muki

Sayın Suheyla, burada Kuran okumayan insanın bulunduğunu tahmin etmiyorum. Ancak Kuran, inanan kişiler tarafından işlerine gelindiği gibi okunuyor. Birçok ayetler 'vardır bir hikmeti' 'Allah en iyisini bilir' diyerek okunuyor olmalı. Ben bir insan olarak, kesin olarak hak etmediği hakaret ve küfürlere maruz kalan bir başka insanın yanında olurum. Ve inanmadığından dolayı hakaret ve küfürlere maruz kalan bir insan böyle bir insandır benim gözümde.

Valla artık hangi tarafından ele alacağımı şaşırdım. Herşey zincirleme birbirinin içine giriyor. Yaratıyor, kaderini tayin ediyor (inanıp inanmayacağını önceden biliyor), sonra vay sen inanmadın diye hakaretler edip üstüne üstlük bir de cehenneme gönderiyor. Ne demek bu sıfatlar boş durmasın? Yani bir insan sadece inanmıyor diye bu sıfatlar ona müstahak mı? Diyelim ki bir çocuk söz dinlemiyor, ona en ağır küfürleri sarf etmek bir insanı utandırmaz mı? Allah da bu küfürleri sarf ederken yaratıcılığından, büyüklüğünden utanmış mıdır acaba?

Neymiş konu arkadaşlar?

Sessiz kalmak, bir şey bilmediğin anlamına gelmez, çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez.

Memleketin acılı bir döneminde Cumhurbaşkanı Gül gösterişli bir düğün yaparken verilen şehitler düşünülmedi de, Yılbaşı kutlarmalarında mı birden akıllarına geldi şehitler? İnsan kendinden utandığından fazla, diğer insanlardan utanmalı.

İnsan, ahlaki hürriyetini kendiliğinden akıllıca/mantıklıca kullanamadığı ve temelden kötü olduğunu düşündüğü için mi bir din korsesine -gerekirse kırbaca- ihtiyaç duyar? Bu dünyada değiştirilemeyecek süreçler yaşandı. Bu yüzden ne kadar güzel ve iyi bir din olsa da, ahlaka yöneltmiyor insanı. Fakat ahlak insanı dine yöneltebiliyor. Peki Tanrının rölü nedir? Bu durumda insanın vicdanı Tanrı ile ortaklık kuruyor, insan O'nun var olmasını diliyor, onunla dualarda iletişim kuruyor ve kuralların olmasından dolayı Allah'a minnettar oluyor (aynen trafik ışıklarının kazalardan koruduğu gibi). Dünyanın ve yaşamın altından kalkılmasının zor olduğunu tadıyor ve bir yardımcıya gerensinim görüyoruz. İnsanı, ahlaklı yaşamaktan önce Tanrıya/dine inandırmaya çalışmak -onun, davranışlarını mecburiyet karşısında yapıyor oluşu- bu kişi için bir put yaratmaktan öte gitmez düşüncesindeyim. Bu Tanrının hoşuna gider mi bilemeyiz. Ama, Tanrının bizden istediği, kendisine minnettar olmak ve O'nu övmekten ve kendisi hakkında tutarsız kurgular kurmaktan ve bunlara inanmaktan çok, akılcı yaşamamızdır.

Allah katında tek din İslamdır demek ne kadar doğru bilemeyiz tabii... Ama yeryüzünde tek dinin İslam olmadığı ve Tevrat'a, İncil'e, Kuran'a inananların da birbirlerinin gözlerini oyduğu apaçık ortadadır. Madem hiçbir ayrım yok, neden müslüman olan biri (özellikle bayanlar), olmayanla hayatını birleştirmek istediğinde millet ayyuka kalkar?

Sayın 4mevsim, bildiğiniz üzere burada din tartışılıyor ama, sizler İslam'ı haklı yere eleştiren insanlara kulplar takmaya devam ediyorsunuz. Endişeniz nedir? Ayrıca dindeki çelişkileri görmezden gelme ve kalıplar dışına çıkamama alışkanlığı olsa olsa sizlerde olur. Kutsal olduğunu düşündükleri dine sıkı sıkıya bağlı insanlardan başka türlü beklemek de hata olur gibime geliyor.

Sayın evaporit, kişisel saldırıları bırakıp konuya yoğunlaşsanız diyorum...

Valla bravo iyi takip ediyormuşsun...

İşinize geldiği yerde insan istemedikçe, işinize geldiği yerde Allah istemedikçe, öyle mi? Ne demek, Tanrı katında geçerli tek din vardır demek...Tanrı katında neler olup bittiğine İslam'mı karar veriyor? Valla müslümanlar kendilerine gönderilen İslam'ı tahrif edip duruyorlar, her kafadan bir ses çıkıyor. Beni neyle bilgilendireceksiniz acaba? Kafirleri gördüğüm yerde öldüreyim mi? İtaatsiz kadını döveyim mi? Mirasta haksızlık yapayım mı? Müslüman olmayanları dost edinmeyeyim mi? Ne güzel bir nasihat kitabı değil mi Kuran...

Bence sayın demirefe birilerine özür borçluysa, o zaman Müslümanların da tüm insanlığa bir özür borcu var sanırım... Azhap 72 - "Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o zalimdir, çok cahildir." Şuara 224 - Şairler(e gelince), onlara da sapıklar uyarlar. Araf 179 - İşte bunlar ********* gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir. Furkan 44 - Onlar ******** gibidirler, belki yolca onlardan daha da şaşkındırlar. Bunlar sadece birkaç örnek ayet...

Kibir derken; bir insanın müslüman oluşundan dolayı cennete tapulu arsası varmış gibi davranması kibir değil de nedir?

Sayın 4mevsim, neden arayacak ki ölene kadar bir insan. Allah, "Biz onların kalbini mühürledik." demiyor mu? O zaman bir insan neden boşa kürek çeksin? Din Allah'ın katında birse, neden insanlar İslam'a davet edilirler ya da başka bir dinden İslam'a geçen insanlar eller üzerinde taşınırlar? Ve dahası müslüman olmayan insanlar cehennemliktir.

Tanrı elbette başka diller bilmiyor değildi ama, Muhammed bu kadar çok dilin olduğunu bilmiyordu herhalde. İleri görüşlü ve çıkarcı bir insan olmasaydı, 'bu kitabı diğer dillere de çevirin insanlar haberdar olsun' derdi kanımca... Bir dinin bir lisanla sınırlı kalması neye delalet acaba?

Sayın 4mevsim, bakın ben konuya sizin gözünüzle bakmadım hiç, yani 'hoşluk, rahatlama, öç alma duygusu'. Bu gözle bakmayı da hiç düşünmedim ve düşünmem. Milleti birbirine düşman edenler, bölenler şu an başımızda. Onların yardımcıları da boş durmuyorlar. İslam ülkelerinde bilim nasıl yapılsın, Allah'ın bilimi var ya yetmez mi...

Doğru mu okudum... Almanya mı? E, Batı Almanlar zaten 1991 den beri Dayanışma Parası adı altında kalkınma parası ödüyorlar eski Doğu Almanya'ya. Bir de bu para 1. Temmuz 1991'den 30. Temmuz 1992'ye kadar ödenecekti, ama daha hala ödeyip duruyorlar batıdakiler ve mahkemeler bununla ilgileniyorlar. Yani demek istediğim Almanlar -siz zekaat veya sadaka deyin, onlar dayanışma parası desinler- ödeyip duruyorlar ama değişen bir şey yok... Bizde değişen bir şey olmadığı gibi...

Bir yerde haklısınız. Sosyal bir devlet olmadığımızdan insanların işi dualara ve herdaim hatırlatmalara kalıyor. Sosyal bir devlet olabilmek için de insanların duaları bırakıp harekete geçmeleri gerekiyor ama dua etmek daha kolayına gidiyor insanlarımızın.

Çok merak ediyorum... Kurban kesme işinde ilk akla gelenler fakirler ve boğazlarından et geçmeyen insanlar mı, yoksa kan akıtmak mı? Millet olarak senenin diğer günlerinde ne kadar düşünüyoruz acaba bu fakir insanları?

Sevgili Radya, nice sağlıklı, mutlu ve huzurlu yıllara... Sevenlerin eksik olmasın...

Herkesin bayramı kutlu olsun. Lakin buraya eklediğim bayram tebriğine bakılırsa, başlıkta belirtildiği gibi, bu kuzucukların hiç de öyle zavallı halleri yok. Geleceklerinden habersiz olduklarından olsa zahir.

O zaman ne anlamam gerektiğini söylerseniz sevinirim.

İslam dinine mensup olanlar kendilerini böyle tanımlamıyorlar ama... ilkel, bağnaz, az gelişmiş... ******** insanı illaki bilinçsiz yapmaz ama, köle yapabilir. Böyle bir gelişim ancak din ön planda tutulmazsa mümkündür belki de. Cehennem korkusu, Cennet vaadi olduğu sürece din silah olarak kullanılır. Bunu da en güzel kullananlar politikacılardır.