muki tarafından postalanan herşey
-
Biraz hoşgörü!
Sayın arkadaşlar, ya soru basitti: Neden bizler biraz hoşgürülü olamıyoruz? Sizler ise Atatürk'ü, Mevlana'yı, Türkiye'ye taşınan Yahudileri, Haçlı Seferlerini, Osmanlıyı taşımışsınız buraya. Bana biriniz bir müslümanın Allah veya Muhammed ile ilgili yazdığı bir fıkra söyleyebilir mi? Karikatürler elbette var, ama bunlar daha çok hocalar, hacılar ve tesettürlü kadınlar ile ilgili.
-
CENNET... insanlar sırf gökyüzünde ödüllendirilecekleri için mi İNAÇLI? Ben bu yaklaşımı insanı küçültücü buluyorum. Ne yani şimdi...
Sayın yersoy, daha kolay anlatılamaz, sorulamaz ve cevaplanamazdı. İki cevaptan birini seçeceklerine, binbir dereden su getirmek niye ki, anlamış değilim.
-
Bunlari biliyor musunuz?
Elbette sevgili figgaro, bilgi bilgidir.
-
Cennet'de türban ve çarşaf olacak mı?
Hmmm demek empati yapıp sizlerin işitmek istediğiniz soruları soracağız ki sizler düşünmeyin, yorulmayın. Empati demişken, neden sizlerde olmayan bir şeyi başkalarından bekliyorsunuz?
-
BİR ATEİST KANDIRILABİLİRMİ?
İnsan, insana bakmış, bunda iş yok demiş. En iyisi kusursuz bir şey yaratalım demiş ve Tanrı'ı yaratmış. Yaratmış ama kendinde olan kusurları aynen O'na yüklemiş. Böylelikle Tanrı küfreden, hak yiyen, arabozuculuk yapan, bir insanı bir insandan üstün kılan, köleliği ortadan kaldırmayan, dövün, vurun, kırın diyen insana benzeyen bir şey olmuş. Sonuçta insan, insana benzettiği şeye tapar olmuş.
-
Metafizik dünyadan vahy alma iddiası
'Kişiyi kendin gibi bil' demişler, ama bazı durumlarda bu deyiş doğru olmayabiliyor.
-
CENNET... insanlar sırf gökyüzünde ödüllendirilecekleri için mi İNAÇLI? Ben bu yaklaşımı insanı küçültücü buluyorum. Ne yani şimdi...
Şöyle mi yani: İnsanın aklı var ve bu akılla, zaten Allah tarafından düzenlenen ve bilinen seçenekler içinden bir seçeneği seçiyor. Diyelim ki; iki seçenek hazırlamış Allah. İkisini de o hazırladığına göre ikisini de biliyor. Fakat siz, daha sonradan size uygun olmayanını seçtiğinizi anlıyorsunuz. Bu durumda Allah, ne yapayım kulum, bundan ben sorumlu değilim mi diyor?
-
Cennet'de türban ve çarşaf olacak mı?
Sayın yersoy, bu dalga geçici bir tavır değil aslında. Bu tavır: 'Uyduracak başka kılıf bulamıyorum' tavrıdır.
-
Misyoner iddiası
Sayın Cyrano, sizde misyonerlik kötü bir şekilde saplantı halini almış. Dinsel şiddet mi? Kuran dinsel şiddetle doludur. Bakınız: Maide 38 - Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah'tan, 'tekrarı önleyen kesin bir ceza' olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. Bu sadece bir örnek, daha neler var neleeeerrr... Akılcılığın her gün biraz daha artan baskısı altında din adamlarımız ve dinciler hangi ayete ne gibi bir kılıf uydursam da, çağdaş gözükse diye birbirleriyle adeta yarış ediyorlar.
-
Biraz hoşgörü!
Sayin Cyrano, siz en hafifinden bir tane yazsanız buraya da, biz de bilsek hangi fıkralara gülüp geçtiğini milletin. Sayın dumanlı, konu, insanların dinlerini nasıl yaşamak istedikleri konusu değil. Konu, benim inançlara saldırmam konusu değil. Konu, sizin beni bilmediğim konular hakkında öğremeye teşvik etme çabanız değil. Sayın Cyrano, sizlerin mantığı bunu din kıyasına indirgiyor. Size de tekrar yazayım: Konu, misyonerlik konusu değil. Konu, bir dinin bir dinden daha iyi oluşu konusu değil. Konu, din kıyası konusu değil. KONU: Insanların dini fıkralara karşı hosgörülü olması!
-
Biraz hoşgörü!
Bu akşam televizyonda bir polisiye dizi seyrettim. Ama bu dizide cinayet olaylarını çözen polis değil kasabanın katolik papazı. Gerçi bir polis var ama, biraz saf ve papazla rekabet içinde olayları cözmede. Ancak papazın aklı daha kıvrak olduğundan olayları daha çabuk çözüyor. Neyse gelelim konuya... Dizinin bir karesinde olay çözüldükten sonra kardinal ve diğer papazlar bir masada oturuyorlar ve aralarında sobet ediyorlar. Dedikodu ile ilgili bir konu geçiyor ve papazlardan biri 'neden şaşırıyorsunuz ki İncil de dedikodu ile dolu değil mi' diyor. Ancak, televizyon kanalına telefonlar yağmıyor, hatta bir kişi bile telefon açmıyor, nedir bu rezillik diye, kanal kapatma cezası ile karşı karşıya kalmıyor Ayrıca, gene Allah'la, İsa'yla, Meryem'le, Melek'lerle, kutsal kişilerle ilgili bir sürü fıkra var ve bu fıkralar ulu orta anlatılıyor. Bu fıkralardan bazılarını buraya aktarmak istiyorum. Bir kadın taşlanarak öldürülecek. İsa çıkageliyor ve 'içinizden günahsız olan ilk taşı atsın' diyor. Arkadan cesur biri gelip kadının başına taşı atıyor. Kadın ölüyor. İsa başını çeviriyor ve 'Anne bazen midemi bulandırıyorsun' diyor. Bir tane daha... İsa göklerde dolaşıyor. Herkes neşeli ve mutlu. Sadece yaşlı bir adam tek başına bir bulutun üstünde oturup ağlayaraktan saçını başını yoluyor. İsa adamın yanına çömeliyor ve 'yaşlı adam seni üzen nedir' diye soruyor. Adam, İsa'ya yeryüzünde marangozluk yaptığını ve bir oğlunu kaybettiğini söylüyor. Bunun üzerine İsa adamın boynuna sarılıyor ve 'Baba!' diyor. Adam da İsa'ya sarılıp 'Pinokyo' diyor. Buna benzer o kadar çok esprili, hatta bazen aşırıya kaçan o kadar çok fıkra var ki, buna rağmen kimse çıkıpta, vayyyy İsa, vayyyy Meryem feryatları atmıyor, gülüp geçiyorlar. İslam dinine mensup olan insanlar neden biraz hoşgörülü olamazlar?
-
Kişilik
Sınıf, teneffüss esnasında öğrencilerin gürültüsüyle adeta yıkılırken, sert görünümlü hoca, kapıda beliriverir. Sınıfa bir bakış atıp, kürsüye geçer. Tebeşirle tahtaya kocaman bir "1" rakamı yazar. - Bakın, der "Bu kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey." Sonra "1"in yanına, bir "0" koyar. - Bu da başarıdır. Başarılı bir kişilik "1"i "10" yapar". Bir "0" daha. - Bu, tecrübedir. "10" iken "100" olursunuz". Sıfırlar böyle uzayıp gider. "Yetenek, disiplin, sevgi... Eklenen her yeni "0" kişiyi "10" kat zenginleştirir" der hoca. Sonra eline silgiyi alıp, en baştaki "1"i siler. Geriye bir sürü sıfır kalır ve hoca son sözünü söyler: - Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir.
-
Manilerle taslama
E ama olmuyor bu Taşıyın buraya su Kervan yürüsün Ancak böyle olur bu
-
Sağlık konusundaki yanlış hurafeler
Bazı besinlerin mucizevi faydaları olduğu bilimsel araştırmalarla sunuldu ve bu besinler sağlık kaynağı kabul edildi. Ancak yeni araştırmalar bilinenlerin aksini ortaya koydu. Bazı besinler gündelik hayatımızda sağlık kaynağı olarak kabul ediliyor. Ancak yeni araştırmalar, bunların birer hurafeden ibaret olduğunu ortaya çıkarıyor. İşte bu yanlış inanışlardan bazıları: * C vitamini gribe karşı korur: Bazı insanlar gribe yakalanmamak için takviye C vitamini alır. Ancak yeni yapılan bir araştırmaya göre yüksek miktarlarda C vitamini almak griple yaşanan acıyı sadece yüzde 8 oranında azaltabiliyor. Günde 1000 mg. almanın herhangi bir zararı yok, ancak mucize beklemeyin. * Zeytin: Zeytinyağı en sağlıklı yağ olarak kabul edilir. Ancak ondan daha sağlıklı olan başka bir yağ var: Kolza yağı. Boston’daki Tufts Üniversitesi’nin araştırmasına göre, kolza yağının donmuş yağ oranı çok daha düşük. Kolesterolü düşürme oranı da daha fazla. (KANOLA/KOLZA Alternatif yağ bitkisi Günümüzde karşılaşılan en büyük problemlerden birisi beslenmedir. İnsan vücudunun gerekli fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan üç temel besin maddesine ; Protein, yağ ve karbonhidratlara ihtiyacı vardır. Bu temel maddeler içerisinde yağlar enerjinin ana kaynağını oluşturmaktadır. Beslenmede işlevleri olan yağlar,kalori kaynağı olmalarının yanında vücut organlarını aşırı sıcaklık ve mekanik şoktan korurlar Vücuda mutlak gerekli olan yağ asitlerini sağlar ve yağda çözünen vitaminler için taşıyıcı özellik gösterirler (Kayhan 1981, Jhon 1992) İnsan beslenmesinde kullanılan yağlar bitkisel ve hayvansal kaynaklardan sağlamaktadır. Hayvansal kaynaklı yağların kısıtlı ve pahalı olması nedeniyle daha ucuz olan bitkisel kaynaklı yağlara talep artmıştır. Dünyada 13 farklı bitkiden ,çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere toplam 14 değişik bitkisel yağ üretilmektedir. İnsan beslenmesinde kullanımları ve üretim miktarları açısından önemli olanlar şu şekilde sıralanmaktadırlar. 1. Soya 2. Palm yağı 3. Kolza yağı 4. Ayçiçek yağı 5. Yerfıstığı yağı 6. Pamuk yağı 7. Hindistan cevizi yağı 8. Zeytin yağı 9. Palm çekirdeği yağı 10. Mısır Özü yağı 1998 yılı yağlı tohumlu bitkilerin dünyadaki ekim alanı 200 Milyon hektar ve tohum üretimleri ise 290 Milyon ton 'dur. Bu üretimin %53 ünü Soya fasulyesi%13 'ünü kolza, %12 sini Pamuk Tohumu,%10 'u ayçiçeği ,%7 'sini Kabuklu yer fıstığı, % 'ini Susam ,Palmiye çekirdeği , Keten hintyağı ve Hindistan cevizi oluşturmaktadır. Dünya kolza ekim alanı24.987 bin hektar ,tohum üretimi ise33.568 bin ton' dur. (kolsarıcı vd. 2000) Dünyada başlıca Kolza üretici ülkeler;Çin, Hindistan , Almanya , Kanada ,Fransa , ve İngiltere 'dir. Dünya başlıca kolza ithalatçıları ; A.B.D. ,Çin Honkong , Meksika' dır. Başlıca ihracatcıları ise ; Kanada , Almanya , Fransa 'dır. Ülkemizde kişi başına bitkisel yağ tüketimi 9,6 kg/yıl sıvı yağlar ve 6,3 kg/yıl Margarinler olmak üzere toplam 15,9 kg/ yıl 'dır. Yağlı tohumlu bitkilerin yaklaşık 1998 yılı üretimleri ise 2 Milyon 238 bin tondur. Bu üretimin 300 tonunu Kolza oluşturmaktadır. Yurdumuzda tohum işleme , rafinasyon ve margarin üretim fabrikalarının üretim kapasitelerinin iç piyasa talebinin çok üstümde olması bitkisel yağ sanayicilerinin özellikle çevre ülkelerdeki ham maddeyi iyi değerlendirmeleri sonucunu doğurmuştur. Fabrikaların ihracat yoluyla getirdikleri hammadde de son 10 yılda gittikçe artmıştır. Böylece fabrikaların kapasite fazlası ihracat yoluyla önemli ölçüde kullanılmıştır. Başta ayçiçeği olmak üzere tohum ve yağ olarak palm yağı , soya yağı ülkemiz için önemli ithal yağ ürünleridir. Ülkemizde hemen hemen her bölgede yetişebilme imkanı olan kolzanın ayçiçeğinden sonra düşünülebilecek ilk bitki olduğu söylenebilir. Yazlık ve kışlık formları bulunan bu bitki yağ bitkileri içerisinde en erken hasat olgunluğuna ulaşmaktadır. Kolza tohumlarında % 45 oranında bulunan yağ daha çok likit olarak gıda sanayiinde değerlendirilmektedir. Birim alanda diğer yağ bitkilerine nazaran daha yüksek tohum ve yağ vermesi , ekiminden hasadına kadar bütün yetişme tekniğinin mekanizasyona uygun oluşu bu bitkinin üstün özelliklere sahip bir yağ bitkisi olduğunu göstermektedir.(kolsarıcı 1993) Crucifera familyasında yer alan Kolza (Brassica napus ssp. Oleifera L. ) ve yağ şalgamı ( Brassica rapa ssp. Oleifera L. ) çok eski yıllardan beri tarımı yapılan önemli yağ bitkilerindendir. Asya ve Avrupa ülkelerinde 13. Y.Y bu yana Kolza yağı üretilmektedir. O yıllarda Kolza yağı genellikle aydınlatma amacıyla kullanılırken ,1955-1957 yıllarında ilk yenilebilir Kolza yağı ekstrake edilmiştir. Araştırmacılar Kolza yağında yüksek oranda eikosenoik asit ve erusik asit bulmuşlar, bu yağ asitleri de insan sağlığına zararlı olduğu için Kolza üretimini yasaklamışlardır. Daha sonra 1960 'lı yıllarda , düşük erusik asitli ve eikosenoik asitli varyetelerin izolasyonu başta Kanada , ve Almanya olmak üzere birçok ülkede sağlanmıştır. Türkiye'de Kolza üretimi 1948 'den başlayarak istatistiklere girmiş fakat çok az üretilmiştir. 1960 'lı yıllardan sonra Kolza üretiminde önemli sayılabilecek bir artış görülmüştür. 1979 'larda büyük bir patlama yaparak 27.500 hektar ekiliş ,43.000 ton üretim potansiyeline ulaşmıştır. Sonraki yıllarda yağında doymamış yağ asitlerinden olan 22:1 karbonlu erusik asit' in yüksek oranda bulunması nedeniyle ekim yasağı getirilmiştir. Bunu takip eden yıllarda birçok ıslah çalışmaları sonucunda elde edilen erusik asitsiz , glikosinolatsız OO tipi yazlık ve kışlık Kolza çeşitleri getirilerek Çukurova bölgesinde ekimi yapılmış ve çok iyi sonuçlar alınmıştır. Fakat kolza'nın ekim alanının genişlememesine ; Kuraklık , hastalık ve zararlılar dışında özellikle taban fiyat politikaları , ekonomik teşvik, güvence ,depolama, ekim alanlarının kontrolsüz genişletilmesi kalitesiz tohumluk kullanımı tarımsal mekanizasyondaki eksiklikler ve üreticiye ürünün öneminin anlatılıp bilinçlendirme yöntemine gidilmemesi gibi bir takım sebepler yüzünden Kolza ' nın ekim alanlarında bugüne kadar büyük bir artış sağlanmıştır. Türkiye 'de büyük boyutlara ulaşan yağ açığını kapatabilmek amacıyla yeni bitkisel yağ kaynaklarını kullanmamız gereklidir. Ülkemiz birçok çeşitli yağ bitkisinin yetiştirilmesine elverişli ekolojiye sahip olmasına rağmen yağlı tohum ve bitkisel yağlarda açık yıllardır devam etmektedir. Kolza önemli bir yağ bitkisidir. Bu bitkinin ekim planında yer alabilmesi için en uygun yetiştirme tekniklerinin belirlenmesi ve bölgeye en iyi uyum gösteren çeşitlerin belirlenmesi gerekmektedir. KANOLA NEDEN BİLİNEN EN İYİ YAĞ BİTKİLERİ ARASINDADIR? 1. Yağ verimi yüksektir Tohumlarında % 40-45 oranında yağ vardır 2. Kanola Yağı katı, sıvı, ham yağ olarak kullanılabilir. 3. Yüksek oranda oleik asit içerir. 4. Kaynama noktasının yüksek olması nedeniyle (238 C ) iyi bir kızartma yağıdır 5. E vitaminince zengindir. * Antioksidan kanseri önler: Beta-karoten ve C ile E vitaminleri gibi antioksidanlarla ilgili araştırmalar tersini ortaya koydu. Yüksek oranlarda verilen beta-karoten sigara içenlerde kanser riskini arttırdı. Deri, ağız ve gırtlak kanserine karşı etkisi olmadığı belirlendi. 170 bin kişi üzerindeki incelemede, A, C, E vitaminlerinin kolon, pankreas ve mide kanserine de iyi gelmediği kaydedildi. * Soyalı gıdalar meme kanserini önler: Birçok kadın buna inanır. Ancak Hollanda’da 13 ayrı çalışmayı inceleyen bilim adamları, düzenli soyalı besinlerle beslenen kadınlarda meme kanserinde bir gerileme veya yakalanma riskinde bir düşüklük görülmedi.
-
Şeker hastalığına karşı 13 öneri
Şeker hastalığı, hastanın diyet ve yaşam tarzıyla büyük ölçüde önlenebilecek, geciktirilebilecek bir hastalık olduğu için aşağıdaki gerçekleri bilmemizde yarar var. Dr. Murat Kınıkoğlu‘nun tavsiyeleri Okurlarım ve hastalarım bilirler, “hastalık öcüsüyle” insanları korkutmayı doğru bulmam. Buna karşılık bazı önlemler alınarak önlenebilecek, hatta iyileştirebilecek hastalıklarda yılların boşa geçirilmesine çok üzülürüm. Şeker hastalığı, hastanın diyet ve yaşam tarzıyla büyük ölçüde önlenebilecek, geciktirilebilecek bir hastalık olduğu için aşağıdaki gerçekleri bilmemizde yarar var. Şeker hastalığının kötü tarafı, damarların içinde yağ birikimine neden olarak kalp, beyin, böbrek ve göz damarlarını bozması ve zamanla bu organlarda yetmezliklere neden olmasıdır. Böbrek yetmezliğinin ve sonradan olma körlüğün en büyük nedeni şeker hastalığıdır. Yüksek şeker, zamanla sinirleri etkileyerek el, ayak ve yüzde duyu bozuklukları gelişmesine neden olabilir. Archieves of Neuorology Nisan 2007 sayısında yayınlanan bir çalışmaya göre unutkanlık ve erken bunama şeker hastalarında daha erken ve daha sık görülüyor. Kalp-damar hastalıklarına bağlı ölümlerin % 65’i daha önceden hafif şeker yüksekliği olan kişilerde görülür. İşin kötü tarafı bahsettiğimiz bu organ hasarları bir kez ortaya çıktıktan sonra oldukça zor tedavi edilir. Bu yüzden şikayetler ortaya çıkmadan önce, prediyabet dönemi dediğimiz yatkınlık döneminde gerekli önlemleri alarak şekeri “ötelemek” en doğrusudur. Sağlıklı ve uzun bir yaşam için. Aşağıdaki önerilerime şekeri olsun olmasın herkesin uymasında fayda var. 1- İçinde beyaz şeker olan her şeyden uzak durun. İdeal olanı şeker ve şekerli maddeleri hiç kullanmamak, beyaz şeker tüketimini tamamen sıfırlamaktır. 2- Kola vb. gazlı, şekerli içecekleri asla içmeyin. 3- Çay kahve gibi içeceklerinizi tatlandırıcı ile değil “şekersiz” içmeye alışın. İlk günler zor olabilir ama araştırmalar, kişilerin en geç iki ay içinde şekersiz içeceklere alıştığını göstermektedir. Hayatınız boyunca içeceğiniz çay ve kahveyle boş yere aldığınız şekeri düşünürseniz bu çabaya değeceğinizi anlarsınız, hemen bugün başlayın ve iki ay sabredin. 4- Günde bir çay kaşığı “tarçın” yiyin. Tarçının kan şeker seviyesini dengelemekte yararlı olduğu gösterilmiştir. Yalnız şeker hastalarının değil, ailesinde şeker olanların da “tarçın” almasında yarar var. Tarçını, kabuğundan yapılmış çayı içerek veya bir tatlı kaşığı toz tarçını bir parça ekmek içinde yutarak alabilirsiniz. Ben sabah kahvaltısında, daha önce tarifini verdiğim keten tohumu, üzüm, yulaf, fındık, süt karışımının içinde kullanıyorum. 5- Her gün 30-45 dakika hızlı tempoda yürüyün veya ağırlık kaldırma egzersizi yapın. 55-69 yaşları arasında 41 bin kadın üzerinde yapılan bir çalışmada düzenli spor yapanlarda diyabet riskinin %31 daha az olduğu gösterilmiştir. Anne-babanızda diyabet varsa, sizin şeker sonuçlarınız normal olsa bile hemen yürümeye ve spor yapmaya başlayarak ileride şeker olma ihtimalini azaltabilirsiniz. 6- Kesinlikle ideal kilonuza inin, yani şişmansanız zayıflayın. (Kısaca kilonuz boyunuzun küsüratından az olsun, örneğin 1.70 cm boy için=70 kg’dan az olun.) 7- Alkolü mümkün olduğu kadar azaltın. 8- Yemeklerinizde margarin kullanmayın. 9- Sebze yemeklerini ve salatayı artırın. 10- Tansiyonunuzun kontrol altında olduğundan emin olun (Her zaman 140/90 ve altı olsun) 11- Çalışmalar şeker hastalarının aspirinden yararlandığını gösteriyor. Bu yüzden gizli veya aşikâr şekeriniz varsa düzenli olarak, düşük doz, bağırsakta çözülen aspirin preparatı alın. 12- Kesinlikle sigara içmeyin. 13- Şekere yatkınlığı olanların ve kilolu kişilerin tansiyon ilacı olarak beta bloker veya idrar söktürücü ilaç kullanmalarının ileride şeker hastası olma ihtimallerini %28-50 oranında artırdığını gösterilmiştir. Doktorunuzla konuşarak kullandığınız tansiyon ilacının şeker hastalarında güvenle kullanılan gruplardan birisinden olduğundan emin olun.
-
Yüz felcine karşı sakız
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Şirzat Çoğalgil, yüz felcinden korunmanın en etkin tedavisinin sakız çiğneyip balon şişirmek olduğunu söyledi Yüz felcinin, yüzün sağ ve sol kısmında bulunan sinirlerde genellikle soğuğa bağlı olarak ödem oluşmasından kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Çoğalgil, Yüz felci daha çok araç sürücülerinde ve kayak yapanlarda görülmektedir. Halk arasında şöfor hastalığı olarak bilinen yüz felcinden korunmanın en etkin yolu sakız çiğneyip balon şişirerek çene ve yüz kaslarını güçlendirmektir” dedi. Sıcak yaz günlerinde açılan klimanın ve seyahat ederken açılan camın yüz felcine neden olduğunu söyleyen Prof.Dr. Çoğalgil, şöyle konuştu: “Kış aylarında aracın kalorifelerinden bunalan sürücüler, hava almak için camı açtıklarında suratlarına vuran soğuk hava, yüz felcinin meydana gelmesine neden olur. Yüz felci araç sürücülerinin yanı sıra, korumasız olarak kayak yapanlarda da sık görülür.” Prof.Dr. Çoğalgil, yüz felcinin ağızda yamulmaya ve gözde kapanmaya neden olduğunu açıklayarak şöyle devam etti: “Yüz felci, yakalanan kişinin yaşam kalitesini bozarak, toplum içerisine çıkmasını engeller. Tedavi edilmemesi halinde, kapanan gözde görme kaybına bile neden olabilir. İyi bir tedaviyle bir aylık zaman içerisinde normale dönülebilen yüz felcinde, vakit kaybetmeden nöroloğa ya da fizik tedavi uzmanına gidilmesi gerekir. Ödem çözücü ilaçlar kullanırken, fizyoterapiye başlanılması gerekir. En etkin tedavisi de yüz ve çene kaslarını güçlendirmek için sakız çiğneyip, balon şişirmektir.”
-
Ölüm gerçeği
Bence artık vageçin bu başlığa yorum yazmaktan sevgili yersoy, zira karşıdakilerin hatları kapsama alanı dışında...
-
Ölüm gerçeği
Sebepsiz ölüm yoktur! İsa'da, insanlar onun tipini beğenmedikleri için çarmıha gerilmedi. (O güne değin krallar kendini tanrı olarak sunarken, Kudüs krallığına öykünen Hz. İsa da bu etki altında tanrının kendisi olmasa da oğlu olarak hareket etmektedir. Kutsal Kitap'taki tanrının oğlu kavramı aslında derin sosyolojik bir anlama sahiptir. Tanrı olmak yerine, oğlu olmak yeni bir gelişmedir. Kutsal ruh, tanrı soyu anlamına gelmektedir. Dönemin zihniyet yapısı içinde doğan Hz. İsa, özünde bu yapıda bir reform denemesine girişmektedir. Dolayısıyla hem Roma'nın hem de Yahudilerin din kültünde farklılaşmaya yol açmaktadır. Hem Yahuda Krallığı, hem de Roma valisinin işbirliği halinde Hz. İsa'yı çarmıha germeleri yeni çıkışın devrimci özelliğinden ileri gelmektedir. O dönemin büyümüş yoksul ve işsiz insan kütleleriyle alt düzeyde din adamları ve devlet memurları İsa'ya ilgi duymaktadırlar. Zaten Hz. İsa, bir günde ortaya çıkmıyor. Dönemin çok önemli 'Esseniler' tarikatı ile ilişkilidir. Yine bir peygamber olarak anılan Hz. Yahya'nın elinden halifeliği almıştır. Yahya'nın, İsa'nın çarmıha gerilmesinden önce başı kesilecektir. Bu dönemde yoğun olarak işsiz ve yoksul kitlesi sürekli büyümektedir. Kısacası köleci sistemin önemli bir kriz süreci yaşanmaktadır. Hıristiyanlık biçimindeki zihniyet devrimi birkaç yüzyıllık evrimin sonucudur. Bir nevi yakın çağın marksist, sosyal demokrat ve sosyalist hareketine benzemektedir. Hıristiyanlık Roma'nın izinde yürüyen, adeta onun gölgesi gibi hareket eden bir yayılım göstermiştir. Tarihin en kapsamlı ilk yoksullar partisi olarak da düşünülebilir. Etnisiteyi değil, hümanizmi esas almıştır. Bu yönüyle de Roma kozmopolitizmini takip etmiştir. Roma imparatorlarına karşı en önemli direnme iddiaları, imparatorun tanrı olamayacağı söylemidir. Tanrı baba vardır, Hz. İsa onun oğludur. Bu cümlede Roma imparatorluk zihniyetinin çözdürülmesi esastır. Görünüşteki din savaşı özünde bir siyasi savaştır. İlk başta havariler, daha sonra birçok aziz ve azize, rahip ve rahibenin büyük fedakarlıklarıyla Roma'nın manevi zihniyeti fethedilir. Büyük Konstantin'le siyasi fetih tamamlanır. Hıristiyanlık artık yeni devletin, Bizans'ın resmi ideolojisidir. Baştan sona çok şiddetli bir mezhepleşme kavgası yaşamıştır. Bu günümüzde de hala devam eden bir rekabettir. Özünde ise farklı sınıflar ve etnik yapıların çıkar savaşları söz konusudur. Hıristiyanlığın museviliğin bir mezhebi olarak geliştiği, museviliğin de Sümer ve Mısır tanrı krallarına başkaldıran peygamber geleneğinin güçlü bir geleneği olan İbrahim peygamberden kaynaklandığı, Hz. Musa'yla bir çıkışa geçtiği, Davut ve İşaya gibi büyük halkalardan sonra Hz. İsa'yla anlatıldığı gibi devam ettiği, teolojide yoğun işlenen bir konudur.) Alıntıdır
-
CENNET... insanlar sırf gökyüzünde ödüllendirilecekleri için mi İNAÇLI? Ben bu yaklaşımı insanı küçültücü buluyorum. Ne yani şimdi...
Sayın dumanlı, iman konusunda uyarılma olmaz. Bir insanın iman konusundaki doğruları kendi doğrularıdır. Ha diyelim ki, siz hırsızlık yaptınız, bu konuda sizi bunun doğru olmadığına dair uyarırım. Ayrıca, ben size bu dünyada iş yapmıyorsunuz demedim, insanların yüz yüze kaldıkları zamanla boşu boşuna uğraşmayın dedim.
-
Metafizik dünyadan vahy alma iddiası
Kim diyor vahy kapılarının kapandığını? Muhammed!
-
CENNET... insanlar sırf gökyüzünde ödüllendirilecekleri için mi İNAÇLI? Ben bu yaklaşımı insanı küçültücü buluyorum. Ne yani şimdi...
Sayın dumanlı, burada benim bilgeliğim veya bilgisizliğim tartışılmıyor. Konunun başlığına bakarsanız bunu anlarsınız zira. Ayrıca, sizin boynunuzun borcu insanları ikaz etmek olmasın. Dünyada yapılacak o kadar başka iş varken siz insanların yüz yüze kaldıkları zamanla uğraşmayın.
-
CENNET... insanlar sırf gökyüzünde ödüllendirilecekleri için mi İNAÇLI? Ben bu yaklaşımı insanı küçültücü buluyorum. Ne yani şimdi...
Sayın verdinaz, eskiden hangi bir bitki tek başına kansere, MS hastalığına, psikolojik rahatsızlığa, parkinson hastalığına vs. iyi gelmiş? Bugün ilaç yapımında bitkiler kullanılıyor, ama sadece bitkiler değil. Bugün bir kanser hastasını sadece bitkilerle iyileştirmeye çalışmak, onu üfürükçü bir hocaya götürmek kadar gülünçtür. Muhammed'in şu 'kabak üzüntülü insanın gönlünü güçlendirir' cümlesi sizce ne ifade ediyor?
-
Metafizik dünyadan vahy alma iddiası
(Brainslapper) Hintli, vahy aldım diyerek, kendi kızını almış. Muhammed de, vahy aldım diyerek, evlatlık oğlunun karısını almış. Fark yok. Neden birine inanıyorsun, diğerine inanmıyorsun, gerekçen ne? Neden birine mmeczup, ötekine peygamber diyorsun? Sevgili BrainSlapper, yukarıda sorduğunuz mantıklı bir insanın vereceği cevaplar belliyken, diğerlerinden soruya mantıklı bir cevap dahi alamayacağız. Çünkü bu durum hiçbir açıdan açıklanacak gibi değil. Onun için de buraya Hatice'den, Ayşe'den, Fatma'dan rivayetler sunulacak ve konunun özü havada asılı kalacak.
-
Manilerle taslama
Uyumayın ey millet Manide olmaz illet Güzel yeteneklerini Buraya hemen ilet
-
Manilerle taslama
Hoşgeldin be gubidik Hayat dediğin iplik Yaptın kendini hemen Şifresiz cehennemlik