Zıplanacak içerik
View in the app

A better way to browse. Learn more.

Tartışma ve Paylaşımların Merkezi - Türkçe Forum - Turkish Forum / Board / Blog

A full-screen app on your home screen with push notifications, badges and more.

To install this app on iOS and iPadOS
  1. Tap the Share icon in Safari
  2. Scroll the menu and tap Add to Home Screen.
  3. Tap Add in the top-right corner.
To install this app on Android
  1. Tap the 3-dot menu (⋮) in the top-right corner of the browser.
  2. Tap Add to Home screen or Install app.
  3. Confirm by tapping Install.

sardunyam

Φ Süper Üye
  • Katılım

  • Son Ziyaret

sardunyam tarafından postalanan herşey

  1. dimek önce melek oldum sonrada küvette keyif çatıyorum müzik olmazmı hiç... Emra Altuğ Su gibisin çalıyor
  2. Anlatır kanımca bekliyoruz tabi forumda açıklamak istemezse öm'den cevap alabiliriz...
  3. sardunyam şunu cevapladı bir başlıkta ileti içinde Forum Oyunları
    Sedelina bi itirafın yokmu bugün
  4. Sayfama bıraktığın şiir çok güzeldi teşekkür ederim arkadaşım... Bu aralar çok şair gördüm seni hadi hayırlısı... Görüşmek üzere canım iyi bak kendine...
  5. İğdem, bitanesin sen...
  6. şuanki yüz ifadeni görmeyi çok isterdim bitanem eminim şok geçiriyorsun yanında olsan sana bir tokat atardım... dinledinmi kemanlı bölümünü bitanem bende seni düşünüyorum...
  7. Konik Nebula Güneş patlama Jüpiter ve aurası ida (göktaşı) galaksi
  8. soyları tükenmiyormu? Yaww herşeyin soyu tükeniyorken bunlar nasıl çoğalıyor bilim adamları araştırmalı... gerekirse ilaç geliştirilmeli...
  9. Dün hayat durdu benim için sanki bugün herşey farklı sanki bu ev benim değil bu nefes bana zararlı alışmaya çalışmak diye bişey yok, alışmak zorundayım, üzülmemek diye bişey yok, üzülmem gerek... severek unutmak olur işmi bilerek uçuruma önden atlanırmı ki kaybettiğinin yerine ne koysan dolmaz boş bırakacağım yerini hep bomboş...
  10. Hande Yener/Kibir Sözlere dikkat harcadım, hırpaladım çok çok zarar verdim beni affet insan, tuhaf ne hoyrat ne şaheser ve nasıl ilkel hayret kibir bir canavar gibi bekliyor pusuda tıpkı bir volkan gibi uykusuda kalbini kurban veriyor sen aşkın talibi, o galibi olmaya tutkun yok korkusuda ki tek bi hayat var biliyor yan yan yan yanmam lazım daha yol almam lazım kendimden caymam lazım... zor...
  11. Seni şaşırtmamı istemiştin değilmi? Peki ben söz dinlerim... (az sonra) Bak oyunlarda sana rmağan ettiğim şarkının sözleri... Yalın... koydum sevinçlerimi önüme baktım hepsi sensin yazdığım şiirlerin her hecesi üzüldüğüm tüm filmler yıpranmamış hayatlar büyük hüzünler bekler her işte bir hayır, bu işte hepsi sensin... şimdi senden vazmı geçmeli, masal olup yola devam mı etmeli ben kalpten sorumlu, aşka sorunluydum anladım herşey SENSİN... (lütfen kemana dikkat kemanı dinlerken beni düşün olurmu?)
  12. LADİN ORMANLARI Karadeniz otoyolu etap etap hizmete açılacak, ancak, yolun tam olarak bitmesi 20-30 yılı alacak. Dünya coğrafyasının en nadide bu eşsiz sayfası tarihe gömülürken hem suskunuz, hem de artık yapılabilecek birşey kalmadı. Yol çalışmalarını izlediğinizde eşsiz doğa parçası karşısında müteahhitlerin tam bir canavar yöntemi izlediklerini görürüz. En ucuz, en kısa yoldan yolu tamamlamak için doğanın en güzel yerlerine merhametsizce saldırıyorlar. Yerkürenin ilk kurulduğu günden beri tüm kültürleri büyülemiş, Allah'ın ve doğanın eşsiz manzaraları, tarihe karışıyor. Kumsal yok oluyor. Koyulan mendirekler yeniden kum tutmaya başladı, cici sahilimiz oluştu diye seviniyor aptallar. Beş yüz kilometrelik denizi yüzmetre ileriye atacaklar... Nasıl atacaklar, dünyada örneği var mı? Tabii ki bataklığı bizden sonraki kuşaklar görecek. Doğanın yüzbinlerce yılda oluşturduğu enfes koylar, enfes küçük kayalıklar hiçe sayılıyor. Her biri dünya güzeli sahil kayaları yerine kaya parçaları dökülüp, asfaltın altına gömülüyor. Karadeniz sahili artık İstanbul'un Sultanbeylisi, Ankara'nın Lalahan'ı oldu, bu kadar biçimsiz, tiksinti verici bir çirkinlik. Eskiden insan o yollara düşünce doğanın güzelliğinden için için ağlardı, şimdi, utanarak, mideniz kalkarak geri dönüyorsunuz. Duyan, gören yok. Türk tarihinin gelmiş geçmiş en büyük inşaat alanına medyanın, yazarların ilgisi hiç yok. Çünkü ******** bilmiyor olup biteni. Müteahhitler Karadeniz'i cehenneme çevirdi, gören yok. Ses çıkartan hiç yok. Sahil yolu yapıldığında geri zekalı ve *****kitleler ne güzel yolumuz oldu demeye şimdiden hazır. Bu yeni yapılan asfalt yoldan İspanya'da, İtalya'da hatta ırak'ta yüzbinlerce kilometre bulabilirsiniz. Bulamayacağımız ve burayı eşsiz yapan, dağların dik olarak denize inişi. Ve ormanla kaplı bu güzelliğin dalgaların içine kadar gömülmesi. Kaybolan bu güzellik. Karadeniz sahillerini güzelleştiren ormanla dolu dik dağların denize hücumu, şimdi, tam denizle dağ arasında elli metrekilk düzlük çekiyorsunuz. Bu inanılmaz, mucizevi doğayı alalade bir Malatya, bir Konya yoluna çeviriyorlar. Karadeniz'in bütün coğrafyalardan üstün, çarpıcı, güzelliği asfalta arabaara, koçlara kurban edildi. "Kalkınma, ilerleme, bina, beton" üzerine beyinler öyle yıkanmış ki, düz bir beton gören, kapkara asfaltı gören kalkınıyoruz diye seviniyor. Eşsiz doğanın milyonlarca yılda oluşturduğu güzellikleri kimse umursamıyor. Dayanılacak gibi değil. Karadeniz manzaradır, manzara yokedilmiştir. Karadeniz sahile gümbür gümbür inen dağlardır, dağlar yokedilmiştir. Karadeniz binlerce küçük koyuyla eşsiz, esrarlı güzellikler taşır. Bu minik koylar tamamen kayayla örtülüp, yokedilmiştir. Buna can dayanmaz. Çevre örgütleri, medya, yazarlar suskun, çünkü, ülkelerini, güzelliklerini okumamışlar, görmemişler, bilmiyorlar! Bu kadar cahil oldukları için patronları bunları parayla köpek yaptı gazetelere, TV'lere! Yani, bugüne kadar, para, ya da fırsat bulup Karadeniz'e gitmemişseniz, Karadeniz'in coşkulu ormanlarının dalgaların üstüne hücumunu görmemişseniz, artık olup biteni kitaplardan okuyacaksınız. Hiçkimseye güzellik gösterecek yer kalmadı. İşte herşey siz yaşarken, siz TV programlarını, o sanatçıları, o gazeteleri okurken oldu. Sizler bu ülkede nefes alıp verirken, elinizden coğrafyanız alındı. Herkes sorumlu bu alçaklıktan. Duymadınız. Ne diyeyim ben size. Yüzlerce alternatif taşımacılık dururken, her yatırım, her kalkınma hamlesine otoyolla başlamayı isteyen kimlerse artık, sahilleri oydular, değil insanları susturup öldürmek, mapuslara tıkamak, artık dağları, coğrafyaları imha ettiler. Kapkara ormanlarla dolu dağ başlarını kelleştirip kaya ve beton yığını yaptılar. Alkışlayın bu kahramanları, onların gazetelerini alın, onların gazetelerinde yazar olun, onların otomobillerine binin.. Binin, binin.. Ben geçimini sağlayamayan bir yazarım, gücüm, kuvvetim nedir, bir yazmayla olacak iş mi bunlar. Yazmanın çizmenin hiçbir işe yaramadığı büyük bir medya işgalinin sonucunu izliyorsunuz. Özgür basın, bağımsız yazarlığı hiçe saymanın sonuçlarını okuyorsunuz. Önce gazetelerinizi, TV'lerinizi elinizden aldılar, sonra dünyanın en eşsiz doğa parçasını toz toprak çakıl taşına çevirinceye kadar unufak ettiler! Olsun canım, siz de gider Rodoslar'da tatilinizi geçirirsiniz!. Kimseye kızacak, karşı koyacak gücüm kalmadı.. Bu merhametsizlik karşısında kemiklerim hamur gibi, mecalim kalmadı. Şimdi çok iyi anlıyorum, insanlara, gurur, onur, bağımsızlık, güzellik duygusu öğretmeden, yatırım, kalkınma, ilerleme anlatmanın tam bir zebanilik olduğunu.. Bu faciayı geçen yıl yazdım, tek bir köşe yazarı ilgilenmedi, tek bir yazar ilgilenmedi, yazarlığı bırakacağım dedim, inadım inad. Birçok köşe yazarına olup biteni özetleyip gönderdik. Sayfalarında yer açmadılar. Bu kadar eşsiz güzellik taşıyan coğrafyayı bu aptallara teslim edince, olacağı budur. Demek ki, onu bunu köşeyazarlığı atamak, tayin etmek, basit bir torpil konusu değil. Duyarlı olmak, coğrafyayı tanımak, bütün bu soylu terbiyelerden geçmeden insanların eline kalem vermek tam bir canavarlık! Bir küçük haberi hala çıkmıyor! Bunlar nasıl ekmek yiyor, bunlar bizim gibi normal insanlar gibi çay içiyor, çocuklarıyla konuşabiliyor mu? Hadi siz alın bu kalemi. Siz söyleyin. Peki neden bu kadar mahkeme açılıyor bana. Ülkemizde olup bitenleri söylemek suç mu? Neden önümüzü kesmeye çalışıyorlar. Bunları söylediğimiz için bizleri paramparça etmeye uğraşıyorlar, dergimizi, bölüyorlar, adamlarımızı ayartıyorlar, her türlü entrikalar deniyorlar. Yaşamımıza izin vermiyorlar. Şimdi bana söylenen şu. Sen bunları söyleme, seni Nazım kadar şöhret yapalım. Ne yapacağım. Susacağım. Ulan, sanki elimde kimsenin bilmediği derin devletin gizli raporları varmış gibi. Gördüğümü herkes görüyor, sadece kimse yazmıyor, çünkü bütün dergiler, gazeteler işgal altında. Otobüse binip gidin, siz de görün. Çok gizli belgeleri ele geçirmiş bir gazeteciymişim gibi bana teklifte bulunuyorlar. Hiç gizli belge yazmadım, çünkü, gizli belgelere ulaşacak kadar gücüm, kudretim, adamlarım olmadı. Demek ki, hasbelkader derinlerden haber alan gazeteci türü olsak hiç dayanamayacak çekip vuracaklar bizi. Bütün bilgilerimizi toplayıp yeni baştan konuşalım. Dağlar, kapkara ve sık ormanlar, geniş ağaçlar, deniz ve dalgalar iri kaya ve iri dağ gövdeleri, bunlara tabiat denir, insana yücelik, güzellik derinlik gibi ilahi duygular verir. İnsanlar, Tanrıya, ötelere, coşkuya, estetiğe, çalışmaya, aşka, buraları görerek, yaşayarak ulaşır. Ey benim ***** milletim. Coşkuyla didinip çalışan fırtınalı ruhları bu muhteşem tabiatın rüzgarları ve güzellikleri yaratır. Bu aşk dolu, coşku dolu sahilleri, ormanları ırmakları göstermezsek, insan yetiştiremeyiz. İnsanlar eğitimini, tabiatın muhteşem bu esrarengiz ve kıran kırana heyelarından, rüzgarlarından, dalgalarından, bulutlarından alır. Bu beton yığınlarından neyi alacaklar! Ulusoy'un, Koç'un arabaları satınca ********* mu olacak! ********* çuvalından milyonlarca genç beyin! İki feribot, bir tren, ya da tünelle dümdüz İç Anadolu'ya açılmak varken, bu eşsiz tabiatın ırzına geçmek kimin fikri! ANAP'ın, Özal'ın, Demireller'in, Çillerler'in, sağcıların, gerizekalı gazetelerin, dangalak sürüsü köşeyazarlarının fikri. Bu utanç dolusu insanlarla dolu bir coğrafyada yaşamak imkansızlaştı! Nihat Genç
  13. Ne kadar dramatik ve ne kadar anlaşılmaz değilmi? İsrail iki askeri kaçırıldı diye Lübnan'ı talan etti, Filistini hergün yakıp yıkıyor, Amerika İkiz kuleleri yıkıldı diye ortadoğuyu alt üst etti... Biz 20 yıldan fazladır gencecik evlatlarımızı adice bir bölücülük terörüne kurban veriyoruz... Ama bundan fazlasını yapamıyoruz... Amerika izin vermiyor vermediği gibi Kürtleri bize karşı dahada kışkırtıyor... Bizim çiçeklerimizin boynu çoktandır bükük heleki ateş düştüğü yerde yangın yaratıyor... Ailelerinden bir canı bu topraklar uğruna şehit verenlere söylenecek bir tesellimiz yok, onlar vatan sağolsun diyorlar ama bizim onlara söyleyecek sözümüz yok... Sedelinacım Kürtler bizi Amerika ile karşı karşıya getirmiyor, Amerika bizi Kürtlerle karşı karşıya getiriyor... Bu ülkede bölücülüğü ve terörü kim yaratıyor belli peki bu gücü nereden alıyorlar bilmiyormuyuz... Şehitlerimizi anmak için açılan bu başlığa teşekkürler... Pkk terörünü yok etmek adına gerçekçi bir adım atılmadan bu eylemlerin fonksiyonu olacağına inanmıyorum... Bu ciddi bir güvenlik problemi bu problem ciddiyetle ve kararlılıkla çözülebilir... Haber kanallarında üzeri ay yıldızlı bayrakla örtülü tabutlar görmek istemiyoruz... Dünyanın neresinde terör bu kadar uzun sürer... Güneydoğuda mayın döşenen yollar büyük şehirlerdeki gibi asfalt olsaydı bu kadar kolay döşenemezdi... Türkiye'nin heryerindeki yollar kalın asfaltlarla yapılıyorken orada bunun yapılmamasını kınıyorum... Pisi pisine şehit vermek, haince döşenen mayınlarda kolunu bacağını kaybetmek nereye kadar? Evet şehitler ölmez ama vatan bölünüyor malesef...
  14. Diloşumu, Frozenimi, Leylamı, Yumotemi, Gecemi, Mineumu, Sedelinamı, Paulamı özledim...
  15. sardunyam şurada cevap verdi: arman başlık Forum Oyunları
    buz
  16. Rafet El Roman gözlerimden tane tane akan yaşlardan ziyade her yerimde ayrı sancı, içimde yer yer kanar saklı gelde gör bak şu ömrümden neler çaldın neler kaldı sende sevda, sevgi herşey yalandı mutlu bir aşk görmedim ben, çokmu şey istedim senden ömrü eylem ziyan ettin zalim, bildiğim yollar kapandı baktığım heryer karardı, yersiz ansız çekti gitti hain... can gücendi can usandı, gönül yerden göğe haklı sende sevgi, aşk ve herşey yalandı... neden başka kimse geçmez, şu aklımdan uyandığımda varlığımda yokluğumda aynı dünya, aynı dert öyle mutlu, öyle sarhoş, ilk bakış, ilk öptüğümde kim sanırdı, sende sevda sevgi herşey yalanmış...
  17. En büyük ve olanaksız hayalim Nasa'da çalışmaktı... Keşke imkan olsaydı... Bir kez uzay yolculuğu yapabilseydim bu güzellikleri çıplak gözle görebilseydim... Tek kıskandığım insanlar astronotlar... O kadar şanslılarki, kaç milyarda bir insana rastlayan imkana sahipler... Milyarlarca insan içinde bir kaç kişi bu güzellikleri yerinde gözlemliyor... Evet insanlığın müdahale ettiği heryer kirleniyor... Allah'a şükür uzayı kireletecek kadar güçlü değiliz...
  18. Sanatta, Edebiyatta, İnsani değerlerde, Hoşgörüde, bilimde yani Medeniyete uzanan yollarda neredeyiz? Ne kadar hazinki sanatın bütün alanlarında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdede kirlenme ve bayağılaşma söz konusu, hemde hat safhada... Sanatsal içerisi ve ağırlığı olmayan gündelik modaya uygun ve tüketime yakın garip filmler izliyor, garip müzikler dinliyoruz, mimarimiz bayağılaştı... Artık lüks ve konforlu binalar inşa ediyoruz ama sanatsal yanları yok ve ruhsuz... Hepsi tüketime dönük... Eskiden saraylar inşa edilirmiş ama sarayda olsa lüks içindede olsa duvar süslemelerinde, tavanlarında, pencerelerinde öyle güzel ve el emeği motifler var ki, asla ruhsuz değil... Birbirine benzeyen filmler izliyoruz, konular birbirinin aynı... Tv'de dönen yerli ve yabancı kliplerde ortaya konan hep erotizm hatta fazlacası... Neredeyse po*no denecek türden ve bunlara alıştırılıyoruz... Vahşi hayvanlar gibi içgüdülerimizi aklımızın, duygularımızın, düşüncelerimizin önüne geçiriyoruz... İnsanlık yemek için yaşıyor, lüks içinde tüketiyor ve cinselliği dahi hayvanca yaşıyor... Üretimden daha çok tüketiyoruz... Herşeyi... Bizde tükeniyoruz içinde farkında olmadan... Şarkılar dinliyoruz çoğunda söz namına birşey yok tekerleme gibi duygudan yoksun içinde küfür geçen anormal sözcükler... Müzikleri desen ona keza... Konuşma kültürümüzü ise çoktan kaybettik artık kelimeleri yuvarlıyor ve kendimizi ifade edemediğimizde karşımızdakine hakaret ediyoruz... Sokakta, vapurda, otobüste birbirinden nefret eden kaba insanlarla yolculuk ediyoruz... Herkes sıranın önüne geçme çabasında, herkes bir yerlere yetişme çabasında... Koşuyoruz, koşturuyoruz, nereye gittiğimizi bilmeden... Durup bakmıyoruz kendimize nereye gidiyorum, kiminle gidiyorum demeden... Kaç yıl daha yaşayacağımız aklımıza gelmiyor, yaşadığımız sürece kendimize manevi anlamda ne kattığımızı ya da ne kaybettiğimizi sormuyoruz... Düşünce üretmiyoruz düşünce tüketiyoruz... Hazır düşünce kalıplarını alıp üzerimize giyiyoruz... Kaç beden büyük gelmiş, kaç beden küçük gelmiş fark etmiyoruz... Nefret etmeyi öğrendik, değişmeyi öğrenemedik... Fast Foot oldu yaşantımız... Ayak üstü yaşıyor, ayak üstü tükeniyoruz... Artıdan çok eksi ile dolu etrafımız... Doğayı tüketiyoruz, bize pozitif enerji veren en önemli olayı yok ediyoruz... Ormanları yakıyor, denizleri kirletiyor, soluduğumuz oksijeni tüketiyoruz... Biz nereye gidiyoruz?
  19. gecıt kollarım, gecıt bacaklarım, gecıt kopterim
  20. Erbayım uşacığum bu gencecik hallerimizin fotolarını nerden ele geçirdin bunlar çok gizli belgelerdi yahu çok ajan gördüm seni
  21. çok sevdiğim biri geliyor
  22. sardunyam şurada cevap verdi: femalexx başlık Forum Oyunları
    Askerim ne güzel sözler bunlar sen hala buralardamısın yaww, belli olmadımı hala günün, yerin haber ver yaww
  23. Ferdi Özbeğen/Ölsemde kalsamda

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.

Configure browser push notifications

Chrome (Android)
  1. Tap the lock icon next to the address bar.
  2. Tap Permissions → Notifications.
  3. Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
  1. Click the padlock icon in the address bar.
  2. Select Site settings.
  3. Find Notifications and adjust your preference.