından gelen, içeriden gelen, dosttan gelen, sevdiğinden gelen... Düşmana karşı zaten hazırlıklısındır, düşmanın olduğunu bildiğin herşeye karşı hazırlıklısındır, ya dost sandıklarına karşı hazırlıklı mısın? Hançeri tam kalbine saplayana kadar bilemiyorsun... Öğrendiğinde artık çok geç oluyor... Bir yıldız söner büyük patlamalarla enerjisi biter yıldızın sönmüş olduğu yıllar sonra ancak fark edilir... Deprem ihtimali her zaman var ama olmadan şiddeti ve bırakacağı etki bilinmiyor...- ///Egzorsist Anı Defteri///
Vefa Bilirim vefayı, Sesim yanık, ses tellerim de kuvvetlidir. Bırakın konuşmayı, haykıra haykıra bağırabilirim, Kimsenin anlatmadığı, anlatamadığı kadar beliğ anlatabilirim. Unuttuğumu sanır herkes, umursamadığımı... Tamam rahatımdır ama ne unuttuğumdan ne de umursamazlığımdan.. Biraz naçar, biraz garip, biraz fakir büyüdüğümdendir belki de! Ha demeye giremediğimdendir her şeye, Tamam ben de varım diyemediğimden... Ne alâkası vardır demeyin vefa ile, Huyuma işlemiş bir kere, ha demeye seslenemiyorsun sevdiğine, dostuna... Fıtrat diyorlar buna galiba! Korkuyorum biraz da, Konuşmadığım bundandır belki de... Ne diyeceğim ki, ne anlatacağım. Sıkılmasın, kızmasın, bu muydu demesin. Ya da ben “al işte mahvettin her şeyi” demeyeyim. Hatalarım vardır belki de... Bu kadar hatalı, bu kadar kötü iken oynamak istemiyorumdur, Her şey yolunda diyemiyorumdur. Yanlış bilmeyin beni! Belki hepsi vesvese, boş ama böyleyim işte! Fıtrat diyorlar buna galiba! Yalnızlığa giden yol mu ne?- sEn EsTiKçE bEn TiTrErİm...
nerelerdesin sen gerçekten... bu kadar uzak kalmazdın, herşey yolundamı tatlım...- diloş...
Avuçlarıma Sığmıyor Yıldızlar Öyle dalmışım ki bu akşamüstü, Komşu arsadır gözümde gökyüzü. Ben dünyadan bihaber bir çocuğum, Kayıp zıpzıplarımı arıyorum. Koşun çocuklar, koşun komşu kızlar, Avuçlarıma sığmıyor yıldızlar. Cahit Sıtkı Tarancı İğde dalım, haftan güzel geçsin...- ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
Bitanecik Leylam... nasılsın çok özledim seni... Kırkıncı Oda Kırkıncı odanın kapısındayım; Ne varsa bu kapı arkasındadır. Açsam, ya açmasam kaygısındayım; Aklım iki cihan arasındadır. Kim bilir neler oluyor içerde! Yarab! İnsan bahtım hangi ellerde? Ha ben ha masaldaki o şehzade; Gönlüm bir güzelin sevdasındadır. Cahit Sıtkı Tarancı- AYŞEGÜL
Ne kadar güzel yazmışsın ne kadar derine daldırdı beni... Evet aslında belki en iyisi bu, her damla bir yerde ayrılıyor ve illaki bir yerde ya bir yosun, ya bir taş yola çıkıyor... yollar ayrılıyor, başka damlalara ister istemez karışıyor... damlalar tek başlarına uçup gidiyor, ya buhar oluyor, ya toprağa karışıyor, ama akarsuya ihtiyacı var her damlanın kalabalıklar içinde de olsa var olabilmek için... Bazen ve özellikle bu aralar içimde büyük bir acı hissediyorum bir kaç damlamdan ayrıldım... akarsuyun bir yerlerinde karşılaştığım, birbirine karıştığım bazı damlalardan ayrıldım... bir sürü acı bıraktılar içimde bir daha karşılaşmayacağım onlarla, artık biliyorum ben istesemde istemesemde hayat beni başka damlalara karıştırıyor... ne sevmekten korktum ne sevilmekten, korktuğum yalandı, riyaydı, acımasızlıktı, aldatılmaydı, benden vefa bekleyenlerin vefasızlığıydı, ben acı çekerken en sevdiğim damlalardan birinin gelip yarama tuz basmasıydı... bunlarıda yaşadım defalarca yaşadım... şuanda tam içindeyim... insanları anlamaya çalışmaktan ve anlaşılmayı beklemekten vazgeçtim ben Ayşegül... bunun oluru yok... ben en iyi kendimi anlarım, beni en iyi kendim anlar... ne acı bir gerçek değilmi, oysa hepimiz anlaşılmak istemiştik zaman zaman... bir söz vardır ya, ne kadar çabuk kabullenirsen o kadar çabuk atlatırsın... atlatacağımı umuyorum... Ayşegülüm seni sevmeme izin verdiğin kadar severim sen artık tarafımdan sevilmek istemediğinde istediğin damlaya karışabilirsin... yara açmadım hiç kimsenin kalbinde isteyerek... en büyük yaraları kendi içimde açtım ben... seni seviyorum Ayşegül...- FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Taurusmutis çiçeğini kabul ediyorum ve teşekkür ediyorum değerli arkadaşım... Bu forumun ahlaklı ve iyi yürekli insanlarından biride sensin...- FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
eee o zaman ben hemen alayım Dipnot... sen çok iyi yürekli ve çok ahlaklı bir insansın... buda sana... **************- FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
Dilerim dişinin ağrısı hemen geçer...- FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
La boheme, bu senin için... Teşekkür ederim çiçeğine... Dilerim dileklerimiz gerçek olur...- FORUMDAN ÜÇ KİŞİYE ÇİÇEK VERECEĞİZ VE NEDEN VERDİĞİMİZİ YAZACAĞIZ..
************************ Yalancıların, sahtekarların, ahlak yoksunlarının, insanlara tepeden bakanların olmadığı bir dünya diliyorum... Dürüst, iyi niyetli, alçak gönüllü, vicdanlı, ahlaklı insanların çok olduğu bir dünya diliyorum...- Nietzsche
Figgaro bu ne? Senin yazdıklarını anlayamadığımı ima ettişsin peki sen benim yazdıklarımdan bunumu anladın? Çok şaşırdım, gözlerim yuvalarından çıkarcasına yazına kitlendi, bu ne dedim, Figgaro neden bu kadar hiddetlenmiş...? Gitmek konusunu o anda dinlemekte olduğum şarkıdan esinlenerek yazdım ne seninle ne de benimle alakası yoktu. Ama sanırım bunu anlatamadım, ben okuduğum kitaplardan, izlediğim filmlerden, dostlarımın yaşadıklarından, geçmişte yaşadıklarımdan, dinlediğim müziklerden bir sürü hikayeler yaratırım... Şarkının, şiirin, filmin içine girerim... Yoksa bu çok tuhaf bir durum mu? Evli olduğumu ifade ederek ne yapmak istedin, bunu anlamadım... Evlisin ve aşk şarkıları, aşk şiirleri, ayrılık hikayeleri yazıyorsun diyerek ne yaşadığımımı sorguluyorsun? Tuhaf doğrusu, tipik dar düşünce kusura bakma evlisin sen ne işin olur şarkıyla, şiirle falan ha? İşte buna şaşırmadım... Eşimden ayrılmış olduğumu söylersem ne olacak, yani pes kalkmış bana ne yazmışsın? İnsanlar evliliklerinde ne yaşıyor, hayatlarında neler oluyor en ince ayrıntısına kadar kalkıp anlatmalımı, yani konu ile ne alaka ki sen benim özel hayatımı mesele etmişsin, seni bu kadar öfkelendirecek bişey yazdığımı sanmıyorum ama öfkelenmişsin ve ne yazıkki bu yazdığın yazı ile........... neyse..... Senin yazdıklarına birebir cevap vermemimi istedin sen kendi duygularını yazmışsın bende kendi duygularımı yazdım... Elbette senden ve yazılarından bağımsız olacak ki öyledir... Bir şarkıdan esinlendik ama anlaşılamamak öyle kötü ki söz nerelere gelmiş... Bu yazdığını ve yaptığını bir düşün istersen, senin için ne değişecek bilmem ama benim için çok şey değişti...- 19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI
19 Mayıs 1919'da başlayan bağımsızlık mücadelesi Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının yürekli ve fedakar gayretleri ile bize ve gelecek yeni nesillere aydınlık, barış ve huzur dolu, gelişmiş, çağdaş bir uygarlık kazandırmıştır. Onun adı Cumhuriyet, Samsun'a ayak bastığı gün Atamızın doğum günü sayılır... İyiki Doğmuşsun Mustafa Kemal Atatürk... Senin bize emanet ettiğin bütün mirasa tıpkı sende ve arkadaşlarında olan yüreklilikle sahip çıkacağıma söz veriyorum... Atatürk'ü anma, gençlik ve spor bayramı... Gazi ne demişti, ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim... Ve yine ne demişti, yeni nesil Cumhuriyeti biz kurduk onu sizler yaşatacaksınız, ayrıca Türk gençliği ile gurur duyuyorum diyerek bize çizdiği yolda yürüyebilmek için gayret vermişti... Atatürk'ün daha iyi ve doğru anlaşılacağı, Cumhuriyetimizin ve ilkelerinin dahada sağlamlaştırılarak ülkemizin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşacağı günler diliyorum... Bayramımız kutlu olsun...- diloş...
leylam görüşürüz sonra gidiyorum şimdilik hoşçakal- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
dört göz ve tık nefes beklemekteyim bende seni çok seviyorum kendine iyi bak ve haftasonunu güzel geçir, keyfin yerinde olsun bitanem, görüşürüz inşallah pazartesiye... hoşçakal...- ஐ๑((-_-))๑ஐ๑ LEYLA ๑ஐ๑((-_-))ஐ๑
doğru dersin yakayı fena kaptırdık paranın kokusunu aldı ya, ne yapsak kaçamıyoz gelirsem oraya senin saçını başını fönlerim... dilleri tatlı güzel... 500 gaymeyi unuttun sanırsam, hala mayolu geçiş bekliyoz- Benim İçin Ne Yapardın?
aysum sen çd ol ben senin için imza kampanyası düzenlerim- SARDUNYAM.... (Günlük... kendisini fark ettirebilen çok az şey vardır günlük yaşamımızda... )
demeeeeeeee tamam ben bir fincan kahve alıp geliyorum podyum yanındayım bekliyorum mayolu geçiş dedin demi vışşşşşşşşş- diloş...
burdanda bir öpücük - Nietzsche
Önemli Bilgiler
Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.